• Sonuç bulunamadı

Fatih II

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fatih II"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OSMANLI SULTANLARI ZAMANINDA CEVAMI-I-ŞERİFE SULARI

Yazan: Saadi Nazım Nirven

Fetihten sonra İstanbul, büyük bir şehircilik üs- tadı olan Fatih II. Sultan Mehmed'in elinde kısa bir bir zamanda süratle değişmeye başladı. Şehrin imarm- daki bu çalışmalarda hükümdarlarından aldıkları e- mirler ve örneklerle adları hâlâ İstanbulun geniş semtleri üzerinde kalmış serdarlar, Vezirlerden başka daha mütevazi mevkilerde bulunanların ufak mescit- lerinin etraflarında kurdukları beş on hanelik mahal- lelerile hizmetleri de görülüyordu.

Fatih harp tekniğindeki bilgisinin sonsuzluğu ka- dar bir şehir imarında da büyük dehaya sahipti. Os- manlı İmparatorluğuna yeni bir baş şehir hediye eder- ken onun ilk ihtiyacı olan, suya da lâyık olduğu önem- li mevkii vermişti.

Fatih II. Sultan Mehmed tarafından şehrin suyu- nun temini hususunda alman ve tatbikolunan bu ka- rarlar o kadar esaslı olmuştur ki, muakibi olan hü- kümdarlar zamanında, son yarım asra yakın bir zama- na kadar daims aynı yollardan yürünmek suretiyle tatbikine devam edilmiştir.

Şehrin coğrafî vaziyeti ve yakınlarında geniş akar bir suyun bulunmaması dolayısiyle mebzul bir mik- tarda su temini ancak sunî vasıtaların yardımiyle ola- bileceğini gösteriyordu. Bizans müverrihlerinden Kı-i- tovulos'un yazdığı gibi «şehre su getirmek için kemer- ler yapılmış ve cetveller açılmıştır.»

O zamana kadar Şarkî Roma İmparatorluğunun ilk yüzyıllarından kalma ve onların «Su köşkü» tâbir ettikleri ufak dereciklerin başında kurulan su toplama hazneleri yerine Fatih II. Sultan Mehmed bu tesisler civarında ilk su bendinin, bugünkü «Büyük bend» in tevkif duvarını yükseltmiştir.

Fatih devrinin kıymetli tarihçisi Dursun Beyden

«Kırkçeşme» olarak ilk adını öğrendiğimiz bu zengin

su tesisleri İstanbulun büyük bir kısmına su getirmiye başladı. Bu su yolları bütün Halicin kıyılarına ta E- yübden surlar içindeki semtlerine su vererek, Marma- ranın Yedikule sahillerindeki mahallelerine kadar su dağıtıyordu. Yalnız bu suların Belgrad ormanların- da toplandıkları yerlerin İstanbulun tepelerinden aşa- ğı bir durumda kalması Fatihin kurduğu muhteşem ca- mii ile geniş müştemilatına başka kaynaklardan su a - ranmasını icabettirdi.

Bugün Halkalı diye adlandırdığımız şehir civa- rındaki tepeciklerin eteklerinden (Fatih ve Şadırvan suları) getirtildi. Fatihin şöhretli müverrihi Dursun Beyin bildirdiği gibi şehre su getirmek için bütün yay- laların suları toplanarak bir nehir gibi akıtıldı.

Trakya yollarının aralarından geçtiği bir takım tepelerin ve köylerin civarındaki kaynak sularını Türk mimarları bir takım su kubbeleri içinde toplayarak künklerle ve levha kurşunları kıvırarak yaptıkları kurşun borularla şehrin yüksek tepelerine çıkarmışlar- dı- Fatihle başlayan ve Osmanlı tarihinin en namlı sul- tanlarının adını taşıyan, İstanbulun penbe ufukları ü- zerinde Şarkın o füsünkâr ve harikulâde cazip güzelli- ğini veren narin beyaz minareli geniş kubbeli, o muh- teşem din abidelerinin hepsinin çeşme, şadırvan, ve se billeri bu kaynaklardan su almışlardır.

