• Sonuç bulunamadı

MADENCİLİKTE ÖZEL KONULAR II

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "MADENCİLİKTE ÖZEL KONULAR II"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MADENCİLİKTE ÖZEL KONULAR II

‘UZAKTAN ALGILAMA’

Hazırlayan: Maden Y. Müh. Ahu ÜNSAL

Danışman: Doç. Dr. Hakan TUNÇDEMİR

(2)

2

İÇİNDEKİLER

1. Giriş………...3

2. Fiziksel Koşullar………....6

2.1 Elektromanyetik Spektrum……….…7

2.2 Atmosfer Etkisi………...8

2.3Yutulma………...…..….10

2.4 Geçirgenlik………...…11

2.5 Atmosferik Pencere………...…...12

3. Madencilikte Uzaktan Algılama………..13

4. Sonuçlar………...20

Kaynaklar……….………...21

(3)

3

1. GİRİŞ

İnsanoğlu bir nesneyi tanımlamak istediğinde öncelikle nesneyi görür, şekli ve büyüklüğü hakkında ön bilgi toplar, ardından eğer daha önce nesne konusunda bilgilendirilmişse;

bilgileri ile gözlemlerini karşılaştırır, eğer nesne ona ulaşabileceği bir uzaklıkta ise dokunarak, vb., diğer duyu organlarını kullanarak nesne hakkında daha kesin bilgiye sahip olur. Aslında bu eylemler dizgesi farklı algılama türlerinden oluşur.

Şekil 1: Hava Fotoğraf Çekimi

1909 yılında Wilbur Wright tarafından bir uçak kullanılarak ilk defa sıralar halinde Hava Fotoğrafı çekimi ile başlayan uzaktan algılama, 1957 yılında SPUTNIK-1 ile başlayan Uzay Çağı, 1972 yılında LANDSAT uydusunun fırlatılması ile devam etmiş ve günümüze dek uzanmıştır. Günümüzdeki gelişmeler ise kelimenin tam anlamı ile baş döndürücüdür.

Uzaktan algılamanın ilk kullanım alanı askeri amaçlı olmuştur. Daha sonra uzaktan algılama uydularının da fırlatılması ile askeri amaçların yanı sıra yeryüzü hakkında bilgi toplama amacı da ortaya çıkmıştır. Özellikle bitkilerin gelişiminin izlenmesi, metereolojik gözlemlerin yapılması ve su kaynaklarının belirlenmesi, doğal felaketlerin izlenmesi gibi incelemeler uzaktan algılama teknolojisi kullanılarak yapılmaya başlanılmıştır.

(4)

4

Dünyadaki doğal kaynakların hızla artan nüfus ile birlikte azalması; çevre kirliliği, beslenme, yeni yerleşim alanlarının bulunması, kaynakların etkin bir şekilde kullanılması gibi sorunları gündeme getirmiştir. Uzaydan yapılan gözlemlerle yani uydu görüntüleri ile yeryüzü küresel bir ölçekte gözlenebildiğinden, söz konusu sorunların çözümlenebilmesine yönelik güncel, ekonomik ve hızlı veri elde edilebilmektedir.

Uzaktan algılamanın yararlarını kısaca özetlemek gerekirse:

• Tarımsal alanların ve bu alanlardaki değişimlerin geniş mekanlarda belirlenmesine olanak sağlar.

• Kentsel alanların belirlenmesine olanak sağlar.

• Jeolojij, jeomorfolojik ve yer yapısı hakkında bilgi edinilmesini sağlar.

• Özellikle 3. Dünya ülkelerinde uygulandığı üzere topografik haritaların ve sayısal arazi modellerinin oluşturulmasına olanak sağlar,

• Bölgesel ısı ölçümlerinde kullanılır.

• Denizlerin ve buzulların gelişimlerinin incelenmesinde kullanılır.

• Okyanuslardaki rüzgar hızının ve yönünün belirlenmesinde kullanılır.

• Hava tahminlerinde kullanılır.

• Orman alanlarında hastalıklı ağaç gruplarının saptanmasında kullnılır.

• Diğer gezegenlerin haritalanmasında kullanılır.

• Şehir ve bölge planlamasında kullanılır.

(5)

5

Şekil 2: Uzaktan Algılama İş akışı .

