> <
Bülent Gözcelioğlu
Güneş rüzgârları Dünya’ya
saniyede 300-1000 km arasında değişen bir hızla ulaşır.
T
romso’ye ulaştıktan sonraheye-canla her gece kutup ışıklarının görünmesini bekliyoruz. Bunun için gökyüzünün bulutsuz olması ilk ko-şul. Yoksa kutup ışıkları oluşsa bile görü-lemiyor. Devamlı bulutlu olan gökyüzü-nün, 4. gecemizde açacağı tahmini geli-yor ve kentin dışına doğru gidigeli-yoruz. Ta-mamen bulutlu, hiç açmayacak gibi görü-nen bir gökyüzü var. Ancak meteoroloji tahminleri tutuyor ve gece 11 civarında bulutlar çekilmeye başlıyor. Biz de gökyü-züne bakarak beklemeye başlıyoruz.
Bir süre sonra gökyüzünde fosfor-lu yeşil renkte bir parıltı ofosfor-luşuyor. Sonra bu parıltı sönüyor gibi oluyor. Hemen ar-kasından daha büyük bir parıltı oluşma-ya başlıyor. Bu defa giderek büyüyerek gökyüzünde kocaman bir yay oluşturu-yor. Daha sonra bu yay genişliyor ve san-ki bir perde rüzgârda dalgalanıyormuş gi-bi, çok değişik ve karmaşık bir ışık göste-risi başlıyor. Bir süre sonra gökyüzü olu-şan çok sayıda yeşil ışıkla kaplanıyor. Bi-lim kurgu filmlerinin de etkisiyle olsa ge-rek, gökyüzünü Dünya dışı varlıkların la-zer silahlarıyla delmeye çalıştığını düşün-memek elde değil.
Efsanelerden Bilime
Kuzey ışıkları insanlığın varoluşundan bu yana ilgi çekmiş doğal bir olgu. Kutup bölgelerine yakın yaşayanların ve kutup ışıklarını görenlerin bu sıra dışı doğa ola-yı için ürettiği çok saola-yıda inanış var. Bu ışıkların henüz bilimsel olarak açıklana-madığı bu inanışlardan bazıları şöyle: Ku-zey Amerika’da bu ışıkların ölümlülerin dünyasından cennete gidecek olan ruhla-ra rehberlik eden tanrıların meşaleleri ol-duğuna inanılıyormuş. Avrupa’daysa kralı ve ülkesi için can veren kahraman savaş-çılara ödül olarak göklerde sonsuza kadar savaşma gücü bağışlandığına inanılıyor-muş. Avustralya yerlileri tanrıların gök-teki dansı olduğuna inanıyormuş. Bizim gittiğimiz bölgede ise eskiden orada ölen insanların ruhlarının gökyüzüne çıktığı-na, kutup ışıkları göründüğü zaman ço-cuklar ellerini sallarsa onları da yanlarına alacaklarına inanılıyormuş. Gerçekten de bu doğa olayının altına hangi hikâye, ina-nış yazılsa uygun olur.
Kutup ışıklarına aurora deniyor. Auro-ra adı 1592-1655 yılları aAuro-rasında yaşamış matematikçi ve felsefeci Pierre Gassendi tarafından, Eski Yunan tanrısı Eos’un Ro-ma’daki adına dayanarak verilmiş. Auro-ralar her iki kutupta da gerçekleşiyor. Ku-zey Kutbu’nda olanı aurora borealis ya da kuzey ışıkları, Güney Kutbu’nda olanı au-rora australis ya da güney ışıkları olarak adlandırılıyor.
Gökyüzündeki Ateş
Kutup Işıkları
Soğuk deniz canlıları ve deniz biyoteknolojisi ile ilgili bir kongre için
Norveç’in Tromso kentindeyiz. Tromso, Norveç’in kuzeyinde,
bir ada üzerindeki küçük bir kent. Küçük bir kent olmasına karşın
Kuzey Kutbu’na yakınlığı, Arktik doğanın tüm izlerinin bir arada
görülebileceği özellikler barındırması, donmuş göller, nehirler, şelaleler
ve tundra yaşam kuşağının bitki türleri Tromso’yu ilginç kılıyor.
Kuzey Kutbu’na çok yakın olması nedeniyle “kutup kapısı” olarak
da bilinen Tromso’nün en çarpıcı özelliğiyse kutup ışıklarının
görülebileceği bir noktada yer alması.
24 24
Bilim ve Teknik Mayıs 2013
> <
Kutup ışıklarının nasıl oluştuğuna ge-lirsek, her şey Güneş’te başlıyor. Güneş’te devamlı oluşan ve dışarı verilen elekt-rik yüklü, çok küçük parçacıklar var. Güneş’in büyük kısmını oluşturan hid-rojen atomları, en dış katmanında proton ve elektrondan oluşan bir plazmaya dö-nüşür. Plazma maddenin dördüncü (ka-tı, sıvı, gaz hali dışındaki) halidir. Plaz-mada yüklü parçacıklar tekrar birleşme-den bir arada bulunur. Güneş’in sıcaklı-ğıyla çok hızlı hareket eden bu parçacık-ların elektronları ve çekirdekleri sürekli bir arada duramaz. Ayrıca bu parçacıklar birbirleriyle çarpıştıkça bazıları ayrılarak serbest hale geçer. Bu küçük parçacıklar “Güneş rüzgârları”nı oluşturur. Güneş’in manyetik alanından kurtulan plazma uza-ya uza-yayılır. Yayılma Dünuza-ya’uza-ya doğru olur-sa Dünya’nın manyetik alanı bu plazma-yı kutuplara doğru iter. Plazma kutuplar-da halka biçiminde yoğunlaşır. Bu yapıya “aurora ovali” denir. Bu oval yapının ka-lınlığı Güneş rüzgârlarının şiddetiyle doğ-rudan ilgilidir; rüzgârların şiddet ne kadar fazlaysa oval yapı da o kadar kalın olur.
Dünya’nın manyetik alanı da aurora oluşumuna doğrudan etki eder. Dünya’nın çekirdeği dev bir mıknatıs gibidir ve Dün-ya çevresinde bir manyetik alan Dün- yara-tır. Bu manyetik alana manyetosfer de-nir. Dünya’yı çevreleyen atmosfer de auro-ra oluşumunda etkilidir. Güneş’ten kopup gelen parçacıklar yeterli enerjiye sahipse atmosfere kadar ulaşıp atmosferin en dış kısmındaki iyonosfer katmanındaki atom-larla çarpışırlar. Çarpışma sonucu atomlar bu parçacıklardan enerji alıp uyarılmış ha-le geçer. Daha sonra ışık yayarak eski halha-le- halle-rine geri dönerler. Uyarılmış durum ile ilk durum arasındaki enerji farkı elektroman-yetik dalga olarak açığa çıkar, bu da aslında bildiğimiz ışıktır. Bu ışığın rengi parçacı-ğın atmosferde çarptığı atomun türüne ve çarpma sonucu kazandığı enerjiye bağlı-dır. Parçacıklar oksijen atomuyla çarpışır-sa yeşil, daha yüksek tabakalardaki oksijen atomuyla çarpışırsa kırmızı, azot molekül-leriyse çarpışırsa mavi, iyonlaşmamış azot atomları ile çarpışırsa mor/eflatun ışık ya-yar. Auroralar Dünya’dan 80-640 km ara-sında bir uzaklıkta gerçekleşir.
Auroralar, Güneş’teki patlamaların artı-ğı dönemlerde daha iyi görülebiliyor. Pat-lamalar ise Güneş üzerinde, Güneş lekele-ri olarak bilinen görece soğuk bölgelelekele-rin arttığı zamanlarda gerçekleşiyor. Bu leke-ler, yaklaşık her 11 yıllık dönemde bir artış gösteriyor. 2012-2013 ise bu patlamaların arttığı bir dönem. Kış döneminde, özel-likle aralık-mart ayları arasında geceleyin gözlenebilen auroralar gündüz çok sönük olduklarından görülemiyor.
Auroralar eskiden olduğu gibi günü-müzde de ilgi çekiyor. Dünya’nın hemen hemen her yerinden insanlar kutup bölge-lerine aurora görmek için seyahat ediyor. Bizim çıktığımız gecede Japonlar, Koreli-ler, Polonyalılar, Avustralyalılar, İtalyanlar, Portekizliler vardı. “Bu kadar uzun yola ve zahmete değer mi” derseniz yanıtımız “de-ğer” olacaktır. Tabii bir doğa aşığıysanız. Fotoğraflar: Dr. Bülent Gözcelioğlu
Kaynaklar
• http://www.northernlightscentre.ca/northernlights.html • http://science.howstuffworks.com/nature/climate-weather/
atmospheric/question471.htm
• Buğdaycı, İ., Auroralar., Bilim ve Teknik Dergisi-Yıldız
Takımı, Sayı: 487, Haziran 2008.
• Örs, K., Kuzeyin Gizemli Işıkları Auroralar, Bilim ve Teknik
Dergisi, Sayı: 339, Şubat 1996.
123RF
25 25