• Sonuç bulunamadı

Canan ŞAMAN DİLER Rehber ve Psikolojik Danışman. Bağlıca Anadolu Lisesi GENÇ OLMAK. Zihinsel, duygusal, sosyal gelişim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Canan ŞAMAN DİLER Rehber ve Psikolojik Danışman. Bağlıca Anadolu Lisesi GENÇ OLMAK. Zihinsel, duygusal, sosyal gelişim"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C

Canan ŞAMAN DİLER

Rehber ve Psikolojik Danışman Bağlıca Anadolu Lisesi

GENÇ OLMAK

Zihinsel, duygusal, sosyal gelişim

Anne babalar, minik bir bebekken kucaklarına aldıkları çocuklarının büyümeye başladığını, yavaş yavaş çocukluktan çıkarak, yetişkinliğe hazırlandıklarını görmeye başladıklarında, değişik bir şaşkınlık ve heyecan yaşadıklarını ifade ederler.

Anne babaları hazırlıksız yakalayan ergenlik gelişimi, her bireyin kendine özgü yaşadığı doğal bir süreçtir. Bir bebeğin emeklemeden yürüyemeyeceği gibi, bir çocuğun gençlik yıllarını yaşamadan yetişkin olamayacağı bir gerçektir. Çocuklarının giderek bağımsızlaştığı ve kendi kendine yeterli duruma gelmeye başladığına tanık olan anne babalar, genç adayı çocuklarını yeniden tanımaya çalışırken, anne babalık rollerini yeni duruma uyarlamaya çalışırlar.

Henüz yetişkin olmasalar da, çocuk da sayılmayan ergenler, çoğu kez yeni durumlara uyum sağlama konusunda zıtlıklar barındıran bir duygusal yaşantı içindedirler. Ergen gelişiminin belki de en güç ve en kritik sorunu; cinselliğin sevgi ile, bireysel isteklerin toplumsal isteklerle bağdaştırılmasıdır. Bu noktada ergenlerin yol gösterilmesine gereksinimi vardır.

Gencin olgunlaşması, “ ben kimim? ” sorusunu kendi kendine yanıtlamasıyla gerçekleşir. Ergenliğin esas teması, bireyin kim olduğunu, neye inanıp, neye değer verdiğini, hayattan ne elde etmeyi beklediğini sorguladığı bir “ kimlik kazanma” çabasıdır.

İlk gençlik döneminde görülen en çarpıcı değişim, fiziksel gelişmedir. Bu değişimin gencin kişilik ve sosyal gelişimi ile benliği (kendini nasıl algıladığı) üzerinde çok güçlü etkileri vardır. Cinsiyetler arası güç farkı ağırlık, kas ve kemik yapısıyla ilgili olduğu kadar, çevre ve kültürel etkiye bağlı olarak değişebilir. Toplumumuzda erkeklerin daha çok fiziksel

(2)

etkinliklere, kızların daha pasif ilgilere yöneltilme eğilimi hala varlığını sürdürmektedir. Kızlar ergenlikte zayıf cins gibi görünse de erkekler üzerinde kazanmaya başladıkları çekicilik nedeniyle farklı bir güç kazanmaya başlarlar.

İlk gençliğe geçişte fiziksel değişim aileler ve toplum tarafından kolaylıkla kabul görür.

Bunun yanında genç adayından beklenen duygusal ve sosyal davranışların pek azı, hoşgörü ve sabırla karşılanır. Genç birey için kabuk değiştirir gibi değişen bedenine alışmak kolay değildir. Toplumun beklentisine uyacak kimliğini ararken, akranlarıyla da yeni ve olgun ilişkiler kurmak durumunda kalır. Bu iletişim ve etkileşimle kadın ve erkek sosyal rolleri ile özdeşleşmeye başlar.

Bu sırada gencin, kendini tanımlamak ve kendi kendini kabullenmekle zihni karışıktır.

Anne babası ve diğer yetişkinlerden duygusal olarak bağımsızlaşma isteğindedir.

Çocukluğun korumacı rahatlığının verdiği güven ve sıcaklıktan da kolay kolay vazgeçememektedir. Oysa, bağımsız görünüp “küçük dağları ben yarattım” türünde bir tavır sergiler. İçten içe yakın aile bireylerinin gölgesini yanı başında görmek ister. Anne veya babasının kopyası olmamak için direnir. Bu tür davranışlarında ikili duygular yaşar. Günlük hayatta çatışma malzemelerinin bol miktarda olduğunu düşünürsek, genç adayı ve ailesi için 2-3 yıl içinde büyümenin sancılı olması beklenebilir.

