• Sonuç bulunamadı

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ

Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının kurumumuzun yazılı izni olmadan kop- ya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI

1 . DENEME SINAVI

(2)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

1. Okul öncesi eğitimin amaçları Milli Eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak belirlen- miş ve şu şekilde ifade edilmiştir;

• Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak,

• Çocukları ilköğretime hazırlamak,

• Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen ço- cuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak, • Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını

sağlamaktır.

(Cevap B)

3. İlk Yıllar Programı (İYP), 3 - 12 yaş arasındaki çocuklar için anlamlı, ilgi çekici ve onların zorluklarla baş etmele- rine olanak sağlayan uluslararası eğitim programıdır.

İYP’de yalnızca bilginin değil belirli kavram, beceri ve tu- tumların da geliştirilmesi hedeflenir. Amacı uluslararası bilince sahip, yaşam boyu öğrenmeyi kendine ilke edin- miş bireyler yetiştirmektir. Bu amaçlara ulaşmak için be- lirlenen öğrenen profili özellikleri; araştıran-sorgulayan, bilgili, düşünen, iletişim kuran, ilkeli, açık görüşlü, duyar- lı, risk alan, dengeli ve dönüşümlü düşünebilen olarak belirlenmiştir. Vygotsky, Bruner ve Gardner gibi kuramcı- ların savunuları temel alınır. Bu anlayışa göre çocukların içinde bulundukları dünyayı anlamaları, belirli bir bilgi bi- rikimi ve bu bilgiyi tutarlı ve etkili biçimde kullanmaları ile mümkün olabilir. İYP öğretmenlerinin çocuklara yeni de- neyim fırsatları sunması ve onların yeni deneyimlere yö- nelik düşüncelerini desteklemesi önemle vurgulanmak- ta, çocukların bilgiyi kendi deneyimleri yoluyla edinmele- ri amaçlanmaktadır. Program, çocukların doğuştan ge- len merak duygularını göz önüne alarak, onların etkin bir biçimde araştıran-sorgulayan ve yaşam boyu öğrenen bi- reyler olmaları için önemli ölçüde destek veren bir çerçe- ve sağlamaktadır.

(Cevap D) 2. Gelişim Dosyası’nda yer alacak çalışmalar her ay çocuk-

larla birlikte seçilmeli ve biriktirilmelidir.

(Cevap C) 5. Soruda verilen düşünür John Locke’dir. Locke (1632- 1704); erken çocukluk eğitimi ile ilgili “boş levha” teorisi- ni temele alır. En iyi öğrenmenin duyusal öğrenme ola- cağını, bu nedenle duyuların eğitilmesi gerektiğini söy- ler. Görüşleri Montessori’nin duyulara dayalı eğitim anla- yışını geliştirmesinde etkili olmuştur.

(Cevap B)

6. Karaciğer karın boşluğunda yer alır.

(Cevap C) 4. Soruda Montessori yaklaşımının iç disiplin ilkesinden söz edilmektedir. İç disiplin: Her çocuk kendisine verilen araç gereçlerin yardımıyla kendine özgü yetenek ve ritmine uygun olarak, zihninin daha önce algılamış olduğu izle- nimleri sınıflandırmaya, örgütlemeye koyulur. Kısacası doğal bir ihtiyaç olan kendi “iç disiplinini” yaratır

(Cevap B)

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ

(3)

3

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

7. Palmer refleksi, babinski refleksi, paraşüt refleksi, moro refleksi ve tonik boyun refleksi bebeklerde görülen ref- lekslerdendir. Okülokardiak refleks bebeklik döneminde görülen bir refleks değildir.

(Cevap A)

8. Soruda verilen ilk yardım manevrası “Heimlich manevra- sı”dır.

(Cevap C)

9. Koruyucu sağlık hizmetleri: Kişileri hastalanmaktan, yaralanmaktan, sakat kalmaktan ve erken ölümden ko- rumak amacıyla verilen sağlık hizmetleridir. Kişiye yöne- lik olarak yapılan bağışıklama, ilaçla ve serumla koruma, erken tanı, aile planlaması, beslenme durumlarının iyi- leştirilmesini sağlamak için gıda güvenliği ve sağlıklı bes- lenme alışkanlıklarının kazandırılması, sağlık eğitimi gi- bi işler ile fizik, biyolojik ve sosyal çevredeki olumsuz ko- şullardan kaynaklanan sağlık sorunlarını önlemek ama- cıyla çevreye yapılan müdahaleler koruyucu hizmetler- dir.

Ayakta tedavi hizmetleri ise birinci basamak iyileştirici hiz- metler arasında yer almaktadır.

(Cevap C)

11. A vitamini eksikliğinde gece körlüğü, göz kuruması, de- ri kuruluğu, enfeksiyonlara duyarlılıkta artış, iştah kaybı gibi sorunlar ortaya çıkar.

(Cevap C)

12. Soruda verilen üç bilgide anne sütünün bebek açısından faydaları arasındadır.

(Cevap E) 10. Boğmaca, damlacık yolu ile bulaşan sıklıkla beş yaş al- tındaki çocuklarda görülen bakteriyel bir hastalıktır. Da- ha önce hastalığı geçirmek veya aşılanmak tam ya da kalıcı bağışıklık sağlamayabilir. Kuluçka süresi 3-12 gün- dür. Hastalığın başlangıcında hafif ateş, gözlerde kıza- rıklık ve yaşarma, hafif öksürük görülür. İki haftadan son- ra kuru, peş peşe gelen öksürük nöbetleri, öksürük nö- beti sırasında morarma, gözlerde yaşarma, salya akışı ve şiddetli iç çekme sesi ile birlikte kusma görülür. Işık, ses, rüzgâr, ağlama ve beslenme öksürük nöbetini baş- latabilir. Hastalıktan korunmada en etkin yol aşıdır.

(Cevap E)

(4)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

14. Araçsal ilişkiler eğilimi aşamasında bireyin davranışları- nı yönlendiren temel unsur kendi istek ve ihtiyaçlarıdır.

Bu aşamada birey diğerlerinin istek ve ihtiyaçlarına önem vermez.

(Cevap D) 13. Algılama biçimleri şunlardır:

Normal olarak algılamamızı belirleyen işlemlerin farkın- da olmayız. Sadece kendimizde ve dış dünyada olup bi- ten her şeyi görme, işitme, dokunma gibi bütün duyu or- ganları aracılığıyla algılıyoruz. Böylece biz eşyaları zih- nimizde anlamlı bir bütün olması için biçim, şekil, ses ve- ya görüntü biçiminde organize ederiz. Birçok algı biçimi vardır.

Görme algısı: İlgilendiğimiz nesnelere dikkatimizi tam olarak nasıl yönlendiririz? En basit araç duyusal resep- törlerimizi bu nesnelere uygun biçimde fiziksel olarak ayarlamaktadır. Görme için bu, nesne retinamızın en du- yarlı bölgesine düşene kadar gözlerimizi hareket ettirme- miz anlamına gelir.

Gestalt psikologları “Bütün, kendisini oluşturan parçala- rın toplamından farklıdır” ilkesini vurgulamışlardır.

Algılama, duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması, yorumlanmasıdır.

Görsel dikkat konusunda yapılan araştırmalar bir resme ya da bir sahneye bakan deneğin gözlemini gerektirir.

Deneğin gözlerine bakarsak, sabit olmadığını, aksine bir tarama içinde olduğu görülür. Gözün üzerinde durduğu noktalar rastlantısal değildir. Bu duraklamaların, dikkat çekici alanlara yöneldiği görülmektedir. Algılamanın, bu duraklama sırasında yapılan kayıtların bütünü olduğu an- laşılmaktadır. Bir saate baktığımızda onun parçalarını görmeyiz, onu bir bütün olarak algılar, bir zaman dilimi olarak tanırız. Algılama, karışık ve karmaşık bir olaydır.

Kısacası, bireyin bir olayı neden o biçimde algıladığını etkileyen birbiriyle ilişkili birçok olaylar ve nedenler var- dır.

İşitme algısı: Dinlemede göz hareketlerine en yakın olan şey, kulaklarımızı ses kaynağına yöneltecek şekilde ba- şımızı çevirmemizdir. Bir saz topluluğundan gelen sesi, ayrı ayrı müzik aletlerinden çıkan sesler gibi değil, ahenk- li ve bütün bir ses olarak kavrarız. Bunun yanında, kala- balık bir ortamda iken, işitmek istemediğimiz sesleri ele- yip, duymak istediğimiz sesleri algıladığımız olur. Bunun nedeni, müziği toplu olarak, gürültüyü ayırt ederek algı- lama isteğimizdir. Dikkat edilmeyen uyaranların kısmen işlendiğini gösteren bulgulardan biri, dikkat edilmeyen bir konuşma sırasında kendi adımız hafifçe söylense bile işi- tebilmemizdir.

Dokunma algısı: Dokunduğumuz eşyanın biçimi, yüzey durumundaki özellikleri bize eşya ile ilgili bilgiler verir. Bu bilgileri birleştirerek eşyayı algılarız. Örneğin; köşe, pü- rüzsüz ve yuvarlak özellikler taşıyan bir eşyanın biçim- lenmesinde, görme ve dokunma birbirine yardım eder.

Tat ve koku algıları: Bir çikolatalı pastanın tadına bak- tığımızda, içindeki besin maddelerini ayrı ayrı değil de bir çikolatalı pasta tadı olarak algılarız. Hoşa giden bir ye- mek kokusunun algılanmasında, bu kokunun hangi ye- meğe ait oluşunu bilmemizde, sebzenin, salçanın, soğa- nın ve diğer yemek malzemelerinin meydana getirdiği bir bütünlük vardır.

Uzay algısı: Bir nesneyi algıladığımızda onu uzayda bir yere yerleştiririz. Onun yerini belirtirken yukarıda, aşağı- da, sağda, solda, önde, arkada gibi ifadeler kullanırız.

