• Sonuç bulunamadı

Farkında Olmak ya da Olmamak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Farkında Olmak ya da Olmamak"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sosyal Bilişim

Farkında Olmak

ya da Olmamak

Duygularımız mı yoksa mantığımız mıdır sosyal yaşantımızda rotamızı belirleyen?

Bazı insanları neden severiz, bazılarından sebepsiz yere kaçarken?

İçgüdülerimiz midir bizi kontrol eden? Peki ya anneler, onların her dediği başımıza gelir mi?

Neden farklı ortamlarda farklı yönlerimiz ön plana çıkar kendiliğinden?

İşte sosyal bilişim bütün bu soruları cevaplamamıza yardımcı olur.

> <

Duygu Biricik

Koç Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi

(2)

K

abaca zihinsel aktivitelerimi-zin her türüne bilişim diyebiliriz. Dikkat, bellek, tanıma, algılama, düşünme, sınıflandırma bunlardan yalnız-ca bir kaçı. Sosyal bilişim ise sosyal psiko-lojinin, kendimiz ve geri kalan sosyal dün-ya hakkında ne ve nasıl düşündüğümüzle ilgilenen alt alanıdır. Diğer bir deyişle, sos-yal bilişimle ilgilenen psikologlar dış dün-yada var olan sosyal bir bilgiyi nasıl seçti-ğimizi, yorumladığımızı, o bilgi hakkın-da nasıl yargıya vardığımızı ve hatta na-sıl davranış planladığımızı çözmeye çalı-şır. Kimi psikologlar ise bilişimi bir disip-lin olmaktan ziyade bir yaklaşım olarak ta-nımlar.

Farkındayız ya da değiliz, ama beş du-yu organımızın bize ilettiği ve bir de bi-zim ürettiğimiz bilgilerle oyalanarak geçi-yor ömrümüz. Örneğin üstü yaldız işleme-lerle dolu bir bardak. Üstündeki desenlere bakarız. O desenler bize bir şeyler hatırlatır. O şeyler de başkalarını. Sonra bize o bar-dağı hediye eden arkadaşımızın kişiliği hakkında bir yargıya varmış halde bulu-veririz kendimizi. Ne de kötü zevkleri var-dır kendisinin. Önümüzdeki hafta verece-ğimiz bir davete onu çağırmaktan vazge-çeriz, sırf bu sebepten. Farkında olmasak da o bardağın üstündeki işlemeler çok et-kili olmuştur bu kararımızda.

Bazı yargılara düşünerek varırız, bazı-larınaysa farkında olmadan. Örneğin oto-büste yanınıza oturan ve gazetede fotoğra-fını gördüğünüz katile benzettiğiniz adam. Yanınızda oturan adam ne yapsa size ya-ranamaz. Siz ise kendisini tanımaya lüzum duymadan kalkar başka bir koltuğa otu-rursunuz. İşte bunlar beynimizin bize oy-nadığı küçük oyunlardır.

Bu akıl oyunlarından bir kaçını tanıt-mak istiyorum size.

Temel Yükleme Hatası: Bir kişinin

davranışını anlamlandırmaya çalışırken çevresel etkenleri göz ardı ederek, davra-nışın sebebini kişilik özelliklerine bağlama eğilimi. Bu eğilimin bütün insanlarda var olan bir düşünme şekli olduğu öne sürül-müştür. Daha sonra yapılan kültürlerara-sı çalışmalardaysa, temel yükleme hatakültürlerara-sı- hatası-nın her kültürde aynı şekilde olmadığı gö-rülmüştür. Örneğin bireyci kültürler için

temel yükleme hatası sebebini bilmeksi-zin, karşıdaki kişinin davranışlarını kişilik özelliklerine bağlamak iken, aynı davranı-şı çoğulcu kültürlerdeki kişiler çevresel et-kenlerle açıklar.

Farz edelim ki ortak bir arkadaşımız beni sizinle tanıştırdı. Ben de çok suratsız-dım elinizi sıkarken. Zaten çok da konuş-madım. Beş dakika sonra da eve gitmem gerektiğini söyleyerek yanınızdan ayrıl-dım. Ne düşündünüz hakkımda? Elbet-te soğuk ve sevimsiz biri olduğumu. Oy-sa ben o gün yalnızca uykusuzdum ve gü-lümseyecek halim yoktu.

2- Kendini Doğrulayan Kehanet:

Bu-nun kendimize yaptığımız bir kötülük ol-duğunu düşünebiliriz. Örneğin sınıfta, herkesin önünde bir şey söylemeye çeki-niriz, yanlış bir şey söyleyeceğimizi ve bu yüzden bize gülüneceğini düşünürüz. Sırf bu kaygı yüzünden de konuşurken hata yapabiliriz ve belki de bize gülerler. Biz de “ne zaman ağzımı açsam, bana gülüyorlar” diye düşünürüz. İşte bu hatanın adı psiko-loji dilinde kendini doğrulayan kehanettir.

3- Örtülü Kişilik Kuramı: Merkezi

ki-şilik özeliklerinden bir tanesini bildiğimiz bir insana başka özellikler yakıştırma eği-limimiz. Bu hatayı daha çok alanında uz-man kişiler için yaptığımızı düşünebiliriz. Örneğin bir elektrik-elektronik mühendi-sinin çok sosyal olmadığına kanaat getir-memiz, bir bilgisayar mühendisi tanıdığı-mızın bilgisayarıtanıdığı-mızın arızasını giderme-sini beklememiz veya sosyal bir insanın akıllı da olduğunu varsaymamız. Kişilerin kişilik özelliklerini anlamaktan öte varsay-maya hazır olmamız otomatik bir bilişsel süreçtir.

Ben bütün bunları biliyorum, bilim bu-nun neresinde?

Psikologlara yapılan “bilimden uzak ol-ma” yakıştırması başka çok az bilim dalı-nın mensubuna yapılıyor olsa gerek. Bu noktada bilimin tanımına dönmek gerek belki de. Sistematik bir yol izleyerek anla-şılmaya çalışılan her türlü verinin sınan-ması, tahmini ve analizi bilimi oluşturur. Psikoloji de insanların duygularındaki, düşüncelerindeki ve davranışlarındaki gir-dileri ve çıktıları sistemli bir şekilde ince-lediği için günümüz dünyasında bilim ka-bul ediliyor.

Psikoloji insan duygularını, düşüncele-rini ve davranışlarını incelediği için verile-ri diğer alanlara nazaran gözlem ve anali-ze her zaman daha uygundur. Her ne ka-dar gündelik yaşamımızda bilimsel yön-temlerle sınama fırsatımız olmasa da in-san duygularına, düşüncelerine ve davra-nışlarına dair hipotezlerimiz olur. Bu da tıpkı yukarıda bir kaçından bahsettiğim akıl oyunları gibi zihnimizin bize oynadı-ğı bir oyundur aslında . Bir insana dair var-dığımız sonuçlar her zaman doğru, geçerli ve en önemlisi de bilimsel olmayabilir. Bir başka yanılgı da bilimin her zaman “şaşır-tan” sonuçlar üretmesidir. Tam aksine bi-limin amacı insanları şaşırtmak değil, var olan durumu anlamaktır.

Kaynaklar

Hunt, E., “COGNITIVE SCIENCE: Definition, Status, and Questions”, Annual Review of Psychology, Cit 40, Sayı 1, s. 603. 1989.

Krull, D. S., Loy, M. H. M., Lin, J., Wang, C.F., Chen, S. ve Zhao, X., “The Fundamental Fundamental Attribution Error: Correspondence Bias in Individualist and Collectivist Cultures”,

Personality and Social Psychology Bulletin, Cilt 25,

Sayı 10, s. 1208-1219, 1999.

Ross, L. D., Amabile, T. M. ve Steinmetz, J. L., “Social roles, social control, and biases in social-perception processes”, Journal of Personality and Social Psychology, Cilt 35, Sayı 7, s. 485-494, 1977.

Sanderson, C. A., Social Psychology, Wiley Company, 2010 Schneider, D. J., “Implicit personality theory: A review”,

Psychological Bulletin, Cilt 79, Sayı 5, s. 294-309, 1973.

Bilim ve Teknik Mart 2012

> <

Referanslar

Benzer Belgeler

• Kişilik hakları, kişinin kişi olma nedeniyle sahip olduğu hak ve fiil ehliyetinin yanında, kişinin hayatı, sağlığı, bedeni bütünlüğü, şeref ve haysiyeti,

Bizzat Emer­ son un kendine nisbetini kabul etmeye mecbur olduğu bu safdilane ırtıca’dan güzel bulutlardan, acemiliklerine kadar yürekler acisi olan bir

Gelişim farklılıkları hakkında doğru bilgilenmemiz, tedavi ve rehabilitasyon imkanlarını araştırıp ehil ellerden destek almamız gerekir.. Bu tür durumlarda

1985 yılında her 2500 çocuktan birine konulan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde her 68 çocuktan biri otizmli

Araflt›rmay› yöneten Martin Stratmann ve ekibine göre bu dayan›kl› çiftler, optik veri transferinde, ikili (binary) kod olarak görev yapan 0 (karanl›k) ve 1 (tek bir

 Enjekte edilen kombine hormonal veya sadece projestin içeren kontraseptifler,..

• Deri veya merkezi sinir sistemi ile ilgili rahatsızlıklar • Renk körlüğü veya diğer görsel bozuklukları olması  Kötü diş hijyeni veya diş eti iltihabı bulunması.

Bu itibarla, bu makalede esasen Avrupa kamu düzeninin temelle- rini oluşturan çoğulcu demokrasi anlayışı, işlevsel demokratik kurumlar, demokratik seçme ve seçil- me