Ergenliğe geçmekle bireyi istenen davranışlara yönelten içsel ahlak sistemi de gelişmektedir. Hayatta, meslek edinme ve ekonomik yönden bağımsız hale gelme, evliliğe ve aile yaşamına hazırlanma birbirini izler. Bu değişim, yoğun ve hızlı gerçekleşir. Çoğu insanın yıllar sonra geriye bakıp, çocukluğunu hatırlarken, ergenlik dönemini hayali hatırlamasının nedeni, değişimin ve gelişimin birkaç alanda ve hızlı olmasındandır.

ZİHİNSEL GELİŞME, YARATICILIK VE BAŞARI

Ergenlik, entelektüel bir genişleme ve akademik yaşantıya başlama çağıdır. İlk temel görev, düşüncenin fethedilmesi olarak tanımlanır. Zihinsel gelişme 16-19 yaşları arasında zirveye ulaşır. Akademik başarı ve mesleğe hazırlanma gibi konular gencin bu döneme özgü geliştirdiği yetenek düzeyinin de belirleyicisi olur.

Yaratıcı gençlerin diğer akranlarına oranla bağımsızlık geliştirmede yüksek olduğu, ancak uyum sağlama ve toplumla bütünleşme konusunda sınırlı olduğu saptanmıştır. Otoriter çocuk yetiştirme yöntemlerinin, akademik başarıyı doğrudan etkilemese de orijinalliği söndürebildiği araştırmalarda yer almaktadır.

İlk gençlikte süren başarı çabaları aile geçmişi, ailenin hangi sosyal sınıfta olduğu, ailenin büyüklüğü, çocuğun doğum sırası gibi çeşitli etkenlerle ilişkilidir.

İlk gençlikte ilgiler çok çeşitlidir. Birinden diğerine geçme hızı ve oranı oldukça yüksektir. Girişilen etkinlikler, genci yaşıtlarıyla bir araya getirecek ve arkadaşlık kurmaya olanak verecek nitelikte olanlardır. Bunlar arasında açık hava sporları, çeşitli hobiler, bilgisayar ve televizyon, müzik aleti çalma, grupla birlikte yapılan etkinlikler sayılabilir.

Ortaokul ve lise yıllarına denk gelen ilk gençlik çağında, “ergen ben merkezciliği”

olarak adlandırılan bir düşünce biçimi ortaya çıkar. Düşünsel öğelerle oynamaktan hoşlanan genç, değişik alanlarda adeta kendine has kuramlar geliştirerek bunların abartılı savunucusu olur. Kendi düşünce biçiminin en doğrusu olduğuna inanarak çevresiyle gereksiz tartışmalara girebilir. ( Ben her şeyi bilirim, bana bir şey olmaz, yetişkinler beni anlamıyor.) Ergenlerin yetişkinlerin kendilerini anlamadıklarını düşünmelerinin nedeni, belli yaşantıların sadece kendi başlarına geldiğine inanmalarıdır. Kalp grafiğine benzetebileceğimiz inişli çıkışlı düşünce biçimi yüzünden, bazen ülke ve dünya hakkındaki konularda özgün fikirler üreten genci, bir adım sonra çocukça bir davranış sergilerken bulmak mümkündür.

Ben merkezci düşünce, gelişimsel bir özellik olarak gözlenir ve doğaldır. Çocukluk çağının 3 yaş civarında gözlenen inatçılık dönemine çok benzeyen yönleri vardır.

Dinlemeden, sorgulamadan reddetmek, bir konuda ısrarcı olmak, kurallara karşı durmak bu duygusal duruma örnek davranışlardır.

Gençlerin bu özelliğini bilerek onlara yaklaşmak, tartışmaya girmekten çok onları anlamaya çalışmak, kuşaklar arası çatışmaların şiddetini azaltacaktır. Normal koşullar altında ben merkezci düşünce ilk gençlik döneminin sonlarına doğru etkisini kaybetmektedir.

