• Sonuç bulunamadı

Marka, Tasarım ve Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin Anayasaya Aykırılığı Sorunu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Marka, Tasarım ve Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin Anayasaya Aykırılığı Sorunu"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Barosu Dergisi • Yıl: 65 • Sayı: 2 • Bahar 2007 • 149-157

Marka, Tasarım

Marka, Tasarım Marka, Tasarım

Marka, Tasarım vvvve Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin e Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin e Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin e Patent Hakkına Tecavüz Suçlarına Đlişkin Hükümlerin An

An

An Anaaaayasaya Aykırılığı Sorunu yasaya Aykırılığı Sorunu yasaya Aykırılığı Sorunu yasaya Aykırılığı Sorunu

Türkay Alıca*

IIII---- GşRşCGşRşCGşRşCGşRşC*

Türkiye’de modern anlamda sınaî mülkiyet sis- teminin uygulamaya geçmesi TRIPS anlaşması ve bu anlaşmaya uyum sürecini hızlandıran Türki- ye-AB arasındaki OKK’nın1 kabulü ile gerçekleş- miştir. 6 Mart 1995 tarihinde kabul edilen ve 01.

01.1996 tarihinde yürürlüŞe giren OKK’nın, “Ya- saların Yakınlaştırılması” başlıŞını taşıyan IV.

Kısmının I. Bölümü “Fikrî ve Sınaî Mülkiyetin Korunması’na” ayrılmıştır.

Bu çerçevede, 1995 yılında, sınaî mülkiyet içinde önemli yer tutan marka ve patente ilişkin mevzu- at uluslar arası gelişmelere uyum amacıyla ta- mamen yenilenmiş, tasarım yönünden ise ilk kez düzenlemeye gidilmiştir. Böylece sınaî mülkiyet alanında yasal alt yapı, günün ihtiyaçlarını karşı- layacak şekilde gözden geçirilmiş ve Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK, Endüstri- yel Tasarımların Korunması Hakkında 554 sayılı KHK ve Patent Haklarının Korunması Hakkında 551 sayılı KHK 27.06.1995 tarihli Resmi Gazete- de yayımlanarak aynı gün yürürlüŞe girmiştir2. Oluşturulan sınaî mülkiyet sistemi ve tanınan haklara ayrıca cezai koruma saŞlamak amacıyla 03.11.1995 tarih ve 4128 sayılı kanun ile anılan her bir Kararnameye ceza hükümleri eklenmiştir.

* Yargıç, Ankara Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi

1 Kararın orijinal şngilizce metni için bkz http://www.

deltur.cec.eu.int/_webpub/documents/gb%20ortaklık%

20konseyi%20kararı.pdf (14.04.2007) Kararın çevrisi için bkz http://www.deltur.cec.eu.int/i-gumruk1.html (14.04.2007)

2 27.06.1995 gün ve 22326 sayılı Resmi Gazete.

Ne var ki, bu düzenleme sonrası marka, tasarım ve patent hakkının ihlali suçlarına ilişkin hü- kümlerin Anayasaya aykırılıŞı önemli bir hukuki sorun olarak tartışma konusu olagelmiştir. 4128 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile 556 sayılı Markala- rın Korunması Hakkında KHK’ye eklenen 61/A-c hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 02.03.2004 gün ve 2002/92 esas, 2004/25 karar sayılı kararı3 ile denetimden geçmiş, ancak anayasaya aykırılık iddiası yerinde bulunmayarak reddedilmiştir.

DiŞer taraftan itiraza konu olayda uygulanması söz konusu olan aynı KHK’nin 61/d bendinin ip- tali yönüne gidilmiştir. Bununla birlikte, aşaŞıda açıklanmaya çalışılacaŞı üzere, sorunun çözüme kavuştuŞunu söylemek olanaklı deŞildir. Bu ne- denle çalışmamızda marka, tasarım ve patent hakkının ihlali suçlarına ilişkin hükümlerin ana- yasaya aykırılıŞı sorununun incelenmesinde yarar görülmüştür.

IIII

IIII---- Marka, Tasarım ve Patent Hakkının şhlali Su Marka, Tasarım ve Patent Hakkının şhlali Su Marka, Tasarım ve Patent Hakkının şhlali Su Marka, Tasarım ve Patent Hakkının şhlali Suç-ç-ç-ç- larında Tipiklik Unsuru

larında Tipiklik Unsuru larında Tipiklik Unsuru larında Tipiklik Unsuru

Tipiklik ya da yasallık unsurunun varlıŞı yasa ko- yucu tarafından bir eylemin suç olarak düzen- lenmesini ifade eder4. Marka, tasarım ve patent hakkının ihlali suçlarının tipiklik unsurunu, 5194 sayılı Yasa ile deŞişik sırasıyla 556 sayılı KHK’nin 61/A-c, 554 sayılı KHK’nin 48/A-c ve 551 sayılı KHK’nin 73/A-c madde ve bentleri oluşturmak-

3 Karar 14.05.2004 gün ve 25462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

4 Bu konuda bkz. DÖNMEZER, Sulhi-ERMAN, Sahir: Ce- za Hukuku, Genel Kısım, cilt I, sekizinci bası, Filiz Kita- pevi, şstanbul, sh.414-418.

(2)

tadır. Ancak suçun unsurlarının yasa ile düzen- lenmesini ifade eden bu unsur yönünden huku- kumuzdaki düzenlemeler bazı sorunlar içermek- tedir.

Konuyu somutlaştırmak bakımından örnek ver- mek gerekirse, marka hakkına tecavüz suçuna i- lişkin 556 sayılı KHK’nin 22.06.2004 gün ve 5194 sayılı kanunla deŞişik 61/A-c hükmü şu şe- kildedir: “61 inci maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına veya yirmiyedimilyar liradan kırk- altımilyar liraya kadar adli para5 cezasına veya her ikisine, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az ol- mamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaret- ten men edilmelerine, hükmolunur.” 556 sayılı KHK’in 61. maddesi ‘Marka Hakkına Tecavüz Sa- yılan Fiiller’ başlıŞını taşır6. Madde, hukuken marka hakkına tecavüz sayılan eylemleri düzen- lemiş bulunmaktadır. Tasarım ve patent hakkına tecavüz suçlarını düzenleyen hükümler de atıfta

5 Maddedeki ‘aŞır para’ cezası 04.11.2004 tarih ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Cekli Hakkında Kanun’un 5. maddesi ile ‘adli para’ ceza- sına dönüştürülmüştür.

