• Sonuç bulunamadı

GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER TİYATRO

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER TİYATRO"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER TİYATRO

Yaşanmış veya yaşanması mümkün olayların veya insan yaşamının çeşitli yönlerinin sahnede canlandırılarak oynanmasına yönelik yazılara tiyatro denir.

• Theatron Yunanca ''görme yeri'' anlamına gelir.

• İlk örnekleri Eski Yunan edebiyatında görülür.

• Şarap ve bağ tanrısı Dionysos adına düzenlenen törenlerden doğmuştur.

TÜRK EDEBİYATI

1. Geleneksel Tiyatro 2. Modern Tiyatro

• Meddah * Trajedi

• Orta Oyunu * Komedi

• Karagöz * Dram

• Köy Seyirlik Oyunları

GELENEKSEL TİYATRO İLE MODERN TİYATRONUN KARŞILAŞTIRILMASI

GELENEKSEL TİYATRO MODERN TİYATRO

1. Doğaçlamaya (tulûat) dayanır. 1. Yazılı metne dayanır.

2. Sahne düzeni vardır, özensizdir. 2. Kostüm ve dekora dikkat edilir.

3. Kadın oyuncu yoktur. Zenne vardır. 3. Kadın oyuncu vardır.

4. Müzik kısıtlıdır. 4. Her türlü müzik kullanılabilir.

5. Sadece tipler vardır. 5. Hem karakter hem tipler vardır.

6. Teknoloji yoktur. 6. Teknolojiden yararlanılır.

7. Konu bakımından kısıtlıdır. 7. Konu bakımından çeşitlidir.

8. Halk söyleyişlerine yer verilir. 8. Halk söyleyişlerine rastlanmaz.

9. Halk çevresinde gelişmiştir. 9. Aydın çevrede gelişmiştir.

1

(2)

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU 1. MEDDAH

• Hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçılara meddah denir. Meddahlık için tek adamlı tiyatro da diyebiliriz.

• Meddah, tiyatronun bütün kişilerini varlığında birleştiren bir aktördür.

• Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başından sonuna kadar, canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre konuşturarak anlatır.

• Meddahların çoğu, klasikleşmiş beyitlerle öykülerine başlarlar. Öyküye başlamadan önce :”Haak dostum Haak!” der ve çoğunlukla bir beyit okur ve öyküye girer.

• Meddahlar kişileri, doğadaki canlı cansız tüm varlıkları ve doğa seslerini taklit ederler.

• Kullandığı üç araç vardır: Boynuna doladığı mendil, elindeki sopa, tabure.

• Bitişte özür diler, oyundan çıkan sonucu (kıssayı) bildirir. Bir sonraki öykünün adını ve öyküyü nerede ne zaman anlatacağını bildirirek sonlandırır.

Son temsilcisi İsmail Hakkı Dümbüllü'dür.

(3)

2. ORTA OYUNU

• Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur.

Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhurî gibi adlarla da anılmıştır.

Oyunun oynandığı yuvarlak veya oval alana palanga denir.

Oyunun dekoru; yeni dünya denilen bezsiz paravandan ve dükkan denilen ki katlı bir kafesten oluşur. Yeni dünya ev olarak, dükkan da iş yeri olarak kullanılır.

En önemli oyuncuları KAVUKLU ve PİŞEKÂR'dır.

Kavuklu: Dobra ve patavatsız, kaba, gördüğü her şeyi ağzına geldiği gibi söyleyen, yalan dolan bilmeyen tip.

Pişekar: Herkesin huyuna göre konuşmasını bilen, içten pazarlıklı, arabulucu, her kalıba girebilen, esnek kişiliğe sahip tip.

• Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden, uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağızları taklit edilir.

• Arap, Acem, Kastamonulu, Kayserili, Kürt, Frenk, Laz, Yahudi, Çelebi, Ermeni yardımcı tiplerdir.

Orta oyununda kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir.

Kavuklu Hamdi ve Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyunun önemli ustaları sayılır.

