• Sonuç bulunamadı

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ AVRUPA BĠRLĠĞĠ VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (EKONOMĠ-MALĠYE) ANABĠLĠM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ AVRUPA BĠRLĠĞĠ VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (EKONOMĠ-MALĠYE) ANABĠLĠM DALI"

Copied!
133
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

AVRUPA BĠRLĠĞĠ VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (EKONOMĠ-MALĠYE)

ANABĠLĠM DALI

CARĠ ĠġLEMLER HESABI VE ENERJĠ TÜKETĠMĠNĠN GSYĠH ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ:

TÜRKĠYE-AVRUPA BĠRLĠĞĠ ÖRNEĞĠ

Yüksek Lisans Tezi

Ayşegül UÇKUN

Ankara-2016

(2)

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

AVRUPA BĠRLĠĞĠ VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (EKONOMĠ-MALĠYE)

ANABĠLĠM DALI

CARĠ ĠġLEMLER HESABI VE ENERJĠ TÜKETĠMĠNĠN GSYĠH ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ:

TÜRKĠYE-AVRUPA BĠRLĠĞĠ ÖRNEĞĠ

Yüksek Lisans Tezi

Ayşegül UÇKUN

Tez Danışmanı Prof. Dr. Belgin AKÇAY

Ankara-2016

(3)

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

AVRUPA BĠRLĠĞĠ VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (EKONOMĠ-MALĠYE)

ANABĠLĠM DALI

CARĠ ĠġLEMLER HESABI VE ENERJĠ TÜKETĠMĠNĠN GSYĠH ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ:

TÜRKĠYE-AVRUPA BĠRLĠĞĠ ÖRNEĞĠ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Belgin AKÇAY

(4)

1 ĠÇĠNDEKĠLER

TABLOLAR LĠSTESĠ ... 4

GRAFĠKLER LĠSTESĠ ... 6

ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... 7

KISALTMALAR LĠSTESĠ ... 8

GĠRĠġ ... 11

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ĠKTĠSADĠ YAKLAġIMLARDA ENERJĠ I. ĠKTĠSADĠ YAKLAġIMLARDA ENERJĠ ... 13

II. EKONOMĠDE ENERJĠNĠN ÖNEMĠ ... 17

1. Ekonomide Enerjinin Önemi ... 17

2. Enerji’de DıĢa Bağımlılık ... 19

3. Arz Güvenliğinin Ekonomik Boyutu... 20

4. Petrol Krizleri ... 22

III. DÜNYA ENERJĠ PĠYASALARINDA MEVCUT DURUM ... 24

1. Dünya’da Enerji Rezervleri ... 27

2. Dünya’da Enerji Tüketimi ... 29

3. Dünya’da Enerji Üretimi ... 32

4. Dünya Ticaretinde Enerji ... 37

ĠKĠNCĠ BÖLÜM AVRUPA BĠRLĠĞĠ'NĠN ENERJĠ POLĠTĠKASI I. AVRUPA BĠRLĠĞĠ ENERJĠ SEKTÖRÜNÜN YAPISI ... 41

A. Enerji Üretimi ... 41

B. Enerji Tüketimi ... 44

C. Enerji Ticareti ... 46

(5)

2

II. AVRUPA BĠRLĠĞĠ’NĠN ENERJĠ POLĠTĠKASI ... 50

A. Avrupa Birliği’nin Enerji Politikasının Tarihsel GeliĢimi ... 51

B. Avrupa Birliği Enerji Piyasasının SerbestleĢmesi Yönündeki Düzenlemeler ... 55

C. Avrupa Birliği’nin Enerji Politikasını Destekleyici Programlar ... 58

1. INOGATE (Interstate Oil and Gas Transport to Europe) ... 58

2. ALTENER (Programme for the Development of Renewable Energy) ... 59

3. SAVE (Programme for the Energy Efficiency) ... 60

4. SYNERGY (Programme for an International Energy Cooperation) ... 60

5. COOPENER (Community Cooperation with Developing Countries) ... 60

6. ACER (Agency for the Cooperation of Energy Regulators) ... 61

7. PCR (Price Coupling of Regions) ... 61

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKĠYE'NĠN ENERJĠ POLĠTĠKASI I. TÜRKĠYE ENERJĠ SEKTÖRÜNÜN YAPISI ... 63

A. Enerji Üretimi ... 63

B. Enerji Tüketimi ... 65

C. Enerji Ticareti ... 67

II. TÜRKĠYE’NĠN ENERJĠ POLĠTĠKASI... 69

A. Türkiye’nin Enerji Politikasının Tarihsel GeliĢimi ... 70

1. 1980 Öncesi Dönemde Türkiye Enerji Politikası ... 71

2. 1980 Sonrası Dönemde Türkiye Enerji Politikası ... 73

2.1 Enerji Sektörüne ĠliĢkin Yasal Düzenlemeler ... 74

2.2 Türkiye’nin Orta ve Uzun Dönemli Enerji Stratejileri ... 76 III. TÜRKĠYE-AVRUPA BĠRLĠĞĠ ĠLĠġKĠLERĠNDE ENERJĠNĠN ÖNEMĠ. 80

(6)

3 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKĠYE VE AVRUPA BĠRLĠĞĠ’NDE CARĠ ĠġLEMLER HESABI VE ENERJĠ TÜKETĠMĠNĠN GSYĠH ĠLE ĠLĠġKĠSĠ: AMPĠRĠK OLARAK

ANALĠZ

I. LĠTERATÜR TARAMASI ... 85

II. METODOLOJĠ ... 88

III. BULGULAR ... 92

A. AVRUPA BĠRLĠĞĠ ... 92

1. Veri ... 92

2. Model ... 92

2.1 Birim Kök Testi ... 92

2.2 EĢ BütünleĢme Analizi ... 94

B. TÜRKĠYE ... 96

1. Veri ve Model (1980-2014) ... 96

1.1 Birim Kök Testi ... 97

1.2 EĢ BütünleĢme Analizi ... 98

2. Veri ve Model (1971-2013) ... 99

2.1 Birim Kök Testi ... 100

2.2 EĢ BütünleĢme Analizi ... 102

SONUÇ ... 104

KAYNAKÇA ... 107

EKLER ... 118

ÖZET... 129

ABSTRACT ... 130

(7)

4 TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Enerji Arz Güvenliği Tanımı ... 21 Tablo 2: Yenilenebilir Enerji Üretimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 26 Tablo 3: Fosil Kaynaklarda En Büyük Rezerve Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 29 Tablo 4: Fosil Yakıtlarda En Büyük Tüketime Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 30 Tablo 5: Toplam Enerji Tüketiminde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Payı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 31 Tablo 6: Fosil Kaynaklarda En Büyük Üretime Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 32 Tablo 7: Uluslararası Petrol Ticareti (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 38 Tablo 8: Dünya Kömür Ticareti (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Milyon Ton) ... 39 Tablo 9: Doğal Gaz ve LNG Ticareti (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Milyar m3) .. 39 Tablo 10: AB-28 için Elektrik Üretiminde Enerji Kaynaklarının Payları (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 43 Tablo 11: Enerji Kaynaklarının AB Enerji Tüketimindeki Payları (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 45 Tablo 12: AB-28 için Enerji Tüketiminin Sektörel Dağılımı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 46 Tablo 13: Enerji Ġthalatının Enerji Kaynaklarına Göre Gösterimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 47 Tablo 14: Elektrik Enerjisi Üretimi-Tüketimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 64 Tablo 15: Elektrik Üretiminde Enerji Kaynaklarının Payları (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 65 Tablo 16: Enerji Ġthalatının Toplam Ġthalat Ġçindeki Payı ... 68 Tablo 17: Kaynaklara Göre Enerji Ġhracatı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 69 Tablo 18: 2010-2014 Dönemi için Sayısal Limitleri Belirli Hedefler ve Performans Göstergeleri ... 76 Tablo 19: 2018 Yılı için Konulan Hedefler ... 80 Tablo 20: Enerji Tüketimi ve GSYĠH Üzerine Literatür Ġncelemesi ... 86 Tablo 21: Analizlerde Ele Alınan Veriler, Bunların Açıklaması ve Kaynakları 89 Tablo 22: AB için DeğiĢkenlere Ait Korelasyon Katsayıları ... 92 Tablo 23: AB için Durağanlık Testleri Sonuçları ... 93

(8)

5

Tablo 24: Ng-Perron Testi Sonuçları ... 94

Tablo 25: Sınır Testi Sonuçları ... 95

Tablo 26: ARDL (1,1,3) Modelinin Tahmin Sonuçları ... 95

Tablo 27: ARDL (1,1,3) Modelinin Uzun Dönem Katsayıları ... 96

Tablo 28: Türkiye için DeğiĢkenlere Ait Korelasyon Katsayıları ... 96

Tablo 29: Türkiye için Durağanlık Testleri Sonuçları ... 97

Tablo 30: Ng-Perron Testi Sonuçları ... 98

Tablo 31: Sınır Testi Sonuçları ... 98

Tablo 32: ARDL (1,4,1) Modelinin Tahmin Sonuçları ... 99

Tablo 33: ARDL (1,4,1) Modelinin Uzun Dönem Katsayıları ... 99

Tablo 34: Türkiye için DeğiĢkenlere Ait Korelasyon Katsayıları ... 100

Tablo 35: Türkiye için Durağanlık Testleri Sonuçları ... 101

Tablo 36: Ng-Perron Testi Sonuçları ... 101

Tablo 37: Sınır Testi Sonuçları ... 102

Tablo 38: ARDL (1,0,1) Modelinin Tahmin Sonuçları ... 102

Tablo 39: ARDL (1,0,1) Modelinin Uzun Dönem Katsayıları ... 103

(9)

