• Sonuç bulunamadı

İdrarda kanama şikayetiyle Özel Denizli Tekden. Denizli deki bu eksikliğin giderilmesi. diye konuştu. ww 12 DE

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İdrarda kanama şikayetiyle Özel Denizli Tekden. Denizli deki bu eksikliğin giderilmesi. diye konuştu. ww 12 DE"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CMYK KURULUŞ: 1952 29 KASIM 2021 PAZARTESİ FİYATI: 1 TL

Mehmet Ali Ünal

YAŞANMIŞ TARİHİ YOK SAYMAK

ww2’DE

Bülent Topuz

AHISKA TÜRKLERİNİN

DRAMI VE YAPILMASI GEREKENLER

ww5’TE

Mesanesinde tümör olduğu saptandı

İ

drarda kanama şikayetiyle Özel Denizli Tekden Hastanesi’ne başvuran Hasan Zeren’in mesane- sinde 5 santimetrelik balonlaşma

olduğu ortaya çıktı. Balonlaşma- nın içerisinde büyük bir tümörel oluşum olduğunu saplanan Zeren,

Üroloji uzmanı Op. Dr. Ali Gürağaç’ın yaptığı ba- şarılı ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. ww 3’TE

İdrarda kanama şikayetiyle geldi

D

enizli'de binlerce süt üreticisinin yararlanacağı süt analiz laboratu- varı kuran Denizli Büyükşehir Beledi- yesi, üreticileri büyük bir dertten kurtardı. Denizli Süt Üreticileri Birli- ği'nde hizmet vermeye başlayan labora- tuvar ile ek desteklemelerden

faydalanması kolaylaşan Denizlili süt üreticileri süt kalite analizlerini şehir dı- şında yaptırmaktan da kurtuldu.

D

enizli’deki bu eksikliğin gideril- mesi gerektiğini kaydeden De- nizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, “Üreticimizin yanında olup, insanlarımızın dertlerine der- man olmaya devam ediyoruz. Hem üreticimiz başka şehirlere gitmekten kurtulacak hem de analizlerini mem- leketlerinde yaptırarak daha fazla ka- zanacak” diye konuştu. ww12’DE

BİNLERCE SÜT ÜRETİCİSİ YARARLANACAK

BİNLERCE SÜT ÜRETİCİSİ YARARLANACAK

Osman Zolan Münir Altınbaş

D

enizli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DESİAD) ile Türkiye Ka- lite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi iş birli- ğinde ‘Odağımız Sürdü- rülebilirlik Zirvesi’

gerçekleştirildi. İş in-

sanları, Merkezefendi Kültür Merkezi Server- gazi Salonu’nda ve 4 oturumdan oluşan iklim ve çevrenin konuşul- duğu ‘Odağımız Sürdü- rülebilirlik Zirvesi’ni değerlendirdi. ww 6’DA

İş insanları Sürdürülebilirlik Zirvesi’ni değerlendirdi

İş insanları Sürdürülebilirlik Zirvesi’ni değerlendirdi

Oktay Mersin Okan Konyalıoğlu Selim Kasapoğlu Hakan Urhan

Yılmaz Bayraktar

Büyükşehir’den Buldan'a ziyaret D

enizli Büyükşehir Beledi-

yesi bütçesinin kabul edil- mesinin ardından Buldan'ı ziyaret eden Denizli Büyükşehir Belediye Meclisi Plan ve Bütçe

Komisyonu üyeleri, daire baş- kanları ile Denizli Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü he- yeti, ilçede stres attı. ww12’DE

H

onaz İlçe-si’nde, 72 ya- şındaki Veysi Özbey'in cami avlu- sunda silahlı saldırı sonucu öldürülme- sine ilişkin gözal- tına alınan 9 şüpheliden 7'si tu- tuklandı. ww9’DA

D

oğuştan bedensel en- gelli olan Mehmet Cenşen, 5 yıl önce tanıştığı ve Ayşe Şimşek ile önlerine çıkan tüm engelleri aşarak dünya evine girdi. Önlerine birçok engel çıkmasına rağ- men evlendiklerini belirten Mehmet Cenşen, “Biraz sı- kıntılı oldu ama sonu mutlu oldu” dedi. Ayşe Şimşek ise

“Yıllar önce tanışmıştık.

Sonra buralara kadar geldik.

Önümüze çok engel çıktı ama işte biz vazgeçmedik.

Çok heyecanlı ve mutlu- yum” diye konuştu. ww6’DA

Aşk engel tanımadı Aşk engel tanımadı Aşk engel tanımadı Aşk engel tanımadı

Cami avlusundaki

cinayete 7 tutuklama Başkan Avni Örki Pamukkale

Belediyespor ailesini ağırladı

P

amukkale Belediye Başkanı Avni Örki, Onursal Başkanı olduğu Pamukkale Belediyespor’un sporcularıyla bir araya geldi. Başkan Örki “Önemli olan kupalar almak değil, spor hakkında farkındalık ya- ratabilmek. Sporcularımız başarılarıyla

bizleri gururlandırıyor” dedi. ww 14’TE Avni Örki

Aşk engel tanımadı

(2)

29 KASIM 2021 PAZARTESİ

ÜNCEL

Cumhurbaşkanı sık sık halkı faiz- lere ezdirmeyeceğiz diyor. Yükselen kurlardan ve yükselen fiyatlardan söz etmiyor. Kurların yükselmesinin yol açtığı enflasyon halkı ezmiyor mu?

Ne dersiniz?

17. yüzyıl Osmanlı İm- paratorluğu’nda taassubun arttığı dönemdir. Müspet bilimin alanının daralması dini neredeyse bir hurafe- ler yığını haline getirmiştir.

Dinde öze dönmeyi savu- nan Kadızadeliler Selefi- yeci bir ekoldür.

İmparatorluk camilerinde vaazlar vererek toplumu ve sarayı etkilemektedirler.

Tasavvuf erbabını hedef alarak tekke ve zaviyeleri yıkmayı, mensuplarını kat- letmeyi düşünmektedirler.

1656’da düşüncelerini fiile geçirmek üzereyken Köp- rülü Mehmed Paşa müda-

hale eder ve Kadızadelileri Kıbrıs’a sürgün ederek sosyal bir buhranın önüne geçer.

Fakat Köprülü Mehmed Paşa Ka- dızadelileri sürgün etmiş ama Kadı- zadeli zihniyetini payitahttan uzaklaştıramamıştır. Oğlu Fazıl Ahmed Paşa Erzurum Beylerbeyi iken tanıdığı Vanî Mehmed Efendi’yi İstanbul’a getirip padişah ve şehzade hocası yapacaktır. 1703’te Edirne va- kasında öldürülen şeyhülislam Fey- zullah Efendi Vanî Mehmed Efendi’nin damadıdır. Her ikisi de Kadızadeli zihniyetindedir. Kadıza- delilerin temel vasfı Hz. Peygamber çağından sonra zuhur eden her şeye bid’at diyerek karşı çıkmalarıdır.

Tahta kaşıkların yasaklanmasını, sela- tin camilerin minarelerinin yıkılma- sını filan istemektedirler. Çünkü her ikisi de Hz. Peygamberden sonra or- taya çıkmıştır.

1689’da sadrazamlık makamına gelen Köprülü Fazıl Mustafa Paşa da Kadızadeli zihniyetinin tesirindedir.

Sadrazam olunca narhla ilgilenmez.

Sıkı bir medrese eğitimi almış olan paşa “ahvâl-i narh kitapta yoktur, alış- veriş iki tarafın rızası ile olmalıdır”

diyerek İstanbul’da narhı kaldırmışsa da İstanbul halkının fakir tabakası aç ve sefil meydanları doldurmağa başla-

yınca İstanbul’un iaşesinin başka türlü mümkün olmadığı anlaşılmış ve narh politikasına geri dönülmüştür.

Gerçi İslâm ulemasının bir kısmı narh politikasını İslâm’a uygun olma- dığı görüşündedir. Onlara göre

“ahvâl-i narh kitapta yok- tur”, bu yüzden alışveriş iki tarafın rızası ile olmalı- dır. Bu konuda Hz. Pey- gamber’in “Narh koymayınız, zira narh koyan kullarına darlık ve bolluk veren, onları rızık- landıran Cenab-ı hak’tır”

meâlindeki hadisi ve diğer bazı dinî deliller öne sürü- lür. Keza Hanefi mezhebi- nin kurucusu Ebu-Hanife de devletin narh koyması ve fiyatların teşekkülüne karışmasını caiz görme- miştir. Ancak talebeleri İmam Ebu Yusuf ve Mu- hammed hocaları gibi dü- şünmemiş devletin narh koymasını kabul etmişlerdir.

Zaruretler kanun yapar diye bir hüküm vardır. Yaşanmış tarih bazı hususların gerçeklerden ve zaruret- lerden kaynaklandığını ortaya koyar.

Osmanlılar devletin başından beri narh politikası uygulamaktadırlar.

Zira üretimin düşük olduğu sanayi öncesi çağda devlet halkın refahı ve ihtiyaçlarının karşılanması için üre- timden tüketime ekonomiyi denetle- meye mecburdur. Ulaşım ve nakliyat zor ve pahalıdır. Kaynaklar da kıt olunca başka çare kalmamaktadır.

Günümüzde sanayileşmenin veHHH bilimsel gelişmelerin sonucu olarak tarım ve gıda maddelerinin üreti- minde büyük artışlar meydana gel- miştir. Rekabet ve çatışmayı esas alan kapitalizm bu şartların ürünü yani sa- nayi çağının modelidir.

Hz. Peygamberin ve bazı İslam fı- kıhçılarının narh kabul etmeyen gö- rüşleri sanayi sonrası üretimin bol olduğu günümüz şartları için geçerli olabilir. Ancak bu modelde bile devle- tin ekonomideki rolünün tamamen ortadan kalkması değil, en aza inmesi söz konusudur.

Köprülü Fazıl Mustafa Paşa med- resede edindiği teorik bilginin tesi-

riyle yaşanmış tarihi yok saymıştır.

Halbuki Osmanlı zihniyeti normalde yaşanmış tarihi yok saymaz. Tam ter- sine “olıgelen riayet”, “kadimül-ey- yamdan berü” gibi klişelerle yüzyıllardır işlerliğini sürdüren tec- rübe olunmuş modelin devamından yana tavır koyar. Hatta sistemin “te- gayyürüne” (değişmesine) değişme- nin kötüye doğru olabileceği

endişesiyle karşı çıkar. Mustafa Paşa’nın düşünce yapısında Kadıza- delilerin yarattığı selefiyeci fikir akı- mının etkisi olduğu anlaşılmaktadır.

1669 yılında Kandiye fetholu- nunca devlet "âdet-i kadîm üzere"

tahrir yaptırdı. Kandiye’nin tahririni yapan tahrir emini Kadızâdeli zihni- yetinde biriydi. Devletin o güne kadar aldığı resm-i çift, resm-i bennâk, resm-i mücerred ve ispenç gibi örfî vergileri "bid'at" sayarak kanunnâ- meye koymadı ve kendi anlayışına göre, şer'î bir kanunnâme yaptı. Oysa 16. yüzyılın Ebussuud ve İbn Kemal gibi önde gelen hukukçular adı geçen vergilere itiraz etmemişler, hattâ örfî uygulamaları şer'î bir temele oturt- maya çalışmışlardı. Kısacası pragma- tik ve rasyonel davranmışlardı.

Halbuki 17. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde Osmanlı hukukçusu devletin o zamana kadar yaptığı uygu- lamayı bid'at sayarak kaldırma yoluna gidiyordu.

Daha önceki bir yazımda vurgula- dığım gibi (https://www.denizligaze- tesi.com/islam-ekonomisi-mumkun- mu-makale,79086.html) diğer semavi dinler gibi İslamiyet de bir siyaset ve ekonomi teorisi öngörmez. Devletin şekli, rejimin yapısıyla ilgili kesin bir kanuniyet ortaya koymaz. Kur’an ada- letli olmayı, makul olmayı ve itidalli olmayı tavsiye eder. Daha çok ahlakî planda öğütler verir. Bazı şeylerin (haramların) yapılmamasını emreder.

Hüsnü zanda bulunmamızı, öfkemizi yenmemizi, bağışlayıcı olmamızı, çev- remizi düşünmemizi (digergamlık) ister. Bu dünyanın fani olduğunu, öl- dükten sonra tekrar dirileceğimizi ve bu dünyada iyi şeyler yaparsak bunun mükâfatını görüp cennete, kötü şey- ler yaparsak mücazatını görüp cehen- neme gideceğimizi bildirir.

İslam devleti, İslam ekonomisi gibi kavramlar insanların nasları yo-

rumlayarak ortaya attıkları prensip- lerdir ve tamamen beşerî iddialardır.

Kur’an ve hadisler İslam Devleti, İslam Ekonomisi diye hatları kesin olarak belirlenmiş modeller ortaya koymaz. Evet Kur’an faizi haram say- mış, yasaklamıştır. Hz. Peygamberin de faiz aleyhinde sert sözleri vardır.

Fakat İslam tarihine baktığımız zaman faiz birçok devlette tatbik edil- miştir. Selçukluların ve Osmanlıların resmen faiz hadleri koyarak ve mua- mele-i şer’iyye diyerek faiz uygula- dıklarını ve Ebussud Efendi başta olmak üzere pek çok Osmanlı şeyhü- lislamının faiz lehinde fetvalar verdi- ğini biliyoruz. Osmanlı devrinde çok faal olan para vakıflarını ayakta tutan faizlerdi. Para vakıfları genellikle % 15 faizle ödünç para veriyordu.

1539 yılında şeyhülislam olan Çi- vizade Muhyiddin Mehmed Efendi para vakıflarına ve muamele-i şer’iy- yeyi yasakladı. Bu yasak birçok vakfı ve ekonomiyi olumsuz yönde etkiledi.

Nitekim bazı konularda çok sert bir tutum takındığını ve alışılagelenin dı- şında fetvalar verdiği için 1543’te gö- revden azledildi. Faiz meselesini 1545’te şeyhülislam olan Ebussuud Efendi çözüme kavuşturacak vakıfları ve ekonomiyi rahatlatacaktır.

Günümüzde cumhurbaşkanınınHHH uygulamak istediği faizleri düşürmeyi gaye edinen ekonomi politikasının ar- kasında Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalar Üyesi ve İstanbul Üniver- sitesi İlahiyat Fakültesi İslam İktisadı ve Finansı Öğretim Üyesi Prof. Dr.

Servet Bayındır’ın olduğu anlaşıl- maktadır.

(https://ekonomi.haber7.com/gun- cel/haber/3165747-islam-iktisat-uz- mani-prof-dr-servet-bayindir-faizsiz- bir-sistem-mumkun). Bayındır, şu an yaşadığımız ekonomik krizin başlıca sebebinin pandemi olduğu görüşün- dedir. Ona göre “Pandemi ortaya çı- kınca bütün insanlık bir şok ile karşılaştı. Öncelikle bir karantina uy- gulaması başladı. Bu uygulama haya- tın bütün yönlerini etkilemek ile birlikte öncelikle ekonomik alanı et- kiledi. Fabrikalar çalışmalarını dur- durdu. Lojistik sistemi çöktü.

Bununla birlikte üretim durdu. İn- sanların hareket alanı daralınca çok

spesifik alanlar dışında tüketim de durma noktasına geldi.”

Bu konuda bir problem yok.

Bütün ekonomistler aynı kanaatteler.

Ancak faiz ve enflasyon konusunda Servet Bayındır farklı düşünüyor.

“Faizsiz Bankacılık İşlemlerinin İslâm Fıkhı’ndaki Yeri” konulu dok- tora tezi (2004) hazırlayan Servet Ba- yındır, cumhurbaşkanını faiz sebeptir enflasyon sonuçtur görüşünü destek- liyor ve şöyle diyor: “Önce çalışalım, üretelim sonra faizden kurutuluruz olmaz. Çünkü faiz bir virüs gibidir.

Sizin sadece bünyenizi sağlam tut- manız yetmez bu virüsten de korun- manız gerekir. Çünkü bu öyle bir virüstür ki bünyeye girdi mi bünye ne kadar sağlam olursa olsun çok ciddi zararlar verir”. İşte işin püf noktası burada; Bayındır’a göre önce faizler- den kurtulacağız sonra çalışıp ürete- ceğiz.

Öyle anlaşılıyor ki cumhurbaşkanı ekonomiden sorumlu bakanlara kulak asmıyor. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kurulu üyeleri olan danışmanlarını dinliyor. Ekonominin içinde olan ba- kanların hükmünün olmaması cum- hurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurumsallaşmayı ortadan kaldırdığı görüşümüzü teyit ediyor.

Öte yandan cumhurbaşkanı sık sık halkı faizlere ezdirmeyeceğiz diyor.

Yükselen kurlardan ve yükselen fiyat- lardan söz etmiyor. Kurların yüksel- mesinin yol açtığı enflasyon halkı ezmiyor mu? Ne dersiniz?

Bence günümüzde ekonomide ya- şanan sıkıntıların ve çalkantıların temel sebebi piyasa gerçeklerinden uzak olan siyasi anlayıştır. Cumhur- başkanı İslam İktisadı diye bir ekono- mik modelin olduğuna inanmaktadır.

Haliyle bu hayali ekonomik modelde faizlerin sıfırdır. Bu yüzden 2018’den beri Merkez Bankasına müdahale et- mekte, enflasyonun sebebi olarak fa- izleri görmektedir. Faizlerin

enflasyonun yükselmesine yol açtığını savunan ciddi hiçbir iktisatçı yoktur.

Ama cumhurbaşkanı bildiğinden şaş- mamakta, görüşünü değiştirmeyece- ğini sık sık ifade etmektedir.

Dolayısıyla para ve faiz konusundaki her konuşması sonunda paradoksal olarak enflasyon ve faizler yükselmek- tedir.

YAŞANMIŞ TARİHİ YOK SAYMAK

MEHMET ALİ ÜNAL

Prof. Dr.

M

illi Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bu ay ba- şında, ikinci döneme kadar 5 bin yeni ana sınıfını yetiştireceklerini açıkladıklarını hatırlata- rak, çalışmaların hızla sonuç verdiğini ve bir ay bitmeden 3 bin 971 yeni ana sınıfını açtıklarını belirtti. Bakan Özer, yaptığı yazılı açıklamada, 2022 sonuna kadar 5 yaş grubunda okul öncesi okullaşma oranını yüzde 100'e çıkartmayı hedef- lediklerini vurguladı. Eğitimde fırsat eşitliğini ar- tırmak için okul öncesi eğitime erişimi

yaygınlaştırmak istediklerine dikkat çeken Bakan Özer, “Bu kapsamda 2022 sonuna kadar 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfı yapacağız.

Gerekli planlamalarımızı yaptık. Projeyi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himaye ve des- tekleriyle başlattık ve yürütüyoruz. İlk adım ola- rak İstanbul'a her biri 12 derslikli 100 yeni

anaokulu yapımını başlattık. İstanbul'a 2022 so- nuna kadar 1000 yeni anaokulu yapacağız” bilgi- sini paylaştı.

Yeni hedef 10 bin ana sınıfı

bu ay ana sınıfları ile ilgili ilk adımı attıklarını belirten Bakan Özer, şunları kaydetti: “40 bin yeni ana sınıfı hedefi kapsamında, 5 bin ana sınıfını ikinci döneme, yani Şubat 2022'ye yetiştireceği- mizi açıklamıştık. Çalışmalarımız hızla sonuç verdi ve bir ay bitmeden 3 bin 971 yeni ana sınıfını açtık. Yeni açtığımız bu ana sınıflarında 74 bin ço- cuğumuz eğitim almaya başladı. Böylece 5 yaş grubunda yaklaşık yüzde 78 olan okullaşma oranı, yaklaşık yüzde 83'e çıkmış oldu. Yeni planlama- mıza göre şubata kadar 5 bin yeni ana sınıfı he- defimizi önemli oranda aşacağız. Bu nedenle

hedefimizi güncelliyoruz, yeni hedef olarak şubat ayına 10 bin yeni ana sınıfını hazır hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaştığımızda 5 yaş grubunda okullaşma oranı, yaklaşık yüzde 93'e çıkmış olacak. Süreci başarıyla yürü- ten tüm çalışma arkadaşlarıma, Temel Eğitim Genel Müdürlü- ğümüze ve 81 il yöne-

ticilerimize teşekkür ediyo- rum.” (AA)

“Asgari ücret enflasyon oranı üzerinde artırılmalı”

T

ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, asgari ücretin en- flasyon oranı üzerinde artırılması, işletmelerin ise sürdürülebilirliğinin zarar görmemesi için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sosyal medya hesabından 2022 asgari ücret zammı görüşmelerine ilişkin yaptığı paylaşımda,

“Emek, alın teriyle çalışanlar desteklenmeli.

Asgari ücret enflasyon oranı üzerinde artmalı.

Asgari ücrette vergi kaldırılmalı. Gelir Vergisi dilimleri yükseltilmeli. Asgari ücret desteği artırılmalı. İşletmelerin sürdürülebilirliği de zarar görmemeli, maliyetler düşürülmeli” ifa- delerine yer verdi. (İHA)

Pamukkale İlçesi’ne bağlı Bağbaşı Ma- hallesi Hüseyin Çelik Caddesi’ndeki 2 katlı evin giriş katında oturan Seher T.’ye ait evin mutfak kısmında henüz belirlene- meyen bir nedenle yangın çıktı. Çevrede- kilerin ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye ve 112 Acil Servis ekipleri sevk edildi. Ev sahibi kadın, görevliler tarafın- dan dışarıya çıkartıldı. Söndürülen yangın, hasara neden oldu. (AA)

“3 BiN 971 YENi ANA SINIFINI AÇTIK”

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Yeni açtığımız bu ana sınıflarında 74 bin çocuğumuz eğitim almaya baş- ladı. Böylece 5 yaş grubunda yaklaşık yüzde 78 olan okullaşma oranı, yaklaşık yüzde 83'e çıkmış oldu" dedi.

Rifat Hisarcıklıoğlu

Mahmut Özer

Evde çıkan yangın hasara neden oldu Evde çıkan yangın hasara neden oldu

Evde çıkan yangın

hasara neden oldu

Evde çıkan yangın

hasara neden oldu

Evde çıkan yangın

hasara neden oldu

(3)

ÜNCEL

29 KASIM 2021 PAZARTESİ NAMAZ VAKİTLERİ

İMSAK ...06:25 GÜNEŞ ...07:51 ÖĞLE ...12:59

İKİNDİ...15:32 AKŞAM ...17:52 YATSI ...19:13

HAVA DURUMU GÜNÜN SÖZÜ

BUGÜN GÜNDÜZ 21 GECE 14

GÜNDÜZ 15 GECE 12

GÜNDÜZ 9 GECE 5

GÜNDÜZ 13 GECE 2

Az yalan söylenmez;

yalan söyleyen her yalanı söyler!

Victor Hugo

SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE

CMYK

D

enizli’de yaşayan Hasan Zeren, uzun süredir devam eden idrarda kanama şikayetinden dolayı Özel De- nizli Tekden Hastanesi’ne başvurdu.

Üroloji doktorlarından Op. Dr. Ali Gürağaç tarafından gerekli muayene- leri yapılan Zeren’in mesanesinin içe- risinde bulunan 5 santimetrelik balonlaşmada tümör olduğu saptandı.

Tümörden kaynaklı sağ böbreğinde şişme olan hasta, Dr. Gürağaç tarafın- dan kapalı ameliyata alındı. Mesanenin içerisinde bulunan tümör tamamen temizlenerek başarılı bir ameliyat ge- çiren hasta, kısa sürede sağlığına kavu- şarak rahatsızlığından kurtuldu.

Tümöre tamamen müdahale edildi- ğini belirten Op. Dr. Ali Gürağaç,

“Hasan amca uzun süre devam eden idrarda ağrısız kanama şikayeti ile bize başvurduğunda mesanesinde yaklaşık 5 santimlik tümöral oluşumla beraber, mesanesinin boşalmasında bozukluğa bağlı fıtıklaşma yani balonlaşma oldu- ğunu tespit ettik. 5 santim balonlaşma dokusunun içerisinde de büyük bir tü- möral oluşum olduğunu sapladık. Bu üroloji açısından zor bir vaka. Sağ böb- reğinden mesanesine gelen idrar ka- nalı da bu tümörel oluşum tarafından tıkandığı için sağ böbreğinde de ileri derecede şişme ve enfeksiyon tablosu söz konusuydu. Enfeksiyona hemen müdahale edip amcamızı yatırdık.

Daha sonra ameliyata alarak mesane- sinin içindeki 5 santimlik tümörü ka- zıdık. Sonrasında mesane divertikülü içerisindeki fıtıklaşmada büyük tümö- ral oluşumu da rezeke ettik” dedi.

“Kendisi gayet iyi”

Hastanın 24 saat geçmeden duru- munun normale döndüğü belirten Dr.

Gürağaç, “Üroloji açısından gerçekten zorlu bir vaka. Çünkü bu balonlaşma yani fıtıklaşma içerisindeki dokuyu bir balon gibi düşünün genişledikçe in- celdiği için oradaki tümöral dokuyu çı- karmak gerçekten üroloji açısından

ekstrem bir durum. Bu tür vakaların genellikle açık cerrahi ile çıkarılması söz konusudur. Fakat Hasan amcanın burada idrar ve mesanesine gelen idrar kanalında, çok yakın bir lokali- zasyondan geçtiği için kapalı olarak ameliyat yapmaya karar verdik. Mesa- nesinin içerisindeki tümörleri tama- men temizledik. Ameliyatın üzerinden daha 24 saat geçmemesine rağmen kendisini gayet iyi hissediyor. İdrarda kanama şikayetleri tamamen geriledi.

Sağ böbreğindeki ağrı şikayeti ortadan kalktı. Şimdi Hasan amcanın patoloji

sonucunu bekleyeceğiz. Patoloji sonu- cuna göre mesane tümörünün evrele- mesi yapılacak. Bu evreleme sonucuna göre mesane içerisine kemoterapi ya da immünoterapi seçenekleri söz ko- nusu olabileceği gibi ek cerrahi giri- şimlerde söz konusu olabilir. Şu an için bekleme aşamasındayız. Şu an du- rumu gayet iyi. Hep beraber patoloji sonucuyla kalan süreci beraber yönet- meyi düşünüyoruz” ifadelerini kul- landı.

“Hastanedekiler her 10 dakikada bir durumumu soruyordu”

Yapılan başarılı ameliyattan dolayı teşekkür eden Hasan Zeren, “İlk başta çok korkmuştum. Ameliyat olduktan sonra gayet iyiyim. İnşallah patoloji so- nuçları iyi gelir. Bir kaç damla idrardan

sonra kan damlası geliyordu. Bir iki gün devam etti. Ondan sonra kesildi. 1 hafta sonra yine başladı. Hiçbir rahat- sızlığım yoktu. Böyle bir hastalık ola- cağını tahmin etmiyordum. Sağlam gayet iyiydim. Bir ağrım ve acım yoktu.

Sonra bu duruma geldik. Ali Hoca beni ameliyat etti. Tüm ameliyatı baş- tan sona izledim. Ameliyattan sonra kısa sürede toparlandım. Hastanedeki görevliler her bir 10 dakikada bir veya yarım saatte bir gelip durumumu ağrım sızım olup olmadığını soruyor- lar. Temizlik yönünden iyiler ve ameli- yat iyi geçti. Doktorum Ali

Gürağaç’tan Allah razı olsun. Onun sayesinde ve ondan da çok memnu- num. Gayet iyi bir şekilde ameliyatın başarılı olduğunu söyledi” şeklinde konuştu. (İHA)

T

ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yarın yılın 3'üncü çeyreğine ilişkin büyüme rakamla- rını açıklayacak. Temmuz-eylül dö- nemine ilişkin dönemsel gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verileri saat 10.00'da duyurulacak. AA Finans Büyüme Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, GSYH'nin 3. çey- rekte yüzde 8,1 büyümesini bekli- yor. Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüyerek 1999'dan bu yana açıklanan yeni serideki en yüksek büyüme raka- mına ulaştı. TÜİK, bugün kasım ayına ilişkin ekonomik güven en- deksini kamuoyuna duyuracak. En- deks, eylülde 102,4 iken ekimde yüzde 1 azalarak 101,4 değerine geriledi.

İhracat ve enflasyon

Bu hafta gözlerin çevrileceği diğer veriler ise aynı gün açıklan- ması beklenen ihracat ve enflasyon rakamları olacak. Ticaret Bakan- lığı’nca 3 Aralık Cuma Günü

kasım ayına ilişkin geçici dış ticaret verilerinin açıklanması bekleniyor.

Türkiye'nin ihracatı ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,2'lik artışla 20,8 milyar dolar seviyesinde açıklandı. Bu değerle "Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracat ra- kamı" gerçekleşti. TÜİK, 3 Aralık Cuma Günü kasım ayına ilişkin tü- ketici fiyat endeksi ile yurt içi üre- tici fiyat endeksini de açıklayacak.

Tüketici fiyat endeksi ekimde yıllık yüzde 19,89, aylık yüzde 2,39 arttı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu da 1 Ocak 2022'den geçerli olacak as- gari ücreti belirlemek üzere 1 Ara- lık Çarşamba ilk toplantısını gerçekleştirecek. Milyonlarca çalı- şanın ve işverenin gözü bu toplan- tıda olacak.

İşsizlik ve sanayi üretim endeksi takip edilecek

Gelecek ay takip edilecek bir diğer veri olan işsizlik rakamları da 10 Aralık Cuma Günü belli olacak.

TÜİK, ekim dönemine ilişkin iş

gücü istatistiklerini açıklayacak. İş- sizlik oranı eylülde geçen yılın aynı ayına göre 0,3 puan azalışla yüzde 11,5 oldu. Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınına karşı aşılan- manın giderek artmasının ekono- mik aktivite üzerindeki etkileri bakımından 13 Aralık Pazartesi Günü duyurulacak ekim ayına iliş- kin ciro ve perakende satış endeks- leri ile sanayi üretim endeksi yakından takip edilecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı da kasım ayının bütçe gerçekleşmelerini 15 Aralık Çarşamba Gün açıklayacak.

Para Politikası Kurulu 16 Aralık'ta

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da aralıkta "2022 Yılı Para ve Kur Politikası" metnini açıklaya- cak. Bu metin, gelecek yıla ilişkin para ve kur politikalarının belirlen- mesi açısından büyük önem taşı- yor. Böylece gelecek yılın finansal istikrar ile enflasyon raporları ve Para Politikası Kurulu toplantıla- rına ilişkin takvim de belirlenmiş olacak. Yılın son Para Politikası Ku- rulu toplantısı da 16 Aralık Per- şembe Günü gerçekleştirilecek.

Kurul, son toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 16’dan yüzde 15’e indirilmesine karar vermişti.

Merkez Bankası, ekim ayına ilişkin ödemeler dengesi verilerini 13 Ara- lık Pazartesi Günü duyuracak.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda kabul edilen 2022 yılı Mer- kezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, Genel Kurul’daki görüşmelerin ar- dından da yasalaşacak. (AA)

İdrarda kanama şikayetiyle geldi İdrarda kanama şikayetiyle geldi

MESANESİNDE TÜMÖR OLDUĞU SAPTANDI

İdrarda kanama şikayetiyle Özel Denizli Tekden Hastanesi’ne başvuran Hasan Zeren’in mesanesinde 5 santimetrelik balonlaşma olduğu ortaya çıktı. Balonlaş- manın içerisinde büyük bir tümörel oluşum olduğunu saplanan Zeren, Üroloji uz- manı Op. Dr. Ali Gürağaç’ın yaptığı başarılı ameliyatın ardından sağlığına kavuştu.

Bu hafta ekonomide yoğun veri trafiği takip edilecek

Türkiye'yi bu hafta yoğun bir ekonomi gündemi bekliyor. Bir yandan büyüme, ihracat ve enflasyon rakamları açıklanacak bir yandan da milyonlarca çalışanın ve işverenin gözü 1 Aralık'ta ilk toplantısını yapacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda olacak.

Dikiş makinesiyle 3 çocuğuna üniversite okutuyor

K

aleiçi Çarşısı’nda terzi dükkanı açan Raziye Kızılkaya, yaklaşık 16 yıl önce eşinin desteği ile birlikte açtığı küçük terzi dükkanı sayesinde evinin geçimini sağlıyor. Burada çeşitli kıyafet- ler dikerek elde ettiği gelirle 3 çocuğunu okutuyor. Kızılkaya, terzilik işine ilkokul- dan beri başladığını söyledi. Yıllardır dikiş makinesi başında terzilik mesle- ğini sürdüren Kızılkaya, büyük emekler vererek öğrendiği mesleğini yıllardır se- verek sürdürdüğünü ve ömrü yettiği müddetçe de mesleğini sürdürmeye devam edeceğini ifade etti. Bir dönemin gözde mesleklerinden olan terzilik saye- sinde evinin tek geçim kaynağı oldu- ğunu anlattı.

“İlkokuldan çıktım ve dikiş nakış kursuna gittim”

Çocuklarını okutabilmek için terzilik mesleğine girdiğini söyleyen Raziye Kı- zılkaya, işini sevdiğini ve sürdürmeye devam edeceğini belirtti. Kızılkaya, “İlk- okuldan çıktım ve dikiş nakış kursuna gittim. Oradan terziliği zaten biliyordum.

Daha sonra ilerleyen süreçte evlendim.

Çocuklar okula başlamak istediler ve çocuklarım okuması için tekstil işlerine girdim. Tekstil işleri ile uğraşınca üni- versite süreci önümüze geldi. Eşim de tabi ‘üniversitede terzilik yapalım’ dedi.

Tabi biz de çocuklarımı okutmak ve eşime destek olmak için terzilik yapıyo-

rum. Tabi şükür çocuklarımı okutabil- dim. Büyük kızım fizyoterapist oldu. Or- tanca kızım Muğla Sıtkı Kocama

Üniversitesi’nde hemşirelik okuyor.

Küçük kızım ise öğretmenlik okuyor.

İşte biz de eşimle beraber çocuklarımıza destek vermek için çalışmaya devam ediyoruz. Onlara yardım amaçlı. Küçük bir terzi dükkanım var. Kadın olarak ter- zilikte sadece erklerde bel ölçüsü alır- ken zorlanıyorum. Bunun dışında hiçbir zorlanma ve bir sıkıntım yok. Kadınlar çocuklarının arkasında sağlam durmak ve kendi özgürlüklerini sağlamak için çalışmalılar” şeklinde konuştu.

“Kadın, özgüvenli olması lazım”

Elbisesini terziliğe düzeltmeye geti- ren Tuğba Çalış, kadınların terzi sektö- ründe daha çok olması gerektiğini söyledi. Çalış, “Kadın, özgüvenli olması lazım. Bir kadının kendini geçindirebil- mesi için her işte çalışması lazım. Terzi- lik herkesin yapabileceği bir iş değil.

Bence hani öğrenilmeli ve yapılabilmeli.

Saygı duyduğum bir meslek. Tüm ka- dınlar yapmalı diye düşünüyorum. Er- kekten ziyade bir bayanla çalışmak bizim için daha rahat. Kendimizi daha çok rahat anlatabiliyoruz. Terzi erkek ol- duğu zaman bayan olarak da kendimizi kasıyoruz. Erkeklere saygımız var. Ama bayanlar kesinlikle bu işe atılmalı” diye konuştu. (İHA)

Pamukkale İlçesi’nde terzilik yaparak geçimini sağlayan 49 yaşındaki Raziye Kızılkaya, eşin- den aldığı destekle aç- tığı terzi dükkanı sayesinde ailesinin ge- çimini sağlayarak 3 ço- cuğunu okutuyor.

(4)

29 KASıM 2021 PAzARTESİ

www.denizligazetesi.com

Yıl: 68 Sayı: 21784 29 KASıM 2021 PAzARTESİ İMTİYAz SAHİBİ

Denizli Radyo Televizyon ve Yayıncılık Ticaret Anonim Şirketi adına

Semra Akça Acar GEnEL YAYın YÖnETMEnİ

Cem Kaytan

SORUMLU YAzı İŞLERİ MüDüRü Gürkan Gök

YAzı İŞLERİ MüDüRü

Ozan Akakça HABER KOORDİnATÖRü Muhammet Karaçay MUHABİRLER

Muhammet Karaçay, Yasin Gültekin,

Gamze Oktay, Serkan Çakal, Mülayim Cengiz, Zafer Güvenç SAYfA EDİTÖRü

Mert Acar - Mehmet Ünler YÖnETİM YERİ

Hacıkaplanlar Mahallesi 740 Sokak No: 6 PAMUKKALE/DENİZLİ Tel: 242 53 53 Faks: 263 06 68

BASıM YERİ

TUNA KARDEŞLER MATBAACILIK SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ.

Eski Emsan Fabrikası İçi Asmalıevler DENİZLİ

Denizli Gazetesi basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

Yazarlarımız kendi yazılarından sorumludur.

HABERLEŞME: haber@denizligazetesi.com

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım A.Ş. Türü: Yerel Süreli Yayın

ÜNCEL

İ

çişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıkla- maya göre, İçişleri Bakanlığı’nca 81 il valiliğine metruk binalarla ilgili genelge gönderildi. Genelgede, kamu düzeni ve güvenliğinin muhafazası, kent estetiği- nin sağlanması, çevre kirliliğinin önlen- mesi, uyuşturucu/uyarıcı madde temini ve kullanımı başta olmak üzere suç ve suçlu ile mücadelede kapsamında ülke genelindeki metruk binaların tespit edilmesi, iyileştirilmesi/rehabilite edil- mesi, yıkılması ve bu binaların kullanı- mının engellenmesine yönelik tedbirler alındığı hatırlatıldı. Bu kapsamda, bu- güne kadar tespiti yapılan 106 bin 792 metruk binanın yüzde 66,06'sına denk gelen 70 bin 546'sının yıkıldığı, yüzde 15,55'ine denk gelen 16 bin 608'inin re- habilite edildiği ve güvenlik tedbiri alın- dığı belirtildi. Ülke genelindeki metruk binaların toplam yüzde 81,61'ine denk gelen 87 bin 154'üne işlem yapıldığı, ge-

riye kalan yüzde 18,39'una denk gelen 19 bin 638 binanın ise yıkılma/iyileş- tirme çalışmalarının halen devam ettiği bildirildi. 3194 sayılı İmar Kanununun

"Yıkılacak derecede tehlikeli yapılar"

başlıklı 39'uncu maddesinde yapılan de- ğişiklikle, genel güvenlik ve asayiş bakı- mından tehlike arz ettiği valiliklerce tespit edilen metruk yapıların, tebliğin- den itibaren yapı sahibince 30 gün içinde ortadan kaldırılması gerektiği ak- tarıldı. Bu yapılmadığı takdirde tehlike- nin giderilmesi için belediye veya valilikçe yıkım işlerinin yapılması ve bu masrafın yüzde 20'den fazlasının yapı sahibinden tahsil edilmesinin hüküm altına alındığı kaydedildi. Genelgede ay- rıca 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanu- nun 3'üncü maddesinde yerleşim yeri adresi "sürekli kalma niyetiyle oturulan yer" olarak tanımlandığı, mezkur Kanu- nun "Adres bilgisi ve güncellenmesi"

başlıklı 49'uncu maddesinde il özel ida- releri ve belediyelerin sorumluluk alan- larındaki adresleri bu adres standardına uygun olarak tanımlayıp adres bilgilerini oluşturmakla yükümlü oldukları anım- satıldı.

Okul kaydı için metruk binalar yerleşim yeri gösterilemeyecek

Metruk binaların usulüne uygun tebligat yapılmasından kaçınanlar ile okul kaydı gibi özel sebepler nedeniyle yerleşim yeri adresi olarak gösterilme- sine son verilmesi için valiliklere gön- derilen genelgede şunlar kaydedildi:

"Valilik veya belediye tarafından metruk bina olduğu tespiti yapılan yapıların, yerleşim yeri adresi olarak bildirilme- sine (tespit tarihinden sonra) müsaade edilmeyecek. Bu doğrultuda Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlü- ğünce, Mekansal Adres Kayıt Sistemi

(MAKS) ve Adres Kayıt Sisteminde (AKS) yapı ve bina katmanlarına 'Met- ruk Bina' kayıt ve açıklama alanı ek- lendi. Böylelikle metruk bina olduğu tespit edilen yapılara ilişkin bilgiler yet- kili idarelerce (il özel idaresi ve bele- diye), MAKS ve AKS üzerinden gecikmeksizin Nüfus ve Vatandaşlık İş-

leri Genel Müdürlüğüne bildirilmesi sağlanacak. Valilikler ve belediyeler ta- rafından yapının metruk olduğu bilgisi- nin MAKS ve AKS'ye işlenmesiyle, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Mü- dürlüğünce metruk yapılara adres bil- diriminin yapılması elektronik ortamda engellenecek.” (AA)

METRUK BiNALARA ADRES BiLDiRiMiNE iZiN VERiLMEYECEK

Z

onguldak Bülent Ecevit Üni- versitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabelitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.

