• Sonuç bulunamadı

Türk borçlar hukukunda izin verilen riskten doğan genel tehlike sorumluluğu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk borçlar hukukunda izin verilen riskten doğan genel tehlike sorumluluğu"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

RİSKTEN DOĞAN GENEL TEHLİKE SORUMLULUĞU

(2)
(3)

RİSKTEN DOĞAN GENEL TEHLİKE SORUMLULUĞU

Yrd. Doç. Dr. Özge YÜCEL* ÖZET

Çalışmamızda Türk Borçlar Kanunu madde 71 ile hukukumuza giren genel tehlike sorumluluğu ile buna ilişkin düzenlemede yaratılan izin verilen-izin verilmeyen risk ayrımı ve bunun sonuçları irdelenmiştir. Tehlike sorumluluğunun temelini esasında izin verilen riskler oluşturmaktadır. Oysaki TBK madde 71/4’te izin verilen riskten doğan zararın uygun bir bedelle denkleştirileceğinden söz edilmektedir. Bu ise tehlike sorumluluğu ile fedakârlığın denkleştirilmesinin karışmasına yol açmaktadır. Çalışmamızda bu düzenlemenin nasıl yorumlanması gerektiği tartışılmış ve burada örtülü bir boşluk olduğu sonucuna varılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Tehlike sorumluluğu, izin verilen risk, örtülü boşluk, kıyas, fedakârlığın denkleştirilmesi.

ABSTRACT

In this paper, general clause of strict liability prescribed in the Art. 71 of the Turkish Code of Obligations, the distinction of allowed and unallowed risks, which is originated from this legal regulation and results of this distinction are analysed. The basis of strict liability is allowed risks. However, according to the Art. 71/4 of the Turkish Code of Obligations, damages arising from allowed risks shall be balanced with an appropriate requital. This fact leads to confision between strict liability and the principle of balancing of sacrifices. In this paper, it is discussed how to interprete the legal regulation mentioned above and concluded that there is a latent legal gap.

Keywords: Strict liability, allowed risks, latent legal gap, analogy, balancing of sacrifices.

(*) Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi (ozge.yucel@ufuk.edu.tr).

(4)

GİRİŞ

1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun 71. mad-desine göre önemli ölçüde tehlikeli işletme faaliyetini işleten ile sahibi, bu faaliyetin yol açtığı zararlardan kusuru olmasa da sorumlu tutulur. Bu düzen-leme ile önemli ölçüde tehlikeli bir faaliyet yürüten kişilerin genel bir kural aracılığıyla tehlike sorumluluğuna tabi tutulduğu görülmektedir. Düzenleme-de her ne kadar açıkça karakteristik riziko unsuruna Düzenleme-değinilmemişse Düzenleme-de tehlike sorumluluğunun faaliyetlerin bünyesindeki karakteristik rizikonun gerçekleş-mesinden doğan zararların giderimi ile sınırlı olduğu muhakkaktır. Aksi bir yorum düzenlemenin amacına aykırı düşer. Türk Borçlar Kanunu madde 71’in dördüncü fıkrasında hukuk düzenince izin verilen işletme faaliyetlerinden do-ğan zararın uygun bedelle denkleştirileceğinin öngörülmesi, izin verilen risk-ler ile izin verilmeyen riskrisk-lerin tehlike sorumluluğu bağlamında farklı değer-lendirilmesi gerektiği izlenimini doğurmaktadır. Bu düzenlemede söz edilen “uygun bedelle denkleştirme” kavramının nasıl anlaşılması gerektiği ancak tehlike sorumluluğunun niteliği, sorumluluk hukukundaki yeri ve Türk huku-kunda tehlike sorumluluğunun nasıl düzenlendiği irdelenerek tartışılabilir. Bu nedenle öncelikle genel olarak tehlike sorumluluğunu, daha sonra Türk huku-kunda tehlike sorumluluğunun nasıl düzenlendiğini, ardından izin verilen-izin verilmeyen risk ayrımı ve sonuçlarını ele aldıktan sonra Türk Borçlar Kanunu madde 71/4’ün nasıl yorumlanması gerektiği tartışılacak ve bu husustaki gö-rüşümüz ortaya koyulacaktır.

I. GENEL OLARAK TEHLİKE SORUMLULUĞU

1. Tehlike Sorumluluğunun Sorumluluk Hukuku İçinde Gelişimi

Sorumluluk hukuku kavramı geniş ve dar anlamda olmak üzere iki ayrı şekilde anlaşılabilir. Geniş anlamda sorumluluk hukuku, taraflar arasında ku-rulmuş olan borç ilişkilerinden doğan sorumluluk yanında haksız fiillerden ya da hukuka uygun fiillerden doğan zararların denkleştirilmesini içeren söz-leşme dışı sorumluluğu da içerir1. Dar anlamda sorumluluk hukuku kavramı,

(1) Deschenaux, H./Tercier, P.: Sorumluluk Hukuku (çev. Salim Özdemir), Ankara 1983, s. 2; Tandoğan, H.: Türk Mesuliyet Hukuku (Akit Dışı ve Akdi Mesuliyet), 1961 Yılı Birinci Basıdan Tıpkıbası, İstanbul 2010, s. 6, 8; Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Ankara 2012, s. 491, 508-509; Oğuzman, K./Öz, T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 2, 6098 Sayılı TBK’ye Göre Güncellenip Genişletilmiş 9. Bası, İstanbul 2012, s. 131;

(5)

Akü-sözleşme dışı sorumluluk hukuku için kullanılmaktadır2. Sözleşme dışı so-rumluluk hukukunda bir kimsenin hukuksal alanına o kişinin iradesi dışında bir müdahalede bulunulması sonucunda zarar doğduğu takdirde zarara yol açanın bundan sorumlu tutulup tutulmayacağı ve sorumlu tutulabilirse bu so-rumluluğun dayanağı tartışılır3.

Sorumluluk hukukunun genel esasları üzerinde kısaca durmak gerekirse öncelikle genel kuralın “casum sentit dominus” olarak ifade edilen ilke olduğu belirtilmelidir4. Buna göre herkes ilke olarak malvarlığının ya da kişiliğinin uğradığı zarara katlanmak zorundadır5. Fakat bu ilkenin katı biçimde uygu-lanması haksızlıklara yol açabileceğinden çeşitli hukuk düzenlerinde bu ilke-ye istisnalar getirilerek bazı sebeplerin bulunması halinde zararın başkasına aktarılması kabul edilmiştir. Öyle ki “casum sentit dominus” ilkesi neredeyse istisna haline gelmiştir6. Zararın başka bir kişiye yükletilmesini haklı gösteren nedenlere “sorumluluk sebepleri” adı verilmektedir7. Sorumluluk sebepleri kusur, sözleşme ve kanun olmak üzere üçe ayrılmaktadır8.

Sözleşme dışı sorumluluk hukukunda başkasının hukuk alanına müda-hale hukuka aykırı bir eylemle ya da hukuka uygun bir eylemle gerçekleşir9. nal, T.: Yeni Tehlike Sorumlulukları Yaratılmasında Yargıcın Rolü, Prof. Dr. Turhan Esener’e

Armağan, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Ankara 2000, s. 57.

Deschenaux/Tercier, geniş anlamda hukuksal sorumluluk kavramının Fransa’da kullanıldığına

işaret etmektedir (s. 2).

(2) Brüggemeier, G.: Prinzipien des Haftungsrechts – Eine systematische Darstel-lung auf rechtsvergleichender Grundlage, Baden-Baden 1999, s. 1; Eren, Borçlar Hukuku, s. 491. Deschenaux/Tercier ve Tandoğan, İsviçre’de genel olarak kabul edildiği biçimde dar an-lamda hukuksal sorumluluk deyiminden sadece sözleşme dışı sorumluluğun anlaşıldığını be-lirtmektedir (Deschenaux/Tercier, s. 2; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 3-4).

(3) Bkz. Eren, Borçlar Hukuku, s. 489 vd. (4) Eren, Borçlar Hukuku, s. 491, 494.

(5) Deschenaux/Tercier, s. 4; Eren, Borçlar Hukuku, s. 491. (6) Deschenaux/Tercier, s. 4.

(7) Eren, Borçlar Hukuku, s. 492.

(8) Deschenaux/Tercier, s. 4; Eren, Borçlar Hukuku, s. 492.

(6)

Tan-Hukuka uygun müdahaleden doğan zarar fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi çerçevesinde giderilir10. Hukuka aykırı müdahaleden doğan zararlar büyük ölçüde haksız fiil sorumluluğu kapsamında giderilir. Haksız fiil denildiğinde çoğu kez akla gelen, kusurlu haksız fiil sorumluluğudur11. Gerçekten de Roma hukukundan bu yana haksız fiilin unsurları arasında daima kusur görülmüş12, kusur sorumluluğu sorumluluk hukukuna egemen olmuş13, yasa koyucu kusur sorumluluğu yanında gereksinim ortaya çıktıkça münferit kusursuz sorumlu-luk olgularını düzenlediğinden kusursuz sorumluluğun ancak istisna olabile-ceği ileri sürülmüştür14. Kusursuz sorumluluk ya da öğretide adlandırıldığı diğer şekliyle sebep sorumluluğu halleri15 öğreti ve yargı tarafından üçe ayrıl-doğan, Mesuliyet Hukuku, s. 9; Wilhelmi, R.: Risikoschutz durch Privatrecht - eine

Unter-suchung zur negatorischen und deliktischen Haftung unter besonderer Berücksichtigung von Umweltschäden, Tübingen 2009, s. 360; Eren, Borçlar Hukuku, s. 493. Aynı yönde bkz.

Jan-sen, N.: Die Struktur des Haftungsrechts, Tübingen 2003, s. 85: Sorumluluk hukukunun çift

katmanlılığına ilişkin bulgular yani haksız fiil hukukunun dogmatik ve sistematik olarak bir yandan katı tehlike sorumluluğundan diğer yandan da fedakârlığın denkleştirilmesinden ayrıl-masında bulunur.

(10) Bkz. Ulusan, İ.: Çevre Etkisinden Doğan Zararlar ve Fedakârlığın Denkleşti-rilmesi İlkesi, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler I. Sempozyumu, Ankara 21-22 Ekim 1977, İstanbul 1980, s. 181 vd.; Eren, Borçlar Hukuku, s. 493, 505-508. Karş. Ulusan, İ.: Mede-ni Hukukta Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi ve Uygulama Alanı, İstanbul 1977, s. 278 vd.

(11) Bkz. Eren, Borçlar Hukuku, s. 489.

(12) von Caemmerer, E.: Das Verschuldenprinzip in rechtsvergleichender Sicht, Ra-belsZ 1978, Nummer 42, s. 6. Roma hukukunda kusuru sübjektif bir kavram olarak geliştiren ve hukuka aykırılıktan ayıran Iustinianus hukukudur, Kaneti, S.: Haksız Fiil Sorumluluğunda Kusur Kavramının Görevi, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler I. Sempozyumu, Ankara 21-22 Ekim 1977, İstanbul 1980, s. 30-31. Kaneti ikinci görüşü savunmaktadır (Kusur, s. 45).

(13) Rümelin, M.: Die Gründe der Schadenzurechnung und die Stellung des deut-schen bürgerlichen Gesetzbuchs zur objektiven Schadenersatzpflicht, Freiburg i. B. und Leip-zig 1896, s. 4-5; Korkusuz, R.: Hukukumuzda Tehlike Sorumluluğunun Uygulanması ve Yeni Borçlar Kanunu Tasarısındaki Düzenlemesi, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku Sempozyumu (28-29 Mayıs 2009), Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara 2009, s. 149.

(14) Erişgin, N.: Tehlike Sorumluluğunda Kıyas, Batider 2000, C. XX, S. 3, s. 83;

Krause, M.: Schmerzengeld und Gefährdungshaftung im österreichischen, deutschen und

schweizerischen Recht, jur. Dissertation, Universität Graz 1994, s. 4; Eren, Borçlar Hukuku, s. 493.

(15) Eren, Borçlar Hukuku, s. 495. Öğretide nesnel (objektif) sorumluluk olarak anıldığı da olmaktadır, bkz. İmre, Z.: Türk Hususi Hukukuna Göre Tehlikeli Eşyadan Doğan Mesuliyet, Yargıtay Yüzüncü Yıldönümü Armağanı, İstanbul 1968, s. 49; Oğuzman/Öz, s. 131.

(7)

maktadır: Hakkaniyet sorumluluğu, olağan sebep (özen) sorumluluğu ve teh-like sorumluluğu16. İngilizce hukuk yazınında kusurdan bağımsız sorumluluk hallerini ifade etmek üzere “strict liability” teriminin kullanıldığı görülür17. “Strict liability” terimi Avrupa hukukunda sıklıkla tehlike sorumluluğunu be-lirtmek amacıyla kullanılsa18 da bu konuda yapılan çalışmalardan anlaşılmak-tadır ki, hayvan elinde bulunduranın sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumlu-luğu, taşınmaza müdahaleden dolayı sorumluluk gibi diğer kusursuz sorum-luluk halleri de “strict liability” kapsamında değerlendirilmektedir19. Olağan sebep sorumluluğu20, özen yükümünün yerine getirilmemesine dayanan bir sorumluluk olup özen yükümünün yerine getirildiği kanıtlandığında sorumlu-luk ortadan kalkar. Tehlike sorumluluğu, özel bir tehlikeye hâkimiyetten do-layı sorumlu olma ilkesine dayanan nesnel, kusurdan bağımsız, sıkı bir sebep sorumluluğu olarak tanımlanır21. Tehlike sorumluluğunda sorumluluk ne özen eksikliğine ne de denetim kusuruna dayanmaktadır ve olağan sebep

sorumlu-“Buna mukabil kusursuz mes’uliyet halleri için bir kısım müellifler «haksız fiil benzerleri» quasi-délits tabirini kullanmaktadırlar.” Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 9.

(16) Olağan kusursuz sorumluluk halleri ifadesi için bkz. Tandoğan, H.: Tehlike So-rumlulukları Kavramı ve Türk Hukukunda Tehlike SoSo-rumluluklarının Düzenlenmesi Sorunu, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler II. Sempozyumu, Ankara 15-16 Aralık 1978, İstanbul 1981, s. 7-8; Eren, Borçlar Hukuku, 499; Sungurbey, İ.: Kararın Tahlili, İstanbul Barosu Dergi-si, 1957, C. XXXI S. 6, s. 162; Kırca, Ç.: Ürün Sorumluluğu, Ankara 2007, s. 116-117; Akünal, s. 57.

(17) The Law Commission, (Law Com. No. 32): Civil Liability for Dangerorus Things and Activities, Her Majesty’s Stationery Office, London 1970, s. 2 vd.; Werro, F./Palmer, V. V./

Hahn, A.-C.: Strict Liability in European Tort Law: An Introduction, The Boundaries of Strict

Liability in European Tort Law (Eds. Franz Werro/Vernon Valentine Palmer) in the series “The Common Core of European Private Law”, Durham 2004, s. 3-7.

(18) Werro/Palmer/Hahn, s. 4, 17. (19) Werro/Palmer/Hahn, s. 21 vd. (20) Eren, Borçlar Hukuku, s. 500.

(21) Deutsch, E.: Das Recht der Gefährdungshaftung, Juristische Ausbildung (Jura), Dezember 1983 s. 618; Fuchs, M.: Deliktsrecht – Eine nach Anspruchsgrundlagen geordnete Darstellung des Rechts der unerlaubten Handlungen und der Gefährdungshaftung, 7. Auflage, Heidelberg 2009, s. 233; Erdem, M.: Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Tehlike Sorumluluğu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi Özel Hukuk Sempozyumu Özel Sayısı, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümlerinin Değerlendirilmesi Sempozyumu (3-4 Haziran 2011) Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan, İstanbul 2011, s. 217; Eren, Borçlar Hukuku, 667; Kırca, Ürün, s. 120-121.

(8)

luğu hallerinin aksine kurtuluş kanıtı getirilemez22, yani geçmişte zarar gören üzerinde bırakılan zararlar, “dominus sentit casum” olarak ifade edilen “ha-sara zarar gören katlanır” ilkesi tehlike sorumluluğu ile tersine çevrilerek, za-rara yol açana yüklenmektedir. Tehlike sorumluluğunda hasara zarar görenin katlanmayışının temelinde bu zarar olayının beklenmeyen nitelikte olmaktan çıkıp o nesne ya da işletme için tipik bir olay, tipik bir zarar riski olarak ken-dini göstermesi bulunmaktadır23.

2. Tehlike Sorumluluğunun Temelinde Yatan Düşünceler ve İsnat Nedenleri

Kusursuz sorumluluğun dayanağı, tehlike sorumluluğunda olduğu gibi başkaları için yaratılan tehlike olabileceği gibi yardımcı kişiler kullanma ya-rarına karşılık bunları gözetmede özen borcu, böylece çıkarların denkleştiril-mesi ya da hakkaniyet gibi düşünceler olabilir. Tehlike sorumluluğu gibi katı bir sorumluluğa başvurmanın temelinde pek çok neden bulunduğu belirtil-mektedir24.

A- “Nimetinden Yararlanan Külfetine Katlanır” İlkesi

Tehlike sorumluluğunun temelinde yatan isnat nedenlerinden ilk akla gelen eski bir ilke olan “nimetinden yararlanan külfetine katlanır” ilkesidir25. Buna göre bir şeyden yarar sağlayan, onu kullanan kişi, onun verdiği zarara, olumsuz sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır26. Bir şeyden bir kimse

yararla-(22) Kılıçoğlu, A.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Yeni TBK’ye Göre Hazırlan-mış), Genişletilmiş 14. Bası, Ankara 2011, s. 303-304; Üçışık, G.: Tehlike Sorumluluğunun Genel Kural İle Düzenlenmesi, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku Sempozyumu (28-29 Mayıs 2009), Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara 2009, s. 128.

(23) Kırca, Ürün, s. 119-120. (24) Deutsch, Jura, s. 617.

(25) Schlüchter, F.: Haftung für gefährliche Tätigkeit und Haftung ohne Verschul-den – das italienische Recht als Vorbild für das schweizerische?, Bern und Stuttgart 1990, s. 19, 147; Koch, B. A./Koziol, H.: Comparative Conclusions, Unification of Tort Law: Strict Li-ability (Eds. Bernhard A. Koch/Helmut Koziol), The Hague 2002, s. 412; Üçışık, s. 142; Eren, Borçlar Hukuku, s. 497; Krause, s. 152.

(26) İmre, s. 39-40, 44, 64; Karahasan, M. R.: Sorumluluk Hukuku Kusura Dayanan Sözleşme Dışı Sorumluluk - Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk, 6. Bası, İstanbul 2003, s. 596; Honsell, H.: Die Reform der Gefährdungshaftung, ZSR 1997, s. 4-5; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 93; Krause, s. 10; Hübner, U. M.: Die Haftung des Gardien im

(9)

franzö-nırken onun zararına başkasının katlanmasını beklemek adalet ve hakkaniyete aykırı düşer27.

B- Tehlike İlkesi

Tehlike sorumluluğunun temelinde tehlike ilkesi yatar28. Tehlike sorum-luluğunun isnat temeli olarak tehlike ilkesi, bir başkası için böyle bir tehlike meydana getiren, bunu sürdüren ya da bundan yararlanan kişinin tehlikenin gerçekleşmesinden doğan zararı gidermekle sorumlu olması anlamına gelir29. Kişilerin ve nesnelerin güvenliğini tehlikeye düşüren işletmeler ve faaliyetler modern yaşamda vazgeçilemezdir. Bu gereklilik onların varlığını haklı çıka-rır; ama tehlikeye düşürülen kişilerin çıkarlarının tümüyle göz ardı edilmesini haklı çıkarmaz30. Bu çıkarlar tehlikeli işletmenin tazminat sorumluluğu aracı-lığıyla korunur. Tehlike ilkesi tehlikenin önlenmesi yönündeki hukuk politika-sı amacına da uygun düşer.

C- “Denetleyebilen Sorumlu Olur” ya da Hâkimiyet İlkesi

Tehlike sorumluluğunun temelinde yatan isnat nedenlerinden bir diğeri rizikoya hâkimiyettir31. Bu düşünceye göre riziko alanını, tehlikeli işletme ya

sischen Zivilrecht, Karlsruhe 1972, s. 174 vd.; Reischauer, R.: Kommentar zum Allgemeinen bürgerlichen Gesetzbuch (herausgegeben von Peter Rummel), Band 2, Teilband 1, 3. Auflage, Wien 2007, §1306, s. 730; Koziol, H.: Grundfragen des Schadenersatzrechts, Wien 2010, s. 230-231; Oertel, C.: Objektive Haftung in Europa, Tübingen 2010, s. 321.

(27) Sprau, H.: Beck’sche Kurz-Kommentare Band 7 Palandt Bürgerliches Gesetz-buch, 71. neubearbeitete Auflage, München 2012, Einf. v. § 823, s. 1303.

(28) Karahasan, s. 595; Eren, Borçlar Hukuku, s. 497; Krause, s. 152; Yılmaz, S.: Türk Borçlar Kanunu Tasarısında Sebep Sorumluluklarına İlişkin Yeni Hükümler, AÜHFD 2010, C. LIX, S. 3, s. 555. Öğretide daha geniş anlamda kullanılmak üzere hasar prensibi olarak da anılmaktadır, bkz. İmre, s. 62-63.

(29) Deutsch, E.: Das neue System der Gefährdungshaftungen: Gefährdungshaftung, erweiterte Gefährdungshaftung und Kausal-Vermutungshaftung, NJW 1992, Heft 2, s. 74; İmre, s. 62; Karahasan, s. 595; Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 93-94; Widmer, P.: Standortbestim-mung im Haftpflichtrecht, ZBJV 1974, Band 110 Nummer 8, s. 319; Korkusuz, s. 151-152;

Eren, Borçlar Hukuku, s. 497; Ulusan, Fedakârlığın Denkleştirilmesi, s. 3.

(30) Wilburg, W.: Die Elemente des Schadensrechts, Marburg 1941, s. 13; Krause, s. 9.

(31) Honsell, ZSR, s. 5; von Caemmerer, E.: Reform der Gefährdungshaftung, Berlin New York 1971, s. 13; Schlumprecht, K.: Der Begriff der Gefahr und seine Verwertbarkeit für die Gefährdungshaftung, jur. Dissertation, Friedrich-Alexanders-Universität Erlangen 1927, s.

(10)

da faaliyeti en iyi denetleyebilen, ona müdahale edebilen yani ona egemen olan kişiye sorumluluk yüklenmelidir32. Tehlikeye en iyi şekilde hâkim ola-bilen kişi rizikoyu taşımalıdır, tehlikeye egemen olan kişi aynı zamanda onu yönetebilir33. Çünkü zararın önüne geçebilecek bir tarzda faaliyeti yürütebi-lecek olan, gerekli önlemleri alabiyürütebi-lecek olan o kişidir, zarar gören değildir. Rizikonun sonuçlarından işleten ya da işletme sahibi sorumlu tutulursa zararın önüne geçmek için gerekli tüm önlemlerin alınması yönünde bir baskı da oluş-turulmuş olur, bu da sorumluluğun önleyici amacına hizmet eder34. Oysaki zarar gören zarara katlansa, işleten ya da işletme sahibi hiçbir şekilde önlem alma gereksinimi duymaz.

II. TEHLİKE SORUMLULUĞUNUN DÜZENLENME BİÇİMLERİ

Türkiye’de ve yabancı ülkelerdeki hukuk sistemleri incelendiğinde, tehlike sorumluluğunun düzenlenmesinde başvurulan üç yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki salt özel tehlike sorumluluğu düzenlemeleri ile yetinmek ve kıyasa izin vermemek, ikincisi mevcut özel tehlike sorumluluğu düzenleme-lerini kıyas yoluyla uygulayarak tehlike sorumluluğunun uygulanma alanını genişletmek ve nihayet üçüncüsü genel bir tehlike sorumluluğu normu öngö-rerek hakkında özel bir düzenleme bulunmayan tehlikeli olguları çatısı altında toplamaktır. Aşağıda sözü edilen bu yollar sırasıyla ele alınacaktır.

1. Tehlike Sorumluluğunu Özel Yasalarla Sınırlama

Almanya ve İsviçre’de hâlen, Türkiye’de ise Yargıtay’ın iş kazalarında işverenin sorumluluğuna ilişkin uygulaması hariç olmak üzere35 1 Temmuz

87; Rümelin, s. 56-57; Tholl, s. 15-16; Katzenmeier, C.: Nomos Kommentar BGB Schuldrecht, Band 2/2: §§ 611-853, (herausgegeben von Barbara Dauener-Lieb/Werner Langen), 2. Auflage, 2012, vor §§ 823, s. 4448; Eren, Borçlar Hukuku, s. 497; Yılmaz, s. 555.

(32) Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 94; Krause, s. 10; Tholl, F.: Gesteigertes Be-triebsrisiko - Überlegungen zur Haftungsbeschränkung im Rahmen der Gefährdungshaftung, jur. Dissertation, Ludwig-Maximilians-Universität zu München 1999, s. 15-16; Koziol, Grund-fragen, s. 231; Korkusuz, s. 155-156; Fuchs, s. 233.

(33) Honsell, ZSR, s. 5; Eren, Borçlar Hukuku, s. 497.

(34) Caemmerer, Reform, s. 13; Rümelin, s. 56; Deutsch, Jura, s. 617; Kılıçoğlu, s. 304.

(35) Bkz. Yücel, Ö.: Türk Borçlar Kanunu’na Göre Genel Tehlike Sorumluluğu (Ya-yımlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2013, §2/III/A.

(11)

2012’ye dek geçerli olan düzenlemeler çerçevesinde tehlike sorumluluğu hal-leri yasalarda öngörülen özel hükümler ile sınırlıdır. Tehlike sorumluluğu dü-zenlemeleri genellikle belirli şeyler ya da faaliyetler hakkında çıkarılan yasa-larda öngörülmekle birlikte medeni yasada ya da borçlar yasasında da kendine yer bulabilmektedir. Tehlike sorumluluğunu özel yasalarla sınırlama yöntemi-nin ardında tehlike sorumluluğunun kusur sorumluluğu karşısında istisna ola-rak görülerek istisnai hallerin sınırlı sayı ilkesine tabi tutulup sınırlandırılması gerektiği düşüncesi bulunmaktadır36. Bu nedenle bu yöntem sınırlı sayı ilkesi olarak da anılabilir. Bu yönteme başvuran ülkelerde genellikle belirli bir işlet-me tipinin buna özgü tehlikesi ağırlığını duyurmaya başladığında yeni bir teh-like sorumluluğu öngören özel bir yasa kabul etme yoluna gidilmektedir37.

Nitekim, tehlike sorumluluğunu aynı şekilde özel yasalarla sınırlayan Avusturya’da, Reischauer’ın içinde bulunduğu bilim komisyonunun önerdi-ği karşı tasarıda kusur sorumluluğunun düzenlendiönerdi-ği maddeye şöyle bir fıkra eklenmiştir38: “Ancak bir yasa öngördüğü takdirde bir kimse kusursuz olarak sorumlu tutulabilir.” Böyle bir fıkra eklenmesinin temelinde bilim komisyo-nunun genel tehlike sorumluluğunu reddeden yaklaşımının etkisi bulunmak-tadır39. Öyle anlaşılıyor ki bilim komisyonu bunu ayrıca ve açıkça belirtme gereği duymuş, ancak diğer yandan madde gerekçesinde bu fıkranın kıyas yapmaya engel oluşturmadığını ifade etmiştir40.

2. Tehlike Sorumluluğunu Kıyasla Genişletme

Tehlike sorumluluğunu hukuk düzeninde öngörmenin diğer bir yolu hukuk düzenindeki mevcut özel tehlike sorumluluğu hallerine ilişkin düzenle-meleri, hakkında herhangi bir düzenleme bulunmayan benzer tehlikeli olgular için kıyasla uygulamaktan geçer41. Böylece genel bir tehlike sorumluluğu nor-mu bulunmasa bile hakkında düzenleme bulunmayan ve çözümsüz bırakılmış

(36) Fuchs, s. 235.

(37) Tandoğan, H.: Tehlike Sorumluluğu Kavramı ve Türk Hukukunda Tehlike So-rumluluklarının Düzenlenmesi Sorunu, Batider 1979, C. X, S. 2, s. 317; Erdem, s. 217.

(38) Reischauer, R./Spielbüchler, K./Welser, R.: Reform des Schadenersatzrechts Band III Vorschläge eines Arbeitskreises, Wien 2008, s. 30.

(39) Reischauer/Spielbüchler/Welser, s. 19, 32. (40) Reischauer/Spielbüchler/Welser, s. 30, 32-33. (41) Akünal, s. 65 vd.

(12)

hukuksal sorunlara kıyas yoluyla adil bir çözüm getirilmesi mümkün olur. Aşağıda önce kıyas yasağı görüşü ve ardından kıyas yasağının nasıl aşıldığı ele alınacaktır.

A- Tehlike Sorumluluğunda Kıyas Yasağı Görüşü

Almanya, İsviçre ve Türkiye’de geçerli olan klasik anlayışa göre hak-kında münferit bir düzenleme bulunmayan tehlike olguları için özel düzen-lemeler kıyas yoluyla uygulanamaz42. Söz konusu kıyas yasağı herhangi bir yasal metinde öngörülmüş değildir, buna karşın aksi ileri sürülemez bir kural gibi kabul edilmiştir43. Bunun sebebi olarak “istisnalar genişletilemez” anla-mına gelen “singularia non sunt extendenda” ilkesi gösterilmekte44; İsviçre ve Alman öğretisi ve içtihadında daima geleneksel olarak kusur ve kusursuz sorumluluk arasında kural-istisna ilişkisi olduğu kabul edilmektedir45. Diğer yandan istisnai düzenlemelerin kural niteliğindeki düzenlemelerin aksine ge-niş yorumlanamayacağı da ileri sürülmektedir46.

Widmer’e göre bu klasik yaklaşım çerçevesinde, yargıçlar katı sorum-luluğun farklı hallerini genellikle çok daha dar bir bakış açısıyla değerlendi-rir; çünkü kendilerini kıyas yasağıyla bağlı hissederler47. Örneğin Karayolları Trafik Kanunu’nda motorlu taşıtlar için karadaki dolaşımları sırasında mey-dana gelen kazalar için öngörülen katı sorumluluğu bir göldeki motorlu taşıtın yol açtığı kazada uygulamayı reddeder ya da motorlu çim biçme makinesinin bıçaklarının yerinden çıkıp fırlaması sonucu meydana gelen kazanın

Karayol-(42) Schlüchter, s. 320; Will, M.: Quellen erhöhter Gefahr: rechtsvergleichende Un-tersuchungen zur Weiterentwicklung der deutschen Gefährdungshaftung durch richterliche Analogie oder gesetzliche Generalklausel, München 1980, s. 70. Belki bazı Avrupa ülkelerinde olduğu kadar katı değildir, ancak yine de Türkiye’de de kıyas yasağı dikkate değerdir. Ulusan, İ.: Gefährdungshaftung im Entwurf des türkischen Obligationengesetzbuch, Rezeption und Au-tonomie: 80 Jahre türkisches ZGB–Journées turco-suisses 2006 (hrsg. von Büren/Emmeneg-ger/Koller), Bern 2007, s. 84.

(43) Schlüchter, s. 1.

(44) Honsell, ZSR, s. 5-6; Fuchs, s. 235.

(45) Schlüchter, s. 320; Yoon, S.-C.: Die Gefährdungshaftung für moderne Techniken – zugleich eine Stellungnahme zum neuen Schadenersatzrecht, Frankfurt 2002, s. 186-187.

(46) Honsell, ZSR, s. 6.

(47) Widmer, P.: Switzerland, Unification of Tort Law: Strict Liability (Eds. Bernhard A. Koch, ECTIL, Helmut Koziol), The Hague 2002, s. 329; Yoon, s. 186.