6 GRAFĠKLER LĠSTESĠ

Grafik 1: Reel Petrol Fiyatları, 1960-1993 ... 22

Grafik 2: KiĢi BaĢına DüĢen GSYĠH Büyüme Oranı, 1971-1992 ... 23

Grafik 3: Dünya Petrol Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013) ... 27

Grafik 4: Dünya Kömür Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013) ... 28

Grafik 5: Dünya Doğal Gaz Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013) ... 28

Grafik 6: Birincil Enerji Kaynaklarının Kullanım Oranları ... 29

Grafik 7: Hidroelektrik Kapasitesi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 33

Grafik 8: Ġlk 10 Rüzgâr Türbin Üreticisinin Pazar Payı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 34

Grafik 9: GüneĢ Enerjisi Kapasitesi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 35

Grafik 10: Jeotermal Kapasitesi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 36

Grafik 11: Birincil Enerji Üretimi (Mtep) ... 41

Grafik 12: Enerji Kaynaklarının AB Enerji Üretimindeki Payları (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 42

Grafik 13: Birincil Enerji Üretimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Mtep) ... 43

Grafik 14: Brüt Ġç Enerji Tüketimi (Mtep) ... 44

Grafik 15: Brüt Ġç Enerji Tüketimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Mtep) ... 45

Grafik 16: AB Toplam Enerji Ġthalatı, (Mtep) ... 46

Grafik 17: Enerji Ġthalatı, (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Mtep) ... 47

Grafik 18: Enerji Bağımlılığı, (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – %) ... 48

Grafik 19: AB Toplam Enerji Ġhracatı, (Mtep) ... 48

Grafik 20: Enerji Ġhracatı, (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla – Mtep) ... 49

Grafik 21: Türkiye’nin Yıllar Ġtibarıyla Enerji Üretimi (Btep) ... 63

Grafik 22: Türkiye Birincil Enerji Üretiminin Dağılımı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 64

Grafik 23: Türkiye’nin Yıllar Ġtibarıyla Enerji Tüketimi (Btep) ... 65

Grafik 24: Türkiye Birincil Enerji Tüketimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 66

Grafik 25: Enerji Tüketiminin Sektörel Dağılımı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla) ... 67

Grafik 26: Enerji Ġthalatı (%) ... 67

(10)

7 ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1: Enerji Kaynaklarının Sınıflandırılması ... 18

ġekil 2: PCR Mevcut Durum ... 62

ġekil 3: DeğiĢkenlerin Zamana Bağlı DeğiĢimleri (Türkiye) ... 89

ġekil 4: DeğiĢkenlerin Zamana Bağlı DeğiĢimleri (AB)... 90

ġekil 5: DeğiĢkenlerin Zamana Bağlı DeğiĢimleri (Türkiye) ... 90

(11)

8 KISALTMALAR LĠSTESĠ

AAET : Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ABİHA : Avrupa Birliği‟nin İşleyişi Hakkında Antlaşma ACER : Enerji Düzenleyicileri İşbirliği Ajansı

ADF : Genelleştirilmiş Dickey-Fuller (Augmented Dickey-Fuller) AET : Avrupa Ekonomik Topluluğu

AKÇT : Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu

ALTENER : Yenilenebilir Enerji Kaynak Teşviki (The Promotion of Renewable Energy Sources)

ARDL : Autoregressive Distribution Lag

AT : Avrupa Topluluğu

BTEP : Bin ton eşdeğer petrol.

EEPR : Ekonomik İyileşmeye Yönelik Avrupa Enerji Programı

ENTSO-E : Avrupa Elektrik İletim Sistemi İşletmecileri Birliği (European Network of Transmission System Operators for Electricity)

EPDK : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu EPİAŞ : Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi

ERGEG : Avrupa Elektrik ve Doğal Gaz Düzenleyicileri Grubu (European Regulators‟ Group for Electricity and Gas)

ETKB : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı GKRY : Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

(12)

9 GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

GW : GigaWatt

INOGATE : Avrupa‟ya Devletlerarası Petrol ve Doğalgaz Taşımacılığı (Interstate Oil and Gas Transport to Europe)

KWh : KiloWatt saat.

LNG : Sıvılaştırılmış Doğalgaz (Liquified Natural Gas) LPG : Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (Liquified Petroleum Gas) MTEP : Milyon ton eşdeğer petrol.

MW : MegaWatt

OECD : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Cooperation and Development)

OPEC : Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (Organisation of Petroleum Exporting Countries)

OVP : Orta Vadeli Program

PCR : Bölgelerin Fiyat Birleştirmesi (Price Coupling of Regions)

PP : Phillips-Perron

SAVE : Enerji Verimliliği Teşviki (The Promotion of Energy Efficiency) SCP : Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı

SYNERGY : Uluslararası Enerji İşbirliği Programı (Programme for an International Energy Cooperation)

TANAP : Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi TAP : Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı Projesi TEP : Ton eşdeğer petrol

(13)

10

TWh : TeraWatt saat

UCPTE : Elektrik Üretim ve İletim Koordinasyonu Birliği UCTE : Avrupa Elektrik İletimi Koordinasyon Birliği

UECM : Kısıtlanmamış Hata Düzeltme Modeli (Unrestricted Error Correction Model)

YG : Yüksek Gerilim

(14)

11 GĠRĠġ

Enerji, toplum yaşamıyla alakalı bütün süreçlerde geniş ölçüde yer almakta ve ekonominin diğer sektörleri ile yapısal bir bağlılık içerisinde bulunmaktadır. Bu nedenle enerji, ekonomik kalkınmayı ve toplumsal gelişmeyi etkileyen önemli unsurların başında gelmektedir. Ancak her ülke, örneğin Türkiye ve çoğu Avrupa Birliği (AB) ülkesi, yeterli kaynağa sahip değildir. Bu da, Türkiye ve Avrupa Birliği‟nin pek çok ülkesini dışa bağımlı hale getirmekte ve enerji fiyatlarında yaşanan değişimler, toplam birincil enerji arzı ve gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) başta olmak üzere tüm ekonomiyi etkilemektedir.

2013 yılı sonu itibarıyla dünya enerji tüketiminin %12,5‟ine sahip olan AB, tükettiği enerjinin %53‟ünü ithalat yoluyla temin etmektedir. AB‟nin enerji ithalatı, toplam ithalatının yaklaşık %23‟ünü oluşturmaktadır. Diğer taraftan, 2013 yılı sonu itibarıyla tükettiği toplam enerjinin %73‟ünü ithal kaynaklardan temin eden Türkiye‟nin enerji ithalatı, toplam ithalatın yaklaşık %22‟sini oluşturmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Türkiye ve Avrupa Birliği‟nin enerjide olan dışa bağımlılığı cari işlemler hesabı üzerinde baskı oluşturmakta ve GSYİH ile cari işlemler hesabı arasında nedensellik ilişkisinin oluşmasına sebep olmaktadır.

Bu çerçevede Türkiye ve AB‟de cari işlemler hesabı, enerji tüketimi ve GSYİH arasındaki ilişkinin olup olmadığı araştırılarak, Türkiye ve AB‟nin enerji konusunda dışa bağımlı olmasının ekonomileri üzerinde etki yapıp yapmadığı ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Böylece, 1980-2014 yıllarını kapsayan döneminde Türkiye ve AB ekonomilerinin enerji piyasasında yaşanan gelişmelerden ne ölçüde etkilendiğini tespit etmek ve bu doğrultuda enerjide dışa bağımlılık sonucu cari işlemler hesabı ve enerji tüketiminin Türkiye ve Avrupa Birliği üzerindeki ekonomik etkilerini ortaya koymak amaçlanmaktadır.

Bu bağlamda çalışmanın hipotezi, “GSYİH‟nın cari işlemler hesabı ile arasında negatif; enerji tüketimi ile GSYİH arasında pozitif bir ilişki olduğu”dur.

Söz konusu hipotezden hareketle, çalışmanın birinci bölümünün ilk kısmında, enerji kaynakları ve ekonomide enerjinin önemi incelenmekte, ikinci kısmında ise dünya enerji piyasalarının genel durumu üzerinde durulmaktadır.

(15)

12 Çalışmanın ikinci bölümünde, AB enerji sektörünün yapısı ve Birliğin enerji politikasının tarihsel gelişim süreci, enerji piyasasının serbestleşmesi yönündeki düzenlemeleri ile enerji politikasını desteklemek için oluşturduğu programlar incelenmektedir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde, Türkiye enerji sektörünün yapısı ve Türkiye‟nin enerji politikasının tarihsel gelişim süreci 1980 öncesi ve sonrası dönem olmak üzere iki dönemde ele alınarak Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde enerjinin önemi üzerinde durulmaktadır.