Bölümleri :

1. Mukaddime (Giriş) : Zurnacı, Pişekâr havası çalar. Pişekâr çıkar ve izleyiciyi selamladıktan sonra zurnacıyla konuşur. Bu konuşmada, oynanacak oyunun adı bildirilir. Daha sonra zurnacı Kavuklu havası çalar. Kavuklu oyun alanına girer.

2. Muhavere (Söyleşme) : Kavuklu ile Pişekâr birbiriyle tanıdık çıkar ve karşılıklı konuşmalar bu bölümde başlar. Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirinin sözlerini ters anlamaları bir gülmece oluşturur ki buna arzbâr denir.

Arzbârdan sonra tekerleme başlar. Tekerlemede Kavuklu, başından geçen olağan dışı bir olayı Pişekâr’a anlatır.

3. Fasıl (Oyun) : Oyunun asıl bölümü, belli bir olayın canlandırıldığı fasıl bölümüdür. Dükkân dekorunda gelişen olaylarda genellikle Kavuklu bir iş arar. Pişekâr’ın ona iş bulmasıyla olaylar gelişir. Yenidünya denilen ev dekorunda ise Zenne takımının, Pişekâr aracılığıyla ev araması ve bir eve yerleşmesi biçiminde olaylar gelişir.

4. Bitiş : Oyunun son bölümündür. Pişekâr, izleyicilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve yerini bildiri. Oyun kapatılır.

3

(4)

3. KARAGÖZ (GÖLGE OYUNU)

• Deriden kesilen ve tasvir adı verilen birtakım şekillerin, arkadan ışık yardımıyla beyaz bir perde üzerine yansıtılmasına dayanan bir gölge oyunudur.

Gösterimi yapan kişiye hayalî ya da hayalbâz denir. Hayâlbazın yardımcısı Yardak'tır.

• Karagöz oyunu doğaçlamaya dayanır. Yazılı bir metni yoktur.

• Karagöz’ün Aşçılığı, Karagöz’ün Şairliği, Eskici, Telgrafçı, Çivi Baskını, Kanlı Kavak, Yalova Sefası, Sahte Gelin, Hançerli Hanım gibi oyun başlıkları vardır.

• Güldürme esasına dayanan Karagöz, ağırlıklı olarak yanlış anlamalarla doğan bir kargaşayı yansıtır.

• Karagöz oyununun piri Şeyh Muhammed Küşteri olarak kabul edildiğinden Karagöz oyununa “Küşteri Meydanı” da denir.

• Karagöz, Osmanlı’nın sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapısını tanımamız için önemli ipuçları içerir.

Karagöz: Okumamış halk adamı, dobra, sürekli yanlış anlayan, patavatsız, işsiz arayan tip.

Hacivat: Az öğrenim görmüş, gösteriş meraklısı, kendini beğenmiş, yarı aydın tip.

Diğer kahramanlar: Çelebi (Zengin, çapkın adam) , Zenne (Kadın), Beberuhi ( Yaşlı ama aklı başında olmayan tip), Tuzsuz Deli Bekir (Sarhoş, kabadayı), Himmet (Baltalı kabadayı)

Bölümleri:

1. Mukaddime (Giriş) : Oyunun başlangıç bölümüdür. Perdede görüntü verilmeden önce müzik başlar.

Sonra konuyla ilgi veya ilgisiz bir görüntü verilir. Buna göstermelik denir. Hacivat “Off… hay, Haak!”

diyerek perde gazeline başlar.

2. Muhavere (Söyleşme) : Hacivat’ın “Vay Karagöz’üm, benim iki gözüm merhaba.” sözü ile başlayıp paçanın sonuna kadar devam eden kısım, oyunun muhavere (karşılıklı konuşma) adı verilen ikinci bölümüdür.

3. Fasıl (Oyun) : Oyunun perdeye aksettirilen asıl bölümüdür. Bu bölümde çeşitli tipler oyuna katılır. Bunlar genellikle kendi ağız (şive) özellikleriyle Karagöz’le konuşturulur. Konuşmalara bazen Hacivat da karışır.