(6)

6

Uzaktan algılamanın maliyet açısından irdelenmesi aşağıdaki şekilde verilmiştir [5].

Şekil 3: Uzaktan Algılamanın Maliyet Açısından İrdelenmesi

2.

FİZİKSEL KOŞULLAR

Uzaktan Algılama Sistemlerine Kısa Bir Bakış

Uzaktan algılamada bilgi araştırılan objeden (yeryüzü veya atmosfer) algılayıcıya elektro manyetik enerji yayılımı ile taşınır. Şekil uzaktan algılama sistemlerinin temellerini göstermektedir.

Şekil 4: Uzaktan Algılamanın İşleyişi

(7)

7

Doğal bir kaynaktan (güneş)elektromanyetik enerji yayılır (1) ve yeryüzü tarafından yansıtılan elektromanyetik enerji yeryüzüne ait bilgiyi bir uzaktan algılama platformuna yerleştirilmiş algılayıcıya(uydu veya uçak) taşır (2) .

• Ya da yeryüzeyi ve objeler elektromanyetik enerji yayarlar (3) , böylelikle yeryüzüne ait bilgiler algılayıcıya taşınır.

• Bir uçak veya uydu, yeryüzüne elektromanyetik enerji yayar (4) , Bu enerji yeryüzü tarafından yansıtılır ve bilgileri algılayıcıya taşır (5) .

1,2 deki temellere sahip algılayıcı sistemlere pasif sistemler , 3 deki sisteme sahip algılayıcılara ise aktif sistemler adı verilir.

2.1 Elektromanyetik Spektrum

Uzaktan algılamada elektromanyetik dalgaları “elektromanyetik spektrum” daki dalga boyları yeri ile sınıflandırmak en genel şekildir. Spektrum boyunca dalga boyunu ölçmede kullanılan birim”mikrometre=mikron” olup 1 mikron 1x10 - 6 m . ye karşılık gelir. Tabloda elektromanyetik spektrumun dalga boyları verilmiştir.

Şekil 5: Frekans Aralıkları ve Dalga Boyu

(8)

8

Şekil 6: Frekans Aralıkları ve Dalga Boyu

Elektomanyetik spektrumda görünür bölge daha önce de değinildiği gibi son derece küçüktür.

İnsan gözünün spektral duyarlılığı sadece 0.4-0.7 µ a kadar olan dalga boyları arasında uzanır. “Mavi” renk 0.4-0.5 µ ; “Yeşil” 0.5-0.6 µ ;“Kırmızı” 0.6-0.7 µ alanı kaplar.

Morötesi(ultraviyole) enerji görülebilen spektral bölgenin en kısa dalga boyu tarafındadır.

Görülebilen bölgenin uzun dalgaboyu ise “yansıyan kızılötesi(IR)” dalgalarıdır. Bu dalgaların uzun dalga tarafı “termal kızılötesi” enerjidir. 1mm. Den 1 m . ye kadar olan daha uzun dalga boylarında spektrumun “mikrodalga” boyu gelir.

2.2 Atmosfer Etkisi

Şekil 7: Atmosferin Fiziksel Etkileri

(9)

9

Yeryüzüne gelen güneş enerjisi atmosfer tarafından yutulma, saçınma, dağıtılma ve yansıtılma gibi fiziksel etkilere uğrarlar. Atmosferik yutulma(soğurulma) atmosferi meydana getiren bileşenlerin etkin enerjilerinin yutulması ile sonuçlanır. En etkin yutucular su tanecikleri, karbondioksitve ozondur. Atmosferik pencereler atmosferin kısmi olarak geçirebildiği enerjinin dalga boyu genişlikleridir.

Şekil 8: Güneş Enerjisinin Saçınımı

Atmosferdeki partiküllerin boyutları, elektromenyetik enerjinin atmosferde yayılımını etkilemektedir.

Şekil 9: Dalga Boyu ve Saçınım İlişkisi

Atmosfer farklı sıcaklıklara göre farklı dilimlere ayrılabilir:

Troposfer : Kutupla ekvator arasında yüksekliği 8-16 km dir.

Stratosfer : 50 km Ozon Mezosfer : 80 km Thermosfer : 250 km Eksosfer : 500 km ~ 750 km

Atmosferdeki gazlar farklı oranlrda olmak üzere yeryüzünden 80 km. yüksekte yer alırlar.