Çalışmanın dördüncü bölümünde, cari işlemler hesabı ve enerji tüketimi ile GSYİH arasında uzun dönemli ilişkinin olup olmadığı araştırılmaktadır.

(16)

13 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ĠKTĠSADĠ YAKLAġIMLARDA ENERJĠ

I. ĠKTĠSADĠ YAKLAġIMLARDA ENERJĠ

İnsanlığın en önemli ve vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olan enerji, hem ekonomik hem de sosyal yaşamda önemli bir rol oynamaktadır. Enerji talebi gün geçtikçe artarken, enerji kaynakları sınırlı olduğu için artan enerji talebini karşılamaya yönelik yoğun bir şekilde ekonomik çalışmalar yapılmaktadır. Bu nedenle, artan enerji talebine karşılık, sınırlı enerji arzı, ekonominin bir alt dalı olan enerji ekonomisinin doğmasına neden olmuştur.”1

Enerji kavramını ekonomik anlamda tartışan ilk kişilerden birisi Emanuele Sella‟dır. Sella, 1910 yılında yayınlamış olduğu La Vita Della Ricchezza (The Life of Wealth) adlı kitabında sadece ekonomik yaşamın mekanik düşünceye dayalı olmasını değil aynı zamanda ekonomik olaylara neden olan psikolojik ve fizyolojik kuvvetleri de inceleyerek enerji ile ilgili araştırmaların yapılması ihtimalini vurgulamıştır.2 Bu doğrultuda, Sella enerji bilimi olarak bilinen termodinamik3 ile üretim süreci arasındaki ilişkiyi incelemiştir. “Sella, evrenin enerjisinin sabit olduğunu ve ekonomik süreçte enerjinin bir halden başka bir hale dönüşerek refah artışına katkı sağladığını öne sürmüştür.”4 Hamilton (1983) ve Burbridge ve Harisson (1984)‟e göre, sanayide kullanılan enerji miktarı arttıkça üretim miktarının artacağı ve üretim miktarının da artmasıyla GSYİH‟nin artacağı ileri sürülmektedir.5

Uğraştığı sorunlar ve uyguladığı yöntemlerin çok çeşitliliği nedeniyle ekonominin bir alt dalı olarak ortaya çıkan enerji ekonomisi; genel olarak enerji arzı

1 Sevda Yapraklı, Enerjiye Dayalı Büyüme Türk Sanayi Sektörü Üzerine Uygulamalar, Birinci Baskı, İstanbul, Beta Yayınları, 2013, s. 55.

2 Claudia Rotondi, “Competition and Economic Temperature-The Entropy Law in Emanuele Sella‟s Work”, Guido Erreygers (edit.), Economics and Interdisciplinary Exchange, Taylor & Francis e- Library, 2002, s. 157.

3 Termodinamik: Fiziğin, enerji ve enerjinin şekil değiştirmesi ile uğraşan kolu olarak tanımlanabilir.

Hatta termodinamik günümüzde “enerji ve entropi bilimi” olarak da tanımlanmaktadır.

4 Yapraklı, 2013(a), s. 12.

5 Özge Korkmaz, Abdülkadir Develi, “Türkiye‟de Birincil Enerji Kullanımı, Üretimi ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) Arasındaki İlişki”, Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 27, 2012, ss. 2-6.

(17)

14 ve talebi ile ilgili konuları içeren çok geniş kapsamlı bir bilim dalıdır. Ayrıca, “enerji ekonomisi, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin, jeopolitik kuvvetlerin, büyüme stratejilerinin ve giderek artan çevresel görüşlerin buluştuğu alandır.”6 Bir diğer tanımda, “enerji ekonomisi, ekonomik faaliyetlerin gerçekleşmesi ve sürdürülebilmesi için, sınırsız enerji talebi ile sınırlı enerji kaynakları arasında denge kurmaya çalışmaktadır”7 şeklindedir. Bu tanımdan farklı olarak, enerji sektörünü de ele alan bir başka tanıma göre ise enerji ekonomisi, “karmaşık bir yapıda olan enerji sektörü sorunlarını ekonomik ilke ve araçları kullanarak daha iyi anlaşılmasına yardımcı olan”8 bir bilim dalıdır.

Ekonominin bir alt dalı olarak ortaya çıkan enerji ekonomisinin odaklandığı konulara bakıldığında, enerji arzı ve talebinin mikro ekonomik analizi, enerji sektörü ve bu sektörün diğer sektörlerle olan etkileşimini inceleyen makroekonomik analizi yer almaktadır. Ayrıca, enerji ekonomisi, küresel ısınmanın küresel bir sorun olarak görülmeye başlanmasından itibaren küresel ısınma ve iklim değişikliği politikalarına da odaklanmaya başlamıştır. Son yıllarda ise; enerji arz güvenliği, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, enerji altyapıları, enerji ticareti, enerji depolama ve taşımacılığı, enerji piyasalarında yapılan özelleştirmeler ve enerjiye dayalı büyüme konularına odaklanmaktadır.9

Klasik iktisatçılar, ekonomik aktivitelerin (özellikle tarımın) toprak (doğa) nedeniyle bir sınırının olduğunu kabul etmektedirler. Bu doğrultuda, ekonomiyi tarım ve sanayi olmak üzere iki farklı sektöre ayırmaktadırlar. Adam Smith, tarım sektöründe emek ve sermayenin yanı sıra toprağın rolüne de odaklanırken, sanayide ise doğanın bir rolünün olmadığını, emeğin her şey olduğunu ileri sürmektedir.

Klasik iktisatçılardan A. Smith, toprağı (doğayı) “doğanın doğurganlığı”, David Ricardo “toprağın verimli ve tahrip edilemez gücü” ve John McCulloch “toprağın doğal ve özünde var olan gücü” olarak ifade ederken, Jean-Baptiste Say ise dünyayı

“çoğu madde ve elementin birbiriyle iç içe olduğu ve birbirini etkilediği harika

6 Ali Bilginoğlu, “Türkiye‟nin Enerji Sorunları ve Çözüm Arayışları”, Erciyes Üniversitesi Stratejik AraĢtırmalar Merkezi, 2012, s. 2.

7 Yapraklı, 2013(a), s. 57.

8 Levent Aydın, Enerji Ekonomisi ve Politikaları, Kuram ve Kavramlar-Piyasalar-Modeller- Politikalar, Birinci Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2014, s. 43.

9 Aydın, 2014(a), s. 42.

(18)

15 kimya atölyesi” olarak tarif etmektedir. Bu ise klasik iktisatta enerjinin ekonomiye katkısını gösteren net bir bakış açısı sunmaktadır.10

Neo-klasik iktisatçılar ise enerjiyi, sermaye faktörü kapsamında değerlendirmişlerdir. Doğadaki toprak, emek ve sermaye tarafından işlenmeden önce verimsizdir, işlenmeye başladıktan sonra sermaye haline gelmektedir. Bu nedenle, toprağın üretim faktörü olmadığını ileri süren Neo-klasik iktisatçılar, tarım sektörünü ekonomik modellerinden çıkarmışlardır. Neo-klasiklerde enerji, bir hammadde ya da ara malı, sermaye ve işgücü ise üretim sürecinde ana girdi olarak ele alınmaktadır.11 Neo-klasik büyüme modeli olarak da adlandırılan Solow büyüme modeli,

“tasarruf oranındaki, emek arzındaki artış oranının ve teknolojik gelişmenin işçi başına üretimi ne şekilde etkileyeceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.”12 Bu büyüme modelinde enerji, ekonomik büyüme için etkisiz (nötr) olarak kabul edilmektedir. Nötr kabul edilmesinin en önemli nedeni, enerji maliyetlerinin GSYİH‟nin çok küçük bir kısmını oluşturmasıdır. Bu nedenle, büyüme üzerinde önemli bir etkisinin olması mümkün değildir.13 Solow, 1994 yılında, neo-klasik modelleri ekonomik büyümenin temel faktörlerini açıklanamayan bir şekilde bırakan bir büyüme modeli olarak tanımlamıştır.14

Ekonomik büyümenin başlıca teorileri, enerjinin rolüne dikkat etmemişlerdir.

Ancak doğal kaynak ekonomisi, enerji dahil olmak üzere doğal kaynakları büyüme sürecine dahil eden modeller geliştirmiştir. Güneş ışığı gibi bazı enerji kaynakları büyük miktarlarda bulunmasına rağmen bütün enerji kaynaklarının bir gün biteceğini kabul eden doğal kaynak ekonomistleri, sürdürülebilir büyümeye odaklanmaktadırlar. Sürdürülebilir büyümenin mümkün olup olmadığını anlayabilmek için teknik ve kurumsal koşullara bakılması gerektiğini belirtmektedirler. Teknik koşullar, yenilenebilir ve yenilenemeyen enerji

10 M. Shahid Alam, “Economic Growth with Energy”, Munich Personal RePEc Archive (MPRA), Paper No. 1260, 2006, ss. 4-5.

11 Alam, 2006(a), s.6; David I. Stern, “Is Energy Cost an Accurate indicator of natural resource quality?”, Ecological Economics, Sayı 31, 1999, s. 382.

