• Sonuç bulunamadı

KUR AN IN GÜZELLK FENOMENNE YAKLA'IMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KUR AN IN GÜZELLK FENOMENNE YAKLA'IMI"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KUR’AN’IN GÜZELL K FENOMEN NE YAKLA'IMI

:brahim Hilmi KARSLI

QUR’ANIC APPROACH TO THE PHENOMENON OF BEAUTY

This article aims to enlighten the approach of Qur’an to the phenomenon of beauty.

Al-husn, al-jamal, az-zuhruf, az-zinah, al-haly/at-tahliye are key terms concerning this idea that the Qur’an presents. According to the Qur’an, the area of aesthetical reality is not only physical field but also it includes metaphysical field. Namely, the Qur’an cites the beauty phenomenon as a metaphysical element, a natural motif, a physiological feature, an ethical characteristic and an artical work. Besides, this research aims to explain the relationships between beauty and God, beauty and paradise, beauty and universe, beauty and human, beauty and ethic.

G R '

Estetik, felsefenin güzelli3i konu edinen bir dal d r. :lgi alan na tabiat ve sa- nat eserleri girdi3i gibi, ilk dönemlerden itibaren günümüze de3in, metafizikle de irtibat kurulmu)tur1. Konusunu te)kil eden güzelli3in mahiyetiyle ilgili de3i)ik tarifler yap lm )t r. Bu tariflerde, güzelli3in belirlenmesinde, kullan )l l k, fayda2, oran, simetri, düzen, ahenk3, zevk, düzgünlük, parçalar n birbiri ile uyumu4, çe)itlili3in olu)turdu3u bütünlük gibi de3i)ik k staslara yer verilmi)tir. K staslar n farkl l 3 , bu konuda dü)ünür ve filozoflar n yapt 3 tariflerin çe)itlili3inin do3al bir sonucu olarak ortaya ç kmaktad r5. Ancak belirtmek gerekir ki, entelektüel sahada bütün bu farkl tan mlamalara ra3men, insan n evrene ve e)yaya bak ) nda, güzellik-çirkinlik )eklindeki kategorik yakla) m daima var olmu); ve var olmaya da devam edecektir. Çünkü çirkinlik yan nda güzellik perspektifi de, insan do3as n n ayr lmaz parças n olu)turmaktad r. Dolay s yla üretti3i sanat ürünleri ile insan n güzeli aray ) , geçmi)te oldu3u gibi, bundan sonra da devam edecektir. Bu ba3lamda güzellik objesinin alg lanmas nda bir çe)it izafilikten söz edilse de, güzellik duygusunun, bütün insanlar taraf ndan payla) lan varolu)sal objektif bir boyuta i)aret etti3i aç kt r. Ba)ka bir ifadeyle, insanlar n estetik nesne kar) s nda “güzel”

Yrd. Doç. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize :lahiyat Fakültesi. hilmikarsli@mynet.com.tr

1Orhan Hançerlio3lu, “Estetik”, Felsefe Ansiklopedisi, 3.bs., :stanbul 2000, 81; L. Tolstoy, Sanat Nedir?

trc. Kâbil Demirk ran, ule Yay. :stanbul 2000, 163; Tunal , Grek, 45.

2:smail Tunal , Grek Estetik’i, 4.bs. :stanbul 1996, 28-29.

3Tunal , Grek, 16-17; 42; 58.

4Tolstoy, Sanat Nedir, 139.

5Güzel ve güzellik nazariyelerinin tenkidine dair bk. Mahmud Bedreddin Yaz r, Kalem Güzeli, 2.bs., Ankara 1981, 97-99.

(2)

diyerek yarg da bulunmalar na sebep olan ortak bir “güzellik alg s ”na sahip olduklar da inkâr edilemez bir gerçektir.

:nsan tarihi boyunca, sadece evrende mevcut güzellik objeleri kar) s nda be- 3enisini ortaya koymam ); üretti3i sanat eserleri yoluyla da sürekli güzelli3in izini sürmü)tür. Hatta insan n bu evrendeki serüvenini, bir anlamda onun güzelli3i, hem ahlâkî eylemlerinde, hem de varl k ve e)yada arama veya ke)fetme çabas olarak de3erlendirebiliriz. Dolay s yla insan n f tri bütünlü3ünü dikkate alan Kur’an’ n, onun güzelli3e kar) olan söz konusu varolu)sal duyarl l 3 n , hatta tutkunlu3unu göz ard etmesi dü)ünülemezdi. Zaten Kur’an, kelâm n “sözlerin en güzeli”6 )eklinde tan mlamak suretiyle, insandaki estetik duygunun ne derece köklü oldu3unu aç kça ortaya koymu)tur. Böylece bir anlamda insana, ç km ) oldu3u

“güzel”i arama yolculu3unda, söz sanat n n bütün zarafet ve inceliklerini sergilemek suretiyle örnek olmay da göstermi)tir7.

:fade etti3imiz )ekilde, Kur’an daha ilk ayetlerinden itibaren mesaj n insan- lara ula)t rmada, kelâm güzelli3ini bir metot olarak kullanm )t r. Bunun da ötesinde, sahip oldu3u dil ve üslup güzelli3ini, ilahî kayna3a dayal olu)unun temel delili olarak ilan etmi)tir. Bu aç dan bakt 3 m zda, edebi güzellik, bildi3imiz kadar yla tarihte ilk defa kutsal kelâm n ilâhî olu)unun belirleyici referans olmu)tur. Dolay s yla ba)ka her hangi bir temellendirmeye gitmeksizin, Kur’an’ n estetik konusundaki yakla) m n ortaya koymak aç s ndan sadece bu tutumu yeterli görülmelidir. Ancak söz güzelli3ini, insanlara ula)ma metodunun ayr lmaz bir parças olarak gören ilâhî kelâm n, elbette kendi amaç ve üslubuna uygun bir )ekilde, güzellik fenomenine ili)kin baz ima ve i)aretlerde de bulunmal yd .

üphesiz ki, bu ima ve i)aretler Kur’an’ n bu konudaki tasavvurunun temel referanslar n olu)turmakta idi. :)te bu makale ile, bir taraftan Kur’an’ n günah- sevap, iyi-kötü, hak-bat l gibi bak ) aç lar yan nda, varl k ve olaylara güzel-çirkin aç s ndan da bakt 3 n ortaya koymak; di3er taraftan da, ortaya koydu3u güzellik tasavvurunun içerik ve s n rlar hakk nda derli toplu bir bilgi verilmesi amaçlanm )- t r.

