• Sonuç bulunamadı

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL Open Access Refereed E-Journal & Indexed & Puplishing

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL Open Access Refereed E-Journal & Indexed & Puplishing"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

International

e-ISSN:2587-1587

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL

Open Access Refereed E-Journal & Indexed & Puplishing

Article Arrival : 07/08/2020 Published : 10.11.2020

Doi Number http://dx.doi.org/10.26449/sssj.2558

Reference Yerli, Y., Özkoçak, V. & Koç, F. (2020). “Yaşlılıların Sosyal Hayatla İlişkisi” International Social Sciences Studies Journal, (e- ISSN:2587-1587) Vol:6, Issue:73; pp:4857-4864

YAŞLILILARIN SOSYAL HAYATLA İLİŞKİSİ

Relationship Of Elderly People To Social Life

Yılmaz YERLİ

Hitit Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adli Bilimler Yüksek Lisans Programı, Çorum/Türkiye ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-8558-0000

Dr. Öğr. Üyesi. Vahdet ÖZKOÇAK

Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Çorum/Türkiye ORCID ID: https://orcid.org/0000 0002 4603 2548

Arş. Gör. Fırat KOÇ

Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, Çorum/Türkiye ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-8558-6308

ÖZET

İnsanı tüm yönleri ile ele alan Antropoloji Bilimi’nin alt dalı olan Fiziki Antropoloji’nin ilgilendiği bir konu da yaşlılık olgusudur. Antropolojik araştırmalar sonucunda kalıntıları ortaya çıkarılan ve 2.5 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen ilk insanımsı Homo Habilislerin tahmini yaş aralığının 18-20 yıl ile sınırlı olduğu belirtilmektedir. O tarihten 20. yüzyıla kadar geçen sürede hayat şartları değişmiş ve insanların yaşam uzunluğu da buna bağlı olarak artmıştır. Günümüzde her ülkede 65 yaş, yaşlılığın başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

Dünyanın nüfus dağılımına bakıldığında yaşam uzunluğunun arttığı gözlenmektedir. Bu artışın gelişmiş ülkelerde daha fazla görülmesi her ne kadar olumlu bir durum olarak kabul edilse de, insanların istihdam, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere erişim gibi konularda çeşitli sorunlarla karşılaşmalarına yol açtığı söylenebilir. Diğer bir ifade ile genç nüfustaki artış, eğitim ve istihdam sorunu yaratırken; yaşlı nüfus ise başta bakım ve sağlık hizmetleri olmak üzere, önemli sosyo-politik ve ekonomik sorunlar haline dönüşmüştür. Ülkemiz bugün genç nüfus kuşağı içerisinde gösterilse de kısa bir zaman içerisinde, yaşlı nüfusumuzun gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaşacağı öngörülmektedir. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 2050 yılında 16 Milyon yaşlı vatandaşı olacağı yönündedir. Bu durum ise ileriki zamanlarda yaşlı bakıma ayrılan kaynağın çok daha fazla olması gerekliliğinin bir göstergesidir. Dünyada yaşlanma önemli bir konu olarak ele alınmaktadır. Küresel boyutta yaşlılık kaynaklı sorunlar, ülkelerin sosyal alt yapıları ile yüzleşmesini de sağlamıştır. Gelişmiş ülkelerde sağlık alanında yapılan başarılı çalışmalar ile insanların yaşam uzunlukları artmıştır. Bunu sağlayan faktörlerin başında teknolojik gelişmeler ışığında hastalıkların teşhis ve tedavi aşamalarına yönelik daha hızlı ve daha doğru yaklaşımların geliştirilmesi gösterilebilir. Refah seviyesinin düşük olduğu ülkelerde ise yaşlılar, uzun yıllar yıpratıcı işlerde çalışmak zorunda kaldıkları, beslenme ve sağlık koşullarının yetersizliği gibi nedenlerle daha kısa yaşam uzunluklarına sahiptirler.

Anahtar Kelimeler: Yaşlılık, yaşlı bakım, geriatri.

ABSTRACT

The subject of Physical Anthropology, which is the sub-branch of Anthropology Science that deals with human in all aspects, is the phenomenon of elderly people. It is stated that the estimated age range of the first human-like Homo Habilis, the remains of which were discovered as a result of anthropological studies and thought to have lived 2.5 million years ago, is limited to 18-20 years. From that date until the 20th century, life conditions have changed and the life span of people has increased accordingly.

Today, 65 years of age is accepted as the beginning of elderly people in every country. Looking at the population distribution of the world, it is observed that the life span increases. Although this increase is seen as a positive situation in developed countries, it can be said that it causes people to face various problems in terms of employment, education, health and access to social services. In other words, while the increase in the young population creates education and employment problems;

the elderly population has turned into important socio-political and economic problems, especially care and health services.

