• Sonuç bulunamadı

Konstitüsyon üzerine büyüme dönemindeki bakım ve beslemenin etkisi büyüktür.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konstitüsyon üzerine büyüme dönemindeki bakım ve beslemenin etkisi büyüktür. "

Copied!
42
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Konstitüsyon

Konstitüsyon kısaca vücudun çevre etkilerine karşı gösterdiği direnç ve çevre

şartlarına uyumu olarak tanımlanabilir. Konstitüsyon kalıtsal bir özelliktir ve bir ırk karakteridir.

Bir ırkın fertleri arasında konstitüsyon özelliği bakımından farklar görülür. Çünkü konstitüsyonu şekillendiren genler ve çevre etkileri her fert için farklıdır.

Genetik yapıları benzer olan fakat farklı çevre şartlarında yetiştirilen hayvanlar farklı konstitüsyonlu olabilir.Kalıtsal yapısına göre iyi konstitüsyonlu olması gereken bir hayvan bu yeteneğini ancak uygun şartlarda büyütülmesi halinde kazanabilir. Aksi takdirde zayıf konstitüsyonlu olabilir.

(2)

Konstitüsyon üzerine büyüme dönemindeki bakım ve beslemenin etkisi büyüktür.

Kalıtsal yapısı sağlam konstitüsyona uygun olan ve sert şartlar içinde büyüyen hayvanlar sağlam konstitüsyonlu olurken, çok iyi imkanlar içinde ve devamlı kapalı şartlarda büyüyenler zayıf konstitüsyonlu olabilir.

Bir hayvanın kötü çevre şartlarına ve hastalıklara dayanma gücü konstitüsyonuna bağlıdır.

Kötü şartlarda yaşama, üreme ve verimlerini gösterme bakımından

sağlam konstitüsyonlular zayıf konstitüsyonlara göre daha şanslıdır.

(3)

Mizaç (Huy)

• Mizaç (Temparament), hayvanların çevre etkilerine karşı gösterdiği davranış şekli olarak tarif edilir. Bu özellik yönünden de ırklar arasında önemli farklar vardır.

• Sıcak kanlı ve küçük yapılı at ırkları (Arap atı ve yerli ırklar) hızlı, hareketli, hassas bir mizaç gösterirken, soğuk kanlı at ırkları (Arden, Perşoren vb) yavaş, sakin

(uysal) ve lenfatik mizaç gösterirler.

• Sığır ve koyun türlerinde küçük yapılı yerli ırklar iri yapılı kültür ırklarına göre daha hareketli ve canlı mizaçlıdır.

(4)

Tenasüp (proportion)

• Vücudun çeşitli bölümleri arasındaki uyumluluğa tenasüp denir.

(5)

Üreme

• Canlıların, döl verebilme kabiliyetine sahip yeni canlılar meydana getirmesine kadar görülen biyolojik olaylar serisine üreme kabiliyeti denir.

• Üreme kabiliyeti canlıların temel fizyolojik özelliklerinden biridir.

(6)

Üreme Faaliyetleri

• Genç hayvanlarda üreme faaliyetlerinin başladığı dönem ergenlik (puberta) çağıdır.

• Bu dönemde genç erkekler sperm, genç dişiler ovum meydana getirebilme kabiliyetindedir ve çiftleşme isteği gösterir.

• Ancak damızlıkta kullanılmaları uygun değildir. Cinsel faaliyetlerin optimum düzeye çıktığı dönem ise cinsel olgunluk çağıdır.

• Dolayısıyla ergenlik ve cinsel olgunluk dönemleri birbirini izleyen

dönemlerdir.

(7)

• Ergenlik ve cinsel olgunluk çağları; tür, ırk, cinsiyet ve bakım-beslenme düzeyine göre değişir.

• Genellikle küçük yapılı ve hayat süresi kısa olan türlerin hayvanları, büyük yapılı ve hayat süresi uzun olanlara göre;

• erken gelişen ırkların hayvanları geç gelişenlere göre;

• erkekler dişilere göre;

• iyi şartlarda büyütülenler, kötü şartlarda büyütülenlere göre daha erken ergenliğe ve cinsel olgunluğa ulaşır.

(8)

• Büyüme döneminde yetersiz beslenenler iyi beslenenlere göre;

• geç gelişen yerli ırklar, erken gelişen kültür ırklarına göre cinsel olgunluğa daha geç ulaşırlar.

• Bu nedenle ergenliğe ve cinsel olgunluğa ulaşma zamanları çeşitli

türlerde ve ırklarında farklıdır.

(9)

• Damızlıkta ilk defa kullanma; hayvanın cinsel olgunluğa ulaştığında ve vücut gelişimine zarar vermeyeceği bir dönemde yapılır. Böylece damızlıkta ilk

kullanılma yaşı, hayvanların gelişmelerinde, verimlerinde ve konstitüsyonlarında önemli bir gerilemeye yol açmadan yetiştirmede kullanılabilecekleri en erken yaş olarak tanımlanabilir.

• Dolayısıyla cinsel olgunluk çağı ile damızlıkta ilk kullanma yaşı aynı şeylerdir.

• Genç hayvanlar ırklarına ait ortalama ergin canlı ağırlığın % 70-75 ine ulaştıkları yaşta damızlıkta kullanılmalarında sakınca yoktur. Kültür ırklarında bu oran % 60 civarlarına kadar indirilebilmektedir.

(10)

• Damızlıkta ilk kullanılma yaşı işletmenin verimliğini etkiler. Çünkü damızlığa ayrılan genç hayvanların büyüme ve gelişme dönemi verimsiz ve masraflıdır.

• Bu dönem ne kadar kısa olursa işletme hem gereksiz masraftan kurtulur hem de hayvanlardan verim elde ederek karlılığını arttırır.

• Gereksiz şekilde, damızlıkta ilk kullanılma zamanının geciktirilmesi işletmenin verimliliği bakımından uygun değildir.

• Ancak dişi hayvanları damızlıkta erken yaşta kulanmanın faydaları yanında,

hayvanların normal gelişimini geciktirmesi ve vücut yapısında bozukluklara sebep olması gibi olumsuz tarafları da vardır.

(11)

• Hayvanlar damızlıkta kullanma çağından önce ergenliğe eriştikleri için genç erkek ve dişilerin ergenlik çağından önce ayrılmaları gerekir. Aksi takdirde genç dişiler erken yaşta (cinsel olgunluğa ulaşmadan) gebe kalırlar.

• Bu durumda, genç dişiler normal gelişemez ve ayrıca cılız ve yaşama gücü zayıf yavrular doğurur.

• Bunun için erkek ve dişileri erken çağda (sütten kesme döneminde)

ayırıp ayrı gruplar halinde büyütmek daha uygundur.

(12)

• Damızlıkta kullanma süresi ve damızlıktan çıkarma yaşı da hayvan

yetiştiriciliğinde önemlidir ve türe, ırka, cinsiyete göre farklılık gösterir.

• Ergin çağdan sonra hayvanların fizyolojik faaliyetleri yavaş yavaş azalır, dişlerde bozulmalar ve düşmeler meydana gelir.

• Böylece üreme kabiliyetinde, yaşama gücünde ve verimlerde önemli

gerilemeler olur. Bu durum da işletmenin verimliliğine olumsuz etki

yapar.

(13)

• Bu nedenle çiftlik hayvanlarının belli yaşlara gelince damızlıktan çıkarılması yetiştirme yönünden gereklidir.

• Ancak damızlık değeri çok iyi olanlar daha fazla yavru elde etmek

üzere daha uzun süre damızlıkta kullanılabilir.

(14)

Büyüme

• Büyüme ve gelişme hayvan yetiştiriciliğinde pratik ve ekonomik önemi olan fizyolojik özelliklerdir.

• Büyüme zigot ile başlar ve canlı ergin ağırlığına ulaşana kadar devam eder.

• Büyüme ve gelişme ayrı kavramlardır.

• Ancak bu iki kavram canlıda birbirine bağlı olarak seyreder ve birini diğerinden ayrı düşünmek mümkün değildir.

• Büyüme ile vücutta ağırlık artışı olurken gelişme ile vücudun şekli ve yapısın (hücre doku ve organlar)da ve bunların fonksiyonlarında değişiklikler meydana gelir.

(15)

Böylece her iki kavram şöyle tarif edilebilir.

• Büyüme, zigotun oluşumundan itibaren ergin ağırlığa ulaşana kadar canlının ağırlık kazanmasıdır.

• Gelişme ise canlının vücut yapısının ve şeklinin çeşitli görevleri yapabilecek şekilde değişikliğe uğraması (faklılaşması) dır.

• Büyüme ve gelişme genelde canlının ağırlık artışı ve vücut yapısı ile şeklinde farklılaşma olarak ele alınmaktadır.

• Ancak sadece ağırlık ve hacim olarak artış her zaman büyüme değildir. Dokularda su ve yağ birikmesinden ileri gelen ağırlık ve hacim artışı da büyüme ve gelişme değildir.