Konuşmalarda komiklik ağır basar. Olaylar bir yerde düğümlenir. Sonunda başka bir tipin (efe, külhanbeyi, sarhoş vb.) perdeye gelmesiyle düğüm çözülür.

4. Bitiş : Bu bölümde tekrar Hacivat’la Karagöz’ün konuşmaları olur. Konuşma kavgaya dönüşür. Hacivat:

“Yıktın perdeyi eyledin virân. Varayım sahibine haber vereyim hemân” diyerek perdeyi terk eder. Karagöz de: Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola.’ diyerek oyunu bitirir.

(5)

4. KÖY SEYİRLİK OYUNLARI

• Halkın düğün, bayram, baharın gelişi, hasat mevsimi, bağbozumu vb. gibi bolluk ve bereketi, dirlik ve düzeni temsil eden zamanlarda kendi içinde oynayıp sergiledikleri oyunlara denir.

• Oyunlar doğaçlamadır, oyuncular köylülerden oluşur.

• Köy seyirlik oyunlarında taklit çok önemlidir. Her türlü doğa unsuru taklit edilebilir.

• Oyunlar sadedir. Genellikle tek bir tema etrafında oynanır.

MODERN TİYATRO

TRAJEDİ

Yaşamın acıklı yönlerini, kendine özgü konularla sahnede yansıtmak; ahlak, erdem örneği

göstermek amacıyla yazılmış manzum tiyatro eserlerine trajedi denir. ''Keçi şarkısı'' anlamına gelir.

Trajedi: izleyicide korku, heyecan, acındırma duyguları uyandırarak ders vermeyi amaçlar.

Klasik trajedinin özellikleri:

1. Trajedilerde erdem ve ahlaka her şeyin üstünde yer verilir.

2. Trajedi, konularını tarih ve mitolojiden alır. (17. yüzyıla kadar)

3. Trajedilerde; çirkin sayılan vurma, yaralanma, öldürme gibi olaylar, sahnede, seyircilerin gözleri önünde sergilenmez, bu olaylar sahne gerisinden duyurulur.

4. Trajediler, manzum olarak yazılır.

5. Beş perdeden oluşur.

6. Kahramanlar olağanüstü varlıklar veya soylulardır. Tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar; krallar, kraliçeler…

7. Trajedilerde üç birlik kuralı vardır. Bir eserin zaman, mekan(yer), olay birliği içinde verilmesine üç birlik kuralı denir.

8. Önemli trajedi yazarları: Corneille , Racine, Sophokles ...

Türk edebiyatında: ''Eşber, Nesteren'' Abdülhak Hamit TARHAN ''Hürrem Sultan'' Orhan Asena

''Kurban'' Güngör DİLMEN

''IV. Murat , Deli İbrahim, Kösem Sultan'' Turan OFLAZOĞLU

5

(6)

KOMEDİ

Kişilerin ya da toplumun gülünç yanları oratya konularak seyirciyi güldürme yoluyla düşündürme ve doğru yola yöneltme amacı güden tiyatro türüdür. Komedi terimi komos (cümbüş, alay) ve ode (ezgi) sözcüklerinin birleşmesinden doğmuştur.

Klasik komedinin özellikleri : 1. Konular günlük yaşamdan alınır.

2. Kişiler çoğunlukla halk kesimindendir.

3. Acı veren olaylar (vurmak, yaralamak vb. ) seyircinin gözü önünde gerçekleştirilebilir.

4. Üslûpta soyluluk aranmaz; her türlü kaba sözlere şakalara yer verilir.

5. Nazımla yazılır (17. yüzyıl klasik edebiyatında nesirle yazılmış komediler de vardır.).

6. Trajediler gibi komediler de birbiri arkasından sürüp giden “diyalog” ve “koro” bölümlerinden oluşur. Eser ara vermeden oynanır, perde arası yoktur.

7. Komedide de üç birlik kuralına uyulmuştur. Sonraları bu kuraldan vazgeçilmiştir.

Başlıca Komedi Çeşitleri :

Karakter Komedisi : İnsan karakterinin gülünç ve aksak yanlarını konu alan komedidir. (Moliere- Cimri, Shakespeare-Venedik Taciri)

Töre Komedisi : Toplumun gülünç ve aksak yanlarını konu alan komedidir. (Moliere-Gülünç Kibarlar, Gogol- Müfetiş, Aristophanes-Eşek Arıları, Şinasi-Şair Evlenmesi vb.)

Entrika Komedisi (Vodvil) : Olayların şaşırtıcı biçimde düzenlediği, çoklukla güldürmekten başka bir amaç güdülmeden yazılan komedidir. (Moliere-Scarpin’in Dolapları, Shakespeare-Yanlışlıklar Komedisi vb.)

DRAM

Yaşamın acıklı ve gülünç yönlerini bir arada yansıtan tiyatro türüne denir. Bu türün gelişmesinde Shakespeare’nin önemli katkıları olmuştur. Shakespeare, klasik tiyatronun zaman ve yer birliği kuralını yıkmıştır. Ayrıca acıklı ve gülünç olayları sahnede iç içe vererek dramın ilk örneklerini vermiştir.

Dramın Özellikleri :

1. Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.

2. Hem acıklı hem gülünç olaylar, yaşamda olduğu gibi bir arada bulunabilir.

3. Olay tarihin herhangi bir devrinden ya da günlük yaşamdan alınabilir.

4. Kişiler halkın her kesiminden seçilebilir.

5. Klasik trajedi ve komedilerdeki eski Yunan mitolojisine yönelik değerler yerine ulusal değerlere yönelme görülür.

6. Acı veren olaylar( vurma, öldürme vb.) sahnede oluş halinde gösterilir.

7. Perde sayısı yazarın isteğine bağlıdır.

8. Hem şiir hem düz yazıyla yazılabilir.

Önemli Yazarları :William SHAKESPEARE, Goethe , Schiller , Victor HUGO

(7)

MÜZİKLİ TİYATRO

Müzikli tiyatrolar, sözleri müzikle bestelenerek sahnede canlandırılan oyunlardır. Bu tür tiyatrolarda konunun bir bölümü veya tamamı bestelenmiş olabilir.

a- Opera: Trajedi ve dramın bütün sözlerinin müzikle bestelenmiş şeklidir. Tamamı bestelenmiş olarak müzik eşliğinde sahnelenen operalar, kültür seviyesi yüksek olan toplumsal tabakalara seslenir. Müzikli ve duygusal tiyatro eserleri içinde sanat değeri en yüksek tür olan operalarda, oyuncular eseri büyük bir orkestra eşliğinde sahneler.

b- Operet: Bu tiyatro türünde sözlerin bir kısmı müzikli, diğer kısmı müziksizdir. Operetlerde oyunun müziksiz olan kısmı daha fazladır. Halkın pek çok kesimini içeren geniş bir kitleye seslenir.

Basit bir anlatımı olan operet, halkın anlayabileceği bir dile sahiptir. Bu tür, halk için yazılan, onu seviyesine uygun olan eğlenceli ve hafif konuları içerir.

c- Komedi müzikal: Vodvil veya komedi türü oyunların arasına müzik parçalarının konması şeklinde ortaya çıkan tiyatrodur.

d- Bale: Sözsüz tiyatro oyunu olan bale, sahne eserindeki konunun müzik ve dansla canlandırılmasından ibarettir.

e- Revü: Tablo, skeç, şarkı ve monolog gibi sahnelerden kurulu daha çok, gündelik olayları alaya alan ve taşlayan gösteri türüne denir. Operetin daha hafif bir biçimi olan revü; dedikoducu, geveze, boşboğaz bir kadın ile bir erkeğin konuşmaları şeklinde sergilenir. Aralarda müzik ve danslara yer verilir.

f- Skeç: Genellikle bir nükteyle son bulan, az kişili ve yalın, şakacı bir içeriği olan kısa, müzikli oyundur.