Ozon alçak stratosferde konsantre halde bulunur. Bunun dışında troposferde su buharı

(10)

10

bulunur. Karbondioksit atmosferdeki temel gazlardan biridir. Yaşadığımız yüzyılda fosil kaynaklı yakıtların tüketimi ile artmıştır.

Saçınım görüntü kalitesini etkileyen faktörlerden biridir. Saçınımdan kaynaklanan gürültü görüntünün kontrastını doğrudan etkiler.

Şekil 10: Saçınım

2.3

Yutulma

Aşağıdaki şekil farklı dalga boylarında atmosferdeki yutulmayı göstermektedir. Burada atmosferdeki farklı yüksekliklere göre verilen dalga boyunun ½ si nin atmosferin yukarı katmanlarında yutulduğu varsayılmıştır. Pencerede yarı yutulum yüksekliği çok küçük olan alanlar gösterilmiştir.

(11)

11

Şekil 11: Yarı Emilim ile Dalga Boyu Arasındaki İlişki

Atmosfer (78%), O2 (21%), CO2, H2O, CO, SO2, vb. bileşenlerden oluşmuştur. Kimyasal elementler farklı spektral özelliklere sahiptir, yine objelerin yapısal özelliklerine göre farklı yoğunluklara da sahiptirler. Sonuç olarak atmosfer çeşitli atmosferik gazların atmosferde farklı yutulum özellikleri sözkonusudur. Aşağıdaki şekilde CO2, H2O, O2, O3 nin yutulum dalga boyları gösterilmiştir.

Şekil 12: Yutulan Dalga Boyları

2.4 Geçirgenlik

Atmosferde saçınan ve yutulan enerjinin bir kısmı da geçirilir.

Geçirgenlik=Geçirilen Enerji/Gelen Enerji

(12)

12 H2O atmosferde çok değişkendir.

CO2 ise mevsimsel olarak değişir.

Bundan dolayı H2O ve CO2 nin yutulumunun belirlenmesi çok güçtür.

2.5 Atmosferik Pencere

Atmosferik pencere atmosferdeki geçireliben dalga boylarını gösterir.

Uzaktan algılamada atmsoferde ki yutulma nedeni sadece belirli dalga boylarında algılama yapılabilir. Böylelikle tasarımcılar algılayıcıları söz konusu kısıtlamaları göz önünde bulundurarak tasarlarlar.

Şekil 13: Atmosferik Geçirgenlik

(13)

13

3 MADENCİLİKTE UZAKTAN ALGILAMA

Günümüzde jeoloji, meteoroloji, ziraat, şehircilik, oşinografi, çevre, haritacılık ve askeri amaçlı çalışmalar için kullanılan uzaktan algılama teknikleri, bunların yanı sıra maden arama çalışmalarında da yoğun olarak kullanılmaktadır.

Uzaktan Algılamanın Maden Aramalarında Kullanımı

Görüntüler, maden arama çalışmalarında maden yataklarının yoğunlaştığı yerler olan fayların- kırıkların ve genel olarak jeolojinin haritalanmasında ve tayfsal imzalarından yararlanılarak mineral zenginleşmesine sahip kayaların belirlenmesinde kullanılır.

Kayaçların ve içerisinde yer alan minerallerin belirli bir yansıma değeri vardır. Bu yansıma değeri o mineral ya da kayacın tayfsal imzası olarak nitelendirilir. Kayaç ya da mineral, belirli dalga boyundaki elektromanyetik enerjiyi soğurur ya da yansıtır. Buna göre aranacak madenin tayfsal özelliğine göre görüntü ve bant seçimi yapılır ve madenin yoğunlaştığı yerler belirlenmeye çalışılır.

Görüntü işleme sürecinde öncelikle atmosferik gürültüler filtrelenir ve gerekli geometrik düzeltmeler yapılarak görüntü işlenmeye hazır hale getirilir. Sonrasında çeşitli kontrast uygulamaları, filtreleme ve renkli görüntü oluşturma teknikleri kullanılarak görüntü zenginleştirilir. Son aşama ise bant oranlaması, birincil bileşen analizi ve görüntü sınıflama yöntemleri gibi tekniklerin kullanılmasıyla görüntüden bilgi çıkartılmasıdır.

Maden arama çalışmalarında ihtiyaca göre çeşitli uzaktan algılama görüntüleri kullanılır.

Landsat görüntüleri yaygın kullanıma sahiptir ve buna internetten ücretsiz olarak ulaşmak mümkündür. Bu görüntüler geniş alan kapladıkları için bölgesel olarak büyük yapıların tanınmasında çok işe yarar. Özellikle hidrotermal alterasyon zonlarının belirlenmesinde sıklıkla kullanılır.

Aster ve Spot görüntüleri de Landsat görüntüleri kadar yaygın kullanılmaktadır. Daha yüksek çözünürlüğe sahip olmaları ve farklı tayfsal bant aralıkları nedeniyle ihtiyaca göre tercih edilmektedirler. Bu sistemlerle detaylı mineral haritalaması yapılabilmektedir. Ayrıca bu uydu görüntüleri üç boyutlu görüntü oluşturmayı sağlayan stereoskopik özelliğe sahiptir.

Ikonos ve Quickbird uydu görüntüleri çok yüksek çözünürlüğe sahiptirler. Bir görüntü daha küçük bir alanı kapsar fakat mekansal çözünürlük diğer sistemlere göre daha fazladır. Bu görüntüler de gerekli görüldüğünde maden arama çalışmalarında kullanılabilir ve stereoskopik özelliğe sahiptir.

(14)

14

Hiperspektral görüntüler çok fazla banta sahiptir. NASA'nın, uçağa monte edilmiş AVIRIS algılayıcısının görüntüleri 224 bant içerir. AVIRIS görüntü şeritleri 10,5 km genişliğe sahiptir. Hiperspektral görüntülerle, diğer görüntülerde belirlenemeyen yansıma değerlerine sahip mineraller çok detaylı olarak ayırt edilebilir. Günümüzde maden arama çalışmalarında sıklıkla hiperspektral görüntülerden yararlanılmaktadır.

Uzaktan algılama, uygun şekilde kullanıldığında, arama yapan yerbilimcilerin elinde, gelişen teknolojiyle birlikte değeri sürekli artan bir araçtır. Maden arama çalışmalarında uzaktan algılama tekniklerinin kullanılması, arama faaliyetlerinin hızlanmasını ve daha düşük maliyetlerle arama yapılmasını mümkün kılmaktadır.

Madencilikte Uzaktan Algılama Uygulamasına Bir Örnek

Madencilikte uzaktan algılama ile alakalı Zonguldak ilinde gerçekleştirilen İllegal Madencilik Faaliyetlerinin Dınsar İle Belirlenmesi konusundan bahsedilecektir.

Zonguldak Türkiye’nin en büyük taşkömürü üretim merkezidir. Havzada taşkömürü üretimi 1848 yılından itibaren aralıksız devam etmektedir. Günümüzde taşkömürü üretim yetkisi Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’na aittir. Ancak TTK 1990’lı yıllardan itibaren bazı bölgelerde “rödevans” adı altında bazı özel şirketlere de kömür çıkarma yetkisi tanımıştır. Bu tip kömür üretim sahaları “rödevanslı sahalar” olarak tanımlanmaktadır. Resmi rakamlara göre, havzadan yılda yaklaşık 3 milyon ton taşkömürü çıkarılmaktadır. 150 yıllık süreçte toplam üretim 400 milyon tonun üzerine çıkmıştır. Bununla birlikte bölgede özellikle rödevanslı sahalar içerisinde çok sayıda kaçak ocakta faaliyet gösterilmektedir. Ülkedeki olumsuz ekonomik gelişmelere bağlı olarak bu ocakların sayısı her geçen gün daha artmaktadır. Kaçak üretimlerin varlığı TTK’yı ekonomik zarara uğratmanın yanı sıra kentteki can ve mal güvenliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Topoğrafyanın bozuk ve yoğun ormanlık olması nedeniyle, bu tür faaliyetlerin tespiti ve engellenmesi yönünde etkin bir denetim de mümkün olamamaktadır. Bu çalışmada, kaçak madencilik faaliyetlerinin izlenmesine yönelik Uzay Bazlı Diferansiyel InSAR (DIn- SAR) tekniğine dayalı pilot bir çalışma gerçekleştirilmektedir. Bölgenin yoğun ormanlık olması göz önünde bulundurularak, pilot çalışmanın bitki örtüsüne geçip zeminden yansıma sağlayabilen L-Bant verisiyle gerçekleştirilmesine karar kılınmıştır. Bu nedenle, çalışmada JERS-1 uydusunun arşiv ve PALSAR uydusunun güncel alınmış görüntülerinden yararlanılmıştır. Sonuçlar yersel ve uydu tabanlı optik kamera görüntüleri ile karşılaştırılmıştır.

(15)

15 Madencilik Kaynaklı Tasman Etkileri

Yeraltı kömür madenciliği yerkabuğunun kırılabilir üst katmanında gerçekleştirilir. Bu katman milyonlarca yılda oluşan son derece hassas bir stabiliteye sahiptir. Madencilik aktiviteleri sırasında büyük miktarda kütlelerin maden damarlarından alınarak yer üstüne çıkarılması yer altında büyük boşlukların meydana gelmesine neden olur.

Böylece hassas denge zarar görür ve kömür damarından yeryüzüne doğru tasman adı verilen yavaş bir hareket tetiklenir (Shadbold, 1977) (Şekil 14).

Kömür damarının bulunduğu yükseklikte meydana gelen tasman yukarı doğru yayılarak yeryüzünde çok daha geniş bir alanı etkiler. Tasman etkisi altında kalan yüzey alanın genişliği ve bu alandaki tasman miktarı, yüzey ve tasman oluşum merkezi arasındaki jeolojik yapıya ve üretim panosunun, derinlik, genişlik, uzunluk, kalınlık ve eğim açısı gibi geometrik özellikleri bağlıdır (Shadbold, 1977). Çoğu durumda tasman gelişimi görsel olarak algılanamaz, ancak GPS, Diferansiyel InSAR vb. jeodezik yöntemlerle tespit edilebilir.

Şekil 14: Madencilik Kaynaklı Tasman Oluşumu

(16)

16 JERS-1 ve PALSAR Verisi ile Veri İşleme

Yukarıda da ifade edildiği gibi, Zonguldak yoğun ormanlık bir havzadır. Böyle bir ortamda, en doğru seçim L-Bant InSAR verisi kullanmak olacaktır. Çünkü LBanttaki mikrodalgalar bitki örtüsünü aşarak yeryüzeyinden yansıma sağlayabilmektedirler. Bu nedenle pilot çalışmada L-Bant JERS-1 SAR veri arşivinden yararlanılmasına ve ayrıca yeni PALSAR görüntülerinin alınmasına karar verilmiştir.

JERS-1 uydusunun görevi 1998 yılında sona erdiğinden 19 Eylül ve 20 Mayıs 1995 tarihlerinde alınmış iki SAR görüntüsü bu çalışma için Master and Slave görüntü olarak kullanılmıştır. Her iki görüntü arasındaki zaman aralığı 132 gündür.

Bu görüntülerin karşılaştırılması sonucu;

noise def

topo atm

orbit    

    

(1)

eşitliğiyle ifade edilen faz anomalileri elde edilmiştir. Burada, orbit iki görüntünün alındığı yörünge faklarından kaynaklanan faz anomali, topotopoğrafik bileşen, atm atmosferik gecikme bileşeni, noise gürültü anomali ve defyüzey deformasyonundan kaynaklanan faz anomali bileşenidir (Hanssen, 2001, Deguchi, 2006).

noise def topo atm

orbit    ve

 , , , InSAR değerlendirme sürecinde elemine edilirler ve geriye deformasyon faz anomali bileşeni def kalır. InSAR değerlendirme sürecinin şematik bir gösterimi Şekil 15’de sunulmaktadır.

(17)

17

Şekil 15: InSar Sürecinin Şematik Anlatımı

Şekil 16 : JERS-1’den elde edilen deformasyon anomalileri.

JERS-1 SAR verisinin işlenmesi sonucu Zonguldak havzasının 5 değişik bölgesinde anlamlı deformasyon anomalileri saptanmıştır (Şekil 16). Bunlardan biri Kozlu bölgesine, biri Karadon bölgesine ve diğer üçü Üzülmez bölgesine denk düşmektedir.

En büyük deformasyon 20.4 cm ile Kozlu bölgesinde elde edilmiştir. Üzülmez ve Karadon’da 13 cm’ye ulaşan yüzey deformasyonları söz konusudur. Zonguldak topoğrafyası çok eğimli olduğundan bölgede yağışa bağlı ani heyelanlar gözlenebilmektedir. Bu nedenle elde edilen deformasyonların peşinen madencilik kaynaklı deformasyonlar oldukları söylenemez. Bunun için, TTK’nın maden imalat planları arşivinden, deformasyon saptanan bölgelerde yasal maden üretimlerinin varlığı araştırılmıştır.

Araştırma sonucunda 1995 yılında Kozlu Uzulmez ve Karadon’daki deformasyon alanlarının altında yasal üretim ocaklarının varlığı tespit edilmiştir (Şekil 17). Ancak,

(18)

18

2005 yılından sonra alımı yapılan PALSAR görüntüleri ile gerçekleştirilen analizlerde yasal maden üretim alanları dışında özellikle Üzülmez ve Karadon işletmeleri arasındaki denetimsiz ve ormanlık alan içerisinde de çok sayıda anomali belirlenmiştir (Şekil 18). Belirlenen bu anomalilerin geliştiği alanlar PALSAR görüntüleri ile aynı tarihli Quickbird pasif uydu görüntüleri ile karşılaştırılmıştır (Şekil 19). Ayrıca saha araştırmalarından bazı yasadışı maden ocaklarının varlığı tespit edilmiştir. (Şekil 20). Diferansiyel InSAR tekniğinin yüzey deformasyonlarını izlemekte son derece kullanışlı bir yöntem olduğu bir gerçektir.

Şekil 17: JERS-1 arşiv görüntülerinden analizler ile elde edilen yüzey deformasyonları ve yasal maden üretim alanları ilişkisi.

Şekil 18: PALSAR görüntülerinden 2005 sonrası tespit edilen yüzey anomalileri.

(19)

19

Şekil 19: PALSAR ve QuickBird görüntülerinden yasal olmayan maden alanlarının karşılaştırılması.

Şekil 20: Yasal olmayan üretim alanlarına ilişkin QuickBird uydu görüntüsü ve eşleniği sahadan çekilmiş fotoğraf.

(20)

20

4 SONUÇLAR

Yeraltı madencilik çalışmaları da yer yüzeyinde tasman etkilerine neden olduğundan DInSAR tekniğiyle tespit edilebilirler. Bu bağlamda, söz konusu yöntemle kaçak aktivitelerin gerçekleştirildiği alanların saptanması olasılık dahilindedir. Böylece kaçak üretimlerle çok daha etkin bir şekilde baş etmek mümkün olabilir. Bu çalışma, yöntemin bu konudaki etkinliğini göstermek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gelecekte çalışma, TTK’nın işbirliğine bağlı olarak sürdürülebilecektir. Yanı sıra Çevre ve Orman Bakanlığının 14 aralık 2007 tarih ve 26730 sayılı “Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliği”nin 10. Maddesi kapsamındaki f ve g fıkralarında belirtilen

“Yeraltı işletmelerinin neden olduğu ya da olması beklenen tasman etki alanlarında, herhangi bir yapılaşmaya izin verilmez. Bu alanlarda çökmenin etkilerinin önemsenmeyecek boyutlara indiği uzmanlarca hazırlanacak jeolojikjeoteknik etüt raporları ile saptandıktan sonra Afet İşleri Genel Müdürlüğünün onayı alınarak sınırlama kaldırılır.”, “Yeraltı işlemlerinin neden olabileceği ve jeolojikjeoteknik etüt sonucunda jeolojik risk oluşturmadığı belirlenen yüzey yarıkları yaban hayatına zarar vermeyecek şekilde sürekli denetim altında bulundurulur”

ibaresi kapsamında, yasadışı madencilik uygulamalarının CBS’ye dayalı olarak DInSAR tekniği ile sürekli denetim altında tutulması söz konusu olabileceği bu çalışma ile kanıtlanmıştır.

(21)

21

KAYNAKLAR

[1] SESİÖREN A., Uzaktan Algılamada Temel Kavramlar, 1998

[2] ÖNDER M., Uydu Görüntülerinden -Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemine Temel Oluşturacak Nitelikte Topografik Harita Üretimine Yönelik Analiz ve Öneriler, YTÜ FBE, Doktora Tezi, 1997

[3] K.Kraus, Fernerkundung, Band1, ISBN 3-427-78661-7

[4] http://www.cnr.berkeley.edu/~gong/textbook/chapter2/html/sect24.htm [5] http://www.cas.sc.edu/geog/rslab/751/index.html

[6] İNCE K., Uzaktan Algılama Yöntemiyle Karbon Depolama Miktarının Belirlenmesi (Artvin Örnegi) KTÜ FBE, Yüksek Lisans Tezi, 2011

[7] KOCAL, A., DÜZGÜN, H. S. and KARPUZ, C. (2007) 'An accuracy assessment methodology for the remotely sensed discontinuities: a case study in Andesite Quarry area, Turkey', International Journal of Remote Sensing, 28:17, 3915 – 3936

[8] ERENER A., DÜZGÜN H.Ş., A methodology for land use change detection of high resolution pan images based on texture analysis

[9] AYHAN E.,KARSLI F., TUNÇ E. ,Uzaktan, Algılanmış Görüntülerde Sınıflandırma ve Analiz

[10] Erener, A., Düzgün, HSB., Prediction of Population in Urban Areas by Using High Resolution Satellite Images

[11] ÖZBALMUMCU, M., Sayısal (digital) Fotogrametri ve Sayısal Fotogrametrik Stereo Çalışma İstasyonları

[12] ARANOF, S. 2005. Remote Sensing for GIS Managers, ESRI Press, California, USA [13] RENCZ A.N. 1999. Remote sensing for the earth sciences. Manual of remote sensing.

John Wiley and Sons. 3rd Edition, Volume 3, USA.

[14] USTIN S.L. 2004. Remote sensing for natural resource management and environmental monitoring. Manual of remote sensing. John Wiley and Sons. 3rd Edition, Volume 4,

USA.

(22)

22

[15] VERBYLA, D.L. 1995. Satellite remote sensing of natural resources.CRC Press LLC,USA.

[16] FUSSEL, J., RUNDQUIST, D., HARRINGTON, J.A., 1986. “On Defining Remote Sensing”, Photogrammetric Engineering and Remote Sensing, Vol. 52, No. 9, pp. 1507-1511.

[17] HOLZ R. K, 1973. The Surveillant Science Remote Sensing of the Environment, Houghton Miffling Co. Boston.

[18] LILLESAND, T.M, KIEFER, R.W., 2000. Remote Sensing and Image Interpretation, John Wiley and Sons. Inc., USA

[19] CAMPELL, J.B., 2008. Introduction to Remote Sensing, Fourth Ed., The Guilford Press, New York, USA.

[20] İllegal Madencilik Faaliyetlerinin Dınsar İle Belirlenmesi,. KUTOĞLU H.Ş., AKÇIN H., KEMALDERE H., DEGUCHIi T., KATO M.

Referanslar

Benzer Belgeler

24. 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnameye göre; “Yüksek Fen Kurulu” üyeleri ile

C) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı D) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği E) Özel Kalem Müdürlüğü.. Kamu tüzel kişiliğe sahip bir kuruluştur. Devlet

• Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri gösteren kurum, kuruluş ve işletmelerden kaynaklanan tehlikeli atıkların üretildikleri yerlerde ayrı toplanması, geçici

Ayrıca hava kirliliğine neden olan kaynaklarda (ısınma, sanayi, trafik) gerekli önlemlerin alınarak hava kalitesinin korunması kapsamında Çevre ve Şehircilik

Mevcut Anayasa'da, "Herkes, sa ğlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" biçiminde sağlıklı bir çevrede yaşama hakkından söz edilirken, yeni

MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Maliye Bakanlığınca” ibaresi “Hazine ve Maliye Bakanlığınca” olarak

Türk ve dünya denizciliğine önemli katkılar sağlamış olan Pîrî Reis’in 1513 yılında çizdiği dünya haritası, günümüzde halen sırrı çözülememiş bir bilinmeyen

Bu çalışma sırasında manuel olarak düzeltme yapmak gereken başlıca alanlar; kentsel yapılar, Karşıyaka İlçesi’nin bir kısmınında uydu görüntüsün