• Sonuç bulunamadı

Meksika'daki liberalizmin getirdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Meksika'daki liberalizmin getirdi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Meksika'daki liberalizmin getirdiği ekonomik ve toplumsal yıkıma karşı harekete geçen yüz binlerce çiftçi başkenti işgal etti. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) protesto etmek için başkent Mexico'da toplanan yüz binlerce çiftçi, neoliberal hükümete sert bir uyarı verdi.

NAFTA'nın 1 Ocak'ta yürürlüğe giren son aşaması mısır, fasulye ve süt üzerindeki gümrük engellerinin tamamen kaldırılmasını öngörüyor. ABD'nin kendi çiftçilerini sübvanse etmesi nedeniyle Meksika ürünlerine göre çok daha ucuz fiyattan satılan ABD ürünlerinin, milyonlarca Meksikalıyı istihdam eden söz konusu sektörleri çökerteceği öngörülüyor.

Ülkenin dört bir yanından 18 Ocak'ta başlayan yürüyüşlerle yola çıkan çiftçiler, Perşembe günü kentin ana meydanında görkemli bir miting düzenlediler. Başkentin sokakları mısır ve fasulye çiftçilerinin beraberinde getirdikleri traktörlerle ve süt üreticilerinin inekleriyle doldu.

Meksika'daki yoksulların günlük protein ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılayan Mısır'ın Meksika için ekonomik öneminin yanı sıra kültürel önemine de dikkat çeken çiftçiler "Mısırsız ülke var olamaz" şeklinde sloganlar attılar. Gıda egemenliği tehdit altında

Çiftçiler bir ülkenin gıda maddeleri açısından kendi kendine yetebilir olmasını ifade eden "gıda egemenliği" kavramının da önemine dikkat çektiler.

Meksika'da ekmek olarak kullanılan, mısırdan yapılan tortillaların fiyatının son 3 ayda yüzde 40 oranında artmasının ülkede zaten yaygın olan yoksulluğu daha da ağırlaştıracağı düşünülüyor. Yoksulluğun artmasının 250 bin kadar Meksikalı'yı iş aramak için ABD'ye gitmeye zorlayacağı düşünülüyor.

Öte yandan neoliberal Devlet Başkanı Felipe Calderon'un devlet petrol şirketi PEMEX'i özelleştirme girişiminin yakıt fiyatlarını arttırarak, çiftçilerin durumunu daha da zorlaştıracağı düşünülüyor.

Başkentte yüz binler toplanırken, ülkenin dört bir yanında da protesto gösterileri düzenlendi. Nuevo Leon eyaletindeki tarım bakanlığı binası köylerden gelen ev yolları kesen 1.000 kadar çiftçi tarafından işgal edilirken, Toluca'da da mısır üreticileri kentin meydanını kapattı. Zacatecas'taki tarım bakanlığı binası

da fasulye üreticileri tarafından işgal edildi ve binanın önündeki anayol kapatıldı

Chihuahua ve Guanajuato eyaletlerindeyse çiftçiler traktör yakarak tarımdaki yıkımı protesto etti. Hükümet sadaka dağıtıyor

Halkın uyanışı karşısında paniğe kapılan neoliberal iktidar, halkı uyutmak için hummalı bir çalışmaya girdi. Halkı NAFTA'nın yararları konusunda ikna etmek için ülkenin dört bir yanını turlayan Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Gıda Bakanı Alberto Cardenas, söyleyecek sözü olmadığı için sadaka dağıtarak durumu kurtarmaya çalışıyor. NAFTA'dan en çok etkilene eyaletler olan Morelos, Oaxaca, Quintana Roo, Campeche, Chiapas, Baja California, ve Tlascala daki yerel idarelere "tarımı desteklemek için" 7 milyon dolar dağıtan biçare bakan, buna karşın çiftçilerin öfkesini dindiremedi. Tlascala'da bakan kentin ana meydanında toplanmış 100 bin protestocu çiftçi tarafından karşılandı.

Öfkenin arkasındaki veriler

Meksika'nın NAFTA'ya girmesinin ardından giderek yabancı şirketlerin egemenliği altına girdiğini resmi veriler de kanıtlıyor.

Meksika Merkez Bankası ve Ulusal İstatistik Enstitüsü'nce açıklanan istatistikler NAFTA anlaşmasının imzalandığı 1994'ten bu yana yabancı şirketlerin 295 milyar dolarlık yatırımla Meksika'yı neredeyse tamamen kontrolleri altına aldığını gösteriyor. Veriler söz konusu yatırımın büyük bölümünün yeni sanayi tesisleri ve işletmelerin kurulmasına değil, neoliberal hükümetler tarafından özelleştirmeye açılan devlet işletmelerinin satın alınmasına ve iç borç

(2)

senetlerine aktığını ortaya koyuyor.

Dış yatırımların ekonomik büyümeye değil, ülke ekonomisinin dışa bağımlı hale gelmesini sağladığı Meksika'da NAFTA'yla beraber ülkeye akan ithal mallar yalnızca sanayi sektöründe 200 milyar dolarlık dış ticaret açığı yaşanmasına neden oldu.

Elbette bu süreçte hızla zenginleşen "şanslı" Meksikalılar da var. Ancak kendi ülkelerine yatırım yapmak yerine sömürüden elde ettikleri kârları Meksika'dan kaçırmaya bakan ayrıcalıklı kesimin yurtdışındaki banka hesaplarında 60 milyar doları bulunuyor.

Bu süreçten en çok zarar gören sektör ise tahmin edileceği gibi tarım oldu. Yılda yüzde 1'i aşan oranda artan Meksika nüfusu 1994'ten 2008'e kadar ki 14 yıl içinde yaklaşık 90 milyondan 110 milyona çıkarken, bu 14 yıl içinde Meksika tarımı toplam yüzde 1,9 oranında büyüdü.

'Serbest' ticaret esaret getiriyor

ABD’nin Latin Amerika’daki egemenliğini artırma araçlarından birini de serbest ticaret anlaşmaları oluşturuyor. 1990’lı yıllarda ticarette serbestleşme politikalarının öne çıkması ile birlikte ABD de bölgeye yönelik açılımlarına bu başlığı dahil etmiş oldu. Diğer yandan AB’nin genişleme politikasını veri alan ABD de bölgede bir serbest ticaret bölgesi oluşturma projesini gündeme getirdi.

1994 yılında ABD, Kanada, Meksika arasında imzalanan NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi) ile ABD önemli bir mevzi kazandı. Kıtanın en yoksul ülkelerinden ve ABD ile sınır komşusu olan Meksika’nın böylesi bir projeye dahil edilmesi, Meksika’nın diğer Latin Amerika halklarından koparılması hedefini taşırken, ABD

emperyalizmine daha bağımlı hale gelmesinin koşulları ortaya çıktı. Meksika’nın NAFTA’ya dahil olması ile dış ticaret hacmi ve yatırımlarının artacağı kısacası zenginleşeceği argümanı ortaya atıldı.

NAFTA aynı zamanda ABD’nin Latin Amerika ülkeleri ile olan pazar payını AB ve diğerlerine kaptırmama girişimini de içeriyor. NAFTA aracılığıyla kurulan egemenliğin ise tüm Amerika kıtasına yayılması hedefleniyor. NAFTA aracılığıyla ABD ve Kanada şirketlerinin yatırımlarına alan açılırken, bu tekeller Meksika’nın ucuz emeğinden yararlanmış oluyor.'Serbest' ticaret esaret getiriyor:

NAFTA verileri üzerinden bu 3 ülkenin de kendi aralarında artan ticaretten kazançlı çıktığı ileri sürülüyor. Yine NAFTA ülkeleri arasındaki yatırımların hacminin arttığı söyleniyor. Oysa ki ticaretin serbestleşmesi, sermayenin serbest dolaşımı, tekellerin önünü açarken, Meksika gibi ülkelerin tekellere daha bağımlı bir üretim gerçekleşmesi söz konusu oldu.