12 Mahfi Eğilmez, Makro Ekonomi-Türkiye’den Örneklerle, Dördüncü Baskı, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2012, s. 201.

13 Khalifa H. Ghali, M.I.T. El-Sakka, “Energy Use and Output Growth in Canada: A Multivariate Cointegration Analysis”, Energy Economics, Sayı 26, 2004, ss. 225-226.

14 Charles Hall, vd., “The Need To Reintegrate The Natural Sciences with Economies”, BioScience, Cilt 51, Sayı 8, 2001, s. 666.

(19)

16 kaynaklarını ve girdiler arasındaki ikame kolaylığını içermektedir. Kurumsal koşullar ise, piyasa yapısını (merkezi planlamaya karşı rekabet), mülkiyet hakları sistemi (ortak mülkiyete karşı özel mülkiyet) ve gelecek nesillerin refahını gözeten değerler sistemini içermektedir.15 İkame ilişkisine göre, doğal kaynak ekonomistleri, eğer tükenen enerji kaynaklarının yerine zamanla uygun sermayeye yatırım yapılırsa sürdürülebilirliğin oluşacağını belirtmektedirler.

Ekonomistler arasında Nicholas Georgescu-Roegen (1975), ekonomik teoride enerjiye yer verilmemesini ilk eleştiren kişilerden birisidir. Georgescu-Roegen (1975), yeryüzünde bulunan enerjinin geri dönülemez bir şekilde kullanıldığının ve kirliliğin çevre üzerindeki zararlı etkilerinin olduğunu ve bu maliyetin klasik ve neo- klasik iktisatçılar tarafından ele alınmadığını belirtmektedir. Georgescu-Roegen öncülüğünde, yeni bir alan olan ekolojik iktisat, enerji bilimi olarak bilinen termodinamik yasalarını16 uygulayarak ekonomiyi ekosistemin bir parçası olarak görmektedir.17 Ekolojik iktisatçılara göre enerji, tüm ekonomik faaliyetlerin vazgeçilmez bir gücüdür. Bu nedenle, ekonomiyi enerji sistemi olarak ele almak gerekmektedir.

Ekolojik iktisat, ekolojik ve ekonomik sistem arasındaki bağlantıların kapsamlı ve sistematik bir çalışmasıyla ilgilenmektedir. Ekolojik iktisatçılar, ekonomik süreçte doğal kaynakların rolünü tanımlamak için termodinamik yasaları ve ekolojik ilkeleri kullanmaktadırlar. Tüm dönüşümler için enerji gerekmektedir ve

15 David I. Stern, Cutler J. Cleveland, “Energy and Economic Growth”, Rensselaer Working Papers in Economics, Sayı 410, 2004, ss. 9-10.

16 Termodinamiğin birinci yasası‟na göre, tüm ekonomik üretim, ekonominin fiziksel sınırlarını geri dönülmez bir şekilde sınırlandıran gezegen tarafından sağlanan hammadde dönüşümünü gerektirmektedir. Bu doğrultuda enerji, fiziksel ve kimyasal işlemlerle bir enerji biçiminden diğer bir enerji biçimine dönüşmektedir. Kaynak kullanılabilirliği konusunda daha fazla kısıt konulması fikri, entropinin sürekli artacağını belirten termodinamiğin ikinci yasasından gelmektedir. Ekonomik açıdan bakıldığında bu durum, eşyalar bozulur, yıpranır ve zamanla daha az kullanışlı hale gelir ve üretim süreci kaçınılmaz bir şekilde düzensizliği artırır, anlamına gelmektedir. İkinci yasanın doğal sonucu, enerji olmadan iş yapmanın mümkün olmadığı ve enerjinin geri dönüştürülememesidir. Maddeler geri dönüştürülebilir ama bu %100 bir geri dönüşüm değildir. Mineral kaynaklar geri dönüştürülebilirken, fosil yakıtlar geri dönüştürülemez. Tüm ekonomik süreç enerjiye ihtiyaç duymaktadır, bu nedenle enerji daima üretimin önemli bir faktörüdür. Bkz: Joshua Farley, “Ecological Economics”, Post Carbon Institute, The Post Carbon Reader Series: Economy, 2010, s.3.

17 Nicholas Georgescu-Roegen, “Energy and Economic Myths”, Southern Economic Journal, Cilt 41, Sayı 3, ss. 347-381.

(20)

17 enerjinin ikamesi yoktur. Bu nedenle ekolojik iktisat yaklaşımı, ekonomik süreç ve ekosistemde enerji kaynaklarının önemini önemli ölçüde artırma eğilimindedir.18

Termodinamik yasalar, insan yapımı sermayenin doğal sermayeyi ikame etmesi konusunda sınırlamalar getirmektedir. Bu nedenle teknolojik gelişmeler, doğal sermayenin tükenmesi veya bozulmasını telafi etmektedir. Dolayısıyla, uzun vadede, doğal sermaye ve insan yapımı sermaye arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır. Bu, neo-klasiklerin savunduğu doğal sermaye ve insan yapımı sermaye arasındaki ikame ilişkisinin reddi olmaktadır.19

Sonuç olarak, doğal kaynak iktisatçıları ve bazı ekolojik iktisatçılar, ekonomik üretim ve büyüme sürecinde enerjinin rolüne ve kullanılabilir olma durumuna büyük önem vermektedirler. Biyofiziksel ekonomik model olarak da kabul edilen ekolojik iktisat, enerjiyi üretimin birincil faktörü olarak görmektedir.20

II. EKONOMĠDE ENERJĠNĠN ÖNEMĠ 1. Ekonomide Enerjinin Önemi

Günümüzde enerjiye hayatımızın her evresinde ihtiyaç duyulmaktadır.

Enerjinin üretilmesini sağlayan kaynaklar, birincil ve ikincil enerji kaynakları, yenilenebilir ve yenilenemeyen enerji kaynakları gibi farklı kategoriler altında sınıflandırılabilmektedir. Temizleme ve ayrıştırma dışında herhangi bir çevrim ve dönüşüm geçirmeden kaynağından çıktığı gibi tüketilen kaynaklar olarak tanımlanan birincil enerji kaynakları, petrol, doğal gaz, kömür, su, güneş, rüzgar gibi enerji kaynaklarıdır. Birincil enerji kaynakları ise yenilenemeyen (fosil yakıtlar) ve yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır. Fosil yakıtlar, petrol, doğal gaz ve kömür; yenilenebilir enerji kaynakları ise temel olarak, güneş enerjisi, jeotermal, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve biyogazdan oluşmaktadır. İkincil enerji kaynağı ise birincil enerji kaynaklarının çevrim veya dönüşüm geçirilmesiyle elde edilen enerji kaynaklarıdır. Elektrik ve akaryakıt ürünleri ise ikincil enerji kaynaklarına örnek verilebilir. Nükleer enerji ise hem doğaya zarar vermediği için yenilenebilir enerji

18 Ahmed M. Hussen, Principles of Environmental Economics, Routledge: Taylor & Francis e- Library, İkinci Baskı, New York, 2004, s. 244.

19 Hussen, 2004(a), s. 252.

20 Stern, Cleveland, 2004(a), s. 4.

(21)

18 kaynakları arasında hem de toryum, uranyum gibi maddelerin dünyada sınırlı miktarda bulunmasından dolayı yenilenemeyen enerji kaynakları arasında yer almaktadır.21

ġekil 1: Enerji Kaynaklarının Sınıflandırılması

Kaynak: Erdem Koç, Mahmut Can Şenel, “Dünyada ve Türkiye‟de Enerji Durumu-Genel Değerlendirme”, Mühendis ve Makine, Cilt 54, Sayı 639, 2013, s.32.

Enerji kaynakları dünya ticaretinde önemli bir yer tutmaktadır. 2013 yılı sonu itibarıyla küresel mal ticaretinde, 3,17 trilyon dolarlık ithalat ve 2,99 trilyon dolarlık ihracat ile enerji sektörü ilk sırada yer almaktadır.22 Bu doğrultuda, uluslararası enerji ticareti büyük bir önem arz etmektedir. Fosil yakıtları üreten ve tüketen ülkeler arasında genellikle büyük mesafelerin olması uluslararası enerji ticaretinde enerji kaynaklarının naklinin önemini artırmaktadır. Uluslararası enerji ticaretinde enerji

21 Bureau of Energy Efficiency, “Energy Scenario”, s. 2,

<http://www.beeindia.in/energy_managers_auditors/documents/guide_books/1Ch1.pdf>, (13.03.2015).

22 2013 yılı sonu itibarıyla, küresel ölçekte gerçekleştirilen toplam ithalat 18,30 trilyon dolar iken;

küresel ölçekte gerçekleştirilen toplam ihracat ise 17,72 trilyon dolardır. Bkz. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, 2012-2013 Döneminde DıĢ Ticaret, Yayın No: 560, Ankara, 2015, s. 10.

Enerji Kaynakları

(22)

19 kaynaklarının transferi, boru hatları, deniz taşımacılığı ve tankerlerle tedarikçi ülkeden tüketici ülkelere doğru gerçekleştirilmektedir. Bu doğrultuda enerji arz güvenliğinin sağlanabilmesi de büyük önem arz etmektedir. Çünkü enerji transferini sağlarken “herhangi bir geçiş yolunun kapanması enerji fiyatlarında çok önemli artışlara neden olabilmektedir.”23

Dünyanın pek çok ülkesinin enerjiye bağımlılığı olması ve enerji fiyatlarındaki artış, dünya ekonomisini ve AB gibi enerji bağımlılığı yüksek ekonomileri olumsuz şekilde etkilemektedir. Keskin (2006), petrol fiyatlarındaki

%10 artışın küresel GSYİH‟yi % 0,5 düşürdüğü sonucuna ulaşmıştır.”24 1973, 1979 ve 1990 yıllarında yaşan petrol krizlerinin toplam GSYİH büyüme oranına etkisini inceleyen Goldstein vd. (1997), üç petrol krizinin ardından 1975, 1982 ve 1991 yıllarında dünya ekonomisinde negatif büyümenin meydana geldiğini bulmuştur.25

2. Enerji’de DıĢa Bağımlılık

Enerjide dışa bağımlılık,26 mevcut teknolojik altyapının ve enerjide kullanılabilen yerli kaynakların oldukça sınırlı olması nedeniyle enerjinin diğer ülkelerden tedarik edilmesi anlamına gelmektedir.

Enerjide dışa bağımlılık, ülkeler üzerinde çeşitli etkilere sahip olmaktadır. En önemli etkilerin başında, enerjide dışa bağımlı olan ülkelerin, enerjide meydana gelen dış şoklardan çok etkilenmeleridir. Örneğin, yaşanan 1973 petrol krizinin ardından dünya petrol fiyatlarında 4 kat artış meydana gelmiştir. Bunun dış ödemeler üzerindeki olumsuz etkileri hızla görülmüş ve ülkelerin cari işlemler hesabında meydana gelen açıklar artmaya başlamıştır.27

2013 yılı sonu itibarıyla fosil yakıtların kullanım oranı %78,328 civarındayken 2035 yılında %81 oranında bir payla fosil yakıtların en çok kullanılan enerji

23 Fulya Süar, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Avrupa-Birliği-Orta Asya İlişkileri; Enerji Sektörü Bağlamında Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011, s. 5.

24 Tülin Keskin, “Avrupa Birliğinde ve Türkiye'de Enerji Verimliliğinin Enerji Sektöründeki Beklenen Etkileri ", Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi 10. Enerji Kongresi, 2006, s. 1.

25 Joshua S. Goldstein vd., “Energy in the World Economy, 1950-1992”, International Studies Quarterly, Sayı 41, 1997, s. 257.

26 Enerjide dışa bağımlılık oranları; (1-Yerli üretim/Birincil enerji arzı) şeklinde hesaplanmaktadır.

27 İlker Parasız, Türkiye Ekonomisi, Birinci Baskı, İstanbul, Ezgi Kitabevi Yayınları, 2004, s. 245.

28 REN21, Renewables 2015 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2015, s. 27.

(23)

20 kaynakları olmasını sürdürmesi beklenmektedir.29 Bu durum da, ülkelerin dışa bağımlılığının sürmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle, enerjide dışa bağımlı ülkeler yerli kaynakların kullanım oranlarının artırılması gibi alternatif yollar bulmadığı takdirde cari işlemler hesabı ve enerji arz güvenliği üzerinde baskı hissetmeye devam edeceklerdir.

Cari işlemler dengesi, ödemeler bilançosunda dış ticaret dengesi (ithalat ve ihracat), mal ve hizmet dengesi (hizmet gelirleri ve hizmet giderleri), mal, hizmet ve birincil gelir dengesi (birincil yatırım kaynaklı gelir ve giderler) ve ikincil yatırım kaynaklı gelirlerden oluşmaktadır. Cari işlemler hesabında, gelirlerin giderleri aştığı, diğer bir ifadeyle, farkın artı olduğu durum cari işlemler fazlası olarak adlandırılırken; giderlerin gelirleri aştığı, diğer bir ifadeyle, farkın eksi olduğu durum ise cari işlemler açığı olarak adlandırılmaktadır.

2013 yılı sonu itibarıyla dünya enerji tüketiminin %12,5‟ine sahip olan Avrupa Birliği, tükettiği enerjinin %53‟ünü ithalat yoluyla temin etmekte ve dünyanın en büyük enerji ithalatçısı konumunda bulunmaktadır. AB‟nin enerji ithalatı, toplam ithalatının yaklaşık %23‟ünü oluşturmaktadır.30 Diğer taraftan, 2013 yılı sonu itibarıyla tükettiği toplam enerjinin %73‟ünü ithal kaynaklardan temin eden Türkiye‟nin enerji ithalatı, toplam ithalatın yaklaşık %22‟sini oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye ve AB‟nin enerjide olan dışa bağımlılığı cari işlemler hesabı üzerinde baskı oluşturmakta ve GSYİH ile cari açık arasında nedensellik ilişkisinin oluşmasına sebep olmaktadır.

3. Arz Güvenliğinin Ekonomik Boyutu

Enerjiye duyulan ihtiyacın gün geçerek artması ve enerjide olan dışa bağımlılık, enerji arz güvenliğini, enerji açısından dışa bağımlı ekonomiler için stratejik bir konu haline getirmektedir.

29 BP, Energy Outlook 2035, January 2014(a), s. 17.

30 European Commission (EC), Communication from the Commission to the European Parliament and the Council, COM(2014) 330 final, s. 2.

(24)

21 Enerji arz güvenliği, uygun bir fiyatta enerji kaynaklarının kesintisiz bir şekilde elde edilebilmesidir.31

Tablo 1: Enerji Arz Güvenliği Tanımı

Kaynak: IEA, 2015.

Özellikle 1970‟li yıllarda yaşanan petrol krizlerinin ekonomik etkileri, enerji arz güvenliğini üzerinde stratejiler ve politikalar geliştirilmesi gereken bir konu haline getirmektedir. Enerji arz güvenliği, ülkelerin ekonomik istikrarını doğrudan etkiliyor olması nedeniyle, mikro ve makroekonomi politikalarıyla bütünleşmiş bir sorun olarak algılanmaktadır. Enerji arz güvenliği, ekonomik istikrarı ve dolayısıyla ülkelerin izledikleri ekonomi politikalarını, ekonomide yarattığı dışsallıklar üzerinden etkileme özelliğine sahip olan bir konudur. Enerji arz güvenliğinin ekonomi üzerinde yarattığı dışsallıklara, enerjide dışa bağımlılığın ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmanın yarattığı dışsallıklar örnek verilebilir. Enerjide dışa bağımlı olmanın yarattığı dışsallık, enerjide dışa bağımlılığın ödemeler dengesinde bozucu etki yaratması ve bu durumun da negatif dışsallığa yol açması; enerji fiyatlarındaki dalgalanmanın yarattığı dışsallık ise kısa dönemde negatif, uzun dönemde ise pozitif dışsallığa yol açması anlamına gelmektedir. Kısa dönemde, enerji fiyatlarında meydana gelen artış ekonomide, toplam üretim üzerinde baskı oluşturacak ve üretimde düşüş yaşanacaktır. Bu da negatif dışsallığa yol açmış olacaktır. Uzun dönemde ise enerji fiyatlarında meydana gelen artış nedeniyle enerji verimliliğine ve bu doğrultuda sürdürülebilir üretim gerçekleştirebilmek adına teknoloji gelişimine önem verilmesi ya da alternatif enerji kaynaklarına odaklanacak

31 IEA, “What is Energy Security?”, <

http://www.iea.org/topics/energysecurity/subtopics/whatisenergysecurity/>, (14.04.2015).

(25)

22 yeni yatırımların gerçekleştirilmesi ile uzun vadede ekonominin verimlilik düzeyinin pozitif yönde etkilenmesi beklenmektedir.32

4. Petrol Krizleri

1973, 1979 ve 1990 yılında olmak üzere üç petrol krizi yaşanmış ve gerçekleşen petrol krizleri sonucunda petrol fiyatları yükselmiş, dünya ekonomisi negatif büyüme ile karşı karşıya kalmış, cari işlemler açığı hızla artmaya başlamıştır.

Enerjide dışa bağımlı olan ülkeler, bu durumdan diğer ülkelere göre çok daha fazla etkilenmişlerdir çünkü artan petrol fiyatları karşısında, petrol ithalatına ödenen miktar artmış ve ödemeler dengesi açık vermiştir.

Grafik 1: Reel Petrol Fiyatları, 1960-1993

Kaynak: Goldstein, vd., 1997, s. 250.

1960-1993 arası dönemde, 1973 ve 1979‟da gerçekleşen fiyat şokları ve 1990‟da gerçekleşen küçük bir şok gösterilmektedir. 1990‟da fiyatlar yaklaşık varil başına 40 dolara yükselmiş ve sadece altı ay bu yüksek fiyatı korumuştur. “1973 yılı sonunda dünya petrol fiyatlarında dört kat artış meydana gelmiştir.”33 1973 yılına kadar, Orta Doğu petrol fiyatları ABD petrol fiyatlarının altında, daha sonra ise

32 Elif Uçkan Dağdemir, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Arz Güvenliği için Dış Enerji Politikası Arayışları”, EskiĢehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 1, 2007, ss. 5-6.

33 Parasız, 2004(a), s. 245.

(26)

23 yaklaşık 1985‟e kadar Orta Doğu petrol fiyatları ABD petrol fiyatlarının üstünde bir seyir izlemiştir.

1950-1992 dönemi arasındaki dünya ekonomisinde enerji sektörünün rolü incelendiğinde, o dönemde Afrika, Güney Asya, Çin, Latin Amerika, Orta Doğu, Rusya ve Doğu Avrupa enerji ihracatçısı konumundayken, Japonya, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika enerji ithalatçısı konumundadır. Özelikle 1973 petrol krizinin dünyadaki enerji sektörüne etkilerine bakıldığında, 1973-1979 döneminde Orta Doğu petrolüne olan yüksek bağımlılık nedeniyle, petrol krizinden sonra petrol fiyatlarının artması sonucunda Batı‟nın enerji talebi azalmıştır. Bu durum da, petrol fiyatlarında yaşanan değişimler, küresel ve bölgesel ekonomik kriz vb. diğer öngörülemeyen etkiler, toplam birincil enerji arzı ve GSYİH başta olmak üzere tüm makroekonomik büyüklükler üzerinde farklı etkiler yaratmaktadır görüşünü destekler niteliktedir.

Ayrıca, petrol şoklarının toplam GSYİH büyüme oranına etkisi incelendiğinde bulunan sonuç, 3 enerji şokunun dünya ekonomisinde negatif büyümeye yol açtığıdır.34

Grafik 2: KiĢi BaĢına DüĢen GSYĠH Büyüme Oranı, 1971-1992

Kaynak: Goldstein, vd., 1997, s. 257.

Grafiğe bakıldığında, petrol şoklarından sonra, dünya genelinde kişi başına düşen GSYİH büyüme oranında azalmaların olduğu görülmektedir.

34 Goldstein, 1997(a), ss. 248-249.

(27)

24

III. DÜNYA ENERJĠ PĠYASALARINDA MEVCUT DURUM

Enerji piyasalarında, az sayıda üreticinin var olduğu oligopol piyasa yapısı hakimdir.35 Oligopol piyasada firmalar kartel36 oluşturabilirler. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC),37 uluslararası enerji piyasalarında bir kartel örneğidir.

OPEC‟te şirketler arasında değil ülkeler arasında kartel oluşmuştur.38

Enerji piyasasında devlete ait şirketlerin sayısı giderek artmaktadır (Ek-1).

Oligopol piyasa yapısının hakim olduğu doğal gaz piyasasında daha çok devlete ait şirketler piyasayı yönetmektedir. Örneğin, Rusya‟da Gazprom, Çin‟de Petrochina ve CNOOC, Mısır‟da EGAS ve GANOUPE, Irak‟ta North Oil, South Oil, Midland Oil ve Missan Oil, Cezayir‟de Sonatrach, Fransa‟da Gas de France doğal gaz piyasasında hakim devlet şirketleridir.39

Devlet enerji piyasasına, özellikle de elektrik ve doğal gaz piyasasına, çeşitli şekillerde müdahale etmektedir. Devletin, enerji piyasasına müdahale etmesinin başta gelen nedenleri:40

 Enerji sektörü üretim, iletim, dağıtım ve arz/satış gibi birbirini takip eden birden çok aşamadan oluşmaktadır. Pazarın iletim ve dağıtım alanında işletmeleri aynı şirket altında dikey olarak bütünleşmeye yönelten doğal tekel niteliği vardır.

 Enerji kaynaklarının tek elden yönetilmesi gerektiği düşüncesi hakimdir.

35 Oligopol piyasalarda, üretici ve satıcıların verdikleri kararlar birbirine bağlıdır. Yani, endüstrideki firmalar aldıkları üretim kararları ile piyasa fiyatını etkileme gücüne sahiptirler. Aldıkları kararların sonuçları rakiplerinin tepkisine bağlı olduğu için bireysel talep eğrileri bulunmaktadır.

36 Kartel‟e göre, tüm firmalar miktar ve/veya fiyat açısından anlaşma yaparak karlarını maksimize etmeye çalışırlar. Amaçları, ortak karlarını monopol kara çıkarmaktır. OPEC ise miktar açısından anlaşma yapmaktadır.

37 Üye ülkeler: Cezayir, Angora, Ekvator, İran, Irak, Kuveyt, Libya, Nijerya, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela.

38 OPEC‟te piyasa incelemesi yapıldığında, ortak marjinal maliyet ve talep fonksiyonu ile karşılaşılacaktır. OPEC marjinal maliyetleri, ülkelerin marjinal maliyetlerinin yatay toplamından elde edilmektedir.

39 Natural Resource Governance Institute, “State-Owned Companies”, http://www.resourcegovernance.org/rgi/soc (20.05.2015).

40 Gamze Öz, “Avrupa Birliği ve Türkiye‟de Enerji Piyasalarında Rekabet Hukukunun Uygulanması”, Ulusal Politika Araştırmaları Vakfı, Avrupa Birliği’nin Enerji Politikası ve Türkiye, Europa Bilgi Köprüleri Programı, Birinci Baskı, 2004, s. 47.

(28)

25

 Sektörde belli ölçüde bütünleşik bir yapı vardır. Dolayısıyla pazarlardan birinde yapılan bir düzenleme diğerini de etkiler niteliktedir. Örneğin elektrik; gaz, petrol, kömür, su gibi doğal kaynaklardan üretilen bir ikincil enerji kaynağı olup, gaz ve elektrik birbiriyle ikame edilebilir olduğundan tüketici açısından rekabet edebilir ürünlerdir. Dolayısıyla bu pazarlardaki tüketici davranışlarıyla, sektöre yönelik düzenlemeler birbirini etkileyebilecektir.

 Enerji sektörünün hem ekonominin bütünü bakımından ve hem de askeri güç açısından stratejik önemi haizdir.

 Enerji sektörü sermaye ve teknoloji yoğun yatırımlar gerektirir ve bu unsurlar da pazara giriş engeli oluşturur. Kaldı ki bu pazarlarda çoğu kez pazara giriş engelleri yasal düzenlemelerden de kaynaklanmaktadır.

Yenilenebilir enerji piyasası açısından, fosil yakıtlar ya da nükleer enerjiye dayalı elektrik üretiminin aksine, yenilenebilir enerji kaynakları bazı avantajlara sahiptir. Örneğin, yenilenebilir enerji kaynakları ülkelerin enerjide dışa bağımlılığını azaltmaktadır. Diğer bir avantajı ise yenilenebilir enerji kaynaklarının hava kirliliği, sera gazı emisyonları, nükleer atık sorunları ve diğer risk faktörlerine sahip olmamalarıdır.41

Piyasalar daha küresel hale geldikçe, yenilenebilir enerji endüstrisi esnekliğini artırmakta, ürünlerini çeşitlendirmekte ve küresel tedarik zincirlerini geliştirmektedir. Özellikle güneş ve rüzgar enerjisi zor yıllar geçirmiş, ancak 2013‟ün sonlarına doğru çoğu fotovoltaik panel (güneş paneli) ve rüzgar türbini üreticileri yeniden kârlılık oranlarını artırmaya başlamışlardır. En önemli büyüme 1,560 GW‟ı42 aşan küresel kapasiteye sahip elektrik sektöründe meydana gelmiştir.

2013 yılında, hidroelektrik enerji %4 büyüyerek yaklaşık 1,000 GW‟a yükselirken, diğer yenilebilir enerji kapasitesi %17 büyüyerek yaklaşık 560 GW seviyesine ulaşmıştır. Dünya genelinde ilk defa güneş enerjisi kapasite artırımı, rüzgar enerjisi kapasite artırımından fazla olmuştur. Fotovoltaik paneller, son beş yılda yıllık ortalama %55 küresel kapasite artışı ile büyümeye devam etmektedir. 2013 yılı sonu

41 IEA Committee on Energy Research and Technology, “The Role of Storage in Energy System Flexibility”, Workshop of Ministry of Economic Affairs & Energy, Ekim 2014, s.2.

42 GW: GigaWatt.

(29)

26 itibarıyla, Çin, ABD, Brezilya, Kanada ve Almanya yenilenebilir enerjide toplam kurulu güç kapasitesine sahip ülkeler arasında üst sıralarda kalmaya devam etmektedirler. Yenilenebilir enerji (hidro hariç) kurulu gücünde lider ülkeler, Çin, ABD ve Almanya‟dır. Bu ülkeleri İspanya, İtalya ve Hindistan takip etmektedir.

Yenilenebilir enerji (hidro hariç) kurulu gücünde dünyada lider 20 ülke arasında, Danimarka kişi başına düşen toplam kapasitede önde gelen ülke konumundadır.

Uruguay, Morityus ve Kosta Rika yıllık GSYİH‟na göre yenilenebilir enerjide en çok yatırım yapan ülkeler arasında yer almaktadırlar.43

Tablo 2: Yenilenebilir Enerji Üretimi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla)

Kaynaklar Ülke Kapasite Kaynaklar Ülke Kapasite

Hidro Çin 260 GW GüneĢ Almanya 36 GW

Brezilya 85,7 GW Çin 18,9 GW

ABD 78,4 GW İtalya 17,6 GW

Kanada 76,2 GW Japonya 13,6 GW

Rusya 46,7 GW ABD 12,1 GW

Jeotermal ABD 3,4 GW Rüzgâr Çin 91,4 GW

Filipinler 1,9 GW ABD 61,1 GW

Endonezya 1,3 GW Almanya 34,7 GW

Meksika 1 GW İspanya 22,9 GW

İtalya 0,9 GW Hindistan 20,2 GW

Kaynak: REN21, Renewables 2014 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2014.

Yenilenebilir enerji piyasasında bu gelişmelerin istihdam oranlarına etkisi ülkeye ve teknoloji düzeyine göre farklılık göstermekte ama küresel olarak, yenilenebilir enerji piyasasında istihdam edilen kişi sayısı artış göstermektedir.

43 Renewable Energy Policy Network for the 21st Century (REN21), Renewables 2014 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2014, s. 13.

(30)

27 Sektörde 6,5 milyon kişinin doğrudan veya dolaylı bir şekilde istihdam edildiği tahmin edilmektedir.44

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulum maliyetlerine bakıldığında, fotovoltaik panellerin kurulum maliyeti 2010-2014 yılları arasında yarıya indirilmiş, bu nedenle şebeke ölçeğinde giderek rekabetçi konuma gelmiştir. 2014 yılında, fotovoltaik panellerin fiyatı 2009‟a göre yaklaşık %75 daha azdır. Rüzgar ve güneş panellerinin verimliliği artarken, kara üstündeki (onshore) kurulum maliyetleri düşmeye devam etmekte ve biyogaz, jeotermal ve hidroelektrik düşük maliyetli elektrik sağlamaktadır.45

1. Dünya’da Enerji Rezervleri

Dünyada en çok tüketilen enerji kaynağı olan petrolün ispatlanmış dünya rezervlerine bakıldığında (Grafik 3), rezervlerin yaklaşık %48‟i Orta Doğu, %20‟si Latin Amerika, %13,6‟sı Kuzey Amerika ve %8,8‟i Avrupa bölgelerinde toplanmaktadır. Dünyanın ispatlanmış ve elde edilebilir en büyük petrol rezervleri Suudi Arabistan, Venezuela, Kanada, İran ve Irak‟ta bulunmaktadır.46

Grafik 3: Dünya Petrol Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013)

Kaynak: BP, Statistical Review of World Energy, June 2014(b), s. 7.

Yenilenemeyen enerji kaynaklarından birisi olan kömür, dünyada petrolden sonra en çok tüketilen fosil yakıt türüdür. Kömür, rezerv olarak 70 ülkede bulunan ve

44 REN21, 2014(a), s.14.

45 IRENA, “Renewable Power Generation Costs in 2014”, Ocak 2015, s.12.

46 BP, Statistical Review of World Energy, June 2014, ss. 6-7.

%47,9

%19,5

%13,6

%8,8

%7,7 %2,5

Orta Doğu Latin Amerika Kuzey Amerika Avrupa

Afrika Asya Pasifik

(31)

28 50 ülkede aktif olarak çıkarılan küresel bir sektöre sahiptir.47 Dünya ispatlanmış kömür rezervlerine bakıldığında (Grafik 4), rezervlerin yaklaşık %35‟i Avrupa ve Avrasya, %33‟ü Asya Pasifik ve %28‟i Kuzey Amerika bölgelerinde toplanmaktadır.

Grafik 4: Dünya Kömür Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013)

Kaynak: BP, 2014(b), s. 31.

Dünyada doğal gaz rezervlerinin dağılımına bakıldığında ise (Grafik 5), rezervlerin yaklaşık %43‟ü Orta Doğu, %31‟i Avrupa ve Avrasya bölgelerinde toplanmaktadır.

Grafik 5: Dünya Doğal Gaz Rezervi (ĠspatlanmıĢ – 2013)

Kaynak: BP, 2014(b), s. 21.

2013 yılı sonu itibarıyla fosil kaynaklarda en büyük rezerve sahip ülkeler arasında (Tablo 3), petrolde Venezuela, kömürde ABD ve doğalgazda ise İran en büyük rezerve sahip ülkedir.

47 World Energy Council, “World Energy Resources: Coal”, 2013, s. 6.

%34,8

%32,3

%27,5

%3,7 %1,6 Avrupa ve Avrasya

Asya Pasifik Kuzey Amerika Orta Doğu ve Afrika

Latin Amerika

%43,2

%30,5

%8,2

%7,6

%6,3 %4,1

Orta Doğu

Avrupa ve Avrasya Asya Pasifik Afrika

Kuzey Amerika Latin Amerika

(32)

29 Tablo 3: Fosil Kaynaklarda En Büyük Rezerve Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu

Ġtibarıyla)

Petrol %* Kömür %* Doğal Gaz %*

Venezuela 17,7 ABD 26,6 İran 18,2

Suudi Arabistan

15,8 Rusya 17,6 Rusya 16,8

Kanada 10,3 Çin 12,8 Katar 13,3

İran 9,3 Avusturya 8,6 Türkmenistan 9,4

Irak 8,9 Hindistan 6,8 ABD 5

* Dünya ispatlanmış toplam rezerv içinde sahip olduğu %‟yi göstermektedir.

Kaynak: BP, 2014(b), ss. 6-30.

2. Dünya’da Enerji Tüketimi

Petrol, dünyada en çok tüketilen fosil yakıtların başında gelmektedir. 2013 yılı sonu itibarıyla, dünya toplam enerji talebinin %33,1‟i petrole yöneliktir. 2035 yılında dünya enerji tüketimi içinde petrolün payının azalması beklense de yine lider olma durumunu koruması beklenmektedir.

Grafik 6: Birincil Enerji Kaynaklarının Kullanım Oranları

Kaynak: BP, 2014(a), s. 16.

Birincil enerji kaynaklarının kullanım paylarına bakıldığında, petrolün payı 1973 yılında yaşanan petrol krizinden sonra düşüş göstermiş ve sürekli azalmaya devam etmiştir. Doğal gazın payı ise sürekli bir artış eğilimindedir (Grafik 6). 2035

(33)

30 yılı itibarıyla, tüm fosil yakıtların kullanım oranlarının %27 civarında olması öngörülmektedir. Fosil yakıtların kullanım oranları azalmakta ancak 2035‟te %81 oranında bir payla hala fosil yakıtların en çok kullanılan yakıtlar olması beklenmektedir.48

Kömür tüketiminde, dünya kömür tüketiminin yaklaşık %83‟ü, 8 ülke (Çin, ABD, Hindistan, Japonya, Rusya, Güney Afrika, Güney Kore ve Almanya) tarafından yapılmaktadır.49

Doğal gaz tüketiminde ise yaklaşık %22,2‟lik payıyla ABD birinci sırada yer almaktadır ve ABD‟yi Rusya, İran, Çin ve Japonya takip etmektedir.50

Tablo 4: Fosil Yakıtlarda En Büyük Tüketime Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla)

Petrol %* Kömür %* Doğal Gaz %*

ABD 19,9 Çin 50,3 ABD 22,2

Çin 12,1 ABD 11,9 Rusya 12,3

Japonya 5 Hindistan 8,5 İran 4,8

Hindistan 4,2 Japonya 3,4 Çin 4,8

Rusya 3,7 Rusya 2,4 Japonya 3,5

* Dünya ispatlanmış toplam rezerv içinde sahip olduğu %‟yi göstermektedir.

Kaynak: BP, 2014(b), ss. 11-33.

Yenilenebilir enerji kaynakları, toplam nihai enerji tüketiminin sadece

%19‟unu oluşturmaktadır. Toplam yenilenebilir enerji kaynak talebinin yaklaşık yarısını geleneksel biyokütle51 enerjisi oluşturmaktadır.52

48 BP, 2014(a), s. 17.

49 DEK-TMK, Enerji Raporu 2013, Yayın No. 0022/2014, Ankara, Ocak 2014, ss. 23-27.

50 BP, 2014(b), ss. 22-23.

51 Geleneksel biyokütle, genellikle gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde ısıtmak, yemek pişirmek, küçük ölçekli tarımsal ve endüstriyel işletmelerde ısı enerjisi sağlamak için kullanılan katı biyokütle yakıtlar anlamına gelmektedir.

52 International Renewable Energy Agency (IRENA), “REmap 2030 A Renewable Energy Roadmap”, Haziran 2014, s.5.

(34)

31 Tablo 5: Toplam Enerji Tüketiminde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Payı

(2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla)

Kaynak: REN21, Renewables 2015 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2015, s. 27.

Biyogaz, çoğu ülkede enerji talebinde artan bir paya sahiptir ve bazı ülkelerde toplam enerjinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Örneğin, nihai kullanım payı İsveç, Finlandiya, Letonya ve Estonya‟da %25‟in üzerindedir. Enerji için kullanılan en temel biyogaz katı formdadır ve mangal kömürü, yakacak odun, hasat artıkları (ağırlıklı olarak geleneksel ısıtma ve pişirme için), organik evsel katı yakıt ve odun yongalarını (ağırlıklı olarak modern ve büyük ölçekli tesislerde) içermektedir. Ahşap pelet ve odun yongaları, aynı zamanda biyodizel ve etanol, büyük hacimlerde uluslararası ticarete konu olmaktadırlar.53

Özellikle Avrupa ve ABD‟de sürdürülebilirlikle ilgili endişelerin artması, biyoenerji ile ilgili düzenlemelerin ve yeni kuralların hükümetler tarafından tanımlanmalarına neden olmuştur. Endüstriler, birtakım girişimleri (sürdürülebilir biyogaz ortaklığı yoluyla enerji ve ısının sağlanması gibi) benimseyerek bu düzenleme ve kurallara yanıt vermektedirler. Çoğu biyoenerji şirketi, hammadde temini ve işlenmesi için (sanayi tarafından kabul edilen) en iyi yönetim uygulamalarını kullanarak sürdürülebilirlik sertifikasyon programlarına gönüllü olarak katılmaktadırlar.54

53 REN21, 2014(a), s.33.

54 REN21, 2014(a), s. 35.

(35)

32 3. Dünya’da Enerji Üretimi

2013 yılı sonu itibarıyla petrol üretiminde, Suudi Arabistan %13‟lük payla ilk sırada yer almakta, daha sonra onu Rusya, ABD, Çin, Kanada, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri takip etmektedir.55 Dünya kömür üretiminin yaklaşık %88‟i, 7 ülkede (Çin, ABD, Hindistan, Endonezya, Avustralya, Rusya ve Güney Afrika) gerçekleşmektedir.56 Doğal gaz üretimine bakıldığında ise ABD %20,6‟lık payla ilk sırada yer almakta, daha sonra onu Rusya, İran, Katar ve Kanada takip etmektedir.57 Tablo 6: Fosil Kaynaklarda En Büyük Üretime Sahip Ġlk 5 Ülke (2013 Yılı Sonu

Ġtibarıyla)

Petrol %* Kömür %* Doğal Gaz %*

Suudi Arabistan 13,1 Çin 47,4 ABD 20,6

Rusya 12,9 ABD 12,9 Rusya 17,9

ABD 10,8 Avustralya 6,9 İran 4,9

Çin 5 Endonezya 6,7 Katar 4,7

Kanada 4,7 Hindistan 5,9 Kanada 4,6

* Dünya ispatlanmış toplam rezerv içinde sahip olduğu %‟yi göstermektedir.

Kaynak: BP, 2014(b), ss. 10-32.

2013 yılında küresel hidroelektrik üretimi 3,750 TWh58 olarak gerçekleştirilmiş ve bu değerin yaklaşık %62‟si Çin, Brezilya, ABD, Kanada, Rusya, Hindistan ve Norveç tarafından sağlanmıştır. Türkiye ise hidroelektrik piyasasında hızla büyümeye devam etmekte ve küresel ölçekte en fazla hidroelektrik kapasitesine sahip ilk 10 ülke arasında yer almaktadır.59

55 BP, 2014(b), ss. 10-11.

56 DEK-TMK, 2014(a), ss. 23-27.

57 BP, 2014(b), ss. 22-23.

58 TWh: TeraWatt Saat

59 REN21, 2014(a), s. 43.

(36)

33 Grafik 7: Hidroelektrik Kapasitesi (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla)

Kaynak: REN21, Renewables 2014 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2014, s. 44.

Hidroelektrik piyasası, geleneksel olarak ya ulusal hükümetler ya da kamu maliyesi ile desteklenen kamu sektörü tarafından idare edilmekte ancak son yıllarda, hidroelektrikte gerçekleştirilen yatırım yeni bölgeleri keşfeden yatırımcılar sayesinde giderek küresel hale gelmekte ve hidroelektrik piyasasında özel sektör katılımına doğru bir eğilim ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Güney Kore, Nepal, Pakistan ve Filipinler‟de, Çin ve Hindistan ise Afrika‟da yatırımlar yapmaktadır.60

2013 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 35 GW yeni rüzgâr gücü kapasitesi devreye sokularak toplam kapasite 318 GW olarak gerçekleştirilmiştir. 2013 yılı sonu itibarıyla, 71 ülke yaklaşık 10 MW61 kurulu güce sahipken 24 ülkede ise faal durumda 1 GW kurulu güç ile 85 ülkede rüzgâr enerjisi ticari olarak kullanılmaktadır. Küresel ölçekte en fazla kurulu güce sahip 10 ülke, Çin, ABD, Almanya, İspanya, Hindistan, İngiltere, İtalya, Fransa, Kanada ve Danimarka‟dır ve 2013 yılı sonu itibarıyla küresel kapasitenin %85‟ini elinde tutmaktadır. Ancak tüm bölgelerde dinamik ve gelişmekte olan bir piyasa yapısı hakim olmaktadır. Avrupa Birliği, dünya genelinde %37 kümülatif rüzgar kapasitesi ile birinci sırada yer

60 World Energy Council, “World Energy Resources: Hydro”, 2013, s. 6.

61 MW: MegaWatt

(37)

34 almaya devam etmektedir. Avrupa, deniz üstü (offshore)62 piyasasını yaklaşık %34‟e yükseltmesiyle kapasite artışı sağlamaya başlamıştır. Ancak, bölgedeki toplam pazar payı 2012 yılına kıyasla %8 düşmüş ve yeni projelerin finansmanı, politika belirsizlikleri ve azalan teşvikler karşısında daha zor bir hale gelmiştir. Deniz üstü rüzgar kapasitesi kara üstü rüzgar kapasitesi ile karşılaştırıldığında hala küçük bir paya sahiptir ancak hızla büyümektedir. Toplam kapasitenin yaklaşık %93‟ü Avrupa‟da bulunmaktadır. İngiltere deniz üstü kapasitesinin yaklaşık %52‟si ile 2013 yılı sonu itibarıyla Avrupa‟daki en büyük pazar payına sahip ülke konumundadır.

İngiltere‟yi, Danimarka, Almanya ve Belçika takip etmektedir.63

2013 döneminde, rüzgâr piyasası, fiyatlar üzerinde aşağıya doğru bir baskı olması, türbin üreticileri arasında artan rekabet, bazı piyasalarda düşük maliyetli gaz ile olan rekabet ve kemer sıkma politikaları nedeniyle politika desteğinde meydana gelen azalmalar gibi durumlar nedeniyle zorluklarla karşılaşmaya devam etmiştir.64

Grafik 8: Ġlk 10 Rüzgâr Türbin Üreticisinin Pazar Payı (2013 Yılı Sonu Ġtibarıyla)

Kaynak: REN21, Renewables 2014 Global Status Report, REN21 Secretariat, 2014, s. 59.

62Offshore: Enerji kaynağı santralinin deniz üzerine kurulması yoluyla elektrik üretiminin gerçekleştiği yeni nesil bir teknolojidir.

63 World Energy Council, “World Energy Resources: Wind”, 2013(a), ss. 56-57.

64 World Energy Council, 2013(a), s. 58.

%13,1

%11

%9,8

%7,4

%6,6

%5,5

%5,3

%4

%3,5

%3,3

%30,5 Vestas (Danimarka)

Goldwin (Çin) Enercon (Almanya) Siemens (Almanya) GE Wind (ABD) Gamesa (İspanya) Suzlon Group (Hindistan) United Power (Çin) Mingyang (Çin) Nordex (Almanya)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu anket formu, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yürütülmekte olan “ĠĢ YaĢam Kalitesinin ĠĢe YabancılaĢma Eğilimi Üzerindeki Etkileri:

Kruskal Wallis H testi uygulanmıştır. Uygulanan bu test sonucuna bakıldığında yaşlı bireylerin yaşam doyumunun, gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı düzeyde

Bu çalıĢmada genel olarak uluslararası alanda çeĢitli düzeylerdeki iĢbirliği örgütlenmelerinin tarihçesi ve tarzının yanında, nev‘i Ģahsına münhasır

24.12.2015 tarih ve 29572 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 464 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği‟nde:“Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin

yy‟da Eski Halfeti ye taĢınmıĢ, 1954 yılında ġanlıurfa‟ya bağlı ilçe merkezi olmuĢ ve nihai olarak 2000 yılından itibaren Birecik Barajı göl sahası altında

Buna karşılık olarak şu söylenebilir: Milliyetçilik, diğer ulus- devletler gibi Türkiye‟nin de yönünü tayin eden bir düşünce biçimi, siyasal güzergah ve hatta

Kurumlar Vergisi Kanununda cemaatler vakıf hükmünde sayılarak mükellef addedilmektedirler(KVK. Menkul kıymetler yatırım fonları da tüzel kiĢiliğe haiz

 Elektronik ticaret, vergi kaybı, transfer fiyatlandırması gibi küreselleĢme sonucunda ortaya çıkan vergilendirme sorunları sosyal devlete olan güveni ortadan