(13)

ları Trafik Kanunu’nda öngörülen traktörün tipik rizikosuna dâhil olmadığı gerekçesiyle bu yasanın öngördüğü katı sorumluluğa tabi olmadığına karar verirler48. Böylece, yasalarda hakkında tehlike sorumluluğu öngörülmeyen, ancak hakkında düzenleme bulunan olgular ile en az aynı düzeydeki tehlikeli davranışlar, tehlike sorumluluğunun dışında kalır49.

Boşluk doldurma aracı olarak başvurulan kıyasın sınırları, içerisinde boşluk bulunmayan hükümlerdir50. Tehlike sorumluluğu istisnai niteliği ne-deniyle hiçbir boşluğu olamayan ve bu nedenle kıyasla genişlemenin olanak-lı olmadığı yasal düzenleme olarak görülür, çünkü kusur sorumluluğu temel ilke, tehlike sorumluluğu genel kusur ilkesinin kırılması için açık bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyan istisna olarak görülür51. Buna karşılık kusur ve tehlike sorumlulukları arasında kural-istisna ilişkisi bulunduğu görüşünün geçerliliği bir yana, istisnaların kıyaslanamayacağı görüşü de tartışmalıdır. Öğretide istisnaların kıyasla uygulanamayacağı önermesinin metodik olarak modası geçmiş bir önerme olduğu belirtilmiştir52.

B- Tehlike Sorumluluğunda Kıyas Yasağının Aşılması

a- Genel Olarak Görüşler ve Avusturya Örneği

Tehlike sorumluluğunun kusur sorumluluğu karşısında bir istisna ol-madığı görüşü tehlike sorumluluğu hükümlerinin kıyası konusundaki engeli ortadan kaldırmaktadır53. Bu nedenle kıyasla uygulanmaları karşısında “sin-gularia non sunt extendenda” (istisnalar dar yorumlanır) ilkesi ileri sürüle-mez54. Bauer’e göre kıyas yasağını savunanlar metodik olarak yanlış bir yola

(48) Widmer, Strict Liability, s. 329.

(49) Demiryolları hakkında öngörülen sorumluluk kayak çekiciler ya da telesiyejler için uygulanmaz [BGH, Urteil vom 29. 4. 1960 - VI ZR 113/59 (München), NJW 1960, s. 1345]. Başka bir olayda su tesisinin patlamasının kıyasla gaz ve elektrik tesisleri gibi ele alına-mayacağına karar verilmiştir [BGH, 25.01.1971, III ZR 208/68, BGHZ 55, s. 229]. Ayrıca bkz.

Deutsch, E./Ahrens, H.-J.: Deliktsrecht - Unerlaubte Handlungen, Schadenersatz,

Schmerzens-geld, 5. völlig überarbeitete und erweiterte Auflage, Köln 2009, s. 162.

(50) Yoon, s. 186; Friedrich, H. P.: Die Analogie als Mittel der richterlichen Rechts-findung, ZSR 1952, Band 71, Heft 2, s. 449.

(51) Yoon, s. 186.

(52) Yoon, s. 187; Friedrich, s. 460-461.

(53) Hehl, s. 214. Karş. Koziol, FS Wilburg, s. 178-179.

(14)

başvurmaktadır, çünkü yasal düzenlemeler için bir kıyas yasağı bulunup bu-lunmadığı, ancak bir yasa boşluğu ya da hukuk boşluğu saptandığı takdirde gündeme gelir55. Tehlike sorumluluğunun genişlemesine bir gereksinim bu-lunduğu saptandığı takdirde ise hukuk düzeni bu noktada bir eksikliğe işaret eder56. Hukukta eksiklik, bir üst kavram olarak hem -kıyas yasağı devreye girmediği sürece- yürürlükteki hukuka göre hukuk yaratma ile doldurulabi-len yasal ve hukuksal boşlukları, hem de düzeltilmesi sadece olması gereken hukuk açısından yasal değişiklik ya da tamamlanması yoluyla olanaklı olan hukuk politikası hatasını kapsar57. Bu nedenle yazara göre öncelikle yürürlük-teki hukukta bulunmayan tehlike sorumluluğu düzenlemelerinin boşluk mu hata mı olduğunu incelemek gerekir58. Tehlike sorumluluğu alanındaki yasa boşluğu, bir görüşe göre bilinçli olmayan bir eksiklik niteliğini taşır59. Bu görüşün gereği olarak bilinçli olmayan yani örtülü boşluk doldurulmalıdır. Ayrıca genel bir kıyas yasağının hukuksal açıdan eşitlik ilkesini sıklıkla ihlal ettiği, kıyas yapılıp yapılamayacağı konusunda normun ruhunun ve amacının dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir60.

Avusturya, Danimarka ve Finlandiya’da, Almanya ve İsviçre’nin aksi-ne tehlike sorumluluğu düzenlemeleri kıyasa elverişli görülmektedir61. Her üç ülkede de kıyasın yolunu mahkemeler açmıştır, yargıçlar özel tehlike so-rumluluğu düzenlemelerini hakkında düzenleme bulunmayan tehlikeli olgular için kıyasla uygulamıştır62. Avusturya’nın kıyas uygulamasının çıkış

nokta-Beiträge zum Zivil- und Wirtschaftsrecht, Festschrift für Kurt Ballerstedt zum 70. Geburtstag am 24. Dezember 1975 (herausgegeben von Werner Flume/Peter Raisch/Ernst Steindorf), Ber-lin 1975, s. 318. Karş. Koziol, H.: Umfassende Gefährdungshaftung durch Analogie?, Fest-schrift – Walter Wilburg zum 70. Geburtstag, Graz 1975, s. 179; Will, s. 105: “Yalnızca gerçek istisnalar kıyasın dışında tutulmalıdır.”

(55) Bauer, s. 318-319. (56) Bauer, s. 319. (57) Bauer, s. 319. (58) Bauer, s. 319. (59) Bauer, s. 319; Hehl, s. 213-214. (60) Schlüchter, s. 321; Friedrich, s. 461, 467.

(61) Dietz, F.: Technische Risiken und Gefährdungshaftung, Köln und Berlin 2006, s. 166; Yoon, s. 187; Werro/Palmer/Hahn, s. 403-404. Ehrenzweig, Wolff ve Fenzl, Avusturya öğretisinde kıyasa destek veren yazarlar arasındadır (Koziol, FS Wilburg, s. 177-178).

(15)

sı OGH’nin Birinci Dairesinin 1947 yılında verdiği bir karardır. OGH “yasa koyucu tarafından münferit hallerde kabul edilen özel işletme tehlikesi için işletenin önemli ölçüde genişletilmiş sorumluluğunun ilke olarak tüm tehli-keli işletmelerde uygulanması gerektiğini” belirtmiştir63. OGH’nin yerleşik içtihadı, özel yasaların kıyası yoluyla tehlikeli nesneler ve tesisler için genel bir kusursuz sorumluluk meydana getirmektedir64. Bununla birlikte OGH’nin tehlike sorumluluğu normlarının kıyas edilebilir olmasını çok az durumda eylemli olarak kabul ettiğine dikkat çekilmelidir65. OGH’nin genel olarak tehlikeli işletme faaliyetini sürdürenin, işletme faaliyetine bağlı olan tehli-ke için tehlitehli-ke sorumluluğu düzenlemelerine kıyasla sorumlu olduğunu iltehli-ke olarak kabul ettiği çoğu kararında, sonuçta sorumluluk reddedilmiştir; çünkü tehlikeli bir işletmenin olayda söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır66. Avusturya hukukunda tehlike sorumluluğu düzenlemelerinin eksikliği kıyas yoluyla aşılmaya çalışılsa da genel tehlike sorumluluğuna duyulan gereksinim öğretide vurgulanmaktadır67.

B.: Generalklausel für die Gefährdungshaftung – ein sinnvolles Reformvorhaben?, Risiko und Recht, Festgabe zum schweizerischen Juristentag 2004 (hrsg. von Thomas Sutter-Somm/Felix Hafner/Gerhard Schmid/Kurt Seelmann), Basel 2004, s. 179.

(63) Koziol, FS Wilburg, s. 174; Will, s. 80-81.

(64) Pfeiffer, C.: Die Entwürfe für ein neues österreichisches Schadenersatzrecht - Fortschritt für Österreich und Vorbild für Deutschland?, Hamburg 2011, s. 33.

(65) Pfeiffer, s. 33; Koziol, FS Wilburg, s. 177; Schilcher, B./Posch, W.: Civil Liabil-ity for Pure Economic Loss: An Austrian Perspective, Civil LiabilLiabil-ity for Pure Economic Loss (edited by Efstathios K. Banakas), Proceedings of the Annual International Colloquium of the United Kingdom National Committee of Comparative Law held in Norwich, September 1994, Bodmin 1996, s. 160.

(66) Koziol, FS Wilburg, s. 177. Karş. OGH SZ 31/46, 20.02.1958, 7 Ob 13/58 sayılı karar (www.ris.bka.gv.at, erişim tarihi: 15.10.2012). Söz konusu karara konu olay çevredekiler için çok tehlikeli baca gazı çıkaran bir manyezit fabrikasını işleten işletmecinin sorumluluğuna ilişkindir. OGH baca gazının “fabrika yönetimi tarafından kabul edilenin dışında, yıllar boyun-ca ormanlara ve çayırlara, ortalama kalitedeki tekstil ürünlerine ya da boyun-canlılara zarar verdiğini, bunun modern yaşamda beklenen tehlikenin olağan ölçüsünün çok üstüne geçen biçimde baş-kalarının çıkarlarını sürekli olarak tehlikeye atma anlamına geldiğini” kabul etmiş ve bu karar emsal karar oluşturmuştur (Koziol, FS Wilburg, s. 183-184; Will, s. 84).

(67) Steininger, B. C.: Verschärfung der Verschuldenshaftung - Übergansbereiche zwischen Verschuldens- und Gefährdungshaftung, Wien 2007, s. 102-103.

(16)

b- Bütüncül Kıyas ya da Münferit Hükümlerin Kıyası

Hukuk düzeninde saptanan bir hukuk boşluğunun kapsamlı bir hukuk-sal ilkenin tipleştirilerek ortaya konulması suretiyle doldurulması halinde bü-tüncül kıyastan ya da hukuk kıyasından söz edilir68. Sözü edilen kapsamlı hukuksal ilke çeşitli yasa ve özel düzenlemelerden çıkarılır ve düzenlenmiş olguları olduğu kadar düzenlenmemiş olguları da kapsadığı kabul edilir69. Bü-tüncül kıyasa örnek olarak, telesiyej işletmesinde gerçekleşen bir kazada OGH “öngörülen özel tehlike sorumluluğunun kıyas yoluyla yaklaşık olarak aynı ölçüde tehlikeli tüm işletmelere uygulanması gerektiğine” karar vermiştir70. OGH söz konusu kararında ayrıca tehlikeli işletmenin yol açtığı zararlardan ötürü tehlike sorumluluğunu yardımcı kişilerin eyleminden bağımsız olarak savunmuştur71. Münferit kıyas ya da yasa kıyası ise bütüncül kıyasta olduğu gibi tümevarım ile bir hukuk ilkesine ulaşıp bunu yasayla düzenlenmemiş tüm tehlike olgularına tümdengelime başvurarak uygulamak yerine, tek bir kuralın düzenlediği olguya benzer bir olgu için salt o kuralın kıyasla uygulanmasını ifade eder72. Örneğin Alman Federal Mahkemesi kayak çekicinin yol açtığı zararın tazmini hakkında özel düzenleme bulunmaması nedeniyle somut olay-da RHG §1’in uygulanıp uygulanamayacağını değerlendirmiş ve bu düzenle-menin kıyas yoluyla uygulanmasını demiryolları işletmesiyle benzer olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir73. Burada münferit bir kıyas yapılıp yapılmayacağı tartışılmıştır. Münferit kıyasta bütüncül kıyasın aksine tümevarıma başvurul-maz, sadece somut olayda zarar meydana getiren tehlike olgusu için uygula-nabilecek bir hüküm varsa bu hüküm kıyasla uygulanır. Strickler, münferit kıyasın önünde bir engel bulunmadığını belirtmektedir, yeter ki kıyas edilecek

(68) Strickler, H.: Die Entwicklung der Gefährdungshaftung: auf dem Weg zur Gen-eralklausel?, Bern 1983, s. 107; Will, s. 95; Larenz, K./Canaris, C.-W.: Methodenlehre der Rechtswissenschaft, 3. Auflage, Berlin und Heidelberg 1995, s. 207.

(69) Strickler, s. 107.

(70) Koziol, FS Wilburg, s. 176’dan naklen SZ 22/110; Hehl, S.: Das Verhältnis von Verschuldens- und Gefährdungshaftung, Regensburg 1999, s. 220.

(71) Koziol, FS Wilburg, s. 176. (72) Bauer, s. 321-322.

(73) Bauer, s. 322. Avusturya’da ise telesiyejin demiryolları sorumluluk yasasındaki tren ile benzer olduğu sonucuna varılarak kıyas yapılması kabul edilmiştir, bkz. Koziol, FS Wilburg, s. 176.

(17)

düzenleme kesin, mutlak, tekil bir biçimde öngörülmüş olmasın74.

Tehlike sorumluluğunun özel yasalarla düzenlenme biçimi genel bir tehlike sorumluluğu ilkesinin plana aykırı düşen, yani istenmeyen bir ek-sikliği olarak değerlendirildiğinde bu hukuk boşluğu bütüncül kıyas yoluyla doldurulabilir ve genel bir tehlike sorumluluğu hukuk düzenine sokulabilir75. Bütüncül kıyas-münferit kıyas Will ve Koziol tarafından yasa kıyası-hukuk kıyası olarak ifade edilmektedir, yazarlara göre yasa kıyası tatmin edici olma-yan asgari bir çözüm niteliğindedir, tehlike sorumluluğu düşüncesini kapsamlı olarak gerçekleştirebilecek olan ve Avusturya içtihadına da uygun düşen kıyas hukuk kıyasıdır76. Çünkü dar kapsamlı bir kıyas sadece tehlike sorumluluğunu somut olayın gerektirmesi halinde uygulanabilmektedir, buna karşılık tehlike sorumluluğu tüm tehlikeli nesneler için geçerli olmazsa makul bir gerekçe ile açıklanamayacak bir eşitsizlik ortaya çıkar77. Bütüncül kıyasa aslında yasa koyucunun tasarrufunda olan bir konuda içtihat ve öğretinin yasa koyucunun yerine geçerek genel tehlike sorumluluğunu kabul etmesi anlamına geldiği iddiasıyla karşı çıkılabilir. Nitekim Canaris genel tehlike sorumluluğu düzen-lemesinin eksikliğini istenmeyen bir eksiklik olarak değil, hukuk politikasına ilişkin bir tutum olarak değerlendirmektedir ve bu nedenle ancak münferit kıyas yoluna başvurulabileceğini belirtmektedir78. Strickler de genel kural ek-sikliğinin yasa koyucunun bilinçli bir kararına dayandığını ve hukuk boşluğu olarak yorumlanamayacağını belirterek Koziol’e karşı çıkmaktadır79.

3. Tehlike Sorumluluğunu Genel Kural Yoluyla Düzenleme

Tehlike sorumluluğunun genel kural yoluyla düzenlenmesi, bu konuda, kanundaki yeri ne olursa olsun, türü bakımından genel nitelik taşıyan bir kural

(74) Strickler, s. 112-113.

(75) Strickler, s. 108; Kramer, E.: Juristische Methodenlehre, Bern 1998, s. 150;

Akünal, s. 69-70. Ayrıca bkz. Larenz/Canaris, Methodenlehre, s. 208.

(76) Will, s. 95-96; Koziol, FS Wilburg, s. 184-185; Kramer, s. 150; Strickler, s. 108. Genel tatmin edici büyük kapsamlı bir çözüme karşı duyulan kaygılar ilk olarak münferit hukuksal sonuçların belirlenmesinde ortaya çıkar. Koziol, FS Wilburg, s. 184 vd.; Strickler, s. 109-112.

(77) Koziol, FS Wilburg, s. 184.

(78) Canaris, C.-W.: Die Feststellung von Lücken im Gesetz, Berlin 1964, s. 80;

Strickler, s. 108-109.

(18)

aracılığıyla düzenleme öngörülmesidir80. Tehlike sorumluluğunun genel kural yoluyla düzenlenip düzenlenmemesi hususundaki tartışmalar, genel kuralın avantajları ve dezavantajları noktasında yoğunlaşmaktadır.

A- Genel Kural Lehinde Görüşler

Genel tehlike sorumluluğu lehinde ileri sürülen argümanlardan birisi, eşit risklere eşit muamele yapılabilmesidir. Bu görüşe göre genel tehlike sorum-luluğu sayesinde mahkemeler makul bir nedeni olmayan eşitsizlikleri giderip boşlukları doldurabilecek konuma kavuşturulabilir81. Böylelikle Anayasa’nın emrettiği yasa önünde eşitlik sorumluluk hukuku alanında gerçekleştirilebi-lir82, çünkü genel kural bulunmadığında bazı tehlike olguları için düzenleme varken bunlara benzer tehlike olguları için düzenleme bulunmadığında zarar görenler arasında haksız biçimde eşitsizlik doğmaktadır83. Kötz’ün ifadesiyle genel ve soyut norm sayesinde aynı teknik risklere yasamanın farklı muamele etmesinin önüne geçilir ve böylece birtakım adaletsiz sonuçlar önlenir84.

Genel tehlike sorumluluğu lehine ileri sürülen bir diğer argüman, teh-like sorumluluğunda salt özel düzenlemeler öngörmenin yasamada keyfiliğe yol açmasıdır85. Bir tehlike olgusu için yasa çıkarılırken ona benzeyen diğer

(80) Bkz. Edis, S.: Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, 4. Bası, Ankara 1989, s. 248.

(81) Strickler, s. 123. Krş. Gassmann-Burdin, R.: Energiehaftung – Ein Beitrag zur Theorie der Gefährdungshaftung, Zürich 1988, s. 21; Pfeiffer, s. 38-39. Aynı yönde bkz. Hehl, s. 214-215.

(82) Strickler, s. 123; Will, s. 265; Oftinger, K./Stark, E.: Schweizerisches Haft-pflichtrecht Besonderer Teil, Band II/2, 4. Auflage, Zürich 1989, s. 15.

(83) Stark, E. W.: Probleme der Vereinheitlichung des Haftpflichtrechts, ZSR 1967, Band 86, II. Halbband, s. 157; Tiftik, M.: Türk Hukukunda Tehlike Sorumluluklarının Genel Kural İle Düzenlenmesi Sorunu, 2. Baskı, Ankara 2005, s. 68. Larenz/Canaris, genel norma ve kıyasa karşı çıksa da salt özel düzenlemelere başvurmanın sonucunda eşitsizlikler meydana geldiğini kabul etmektedir (Schuldrecht, s. 602).

(84) Kötz, H.: Gefährdungshaftung – Empfiehlt sich eine Vereinheitlichung und Zu-sammenfassung der gesetzlichen Vorschriften über die Gefährdungshaftung im BGB und er-scheint es erforderlich, das Recht der Gefährdungshaftung weiterzuentwickeln?, Gutachten und Vorschläge zur Überarbeitung des Schuldrechts, Band II (herausgegeben vom Bundesminister der Justiz), Köln 1981, s. 1790. Aynı yönde bkz. Erdem, s. 217-218.

(19)

bir olgu için neden yasa çıkarılmadığı açıklanamamaktadır86. Yasa koyucu ge-nellikle kamuoyunda artık rahatsızlık uyandıran tehlike olguları için düzenle-me öngördüzenle-mekle yetindüzenle-mektedir87. Sorun, yasa koyucunun yargıçtan daha yavaş karar vermesi yanında günlük politik koşulların çeşitli zorlamaları nedeniyle daha da çetrefilli hale gelmektedir88. Yasa koyucunun tutarsız, gerekçesiz se-çimleri ve çoğu kez anlaşılamayan biçimde birbirinden sapan düzenlemeleri keyfi sonuçların doğmasına yol açmaktadır89. Oysaki genel norm ile yasa ko-yucu sürekli yasa koyma yükünden kurtulmuş olur90.

Genel tehlike sorumluluğu lehine ileri sürülen bir başka argüman ise genel normun eksikliği sonucunda hakkında düzenleme bulunmayan olgular için kusur sorumluluğundan yararlanılarak tehlike sorumluluğunun sonuçla-rını doğuracak biçimde sorumluluk geliştirilmiş olmasıdır91. Genel tehlike sorumluluğunun öngörülmesi klasik haksız fiil hukukunda kusur ilkesinin yeniden ciddiye alınmasını sağlar, çünkü tehlike sorumluluğu kusur sorum-luluğuna yabancı nitelikteki işlevlerinden kusur sorumluluğunu kurtarır, bu işlevi tehlike sorumluluğu yerine getirir92. Böylece kusur sorumluluğu ile teh-like sorumluluğu birbirinden daha net biçimde ayırt edilebilir93. Diğer yandan tehlike sorumluluğu genel normu, özel tehlike sorumluluğu düzenlemelerinde ya da kusur ve olağan sebep sorumluluğu düzenlemelerinde yerini bulamayan tehlike olguları için toparlayıcı bir hüküm olur94. Böylece hakkında düzenle-me bulunmayan olgular teorik zorlamalarla başka düzenledüzenle-melerin kapsamına sokulmaz.