Although our country is shown in the younger population today, it is expected that our elderly population will approach the level of developed countries in a short time. According to TSI data, Turkey in 2050 was 16 million would be in the direction of senior citizens. This is an indicator of the need for more resources allocated to elderly care in the future. Aging is considered as an important issue in the world. Globally-related aging problems have also enabled countries to face their social infrastructure. People's life span has increased with successful studies in the field of health in developed countries. In the light of technological advances, the faster and more accurate approaches to the diagnosis and treatment stages of diseases can be shown among the factors that provide this. In countries with a low level of welfare, the elderly have shorter life span due to the reasons they have had to work in harsh jobs for many years and lack of nutritional and health conditions.

Key words: Aging, elderly care, geriatrics.

Review Article

(2)

1.GİRİŞ

İnsanlar zamanla fizyolojik yeteneklerini kaybederek yaşlılık sürecine girmiş olurlar. Bu süreçle birlikte yaşlılar, hayati ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıkları için kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve özel işletmeler geriatrik hizmetler sağlamaya odaklanmışlardır (Kocataş ve arkadaşları, 2004).

Yaşlılık, engellenmesi mümkün olmayan uzun bir biyolojik süreçtir. Sağlık alanında yapılan yeni keşifler ile insan ömrü dolaylı olarak uzamış ve buna bağlı olarak yaşlı nüfusunda artış görülmüştür (Çavuş, 2013).

Hızlı bir şekilde artan yaşlı nüfusu, çeşitli sosyal sorunları da beraberinde getirmiştir. Hayat döngüsü içerisinde fizyolojik anlamda en zor dönem yaşlılık evresidir. Uluslararası alanda 65 yaş üzeri bireyler

“yaşlı” olarak kabul edilmektedir (Evren, 2018). Yaşlı bireyler maddi anlamda sosyal yardımlara ihtiyaç duymaksızın yaşantılarını sürdürebilecek düzeylerde olsalar dahi fiziksel yetersizlikleri, onları hayat şartları karşısında zora sokabilmektedir. Yaşlılık fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik yönleriyle devam eden uzun bir süreçtir. Sağlık şartlarındaki iyileştirmelerin neticesinde yaşlıların sayısı genel nüfus dağılımında hızlı bir artış göstermiştir (Yerli, 2017). Buna bağlı olarak da önemli sosyal ihtiyaçlar ortaya çıkarmıştır.

Yaşlı nüfusun hızlı yükselişi, sosyal hizmet olanaklarının zenginleştirilmesini zorunlu hale getirmiştir (Çağlar, 2014).

Dünya üzerinde birçok ülke, geleneksel aile modelinden ayrılıp, hızlı bir şekilde çekirdek aile yapısına bürünmektedir; bunun bir sonucu olarak yaşlılar sosyal hizmetlere bağımlı hale gelmektedir (Çelik Açıcı, 2019). Yaşlı bireyler hayatlarının son bölümünü tamamlamak üzere modern hayatın bir sonucu olarak ailelerinden ayrı, profesyonel anlamda yaşlı bakımı odaklı kamu kuruluşlarında ya da özel işletmelerde ikamet ederler; bu yaşayış biçimi alışkanlıklarının dışında ve zorlayıcı unsurlar içermektedir (Aközer ve arkadaşları, 2011). Zamanla yaşlı bireylerde içe kapanma, saldırgan tavırlar ve hizmeti reddetme gibi sorunlar gözlenebilmektedir. Ailenin yaşlı bireyler ile birlikte yaşaması sonucunda ortaya çıkan sorunlar ise, ailelerin bakım için profesyonel destek almasını da gerekli kılmaktadır (Ak, 1991). Günümüzde aktif olarak görev yapan yaşlı bakım evleri, otelleri ve huzurevleri vermiş oldukları destekler ile ailenin yükünü hafifletmiş ve yaşlıların yeni rolüne uygun bir yaşam alanı sağlamışlardır (Solmaz ve Altay, 2019).

Kentsel hayatın zorlukları huzurevlerinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Huzurevleri, devletin sosyal hayata katkısı niteliğindedir (Kocataş ve arkadaşları, 2004). Huzurevleri, yaşlı ve bakıma muhtaç insanların, hayatlarının geri kalan kısımlarını daha konforlu ve huzurlu bir şekilde geçirebilmek için başvurdukları kurumsal bir mecradır (Bayrak, 2018).

2. YAŞLILIĞA KAVRAMSAL BAKIŞ VE YAŞLANMA İLE GÖRÜLEN DURUMLAR

Tarihsel süreçte toplumların kültürel, ekonomik ve sosyal yapıları gibi yaşlılara bakış açıları değişmiştir (Aközer ve arkadaşları, 2011). Bazı toplumlarda yaşlı bireyler, tecrübesi ve yaşı itibariyle o toplumun saygın değerleri ve aileyi bir arada tutan kimseler olarak görülürken bazı toplumlarda ise işgücü açısından verimsiz olmaları ve bakım ihtiyaçları nedeniyle külfet olarak algılanmaktadır. Uzakdoğu göçebe topluluklarında, yaşam şartlarına uyum sağlayamayan yaşlılar, kendilerine bırakılan bir miktar yiyecek ile ölüme terk edilmektedir. Afrika’da kabile liderleri genelde yaşça büyük kişilerden seçilir ve onların tecrübelerinden yararlanılırdı. Amerikan yerlilerinde ise en yaşlı birey dini lider olarak görülür, gereği halinde siyasi lider olarak dinlenirdi (Özmen, 2013). Antik çağda yaşlı bireyler bilge insanlar olarak görülür ve tecrübelerini genç kuşaklara aktardıkları için toplumda onlara büyük saygı duyulurdu (Çağlar, 2014).