Şenay Özdolap, akıllı telefonların, klavyelerin bilinçsiz ve çok kulla- nılmasının başparmaktaki tetik parmak hastalığı riskini artırdı- ğına dikkat çekti. Prof. Dr. Özdo- lap, tetik parmak hastalığının parmakların bükülmesinde zor- lanma ve kilitlenme durumu oldu- ğunu söyledi. Tetik parmağın sık görülen bir durum olduğunu, par- maklarda hareket güçlüğü, fonksi- yon kaybı ve ağrıya neden olduğu için yaşam kalitesini olumsuz şe- kilde etkilediğini vurgulayan Prof.

Dr. Özdolap, "Parmaklarda fonksi- yon sağlayan tendonların ve ten- don kılıfının inflamasyonu ve kalınlaşması sonucu tendonun kayması ve hareketi engellenir.

Tendonlar, kasların kemikler ile bağlantısını sağlayan, kas kuvve- tini kemiğe aktaran özelleşmiş ya- pılardır” dedi. Tetik parmağın anlaşılır belirtileri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özdolap, "Parmak-

larda gerginlik hissi ve tutukluk, sabah uyandığında parmaklarda tutukluk ve şişlik, parmakta ağrı, parmak bükme sırasında ağrı ve kilitlenme, avuç içinde parmak- larda nodül, parmakları hareket ettirirken 'tık' diye bir atma sesi- nin olması, tetik parmağın belirti- leri arasındadır" diye konuştu.

"Akıllı telefonların daha kontrollü kullanılması çok önemli"

Tetik parmak hastalığının en sık başparmakta görüldüğüne dik- kat çeken Prof. Dr. Özdolap, ge- nellikle 40-60 yaşları arasında ortaya çıktığını dile getirdi. Prof.

Dr. Özdolap, hastalığın kadınlarda görülme sıklığının erkeklere oranla daha fazla olduğunu vurgu- layarak, şunları kaydetti: "Diyabet, tiroid hastalıkları, gut ve romatoid artrit gibi hastalıklar tetik par- mağa neden olabilir. Çiftçiler, sa- nayi çalışanları, müzisyenler gibi parmak ve başparmak hareketle- rini tekrarlayarak meslek icra eden kişilerde görülür. Ayrıca, avuç içine darbe ve tendon enfek-

siyonları da tetik parmak sebebi olabilir. Hiçbir nedene bağlı olma- dan da gelişebilir. Özellikle günü- müzde akıllı telefonların,

klavyelerin bilinçsiz ve çok kulla- nılmasıyla başparmaktaki sıklığı artmış durumda. Akıllı telefonla- rın daha kontrollü kullanılması, bu noktada çok önemli. Özellikle gençlerin kullanımını günde en fazla 3 saat olacak şekilde kısıtla- makta fayda var. Özellikle hobi ve sosyal medya için kullanıyorsa, parmaklarını korumak adına kısıt- lamakta fayda var."

"Cerrahi dışı tedaviyle başarı şansı yüzde

60-90 oranında"

Tetik parmak tedavisinin cer- rahi dışı ve cerrahi olarak ikiye ay- rıldığını anlatan Prof. Dr.

Özdolap, "Tedavinin amacı, ağrıyı gidermek ve parmaklara yeniden fonksiyon kazandırmaktır" dedi.

Cerrahi dışı tedavinin atelleme ve tendon kılıfına kortikosteroid en- jeksiyonu olduğunu aktaran Prof.

Dr. Özdolap, şunları söyledi: "Bu tedaviyle başarı şansı yüzde 60-90

oranındadır. 3 hafta atelleme yapı- lır. Bu süre içerisinde tam ve tek- rarlayıcı yumruk yapılması kısıtlanır. Cerrahi dışı tedaviden fayda görmeyenler için cerrahiyle tendon gevşetme yapılır. Cerrahi- den sonra nadiren de olsa tetik parmak tekrarlanabiliyor, başka parmaklarda olabiliyor ama çoğu zaman cerrahi dışı tedaviden fayda görmeyen hastalar, cerrahi tedaviden fayda görür durumda."

Prof. Dr. Özdolap, tetik parmak hastalığı olanların ellerini dinlen- dirmeleri ve el egzersizlerini dü- zenli yapmalarının önemli olduğunu sözlerine ekledi. (AA)

O

lay, Afyonkarahisar-Antalya Karayolu üzeri Dinar İlçesi TOKİ Kavşağı’nda meydana geldi. Bölgede seyyar tatlı satışı yapan 42 E 3183 plakalı kamyonette

akşam saatlerinde henüz belirle- nemeyen sebepten ötürü yangın çıktı. Bir anda kamyonetin tama- mını saran yangında araç içeri- sinde bulunan mutfak parladı.

Parlamanın etkisi ile yangın kısa sürede büyürken, alevler ise ilçe- nin bir noktasından görüldü.

Yangının ardından bölgeye çok sayıda itfaiye, polis ve 112 Acil servis ekibi sevk edildi. Bölgeye gelen sağlık ekipleri olayda yaralanan Mehmet T., yaralandı. İtfaiye ekipleri alevlere müdahale etti. Dinar Devlet Hastanesi’ne kal- dırılan Mehmet T., ardından Isparta’daki bir başka hastaneye sevk edildi. Yangın ekiplerin yaklaşık yarım saatlik müdahalesi sonrası söndürülürken, olayın ar- dından kamyonet kullanılamaz hale geldi. Olayın ar- dından polis tarafından inceleme başlatıldı. (İHA)

İçişleri Bakanlığı’nca valiliklere gönderilen genelgede, valilik ve belediyelerce metruk bina olduğu tespit edilen yapıların, tespit tarihinden sonra yerleşim yeri olarak gösterilmesine müsaade edilemeyeceği belirtildi.

Seyyar tatlı aracında tüp parlaması Seyyar tatlı aracında tüp parlaması Seyyar tatlı aracında tüp parlaması Seyyar tatlı aracında tüp parlaması

Afyonkarahi- sar’ın Dinar İl- çesi’nde seyyar tatlı satışı yapı- lan kamyonette tüp parlaması meydana geldi.

Olayda 1 kişi yaralandı

Seyyar tatlı aracında tüp parlaması

Akıllı telefonların bilinçsiz kullanımı

'tetik parmak' hastalığı riskini artırıyor

Prof. Dr. Şenay Özdolap, "Günümüzde akıllı telefonların, klavyelerin bilinçsiz ve çok kullanılmasıyla başparmaktaki tetik parmak hastalığının sıklığı artmış durumda. Akıllı telefonların daha kontrollü kullanılması, bu noktada çok önemli" dedi.

“Duruş bozuklukları ekonomik açıdan ciddi bir yük oluşturuyor”

O

rtopedi ve Travmatoloji Uz- manı Prof. Dr. Uğur Günel, duruş bozukluğunun nedenleri, sonuçları ve neler yapılması gerek- tiğini anlattı. Duruş bozukluğunun toplumda en sık görülen problem- lerden biri olduğunu söyleyen Prof.

Dr. Günel, “Duruş bozuklukları arasında doğumsal olanlar ile iler- leyen yaşlarda olarak iki tür oluyor.

Doğduktan sonra oluşanlar içeri- sinde de sebebi bilinmeyen eğrilik- ler oluşabilmekte. Kişinin ön arka grafisi içerisinde sağa veya sola doğru 10 derece ve üzeri eğrilik varsa biz bunu skolyoz (omurga eğiriliği) diye adlandırıyoruz” dedi.

Çocukluk döneminde özellikle adölesan dönemde gelişen eğrilik- lerin Adölesan İdiopatik Skolyoz olarak adlandırıldığına değinen Prof. Dr. Günel, “Bugün Türk top- lumunda yapılan prevalans çalış- ması mevcut. 2018 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde yapılan bu çalışmada Türkiye’de yüzde 4 ola- rak bulunmuş bir oran. Hiç azım- sanmayacak bir oran” diye

konuştu. 10 derecenin altındaki eğ- riliklerin skolyoz olarak adlandırıl- madığını fakat daha fazla

görülmekte olduğunu bildiren Prof. Dr. Günel, “Bu tür eğrilik- lerde bile yetişkinlerin ilerleyen yaşlarında yine ciddi ağrılarla, bul- gularla fıtık olarak karşımıza çık- makta. Çocuklarda bu

nedenlerden dolayısıyla son derece ergenlik döneminde çocuklarının gelişim döneminde vücutlarını kontrol etmesi çok önemli. Bunu en yakın tıbbi konularda uzmanlaş- mış kişilerle hemen muayenesi yaptırılarak ne gibi önlem alınması açısından bilgilenmeleri şart” açık- lamasında bulundu.

“İş kaybına sebep oluyor”

Çocuklarda meydana gelebile- cek eğriliklerin hangi yöntemler kullanılarak nasıl tedavi edileceğine ilişkin konuşan Prof. Dr. Günel,

“Bu konularda biz öncelikle takip ve takiple birlikte spor öneriyoruz.

Yüzme sporu ve barfiks bunun içe- risinde en önemlisi. Bel kaslarını, vücut kaslarını güçlendirici egzer- sizleri ön plana alıyoruz. Yine eg- zersiz programı konusunda eğitilmiş terapistler tarafından vü- cudun fonksiyonel duruşu ile ilgili eğitimi almak kişinin günlük akti-

vitesi içinde düzgün bir şekilde vü- cudunu o yönde artık beynine yer- leştirerek daha düzgün bir şekilde yaşamını sürdürmesiyle bunun önüne geçebilmek mümkün olabi- liyor” dedi. Çocuklara belirli bir yaştan sonra tanı konulmadığı tak- dirde vücut yük dengesinin bozul- maya başladığını anlatan

Prof. Dr. Günel, “Ağır yük kaldırılması, günlük hayat aktivitelerinin değişkenlik göstermesi, artık hayatın yükünün de kişinin üze- rine binmesiyle 20’li yaş- lardan sonra maalesef bel ve sırt ağrıları şekilde kar- şımıza çıkıyor” diye ko- nuştu.

Yağmurlu havalarda,

soğuk havalarda kasların soğuk ha- vadan daha çok etkilenerek geril- mesi neticesinde meydana gelen ağrıların artması, ‘romatizmam var, onun için benim ağrılarım artıyor’

gibi bir kanı oluştuğunu vurgula- yan Prof. Dr. Günel, problemleri- nin sebebi bilinmeden yanlış tedavi yöntemlerine başlandığını söyledi.

‘Yel başımdan giriyor. Boynuma iniyor. Boynumdan belime geçiyor.

Belimde iki tur atıyor arkasından bacaklarımdan aşağıya tabanıma gidiyor. Oradan da çıkıp gidiyor’

diye tariflerle karşılaşılan kişilerde duruş bozuklukları açısından mey- dana gelmiş olan skolyozun geç dönemdeki fıtıklaşma evrelerin- deki bulguları ile karşı karşıya ka-

lındığını belirten Prof.

Dr. Günel şunları söy- ledi: “Bunlar toplum içerisinde başta iş kay- bına sebep oluyor.

Ekonomik çok ciddi bir yük oluşturuyor toplumda. İşe gide- meme, rapor alma, ilerleyen dönemlerde kilonun çok artması veya ağır yüklerin kal- dırılması sonucu meydana gelen fı- tıklaşmalar ameliyatlara sebep oluyor. Bunların esasında toplum içerisindeki hesaplandığı zaman ekonomik yükü çok çok yüksek.

Çocukluk döneminde duruş bo- zuklukları tespit edilip de gereken egzersizlerle, bilinçlendirmelerle daha bilinçli bir yetişkin nüfus elde edebilirsek bunların önüne ancak o şekilde geçebiliriz.” (İHA)

Prof. Dr.

Uğur Günel

(5)

29 KASIM 2021 PAZARTESİ

ÜNCEL

Büyükşehir Belediyesi’nin Ger- zele Mahallesi’nde bir “El Becerileri Kurs Merkezi ve Kültür Evi” var.

Ayda bir Tarih ve kültür sohbetleri yapılıyor. Organizasyonunu Türk ka- dınları Kültür Derneği “TÜRK- KAD” Denizli Şubesi Başkanı Safiye Demirci’nin, moderatörlüğünü Prof.

Dr. Mehmet Ali Ünal’ın yaptığı top- lantıların bu haftaki konusu Ahıska Türklerinin Dramı idi.

Önce Ahıska Türkleri- nin 1944 yılında saatler içinde evlerinden ve yurt- larından sürülüşlerinin dramatize edildiği videoyu izledik. Balık istifi bir şe- kilde trenler ile Sovyetler Birliği’nin dört bir tarafına sürülen 100.000’i aşkın in- sanın, 30.000’den fazlası menzile varmadan vagon- larda ölmüş. İşin ilginç ta- rafı sürgün edilen ailelerin erkekleri Sovyet ordu- sunda Nazilere karşı sa-

vaşmış ve hatta madalyalar ile taltif edilmişler. Anlaşılan o ki, ikinci dünya savaşını takiben Türkiye’den Kars, Ardahan ve Artvin’i isteyen Sovyetler, muhtemel bir çatışma için ön hazırlık yapmış. Sürgünde yaşa- nan içler acısı ve dayanılmaz insan dramlarını anlatmak bu satırların ko- nusu değil. O kısmı romanların filmlerin konusu olsun.

Ahıska Türklerinin dramı sürgün ile bitmemiş. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte ikamet ettirildikleri coğrafya- larda yerli halklar tarafından taciz edilir olmuşlar. Bu tacizle- rin en bilineni Özbekistan Fer- gana Vadisi olayları. Sovyetlerin dağılması ile birlikte özgürlükle- rine kavuştuklarını düşündüğü- müz cumhuriyetlerden KGB elini çekmemiş ve her fırsatta toplumlar arasında güvensizlik- ler oluşturma, var olan güvensiz- likleri de çatışmaya

dönüştürmek için gerekli provo- kasyonları yapmış.

Ahıska Türkleri, Anadolu’yu öz vatanları olarak biliyorlar. Diğer Türk dillerinden farklı olarak senin benim gibi Türkçe konuşuyorlar. Konuşu- yorlar çünkü asıl vatanları Türkiye Gürcistan sınırında bir coğrafya.

Türkiye’ye göç ve vatandaşlık onlarda bir ideal haline dönüşmüş durumda.

Programın konuşmacısı DünyaHHH Ahıska Türkleri Birliği

“DATÜB” Denizli Tem- silcisi Vatan Tayir Bey’di.

Vatan Bey; Rusya’da doğ- muş, 12 yaşında Türki- ye’ye göç etmiş. Öncelikle vatanının dışında olmak, Türkiye’ye göç etmek, tu- tunmak, vatandaşlık almak gibi zorlu bir süreci kendi hayatı üzerinden anlattı.

Honaz’da 1.200 kişi olduk- larını, Honaz halkı ile kay- naştıklarını, geleneklerini sürdürdüklerini, yaşattık- ları kültürü görmek bakı- mından özelikle düğünlerine hepimizi davet ettiğini belirtti. Tür- kiye de 60 000 kadar Ahıska Türkü varmış. Dünyada toplam 600.000 ci- varında imiş. Hemen her ülkede kimliklerini koruma konusunda büyük gayret gösteriyorlarmış.

Konuşmasından sonra söz aldım.

Honaz’da oturduğumu düğünlerin- deki kültürel zenginliğe şahit oldu- ğumu; çarşıda pazarda

giyimlerindeki fark ile Ahıska Türk- lerini hemen fark ettiğimi; onları ya- şadıkları dramı bildiğimden olsa

gerek; Honaz’ın yerli halkına göre daha yakın ve kardeş hissettiğimi söyledikten sonra asıl soruma gel- dim.

Türkiye’nin, Kıbrıs Türkleri Kıbrıs’ta kalsın; Batı Trakya Türk- leri Batı Trakya’da kalsın gibi bir politikası var. Bu politika sayesinde Kıbrıs’a müdahale edebildik.

Ahıska Türklerinin asli coğrafyaya yerleşmek gibi bir amaçları olması gerekir. Üstelik Ahıskalıların terk etmek durumunda kaldığı coğraf- yayı Gürcistan insan ile iskan ede- medi. Bırakılan evler ve araziler boş kaldı. Türkiye’nin savunma hatlarını sınırlarının ötesine taşı- ması gerekir dedim. Cevaben;

Bunu kendilerinin de istediğini,

bunun için Gürcistan devletine baş- vurduklarını, Gürcistan’ın sürgün ile ilgili olarak sorumluluk kabul etme- diğini, kendilerini sürgüne uğratanın Sovyetler olduğunu ve haklarını Sov- yetlerden talep etmeleri gerektiğini bir gerekçe olarak sunduğunu be- lirtti.

Gerekçenin ne kadar saçma ol-HHH duğu ve bu sürgünü emreden Sta- lin’in bir Gürcü olduğu gibi gerçeklerin bir anlamı yok. Esasen Gürcistan devletinden iskan talep etmek Ahıska Türklerinin başarabi- leceği bir iş de değil. Bu görev Türk devletine düşer. Gürcistan sınır komşuları olan Rusya ve Ermenistan ile arası kötü, Türkiye ve Azerbaycan ile arası iyi olan bir devlet. Türkiye bu durumu ve gücünü kullanmalı ve Ahıska Türklerinin asli topraklarına dönüşünün kolaylaştırıcı olmasını talep etmelidir. Tika vasıtası ile 50 kadar aile yerleştirilmiş ama bu el-

bette ki yeterli değil. Üstelik eli- mizde aşağıdaki gibi bir koz var- ken…1999 yılında Gürcistan, Avrupa Konseyi’ne üye olurken, üç yıl içinde Ahıskalıların dönüşlerini başlatma ve 12 yıl içinde, yani 2011 yılında dönüş işlemini bitirme akdi imzalamıştır.

Eğer Gürcistan süre sonunda yü- kümlülüğünü yerine getirmezse Ahıska Türkleri, Avrupa İnsan Hak- ları Mahkemesi’ne dava açabilecek ve bu yolla vatanlarına dönmeyi talep edebileceklerdi.

Vatandaşlık ayrı bir mesele, beş yıl iskan, Gürcüce öğrenme ve yapılacak bir sınav ile ispat etme gibi caydırıcı etmenleri işin başına koymak doğru değil. Türkiye’nin milyonlarca göç- meni barındırdığı ve beslediği, mil- yonlarca insanın Avrupa kapılarını zorladığı bir dünyada ve zamanda, ne yani biz mesela 100 000 Ahıska Tür- küne Ahıska’da bakamayacak mıyız?

Üstelik bu coğrafya hayvancılık için son derece elverişli ve bakir iken, çiftlikler organize edip Türkiye’nin et ihtiyacını karşılayan bir sistem ku- ramayacak mıyız?

Tayir Bey’in anlatımı ile Ruslar, Ahıska Türklerini sürgün ederken bugünlerin yani 50 yıl sonrasının he- sabını yapmışlardı. Ben de soruyo- rum; biz neden elli yıl sonrasının hesabını yapmıyoruz da bu günlük düşünüyoruz…

AHISKA TÜRKLERİNİN DRAMI VE YAPILMASI GEREKENLER

BÜLENT TOPUZ

btopuz@pau.edu.tr

P

lastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç. Dr. İbrahim Aşkar;

Dimetilaminoethanol (DMAE) hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Aşkar;

“DMAE, sinir dokusu ve de- ride etkili bir antioksidandır.

Antioksidanlar sayılırken, çoğu kez DMAE’den bahse- dilmez. DMAE hücre zarını dengeleyen bir antioksidan olarak görev yapar ve hem ağızdan hem de deri üzerine sürülmek suretiyle lokalize kullanımlarda hücre zarını- nın arasına karışarak, hücre zarını dengeler. Hücre zarında toksik mad- delerin hücreden atımında ve faydalı aminoasit, vitamin ve minerallerin alı- mında serbest radikallere karşı kalkan görevi yapar. Yani serbest radikallere karşı hücre zarını koruyarak antioksi- dan etki yaratır. Hem hücre zarının bozulmasını engeller hem de araşido- nik asit inflamasyona yol açan madde- lerin sentezlenmesini bloke eder.

Aminoasit, vitamin ve mineraller gibi diğer maddelerle birlikte deri yüzeyine tatbik edildiğinde cilt sıkılaştırıcı etkisi ile hızlı bir şekilde sarkmış ciltlerde görünümün düzelmesini sağlar. Hızlı ve çarpıcı bir sonuç veren DMAE, ay- rıca daha pürüzsüz, parlak bir cilt elde ederken, kırışıklıklarda da azalma sağ- lar. Yaşlanma, genetik faktörler, dış et- kenler ve yavaşlayan metabolizmaya bağlı metabolik faktörler ile ortaya çıkan ciltte sarkma ile kendini göste- ren bir durumdur. Cildin yaşlanmasını değerlendirirken kırışıklık, kuruluk, gözeneklerin büyümesi, renk tonusu-

nun bozulması, lekeler, elastikiyet kaybı, sarkma, dermisin incelmesine

bağlı damarlarda belirgin- leşme ve çatlamalar, cilt par- laklığının azalması görülür.

Yaşlanma sürecinde metabo- lizmadaki yavaşlamaya bağlı olarak, serbest radikallerin verdiği hasarlar nedeniyle, cil- din ve altındaki dokuları diri tutan birçok protein ve diğer maddelerin üretimi ve varlığı azalır. Bizler plastik cerrahlar olarak, ciltteki kas altına kadar inen alandaki dokuların sarkan fazlalıklarını alır ya da fazlalığını kese- riz. Bu ameliyatlar ciltteki elastikiyet kaybını düzeltmez” diye konuştu.

“DMAE, en çok balıkta bulunur”

Doç. Dr. Aşkar, şunları kay- detti: “Bir kası hareket ettirmek için, önce beyinden bir sinyal, bütün bir sinir boyunca ilerleyip, kasa en yakın sinir ucuna geldi- ğinde ‘sinir kavşağı’ dediğimiz ampülümsü bir yapıda ‘asetilko- lin’ adı verilen bir madde ile sinir sinyalini kasa ileterek, kasın kasılmasını sağlar. Sinir dokusu serbest radikallerin zararlı etki- leri ve yeterince beslenememe ile yaşlanma görülmeye başlar.

Yaşlanma ile asetilkolin üretimi de azalmaya başlar. Bu nedenle kaslardaki kasılması, tonusu azalmaya başlar. Sağlıklı bes- lenme ve DMAE alımı yaşlan- manın kas ve sinir dokusu üzerindeki etkilerini azaltabili-

riz. Sağlıklı beslenme ve DMAE alımı ciltte de daha genç daha diri ve parlak bir görünüm elde etmede yardımcı olur. DMAE en çok balıkta bulunur.

DMAE, merkezi sinir sinir sisteminde daha düşünme ve konsantrasyonu sağ- layan maddelerin serbest radikallerce yıkımını önleyerek, fonksiyonlarını art- tırır. Yıllardır milyonlarca insan doktor tavsiyesi ile DMAE kapsülleri almakta- dır. Topikal olarak belli bir bölgeye uy- gulandığında, dış etkenlerden stres altındaki ciltte hızlı yatıştırma; çok hızlı ve çok güvenli bir şekilde ciltte sıklaşma sağlar. Yine de doktor tavsi- yesi ve önerisi ile kullanılmalıdır.

DMAE, alfa lipoik asit ve vitamin C ile uygulandığında ciltte etkisi daha hız- lanmaktadır. Cildin parlaklığı art- makta, çizgilerin belirginliği azalmakta ve gıdıda sıklaşmaktadır. Etkisi yakla-

şık 24 saat sürmektedir. DMAE’nin uzun süreli kullanımı etkisini uzat- maktadır. Uzun süre DMAE kullanımı sadece ciltte değil, yüzdeki kasları da forma sokmakta ve daha ince biçimli bir yüz elde edilmesini sağlamaktadır.

Bu kilo vermiş gibi bir yüz görünümü kazandırır. Bunun yanı sıra alın kasla- rındaki gerginlik de burun ucunu kal- dırarak daha genç bir yüz için destek olmaktadır.”

“Alerji, ağrı, acı, kanama gibi yan etkileri yoktur”

“DMAE topikal olarak, tek kulla- nımda dahi çene çizgisinin belirgin- leşmesinde yardımcı olmakta, uzun süre kullanımda ise hem etkisi uza- makta, hem de çok daha belirgin hale gelmektedir” diyen Doç. Dr. Aşkar,

“DMAE’nin etisi en fazla göz çevre- sinde görülmekte ve daha sıkı ve gergin bir göz çevresi elde edilmektedir. Anti- oksidanlarla birlikte kombine edilerek kullanılan DMAE ince ve çizgileri olan dudakları daha dol- gun ve etli bir görü- nüm kazandırır.

Profesyonel mak- yözlerin ‘kiss me lips’ dediği görü- nüm için en çok başvurdukları yön- tem DMAE-antiok- sidan kullanımıdır.

DMAE losyonu to- pikal olarak, bacak-

lar, popo ve kalçada daha yüksek oranda kullanıldığında, selülit görünü- münde 20 dakika içinde düzelme gö- rülebilir. Gençlerde ve vücut geliştiren sporcularda kasların daha belirgin gö- rünmesini sağlamaktadır. Yarışma- larda önce birçok vücut geliştiren sporcu DMAE losyonları kullanmakta- dır. Gece kıyafeti, maya, bikini veya vü- cudu sergileyen giysilerin giyildiği durumlarda DMAE losyonları oldukça faydalı olmaktadır. Göğüs dekoltesinde kullanıldığında hızlı bir şekilde çizgi- leri ve buruşuk görünümü azaltmakta- dır. Bir kullanımda bile 24 saate kadar süren wtki kazandırmaktadır. Yani önemli bir gece ve parti öncesi kulla- nıp gece boyu faydası görülür. Sonuç olarak, yaşlanma gibi engellenmesi imkansız olan bir yıkıma karşı savaş- mak için, DMAE, alfa lipoik asit ve Vi- tamin C kombinasyonu içeren

losyonlar risk taşımayan tedavilerdir.

Alerji, ağrı, acı, kanama gibi yan etki- leri yoktur” şeklinde ifade etti.

“DMAE, KIRIŞIKLIKLARDA AZALMA SAĞLAR”

Dimetilaminoethanol (DMAE) hakkında bilgiler veren Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Doç. Dr. İbrahim Aşkar;

“Hızlı ve çarpıcı bir sonuç veren DMAE, daha pürüzsüz, parlak bir cilt elde ederken, kırışıklıklarda da azalma sağlar” dedi.

G ü rk an G ö k

Doç. Dr.

İbrahim Aşkar

(6)

ÜNCEL

29 KASIM 2021 PAZARTESİ

CMYK

D

enizli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DESİAD) ile Türkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi iş birliğinde ‘Odağımız Sürdürülebi- lirlik Zirvesi’ gerçekleştirildi. Merkez- efendi Kültür Merkezi Servergazi Salonu’nda ve 4 oturumdan oluşan iklim ve çevrenin konuşulduğu Sürdü-

rülebilirlik Zirvesi’ni iş insanları değerlen- dirdi. Çardak Orga- nize Sanayi Bölgesi Başkanı Okan Konya- lıoğlu; “Sürdürülebi- lirlik Zirvesi’ni Denizli’de gerçekleş- tirebilmek bizim için bir açıkçası bir mey- dan okumaydı. KalDer yönetimine bu konuda teşekkür ederim. Denizli’de bu zirvenin yapılması, bölgenin bir farkındalık oluşmasında katkı koydu.

Burada çok nitelikli bir zirve var. İn- sanların dikkatini ve ilgisini sürekli bir merkezde tutabilmek kolay değildir.

Bu organizasyonda ilgili olan, hedef odaklı, sunuş odaklı, not isteyen büyük ihtimalle anladığını da daha sonra ha- yatında yansıtacağını düşündüğümüz bir zirve vardı. Biz de mutlu olduk bu önemli zirvede olmaktan. Bazen çok kalabalık oluyor karşılığı olmuyor

bazen çok az oluyor organizasyonu yapan ekibin moralini bozuyor. Bugün ikisinin ortası ama etkinliği yüksek olan bir kalabalık vardı. O yüzden biz çok mutlu olduk. Denizli’nin göster- diği bu reaksiyon bizim için, bundan sonraki KalDer etkinlikleri için bir ışık oldu” dedi.

“Denizli’ye değer katıldı”

Güney Ege Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GESİFED) Başkanı Oktay Mersin; “Denizli için çok kıy- metli bir gün. KalDer bu tarz organi- zasyonları İzmir’de yılda iki kez yapıyor. Bu kez Denizli ev sahipliği yaptı. Moda bir kelime, 4 oturumda masaya yatırıldı. Çok değerli konuş- macılar burada düşüncelerini aktardı.

Denizli’ye değer katıldı. Uluslararası üne kavuşmuş isimler katıldı. Sürdü- rülebilirlik her platforma değer katan bir kavram” ifadelerini kullandı.

“Sürdürülebilirlik, karşımıza çok çıkacak bir kavram”

Önümüzdeki günlerde önümüze çok çıkacak, gündemimizi meşgul edecek bir konunun ele alındığını ak- taran Denizli Genç İş İnsanları Der- neği (DEGİAD) Başkanı Hakan Urhan; “Denizli çok güzel bir zirveye ev sahipliği yaptı. Bunun için öncelikle KalDer İzmir Şubesi Başkanı Senem Kılıç Hanımefendi’ye ve DESİAD Başkanı İbrahim Şenel’e ve onun nez- dinde yönetim kuruluna teşekkür edi- yoruz. Bu sürdürülebilirlik kavramı önümüzdeki günlerde karşımıza çok çıkacak bir kavram. Hem üreticimiz hem sanayicimiz iş adamımız için çok önemli bir mevzu. Bununla ilgili bir farkındalık bir bilinç oluşturmak anla- mında bu zirvenin önemi çok büyük.

Benim için de esasında çok somut ol- mayan, biraz soyut kalan bir kavramdı, ancak bugün bu sürdürülebilirlik ilke-

lerinin uygulama metotlarını değerli konuklarımızdan dinleyince biraz daha ete kemiğe büründü. Zirveye katılan- ların kafasında da bu sayede daha somut hale geldiğini düşünüyorum.

Öğrendiğim kadarıyla gelecek nesille- rin haklarını, üretim ihtiyaçlarını ora- daki inisiyatiflerini ve potansiyellerini bugünden sömürmeden, tüketmeden, bitirmeden ama aynı zamanda da gün- celimizin ve gündemimizden, bugü- nün insanımızın da ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulmuş iyi uygu- lamalar ve metotlar olarak özetleyebili- rim. Önümüzdeki günlerde önümüze çok çıkacak, gündemimizi meşgul edecek bir konu. Bununla ilgili bilin- çlenmeye ve farklılık yaratmaya devam edeceğiz ”şeklinde konuştu.

“Büyük sorumluluk sanayidedir”

Sürdürülebilirlik kavramının bu kadar gündemde olmasının Türkiye için bir şans bir avantaj olduğunu ak- taran Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkan Yardımcısı Selim Kasapoğlu;

“Hepinizin bildiği gibi özellikle pan- demiden sonra sürdürülebilirlik kav- ramı bütün dünyada daha sık

konuşulmaya başlandı. Çevresel, top- lumsal, yönetimsel sürdürülebilirlik bunların hepsi konuşma takvimi beş on yıl öne geldi. Daha erkene alınmış oldu. Bu yüzden bu etkinliğin De- nizli’de yapılması çok anlamlı ve doğru buluyorum. Konuşmacılar, konuşma- cıların profilleri ve anlattıkları gerçek- ten sürdürülebilirlik zirvesi şeklinde geçiyor. Konu çok genişten alınıyor.

Belli yerlerde kısılıp kalınmıyor. Ben açıkçası bu sürdürülebilirlik kavramı- nın bu kadar gündemde olmasının Türkiye için bir şans bir avantaj oldu- ğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye hem sahip olduğu kadim üretim geç- mişi hem Avrupa birliğine yakınlığı

dolayısıyla Türkiye bu süreci çok iyi uyum sağlayacak gibi duruyor. Bu da Türkiye’nin üretimini, ihracatını artı- racağını düşünüyorum. Sadece üreti- min miktarlarının sayısının artması önemli değil, aynı zamanda niteliğini artırmak gerekir. Sürdürülebilirlik bize biraz da bunu anlatıyor. Yaptığı- mız işin kalitesini artırmak, çevreye verdiğimiz zararı azaltmak, yönetmek, işin toplumsal sürdürülebilirliğinde de kazanımları paylaşabilmek, bunları çevremize doğru yansıtabilmek bunlar hep sürdürebilirlik kavramı içinde.

Beni açıkçası bu sürdürülebilirlik kav- ramı heyecanlandırıyor. Şirketim adına da sanayi odasında da bununla ilgili çalışmalarımız oldu. Orada da bu işe emekler veriyoruz. Bunu ben bir şe- kilde Türkiye’nin, insanımızın gele- ceği olarak görüyorum. Yeter ki bunu doğru bir şekilde kavrayabilelim. Ha- yatımıza, işimize, sosyal hayatımıza doğru şekilde yansıtabilelim. Konuş- malarda iş sanayiye kilitlenmiş gibi oluyor ama sadece bu sanayicinin, sa- nayinin yapabileceği bir şey değil.

Büyük sorumluluk sanayidedir, sanayi bu işin liderliğini yapmalıdır ancak diğer kurumlar, belediyeler, diğer ti- cari hayat değeri alan şirketler, kurum- lar hepsi sürdürülebilirlik anlamında sorumluluk altında. Bireysel olarak, aile içinde bile sürdürülebilirlikle ilgili ciddi sorumluluklarımız var. Bunu iyi kavramamız lazım” diye konuştu.

“Nitelikli bir izleyici kitlesi vardı”

KalDer Başkanı Yılmaz Bayraktar;

“Biz burada sürdürülebilirliği tartıştık, DESİAD ve KalDer İzmir iş birliği ile.

Birleşmiş Milletler sürdürülebilirlik kalkınma hedeflerinin 17. kutusu, son kutusu iş birlikleri. Denizli kenti, Os- manlı’daki tarihiyle Cumhuriyet’teki tarihiyle önemli bir sanayi, tekstil kenti. Beklentilerimizin daha üzerinde bir ilgi gördük, nitelikli bir izleyici kit- lesi vardı. Enerjisi yüksek bir otu- rumdu. Biz de bu anlamda 17 kutunun bugün biz iki tanesini açtık, başka arkadaşlarımız üç dört kutuyu da açtı. Pandeminin kutusu açıldıkça Birleşmiş Milletler kalkınma amaçları- nın ülkemizde uygulanarak çağdaş uy- garlık seviyesine ulaşmak, onu aşmak için çalışıyor olacağız. Denizli’ye her halde defalarca daha geleceğiz. Kalite yolculuğunun, uluslararası rekabetin ülkemizin kalkınmasının yolu Kal-

Der’in ulusal kalite hareketinden geçi- yor. Yani kurumlar aldıkları eğitim ve rehberlik hizmetlerinden sonra Türki- ye’de Avrupa’da mükemmellik ödü- lünü alıyorlar. 90 yılından 2005 yılına kadar Türkiye’nin güzide kurumları Avrupa’da çok ödül aldı. Akranlarından çok önce aldılar. Biz son 10 yıldır bizim Avrupa’ya taşıyacağımız bu ulu- sal kalite hareketine katılmış, dört dörtlük her konuda geliştirmiş ku- rumlarımızı bulmakta zorlanıyoruz.

Biz Denizli’de bu ateşi, sürdürülebi- lirlikle ateşledik. Denizli’deki kurum- larımızın ulusal kalite hareketine katılarak bizlerle beraber el ele üç ila yedi yıldız seviyesinde kurumlarımızı Avrupa’da görmek, gururlanmak isti- yoruz. KalDer olarak biz burada yine görüşeceğiz” dedi.

D

oğuştan bedensel engelli ol- ması nedeniyle tekerlekli san- dalyeyle yaşamını sürdüren 23 yaşındaki Mehmet Cenşen, 5 yıl önce sosyal medya üzerinden 18 yaşındaki Ayşe Şimşek ile tanıştı.

Buradan konuşmaya başlayan ikili, ardından buluşarak birbirine aşık oldu. Aradan geçen süre zarfından ayrılıp tekrar barışan çift, evlilik ka- rarı aldı. Evlilik kararını duyan Ayşe Şimşek’in ailesi, kızlarının Cenşen’in bedensel engelinden dolayı evlenmesine karşı çıktı. Bir- birini seven Cenşen ve Şimşek ai- leleriyle bir araya gelerek ikna etti.

Düğün hazırlıklarına başlayan çift, nikah masasına oturarak dünya evine girdi. Ailelerini zorda olsa ikna eden çift, düğünde doyasıya

eğlenerek, imkansızın önünde geçti. “Aşk engel tanımaz” diyerek evlenen Şimşek ve Cenşen, mutlu bir beraberliğe imza attı.

“Önümüze engeller çok çıktı”

Önlerine bir çok engel çıkma- sına rağmen evlendiklerini belirten damat Mehmet Cenşen, ailesiyle barıştıklarını ve çok mutlu oldukla- rını belirterek, “Bundan 5 yıl önce sosyal medya hesabı üzerinden ta- nıştık. 5 yıldan beri ayılıp barışma oldu ama şuan beraberiz ve evliyiz.

3 gün önce evlendik. Şimdi de hep beraber kutluyoruz. Önümüze en- geller çok çıktı. Sadece benim te- kerlekli sandalyede olmam, onlar için engeldi. Biz buna engel olma-

dık ve devam ettik bu şekilde.

Biraz sıkıntılı oldu ama sonu mutlu oldu. Ailesi de burada zaten, barıştık ve mutluyuz” dedi. Yıllar geçmesine rağmen evlendiklerini söyleyen gelin Ayşe Şimşek ise

“Yıllar önce tanışmıştık. Sonra bu- ralara kadar geldik. Önümüze çok engel çıktı ama işte biz vazgeçme- dik ve sonra böyle oldu. Çok heye- canlı ve mutluyum” ifadelerini kullandı. (İHA)

HABER MERKEZİ

S

arayköy Belediye Başkanı Ahmet Necati Özbaş, ilçedeki esnafları sık sık ziyaret ederek istek ve beklentilerini dinliyor;

çözüm sağlanması için çalışmalar başlatıyor.

Ziyaretlerinde pazarcı esnafını da unutma- yan Başkan Özbaş, Sarayköy Belediyesi Ka- palı Pazar Yeri’nde cumartesi günleri kurulan pazarda tezgahlarını açan esnafları ziyaret ederek “Hayırlı işler” diledi, istekle- rini ve sorunlarını dinledi. Talepleri tek tek not eden Başkan Özbaş, alışveriş için gelen vatandaşlarla da sohbet etti. Pazar yeri ziya-

retinde vatandaşların ilgisiyle karşılaşan Başkan Özbaş, “Pazar yerimizi ziyaret ede- rek hem esnaflarımızla hem de vatandaşla- rımızla bir araya gelme fırsatını elde ettik.

Ziyaretlerimizde vatandaşlarımızın istek ve taleplerini dinledik. Sorun yaşadıkları konu- lar varsa not ederek hemen çözüme kavuş- ması için çalışmalarımızı başlattık. Biz bu tür gezilerde sorunları birinci ağızdan öğ- renme imkanı buluyoruz. O yüzden vatan- daşlarımızla sık sık bir araya geliyoruz.

Çünkü vatandaşlarımızın ve esnaflarımızın fikri bizim için çok önemli” dedi.

Se rk an Ç ak al

Denizlili iş insanları, Denizli Sanayici ve İş İnsanları Derneği ile Türkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi iş birliğinde Merkezefendi Kültür Merkezi Servergazi Salonu’nda 4 oturum şeklinde düzenlenen ‘Odağımız Sürdürülebilirlik Zirvesi’ni değerlendirdi.

Okan Konyalıoğlu

Yılmaz Bayraktar

Selim Kasapoğlu

Oktay Mersin

Hakan Urhan

Başkan Özbaş, pazar yerini ziyaret etti

Sarayköy Bele- diye Başkanı Ahmet Necati Özbaş, kapalı pazar yerinde tezgahlarını açan esnafları ziyaret ederek alışveriş yapan vatandaşlarla sohbet etti.

Aşk engel tanımadı

Doğuştan bedensel engelli olan Mehmet Cenşen, 5 yıl önce tanıştığı ve herhangi bir engeli bulunmayan Ayşe Şimşek ile önlerine çıkan tüm engelleri aşarak dünya evine girdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

13.1. İlan yapıldıktan sonra ihale dokümanında değişiklik yapılmaması esastır. Ancak, tekliflerin hazırlanmasını veya işin gerçekleştirilmesini etkileyebilecek

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

31.1. Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı ilk oturumda tespit edilen

Söz konusu ihaleye ait idari şartnamenin 19 uncu maddesinde; isteklilerin tekliflerini her bir iş kalemi için teklif edilen birim fiyatların miktarlarla çarpımı sonucu bulunan