Mekân algısının oluşmasında bütün duyu organları rol oynar. Görme ve dokunma duyumlarının etkisi diğer du- yumlardan daha fazladır. Çevremizdeki eşya ve uyarıcı- ları kendimize göre örgütler, onları bir “yön” içinde algıla- rız. Duyu organlarımız uyarıcıların kendimize göre han- gi yönden geldiğini anlamamıza yardımcı olur. Eşyaları- nı bir boşluk içindeki yerini belirtmeye “yerleştirme” de- nir. Bu faaliyet çeşitli duyu organlarının ortaklaşa çalış- masıyla meydana gelir. Uzay duygusu, önce görmede sonra dokunmada en son da işitme duyumlarında vardır.

(Cevap D)

(5)

5

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

15. Yeni gelen bilgiler önceki bilgilerden farklı olduğu durum- larda yaşanan çelişkileri gidermek amacıyla şemalarda yapılan değişime Piaget düzenleme (uyma) demektedir.

Yeni öğretmenin özellikleri Kadir’in zihnindeki öğretmen şeması ile uyumlu değildir. Bu çelişkili durumdan kurtul- mak için öğretmen şeması yeni gelen bilgilerle yeniden şekillendirilmiştir. Daha önceki şema yetersiz kaldığı için şemada değişim gerçekleşmiştir.

(Cevap D)

16. Vygotsky gelişimi anlayabilmek için sosyal ve kültürel sü- reçleri araştırmak gerektiğini savunmaktadır. Vygotsky insan zihninin sosyal ve kültürel süreçlerden türediğine inanmaktadır. Vygotsky’e göre bilişsel gelişimin en önem- li unsuru sosyal etkileşimdir. Çocuklar sosyal etkileşim sürecindeki kazanımları içselleştirerek gelişirler. Kuram- da dil becerileri sosyal etkileşimi desteklemesi açısından büyük bir öneme sahiptir.

(Cevap A)

17. Neşe’nin gökyüzü ile ilgili düşünme biçimi; gökyüzüne canlı varlıkların özelliklerini yüklediği için “animizm”; Ne- şe’nin öğretmeninin kendisi gibi düşünmediğine çok şa- şırması “benmerkezcilik” ile ilgilidir. Animizm (canlandır- macılık), doğadaki cansız nesnelere canlı muamelesin- de bulunma, canlılık özellikleri atfetmedir. Benmerkezci- lik ise, başkasının görüşlerini ve bakış açısını anlamak- ta yaşanan yetersizliktir. İşlem öncesi dönemde çocuk- lar, dünyayı başkasının bakış açısından görememekte, dünyanın merkezine kendini yerleştirip diğerlerinin bakış açısının farklı olabileceğini anlayamamaktadırlar. Yer ve zaman algıları da kendilerine odaklıdır.

(Cevap A)

19. Piaget’e göre 2-7 yaş aralığındaki işlem öncesi dönem- de, korunumun kazanılamamasının nedenlerinden biri, belli bir zamanda çocuğun sadece anlık görünen ve dik- kat çeken boyuta odaklanıp diğer boyutları birlikte algı- layamamasıdır. Buna odaktan uzaklaşmama denir. Can- su’nun, hafta sonu tatilinde gördüğü Minyatürk’ün en son iki eserin ismini hatırlayabilmesi, diğer gördüklerinin is- mini hatırlamakta zorlanması odaktan uzaklaşamadığını göstermektedir.

(Cevap A)

20. Soru metninde anlatılanlara dayalı olarak Vygotsky’nin gelişim süreci ile ilgili olarak “gelişim aşamalı ve birikim- li bir süreçtir” ilkesini benimsediği söylenebilir. Gelişim ile- riye doğru yönelim gösteren, birikimli bir süreçtir. Her aşa- ma bir sonraki aşama için önkoşul oluşturur. Bu bağlam- da her evre kendinden öncekine dayanır ve kendinden sonraki için hazırlık safhasını oluşturur. Ancak, bu gelişi- min aşamaları birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış değil- dir. Birbiriyle iç içe geçmiş olabilir.

(Cevap D) 18. Erikson’un psikosoyal gelişim kuramına göre 3–6 yaş gi- rişimciliğe karşı suçluluk dönemidir. Bu dönemde çocuk- lar kendilerini ve dünyayı anlamak için sürekli sorular so- rarlar. Çocukların sorunlarını ciddiye almak, yaşına uy- gun cevaplar vermek onların girişimcilik özelliğini kazan- maları açısından önemlidir.

(Cevap B)

(6)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

23. Ayça’nın dikkat çekmeye yönelik davranışları görmezden gelinmelidir. Bu tip davranışlar görmezden gelinerek sön- meye tabi tutulmalıdır.

(Cevap D) 22. Vygotsky’e göre bireyin içinde yaşadığı çevre, kültür, sos- yal etkileşimin özelliklerini belirler. Bu nedenle gelişim ve öğrenme bireyin yaşadığı kültür ve çevreden bağımsız değildir. Çocukların kazandıkları kavramların, düşünce- lerin, becerilerin, tutumların kaynağı sosyal çevredir. Ço- cuklar çevresindeki yetişkinlerden ve onların sosyal dün- yalarından öğrenmeye başlamaktadırlar. Buna göre, ye- tişkinlerle yapılan iş birliği çocuğun “toplumsallaşmasını sağlayarak beceri kazanmasını” sağlamaktadır.

(Cevap A)

24. Çocukların, insanların duyguları ve birbirleriyle etkileşim ve ilişkileri üzerine düşünmelerinin gelişimine toplumsal biliş gelişimi denir.

(Cevap A) 21. Dilin Bileşenleri: Dil gelişimi konusunda yapılan çalış-

malar doğrultusunda dil gelişimi; ses, sıra ve anlam sis- temlerinden oluşur.

Ses Bilgisi: Konuşma dilinde anlamı ayırt etmeye yara- yan en küçük ses birimleri, ses sistemlerini oluşturur. Ço- cuklar sesin akışını duymalıdır. Sesin akışını algılayan çocuk, bu sesleri küçük parçalara bölerek kendi dilini oluş- turmaya başlar. Ünlü ve ünsüz ses birimlerinin farklı bi- leşimler hâlinde kullanılmasıyla sözcükler meydana ge- lir. Her dilin kendine özgü ses sistemleri vardır. Çocuklar yaklaşık olarak 2,5 yaşlarına kadar tüm ünlü ve ünsüz sesleri çıkarabilir. Tüm seslerin çıkarılması 7-8 yaşlarına kadar sürer.

Biçim Bilgisi: Sözcüklerin içyapılarını ilgilendiren kural- ları içerir. Bu kurallar dildeki kök ve ekleri, bunların bir- leşme şekillerini ve çekim özelliklerini kapsar. Bir dilde anlam taşıyan en küçük birime biçim birim (morfem) de- nir. Bağımlı ve bağımsız olmak üzere iki tip biçim birim vardır. Bağımsız biçim birim tek başına kullanılabilir, ba- ğımlı biçim birim ancak bağımsız biçim birim ile kullanı- labilir. Örneğin “kuş” bağımsız biçim birimdir. Ama “kuş- lar” sözcüğündeki “lar” bir bağımlı biçim birimdir ve yal- nız kullanılamaz.

Söz Dizimi: Cümlenin yapısını oluşturan ögelerin anlam- lı bir biçimde birleştirilmesi ile ilgili kuralları içerir. Çocu- ğun ilk ifadeleri tek sözcükten oluştuğu için çocuk, söz dizimi ile ilgili kuralları iki sözcük döneminde kullanmaya başlar. Çocukların ses gruplarındaki sıraya dikkat etme- si gerekir. Eğer sıraya dikkat etmezse, cümlelerin anlam- ları değişebilir. Örneğin “Ahmet süt ister.” cümlesi sıra de- ğiştiğinde “Süt Ahmet ister.” şeklinde anlamsız bir cüm- leye dönüşebilir.

Anlam Bilgisi: Dildeki sözcük bileşimlerinin içeriğini ve anlamlarını ilgilendiren kuralları içerir. Anlam bilgisi, kişi- nin deneyimleri ve bilgi birikimi ile yakından ilgilidir. An- lam, dili kullanmanın can damarıdır. Anlam, seslerin sem- bol aracılığıyla nesne ve olaylarla ilişkisini belirler. Söz- cükler, belli bir anlamı ifade etmek için kullanılır. Çocuk, dili anlamlı kullanmaya başladığında, belirli durumlar ve nesnelerle kendi düşünceleri arasında anlamlı ilişkiler ku- rar. Sözcük ve cümlelerini belli anlamlar oluşturmak üze- re kullanır. Çocuk, bilişsel kavramları kazandıkça, dilin anlam bilgisi yönü de zenginleşir.

Kullanım Bilgisi: Dilin amaçlarını, sosyal etkileşim için farklı kişi ve durumlarda kullanım tarzını belirleyen kural- lardan oluşur. Bu bileşen sıra ile konuşma, konuşmayı başlatma, konuşmayı aynı konuda devam ettirme, bitir- me, zaman, durum ve konuya uygun konuşma ve anla- tım becerilerini içerir. Çocuklar konuştukları kişiye bağlı olarak, farklı sözcükleri kullanmayı ve sorulara farklı tep- ki vermeyi erken yaşlardan itibaren öğrenmeye başlar.

(Cevap B)

(7)

7

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

25. Soruda verilen ruhsal bozukluk somatoform bozukluk- tur. Somatoform Bozukluk: Organik nedenler ile açık- lanamayan, psikososyal ya da duygusal etkenlere bağlı olduğu düşünülen bedensel yakınmaları ifade etmekte- dir.