Fatihin şehre su temini hususunda gösterdiği bu yol o kadar muvafıktı ki, biraz evvel dediğimiz gibi a- sıılarca Osmanlı Sultanları ile onların vezirleri daima hayratlarının sularını ve şehrin ihtiyaçlarını aynı kay- naklar üzerinden temine uğraşmışlardı.

«Fethi mübinden» sonra şehrin yedi tepesinden biri üzerinde kurulan hükümdarın camii bugün Hal- kalı diye adlandırdığımız şehir civarındaki tepecikle- rin eteklerinde «Fatih» ve «Şadırvan» suyu adlarile gelirken, surlara yakın Padişah'm isteğiyle tesis edil-

(2)

mış Turunç bahçelerinin «Turun çluk» suları da şehre veriliyordu. Fatih suları camiin sıra musluklarına, şa- dırvanın yaldızlı kubbesi altındaki mermer havuzuna akarken, su yolunun künkleri, kurşun boruları şehrin içine doğruda uzanıyordu. Bu sular Romalıların kapi- tolu yerindeki Fatihin Eski sarayı ve Sarayburnunun yeşillikleri içinde gömülmüş Topkapı sarayının bahçe- lerinde Fatihin çeşme ve havuzlarının fıskiyelerinden bir ziya ve nur akışı ile dökülüyordu.

Fatih II. Sultan Mehmed şehre su temini için iki büyük tesis vücude getirmişti. Biz burada Fatihin Kırkçeşme bend sularını yazımızın çerçevesi haricin- de bırakarak, onun ilk kurduğu Cevamî-î-Şerife sula- rını ve bunların ondan sonraki yıllarda inkişafını gö- relim. Fatihin oğlu Bayazıd'da babasının Şarkî Roma- nın kapitolü üzerinde kurduğu Eski Sarayın civarın- da boş bir Roma formunun üzerinde, yüksek çınarla- rından dökülen parlak yeşil aydınlıklarda, zarif revak- larınm güneşle dolu mermer semtlerinde güvercinle-

rin kanat çırpıntılarının tatlı sesleri uzanan, Osmanlı İmparatorluğunun binbir hatırasını saklıyan Bayazıd camii ile civarının mamuresini yükseltti. Medreseler, kütüphaneler, hamamlar. Bütün müştemilâtı ile sula- rını, Halkalı tepelerinin yeşil yamaçlarından süzülüp musann, kubbelerde toplanmış Bayazıd suyunun künk- lerinden alıyordu.

Gerek Fatihin ve gerek oğlunun sularının Bayazıd meydanındaki Eski Sarayın bulunduğu tepeye kadar gelebilmesi, bu su yollarının kiinklerinin Şarkî Roma- dan kalma Bozdoğan kemerinin üzerinden geçmesini icabettiriyordu. Fakat ilk yapısı Valens'e atfedilen bu kemerde, tıpkı İstanbulun bazı yapıları gibi, fetihle beraber müteaddit defa yapılan tamirler ve bazı kı- sımlardaki baştan yapılan ihyalarla bugün gördüğü- müz gibi, bir Türk kemeri halini almıştır. Bu tarz ko- nuşmamıza hak verdiren Baş Vekâlet arşivleri bir ve- sika saklıyor.

(Devamı 64 üncü sahifada)

(3)

Bİbliografya :

TÜRK KUMAŞ VE KADİFELERİ Cild II

1951

Yazan : Tahsin ÖZ

Türk kumaş ve kadifeleri kitabının birinci cildi 1946 senesinde neşredilmiş- tir.

Bu cilt Türk dokumacılığının XVII - XIX uncu yüzyıllara ait döküm anla- rını havidir. Kitapta, bu devirlere ait kumaş motifleri, süsleri ile müteaddit renkli planşlar halinde kumaş örnekle- ri vardır Tahsin Öz'ün kitabının önsö- zünde belirtildiği veçhile, yakın zaman- lara kadar eski kumaş ve dokumacılığı- nıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve alâ- kasızlık yüzünden, eski kıymet'i ku- maşlarımızın pek çoğu memleket hari- cine çıkarıldığı gibi, Türk dokumacılığı hakkında yalan yanlış bir takım neşri- yata da yol açılmıştır.