Tarım ürünleri ticaretinin serbestleşmesi tarım alanının olumsuz etkilenmesini beraberinde getirdi. Bugün Meksika kırsalı, tahılının yüzde 40’ını ithal ediyor. 1994’ten bu yana tarım alanında 1 milyon 100 bin kişi iş kaybına uğrarken, tarımda, üretimde dış pazarlara ABD’ye daha bağımlı bir Meksika tablosu ortaya çıktı.

“Arka bahçeyi” düzenleme projesi

Latin Amerika’yı denetliyor olabilmek ABD emperyalizmi için güncelliğini korurken, IMF ve Dünya Bankası politikalarına bağımlı politikalar ile birçok Latin Amerika ülkesinin neo-liberal politikaları uygulama tercihi yapan siyasi iktidarlardan güç alması, Amerika Serbest Ticaret Bölgesi( FTTA) projesini gündeme getirdi. Küba dışında 34 kıta ülkesini (800 milyon nüfus) kapsaması öngörülen bu proje ile ABD iktisadi etkinliğini artırarak, kıtanın hakimi

olmayı hedefledi. Bu proje ile birlikte Dünya Ticaret Örgütü’nün yürüttüğü ticaret müzakarelerinde kıta ülkelerinin bağımsız ülkeler olarak değil de ikili anlaşmalar yolu ile ABD’nin belirlediği kurallar çerçevesinde hareket etmesi de öngörüldü.

9 müzakere konusu bulunan FTTA; tarım, yatırımlar, hizmetler, kamu alımları, ülkeler arasındaki ticari

anlaşmazlıklar, entelektüel mülkiyet hakları, sübvansiyonlar, anti-dumping uygulamaları-gümrük vergisi politikaları ve rekabet politikası ile ilgili başlıkları içeriyor.

(3)

yolunu tercih ediyor. Neo-liberal politikaların güncelliğini koruduğu dönemde eşanlı olarak yürütülen bu politikalar ile ABD sermayesinin özelleştirme, ticaretin serbestleşmesi politikaları aracılığıyla kıta ülkelerine nüfuz etmesi

sağlanmakta.

FTTA aracı ile imzalanan ikili anlaşmalar ihracatı artırmakla ( ABD’nin belirlediği pazarlara bağımlılığın artmasına eşanlı olarak) birlikte ABD imalat sanayi ve tarımdaki rekabet üstünlüğünün korunması da hedefliyor. Bu anlaşmalar sonucunda, küçük ve orta düzey sanayiler olumsuz etkilenirken, ülke ekonomilerindeki büyük ölçekli sanayilerde ise ihracat artışı ile birlikte yabancılaşma artmakta, ticari serbestleşme adı altında özellikle tarım alanı olumsuz

etkileniyor.

FTTA 34 ülkeyi kapsamasına rağmen 14 yıllık süre zarfında ABD ile imzalanan ikili anlaşmalar beklenen düzeyde gerçekleşmedi. İlk başlangıçta ikili anlaşmaları imzalayanlar, ABD siyasetine yakın hükümetlere sahip ülkeler oldu. Şili, Meksika ve Kanada bunların başında geliyor.

FTTA anlaşmasını imzalayan diğer ülkeler arasında Peru, Ekvador, Bolivya, Uruguay geliyor. El Salvador, Guatemala, Honduras, Dominik Cumhuriyeti, Kolombiya ise bir blok olarak FTTA müzakerelerine katılıyor. Rüzgar tersine döndü

Ancak bu anlaşmalar imzalanmasının ardından ortaya çıkan tablo ve de mevcut ülkelerde sola yakın( ABD’ye karşı) hükümetlerin iktidara gelmesi ikili anlaşmalar ile yürütülen müzakerelerin yeniden gözden geçirilmesini gündeme getirdi.

FTTA imzalayan ülkelerden biri olan Peru’da topluluk tabanlı şirket ve kooperatiflerin yüzde 97’sinin ortadan kalkması gündeme gelirken, tahıl, pamuk, soya ve diğer tarım ürünleri üretimi olumsuz etkilendi.

Özelleştirme politikalarının da hızlandıran bu anlaşmalar, Bolivya’da su, Ekvador’da petrol ve elektrik

özelleştirmelerine karşı geliştirilen protestolara yol açtı. 2005 yılı itibari ile Peru, Ekvador’da öncesinde Bolivya’da gerçekleştirilen protestolar FTTA Zirvelerinin protesto edilmesi ile farklı bir noktaya ulaştı. Özellikle köylüler, çiftçiler ve yerlilerin tepkisine neden olan FTTA, 2005 yılında gerçekleştirilen Mar de Plata Zirvesi ile geleceğinin sorgulanmasına neden oldu. FTTA karşıtı gösteriler bir anlamda yıllardır uygulanan neoliberal politikalara yönelik tepkileri ortaya çıkarırken, kıtadaki sol hükümetlerin etkinliğini artırması ile FTTA karşıtı zemin güçlendi.

Özellikle neoliberal politikalara tepki gösteren halkların ABD emperyalizmine karşı tepkilerini FTTA’ya yoğunlaşarak göstermesi, bazı ülkelerin anlaşma bünyesinde olmayı reddetmesini (örneğin Ekvador ve Bolivya ikili ticaret

anlaşması imzalanmasını kabul etmeyenler arasında yer alıyor)gündeme getirdi.

2001’den bu yana, Venezuela için FTTA sadece ticari bir anlaşma olarak değerlendirmekte ve katıldığı zirvelerde ikili anlaşma imzalamayı kabul etmezken belli ilkeleri öne sürüyor. Buna göre, Miami Zirvesinde (2003) Venezuela devletin egemenliğini, devletin kamu politikaları üretme yeteneğini yitirmemesi gerekliliğini ve bu tür anlaşmalardan olumsuz etkilenecek olan halkların, hakları için müzakerelere bir taraf olarak katılımının sağlanmasını savundu. Başta Venezuela olmak üzere, FTTA projesi Mar de Plata Zirvesinde halkları yoksullaştırdığı ve iddia edildiğinin aksine büyüme sağlamadığı gerekçesi ile de eleştirilmiş, Arjantin ve Brezilya hükümetlerinin de bu yaklaşımı onaylamıştır.Venezuela lideri Chavez’in ABD emperyalizmini eleştiren konuşması, alanlara toplanan binlerce kişi FTTA’nın geçersizliğini ilan etti.

Bununla birlikte halkların anlaşması olarak da tanımlanan ALBA’nın varlığı ve de giderek daha fazla kıta ülkesini kapsayarak gelişmesi, ABD’nin arka bahçeye yönelik ticaret anlaşmalarının alternatifsiz olmadığını kıta halklarına gösteriyor. Bu iradeden güç alan kıta yoksulları FTTA karşıtlığını ortaya koymada daha kararlı bir tavır alabiliyor. 03/02/2008

Referanslar

Benzer Belgeler

b) Deney grubu üyelerinin psikoeğitim programının sonu itibariyle akıllı cep telefonunun problemli kullanımı puanları, deney öncesine göre istatistiksel olarak

PANEL: rÜnxİYE-BiRLEşiK KRALLIK sERBEsT TİCARET

Ancak son yıllarda sorumlu alerjenleri tespit etmekte kullanılan deri yama testleri serilerinin artışına bağlı olarak bildirilen mesleki alerjik kontakt dermatit olgu

Ama nispeten daha düz bir bölgede isek ya çok düzgün ve yukarı doğru daralan bir yuvarlak oluşturan tepeler ya da yerden kalkıp yükselerek uzayıp giden ve

24 şehirde düzenlenen kitlesel gösterilerle yüksek elektrik faturalarını ve düşük yaşam standartlarını protesto eden Bulgar halk ı, özelleştirilen elektrik

Dün başlayan etkinlikler kapsamında Veracruz kentinde dün tarım alanında çalışanlar ve halk, ülkedeki üreticileri savunmak amacıyla hükümetin müdahalesini talep

Uzmanlar ın Birleşik Devletlere zorunlu ekonomik göçten Meksika'da yiyecek güvensizliğini arttıracak bir durum olarak kaygılandığını söyledi.. Büyük ekonomi ürünleri

Emek Partili Senatör Rosario Ibarra, yıllardır zor durumda olan Meksika tarımının Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anla şması (NAFTA) nedeniyle kaosa sürüklendiğini