(Cevap D)

26. Sosyal fobi, çocuğun toplum içinde bulunduğu durum- larda gösterdiği mantıksız korkudur. Sosyal fobi sonucun- da çocuk başkalarıyla etkileşimde bulunmasını gerekti- ren her türlü durumdan kaçar ve toplumsal etkinlikleri de zorunlu olarak azalır. Sosyal anksiyete bozukluğu olan çocuk, başkalarının yanında küçük düşeceği ya da uta- nacağı bir davranışta bulunma korkusu yaşar. Kendine güveninde ve benlik saygısında düşüş sosyal fobisi olan bireyleri reddedilmeye, olumsuz değerlendirilmeye karşı aşırı duyarlı ve tahammülsüz yapar. Çocuklar, sadece erişkinlerin yanında değil, kendi yaşıtlarıyla olduklarında da benzer endişeleri yaşarlar. En çok sosyal ve mesleki kimlik gelişiminin olduğu, arkadaş ilişkilerinin aşırı önem- sendiği ergenlik döneminde sorun olarak belirir.

(Cevap A)

27. Uyurgezerklik: Çocuklarda görülme sıklığı % 15’tir. En sık 4 - 8 yaş arası başlar, ergenliğe doğru azalır. Yinele- yici, uyku sırasında kalkma ve gezinme dönemleridir. Göz- ler açık ve hareketsizdir, bakışlar donuktur. Ağır uyku dö- neminde olduğundan sabah hatırlanmaz veya çok az ha- tırlanır. Yürümenin yanısıra kapıdan çıkıp gitme veya yan- lış yere idrarını yapma gibi eylemler de görülebilir. Ev içi emniyet tedbirlerini almak çok önemlidir.

(Cevap C)

28. Fonolojik Bozukluk: Çocuklarda tipik olarak konuşma sırasında bazı sesleri atlama, yerine başka sesler söyle- me veya düzensiz söyleme şeklidir. Örneğin “Hasan” ye- rine “Hasa” denilmesi, “kap” yerine “pak” denilmesi, “ki- tap” yerine bir sefer “kipat”, bir sefer “tipak” diyebilir ve bazı seslerin çıkartılamaması tarzında olabilir.

(Cevap B)

29. Sanal ortam bağımlılığı: çocuğun bilgisayar oyunlarına, herhangi bir ekranda oynanabilen sanal oyunlara ve in- ternete yaşından beklenenin ve gereksinimlerinin üstün- de, gündelik yaşamını olumsuz etkileyecek düzeyde ba- ğımlılık geliştirmesi olarak düşünülebilir. Sanal ortam ba- ğımlılığını engellemenin en etkili yolu, kontrollü kullanı- mı desteklemektir.

(Cevap A)

30. Savunma mekanizmalarının genel özellikleri şunlar- dır;

• Savunma mekanizmaları çatışma ve bunaltıya karşı kullanılan benlik işlemleridir.

• Savunma mekanizmaları farkında olmadan ya da bi- linçsiz olarak kaygıdan kurtulma çabasıdır.

• Savunma mekanizmaları kaygımızı azatlamada etki- lidir.

• Birey savunma mekanizmalarını kullandığının farkın- da değildir.

• Savunma mekanizmaları stres yaratan durumla doğ- rudan başa çıkılabilecek ana kadar yardımcı olurlar.

• Bireyin, engellenme durumlarında çözüm yolu bulun- caya kadar ümitsizliği düşmesini önlemektedir.

• Bireyin iç çatışmalara ve engellenmelere karşı dayan- ma gücünü arttırmaktadır.

• Her insan savunma düzeneklerini kullanır.

• Savunma düzeneklerinin özellikleri ve işlevleri bir bü- tün olarak insanın uyumuna yardım eder.

• Savunma düzenekleri benlik bütünlüğünü ve benlik saygısını sürdürmeye yöneliktir.

• Savunma mekanizması ilk kez Freud tarafından ta- nımlanmıştır.

• Savunma mekanizmaları ile stres ya da kaygı azaltı- labilir. Ancak bilinç dışında var olan çatışmalar çö- zümlenemediği için sorun olduğu gibi kalmaktadır.

• Bütün bu yararların yanı sıra, gerçeklerden kaçarak, savunma mekanizmalarının sürekli kullanılması çev- reye uyumu bozarak tehlikeli sonuçlar meydana ge- tirebilmektedir.

(Cevap D)

(8)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

32. Oyunun çocuğun gelişimine katkısı çocuğun “kurduğu iş birliği ve iletişimle yaşantı zenginliği kazanarak bilgilen- mesini” sağlamasıdır. Çocuk oyun sayesinde kendini ifa- de etmeyi, paylaşmayı, başkalarının düşüncelerine kar- şı hoşgörülü olmayı, yardımlaşmayı vb. becerileri öğre- nir.

(Cevap C)

33. Okul öncesi dönem motor beceriler arasında zıplama, tır- manma ve koşma gibi aktiviteler yer alır. Bir çocuğun fark- lı motor becerilerini kullanmasına olanak sağlayacak çe- şitli aktivitelere katılması motor becerinin etkililiğinin art- masında yardımcı olur. Ancak bu dönem etkinliklerinde ince motor beceri gerektiren çalışmalara ağırlık vermek çocukların sıkılmasına neden olabilir.

(Cevap C) 31. Sosyo-kültürel gelişim kuramı temsilcisi Vygotsky, oyunu

çocuğun yarattığı hayali bir durum olarak tanımlar. Vygo- tsky’e göre oyun bilişsel faktörlerden bağımsız olarak sos- yo-kültürel etkileşimlerden ortaya çıkan çatışmaların çö- zümlenmesi süreci, yeni bir oluşum, keşif alanıdır. Sem- bol kullanma becerisinin gelişiminde oyun çok önemlidir.

Oyunda önemli ve farklı olan unsur, çocuğun özgür ira- desiyle önceki yaşantılarından edindiği neden-sonuç iliş- kilerini kullanarak yeni davranışları üretip böylece olum- suz dürtülerinden arınmaktır. Bu yükleme ve boşalma, oyunda haz olarak ortaya çıkan unsurdur. Oyun gerilim- le başlayıp, bunu kontrol etme mekanizmaları sonucu is- teklerin gerçekleşmesiyle mutluluk veren bir duyguyla yer değiştirir. Bu nedenle Vvgotsky, oyunu yüksek derecede güdümlü bir davranış oluşumu olarak kabul eder.

(Cevap D)

34. Erikson, gelişimin daha spesifik bir mekanizması olan oyun üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmuştur. Erikson’un sekiz gelişim aşamasından üçüncüsünde (dört ile altı yaş arası), çocuk bir şeyler yapar ve Erikson bunu “oyun ça- ğı” olarak tanımlar.

Çocuklar hem kendi kendilerine hem de başkalarıyla oy- namak ihtiyacındadırlar. Oyun, geniş anlamda, hayal gü- cünün dünyaya hâkim olmak ve uyum sağlamak için kul- lanılmasıdır. Oyun, aynı zamanda duyguların ifadesi, geç- miş durumları yeniden yaratma veya gelecekte olacakla- rı düşleme ve var olmak için yeni modeller yaratmadır.

Oyun yoluyla inisiyatifleri gelişir ve düş kırıklıklarına, ba- şarısızlıklara ve ulaşılmamış hedeflere hazırlıklı olurlar ve yaşama iyice odaklanmış bir amaç duygusuyla yakla- şırlar.

Gerçekte çözülemeyen problemler; evcilik oyununda, dra- matik oyunda, sporda, sanat ve bloklar gibi oyunlarda çö- zümlenebilir.

(Cevap C)

35. Masalda orijinal bir anlatım tarzı, dili kullanma becerisi, canlandırma yeteneği çocuğu etkilemektedir. Masal din- leyen çocuk, kendi hayal dünyası ile anlatılan dünyayı birlikte yaşama fırsatı bulur. Çocuklar, masallar yardımıy- la hayalden gerçeğe geçer, gerçeği hayalleri ile mukaye- se ederek somutlaştırır. Masallar eğitici, öğretici ve ders verici nitelik taşırlar. Çocuğun kişiliğinin, zihninin, hayal gücünün gelişmesinde, tabiatı ve toplumu doğru algıla- masında, anadili öğretiminde, masal temel eğitim malze- mesidir. Çocukları iyiye, güzele, doğru davranışlara, hoş görüye yönlendirmektedir. Masalların söyleyişindeki ko- laylık ve eğlendiricilik çocuğun dil gelişiminde önemli bir etkendir.

(Cevap E)

(9)

9

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

36. Okulöncesi dönemdeki çocuğun gelişim düzeylerine, ilgi ve gereksinmelerine göre oluşturulmuş çocuk edebiyatı yapıtlarının ve öğretici metinlerin; çocuğun dilsel, bilişsel, kişilik ve toplumsal gelişimine sağlayacağı katkılar şun- lardır:

• Kitapla tanışmasını sağlar, onlarda kitabın yaşamla- rını bütünleyen bir temel araç olduğuna ilişkin duyuş- sal bir altyapı oluşturur,

• Sanatsal duyarlıkla yapılmış resimleriyle ve sayfa ta- sarımlarıyla görsel algılarını geliştirir, sanat eğitimi ge- reksinmelerini karşılar,

• Resimleri öykünerek duygu ve düşüncelerini çizgi ve renklerle anlatma isteğini devindirir,

• Gözlemleme, karşılaştırma, uygulama yapmalarına ve eleştirmelerine olanak sağlayacak doğal bir öğren- me ortamı yaratır,

• Dilsel ve görsel kurgularıyla sorma, öğrenme, keşfet- me, gülme, eğlenme, oynama gereksinmelerini kar- şılar,

• Kavramsal gelişimlerini destekler, dil bilinci ve duyar- lığı edinebilmeleri için öykünebilecekleri birer model olur,

• Sanatsal nitelikli bir iletişim ortamında kahramanlar- la özdeşim kurarak insana, yaşama, doğaya yönelik değerler edinebilmesini sağlar.

Öğretmenin bu kapsamda yaratıcılığı destekleyen etkin- likler yapması gerekir.

(Cevap D)

37. Çocuk kitaplarının dış yapı özellikleri şunlardır.

• Boyutlar • Kağıt • Kapak-cilt • Sayfa düzeni • Resimler • Harfler

Çocuk kitaplarının iç yapı özellikleri tema (izlek), ko- nu, kahramanlar, plan, dil ve anlatımdır.