Cumhuriyet hükümeti, Topkapı sa- rayını müze haline ifrağ ettikten sonra, beş asırlık maziye, malik bu tarihi sara- yın depolarında binlerce parça her ci- hetten pek nefis ve çeşitli eski elbise ve kumaşlarımız bulunmuştur Bu ku- maşlar tasnif edilerek Topkapı Sarayı müzesinde Türk Kadifeleri dairesi na- mı altında teşhir deilmiştir. Kronolojik esaslara göre tasnif edilen bu kolleksi- yon, asırlarca milletin nazarlarından gizli kalmış, renk, motif, kcm.pozisyon bakımından harikulade birer eser ha- linde bütün dünyanın enzarına arzedil- miştir.

Tahsin Öz, esasen kendi gyaret ve çalışmasile meydana gelen bu kolleksi- yondan, kitabı için faydalandığı gibi, ayrıca (Konya) müzesi ve bu eserin hazırlanmasında kendisile beraber ça- lışan, fakat bu mesai tekemmül etme- den hayata göz yuman, antikite müzesi memurlarından Makridis'in Atinadaki (Benaki) müzesindeki Türk kumaşları kol.leksiyonundan temin ettiği dokü- manlardan istifade etmiştir.

Bu eser, san'at kütüphanemiz için olduğu kadar, modern Türk kumaşçılığı için ilham kaynağı olduğunu yine Tah- sin Öz'ün ön sözünden anlıyoruz. Bazı fabrikalarımızın neşredilen bu dokü- manlardan faydalandıkları anlaşılıyor.

Eseri her san'at sever kütüphane- sinde bulundurmalıdır.

İstanbul'da FATİH II.3ULTAN MEHMED DEVRİ TÜRK SU MEDENİYETİ

Dr. Saadi Nazım Nirven 1953

Fiyatı 7,50 Lira

Türkler XV inci asırda Büyük Türk Sultanı Fatih II. Mehmed'in idaresinde Şarki Roma İmparatorluğunun son sur- ları önüne, dördüncü defa geldikleri za- man, beraberlerinde büyük bir medeni- yet getirmişlerdi. Bizansın Altın kapısı önünden ta Haliç kıyılarına, Eğrikapı önlerine kadar, kilometrelerce süren ge- niş bir cephe üzerinde yer alan heybet- li Türk orduları ilim ve sanatta tema- yüz etmiş birçok şahsiyetlerle doluydu.

Nihayet, 54 günlük bir mukavemetten sonra nice ağır muhasaralara, nice kanlı harplere göğüs germiş şehrin kalın ve yüksek surları Türk Ordusunun ağırlığı altında eğilerek çöküp gitti.

Ordunun büyük serdarı Fatih II.

Sultan Mehmed yüzbinlerce kişilik mu- azzam ordusunun taarruz silâhlarını dev-

rinin fevkinde en mütekâmil bir dere•

ceye vardırdığı gibi onun beslenmı şartlarını da büyük bir intizam içinde a- yarlamış ve tanzim etmiş bulunuyordu, Bu arada büyük bir ihtiyaç olan ordu- nun suyu da, başta geliyordu.

Dr. Saadi Nazım kendisine has ca- zip uslûbu ile bu hikâyeyi yeni kitabın- da bize tatlı, tatlı anlatıyor:

Güzel bir mukaddeme ile Beş yü- züncü fetih yılına giren muharrir;

Sıra ile:

<(Osmanlı Türklerinde Su Mimari- si - Fetihten evvel Türklerin İstanbul civarında su tesisleri - Muhasaradan ev- vel Anadolu ve Rumeli Hisarlarının su- ları - Muhasara sırasında su yapıları • Fetihten sonra şehrin imarına bir bakı;

ve su tesisleri - Fetihten sonraki su te- sisleri Cevamii Şerife (Halkalı) suları- Bend suları - Fatih devri yerli suları ve şehir cıvan menba suları» ndan bahse- diyor.

Kendi mesleğinde dünya edebiyatı- na girmiş kıymetli arkadaşımızı Türk mimarî kütüphanemize hediye ettiği ikinci eserinden dolayı candan tebrik eder, kitabı bütün arkadaşlarımıza tav- siye ederiz.

Z. S.

(Baş tarafı 21 inci sayfada)

Bu vesikalarda, İstanbulun bu meşhur kemerinin bir kısmı, Fatih tarafından (At pazarı kurbınde Mimar Ayaş mahallesindeki kemer) orta kısım (Bıozdoğan ke- meri-Doğancılar) ve son kısımda (Şehzade camii kur- bmdeki kemer) gibi isimlerle adlandırıldığı da görül- mektedir. Kemerin bilhassa son yüzyıllarda, şehirde mühim su tesisleri kurduran iki Osmanlı sultanının za- manında esaslı tamirler gördüğü anlaşılıyor.

4358 numaralı ve I. Mahmud devrine ait iki vesi- kadan birinde Saraçhanebaşında Mimar Ayas mahal- lesinde oturan bir arzuhal sahibi Doğancılar kemerle- rinden ikisinin yangından muhterik olduklarından o- dunla tamir gördüklerini ve bu kemerlerin yıkılmak üzere bulunduklarını bildirerek acele tamirlerini isti- yor. Sadır olan ferman üzerine Mimar ağa, At pazarı kurbindeki iki adet kemerle yanındaki kemeri görüp

yıkılmak üzere olduklarını, ve bu tamire muhtaç ke- merlerin Kalenderhane camii yakınındaki Bozdoğan kemeri olmayıp At pazarı yakınındaki kemerler oldu- ğunu bildiriyor.

Diğer vesikada ise, «Bu üç adet kemerlerin tonoz- ları fena bulup müceddeten bina olunup ve kâgir rıh- tım olmağa muhtaç» görülerek yapılan keşif defterin- de altıyüz yedi kuruşla bu tamirin yapılabileceği bildi- riliyor.

11 Şevval 1251 tarihli ve 2798 numaralı II Mah- muda ait diğer bir vesikada ise Bozdoğan kemerinin bir yüzünün yıkılmasından sonra, bu yıkılan yerden Bayazıd sularının dışarı aktığı ve saray sularının (Bey- lik olacak) künklerinin açıkıta kalarak askıya alındığı ve esaslı tamirat için keşif isteniyor.

1461 numaralı 2 Ramazan 1252 tarihli aynı hü- kümdara ait bir vesikada 44821 kuruş sarfile kemerin büyük tamiratını bildiriyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

- Orta ve Güney Çin, Vietnam’da yayılım göstermektedir. - Doğu ve batı armutları için anaç olarak kullanılabilmektedir. - Bu türün ağaçları süs bitkisi olarak

Bu kopepodlar küçük, nisbeten kısa generasyon süreleri ve geniş sıcaklık ve tuzluluk toleransları vardır ve laboratuar koşullarına kolay adapte olurlar. Birkaç türün

Buna göre nüzul sebebi olarak nakledilen rivayetlerin sahih olabil- meleri için senedierinin muttasıl ve merfu olması gerekmektedir!.

Kulenin yanıbaşında bulunan beş katlı tarihi ahşap binada, dün sabah saat 08.00 sıralarında çıkan yangının çevreye sıçraması, itfaiyenin yaklaşık dört saat

Histopatolojik incelemelerde sonucunda; deney grubundaki fibrozis ve inflamasyon oranlarının kontrol grubundan anlamlı derecede düşük olduğu saptandı

Yazında belirtildiği üzere ilgili konular ve bunlara bağlı değişkenlere dair takım düzeyinde fazla araştırma yapılmamış olması, bu konularla ilgili yeni

[r]

fıkrası, (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis