Periodontal hastalık ve diabetes mellitus ilişkisi
Prof.Dr.Elif ÜNSAL
Gunumuzde, diabetes mellitus (diyabet) ve
onunla aynı risk faktorlerini paylaşan bulaşıcı olmayan,
kronik hastalıklar onemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Her yıl dunyada 8 ile 14 milyon insan
diyabet ve kardiyovaskuler hastalıklar, kanser ve kronik solunum yolu hastalıkları gibi diğer kronik
karmaşık hastalıklar nedeniyle
kaybedilmektedir.
Diabetes mellitus
Pankreas yeterli insülin üretmediğinde veya vücut üretilen insülini etkili kullanamadığında ortaya çıkan kronik bir rahatsızlıktır.
Diyabetin iki temel formu mevcuttur: tip 1 ve tip 2. Tip 1 diyabette, pankreas insülin
üretemez ve buna bağlı olarak glukoz enerji üretimi için kullanılmak üzere hücrelere
giremez. Tip 2 diyabette ya pankreas yeterli
insülin üretemez, ya da vücut insülini doğru
kullanamaz.
Diabetes Mellitus
Kompleks metabolik bir hastalıktır
Hiperglisemi ile karakterizedir.
Azalmış insülin üretimi
Bozulmuş insulin etkisi
Ya da her iki durumun kombinasyonu ile karakterizedir.
Kandan dokulara glukoz taşınmasındaki
yetersizlikle ve idrarda şeker atılması ile
sonuçlanır.
Diabet
Metabolik bir sendromdur.Gelişimi düşük düzeyde sistemik bir enflamasyonu takiben ortaya çıkar.
Genel popülasyonun %5 ini , dünya
popülasyonunda 124 milyon kişiyi etkilediği
düşünülüyor.
2009 sonu itibarı ile tum dunyadaki diyabet nufusu 285 milyon iken bu sayının
2030 yılında 438 milyona ulaşması
beklenmektedir Bunun başlıca nedenleri nufus artışı, yaşlanma
ve kentleşmenin getirdiği yaşam tarzı değişimi sonucu obezite ve fiziksel
inaktivitenin artmasıdır .
Altıncı Diyabet Atlası’nda IDF Verilerine Göre 2013 Yılı Türkiye Verileri
Türkiye Genel Bakış Değer
Erişkin Nufus (20-79 yaş) 48.294.330
Diyabetli Vakalar (20-79 yaş) 7.043.290
Diyabet Prevalansı (%) 14.58
Karşılaştırmalı Diyabet
Periodontal hastalık inflame dişeti ,BOP +alveol kemik kaybı ve ataşman kaybı ile karakterize
kronik inflamatuvar bir hastalıktır
Mikrobiyal dental plağa karşı olan
inflamatuvar ve immün reaksiyonlar
gingivitis ve periodontitisin en belirgin özellikleridir.
Geleneksel görüşe göre periodontitisin doku yıkıcı cevabının periodonsiyumda lokalize
kaldığı ve etkilerinin dişi destekleyen dokular
ile sınırlı olduğu düşünülmekteydi.
Periodontal sağlık veya hastalık ile sistemik sağlık veya hastalık arasında güçlü bir ilişki vardır.
Sistemik hastalık bireyin periodontal sağlık ve hastalığını etkileyebilmektedir.
Sistemik hastalıklar sonucunda dokularda ve savunma mekanizmalarında oluşan
değişiklikler periodontal hastalığın ilerleyişini hızlandırıp, şiddetini
arttırabilmektedir.
Son yıllarada yapılan çalışmalarla:Periodontitisin sistemik sağlık üzerine değiştirici etkileri ortaya koyulmuş :
Periodontitisin:
diabet
Enfektif endokardit ,kardiyovasküler hastalıklar
Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı
Solunum yolu hastalıkları
arasında anlamlı ilişkisinin olduğunu ortaya
koymuştur.
İnsülin
Vücudun enerji için glukozu kullanmasına yardımcı olan bir hormondur. İnsülin
pankreasın beta hücreleri tarafından üretilir.
Vücut yeterli insülin üretemediğinde, insülin enjeksiyon yoluyla veya insülin pompası
kullanılarak alınır.
İnsulin direnci nedir?
Insülin direnci olan hastalarda , kan şekerinin kas, yağ ve karaciğer hücrelerine girmesi
zorlaşmıştır.Bu nedenle kanda şeker birikimi meydana gelmektedir. Bu durumda pankreas hücrelere daha fazla şeker almak için daha
çok insülin üretmeye ve normalden daha fazla çalışmaya başlayabilir.En sonunda ise
pankreas yorulacak ve yeterli insülin sağlama yeteneğini kaybedecektir.Pankreasın
salgıladığı insülinin vücutta tam olarak
kullanılamamasına insülin direnci denir.
Diabet belirti ve semptomları
Poliüri (sık idrar)
Polidipsi (sık su içme)
Polifaji (sık yemek yeme )
Kaşıntı
Zayıflık
yorgunluk
Diabet oral bulguları
Mukozal kuruluk , çatlama
Çeliosis
Oral kavite florasında değişiklikler
Candida albicans, hemolitik streptokok ve stafilokokların baskın durumu
Salya akışında azalma, ağızda kuruluk
Ağız dil yanması
Değişmiş tat duyusu
Diabetin periodonsiyum üzerine etkisi
Dişeti büyümelerine eğilim
Sapsız,saplı gingival polipler
Polipoid gingival proliferasyonlar
Apse formasyonları
periodontitis
Dişlerde sallanma
Kontrolsüz diabetiklerde enfeksiyonlara
yatkınlık, yıkıcı periodontal hastalığa eğilim
Periodontal hastalık diabetin 6. komplikasyonu
sayılıyor.
Diabette bakteriyel patojenler:
Benzer plak ve gingival indeks skorlarına sahip diabet hastalarında , sağlıklı olanlara göre dişeti cebi sıvısı ve kanda glukoz içeriği daha yüksektir. Artmış glikoz içeriği
mikroflora çevresini değiştirerek özellikle
kontrolsüz diabetiklerde bakteriler üzerinde periodontal hastalığın şiddetini arttıracak
kalitatif değişikliklere neden olurlar.
Tip 1 diabet+ periodontitis hastalarında:
Subgingival flora: Capnocytophaga,
Anaerobik vibriolar,
Actinomyces türleri
Pg,Pi ve A.a bu hastalarda düşük
değerlerdedir. Tip 2 diabet+periodontits
hastalarında P.g, P.i. Ve P rectusun yüksek
olduğu gösterilmiştir.
Tip 1 diabet hastalarında periodontitis:
12 yaş sonrasında başlıyor.
13-18 yaş arası prevalansı % 9.8
19 yaş ve üstünde % 39
Diabetik hastalarda periodontal hastalık belirgin, tutarlı
bir patern izlememektedir.
Zayıf kontrollü diabetik hastalarda:
Aynı zamanda oral hijyeni kötü olan hastalarda:
Derin periodontal cepler
Hızlı kemik kaybı,
Sıklıkla gözlenen periodontal apseler görülür.
bu hastalarda daha fazla ataşman kaybı, artmış
sondalamada kanama, artmış diş mobilitesi görülür.
Diabet periodontitis ya da gingivitise neden olmaz , deliller periodontal dokuların lokal faktörlere cevabını değiştirdiğini kemik kaybın süratlendirdiğini, ve
cerrahi sonrası iyileşmeyi geciktirdiğini göstermiştir.
Teşhis
Açlık kan şekeri> 120 mg /dl
Tokluk kan şekeri>200 mg/dl
Anormal glukoz tolerans testi > 140 mg/dl
Artmış glikoz hemoglobin testi değeri
HbA1 (normali %8altı) ve HbA1c (%6-6.5 altı)
30-90 günlük açlık kan şekeri kontrolleri
Hemoglobin A1c
Kandaki alyuvarlara bağlı olan glikoz
miktarını ölçer alyuvarlara bir kere bağlanan glikoz alyuvarın 120 gün ömrü olan süre
içinde değişmemektedir.bu test kişinin 2-3 ay içerisindeki kan şekeri düzeyi hakkında bilgi verirken değerinin 7 yi geçmemesi
beklenmektedir
Glikolize Hemoglobin A1c olarak adlandırılan bir hemoglobin formudur ve ortalama glukoz konsantrasyonunun daha uzun dönemli bir göstergesi olarak ölçülmektedir. Diyabet hastalığında yüksek glikozile hemoglobin seviyesi yetersiz kan glukozu kontrolünün göstergesi olup, kardiyovasküler hastalıklar, nefropati ve retinopati gelişimi ile de
ilişkilidir.
Diyabetin komplikasyonları
1- Mikrovaskuler komplikasyonlar: retinopati, nefropati, noropati (periferik ve otonomik)
2- Makrovaskuler komplikasyonlar: Aterosklerotik kalp hastalıkları, periferik arter hastalığı, serebrovaskuler
hastalıklar
3- Diğer komplikasyonlar: Cilt, diyabetik ayak, eklem, kemik, beyni ilgilendiren sorunlar (demans, Alzheimer),
psikolojik sorunlar, seksuel sorunlar, vs.
Diyabet hastalarının onemli bir kısmında hipertansiyon ve lipid metabolizması bozuklukları da klinik tabloya eşlik eder.
Komplikasyonlar
Mikrovasküler: retinopati, nefropati,nöropati
Makrovasküler : kardiyovasküler, serebrovasküler
Yara iyileşmesinde gecikme,
Periodontitis
Kronik hiperglisemi:
Kandaki glukoz düzeyinin yükselmesi; diyabetin kontrol edilemediğinin bir göstergesidir. Vücutta yeterli insülin bulunmadığında veya vücut sahip olduğu insülini,
glukozu enerjiye çevirmek için kullanamadığında ortaya çıkar. Hiperglisemi belirtileri aşırı susama, ağız
kuruluğu ve sık idrara çıkma ihtiyacıdır. Açlık
hiperglisemisi bir kişi en az 8 saat aç kaldıktan sonra kan glukozunun kabul edilebilir düzeyin üzerinde
olmasıdır. Tokluk hiperglisemisi bir kişi yemek yedikten 1 ila 2 saat sonra kan glukozunun kabul edilebilir
düzeyin üzerinde olmasıdır.
Uzun dönemde kalp, gözler, böbrekler,sinirler ve vasküler sistemin zarar görmesine neden olur.
Amerikan diabet topluluğu diabet için 1997 de sınıflama ve
diagnostik kriterleri yayınlamış ve bu 2003 yılında modifiye edilmiştir .
Yeni klasifikasyona göre:
1-Tip 1 diabet
2- Tip 2 diabet
3- İdiopatik diabet
4- gestasyonel diabet
Tip 1 diyabet
Vücutta hiç insülin bulunmamasına bağlı
yüksek kan glukozu düzeyleriyle karakterize bir hastalık. Vücudun immün sistemi
pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırarak onları yok ettiğinde ortaya çıkar.
Bunu takiben pankreas çok az insülin üretir
veya hiç insülin üretmez. Tip 1 diyabet en çok
genç bireylerde ortaya çıkar; bununla birlikte,
yetişkinlerde de ortaya çıkabilir.
Tip 1 diabet
Gecmişte ‘insuline bağımlı diyabet’, ‘juvenil diyabet’, ‘cocukluk cağında başlayan diyabet’ veya ‘tip I diyabet’ olarak da
adlandırılan tip 1 diabetes mellitusta pankreas beta hucrelerinin coğunlukla otoimmun hasarına bağlı olarak mutlak
insulin eksikliği vardır.
Pankreasta insülin salgılayan βhücrelerinin yıkımından kaynaklanır.
Patofizyolojisi otoimmün ya da viral kaynaklı yıkım sürecini içerir.
Yıkıcı otoimmün cevabı viral enf vs tetikler genetik yatkın bireylerde β hücreleri yıkılır.
Genelde insülin salınımı tamamen durur.
Genelde çocuklar ve genç adölesanlar etkilenir.
Tip 2 diyabet
Vücutta insülin eksikliğine veya vücudun
insülini etkin kullanamamasına bağlı yüksek kan glukozu düzeyleriyle karakterize bir
hastalık. Tip 2 diyabet en çok orta yaşlı veya
daha yaşlı yetişkinlerde ortaya çıkar; bununla
birlikte, gençlerde de görülebilir.
Tip 2 diabet
Daha önce insüline bağımlı olmayan diabet olarak tanımlanmıştır.
Insülin direncinden ve değişmiş insülin üretiminden kaynaklanmaktadır.
Mikrovasküler (retinal, renal, nöropatik), makrovasküler( koroner, periferal vasküler) ve nöropatik (otonomik, periferal)
komplikasyonları vardır.
Tip 2 Diabet
İnsülin direncinden kaynaklanıyor,
Daha önceki isimleri :
İnsüline bağımlı olmayan diabet NIDDM
Veya erişkin başlangıçlı diabet
Gecmişte ‘insuline bağımlı olmayan diyabet’, ‘erişkin diyabet’
veya ‘tip II diyabet’ olarak da isimlendirilen tip 2 diabetes
mellitus tum diyabet olgularının %90’dan fazlasını
oluşturmaktadır ve en yaygın gorulen diyabet formudur (14). Tip
2 diyabet, obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak genellikle daha sık gorulmektedir. Hastalığın temelinde genetik
olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen ve giderek artan insulin direnci ve zamanla azalan insulin salınımı soz
konusudur. Tum dunyada toplumun %5-10’u tip 2 diyabetlidir (1).
Tip 2 diyabet genellikle 40 yaşından sonra ortaya
cıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar. Bununla beraber, son yıllarda yaşam ve gunluk aktivitelerdeki değişiklikler ve artan
obezite sıklığı nedeniyle cocuk ve adolesan yaşlarında da tip 2 diyabet sıklığı artmaktadır.
Tip 2 DM de
Birçok hastanın insülin direnci ve bir derece insülin eksikliği vardır.
Tip 2 diabet pandemik oluşturacak hastalık
gruplarından olacaktır. 2025 de 300 milyon
kişiyi etkileyeceği düşünülmektedir.Birleşmiş
milletler şu anda 246 milyon kişinin hasta
olduğunu bildirmektedir.
İdiopatik Diabetes Mellitus
Bazı tip 1 diabet mellitus formlarının bilinen bir etyolojisi yoktur.Afrika, Asya orijinli
hastalardır. Etkilenen hastaların bazıları
insülin replasman tedavisi alırlar...
Gestasyonel diabetes Mellitus
Gebelik diyabeti, ilk kez gebelik sırasında ortaya cıkan glukoz tolerans bozukluğu olarak tanımlanmaktadır
Sadece gebelik sırasında gelişen ve genellikle
doğumdan sonra ortadan kalkan, fakat annenin daha sonra diyabet geliştirme riskini arttıran bir diabetes mellitus tipidir. GDM öğün planlaması, aktivite ve bazı durumlarda insülinle kontrol edilir
Gebelik döneminde tesbit edilen farklı derecelerde gözlenen glukoz intoleransı olarak tanımlanır.