Yaşlılık, ancak sosyal, psikolojik ve kültürel açılardan ele alındığında tam olarak anlaşılabilir (Yerli, 2017).

Yaşlılığı biyolojik ve kronolojik olarak da ele almak mümkündür. Biyolojik yaşlanma; yaşın ilerlemesine bağlı olarak, hayati fonksiyonların yavaşlaması ve hücre kayıplarının hızlı bir şekilde gerçekleşmesi sürecidir. Doğumdan ölüme kadar geçen zaman ise kronolojik yaş olarak adlandırılır. Psikolojik yaşlanma ise bireyin zihinsel yeteneğinin azalması ile ortaya çıkan değişimleri ifade etmektedir (Bayrak, 2018).

Yaşlılık kavramı, tarihsel yönüyle de incelenmektedir. Antropolojik araştırmalar sonucunda kalıntıları ortaya çıkarılan ve 2.5 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen ilk insanımsı Homo Habilis’ in tahmini yaş aralığı 18-20 yıl ile sınırlıdır. Günümüzde hayat şartları değişmiş ve insanın beklenen yaşam uzunluğu buna bağlı olarak artmıştır (Şimşek, 2017). Başta İskandinav ülkeleri olmak üzere birçok gelişmiş ülkede beklenen yaşam uzunluğu 90 yıla ulaşmıştır. Yaşam uzunluğunun artması olumlu bir sonuçtur; ancak doğal kaynaklar, istihdam olanakları, eğitim, sağlık hizmetleri ve barınma gibi ihtiyaçlar göz önünde

(3)

bulundurulduğunda, yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte çeşitli sorunların ortaya çıktığını görmekteyiz (Aközer ve arkadaşları, 2011).

Yaşlanma ile birlikte bireylerin hareket kabiliyetleri sınırlanır, fizyolojik sorunları, psiko-sosyal problemleri fazlalaşır ve yaşam kaliteleri düşer. Çevre ve doğa ile uyumu bozulan yaşlılar, birçok anlamda yardıma ihtiyaç duyarlar (Yerli, 2017). Bu durum zamanla yaşlı bireylerde çeşitli kaygı bozukluklarına yol açabilmektedir (Bayrak, 2018).

Yaşlılık süreci her yaşlı için başka koşullarda yaşanan bir süreçtir. Bu nedenle yaşlılık her yönüyle ve kişiye özel olarak ele alınmalıdır (Çelik Açıcı, 2019). Her bireyin beslenme ve çevresel etkeni farklıdır.

Kişi yaşlandığını hissetmeye başladığı andan itibariyle duygusal ve entelektüel kimliğinde değişimler görülür. Daha hassas ve kırılgan bir yapıya bürünebilirler (Fettahoğlu, 2019).

Yaşlılıkta meydana gelen duygusal değişimler sonucunda ruhsal buhranlar meydana gelebilmektedir.

Günümüzde modern toplumlar, yaşlılık dönemini düşkünlük olarak ifade etseler de her yaşlı birey için bu süreç farklı seyredebilmektedir. Çevresel faktörler ve toplumsal yaşlı algısı, yaşlılık sürecinin seyrini etkilemektedir (Akın, 2017).

3. ANTROPOLOJİ VE YAŞLILIK İLİŞKİSİ

Antropoloji; insanı tüm yönleri ile ele alan bir bilim dalıdır. Geçmişten günümüze insan üzerinde meydana gelen değişimleri incelemekte ve geçmiş ile günümüz arasındaki sorgulamalara ışık tutmaktadır (Özkoçak ve Özdemir, 2017). Antropoloji’ nin alt dallarından Biyolojik Antropoloji ise insanı biyolojik bir varlık olarak incelemektedir. İnsanlarda zaman ve mekân içerisinde ortaya çıkan çeşitlilik ve değişiklikler ile ilgilenmektedir. İnceleme geçmiş dönem insanları üzerinde gerçekleştiriliyor ise Paleoantropoloji, günümüzde yaşayan toplumlar odağında yürütülüyor ise Fiziki Antropoloji’ nin alanına girmektedir.

Yaşlılık olgusu Fiziki Antropolojinin önemli çalışma konularından biridir ve özellikle Gerontoloji ile ortak çalışma alanları mevcuttur (Özkoçak, 2018a).

İnsanlar vücut şekli, deri rengi, göz rengi ve birçok antropolojik özellik bakımından çeşitlilik göstermektedir. Ortaya çıkan bu geniş biyolojik varyasyon repertuvarı insanları birbirinden ayırmakta ve benzersiz yapmaktadır. İnsan yüzü de bu varyasyonun belirgin şekilde gözlendiği kısımlardan biridir (Özkoçak ve Özdemir, 2018). Yaşa bağlı olarak insanın yüzü ve vücudunda yapısal değişiklikler meydana gelmektedir. Yaşlanma ile birlikte el ve yüz bölgesinde meydana gelen kırışıklıklar, saçların renginde görülen beyazlama, fiziki hareketlerde kısıtlanma, vücudun giderek güçsüzleşmesi gibi değişimler görülmektedir. İnsan toplulukları genç yaş, orta yaş ve yaşlı olarak kategorize edilmektedir. Bireylerin soysal ve kültürel gelişimleri, yaşam uzunluklarını da etkilemektedir; insanlarda beklenen yaşam süresi, geçmişten günümüze artış göstermektedir. Ömrün uzamasına bağlı olarak yaşlı nüfusu da artmıştır (Başıbüyük ve Sönmez, 2015). Görülen bu değişimler incelenen toplumun dinamizmi hakkında bilgi verirken, ortaya çıkan karakteristik değişimler bölgesel, kıtasal ve aynı ülke içerisinde mekânsal populasyonların farklılıklarını ortaya koymaktadır. Bu sebeple yaşlılık olgusu Antropoloji çalışmalarında önem arz etmektedir (Özkoçak, 2018b).

Bireylerin soysal ve kültürel gelişimleri, insan ömrünün uzunluğunu etkilemektedir. Yaşam süreleri, geçmişten günümüze farklılık göstermiştir. Ömrün uzaması yaşlı nüfus oranında artışa sabebiyet vermektedir.

4.YAŞLILARIN SOSYAL HAYATTA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR

Yaşlılığı bir hastalık olarak tanımlamak yanlıştır ama yaşlanmayla birlikte bağışıklık sistemi zayıflar ve buna paralel olarak vücut birçok hastalık için hedef haline gelir (Öztürk, 2019). Yaşlanma her toplum için bir sorun teşkil etmektedir. Yaşlılıkta karşılan bazı sorunlar şu şekildedir;

4.1.Sağlık Sorunları

Yaşlılık çağına erişmiş birey her an hastalanma korkusuyla da karşı karşıyadır. Yaşa bağlı olarak tansiyon ve kalp rahatsızlıkları, kanser hastalıkları, görme, işitme ve hareket kabiliyetlerinde azalmalar, nörolojik bozukluklar gibi sağlık sorunlarıyla mücadele ederler (Tınar, 2019). Yaşlılık döneminde rahatsızlıklar ile mücadelede bakım ve desteğe ihtiyaç duyulmaktadır (Özgür ve Baysan, 2005).

Yaşlanmayla birlikte görülen hastalıklar zamanla yaşlı bireylerde psikolojik sorunları da beraberinde getirmektedir (Kaya,2017). Uzun süreli sağlık sorunları, yaşlılarda çaresizlik, mutsuzluk ve hayattan zevk

(4)

alamama gibi ruhsal sorunları tetiklemektedir. Bu rahatsızlıklar neticesinde birey temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilmektedir (Eker ve Noyan, 2004). Toplum içine çıkmakta zorlanan ve çevre kısıtlamalarına maruz kalan bireylerde sosyal hayata yönelik problemler de baş göstermektedir (Aközer ve arkadaşları, 2011).

Yaşlıların fizyolojik ve psiko-sosyal sorunlarının önlenmesi ve tedavi edilebilmesi için düzenli beslenmeleri ve egzersiz yapmaları sağlanarak periyodik sağlık kontrollerinin takip edilmesi gerekmektedir (Kocataş ve arkadaşları, 2004).

4.2.Beslenme Sorunları

Yaşlılık, yaşamın son halkası olarak da adlandırılabilir. Yaşlı bireyin bu süre zarfında bağışıklık sistemi yavaşlamış ve buna bağlı olarak kişi birçok hastalıkla mücadele etmek zorunda kalmıştır (Bayrak, 2018).

Yaşlanmayla birlikte görülen fiziksel değişimler, bireylerin görme ve işitme kayıpları yaşamalarına neden olabilmektedir. Yaşlılar hareket yeteneklerini de zamanla kaybederler ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanabilirler (Çelik Açıcı, 2019).

Gelişmekte olan ülkelerde yaşlıların temel besin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik alışveriş ve ulaşım destekleri istenilen seviyelere erişememiştir. Buna ek olarak yaşlı bireylerde ekonomik alım gücün düşük olması ve bilinçsiz beslenme gibi nedenlere bağlı olarak sağlık sorunlarının arttığı gözlenmiştir (Kaya,2017).

4.3.Bakım Ve Barınma Sorunları

Yaşlıların bir diğer önemli sorunu da bakım ve barınma konusudur (Ardahan, 2010). Yaşlı bakımında en önemli sorumluluk aile üyelerine düşse de sosyal devlet mekanizmasının da bu noktada önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Özellikle alzheimer, demans gibi dejeneratif hastalıklara sahip bireylerin bakımında ve hastanın moralinin yüksek tutulmasında yakınlarının ilgisi ve desteği çok büyük önem taşımaktadır (Tınar, 2019).

Ailelerin bakım yükünü hafifletmek ve sosyal konularda yaşlılara destek olmak amacıyla organize edilmiş başta huzurevleri olmak üzere birçok kurum ve kuruluş mevcuttur. Bu kurumlar kentlerde kırsala oranla daha fazla sayıdadır (Bayrak, 2018). Nüfus yoğunluğuna ek olarak bir diğer neden de modern hayatın

“profesyonel yaşlı bakımı” yaklaşımını bir gereklilik haline getirmesidir. Kırsaldaki yaşlıların çoğunluğu gelenekler ve ekonomik gerekçeler doğrultusunda aileleri ile birlikte yaşamaktadır. Bu tür geniş ailelerde yaşlı bakımı, bireyin daha huzurlu ve mutlu olduğu “evinde” gerçekleştirilmektedir.

Ülkemizde yaşlı bakımı konusunda son yıllarda atılan olumlu adımlar ilerletilmeli, hizmetler ve koşullar daha da iyileştirilmelidir (Solmaz ve Altay, 2019).

4.4.Ekonomik Sorunlar

Devletler ekonomik durumlarına göre yaşlı bakım bütçeleri ayırabilmektedir (Özdemir, 2017). Bu durum toplumların refah seviyeleri ile beklenen yaşam uzunluğu ortalamaları arasındaki ilişkinin de bir yansıması olarak yorumlanabilir. Ekonomik kalkınmayı tamamlayamamış ülkelerde ise, erken yaşlanma ve yaşam süresinde kısalmalar gözlenmektedir (Bayrak, 2018). Yaşlı birey üretimden çekildiği için gelir bakımından da kısıtlı bir hal içine girer. Özellikle iyi bir ekonomiye sahip olmayan ülkelerde yaşlılar fizyolojik ve psikolojik sorunlarına ek olarak mali sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalırlar. (Karakuş, 2018).

Ekonomik sıkıntılar bir ülkede her kesimi etkilerken, refah seviyesi yüksek ülkelerde sadece yaşlıların hayatında olumsuzluklara neden olmuştur(Özdemir, 2017). Ülkemizde emekli sonrası ödenen aylıkların genel itibariyle düşük olması, yaşlıların emekli sonrası dönemlerde sıkıntılı bir süreç yaşamalarına neden olmaktadır (Kocataş ve arkadaşları, 2004).

Mali açıdan yetersizlik, kaliteli ve refah içerisinde geçirilebilecek bir yaşlılığın önündeki en engel olarak nitelendirilebilir (Karakuş, 2018).

İstihdam yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan maddi sorunlar, kırsalda yaşayan geniş aileleri kentlere itmiş ve dolaylı olarak ailelerin küçülmesine yol açmıştır (Özdemir, 2017)(Ardahan, 2010).

(5)

4.5.İhmal Ve İstismar Sorunları

Yaşlılığın getirdiği hastalıkla mücadele eden birey, yardım amaçlı kurumlara veya hastanelere başvurduklarında birçok ihmalle karşı karşıya kalabilmekteler (Kaya,2017). Yaşlı bireyler kendi evlatları tarafından da istismar edilme durumunu yaşayabilmektedirler (Ardahan, 2010).

Kelime anlamı olarak ihmal ve istismarın tam bir anlam çerçevesi olmamakla birlikte, Türkçe karşılığı, iyi niyetli duyguların kötüye kullanılması şeklinde ifade edilmiştir (Çelik Açıcı, 2019). Yaşlılıkta istismar ise, ekonomik ya da duygusal anlamlarda yaşlı bireylerin üzerinde psikolojik baskı veya fiziksel şiddet uygulama olarak tarif edilebilir (Özdemir, 2017).

4.6.Sosyal Dışlanma Sorunları

Yaşlı birey fiziksel ve zihinsel yavaşlamalarından ötürü hayatın hızına ayak uyduramamaktadır (Ardahan, 2010). Yaşlılıkla birlikte gelen hastalıklar yaşlının hayat kalitesini düşürmektedir (Kocataş ve arkadaşları, 2004). Yaşlıların iş hayatından çekilmeleri, beraberinde maddi olanakların kısıtlamasını ve sosyal hayattan uzaklaşmalarını da getirebilir (Özdemir, 2017).

5. YAŞLILARA SUNULAN SOSYAL HİZMETLER

Ülkemizde yaşlı nüfusundaki artışın fazla olması devletin derinlemesine sosyal politikalar izlenmesinin yolunu açmaktadır (Yerli, 2017). Başta Avrupa olmak üzere dünyanın hemen her yerinde geçtiğimiz elli yıl içerisinde yaşlı bakımında yenilikçi adımlar atılmış, yaşlı bakım ve huzurevleri açılmıştır (Kocataş ve arkadaşları, 2004). Yaşlı bireyler, yardıma ihtiyaç duydukları andan itibaren, devlet tarafından takibe alınmakta ve yaşantılarını en rahat şeklinde sürdürebilmeleri adına gerekli destekleri kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla alabilmektedirler (Çelik Açıcı, 2019). Son yıllarda yürütülen çalışmalarda sıklıkla yaşlılığın çok boyutlu bir süreç olarak ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır (Ardahan, 2010). Fizyolojik sorunlarına ek olarak yaşlıların sosyal, psikolojik ve ekonomik problemleri de dikkate alınmalıdır (Öztürk, 2019).

5.1.Sağlık Hizmetleri

Yaşlılıkla birlikte fiziksel yetersizlikler de ortaya çıkmaktadır. Yaşlı birey kendisini hayata bağlayan sosyal yetilerini zamanla yitirmektedir (Tınar, 2019). Sağlık hizmetleri yaşlı bireyin ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Tetkik teşhis ve tedaviler veri tabanına işlenmekte ve hastaların/hastalıkların takibi kolaylıkla yapılabilmektedir (Pehlivan, 2018).

5.2.Huzurevleri ve Barınma Hizmetleri

Yaşlıların hayatlarını mutlu ve güvenli bir şekilde sürdürdükleri yerlerin başında kurum bakım yerleri gelir.

Kurum bakımında, içinde yaşlı bireylerin kaliteli vakit geçirebileceği eğlence mekânları bulunmaktadır (Artan ve Irmak, 2018). Ülkemizde ve dünyada örnekleri bulunan kurum bakım yerlerinin sayısı her geçen gün artmaktadır (Ardahan, 2010). Bu kurumların asli görevleri, öz bakımlarını ve ihtiyaçlarını karşılayamayan, yaşamlarını yalnız sürdürmek zorunda olan bireylerin yaşam standartlarını yükseltmektir (Pehlivan, 2018). Yaşlılara sunulan diğer sosyal hizmet ise evde bakımdır. Evde bakım hizmetleri, yaşlı bireylerin hayatlarını devam ettirdikleri yerlerde, temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yapılan çalışmaları kapsamaktadır (Solmaz ve Altay, 2019).

Huzurevleri; yaşlı hizmetlerinde en köklü ve en yaygın kuruluşlardır (Karakuş, 2018). Yaş itibariyle kendi gereksinimlerini karşılamakta zorlanan, ekonomik ve sosyal hayat açısından yoksunluk içerisinde bulunan, sağlık desteği almak zorunda kalan yaşlı bireylerin ihtiyaçlarının karşılandığı yatılı hizmet kurumlarıdır (Bayrak, 2018).

Huzurevlerinde barınan bireyler, sosyal hizmetlerin yanında psikolojik destekler de almaktadırlar (İnel Manav ve arkadaşları, 2018). Profesyonel yaşlı bakımı veren kuruluşlar, en iyi şekilde organize edilseler dahi, ailenin sağladığı huzur ortamını karşılayamamaktadır (Kaya,2017).

5.3.Ekonomik Hizmetler

Yaşlılık süreci ile fiziksel anlamda yetilerini yavaş yavaş kaybeden ve üretimden çekilen bireyler bunların bir sonucu olarak ekonomik açıdan da yoksunluk içerisine girmektedirler (Emeksiz, 2019). İstihdam sorunları nedeniyle ekonomik sıkıntıya giren yaşlı bireyler, sosyal hayattan uzaklaşma ve ihtiyaçlarını karşılayamama süreçlerinin ardında ruhsal sorunlarda yaşayabilmektedir (Ardahan, 2010).

(6)

Yaşlı bireylerin refah seviyesini yükseltmek için korumalı işyerleri kurularak, bu tür organizasyonlar ile yeti ve yeteneklerine uygun bir biçimde üretime katılmaları sağlanmıştır (Karakuş, 2018). Bu çalışma ortamlarında rekabet olmaksızın çalışan yaşlılar, kendilerini daha mutlu ve huzurlu hissedebilmektedir (Pehlivan,2018).

5.4.Evde Bakım Hizmeti

En geniş tanımıyla, günlük yaşamsal faaliyetlerini yerine getiremeyen yaşlı bireyin, ihtiyaçlarını evde karşılayan sosyal bakım kurumudur; Hasta, yaşlı ve fiziksel engelli bireylerin yaşamlarını sürdürdükleri ortamda desteklenmesi, sosyal hayata uyum sağlaması ve ailenin bakım yükünün hafifletilmesi için kurulan sosyal bakım modelidir (Solmaz ve Altay, 2019).

Evde bakım hizmeti, yaşlı yakınının resmi kurumlara müracaatı ile sağlanabilmektedir (Kaya,2017). Bu hizmet temel günlük bakım ihtiyaçlarını yerine getirmekte zorlanan bireylerin başvurduğu ve sorumlu belediyelerin yürüttüğü sosyal hizmetlerdir (Ardahan, 2010). Beslenme, sağlık ve bakım gibi ihtiyaçları giderilerek yaşlıların yaşam kalitelerinin yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu tür yararlı çalışmalar sonucunda yaşlı bireyler kendilerini daha mutlu, huzurlu, muktedir ve özgür hissetmektedirler (Kocataş ve arkadaşları, 2004).

Evde bakım hizmetlerinin bir diğer getirisi ise yaşlı bireylerin ailelerinden kopmadan, onlarla bir arada yaşantısına devam etmesidir; böylelikle genç aile üyeleri, onların deneyim ve vecizelerinden faydalanabilirler. Buna ek olarak, aile yapının korunması, kültürel sürekliliğin ve aktarımların sağlanması gibi yan kazanımlar da gerçekleşir (Kaya,2017). Tüm bu kazanımların yanında, yaşlı bireyler mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmektedirler (Pehlivan, 2018).

6. SONUÇ

Yaşlılık çalışmaları, yaşlıların bağımsız, muktedir, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşantılarını sürdürebilmelerini amaçlayan çalışmalardır. Bu alandaki çalışmalar, Sağlık Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ na bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde gerçekleştirilmektedir. Buna ek olarak son yıllarda eğitim alanında da yaşlılık odaklı çalışmalara sıklıkla rastlanmaktadır. Sağlık Bilimleri Fakülteleri’ nde Gerontoloji alanında lisans programları açılmış ve birçok üniversitede lisansüstü eğitim programları oluşturulmuştur. Bunların yanında Yükseköğretim Kurulu’ nun 2016 yılında başlattığı 100/2000 Doktora Bursları Projesi ile yaşlılık çalışmaları teşvik edilmektedir.

Günümüzde değişen nüfus yapısı, ülkemizin de içinde bulunduğu genç nüfusa sahip ülkelerin yaşlanma konusunda daha geniş çalışmalar gerçekleştirmesini zorunlu hale getirmiştir. Özellikle istihdam ve sağlık hizmetleri gibi konularda yaşanması muhtemel sorunlara yönelik önlemlerin erken evrelerde alınması ile refah seviyesinin korunması ve yükseltilmesi mümkün olacaktır.

Ülkemizde bakım ve huzurevleri yaşlı bireylerin hayatlarını sürdürebilecekleri ve destek alabilecekleri mecralar olmaktan öte “mecburen” tercih edilen yerler şeklinde anlaşılmaktadır. Oluşan bu olumsuz algının ortadan kaldırılabilmesi ve bu tür kuruluşların tercih edilirliğinin arttırılması için derinlemesine çalışmalar yapılmalıdır. Bakım sürecinin yetkin kişilerce sağlanarak, yaşlı bireylerin yaşantıları tüm yönleri ile ele alınmalı ve bu süreç uzman kişiler tarafından takip edilmelidir.

Yaşlılığın, yaşlı bakımının ve yaşlı hizmetlerinin ülke ekonomisini yıpratmaması, “külfet” olarak algılanmaması ve mali yükün ekonomiye direkt olarak yansımaması için gerekli önlemler alınmalı ve bu hizmetler istihdam olanağı olarak geri dönüştürülmelidir. Demografik politika, sağlıkçılar ve sosyal bilimcilerden alınacak görüş ve öneriler doğrultusunda planlanmalıdır. Ancak bilimsel yöntemler kullanılarak ve çok yönlü yaklaşımlar sergilenerek gerçekçi, öngörülü ve faydalı düzenlemeler gerçekleştirilebilir.

KAYNAKÇA

Ak, B.(1991). Yaşlılık Psikolojisi. Aile ve Toplum. 1(2), 1-5.

Akın, G. (2017). Yaşlanma Fiziksel Aktivite ve Egzersizin Yeri. Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 3(2), 271-280.

Aközer, M., Nuhrat, C., Say, Ş. (2011). Türkiye’de Yaşlılık Dönemine İlişkin Beklentiler

Araştırması. Aile ve Toplum. 7(27), 1-26.

(7)

Ardahan, M. (2010). Yaşlılık ve Huzurevi. Aile ve Toplum 11. 5(20), 1-8.

Artan, T., Irmak, H.S. (2018). Huzurevindeki Yaşlıların Huzurevinde Yaşlanmaya İlişkin Bakış Açılarının Değerlendirilmesi: İstanbul Bahçelievler, Zeytinburnu ve Sultangazi Huzurevi Örneği.

Toplum ve Sosyal Hizmet. 29(2), 51-70.

Başıbüyük, G.Ö., Sönmez, G. (2015). Antropolojik Perspektifte İnsanda Ömür Uzunluğu. Türkiye Dördüncü Nüfüsbilim Konferansı Tebliğ Metinleri Kitabı. 367-374.

Bayrak, F. (2018). Yaşlılık Olgusuna Sosyaolojik Bir Yaklaşım. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sosyoloji ABD. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ.

Çağlar, T. (2014). Yaşlılık ve Sosyal Hizmet: Yaşam Destek Merkezi Örneği. Toplum ve Sosyal Hizmet. 25(2), 145-162.

Çavuş, Ö.F. (2013). Yaşlılara Yönelik Evde Bakım Hizmetlerinin Değerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sosyal Hizmet ABD. Yüksek Lisans Tezi. Ankara.

Çelik Açıcı, G. (2019). Kırsal Alanda Yaşlılık: Sorunlar, Beklentiler ve Çözüm Önerileri. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji ABD. Yüksek Lisans Tezi. Antalya.

Eker, E., Noyan, A. (2004). Yaşlılarda Depresyon ve Tedavisi. Klinik Psikiyatri , Ek.2, 75-83.

Emeksiz, Ç. (2019). Yaşlılık Olgusunun Sosyal Güvenlik Sistemi Açısından İncelenmesi.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sağlık Yönetimi ABD. Yüksek Lisans Tezi. Tekirdağ.

Evren, Ç.C. (2018). Hukukta Yaşlı ve Yaşlılara Sunulan Sosyal Hizmetlerin İdare Hukuku Açısından Değerlendirilmesi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi.

CXXII. Sa.2, 137-183.

Fettahoğlu, R. (2019). Bireylerin Yaşlılık ve Ölüm Algısının Sağlık Hizmeti Kullanımına Etkisi.

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sağlık Yönetimi ABD. Yüksek Lisans Tezi. Isparta.

İnel Manav, A., Yeşilot, S.B., Yeşil Demirci, P., Öztunç, G. (2018). Huzurevinde Yaşayan Yaşlıların Bilişsel İşlev Düzeyi, Depresyon ve Yaşam Kalitelerinin Değerlendirilmesi (Türkçe Çeviri). Psikiyatri Hemşireliği Dergisi. 9(3), 153-160.

Karakuş, B. (2018). Türkiye’de Yaşlılara Yönelik Hizmetler, Kurumsal Yaşlı Bakımı ve Kurumsal Yaşlı Bakımında İllerin Durumu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara

Kaya, F. (2017). Türkiye’de Yaşlı Nüfus ve Huzurevleri. Akademik Bakış Dergisi. Sayı 61, 423- 440.

Kocataş, S., Güler, G., Güler, N. (2004). 60 Yaş ve Üzeri Bireylerde Depresyon Yaygınlığı.

Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 7(1), 1-10.

Özdemir, H. (2017). Yaşlıların Belediyelerce Verirlen Hizmetlere Bakış Açısı: Etimesgut Belediyesi Örneği. Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet ABD. Yüksek Lisans Tezi. ANKARA.

Özgür, G., Baysan, L. (2005). Yaşlılarda Uyku Sorunu. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi. 21(2), 97-105.

Özmen, Ş.Y. (2013). Türk Kültüründe Yaşlının Yeri ve Medyayla Yaşlılığın Değişen Konumu.

Milli Folklor. 25(100), 110-119.

(8)

Öztürk, F. (2019). Değişen Aile Yapısı Bağlamında Yaşlılık Dindarlık İlişkisinin Sosyolojik Çözümlemesi (Kayseri İli Sakarya Örneği). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Din Sosyolojisi Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri..

Pehlivan, M. (2018). Yaşlılıkta Yoksulluk ve Yalnızlık İlişkisi (Sakarya Serdivan Örneği).

Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet ABD. Yüksek Lisans Tezi. Sakarya.

Solmaz, T., Altay, B. (2019). Yaşlılara Yönelik Evde Bakım Hizmetleri. Sağ Aka Derg. 6(2), 150- 157.

Şimşek, F. (2017). Paleolitik Dönemde İnsan Türleri. Uluslararası Amisos Dergisi. 2(3), 66-85.

Tınar, Y. (2019). Yerel Yönetimlerce Yoksul, Yaşlı ve Engellilere Sunulan Sosyal Destek Hizmetleri’ne Bir Bakış: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Örneği. Sosyal Çalışma Dergisi. 3(1), 15-27.

Yerli, G. (2017). Yaşlılık Dönemi Özellikleri ve Yaşlılara Yönelik Sosyal Hizmetler. Uluslararası

Sosyal Araştırmalar Dergisi. 10(52), 1279-1287.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bireyin kariyer gelişimi ve hazırlığı için göstermiş olduğu kariyer planlama, ağ oluşturma, beceri geliştirme, kariyer girişimi gibi davranışları proaktif

Çalışmada üniversite öğrencilerinin ‘Pandemi sürecinde önceki döneme göre daha çok spor yaptım’ duygu durumlarına göre bazen ve her zaman diyenlerin

The study therefore discusses the possibility that the third generation immigrant will return to the scene of crime and use photography and autoethnographic

Amaç: Hareketli tipografi, kinetik tipografi veya animasyonlu tipografi gibi çeşitli isimlerle adlandırılan, yazının hareketlendirilmesiyle yaratılan bu yeni

Kültürel yenilenme (cultural regeneration): Bu modelde, kültürel faaliyetler çevre, sosyal ve ekonomik alandaki diğer faaliyetlerle birlikte bir alan stratejisi

Sonrasında ise ABD’nin 1970-2019 dönemindeki enflasyon oranları ile FED’in söz konusu dönemde uygulamış olduğu politika faiz oranları grafikler yardımıyla analiz edilerek,

Buna göre görev süresi 10 yıl ve üzerinde olan yöneticilerin hastane tanınmışlığına, farkındalık faaliyetlerine, belli bir alana yönelmeye görev süresi 3-6

Surbanovska, Kitkanj and Ristovska (2017), who examined the relationship between parental acceptance-rejection and juvenile delinquency, determined that children who were pushed