(86) Wilburg, s. 98; Steininger, s. 102; Tiftik, s. 67. (87) Wilburg, s. 98; Steininger, s. 102.

(88) Schlüchter, s. 316-317; Tiftik, s. 67-68.

(89) Will, s. 96; Steininger, s. 102; Schlüchter, s. 316; Tiftik, s. 67. Benzer biçimde bkz. Strickler, s. 122; Hehl, s. 125.

(90) Kötz, Gutachten, s. 1790; Wilburg, s. 98. (91) Hehl, s. 205.

(92) Strickler, s. 123; Kötz, Gutachten, s. 1790; Honsell, ZSR, s. 11-12; Oertel, s. 315. Kötz, genel normun kusurun ispatı konusundaki usul uyuşmazlıklarının azalacak olmasını da vurgulamaktadır (Gutachten, s. 1790).

(93) Strickler, s. 123; Oertel, s. 315. Esser, kusur ve tehlike ilkelerinin birbirine karışmasından söz ederek bu durumu eleştirmiştir (Esser, J.: Die Zweispurigkeit unseres Haft-pflichtrechts, JZ 1953, Nummer 5, s. 129). Aksi görüş için bkz. Steininger, s. 138.

(20)

Genel kural düzenlemesi lehine olarak, Alman ve İsviçre hukukunda, genel kuralın kazuistik yöntemin aksine esnek ve gelişmelere uyum sağlaya-bilen bir sorumluluk aracı oluşturacağı, yargıca belirli tipik koşulların varlığı halinde tehlike sorumluluğunu hakkında özel düzenleme bulunmayan durum-lar için uygulama olanağını sağladığı ifade edilmektedir95. Çünkü yasa koyu-cunun özel durumlar için tek tek yasa çıkararak düzenleme yapması durumun-da bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerisinde kalması kaçınılmazdır96.

B- Genel Kural Aleyhinde Görüşler

Öğretide tehlike sorumluluğu genel kuralının öngörülmesi halinde yar-gıca çok geniş bir yetki verilmiş olacağı, adeta hukuku biçimlendirmenin ge-nel silah ve aracının yargıca teslim edilmiş olacağı, bunun ucu açık bırakılmış bir yasama niteliğinde olduğu ifade edilmiştir97. Genel tehlike sorumluluğu-nun yasa koyucusorumluluğu-nun rolünün pratik olarak yargıçlara devredilmesi anlamına geldiği belirtilmektedir98. Bunun sonucunda yasa koyucunun pek çok konu-da gevşek konu-davranarak işi yargıya havale edebileceği dile getirilmektedir99. Kanımızca bu iddialar isabetsizdir, çünkü hukukumuzda zaten yargıca geniş bir yetki tanıyan pek çok genel kural bulunmaktadır, örneğin TMK madde 1, madde 2, madde 3, TBK madde 49 (kusur sorumluluğu), TBK madde 77 (sebepsiz zenginleşme) gibi100. Ogorek, bu genel kuralların erkler ayrılığının bir yansıması olduğunu, yargıcın bu soyut genel ilkeleri, kuralları somut olaya uygulamaya yetkisiyle donatıldığını ifade etmektedir101.

(95) Strickler, s. 122-123; Will, s. 265; Schlüchter, s. 316-317; Pfeiffer, s. 39; Oertel, s. 315.

(96) Tiftik, s. 68; Eren, Borçlar Hukuku, s. 668.

(97) Hedemann, J. W.: Die Flucht in die Generalklauseln – Eine Gefahr für Recht und Staat, Tübingen 1933, s. 57-58; Strickler, s. 115. Aynı yönde bkz. Will, s. 243-244.

(98) Strickler, s. 125. Aksi görüş hakkında bkz. Ogorek, R.: Das Wortlaut des Geset-zes – Auslegungsgrenze oder Freibrief?, Rechtsanwendung in Theorie und Praxis: Publikation über das Symposium zum 70. Geburtstag von Prof. Arthur Meier-Hayoz, Beiheft zur Zeitschrift für Schweizerisches Recht, Basel 1993, s. 21-22.

(99) Bkz. Strickler, s. 116.

(100) Bkz. Atamer, Y. M.: Revize Edilmiş Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’na İlişkin Değerlendirme ve Teklifler, Hukuki Perspektifler Dergisi 2006, S. 6, s. 24.

(21)

Genel tehlike sorumluluğunun hukuksal güvensizliğe yol açacağı kaygı-sının temelinde tehlikeye atma kavramının çok geniş ve kullanışsız görülmesi yatmaktadır102. Tehlike sorumluluğu genel kuralının esnekliğinin uygulamada istenmese de açıklanamayan farklılıklara, eşitsizliklere yol açabileceği ileri sürülmüştür103. Hukuksal güvenlik gerekçeleriyle genel kurala karşı çıkan Stark, her kazanın bir tehlikenin gerçekleşmesinin sonucu olduğunu, bura-daki sorunun tehlike sorumluluğunun genelleştirilmesinde hangi ölçüye baş-vurulması gerektiğinde yoğunlaştığını belirtmektedir104. Hukuksal güvenlik kaygısını ileri sürenlere göre genel tehlike sorumluluğu normunun belirsizliği karşısında potansiyel sorumlular kusur sorumluluğuna göre mi tehlike sorum-luluğuna göre mi sorumlu olacağını önceden kestiremez105. Lühn, herhangi bir olguda özel düzenleme bulunmadığında, tehlike sorumluluğunun sıklıkla yasal bir dayanak olmaksızın kusur sorumluluğu yardımıyla yargı aracılığıyla genişletildiğine ve yasa koyucunun sürekli yeni olgular için yeni düzenleme-ler öngörmedikçe yargının bu yola daha çok başvurması nedeniyle hukuksal güvenliğin zedelendiğini ileri sürmüştür106. Yazara göre sorumlunun zarar olaylarının sınırlı bir alanı için kısmen hukuksal güvensizliği kabullenmek zorunda olması adaletsiz görünmemektedir, ayrıca genel norm sayesinde hu-kuksal güvensizlik giderek azalır107.

Tehlike sorumluluğunda salt özel düzenlemelerle yetinmek yerine ge-nel bir normun öngörülmesinin birey ve işletmelerin girişim özgürlüğünü

(102) Larenz/Canaris, Schuldrecht, s. 601-602; Reischauer/Spielbüchler/Welser, s. 20; Yung, s. 140; Strickler, s. 124; Oertel, s. 315; Gassmann-Burdin, s. 16; Hehl, s. 216; Zöllner, W.: Gefährdunghaftung wohin?, Festschrift Heinz Krejci zum 60. Geburtstag, 2. Band (hrsg. Erwin Bernat/Elisabeth Böhler/Arthur Weilinger), Wien 2001, s. 1361-1362; Steininger, s. 138;

Edlbacher, O.: Gedanken zur Vereinheitlichung des Rechts der Haftung für Betriebsgefahren,

ZVR 1956, s. 5; Will, s. 248, 267 vd.

(103) Strickler, s. 125; Pfeiffer, s. 38; Havutçu, A.: Birinci Oturum Sözleşmenin Ku-rulması, Haksız Fiil, Sebepsiz Zenginleşme, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın Değerlendiril-mesi Sempozyumu, Legal Hukuk Dergisi, Ekim 2005, s. 3628.

(104) Stark, ZSR, s. 160; 168. Ayrıca bkz. Tiftik, s. 64.

(105) Caemmerer, Reform, s. 17-18; Oertel, s. 315; Tiftik, 64. Karş. Strickler, s. 125-127.

(106) Lühn, H.: Empfiehlt sich die Regelung der Gefährdungshaftung in einer Gene-ralklausel?, jur. Dissertation, Ludwig-Maximilians Universität zu München 1971, s. 107.

(22)

kısıtlayacağı ileri sürülmektedir108. Çünkü sorumluluk alanı genel normla birlikte daha da genişleyecektir109. Genel normun sorumluluğu katılaştırdığı ve sorumluluk alanını genişlettiği bir gerçektir110. Ancak hukuk düzeni zarar görenin çıkarlarını göz ardı edemez, her iki tarafın çıkarlarını da gözetmek zo-rundadır. Giriştiği faaliyetlerle, kullandığı nesnelerle kendine ekonomik yarar sağlayan kişiler, bunun bedeline kusurdan bağımsız bir sorumluluğa tabi kılı-narak katlanmalı ve böylece hızla endüstriyel hale gelen toplum içinde yoğun biçimde tehlikeye maruz kalan bireyler korunmalıdır.

Almanya’da tehlike sorumluluğu düzenlemelerinin birçoğunda sorum-luluk üst sınırı öngörüldüğünden potansiyel sorumlular sorumsorum-luluk riskini ön-görebilmektedir, sigortacılar da öngörülebilir riske göre makul sigorta primle-ri belirlemektedir. Lühn’e göre genel tehlike sorumluluğu normu öngörüldüğü takdirde faaliyetlerin ya da nesnelerin niteliklerinin birbirinden farklı olması ve çok farklı nitelik ve nicelikte zararlara yol açması bakımından önceden bir üst sınır öngörmek neredeyse olanaksız olduğundan potansiyel sorumlular sınırsız olarak zarardan sorumlu tutulur111. Bu da potansiyel sorumluların so-rumluluk sigortası yapması halinde ödemeleri gereken prim tutarını yükseltir ve sorumluların zarara ekonomik olarak katlanma gücünü düşürür112. Bu ar-gümanı değerlendirirken genel bir düzenlemenin pek çok işletme bakımından zorunlu sorumluluk sigortasını beraberinde getireceği göz önünde bulundu-rulmalıdır113. Hangi işletmeler için zorunlu sigortanın öngörülmesinin uygun olacağı işletme faaliyetinin taşıdığı tehlikeliliğin ölçüsüne göre yasa koyucu tarafından takdir edilmelidir114.

(108) Tiftik, s. 66. Aynı yönde bkz. Reischauer/Spielbüchler/Welser, s. 20. (109) Steininger, s. 138.

(110) Winiger, B.: Die Risiko-Haftung im Entwurf des türkischen Obligationengeset-zes, Rezeption und Autonomie: 80 Jahre türkisches ZGB - Journées turco-suisses 2006, (her-ausgegeben von Büren/Emmenegger/Koller), Bern 2007, s. 94.

(111) Tiftik, s. 65-66. Bkz. Lühn, s. 96.

(112) Lühn, s. 97-98; Tiftik, s. 65; Oertel, s. 315-316; Reischauer/Spielbüchler/Welser, s. 20.

(113) Bkz. Vorentwurf zu einem Bundesgesetz über die Revision und Vereinheitli-chung des Haftpflichtrechts, Kurzkommentar (hrsg. von Bundesamt für Justiz), s. 31. Aynı yön-de bkz. Havutçu, 2005, s. 3628.

(114) Bu açıdan Çevre Kanunu madde 13’e dayanarak Resmi Gazete’de yayımla-nan tüpgaz işletme faaliyeti için 20 Aralık 1991’de yürürlüğe giren Tüpgaz Zorunlu

(23)

So-Tehlikeli faaliyet yürütenlerin ağır bir sorumluluk altında ezilme riski karşısında sorumluluk için üst sınır getirme ve tamamlayıcı olarak devletin sorumlu olması ve böylece toplum için vazgeçilmez derecede gerekli oldu-ğundan izin verilen tehlikeli faaliyetlerin sonucuna toplumun kolektif olarak katlanması gerektiği ileri sürülmektedir115. Gerçekten de olası bir nükleer fe-laket karşısında sorumluluğun sigortalanabilir olması neredeyse imkânsız ol-duğu gibi116 böyle bir sorumluluğun tehlikeli faaliyeti yürüteni iflasa sürükle-mesi de söz konusu olabilir. Bu nedenle kanımızca da bir düzenleme yapılarak devletin tamamlayıcı olarak sorumlu olması kabul edilmelidir.

III. TÜRK HUKUKUNDA TEHLİKE SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

1. Özel Tehlike Sorumluluğu Hallerine İlişkin Düzenlemeler

1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu kabul edilme-den önce Türk hukukunda tehlike sorumluluğu, münferit yasalarda öngörül-müş özel hükümlerden oluşmaktaydı117. Diğer bir ifadeyle Türk hukukunda genel bir tehlike sorumluluğu normu bulunmamaktaydı. Bunun ardında ya-tan temel neden, kusurun temel ilke olarak kabul edilip kusursuz sorumluluk hallerinin ancak münferit yasalarla öngörülebilecek istisnai nitelikte düzenle-meler olarak ele alınmasıydı. Böylece istisnai hallerin dar yorumlanması ve genişletilememesi ilkesine dayanarak kusursuz sorumluluğa ilişkin düzenle-melerin başka olgular için kıyas yoluyla uygulanması kabul edilmemekteydi. Bu nedenle hakkında düzenlemelerin öngörüldüğü tehlike olgularına çok ben-zer olduğu halde hakkında düzenleme bulunmayan tehlikelerde, zarar görenin kusursuz sorumluluğa dayanamamasına ve dolayısıyla adaletsizliklere yol aç-mıştır. Diğer yandan birbirinden farklı zamanlarda çıkarılan tehlike

sorumlu-rumluluk Sigortası Genel Şartları ve tehlikeli maddeler için 11 Mayıs 2010’da yürürlüğe giren Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şart-ları örnek niteliğindedir. RG T. 20.12.1991, RG T. 11.03.2010, RG T. 09.05.2010, (www. resmigazete.gov.tr erişim tarihi: 10.12.2012; http://www.anadolusigorta.com.tr/Files/ pdf/site/Urunler/SR_503.pdf, erişim tarihi: 10.12.2012).

(115) von Caemmerer, E.: Cansız Şeylerin Verdiği Zararlardan Sorumluluk ve Atom Tehlikesi (çev. Server Tanilli), İÜHFM 1961, Cilt 27, Sayı 1-4, s. 465-466.

(116) Caemmerer, İÜHFM, s. 465.

(117) Eren, Borçlar Hukuku, s. 505. Borçlar Kanunu’nda öngörülmüş sorumluluk hal-lerinden hiçbiri tehlike sorumluluğu niteliğinde değildi (Erdem, s. 218).

(24)

luğu düzenlemeleri arasındaki nedeni bilinmeyen birtakım farklılıklar da bu alanda düzensizliğe, uyumsuzluğa yol açmıştır.

Kısaca Türk hukukundaki münferit tehlike sorumluluğu düzenlemele-rinden ve içtihadın geliştirdiği bir kusursuz sorumluluk olgusundan söz etmek yerinde olacaktır118. Türk hukukunda tehlikeli bir faaliyetin doğurduğu zarar-dan kusur koşuluna bakmaksızın ve kurtuluş kanıtı öngörmeksizin sorumluluk öngören ilk düzenleme günümüzde de yürürlükte bulunan 07.06.1939 tarihli 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun 62. maddesidir119. Bu düzenlemenin bir tehlike sorumluluğu olarak nitelendirilmesi askeri manevra-ların olağan düzeyi aşan tehlikeler doğurabilmesine dayanmaktadır120.

İkinci olarak 18.05.1953 tarihli 6085 sayılı eski Karayolları Trafik Kanunu’nun 50. maddesinde dikkat ve özen eksikliğine dayanan ve kurtuluş kanıtı öngörülen bir kusursuz sorumluluk öngörülmüştü121. Söz konusu dü-zenleme daha sonra 05.01.1961 tarihli 232 sayılı yasayla getirilen değişiklik sonucunda yorumlanması zorluk taşıyan bir düzenlemeye dönüştürüldü122. Daha sonra 13.10.1983 tarihli 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun gü-nümüzde de geçerliğini sürdüren 85-86. maddelerine göre işleten tehlike so-rumluluğuna tabi kılınmıştır123.

Üçüncü olarak günümüzde yürürlüğünü sürdüren 07.03.1954 tarihli 6326 sayılı Petrol Kanunu’nun 86. maddesinin ikinci fıkrası anılmalıdır. Pet-rol işlemlerinin büyük zararlara yol açabilecek nitelikte tehlikeli faaliyetler-den olması nefaaliyetler-deniyle bu sorumluluk tehlike sorumluluğu olarak kabul

edil-(118) Kanımızca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında üreticinin ayıplı ürün ya da hizmetten dolayı kusursuz sorumluluğu tehlike sorumluluğu olarak nitelendi-rilemez. Aynı yönde bkz. Kırca, Ürün, s. 120-124. Aksi görüş için bkz. Üçışık, s. 132.

(119) Bkz. Korkusuz, s. 180; Eren, Borçlar Hukuku, s. 667-668. Bu maddenin ilk fıkrasına göre, “Manevralar dolayısıyla vukua gelen zarar ve hasarlar Devlet tarafından tazmin olunur.”

(120) Tandoğan, Batider, s. 310; Eren, Borçlar Hukuku, s. 505. Aynı görüşte bkz.

Oftinger, K./Stark, E. W.: Schweizerisches Haftpflichtrecht Besonderer Teil, Band II/3 Übrige

Gefährdungshaftungen, 4. Auflage, Zürich 1991, s. 452 vd.

(121) Bu düzenlemeye göre sorumlu tutulan işleten, kurtuluş kanıtı oluşturan bir olayı ispat ederek sorumluluktan kurtulabiliyordu.

(122) Tandoğan, Batider, s. 297-309.

(25)

mektedir124.

19.10.1983 tarihli 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 134. maddesi ise hava taşıtının işletenini hava taşıtının üçüncü kişilere verdiği za-rardan ötürü kusursuz olarak sorumlu kılmaktadır. Hava ulaşımının tehlikeleri dikkate alındığında işletenin sorumluluğunun motorlu taşıtlardan dolayı so-rumluluğa benzer bir tehlike sorumluluğu olduğu kabul edilmektedir125.

Bunların yanında 09.08.1983 tarihli 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 28. maddesinde 03.03.1988 tarihli 3416 sayılı yasayla yapılan değişiklik sonu-cunda çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler neden oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur aranmaksızın ve kurtuluş ka-nıtı olanağı tanınmaksızın sorumlu kılınmıştır126. Bu değişiklik ile birlikte ya-bancı ülkelerdeki hukuksal düzenlemeler dikkate alınarak çevreyi kirletenler aleyhine tehlike sorumluluğu öngörüldüğü dikkat çekmektedir127.

9 Kasım 2007’de kabul edilen Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrası nükleer yakıt, radyoaktif madde veya radyoaktif atık taşınırken veya santralde bir kaza olması durumunda Paris Sözleşmesi ile diğer mevzuata gönderme yapmaktadır. Öyleyse Paris Sözleşmesi’nin düzenleme içermediği hususlarda Çevre Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen genel tehlike sorumlu-luğuna ilişkin yeni düzenleme uygulama bulacaktır.

Son olarak 18.03.2010 tarihli Biyogüvenlik Kanunu’nun 14. maddesin-de GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyette bulunanlar aleyhine hukuksal sorum-luluk öngörülmüştür. Bu sorumluluğun niteliği açıkça yasada belirtilmemiş

(124) Tandoğan, Batider, s. 312; Korkusuz, s. 179. (125) Eren, Borçlar Hukuku, s. 505.

(126) Sirmen, L.: Çevre Kanunu’na Göre Çevrenin Kirletilmesinden Doğan Sorumlu-luk, Ankara Barosu Dergisi 1990, S. 1, s. 24-25; Ertaş, Ş.: Die Haftung des Umweltverschmut-zers nach türkischem Umweltgesetz, Festschrift für Erwin Deutsch: Zum 70. Geburtstag (hrsg. von Hans Jürgen Ahrens u.a.), Köln 1999, s. 158, 165.

(127) Sirmen, 1990, s. 24-25; Korkusuz, s. 175. Ertaş, sorumluluğun özel bir çevre tehlikesine bağlanmadığı gerekçesiyle bunun tehlike sorumluluğu olmadığını ileri sürmektedir. (s. 158). Oysaki çevrenin kirletilmesi günümüz dünyasının koşullarında tehlikeli bir faaliyettir (Erişgin, Çevre Kirletenin Sorumluluğu, s. 33-34).

(26)

olsa da gerek yasada öngörülen sorumluluktan kurtuluş nedenleri128 gerek fa-aliyetin niteliği ve fafa-aliyetin zarara yol açma biçimi dikkate alındığında bu faaliyetin tehlikeli ve hatta TBK madde 71 anlamında önemli ölçüde tehlikeli bir faaliyet, sorumluluğun da tehlike sorumluluğu olduğu anlaşılmaktadır129. Sorumluluğa ilişkin yasada öngörülmeyen ayrıntılar bakımından TBK’de dü-zenlenen genel tehlike sorumluluğu hakkındaki hükümlerin uygulanacağı ka-bul edilmelidir130.

Özel yasalar dışında belirtmek gerekirse, iş kazalarından dolayı işçile-rin uğradıkları zarardan işverenin sorumluluğunun dayanağının ne olduğu ko-nusunda Türk hukukunda öğretide ve içtihatta farklı görüşler ileri sürülmüş-tür131. İşveren ile işçi arasında sözleşme dışı sorumluluk hukuku kapsamında tazminat isteminin dayanağının kusur mu yoksa kusursuz sorumluluk mu ol-duğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır132. Öğretide bir görüşe göre işverenin iş kazasından doğan hukuksal sorumluluğu hakkında özel hükümler bulunmadığından sorumluluk kusur sorumluluğu esasına dayanır133. Öğretide bir görüşe göre bu hususta bir kanun boşluğu vardır ve bu boşluk TMK madde 1 uyarınca yargıç tarafından risk esasına dayanan kusursuz sorumluluk ilke-si aracılığıyla doldurulur134. Yargıtay’ın önceki kararlarına göre de işçilerin

(128) Biyogüvenlik Kanunu madde 14/8: Zararın sel, dolu, heyelan, deprem gibi tabii afetlerden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde sorumluluk hükümleri uygulanmaz.

(129) Bkz. Başözen, A.: Genetiği Değiştirilmiş (GDO’lu) Ürünlerin Tüketilmesinden Kaynaklanan Zararlarda Nedenselliğin İspatına Yönelik İspat Sorunları, E-Akademi Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet Dergisi, Mart 2010, S. 97 (http://www.e-akademi. org/makaleler/abasozen-2.htm, erişim tarihi: 19.12.2012).

(130) Karş. Başözen, http://www.e-akademi.org/makaleler/abasozen-2.htm, erişim ta-rihi: 19.12.2012.

(131) Bu konudaki farklı görüşler için bkz. Oğuzman/Öz, s. 235-236, dipnot 268;

Ulu-san, 80 Jahre türkisches ZGB, s. 80-81; Süzek, S.: İş Hukuku, 9. Baskı, İstanbul 2013, s. 417

vd.; Korkusuz, s. 184 vd.

(132) Bkz. Oğuzman/Öz, s. 235-236; Tandoğan, Batider, s. 316.

(133) Süzek, s. 418-419; Tekinay, S. S.: İş Kazalarından ve Meslek Hastalıklarından Dolayı İşverenin Sorumluluğunun Sınırlanması Meselesi, İstanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1968, C. II, S. 3, s. 91.

(134) Eren, F.: Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Sorumluluğu, Ankara 1974, s. 86; Ulusan, İ.: Özellikle Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu, İstanbul 1990, s. 125.

(27)

iş kazalarında uğradığı zarardan dolayı işveren risk teorisi gereğince tehlike sorumluluğu ilkelerine göre sorumlu tutulmalıdır135. Ancak bu noktada işve-renin tehlike sorumluluğunun salt belirli düzeyde tehlikeli işletmeler için mi yoksa tüm işyerleri için mi söz konusu olduğu sorusu akla gelir136. Yargıtay’ın 10.05.2011 tarihli kararına göre işverenin sorumlu tutulabilmesi için zararın işletme faaliyetine özgü tehlikeden kaynaklanması gerekir137. Yargıtay 9. Hu-kuk Dairesi’nin 04.07.1985 tarihli kararının gerekçesinde bu hususa vurgu yapılmaktadır138. Yargıtay tehlikeli işletmelerin tümü için tehlike sorumluluğu düzenlemelerinin öngörülmediğini ya da genel bir tehlike sorumluluğu nor-mu bulunmadığını dikkate alarak sorumluluk hukukunda meydana gelen bu boşluğu doldurmak istemiştir. Yargıtay tüpgaz üreticisinin sorumluluğu

bakı-(135) Süzek, s. 420; Ulusan, 80 Jahre türkisches ZGB, s. 80; Ulusan, İşçiyi Gözetme Borcu, s. 114-119; Eren, İş Kazası, s. 87-89; Korkusuz, s. 187-188. Bkz. İBK, 27.03.1957, E. 1957/1, K. 1957/3, İstanbul Barosu Dergisi 1957, C. XXXI, S. 6, s. 154-158; HGK, 18.03.1987, E. 1986/9-722, K. 1987/203; 21. HD, 06.03.2003, E. 2003/1465, K. 2003/1721; 21. HD, 03.10.2002, E. 2002/7847, K. 2002/8012; 4. HD, 04.07.1985, E. 1985/4294, K. 1985/7382; HGK, 10.05.1978, E. 1977/10-807, K. 1978/374 (www.kazanci.com, erişim tarihi: 07.10.2012). Buna karşılık Hukuk Genel Kurulu’nun 03.02.2010, E. 2010/21-36, K. 2010/67 sayılı kararı aksi yöndedir: “Özel Daire bozma ilamında da değinildiği üzere oluşan kazadan sorumlu ola-bilmesi için işverenin kusurunun kanıtlanmış olması gerekir.” Söz konusu bozma kararının ge-rekçesinde şu ifadeler yer almaktadır: “İşyerinde meydana gelen iş kazaları nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğunun niteliği Yargıtay’ın önceki kararlarında da benimsediği görüşe göre, kusura dayanmaktadır. İsviçre ve Türk Hukuk Sistemi’nde özel bir düzenleme söz konusu ol-madıkça asıl olan kusur sorumluluğudur. İşverenin kusurlu eylemi ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı yoksa, işverenin sorumluluğundan söz edilemez.” (www.kazanci.com, erişim tarihi: 07.10.2012).

(136) Nitekim Eren, işverenin iş kazalarından ve meslek hastalıklarından doğan so-rumluluğunu ele aldığı eserinde her iş kazasının işverenin kusursuz soso-rumluluğunu haklı gös-termeyebileceğine, günlük hayatta veya zirai ya da ticari işletmelerden işverenin kusursuz dahi olsa sorumluluğunu haklı göstermeyen birçok durum olduğuna işaret etmektedir (İş Kazası, s. 87).

(137) 21. HD, 10.05.2011, E. 2010/11670, K. 2011/4482 (www.kazanci.com, erişim tarihi: 07.10.2012).

(138) 4. HD, 04.07.1985, E. 1985/4294, K. 1985/7382 (www.kazanci.com, erişim tari-hi: 07.10.2012): “… Kötü sonuçla işçinin tek başına bırakılması, insani ve toplumsal düşünceyi rahatsız edeceğinden, işçinin işinden yararlanan işverenin de hakkaniyet ölçüsünde ve zarara iştirakı sağlanmış olmaktadır. Ancak bu sorumluluk da tehlikenin işyeri ve işin niteliği ile ilgili olmasıyla sınırlıdır.”

(28)

mından da benzer bir yaklaşım sergilemiştir139. Ancak Yargıtay’ın bu karar-larının Türk hukukunda tehlike sorumluluğunda kıyasa izin vermeyen genel eğilime ters düştüğü belirtilmelidir140. Kanımızca kendi başına tipik bir teh-like oluşturmayan çalıştırma olgusu organizasyon sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmelidir141. Çünkü adam çalıştırmak tipik bir tehlike durumu oluş-turmamaktadır142. Organizasyon sorumluluğunda işletmenin faaliyetlerinden doğan zararın işletmede çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elve-rişli olmadığı karinesine dayandığı kabul edilir143. Bununla birlikte TBK 71

(139) 4. HD, 25.09.1997, E. 1997/4787, K. 1997/8679 (www.kazanci.com, erişim ta-rihi: 11.06.2014): “Dava hukuki nedeni itibariyle tüpgaz imalatçısının sorumluluğu esas alına-rak açılmıştır. Olağan sebep sorumluluğu hallerini düzenleyen BK.nun 55, 56, 58 ve MK.nun 320 ve 656. maddeleri sorumlu kişiye, sorumluluğun kaynaklandığı kişi veya şey üzerinde bir denetim ya da gözetim ödevi yüklemiştir. Sebep sorumluluğunun ikinci bir türü olan tehli-ke sorumluluğunda ise sorumluluk koşulları, sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır. İşletme veya faaliyet ya da nesneye özgün tipik tehlikenin gerçekleşmesiyle sorumluluk doğar. Hukuku-muzun kaynağını oluşturan ülkelerde demiryolu, gemi, posta, sivil hava aracı, motorlu araç, atom tesisi, elektrik, gaz, patlayıcı madde üreten, depolayan veya kullanan tesis ve işletmelerin işleticileriyle sahiplerinin bu tür sorumlulukları yasalarla belirlenmiştir. Ülkemizde ise yasal düzenleme, motorlu ve sivil hava araçlarını işletenlerle askeri manevra ve atışlar nedeni ile Devletin sorumluluğunda duralamış; ötesi için yasa koyucu gecikmede kalmıştır. Şu durum karşısında gecikme, MK.nun ilk maddesi uyarınca doldurulmalıdır. Somut olay, tüpgaz imalat-çısıyla ilgilidir. Tüpgazı muhafaza eden tüp, belirli süreçte miadını doldurduktan sonra tehlikeli duruma geçer. Belli bir depozito ile kullanıcıya bırakılan tüpün belirli zamanlarda kontrolü ve bakımındaki savsama da tehlike oluşturur. Mülkiyet imalatçıda olduğuna göre, BK.nun 58. maddesinden hareketle sorumluluğu özen eksikliğine bağlanmalıdır. Başkalarının tüpü doldur-ma ve piyasaya sürme olanağını bulabildikleri durum, özen borcunun yerine getirilmemesinin sonucudur. Öyleyse davalı imalatçı BK.nun 41 ve izleyen maddeleri uyarınca sorumlu tutulma-lıdır.”

(140) Oğuzman/Öz, s. 240; Süzek, s. 419.

(141) Aynı yönde bkz. Sungurbey, s. 162-163; Gürsoy, K. T.: İşverenin Sorumluluğu, AÜHFD 1974, C. XXXI, S. 1-4, s. 196; Süzek, s. 419. Karş. Oğuzman/Öz, s. 240-241.

(142) Sungurbey, s. 162.

(143) Türkmen, A.: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Organizasyon Sorum-luluğu (TBK m. 66/III), İÜHFM 2012, C. LXX, S. 2, s. 261. Organizasyon sorumSorum-luluğunun bir örneği olarak tapu sicilinin tutulmasından dolayı devletin sorumluluğunun da kusursuz sorum-luluk olduğu kabul edilmektedir. HGK, 19.04.2006, E. 2006/4-113 K. 2006/205 (www.kazanci. com, erişim tarihi: 12.06.2014): “Yanlar arasındaki dava, devletin tapu sicillerinin tutulmasın-dan doğan zararlartutulmasın-dan birinci derecede ve objektif sorumluluk esasına göre mesul bulunması ilkesini düzenleyen Eski Türk Kanunu Medenisinin 917 ve bu kuralı aynen benimseyen yeni

Referanslar

Benzer Belgeler

www.eglencelicalismalar.com Dikkat Geliştirme Soruları 30 Hazırlayan:

(katyon çapı 2.94 Å) gibi katyon çapı büyük bir baz kullanıldığında ise, verim % 70 olmuştur. Bu durum ‘template etki’ ile açıklanmaktadır. Bu kaliksarenler

Daha sonra, Güllü Agop’un çağdaşı olan Türk ve Ermeni asıllı önemli tiyatrocular hakkında bilgi veren And, sahne sanatçılarından Ahmet Necip Efendi’ye,

minor at the end of the experiment Metals Concentrations (mg/L) Growth rate Biomass inhibition rate

(a) T h e first frame of “Miss America”, (b) simulated second frame with global and local motion (without photomet- ric effects); (c) synthesized second frame using the