TANZİMAT TİYOTROSU GENEL ÖZELLİKLERİ

•Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye başlanmıştır.

•İlk tiyatro örneği Şinasi'nin Şair Evlenmesi dir.

•Tiyatroyu bir eğlence ve eğitim aracı olarak gören Tanzimat Dönemi yazarları, genel olarak tiyatro eserlerinde sade bir dil kullanmışlardır.

•Okuma-yazma oranının düşük olduğu o dönemde bir eseri sahnede sergilemek, halka ulaşmada çok daha kısa ve etkili bir yol olarak düşünülmüştür.

•Tanzimat Dönemi'nin ilk kuşak sanatçıları, tiyatroda estetik ve sanat kaygısı gütmemişler, halkı eğlendirerek eğitmeyi, sosyal konular üzerinde bir kamuoyu yaratmayı amaçlamışlar,sade bir dille de bu amaçlarını gerçekleştirmek istemişlerdir.

•Tanzimat edebiyatının ikinci dönem tiyatro yazarları ise tiyatronun estetik ve edebî değer taşıyan bir tür olduğunu düşünerek, birinci dönemden farklı bir tiyatro anlayışı yaratmışlardır.

•Daha ağır ve sanatlı bir dil kullanmışlar, sahnelenmesi zor olan konuları işlemişler, "Okunmak için tiyatro" anlayışını getirmişlerdir.

•Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamid Tarhan en önemli isimlerdir.

7

(8)

MİLLİ EDEBİYAT TİYATROSU

•1914’te Darülbedayi'-i Osmani adı ile Türkiye'de ilk resmi şehir tiyatrosu kurulmuştur. Tiyatro için atılmış en önemli adımdır. (Darülbedayi --- Güzellikler Evi)

•Tiyatro eğitimi verilen Darülbedayi’nin yanında Türk operasının temelini kurmak amacıyla Darülelhan adı ile müzik bölümü açılmıştır.

•Doğal ve sade bir dil ve üslup kullanılmıştır.

•Uzun ve sağlam bir geçmişe sahip bulunmadığı için bu devirde de teknik bakımdan yine mükemmelliğe erişememiş olan Türk tiyatro eserlerinin en başarılı yönü, dil ve üslubun doğallığında ulaşılan aşamadır.

•Bu dönemde İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci ve Musahipzade Celal sadece tiyatro eserleri vermişlerdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ġncelenen dört ürün için; kriyojenik dondurma yöntemi ile dondurma iĢleminin, geleneksek mekanik soğutma yöntemine göre %5 ile %15 gibi çok daha kısa sürelerde

Sadece Ford markalı araçlar için oluşturulmuş, sizi ve Ford’unuzu güvence altına alan, tüm parça değişimlerinde Ford güvenlik standartlarına uygun kaliteli

1899 yılında Manisa Belediye Tabipliği’ne tayin edilen Mehmet Hüsnü Bey’in küçük yaşta kızamık nedeniyle vefat eden ilk kızı Mahire 1899’da, adı ilk olarak Hüsn-i Cemal

Cumhurreisi Celâl Bayar’m New York şehrinin Müm­ taz Hizmet Madalyasını kabulü merasimi (sağdan sola) Birleşik Amerika’nın eski Cumhurreisinin kızı Miss M

Sekiz gezegenli olduğu için Güneş Sistemi'nin ikizi bulundu türünden yorumla- ra neden olsa da Kepler-90 isimli bu gezegen sisteminde- ki gezegenlerin hepsi yıldızına

dokunaklı, feci, gam gussalı, gamgin, gussalı, hazin,

Tiyatro dinsel ve aristokratik anlayış yerine toplumun kendi sorunlarını arama- ya yönelmiştir. Tiyatro mekânının düzen- lenmesinde reformcu olarak anılan Schinkel ve Semper

Suikasdin âmil ve fgilleri meyanında mukaddema mensup olduğu sabık İttihat ve Terak­ ki Fırkai münfesihası namına İzmir vilâyeti dahilinde sarfı faaliyet