Sevgi
Nerede başarısız bir adam görseniz, nerede hayatını iyice düzene sokamamış bir vatandaşa rastlasanız, onun sevmediği, istemediği bir işte çalışmaya mecbur olduğuna ihtimal veriniz. Mutlaka gönülsüz, zoraki çalışıyordur o adam. Eğer istemeden, sevmeden, zorla, mecbur olduğu için çalışmasaydı, daha doğrusu, sevdiği bir işi yapsaydı, olduğu yerde durmaz mutlaka ilerler, başkalarını mutlaka geçer, geri kalmazdı. Her iyi şeyi her güzel şeyi sevgidir yapan. Zoraki bir çalışma ile bir heykeltıraşın mükemmel bir eser vücuda getirdiğini hiç duydunuz mu?
Duyamazsınız, çünkü “mükemmel” ancak sevginin eseridir. Kötü olan her şey ise isteksizliğin ve dolayısı ile sevgisizliğin mahsulü.
Sevgi öyle bir kudrettir ki, iki dakika bir yerde duramayan adamı senelerce dört duvar arasında bir tezgâha bağlı tutabilir. İçinde sevgi olan insan omuzlarına çöken ağır yüklerin ağırlığını bir an olsun hissetmez. Çocuğunu seven bir annenin nelere katlanmayı göze alacağını bir düşünün. Eğer içinde öylesine derin bir sevgi olmasaydı, bir çocuğu büyütmenin kahrı çekilir şey miydi?
Vocabulary Başarısız Vatandaş Rastlamak İhtimal vermek Gönülsüz/zoraki Mutlaka
Daha doğrusu Heykeltraş Eser
Vücuda getirmek İsteksizlik
Yerinde durmak
Yerinde duramamak Geri kalmak
Başkalarını geçmek Mahsul
Kudret Tezgah Bağlı tutmak Katlanmak Göze almak Çocuk büyütmek Kahır çekmek
Structures
Simple Present Tense/Conditionals/-ever forms Çalışmaya mecbur olmak
Hiç duydunuz mu?
Dolayısı ile
Bağlaç olarak “ki”
Bir an olsun Çekilir şey miydi?