• Sonuç bulunamadı

BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI PROJESİ ARKEOLOJİK KURTARMA KAZILARI YAYINLARI: 1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI PROJESİ ARKEOLOJİK KURTARMA KAZILARI YAYINLARI: 1"

Copied!
294
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI PROJESİ ARKEOLOJİK KURTARMA KAZILARI YAYINLARI: 1

BAKU-TBILISI-CEYHAN CRUDE OIL PIPELINE PROJECT PUBLICATIONS OF ARCHAEOLOGICAL SALVAGE EXCAVATIONS: 1

YÜCEÖREN

DOĞU KİLİKYA’DA BİR HELENİSTİK-ROMA NEKROPOLÜ

YÜCEÖREN

A HELLENISTIC AND ROMAN NECROPOLIS IN EASTERN KILIKIA

(3)
(4)

BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI PROJESİ ARKEOLOJİK KURTARMA KAZILARI YAYINLARI: 1

BAKU-TBILISI-CEYHAN CRUDE OIL PIPELINE PROJECT PUBLICATIONS OF ARCHAEOLOGICAL SALVAGE EXCAVATIONS: 1

S. YÜCEL ŞENYURT

ATAKAN AKÇAY, YALÇIN KAMIŞ

YÜCEÖREN

DOĞU KİLİKYA’DA BİR HELENİSTİK-ROMA NEKROPOLÜ

YÜCEÖREN

A HELLENISTIC AND ROMAN NECROPOLIS IN EASTERN KILIKIA

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

ARKEOLOJİK ÇEVRE DEĞERLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ GAZI UNIVERSITY

RESEARCH CENTER FOR ARCHAEOLOGY ANKARA

2006

(5)

Proje Direktörlüğü, T.C. BOTAŞ Genel Müdürlüğü, Ankara İn�iliz Arkeoloji Enstitüsü (AİAE), T.C. Gazi Üniversitesi Vakfı ve Gazi Eğitim Koo�eratifi ’nin katkılarıyla yayınlanmıştır.

This book has been published with the assistance of the Ministry of Culture and Tourism, Baku-Tbilisi-Ceyhan Crude Oil Pipeline Project Directorate, British Institute at Ankara (BIAA), BOTAŞ General Directorate, Gazi University Foundation and Gazi Education Cooperative

© Copyright 2006 by BTC Co.

© Her hakkı saklıdır. BTC Co.’dan izin alınmaksızın hiçbir şekilde çoğaltılı� dağıtılamaz.

All rights reserved. No part of this book may be produced or translated in any form, by print, photo print, microfi lm, microfi che or any other means without written permission from BTC Co.

İngilizce Tercüme /Translated by: Uzman Translation Offi ce İngilizce Son Okuma/Proof Reading: Krista Elton.

Baskı öncesi hazırlık /Prepared for print by: GÜ-ARÇED/Gazi University Research Center for Archaeolo�y Kapak ve sayfa düzeni /Cover design and page layout: M�stafa ÜÇGÜL

Baskı /Print: Mert Basın Yayın San. Tic. Ltd. Şti.

Kapak fotoğrafı / Cover photo: Atakan Akçay ISBN: 975-507-134-2

Ankara-Türkiye 2006

(6)

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ... ix-xiii GİRİŞ ...1-4 BÖLÜM I

YÜCEÖREN NEKROPOLÜ

A. Kazı Çalışmaları ...7-11 B. Coğrafi Konum ve Özellikleri ...12-15 C. Tarihsel Çerçeve ...16-23 BÖLÜM II

MEZAR ve KÜÇÜK BULUNTU KATALOĞU

K-1 Mezarı ...29-33 K-2 Mezarı ...34-40 K-3 Mezarı ...41-53 K-4 Mezarı ...54-59 K-5 Mezarı ...60-63 K-6 Mezarı ...64-76 K-7 Mezarı ...77-84 K-8 Mezarı ...85-89 K-9 Mezarı ...90-93 K-10 Mezarı ...94-96 K-11 Mezarı ...97-102 K-12 Mezarı ...103-107 K-13 Mezarı ...108-110 K-14 Mezarı ...111-113 K-15 Mezarı ...114-125 K-16 Mezarı ...126-127 BÖLÜM III

YÜCEÖREN NEKROPOLÜ SERAMİKLERİ ...131-191 BÖLÜM IV

GENEL DEĞERLENDİRME

A. Mezar Mimarisi ...195-202 B. Küçük Buluntular ve Tarihleme ...203-208 KAYNAKLAR ...211-217 EKLER

EK. 1. YÜCEÖREN NEKROPOLÜ SİKKELERİ ...221-239 Melih Arslan, Bekircan Tahberer

EK.2. YÜCEÖREN İSKELETLERİNİN PALEOANTROPOLOJİK AÇIDAN

DEĞERLENDİRİLMESİ ... 243-280 Ayla Sevim

(7)

PREFACE ... ix-xiii INTRODUCTION ...1-4 PART I

THE YÜCEÖREN NECROPOLIS

A. Excavation...7-11 B. Geographical Setting ...12-15 C. Historical Setting ...16-23 PART II

CATALOGUE of TOMBS and SMALL FINDS

Tomb K-1 ...29-33 Tomb K-2 ...34-40 Tomb K-3 ...41-53 Tomb K-4 ...54-59 Tomb K-5 ...60-63 Tomb K-6 ...64-76 Tomb K-7 ...77-84 Tomb K-8 ...85-89 Tomb K-9 ...90-93 Tomb K-10 ...94-96 Tomb K-11 ...97-102 Tomb K-12 ...103-107 Tomb K-13 ...108-110 Tomb K-14 ...111-113 Tomb K-15 ...114-125 Tomb K-16 ...126-127 PART III

THE CERAMICS OF THE YÜCEÖREN NECROPOLIS ...131-191 PART IV

CONCLUSION

A. Tomb Architecture ...195-202 B. Small Finds and Dating...203-208 BIBLIOGRAPHY ...211-217 APPENDICES

APPENDIX 1: THE COINS OF THE YÜCEÖREN NECROPOLIS ...221-239 Melih Arslan, Bekircan Tahberer

APPENDIX 2: PALEONTHROPOLOGIC ANALYSIS OF THE HUMAN SKELETAL

REMAINS FROM THE YÜCEÖREN NECROPOLIS ... 243-280 Ayla Sevim

(8)
(9)

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı Hazar petrolünü uluslararsı pazarla- ra ulaştıracaktır. BTC Co olarak bilinen BTC Boru Hattı Şirketi boru hattının sahipleri olan BP önderliğindeki petrol şirketlerinin oluş- turduğu bir konsorsiyumdur. Boru hattını Azerbaycan ve Gürcistan’da BTC Co işletir- ken, Türkiye’de bir kamu kuruluşu olan BO- TAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.) BTC Co adına, boru hattının planlanması, inşaası ve işletilmesi ile deniz terminali ve ilgili tesis- lerden sorumludur.

1770 km uzunluğundaki boru hattı, dün- yanın arkeolojik açıdan en zengin ülkeleri arasında yer alan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin tarihi zenginliklerle dolu toprak- larından geçmektedir.

2,800 metrenin üzerinde bir yüksekliğe ulaşan ve çok farklı özelliklere sahip arazi- lerden geçen boru hattının tasarım ve inşaatı geniş çaplı bir mühendislik çalışmasını ge- rektirmiştir. Boru hattı güzergahı, yapım ve işletim süresi boyunca ortaya çıkacak sosyal ve çevresel etkilerin asgari düzeye indirilme- sini amaçlayan kapsamlı bir süreç sonucunda belirlenmiştir. Değerlendirme süreci, gerek mevcut çevresel durumun anlaşılması, gerek- se boru hattının yapımı ve işletilmesi aşama- sında yerel düzeyde oluşabilecek olası sosyo- ekonomik sorunların tam olarak belirlenmesi amacıyla güzergah boyunca ayrıntılı araştır- malar, hükümetler, düzenleyici kuruluşlar, akademik kuruluşlar ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) yanı sıra yerel halkla da yapılan kapsamlı bir istişare sürecini içer- miştir.

ÇED raporunun bir parçası olarak ha- zırlanmış olan Kültürel Miras Yönetim Planı çerçevesinde toprak altında ve toprak üstün- de bulunan tüm tarihsel değerler ulusal ve uluslararası kurumlarca kabul edilmiş stan- dart ve sözleşmelere uygun yüzey araştırma

The Baku-Tbilisi-Ceyhan oil pipeline (BTC) will bring oil from the landlocked Caspian to international markets. Known as Baku-Tbilisi- Ceyhan Pipeline Company (BTC Co), it is owned by a consortium of oil companies led by BP. In Azerbaijan and Georgia, BTC Co operates the pipeline; in Turkey, BOTAŞ, the state-owned pipeline company, is responsible for designing, constructing and operating the pipeline, marine terminal and associated facilities on behalf of BTC Co, with BTC Co providing overall assurance.