1. GÜZELL K FENOMEN YLE LG L TEMEL KUR’ANÎ TER MLER

Güzellik olgusu, ba)lang c ndan günümüze de3in, neredeyse bütün dü)ünür- lerin görü) belirttikleri bir konu olmu)tur. Ba)ka bir ifadeyle, insan e)yaya estetik bir gözle bakma gere3ini daima duymu); bunun da ötesinde, güzellik olgusunu, dü)ünce tarihi boyunca felsefenin konusu haline getirmi)tir. Bu çerçevede güzelli3in tan mlanmas ile ilgili farkl dü)ünceler ileri sürülmü)tür. Yine güzellik fenomeni, pratik sahada de3i)ik medeniyet ve de3i)ik kültür çevrelerinde farkl ürünlerle kendini ortaya koymu)tur. Tarih boyunca insan n, gerek el eme3iyle ortaya koydu3u sanat ürünleri, gerekse konunun felsefi boyutta bu derece irdelenmesine yönelik bütün bu çabalar , güzellik duygusunun, insanî bir fenomen oldu3unu aç kça ortaya koymaktad r.

:nsan n varolu)sal boyutlar ndan birini olu)turdu3unu söyledi3imiz güzellik fenomeni, Kur’an’da hangi temel kavramlar üzerine oturmaktad r? Konuyla ilgili deliller nedir? Meseleyi bu )ekilde ele ald 3 m zda, her halde ara)t rmam z gereken en önemli husus, güzellik fenomenini ifade eden terimlerin Kur’an’da tespit

6ez-Zümer 39/23.

7:slam dü)üncesinde Kur’an, ilk sanat eseri olarak kabul edilir. bk. :smâil Râci el-Fârûkî, Luis Lâmia el- Fârûkî, %slâm Kültür Atlas , trc. Mustafa Okan Kibaro3lu, Zerrin Kibaro3lu, 3.bs, :stanbul 1999, 193.

(3)

edilmesidir.

Öncelikle belirtelim ki, güzellik kavram n ifade eden temel terimler, her han- gi bir itiraza mahal b rakmayacak )ekilde, Kur’an’da yer almaktad r. Bu terimlerin hepsini burada inceleyecek de3iliz. Sadece konuyla ilgili temel terimlere yer verece3iz. Bu ba3lamda ayr ca hayr (“hay r”)8, tayyib (“ho), temiz”)9, kadr (“ölçü”)10, hüsbân (“hesap”)11, levn (“renk”)12 vb. estetikle ilgili di3er terimler üzerinde de durmak mümkündür. Fakat makale hacminin s n rlar n zorlayaca3 ndan, )imdilik bundan sarf- nazar ediyoruz. Kald ki, ele al nan terimler, Kur’an ba3lam nda güzellik olgusunun kendine özgü varolu)sal bir boyuta i)aret etti3ini göstermek aç s ndan yeterli gözükmektedir.

1.1. EL-CEMÂL

Bu kelime lügatlerde hüsn (“iyilik, güzellik”) kelimesiyle kar) lanmaktad r.

Meselâ :sfehânî bu ba3lamda el-hüsnü’l-kesîr ifadesini kullanmaktad r. Yani insan mutlu eden ve çokça arzulad 3 )ey manas na gelmektedir13. Kelime “tecmîl”

kal b nda süslemek ve güzelle)tirmek; “tecemmül” kal b nda ise a) r güzellik ve be3eniye mazhar olma manalar n ifade etmektedir. Araplar, Allah’ n bir kimseye güzellik ve iyilik ihsan etmesi manas nda, / 01234 5163 7 68903) ifadesini; yine “güzel kad n” anlam nda :/103) ;<6=31 >? ve ;@6 03) ;<6=31 >? ifadelerini kullan rlar14.

:sfehânî’nin bu kelimeyle ilgili ayr ca ikili bir tasnife gitti3i de görülmektedir.

Birinci olarak kelime, insan n nefsi, bedeni yahut fiili güzelliklerini ifade için kullan lmaktad r. :kinci olarak da, insan n di3er insanlarla olan ili)kilerinde ahlâkî davran )lar sergilemesi ve onlar n yarar na etkinliklerde bulunmas manas n ifade etmektedir15.

Kelime Kur’an’da, konumuzla alâkal olarak “cemîl” ve “cemâl” kal plar nda kullan lmaktad r. Nahl sûresinde, evcil hayvanlar n insanlara çok yönlü faydalar n- dan söz edilirken, sabah otla3a ç kar l rken ve ak)am eve getirilirken, onlarda bir güzellik (“cemâl”) oldu3u beyan edilir16. Bu ifade, güzellik, zarafet ve ho)a gitme manalar nda aç klanmaktad r17. Ayr ca kelime, güçlüklere kar) gö3üs germeyi ifade eden sab r kelimesinin s fat olarak (“sabrun cemîl”) üç ayette geçmektedir18. Kelimenin yine, inanmayanlara kar)19 ve evlilik hayat n n sona erdirilmesinde izlenecek tutumla ilgili olarak kullan ld 3 n da görmekteyiz20.

Sonuç olarak )unu söylemek mümkündür. “el-Cemâl” kelimesi ve türevleri, Kur’an’da güzellik kavram ve dü)üncesini en dolays z )ekilde ifade eden sözcükler- dir. Nitekim kelime, modern dönemlerde haz rlanan sözlüklerde esteti3i ifade eden bir isim olarak yer almaktad r21.

8Meselâ bk. Sâd, 38/32.

9Meselâ bk. en-Nûr, 24/26.

10 Meselâ bk. el-Kamer, 54/49.

11 Meselâ bk. er-Rahmân, 55/5.

12 Meselâ bk. el-Bakara, 2/69.

13 er-Râ3 b el-:sfehânî, el-Müfredât, thk. Muhammed Seyyid Keylânî, Beyrut ts., 97.

14 :bn Manzur, Lisanu’l-‘arab, Beyrut 1416/1996, II, 363.

15 el-:sfehânî, 97. Ayr ca bk. :bn Manzûr, II, 363.

16 en-Nahl, 16/5-6.

17 el-Halil b. Ahmed, Kitabu’l-’ayn, Beyrut ts., 155. Ayr ca bk. :bn Manzûr, II, 363

18 bk. Yusuf, 12/18, 83; el-Me’âric, 70/5.

19 bk. el-Hicr, 15/85; el-Müzzemmil, 73/10.

20 bk. el-Ahzâb, 33/28, 49.

21 Be)ir Ayvazo3lu, “:lmü’l-cemâl”, D%A, XXII, 146.

(4)

1.2. EZ-ZÎNE

Bu kelime, kendisiyle süslenilen her hangi bir )eyi ifade etmek üzere isim ola- rak kullan lmaktad r22. Türevleriyle birlikte Kur’an’da 45 ayette geçmektedir23. Arapçada z dd “)eyn-çirkin” kelimesi ile ifade edilir24. Nitekim Ezherî, ‘Ukayl kabilesinden bir çocu3un di3erine )öyle dedi3ini i)itti3ini nakleder:A 13B 35C 1)3$3$ A 1"3( 1)3$.

Kelimenin yer ald 3 “yevmu’z-zîne” terkibi “bayram günü” manas na gelmektedir25. :sfehânî ziynet terimini, hakiki, yani hiç bir durumda “de3i)meyen” ve )artla- ra göre “de3i)en” )eklinde ikiye ay rmaktad r26. Daha sonra ise terimi, ifade etti3i objeler aç s ndan üç grupta de3erlendirmektedir27: Bu tasniften de istifade etmek suretiyle, ilgili terimin delalet alan n )u )ekilde ortaya koymak mümkündür:

Birinci olarak, ilim, güzel itikat gibi insan n manevi hayat yla ilgili olan ziy- net; insana “iman n güzel gösterilmesi” bunun örne3ini olu)turmaktad r28. :kinci olarak da mal ve makam gibi dünya ile ilgili olan ziynet; Kârun’un “süs içerisinde”

halk n n huzuruna ç kmas , bunun misalini te)kil etmektedir29. Yine bu ba3lamda

“De ki: Allah’ n kullar için yaratt 3 süsü ve temiz r z klar kim haram k ld …”30 ayetleri de böyledir. Görüldü3ü gibi burada güzellik niteli3ine sahip olan nesnenin, haram olamayaca3 ifade edilmektedir. Ayr ca, Nahl suresinde binek hayvanlar n n insanlara Allah’ n bir lütfu oldu3u ifade edilirken, ayn zamanda onlar n insanlar için bir ziynet oldu3u beyan edilir31. Üçüncü olarak, bedenle alâkal olan ziynettir.

:sfehâni bu gruba giren nesnelere Kur’an’dan örnek vermemektedir. Fakat erke3e göre kad n bu ba3lamda örnek olarak vermek mümkündür. Nitekim kad n n örtünmesi ile ilgili ayetlerde kullan lan “ziynet” kelimesinin, süs e)yas olarak kullan lan tak lar yan nda, bizzat kad n n kendisine bir güzellik objesi olarak i)aret etti3ini de söylemek mümkündür32. Bu konuyla alâkal olarak, Al-i :mrân suresinde insanlara çekici ve güzel gelen zevkler ve nesnelerden söz edilirken ilk s rada kad nlar n yer almas dikkat çekicidir33.

Bu tasnife bir dördüncüsünü daha ilave edebiliriz: O da kelimenin yeryüzün- deki varl klarla ilgili olarak kullan lmas d r. Bu çerçevede dünya hayat nda var olan her )eyin insan aç s ndan bir be3eniye ve çekicili3e sahip oldu3u belirtilir. “Biz yeryüzündeki )eyleri ona bir zînet yapt k…”34. Ayr ca kelime, mevsimlere ba3l olarak gerçekle)en tabii ve bitkisel olu)umlarla ilgili olarak kullan lmaktad r.

Nitekim bu ba3lamda yerin ziynetini tak nd 3 ve süslendi3i ifade edilir35.

K saca ifade etmek gerekirse, güzelli3in karakteristi3ine i)aret eden ziynet te- rimi, çe)itli türevleriyle Kur’an’da dünya hayat n n kendisi, dünyevi nimetler, çocuklar, kad n, binek hayvanlar , evrenin etkileyici bir parças olarak gökyüzü ve mevsimlere ba3l olarak daima de3i)en bitki örtüsü anlamlar nda kullan lmaktad r.

22 :bn Manzur, VI, 130.

23 bk. Muhammed Fuad Abdülbakî, el-Mucemu’l-mufehres, :stanbul 1984, 335-336.

24 El-Halil b. Ahmed, 504.

25 Bu tamlama Kur’an’da geçmektedir, bk. Tâhâ, 20/59.

26 el-:sfehânî, 218.

27 a.y.

28 el-Hucurât, 49/7.

29 el-Kasas, 28/79. Bu ba3lamda Yunus, 10/88’de Firavun’a verilen ziynetten söz edilmektedir.

30 el-A’râf, 7/32.

31 en-Nahl, 16/8.

32 en-Nûr, 24/ 31; 60.

33 Al-i :mrân, 3/14.

34 el-Kehf, 18/7. Ayr ca bk. el-Kehf, 18/28, 46; el-Hadid, 57/20; Hud, 11/15; el-Kasas, 28/60.

35 Yunus, 10/24.

(5)

Dolay s yla bu terimin, hem insan n yeryüzünde sürece3i hayat serüvenini, hem de, bütün varl klarla ilgili estetik bir karakteri ifade etti3ini söyleyebiliriz.

1.3. EL-HÜSN

Bu kelime, insana mutluluk ve huzur veren ve insan taraf ndan arzu edilen her )eyi ifade etmektedir36. Araplar “güzel kad n” manas nda ;@33D3E ;<6=31 >? veya : 1D3E <6=31 >?

ifadelerini kullan rlar37; fakat C 3D1E6= ;8C)3F (“güzel erkek”) ifadesini kullanmazlar. Çünkü bu kelime, müzekkeri yap lmayan müennes bir isimdir. Ancak erkekle ilgili olarak bu kelime, ahlâkî üstünlük ve erdemi ifade etmek üzere kullan lmaktad r. Ayr ca kelime, “tahsîn” kal b nda “süsleme, güzelle)tirme” manalar n kazanmaktad r38.

Kur’an’da bu terim, bizzat Allah’ n mutlak kemal ve kusursuzlu3unu ifade etmek üzere “el-esmâul-hüsnâ” )eklinde dört kez geçmektedir39. Yine terimin, bütün varl klar n yarat l ) n n bir özelli3i olarak kullan ld 3 n görüyoruz40. Bu anlamda estetik de3er, adeta bütün varl k ve e)yan n kendi yarat l )lar nda ta) d klar temel bir niteli3i ifade etmektedir. Ayr ca bu terim kullan lmak suretiyle insan n yarat l - ) na i)aret edildi3i41, ve yine kad n n güzelli3ine at fta bulunuldu3unu görüyoruz42. Dolay s yla burada esteti3in veya estetik ilminin konusu olan güzelli3in fizyolojik bir boyut kazand 3 n söylemek mümkündür.

Terim dünyevi nimetlere göre müminlerin öte dünyada tadacaklar uhrevi zevk ve lezzetin çok daha farkl olaca3 anlam nda kullan l r43. Bu çerçevede hurilerin niteli3ini dile getirme sadedinde kelimenin geçti3i görülmektedir44. Sadece bir yerde, insan n kendi eliyle üretti3i, evini süslemek ve güzelle)tirmek için istifade etti3i e)yalarla ilgili olarak kullan ld 3 n tespit ediyoruz45. Ayr ca Kur’an kendi ifade ve hitap tarz n , “sözlerin en güzeli”46, anlatt 3 k ssalar da, “k ssalar n en güzeli”

)eklinde nitelendirmektedir47.