(Cevap B)

38. Dramatizasyon: Günümüzde oyuna koyma, oyunlaştır- ma, yazılı bir metne dayalı olarak bir konunun, öykünün, masalın ya da durumun canlandırılmasıdır.

(Cevap A)

39. Öğretmenin kullanmış olduğu drama tekniği pandomim- dir. Pandomim (pantomim, sözsüz oyun ya da mim sa- natı), en basit anlatımıyla sözsüz canlandırmadır.

(Cevap B)

40. Soruda verilen örnek olay “mış gibi yapma” kavramı ile ilgilidir. Çocukların sembolik düşünme ve üst düzey zihin- sel işlemleri yapmalarını sağlayan doğal ve etkin öğren- me durumları, “mış gibi” yapmaktır. Eğitimde drama et- kinliklerinde “mış gibi” yapmadan, gerçek dünyaya geçiş yeteneği oldukça sıra dışı ve çocuklara ait olan bir yete- nektir. Birçok çocuk, erken yaşlardan itibaren “mış gibi”

yapma ile gerçek arasındaki ayırıma gidebilmektedir. “mış gibi” yapma, çocuğun sanki öyleymiş gibi davranmasını gerektirir. Bunu yapabilmek için çocuklar düşünsel süreç- leri kullanmalıdırlar.

(Cevap A)

(10)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

41. Müdahaleli Yaklaşım: Bu yaklaşıma göre, öğretmen ve çocuk arasındaki iletişim ve etkileşim çocukların öğren- mesi ve gelişimi için en önemli etkendir. Bu yaklaşımı destekleyenlere göre, Piaget çocukların başkalarıyla ile- tişim kurma isteklerini görememiştir. İnsanlar başkalarıy- la iletişim kurmak, düşüncelerini ve duygularını paylaş- mak isterler. Küçük çocuklar, yaratıcı ve hayal tanımla- malarını yetişkinlerle paylaşmak isterler. Bu paylaşım sı- rasında öğretmenler çocukların duygu ve düşüncelerini tasvir ve paylaşım yeteneklerini ilerletebilirler. Bu yakla- şımı savunanlar Vygotsky ve Bruner’in düşüncelerinden yararlanmışlardır. Vygotsky, öğrenmede sosyal ortamın önemini vurgular. Çocuklar öğretmenleri ve kendilerin- den daha yetenekli arkadaşları ile etkileşim hâlinde iken öğrenirler. Vygotsky’ye göre, öğretmen, çocuğun gelişim düzeyini öğrenme esnasında dikkate almakla yetinme- melidir. Öğretmen, çocuğu gelişim düzeyinin üstüne çı- karmayı amaçlamalıdır.

(Cevap C)

42. Kapalı uçlu araç gereçler: Yap-bozlar gibi yalnız bir doğ- ru yöntem ya da bir yanıtı olan araç gereçlerdir. Çocuk- ların belirli bir biçimde düşünmesi ya da yapması amaç- lanmıştır.

Açık uçlu oyuncaklar: Bloklar, legolar, oyun hamurları gibi yapıp bozarak yeni ürünler yaratılabilecek oyuncak- lardır. Birçok olasılıklar sundukları için çocuğu değişik dü- şünmeye ve çözümler bulmaya yönlendirir.

(Cevap D)

43. Okulda öğrencilerin yaratıcı becerilerini geliştirmek için dikkat edilmesi gereken öneriler şunlardır;

• Okulda problem çözme becerisinin geliştirilmesine olanak sağlanmalıdır. Problem çözme becerisinin te- mel olduğu ilerleme akımın uygulandığı okullarda ya- ratıcılığın daha çok geliştiği görülmüştür.

• Öğrencilere problem verildiği zaman onların çeşitli de- neceler önermesine ve bunların doğruluğunu test et- melerine izin verilmelidir.

• Öğrencilere düşüncelerini serbestçe açıklamaları için izin verilmeli, onların yaratıcı düşünceleri pekiştirilme- lidir

• Arada sırada beyin fırtınası tekniği kullanarak, öğren- cilere kimse tarafından eleştirilmeden düşüncelerini söyleme fırsatı tanınmalıdır.

(Cevap E)

44. Gelişimsel model sınıf yönetiminde öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişim düzeylerinin dikkate alındığı bir yaklaşım- dır. Sınıftaki tüm etkinliklerin yürütülmesinde ve fiziksel düzenlemelerde öğrencilerin gelişimsel özellikleri ve ih- tiyaçları göz önünde bulundurulur.

(Cevap C)

45. Bu etkinlikteki kazanımlar ve göstergeleri şunlardır.

Bilişsel Gelişim:

Kazanım 1. Nesne/durum/olaya dikkatini verir. (Göster- geleri: Dikkat edilmesi gereken nesne/duruma/olaya odak- lanır. Dikkatini çeken nesne/durum/olayı ayrıntılarıyla açıklar.)

Kazanım 11. Nesneleri ölçer. (Göstergeleri: Standart ol- mayan birimlerle ölçer. Ölçme sonucunu söyler.) Dil Gelişimi:

Kazanım 8. Dinlediklerini/izlediklerini çeşitli yollarla ifa- de eder. (Göstergeleri: Dinlediklerini/izlediklerini resim, müzik, drama, şiir, öykü gibi çeşitli yollarla sergiler) Motor Gelişim:

Kazanım 4. Küçük kas becerileri gerektiren hareketleri yapar. (Göstergeleri: Değişik malzemeler kullanarak re- sim yapar.)

(Cevap C)

46. Soru metninde anlatılan ve okulda öğrenmeyi savunan program geliştirme yaklaşımı “davranışçı” yaklaşımdır.

Günümüzdeki program geliştirme çalışmalarında davra- nışçı kuramdan özellikle hedeflerin davranışa dönüştü- rülmesi ve her davranış için test maddelerinin hazırlana- rak program başarısı hakkında bilgi toplanması aşama- larında yararlanılmaktadır.

(Cevap C)

(11)

11

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

47. Öğretmenin etkili bir beyin fırtınası uygulayabilmesi için aşağıdaki aşamaları yerine getirmesi gerekmektedir:

• Öğrencileri rahat edebilecekleri biçimde oturtunuz.

• Düşünceleri yazmak için bir tahta bulundurunuz.

• Sorunu anlatınız.

• Tekniğin kurallarını açıklayınız.

• Öğrencilerden düşünce üretmelerini isteyiniz.

• Düşünceleri not alınız.

• Zaman zaman kendi düşüncelerinizi de söyleyerek katılımcıları yüreklendiriniz.

• Kimsenin düşünceleriyle alay edilmesine izin verme- yiniz.

• Düşünce üretimi durduğu zaman beyin fırtınasını dur- durunuz.

• Tüm düşünceleri okuyunuz ve benzer ya da birbirini kapsayan düşünceleri birleştiriniz.

• Düşünceleri numaralandırarak bir sıraya sokunuz.

• Belirlenen sorunun çözüm yollarını yazılı biçime ge- tirerek sınıf ya da okul panosuna aşarak görselleşti- riniz.

(Cevap C)

49. Eğitsel oyun öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesini ve rahat ortamda tekrar edilmesini sağlayan, yetenekleri ortaya çıkaran bir tekniktir. Oyunlar öğrencilerin kendilerini ifa- de etmelerine olanak sağlayan, iletişimi güçlendiren bir ortam oluşturur.

(Cevap D) 48. Yer değiştirme → Şemsiyenin yerine ne kullanabiliriz?

Yok etme → Şemsiyenin hangi parçasını çıkartabiliriz?

Birleştirme → Şemsiyeyi başka hangi nesneyle birleşti- rebiliriz?

Yeniden düzenleme → Şemsiyeyi sen tasarlasaydın na- sıl bir tasarım yapardın?

(Cevap A)

53. Folklor çalışması psiko-motor bir davranış olup, gösterip yaptırma, alıştırma ve bilişsel çıraklıkla bu davranışı kaz- dırmak olanaklıdır. Psiko-motor alan kazanımlarının ger- çekleştirilmesinde temel ilke iş-aktivite olmalı, öğrenen yaparak yaşayarak öğrenmelidir. Öğrenciye ilgili beceri için deneyim fırsatları sunulmalıdır.

(Cevap B) 50. Howard Gardner görsel sanatların, görsel düşünmeyi desteklemesi bakımından önemli olduğuna inanmıştır.

Görsel düşünmeyi, çoklu zekâ yaklaşımında görsel/uzam- sal zeka içinde ele almıştır. Gardner, sanatsal ifadenin okul öncesinde en yüksek seviyede olduğunu, çocuk il- köğretime başladığında en alt seviyeye indiğini, ergen- likte yeniden artmaya başladığını belirtmiştir.

(Cevap D)

51. Çocukların yaşadıkları toplumun değerlerini tanımaları, kültürel ve evrensel değerleri benimsemeleri onların so- rumluluk bilincine sahip bireyler olarak yetişmeleri açısın- dan önemlidir. Program, bu yönüyle farklılıklara saygı du- yulmasını ve farklı özellikleri olan bireylerle uyum içinde bir arada yaşamaya dair deneyimler kazanılmasını teş- vik etmektedir. Programda değerler eğitimi ayrı bir alan olarak ele alınmamış, ancak kazanım ve göstergelerde bütüncül bir şekilde vurgulanmıştır.

(Cevap C)

52. Okul öncesi eğitim kurumlarında kitap merkezinin oluş- turulması, çocukların kitap sevgisi kazanması açısından önem taşımaktadır. Kitap merkezindeki kitaplar çocukla- rın okuma ilgilerini geliştirmelerinde de etkilidir. Bu ne- denle küçük yaşlardan itibaren çocuğun ilgisi kitaplara yönlendirebilmek için bir kitap merkezine ihtiyaç duyul- maktadır. Bu merkezde çocuklar ilgi duydukları kitapla- rın resimlerine bakarak hikayeler oluşturabilir, birbirleri- ne hikayeler anlatabilirler. Bu da onların hayal güçlerini geliştirir yaratıcılıklarını ve dil gelişimlerini destekler.

(Cevap D)

(12)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

55. Bağlanma, bebekle anne babalar arasında duygusal ola- rak olumlu ve karşılıklı yardım edici bir ilişkinin kurulma- sıdır. Bağlanma belirli bir kişiye uzun süren duygusal bir bağ olarak da tanımlanabilir.

(Cevap D) 54. Tutarsız tutum ile yetişen çocukların sınırlılıkların ne ol- duğuyla ilgili ciddi problemler vardır. Çocuk bu yüzden sürekli kaygılıdır ya da ailenin rehberliğine güvenmemek- tedir. Doğru ile yanlışın sürekli birbirine karıştığı ortamda bir amaç oluşturma ve o amaca ulaşmak zordur. Çünkü çocuğun hatanın ne olduğu ile ilgili sezgileri yıpranmış- tır. Bu da her yaptığını sürekli kontrol etmeyi gerektire- cektir. Bu uygulamada dış denetimdeki tutarsızlık iç de- netimi güvensizliğe ittiğinden yaratıcılık gerektiren etkin- likler çocuğun kendisini tarafından hep sonuçsuz bırakı- lacaktır.

(Cevap C)

56. Mikrosistem, çocuğun, karşılıklı yakın etkileşim içinde ol- duğu kişi ve grupların var olduğu sistem olarak tanımlan- maktadır.

(Cevap E)

57. Boşanmanın yaşandığı ailelerde, çocuklar sevgisizlikten, yalnız kalmaktan korktuğu gibi kendini daha az güvende hisseder. Bu nedenle çocuğun yeni koşullara uyumunu sağlamak için hoşgörülü, tutarlı davranışlarda bulunmak çocuklarla ilgilenmeye devam etmek ve sevgilerinin sür- düğünü göstermek gerekir. Ancak, anne - babaların ço- cuklarıyla her gün görüşmeleri gerekmez. Bunun yerine görüştüklerinde kaliteli zaman geçirmeleri daha önemli- dir.

(Cevap E)

58. İlköğretime hazır oluşu etkileyen faktörlerden ilki fiziksel faktörleri içermektedir. Çocuğun genel sağlık durumu, bü- yüme ve gelişmesi, kaba ince motor gelişim seviyesi ço- cuğun fiziksel özelliklerini kapsar. Bu özellikler çocuğun doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası içinde ya- şadığı koşulları da içine alır. Çocukların bu dönemlerde yaşadıkları olumsuzluklar, gelişme geriliğine veya kalıcı zihinsel geriliklere yol açabileceğinden okul başarısı üze- rinde etkileri olabilmektedir.

(Cevap D)

59. Okuma yazmaya hazırlık çalışmaları ilkokula hazırlık ça- lışmalarının içerisinde yer alan ve çocukların ilkokula ge- çişini kolaylaştırmak, hazır bulunuşluk düzeyini artırmak amacıyla yapılan etkinliklerdir. Kesinlikle okuma veya yaz- ma öğretmek amacını taşımamaktadır. Programda oku- ma ve yazma öğretimi yoktur. Harfleri göstermek ve harf- leri yazdırmak da yoktur.

(Cevap A)

60. Okuma farkındalığı göstergeleri: Çevresinde bulunan ya- zılı materyaller hakkında konuşur. Yetişkinden kendisine kitap okumasını ister. Okumayı taklit eder. Okumanın gün- lük yaşamdaki önemini açıklar.

Yazılı materyallerde noktalama işaretlerini gösterir yazı farkındalığı ile ilgilidir.

(Cevap D)

(13)

13

KPSS

DENEME

• 1

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

61. Belirli konu ve etkinliklerin sınıf içerisinde işlenmesinde uzman kişi sınıfa konuk olarak davet edilerek konu ile il- gili konuşması sağlanır. Böylece konu birincil veri kayna- ğından, ilgi çekici, merak uyandırıcı ve gerekirse soru - cevap şeklinde tartışılarak incelenir.

(Cevap C)

62. Okul öncesi eğitimde fen merkezi çocukların fene karşı ilgi ve tutumlarının gelişmesinde önemli yer tutar. Bu dö- nem çocuğu hareketli ve sürekli bir oyun dünyası içinde- dir. İlgi duyduğu şeyleri oyun yolu ile öğrenmekten büyük haz duyar. Bu nedenle okul öncesi eğitim kurumlarında fen etkinlikleri yapılırken oyunlardan yararlanılmalıdır.

Fen merkezinde yapılan çalışmalar, çocuklara yaşadığı çevreyi tanıma, deneyerek ve yaşayarak öğrenme imka- nı sağlar. Ayrıca çocukların özgüvenlerini, gözlem, deney ve problem çözme becerilerini geliştirir.

(Cevap B)

63. Motor gelişimi etkileyen gelişimsel faktörler şunlar- dır;

• Gelişimin yönü • Büyüme hızı

• Farklılaşma ve bütünleşme • Kritik dönem kavramı • Bireysel farklılıklar • Beden ölçüleri • Filogeni ve ontogeni • Kalıtım

• Irk • Cinsiyet.

(Cevap E)

64. Lowenfeld’in iler sürdüğü dönemlerinde “gerileme döne- mi” yoktur. Karalama, şema öncesi, şematik, gerçeklilik ve mantık dönemi Lowenfeld’in ileri sürdüğü dönemler- dir.

(Cevap E)

65. Anekdot Kayıtları, bir ya da birden çok çocuğun dahil ol- duğu ortamda, çocuğun davranışlarında görülen önemli gelişimsel olayları kaydetmek amacıyla kullanılır. Anek- dot kaydı tutulurken; davranışın direkt gözlem sonucu ol- masına, öğretmen yorumunun ayrı bir bölümde yer alma- sına ve tek bir olayı açıklamasına dikkat edilmelidir. Ay- rıca, anekdot kayıtlarında çocuğun gelişimsel özellikleri ve program amaçlarını kazanıp kazanmadıklarını içeren davranışlar da not edilmektedir

(Cevap C)

66. Çocukların kendi vücutlarının hareket potansiyellerini, ko- şarken, sıçrarken, fırlatırken, yakalarken ve vücutlarını dengede tutarken keşfettikleri yıllar olarak bilinen motor gelişim aşaması temel hareketler dönemidir.

(Cevap B)

67. Soruda verilen tasarım ilkesi vurgudur. Vurgu: Öğretim materyalinin can alıcı noktasıdır. Dikkat çekilecek nokta en ilgi çekici nokta olarak tasarlanıp en önemli unsurlar oraya yerleştirilebilir.

(Cevap B)

(14)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

68. Sorudaki özellikler Orff Schulwerk yaklaşımına aittir.

(Cevap D)

69. Okulöncesi müzik eğitiminin amaçları şunlardır;

• Kendi sesini ve çevresindeki sesleri ayırt edebilme, • Konuşurken sesini doğru kullanabilme

• Dinlediklerini fark edebilme

• Dinlediği müziğe bedensel tepkilerde bulunabilme, düzeyine uygun şarkılar eşliğinde oynayabilme, dans edebilme

• Düzeyine uygun şarkıları ve sözel ürünleri seslendi- rebilme

• Düzeyine uygun çalgıları çalabilme

• Dinlediği müziğin veya seslerin yansıttığı duyguları fark etme

(Cevap C)

70. Okul Öncesi Eğitim Programı’na göre “haftanın günlerini sırasıyla söyler” bilişsel gelişim özelliği 60-72 aylık ço- cuklardan beklenir.

(Cevap E)

71. Adımla hareketinin devamında arka ayağın ön ayağın ya- nına sıçrayarak getirilmesi ve bu hareketin ritmik biçim- de tekrarlanması lokomotor becerisi galop hareketidir.

(Cevap D)

72. Öğretmenin kazandırmak istediği ilke kardinal değer il- keleridir. Kardinal değer ilkesi: Bir gruptaki nesneleri sa- yarken, en son sayılan nesne için söylenen sayının grup- taki nesne sayısını göstermesidir. Örnek: Çocuğun 7 ta- ne boncuk sayması ve son söylediği sayı sözcüğünün (yedi) gruptaki boncuk sayısının toplam değeri olduğu- nun farkında olması.

(Cevap B)

73. Fen eğitiminin hedeflerinden bir taneside çocukların fi- ziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimlerine yardım- cı olmaktır. C seçeneğinde verilen bilgi yanlıştır.

(Cevap C)

74. Grafik; iki ya da daha fazla sayısal ifadenin arasındaki ilişkiyi resimlendirmek amacıyla kullanılan matematiksel bir araçtır. Ölçme ve sayma işlemleri sonucunda ulaşılan veriler grafikte kullanılır.

(Cevap E)

75. Ela’nın kavram öğrenme deneyimi “Doğal Öğrenme De- neyimidir.” Doğal öğrenme deneyimleri, çocuğun çev- resiyle etkileşiminden kaynaklanan ve çocuğun başlayıp bitirdiği eylemdir.

(Cevap B)

(15)

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ

Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının kurumumuzun yazılı izni olmadan kop- ya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI A GRUBU VE ÖĞRETMENLİK

2 . DENEME SINAVI

(16)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

1. Okul öncesi eğitimin temel amaçları şunlardır.

I. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişimini ve iyi alış- kanlıklar kazanmasını sağlamak

II. Onları ilkokula hazırlamak

III. Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak

IV. Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen ço- cuklar için ortak bir yetişme ortamı yaratmak

(Cevap B)

2. Osmanlı Devleti Dönemi’nde, anaokulu olarak kurulma- yan ve kısmen anaokulu işlevini yerine getiren kurumlar yer almaktaydı. Bu kurumlar, “Sıbyan Okulları”, “Islahha- neler”, “Darüleytam-ı Osmanî” ve “Darüleytamlar”dır.

(Cevap D)

3. Aylık plan, bir öğretmenin çalıştığı çocuk grubunun ge- lişimini desteklemek için etkinlik oluşturmak üzere alaca- ğı kazanım ve göstergeleri, kavramları, alan gezilerini, özel gün ve haftalar ile aile katılımı ve değerlendirme sü- reçlerini içeren bir çalışma planıdır.

(Cevap D)

4. Montessori’ye göre çocuklara gerçekten yardımcı olabil- mek için, Montessori yaklaşımının ilkelerini bir bütün ola- rak kavramak ve çarpıtmadan uygulamak gerekmekte- dir. Çocuk dünyanın neresinde olursa olsun, Montesso- ri’nin “emici zihin” olarak adlandırdığı bir yetiye sahip ola- rak doğar.

Montessori yaklaşımının emici zihin ilkesi çocuğun zihin- sel faaliyetini ortaya çıkarmayı amaçlar. Montessori ço- cuk evlerinde çocuk asla zihinsel başarılar kazanmaya zorlanmaz. “Çocuğa önceden hazırlanmış bir çevre” ve bu çevreyi keşfedebilmesi için ona bir dizi anahtar verilir.

Bunlar duygusal gereçlerdir. Ve her çocuk bu gereçlerin yardımıyla kendine özgü yetenek ve ritmine uygun ola- rak, zihninin daha önce algılamış olduğu izlenimleri, ör- gütlemeye koyulur. Kısacası doğal bir ihtiyaç olan kendi

“iç disiplinini” yaratır. Montessori yaklaşımındaki “özgür- lük” ilkesi için Montessori “uyguladığımız yöntemin en kı- sa ama en özlü açıklaması, çocuklara önceden hazırlan- mış bir çevrede özgürlük tanımak” ifadesini kullanmıştır.

Çocuk bütün canlı organizmalar gibi birtakım gelişim aşa- malarından geçer. Montessori bunları “duyarlılık dönem- leri” olarak adlandırır. Evrensel bir organizma olan çocuk- ta bu duyarlılık dönemleri ırk, kültür ayrılıkları gözetmek- sizin vardır. Belirli bir duyarlılık döneminde çocuk belirli bir bilgi ya da beceriye karşı doymaz bir “çalışma şevki ve sevinci” duyar. Çocuk elindeki gereci dilediği gibi kul- lanmasına izin verildiğinde, bununla çeşitli alıştırmalar yapacak, yaptıklarını tekrar tekrar uygulamaktan sıkılma- yacaktır. “Dikkat”in yoğunlaşması, anlamak, kavramak vezihin gücünü arttırmakta “tekrar”ın rolü büyüktür. Mon- tessori yaklaşımının günümüzde de hala uygulanıyor ol- ması bütün bu ilkelerin evrensel nitelikte olduklarını orta- ya koymaktadır.

(Cevap D)

5. Soruda verilen düşünür Johann Pestalozzi’dir. Pestaloz- zi (1746-1827); eğitim anlayışını elin, kalbin ve kafanın eğitimi şeklinde ifade eder. Eğitimin duyulara dayandığı- nı ve bunlar yardımıyla çocuğun potansiyel özelliklerinin gelişeceğini söyler. Ona göre en iyi eğitimciler anneler- dir. Söylemleri bugün okul öncesi eğitimde göz önünde bulundurulan prensiplerdir.

(Cevap A)

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ

(17)

17

KPSS

DENEME

• 2

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

6. Mitokondri, hücrede solunum ve enerji merkezi işlevini gören organellerdir.

(Cevap B)

7. Soruda verilen lenfoid organı bademciktir.

(Cevap D)

8. Anne sağlığı başta olmak üzere, ailenin sosyo-ekonomik durumu, çevre kirliliği, beslenme bozuklukları, doğum ön- cesi bakım alma durumu, doğumun bir sağlık kuruluşun- da gerçekleşmesi, ailenin ilgisizliği, bilgisizliği, yanlış inanç ve uygulamalar, çocuk yetiştirme tarzı gibi sosyal ve kül- türel nedenler çocuk sağlığını etkileyen önemli faktörler arasında yer almaktadır.

(Cevap A)

9. Boğmaca döküntülü hastalık arasında yer almaz.

(Cevap D)

10. Yaralanmalarda yapılacak ilk yardım arasında yaraya saplanan yabancı cisim çıkarılmaz.

(Cevap B)

11. Yağ, gram başına en çok enerji veren besin türüdür.

(Cevap C)

12. İyot yetersizliğine bağlı olarak çocuklarda: guatr, juvenil hipotroidzm, mental fonksiyonların bozulması ve fiziksel gelişmedeki yavaşlama ve kretenizm yaygın olarak gö- rülür.

(Cevap C)

13. Sosyal psikoloji; insanların diğer insanlar tarafından duygu, düşünce ve eylemlerinin nasıl etkilendiğini ince- ler. Sosyal bir varlık olan insan gelişiminde sosyal etkiler önemli bir yer tutar. Sosyal psikoloji, gruplardaki kişiler arası etkileşimleri inceler ve araştırma kapsamına; insan ilişkilerindeki neden-sonuç ilişkisi, tutumlar, uyma, boyun eğme, değerler, hoşlanma, kişisel çekicilik, sosyal norm- lar, saldırganlık, ön yargı, uyum, sevgi ve grup etkileşimi konuları girer.

(Cevap E)

14. İşitsel algı: Dinlemede göz hareketlerine en yakın olan şey, kulaklarımızı ses kaynağına yöneltecek şekilde ba- şımızı çevirmemizdir. Bir saz topluluğundan gelen sesi, ayrı ayrı müzik aletlerinden çıkan sesler gibi değil, ahenk- li ve bütün bir ses olarak kavrarız. Bunun yanında, kala- balık bir ortamda iken, işitmek istemediğimiz sesleri ele- yip, duymak istediğimiz sesleri algıladığımız olur. Bunun nedeni, müziği toplu olarak, gürültüyü ayırt ederek algı- lama isteğimizdir. Dikkat edilmeyen uyaranların kısmen işlendiğini gösteren bulgulardan biri, dikkat edilmeyen bir konuşma sırasında kendi adımız hafifçe söylense bile işi- tebilmemizdir.

(Cevap B)

(18)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

18. Kavga ettiğinde öğretmeninin kendisiyle ilgilenmesi Ba- tu için olumlu pekiştirme olmuştur. Yani öğretmen farkın- da olmadan Batu’nun kavga etme davranışını pekiştir- miştir. Böylece Batu, öğretmenin sadece kavga ettiğinde kendisiyle ilgilendiğini öğrenmiş ve kavga etmeye devam etmiştir. Öğretmenin Batu ile ilgilendiğinde Batu’nun kav- ga davranışı (istenmeyen davranış) ortadan kalkmakta ve öğretmen rahatlamaktadır. Bu da Batu ile ilgilenme- nin öğretmen için olumsuz pekiştirme olduğunu göster- mektedir.

(Cevap B)

19. 6 yaş grubu çocuklarının küçük kaslarının olgunlaşma düzeyi, 4 yaş grubu çocuklarına oranla daha ileride oldu- ğu için 6 yaş grubu çocukları küçük psikomotor becerile- ri (yemek yeme, kalem tutma vs.) gerçekleştirebilirler. 4 yaş grubu çocuklarının boyama davranışını yapamama- ları yeterli olgunluk düzeyine ulaşamadıklarını gösterir.

Zaten olgunlaşma olmadan öğrenme olmaz.

(Cevap B)

20. Yapı iskelesi sosyokültürel psikologların kullandığı ben- zetmelerden biridir. Tıpkı geçici bir iskelenin işçileri ve in- şaatta kullanılan malzemeleri desteklemesi gibi daha yet- kin bir kişinin ya da sorudaki gibi bilgisayar programı gi- bi bir sistemin çocuğun becerilerini desteklemesidir. Des- teğin derecesi çocuğun ihtiyaç düzeyine göre ayarlanır.

Çocuk bu sayede etkin olan kişi ya da sistemin yardımıy- la yeni bilgi ve becerileri aktif bir şekilde yapılandırır.

(Cevap E)

21. Benmerkezci düşünmenin ürünü olarak çocuklar olayla- ra başkalarının bakış açılarından bakamaz, herkesin bir olayı kendileri gibi gördüğünü düşünürler. Örnek durum- da da Özcan annesine başından geçeni anlatırken an- nesi biliyormuş gibi “O aldı, O vermiyor” şeklinde konuş- ması benmerkezci düşünce yapısını yansıtmaktadır.

(Cevap C) 15. Selin’in arkadaşları birlikte oynuyor gibi görünmesine rağ-

men hepsinin farklı bir oyun oynaması paralel oyundur.

Paralel oyunun temeli benmerkezciliktir. Çocuklar başka- larının düşünce ve duygularını anlayamadıkları, yalnız- ca kendilerine odaklandıkları için kolektif oyun oynaya- mazlar. Ayısının evde tek başına kalamayacağı, korka- cağını düşünmesi canlandırmacılıktır.

(Cevap D)

16. Çocuğun doğal cinsel merak duygusunun ayıplanması ve görmezden gelinmesi çocukta bedenine ilişkin olum- suz bir tutum geliştirmesine neden olur. Öğretmenler öğ- rencilerinin cinsel konularla ilgili sorunlarını fark ettikle- rinde aile ile işbirliği yaparak onların gelişim seviyesini gözeterek bilgilendirmeli ve onlarda bedenlerine ilişkin olumlu bir tutum gelişmesini desteklemelidir.

(Cevap A)

17. Piaget’in ahlâk gelişimi kuramında, dışa bağlı döneme göre çocuklar işlenen suçun büyüklüğünü, ortaya çıkan fiziksel sonuç belirler. Neden veya niyet önemli değildir.

Çocuğun ahlâki değerleri henüz görelilik kazanmamıştır.

Otoriteye kayıtsız şartsız uyma söz konusudur, kural ko- yucu ortamda olmadığı zaman kurallara uymama eğilimi gösterirler.

(Cevap D)

(19)

19

KPSS

DENEME

• 2

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

22. Nesne sürekliliği bebeğin algı alanından çıkan bir nesne- nin gerçekte kaybolmadığını kavramasıdır Nesne sürek- liliğini kazanmış bir bebek algı alanından çıkan bir nes- neyi aramaya devam eder. Nesne sürekliliği bebeğin bel- leğini kullanmaya başladığının önemli bir göstergesidir.

(Cevap B)

23. Soru metninde özellikleri verilen yaklaşım psikodinamik yaklaşımdır. Psikodinamik kuramın kurucusu Freud’a gö- re çocukluk yaşantıları (0 -5/6 yaş arası), kişilik gelişimi üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir. Freud’a göre ço- cukluk yıllarındaki olumsuz yaşantılar ileriki yıllarda sap- lantıya yol açar ve geriye dönüş neredeyse imkansızdır.

Bireyin kişiliğini belirleyen asıl etmen geçmiş yaşantılar- dan edindiği bilgi ve deneyimlerdir. Davranışların önem- li bir bölümü de bilinçaltı süreçlerden kaynaklanır. Bu ne- denle çocukluk döneminde yaşananlar kişilik özellikleri- nin oluşmasına etki eder. Freud kişiliğin oluşumunda be- beklik ve çocukluk dönemlerinin önemini belirten ilk ku- ramcıdır.

(Cevap A)

24. Yeni bir davranış kazandırılırken önce sürekli, sonra ara- lıklı ya da oranlı tarifeler kullanılması gerekmektedir. İrem Öğretmen’in çocuklar ellerini her yıkadıklarında onları ödüllendirmesi sürekli pekiştirme tarifesine, bazen üç ba- zen dört bazen de altı davranışını ödüllendirmesi değiş- ken oranlı tarifeye örnektir. Çünkü değişken oranlı tarife- de zaman değil, belli sayıdaki doğru davranış önemlidir.

(Cevap E)

25. Bruksizm: Uykuda diş gıcırdatma durumudur. Her yaş- ta görülebilir. Çene eklemi ve dişlerde aşınmaya neden olur. Dişlerdeki aşınmanın önlenmesi için kişiye özel ağız içi aparat kullanılması gerekir. Basınç nedeniyle baş ağ- rısına sebep olabilmektedir. Altta yatan sebeplerin (stres vs) araştırılması ve ortadan kaldırılması önerilir.

(Cevap C)

26. Mutizm: Normal ve sosyal ortamlarda konuşmama fakat ebeveyn ve kardeş gibi yakın ilişkilerin olduğu ortamlar- da konuşma olarak tanımlanabilir.

(Cevap D)

27. Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan ço- cuklarda üç temel özellik vardır:

1. Aşırı hareketlilik (Hiperaktivite): Hiperaktivite, ne- densiz ve amaçsız yoğun hareketlilik anlamında kullanıl- maktadır. Olağan hareketlilikle DEHB’de görülen hare- ketlilik arasında önemli farklılıklar vardır. Hareketli çocuk- ların, hareketlilik düzeyleri yalnızca sıkıldıkları ya da he- yecanlandıkları zaman artmakta, hareketlilik düzeyi or- tamdan ortama değişebilmektedir.

DEHB olan çocukların hareketlilik düzeyleri çoğu zaman sıkılma ya da heyecanlanmadan bağımsızdır ve hemen her ortamda belirgindir. DEHB olan çocuklar yorulmak bilmeyen canlı enerji depolarıdır. Aşırı hareketliliğe ba- zen söz dinlememe, inatçılık, öfke duygusu ve saldırgan- lık davranışları da eşlik edebilir.

2. Dikkat sorunları: Dikkatin bir noktaya toplanabilme- sinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağıla- bilmesi, unutkanlık, eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunları bu- lunduğunu gösterir. Bu çocuklar, arkadaş ilişkilerinde ve oyunlarda dikkatsizlik nedeniyle kuralları öğrenemezler ve izleyemezler. Video oyunları gibi görsel ve işitsel uya- ranlar hariç, ilgilerini çok çeken etkinliklere bile birkaç da- kikadan fazla yoğunlaşamazlar.

3. Dürtüsellik (Impulsivite): Dürtüsellik (fevrilik, atak- lık), düşünmeden, yani davranışlarının sonucunu hesap etmeden harekete geçmek anlamında kullanılmaktadır.

Bu bozukluğu olan çocuklar, tepkilerini erteleyemezler, engelleyemezler, sıra bekleyemezler veya duruma uy- gun davranamazlar. Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çok çabuk yanıt verme ve başkalarının sözlerini kesme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulun- duğunu düşündürür.

(Cevap E)

(20)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

28. Psikopatoloji: Sıklıkla ruhsal bozukluk, akıl hastalığı, davranışsal bozukluk gibi terimler ile eşanlamlı kullanı- lan psikopatoloji aslında, normal dışı davranışların, dü- şüncelerin ve duyguların oluşum süreci ve doğası ile il- gilenen bilimsel disiplindir

(Cevap A)

29. Tarihsel belgelere göre, Türk toplumlarının, eski çağlar- dan bu yana davranış bozuklukları gösteren kişileri, ger- çek birer hasta olarak kabul ettiklerini göstermektedir. İlk gerçek akıl hastanesinin Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Mazhar Osman Uzman Çağ- daş Türk Psikiyatrisinin kurucusu olarak bilinir. Aynı şe- kilde Rasim Adasal, Fahrettin Kerem Gökay gibi isimler de bu alanın öncüleri sayılmaktadır. O günlerden bu ya- na hızlı sayılabilecek bir gelişmeyle, üniversite klinikleri, Sağlık Bakanlığına bağlı klinikler, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümleri kurulmuştur. İlk çocuk psikiyatrisi birimi, 1958’de Hacettepe Çocuk Hastanesinde kurul- muştur.

(Cevap A)

30. İstenilen ve istenilmeyen iki durumun çatışması (yaklaş- ma-kaçınma); bireyin büyük bir arzuyla istediği ancak ka- çınılması gerektiği durumdur. Aynı nesneye hem yanaş- ma hem de kaçınma söz konusudur. Kuşkusuz çatışma- ların neden olduğu kaygı aynı düzeyde değildir; ancak yinede bir kaygı söz konusudur. Türk kültüründe bu du- rum, “aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık” ya da,

“boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz” gibi deyim- lerle ifade edilmiştir.

(Cevap D)

31. Vygotsky’ye göre oyunun temel özellikleri şunlardır:

• Hayalî durumların bulunması,

• Kurallara (çocukların kendi geliştirdikleri ve kabul et- tikleri kurallara) boyun eğme,

• Durumun ve ortamın getirdiği sınırlılıklardan bağım- sız ve hür olma,

• Rollerin tanımlanması.

Tüm diğer psikolojik fonksiyonlar gibi, oyunun orijini de sosyaldir; dil aracılığıyla girişimler yapılır, görüşülür, an- laşılır ve sosyal ortamlarda diğer insanlarla, yaşıtları ve yetişkinlerle birlikte öğrenilir. Vygotsky, oyunun bütün tür- lerinin hayali unsurlar barındırdığına ve bu hayali unsur- ların bulunması nedeniyle de kendi doğasına ilişkin ku- ralları bulunduğuna inanmıştır.

(Cevap C)

32. Rekapitülasyon Teorisi: StanleyHall (1884-1924) tara- fından geliştirilmiştir. Buna göre oyun, çocuğun içinde ya- şadığı kültürün bir özeti, bir aynasıdır. Çocuklar, oynadık- ları oyunlarla atalarının geçmiş yaşam tarzlarını yansıt- maktadırlar. Başka bir deyişle, çocuklar, oyun faaliyetle- rinde insanın evrimindeki kültürel aşamalara uygun bir gelişme gösterirler. Bu teoriye göre oyun yoluyla insanlı- ğın istenmeyen özellikleri yok edilebilir.

Seefeldt ve Barbour’nun açıklamasına göre oyun, çocuk- ları basit oyun aşamasından modern dünyada gerekli olan daha gelişmiş ve karmaşık etkinliklere yönlendirir.

(Cevap C)

(21)

21

KPSS

DENEME

• 2

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

33. Oyunun, çocuğun yaşına bağlı olarak gelişimi incelendi- ğinde belirli ardışık aşamalardan geçtiği görülmektedir.

Parten, sosyal oyunu incelemiş ve altı evrede ele almış- tır. Bu evreler şöyledir:

Katılımsız davranış (uğraşsız): Bu evrede çocuk bir olaydan veya etkinlikten diğerine geçer. Olayın içine girip katılmaz, sadece bakmakla yetinir.

Seyirci davranışı: Çocuk, diğer çocukların oyununu uzun süreler takip eder, seyreder, bazen sorular so- rup fikir öne sürer fakat oyuna katılmaz.

• Yalnız oyun: Çocuk seçtiği oyuncaklarla kendi başı- na oynar. Başkalarının ne yaptığı veya ne oynadığı ile ilgilenmez.

Paralel oyun: Çocuk başka bir çocuğun yanında oyuncaklarıyla oynar. Örneğin, blok köşesinde iki ço- cuk yan yana bloklarla bağımsız oynarlar.

İlişkili oyun: Çocuk başkalarıyla bir etkinlik içinde oy- nar. Bu, evcilik köşesinde yemek yapma, bebek uyut- ma gibi oyunlar olabilir. En çok iki, üç kişi olup diğer- lerini oyuna almazlar. Oyun, doğaçlama ile çocukla- rın isteklerine göre gelişir. Benmerkeziyetci davranış ağır basar.

İş birliği ile oyun: Çocuklar, oynayacakları oyunu se- çer, planlar, roller seçilir, sorumluluklar verilir ve ku- rallar aralarında alınan karara göre belirlenir. Bu aşa- mada liderlik özellikleri öne çıkar.

(Cevap D)

34. Eğitsel oyunlar, kart oyunları, bilmeceler, bulmacalar, ne- si var nesi yok, kutuplaşma, eşini bul vb. oyunlardan olu- şan bir tekniktir.

Eğitsel oyunların yararlı yönleri şunlardır:

• Derse ve konuya karşı ilgiyi artırır.

• Öğrenciye enerjisini boşaltma imkânı verir. (A seçe- neği)

• Öğrencilerin ilgilerinin sürekliliğini sağlar.

• Farklı beceriler kazanılmasını sağlar. (B seçeneği) • Tüm öğrencilerde sürece katılma isteği uyandırır.

• Öğrencilerin yaşam için gerekli bazı rolleri öğrenme- sini sağlar. (D seçeneği)

• Paylaşımı öğrenmeyi sağlar. (E seçeneği) • Öğrenciyi aktif kılar.

• Öğrenilenlerin pekiştirilmesini ve rahat bir ortamda tekrar edilmesini sağlar.

Oyunlar yetişkinler gibi düşünmeyi sağlamaz.

(Cevap C)

35. Çocuğa görelik: Konu, dil ve kurgu bakımından hedef kit- le olan çocuğun düzeyine uygun olmak anlamına gelir.

(Cevap B)

37. Okul öncesi çocuk anlatıların özellikleri şunlardır.

• Anlatıma dayanma • Görsellik

• Duruluk • Öğreticilik • Kısalık • Kişiler

(Cevap C) 36. Soruda verilen C seçeneği 0-3 yaş grubundaki kitap se-

çerken dikkat edilecek hususlardadır.

(Cevap C)

38. Geriye dönüş; drama etkinliğinde şimdiki zaman ve geç- miş arasındaki ilişki vurgulanır, geçmişe ait görüntüler bu- güne yansıtılarak pekiştirilir.

(Cevap D)

39. Dramanın katkıları şunlardır;

• Çocuğun farklı çözüm yolları deneyerek mevcut de- neyimlerini ötesine geçmesine olanak tanır ve deği- şen çevreyi benimsemesinde yardımcı olur.

• Çocukta yaratıcılığın, entelektüel, duygusal ve fizik- sel gelişimin çağdaş ve bütünsel bir biçimde gerçek- leşmesini sağlar.

• Sezgi ve doğaçlama kavramlarını etkin bir şekilde kul- lanarak, çocuğun yaratıcı düşünme, öngörü, icat et- me, keşfetme ve problem çözme becerilerini destek- ler.

• Oyun yoluyla çocuğun gerçekte ihtiyaç duyacağı ya- şam becerilerini denemesine ve anlamasına yardım- cı olur.

• Çocukların başkalarının duyguları, tutumları ve fikir- leri ile empati kurmasını sağlayarak, sosyal becerile- rinin gelişimini destekler.

• Çocukları fiziksel hareket yoluyla aktif tutarak, onla- rın öğrendiklerini hatırlamalarına yardımcı olur.

(Cevap A)

(22)

2020 / KPSS / ÖABT2020 / KPSS / ÖABTwww.kaplanakademi.com

2020-ÖABT/OÖ

40. Psikodrama, bireylerin yaşadıkları sorunları yeniden ele alıp onları canlandıran, sorgulama ve sahneleme biçimi olarak tanımlanabilir. Psikodrama spontanlık, yaratıcılık ve eylem dinamiklerini temel almaktadır. Kişilerin ilişkile- rini, bu ilişkilerde yaşadıkları sorunları, çatışmaları ve ken- di iç dünyalarını, spontan bir biçimde, bir oyun içinde rol alarak incelemelerini ve farkındalığa ulaşmalarını sağla- maya çalışmaktadır. Öncelikle bireyin bir grup içinde iyi- leştirilmesini hedefleyen bir grup psikoterapi yöntemin- den oluşmaktadır. Bireyler bir grup ortamı içinde, diğer- leriyle etkileşim içinde girdikleri rollerle, dolayısıyla ken- dileriyle ilgili farkındalık kazanmaktadırlar. Psikodrama, bireylere, dramatik canlandırmalar yoluyla, geçmiş ve güncel sorunlarını ve çatışmalarını ya da geleceğe dair beklenti, kaygı ve güçlüklerini ele alarak hazırlanma, ba- şa çıkma becerilerini görme ve bunları deneme olanağı sağlar. Bu yönüyle psikodramanın terapötik etkisi yanı sı- ra, pedagojik etkinliğinden de söz edilebilir.

(Cevap E) 41. Rogers, yaratıcılığın ortaya çıkmasında en temel iki ko- şulun psikolojik güvenlik ve psikolojik özgürlük olduğunu belirtmiştir. “İyi” veya “kötü” yaratıcılığın olmadığını savu- narak şöyle demiştir: “Bir insan acıyı azaltmak için, diğer insan da daha katı bir işkence yöntemi bulmak için çalı- şır.” Her ikisi de yaratıcı eylemdir, fakat toplumsal değer- leri farklıdır. Rogers yaratıcı insanı, çalışmalara ve yeni deneylerden gelen çift anlamlılıklara ve karanlıklara kar- şı koyabilen, bunlar tarafından devrilmeyen, yani dene- ye ve görgüye açık, deneylerle kendini gerçekleştirmeye çalışan bireydir diye tanımlanmaktadır.

(Cevap E) 42. Montessori çocuğu merkez alan bir yaklaşımı savunmuş,

eğitim anlayışında “öz-denetim”, “öğrenciye saygı”, “ha- zırlanmış çevre”, “hassas periyotlar” ve “emici zihin” ol- mak üzere beş temel özelliğe yer vermiştir. Çocuğu öğ- renmeye yüreklendirmeyi, onlar için hazırlanmış çevre- de özgürlük sağlamayı, çocuk için en uygun ortamı ayar- lamayı, duygusal periyotları fark edip çocuğun uygun ol- mayan davranışlarını anlamlı görevlere çevrilmeyi, öğ- renme materyallerinin belirli bir sıraya göre çocuğa veril- mesini ve çocuklara uygun deneyimler yaşama fırsatı ve- ren çevrenin oluşturulması gerektiğini ileri sürmüştür.

Montessori çevresi, materyalleri ve aktiviteleri “gerçek ya- şam ve motor eğitimi”, “duyuları eğitmek için duyusal ma- teryaller” ve “okuma-yazma-matematik öğretmek için aka- demik beceriler” olmak üzere üç temel alandan oluşmak- tadır. Montessori yaklaşımının temelinde, öğretmenin ço- cuğu gözlemlemesi çocukların düzenlenmiş çevrede ken- di hızında öğrenmesi, ortamda yaratıcı öğretim materyal- lerinin yer alması ve bu materyallerin çocuğa kendi adım- larını ve yanlışlarını tanımaya fırsat vermesi gerektiği yer almaktadır.

(Cevap A)

43. Aydınlanma aşaması; genellikle, yaratıcı kişinin aklın- da bir anda çakan şimşek gibidir. Bu aşamada, üzerinde yoğunlaşılan konu ile ilgisi olamayan düşünceler zihin- den uzaklaştırılmakta ve farklı alan ve konularla yeni iliş- kiler keşfedilmektedir. Yaratıcı kişilik, sonuca yaklaştıkça düşünmekten ve çalışmaktan zevk duymaktadır.

(Cevap B)

44. Kontrol Listeleri: Çocukların davranışlarının, becerile- rinin ve tutumlarının hakkında bilgi toplamanın pratik ve çok yönlü araçları olarak kullanılmaktadır. Kontrol listele- ri geliştirilirken, standartlar, öğretim hedefleri veya geli- şim aşamaları göz önünde bulundurulmaktadır.

Geliştirilen kontrol listeleri; gelişim özellikleri davranışsal kategorileri, sosyal/duygusal davranışları, ilgi alanları, be- lirli akademik yetenekleri, belirli kavram ve bilgileri içer- mektedir. Bazı kontrol listeleri çocukların gerçekleştirdik- leri davranışlara ilişkin “evet”-”hayır” şeklinde doldurulur- ken, bazıları da öğretmenin çocuğun yaptığı bir beceriyi ne derecede kazandığını belirlemesi ve yargıda bulun- masını sağlayacak şekilde düzenlenmektedir. Eğer kont- rol listeleri iyi tasarlanıp, uygun şekilde kullanılabilirlerse çocukların gelişimin anlayıp onlara rehber olabilmek ve uygun programı geliştirebilmek daha kolay olacaktır. Kont- rol listelerinin güçlü yönünü, davranışı kayıt altına alma- nın hem süre hem de uğraş açısından kolay olması, za- yıf yönü ise çocukların yeterliliğini tüm karmaşıklığı orta- ya koyamaması oluşturmaktadır

(Cevap E)

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin boşanma sıklığının artmasıyla daha belirgin hale gelen boşanma ya da ölüm kaynaklı tek ebeveynli aileler; boşanmış kişilerin evlenip önceki evliliklerinden

ultraviolet (UV)/TiO_2, O_3, O_3/UV, O_3/UV/TiO_2, Fenton and electroco-agulation (EC), is of interest to determine the best removal performance for the destruction of the target

While calculating the derivative of Lyapunov functional, various integral inequalities such as Auxiliary Function Based Integral Inequality, Wirtinger-based integral

The central area, which is located along the main route stretching between the citadel and the western wall (Figure A.7), continued to function as the heart of the city

Bu çalışmada, eğri eksenli çubukların düzlem içi statik ve dinamik davranışlarına ait denklemler, eksenel uzama, kayma deformasyonu ve dönme eylemsizliği etkileri göz

1526 yılında Siirt merkezinde sebze, meyve ve bağcılıktan 5.500 akçe vergi alınırken, 1568 yılında yıllık 9.000 akçe mukataa geliri elde etmiştir.1568

According to cooper Marcus; developing place-making activities appears especially in away-from-home experiences, and these have the most nostalgic feelings towards

Bilim Ödülü ülkemizde yaptığı çalışmalarla bilime uluslararası düzeyde önemli katkılarda bulunmuş, hayattaki bilim insanlarına, Bilim Ödülü’nün eşdeğeri