The 1,770-kilometre pipeline winds its way through the historically fertile countries of Azerbaijan, Georgia, and Turkey, considered to be among the world’s most archaeologically wealthy countries.

Design and construction of the pipeline posed a vast engineering challenge, with the route traversing widely differing terrain and attaining elevations of over 2800 metres. The route was defined during an exhaustive process which aimed to minimise social and environmental impacts both during the construction and throughout an operational life of the pipeline.

To achieve this goal, the project undertook an Environment and Social Impact Assessment (ESIA) in all three countries which included detailed surveys along the route, together with consultation not only with governments, regulators, academic institutions and non- governmental organisations (NGOs), but also with individual communities. All this was aimed at building a complete picture of both the environmental baseline and any potential local level social and economic issues that could be associated with construction and operation of the pipeline.

As part of the Turkish ESIA (referred to as

EIA in Turkey), a Cultural Heritage Management

Plan (CHMP) was developed to ensure all

historical assets, both above and below ground,

were identified using survey techniques which

conformed to nationally and internationally-

recognized standards and thus could be preserved

(10)

x

teknikleri ile tespit edilmiş, güzergah değişik- liği veya arkeolojik kazılar yoluyla kurtarıl- mıştır. Buna paralel olarak, sırasıyla, Ankara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi tarafından oluşturulan arkeoloji ekipleri hattın Türkiye kısmındaki toplam 1076 km uzunluğundaki güzergahta yüzey araştırmaları gerçekleştirmişlerdir. Bu ekiplerin amacı önceden belirlenen güzergah boyunca yürüyerek daha önceden bilinme- yen arkeolojik potansiyele sahip alanların be- lirlenmesidir.

ÇSED süreci sırasında toplanan bilgiler, proje ekibinin, çevresel (arkeolojik) açıdan duyarlı yerler ve alanlardan kaçınılması ama- cıyla boru hattı güzergahında değişiklik yap- masına yardımcı olmuştur. Boru hattı inşaat çalışmalarının başlatılmasından önce 334 ar- keolojik merkeze rastlanmış ve buna uygun değişiklikler gerçekleştirilmiştir. İnşaat aşa- masında ise “rastlantısal buluntu” kapsamın- da 38 merkez daha tespit edilmiştir.

12.03.2002 tarihinde tarihsel çevre değer- lerini korumaya yönelik olarak T.C. Kültür Bakanlığı ile bir protokol imzalanmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında ele alınan bu önemli protokolde ayrıca ilgili Birleşmiş Milletler an- laşmaları (özellikle UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasını Koruma Anlaşması), Valet- ta sözleşmesi, IFA-Arkeolojik Gözlem, Saha Değerlendirmesi, Kazı Çalışması Standart ve Kılavuz Hükümler (İngiltere’de PPG16 ola- rak bilinir), Dünya Bankası standartları ve kabul edilmiş diğer uluslararası standartlar göz önünde bulundurulmuştur.

2003 ve 2004 yıllarında, her biri yaklaşık 1 - 4 ay süren onyedi (17) ayrı arkeolojik kazı gerçekleştirilmiştir. Boru hattı güzergahının değiştirilmesinin zor olduğu yerlerde daha önceden planlanmış kazılarla birlikte boru hattı inşaat çalışmaları sırasında ortaya çıkan

“rastlantısal bulgu” olarak ortaya çıkan arke- olojik merkezler bu kazıları oluşturmaktadır.

through avoidance or through archaeological excavation. In parallel with the above, three consecutive teams of archaeologists from three Turkish educational institutions, Ankara University, Middle East Technical University and Gazi University, were commissioned to walk the entire proposed pipeline route in Turkey, some 1076 kilometres. Their brief was to pace within a pre-defined corridor and pinpoint any previously unrecorded potential archaeological sites.

The information gathered during the ESIA process helped the project team to refine the pipeline route to avoid environmentally and archaeologically sensitive areas. In terms of identifying and avoiding known archaeological sites, 334 sites were identified prior to the commencement of pipeline construction activities and a further 38 sites were discovered through ‘chance finds’ during the construction work.

In addition, the project signed a protocol with the Turkish Ministry of Culture on 12 March 2002, the goal of which was to protect historical assets in the pipeline corridor, additionally taking into consideration United Nations conventions, particularly the UNESCO Convention for Protection of the World Cultural and Natural Heritage, Valetta Convention, IFA- Archaeological Observation, PPG16 (British governmental guidelines for rescue excavation in the United Kingdom), the World Bank guidelines, and other recognized international standards. This important protocol was the basis of the enacted Law No. 2863 on the Protection of Cultural and Natural Assets.

Archaeological excavations were carried

out in 2003 and 2004 at 17 sites, with each

excavation lasting between approximately one

and four months. Some of these sites were the

result of planned excavations at locations where

it was considered difficult to change the route of

the pipeline and others were the result of ‘chance

finds’ during the construction activity. Over the

two year period, a total of 260 specialists including

art historians, ancient historians, anthropologists,

geomorphologists, geophysicists, surveyors, and

(11)

çi, eskiçağ tarihçisi, antropolog, jeomorfolog, jeofizikçi, jeodezi uzmanı ve restoratörlerden oluşan toplam 260 uzman ve 800 işçi görev almıştır. Projede görev alanlar Gazi Üniver- sitesi Arkeolojik Çevre Değerleri Araştırma Merkezi’nin denetim ve danışmanlığında, BOTAŞ arkeoloji ekibi ve BTC Projesi’nin Tür- kiye kısmında bağımsız danışmanlık hizmeti sağlayan İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (BIA) ile yakın bir işbirliği içerisinde çalışmışlardır.

BTC veri tabanına toplam 372 arkeolojik merkez eklenmiş ve bu merkezlerin tamamı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil edilmiştir. Açığa çıkarılan arkeolojik eserlerin sergilenmesi için ilgili Müze Müdürlükleri ile işbirliği yürütülmektedir. Kazı sonuçlarının yayınlanması ile Anadolu arkeolojisine daha fazla katkı sağlanması amaçlanmaktadır.

employed. They operated under the supervision and consultancy of the Gazi University Research Centre for Archaeology and BOTAS’

team of archaeologists. The teams worked in close association with the British Institute at Ankara (BIA), a British charity that promotes archaeological research in Turkey that provided independent archaeological advice to the project in Turkey.

The number of archaeological sites recorded in the BTC Gazetteer, now numbers 372, all of which have been registered with the Ministry of Culture and Tourism. The project is currently in the process of working with the regional museums to display salvaged artefacts. Additionally, the BTC project is making further contributions to the understanding of Anatolian archaeology by publishing the results of its excavation work.

This publication forms part of that work.

(12)

xii

Teşekkür

Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı üzerinde gerçekleştirilen arkeolojik yüzey araştırmaları ve kurtarma kazılarının entegre bir şekilde yürütülmesi kuşkusuz geniş bir çevreden gelen işbirliğinin sonucudur. Projenin oluşturulmasında ve yürütülmesinde en önemli işbirliği T.C. Kültür Bakanlığı (daha sonra T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı), BOTAŞ BTC HPBH Proje Direktörlüğü, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ve BTC Co arasında gerçekleştirilmiştir.

KURUM PROJEDEKİ ROLÜ

Kültür ve Turizm Bakanlığı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan DÜZGÜN, eski Genel Müdür Nadir AVCI ve eski Genel Müdür Yardımcısı İlhan KAYMAZ önemli katkılarda bulunmuştur.

Gazi Üniversitesi

ÇED planı içerisindeki Kültürel Miras Yönetim Planı çerçevesinde Gazi Üniversitesi-ARÇED arkeolojik yönetim ve danışmanlık hizmetlerin- den sorumlu olmuştur. Gazi Üniversitesi Rektörü Kadri YAMAÇ, Gazi Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Rıza AYHAN, Gazi Üniversitesi eski Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet AKSOY ve Prof. Dr. Metin AKTAŞ, Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi eski Dekanı Prof.

Dr. Cemil YILDIZ, BTC Ham Petrol Boru Hattı Arkeolojik Kurtarma Kazıları Projesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih YALÇIN, GÜ- ARÇED Müdürü ve BTC Ham Petrol Boru Hattı Arkeolojik Kurtarma Kazıları Projesi Başkanı Yrd. Doç. Dr. S. Yücel ŞENYURT, başta Atakan AKÇAY ve Yalçın KAMIŞ olmak üzere tüm GÜ-ARÇED çalışanları projenin yürütülmesinde önemli katkılarda bulunmuşlardır.

BOTAŞ BTC Boru Hattı Direktörlüğü

BOTAŞ BTC Boru Hattı Direktörlüğü, BTC Boru Hattı’nın yapımını

“Anahtar Teslim Müteahhitlik Anlaşması” çerçevesinde üstlenmiştir.

BOTAŞ eski Genel Müdürleri Gökhan BİLDACI ve M. Takiyüd- din BİLGİÇ, BTC Ham Petrol Boru Hattı Proje Direktörü Osman Zühtü GÖKSEL, BTC Ham Petrol Boru Hattı Projesi eski direktör- leri, Hüseyin ERSOY ve H. Doğan ŞİRİKÇİ’nin desteği ile Gökhan MUSTAFAOĞLU’nun yönetimindeki Kültürel Miras Yönetim Ünitesi çalışanları önemli katkılarda bulunmuşlardır.

İngiliz Arkeoloji Enstitüsü

Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü (Birleşik Krallık STÖ kuruluşu) Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi’nin Türkiye kısmında kültürel miras danışmanlığını gönüllü olarak üstlenmişlerdir. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Hugh Elton arkeolojik arazi çalışmalarında ve takip eden yayın çalışmalarında değerli katkılarda bulunmuştur.

BTC Boru Hattı Şirketi

BTC Co BTC Ham Petrol Boru Hattı’nın sahibidir. BTC Co Türkiye Çevre Departmanı Müdürü Paul SUTHERLAND Kültürel Miras Yönetimi sorumluluğunu üstlenmiştir.

Bu vesile ile Gazi Üniversitesi Arkeolojik Çevre Değerleri Araştırma Merkezi tarafından yürü- tülen BTC Ham Petrol Boru Hattı Arkeolojik Kurtarma Kazıları Projesi’nin arazi ve yayın çalışma- larının gerçekleştirilmesinde katkısı olan tüm kişi ve kurumlara en içten teşekkürlerimizi sunarız.

(13)

The integrated execution of the archaeological survey and salvage works along the pipeline was of course the result of broad cooperation. The most important cooperation was with the Turkish Ministry of Culture (later the Ministry of Culture and Tourism), the BOTAŞ BTC Crude Oil Pipeline Project Directorate, the Gazi University Rectorate and BTC Co.

The key parties involved in the preparation of this Publication are listed below.

ORGANISATION PROJECT ROLE

Ministry of Culture and Tourism

Key contributions were received from Mr. Orhan DÜZGÜN, Cultural Assets and Museums General Director of the Ministry of Culture and Tourism and Mr. Nadir AVCI, former Cultural Assets and Museums General Director of the Ministry of Culture and Tourism, Mr. İlhan KAYMAZ, former Deputy General Director.

Gazi University

Gazi University-ARCED was responsible as the Archaeological Management Consultancy for Cultural Heritage Management in accordance with EIA.

GU-ARÇED’s key contributors were Assist. Prof. S. Yücel ŞENYURT, BTC Crude Oil Pipeline Project Archaeological Salvage Excavations Project Director; Atakan AKÇAY and Yal��n KAMIŞ with the invaluable support; Atakan AKÇAY and Yal��n KAMIŞ with the invaluable support of Prof. Kadri YAMAÇ, Rector of Gazi University, Prof. R�za AYHAN, former Rector of Gazi University, Prof. Ahmet AKSOY and Prof. Metin AKTAŞ, former vice-rectors of Gazi University, Prof. Cemil YILDIZ, Dean of the Faculty of Arts and Science, Prof. E. Semih YALÇIN, the pipeline’s Archaeological Salvage Excavations Project Assistant Director.

BOTAŞ BTC Pipeline Directorate

BOTAŞ BTC Pipeline Directorate were responsible for the construction of the BTC Pipeline under the Lump Sum Turnkey Agreement. BOTAŞ’s main contributors were employees of the Cultural Heritage Management Unit, under the direction of Mr. Gökhan MUSTAFAOĞLU, and the support of the Mr. Gökhan BİLDACI, former General Manager of BOTAŞ, Mr. M.

Takiyüddin BİLGİÇ, former General Manager of BOTAŞ and former BTC Crude Oil Pipeline Project Directors Mr. Hüseyin ERSOY, Mr. H. Doğan ŞİRİKÇİ and Mr. Osman Zühtü GÖKSEL.

British Institute of Archaeology at Ankara

The British Institute of Archaeology at Ankara (a UK based charitable NGO) has provided (on a voluntary basis) cultural heritage consultation to the Baku-Tbilisi-Ceyhan Pipeline Project in Turkey. Dr. Hugh ELTON, is the Director of the British Institute of Archaeology at Ankara and has been a key contributor in all aspects of the archaeological work in the field and its subsequent publication.

BTC Pipeline Company BTC Co is the owner of the BTC Crude Oil Pipeline. BTC Co. Environmental and Social Manager for the Turkish Section is Mr. Paul SUTHERLAND and is responsible for Cultural Heritage Management.

On this occasion, we cordially thank all entities and individuals who were involved in

and contributed to the field and publication activities of the BTC Crude Oil Pipeline Project

Archaeological Salvage Excavations Project executed by the Gazi University Research Centre

for Archaeology.

(14)
(15)

Bu çalışma, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Arkeolojik Kurtarma Kazıları Projesi çerçevesinde Adana İli, Ceyhan İlçesi, Kurtkulağı Beldesi’nin Yü- ceören Mahallesi’nde yer alan Yüceören Nekropolü’nde 15 Mart – 20 Mayıs 2003 ta- rihleri arasında Gazi Üniversitesi Arkeolojik Çevre Değerleri Araştırma Merkezi (GÜ-AR- ÇED) tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazısı çalışmalarının bilimsel sonuçlarını içer- mektedir.

GÜ-ARÇED tarafından yürütülen Yüceö- ren Nekropolü Kurtarma Kazısı, Adana Mü- zesi Müdürü Kazım Tosun’un başkanlığında, Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğ- retim üyesi Prof. Dr. İlhami Durmuş’un bilim- sel sorumluluğu altında gerçekleştirilmiştir.

Kazı çalışmaları, Gazi Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi öğretim görevlisi Dr. L.

Gürkan Gökçek’in arazi sorumluluğunda yü- rütülmüştür. Kazıda arkeolog Atakan Akçay, Yunus Ekim, Emsal Koçerdin, H. Koray Akın- cı, O. Hamza Kaycı, Emrah Çankaya, Zeynep Yılmaz, E. Korkut Erbil, Evren Türkmenoğlu, Bülent Ateş, Müjde Yazar, Öznur Kuş, Gülşen Yağcı, Ersoy Köse, Ferit Coşkun, Bilge Gül- soy, Tarık Özbek, Günnur Çil, U. Tolga Gür- soy, restoratör Şirin Kaya ve jeodezi uzmanı Gülşah Beyazoğlu görev almıştır.

Yüceören’de, BTC HPBHP Temel ve De- tay Mühendislik Aşaması çalışmaları kap- samında, 2001 ve 2002 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarihsel Çevre Değerleri- ni Araştırma ve Uygulama Merkezi (ODTÜ- TAÇDAM) ve Gazi Üniversitesi Arkeolojik Miras Yönetim ve Yürütme Ünitesi (daha sonra GÜ-ARÇED) tarafından yüzey araştır- maları yapılmıştır. Adı geçen kurumlar söz konusu yüzey araştırmalarının bilimsel so- nuçlarının yayın çalışmalarını halen sürdür- mektedir.

This study includes the scientific results of the salvage excavation carried out by the Gazi University Research Center for Archaeology (GÜ- ARÇED) between 15 March and 20 May 2003 at the Yüceören Necropolis. The necropolis is located in the Yüceören quarter of the Kurtkulağ�

sub-district of the Ceyhan district of Adana province and excavated within the framework of the Baku-Tbilisi-Ceyhan Crude Oil Pipeline Archaeological Salvage Excavations Project.

The Yüceören Necropolis Salvage Excavation, executed by GÜ-ARÇED, was headed by Mr. Kaz�m Tosun, Director of the Adana Museum, and was under the scientific direction of Prof. İlhami Durmuş, member of the Faculty of Arts and Science of Gazi University.

Excavation works have been under the field direction of Dr. L. Gürkan Gök�ek, member of the faculty of Arts and Science of Gazi University, with the participation of archaeologists Atakan Ak�ay, Yunus Ekim, Emsal Ko�erdin, H.Koray Ak�nc�, O. Hamza Kayc�, Emrah Çankaya, Zeynep Y�lmaz, E.Korkut Erbil, Evren Türkmenoğlu, Bülent Ateş, Müjde Yazar, Öznur Kuş, Gülşen Yağc�, Ersoy Köse, Ferit Coşkun, Bilge Gülsoy, Tar�k Özbek, Günnur Çil, U.Tolga Gürsoy, restorer Şirin Kaya and geodesy expert Gülşah Beyazoğlu.