(3)

İlk gençlikte duygusal gelişim ve değişim diğer alanlarda olduğu gibi hızlı ve yoğundur. Duygular abartılı ve dalgalanmalı yaşanır. Bu dalgalanmalar, karşı cinse aşık olma, utangaçlık ve çekingenlik, aşırı hayal kurma, tedirginlik ve huzursuzluk, yalnız kalma ihtiyacı, çalışmaya karşı isteksizlik ve çabuk heyecanlanma gibi duygulanım durumlarıdır.

ÇOCUKLUK VE İLK GENÇLİK KARŞILAŞTIRMASI

ÇOCUKLUK İLK GENÇLİK Sevgi ve coşku dolu anlar Yalnızlık

Sokak oyunları Duygularıyla baş başa kalmak isteme Bitki ve hayvanlarla iletişim

(çiftlik,sera,bahçe işleri)

Hayal kuran, duygularını kaleme alan genç

Sorun yok, Anne baba iletişimi, giyim-kuşam

vb.sorunlar Anne baba çok önemli Sivilceler, kızlar ve erkekler, arkadaşlar

önemli

Sorumluluk az Sorumluluklar çeşitli alanlarda

Kişilik modeli, ilk öğretmen

Örnek kişilik özelliklerini ayırt etme, Lise öğretmenleri, popüler kültür modelleri COŞKULU BİREY YALNIZ VE İÇE DÖNÜK BİREY

YETİŞKİNLERİN GENÇLERE MODEL OLMASI GEREKLİDİR

Çocuk, zaman içinde gelişen, birebir paylaşımla büyüyüp, değişen bir varlıktır.

Geçmişteki aile modeli, anne baba, çocuk, büyükanne, büyükbabadan oluşan, hatta amcaların, dayıların da bulunduğu geniş aile idi. Doğal ilişkiler içinde, farklı rollerle etkileşim içinde yaşanırdı. Geniş aile, çocuklar için ailedeki rolleri içinde barındıran bir yapıya sahipti.

Günümüzde ise geniş ailenin yerini, anne baba ve çocuk üyeleri ile “çekirdek aile”

aldı. Çalışma şartları, büyük şehirlerde yerleşim, ulaşım, kariyer yapma isteği gibi pek çok etken bir araya gelerek, anne babalık rollerine de yeni uyarlamalar yapmayı zorunla hale getirdi. Değişen ve hızla hareket etmek gereken günlük yaşam, günümüz anne babalarını daha çok meşgul etmeye başladı. Giderek anne babalar zamanı az, kendileri de sabırsız kimseler oldular. Çocukla zaman geçirmek, tüm aile üyelerinin birlikte yapabileceği ortak etkinlikler yapmak da bu yaşam biçiminden payına düşeni almaktadır.

Okullarda da eskiye oranla aile dışında örnek alınan eğitimci modeli, giderek yerini sadece ders veren kişi konumuna bırakmaktadır. Yaygın olanın dışında, öğrencinin kişilik gelişimiyle de yakından ilgilenen eğitimci sayısı hala memnun edici düzeyde olması umut vericidir. Değişen yönetmelikler, eğitim sistemi konusunda alınan kararlar, sınavlara bağımlı bilgi aktarma yöntemi gibi nedenler, eğitim önceliğini öğretime bıraktığı görülmektedir.

Anne babalar için kontrolü güç olan bu sistemin bir parçası olmak, hem çocukları hem anne babaları gelecek adına daha kaygılı ve güvensiz bir duruma getirmiştir.

Koşullar dünyanın pek çok yerinde benzer durumdadır. Koşullara uymak kaçınılmazdır. Bu olumsuzlukları olumluya çevirmek konusunda aile üyeleri içinde kaliteli zaman geçirmenin önemi ön plana çıkmaktadır.

YABANCILAŞMA

(4)

Günümüzde aynı dili konuşamayan, farklı kültürlerin insanları olmaya aday, yetişkin ve genç grupları gözlemlenmektedir; Dünün değer yargıları, inanç ve koşulları farklıydı.

Bugün o şartlar yok oldu diye, belli kalıplara girmesi için çocukları zorlamak doğru olmaz.

Gerçekleri görmezden gelmek çözüm üretmeyeceği gibi, değişimin önünde bir engel oluşturabilir. Örneğin: Bir giysiyi yıllarca giyilebilir. Bir ayakkabı tamirden, bakımdan geçirilip, yenilenebilir. Bir yetişkin bunu yapabilir diye aynı şeyi yapması bir gençten beklenmemelidir.