(16)

• Büyümenin karakteristiği olan canlı ağırlık artışı büyümenin ilk dönemlerinde doğal olarak düşüktür.

• Giderek yükselir ve en yüksek düzeye ulaşır, ergin çağa yaklaştıkça azalır ve sonra durur.

• Solunum, ısı kaybı, metabolizma değişimi, su kaybı, yeni şartlara uyum gibi sebeplere bağlı olarak yeni doğan bir yavru ilk günler zayıflar, 2-3 gün sonra eski ağırlığına ulaşır ve daha sonra büyüme hızı artar.

• Yani büyüme eğrisi başlangıçta düz olarak seyreder, bir süre sonra dik olarak yükselir, sonra yavaş yavaş düzleşir ve böylece belli bir yaşa kadar devam eder.

• Böylece bütün hayvanlarda büyüme eğrisi benzer bir yapı gösterir ve genelde S şeklindedir.

• Diğer bir ifade ile en hızlı büyüme genç yaşlarda olur ve fiziki olgunluğa yaklaştıkça büyüme hızı azalır.

(17)

Büyüme durumunu ve büyüme hızını açıklamak için;

• canlı ağırlık,

• günlük ağırlık artışı,

• büyüme hızının değişimi ve

• relatif büyüme eğrisi olmak üzere dört çeşit eğri kullanılır

(18)

Canlı ağırlık eğrisi

Gerçek büyüme eğrisi olarak kabul edilen canlı ağırlık eğrisi,

büyümenin çeşitli dönemlerinde belirlenen (gün, ay, hafta vb.) canlı ağırlık değerleri ile oluşturulur.

Eğrinin başlarındaki iç bükeyliğin dış bükeyliğe dönüştüğü nokta

(dönüm noktası) büyüme hızının en yüksek olduğu dönemdir.

(19)

Günlük ağırlık artışı eğrisi

Büyümenin çeşitli dönemlerinde belirlenen günlük ağırlık artışı değerleri ile oluşturulur.

Eğrinin tepe noktası büyüme hızının en yüksek olduğu dönemdir.

Canlı ağırlık eğrisinin türevi olarak da elde edilir.

Canlı ağırlık eğrisindeki dönüm noktası ile günlük ağırlık artışı

eğrisindeki tepe noktası aynı döneme rastlamaktadır.

(20)

Büyüme hızının değişim eğrisi

Günlük ağırlık artışı eğrisinin türevi alınarak oluşturulur.

Böylece elde edilen eğrinin apsis ekseni ile kesiştiği noktanın canlı

ağırlık eğrisindeki dönüm noktası ve günlük canlı ağırlık eğrisindeki

tepe noktası aynı döneme rastladığı görülür.

(21)

Relatif büyüme eğrisi

Büyümenin çeşitli dönemlerindeki günlük ağırlık artışının aynı

dönemdeki canlı ağırlığa oranları belirlenerek oluşturulur.

(22)

• Canlı ağırlık ve günlük ağırlık artışı eğrileri; farklı ırkların veya farklı beslenme şekillerinin büyüme hızı bakımından karşılaştırılmasında;

relatif büyüme eğrisi ise vücudun çeşitli bölümleri veya dokularının

büyüme hızı bakımından karşılaştırılmasında kullanılır.

(23)

• Maksimum büyüme düzeyine ulaşma zamanı farklı türlerde farklı şekildedir.

• Her türün karakteristik bir büyüme eğrisi vardır.

• Maksimum büyüme ve gelişme genetik yapı sınırlıdır.

• Bir hayvanın genetik yapısındaki büyüme düzeyine bakım ve besleme

ile ulaşılabilir.

(24)

Telafi Büyümesi

• Büyüme dönemlerinde yetersiz beslenen ve büyümesi geri kalan hayvanlar ileriki dönemlerde yüksek düzeyde beslenmeleri halinde fazla ağırlık artışı sağlayarak çağdaşlarının düzeyine yaklaşırlar.

• Buna telafi büyümesi (Kompensatif Büyüme) denir.

• Büyüme döneminde yetersiz beslenen hayvanlarda büyüme yavaşlar.

• Bu durumda cinsel olgunluk (damızlıkta kullanma) çağı gecikir. Bu da

verimsiz dönemin uzamasına neden olur.

(25)

• Sağlıklı fakat zayıf (çağdaşlarına göre ağırlığı düşük) kalmış bir hayvan kazanamadığı ağırlığını yapılacak gerekli bir besleme ile kısa sürede kazanabilmektedir (telafi edebilmektedir).

• Ancak fötal dönemde doğumu takip eden erken dönemde yetersiz

beslenen ve zayıf kalan hayvanlar ile aşırı yetersiz beslenme sonucu

çok kavruk kalan hayvanlarda telafi büyümesi ile normal ağırlıklarına

ulaşamazlar.

(26)

• Hayvancılıkta telafi büyümesinden çeşitli şekillerde yararlanılır.

• Örneğin kısıtlı yemleme ile yem masrafları düşürülebilir. Düşük fiyatla alınan sağlıklı ve zayıf hayvanlardan iyi besleme ve telafi büyümesi ile önemli kâr sağlanabilir.

• Telafi büyümesi, kısıtlı beslemeye başlama yaşı, kısıtlı besleme süresi, kısıtlı beslemedeki ağırlık değişimi, hastalıklar gibi faktörlerden etkilenmektedir.

• Telafi büyümesinden koyun, sığır ve kanatlılarda yararlanılmakta ve ekonomik fayda elde edilmektedir.

(27)

Konstitüsyon

• Hayvanın morfolojik yapısı (hücre, doku ve organların yapılışı) ve fizyolojik faaliyetlerinin uyumlu içinde olması ve böylece vücudun çevre etkilerine gösterdiği direnç ve uyum kabiliyetidir.

Konstitüsyon,

• yapısal (anatomik ve fizyolojik) olarak,

• hekimlik veya

• yetiştiricilik yönlerinden çeşitli tiplere ayrılır.

(28)

Konstitüsyonun Önemi

(29)

Dölverimi

• Canlıların temel fizyolojik özelliklerinden biri olan üreme kabiliyeti hayvan yetiştiriciliğinde çok önemli bir verim olan dölverimi olarak ortaya çıkmaktadır.

• Dölverimi bir yetiştirme döneminde anaç sürüden elde edilen yavru sayısı veya yavru oranıdır.

• Dölverimi; sürü büyüklüğünün devamı, sürüde ayıklama ve seleksiyon işlemlerinin etkili şekilde yapılması ve sürüde verimliliğin sağlanması

bakımından önemlidir.

(30)

• Bir işletmedeki hayvanların sayısı işletme büyüklüğüne göre belirlenir ve aynı düzeyde tutulur. Hayvan

sayısının aynı düzeyde tutulabilmesi için çeşitli sebeplerle (yaşlılık, hastalık, verim düşüklüğü)

ayıklanan (damızlıktan çıkarılan) anaç hayvanların yerine işletmede elde edilen gençlerden seçilerek konur.

• Bunun için işletme sürüsünde dölveriminin yeterli

düzeyde olması gerekir. Örneğin bir koyun sürüsünde her yıl yaşlılık, hastalık, sakatlık, verim düşüklüğü vb.

sebeplerle hayvanların yaklaşık % 20'si ayıklanır.

(31)

• Anaç sürü 500 baş ise her yıl 100 koyun ayıklanarak sürüden çıkarılır. Anaç

sürünün 500 başa tamamlanması için o sürüden elde edilen genç dişilerden 100 hayvanın anaç sürüye katılması gerekir.

• Sürüde dölverimi iyi ise bu iş kolayca yapılabilir.

• Dölverimi düşük ve bu kadar genç dişi elde edilememiş ise sürü büyüklüğünün devam ettirilmesi için dışardan damızlık almak gerekir.

• Dışardan damızlık almak hem pahalı hem de risklidir.

• Dışardan alınan hayvanların damızlık değeri tam bilinmediği için sürünün verimi tehlikeye düşebilir. Ayrıca sürüye hastalık bulaşabilir.

(32)

• Bir sürüde verimlerin arttırılması etkili bir ayıklama ve seleksiyon ile mümkündür.

Bunun için de dölveriminin yüksek olması gerekir. Sürüden ayıklanan bireylerin yerine konulacak bireyler çağdaşları arasından seçilir.

• Örneğin 500 başlık bir anaç koyun sürüsünden 200 genç dişi damızlık çağına

ulaşmış ise, sürüden ayıklananların yerine bu 200 damızlık adayı arasından en iyi 100 genç dişi seçilir. Yani damızlık adaylarının % 50'si damızlığa ayrılmış olur.

• Bu da verimleri iyi olan bir grubun anaç sürüye katıldığını gösterir. Sürüye

katılacak yeni dişi damızlıklar 200 genç dişi yerine 150 genç dişi arasından yapılırsa seleksiyon daha az etkili olur.

(33)

• Aday genç dişi sayısı 100 olursa bunların hepsinin anaç sürüye katılması gerekeceğinden seçim söz konusu olmaz ve dolayısıyla

dişilerin seleksiyonu yolu ile sürüde genetik ilerleme elde edilemez.

• Dölveriminin yüksek olması gençler arasında daha yoğun bir

seleksiyonun yapılmasını sağladığı gibi anaç sürüde de daha geniş çapta ayıklamaya ve verimleri düşük bireylerin sürüden atılmasına imkan verir. Bu nedenle sürüde verimliliğin sağlanmasında

dölveriminin etkisi önemlidir.

(34)

• Bir sürüde yetiştirilen genç erkeklerin küçük bir kısmı ile genç dişilerin büyük bir kısmı damızlık olarak alıkonur.

• Damızlık dışı kalan genç erkek ve dişiler ile ayıklama sonucu

damızlıktan çıkarılan erkek ve dişiler besiye alınarak işletmeye gelir

sağlanır

(35)

Dölverimini Etkileyen Faktörler

Dölverimini;

anaç hayvanların ırkı, yaşı, vücut yapısı ve kondisyonu, anatomik

bozukluklar ve hastalıklar gibi canlıya ait faktörler ile yetiştirme

dönemi, bakım ve besleme, çevre sıcaklığı ve ışık gibi canlının

bulunduğu ortama ait faktörler etkilemektedir.

(36)

Dölverimini Artırma Yolları

• Dölveriminin artırılması genetik yapının ve çevrenin ıslahı ile

mümkündür.

(37)

Çevre ve Hayvan

Canlıların yaşadıkları ortamlara ve bu ortamlardaki çeşitli faktörlerin bütününe çevre denir.

Çevre; cansız faktörler, canlı faktörler ve beslenme faktörleri olmak üzere üç gruptaki faktörlerden oluşan, değişken ve kompleks bir ortamdır.

Cansız faktörler; iklim etkileri (sıcaklık, nem, basınç, ışık, yağış, rüzgar) ile coğrafi faktörlerden (arazi, toprak , su ve rakım) meydana gelir.

Canlı faktörler; benzer veya farklı türlerdeki canlılardan oluşur. Bu canlılar içinde mikro yapılardan çok gelişmiş yapılara kadar çeşitli canlılar bulunur.

Beslenme faktörleri; canlıların beslenmesini sağlayan, doğada yetişen bitkiler ile insanlar tarafından üretilen çeşitli yem maddeleri ve katkı maddelerinden oluşur.

(38)

Adaptasyon

(39)

Akklimatizasyon;

(40)

Sıcaklığın Etkisi

(41)

Sıcaklığa Uyum

(42)

• Isı kaybının fiziksel düzenlenmesi radyasyon,

• konveksiyon,

• kondüksiyon ve

• evaporasyon (buharlaşma) yolu ile olur.

Referanslar

Benzer Belgeler

ör: adenokarsinoma, yassı hücreli karsinoma, hepatosellüler karsinoma, renal hücreli karsinoma, - “-sarkoma” eki: mezanşimal malign tümör.. ör: osteosarkoma,

Sağlıklı yaşam için çocuğun büyümesinin belirli aralıklarla uygun standart büyüme eğrileri kullanılarak değerlendirilmesi, normalden sapmaların erken

Gelişim sırasında, bir organizmanın özellikle belirli bir uyarım tipinden öğrendiği ve buna yanıt verdiği dönem.. Gelişimin diğer noktalarında aynı uyarımın etkisi ya çok

Doğrudan (Direkt) Metotlar • Antropometrik ölçümler • Klinik bulgular • Biyokimyasal bulgular • Biyofizik bulgular Dolaylı (İndirekt) Metotlar • Hayati (vital)

 Terapötik amaçlı olarak kullanılan monoklonal antikorlar, genellikle, önce antikorun hedefleyeceği antijenin farelere verilmesi, daha sonra farenin lenfosit hücrelerinin

Bu çalışmanın amacı, teknolojik gelişmenin uzun dönemli ekonomik büyüme üzerinde ne denli önemli olduğunu vurgulamak; Teknolojiye gerekli önemi veren ve bu

Bu araştırmada buzağılara kısıtlı olarak verilen ekşitilmiş tam yağlı sütün, buzağıların canlı ağırlık artışı, bazı serum biyokimyasal değerleri ve deney

Bu çalışmada Türkiye’de kentleşme ve ekonomik büyümenin çevresel bo- zulma üzerindeki etkisi 1960-2014 dönemi için incelenmiştir. Değişkenlerin özellikleri