The Middle East Technical University

Centre for Research and Assesment of the

Historic Environment (METU-TAÇDAM)

and the Gazi University Archaeological Heritage

Management and Execution Unit (later GÜ-

ARÇED) conducted field surveys at Yüceören

in 2001 and 2002 under the BTC Crude Oil

Pipeline Project Basic and Detailed Engineering

Phase program. Both institutions are in the

process of publishing the scientific results of

those surveys.

(16)



Yüzey araştırmalarından sonra BTC HPBH Arkeolojik Kurtarma Kazıları Projesi çerçevesinde Yüceören’de kurtarma kazısı yapılmasına karar verilmiştir. Kültür Bakanlı- ğı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri, BTC HPBHP Direktörlüğü’nün fi- nansman desteği ve Gazi Üniversitesi Ar- kelojik Çevre Değerleri Araştırma Merkezi (GÜ-ARÇED)’nin oluşturduğu kazı ekibi ile 15 Mart 2003 tarihinde kurtarma kazısı- na başlanmıştır. Proje gereği 28 m koridoru içerisinde yürütülen kurtarma kazısı arazi çalışmaları, gerekli her türlü teknik dokü- mantasyon çalışmalarıyla birlikte yaklaşık 65 günde tamamlanmıştır. Yüceören’de yapılan kazı çalışmalarında, önceki araştırmalarda yüzeyden toplanan çanak çömlek parçalarına göre Helenistik-Roma-Bizans dönemlerine ait küçük bir yerleşme olduğu düşünülen alanın esasen kaya mezarlarıyla kaplı bir nekropol alanı olduğu ortaya çıkmıştır. Açığa çıkarılan kaya mezarları Taşınamaz Kültür Varlıkları kapsamına girdiği için önceden bu alandan geçirilmesi planlanan BTC Ham Petrol Boru Hattı güzergahı değiştirilmiş ve Yüceören Nekropolü Kültür Bakanlığı’nın koruması al- tına bırakılmıştır.

Yüzey araştırması bulgularına göre, yak- laşık 200 x 400 m’lik arkeolojik hassasiyete sa- hip olduğu anlaşılan alanda proje gereği 28 m koridoru ile sınırlı kalınmış ve çalışmalar 28 x 340 m’lik bir koridorda sürdürülmüştür. Bu koridorun sadece 28 x 80 m’lik kısmında, ta- mamı soyulmuş, toplam 16 adet kaya mezarı açığa çıkarılmıştır. Koridor içerisinde kuzey- doğu-güneybatı yönünde 80 m uzunluğunda bir alana yayılan mezarların doğu ve batı yö- nünde devam ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, proje gereği bu kesimlerde kazı yapılamadığı için nekropolün genel sınırlarını belirlemek mümkün olmamıştır.

Yüceören kazılarında açığa çıkarılan me- zarların hepsi soyulmuş olmasına rağmen, ge- rek mezar odalarında, gerekse dromoslarında

The surveys revealed the need for salvage excavations in Yüceören under the BTC Crude Oil Pipeline Archaeological Salvage Excavations Project. The excavation began on 15 March 2003 with the permission of the Monuments and Museums General Directorate of the Ministry of Culture and the financial support of the BTC Crude Oil Pipeline Project Directorate, and with an excavation team formed by the Gazi University Research Centre for Archaeology (GÜ-ARÇED).

The excavation was carried out in a 28 m corridor in line with the technical requirements of the pipeline project and and was completed in approximately 65 days, including the gathering of required technical documentation. According to the previous surveys, the site was considered as a small settlement belonging to Hellenistic- Roman-Byzantine periods but the excavations revealed that the site is essentially a necropolis covered in rock-cut tombs. Since the excavated rock-cut tombs fall under the definition of Immovable Cultural Assets, the pipeline was re- routed around the Yüceören Necropolis, and the site itself was placed under the protection of the Ministry of Culture.

The necropolis is believed to occupy approximately 200 x 400 m according to the survey results, but work was limited to the 28 m corridor pursuant to the project’s mandate, and thus carried out in a 28 x 340 m corridor. Of this, in only a 28 x 80 m-section was uncovered a total of 16 rock-cut tombs, all of which had been plundered. It is believed that the necropolis extends beyond the 28 m east-west restriction.

However, since excavation was limited to the 28 m boundary, it was not possible to determine the general boundaries of the necropolis.

Although all of the excavated tombs in

Yüceören had been plundered, archaeological

materials were found in both the tomb chambers

and in the dromoi. The pottery sherds, coins, glass

(17)

esnasında yüzey toprağı içerisinde ele geçen çanak çömlek parçaları, sikkeler, cam ve me- tal eşya da büyük ihtimalle mezarlarla ilişkili olmalıdır. Nitekim, nekropolün bulunduğu alanın yakın çevresinde söz konusu yüzey toprağı buluntularının taşınmış olabileceği her hangi bir yerleşim alanı tespit edileme- miştir.

Sınırlı bir alanda kazısı yapılmış olsa da açığa çıkarılan 16 adet kaya mezarı hem bi- çimleri hem de buluntuları açısından Anado- lu arkeolojisi için önemli veriler sunmuştur.

Mezarlar biçimsel özellikleri açısından gerek Kilikya’daki gerekse daha uzak bölgelerdeki kaya mezarları ile karşılaştırılmış ve bulun- tuları ile birlikte ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Oluşturulan katalogda her mezar üst görü- nüm ve en az iki doğrultuda alınan kesit görü- nümleri ve detay fotoğrafları ile tüm mimari özellikleriyle anlatılmıştır (Bölüm 2). Mezar- larla ilgili küçük buluntular ve kazı alanından ele geçen seramik parçaları kontekst bilgileri- nin yanı sıra çizim ve fotoğraflarla detaylı ola- rak tanımlanmış ve bulunabilen paralelleri ile karşılaştırmaya tabi tutulmuştur. Bu çalışma- ların yanı sıra ekler kısmında sunulan çalış- malar Yüceören Nekropolü’nün ana hatlarıy- la değerlendirilmesine katkıda bulunmuştur.

Nekropol alanında mezarlarda ve mezarların dışında bulunmuş olan sikkeler Melih Arslan ve Bekircan Tahberer tarafından ekler (Ek: 1) kısmında sunulan ayrı bir çalışmada ele alın- mıştır. Yüceören Nekropolü insan iskeletleri (Ek: 2) ise Ankara Üniversitesi Antropoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayla Sevim tarafından incelenmiş ve yine ekler kısmında ayrı bir çalışma olarak verilmiştir.

Gazi Üniversitesi Arkeolojik Çevre De- ğerleri Araştırma Merkezi (GÜ-ARÇED) tarafından yürütülen yayın çalışmalarında mimari ve küçük buluntu çizimlerinde Ham- za Ekmen, Resul İbiş ve Emsal Koçerdin; fo- toğraflama ve bilgisayar düzenlemelerinde

during the excavations were most likely related with the tombs. In fact, no settlement areas could be located in the immediate surroundings of the necropolis area, from which any surface finds could have been moved.

Although excavated in a limited area, the 16 rock-cut tombs uncovered have presented important data for Anatolian archaeology from the standpoint of both their shapes and their contents. The tombs have been compared with the rock-cut tombs in both Kilikia and further regions in terms of their formal characteristics and evaluated separately along with their contents. In the tomb catalogue, each tomb is described along with a sketch of their top and sectional views taken from at least two directions as well as detailed photographs and all architectural characteristics. Small finds associated with the tombs have been defined in detail with context information as well as with drawings and photographs and subjected to comparisons with parallel material that could be found in Part 2. Besides the above studies, the specialists’ reports presented in the appendices have contributed towards the evaluation of the Yüceören Necropolis. All pottery sherds and complete vessels found in the tombs and in the surface soil have been evaluated for their technical characteristics and forms, and presented. The coins found within and outside the tombs in the necropolis are presented in a separate study by Melih Arslan and Bekircan Tahberer (App.1).

Human skeletal remains from Yüceören Necropolis were examined by Prof. Ayla Sevim, from the Anthropology Department of Ankara University, and also presented as a separate study (App.2).

For the publication of this volume by the

Gazi University Research Center for Archaeology

(GÜ-ARÇED), Hamza Ekmen, Resul İbiş and

(18)



Emrah Karakurum, Ahmet Okur; arşivleme, kataloglama çalışmalarında Belgin Savaş, Yu- nus Ekim, Z. Filiz Bilir, Göknil Arda görev almıştır. Yüceören Nekropolü yayın çalışma- ları sırasında Aytaç Coşkun ve Tayyar Gürdal GÜ-ARÇED merkezinde görev almışlardır.

Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Le- vent Zoroğlu ve Roma “La Sapienza”

Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eugenia Equini Schneider’in bilimsel öneri ve eleştirileri bu kitabın hazırlanmasında önemli katkılar sağ- lamıştır.

BTC HPBH Projesi kapsamında Yüceören’de sınırlı bir alanda gerçekleştirilen kazılar, ortaya çıkan neticeleri açısından hem Anadolu arkeolojisine hem de yakın doğu ar- keolojisine önemli katkılarda bulunacaktır.

Gerek Yüceören’de gerekse Kilikya bölge- sinde bulunan benzer nekropol alanlarında yapılacak daha detaylı arkeolojik kazılar bu kitapta sunulan verilerin daha kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesine olanak sağlaya- caktır.

Emsal Ko�erdin were involved in the architectural and small-find drawings, Emrah Karakurum and Ahmet Okur were involved in photographing and computer arrangements, and Belgin Savaş, Yunus Ekim, Z. Filiz Bilir and Göknil Arda were involved in archiving and cataloguing activities.

Ayta� Coşkun and Tayyar Gürdal also worked at GÜ-ARÇED during the publication process for the Yüceören Necropolis report.

Prof. Levent Zoroğlu, Sel�uk University, and Prof. Eugenia Equini Schneider, University of Rome “La Sapienza” contributed to the book with their scientific suggestions and reviews.

The results of the excavations undertaken

in a limited area in Yüceören under the BTC

Crude Oil Pipeline Project will make significant

contributions to both Anatolian archaeology

and near eastern archaeology. More detailed

archaeological excavations in the future in

similar necropolis areas in both Yüceören and

in the region of Kilikia will make possible more

comprehensive evaluations of the data presented

in this volume.

(19)

YÜCEÖREN NEKROPOLÜ

B ÖLÜM I

THE YÜCEÖREN NECROPOLIS

P ART I

(20)
(21)

A. KAZI ÇALIŞMALARI

BTC Ham Petrol Boru Hattı Projesi kap- samında, 2001 yılında ODTÜ-TAÇDAM ve 2002 yaz aylarında GÜ-ARÇED tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında Ada- na ili, Ceyhan ilçesi, Kurtkulağı Beldesi, Yü- ceören Mahallesi’nin üzerinde yer aldığı te- pelik alanda ve çevresinde Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen yoğun ar- keolojik materyalle karşılaşılmış ve boru hattı çalışmalarından etkilenen Gökdere ve Yüceö- ren mevkiilerinde kurtarma kazısı yapılması- na karar verilmiştir.

Gökdere Kurtarma Kazısı

Yüceören Mahallesi’nin yaklaşık 1 km do- ğusunda yer alan Gökdere mevkiinde yüzey araştırmaları sırasında ele geçen bir kaç çanak çömlek parçası, çevredeki kesme ve düzeltme izlerine sahip ana kayalar bu alanda kurtar- ma kazısı yapmayı gerektirmiştir. Ancak, boru hattı çalışmalarından etkilenecek 28 m koridorunda açılan 3 adet 4 x 4 m boyutların- daki sondaj açmalarında herhangi bir arkeo- lojik bulguya rastlanmamıştır. Boru hattının dışında, güney kesimde yüzeyde gözlenen düzeltilmiş kalkerli ana kaya kitlelerinin ola- sılıkla taş ocağı veya kaya mezarı olarak kul- lanılmış olabileceği düşünülebilir. Gökdere Tepesi, kuzeyde Ceyhan Ovası’nın, güneyde İskenderun Körfezi’ne kadar uzanan bölge- nin ve buradan geçen yolların tek bir nokta- dan kontrol altında tutulabileceği, Yüceören sırtlarındaki en uygun mevkiidir. Bu yönüyle Gökdere Tepesi, hemen güneydoğusunda, daha alçak bir konumda yer alan Maltepe yerleşmesinin gözetleme kulesi olabilecek je- ostratejik konumu ile ön plana çıkmaktadır.

Her hangi bir mimari kalıntı göze çarpmıyor

1 ODTÜ-TAÇDAM tarafından 2001 sonbahar aylarında bu bölgede gerçekleştirilen yüzey araştırmasında Yüceören’in 750 m kuzey doğusundaki Gökdere mevkii ziyaret edil- miştir. Bu bilgi söz konusu yüzey araştırmasının BTC HPBHP Direktörlüğüne sunulmuş raporundan alınmıştır.

2 BTC HPBH kapsamında gerçekleştirilen yüzey araştırma- larının sonuçları yayınlanma aşamasındadır.

A. EXCAVATIONS

During the surveys

1

executed by METU- TAÇDAM in 2001 and by GÜ-ARÇED

2

in the summer months of 2002 within the scope of the BTC Crude Oil Pipeline Project, a dense scatter of archaeological materials dated to the Hellenistic, Roman and Byzantine periods was found on the hilly area where the Yüceören quarter is located. Considering that implementation of salvage operations within the pipeline route at locations, Gökdere and Yüceören, was planned.

The Gökdere Salvage Excavation

During the survey, a small group of sherds were found in the vicinity of Gökdere (approximately 1 km east of Yüceören). In addition, it was recognized that the surrounding bedrock had traces of carving and cutting.

For these reasons, Gökdere was identified for salvage excavation. However, there were no archaeological finds in the three 4 x 4 m test trenches opened in the 28 m pipeline corridor.

Calcareous bedrock observed on the surface outside the pipeline corridor on the southern section has cutting traces. These traces implies a possible quarry or a rock cut tomb. Gökdere Hill overlooks the Ceyhan Plain to the north, as well as the plain as it extends to the İskenderun Gulf in the south. Furthermore its position allows the control of the roads extending in the hilly area around Yüceören.

These characteristics suggests that Gökdere Hill would have been an ideal watchtower for the Maltepe settlement situated to the southeast

1 Gökdere was included in the METU-TAÇDAM survey in autumn. Gökdere is 750 m north of Yüceören. This information is based on the survey report submitted to the BTC Crude Oil Pipeline Project Directorate.

2 Survey results are currently in the publication phase.

(22)

 YÜCEÖREN

Kazı Çalışmaları Excavatıons

olsa da kireçtaşı ana kaya kitlesi ve çevrede tek tük rastlanan seramik parçaları bu alanın doğal bir gözetleme3 kulesi olarak da kullanıl- mış olabileceğini düşündürmektedir.

Yüceören Kurtarma Kazısı

Kurtarma kazılarının gerçekleştirildiği ikinci alan Yüceören Mevkii’dir. Yüzey araş- tırmalarından elde edilen verilere göre, Yüce- ören Tepesi’nin güneydoğusunda, Yüceören Mahallesi’nin 125 m doğusunda, yaklaşık 200 x 400 metrelik bir alana yayılan arkeolojik alanda yürütülen kazı çalışmaları BTC Ham Petrol Boru Hattı Projesi’nden doğrudan etki- lenecek olan 28 x 340 metrelik (Resim 1) kori- dor ile sınırlı tutulmuştur.

Söz konusu alanda gerçekleştirilen kur- tarma kazılarının ilk aşamalarında tarım alanı olarak kullanılan arazideki toprak kalınlığının 30-50 cm’yi aşmadığı ve yüzeyin hemen altın- da ana kayanın bulunduğu anlaşılmıştır. Ana kayanın açığa çıkartılması ile beraber dikkati çeken ilk husus, taş ocaklarında karşımıza çı- kan kaya kesme ve kaldırma mekanları olmuş, üzerinde çalışılan alanın ilk izlenimlerden farklı olarak küçük bir köy yerleşmesi değil antik bir taş ocağı olabileceği düşünülmüştür.

Ancak bu mekanlardan bazılarında yer altı oda mezarlarının dromoslarına ait ilk basamakla- rın tespit edilmesiyle birlikte bir nekropol ala- nı ile karşı karşıya olunduğu anlaşılmıştır.

Nekropolün kazı planlamasına alınan 340 metrelik kuzeydoğu-güneybatı eksenli kori- dordaki yayılımının tespit edilebilmesi ama- cıyla kazı çalışmaları boru hattı koridorunun (Resim 1) tamamına yayılmış ve 28 metre ge- nişliğindeki boru hattı koridoru 20 x 20 metre- lik karelere (A açmaları) ayrılmıştır. Projenin teknik zorunluluğu nedeniyle geri kalan 8 x 20 metrelik alan (B açmaları) ise tarım toprağı ile atık toprağın depolanmasına ayrıldığından bu kesimde kazı çalışmaları yapılmamıştır.

3 1/25:000 ölçekli haritada Gökdere Tepesi olarak belirtilen tepeye günümüzde Yüceören Mahallesi sakinleri

“Göztepe” demektedir. Bize göre bu ad tepenin gözetleme kulesi olarak kullanılmış olabileceğine dair önemli bir ipucudur.

on a lower level. Although no architectural remains are visible, the limestone bedrock and ceramic scatter further support the idea of a natural watchtower

3

.

The Yüceören Salvage Excavation

The second salvage excavation was carried out at Yüceören. Although the surveys indicated an archaeological area covering 200 x 400 m to the southeast of Yüceören Hill and 125m east of the Yüceören quarter, the excavation was limited to the 28 x 340 m area (Figure 1) that would be directly affected by the BTC pipeline.

In the beginning of the excavations, it was observed that the soil thickness in this agricultural area did not exceed 30-50 cm and the bedrock extends just below it. Rock cutting and lifting areas were firstly noticed on the bedrock with the removal of topsoil. This indicated that the area was not a small village settlement, but maybe a quarry. However, further excavation revealed the first steps of a dromos of an underground chamber tomb, indicating the area was used as a necropolis.

Excavation works were expanded for determining the dimensions of the necropolis inside the planned excavation corridor extending 340 m. The excavation corridor was divided into 20 x 20 m trenches (A Trenches) and 8x 20 m trenches (B Trenches) (Figure

1). The latter were reserved for deposition of

agricultural soil and waste soil. Therefore no excavations were undertaken in those trenches in line with the technical requirements of the pipeline project. Excluding a pot with its mouth missing and a few sherds, It was not

3 Today Gökdere Hill, found on the 1/25:000 map is called

“Göztepe” (Eye Hill) by the local residents. This could be further evidence that the hill may have been used as a watch tower.

(23)

Kazı alanının güneybatısında, yüzeydeki ta- rım toprağında, ağız kısmı noksan bir çömlek ile az sayıda seramik parçalarından başka ar- keolojik bulguya rastlanmamıştır. Bu kesim- de A-12, A-13 ve A-15 açmalarında yürütülen test açmalarında yüzey toprağı altında tespit edilen ana toprak ve doğal kayaç oluşumları dışında herhangi bir bulguya ulaşılamamış- tır. Kazı alanının kuzeydoğu kesiminde (A-5, A-6, A-7, A-8) ortaya çıkarılan kaya mezar- larının 80 metrelik alana (Resim 2) yayıldığı tespit edilmiştir.

possible to recover any archaeological find from the agricultural soil on the southwestern section of the excavation area. Only natural rock formations were identified under the topsoil in the test trenches, A-12, A-13 and A-15, opened in this section. It has been determined that the rock-cut tombs revealed in the north-eastern section of the excavation area (trenches A-5, A-6, A-7, A-8), are spread over an 80 m area (Figure 2).

Resim 1: Yüceören topografik haritası ve kazı alanları Figure 1: Yüceören topographic map and trenches

(24)

0 YÜCEÖREN

Kazı Çalışmaları Excavatıons

Resim 2: Yüceören kuzeydoğu kazı alanı Figure 2: The Yüceören northeastern excavation area

Resim 3: Yüceören Mahallesi ve nekropol alanı Figure 3: The Yüceören Quarter and necropolis area

(25)

By the end of the excavations, 16 underground chamber tombs with stepped dromoi were revealed in this section covering 1600 square metres. The tombs in the north-eastern and south-western ends were incomplete due to the lack of continuous bedrock, which limited the width of the necropolis here to 80 m.

Since the excavation was limited to the 28 m corridor, determining the east-west extension of the ancient necropolis was not possible.

But local residents of Yüceören (Figure 3) stated they had come across similar tombs when constructing their houses. Additionally, the detection of the cutting traces with the Yüceören Quarter by us indicates a possible extension of the necropolis depending on the structure of the bedrock (Figure 4).

Kazılar sonunda 1600 metrekarelik bu kesimde 16 adet dromosu basamaklı yer altı oda mezarı açığa çıkarılmıştır. En kuzeydo- ğuda ve en kuzeybatıdaki mezarların ana ka- yanın sona ermesi nedeniyle yarım bırakılmış olması nekropolün kuzeydoğu-güneybatı ya- yılımının bu kısımda 80 m olduğunu göster- miştir.

Antik nekropolün doğu-batı yönündeki yayılımının tespit edilmesi, kazı çalışmaları- nın proje gereği 28 m koridoru ile sınırlı ol- ması nedeniyle mümkün olmamıştır. Ancak, Yüceören Mahallesi (Resim 3) sakinlerinin evlerini inşa ederken benzer mezarlara rast- ladıklarını belirtmeleri ve mahalle içerisinde mezar dromoslarına ait olabilecek kaya oyuk- larının (Resim 4) tarafımızdan tespit edilme- si Yüceören’de nekropolün kayalık alanlara bağlı olarak geniş bir yayılıma sahip olabile- ceğini göstermektedir.

Resim 4: Yüceören Mahallesi içinde

muhtemel kaya mezarı oyukları Figure 4: Some possible rock-cut tombs in the Yüceören Quarter

(26)

 YÜCEÖREN

Kazı Çalışmaları Excavatıons

B. COĞRAFİ KONUM ve ÖZELLİKLERİ Anadolu’nun en geniş ve bereketli ovala- rı tarafından oluşturulan Çukurova, Neojen Adana Havzası’nın güney kısmını oluşturur.

Kuzeyde Toros Dağları, doğuda Amanos Dağları, güneyde Akdeniz ile çevrili olan böl- genin batı sınırı Ecemiş fay hattı tarafından belirlenir.4 Tabanı kıyı şeridi olan bir üçgeni andıran bölgeyi kabaca Adana Ovası, Cey- han Doruk Ovası ve Amanos Dağları’nın eteklerinde oluşan ovalar olarak bölümlemek mümkündür. Tarsus (Cydnus), Seyhan (Sa- rus) ve Ceyhan (Pyramus) nehirlerinin ortak deltası tarafından oluşturulan ve antik kay- naklarda adı Aeolian5 düzlüğü olarak geçen Adana Ovası bölgenin güneybatısında yer alır. Tektonik olarak Toros orojenik kuşa- ğının parçası olan Misis Dağları tarafından Adana Ovası’ndan ayrılan Ceyhan Ovası, kuzeydoğuda denizden uzak iç kısımda yer almaktadır. Çukurova’yı oluşturan en bü- yük ovalardan biri olan Ceyhan Ovası, Toros Dağları, Amanos Dağları ve Misis Dağları ta- rafından kuşatılmış bir kazanı andırır. Bu ka- zanın doğal çıkışlarından bir tanesi olan Kısık Boğazı’nın güneyindeki Erzin, Payas ve Dört- yol ovaları Çukurova’nın en doğusunda yer alan ova grubunu oluşturur.

Yukarıda kısaca özetlenen topograf- ya antik çağda Ovalık Kilikya (Cilicia Pe- dias veya Campestris) olarak adlandırılan Çukurova’nın6 (Resim 5) genel karakterini oluşturmuştur. Antik Soli/Pompeiopolis kentinden başlayarak Amanos Dağları’nın eteklerine kadar uzanan geniş saha, verimli toprakları ve su kaynakları sayesinde Prehis- torik dönemlerden itibaren insan toplulukla- rını kendine çekmiştir.

Yeraltı oda mezarlarından oluşan Yü- ceören Nekropolü’nün bulunduğu tepelik alan, Neojen İskenderun Havzası’nı Ada- na Havzası’na bağlayan ve İskenderun Körfezi’nin batısında, kıyıya kuzeydoğu-gü- neybatı yönünde paralel olarak uzanan8 Mi-

4 Gürbüz 1999 : 212.

5 Magie 1950: 271.

6 Strabon XIV:5.1 7 Garstang 1953: 15.

8 Schiettecatte 1971: 305.

B. GEOGRAPHICAL SETTING

The Çukurova Plain, the widest and the most fertile plain in Anatolia, forms the southern part of the Neogenic Adana Basin. The region is surrounded by the Taurus Mountains to the north, the Amanus Mountains to the east, the Mediterranean Sea to the south, and by the Ecemiş fault line to the west.