6 “Madde 61 - AşaŞıda yazılı fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:

a) 9 uncu maddenin ihlali,

b) Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,

c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiŞini bildiŞi veya bilmesi gerektiŞi halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, daŞıtmak veya bir baş- ka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak, d) Marka sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yo- luyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devir etmek, (Bu bend Anayasa Mahke- mesinin 02.03.2004 tarih ve 2002/92 esas ve 2004/25 karar sayılı kararı ile Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. şptal kararı 14.05.2005 tarihinde yürürlüŞe girmiştir.)

e) (a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yar- dım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şart- larda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştır- mak,

f) Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir mar- kayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden a- lındıŞını veya nasıl saŞlandıŞını bildirmekten kaçın- mak.”

bulunulan KHK maddesinin numarası dışında aynı şekilde kaleme alınmış bulunmaktadır.

Ancak bu düzenleme biçiminin Anayasa’nın 2.

maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin

“hukuk devleti” olma niteliŞi ile suç ve cezalara ilişkin ilkeleri düzenleyen 38. maddesindeki, “ce- za ve ceza yerine geçen tedbirler kanunla konu- lur” ve son olarak 91. maddesinde yer alan, “te- mel hak ve özgürlüklerin KHK ile düzenleneme- yeceŞi ilkesiyle” baŞdaştıŞını söylemek mümkün deŞildir.

III III

IIIIII---- Konuya şlişkin Anayasa Mahkemesi Konuya şlişkin Anayasa Mahkemesi Konuya şlişkin Anayasa Mahkemesi Konuya şlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı Kararı Kararı Kararı Bergama Asliye Ceza Mahkemesi’nin özetle “556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. mad- desinin (d) bendi ile buna dayalı olarak 4128 sa- yılı Kanun’la deŞişik 61/A-c maddesinin Anaya- sa’nın 7-13-33-38-64 ve 91. maddelerine aykırı olduŞu” gerekçesi ile yaptıŞı 17.04.2002 tarihli başvuru Anayasa Mahkemesi’nin 02.03.2004 günlü kararı ile sonuçlandırılmıştır7.

Mahkeme öncelikle incelemenin sınırlarını belir- lemiştir. Buna göre, 61/A-c madde ve bendinin esasına ilişkin incelemenin, somut olayda dava- nın, 61. maddenin (d) bendinde belirtilen eyleme ilişkin bulunması nedeniyle anılan son hüküm yönünden ve sınırlı olarak yapıldıŞı vurgulanmış- tır8.

7 Anayasa Mahkemesi’nin 02.03.2004 gün ve 2002/92 esas ve 2004/25 karar sayılı kararı. Karar için bkz http://

www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/şPTALşTşRAZ/

K2004/K2004-25htm(14.04.2007).

8 Gerekçenin incelemenin sınırlandırılmasına ilişkin bö- lümü şu şekildedir: Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı A- nayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, Anayasa Mah- kemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yo- luna başvuran mahkemenin bakmakta olduŞu davada uygulayacaŞı yasa kuralları ile sınırlı tutulmuştur. ştiraz yoluna başvuran Mahkeme 24.6.1995 günlü, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Ka- rarname’nin 61. maddesinin (d) bendi ile 4128 sayılı Ya- sa’nın 5. maddesiyle eklenen 61/A maddesinin (c) ben- dinin Anayasa’ya aykırılıŞını ileri sürerek iptalini iste- mektedir. Ancak, davada uygulanacak olan 61/A madde- sinin (c) bendi, 61. maddede bentler halinde belirtilen eylemlerin tümü için geçerli ortak kural niteliŞi taşımak- tadır. Somut olayda dava, 61. maddenin (d) bendinde belirtilen eyleme ilişkin bulunduŞundan 61/A madde- nin (c) bendinin esasına ilişkin incelemenin 61. madde-

(3)

Anayasa aykırılık itirazının esasına yönelik ince- lemede ise, sonuç olarak “24.6.1995 günlü, 556 sayılı “Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61. maddesinin (d) bendinin Anayasa’ya aykırı olduŞuna ve iptaline oyçokluŞuyla, 4128 sayılı Yasa ile eklenen 61/A maddesinin (c) bendinin, 61. maddenin (d) ben- di yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıŞına ve iti- razın reddine oybirliŞiyle” karar vermiştir.

Mahkeme ayrıca 61. maddenin iptal edilen (d) bendinin doŞuracaŞı hukuksal boşluŞu kamu düzenini tehdit edici nitelikte gördüŞünden, ip- tal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayım- lanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüŞe girmesine hükmetmiştir. Ne var ki, anılan bu sü- re 14.05.2005 tarihinde dolduŞu halde yasama organı tarafından iptal edilen hükmün yerini al- mak üzere herhangi bir düzenleme yapılmamış- tır.

KHK’nin 61. maddenin (d) bendinin iptaline yö- nelik gerekçede özetle, suç ve cezalara ilişkin e- sasları düzenleyen 38. maddenin Anayasa’nın i- kinci kısmının ikinci bölümünde yer aldıŞı, bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde ka- rarname ile yapılamayacaŞı, bu nedenle anılan bendin Anayasa’nın 91. maddesine aykırı olduŞu belirtilmiştir. KHK’nin 61/A-c madde ve bendi ise, 4128 sayılı Yasa ile eklendiŞinden Anaya- sa’nın cezaların yasa ile düzenlenmesine ilişkin 38. maddesine uygun bulunmuştur. Anayasa’da KHK’lerin yasayla deŞiştirilmesi veya bunlara madde eklenmesini engelleyen bir kuralın bu- lunmadıŞına vurgu yapılmıştır.

KHK’nin 61/d madde ve bendinin iptaline ilişkin karara katılmayan üyeler ise, “Yasa koyucunun,

‘61. maddede yazılı fiillerden birini işleyenler...’

sözcüklerine madde içinde yer vererek marka hakkına tecavüz ve suç sayılan fiilleri de ceza ön- gören madde içine aldıŞı, böylece hem suç sayı- lan fiilleri ve hem de bunlara ilişkin cezaları ka- nunla düzenleyerek, suç ve cezaların kanuniliŞi ilkesinin gereklerini yerine getirdiŞi… Tekrar- dan kaçınarak 61. maddeye gönderme yapmakla yetindiŞi… Öte yandan anılan fiillerde sonradan

nin itiraz konusu (d) bendi yönünden sınırlı olarak ya- pılması gerekir.”

KHK ile bir deŞişiklik yapılmasının farklı bir du- rum olduŞu, ancak böyle bir durumda suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırılıktan söz edilebi- leceŞi” yönünde görüş bildirmişlerdir.

IV IV

IVIV----Anayasa Aykırılık Sorununun şrdelenmesiAnayasa Aykırılık Sorununun şrdelenmesiAnayasa Aykırılık Sorununun şrdelenmesiAnayasa Aykırılık Sorununun şrdelenmesi Yukarıda özetlenmeye çalışılan karara raŞmen marka, tasarım ve patent hakkına tecavüz suçla- rına ilişkin düzenlemelerin Anayasa’ya aykırılıŞı sorunu çözüme kavuşmuş deŞildir. Anılan suçla- ra ilişkin davalarda taraflarca bu husus sıkça dile getirilmeye devam edilmektedir.

Konunun halen gündemde bulunması başlıca üç nedene dayanmaktadır. Bunlardan ilki, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine konu 556 sayılı KHK’

nin 61/A-c hükmünde 22.06.2004 gün ve 5194 sayılı Kanunun 16. maddesi ile yapılan deŞişiklik sonrasında aynı düzenleme biçiminin korunmuş olmasıdır.

BilindiŞi gibi 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152/son ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28/son madde ve fıkraları uyarınca “Anayasa Mahkemesinin işin esasına gi- rerek verdiŞi red kararının Resmi Gazete’de ya- yımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılıŞı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” Ancak Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra anılan hüküm deŞiştirildiŞinden, yeni düzenlemeye karşı Ana- yasaya aykırılık itirazının ileri sürülmesinin ola- naklı bulunduŞu kuşkusuzdur9. Başka bir deyişle on yıllık bekleme süresi önemini kaybetmiş bu- lunmaktadır.

şkinci neden aynı yöntemle kaleme alınan En- düstriyel Tasarımların Korunması Hakkında 554 Sayılı KHK’nin 48/A-c ve Patent Haklarının Ko- runması Hakkında 551 Sayılı KHK’nin 73/A-c madde ve bentlerinin10 henüz Anayasa Mahke-

9 Nitekim Ankara Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesi- nin 2004/307 esas sayılı dosyası üzerinden 5194 sayılı yasa ile deŞişik 556 sayılı KHK’nin 61/A-c madde ve bendi ile bu bent hükmündeki atıf dolayısıyla aynı KHK’nin 61. maddesinin (a) ve yine bu bent atfıyla 9.

maddesinin 1 ve 2. fıkralarının (b) bentleri aleyhine A- nayasa Mahkemesi’ne 20.10.2004 tarihinde itiraz başvu- rusunda bulunulmuştur.

10 Esasen bu husus CoŞrafi şşaretlerin Korunması Hakkın-

(4)

mesi’nin denetiminden geçmemiş olmasıdır11. Son olarak üçüncü neden ise anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile ceza hükmünü içeren 556 sayılı KHK’ye 4128 sayılı yasa ile eklenen 61/A-c madde ve bendinin iptaline yönelik istemin red edilerek bu hüküm ile atıfta bulunulan 61. mad- denin sadece (d) bendinin iptal edilmiş olması- dır. Zira atfa konu maddenin diŞer bentleri için de iptal gerekçesi halen geçerliliŞini korumakta- dır.

A AA

A---- Düzenlemelerin Hukuk Devleti şlkesine U Düzenlemelerin Hukuk Devleti şlkesine U Düzenlemelerin Hukuk Devleti şlkesine U Düzenlemelerin Hukuk Devleti şlkesine Uy-y-y-y- gunluŞu

gunluŞugunluŞu gunluŞu

2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın

“Cumhuriyetin Nitelikleri” başlıŞını taşıyan 2.

maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelik- leri arasında “Hukuk Devleti” ilkesini de saymış- tır. Bu ilke, Devletin her türlü eylem ve işlemle- rinde uyması gereken hukuk kurallarının olduŞu, böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliŞin ve güvencenin saŞlandıŞı bir toplum düzenini ifade eder12. Ancak hukuk devleti ilke- sinin hayata aktarılması bazı somut koşulların gerçekleştirilmesine baŞlıdır13.

da 555 sayılı KHK’nin 24/A-c maddesi için de geçerlidir.

Ancak bu çalışmada uygulaması daha çok olan marka, tasarım ve patent hakkının ihlaline ilişkin düzenlemeler üzerinde durulmuştur.

11 Ankara Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2004/579 esas sayılı dosyasında 31.01.2005 günlü baş- vuru ile 5194 sayılı yasayla deŞişik 554 sayılı KHK’nin 48/A-c ve 551 sayılı KHK’nin 73/A-c maddeleri aleyhine Anayasa’ya aykırılık itirazında bulunulmuştur.

12 şlkenin tanımı ve açıklaması için bkz. ÖZBUDUN, Er- gun: Türk Anayasa Hukuku, Gözden Geçirilmiş 7. baskı, Ankara 2002, sh.113 vd., SOYSAL, Mümtaz: 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gözden Geçirilmiş 10. Baskı, şstan- bul 1993, 158-159.

13 Yüksek Anayasa Mahkemesi ‘Hukuk Devleti’ ilkesinin tanımına da yer verdiŞi bir kararında bu hususu şu şe- kilde vurgulamıştır: “Anayasa’nın 2. maddesine göre, Cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk Devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine baŞlı olan Devlettir. Böyle bir düzenin ku- rulması, yasama, yürütme ve yargı alanına giren tüm iş- lem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması, temel hak ve özgürlüklerin, Anayasal güvenceye baŞlanmasıyla olanaklıdır”. ( Anayasa Mahkemesinin, 1.7.1998 tarih ve Esas 1996/74; Karar 1998/45 sayılı kararı)

Ceza hukuku alanında, hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi başlıca iki unsurun varlıŞını zorunlu kılmaktadır. Bunlardan ilki, “suç ve ce- zaların kanuniliŞi” diŞeri ise, “suç ve cezalar ara- sında ölçülülük” ilkeleridir.

1 1

11---- Suç ve Cezaların KanuniliŞi şlkesiSuç ve Cezaların KanuniliŞi şlkesiSuç ve Cezaların KanuniliŞi şlkesiSuç ve Cezaların KanuniliŞi şlkesi

Hukuk devleti ilkesinin bir gereŞi olarak ceza hukuku alanında hukuki güvenliŞin gerçekleşti- rilmesi suç ve cezaların kanuniliŞi ilkesi ile saŞ- lanmaya çalışılmaktadır. Gerçekten de suç ve ce- zalara ilişkin temel esaslar ceza hukukunun dü- zenleme alanına bırakılmayarak Anayasal güven- celere baŞlanmıştır. Anayasamızın 38. maddesi bu ilkeyi düzenlemiş bulunmaktadır. Buna göre,

“Kimse, işlediŞi zaman yürürlükte bulunan ka- nunun suç saymadıŞı bir fiilden dolayı cezalan- dırılamaz; kimseye suç işlediŞi zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha aŞır bir ce- za verilemez.”

şlke, insan hak ve özgürlükleri açısından taşıdıŞı öneme uygun olarak bu alandaki temel uluslar arası düzenlemelerin de ayrılmaz bir parçası ol- muştur14. Avrupa şnsan Hakları Mahkemesi’ne göre de, suç ve cezaların yasallıŞı ilkesi, hukukun üstünlüŞü ilkesinin asal unsurlarından birini o- luşturur ve sözleşmenin koruma sistemi içinde önemli bir yer tutar15. Bu nedenledir ki, savaş ve- ya öteki genel tehlike hallerinde dahi sözleşme- nin 15. maddesi uyarınca istisna getirilemez.

Suçların yasa ile konulmasının bir gereŞi de, suç tipinin düzenlendiŞi hükmün “yeterince açık ve anlaşılabilir” olmasıdır16. Aksi halde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliŞin yeterince saŞlandı- Şını söylemek olanaklı deŞildir. Bir başka deyişle, hangi eylemlerin yasa koyucu tarafından yaptırı- ma baŞlandıŞının, suçun yasal unsurlarının, aŞır- laştırılmış hallerinin yeterince anlaşılır şekilde

14 Ülkemizin de tarafı olduŞu 10 Aralık 1948 tarihli BM şn- san Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11. maddesinin 2.

fıkrası ve 4 Kasım 1950 tarihli şnsan Haklarının ve Te- mel Özgürlüklerinin Korunmasına şlişkin Sözleşme’nin 7. maddesinin 1. fıkrasında bu ilkeye yer verilmiştir.

15 Mahkemenin S.W./şngiltere, 22.12.1995 A 335-B kararı, aktaran: GÖZÜBÜYÜK, Ceref / GÖLCÜKLÜ, Feyyaz:

Avrupa şnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, 4. Bası, Ankara 2003, sh.324.

16 Bkz. GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, age. Sh. 325.

(5)

düzenlenmesi bir zorunluluktur. Avrupa şnsan Hakları Mahkemesi suç öngören hükmün, gere- Şinde bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olmasını ya da olası belirsizliklerin içtihatlarla aydınlatılmış olmasını yeterli görmektedir17. An- cak hemen belirtmek gerekir ki, bir hukukçunun yardımı ile veya içtihatlar yoluyla anlaşılır olmak için, o suç tipinin bir toplumda yeterince tartı- şılmış ve uygulama olanaŞı bulmuş olması ya- nında, bu çalışmalara imkan verecek açıklıkta, üzerinde tartışılabilir sınırlara ve belirliliŞe sahip bir yasa metnine gereksinim vardır. Bu görevin de yasama organı tarafından yerine getirilmesi gerektiŞi kuşkusuzdur.

Günümüzde bu gereklilik özellikle ticari ceza hukuku alanında kendisini daha fazla hissettir- mektedir. Gerçekten de, yasama organının, eko- nomik faaliyetin belirli alanlarında yeni suç tiple- ri oluştururken, ya da bu alanda etkin önlemler getiren yeni düzenlemeler yaparken, insanlık ta- rihi ile aynı geçmişe sahip, aşaŞı yukarı bütün toplumlarda suç olarak kabul edilmiş eylemler i- çin yapılan düzenlemelere kıyasla daha belirgin, açık ve anlaşılır olması gerektiŞi tartışmasızdır.

şnceleme konumuzu oluşturan marka, tasarım ve patent hakları, sadece ülkemiz deŞil, bütün ge- lişmekte olan ülkeler yönünden artan küresel- leşme ve uluslar arası ilişkiler sonucunda gelişen görece yeni konulardır. Örnek vermek gerekir i- se, 5194 sayılı Yasa ile deŞişik 556 sayılı KHK’

nin 61/A-c madde ve bendi ile bu bent hükmündeki atıf dolayısıyla, 61. maddesinin (a) ve yine bu bent atfıyla 9. maddesinin 1 ve 2. fık- ralarının (b) bentlerinin hukuk devleti ve suçla- rın yasallıŞı ilkelerinin bir gereŞi olan bu zorun- luluŞu asgari düzeyde de olsa karşıladıŞını söy- lemek oldukça zordur.

ÖrneŞi somutlaştırmak gerekirse, tasarım ve pa- tentte olduŞu gibi, marka yönünden de 556 Sayılı KHK’nin 61/A maddesinin (c) bendi “marka hakkına tecavüz” suçunun cezasını belirlemekle yetinmiş ve suçun unsurlarının tespitini esasen marka hakkının ihlali hallerini düzenleyen KHK’

nin 61. maddesine atıf yoluyla düzenlemiştir. Sö- zü geçen bu son madde ise, marka hakkına teca-

17 Bkz. GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, age. Sh. 325.

vüz hallerini sayarken ilk olarak (a) bendi ile,

“Marka Tescilinden DoŞan Hakkın Kapsamı”

başlıŞını taşıyan 9. maddenin her türlü ihlaline yer vermiştir. Başka bir deyişle marka hakkının kapsamında yer aldıŞı hukuken kabul edilebile- cek ve marka hakkı sahibince önlenebilecek her türlü fiiller aynı zamanda suç sayılarak cezai yap- tırıma tabi tutulmuştur.

Bu durumun tekrardan kaçınmak gibi bir gerek- çeyle açıklanmasına imkân yoktur. Marka hakkı- nın hukuki (tazmini) sorumluluk gerektiren ih- lallerinin nelerden ibaret olduŞunun KHK hü- kümleri çerçevesinde saptanması bir yana, tescilli markadan doŞan hakkın sınırları ve istisnaları ile bu hakka tecavüz kabul edilebilecek eylemlerin vatandaşlar açısından gereŞinde bir hukukçunun yardımı ile dahi olsa bilinecek derecede açık ol- duŞunu söylemek gerçekle baŞdaşmayan bir yar- gı olacaktır.

Gerçekten de bir markanın, tescilli olduŞu mal ve hizmetler ile aynı mal veya hizmetler yönünden aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanılması suretiyle taklit edilmesi veya bu şe- kilde taklit edilmiş markaları taşıyan ürünlerin satılması, daŞıtılması veya ticari amaçla elde bu- lundurulması eylemlerinin (556 Sayılı KHK’nin 61. maddesinin b ve c bentlerinin) yeterince açık olduŞunda kuşku yoktur. Ancak, örneŞin tescilli marka ile benzer olup benzer mal veya hizmet- lerde kullanılması nedeniyle halk üzerinde tescil- li marka ile baŞlantılı olma ihtimali de dahil ka- rıştırılma ihtimali bulunan bir işaretin kullanıl- ması veya tescilli tanınmış bir marka ile benzer işaretlerin, farklı sınıflardaki ürünler için tescilli markanın itibarından haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine za- rar verecek nitelikte kullanılması (556 Sy.KHK’

nin 9. maddesinin b ve c bentleri) hallerinde ol- duŞu gibi, ihlalin saptanması çoŞu zaman, mar- kanın karıştırılma ihtimalinin veya tanınmış marka olup olmadıŞının belirlenmesinde ürün, pazar payı ve tüketici bazında yapılan piyasa a- raştırmaları dahil uzun süren bir yargılamayı ge- rektirmekte ve varılan sonuçlar da çoŞu zaman göreceli bulunmaktadır.

Yukarıda marka yönünden yapılan deŞerlendir- meler büyük oranda tasarım ve özellikle patent

(6)

yönünden de geçerlidir. Bu nedenle örneŞin, Ar- jantin, Kanada, şrlanda, Paraguay, Birleşik Krallık ve Singapur gibi TRşPS üyesi bazı ülkelerde pa- tent hakkının ihlali cezai yaptırıma baŞlanmamış- tır18. Patent hakkının ihlaline cezai yaptırım ön- görülmemesinin gerekçelerinden biri olarak bu davaların oldukça karmaşık ve teknik özelliklere sahip olması gösterilmektedir19. Yine örneŞin Bir- leşik Krallık’ta patent yanında, tescilli yada tescil- siz tasarımdan doŞan hakların ihlalini oluşturan eylemler için ceza yaptırımı mevcut deŞildir20. Söz konusu devletler, belirtilen bu hakların ihlali halinde hukuki (tazmini) koruma saŞlamakla ye- tinmişlerdir21. Bu gibi durumlarda hukuki so- rumluluk yanında, aynı zamanda hürriyeti baŞla- yıcı ceza ve işyeri kapatma cezası dahil bir takım aŞır cezai yaptırımlar da öngörülmesi yasa koyu- cunun tercihi olabilir. Ancak bu halde, ceza hu- kukunun, tarihin süzgecinden geçmiş ve insanlı- Şın ortak deŞerleri arasına katılmış ilkelerine ö- zen gösterilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yasa koyucunun hukuki sorumluluk ile cezai sorum- luluk arasındaki temel ilkesel farklılıkları gözet- mesi, cezai sorumluluŞa ilişkin düzenlemeyi ay- rıca ve suçun unsurlarına yeterli açıklık saŞlaya- cak şekilde yapması beklenir. Aksi halde ortaya çıkan aykırılıŞın, yine hukuk devletinin bir diŞer unsurunu oluşturan, yasama işlemlerinin Anaya- saya uygunluŞunun yargısal denetimi yoluyla gi- derileceŞi kuşkusuzdur.

2 22

2---- Ölçülülük şlkesiÖlçülülük şlkesiÖlçülülük şlkesiÖlçülülük şlkesi

Ceza hukuku alanında, hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin bir diŞer unsuru, “suç ve cezalar arasında ölçülülük” ilkesidir22. Buna göre,

18 Bu konuda bkz. www.aippi.org/reports/q169/q169_

summary_e.html.(20.10.2006)

19 bkz. www.aippi.org/reports/q169/q169_summary_e.html.

(15.08.2006)

20 Bu konuda bkz. CORNşSH, William-LLEWELYN, Da- vid: Intellectual Property: Patents, Trade Marks and Allied Rights, Fifth Edition, Sweet & Maxwell, London, 2003 Sh.62-63; Ayrıca, bkz. www.aippi.org/reports/q169 /q169_unitedkingdom_e.html.(14.10.2006)

21 Bu konuda ayrıca bkz. ALICA, Türkay: “Fikrî ve Sınaî “Fikrî ve Sınaî “Fikrî ve Sınaî “Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Hakları Ceza Uygulaması ve Karşılaşılan S Mülkiyet Hakları Ceza Uygulaması ve Karşılaşılan SMülkiyet Hakları Ceza Uygulaması ve Karşılaşılan S Mülkiyet Hakları Ceza Uygulaması ve Karşılaşılan So-o-o-o- runlar”

runlar” runlar”

runlar” Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu, 30 Nisan- 01 Mayıs 2005, TOBB Yayın No:2005-25, sh 94-140

22 METşN, Yüksel: “Ölçülülük şlkesi- Karşılaştırmalı Bir Anayasa Hukuku şncelemesi”, Ankara 2002, sh.69 vd.

öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sını- rı olarak ölçülülük ilkesi ile baŞlıdır. şlke ceza hukukuna ilişkin yasal düzenlemeler açısından, bir suç için öngörülen cezanın, bu suçun işlen- mesi sonucu bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacına elverişli, gerekli ve bu amaçla o- rantılı olması şeklinde tanımlanabilir23. Bir başka deyişle “Yasa koyucunun ceza saptamadaki yetki- sinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur…

Cezaların, suçların aŞırlık derecesine göre önle- me ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutula- rak, adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir.24” “Suç ile ce- za arasındaki oranın adalete uygun bulunup bu- lunmadıŞını, o suçun toplum hayatında yarattıŞı etkiye ve kamu vicdanında aldıŞı tepkiye göre takdir etme zorunluluŞu vardır. Bu orantısallık baŞının bulunması, hukuku devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereŞidir. Yasa koyucu ce- zaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır.25” Yine kural olarak, suçun ve ortaya çıkan toplum- sal ve şahsi zararın aŞırlıŞına, failin kişiliŞine ve fiilin özelliklerine göre cezanın şahsileştirilmesi olanaŞının hakime verilmesi de ölçülülük ilkesi- nin gereŞidir. Yasa koyucunun bu kuralları açık- ça ihlal eder nitelikte yasa koyması Anayasaya aykırı olacaktır26.

Marka, tasarım ve patent haklarına tecavüz suçla- rı için öngörülen yaptırımlar 22.06.2004 tarih ve 5194 Sayılı Yasa ile yapılan deŞişiklik sonrası “iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası veyaveyaveya yirmi-veya yedimilyar liradan kırkaltımilyar liraya kadar adli para cezası veyaveyaveyaveya her ikisi, ayrıcaayrıcaayrıcaayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılması ve aynı süre ticaretten men” cezaları olarak belirlenmiştir.

Anılan deŞişiklik öncesi hapis ve aŞır para (adli para) cezaları ile ayrıca işyeri kapatma ve ticaret- ten men cezalarının birlikte uygulanması söz ko- nusu iken, yapılan bu deŞişiklikle hapis veya adli

23 METşN, age.sh.70.

24 Anayasa Mahkemesinin 06.06.1991 tarih ve esas 1990/

35; Karar 1991/13 sayılı kararı.

25 Anayasa Mahkemesinin 03.12.1992 tarih ve esas 1992/

45; Karar 1992/51sayılı kararı.

26 Maunz/Durig, aktaran METşN, age. Sh. 69-70 dp. not 261.

(7)

para cezalarından sadece biri veya her ikisinin birlikte uygulanması hakimin takdirine bırakıl- mıştır. Böylece bir bakıma suç ile ceza arasında var olan orantısızlık bizzat yasa koyucu tarafın- dan giderilmeye çalışılmıştır. Ne var ki, yasada öngörülen hapis ve adli para cezalarının alt sını- rının, cezanın somut olayın aŞırlıŞına göre şahsi- leştirilmesine imkan vermeyecek bir şekilde yük- sek tutulduŞu görülmektedir. Ayrıca, maddede öngörülen ve fer’i ceza niteliŞindeki “işyerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılması ve aynı süre ile ticaretten men cezasının” uygulanıp uygu- lanmayacaŞı konusunda hakime bir takdir hakkı tanınmadıŞı görülmektedir27.

Bir başka deyişle, somut olayda sanıkta elde edi- len ürün sayısı, sanıŞın marka hakkına tecavüz oluşturduŞu saptanan ürünleri bizzat üretip ü- retmediŞi gibi cezanın şahsileştirilmesine esas a- lınacak hususlara bakılmaksızın her koşulda mahkumiyet halinde “bir yıldan az olmamak üze- re iş yerinin kapatılması ve aynı süre ile ticaret- ten men” cezasına da hükmedilecektir. Bu duru- mun hakime cezayı fiilin aŞırlıŞına ve failin kişi- liŞine uyarlama imkanı vermediŞi ve bu nedenle çoŞu zaman suç ile ceza arasında adalete uygun bir oranın kurulmasını engelleyici sonuçlara yol açacaŞı kuşkusuzdur. Bu itibarla anılan hükmün

“hukuk devleti” ve “ölçülülük” ilkeleri ile uyum- lu olmadıŞını belirtmek gerekir.

B BB

B----Suç ve Cezaların KHK ile DüzenlenemeyeceŞi Suç ve Cezaların KHK ile DüzenlenemeyeceŞi Suç ve Cezaların KHK ile DüzenlenemeyeceŞi Suç ve Cezaların KHK ile DüzenlenemeyeceŞi şlkesi

şlkesişlkesi şlkesi

Anayasa’nın 91. maddesinin 1. fıkrası uyarınca,

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlar Kurulu- na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olaŞanüstü hal- ler saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kıs- mının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dör- düncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ö- devler kanun hükmünde kararnamelerle düzen- lenemez”.

şnceleme konusu olan KHK’lere yasayla eklenen sırasıyla 61/A-c, 48/A-c ve 73/A-c maddelerinde

27 5237 sayılı TCK’nın 5. maddesinin 31.12.2008 tarihinde yürürlüŞe girmesi ile KHK’lerdeki bu fer’i cezaların uy- gulanmasına olanak kalmayacaktır. Zira yeni TCK sis- teminde bu nitelikte bir cezalara yer verilmemiştir.

cezalar, bu maddelerin yollaması ile de yine sıra- sıyla KHK’lerin 61, 48 ve 136. maddelerinde suç olarak kabul edilen eylemler düzenlenmektedir.

Böylece cezalar yasayla düzenlenmekte ise de suçların başka bir deyişle hangi eylemlerin ceza yaptırımına tabi olacaŞı konusu KHK hükümleri ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Suç ve cezalara ilişkin ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 38. mad- desi, ikinci kısmının ikinci bölümünde bulun- makla, bu konudaki düzenlemelerin kanun hük- münde kararnamelerle gerçekleştirilmesi müm- kün deŞildir. Aksi hal açık bir Anayasaya aykırı- lık oluşturur28.

VV

VV---- şptali Gereken Hükşptali Gereken Hükşptali Gereken Hüküm Veya Hükümlerin Bşptali Gereken Hüküm Veya Hükümlerin Büm Veya Hükümlerin Büm Veya Hükümlerin Be-e-e-e- lirlenmesi Sorunu

lirlenmesi Sorunu lirlenmesi Sorunu lirlenmesi Sorunu

Yukarıda belirtildiŞi üzere 02.03.2004 gün ve 2002/92 Esas, 2004/25 Karar sayılı kararında A- nayasa Mahkemesi, 556 sayılı KHK’nin 61/A-c hükmünün, 4128 sayılı Yasa ile eklendiŞinden Anayasa’nın cezaların yasa ile düzenlenmesine i- lişkin 38. maddesine uygun bulunduŞuna hük- metmiştir. Mahkeme bu yargısını Anayasa’da ka- nun hükmünde kararnamelerin yasayla deŞişti- rilmesini veya bunlara madde eklenmesini engel- leyen bir kuralın olmadıŞı gerekçesine dayandır- mıştır. Bu sonuca ulaşılmasında 61/A-c hükmüne ilişkin incelemenin, somut olayda davanın, 61.

maddenin (d) bendinde belirtilen eyleme ilişkin bulunması nedeniyle, bu hüküm yönünden ve sınırlı olarak yapılması gerektiŞi düşüncesinin etkili olduŞu anlaşılmaktadır.

Ancak kanımızca bu düşünceye katılmak olanak- lı deŞildir. Zira kendisine atıf yapılan 61. madde- nin vazedilmesinde yasa koyucunun suç oluştu- racak eylemleri belirleme gibi bir amacının ol- madıŞı açıktır. Madde incelendiŞinde, marka hakkına tecavüz sayılan eylemlerin tamamen hu- kuki çerçevede belirlenmesi sâikî ile hareket e- dildiŞi anlaşılmaktadır.

Bu nedenledir ki, ‘kendisinde bulunan taklit ürü- nün nereden alındıŞını veya nasıl saŞlandıŞını bildirmekten kaçınmak da’ marka sahibinin hak- kına tecavüz eylemlerinden birisi olarak kabul edilmiştir. Oysa bilindiŞi üzere ceza hukukunda

28 Anayasa Mahkemesinin 02.03.2004 gün ve Esas 2002/

92, Karar 2004/25 sayılı kararı.

(8)

‘susma hakkı’ şüpheli yada sanıŞa tanınmış temel haklardan birisidir. Anayasa’nın 38. maddesinde bu ilke “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösteri- len yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” şek- linde ifade edilmiştir. O halde 556 sayılı KHK’nin 61. maddesinin (f) bendinin ceza hukuku yö- nünden uygulanabilirliŞi bulunmamaktadır. Çün- kü taklit bir ürünü ticari amaçla elinde bulundu- ran kişi de maddenin (c) bendi gereŞince cezai sorumluluk altındadır.

DiŞer yandan KHK’nin 61/A-c hükmünün iptal edilmemesini somut olayda uygulanması söz ko- nusu olan 61/d bendi ile sınırlı inceleme yapıl- ması gerekçesine dayandırmak ta mümkün de- Şildir. Anayasa’nın 152. ve 2949 Kanun’un 28.

maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mah- keme sadece o dava sebebiyle uygulanacak hü- kümleri itiraz yoluyla Anayasa Yargısı önüne ge- tirebilir. Yüksek Mahkeme de incelemesini bu hükümler ile sınırlı yapacaktır. Bunun ötesinde, hükmün somut olayda uygulanma kapsamı ile sınırlı incelenmesi gibi bir yaklaşımın anılan hü- kümden çıkarılamayacaŞını belirtmek gerekir.

Zira Anayasa ve Yasa’nın anılan hükümlerinde bu yönde bir sınırlama mevcut deŞildir. Aksine 2949 sayılı Yasa’nın 29 maddesinin ikinci fıkrasına gö- re aleyhine başvuruda bulunulan hükümlerin ip- tali yasanın bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmamasını gerektiriyorsa Yüksek Mahke- me gerekçesinde bunu açıklamak koşuluyla so- mut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu ol- mayan yasanın diŞer hükümlerinin veya tümü- nün iptaline karar verebilecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle kanaatimizce Yük- sek Mahkemenin “davada uygulanacak olan 61/A maddesinin (c) bendinin, 61. maddede bentler halinde belirtilen eylemlerin tümü için geçerli or- tak kural niteliŞi taşıdıŞı, somut olayda dava, 61.

maddenin (d) bendinde belirtilen eyleme ilişkin bulunduŞundan 61/A maddenin (c) bendinin e- sasına ilişkin incelemenin 61. maddenin itiraz konusu (d) bendi yönünden sınırlı olarak yapıl- ması gerektiŞi” gerekçesine dayanarak 61/A-c hükmünün deŞil 61/d bendinin iptali yönündeki uygulamasına katılmak mümkün görünmemek- tedir. Bu nedenle burada iptali gereken hükmün,

sadece cezayı belirlemekle yetinerek, suç oluştu- ran eylemleri 556 sayılı KHK’nin ve 61. ve 9.

maddelerine atıf yoluyla düzenleyen KHK’nin 61/A-c madde ve bendi olduŞunu düşünmekte- yiz.

VI VI

VIVI----SONUÇSONUÇSONUÇSONUÇ

Sınai mülkiyet haklarının ceza hükümleri ile ko- runması, günümüzde ekonomi ve hukuk uygu- laması yönünden önemi giderek artan bir olgu haline gelmiştir. Türkiye’nin Gümrük BirliŞine katılımı sürecinde 1995 yılında gerçekleştirilen yasama çalışmaları ile uluslar arası düzenlemele- re koşut olarak sınai mülkiyet sistemi yeniden düzenlenmiştir. Ne var ki, süre darlıŞı nedeniyle sınai mülkiyete ilişkin mevzuat kanun hükmün- de kararname çıkartılması yöntemi ile oluşturul- muştur.

DiŞer taraftan sınaî haklara cezai koruma saŞla- mak amacıyla 03.11.1995 tarih ve 4128 sayılı Kanun ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnamelere ceza hükümleri eklenmiştir. Ancak yasa ile ekle- nen hükümlerde sadece cezaların belirlenmesi, suç tiplerinin ise, KHK’lerin ilgili maddelerine a- tıf yoluyla belirlenmesi düzenlemelerin Anayasa- ya aykırılıŞı sorununu gündeme getirmiştir.

Söz konusu düzenleme 556 sayılı Markaların Ko- runması Hakkında KHK yönünden Anayasa Mahkemesi’nin 02.03.2004 gün ve 2002/92 esas ve 2004/25 karar sayılı kararı ile Anayasa’ya uy- gunluk denetimine tabi olmuş ise de, sorun gün- celliŞini korumaya devam etmektedir. Çünkü 556 sayılı KHK dışındaki aynı yönde düzenleme içeren sınai mülkiyet mevzuatı bakımından bu denetim gerçekleşmediŞi gibi, 22.06.2004 gün ve 5194 sayılı Yasa ile yapılan deŞişiklik sonrasında da aynı yöntem kabul edilmiş bulunmaktadır.

Ancak bu düzenleme biçiminin Anayasa’nın 2.

maddesindeki “hukuk devleti”, 38. maddesinde yer alan, “suç ve cezaların yasallıŞı” ve son olarak 91. maddesinde ifadesini bulan, “temel hak ve özgürlüklerin kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenemeyeceŞi ilkesiyle” baŞdaştıŞını söy- lemek zordur. ÇaŞdaş Anayasa ve ceza hukuku, anılan ilkelerin kaŞıt üzerinde kalmış birer söz olmaktan çıkarılarak hayata aktarılmasını gerek- tirir. Suç ve cezaların yasa ile konulması, şekli anlamda bir yasanın bulunmasının ötesinde, suç

(9)

tipinin düzenlendiŞi hükmün “yeterince açık ve anlaşılabilir” olmasını ifade eder. Bir başka deyiş- le, hangi eylemlerin yasa koyucu tarafından yap- tırıma baŞlandıŞının, suçun yasal unsurlarının, aŞırlaştırılmış hallerinin yeterince anlaşılır şekil- de düzenlenmesi bir zorunluluktur. Böylece va- tandaşlar yönünden ilke somut bir anlam kaza- nacak ve hukuki güvenlik saŞlanabilecektir.

Bu ilkelerin öncelikle yasama sürecinde yasa ko- yucu tarafından dikkate alınması yasaların sorun- suz bir şekilde uygulanmasına katkı saŞlayacak- tır. Bu nedenle, son dönemde hız kazanan sınai mülkiyete ilişkin KHK’lerin yenilenmesi ve yasa haline getirilmesi çalışmaları kapsamında, ceza hükümlerinin Anayasal ilkeler ve Anayasa Yargı- sı’nın içtihatları ışıŞında yeniden düzenlenme- sinde yarar bulunmaktadır.

Kaynakça KaynakçaKaynakça Kaynakça ALICA, Türkay:

ALICA, Türkay:ALICA, Türkay:

ALICA, Türkay: “Fikrî ve Sınaî Mülkiyet Hakları Ceza Uygulaması ve Karşılaşılan Sorunlar”, Ekonomik Suç ve Ceza Sempozyumu, 30 Nisan-01 Mayıs 2005, TOBB Yayın No:2005-25, sh. 94-140.

CORNşSH, CORNşSH,CORNşSH,

CORNşSH, WilliamWilliamWilliamWilliam----LLEWELYN,LLEWELYN,LLEWELYN, DavidLLEWELYN, David David: Intellectual David Property: Patents, Trade Marks and Allied Rights, Fifth Edition, Sweet & Maxwell, London, 2003.

DÖNMEZER, Sulhi DÖNMEZER, SulhiDÖNMEZER, Sulhi

DÖNMEZER, Sulhi----ERMANERMANERMANERMAN,,,, SahiSahiSahiSahir: Ceza Hukuku, Genel Kısım, cilt I, sekizinci bası, Filiz Kitabevi, şs- tanbul.

GÖZÜBÜYÜK, Ceref / GÖLCÜKLÜ, GÖZÜBÜYÜK, Ceref / GÖLCÜKLÜ,GÖZÜBÜYÜK, Ceref / GÖLCÜKLÜ,

GÖZÜBÜYÜK, Ceref / GÖLCÜKLÜ, Feyyaz: Feyyaz: Feyyaz: Feyyaz: Avrupa şnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, 4. Bası, Ankara 2003.

METşN, Yüksel:

METşN, Yüksel:METşN, Yüksel:

METşN, Yüksel: “Ölçülülük şlkesi- Karşılaştırmalı Bir Anayasa Hukuku şncelemesi”, Ankara 2002.

ÖZBUDUN, Ergun:

ÖZBUDUN, Ergun:ÖZBUDUN, Ergun:

ÖZBUDUN, Ergun: Türk Anayasa Hukuku, Gözden Geçirilmiş 7. baskı, Ankara 2002.

SOYSAL, Mümtaz:

SOYSAL, Mümtaz:SOYSAL, Mümtaz:

SOYSAL, Mümtaz: 100 Soruda Anayasanın Anlamı, Gözden Geçirilmiş 10. Baskı, şstanbul 1993.

Kısaltmalar Kısaltmalar Kısaltmalar Kısaltmalar

AB : Avrupa BirliŞi age : Adı geçen eser bkz : Bakınız

KHK : Kanun Hükmünde Kararname OKK : Ortaklık Konseyi Kararı sh : Sayfa

TCK : Türk Ceza Kanunu

TRIPS : Agreement on Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylece; klasik kalite anlayışında bile, kalite düzeyinin belirli bir noktaya kadar artırılması halinde, toplam maliyetleri azaltıcı etki yaptığı göz

Konya 2016 yılında marka başvuruları ve tescil edilen marka sayısı sıralamasındaki yerini bir önceki yıla göre korumuş ve 7.. sırada kendisine

Yönelİk olarak Patent, faydalı model, marka ve tasarım kavramları, bu kavramlar arasındakİ farklar, avantajları, önemi ve başvuru süreçleri anlatılacak olup,

Bu çalışmada, Türkiye mobilya sektörünün 2001-2019 yıllarını kapsayan dönemdeki ithalat ve ihracat değerleri ile 2001-2020 yılları arasında sektöre

Üye tarafından Web sitesi'nde Üyelik oluşturmak veya Web sitesi’nden faydalanmak amacıyla paylaşılan kişisel veriler; Üyelik Sözleşmesi ile

a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya

Marka hakkı, marka sahibine markayı münhasıran kullanma yetkisi veren bir haktır. maddesinde Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka korumasının tescil

Geçici Madde 2- Bu Kanunun yürürlüğe konulduğu tarihten önce 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa ekli EK-IX sayılı cetvele göre aylık almakta olan