• Sonuç bulunamadı

ii hakkındakısabiraçıklamayapanıkbıişlamakistiyoruz görüşlerinintem-silcileriolan KİTABU'L.OSMANİYYE'YEGÖRECAHIZ'INİMAMETANLAYıŞıYrd.Doç.Dr.SabriHİzMETLİKonumuza;Cilbızl'ın

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ii hakkındakısabiraçıklamayapanıkbıişlamakistiyoruz görüşlerinintem-silcileriolan KİTABU'L.OSMANİYYE'YEGÖRECAHIZ'INİMAMETANLAYıŞıYrd.Doç.Dr.SabriHİzMETLİKonumuza;Cilbızl'ın"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTABU'L.OSMANİYYE'YE GÖRE CAHIZ'IN İMAMET ANLAYıŞı

Yrd. Doç. Dr. Sabri HİzMETLİ

Konumuza; Cilbızl'ın "Kitabu'l-Osmiiniyye"sincleki görüşlerinin tem- silcileri olan "Osmaniyye" hakkında kısa bir açıklama yapanık bıişlamak istiyoruz2•

1 Ebu Osman Amr b. Bahr el-CıUıız, 159~160/775-776 yılına doğru Basra'da doğdu (Bi- yoğraflanndan t.ir kısmı, onun, 150/767 yılına doğru doğduğunu söyler); 256 Muharrem/869 yılı Aralık ayında, doksan yaşının üzerinde olduğu halde, vefat etti. Kinnne kabilesinin pek ta- tunmayan hir mevftli ailesine mensuptur. Habeşli bir zenci soyundan geldiği de söylenir. Hayatı hnl,kında çok malzeme mevcuttur ve ciltlcrce kitabı muhafaza edilmiştir. Cfthız, yazı hayatına 200/815-6 yıl!anna doğru, imftrnet konusunda yazdığı eserlerle girmiştir. Onun, o zamanlar çok önemli bir konu olan imamet meselesi üzerinde neşriyatta bulunması lıem tanınmasım hem de devri n halifesinden 'birtakım maddi ve manev! faydalar elde etmesiui sağlamıştır. Rızkım bu neviden eserlerinden kazandığı söylenmektedir. Şehrestan! ve eı-nağdiidi onu, Mu'tezile'nin mü s- takil bir kolunun, Ciihızıyye mezhebinin kurucusu gösterirlerse de, hu, esas itibariyle dini ve siyftsi sahadaki anlayışından dolayıdır. Cahız 200'c .yakın eserin müellifidir. Cahız'm hayatı ve eserleri hakkında geniş bilgi için bk.: EI', Clihız maddesi, C. III, s. 395-39S; CAL, 1,158-60 Aral:.ica, 1956, ii ve llL. sayılar; Studia İslamıca, MCML{U, XV, s. 23-27; Mes'udi, Municu'z- Zeheh, III, 22-25, IV, 55-58 ve diğer ciltler,; İbn Kuteyhe, el-Maarif, 172; Bağdadi, el-Fark..., 160-163; es-Sendtib!, Mecmu'at.iı Resali'I.Cfthız, Kahire, 1324, s. 82-147; Charles Pellat, I.e Milieu Basrien et La Formatıon de Gahız, Paris 1953 (kitabın girişinde Cahız'ın biyoırrafıan ile ilgili ünemli bir liste mevcuttur); Essai d'inventaire de I'oeuvre Gahızienne, Arabica, 111/2,

~. 147-180; Cftluz, K. el-Hayavftn, (kitaplanmn listesi); W.M. Watt, İslam Düşüncesinin Teşek.

kül De"Ti (The Formative Period of İslamıc Thought, Edinburgh 1973), çev. Doç. Dr. E. Ruhi Fığlah,Ankara 1981, s. 278 vd.

2 K. el.Osmaniyye, sahasmda nftdir bulunan, İslam'ın ilk devirlerinde cereyan eden olay- lar hakkında önemli hilgiler veren bir eserdir. Yalnız imnmet meselesine tahsis edilmiştir. Maa.

mafilı, çeşitli zümrelerin, Şia ve Osmaıııiyye gibi, konu ile ilgili görüşlerinden de bahseder. Ki- tabın esas maksadı, Şiilerin Ali hakkındaki aşm iddialanna cevap vennek ve I;una karşılık Ebu nekir'in faziletlerini ve hilafetini ele almaktır. :au sebeple Osman'dan değil Ebu Bekir'den balı- 8eder. Ebu nekir'in tilafetinin Ali'ye üstünlüğünün kitabıdır denebilir. 240 senesinden önce ya- zılmıştır; yani bu kitap, Ciıhız'm cl-Maarif, el-Beyan ve't-Tebyin, K. el-Hayavan, K: MesaIi'l- Abba8iyye adlı eserlerinden öncedir. Asıl nushası Köprülü Kütüphanesi 815 numaradadır, Bri- tish Museum'da 1129 numarada kayıtlı bir başka nushası vardır. İbn Ebi'l-Hadid, Şerh Nehci'l- Beıağa'sında (Tahran 1270, Mısır 1290, 1329), kitabın bazı bölümlerini yayımlanııştır. es.Sen- dtih! de,"Mecınu'atu re8ftili'I-Caluz" adındaki neşrinde, ondan bazı bölümler yayımlamıştır. Ayw

(2)

682 SABRi HizMETl!

"Osmiini)ye," Osman b. Affan (r.a.) taraftarlarıdır; onun faziletine hüCC/~tgetirimll'r; onu, Şiilik, Rô-fızf,likVI' Zeydilik gibi muhaliflerinin kötülemelerine karşı savunanlardır. Aym ~ekilde Osmaniyye, Ömer h.

el.Hattab (öl:23/644) (r.a.)'m ashabı olan "Omeriyye"nin bir koludur.

Ciihız'ın şu sözü de buna işaret etmektedir: " ... sonra ona Osman b.

Affan'ı tavsiye etti; o, Ömeriyye ve Osmaniyye'nin aslıdır"3. Ömeriy)'e, Ebu Bekir (öi. 13/634) (r.a.)'i öne alan, müslümanların en faziletlisi (efdal) sayan kimselerdir. İbn Nedim (öL. 385/99.5), Cehmiyyefırkasın- dan sözederkcn, bu iki zümre arasındaki bağı şöyle belirtir: "Onunla (Cehmiyye), Ömcriyyin ve Osmaniyyın adındaki bir topluluk arasında ihtilaf (şer) varılı"]. Cahız da, Osmaniyye'nin görüşlerini anlatırken "Biz, Ömer ve Osman'ın lıaklarını savunma.mıza rağmen, "Ömeriyye"yiz ve

"Osmaniyye"yiz deıneyiz"der4•

Bununla beraber Osmfıııiyye, P.H. La~mens ve Abdusselam Harun'a göre, siyası İslam fırkalarından Ali b. Ebi Talib (r.a.)'e muha- lefette en şiddetli olamdırs. Nitekim Şiilik de onlara düşmanlıkta insan- ların en şiddetlisidir.'

Fillıakika Şiiliğin Hz. Osman') kiitülemekteki asıl maksadı, onun scIefleri olan Hz. Ebu Bekir ve'Hz. Ömer' i kötülernektir. Saldırılarmı özellikle Hz. Ebu Bekir üzerine yöneltmeleri de IHlradan gelmektedir;

çünkü Hz. Ebu Bekir, İslamiyetteki mevkii ve faziletleri bakımından,

"Hulefii-i-Raşidin"in en seçkinidir. Onun hilafeti ve faziletlerinin red.

dedilmesi, hem imamet tayininin hem de ondan 50nraki iki halifenin

şekilde, Ch. Pellat. Arabiea, III /2, le Milieu Basrien ... eseri ile Studia Islamıea (XV), s. 23 vd)'da )'ayınladığı makalosinde ondan bir takım nakiller yapmıştır. Kitiib-ı -()smaniyye'ye, muhteme- len AIi'nin bütün sababenin efdali olduğunu benimsemiş olan halife e!.Me'mun'un teklifi ile, Ebu Cafer Muhammed b. Abduııalı eı-tskafi (ö. 240/854) adında bir mu'tezili ile Ebu .İsii Muhammed b. Harun e1.Varrak (ö" 240/854) adındaki birşü tarafından reddiyeler yapılmıştir. Aynı ,ekilde Ciiluz'lIl da, er-Reddu ale'I.Osmaoiyye adında, bir reddiye yazdığı söylenir. Abdu8selam Harun, K. Osmaniyye'yi. mevcut nuslıalannı ve tbn Ebi'i-Hadid'in, Şerh ... 'da neşrettiği kısımları mu- kayese ettikten sonra, neşutmiştir (Kabire 1955). K. el-Osmaoiyye hakkında bk.: Ciil,ıız,K. el.

Osmaniyye (Kahire 1955, A. Harun neşri), Takdim kısmı', s. 5-14; Peııat, Le Milieu ... , s. 188.

190-193; Studia Islamica, XV. sayı, s. 2,t 3 Ilm Nedim. Fihrbt, Kalıire 1348. s. 168.

4.Cahiz, K. el-Osmaniyye, s. 7.

5 Ciilıız, aynı eser, aynı yer; P.H. Lammens. Le "Triumvizarat", Abou Bakr, Omar et Aboıı Obaidıı, Beyrut 1910: bu eserin mıılalıhas neşri için bk.: Extrait du Tome IV, Mflange.

deLLL Faeulte Orientnie. s. II 3-144; REI, 5 Kasım 1908 tarihli sa}, ••, s. 321-339; aynı yazann, Le Partı des "Otmaniya" et des "Mo'İtazila", MFOB, II içinde, C.V., 1907, s. 1..)7. Yazar, bu mekalesinde, ı.asır Osmanlıerinin görüşlerini açık bir tarzda ele almıştır ..

(3)

CAHIZ'IN İMAMET ANLAyrşı 683

hilafetlerinin gayr-i ıı~~ru olduğu neticesine götürecektir. İlk üç hali- fenin hilafetlerinin geçersiz olduğu; hilafeti gasbettikleri sabit olunca da, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in mutlak hQIifesinin Hz. Ali(öı. 40/661)olduğu;

hilafete "nass" ve "vasiyyet"le tayin edildiği isbat edilmiş olacaktır. İşte bu durum karşısında Osmaniyye, Müslümanların efdali olduğunu ispat etmek için, özellikle Hz. Ebu Bekir'in Şanıııı yüceltmeye, faziletlerini ve menkıbelerini açıklam~ya çalıştılar. Onlar böylece, Hz. Ebu Bekir'in Hz. Ali'den üstün olduğunu göstermekle, ihtilafın ortadan kalkacağına, Şiiliğe üstün geleceklerine. dolayısıyle gerçeğin anlaşılmı~ olacağına ina- nıyorlardı. İmamet meselesi üzerinde ısrarla durmaları da buradan gel- mektedir. Nitekim "Ommet'in efdali ve imamete et,ıa olanı Ebu Bekir b.

Kuhiife'dir" sözü, Osmaniyye'nin Hz. Ebu Bekir'in fazileti. mevkiinin hususiliği ve müslüman oluşunda devrinde ve çevresindekiıerden müm- taz oluşu ... tarzlarındaki hiiccetlerinin temelini teşkil eder ve bu maksada, yöneliktir:

Osmaniyye, husus! birtakım meseleıeı' ileri sürmelerine rağmen, ne ta!Uamcn Emevı taraftarları sayılabilirler ne de bilinen manada bir fırka olarak değerlendirilebilirler6• Hz. Osman'ın 36/656 yılında şehid edil- mesinden hemen sonra, bir grup müslüman Mısır'da intikam almak için faaliyetlerde bulunuyorlardı ve bunlar "Osmani" (Osman'ın.taraftarları,

Şi'atu Osman) olarak tanınıyorlardı. Medine'de de Hz. Osman'ın öcü- nün derhal alınmasını isteyen müslümanlar vardı ve çeşitli teşebbüslorde bulunuyorlardı. Nitekim, Hi. Aişe, Talha veZübeyir, Cemel savaşı (35/656) öncesinde Basra'ya gddiklerinde çok sayıda Osman! buldular.

Bunlardan birçoğu Sıffin savaşından (37/657) sonra Muaviye tarafında yer aldılar. Ancak her Muaviye taraftarı Osman! olduğu halde her Os- man! Muaviye taraftarı değildir. Mesela Abdullah b. Avn h. Erseban (öl. 151/768-9) ve Hammad b. Zeyd (öl. 179/795-6) Basralı Osmaniler- uendir? "Bu durumda, "OSman!" tabirinin, Hz. Osman'ın meşru halife olduğu, katilinin tcl'in edilmesi gerektiği kanaatinde olan ve Hz.

Ali'yi desteklemeyen bir kişi veya zümreyi ifade ettiği görülmektedir.

Ancak şurası da kaydedilmelidir ki, bunlar mutlak anlamda M?aviye taraftarı değildi"8.

Şehadet olayından sonra "Ali ve Osman meselesi" müşterek bir tartışma konusu iui ve "Osmani" devamlı olarak Ali taraftarları (Ş!ı.) ile

ii Cihız, aym eser, aynı yer, s. 6.; Ch. Pellat, L'lmamat danslaDoctrine de .Cahız, Studia hlaınica, adı geçen sayı, s. 31.

7 Ch. Pellat, aynı makale, s. 31 ve SI; Le Milieu Basrienet La formation de Cabı2,_.

50,188 ve 191.

8 Watt, ıslim Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev. Doç. Dr. E.R. Fığlah, s. 91.

(4)

684 SABRİ HİzMETLI

tezat teşkil etti. Bununla beraber "Osmanı" adı, Emevileriu bütün taraftarlarına veya sadece Muaviye'nin hilafetini destekleyenlcre verilen bir isim değildir"9.

Osmani adının 235/850'lere doğru yeniden en çok sözü edilir mesele olmasında, özellikle Cahız (255/869)'m büyük tesiri olmuştur denebilir.

Bu bakımdan "Kitabu'l-Osmaniyye"nin yazılış maksadı ile yazıldığı devrin siyasi durumunun ilk dört halife ilc ilişkisinin teshit edilmesi

"Osmanı" tabirine açıklı1~getirebilir. Şöyle ki; "Osmaniyye': kitabı, muhtr- va ve maksadr, itibariyle, Hz. Ebu Bekir'in Hz. Ali'ye üstünlüğünün ve Hz. Omer ve Hz. Osman'ın hilafetlerinin meşruluğunun bir hüceeti ve açıklamasıdır. Bir yandan Ebu Bekir'in hiMfete, ilk müslüman oluşu Vi?

faziletleri, hakkında varid olan naslarbakımında.n, en layık kimse olduğu delillendirilirken, diğer yandan Hz. Osman'ın şura yolu ile halife olmasının imamete tayin için geçerli bir yololduğu, dolayısıyle halifeliğinin meşru- luğu ifade edilmektedir. Bu noktadan Osmanı tabirinin, ilk üç halifeyi lıi- Mfetteki sıralarına göre faziletli sayan ve Hz. Ali taraftarlarının Ali'yi aşırı ve haksız yüceltmesine karşı çıkan kimseyi ~r(Jde ettiği anlaşılabilir.

Ancak, bu anlayış, Zeydileri kendi davı..İarma kazanmak isteyen Ahbası- lerin te~vik ve yardımlarıyle, Vasıl b. Ata (80-131/700-748) gibi mu'te- zililerin tesirleriyle; kısa bir süre, fazilet sırasını Ebu Bekir, Ömer, Ali, Osman şeklinde kabule yöııelmişse de, sonunda hilafetteki tarihi sırayı ayULzamanda fazilet sırası olarak mütalea etmiştir. Başlangıçtan beri Müslümanlcırın büyük ı"oğunluğunun kanaati olan bu anlayışın yeniden yerleşmesinde C£ihız'ın sözkonusu eserinin hüyük rolü olduğu pek muh- temel görülmektedir .

. Osmaniyye'nin Hz. Ebu Bekir'in imameti üzerinde ısıar etmesi, tabii olarak Hz. Ali'nİn üstünlüğü ve menkibeleri üzerindeki Şii veya İmam! ısrarına hir tepki mahiyetinde gelişti. Çünkü ŞiiIerin bu üsti,inlük anlayışları, .Ali soyundan gelen imamların üstünlüğü ve onların mıı.sum olmaları kanaatı ile hirleştirildi. Öyle ki, Hz. Peygamber'in yerine Hz.

Ebu Bekiı: mi yoksa Hz. Ali mi geleıekti tartışması müslümarrların ha- yatlamia tathiki bakımından, Kur'an-ı Keriın ve hac;lislerin ulemfmın genellikle kabul edilmiş usülleriyle mi, yoksa yalnız imamın ictihadı ile mi tefsir edilme&i gerektiği yolundaki tartışma sahasına kadar intikal etti. İşte bu bakımdan imarnet meselesi llL/IX. yüzyıl siyasetinde önemli bir yer tutuyordulO. Öte yandan, hilafet hakkının Ali ve onun so-

9 Watt, ayın eser, s. 91; Ch. Pellat, aynı makale, s. 31; Le MiIieu... , •. 190.

10 Watt, aını eser, s. 91, 21ı.

(5)

CAHIZ'IN İMAMET ANLAyıŞı

o 685

yuna ait olduğu görüşü, tam aniamı il~ siyasi bu' mahiyct arzeden ilk . Arab Şiiliğinin en belirgin özelliğidir!! ..

Müslümanlarm büyük çoğunluğunun "Osmani" olmalarının sebep- .lerinden birisi de, İslami birliği devam ettirmekte kesin kararlı olmaları- . dır. Bu bakımdan olacaktır ki, mevcut idarecilerini, pekçok hata işleme- lerine rağmen, kuvvetle desteklemişlerdir; zulmetseler bile; isyanı caiz görmemişlerdir.

Net;,ce itibariyle diyebiliriz ki, Osnutniyye, buraya kadar temas etmeye çalıştığımız özellikleriyle, Islam'ın ilk devirlerindm itibaren ortaya çıkmış bir takım fırkalar gibi, sapık görüşleri olmı bir fırka değildi,.; tersine daha sonraları "Ehl.i Sünnet" tJeya "Sünniler" olarak adlandırılanların o za- manki zümreleridir ve müslümanların çoğunluğunu teşkil etmektedirler.

Onların inanç ve fikirleri, bilahare Ehl-i Sünnet diye adlandırılan müslü- manların cumhurunun inanç ve fikirlerinden kesinlikle farklı değildir.

Sünni görüş*! göre, ilk dört halifenin faziiet deı ecele,.i tarihi hilafet sıralarına görcdir.

Calıiz, Hz. Ali'nin Ümmet'in cMali olduğu görüşünü kabul eden Bağ- dad Mu'tezilesi ve ilk Basra Mıi'tc7.iıesinin aksine, hem Hz. Ebu Bekir'in efdaliyetini hem de Hz. Osman'ın hilafetinin mcşru olduğunu kesinlikle kabul eder. Onun "osmani" olarak müt~ea edilmesi muhtemelcn işte hu sebepledirıı. Nitekim ona göre, Hz. Osman'ın şehiideti, İslamiyetin ilk yıllarında yeni kinci bir devir haşlatmıştır. IGtabu'I-Osmaniyye'yi yazmış olması da ona "osmani" denmesinin seheplerinden olabilir;

ancak Ciihız, sözkonusu kitabında, Osmaniyye'nin fikirlerini tamamen kabul eder ve onlarla beraber olduğunu belirtir.

Ciihız'ın, Kitiibu'l-Osmaniyye'de, imametle ilgili görüşlerine gelince:

Bunlar esas itibariyle Hz. Ebu Bekir'in, Hz. Peygambcr'in mutlak ve ilk halifesi olduğunun ispatı maksadına matuf olup, şu esaslara dayan- maktadır:

1) lmamın müslümanların efdali olması lazımdır. .

2) Kureyşlilik veya Hz. Peygamber'e akrabalık hilafetin şartların- dan değildir; ancak imamın sahib olması gereken birtakım vasıflar vardır.

II Ch. PeIlat: Le Milieu...,s\ 50 ye 192; Watt, ayın eser, s.210; Fazlur rabman, İslam, çev. Doç. Dr. M. Aydın. Doç. Dr. 1\1. Dağ, İstanbul 1981, 216

12 Ciiluz, ayın eser, aynı, yer, s. 11-13. A. Harun, burada, İbn Ebi'l-Hadld'e daya~arak, tanınnuş Bağdad .••.e Basra Mu'tez.ile bilginlerinin imiimetle ilgili görüşlerinin bir hulasasını yap- maktadır. Ch. Pellat da, Le Milieu ..., adlı eserinde (s. 193) .••.e L'İmamat dans la Doctrine de Gabız, isimli makalesinde (s. 32-33), Mu'tezile ulemasuun, imamet anlayışlanna göre, bir tas- nifini yapmaktadır.

(6)

686 SABRİ HİZMETLİ

.3) Kur'an.ı Kerim'de Hz. Peygamber'in halifesinin kim olduğuna dair herhangi bir nass yoktur.

4) Hz. Peygamber halifesini tayin etmedi.

5) İmam tayini nass ve vasiyetle değil, seçimle olur.

6) Bir imarnın varlığı zaruridir.

Binaenalcyh onun bu görüşleri, kitabın muhtevası bakımından, şu' iki ana maddede toplanabilir: 1) Hz. Ebu Bekir'in müslümanlığı Hz.

Ali'nin müslüınanlığından üstündür. 2) Hz. Ebu Bekir, hakkında varid olan nasıar, faziletleri ve İslam'a hizmetleri bakımından Hz. Ali'den fazi.

letIidir. O halde Hz. ,Peygamber'in ilk halifesi Ebu Bekir'dir ve hilafeti meşrudur. ÇÜlıküo, Ümmet'in efdali, imamete evlft olanıdır; çünkü o, müslümanların ilki, en olğunu, en eefiikarı ve vefakarı, en alimi, en eö- mert ve zahidi, sıddikı ve.eesurudur; müslümanların ihtiyarı ve iema'ı ile halife olmuştur.

Biz, bu çalışmamızda, K. Osmaniyye'deki görüşleri, hu esaslar çer.

çevesinde ele alacağız. Daha çok Cahız'ı konuşturacağız. Ele aldığımız görüşleri, onun, sadeee K. Osmaniyye'deki fikirıeri olacaktır. Çünkü C~hız'ın imarnet anlayışının hütün yönleriyle ele alınması, imamet.Ie ilgili eserlerinin tamamının mütaleasını gerektirmektedir. Bunun yapıl- ması, hem makale seviyesindeki çalışmamızın hacmi hem de sözkonusu eserlerinin temini hakımııidan, ~imdilik zo~ görünmektedir ..Ayrıca ima- ,metle ilgili eserlerini~, muhteva ve maksatlarının çok farklı ye çatışır mahiyette olması, karşılaştırmalı hir tetkiki gerektirmektedir. Öyle ki, Cahız, hem Ehu Bekir ve Osman'ın faziletleri, hilafetlerinin meş- ruluğu istikametinde, hem de Ali h. Ehi Talih ve Muaviye h. Ehi Süf.

yan'ın imamet ve faziletlerini destekleyiei ve öğüeü ınahiyette kitaplar yazmıştır! 3 • Bu hakımdan fikirlerinin istikrarsızlığı gerçek göriışlerinin teshit edilmesine hüyük ölçüde engel teşkil etmektedir. Bu noktadan da, eserlerinin tarihi yönden ve yazılıŞ sehepleri bakımından teshiti ge- rekmektedir. Maamafih Cahız, genellikle bütün müslümanların ve diğer mu'teziıilerin hilafet teorisinin temel kaidclerini teshit etmeyi düşün- medikleri hir sırada, hütün hadiselerden sıyrılarak, imamet nazariycsini ele almıştır.

Halifenin hukuki durumu, Abhas! iktidarının duraklama devrinde elealınmaya haşlamıştır. III /IX. asra kadar Ahbasi devleti emniyet içeri-

_.. -_._.-_...-

13 Ciihız'ın imametle ilgili kitaplanhakkında lık.: CAL, C. i.. So158-60; Koel.Osmanine (A. Harun ne,ri, Kııhire)955), s. 5-8 vd; Pellat, aog.m., So23-25, 26.

(7)

---

CA-HIZ'IN İMAMET ANLAyıŞı 687

sinde idi. Naziıri kaidelel'in tesbitini gerektiren hiçbir tehlike yoktu. Ne var ki, IViX, yüzyılda, itikadi eserler, keIam kitapları, cereyan eden fikri tartışmaların icabı, genellikle son bölümlerinde, imamet konusuna yer vcrmeye ve görüşlerini belirtmeye başladılar. Bu durum, büyük Mu'- tczilc bilgininin de imarnet konmmnu ele almasına ve görüşleril).i belirt- mesine sebep olmuşturl4• Bilhassa Şii bilginlerin, imarnın nass ve vasiyet.

yolu ile tayin olundu ğu hususundaki aşırı iddiaları Cahız 'ı bu meseleyi müstakil tarzda ele almaya sevketmiştir. Bu noktadan. Ciüıız'ın Hz.

Peygamber'in mutlak halifesi hakkındaki fikirleri, RMizilerİn, yani ilk üç halifeyi tanımayaı; aşırı şiiIeri,n karşı çıktıkları şu iki deIiIe dayan- maktadır: I) İmam tayini hakkında ilahi bir ııass yoktur. 2) Hz. Pey- gamber hiçbir kimseyi halifcsi olaı:ak tayin etmemiştir. Muhtemelen bu sebepledir ki, bir imam tayininin zaruri olduğuna inanan ve imam tayin şekillerinden v.s. uzun uzadıya bahseden Cahız, muhaliflerinin görüşlerine eevap vermekle meşgulolarak, imarnın vazifelerinden hemen hiç söz- etmez. Sadece, İslam devletini müdafaa 'etmek ve hareoç almak vazife- lerinden sözeder. Ayni şekilde o, mefdulden de bahsetmez.

Aslında Hz. Ebu Bekir istisnai hallerin halifesidir. Müslüm~nların, Hz. Peygamber'in vefatı ile birlikte, içinde bulundukları durumları onun halife olmasını hir bakıma zarurı kılmıştı. Nitt'kim, Hz. Peygamber'in vefatmı müteakıp ortaya çıkan dini-siyasi durum müslümanların re'yi- nin onun halifdiği istikametinde olmasının ne kadar isabetli olduğunu .göstermiı;ıtir. Başka bir ifade ile, Müslümanların icma' ile Hz. Ebu Be- kir'i haıife seçmeleri, onun, Hz. Peygamher'e yakınlığı ve diğer fazilet- lerinden :riyiide mevcut idad, siyasi ve ictimai durumların bir zarureti, Arah riyaset anlayışıııın bir gereği idi. Hz. Ehu Bt'kir, yaşlı, olğun, tec- rüheli. ve insanların takdirlerine mazhar olan birçok başka hususiyetlere sahih bulunan bir kimse idi. Bu özellikler İblam öncesi Arapları arasında da l'iyaset için önemli unsurlardır. Kz. Ali'nin genç yaşta bulunması ve müslümanların hakkında muhtelif görüşlere sahip olmalarıkendisinin baş- kan seçilmesine mani hallerdendir. Ebu Bekir, Ömer, Osman gibi yaşlı ve tecrübeli sahabiler dururken müslümanların Ali gibi genç ve tecrübe- siz bir sahabiyi halife seçmeleri bir bakıma imkansız görünen bir İhti- maldİr. Eski Arap riyaset geleneklerine dc aykırı olan böyle bir davranışın müslümanların tasvihinİ kazaum'ası şöyle dursun, henüz teşekkül etmiş

14 Bu konuda krş.: Taberi. Tarih. C. IV, s. 331. 340, 346, 403,438,541; NevbahtJ, Fıraku'ş.

Şia, 8.27; ŞehreBtani. Milel ve Nihai. el.Fisal Mınişi, C.L, 8. 155 289-291; Ali ŞQbbi, Meba- his fiilm'I-Kelüm ve'I.Felsefe, Turus 1978. s. 40 vd; Bagdadi, el-fark. 223, 224; aynca lık. H. LaouBl, Le. SchiBllIeS dans l'Islam, Paris 1977, s. 15

,.

(8)

688 SABRİ HİzMETLİ

olan İslami birliğin parçalanmasına, büyük kopmalara sebebiyet vereceği birçok kimse tarafından düşünülen bir vakıa idi.Bu bakımdan meseleyi fa- zilete ve naslara dayandırmaktan çok mevcut idari, siyasi ve.ictimai du- rumlar ile alışılagelen riyaset anlayışı açısından mütalea etmek gerekmek- tedir. Ayrıca Ebu Bekir ve Ali arasında fazilet yarışı ve münakaşa yap- mak neticesiz kalacağı gibi, müslümanlara fayda sağlamaktan ziyade za- rar verir, nitekim vermiştir de. Öte yandan, aralarında üstünlük yarışı ve ve tartışması yapılan kimseler hiçbir zaman biribirlerinin faziletlerini inkar etm,e yoluna gitmemişler, tersine herzaman birbirlerini övmüşler, faziletlerini zikretmi~lerdir.

BUD~unla.beraber, Şi~, Hz. Ali ve faziletlerihakkında aşırı davl'an- makla müslümanların büyük çoğunluğunun tepkişine sebep oldu. Şia'nın bu davranışının gereği olarak Osmimiyyc, Hz. Ebu Bekir'in faziletleri ilc Hz. Ali'nin menkibeleri ve faziletleri arasında mukayese yapma yo- luna gittiler. Neticede, Hz. Ebu Bekir hakkında varid olan ayetlerin ve hadislerin başka hiçbir kimse hakkmda varid olmadığmı ve Hz. Ebu Bekir'in Mağara'da Hz. Peygamber ile sohbetinin, Hz. Aii'nin Hicret gecesi onun yatağında yatmasından faziletli olduğunu söylediler. Dola- yısıyle Hz. Ebu Bekir'in müslümanlığını Hz. Ali'nin müslümanlığından üstün buldular. Şiilik ise, bu anlayışın tersine, Hz. Ali'nin müslümanh- . ğını Ebu Bekir'in müslümanlığından üstün buldu. Gasıhlar olarak vas-

fettikleri ilk üç halifeyi namazıarda ta(n etmeye kadar vardılar. Bilal ve Ammaİ" b. Yasir'in de Ebu Bckiı:'i kötülemiş olduklarını iddia ederek bu kötü davranışlarını delillendifmek yoluna gittiler.

Kaynaklar, Hz. Ali'nin hilafeti ile ilgili Şii görüşlerinmenşeini Ab- dullah b. Seb'e'ye dayamaktadır. Şöyle ki, İbn Seb'e, ilk üç halifenin hilafeti ha~ız olarak ele geçirdikleri görÜşünü ortaya attı ve onları kötüledi, onlardan teberrı etti., Halife Hz. Ali, on~, bu fikirlerini öğren- mesi üzerine, huzuruna çağırdı; böyle bir iddiada bulunup-bulunmadığını sordu; bu fikirde olduğunu ifade etmesi üzerine öldürülmesini emrettiy- se de, tarafta.rlarından birçoğu bu kararına karşı çıktı; o da, İbn Seb'e'yi Medain'e sürdü. İbn Scb'e, Mısır'da halka, Hz. Peygamber'in Ali'yi hi- lafete nassla tayin ettiğini söyledi. Bu bakımdan Şehrestani ve Nevbahti, Ali'nin imametinin nasla olduğu görüşünün İbn Seb'e tarafından ortaya atıldığını söyl~rler. İbn Seb'e, Yahudilik'teki vasiyet inancını Ali'nin vasiyetle imam ta)'in edildiği inancı ile İslam'a sokmak istemiştir. Fırak kitapları onun bu vasiyet fikrini Yahudilik'ten naklettiğinde birleşirler.

O, şöyle diyordu: "Her nebinin bir vasisi vardır; Ali de Muhammed'in vas i sidir. Nitekim Yuşa' b. Nun da ıl1nsii'nın vasisi idi." Bu ve benzeri fikir-

(9)

.---_.---

CAHIZ'IN İMAMET ANLAyıŞı 669

lcrinden dolayı olacaktır ki, Taberi (öl. 310/922), İbn Hazm (456/1063) ve en-Nevbahtı, onun, İslam'ı İçeriden yıkmak için müslüman olmuş bir yahudi olduğunda hirleşirlerl5• İşte Cahız'm, Osmaniyye adlı kitabında yer alan ve bu iki zümre arasında dini ve siyası yönden cCl'cyan eden münakaşa hu noktadan doğar ve bu noktalarda toplanır.

Cahız, kendisini hu münakaşalar ve Şii1iğin aşırı iddiaları, Osmaniy- ye'nin cevapları arasında hakem yapmaya çalışmaktadır. Ancak, şii- rHızilere karşı kızgınlığını gizleyememekte ise de, tarihi yalanlama ve Hz. Ali'nin yüce menkillelerini inkar etme yoluna gitmemektedir. Başka hir deyişle o, Ali'yi yermez, övcr; Ali'ye değil, Ali taraftarlarına cevap verır.

1- Hz. Ebu Be/cir Ummet'in pfdalidir:

Cahız'a göre, Hz. Ebu B~kir'in müslümanların efdali olmasının se- beplerinden biri, ilk müslüman olmasıdır. Ne var ki, ilk müslümanın kimolduğu hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür: Bazılarına göre ilk müslümanEbu Bekir h. Kuhafü; bir kısmına göre Zeyd b. Harise;

bir diğer gruba göre ise, Hahbab b. el-Erett'tir. Yani ilk müslüman ola- rak bu üç kişinin ismi zikredilmektedir. Maamafih Ciihız, Hz. Ebu Be- kir' in ilk müslüman olduğunu kabul eder ve bunu ispatlamaya çalışır.

Burada ilave etmek gerekir ki, Ebu Bekir, S"kifetli Beni Sa'ide'de kendisinin halife olması için böyle bir delil ileri sürmemiştir; aksine o, h:ı]jfe adayıolarak, Hz. Ömer ile Ebu Ubeydeb. el-Cerrah (r.a.)'ı teklif etmiştir. Aynı şckilde müslümanlardan hiçbiri ne onun sağlığında ne de vrfatından,sonra İslam'a girmedeki öneeliğini, imam olmasına bir hüc~

cet göstermişlerdirl6•

Cahız'a göre, ilk müslümanlarla -ki yukarıda ismi geçenlerdir- ilgili rivayetler incelendiğinde, haklarında ileri sürülen hadis metinleri ve ravilerinin durumları, sayıları araştırıldığında, isnadlarının sihhatine bakıldığında, Hz. Ebu Bekir'in ilk müslüman olduğu hususundaki ha- beı'in en yaygın, ravilerinin sayıbmın daha kalabalık, isnadının daha sa- hih ve daha meşhur, "tfzının daha açık olduğu, Resulullah (s.a:s.)'ın

IS Bkz. 14. dip.notta adı geçen eserler ve belirtilen sayfalar.

16 Cahız, K. el.Osmaniyye, adı geçen baskı, s. 2 ve 3. Sakifetü Beni Saide Toplantısı ile ilgili geniş bilgi için krş.: İbn Kesir, el-Bidaye ve'n- Nihaye (14 eilt), Kalıire 1932-1939, VII.

eilt; İbn Teymiyye, Minhacu's-su~ne, Kalıire 1321 (4 eilt), ı.eilt, s. 31, 141 ve dv.; Lammens, Le Triumvizarat. .. ; Doç. Dr. M, Sait Hatiboğlu, Hilafetin Kureyşliliği, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XXIII, Ankara 1979, s. 124-213; Doç. Dr. E.R. Fığlalı, Hariciliğin Doğuşuna Tesir Eden Bazı Sebepler, A,Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. :XX, Ankara, s. 219-247. Hz. Ebu Bekir'in faziletleri hakkında bkz., Arabiea, III /3 Sept 1956, pp, 312-313

(10)

690 SABRİ HİzMETLt

sağlığında ve vefatından sonraki 5ahih haberler ve şiirlerle birlikte, açıkca görülmektedirl7•

Bununla birlikte Cabız, bu haberler Vf şiirleri, diğer ilk müslüman- lar hakkındaki haberlerle mukayese etmek, metin ve isnad bakımından incelemekyoluna gitmek yerine, muhaliflerinin görüş ve iddiah.rını ele almayı Şia'nın ilk müslüınCon ve dolayısıyle Ebu Bekir hakkındaki id- diaJarınl cevaplandırınayı tercih etmektedir. Aslında bu tutumu, onun, fikri meseleler ve münakaşalarda genellikle takib ettiği yoldur.

One' göre, Habbab ve Zeyd'in Ebu Bekir'den öncemüslüman ol- duklarını iddia eden bir kimseye karşı takih ediıecek en adil ve ma(kul yol, herkesin sevgisine Vı-münakaşacının da isteğine en yakın oian dav- ranış, onları aynı zamanda mu"lüman olİnuş kabul etmektir; çünkü Şiilik ilk müslÜmanlarıa ilgili haberlerin aynı seviyede olduğUnu ileri sürmekte- dir. Ancak ne şiirlerde bir dalıllet ne de misaııerde, bu konudu, bir hüccet sözkonusudur. Ravafız bu kaziyyderden birini akli hüccet olması ha- .kımından° diğerinden daha kuvvetli bulm"dılar. Çünkü ne Habhah'm

ne Zeyd'in ilk müslüman gösterilmesi veya ne de Habbab, Zeyd ve Ebu Bekir'in aynı anda müslüman olduklarını kabul etmek Şiilik için bir mana ifade eder; onlar iı;in önemli olan Ali'nin durumuduris. Nitekim Şia, Osmaniyye'ye şu soruyu teveih eder: Siz, onun faziletleri ve men ki- beleri hakkında @öylenenleribildiğiniz halde neden onu bu ilk müslüman- lar tabakasında zikretmediniz? (Onlar, hurada, muhtemelen, oKadir Hum'daki Nc~hi'nin sözlerini kastediyorlar).

Cahız, bu soruyu cevaplandırırkeıı, esas itibariyle, AI(nin müslü- man olduğu zamandaki yaşına Önem vermekte; erginlik çağında müs- lüman olanla çocuk yaşta yıüslüman olanııı durumlarının farklı oldu- ğunu, dolayı!,ıylc İslam'ı kabul cdişlerinin de değişik olaeağUlI söyle- mektedir. Başka bir deyişle Cahız. olgun bir müslümanııı imanı ile ço- cuk yaşta olaıı bir müslümanııı imanını, yaptığı mukayescJer neticesinde hiribirinden ayırmakta. aralarında büyük fark görınektedirl9•

Ona göre salıih yolla ge\en bilgi ve yaygın olankanaate göre, Ali, müslüman olduğunda küçük bir çocuktu. Biz ne bu konudaki haberleri nakledenleri yalanlayabiliriz ne de onun sonradan olan müslümanlığını buluğa ermiş ve ilk defaiman etmiş bir kimsenin müslümanlığı seviyesinde

kabul edebiliriz. Ali'nin yaşını olduğundan daha az göstermek isteyenler,

17 Aynı yazar, aynı eser, so 4, 5.

18 K. el.Osnıanıyye, s. 5-7.

19 Aynı Kitap, s. 7.

(11)

CAHIZ'IN İMAMET ANLA ¥IŞI 691

onun müslüman olduğu zaman 5 yaşında; olduğunuan daha fazla göster- mek isteyenler de, Ali'nin, o sırada, 9 yaşında olduğunu ileri sürmekte- dirler. Bu iki rivayetİn, bu iki durumun en ortasının ahıımasıyla' muka- yese yapılır20• Ancak bu hususu, hakkı batıldan ayırır tarzda bilmek için, All'nin halifdik yaptığı yılları, o zaman kaç yaşmda olduğunu, Os- man, Ömer ve Ebu Bekir'in ne kadar halifelik yaptıklarını, hicretten .sonraki devreyi ve yine Resulullah'ı~ Mekke'de kalış süresini -ki, risa-

letle görevlendirilmesinc kadar olan devre ile risıiletten hicrete kadar olan devre olmak üzere ikiye ayrıhr- iyi bilmek, sonra onun ömrü hak- kın!la insanların görüşlerinc, yaşını küçük ve büyük gösterenlerin ha- bederine bakmak, bunların ortasını ve adil olanıııı almak, çok fazla gösterenle çok küçük gösterenleriıı görüşlerini atmak, neticede, onun ömrü ve sinni hakkında tesbit edilen en vasat' olan ile, Osman, Ömer Ye Ebu Bekir'in sinieri ile Nehi'nin Hicretten önce Mekk~'de, hieretten sonra da Medine'de geçirdiği süreyi onun müslüman olduğu zamandaki yaşına katmak lazımdır. Ancak böyle yapıldığı zaman, söylediğimiz ve açıkladığımız tarzda, onun gerçek yaşı tesbit cdilmiş olur21•

Cahız devamla der ki: Bu tarihler ve ömürler bilinmektedir; hiç kimse ne onları inkar edebilir ne de aksini söyleyebilir. Çünkü bunları nakladenler hazısını diğer bazısından fazla veya az göstermek yoluna gitmemişlerdir. Açıkladığımız şekilde durum tesbit edildiğinde-ki, Aıi, ya bir sene noksanıyla 8, veya bir yıl fazlasıyla 7 yaşında idi- onun, o zaman, bundan üç veya dört yaş fazlasıyla, 9 yaşında bir çocuk olduğunu öğreneceksin22• Ve yine bileceksin ki onun müslümanlığı, ister onu bir- kaç yaş daha büyük, ister olduğundan daha küçük göstermckle olsun, mükellef, olgun, arif bir kimsenin müslümanlığı ile bir değildirı.ı. Genel- likle kabul edilen tarihe göre Ali, Hicri 40 (Mili'uii 661) yılında Ramazan ayında şehid olmuştur.

i

Osmaniyye, eğer Rafızüer derlerse ki, belki de Ali, zeki olması, kal- binin selim, hissinin ~adık bulunması ile, ileride ortaya çıkacak hadislt:ri önceden kavray~n, hadiseler ona tecrübe kazandırmasa, insanlar onu tanıyamasalar ve hasımıarı ile nizalarda buhınmasa da, ergin ve olgun

20 Aynı kitap, s. 8.

21 Aynı kitap, s. 9-10. Ravafı?, Calıız'ın, bu tutumu ile kendi tezini çürüttüğünü iddia eder; bu hususta bk. K. el-Osmaniyye, a.g. haskı, eı-tskiifi'nin munakaziıtı (s. 282 vd.)

22 Ayw kitap, s. 10-1ı.Cilhız, kitabının buraya kadar olan kısmında, eı-tskiifi'nin (Kıı- reyş'tcn hikaye edilen nakli ile ilgili olarak) göriişlerine cevap verir. Ciilıız, "Şia" ve "Ravafız" ke- Jimelerini aynı anlamda kullaııır.

23 Cahız, ayııı kitap, s. 10.

(12)

692 SABRİ HİzMETLİ

'.

bir kişinin bilmesi ve ikrar etmE,si icabeden herşeyi hilen,. hilm sahihi 7-8 yaşında bir çocuktu, onlara şu şekilde cevap veririz:

Biz, hükii.~lerimizi zfıhire göre ve çocukların durumları hakkındaki müşahadelerimizc hağlı olarak veririz. Bu durumda, karşıınızda 8 veya 9yaşında hir çocuk var; çünkü l)iz bunu okuduk ve ilgili haberler de bize bu ı;;ekilde geldi. Bize ulaşan ve okuduğumuz haberlerinde onun gi/li ve hususı bir yönü olduğu yoktur; onun hakkında karşılaştığımız hüküm çocuklar hakklİıdaki hükümdür; yoksa bizim onun zahiri hükmüne vasıl olmamız mümkün değildir, yani şekline bakarak () şöyledir veya böyle- dir dememiz imkansızdır. Çünkü bilmiyoruz belki de o, çok zeki idi veya eksik zekalı idi. Ali'nin müslümanlığının' mulıtaı, biiliğ, olgun birinin müslümanlığınının aynı 9lduğunu söyleyenler olduysa da, hunu iddia edenler bile onun hakkındaki Iıükmün emsalleri ve aynı fiziki yapıda olanlarınkinin- aynı olduğunu söylememişlerdir. Çünkü onun emsalleri de müslüman olurken onun yaşında idiler ve hamilerinin veya terbiye- eilerinin tesir ve telkinleri ile müslüman olmuşlardır24•

Bıı sonunucu noktaya göre, CallIZ, Ali'nin, Hz. Peygamber'in ter- biyesinde büyümüş olduğundan, şuurla, düşünerek ve anlayarak değil de, Nebi'nin tı:siri altında kalarak, terbiye ve telkin yolu ile müslüman olduğunu iddia etmektedir.

Cahız'ııı, K. Osmani.yye'de, Ehı.i. Bekir'in Ali'yc üstünlüğü hakkın- da ileri sürdüğü görüşlerin burada bir Imlasası yapılmaktadır. Şöyle ki, bu mesele, esa~ itibariyle, Kurey/tenHz. Ali hakkında hikaye edi- len ~u ı:ivayetc dayanmaktadır: Ali, Hz. Pcy,gamber'itasdik ettiğinde Nehi, onun hakkmda şöyle demiş olacı1kfır: "Beni, bu işimde, bu kişiye benzer kimse tasdik etmedi. Halbuki onlar, onun yaşını küçültüyorlar ve Peygamber'in ve Ali'nin Jşini tahkir ediyorlar. Çünkü onu bu işte sadece yaşı küçük hir çocuk tasdik etmiştir."ls İşte Osmaniyye'nin., hu kitapta yer alan fikirleri, umumi manada, bu şüpheden doğmuştur ve bu' şüpheye cevap vennek maksadıııı taşır. "

. Osınaniyycnin din bilginleri, mütekellimleri,kadem ve rivayet f;Wi; şayet Ali, nehilerle kahinler, rcsüllerle sihirbazlar, neMnin haberi ile müneccimin haberi, hatta hüecet ile hile, baskı ilc maarifetin kahrı arasındaki farkı anlayan. aldatıcının hill'si ve yalan!;ı peygamberlerin aldatmasını bilen, altı-yedi, sekiz-dokuz yaşlarındabir çocuk olsa idi, bu durum akıl sahiplerinin gözünden nasıl kaçar. ve büyük bir topluluğun

24 Aynı kitap. s. 6-9, 25 Aynı kitap, s. 9-14.

(13)

CAHız'IN İMAMET ANLAYıŞı 693

bilgi ve görgüsü dışında nasıl kölırm? Yine o, insan tabiatından mümkün olabilenile imkansız olanı, ittifakla hasıl olanla sebeplerle meydana ge- leni, Allah'm tevhid vc adaleti hakkmda caiz olanla caiz olmayanı bilen bir çocuk olsaydı, hilecilerin hilelerinden, muhterislc,in ihtiraslarından kendini nasıl koruyacaktı? der. Ayrıca, onun, çocuk olmasına, tecrübe- sizliğine rağmen, bu hallcr ve vasıflar üzere olıiıa~ı alışılagelen adetin ve ümmetin umumi kanaatinin dışına çıkılması deınektir; yani onun mu- cize kabilinden bir varlık olması demektir. Aslında o,bu vasıflara sahip ve bu haller üzere bulunan biri olsaydı, ammeye hüccct teşkil eder ve açıklamade: kendisiyle delil getirilen'bir ayet olurdu. Eğer Allı/h onü bu hususiyetlere ve bu ayetlere sahip kılmış olsaydı, bunları ancak onun hakkında birer delil kılar ve onun bu durumlarından haher verirdi, asla zayi etmez ve batıl kılarak gizlemezdi26•

Eğer Allah, onu, bir hüeeet kılsa idi, durumunu meşhur kılar, insan- ları onu bilmeye sevkeder, lisanlarını onu nakletmeye müsait kılardı ki ortadan kayholmasın, unutulmuın. Alhıh mfıeizeyi, bir özrü gidermrk, veya bir masıahat veya basireti gerçekleştirmek için halk eder. Eğ~ı' mucizeyi bu kbideler vc maksatlara bağlı olan.k yapmamı~ olsaydı, fiilinin bir manası olmazdı, risaletinde bir mana kalmazdı. Halbuki Allah, gayesiz şeylcr yapmaktan yüc('dir. Bir kimse Nebi'nin doğru söylediğini, sahte peygamberin de yalanını ancak kendisinde bu zikretti- ğimiz bilgileri bulundurmasından ve belirtilen hususlara sahip olm~t- sından sonra bilebilir2?

Eğer Yüce Allah, Yahya b. Zekeriyya'dan, v~ ona hükm,ü küçükken verdiğinden haber vermeseydi; İsa'yı be~ikte süt emerken konuşur kıldığını zikretmemiş olsaydı, onlar hakkındaki hüküm de ancak, diğer reBüller hakkındaki hükmün ayııı ve beşcr tabiatı iizerc olacakt, ..

Kur'an, bu şekilde Hz. Yahya ve Hz. İsa'dan bahsett'ği halde, Ali hakkında natık olmadığina ve onun için kesin hü~cet olacak bir haberde gelmediğine göre, bizce, onun hakkında bilinen hüküm. omIn aynen arn-

ıaları Hamza ve Abbas'ın tabiatıarı gibi tabiatta olduğudur; yine onun tabiatı, 'gizli hususiyetleri' olduğuiıu bilmediğimize göre, Cafer, Akil ve ebeveyninin, devrinde yaşayan diğer insanların tabiatıan gilidir.

Yani Ali'nin hükmi durumu hakkındaki bilğimiz, am~~ları hakkındaki hükümden farklıdeğildir. Sonra hiçbir nakilci, Ali'nin herhangi bir top- lulukta veya mecliste kendisini bu ~ekilde hüccet gösterdiğini, zikretti-

26 Aynı kitap, s. H.

27 Ayın kitap, s. 15-19.

(14)

694 SABRİ HİzMETL!

ğini veya bu anlayışta hitabettiğini nakletıneınektedir. Halbuki, h~ber- lerde, Ali'nin faziıetleri zikredilmekte, Nebi'ye yakınlığı ve geçmi.şiyle övünülmekte, menkibeleri çoğaltılmakta, şura'lUn toplantısından ve onlarla mücadele etınesinden, Muaviye'nin kendisine mübtcla olmasına kadar her türlü dmnmundan bahsedilmektedir28•

Hz. Ali'nin müslüman oluşuna gelince: O, müslüman olduğunda, yetişmf'ktc olan hir geııç, küçı.k bir çocuktu; burada savunulacak bir- şey yok, aneak onun ınüslümanlığınmte'dib, telkin ve terbiye müslüml'n- lığı.olduğu husmu müdafaaya muhtaçtu. Teklif ye' imtihan yolu ile müslüman olmakla; telkin ve terbiye ınüslüınaıılığı arasındaki fark bü- yüktür. İşte Osmaniyye'nin, hu husustaki giirüşü bu noktadan kaynak- lanmaktadır. Osmaniyye, eğer Şiilik hu görüşümüze karşı çıkarsa vc durum sizin hikaye ettığiniz. gibi değildir; vukuunda ve mahiyetinde birtakım fazilet, e meziyetler vardır derı:;e, onlara ~öylc cevap veririz, der:

Ali"nin çoeuk.luk halinde mü~lümun oluşu hakkındaki görüşün üz şu iki haldcn biri üzeredir: Ya, fitıwt ve zeka mi,ı:;aJ1erindeolduğu gihi, normal çocuk halindedir, ya da adet dışı bir yapıya ve anlayışa sahiptir.

Ancak Ali'nin çocukluğunda mucizevı hallere ı:;ahip olduğuna dair Ku- reyş'ten hiçbir rivayet yoktur. EğrI' Ali, mislini bir başka kimsede göre- mediğimiz derr:cedc zeka ve hilgiye sahip olsa-ki, onda böyle bir alıi- metin olduğuılU göremiyuruz-, hu inkar edenlere hüeeet olacak, muarıı- ıarı felç edecek, aydınlanmak isteyenleri aydınlatacaktır. Aynı .şekilde Ali'nin durumu sizin iddia ettiğiniz gihi olsa idi, hu, hem Hesul ve ri- s,\l6ti, hem de Alj'nin imameti için bir hüceet olurdu. Resul ve risaleti için a)'(~ı olan, onun halifesi için de meşhurbir delilolurdu; çünkü Re- . suI''un bu husustakidurumunuD açık olması, imamın durumunun daha

da açık olmasını g(m~ktirir29.

Eğer Şia derse ki, Ali kendi. isteği. ilc müslüman oldu, oiııın islamlığı tclkinle.değildir; Nehi'nin kendisine dua etmesiyle müslüman olmuş •.ur.

Duanın zikredilmesi ve onu ikrar, Ali'nin iradesi ile müslüman olduğum hir delildir. Çünkü dua ile müslüman olan duaya iciibet edendir. Dua, ihtiyar kabiliyeti ol~n. kendi fıtratı ile mc~eleleri ayırabilen, Mıvet edil.

diği ~eyi idrak edebilen bir kimsf' için t(~sirlidir, yoksa hu hususiyetle:r;e sahip olmayan hiri için değiL. Ayrıca Nebi falan kimseyi İslam'a davet etti SÖ7.Ü ile, Nehi falan kiınscyi İslamla mükellef kıldı sözti arasında biı

28 Aynı kitap, s. 19-20.

29 Ayııı kitap, s. 2ı.

(15)

CAHTZ'TN IMAMFT ANLAYTŞT 695

fark yoktur. Nitekim müsliimanlan~, Nf"bi (s.a.s.); AJi'yi İslam'a davet etti demeleri ile bütün arabı İslam'a davet ett;; bunlardan Ali gihi da- vete icabet edenler olduğu gibi, rcddedcrek, falan falan gibi, asi olan- lar da oldu, dt mcleri aynı şeyi ifadc eder.

Osmaniyye bu itiraza şöyLe cevap verir: Ba~ kimselel'in (Şia) AIi'- nin ilk müslüman olduğunu söylediklerini biliyoruz. Ancak falan kimse müslümanların ilkidir diyenlerin görüşü ilc, falan şahıs ilk müsliımanlar- dandı demek arasında fark vardır. Ya bir grup içinde biriııci olunur ya da o grubla beraler. Bu durumda o, ya ilk müslüman ya da ilk müslü- manlarla birlikte müslüman olmuş olur. Onun durumu bunlardan han- gisidir? Aynı şekilde ya dua ve teklif ilc vcya tdkin ve terhiye ile müs- lüman olmuştur. Bunlardan h'çbir;nin açıklıkla belirtildiğini görmüyoruz.

Bi"" nakilcilerin tefsirinden ve muhaddislerin temyizinden önce, A1i'nin t.lkin yolu ilc müslüman olduğunu iddia etmiyoruz. Maamafih, tarihe baktık, ömrünü öğrendik ve öldüğünde kaç ya~ında olduğunu tesbit ettik. Böylece onların ittifak ve ihtilaf ettikleri hu:susu öğreridik. En iIdil yololması için en vasat olanını aldık; yaşını azaltan v('ya çoğaltanlaı:ın görii~lerini attık; buradan müslüman olduğu zamanda kaç yaşında ol- duğunu bulduk ve gördük ki o. o ?'aman 7 yaşında idi. Eğer yaşını büyük gösterenlerin görüşünü alsaydık 9 yaşında olurdu; nit~kim yaşını daha küçük gösteren görüşü de almadık. Neticede öğrendik ki, Ali'nin müs- lümanlığı tf"rhiye telkinve te'dih mü~liimanIJğıdır. Nitekim Allah müs- lümanlarda~ çocuklarını İslam'a sokmalarını istemektedir. Ötı~ yandan biz. Ali mutlaka 7 y~ında müslüman oldu diye bir iddiaya sahip deği- 'liz; biz bu kanaate Şiilerin Ali ile ilgili haherlerindeki delilleri açıklaya-

rak ulaşvk. Bu bakımdan bu görüşümüz onların haberıerine ,dayanan bir ilimdir; onh,rııı eserlerinden çıkarılmış olup karşılaştırma \..'e denge km-

ına esasına dayanır3o• '

Cilhız, buna ilaveten ~öylc der; Ali'nin ilk müslüman olduğunu nak- ledenler. aynı haberlerinde, onun dua ve te.kin yolu ilc müslüman ol- duğunu da naklettileJ'. İşte bu durum onların tabi oldukları mezhehi, hağlandıkları esası oldu. Haherlerden çıkarılan gerçek şu ki, o telkinle müslüman olmuştur, yoksa ihtiyarı ilc değiL. Aynı şekilde, Şia'nııı Ali- nin müslüman olu~Hlile ilgili görüşleri de bi?'i bu neticeye, yani onun terbiye ve telkin yolu ile müslüman olduğu sonucuna götürür3l•

Ebu Bekir'in müslümanlığının Ali'ni~ islamlığından üstün olma- sının sebeplerinden biri de; onun IDalı ile lsUm'a yaptığı hi:l'metlerdir.

30 Ayw kitap, s, 21-22.

31 Ayw kitap, i, 22-25.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada reperfüzyon solüsyonuna eklenen allopuri- nolün, global iskemi sonrası mi yokard fonksiyonları üze- rindeki etkisi araştırıldı. Çalışma

Bunların dışında, Kuzey Kıbrıs’ta Azınlık Hakları / Minority Rights in North Cyprus (Lefkoşa, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Yayınları, 2012, 140 sayfa)

2001-2003 yılları arasında Azerbaycan Bakü İslam Üniversitesi Zakatala İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı.. İmam-hatiplik ve öğretmenlik gibi

Kütleçekiminin büyük cisimler üzerinde ve uzak mesafelerde davran›fl›n›n iyi bilin- mesine karfl›n, ayn› kuvvetin çok küçük ci- simler aras›nda çok

Ahmet Sinav’s, “Comparative Analysis of Social Media Use Behaviors of Youn- gest-Old, Middle-Old, and Oldest-Old Individuals: Eskişehir Case Study” article provides a

SINIF: 7 ÜNİTE: MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ BÖLÜM: SAF MADDELER www.FenEhli.com Bileşikler, İyonlar.. Nötr atomların proton ve elektron

As a result of the analysis, factors such as autonomy supportive parenting (my desire to study is increasing when my parents do not manage time to study, because I know time

Araştırmanın diğer bir bulgusu, yaş değişkenine göre ortaöğretim okulu öğretmenlerinin liderlik rollerine ilişkin beklentilerinin anlamlı bir farklılık