4

This triangular-shaped region can be further divided into the Adana and Ceyhan plains and the plains at the foot of the Amanus Mountains. The Adana Plain, formed by the joint delta of the Tarsus (Cydnus), Seyhan (Sarus) and Ceyhan (Pyramus) rivers, and which was referred to in ancient sources as the Aeolian

5

plain, is located in the southwest of the region. The Ceyhan Plain which is separated tectonically from the Adana Plain by the Misis Mountains, part of the Taurus orogenic belt, occupies the inland northeastern part. As one of the largest plains forming the Çukurova plain, the Ceyhan plain is cauldron-shaped, as it is surrounded by the Taurus, Amanus and Misis Mountains. The Erzin, Payas and Dörtyol plains to the south of K�s�k Gorge, one of the natural outlets of this cauldron, make up the plains located the east of the Çukurova Plain.

The topography summarized briefly above formed general characteristics of Çukurova Plain which was named Kilikia Pedias or Campestris in antiquity

6

(Figure 5). The fertile soils and abundant water sources on the wide area extending from antcient Soli/

Pompeiopolis to the base of the Amanus Mountains has attracted human groups since the prehistoric periods.

7

The hilly area where the Yüceören Necropolis is located is in the eastern part of the Misis Mountains which connect the Neogenic İskenderun Basin to the Adana Basin and which runs parallel to the coast

8

in

4 Gürbüz 1999: 212.

5 Magie 1950: 271.

6 Strabon XIV:5.1 7 Garstang 1953: 15.

8 Schiettecatte 1971: 305.

(27)

sis Dağları’nın doğu kısmında bulunmakta- dır. Misis dağlık kütlesinin Ceyhan Ovası’na inen dalgalı eteklerinin hemen güneyindeki bu tepelik alanın (Resim 6) en yüksek noktası deniz seviyesinden 235 metre yükseklikteki Yüceören Tepesi’dir. Buradaki geniş tepe- lik alanın hemen kuzeyde bulunan Ceyhan Ovası ve güneyde uzanan dağ arası düzlük- leri ile oluşturduğu kontrast dikkat çekicidir.

a southwest direction on the west side of the İskenderun Gulf. At 235 m above sea level, Yüceören Hill is the highest point of this hilly area (Figure 6) which is just to the south of the undulating hills which descend towards the Ceyhan plain. The contrast between Yüceören Hill and Ceyhan Plain in north and intermontane plains located in the south is striking at this point. The intermontane plains

Resim 5: Ovalık Kilikya’daki bazı önemli arkeolojik

yerleşimler. Figure 5: Some of the important archaeological settlements

in Kilikia Pedias

Resim 6: Yüceören’den İskenderun Körfezi’nin

görünümü Figure 6: A view of the İskenderun Gulf from

Yüceören

(28)

 YÜCEÖREN

Kazı Çalışmaları Excavatıons

Akpınar ve Kale Boğazı gibi derelerin taşıdı- ğı alüvyonlarla oluşan doğu-batı yönlü dağ arası düzlükleri geniş tepelik alan içerisinde tarımsal aktiviteler için uygun alanlar yarat- maktadır.

Yüceören Mahallesi’nin idari yönden bağlı olduğu Kurtkulağı Beldesi, Yüceören Nekropolü’nün yaklaşık 5 km güneybatısın- da bulunmaktadır. Kurtkulağı beldesinin jeo- morfolojik açıdan en belirgin özelliği Ceyhan Ovasını ve kıyı kesimini birbirine bağlayan en kısa yolun geçtiği vadinin başlangıç nokta- sında yer almasıdır.

Kurtkulağı Beldesi’nin (Resim 7) bulun- duğu alandan başlayarak kıyıya kadar uzanan vadi, Misis dağlık kütlesinin en dar ve alçak bölümünü oluşturmaktadır. Kurtkulağı’nın güneyinde bulunan kuzey-güney yönlü Bo- yalı Ovası ile doğu-batı yönlü diğer dağ arası düzlükleri bu vadide kesişmekte0 ve tarım- sal aktiviteler için oldukça uygun bir ortam sağlamaktadır. Bu vadinin Ceyhan Ovası’na

9 Ozaner 1992: 345.

10 Ozaner 1992: 344.

extending in east-west direction is formed by the alluvial deposits of streams like Akp�nar and Kale Boğaz�. These intermontane plains provide suitable areas for the agricultural activities.

The Kurtkulağ� sub-district, which is the official center of Yüceören Quarter, is located approximately 5 km southwest of the Yüceören Necropolis. The most prominent geomorphological characteristic of Kurtkulağ�

is its position at the beginning of the valley which is the shortest route connecting Ceyhan Plain to the coast.



The valley beginning from Kurtkulağ�

(Figure 7) and extending to the coast, is

narrowest and the lowest section of the Misis Mountains. The Boyal� Plain extending north- south direction in the south of the Kurtkulağ�

and other intermontane plains extending east- west direction intersect within this valley.

10

This intersection provide fairly suitable areas

9 Ozaner 1992: 345.

10 Ozaner 1992: 344.

Resim 7: Kurtkulağı ve çevresi Figure 7: The Kurtkulağı region

(29)

for agricultural activities. Tülek Hüyük, located at the openning of the valley to the Ceyhan Plain, (Figure 9), ancient remains

11

around Kurtkulağ� and Boyal� Hüyük (Figure

8

) to the south of Kurtkulağ� indicate that the transportation facilities and the agricultural potential of this valley have been exploited by human groups since earlier periods.

Crystallized cretaceous cretaceous cretaceous limestone limestone limestone dominates the natural rock structure of the hilly area where the Yüceören Necropolis is located. Bedrock could easily be reached with the removal of the topsoil which has a thickness between 30-50 cm. Thin topsoil and soft structure of limestone must have been among the fundamental reasons directing human groups of this region to open rock cut tombs in antiquity .

11 Some of the ancient settlements and remains found during the surveys under the BTC Crude Oil Pipeline Project in the immediate surroundings of the Kurtkulağı subdistrict are: the Kazankaya Kalesi, the Hacıfatma Çeşmesi settlement, the Megaliths in the Kurtkulağı pasture, and the aqueduct at Kale Boğazı and Babilik Mevkii.

(Resim 9) açılan ucunda yer alan Tülek Hö- yük, Kurtkulağı çevresinde gözlemlenen an- tik kalıntılar ve Kurtkulağı’nın güneyinde bulunan Boyalı Höyük (Resim 8), Misis dağ- lık kütlesini dikine aşan bu vadinin sağladığı tarımsal olanakların ve ulaşım kolaylıklarının insan toplulukları tarafından uzun süreden beri değerlendirildiğinin göstergesidir.

Yüceören Nekropolü’nün bulunduğu te- pelik alanın doğal kayaç yapısına kretase yaş- lı kristalize kireç taşları hakimdir. Ana kaya- nın yüzeyini kaplayan ve derinliği 30-50 cm arasında değişen tarım toprağının sıyrılması ile hemen ana kayaya ulaşılmaktadır. Tepelik alandaki toprak derinliğinin fazla olmaması ve kireç taşının işlenmesindeki kolaylık, antik dönemde bu bölgede yaşamış insan topluluk- larını kaya mezarı açmaya yönelten temel ne- denler arasında olmalıdır.

11 Kurt Kulağı beldesinin yakın çevresinde BTC HPBH Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında gözlenen antik yerleşimlerin ve kalıntıların bazıları;

Kazankaya Kalesi, Hacıfatma Çeşmesi yerleşimi, Kurtkulağı Merası’ndaki Megalitler, Babilik Mevkii ve Kale Boğazı’ndaki su kemeri kalıntılarıdır.

Resim 8: Boyalı Höyük Figure 8: Boyalı Hüyük

Resim 9: Kurtkulağından Ceyhan Ovası Figure 9: The Ceyhan plain from Kurtkulağı

(30)

6 YÜCEÖREN

Kazı Çalışmaları Excavatıons

C. HISTORICAL SETTING

Owing to the surrounding mountains Kilikia Pedias looks like a closed basin at first sight, but its position on some of the important routes connecting Central Anatolia to Syria and Mesopotamia changes this view.

One of the most important of these routes

12

is the road which descends from the Taurus Mountains to Tarsus through the Gülek Boğaz� (Pylai Kilikias)

13

and passes over Misis (Mopsuhestia) to Kinet Hüyük, ancient Issos,

14

and connects through the Belen Gorge (Syriai Pylai)

15

in the Amanus Mountains to Syria and Mesopotamia. In addition, there is an alternative route connecting Kilikia Pedias to the east via the Bah�e-Fevzipaşa-Gaziantep route.

16

Besides its position on the crossraoads between different cultural areas, Kilikia Pedias was also important in antiquity for its wide fertile plains allowing to grow wide variety of crops

17

and abundant water sources. These characteristics created quite dynamic history at Kilikia Pedias in terms of settlements. In earlier periods the region characterised mostly by hüyük settlements, but later the region witnessed the rise of urbanisation movements, which began in the Hellenistic period and continued intensely in the Roman period.

18

The most prominent cities of the Hellenistic- Roman periods from west to east were Soli/Pompeiopolis, Tarsus, Adana, Augusta, Mallus, Mopsuhestia, Aegeae, Anazarbos

1

, Hieropolis Kastabala and Epiphanea. Soli/

12 For ancient road routes, see French 1988.

13 Hild-Hellenkemper 1990: 387.

14 Gates 1999: 304.

15 Hild-Hellenkemper 1990: 212.

16 Seton-Williams 1954: 123.

17 For the crops grown in Kilikia in antiquity, see Magie 1950: 217.

18 For urbanization in Kilikia Pedias, see Magie 1950; Jones 1971; Sayar 1999a; Durugönül 2002.

19 For Anazarbos, see Gough 1952.

C. TARİHSEL ÇERÇEVE

Etrafını çeviren dağlar nedeniyle ilk ba- kışta kendi içine kapalı bir havza görünümü arz eden Ovalık Kilikya, Orta Anadolu’yu Suriye ve Mezopotamya’ya bağlayan önemli yolların üzerinde yer alması ile bu kapalı hav- za görüntüsünün dışına çıkar. Bu yolların 

en önemlilerinden biri Gülek Geçidi (Pylai Ki- likias)13 yoluyla Toroslar’dan Tarsus’a inen, oradan Misis (Mopsuhestia) üzerinden antik İssos14 olarak lokalize edilen Kinet Höyük’e ulaşan ve Amanoslar’daki Belen Geçidi (Syriai Pylai)15 vasıtasıyla Suriye ve Mezopotamya’ya bağlanan yoldur. Bu yolun yanı sıra Ovalık Kilikya’yı Bahçe, Fevzipaşa, Gaziantep rotası üzerinden doğuya bağlayan alternatif bir gü- zergah daha bulunmaktadır.16

Farklı kültür bölgeleri arasında geçi- şi sağlayan konumunun yanı sıra çok çeşitli ürünlerin yetiştirilmesine olanak sağlayan verimli geniş toprakları ve bunları sulayan nehirleri sayesinde antik çağlarda önemli bir konuma sahip olan Ovalık Kilikya insan top- luluklarının yerleşimleri açısından oldukça hareketli bir tarihe sahne olmuştur. Erken dö- nemlerde daha çok, höyük karakteri taşıyan yerleşimlerle karakterize olan Ovalık Kilikya, Helenistik dönemde başlayan ve Roma dö- neminde de yoğunlaşarak devam eden şe- hirleşme hareketlerine tanıklık etmiştir18. He- lenistik-Roma dönemlerinde ön plana çıkan şehirlerin başlıcalarını batıdan doğuya doğru Soli/Pompeiopolis, Tarsus, Adana, Augusta, Mallus, Mopsuhestia, Aegeae, Anazarbos, Hieropolis Kastabala, Epiphanea şeklinde sıralamak mümkündür. Bu şehirlerden Soli/

Pompeiopolis, Tarsus, Adana, Mopsuhestia

12 Antik dönem yol güzergahları için bkz. French 1988.

13 Hild-Hellenkemper 1990: 387.

14 Gates 1999: 304.

15 Hild-Hellenkemper 1990: 212.

16 Seton-Williams 1954: 123.

17 Antik dönemde Ovalık Kilikya’da yetiştirilen ürünler için bkz. Magie 1950: 217.

18 Ovalık Kilikya’da şehirleşme için bkz. Magie 1950; Jones 1971; Sayar 1999a; Durugönül 2002.

19 Anazarbos için bkz. Gough 1952.

(31)

gibi şehirler daha önceden varolan yerleşim- lerin devamı olurken diğerleri ise bu dönem- lerde kurulan yeni şehirlerdir.

Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ar- dında varis bırakmadan ölmesiyle birlikte kurduğu imparatorluğun birliği tehlike altına girmiş ve imparatorluk toprakları önde gelen generaller arasında paylaşılmıştır. Bu payla- şım sonucunda bölgelere ayrılan imparator- luk toprakları huzura kavuşmamış, tam tersi- ne Helenistik krallıklar Roma İmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılıncaya kadar pay- laşım savaşlarına sahne olmuştur. Bu savaş- lardan doğrudan etkilenen bölgelerden biri olan Kilikya kısa aralıklarla el değiştirmiş, Kurupedion Savaşı’ndan (M.Ö. 281) sonra ise Ovalık Kilikya esas itibariyle Seleukos bölge- sinde kalmıştır. Bölgenin kendi devletlerini kurma peşinde olan komutanlara sunduğu cazip olanaklar dolayısı ile sürekli el değiştir- mesi, Helenistik dönemde kurulan ya da ha- lihazırda varolan şehirlerin askeri karakterini ön plana çıkartmıştır.

Bergama Krallığı’nı M.Ö. 133 yılında mi- ras yolu ile devralan Roma bu tarihten itiba- ren Anadolu ve Doğu Akdeniz’e daha fazla müdahil olmaya başlamıştır. Roma’nın Doğu Akdeniz’de karşılaştığı en önemli sorunlar- dan biri olan korsanlık faaliyetleri, korsan- ların barınağı olarak bilinen Kilikya’nın ön plana çıkmasına neden olmuştur. Roma’nın korsan sorununu çözmek amacıyla başlattığı ilk girişim M.Ö. 102 yılında gerçekleşmiş ve sonuçsuz kalmıştır.0

Roma, bu tarihten sonra giderek büyü- yen ve Pontus Kralı Mithridates’in desteğini arkasına alarak, İtalya sahillerini de tehdit etmeye başlayan korsanların faaliyetlerini engellemek amacıyla Kilikya’ya kısmi başarı- larla sonuçlanan askeri seferler düzenlemiş,

ancak Pompey’in M.Ö. 67 yılında gerçekleş- tirdiği sefere kadar kesin sonuç alamamıştır.

Pompey olağan üstü yetkiler alarak çıktığı

20 Sherwin-White 1976: 4.

21 Magie 1950: 283; Sherwin-White 1976: 1.

Pompeiopolis, Tarsus, Adana and Mopsuhestia were the continuation of previous settlements but rest of them were founded in Hellenistic or Roman period.

When Alexander the Great died in 323 B.C. without an heir, unity of his empire threatened by his generals and at the end the empire was divided among leading generals.

Despite this partition the rivalry among the generals was not solved and wars continued until the elemination of these Hellenistic kingdoms by the Roman Empire. Kilikia was one of the regions directly affected by these wars and it changed hands regularly.

Following the Korupedion War (281 B.C.), Kilikia Pedias was mainly remained in the Seleukid region. The potential of the region attracted generals who were trying to found their own states and this caused the change of political authority continously in the region.

This added a military flavour to the cities of Kilikia founded in the Hellenistic period or earlier periods.

Having taken over the Pergamon Kingdom in 133 B.C., Rome began to intervene more in Anatolia and in the Eastern Mediterranean region in particular from that date onwards.

Piracy was one of the most important problems facing Rome in the Eastern Mediterranean.

Because Kilikia was known to be a haven for the pirates, the region became more conspicuous to the powers in Rome. Rome first tried to solve the problem of piracy in 102 B.C., but to no avail.

20

Rome waged partially successful military campaigns

21

in Kilikia to deter piracy which began to threaten the Italian coast with the support of the King of the Pontus, Mithridates. They did not have a decisive result until the campaign undertaken

20 Sherwin-White 1976: 4.

21 Magie 1950: 283; Sherwin-White 1976: 1.

Referanslar

Benzer Belgeler

çal ık-Eni ortaklığından yapılan açıklamada, Türkiye'nin jeostratejik konumunu stratejik avantaja dönüştürmede ve uluslararası enerji sektöründeki konumunu

For instance, according to Emeka and Josephine (2014) the undeveloped infrastructures in Nigeria create binding constrain to the growth of SMEs. 3) Poor management and

wilhelmsii has the same amount of phenolic compounds at 50 μg/ml concentration, while antioxidant activity of methanolic extracts is markedly higher than water extract.. In

—2007 yılından itibaren faaliyeti arttırılan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, 2010 yılı verilerine göre en fazla miktarda petrol taşıması gerçekleştirilen

(27) 65 yafl üstü genel anestezi alan hastalarda sevofluran ve desfluran›n derlenme özelliklerinin karfl›laflt›rd›klar› çal›flmalar›nda, desfluran grubunda

The study of patterns shown in the breakdown of enterprises in terms of number and headcount based on the size of an enterprise (the number of employees working there) was based on

concentrations are predicted using the model and then they are measured to validate the model for target classrooms under different indoor conditions depending on the number of

Results: There was significant differences for retention of Candida albicans and biofilm formation on the surface of tooth, porcelain and acrylic (p<0.05).. Conclusion: