• Sonuç bulunamadı

Mali tatil uygulaması 3 Temmuz 2007 tarihinde başlıyor ( )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mali tatil uygulaması 3 Temmuz 2007 tarihinde başlıyor ( )"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Mali tatil uygulaması 3 Temmuz 2007 tarihinde başlıyor (02.07.2007)

MALİ TATİL UYGULAMASI HAKKINDA GENEL TEBLİĞ / 1 1. Giriş

28/3/2007 tarih ve 26476 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarih itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin uygulamasına ilişkin olarak yapılan açıklamalar ile anılan maddenin (9) numaralı fıkrasının verdiği yetkiye istinaden belirlenen diğer hususlar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

2. Mali tatilin uygulanacağı tarihler

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu fıkra hükmüne göre mali tatil, her yıl temmuz ayının birinci gününden (haziran ayının son gününün resmi tatil olması halinde ise temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden) başlayarak aynı ayın yirminci günü sona erecektir.

Buna göre mali tatilin ilk defa uygulanacağı 2007 yılında, 30 Haziran 2007 günü resmi tatil olan Cumartesiye rastladığından ve temmuz ayının ilk iş günü de 2 Temmuz 2007 olduğundan; 2007 yılında mali tatil, 3 Temmuz 2007 tarihinde başlayacak ve 20 Temmuz 2007 tarihine kadar (bu tarih dahil) devam edecektir.

3. Mali tatil kapsamında olmayan süreler

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (7) numaralı fıkrasında, “Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu fıkra hükmüne göre, gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen (ithalde alınan katma değer vergisi, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi gibi) vergi, resim ve harçlar hakkında mali tatil uygulanmayacaktır.

Ayrıca, kaynak kullanımını destekleme fonu kesintilerine ilişkin olarak verilmesi gereken bildirimlerin verilme ve ödeme süreleri de mali tatil nedeniyle uzamayacaktır.

Diğer taraftan, özel kanunlarında ödeme süreleri tespit edilmemiş amme alacaklarının ödeme sürelerinin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tayin edilmesi ve tayin edilen sürelerin de mali tatile rastlaması halinde bu alacaklar için belirlenen ödeme sürelerinin, mali tatil nedeniyle uzaması söz konusu olmayacaktır.

Örnek :

2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun hükümlerine göre hesaplanan yiyecek bedelinin 1 ay içerisinde ödenmesini talep eden yazı, 10 Haziran 2007 tarihinde mükellef (A)’ya tebliğ edilmiştir. Söz konusu alacağın, 10 Temmuz 2007 tarihi mesai saati bitimine kadar ödenmesi gerekmekte olup, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tayin edilen ödeme süresinin mali tatil nedeniyle uzaması mümkün

(2)

bulunmamaktadır.

4. Mali tatil nedeniyle uzayan süreler

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre, son günü mali tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır.

4.1. Beyana dayalı tarhiyatta, kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri Bu Tebliğin “Diğer hususlar” başlıklı (10) numaralı bölümünde belirtilenler hariç olmak üzere, beyanname verme süresinin son günü mali tatil süresi içerisinde kalan vergi, resim ve harçlara ilişkin beyannamelerin verilme süreleri, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzayacaktır.

Buna göre 2007 yılı için, mali tatil 3 Temmuz 2007 tarihinde başlayıp 20 Temmuz 2007 tarihinde sona ereceğinden, söz konusu beyannamelerin verilme sürelerinin son günü 27 Temmuz 2007 tarihi olacaktır.

Diğer taraftan, mükelleflerin mali tatil süresinin sonunu beklemeden beyannamelerini vermeleri de mümkündür.

Örnek :

Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan (B) Limited Şirketinin, 2 Temmuz 2007 tarihinde düzenlediği sözleşmeye ilişkin damga vergisini 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca kağıdın düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirmesi gerekmekte olup, bu sürenin son günü olan 17 Temmuz 2007 tarihi mali tatile rastladığından, söz konusu beyannamenin verilme süresi, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamak suretiyle 27 Temmuz 2007 tarihinde (bu tarih dahil) sona erecektir.

4.2. İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesine göre ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir.

İkmalen, re’sen veya idarece yapılan ve yargı organlarına intikal etmiş olan tarhiyatlarda ise yargı organlarınca tasdik veya tadilen tasdik edilen tutarların ödeme süresi, “Vergi Mahkemesi/Bölge İdare Mahkemesi/Danıştay Kararına Göre Vergi/Ceza İhbarnamesi (Bildirim)”nin mükellefe tebliğ tarihinden itibaren bir aydır.

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendine göre, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyata ilişkin olup vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış

sayılacaktır.

Örnek 1 :

Mükellef (C), adına yapılmış olan re’sen tarhiyata karşı uzlaşma talep etmiş, uzlaşma günü olarak belirlenen 18 Haziran 2007 tarihinde yapılan görüşme sonucunda da uzlaşma vaki olmuştur. Uzlaşmaya ilişkin tutanağa göre tahakkuk eden tutarların vadesi 18 Temmuz 2007 tarihi olup, bu tarih mali tatile rastlamaktadır. Mali tatil, 2007 yılı için 20 Temmuz 2007 tarihinde sona ereceğinden, uzlaşma yoluyla kesinleşmiş olan tutarların ödeme süresi 20 temmuz tarihini takip eden günden itibaren yedi gün uzayacak ve 27 Temmuz 2007 tarihi mesai saati bitiminde sona erecektir.

Örnek 2 :

(3)

Mükellef (D)’nin, adına yapılmış olan ikmalen tarhiyatı vergi mahkemesi nezdinde dava konusu yapması ve mahkemenin tasdik şeklindeki kararı üzerine, vergi dairesince düzenlenen “Vergi Mahkemesi/Bölge İdare Mahkemesi/Danıştay Kararına Göre Vergi/Ceza İhbarnamesi (Bildirim)” 12 Haziran 2007 tarihinde

mükellefe tebliğ edilmiştir. Buna göre, mahkeme kararı üzerine tahsil edilebilir hale gelmiş olan tutarların vadesi 12 Temmuz 2007 tarihi olacaktır. Vade mali tatile rastladığından, yukarıdaki örnekte olduğu gibi mahkeme kararı üzerine tahsil edilebilir hale gelmiş olan tutarların ödeme süresinin son günü 27 Temmuz 2007 tarihi olmaktadır.

4.3. Tarh edilen vergilere ve/veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler

İkmalen, re’sen veya idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin uzlaşma talep etme veya cezada indirim talebinde bulunma süresi, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gündür.

Başvuru süresinin son gününün mali tatile rastlaması halinde söz konusu süre, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır.

Dileyen mükelleflerin, adlarına tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı mali tatil süresi içinde de uzlaşma veya cezada indirim talebinde bulunabilmesi mümkündür.

Örnek 1 :

5 Haziran 2007 tarihinde tebliğ edilmiş olan ikmalen tarhiyata ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi üzerine, uzlaşma talep etme veya Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesine göre cezada indirim talebinde bulunma süresi 5 Temmuz 2007 tarihinde sona erecek olup, bu tarih mali tatile rastlamaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalara göre, anılan haklardan yararlanma süresi, mali tatilin sona erdiği 20 Temmuz 2007 tarihini takip eden günden itibaren yedi gün uzayacak ve 27 Temmuz 2007 tarihinde (bu tarih dahil) sona erecektir.

Öte yandan, gerek tarhiyat öncesi gerekse de tarhiyat sonrası uzlaşmayla ilgili olarak, mükelleflerin bu yönde bir talebi olmadığı müddetçe, mali tatil süresi içinde uzlaşma günü verilemeyecektir.

Örnek 2 :

Vergi inceleme elemanı tarafından 2007 yılının Mayıs ayında mükellef (E)’nin işyerinde incelemeye başlanılmış, incelemeye ilişkin son tutanak 18 Haziran 2007 tarihinde düzenlenmiş ve mükellefçe tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuştur. Mükellefin 10 Temmuz 2007 tarihinin uzlaşma günü olarak belirlenmesine yönelik talebi üzerine (uzlaşma gününden en az 15 gün önce) bu tarih mükellefe bir yazıyla 22 Haziran 2007 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Bu durumda, mükellefin talebi üzerine uzlaşma günü mali tatil süresi içinde bir tarih olarak

belirlendiğinden, uzlaşma görüşmesinin belirlenen tarihte yapılmasına engel bir durum söz konusu olmayacaktır.

4.4. Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin süreler Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzel

kişilerden Bakanlığımızca yapılan düzenlemeler çerçevesinde veya re’sen, vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Bakanlığımızca veya vergi dairesince devamlı bilgi verme çerçevesinde istenecek bilgilerin verilmesine ilişkin sürenin son gününün mali tatile rastlaması halinde anılan süre, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır.

5. Mali tatil nedeniyle işlemeyen süreler

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, “Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin

(4)

dava açma süreleri malî tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler malî tatilin bitiminden itibaren tekrar işlemeye başlar.” hükmüne yer verilmiş olup, bu hükmün uygulanmasına ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

5.1. Muhasebe kayıt süreleri

Vergi Usul Kanununun 219 uncu maddesinde muamelelerin defterlere kayıt zamanı belirlenmiş bulunmaktadır.

Söz konusu maddeye göre muamelelerin, defterlere işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve açıklığını bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi gerekmekte olup, bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi uygun değildir.

Muamelelerin muhasebe fişlerine kaydedilmesi ve defterlere kayıtların bu fişler üzerinden yapılması halinde ise muamelelerin fişlere kaydedilmesi, defterlere kaydedilmesi hükmündedir. Bu durumda,

muhasebe fişlerinde yer alan muamelelerin esas defterlere en geç 45 gün içinde işlenmesi gerekmektedir.

Söz konusu kayıt sürelerinin mali tatile rastlaması halinde ise süre, mali tatil süresince işlemeyecektir.

Örnek 1 :

Mükellef (F)’nin, 5 Temmuz 2007 tarihinde yaptığı satışa ilişkin olarak düzenlediği aynı tarihli faturasını defterlerine kaydetme süresi (muamelelerin muhasebe fişi kullanılmadan doğrudan defterlere kaydedildiği durumda), söz konusu faturanın düzenlenme tarihinden itibaren 10 gün olup, bu süre 15 Temmuz 2007 tarihinde sona erecektir. Ancak, söz konusu sürenin mali tatile rastlayan 10 günlük kısmı işlememiş sayılacağından, defterlere kaydetme süresi 30 Temmuz 2007 tarihinde (bu tarih dahil) sona erecektir.

Örnek 2 :

Muamelelerini muhasebe fişi kullanarak defterlerine kaydeden mükellef (G)’nin, 6 Temmuz 2007 tarihinde satın aldığı ürünlere ilişkin aynı tarihli alış faturasını muhasebe fişine kaydetme süresi, söz konusu

faturanın düzenlenme tarihinden itibaren 10 gün olup, bu süre 16 Temmuz 2007 tarihinde sona erecektir.

Ancak, söz konusu süre mali tatile rastladığından, anılan işlemin muhasebe fişine kaydedilme süresinin son günü 30 Temmuz 2007 tarihinde (bu tarih dahil), esas defterlere kaydetmeye ilişkin süre ise 3 Eylül 2007 tarihinde (bu tarih dahil) sona erecektir.

5.2. Bildirme süreleri

Bildirmeler, Vergi Usul Kanununun 153 ila 170 inci maddeleri arasında düzenlenmiş ve Kanunun 168 inci maddesinde de bildirmelerin hangi süreler içinde yapılacağı belirlenmiştir.

Bildirim sürelerinin mali tatile rastlaması halinde ise süre, mali tatil süresince işlemeyecektir.

Örnek :

Mobilyacılık faaliyeti ile iştigal etmekte olan mükellef (H)’nin, 12 Haziran 2007 tarihinde vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerini tamamen durdurmak suretiyle işini bırakması halinde, işi bırakma bildirimini işi bırakma tarihinden itibaren bir ay içerisinde vergi dairesine vermesi gerekmektedir. Ancak, mali tatil 2007 yılı için 3 Temmuz 2007 tarihinde başladığından, işi bırakma bildiriminde bulunma süresinin mali tatile rastlayan 10 günlük kısmı işlememiş sayılacak ve bildirimde bulunma süresi mali tatilin sona erdiği tarihten itibaren 10 gün uzamak suretiyle 30 Temmuz 2007 tarihinde (bu tarih dahil) sona erecektir.

5.3.Dava açma süreleri

İkmalen, re’sen veya idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin dava açma süresi, tarhiyata ilişkin vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gündür.

(5)

Dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde süre, mali tatil süresince işlemeyecektir. Mali tatil nedeniyle uzayan dava açma süresinin son gününün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması durumunda ise dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden itibaren yedi gün uzayacaktır.

Örnek :

Yapılan ikmalen tarhiyat sonucu düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin 18 Haziran 2007 tarihinde mükellefe tebliğ edilmesi durumunda, söz konusu tarhiyata karşı dava açma süresi 18 Temmuz 2007 tarihinde sona erecektir. Ancak, 2007 yılı için mali tatil 3 Temmuz 2007 tarihinde başladığından, söz konusu sürenin mali tatile rastlayan 16 günlük kısmı işlemeyecek ve dava açma süresi mali tatilin sona erdiği tarihten itibaren 16 gün uzamak suretiyle 5 Ağustos 2007 tarihi mesai saati bitiminde sona erecektir. 5 Ağustos 2007 tarihinin de 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması nedeniyle dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü (5 Eylül 2007) izleyen günden itibaren yedi gün uzayacak ve söz konusu sürenin son günü 12 Eylül 2007 tarihi olacaktır.

6. Mali tatil süresince defter ve belgelerin ibrazı, vergi incelemesine başlama

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (4) numaralı fıkrasında, “Mahkeme kararı veya Cumhuriyet Savcılıklarının talebi üzerine ya da Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılan aramalı incelemeler hariç olmak üzere, malî tatil süresince inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı talep edilemez, mükellefin işyerinde incelemeye başlanılmaz.” hükmüne yer verildiğinden, mali tatil süresince (fıkrada yer alan haller dışında) mükellefin işyerinde incelemeye başlanılmayacak ve inceleme amacıyla defter ve belgelerin bu süre içinde ibrazı istenilmeyecektir.

Mali tatil süresinden önce başlanılmış olan bir incelemeye bu süreden önce ibraz edilen defter-belge üzerinde devam edilebilecek; ancak, bu süre zarfında mükelleften ilave defter, belge ve bilgi talep edilemeyecek, mükellef veya vergi sorumlusu, inceleme sonucunda yapılacak tespitlerin yer aldığı tutanağı imzalamaya davet edilemeyecektir.

Örnek 1 :

Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından 15 Haziran 2007 tarihinde mükellef (I)’nın işyerinde

incelemeye başlanılmıştır. Bu tarihin mali tatile rastlamaması nedeniyle, başlanılmış olan incelemeye mali tatil süresince (2007 yılı için, 03.07.2007 – 20.07.2007 tarihleri itibariyle) devam edilebilecek, ancak mükelleften mali tatil süresi içinde ilave defter, belge ve bilgi talep edilemeyeceği gibi, mükellef veya vergi sorumlusu, inceleme sonucunda yapılacak tespitlerin yer aldığı tutanağı imzalamaya da davet

edilemeyecektir.

Öte yandan, vergi inceleme elemanları tarafından mali tatil süresinden önce yapılan tebligat ile

mükelleften defter ve belgelerinin ibrazının talep edilmesi ve söz konusu talebe ilişkin olarak da mükellefe tanınan sürenin son gününün mali tatile rastlamış olması halinde, bu sürenin mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılması uygun görülmüştür.

Örnek 2 :

Vergi inceleme elemanı tarafından 25 Haziran 2007 tarihinde mükellef (J)’ye tebliğ edilen yazıyla defter ve belgelerinin inceleme amacıyla ibrazı istenilmiş olup, söz konusu talebe ilişkin olarak da tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük bir süre tanınmıştır. Bu sürenin son günü (10 Temmuz 2007) mali tatile rastladığından, mükellefe tanınan süre, mali tatil 2007 yılı için 20 Temmuz 2007 tarihinde sona ereceğinden, 20 temmuz tarihini takip eden günden itibaren yedi gün uzayacak ve 27 Temmuz 2007 tarihi mesai saati bitiminde sona erecektir.

7. Mali tatil süresince bilgi isteme ve tebligat işlemleri

(6)

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasında, “Tatil süresince, vergi ve ceza

ihbarnameleri ile mahsup taleplerine yönelik olanlar hariç, bilgi isteme talepleri mükelleflere, vergi ve ceza sorumlularına bildirilmez. Ancak tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat işlemlerinde süre, malî tatilin son gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu fıkra hükmüne göre vergi/ceza ihbarnameleri mali tatil süresi içinde mükellefler ile vergi ve ceza sorumlularına bildirilmeyecek; tatil süresi içinde gerçekleşen tebligat işlemlerinde ise süre mali tatil süresince işlemeyecektir.

İkmalen, re’sen veya idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin kendilerine tanınan yasal haklardan (dava açma, cezada indirim ve uzlaşma talep etme) herhangi birini kullanma süresi bu tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün olup, tebligatın mali tatil süresi içinde yapılması halinde süre, mali tatilin son gününden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Örnek 1 :

Yapılan re’sen tarhiyat sonucu düzenlenen ve 28 Haziran 2007 tarihinde postaya verilen vergi/ceza ihbarnamesinin, posta idaresince 4 Temmuz 2007 tarihinde mükellefe tebliğ edilmesi üzerine, söz konusu tarhiyata karşı mükellefin kendisine tanınan yasal haklardan (dava açma, cezada indirim ve uzlaşma talep etme) yararlanmak için başvuru süresi 3 Ağustos 2007 tarihinde sona erecektir. Ancak, tebligat işlemi mali tatil süresi içerisinde gerçekleştiğinden anılan süre, mali tatilin son gününden (20

Temmuz 2007) itibaren işlemeye başlayacak ve 19 Ağustos 2007 tarihinde sona erecektir. Bu tarihin resmi tatile rastlamasından dolayı da süre, 20 Ağustos 2007 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzayacaktır.

Dava açma süresi yönünden ise, 20 Ağustos 2007 tarihinin İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca

çalışmaya ara verme süresine rastlaması nedeniyle dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü (5 Eylül 2007) izleyen günden itibaren yedi gün uzayacak ve söz konusu sürenin son günü 12 Eylül 2007 tarihi olacaktır.

Öte yandan, mahsup taleplerine yönelik olanlar hariç, bilgi isteme talepleri ile ilgili olarak da yukarıda yer alan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.

Mahsup taleplerine yönelik bilgi isteme talepleri ise mali tatil süresi içerisinde de muhataplarına

bildirilebilecek olup, gerek mali tatil süresinden önce gerekse de mali tatil süresi içerisinde gerçekleşen söz konusu bilgi isteme taleplerine ilişkin tebligat işlemlerinde sürenin, mali tatil nedeniyle uzaması söz konusu olmayacaktır.

Örnek 2 :

Mükellef (K), 19 Haziran 2007 tarihinde vergi dairesine verdiği dilekçeyle 2007/04 vergilendirme döneminde istisna uygulanmasından dolayı iadesi gereken katma değer vergisi tutarının diğer vergi borçlarına mahsubunu talep etmiştir. Bunun üzerine vergi dairesinin 26 Haziran 2007 tarihli ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yerine getirilmesi istenilen söz konusu mahsup talebine ilişkin bilgi isteme yazısı, 4 Temmuz 2007 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir. Tebligat işlemi mali tatil süresi içinde gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, bilgi isteme talebine ilişkin süre mali tatil nedeniyle uzamayacak ve 19 Temmuz 2007 tarihinde sona erecektir.

8. Mali tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten kanuni ve idari süreler

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (6) numaralı fıkrasında, “Malî tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten bu madde kapsamındaki kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu fıkra hükmüne göre, mali tatilin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde biten kanuni ve idari

(7)

süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona erecektir.

Örnek 1 :

Vergi sorumlusu (L)’nin, Haziran/2007 vergilendirme dönemine ait gelir (stopaj) vergisine ilişkin muhtasar beyannamesini Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesi uyarınca 23 Temmuz 2007 gününün mesai saati sonuna kadar vermesi gerekmekle birlikte, bu tarih mali tatil süresinin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde yer aldığından, söz konusu beyannamenin verilme süresi, 27 Temmuz 2007 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzayacaktır.

Örnek 2 :

Vergi dairesinin, 20 Haziran 2007 tarihli ve mükellefe tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yerine getirilmesi istenilen bilgi isteme talebine ilişkin yazı, posta idaresince 25 Haziran 2007 tarihinde mükellefe tebliğ edilmiştir.

Mükellefe tanınan idari süre, 25 Temmuz 2007 tarihinde bittiğinden ve bu tarih de mali tatil süresinin sona erdiği günü izleyen yedi gün içinde yer aldığından, söz konusu süre 27 Temmuz 2007 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzayacaktır.

9. Beyanname verme süresi mali tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi

5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrasında, “Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu Tebliğin “Diğer hususlar” başlıklı (10) numaralı bölümünde belirtilenler hariç olmak üzere, verilme süresinin son günü mali tatil süresine veya mali tatilin son gününü izleyen yedi güne rastlayan vergilere ilişkin beyannamelerin verilme süresi 2007 yılı için 27 temmuza, bu beyannamelere göre tahakkuk eden vergilerin ödeme süresi de 30 temmuza uzamış sayılacaktır.

İlgili kanunlarına göre temmuz ayında verilmesi icap eden ve verilme süreleri mali tatile rastlayan beyannameler için dileyen mükellef ve sorumluların mali tatil süresi içerisinde de beyanname vermeleri imkan dahilindedir. Bu şekilde verilen beyannamelere göre tahakkuk eden vergilerin, en geç 5604 sayılı Kanuna göre belirlenen sürelerde ödenmesi gerekmekle birlikte, istenirse söz konusu sürelerden önce ödenebileceği de tabiidir.

10. Diğer hususlar

Aşağıda belirtilen sürelerin mali tatil nedeniyle uzaması söz konusu olmayacaktır.

– Özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri,

– İcra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi uygulamasına yönelik (5) No.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesinin verilme ve ödeme süresi,

– Sürekli beyanname vermek zorunda olanlar dışındaki resmi kuruluşlar tarafından müzayede

mahallerindeki satışlar dolayısıyla tahsil edilen katma değer vergisinin, 15 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (I/3) bölümünde belirtilen ödeme süresi,

– 1512 sayılı Noterlik Kanununun 118 inci maddesine göre noterler tarafından tahsil edilen damga vergisi ve harç bedellerinin anılan Kanunun 119 uncu maddesi uyarınca ilgili vergi dairesine bildirilmesine ilişkin olarak verilecek beyannameler ile süreksiz yükümlülük şeklinde değerlendirilen ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre verilen (1), (2) ve (4) No.lu Beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri,

(8)

– Kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin ödeme süresi.

Tebliğ olunur.

İdarece yapılan tarhiyatlar sonucunda kesinleşen vergi ve cezalar ile ödenmemiş ... (28.06.2007)

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ / 374

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Maliye Bakanlığınca açıklanabilir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini mahalline devredebilir. Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adli ve idari soruşturmalarla ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve 3568 sayılı Kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına bildirilmesi vergi

mahremiyetini ihlal sayılmaz. Bu takdirde kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumlar da bu maddede yazılı yasaklara uymak zorundadırlar. Maliye Bakanlığı bilgilerin açıklanmasıyla ilgili usulleri belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm uyarınca, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezaların açıklanmasına ilişkin usuller 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği¹ ile tespit edilmiştir.

Anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden;

– 2007 yılında yapılacak açıklamaların, Türkiye genelindeki vergi dairelerinde (vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerlerinde asılmak suretiyle) 16 Temmuz 2007 ila 16 Ağustos 2007 tarihleri arasında, 3 Eylül 2007 tarihinden itibaren de Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yapılması,

– Açıklama kapsamına, her bir vergi dairesine 125.000 YTL ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükelleflerin alınması,

– Yapılacak açıklamada, 31/12/2006 tarihi itibarıyla vadesi geçtiği halde 30/6/2007 tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve nev’i itibarıyla 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile açıklama kapsamına alındığı belirtilen vergi ve cezalar ile 1/6/2006-31/5/2007 tarihleri arasında kesinleşen tarhiyatların dikkate alınması,

– Açıklanacak bilgiler, açıklamanın yapılacağı yer ve diğer hususlarda 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen esaslara uyulması, ancak sözü edilen tebliğin “İnternet Ortamında Açıklama”

başlıklı III/B bölümündeki açıklamalar uyarınca Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar tarafından hazırlanan listelerin bir örneğinin (Gelir İdaresi Başkanlığı, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, Gelir İstatistikleri ve Raporlama Müdürlüğü, İlkadım Caddesi Dikmen/ANKARA) adresine gönderilmesi,

– Açıklama kapsamına, 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununun 5 inci maddesi hükümlerine göre taksitlendirilen

(9)

ve taksit ödeme süresi henüz sona ermemiş olan vergi ve cezalar ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununun Geçici 3 üncü maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanununun Geçici 5 inci maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı Belediye Uzlaşma Komisyonu Başkanlığına takas ve mahsup için başvuruda bulunan ve başvuruları kabul edilen, büyükşehir belediyeleri/belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile

sermayesinin % 50’sinden fazlası büyükşehir belediyelerine/belediyelere ait şirketlerin vadesi 31/12/2004 tarihi ve öncesine rastlayan borçlarının alınmaması,

uygun görülmüştür.

Tebliğ olunur.

BSMV mükelleflerinin hizmet vergisi

beyannamelerini elektronik ortamda verme zorunluğu (28.06.2007)

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ / 373

Vergi Usul Kanununun¹ mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, vergi

beyannamelerinin ve bildirimlerinin internet ortamında gönderilmesi uygulaması ile ilgili düzenlemeler 340

², 346 ³, 357 4 ve 367 5 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılmıştır.

Elektronik beyanname uygulamasının yaygınlaştırılması amacıyla Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükelleflerine, hiçbir hadle sınırlı olmaksızın Haziran 2007 dönemine ait olup, 15 Temmuz 2007 (5604 Sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun6 gereğince 27 Temmuz 2007) tarihine kadar verilmesi gereken Hizmet Vergisi (Banka Muameleleri Vergisi/Sigorta Muameleleri Vergisi) Beyannameleri ile bu mükellefler tarafından izleyen dönemlerde verilecek söz konusu beyannameleri elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiştir.

Elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilen Hizmet Vergisi (Banka Muameleleri Vergisi/Sigorta Muameleleri Vergisi) Beyannamesinin gönderilmesine ilişkin 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yer alan usul ve esaslar uygulanacaktır.

Tebliğ olunur.

Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar ve kurumlarla

ilgili kağıtlarda istisna ... (28.06.2007)

(10)

DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ / 49 1. Kapsam

21/2/2007 tarihli ve 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun¹ 34 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa² ekli (2) sayılı tablonun “IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne eklenen (36) numaralı fıkra ile “V-Kurumlarla ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne eklenen (23) numaralı fıkraya ilişkin açıklamalar bu Tebliğin konusunu

oluşturmaktadır.

2. Yasal Düzenleme

5582 sayılı Kanunun 6/3/2007 tarihinde yürürlüğe giren 34 üncü maddesiyle 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne eklenen (36) numaralı fıkrası ile aynı tablonun “V-Kurumlarla ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne eklenen (23) numaralı fıkrası aşağıdaki gibidir:

“36. Sermaye piyasası araçlarının ihracına ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar, konut finansmanı kuruluşlarının konut finansmanı işlemleri ve bu kuruluşların ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsilen menkul kıymet ihracı ve bu ihraca konu teminatlarla ilgili olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar.”

“23. İpotek finansmanı kuruluşları ile konut finansmanı fonlarının kuruluş ve ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsil eden menkul kıymetlerin ihracı ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her türlü işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi bu kuruluşlar veya fonlar tarafından ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar.”

3. Yapılan Düzenlemeyle İlgili Damga Vergisi İstisna ve Muafiyet Uygulaması

3.1. Sermaye Piyasası Araçları ile Bu Araçların İhracına İlişkin Düzenlenen Kağıtlara Ait İstisna 5582 sayılı Kanunla Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne (36) numaralı fıkra olarak eklenen hüküm ve bu hükmün 5582 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle ipotekli sermaye piyasası araçları dahil sermaye piyasası araçlarından hiçbir şekilde damga vergisi alınmaması şeklindeki gerekçesinden hareketle 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun³ 3 üncü maddesinde, menkul kıymetler, diğer sermaye piyasası araçları ve ipotekli sermaye piyasası araçları olarak tanımlanan sermaye piyasası araçları ile bu araçların ihracına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

3.2. Konut Finansmanı Kuruluşlarının Konut Finansmanı İşlemleri ile Bu Kuruluşların İpotekli Sermaye Piyasası Araçları, Varlık Teminatlı Menkul Kıymetler ve Varlık Finansmanı Fonlarını Temsilen Menkul Kıymet İhracı ve Bu İhraca Konu Teminatlarla İlgili Olarak Düzenlenen Kağıtlara Ait İstisna

Önceki bölümde belirtilen düzenleme uyarınca, 2499 sayılı Kanunun 38/A maddesinde konut finansmanı kuruluşları olarak tanımlanan ve konut finansmanı amacıyla doğrudan tüketiciye kredi kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman

şirketlerinin,konut finansmanı işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar ile bu kuruluşların ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsilen menkul kıymet ihracı ve bu ihraca konu teminatlarla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir.

3.3. İpotek Finansmanı Kuruluşları ile Konut Finansmanı Fonlarının Muafiyeti

5582 sayılı Kanunla Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “V-Kurumlarla ilgili kağıtlar” başlıklı

(11)

bölümüne (23) numaralı fıkra olarak eklenen hükümle,

– 2499 sayılı Kanunun 39/A maddesinde tanımlanan ipotek finansmanı kuruluşlarına, – Aynı Kanunun 38/B maddesinde tanımlanan konut finansmanı fonlarına,

bunların kuruluş ve ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsil eden menkul kıymetlerin ihracı ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her türlü işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar bakımından damga vergisi muafiyeti

tanınmıştır.

4. İstisna ve Muafiyet Açısından Damga Vergisine İlişkin Diğer Hususlar

5582 sayılı Kanunla yapılan düzenleme sonucu kendilerine muafiyet tanınan kuruluşlar ile kişiler arasında önceki bölümde belirtilen hükümler çerçevesinde yapılan işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin damga vergisinin, resmi daire olmayan ya da muafiyeti bulunmayan kişi veya kuruluşlarca ödenmesi gerekmektedir.

Muafiyet tanınan bu kuruluşların, 488 sayılı Kanunun 24 üncü madde hükmü gereğince, söz konusu kağıtlara ait damga vergisinin ödenmesine ilişkin sorumlulukları bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 5582 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle 2499 sayılı Kanuna geçici 12 nci madde olarak eklenen hükümle, konut finansman kuruluşlarından olan finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketlerinin 6/3/2007 tarihinden itibaren altı ay içerisinde konut finansmanı faaliyetinde bulunamayacağı belirtildiğinden, bu süre zarfında adı geçen kuruluşların konut finansmanı işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen kağıtlara damga vergisi istisnası uygulanmayacaktır.

Tebliğ olunur.

Konut finansmanı sisteminde yapılacak işlemler ile İMKB ve SPK 'da yapılan işlemler (18.06.2007)

Harçlar Kanunu Sirküler / 2 1.Giriş:

21/02/2007 tarihli ve 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla 492 sayılı Harçlar Kanununa eklenen hükümler uyarınca, konut finansmanı kapsamında yapılacak işlemlerde harç istisnası uygulaması ile bazı işlemlerde harç uygulamasına son verilmesine ilişkin açıklamalar bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2.Yasal Düzenleme:

2.1. 06/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5582 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“o) Konut finansmanı kuruluşları ve ipotek finansmanı kuruluşları tarafından 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı kapsamında tesis olunacak ipotek işlemleri, p) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı amacıyla yapılacak finansal kiralamalarda kiralanan konutların kiracıya devri,

(12)

r) Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından konut satışları nedeniyle tesis olunacak ipotek işlemleri.”

2.2. Anılan Kanunun 32 nci maddesi ile 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin “(A) Mahkeme Harçları”

başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı fıkrasının “1. Nispi harç” başlıklı bendinin, (e) alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (f) bendi,

“f) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden Binde 54 Bakanlar Kurulu, dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu alt bentte yazılı nispeti binde 10’a kadar indirmeye veya Kanunda yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkilidir”

hükmü ile 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin “(B) İcra ve iflâs harçları” bölümünün “I-İcra harçları”

başlıklı fıkrasının “3. Değeri belli olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer üzerinden” başlıklı bendinin sonuna aşağıdaki alt bent eklenmiştir.

“h) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, bu bentte belirtilen tahsil harçları dörtte biri oranında uygulanır.”

2.3. Aynı Kanunun 33 üncü maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarifenin “XI. Finansal faaliyet harçları” bölümünün (10) numaralı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

3. Konut Finansmanı Sistemi Kapsamında Yapılacak İşlemlerde Harç İstisnası Uygulaması:

3.1. Konut finansmanı kapsamında ipotek ve finansal kiralama işlemleri ile TOKİ tarafından yapılan konut satışlarıyla ilgili ipotek işlemleri

5582 Sayılı Kanunla Harçlar Kanununun 59 uncu maddesine eklenen ve 06/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren,

– (o) bendi uyarınca, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı kapsamında, konut finansmanı ve ipotek finansmanı kuruluşları lehine tesis olunacak ipotek işlemlerine ait tapu harçları,

– (p) bendi uyarınca, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı amacıyla yapılacak finansal kiralamalarda kiralama süresinin sonunda kiralanan konutun kiracıya devri ile ilgili devreden ve devralana ait tapu harçları,

– (r) bendi uyarınca, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacak konut satışlarında satış bedelinin teminatını teşkil etmek üzere Toplu Konut İdaresi Başkanlığı lehine tesis olunacak ipotek işlemlerine ait tapu harçları

aranılmayacaktır.

3.2. Konut finansmanından kaynaklanan alacakların takip işlemleri

5582 sayılı Kanunla 492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin A/III-1-f bölümüne eklenen hükümle, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden Binde 54 oranında harç alınacağı, Bakanlar Kurulunun, dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu alt bentte yazılı nispeti binde 10’a kadar indirmeye veya Kanunda yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. Bakanlar Kurulunca anılan yetki kullanılmadığı sürece söz konusu işlemlerde harç oranı binde 54 olarak uygulanacaktır.

Öte yandan, aynı Kanunla (1) sayılı tarifeye B/I-3-h olarak eklenen ve 06/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren hükümle, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş

alacaklarının takibinde, söz konusu (3) numaralı bendin altında yer alan tahsil harçları dörtte biri oranında uygulanacaktır.

4. İMKB’de Yapılan İşlemler ile SPK’ca Yapılan Kayıt ve Tescillerden Alınan Ücretler Üzerinden Tahsil Edilen Harçlar:

(13)

492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarifenin “XI.Finansal faaliyet harçları” bölümünün (10) numaralı fıkrasında yer alan ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında yapılan iş ve işlemler nedeniyle alınan menkul kıymet kotasyon ve tescil ücretleri, kurtaj ücretlerinden borsa yönetimine ödenecek borsa payları ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan tescil ve kayıtlar nedeniyle alınan ücretler üzerinden tahsil edilen %50 oranındaki harç, 5582 sayılı Kanunla 06/03/2007 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmıştır.

Duyurulur.

Veraset intikal vergisi beyannamelerinin süresinde verilmemesi durumunda ... (07.06.2007)

VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU İÇ GENELGESİ 2007/1

………… VALİLİĞİNE/VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

Başkanlığımıza intikal eden olaylardan, veraset yoluyla veya ivazsız surette meydana gelen intikaller nedeniyle verilmesi gereken veraset ve intikal vergisi beyannamelerinin kanunda öngörülen süreler geçtikten sonra verilmesi veya hiç beyanname verilmemesi halinde, mükellefler adına kesilecek usulsüzlük cezası konusunda farklı uygulamaların olduğu tespit edilmiş ve uygulamada birliğin sağlanması açısından konuyla ilgili olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun görülmüştür.

Bilindiği üzere, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 20 nci maddesine göre, veraset ve intikal vergisi mükellefiyeti;

a) Beyanname verildiği takdirde, beyannamede gösterilen mallar için beyanname tarihinde,

b) Verilen beyannamede gösterilmeyen mallar ile beyanname verilmeyen hallerde intikal eden malların idarece tespit olunduğu tarihte,

c) Terekenin tahriri, defter tutma veya resmi tasfiye hallerinde mahkemece bu muamelelerin ikmal edildiği tarihte;

başlamakta ve Vergi Usul Kanununun 114 üncü maddesiyle tayin edilen tarh zamanaşımı süresinin tespitinde de mükellefiyetin başlangıç tarihi olarak esas alınmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 342 nci maddesinde;

“Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün beklenir. Beyanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır.

Ayrıca, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verilir. Bu hususta da yukarıdaki hüküm cari olur.”

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun, “Usulsüzlük dereceleri ve cezaları” başlıklı 352 nci maddesinin;

(14)

– İkinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendinde, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin, beyanname verme süresinin bitiminden itibaren 342 nci maddenin birinci fıkrasında belirtilen 15 günlük birinci ek süre içinde verilmiş olması ikinci derece usulsüzlük,

– Birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (11) numaralı bendinde, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin, beyanname verme süresinin bitiminden itibaren 342 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen 15 günlük ikinci ek süre içerisinde verilmiş olması birinci derece usulsüzlük,

olarak belirlenmiştir.

Bu hükümlere göre, veraset yoluyla veya sair suretle ivazsız olarak kendilerine mal intikal eden mükelleflerin, kanunda öngörülen süreler geçtikten sonra beyanname vermeleri veya hiç beyanname vermemeleri halinde uygulanacak usulsüzlük cezaları aşağıda açıklanmıştır.

1- Beyannamenin, kanunda öngörülen beyanname verme süresinin bitiminden itibaren 15 günlük birinci ek süre içinde verilmesi halinde, Vergi Usul Kanununa bağlı “Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel” in üçüncü sırasındaki ikinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir.

2- Beyannamenin, 15 günlük birinci ek süre geçtikten sonra, ikinci ek süreye ilişkin idarece herhangi bir tebligat yapılmadan verilmesi durumunda, 20/06/1991 tarihli ve 44671 sayılı 1991/1 Seri No.lu Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu İç Genelgesinde de açıklandığı üzere ikinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir.

3- Beyannamenin, idare tarafından tebligat yapılarak ikinci 15 günlük ek süre içinde verilmesi halinde, anılan Kanuna bağlı cetvelin üçüncü sırasındaki birinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir.

4- Beyannamenin, idarece tebligat yapılarak ikinci 15 günlük ek süreden sonra verilmesi veya hiç

verilmemesi halinde ise, söz konusu usulsüzlük fiili aynı zamanda re’sen takdiri de gerektirdiğinden, anılan Kanuna bağlı cetvelin üçüncü sırasındaki birinci derece usulsüzlük cezası iki kat olarak kesilecek; ancak, Vergi Usul Kanununun 336 ncı madde hükmü göz önünde bulundurulacaktır.

Öte yandan, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin kanunda öngörülen süreden sonra verilmesi nedeniyle uygulanacak usulsüzlük cezasının, söz konusu beyannamenin verildiği tarihte uygulanmakta olan usulsüzlük cezalarına ilişkin tutarlar esas alınarak, her bir mirasçı için ayrı ayrı kesilmesi

gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğince işlem yapılmasını rica ederim.

Mal ve hizmetlere uygulanacak Katma Değer Vergisi oranları (30.05.2007)

MAL VE HİZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ ORANLARININ TESPİTİNE İLİŞKİN KARAR MADDE 1 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki I sayılı listenin 2 nci sırası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“2 – a) Mazı, palamut, kendir tohumu, kanola (kolza), kitre,

(15)

b) Meyan kökü, meyan balı, meyan hülasası, çöven, sumak yaprağı, defne yaprağı, ıhlamur, kekik, adaçayı, mahlep, kimyon, susam, anason, haşhaş tohumu, rezene tohumu, süpürge teli ve tohumu ile bunlardan mamul süpürgeler, kapari (kebere), harnup (keçiboynuzu), harnup çekirdeği, zerdali çekirdeği, kayısı çekirdeği, kişniş, acıbadem, kuzu göbeği mantar, şeker pancarı,

MADDE 2 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki I sayılı listenin sondan ikinci paragrafında yer alan “2, 3 ve 6 ncı” ibaresi “2/a, 3 ve 6 ncı” olarak, “1 ve 4 üncü” ibaresi “1, 2/b ve 4 üncü” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 3 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “A) TEMEL GIDA MADDELERİ” bölümü başlığı ile beraber aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“A) GIDA MADDELERİ

22/12/2006 tarihli ve 2006/11437 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin;

1 – a) 01.01, 01.02, 01.03, 01.04, 01.05 pozisyonlarında yer alan hayvanlar ile 01.06 pozisyonunda yer alan (yalnız tavşanlar, geyikler, dağ keçisi, keklik, devekuşu, bıldırcın, çulluk, yabani ördek ve kazlar, sülün, beç tavuğu) hayvanlar,

b) 2 no.lu fasılında yer alan mallar,

c) 3 no.lu fasılında yer alan mallar (0301.10 pozisyonunda yer alan süs balıkları hariç), 2 – 4 no.lu fasılında yer alan mallar (0408.11.20.00.00, 0408.19.20.00.00, 0408.91.20.00.00, 0408.99.20.00.00 pozisyonlarında yer alan mallar hariç),

3 – 5 no.lu fasılın 0504.00 pozisyonunda yer alan mallar,

4 – 6 no.lu fasılın 0601.20.10.00.11, 0601.20.10.00.12, 0602.10, 0602.20, 0602.90.10.00.00, 0602.90.20.00.00, 0602.90.30.00.00 pozisyonlarında yer alan mallar,

5 – 7 no.lu fasılında yer alan mallar, 6 – 8 no.lu fasılında yer alan mallar, 7 – 9 no.lu fasılında yer alan mallar, 8 – 10 no.lu fasılında yer alan mallar, 9 – 11 no.lu fasılında yer alan mallar,

10 – 12 no.lu fasılında yer alan mallar (yalnız; sebze ve meyveler, bunların tohum, çekirdek ve sporları, nane, şeker kamışı, pamuk tohumu ve çiğiti, yağlı tohum ve meyvelerin un ve kaba unları),

11 – 15 no.lu fasılında yer alan yağlardan insan gıdası olarak kullanılmaya elverişli olanlar ile bunların üretiminde kullanılmaya elverişli olan ham yağlar,

12 – 16 no.lu fasılında yer alan mallar,

13 – a) 17 no.lu fasılında yer alan mallar (1704.90.30.00.00 pozisyonunda yer alanlar hariç), b) 1704.90.30.00.00 pozisyonunda yer alan mallar,

14 -18 no.lu fasılında yer alan mallar, 15 -19 no.lu fasılında yer alan mallar,

(16)

16 – 20 no.lu fasılında yer alan mallar, 17 – 21 no.lu fasılında yer alan mallar,

18 – 22 no.lu fasılında yer alan mallardan yalnız;

a) 22.01, 2202.10.00.00.19, 2202.90, 2204.30, 2209.00.91.00.00, 22.09.00.99.00.00 pozisyonlarında yer alanlar,

b) 2202.10.00.00.11, 2202.10.00.00.12, 2202.10.00.00.13 pozisyonlarında yer alanlar,

19 – 23 no.lu fasılın 2306.90.11.00.11, 2306.90.11.00.19, 2306.90.19.00.11, 2306.90.19.00.19 pozisyonlarında yer alan mallar,

20 – 25 no.lu fasılın 2501.00.91.00.11, 2501.00.91.00.12, 2501.00.91.00.19 pozisyonlarında yer alan mallar,

Bu bölümdeki malların I sayılı listede de yer alması halinde, I sayılı listede belirlenen oranlar uygulanır.”

MADDE 4 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümüne 6/3/2006 tarihli ve 2006/10138 sayılı Kararname ile eklenen ve 9/3/2006 tarihinde yürürlüğe giren 19 uncu sırası, İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 64 üncü fasılında (6406.99.10.00.00 pozisyonunda yer alan eşyaların, II sayılı listenin B bölümünün 15, 16 ve 18 inci sıralarında sayılanlardan mamul olmayanları hariç) yer alan eşyaları kapsamaktadır.

MADDE 5 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün sonuna aşağıdaki 22 nci sıra eklenmiştir.

“22 – Fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon işleri,”

MADDE 6 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün sonuna aşağıdaki 23 üncü sıra eklenmiştir.

“23 – Gazino, açık hava gazinosu, bar, dans salonu, diskotek, pavyon, taverna, birahane, kokteyl salonu ve benzeri yerler hariç olmak üzere kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetler (bu yerlerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç),”

MADDE 7 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün sonuna aşağıdaki 24 üncü sıra eklenmiştir.

“24 – Otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmeti (Konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden yararlanmayanlara verilen tüm hizmetler ile geceleme hizmetiyle beraber verilen ancak ayrıca belgelendirilen ya da geceleme hizmetine ait belgede ayrıca fiyatlandırılan hizmetler bu sıra kapsamında yer almamaktadır. Ancak geceleme hizmeti kapsamında verilmesi ve geceleme bedeline dahil edilmesi mutat olan diğer hizmetler bu sıra kapsamında yer almakla birlikte bu şekilde belirlenen geceleme bedeli içinde sunulan alkollü içeceklere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi tutarları, hizmeti sunanlar tarafından indirim konusu yapılamaz.),”

MADDE 8 – 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün sonuna aşağıdaki 25 inci sıra eklenmiştir.

“25 – Yaşlı, sakat, bakım ve huzurevleri, düşkünevleri ve yetimhanelerde verilen hizmetler,”

MADDE 9 – Bu Kararın; 1, 2, 3 (13/b, 14 ve 18/b sıraları hariç), 5 ve 8 inci maddeleri yayımını izleyen ay başında, 3 üncü maddesinin 13/b, 14 ve 18/b sıraları ile 6 ve 7 nci maddeleri 1/1/2008 tarihinde, diğer

(17)

hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 10 – Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden ... (29.05.2007)

Karar Sayısı : 2007/12136

Ekli “Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Büyükşehir Belediyeleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarına Ayrılacak Paylardan Borçlarına Karşılık Yapılacak Kesintilerin Oranı ve Kesintilerin Alacaklı Kurumlar Arasında Dağılımına İlişkin Esas ve Usullerde Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”ın yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının 15/5/2007 tarihli ve 22284 sayılı müşterek teklifi üzerine, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun geçici 5 inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun geçici 6 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 21/5/2007 tarihinde

kararlaştırılmıştır.

Ahmet Necdet SEZER CUMHURBAŞKANI

GENEL BÜTÇE VERGİ GELİRLERİ TAHSİLAT TOPLAMI ÜZERİNDEN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ, BELEDİYELER VE BUNLARIN BAĞLI KURULUŞLARINA AYRILACAK PAYLARDAN BORÇLARINA KARŞILIK YAPILACAK KESİNTİLERİN ORANI VE KESİNTİLERİN ALACAKLI KURUMLAR ARASINDA DAĞILIMINA İLİŞKİN ESAS VE USULLERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KARAR

MADDE 1 – 13/2/2007 tarihli ve 2007/11723 sayılı Kararnamenin eki “Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Büyükşehir Belediyeleri,Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarına Ayrılacak Paylardan Borçlarına Karşılık Yapılacak Kesintilerin Oranı ve Kesintilerin Alacaklı Kurumlar Arasında Dağılımına İlişkin Esas ve Usuller”e aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİMADDE 1 – (1) 13/2/2007 tarihli ve 2007/11723 sayılı Kararnamenin eki Esas ve Usuller uyarınca yapılan kesinti oranları sadece 2007 yılının, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında tahsil edilen/edilecek genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan yapılacak kesintiler için “yüzde sıfır” olarak değiştirilmiştir.

(2) 1/8/2007 tarihinden itibaren, 2007/11723 sayılı Kararnamenin eki Esas ve Usullerde belirtilen oranlara göre kesinti yapılmaya devam edilir.”

MADDE 2 – Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Kararı Bakanlar Kurulu yürütür.

(18)

Gelir Vergisi stopajı teşvikinin uygulanmasına ilişkin yatırımların ve istihdamın ... (26.05.2007)

YATIRIMLARIN VE İSTİHDAMIN TEŞVİKİ GENEL TEBLİĞİ / 4

5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda¹ 5615 sayılı Kanunla² yapılan değişiklik sonucu gelir vergisi stopajı teşvikinin uygulanmasına yönelik açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

1. Gelir Vergisi Stopajı Teşvikinin Uygulanacağı İller

Gelir vergisi stopajı teşviki açısından kapsama, 5084 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (a) bendinde hüküm altına alınan ve 2 seri No.lu Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Genel Tebliğinin³ “1. Gelir Vergisi Stopajı Teşvikinin Uygulanacağı İller” başlıklı bölümünde belirtilen iller girmektedir.

Öte yandan, 5615 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (D) fıkrasıyla 5084 sayılı Kanuna eklenen geçici 2 nci madde ile Çanakkale ilinin Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri de teşvik kapsamına alınmış bulunmaktadır.

2. Uygulamadan Yararlanacak Mükellefler

5615 sayılı Kanunla değişik 5084 sayılı Kanunda yer alan gelir vergisi stopajı teşvikinden, Tebliğin (1) numaralı bölümünde belirtilen il ve ilçelerde; 1/4/2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayanlar ile 1/4/2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, bu il ve ilçelerdeki işyerlerinde en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla istihdam ettikleri tüm işçiler için yararlanabileceklerdir.

Dolayısıyla kapsama giren il ve ilçelerdeki tüm gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri bu Tebliğin (3) numaralı bölümünde belirtilen sürelerle sınırlı olmak üzere asgari on işçi istihdam etmeleri şartıyla gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanabileceklerdir.

Kanun kapsamındaki il ve ilçelerde mükelleflerin birden fazla işyeri bulunması durumunda asgari on işçi çalıştırma şartı işyerlerinin her biri için ayrı ayrı aranacaktır.

Başka bir ifadeyle, çalıştırılan işçi sayısının on işçiye ulaşıp ulaşmadığı, bu işyerlerindeki toplam işçi sayısına göre değil her bir işyeri itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumuna (Devredilen Sosyal Sigortalar

Kurumu) verilen aylık prim ve hizmet belgesinde gösterilen işçi sayısı dikkate alınarak değerlendirilecektir.

2.1. 1/4/2005 Tarihinden İtibaren Yeni İşe Başlayanların Teşvikten Yararlanması

1/4/2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan mükellefler, en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla Kanun kapsamına giren yerlerdeki işletmelerinde çalıştırdıkları tüm işçiler için bu teşvikten yararlanabileceklerdir.

Örnek 1:

(A) A.Ş. gıda ürünleri imalatı faaliyetinde bulunmak üzere 10/5/2007 tarihinde Gümüşhane il merkezinde açtığı işyerinde 5 işçi, Tokat il merkezindeki işyerinde ise 12 işçi çalıştırmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefi olan (A) A.Ş., Gümüşhane il merkezindeki işyerinde asgari 10 işçi çalıştırılma şartına

uyulmadığından, bu işyerinde çalıştırılan işçiler için teşvikten yararlanamayacak; Tokat il merkezindeki işyerinde ise 12 işçi çalıştırıldığından işçilerin tamamı için gelir vergisi stopajı teşvikinden

yararlanabilecektir.

Örnek 2:

(B) Ltd. Şti. orman ürünleri ticareti faaliyetinde bulunmak üzere 14/4/2007 tarihinde Kastamonu il

merkezinde açtığı işyerinde 14 işçi; 20/4/2007 tarihinde Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde açtığı işyerinde

(19)

ise 6 işçi çalıştırmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefi olan (B) Ltd. Şti., İnebolu ilçesindeki işyerinde asgari 10 işçi çalıştırılma şartına uyulmadığından bu iş yerinde çalıştırılan işçiler için teşvikten yararlanamayacak;

Kastamonu merkezdeki işyerinde ise 14 işçi çalıştırıldığından işçilerin tamamı için gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanabilecektir.

2.2. 1/4/2005 Tarihinden Önce İşe Başlamış Olanların Teşvikten Yararlanması

Kanun kapsamına giren il ve ilçelerde 1/4/2005 tarihinden önce işe başlayanlar, en az on işçi çalıştırmaları koşuluyla iş yerlerinde fiilen istihdam ettikleri tüm işçiler için teşvikten yararlanabileceklerdir.

Örnek 1:

21/10/1996 tarihinde işe başlamış olan kurumlar vergisi mükellefi (C) Ltd. Şti.nin Kanun kapsamında bulunan Diyarbakır il merkezindeki işyeri için ilgili idareye Mayıs/2007 dönemine ilişkin olarak verilen aylık prim ve hizmet belgesindeki işçi sayısı 15 kişidir. Bu durumda Şirket bu işyerinde fiilen çalıştırdığı işçilerin tamamı için Mayıs/2007 döneminden itibaren teşvikten yararlanacaktır.

Örnek 2:

(D) Adi Ortaklığı, fındık işleme faaliyetinde bulunmak üzere 1/4/2005 tarihinden önce Ordu il merkezinde faaliyete başlamış olup, işyerinde 6 işçi çalıştırmaktadır. Daha sonra adi ortaklık, 1/5/2007 tarihinde 5 işçi daha alarak aynı işyerinde çalıştırdığı işçi sayısını 11’e çıkarmış ve bu durumu Mayıs/2007 dönemine ilişkin olarak ilgili idareye vermiş olduğu aylık prim ve hizmet belgesinde tevsik etmiştir. Adi ortaklık, asgari 10 işçi çalıştırma şartını yerine getirdiği dönemden itibaren 11 işçi için teşvikten yararlanabilecektir.

3. Uygulamanın Başlama ve Sona Erme Tarihleri

5084 sayılı Kanunda yer alan gelir vergisi stopajı teşvikinde, 5615 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler 1/5/2007 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Yeni düzenlemeye göre, vergi teşviki uygulaması ilk olarak 2007 yılının Mayıs ayı ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisi için geçerli olacak ve 31/12/2008 tarihine kadar uygulanacaktır.

Ancak 5568 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile değişik 5084 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (h) bendine göre, bu Kanun kapsamına giren illerdeki yeni yatırımlar nedeniyle uygulanacak vergi teşviki 5084 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan süreye bakılmaksızın,

– 31/12/2007 tarihine kadar tamamlanan yatırımlar için beş yıl, – 31/12/2008 tarihine kadar tamamlanan yatırımlar için dört yıl, – 31/12/2009 tarihine kadar tamamlanan yatırımlar için üç yıl süreyle uygulanacaktır.

Örneğin, 31/12/2008 tarihine kadar tamamlanan bir yatırım için 4 yıl süreyle teşvik uygulanacak olup, bu yatırım nedeniyle teşvikten yararlanılacak son tarih 2012 yılının Aralık ayı olacaktır.

Öte yandan, teşvik uygulaması Çanakkale ilinin Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri için 5615 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (D) fıkrası ile 5084 sayılı Kanuna eklenen geçici 2 nci madde gereği 5615 sayılı Kanunun yayımı tarihinden itibaren, maddede yer alan şartları taşımaları kaydıyla, 5 yıl süreyle geçerli olacaktır.

Örnek 1:

Bay (F), 1/5/2007 tarihinde Çanakkale ilinin Bozcaada ilçesinde açtığı işyerinde, 12 işçi çalıştırmak suretiyle otel işletmeciliği faaliyetinde bulunmaktadır. Gelir vergisi mükellefi olan Bay (F) çalıştırdığı işçiler nedeniyle Mayıs/2007 döneminden itibaren teşvikten yararlanmaya başlayacaktır.

(20)

Örnek 2:

(G) A.Ş.’nin, 20/2/1992 tarihinde Çanakkale ilinin Gökçeada ilçesinde faaliyete geçen işyerinde istihdam ettiği işçi sayısı Mayıs/2007 dönemi itibariyle onikidir. Bu durumda şirket, Kanunun aradığı şartları taşımak kaydıyla Mayıs/2007 döneminden itibaren çalıştırdığı işçiler nedeniyle teşvikten yararlanmaya

başlayacaktır.

4. Sağlanan Teşvik Tutarının Belirlenmesi

Teşvik uygulamasıyla, teşvik kapsamında değerlendirilecek işçiler dolayısıyla hesaplanacak gelir vergisinin tamamının veya bir kısmının, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden gelir vergisinden terkin edilmesi suretiyle istihdam üzerindeki yükün (istihdamın işverene maliyetinin) azaltılması

amaçlanmıştır.

Terkin edilecek tutar, organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu işyerleri için hesaplanan tutarın tamamı, diğer yerlerdeki işyerleri için ise hesaplanan gelir vergisi tutarının %80’i olacaktır.

Buna göre terkin edilecek tutar, kapsama giren işçi sayısı ile asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken verginin çarpımı sonucu bulunacak tutarın organize sanayi ve endüstri bölgelerindeki işyerlerinde tamamını, diğer yerlerdeki işyerlerinde ise % 80’ini aşamayacaktır. Bu işlem çalıştırılan işçi bazında değil uygulamadan yararlanabilen işçi sayısı dikkate alınarak toplu olarak yapılacaktır.

Örnek 1:

Kapsama dahil Çorum ilinin merkez ilçesindeki organize sanayi bölgesinde bulunan işyerinde öteden beri faaliyet gösteren ve 28/2/2007 tarihinde 9 işçi istihdam eden gelir vergisi mükellefi Bay (H), 1/5/2007 tarihinde istihdam ettiği işçi sayısını 12’ye çıkarmıştır.

Mükellef (H), asgari 10 işçi çalıştırma şartını sağlamış olduğundan mevcut işçilerinin tamamı için teşvikten yararlanmaya hak kazanmıştır. 12 işçinin Mayıs/2007 dönemi ücretleri üzerinden (ortalama bir işçinin brüt 1.000 YTL ücret aldığı varsayımıyla) kesilmesi gereken gelir vergisi tutarı 1.530 YTL dir.

Bu durumda, teşvik kapsamında olan 12 işçi dolayısıyla muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden mahsup edilmek suretiyle terkin edilecek tutar, kapsamdaki işçilerin ücretleri üzerinden

hesaplanan vergi tutarı ile kapsamdaki işçi sayısının asgari ücret üzerinden hesaplanan vergi ile çarpılması sonucu bulunan tutardan düşük olanı olacaktır. Asgari ücret üzerinden hesaplanan vergi ile işçi sayısının çarpımı sonucu bulunan tutar (71,72×12 =) 860,64 YTL, hesaplanan vergiden (1.530 YTL) daha düşük olduğu için terkin edilecek tutar 860,64 YTL olacaktır.

Örnek 2:

Kapsama dahil Sivas ilinde ancak, organize sanayi ve endüstri bölgesi dışındaki işyerinde faaliyette bulunan ve Mayıs/2007 dönemi itibariyle 16 işçi istihdam eden kurumlar vergisi mükellefi (I) Ltd. Şti., işçilerin tamamı için teşvikten yararlanacaktır. 16 işçinin Mayıs/2007 dönemi ücretleri üzerinden (ortalama bir işçinin brüt 1.000 YTL ücret aldığı varsayımıyla) kesilmesi gereken gelir vergisi tutarının %80’i

(2040×0,80 =) 1.632 YTL dir.

Bu durumda, teşvik kapsamında olan 16 işçi dolayısıyla muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden mahsup edilmek suretiyle terkin edilecek tutar, kapsamdaki işçilerin ücretleri üzerinden

hesaplanan vergi tutarının %80’i ile kapsamdaki işçi sayısının asgari ücret üzerinden hesaplanan verginin

%80’i ile çarpılması sonucu bulunan tutardan düşük olanı esas alınacaktır. Asgari ücret üzerinden hesaplanan verginin %80’i (71,72×0.80 =) 57,38 YTL ile işçi sayısının çarpımı sonucu bulunan tutar (57,38×16 =) 918,02 YTL, hesaplanan verginin %80’inden (1.632 YTL) daha düşük olduğu için terkin edilecek tutar 918,02 YTL olacaktır.

Teşvikten yararlanmaya başlanmasından sonra işçi çıkarılması nedeniyle işçi sayısında azalma olması

(21)

halinde, terkin edilecek vergi tutarının tespitinde, kalan işçi sayısı dikkate alınacaktır. İşçi sayısındaki azalma sonucu işyerindeki işçi sayısının on işçinin altına düşmesi halinde, o işyerinde işçi sayısı yeniden on işçiye ulaşmadıkça teşvik uygulanmayacaktır. İşçi sayısı on kişiyi tekrar aşan mükellefler, teşvikten kalan süre için yararlanacaklardır.

Teşvik kapsamında baz alınacak işçi sayısının tespitinde, aylık prim ve hizmet belgesinde kayıtlı işçi sayısı dikkate alınacaktır.

Kıst dönem çalışan işçiler nedeniyle yararlanılacak teşvik tutarının belirlenmesinde ise ilgili ayda çalışılan süreye isabet eden ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi terkine konu olacaktır. Ancak, bu suretle faydalanılacak tutar, asgari ücret üzerinden kıst döneme ilişkin olarak ödenmesi gereken verginin tutarını geçemeyecektir.

5. Diğer Hususlar

5.1. Teşvikin Uygulanması

5084 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde düzenlenmiş olan gelir vergisi stopajı teşvikinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Bu yetki çerçevesinde teşvikin uygulanmasına ilişkin gerekli açıklamalar 2 seri No.lu Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Genel Tebliğinin “5. Teşvikin Uygulanması” başlıklı bölümünde yapılmış bulunmaktadır.

Ancak, mükelleflerin gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanabilmek için verecekleri bildirim bu Tebliğ ekinde yeniden düzenlenmiştir. Dolayısıyla, bu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde vergi teşvikinden yararlanacak mükellefler Tebliğ ekindeki bildirimi kullanacaklardır. (Ek:1)

5.2. Önceki Tebliğlerde Yapılan Açıklamaların Geçerliliği

14, 2 ve 35 seri No.lu Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Genel Tebliğlerinin bu Tebliğe aykırı olmayan hükümleri yürürlüktedir.

Tebliğ olunur.

Devlete intikal eden taşınır mallar ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin ... (24.05.2007)

MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ / 311

17/4/2007 tarih ve 24396 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5622 sayılı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Gümrük Müsteşarlığına Bağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile;13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin Milli Emlak Genel

Müdürlüğünün görevlerini düzenleyen 13 üncü maddesinin (i) bendinde yer alan “veya Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü aracılığı ile sattırmak” ibaresi metinden çıkarılmış ve Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığına bağlanmıştır. Söz konusu

düzenlemeler nedeniyle Devlete intikal eden taşınır mallar ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin

(22)

hizmet dışı kalan taşınır mallarından tasfiyesine karar verilenlerin satışının Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce yapılması imkanı kalmamıştır.

Bu nedenle 5622 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden itibaren Devlete intikal eden taşınır mallar ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin hizmet dışı kalan taşınır mallarının (3212 sayılı Kanun ile 4645 sayılı Kanun kapsamında olanlar hariç) satış işlemleri Defterdarlık veya Mal Müdürlüklerince yapılacaktır. Ancak ilgili Kanunun yürürlük tarihinden önce Defterdarlık ve Mal Müdürlüklerince Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne teslim edilen taşınır malların tasfiye işlemleri, adı geçen Genel Müdürlükçe sonuçlandırılacaktır. Ayrıca gümrük ve kaçakçılık mevzuatı gereği tasfiyesi gereken taşınır malların tasfiye işlemleri de Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yetkisindedir.

Devlete intikal eden taşınır mallar ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin hizmet dışı kalan taşınır mallarından kamu hizmetleri için gerekli görülenler talep edildiği takdirde satışa konu yapılmayarak 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 45 inci maddesi ve aynı Kanunun 44 üncü maddesine istinaden çıkarılan Taşınır Mal Yönetmeliğinin 31 inci maddesinde ön görülen şartlar dâhilinde genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine bedelsiz verilebilecektir.

Çeşitli kanunlarla Devlete intikal eden taşınır malların eski maliklerinin taahhütlerinden ve borçlarından dolayı Devletin sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, Devletin bu sorumluluğu intikal eden mal varlığı ile sınırlıdır. Buna göre, Devlete bu suretle intikal edecek taşınır malların tasfiye işlemlerinde bu hususun göz önünde bulundurulması, hak ileri süren üçüncü kişiler çıktığı takdirde hakkın geçerliliğinin araştırılması, geçerli bir alacak hakkı ile karşılaşıldığı takdirde elde edilen tasfiye bedeli ile sınırlı olarak alacak hakkının ödenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Devlete intikal eden taşınır mallar ile genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin hizmet dışı kalan taşınır mallarından maden aksamlı hurda malzemelerin, 20/3/1971 gün ve 7/2156 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 6 ayda bir belirlenen bedel üzerinden Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğüne satışı yapılması gerekmektedir.

9/3/1994 tarihli ve 193 sıra no.lu Milli Emlak Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar (bu tarih dahil) her bir vergi türü, vergilendirme dönemi ve vergi dairesi itibariyle

Hizmet erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta

İhracat ve ihracata ilişkin olduğunun tevsiki kaydıyla aşağıda sayılan işlemler nedeniyle düzenlenen kâğıtlar (gümrük idarelerine verilen beyannameler dâhil)

Düzenlemeyle birlikte yapılan geliştirme ile 01.01.2022 tarihinden itibaren geçerli olan Kanun Parametrelerinde, "Asgari Ücret Gelir Vergisi Muafiyeti" ve "Asgari

Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan (B) Limited Şirketinin, 2 Temmuz 2007 tarihinde düzenlediği sözleşmeye ilişkin damga vergisini 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun

Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan (B) Limited Şirketinin, 2 Temmuz 2007 tarihinde düzenlediği sözleşmeye ilişkin damga vergisini 488 sayılı Damga

Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan (B) Limited Şirketinin, 2 Temmuz 2007 tarihinde düzenlediği sözleşmeye ilişkin damga vergisini 488 sayılı Damga

Sürekli damga vergisi mükellefiyeti bulunmayan (B) Limited Şirketinin, 2 Temmuz 2007 tarihinde düzenlediği sözleşmeye ilişkin damga vergisini 488 sayılı Damga