Anne babaların çocuklarını zamanın koşullarına göre yetiştirmek durumunda kalması normaldir. “Biz eskiden” diye başlayan söylemlere girmek, sadece karşıt davranışları tetikleyeceğinden tercih edilmemelidir. Yaşam döngüsü içinde aile de çocuklarla büyümekte ve değişmektedir.

Gençlikte Karşılaşılabilecek Sorunlar

Çocuk ve genç psikiyatrisi, ilk gençlik sorunlarını yaklaşık 12-19 yaş aralığında sıralamaktadır. Bunlar; Uyum ve davranış sorunları, sağlıksız cinsel kimlik geliştirme, güvensizlikten kaynaklanan kararsızlık, suçluluk, yetersizlik, duygulanım bozuklukları, benlik yapısının zorlanması sonucu ortaya çıkan depresif tutumlar, madde bağımlılığı, suça yönelme, engelli bir gencin kişisel ve sosyal çatışmaları, arkadaşlık, karşı cinsle ve aile ilişkilerinde yaşanan sorunlardır.

Günümüz gençleri en çok anne babaları tarafından anlaşılamadıklarından yakınmaktadır. Anne babalar ile gençler arasında iletişim- saygıyı ifade etme biçimi –güven - kurallar- para-sorumluluklar-empati konularında kilit sayılabilecek nitelikte sorunlar yaşanmaktadır.

ANNE BABALARA GENÇLERLE İLETİŞİM ÖNERİLERİ

Gençlerle aileleri arasında en etkili malzeme iletişimdir. Günlük hayatta, bağımsızlığına ve kendine odaklanan genç bireyle sürtüşmek için pek çok sebep oluşur.

Önemli olan çatışma zemini oluşmadan güvenli bir iletişim alışkanlığı kazanılmış olmasıdır.

Anne baba denetim elden gidiyor kaygısıyla baskı kuran davranışlarını çocukları gençliğe adım atarken değiştirmeli, esnetmelidir. Uygun durumlarda, yöneticilik görevini aşamalı olarak gence bırakabilmelidir. Bu tutum, anne baba arasında ekip olabilmeyi gerektirir. Anne babalar çocuklarına küçük yaşları boyunca verdikleri desteği, onlar becerilerini artırdıkça da sürdürmelidir. Zamanla olumlu sonuçlar yaşamak anne baba için de keyifli olacaktır.

Teknolojiyi kullanma merakı gençlerin okuma eylemini gereksiz, zaman alıcı ve sıkıcı olarak nitelendirmelerine neden olmaktadır. Televizyon, bilgisayar ve internet kullanımı, çocuğu okuma eyleminden uzaklaştırmaktadır. Bilimsel araştırmalar, sürekli bilgisayar başında olan ve televizyon seyreden çocuklarda renklendirme, ani değişen yakınlaştırma- uzaklaştırma ve hareket etkenleriyle beynin dil gelişimi, okuma anlama ile ilgili bölümünün tembelleştiğini kanıtlamıştır.

Ne üzücüdür ki, günümüzde gençlerin çoğu bir kitapçıda kaliteli zaman geçirmenin tadını alamamaktadır. Kitap kokusunu içlerine çekerek hayal kurma, hayalde var olma serüvenini kaçırmaktadır. Yaşamının dizginleri elinde olan bireyler için okumak vazgeçilmez bir alışkanlıktır. Sağlıklı düşünmek ve zihin sağlığını korumak için okumalıdır. Duygu ve düşüncelerin doğru ve güzel ifade edilebilmesi için okumalıdır. Güçlü bir hafıza hayali için okumalıdır.

Okuma alışkanlığı model alarak pekişir. Okuyan birey modeli, öncelikle anne baba olmalıdır. Anne babalar kendi alanları dışında mizah kitapları, gazete ve köşe yazıları, bakım, moda, dekorasyon, hava yolları dergileri gibi, gençlerin ilgisini çekebilecek türden yayınları okuyabilirler. Gündemi yakalamak, gençlerle ortak ilgi alanları bulmak iletişimi güçlendirecektir.

Evde anne babasının okuduğunu gören çocuk ve genç de okuma alışkanlığı edinebilir. Küçük yaşlardan başlayarak, çocuğa verilen paranın harcama planında kitap için

(5)

bir miktar ayırmak veya kalan küçük miktarları biriktirerek kitap için kullanılmasına özen göstermek doğru model olma denemeleri olabilir.

Anne babalar ve gençleri en çok karşı karşıya getiren ekran- bilgisayar birlikteliğinde kabul edilebilir bir sınırlama olmalıdır. Planlanan zamanı verimli kullanacak okuma etkinlikleri düzenlenebilir. Bu düzenleme gencin zihinsel gelişimine de büyük katkı sağlar. İlgileri okuma dışındaki pek çok konuda olan anne babanın okuma konusunda çocuğuna özendirici olması beklenemez. Eğer gençler bu açığı görürlerse anne babalarının “okumak” önerilerini kabul etmezler.

Gence verilen paranın harcama planı yapılmasında fayda vardır. Zorunlu ihtiyaçları dışında biraz da arkadaşlık ortamlarında kullanabileceği miktar hesaba katılmalıdır. Bilinçli tüketim alışkanlığı da okuma alışkanlığı gibi küçük yaşlardan başlayarak kazandırılmalıdır.

Çocuğun sevgi ortamında büyümesi ve aile üyelerini mutlu, neşeli insanlar olarak tanımlaması konusunda herkes üzerine düşeni yapmalıdır. İnsanların hoşuna gidecek şeyler yapabilen anne babalar, gençlerle iletişimde daha şanslı olmaktadır. Hoşa gitme veya hoşa gitmeme sihirli bir ok gibidir. İletişimi başlatmada okun hoşa giden yöne mi, yoksa hoşa gitmeyen yöne mi saplandığı önemlidir.

Kendini dünyanın merkezine yerleştiren genç, kendisi gibi merkezde olduğunu düşünen bir yetişkini itici bulabilir. Sürekli yakınan, problemlerini anlatan, az gülüp, çoğunlukla ciddi olan, hasta ve ümitsiz kişiliklerden pek hoşlanmazlar. Değişik giyinen, yanlarında rahat davranıp, konuşabildikleri, neşeli, bilgili, iyimser kişiliklere yakınlık duyarlar.

Güven sağlanması durumunda çok dürüst ve içten davranabilirler. İşbirliğine yatkın olabilirler.

Kaliteli zaman planlaması yaparak aile içi iletişim, sıcak ve samimi tutulmalıdır. Her gün en az 30-45 dakika birlikte zaman geçirilmelidir. Ev içinde veya ev dışında ortak etkinlikler yapmak, birlikte tiyatroya gitmek, balık tutmak, kitapçıda kitap seçmek, evde televizyonu kapatıp, müzik dinlemek, birlikte tamir işleri yapmak gibi etkinlik örnekleri çoğaltılabilir.

Olaylar, şartlar elverdikçe, gençlere deneyim ve gelişim olanakları sunulmalıdır. Baskı içeren hiçbir şey yapmamak uygun olur. Anne babalar, çocuklarının kapasitelerini iyi gözlemlemelidir. Yönlendirmelerini kendi heves ettikleri alanlara değil, gencin belirginleşen ilgi ve yetenek alanlarına yöneltmelidir. Unutulmaması gereken, çocuklarımızda var olmayanı onlardan beklemek yerine, var olanı en üst düzeye taşımak yolunda yardımcı olmak, liderlik etmektir.

Giyim seçimi de çatışma konularından biridir. Henüz giyim tarzı oluşmamış genç birey, çocukluğu hatırlatan objelerden kaçmaya çalışır. Çok sevdiği pembe-mavi renkli giysileri “ iğrenç, bebeksi bulmaya başlar. Medyanın dayattığı güzellik anlayışı her yerde ve tüm yaşıtlarının gündemindedir. İlgi alanında olan ve her sohbette yer alan pop yıldızlarının, ünlü futbolcuların görsel özellikleri yüzünden, aynadaki görüntüsünden hoşlanmayabilir.

Gövdesine oranla fazla uzayan kol ve bacaklarını sevmeyebilir. Bu nedenle oluşan sakarlıkları yüzünden kendisi ve yakınları onu beceriksiz olarak nitelendirebilir.

Mutlu bir sabaha uyanmışken, yüzünün tam ortasında çıkan sivilceyle günü berbat olabilir. Çok beğenerek aldığı bir ayakkabıyı arkadaşı beğenmezse, bir daha giymeyebilir.

“Bebe, lan, oha, ciks çocuk vs. kullanarak, konuşmayı tercih edebilir.

Dünyanın ve ülkenin geleceğine, adaletsizliklere kafasını takabilir. Tüm insanlığa kızabilir. Duygu, düşünce ve söylemlerinde abartılı olmayı deneyebilir. Aynı abartılı tutum içe dönük tavırlarında da gözlemlenebilir. Çabuk alınır, kin tutar, öfkesi her an ortaya çıkabilir.

Sıradan bir söz, bir bakış bile onu çileden çıkarabilir. Sebepsiz ağlayabilir. Özür dilense de affetmekte zorlanır. Güvensizdir, şüphecidir.

Arkadaşları arasında önde ve sıra dışı olmayı önemser. Espri yapmak ve ilgi çekici olmak ister. Tekrar tekrar aşık olabilir. Her defasında derin acılar çekebilir.

Yüzyıllar önce yaşamış bir düşünür, zamanının gençliğinden yakınmıştır. Gençlerin önceki kuşakla ilgili görüşleri de tarih boyunca değişmeden kalmıştır. Çocuklarının ilk gençlik yılları genellikle 50-55 yaşlarını sürmekte olan anne babaların da yeni gelişim dönemlerine uyum sağlamaya çalıştığı zamanlara rastlar. Teknolojik gelişmeler aralarında en az 25 yaş fark bulunan genç ve anne babayı yakınlaştırsa da, yeniliklere uyum sağlama anne babalar için kolay pek değildir.

(6)

İlerleyen yaşı kabullenmek zaman alır. Genellikle hayatının merkezinde çocuklarının varlığını düşünenler için “dizginleri elden bırakmak”, onların büyüdüğünü kabullenmek anne babalara oldukça zor gelir. Çocuklarının kabul ettiği ideal insanın giderek kendileri olmadığına ve onların temel sevgi nesneleri olma konumlarını yavaş yavaş kaybettiklerine alışmaları, bu duruma uyum sağlamaları gerekir.

Gençler hem daha çok özgürlük arar, hem de belli bir yerde dizginlenmeyi beklerler.

Genci sırasında durdurabilmenin bir koşulu; genç için önemli olan ayrıntılarda sürtüşmeye girmemektir. Örneğin; ısrarla uzun saçlı olmak isteyen bir erkek çocuğa (gerektiğinde kullanmak üzere) otorite sağlamlığını korumak için göz yummak uygun olabilir.

Gencin davranışı bazen anne babayı çileden çıkarır. Öfkelenmemek mümkün olmaz.

Öfkeyi tümüyle bastırmanın da gereği yoktur, ancak aşağılayıcı, arkadaşlarının yanında küçük düşürücü sözler ve davranışlardan kaçınmak gerekir. Zorlandıkları ve yanıldıkları durumlarda alaycı tutum sergilemek genci evden soğutur.

Kız ve erkek çocuğa sahip ailelerde cinsiyet ayrımcılığı halen sürmektedir. Ancak kardeşler arasında kız ve erkek ayrımına izin verilmemelidir. Kız kardeşin ev işlerinden sorumlu olması nedeniyle ağabeyinin yatağını toplaması, genç erkek eve gece yarısı dönme iznine sahipken, kız çocuğun akşam dışarı çıkma yasağı olması pek adil değildir. Anne babaların özellikle kız çocukları için kullandığı; “ Sana güveniyoruz ama çevreye güvenmiyoruz” Söylemi pek çok kimseye tanıdık gelebilir. Çevre kontrolünün giderek zorlaştığı ve tehlike oluşturduğu doğrudur. Bu durumun gence ikna edici bir şekilde açıklanması gerekir. Güvensiz bir çevre algısı da istemeden gencin korkular geliştirmesine yol açabilir. Kabul edilebilir sınırların birlikte çizilmesi, kuralların birlikte konması yararlı olur.

Geleneksel yaklaşımlarla büyüyen anne babanın sıra dışı davranması elbette beklenemez. Ancak çocuklarını yetişkin yaşlarına eriştirmeyi hayal eden anne babalar, onların da bir gün evli insanlar olacağını, iş ve meslek hayatlarında her iki cinsiyetle birlikte bulunacaklarını, en önemlisi de bir gün çocuk sahibi olacaklarını akıldan çıkarmamalıdır.

Anne babanın kişisel ve sosyal kaygıları çocuk üzerinde baskı oluşturmamalıdır.

Çünkü genç zamanın değişken ve kaygı yaratan tehlikelerinin sorumlusu değildir. Korumacı tutumla karşılaşan taraflar olmak yerine gençlere ilkeler söylenebilir. “Kendine ve çevresine duyarlı insanlarla birlikte olmaya çalış”, Sana saygılı davranan insanları tercih et” gibi. Baskı ile karşılaşma her yaşta yalan davranışını tetikler. Gençler yalana başvurduklarında gerçekten bilinmesi gereken önemli durumlar için güven kapıları kapanabilir.

Anne babalar, sorumluluklarını bazen yerine getiren, bazen de sorumsuzca davranan genç üzerindeki baskılarını, anlaşmalı kurallar koyarak yumuşatmalıdır. Ona yetişkinlerin yapması gereken sorumluluklardan görevler vermek yardımlaşmayı öğretmesi bakımından da yararlı olur. Örneğin: Ev için alışveriş yapmak, temizlik işlerini paylaşmak, kardeşinin ödevine yardım etmek, varsa evcil hayvanın beslenmesini üstlenmek, bahçe işlerine katılmak, arabanın bakımı, fatura ödemeleri, veya apartman yönetiminde kurallara uyulması konusunda görev almak gibi, pek çok alanda varlık gösterebilecekleri fırsatlar sunulmalıdır.

Gençlerin olumlu davranışları övülmeli, ancak göklere çıkartılmamalıdır.

Başarısızlıklarında anlayışlı olmalı, ama oturup onunla birlikte sızlanmamalıdır. Suçlayıcı tavır tepkiye neden olacağı için tercih edilmemelidir. Genci dinlemek ve ona değer verildiğini hissettirmek yeterli olacaktır. Başarısızlığında kendisinin de payı olduğunu görecek, ya da işi büyüttüğünü anlayacaktır.

Her şeye rağmen gençlik yılları güzeldir. Yetişkinlerin hayranlık duyduğu enerji ve canlılık gençliğe özgüdür. Ülkenin ve dünyanın geleceğine duyulan içten kaygı umut vericidir.

İlk gençlikte duyarlılık ve algılama gücü artar. Adalet duygusu yüksektir. Hoşgörü yoksunluğuna göz yumulmaz. Genç kişilik esnektir, dürüsttür. Kimlik bulmak için durmaksızın sürdürülen çaba alkışlanmaya değer bir çabadır. Genç bireyler yeni filizlenen birer fidan gibi algılanmalıdır. Yüzyıllık çınarların da çok zaman önce yeni filizlenmiş narin fidanlar olduğu hep akılda olmalıdır.

(7)

Referanslar

Benzer Belgeler

* Değiştirilen cevap: Daha önceki cevabın içini doldurun, yeni cevabınızı daire içine alın. * Atlanan soru: sorunun

Genel Ort..

Okuma kulübümüzün ikinci kitabı olan Fahrenheit 451 öğrencilerimiz tarafından oldukça ilginç bulundu. Semanur BAKAR ; okuduğum kitaplardan çok farklı bir tarzı

➢ Her gün saat 07.30’da nöbetçi öğretmen tarafından tüm öğrencilerin aynı anda katılmasıyla bir yoklama alınır ve yoklama sonucu nöbetçi öğretmen tarafından

Gelişim ve sorun alanları ayrımında eğitim ve öğretim faaliyetlerine ilişkin üç temel tema olan Eğitime Erişim, Eğitimde Kalite ve kurumsal Kapasite

problem çıkmasını önlemek adına bir alt görevde çalışmayı dahi kabul etmiştir. Dinlenen tanık anlatımlarına göre, davacının işyerinde amirlerinin sözlü saldırı

İnfaz ve Koruma Memuru; Adalet Bakanlığına bağlı ceza infaz kurumlarında iç güvenliği sağlama, tutuklu ve hükümlülerin cezalarının infazını sağlama, bunların sosyal

İki günlük eğitimde gençlere, Di- jital Pazarlama ve Bilgi iletişim teknoloji araçlarını,Dijital içerik geliştirme becerilerini arttırılma- sı,