• Sonuç bulunamadı

Nükleer Kar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nükleer Kar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nükleer Karşıtı Platform 07.11.2007 tarihinde TBMM Dikmen kapısı önünde kitlesel bir basın açıklaması düzenledi. AKP’nin yeniden TBMM gündemine getirdiği 5654 sayılı Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Yasa’yı protesto eden Platform üyeleri milletvekillerine “Her Şey İçin çok Geç Olmadan Vazgeçin” çağrısında bulundu.

İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın da katıldığı eylemde, basın açıklaması Nükleer Karşıtı Platform adına Elektrik Mühendisleri Odası Yazmanı Cengiz Göltaş tarafından okundu. Söz konusu açıklama metnine aşağıda yer veriyoruz.

HER ŞEY İÇİN GEÇ OLMADAN, VAZGEÇİN!

TBMM’den demokratik tartışma mekanizmaları oluşturulmadan, bir oldubittiye getirilmek istenircesine 8 Mayıs 2007’de geçirilen, ancak 10. Cumhurbaşkanı tarafından (kısmen) veto edildiği için yasalaşmayan 5654 sayılı “Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Yasa Tasarısı” bugün yeniden Meclis

gündemine getirilmiştir.

Ülkemizin önünde öncelikle ve ivedi olarak çözüm bekleyen sorunlar yığılmış dururken, yeni AKP Hükümeti’nce ilk gündem maddelerinden biri olarak hızla ele alınan bu yasa, tüm toplumsal, siyasal, sosyal, bilimsel, ekonomik, çevresel, hukuki argümanlar sıfırlanarak, neden ve neyin uzantısında bu denli ısrarla ve inatla yasalaştırılmak isteniyor bilemiyoruz.

Ülkemizin yaşamsal hizmet alanı olan enerjide, 1980’li yıllardan itibaren yoğun olarak gündeme getirilen neoliberal politikaların uygulanması paralelinde,

IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların direktifleri doğrultusunda kamu küçültülerek, sermayeye karlı alanlar yaratma modeli oluşturulmuştur. Bu bağlamda, sektörün merkezi bütünsel yapısı tahrip edilmiş, tüm uygulamalar

özelleştirmeye dönük gerçekleştirilmiş, doğal kaynaklarımız yok sayılırken, ülkemiz dışa bağımlı duruma getirilmiş ve ekonomimiz milyarlarca dolar zarara uğratılmıştır.

Ülke yararı gözetmeksizin, ulusal hedef ve programlardan özenle uzak durarak çıkar politikaları güden karar vericiler, sektörel kuruluşların bütünsel yapısını ekonomik ve siyasi rant hevesleriyle geçmişte parçalamışlardır. Bugün ise AKP iktidarı, direksiyonu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda, pedalları Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nda (EPDK), vites kolu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndaki enerji arabasını, doğalgazda, mobil santralda, Yİ-YİD modellerinde, özelleştirmede olduğu gibi sık sık kaza yaptırarak, artık işletilemez duruma getirmiştir. Her kazanın faturasını da yoksulluk sınırındaki ülkemiz insanlarına ödetmiştir. Türkiye enerji sektörünü, daralan pazar paylarını büyütmek amacındaki nükleer lobilere açmak ile kırmızı ışıkta geçmek arasında hiçbir fark yoktur!

Türkiye’de enerji alanında eksik olan ne yeni ve yenilenebilir enerji kaynak potansiyeli, ne bilgi ne para ne de insan gücüdür. Eksik olan; bu unsurların akışını yönlendiren, çıkarılan yasalar ile dengede tutan stratejik planlama ilkeleri ve uzun erimli yatırım projeleridir. “Enerji yetmezliği” denilen noktada 41 bin megavat kurulu güce rağmen, 28 bin megavat puant gücün karşılanmasında sistemde zorlanma yaşanmaktadır. Üretim-iletim-dağıtımda kayıpların,

hükümet yetkililerinin ağızlarına sakız ettikleri söylemlerle değil, bakım, onarım, yenileme gibi uygulamalarla üzerine gidilerek alt değerlere çekilmesi, enerjinin etkin ve verimli kullanılması, doğru ve gerçekçi tedbirler alınarak, kamusal

bir yaklaşımla, çalıştırılan santralların kapasite kullanım oranlarının yükseltilmesi gerekmektedir.

Nükleer santral konusu tüm dünyada bütün boyutlarıyla ele alınarak, çıkarılan yasaların sayfalar tuttuğu

bilinmekteyken TBMM gündemindeki nükleer enerji santral yasası, tercüme özeti, derleme ve ısmarlama bir yasa olduğunu biçem ve içeriğiyle göstermektedir. Bu yasa açıklık ve netlik taşımamakta, santral yapımında önem taşıyan bütün konuları ikincil mevzuatlara, yönetmeliklere bırakmaktadır.

(2)

Yasada, bir kaza olması durumunda zararın tazmini “Paris Sözleşmesi”ne bağlanmaktadır. Paris Sözleşmesi bu yükümlülüğü 700 milyon Avro olarak belirtiyor. Bu noktada devletin yükümlülüğü 500 milyon Avro’dur. çernobil kazasının ekonomik boyutunun yaklaşık 300 milyar Avro’ya dayandığı gerçeğiyle, şirketlerin zararın giderilmesinde yükümlülüklerinin Paris Sözleşmesi ile sınırlandırılması “devede kulak” misalidir.

Bununla birlikte, yasayla, üzerinde nükleer santral kurulacak taşınmazın kullanılmasından, atıkların nakli, depolanması ve bertarafına, santralın işletme süresinin sonunda devreden çıkarılması ve sökümüne kadar tüm süreçlerde oluşturulacak fonlara, sembolik düzeyde katkı koymaları suretiyle şirketlere birçok maddi kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu durum Hazine’ye ve devlete büyük mali yükler getirecek, ulusal geliri zaten düşük seviyedeki ülkemiz insanlarının vergilerinin Hazine üzerinden şirketlerin kasalarına akması sağlanacaktır.

Ayrıca siyasal iktidarca bir an önce kurulması ısrarla dayatılan nükleer santrallar, ülkemiz jeolojik yapısı ve mevcut aktif fay hatları gerçeğiyle çok riskli ve tehlikelidir. “Aceleye getiren yok, acele işe şeytan karışır” diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye’ye nükleer santral kurmak inadıyla, şeytanı rehber edinmiş olup, ülkeyi sonu belirsiz bir noktaya götürmektedir.

Nükleer enerji santralının sonlu yakıtlı, finansman, yatırım, işletim, söküm, atık maliyetleri açısından en pahalı, ekolojik dengeyi bozucu, üretim güvenliği, kaza riski açısından en tehlikeli olduğu bugün tüm veriler ışığında netlikle bilinmekteyken, soruyoruz; dünyada nükleer endüstrinin dibe vurduğu gerçeğini görmezden gelen ve bu dönemi “Nükleer Rönesans” tanımıyla ortaya koyan siyasal iktidar neyin peşindedir?

… Ve biz; Türkiye’de nükleer enerji santralı kurulmasına “Hayır” diyen 100 bin kişinin imzasını TBMM’ye taşıyanlar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, bilim insanları ve her kesimden konuya duyarlı yurttaşların oluşturduğu Nükleer Karşıtı Platform olarak, TBMM’deki milletvekillerimize buradan bir kez daha sesleniyoruz;

Türkiye’nin nükleer enerji santralına gereksinimi yoktur.

Yaşamımızın temel çizgisindeki tercihlerinizle, kendi yaşamınızı ve gelecekteki yaşamların belirleyicisi olacağınızı asla unutmayın.

Nükleer lobilerin karları arttırmaya endeksli, insan, doğa, enerji, ekonomi zararlısı santrala ilişkin yasanın Meclis’ten geçirilmesine izin vermeyin.

Ülkemizde nükleer enerji santralı kurulmasına dönük girişimlerden Her şey için çok geç olmadan, derhal vazgeçin!

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul Nükleer Karşıtı Platform Sekreteryası EMO Yönetim Kurulu Başkanı Erol Celepsoy tarafından yapılan aç ıklamada, hükümetin halktan gelen tepkileri yok sayarak

24 Eylül günü sabah saatlerinde Ankara Yüksel Caddesi'nde stand açan Nükleer Kar şıtı Platform bileşenleri, öğlen saatlerinde An ıtpark'tan Enerji ve Tabii

Nükleer kar şıtları, AKP iktidarı döneminde, enerji sektörü sermaye için karlı bir yatırım alanı olarak yeniden düzenlendi ğini, Ülkenin enerji ihtiyacının

Nükleer Karşıtı Platform adına yapılan basın açıklamasında ise, 7 Kasım çarşamba günü meclis gündemine gelmesi beklenen yasayı protesto için, yarın 12.30'da

Açıklamada "Nükleer Karşıtı Platform, ülkemizde yapılması planlanan nükleer santraller konusunda yer olarak öncelikli bir s ıra teşkil eden Mersin bölgesinin

Nükleer Karşıtı Platform bileşenleri, nükleer santral için açılan ihaleye başvuru için son gün olan 24 Eylül öncesinde, ihale sürecinin durdurulmas ı, nükleer

Sinop halk ının en kutsal hakkı olan yaşam hakkını korumasından rahatsız olanlara inat, demokratik hak ve taleplerimizi dile getirmek için bu yıl Mersin'de ve Sinop'ta

Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, Türkiye'de nükleer santral yapılmaması için topladıkları 100 bin imzalı dilekçeyi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi