AD-SOYAD : Miraç Bayram NUMARA : 19020441
Fuzuli:
Fuzûlî (y. 1480 veya 1494 - 1556, Kerbela ya da Bağdat), Azerbaycan Türkçesinde eser veren Türk divan şâiridir. Asıl adı Mehmed bin Süleyman'dır. Oğuzlar'ın Bayat boyuna mensuptur. Arapça ve Farsça eserleri de bulunmakla birlikte Azerbaycan Türkçesinin en önemli lirik şairi olarak kabul görmüştür. Mehmed Fuzûlî Alevî Müslümanların Yedi Ulu Ozanlarından birisidir.
Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat
boylarındandır. Fuzûlî; ne kadar kesin bilinmese de 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'te veya Kerkük iline bağlı Kale semtinde doğduğu tahmin edilir.
Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehrinde müftü olan babasından ve daha sonra
Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür. Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden İslamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı
anlaşılmaktadır. Azerice, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Azericedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leylâ ile Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dâhil) en iyi mesnevîlerden biridir.
METİN ŞERHİ SU KASİDESİ 28. BEYİT ŞERH ÇALIŞMASI
ORJİNAL METİN
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mi’mara su
El Yazısı Metin
MATBU METİN
نيا ضيف للاز مد ره ندديشروخ ەمشچ ٔ وص هرامعم نديا ديدجت كدقرم هسلوا تجاح
TRANSKRİPSİYON HARFLİ METİN
• ٔرنيأضيف للاز مد رهنددٔيشروخ ٔ ەمشچ وصهرامعم نديا ٔديدجت كدقرم ٔەسلواتجٔاح
• Çeşme-i ḫurşīdden her dem zülâl-i feyż iner ḥācet olsa merḳadüñ tecdīd iden miʿmāra ṣu
SÖZLÜKSEL ANLAM Çeşme : pınar, kaynak, göz
Hûrşîd : güneş
Zülâl: soğuk, güzel, tatlı su Hacet : ihtiyaç
Merkad: türbe, mezar
Tecdîd: yenileme, yenileşme, onarma, tamir etme Çeşme-i Hûrşîd: güneş çeşmesi
Feyz: bereket, bolluk Zûlal-i feyz: bereketli su Her dem: her an
EKLERİN VE KELİMELERİN TAHLİLİ
Hûrşîd ( İsim kökü) + dan (Ayrılma hal eki)
İn- (Fiil kökü) - er ( geniş zaman kip eki) Merkad (isim kökü) + ün ( ilgi eki) Ol ( Fiil kökü ) - sa ( şart kipi )
Mi’mar ( İsim kökü ) + e ( yönelme hal eki )
Arapça Kelimeler : Zûlal, feyz, Hacet, Merkad, Tecdîd id-, mi’mar Farsça Kelimeler : Hûrşîd, Çeşme
Türkçe kelimeler : Her Dem, in-, ol-, su
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Isim isim zarf isim isim fiil
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mi’mara su
Isim fiil isim fiil isim isim
Çeşme-i hurşîd: belirtisiz isim tamlaması zülâl-i feyz: sıfat tamlaması
ŞERH
Şiirsel anlam: beyitte bahsedilen kabir, mezar peygamber efendimizin kabridir.
Kur`an da islam`a, İslam peygamberine ve mübarek yerlere hizmet edenlerin, bu yerlerin korunmasını, onarılmasını sağlayanların rahmete erişeceğinden bahsedilmiştir. Çeşmeden su akarken, belli bir noktada su açığa çıkar ve gelen ışığın suya yansımasıyla su, parıldamaya başlar. Beyitte geçen güneş çeşmesi tamlaması da bizlere ışığın da güneşten, yani tek bir noktadan yayılarak, bizleri aydınlatması benzetilmesi yapılmış olabilir. Okuyucunun gözünde böyle bir canlandırmaya sebep olur. Yine Zûlal-i feyz tamlaması yani bol, tatlı, bereketli su anlamına gelen bu tamlama, bize güneşten yayılan ışığın dünya üzerinde
bolluk ve bereket sağladığını anımsatmıştır. Beyitte bahsi geçen peygamber efendimizin kabri, peygamber efendimizin evinin bulunduğu yerdedir.
Peygamber efendimizin vefatı üzerine yatağının bulunduğu yere defnedilmiş ve evinin bulunduğu yer kabre dönüştürülmüştür.
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh’ın mescidlerini, ancak Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler îmâr eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları, umulanlar bunlardır.”
(et-Tevbe, 18) buyrularak Allâh’ın mescidlerini îmâr etmenin, îmânın bir işaret ve alâmeti olduğu bildirilmiş ve Müslümanlar mescidlerle ilgilenmeye teşvik edilmiştir Beyitte bahsi geçen, peygamber efendimizin kabrini onarmak inancımız gereği kutsal bir görevdir. Ve bu görevi yerine getiren kişiye ya da beyitte söylenen şekliyle mimara su lazım olsa, su gerekse güneş çeşmesinden, bol, bereketli, tatlı, soğuk, berrak bir su iner. Oysa güneş ateşten oluşur.
Peygamber efendimizin mezarını onarırken kullanılacak su öyle sıradan bir su olamaz. Öyle ki mezarın bulunduğu yeri, çevreyi, zamanın ve çeşitli unsurların getirdiği, verdiği zararı onarmak, düzeltmek için gönüllü olan, bunu Allah rızası için yapan kişi buraya gittiğinde ve suya ihtiyaç duyduğunda. O ateşler
içerisinde olan, kavurucu güneş bir çeşmeye, bu güneşten yayılan ışıklar da tatlı, soğu berrak bir suya dönüşür. nasıl ki tüm İslam Alemi peygamber
efendimize büyük bir sevgi besliyor, bütün kainatta Allah`ın emrindedir. Onun için bir hayır işlenecekse, bütün kainat bu hayrı işleyenin yardımına hazırdır.
Gerekirse o cehennem ateşi gibi olan güneşte, tatlı, soğuk bir suya dönüşür.
SÖZ SANATLARI
Teşbih: Güneş çeşmeye, ışıklar zülale benzetilmiş.
Tenasüp: Mimar- tecdid – merkad kelimeleri arasında anlam ilgileri vardır.
Tezat: hurşid ve su kelimeleri arasında zıtlık vardır
KAYNAKÇA
www.lugatim.com TDK Sözlük
Mahmut KAPLAN, SU KASİDESİ VE ŞERHLERİ, İstanbul Fuzûlî - Vikipedi (wikipedia.org)
ÇALIŞKAN, Adem (1992), Fuzûlî’nin Su Kasidesi ve Şerhi, Ankara.