Davutoğlu’ndan Erzurum’a müjdeler
Ekim 06, 2015 - 10:33:00
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, raylı sistemden hayvancılık borsasına kadar, 700 yataklı şehir hastanesi de dahil birçok baraj, büyük projeyi hayata geçireceklerini bildirdi.
Davutoğlu, bir otelde, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve şehit yakınlarıyla yemekte bir araya geldi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında, Erzurum'u her andığında Erzurum için birçok güzel ismin aklından geçtiğini, ancak buraya geldiğinde zikrettiğinin "kale şehir" olduğunu anımsattı.
"Anadolu'nun kalesisiniz" diyen Davutoğlu, "Erzurum, inancımızın, örfümüzün, arımızın, namusumuzun kalesi. Allah, Erzurum'u muhafaza eylesin, Erzurumluları muhafaza eylesin" diye konuştu.
Siyasi ve tarihi gelişmeler kritik bir aşamaya geldiğinde, aynen Erzurum Kongresi'nde olduğu gibi Anadolu tehlikeye düştüğünde ve Anadolu'ya doğru gür bir sesin harekete geçmesi, semaya doğru yükselmesi gerektiğinde, herkesin aklına önce Erzurum'un geldiğini ifade eden Davutoğlu, "O yolu, o istiklal aşkını Erzurum'da tutuşturmak için Erzurum'a yöneliriz" dedi.
7 Haziran seçimlerinde ilk mitingini Erzurum'da yaptığını, yine bu seçimlerde de ilk mitinglerden birini bu şehirde gerçekleştirdiğini aktaran Davutoğlu, "Erzurum'dan ses verdik, gönül verdik, yürek verdik"
diye konuştu.
Erzurum'un siyasi hareketlerin, tarihi yürüyüşlerin başlangıç noktası ve bu topraklara yönelik tarihi emellerin de bittiği yer olduğuna işaret edenDavutoğlu, bu şehrin "vatan bölünmez, bir
bütündür" nidasının yükseldiği Erzurum Kongresi'nin merkezi olduğunu vurguladı.
"2002'de de 'Manda ve himaye kabul edilemez' dedik"
Erzurum'un "Manda, himaye kabul edilemez" denilen mekan olduğunun altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman manda ve himayeyi işgal orduları dikte etmeye çalışmışlardı. Şimdi ise bizden önce 2002'de bir başka manda, bir başka himaye düzeni IMF kontrolündeki ekonomiyle milli savunmamızın en kilit, en önemli ihtiyaçları yabancı ülkelerden hibe alımlarıyla sağlanmaya çalışılmıştı. Şimdi biz AK Parti olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2002'de yola çıktığımızda önce bunu söyledik: 'Manda ve himaye kabul edilemez'. Öyle bir ülke kuracağız ki o ülke hiçbir namerde el açmayacak, o ülke kendi savunması için hiç kimseye muhtaç olmayacak. 13 yıl geçti, hamdolsun, sizler de şahitsiniz ki şu anda dünya kriz içindeyken, bütün dünyada büyük sorunlar yaşanırken, Türkiye başı dik bir şekilde yoluna yürüyor.
Yine siz şahitsiniz ki; şu anda tankımızı, topumuzu, helikopterimizi, uçağımızı, savaş gemimizi yapabilir haldeyiz. Tehlikeler bitti mi? Hayır. Yolun sonu geldi mi? Hayır. Biz bütün bu başarıların üzerinde rehavete kapılabilir miyiz? Hayır. Aksine 7 Haziran seçimleri gösterdi ki; kazanımlarımız kısa bir sürede birileri tarafından geri aldırılmak istenebilir. Elde ettiğimiz büyük başarıların üzerine gölge
düşürülebilir. Onun için eskisinden çok daha büyük bir aşkla, daha büyük bir hızla yola devam
etmenin vaktidir. En iyi bunu siz Erzurumlular anlarsınız. Her şeyin bittiği zannedildiği yerde, anda bir sesin yükseldiği Erzurum'da."
"Zannettiler ki biz bunlar karşısında sessiz kalacağız"
Başbakan Davutoğlu, birilerinin 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nin ardından Türkiye'yi kaosa, krize sürüklemek, 13 yıllık istikrarın getirdiği güzel kazanımları, ekonomik kalkınmayı, siyasi istikrarı yok etmek için harekete geçtiklerini belirtti.
Kendilerinin 7 Haziran'dan itibaren "birlik, uzlaşma" derken, birilerinin "blok" dediğini, birilerinin
getirilen her teklife "hayır" dediğini, birilerinin de "Sırtımızı teröre dayadık" dediğini aktaran Davutoğlu,
"Bütün bunlar karşısında biz hep milli birlik dedik, kardeşlik, huzur, istikrar dedik ve eğer bize biri meydan okursa onlara karşı da hodri meydan dedik" ifadesini kullandı.
7 Haziran'dan sonraki o puslu havalarda milli birlik ve kardeşliğe yönelik olarak ihanet şebekelerinin harekete geçtiklerini, 20 Temmuz'dan itibaren bir terör sarmalını Türkiye'nin önüne bir engel olarak çıkarmak istediklerini vurgulayan Davutoğlu, "Zannettiler ki biz, bunlar karşısında sessiz kalacağız.
Zannettiler ki tek parti hükümeti olmamanın getirdiği bir zaafla sadece geçici tedbirler alacağız. Fakat biz bu yola milletin huzuru ve bekası için çıktığımızdan bir an bile tereddüt etmedik. Acaba ne olur, acaba sonuçları ne şekilde cereyan eder diye düşünmeksizin o bizi tehdit eden DEAŞ, DHKP-C, PKK terör örgütlerine karşı çok kararlı şekilde yola çıktık" şeklinde konuştu.
"Millete, Erzurumlulara yakışan bir vakar"
Şehit aileleriyle beraber az önce aynı sofrada oturduklarını ve hepsinin millete yakışan, Erzurumlulara yakışan bir vakar içinde, "vatan sağ olsun'" dediklerini, masadan "Vatan sağ olsun, Allah
devlete-millete zeval vermesin" seslerinin yükseldiğini aktaran Başbakan Davutoğlu, "Allah sizden razı olsun" dedi.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakın aynı masa etrafında Kürt-Türk şehitlerimiz vardı. Şehit ailesi olmak bakımından da bu sofrada beraberdiler, hayatta da beraberdiler. O şehitlerimiz de bizim için cennette de beraber, Allah'ın huzuruna da o yaralı, kanlı bedenleriyle Kürt-Türk demeden birlikte çıkacaklar ve birbirlerinden ayrılmayacaklar. Nasıl onlar birbirinden ayrılmazlar ise nasıl o şehitlerin aziz ruhları aynı şekilde aynı büyük şefaat gücüne ulaşmışlarsa, onların geride bıraktığı yakınları arasına, 'Bu Türk'tür, bu
Kürt'tür' diye de nifak sokulamayacak. Bizim aramıza da sokulamayacak. 'Erzurum'un şu ilçeleri, bu ilçeleri' diye ayrım yapılmayacak. Allah aşkına 93 Harbi'nde düşman kapıya dayandığında Aziziye
Tabyası'nda, Mecidiye Tabyası'nda Kürt-Türk diye bir ayırım var mıydı? Sarıkamış faciasını yaşadığımızda, o karda, o zemheride Allahuekber Dağları'na doğru yürüyenler Kürt-Türk diye ayrılmışlar mıydı? Şimdi bu barbarlara, bu terörist zalimlere karşı omuz omuza şehit düşen
kardeşlerimizde bir ayırım olabilir mi? Onun için Erzurum'un ruhu bugünlerde gerçekten aradığımız ruhtur. Erzurum Kongresi'ne, Kürt, Türk, Sünni, Alevi, birçok temsilci bir araya geldiğinde bu
topraklarda işgal orduları vardı, ümit yok olmuştu, yeis vardı. Onları bir araya getiren şey ortak iman, ortak kıble, ortak kültür, ortak inanç, ortak vatan, ortak bayrak, ortak kader duygusuydu. Bu
duygularımızı zayıflatamayacaklar."
"Ebediyen birlikte bu terör örgütüne karşı omuz omuza duracaktır"
Kurban Bayramı namazını Diyarbakır Ulucami'de kıldığını, daha sonra barbarların şehit ettiği iki Kürt kardeşinin ailelerini ziyaret ettiğini anlatan Davutoğlu, "Onlarla sabah kahvaltısı yaptık. Bayram kahvaltısını biz de hepimiz ailelerle yaparız. Bilinsin ki o aileler, bizim ailemiz kadar bize yakındır. Sivil vatandaşlarımızın aileleri, şehit aileleri artık kardeştir" diye konuştu.
Dağlıca şehitlerinin olduğu ve silah arkadaşlarının bulunduğu Yüksekova'ya da gittiğini
anımsatan Davutoğlu, "Diyarbakır Ulucami'nde beni kucaklayan Diyarbakırlı kardeşimle, bugün
çarşıda, Taş Mağazalar'da bizi kucaklayan bütün yol boyunca muhabbet gösteren Erzurumlu kardeşim ebediyen bir aradadır, birliktedir ve ebediyen birlikte bu terör örgütüne karşı omuz omuza duracaktır"
ifadesini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hiç kimse korku ve tereddüt içinde sandıklara gitmesin, herkes kararlı ve kendi kaderini eline almış bir milletin iradesiyle sandıklara gitsin" dedi.
Davutoğlu, bir otelde şehit yakınlarının da davetli olduğu Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve şehit yakınlarıyla yemekte bir araya geldi.
AK Parti olarak 13 yıl içinde her türlü yasağa karşı, her türlü engellemeye, baskıya, vesayete karşı hep kardeşliği savunduklarının altını çizen BaşbakanDavutoğlu, "Birileri de hep nifak tohumu ekmeye çalıştı. Şimdi 1 Kasıma doğru giderken tekrar vatan sathında bu nifak örgütlerine karşı mücadele sürüyor" diye konuştu.
Erzurumlulardan, Türk, Kürt ayrımı yapmaksızın omuz omuza, aynı sofrayı, aynı kıbleyi, aynı şehri paylaşmalarını isteyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hiçbir şekilde bir nifak tohumu ekilmesine izin vermemenizdir. Biz yeni bir Erzurum Kongresi bilinciyle yola çıkmak, yola devam etmek durumundayız. Öylesine baskı ve zulüm yaptılar ki işte Karayazı İlçe Başkanımız Servet Bey'i işkenceye tabi tuttular. O dönemde sabırla, özellikle de seçim öncesi olduğu için hep bunları takip ettik. Ama şimdi söylüyorum, Erzurum'un bütün ilçelerine
seslenerek söylüyorum, baskı altında olduklarını hisseden kardeşlerime seslenerek söylüyorum; hiçbir şeyin karşılığını hesapsız bırakmayız. Hiçbir vatandaşımız üzerine tek bir baskı uygulanmasına da izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Hiç kimse korku ve tereddüt içinde sandıklara gitmesin, herkes kararlı ve kendi kaderini eline almış bir milletin iradesiyle sandıklara gitsin."
Kendilerinin ülke sorumluluğunun gereğini yapmalarına karşın diğer partilerin hep bu sorumluluktan kaçtığına dikkati çeken Davutoğlu, Erzurumluların bunu çok iyi anlayacağını söyledi.
Zor zamanda sorumluluktan kaçanların bu milletin emanetini üstlenemeyeceklerini vurgulayan BaşbakanDavutoğlu, 7 Haziran'dan bu yana tek parti iktidarına sahip olmamalarına rağmen, ilk gün verdikleri sözü yerine getirerek, ülkeyi bir an dahi hükümetsiz bırakmadıklarını dile getirdi.
Koalisyon kurmak için büyük çaba sarfettiklerini anlatanDavutoğlu, "Ama bir parti blok siyaseti, diğer
parti de sürekli 'hayır' diyerek buna imkan tanımadı. En önemlisi seçim hükümeti kurmak gerektiğinde, Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesiyle, seçim hükümeti için bu partilerin milletvekillerine 'gelin beraberce bu ülkeyi seçime götürelim, anayasal görevinizi yapın' dediğimizde, bu anayasal görevden kaçtılar" açıklamasında bulundu.
"Ülkenin bu zor günlerini aşması için çalışmaktan kaçındılar"
"Bu zor günlerde, bizimle birlikte omuz omuza ülkenin bu zor günlerini aşması için çalışmaktan kaçındılar" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri olarak eminim sizler bunu yakından takip ediyorsunuz.
Etrafımız ateş çemberi. Altı ülkede, etrafımızda iç çatışmalar var, büyük kargaşalar var, ekonomik kriz var. Böyle bir zamanda 3 ay dahi ülke sorumluluğunu üzerine almak istemedi CHP ve MHP. Diğerleri de bir ay katıldılar, bir ay sonra hükümetten çekildiler. Halbuki bu anayasanın bize görev olarak verdiği bir husustu. Şundan emin olunuz; ne şartta ve hangi durumda olursak olalım, ülke bize ihtiyaç hissettiğinde Erzurumlu nasıl davranırsa biz de öyle davranırız. 93 Harbinde Erzurumlu nasıl
davrandıysa, Erzurum Kongresinde nasıl davrandıysa, 2002'de bütün milletvekillerini AK Parti'ye vererek nasıl davrandıysa, biz öyle davranırız. Meydanı terk etmeyiz, kimseye de bu ülkeyi sahipsiz bıraktığımız hissini vermeyiz."
Erzurum'da bugün çok coşkulu bir miting yaptıklarını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, en az bu miting kadar sokağa indiğinde Erzurumludan gördüğü muhabbetin de kendisini çok mutlu ettiğini vurguladı.
"Demek ki Erzurumlular artık bu ülkenin kaderini eline almaya bir kez daha karar vermiş" ifadesini kullananDavutoğlu, "Erzurumlu buna karar verdi mi Anadolu'da ayaktadır demektir" değerlendirmesini yaptı.
Erzurum'a müjdeler
Erzurum'a çok müjdeleri olduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, hepsini birer birer yerine getireceklerini söyledi.
Davutoğlu, raylı sistemden hayvancılık borsasına kadar, 700 yataklı şehir hastanesi de dahil birçok baraj, büyük projeyi hayata geçireceklerini bildirdi.
Erzurum'u uluslararası bir çağrı merkezi, uluslararası organizasyonların merkezi olmak üzere Ovit Tüneli ile en kısa yoldan Karadeniz'e bağlamaya dayalı projelerin hepsini birer birer yapacaklarını vurgulayan Davutoğlu, şu açıklamaları yaptı:
"Erzurumluları ben sadece Erzurum'da görmedim, İstanbul'da, Bursa'da, İzmir'de, Avrupa'da, nerede Erzurumlu gördüysem, daha şöyle başı öne eğik bir Erzurumlu görmedim. Erzurumlu yürüdü mü başı diktir. En zor şartlarda bile işte şehit kardeşlerimizin akrabalarının söylediği gibi, her birine teşekkür ediyorum, her birinin alnından öpüyorum, şehitlerin babaları bizim babamızdır, anneleri bizim
annemizdir, evlatları bizim evlatlarımızdır. Her birinde gördüğüm dirayet, Erzurumlularda her zaman tarih boyu kazanılmış özelliklerdir. Şehit babamız döndü kulağıma eğildi dedi ki 'sizden bir şey istemiyorum, sadece bu hainlerin cezasını verin yeter.' Ben de ona cevaben söylüyorum ki Allah'ın izniyle bu vatana ihanet eden kim olursa olsun, onun cezasını vereceğiz. Bu vatana aidiyet hisseden kim olursa olsun hangi etnik mezhebi kökenden olursa olsun onu bağrımıza basacağız. Hiçbir ayrım yok, ayrıcalık yok, bütün kardeşlerimiz, Çanakkale'nin, Sarıkamış'ın çocukları eşittir, aynı aidiyet duygusuyla bu toprakların ortak sahipleridir. Kimse kimseye 'ben senden daha fazla sahibim' deme hakkına sahip değil, ama kim ihanet ederse etsin, hangi kökenden gelirse gelsin ona karşı da cevabı vereceğiz. 1 Kasım o bakımdan bir milat. Bütün bu yaşanan tecrübelerden sonra sizden 1
Kasım'da istikrarlı bir yönetim için tekrar 13 yıllık istikrarın devamı için oylarınızı, desteklerinizi, tabi herkes her yere istediği oyu kullanabilir bu konuda bir sınır yok, ama istikrar için tek başına iktidar olacak hükümetimize destek vermeliyiz. Bu sağlanabilirse inşallah 2023'e Cumhuriyetimizin 100'ncü yılına yürürken, bütün bu kötü hesap yapanların, tuzak kuranların tuzakları boşa çıkar. Türkiye'de aydınlığa doğru yürür."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, kendilerinin her zaman Erzurum'a güvendiklerini, Erzurumluların da bu güveni hiçbir zaman boşa çıkarmadığını söyleyerek, teşekkürlerini iletti.