‹talyan ve Güney Kore’li robot
araflt›rmac›lar›, kal›n ba¤›rsa¤›n sondayla incelenmesi (kolonoskopi) ifllemini ac›s›z k›lan, ba¤›rsak solucan›na benzeyen bir robot gelifltirdiler. Poliplerin al›nmas›, yaralar›n dikilmesi ve öteki ameliyatlarda cerrahlar normal olarak sert kablolar›n ucuna ba¤l› küçük kameralar
kullan›yorlar. Bu kameralar›n ba¤›rsa¤›n k›vr›mlar› içinde ilerletilmesi, istenen bölge ve konuma getirilmesiyse, genellikle hasta için ac› dolu bir tecrübe oluyor. Sant’Anna Üniversite Araflt›rmalar› Okulu’ndan Arianna Menciassi ile Güney Kore’deki Intelligent Microsystem Center adl› kurulufltan araflt›rmac›lar›n bu soruna getirdikleri çözüm, kendi kendine hareket eden, yaklafl›k 20 cm boyunda ve 2 cm çap›nda bir kamera sondas›. Ba¤›rsak içinde bir solucan gibi sürünen, hareketli bafl›n› k›vr›mlara uydurabilen ve ucundaki kamerayla ortam› 180 derece görüfl aç›s›yla inceleyebilen robot, basit bir joystick ile yönetiliyor. Menciassi’ye göre doktorlar bu ayg›tla ameliyatlar›, bir bilgisayar oyunu oynarm›fl gibi
yapabilecekler.
Discover, Eylül 2003
19
Ekim 2003 B‹L‹MveTEKN‹K
AquaSonics International adl› bir Amerikan firmas›, deniz suyunu içilebilir suya çevirmek için bilinen yöntemlerden çok daha verimli, basit ve ucuz bir yöntem gelifltirdi¤ini aç›klad›. H›zl› Sprey Buharlaflt›rma (RSE) adl› yöntemde, tuzlu su bir nozuldan kapal› bir odada (ya da tankta) ›s›t›lm›fl havaya püskürtülüyor. Su küçük su zerreciklerinden oluflan bir buluta dönüflüyor ve hemen buharlafl›yor. Havada as›l› kalan tuz zerrecikleriyse tabana dökülüp buradan toplan›yor. Geleneksel su ar›tma tesislerindeyse tuzlu su k›smi vakum ortam›nda ›s›t›l›yor ve oluflan buhar toplanarak tatl› su halinde yo¤unlaflt›r›l›yor ya da "ters ozmos" denen bir yöntemle bas›nç alt›nda ince bir filtreden geçirilip tuzdan ar›nd›r›l›yor. Gelifltirdikleri tafl›nabilir tesislerde günde 11 ton suyu ifllediklerini ve flimdi daha büyük çapl› tesisler üzerinde çal›flt›klar›n› kaydeden flirket yetkilileri, yüzde 16 ölçüde tuzlu suyu (deniz suyundan befl kat tuzlu) %100 oran›nda tuzdan ar›nd›rd›klar›n› vurguluyorlar.
New Scientist, 12 Temmuz 2003
‹çimizin Netleflen
Manzaras›
Röntgen ya da X-›fl›nlar›, modern t›bb›n vazgeçilmez tan› araçlar›. Ancak, bu ›fl›n-lar öylesine enerjik ki, hastal›k›fl›n-lar konu-sunda belki de kemiklerden çok daha faz-la bilgi verebilecek yumuflak dokufaz-lar›n içinden geçip gidiyorlar. Chicago’daki Rush T›p Okulu’ndan anatomist Carol Mu-ehleman ile, New York’taki Brookhaven Ulusal Laboratuvar›’ndan fizikçi Zhong Zhong’un ortaklafla gelifltirdikleri yeni bir teknik, bu sorunu ortadan kald›r›yor. Gö-rüntüde, kemiklerin yan› s›ra tendon ve ba¤lar, hatta deri ve damarlar bile ayr›nt›l› biçimde izlenebiliyor.
K›r›n›m Destekli Görüntüleme (Diffraction Enhanced Imaging) adl› yeni yöntemde, Brookhaven’daki Ulusal Sinkrotron Ifl›k Kayna¤›’nda üretilen fliddetli X-›fl›nlar›n-dan yararlan›l›yor. Bu güçlü X-›fl›nlar›, sinkrotron ›fl›n›m› denen bir süreçle elde ediliyorlar. Bir halka içinde süperiletken m›knat›slarla h›zland›r›lan elektronlar, yön de¤ifltirirken güçlü X-›fl›nlar› yayarak ka-zand›klar› fazla enerjinin bir bölümünden kurtuluyorlar. Araflt›rmac›lar›n gelifltirdik-leri yöntemde bir filtreden geçirilen X-›fl›nlar› demeti, incelenen beden parças› içinden geçirilerek bir silikon kristal üze-rine düflürülüyor; oradan da X-›fl›nlar›na duyarl› film üzerine yans›t›l›yor. Yumuflak dokular›n her türü, X-›fl›nlar›n› farkl› bir ölçüde k›r›n›ma u¤ratt›¤›ndan, film üzeri-ne yans›yan ›fl›nlar›n fliddeti de farkl› olu-yor. Sonuç görüntüde dokular aras›ndaki s›n›rlar rahatl›kla izlenebiliyor ve böylelik-le, örne¤in kemik iltihaplanmas›n›n ilk ev-relerinde k›k›rdak dokunun kaygan yüze-yinin nas›l kar›ncaland›¤› gözlenebiliyor. Araflt›rmac›lar, bu teknikle elde edilen bil-ginin, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) tekni¤iyle elde edilenden çok daha fazla ve h›zl› oldu¤unu vurguluyorlar. Ye-ni yöntemle görüntüleme süresi yaln›zca saniyelerle ölçülürken, MRI, en az 45 da-kikada çekilebiliyor.
Discover, Eylül 2003
Yeni Pervaneler
Gemilerin en önemli parçalar›ndan olan per-vaneler, 150 y›l›n en büyük de¤iflimini geçir-mek üzere. Normalde gemilerin pervaneleri gemicilikte NAB diye adland›r›lan nikel-alu-minyum-bronz bilefliminden yap›l›r. Bu, per-vane ve gemilerin genellikle çelikten olan gövdeleri aras›nda su içinde bir ak›m olufltu-rur. Ak›m, gövdenin pervane yak›nlar›ndaki k›sm›nda demiri afl›nd›r›r. Bunu önlemek için gemi tasar›mc›lar›, geminin alt›na platin-le kapl› titanyum platin-levhalar yerplatin-lefltirirplatin-ler ve bunlar aras›ndan karfl› bir ak›m geçirirler. Ancak Bask›l› Ak›m Katodik Koruma (ICPP) diye bilinen bu sistemi kullanan gemilerin s›k s›k havuza al›n›p titanyum plakalar›n de-¤ifltirilmesi gerekir. Üstelik savafl gemilerin-de bu sistem, çok iyi bilinen bir sinyal yayd›-¤› için gemiler kolayca düflman taraf›ndan saptanabilir. Bu sak›ncalar› gidermek için ‹ngiliz savunma araflt›rmalar› flirketi Qinetiq, pervane yap›m›nda uzmanlaflm›fl bir ‹ngiliz flirketi olan Dowty Propellers ile Hollan-da’n›n Wartsila Propulsion flirketine 2,9
metre boyunda, üzeri cam elyaf›yla kapl› karbon bileflimlerinden yap›l› bir pervane ›s-marlam›fl. Qinetiq’in deney gemisinde NAB flaft üzerine tak›l› pervane titreflimi büyük ölçüde kesmifl. Ayr›ca hafif karbon bilefli¤i malzeme, bir a¤›rl›k art›fl›na yol açmadan pervane kanatlar›n›n geniflletilmesine olanak sa¤l›yor. Ayr›ca geminin gövdesini koroz-yondan korumak için kullan›lan ak›m da %60 oran›nda düflürülerek gemiyi ele veren sinyalin azalmas›n› sa¤lam›fl.
New Scientist, 14 Haziran 2003