Sonuç olarak )unlar söylemek mümkündür: Hüsn terimi, fizik, metafizik ve ahlâkî güzelli3i ifade etmek için kullan lmaktad r. Böylece bu terimle, estetik gerçekli3in alan geni)lemi); cennet tasvirleri ve el-esmâü’l-hüsnâ ile metafizik alan içerdi3i gibi, insan n hemcinsleri ile olan ili)kileri çerçevesinde ahlâkî eylemlerini de kapsar hale gelmi)tir. Bu aç dan bak ld 3 nda, estetik nesne sadece harici alemde gözlenen veya duyulan bir olgu olmaktan ç km ); insan n ahlâkî eylemlerinde gözlemlenen bir fenomen haline gelmi)tir48. Ba)ka bir aç dan hüsn terimi, bir taraftan Allah’ n yaratmas n nitelerken, di3er taraftan insana izafe edilen bir eylemi ifade edebilmektedir. K saca ifade etmek gerekirse, hüsn terimi, gerek ilahî s fatlar, cennet tasvirleri, evren ve insan n yarat l ) ; gerekse kad n n çekicili3i ve insan n üretti3i ev e)yas ba3lam nda estetik bir de3eri ifade etmek üzere Kur’an’da yer

36 el-:sfehânî, 118.

37 Ayr ca bk. el-Halil b. Ahmed, 190.

38 Bu aç klamalar için bk. :bn Manzûr, III, 177-178.

39 el-A’râf, 7/180; el-:sra, 17/110; Tâhâ, 20/8; el-Ha)r, 59/24.

40 es-Secde, 32/7.

41 el-Gâfir, 40/64; et-Te3âbun, 64/3; et-Tîn, 95/4.

42 el-Ahzâb, 33/52.

43 Al-i :mrân, 3/14, 148; 195; er-Ra’d, 13/29; Yûnus, 10/26; Sâd, 38/25, 40, 49; er-Rahmân, 55/76.

44 er-Rahmân, 55/70.

45 Meryem, 19/74. Tefsiri için bk. Tahir b. ‘A)ûr, Tefsîru’t-tahrîr ve’t-tenvîr, ed-Dâru’t-Tunûsiyye, ys., ts., XVI, 154.

46 ez-Zümer, 39/23, 18, 55; el-Leyl, 92/6.

47 Yûsuf, 12/3.

48 Meselâ bk. Al-i :mrân, 3/172; el-Mâide, 5/93; Yûnus, 10/26; en-Nahl, 16/30; el-:sra, 17/7; el-Bakara, 2/83; el-‘Ankebût, 29/8; el-Hadîd, 57/11; en-Nahl, 16/125.

(6)

almaktad r.

1.4. EL-HALY/ET-TAHL YE

Sözcük, alt n ve gümü) cinsinden düzgün hale getirilen; veya elmas, yakut cinsinden süs e)yas olarak kullan lan nesnelere isim olarak verilmektedir49. Bu ba3lamda kad n, k l ç veya di3er nesneleri süsleyen e)ya manas na gelmektedir50. Araplar kelimeyi, “kad n süslendi” manas nda kullan rlar. Kelimenin ayr ca, Kur’an’ n nazil oldu3u dönemlerde, parma3a tak lan yüzük manas nda kullan ld 3 da nakledilmektedir51.

Sözcük hilye )eklinde Ra’d 13/17. ayetinde, hak ile bât l n, insanl k tarihinde ifade ettikleri kal c veya geçici de3erlerin temsili ba3lam nda “süs e)yas ” manas n- da geçmektedir. Yine ayn kal p ve manada, en-Nahl 16/14 ve Fât r 35/12 ayetlerin- de, denizlerin insanlara sa3lad klar imkân ve faydalar s ralan rken kullan l r.

Sözcük ayr ca, ez-Zuhruf suresinde, :slam öncesi Araplar n k z çocuklar yla ilgili sahip olduklar olumsuz anlay ) n aktar ld 3 bir anlam örgüsü içerisinde yer al r.

Burada “süs içerisinde büyütülüp yeti)tirilen” (>@3G>HG > CI9 3C" 1 3 3$6=) k z çocu3undan söz edilmektedir52. Yine huliyy )eklinde, el-A’râf, 7/148’de, :srailo3ullar n n süs e)yalar ndan yapt klar ve tap nd klar alt n buza3 heykeli anlat l rken geçmektedir.

Sözcü3ün bütün bu kullan mlar na ilave olarak ayr ca, ‘$L‘Jkökünden fiil formunda, cennet ehlinin süslendi3i alt n53 ve gümü) bilezikleri54 ifade etmek üzere ayetlerde yer ald 3 n tespit ediyoruz.

K saca ifade etmek gerekirse, burada inceledi3imiz sözcük, hem insanlar n kendi el emeklerinin bir ürünü veya tabiatta haz r olarak bulduklar süs e)yalar n ifade etme ba3lam nda; hem de insanlar n sahip olduklar güzellik tasavvurlar dikkate al narak, cennette kendilerini bekleyen s n rs z güzellik ve ihti)am çerçeve- sinde kullan lmaktad r. Ba)ka bir anlat mla, sözcük hem duyu organlar yla alg lanabilen güzellik fenomenlerine, hem de metafizik âleme ait gaybi estetik de3erlere i)aret etmektedir.

1.5. EZ-ZUHRUF

Bu kelime süslenen, güzelle)tirilen ziynet anlam na gelmektedir55. Güzel nes- nenin süs ve par lt s n ifade eder56. :bn Sîde’ye göre, sözcük asl nda alt nla ilgili olarak kullan lmakta idi. Fakat daha sonra, onunla yald zlan p parlat lan her nesne, benzetme yoluyla bu )ekilde isimlendirilmeye ba)land . Araplar, AM31N3OC A!13P (“süslü ev”) ve Q8C)9 3M31N3O34 (“adam süslendi”) ifadelerini kullanmaktad rlar57. Rivayetlerde sözcük, Ka’be’yi süslü göstermek üzere kullan lan alt n yald zl nak ) ve tasvirler manas nda kullan lmaktad r. Ayr ca inanan kimseler için Cennet’te gökle yer aras n n güzelliklerle bezenece3i ifade edilir58.

Sözcük, mushaf n mevcut tertibinde 43. s rada yer alan sûrenin ismidir. Sû- renin 35. ayetinde insana verilmesi varsay lan “büyük servet” çerçevesinde

49 :bn Manzûr, III, 311; Mütercim As m, Kâmus Tercümesi, Bahriye Mat., ys., ts., IV, 928.

50 el-Halil b. Ahmed, 209.

51 :bn Manzûr, III, 311.

52 ez-Zuhruf, 43/118.

53 el-Kehf, 18/31; el-Hacc, 22/23.

54 el-:nsan, 76/21.

55 el-:sfehânî, 212.

56 Mütercim As m, III, 601.

57 el-Halil b. Ahmed, 387.

58 :bn Manzûr, VI, 31.

(7)

zikredilen “zuhruf”, alt n59 veya süslü alt n )eklinde yorumlanmaktad r60. Sözcü3ün bu yorumunu ba)ka ayetler de desteklemektedir61.

Kelime ayr ca, inançs zlar n Hz. Peygambere iman konusunda mucize tale- binde bulunduklar bir ba3lamda geçmektedir62. Bahsedilen mucizeler aras nda

“alt ndan yap lm ) ev” (beytun min zuhruf) ifadesi yer almaktad r. Dolay s yla sözcük burada kozmik veya fizyolojik bir içerikte de3il; insan n mesken olarak istifade edece3i “ev” ve “süs e)yas ”n ifade edecek )ekilde kullan lmaktad r.

Sözcü3ün ayr ca, “tabiat n, bitkilerle süslendi3i, k rm z , beyaz, sar renklerden çiçeklerle bezendi3ini” ifade etmek için kullan ld 3 n tespit ediyoruz63.

Bu ba)l k alt nda inceledi3imiz el-cemal, ez-zuhruf, el-hüsn, ez-zîne, el-haly gibi güzellik de3erini do3rudan ifade eden veya bu temay ça3r )t ran Kur’anî terimlerden vard 3 m z netice )udur: Kur’an hem dünyevi, hem de uhrevi nimetler ba3lam nda insan n f trî bir özelli3i olarak gördü3ü estetik duygusuna seslenmekte- dir. Dolay s yla Kur’an’ n estetik duygudan yoksun bir varl k tasarlamad 3 anla) lmaktad r. Bu ba3lamda o, e)yaya, insana, hatta bütünüyle varl 3a sadece do3ru-yanl ), iyi-kötü, faydal -zararl , helal-haram perspektifleriyle de3il; ayn zamanda güzel-çirkin aç s ndan da bakmaktad r.

Ancak belirtmek gerekir ki, Kur’an konuyu, üslubunun bir gere3i olarak felse- fi bir problem )eklinde ele al p tart )mamakta; bunun yerine güzellik olgusuna varl 3 n çok de3i)ik boyutlar nda temas etmektedir. Meselâ o, yerine göre güzellik fenomenine kozmik bir motif, bazen fizyolojik bir unsur, kimi zaman ahlâki bir tema, bazen de metafizik bir olgu; veya sanat eserinin bir niteli3i olarak temas edebilmektedir. Yani güzellik olgusundan bir kavram bir dü)ünce olarak de3il de;

tek tek güzellik unsurlar )eklinde söz edilmektedir. Ancak )unu da ifade edelim ki, cennet tasvirlerini bir tarafa b rakacak olursak, Kur’an güzellik fenomenini, sanat eserindeki güzellikten ziyade, tabiat ve insan üzerindeki yans malar ba3lam nda i)lemektedir.

Peki bütün bu varl k kategorilerindeki güzellik fenomeni ayn mahiyete mi i)aret etmektedir? Yoksa bunlar aras nda bir hiyerar)i söz konusu mudur; veya aralar ndaki ili)ki nas l gerçekle)mektedir? Bu sorulara cevap arad 3 m zda, öncelikle “kendili3inden güzel olan”la, “kendisi d ) ndaki bir varl 3a dayal olarak güzel olan” )eklinde bir ayr ma gidebiliriz. Ba)ka bir ifadeyle “mutlak güzel” olan ve

“izafi güzel” olan )eklinde bir tasnif yapabiliriz. Böyle bir tasnif çerçevesinde maddi alem, uhrevi alem ve ahlâki erdemler sahas ndaki güzellikler izafi güzelli3i temsil ederken; :lâhî Zât, mutlak güzel olan veya kendinden güzel olan temsil etmektedir.

:zafi güzellik, ziynet ve hüsn terimlerinin baz boyutlar yla ortaya koyduklar )ekilde, varl klar n “mutlak güzellik”ten almaktad rlar. Yine “mutlak güzellik”, hüsn teriminin ortaya koydu3u )ekilde, ahlâki erdemler alan nda insan için “temel esin kayna3 ”n olu)turmaktad r. Sonuç olarak, güzelli3in objesi olarak kabul etti3imiz bütün bu varl k alanlar n bir s ralamaya tabii tutacak olursak, en üstte “mutlak güzellik” alan , daha altta, evren ve canl lar âleminde, onun tecellisi olarak tezahür eden güzellikler, yine insan n iradesi neticesinde ortaya ç kan ahlaki erdemler )eklinde bir de3erlendirmeye gidebiliriz.

59 a.y.

60 el-:sfehânî, 212.

61 Al-i :mrân, 3/14; et-Tevbe, 9/34.

62 el-:srâ, 17/93.

63 Yûnus, 10/24; Mana için bk. :bn Manzûr, VI, 31.

(8)

2. GÜZEL–GAYB (“METAF Z K”) L 'K S

Dinler muhatap ald klar insanlara bir varl k tasavvuru telkin ederler. Bu ba- k mdan bütün dinleri ayn kefeye koymak veya dinler aras nda bir homojenlikten söz etmek mümkün de3ildir. En az ndan ilâhi kaynakl dinler ile be)eri dinler aras nda önemli farkl l klar vard r. Yine filozoflar n geli)tirdikleri varl k teorilerinin, kendi de3erler sistemlerine özgü önemli farkl l klara sahip olduklar muhakkakt r.

Bu ba3lamda, :slam’ n getirdi3i varl k tasavvuru, tabiat gere3i, be)eri dü)üncelere göre oldukça kapsaml bir çerçeve ortaya koymaktad r. Nitekim Kur’an, sadece )ehâdet âleminden söz etmemekte; ayr ca “gayb alemi” tabirini kullanmakta; ve bu alemle ilgili olarak kendi varl k tasavvuru aç s ndan “olmazsa olmaz” olgulardan bahsetmektedir.

:)te Kur’an, getirdi3i kapsaml varl k telakkisi dolay s yla, ele ald 3 güzellik realitesini sadece maddi âlemle s n rland rmamakta; bu ba3lamda insana tan tt 3 gerçeklik alan n oldukça geni) tutmaktad r. Bu aç dan bak ld 3 nda, Kur’an’ n ortaya koydu3u güzellik felsefesi, metafizik bir esteti3e i)aret etmektedir. Çünkü burada estetik gerçeklik alan , sadece duyusal/maddi nesnelerle s n rland r lma- maktad r. Aksine, “en güzel isimler”e sahip olan Tanr , ayn zamanda bütün e)ya ve nesnelerin yarat l ) nda güzelli3i temel bir ilke olarak takdir edendir. Buna ilave olarak, söz konusu estetik teoloji, estetik haz ve sürurun sadece burada ya)anmaya- ca3 n ; hatta gerçek manada ya)anaca3 yerin bu dünya de3il; ölüm ötesi âlem oldu3unu bizlere bildirmektedir. Yine güzellik fenomenini ahlâkî alana ta) yarak, insana hedef olarak gösterdi3i bütün moral de3erlerin bu karakterde olmas n telkin ve tavsiye etmek suretiyle, söz konusu estetik yakla) m n teolojik boyutlar ndan bir di3erini daha ortaya koymu)tur. imdi ana temalar olarak i)aret etti3imiz bu konular daha geni) çerçevede incelemeye çal )al m.

2.1. GÜZEL-ALLAH L 'K S

Bu ba3lamda en fazla dikkat çeken husus, Yarat c Kudret’in isim ve s fatlar - n n Kur’an taraf ndan el-esmâu’l-hüsnâ (“en güzel isimler”) )eklinde ifade edilmesi- dir. Bu tabirin, gerek ayet, gerekse hadislerde geçen ilahî isimlerin hepsini ifade etmekle beraber, daha çok Ebû Hureyre’den nakledilen hadiste yer alan doksan dokuz ismi içerdi3i kabul edilmektedir64. Tabir Kur’an’da dört yerde geçmekte ve sadece Allah için kullan lmaktad r. Nüzul s ras dikkate al nd 3 nda, bu dört ayetin ilki, Allah’ n “en güzel isimler”i oldu3unu ve kendisine bunlarla dua edilmesi gerekti3ini ifade etmektedir65. Bu isimler, en güzel manalara delalet eden isimler- dir66. :kincisi esmâ-i hüsnâ ayeti, Allah’ , kâinat n yarat c s ve mâliki olarak niteleyen ve en gizli )eyleri bildi3ini ifade eden bir grup ayetten sonra gelmekte ve tevhid ilkesini vurgulamaktad r: “Allah kendisinden ba)ka ilâh olmayand r. En güzel isimler ona mahsustur”67. Burada Allah’ n isimlerinin güzellik aç s ndan di3er isimlere üstün tutulmas , güzellikte sonsuzlu3u ifade eden kutsall k, büyüklük, yücelik ve rabl k manalar n içermesinden ileri gelmektedir68. Konuyla ilgili üçüncü ayet, :srâ suresinde geçmektedir69. :slam öncesi Güney Arabistan’ nda “rahmân”

kelimesi, Tanr ’n n ismi olarak kullan lmaktayd . Nakledildi3ine göre, Hz. Peygam- ber’in dua, niyaz ve ibadetlerinde rahmân ismini kullanmas mü)rikler taraf ndan

64 Bu konuda geni) bilgi için bk. Bekir Topalo3lu, “Esmâ-i-hüsnâ”, D%A, XI, 404-418.

65 el-A’râf, 7/180.

66 el-Beydâvî, Envâru’t-tenzîl, Beyrut 1408/1988, I, 368.

67 Taha, 20/8.

68 ez-Zemah)erî, el-KeHHâf, Beyrut ts., II, 530.

69 el-:srâ, 17/110.

(9)

yad rganm ), bu tutumun, onun ana ilke olarak kabul etti3i tevhid inanc na ters dü)tü3ü iddia edilince, bu ayet nazil olmu)tur70. Ayette Allah ad na veya rahmân ad na dua edilmesinin neticeyi de3i)tirmeyece3i, çünkü onun birden fazla isminin bulundu3u belirtilmektedir. Son olarak esma-i hüsnâ tabiri, Yüce Allah’ n di3er birçok isminin de yer ald 3 Ha)r suresinin son ayetlerinde geçmektedir71. Burada bahsetti3imiz )ekilde el-esmâu’l-husnâ tarz ndaki bu genel isimlendirmenin haricinde, sadece Allah’ n “yaratma” s fat yla ilgili olarak ahsenu’l-hâl kîn (“yaratan- lar n en güzeli”) ifadesinin de ayette yer ald 3 n görüyoruz72. Yine Bakara suresi 138. ayetinde, te)bihi bir anlat mla Allah’ n boyas /renginden (“s b3atullah”) söz edilmekte; ve O’nun boyas /renginin en güzel oldu3u belirtilmektedir.

el-Esmâü’l-hüsnâ tabirinde geçen “isim”, i)aret edilen her hangi bir nesnenin özünü, cevherini, kendi özünden, yap s ndan ileri gelen özellik ve niteliklerini göstermek üzere seçilen kelimedir73. Müfessir Râzî, tabirde geçen “esmâ” sözcü3ü- nün, ancak mana ve mefhum itibariyle güzele delalet eden laf zlar oldu3unu ifade etmektedir. Allah Teala hakk nda güzellik, ancak “kemâl” ve “ululuk” niteliklerinin olmas yla bir mana ifade eder. Bu da iki )ekilde söz konusudur: Birinci olarak, O’nun ba)ka hiçbir kimseye muhtaç olmamas ; ikinci olarak, ba)kalar n n da kesin bir )ekilde ona ihtiyaç duymas d r74. Ayette geçen isimlerin, “en güzel” nitelemesiyle verilmesi neyi ifade etmektedir? Bu, kemâl ve celâl niteliklerini dile getirmektedir.

Her hangi bir isim, delalet etti3i nesnede “kemal/yetkinlik” ve “celâl/azâmet”

niteliklerini ifade etmiyorsa, bu ismin Allah’a izafe edilmesi do3ru de3ildir75.

Görüldü3ü gibi, yorumlarda “el-Esmâü’l-hüsnâ” tabiri, Allah’ n bütün eksik- lerden uzak; ve bütün yetkinlik s fatlar na sahip oldu3u )eklinde yorumlanmaktad r.

Dolay s yla, ilâhî s fat ve isimler, bu manada bütünüyle güzellik karakterine sahip bulunmaktad rlar. Tek tek ele al nd 3 nda ise, el-Bedî’76, el-Musavvir77, el-Vedûd78, en-Nûr79 gibi isimlerin, do3rudan veya dolayl olarak güzellik fenomeniyle irtibatl oldu3u görülmektedir. el-Bedî’, evrende e)i ve benzeri olmaks z n sanatkârane bir )ekilde yaratan80; el-Musavvir, yine evrende bütün görüntü ve özlere )ekil veren81; el-Vedûd, insan çok seven ve onun taraf ndan çok sevilen82; en-Nur, zât itibariyle nûr kayna3 ve nurlar saçan83 manalar na gelmektedir84. Bütün bu nitelemelerin, estetik nesnenin e)sizlik ve orijinalli3ini, uyum ve orant s n , par lt ve ayd nl 3 n ;

70 :bn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ani’l-‘azîm, thk. Muhammed Ahmed ‘A)ûr v.d3r. :stanbul 1985, V, 126.

71 el-Ha)r, 59/24.

72 el-Mü’minûn, 23/14.

73 Muhammed Esed, Kur’an Mesaj , trc. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, :stanbul 1417/1996, 312.

74 er-Râzî, Mefâtihu’l-Mayb, Beyrût 1411/1990, XV, 54.

75 er-Râzî, XV, 56.

76 el-Bakara, 2/117.

77 el-Ha)r, 59/24.

78 Hûd, 11/90.

79 en-Nûr, 24/35.

80 :bdâ’, bir )eyi örne3i olmaks z n yaratmak. bk., ez-Zeccâc, Me’âni’l-Kur’an, thk. Abdulcelil Abduh elebî, Beyrut 1408/1988, I, 199; el-Beydâvî, I, 83.

81 Esed, III, 1134; ekil ve keyfiyet itibariyle e)yay yaratan. el-Beydâvî, II, 484.

82 Allah, tövbe ile kendisine yakla)anlara kar) a) r bir muhabbet duyar. bk. :bn ‘A)ûr, X, 148. Kullar na olan ihsan dolay s yla onlar taraf ndan sevilen. bk, el-Âlûsî, Rûhu’l-me’ânî, Beyrût, 1414/1994, VII, 184.

83 :lgili ayette, Allah’ n yer ve göklerin “nûr”u olarak belirtilmesi, onlar ayd nlatmas , “z ya” ve “ziynet”

aç s ndan onlar süslemesi )eklinde yorumlanm )t r. Ve yine “Allah gökyüzünü y ld zlarla nurland rd ” denir. Ayn )ekilde O, kalpleri, ak l, anlay ), ilim, yakîn, marifet ve tevhid nurlar yla nurland rm )t r.

bk. el-Ku)eyrî, Letâifu’l-iHârât, thk. :brahim Besyûnî, 2.bs. M s r 1981, II, 611.

84 Burada geçen isim ve s fatlara verilen manalar için ayr ca bk. Topalo3lu, “Esmâ-i Hüsnâ”, 414-415.

(10)

dolay s yla insan n ruh dünyas nda olu)turdu3u a)k ve muhabbet k v lc mlar n sembolize etti3ini söylemek mümkündür.

Allah’ n mutlak mükemmellik ve kusursuzlu3unu ifade eden bu s fatlardan en-Nûr, Kur’an’da bir sûrenin ismi olarak yer almaktad r. Bu sûrede :lâhî Zât’ n göklerin ve yerin “nûr”u oldu3u ifade edilmektedir85. Sözcü3ün gerek Allah’a izafetle kullan ld 3 bu ayette, gerekse hidayete eren müminlerin imani derinlik ve duyarl - l klar n ifade etmek üzere kullan ld 3 di3er ba3lamlarda86 estetik bir simgeye i)aret etti3i aç kt r.

Yine Kur’an’da :lâhî Zât’ n, imana erenlerin sevgi ve muhabbetlerinin en zirve noktas n olu)turdu3u ifade edilir87. Bununla ilgili olarak da el-vedûd (“çok sevilen, çok seven”) nitelemesi ayette yer al r88. :lahi sevgiyi ifade eden bu terimlerin, Kur’an’ n ortaya koydu3u teolojik güzellik tasavvuruyla ilgili oldu3u muhakkakt r89. Çünkü güzelli3in söz konusu olmad 3 bir yerde, her halde bu derece ileri bir sevgiden söz etmek mümkün de3ildir. Ayr ca belirtmek gerekir ki, Kur’an, ebedi kurtulu)a eren müminlerin cennetteki durumlar ndan söz ederken, Rablerine

“bakan” bu kimselerin, duyduklar manevi ve estetik hazz n bir neticesi olarak, yüzlerinin ) l ) l par ldad 3 n ifade eder90.

Bu ba3lamda do3rudan esteti3in konusu olarak de3erlendirilebilecek ilâhî s - fatlardan birisi de, cemîl (“güzel”) s fat d r. Bu nitelemenin geçti3i “Allah güzeldir (“cemîl”); ve güzel olan (“cemâl”) sever” hadisi91, zahiri manada al nd 3 nda, aksi bir yoruma mahal b rakmayacak )ekilde, :lâhî Kudret’le ilgili manevi estetik boyuta i)aret etmektedir. Hadiste geçen “cemîl” terimi, Kur’an’da yer almamaktad r. Fakat tabiat gere3i zaten Tanr ’n n böyle bir s fata sahip olmas gerekti3i ortaya ç kmak- tad r. Çünkü Tanr , kemal/yetkinlik s fatlar na sahip oland r veya mutlak mükem- mel oland r92. Aksi takdirde O’na bir eksiklik ve nâk sa izafe etmi) oluruz. Bu da, Tanr ’n n s fatlar yla çeli)ir.

“el-cemâl”, özellikle tasavvuf çevrelerinde, Allah’ n lütuf ve r zâs na delâlet

85 bk. en-Nûr, 24/35. Burada bizi ilgilendiren, bu sözcü3ün, ilk anlam ve ça3r ) mlar yla estetik bir fenomene i)aret etmesidir. Yoksa bu ifadeyle ilgili olarak :slam kültüründe çok de3i)ik yorumlar yap lm )t r. Meselâ kelimeyi mecâza hamlederek “hidayete erdiren, gökleri ve yeri yaratan, onlar ayd nlatan, süsleyen, tedbir eden veya her türlü kusurdan münezzeh olan” )eklinde yorumlar yap ld 3 gibi; buna z t bir )ekilde, sözcü3ün, “Allah hakk nda hakikat, di3er varl klar hakk nda ise mecâz”

oldu3unu söyleyenler de olmu)tur. Y ld r m, yapt 3 detayl ara)t rma neticesinde en-Nur’un, Allah’ n hem mutlakl 3 , hem de zât n ifade eden ve insan n anlayabilmesi aç s ndan ulûhiyyeti en iyi ifade eden bir terim oldu3unu belirtmektedir. bk. Suat Y ld r m, Kur’an’da Ulûhiyyet, :stanbul 1987, 278.

86 el-En’âm, 6/122; ez-Zümer, 39/22.

87 “…halbuki iman ermiH olanlar, Allah’ baHka her Heyden daha çok severler…” el-Bakara, 2/165.

88 Hûd, 11/90.

89 Müminlerin Allah’ sevmeleri, sadece, “e)yan n güzelliklerinden dolay ilk sebebin de güzel olaca3 ” sonucuna varan türden bir sevgi de3ildir. Bu sevgi mecâzî de3il; hakikî bir sevgi olup, Allah’ n fiilleri, isimleri, s fatlar ve zât n n kemalini bilmekten kaynaklanan bir sevgidir. Bu konuda geni) bilgi için bk.

Y ld r m, a.g.e., 165.

90 el-K yâme, 75/22-23. ;<3>, S VPF W>?;<3R S TUI 3" A' C)C$ Ayette geçen < >R S kelimesi, parlakl k ve sevinç manas na gelmektedir. Yani o gün müminlerin yüzleri, p r l p r l olup sevinç içerisindedirler. bk. el-Kurtubî, el- Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’an, Kahire 1410/1990, X, 7144. Bir ba)ka tefsirde, O’nun cemâlini (güzelli3ini) seyretmeye dalm ), o derece ki, onun d ) ndakilerden habersizdir, yorumu yap lmaktad r bk. el- Beydâvî, II, 549.

91 Müslim, “:man”, 147.

92 Bu, Tanr ’n n varl 3 ile ilgili ontolojik delil çerçevesinde tart ) lan bir konudur. Hem Bat l , hem de Do3ulu Müslüman filozoflara göre Tanr , “ekmel” oland r. O’ndan daha mükemmel bir varl k dü)ünülemez. Yine Descartes, mükemmellik vas flar n n birinden mahrum olan bir varl 3 n, en yüce derecede kemal sahibi olamayaca3 n ifade eder. Aksi takdirde bir çeli)ki söz konusu olur. (bk. Mehmet Ayd n, Din Felsefesi, :zmir, 1987, 24-25).

(11)

eden isim ve s fatlar n ve onun mutlak güzelli3ini ifade etmek için kullan lan bir terimdir. Mutasavv flar cemâli (“güzellik”), manevî ve sûrî (“maddi”) olmak üzere iki )ekilde ele alm )lard r. Allah’ n en güzel isimlerinin (“esmâ-i hüsnâ”) ve s fatlar n n anlamlar mânevî cemâli meydana getirir: Bu cemâli sadece Hak tema)a eder. Sûrî cemal ise, bu âlemdeki güzelliktir. Bütün ayr nt lar ve türleriyle âlem mutlak olarak ilâhi bir güzelli3e sahiptir. Ba)ka bir ifadeyle âlemdeki güzellik ilâhî güzelli3in yans mas ndan ibarettir. En yüksek ve en derin ruhi hazlar, ilâhî güzelli3in tema)a edilmesinden hâs l oldu3u için, cennette Allah’ n mutlak güzelli3ini (“cemâl-i bâ-kemâl”) seyretmek en büyük gaye olmu)tur93.

Sonuç olarak )unu söylemek mümkündür: Güzellik olgusu, dünyevi planda izafi ve araçsal bir de3eri ifade etmektedir. Bu durum, söz konusu olgunun önemsenmemesi veya ba)ka bir de3ere indirgenmesi anlam na gelmemektedir.

Aksine Kur’anî dünya görü)ünün ve de3erler sisteminin bir sonucu olarak ortaya ç kmaktad r. öyle ki, estetik boyutun “araçsal” de3er niteli3i göstermesi, Kur’an’ n

“Tanr merkezli” bir de3erler sistemine sahip olmas ndan ileri gelmektedir. Yani bu de3erler sisteminde, insan aç s ndan önemli olan her nesne, amaç de3er olan Mutlak Hakikat’e ba3 ml ve ona götüren sembolik bir öneme sahiptir. Ba)ka bir anlat mla kendi ba) na müstakil bir de3er olarak görülmemektedir.

Konuya bir ba)ka aç dan bakt 3 m zda, dünyevi planda göreceli ve araçsal bir de3er özelli3i gösteren “güzellik olgusu”, yukar da inceledi3imiz kavramlarda da görüldü3ü üzere, metafizik planda Allah’ n zat nda mutlak bir gerçeklik olarak kar) m za ç kmaktad r. Çünkü O, bütün eksiklik ve noksanl klardan uzakt r;

dolay s yla bütün mükemmellik ve yetkinliklerin sahibidir. u halde mutlak kemal sahibi olan Yüce Allah, ayn zamanda mutlak güzellik sahibidir. Zaten izafi güzellik nesneleri olarak de3erlendirdi3imiz e)ya ve olgular, burada anlatmaya çal )t 3 m z mutlak güzelli3in dünyevi planda tezahürlerinden ba)ka bir anlama gelmemektedir.

Netice itibariyle, Kur’anî bak ) aç s ndan güzellik, mutlak ve ona ba3l tezahürleriyle bütün varl 3 n ayr lmaz bir boyutunu ortaya koymaktad r.

2.2. GÜZEL-CENNET L 'K S

Kur’an’ n güzellik konusundaki yakla) m n ortaya koyarken, de3erlendir- memiz gereken önemli konulardan bir di3eri de, onun de3i)ik yönleriyle tasvir etti3i Cennet sahneleridir. Bu tasvirler güzellik fenomenini, gerek tabiî ve insanî ça3r ) mlar yla, gerekse sanat güzelliklerine ait zengin motifleriyle, estetik be3enile- ri harekete geçirecek )ekilde sergilemektedir. Bu anlamda, insan n çe)itli zevklerine hitap eden di3er nimetler yan nda ebedi mutluluk diyar olan Cennet, adeta estetik ya)am n çok boyutlu bir )ekilde tecrübe edildi3i bir mekân olarak sunulmaktad r.

Nitekim cennet, nefislerin ho)land 3 ve gözlerin lezzet ald 3 her )eyin bulundu3u bir yer olarak tasvir edilir94.

Di3er taraftan güzellikle ilgili Kur’anî temel terimlerden biri olan “hüsn” söz- cü3ünün, hüsnâ (“en güzel”) tarz nda cennetin ismi olarak Kur’an’da yer almas , bu aç dan dikkate de3er bir husustur95. :lgili ayette iyilik yapanlara Allah taraf ndan

“el-hüsnâ”, yani cennetin mükâfat olarak verilece3i ifade edilmektedir96. Yine ebedi

93 Süleyman Uluda3, “Cemâl”, D%A, VII, 296. Müste)rik A. J. Wensick, Tanr ’n n “güzel” oldu3u fikrinin, Platon, Plotinos, oradan da Yeni Platoncular yoluyla Yunan dü)üncesinden :slam’a girdi3ini iddia eder. M Ayd n, böyle bir tesiri inkâr etmemekle beraber, Kur’an’da “en güzel isimlerin Allah’a ait oldu3u”nun ifade edilmesi ve yukar da belirtti3imiz hadisin, bu inanc , tamamen böyle bir tesire dayand rmaya engel te)kil etti3ini ifade eder. bk. Ayd n, a.g.e., 235.

94 ez-Zuhruf, 43/71.

95 Yunus, 10/26.

96 Bu konuda geni) bilgi için bk. Bekir Topalo3lu, “Cennet”, D%A, VII, 377. Ayette geçen el-hüsnâ

(12)

âlemde müminlerin varaca3 yerin hüsn kelimesiyle ifade edilmesi de bu ba3lamda önem arzetmektedir. X 30G C 1DCE '3+1> Y3$ “...ama var lacak yerlerin en güzeli Allah kat nda oland r....”97. Ayr ca cennette müminlerin erece3i nihayetsiz mükâfat n, övme fiili olan “3 1>S” kelimesiyle ifade edilmesini de bu çerçevede görmek gerekmektedir. 3 1>63$

Z>[9C0G CF “… muttakilerin yurdu da ne güzel”98.

Cennet tasvirlerinin sergiledi3i gönül al c ve göz kama)t r c sahneleri, sade- ce uhrevi hayat n estetik yans malar )eklinde yorumlamamak gerekmektedir. Bir ba)ka aç dan konuya bakt 3 m zda, bunlar , Kur’an’ n gaybî temalar anlatma metodunun bir neticesi olarak, nazil oldu3u dönem Arabistan’ n n veya genel manada insan n bediî zevk ve al )kanl klar n n ifadeleri olarak da de3erlendirebili- riz. Çünkü Kur’an’ n gaybî hayata ili)kin temalar nda kulland 3 enstrümanlar, insan n yabanc olmad 3 ; aksine, günlük hayat nda kulland 3 veya ya)ad 3 kültür evreninden tan y p bildi3i olgulardan olu)maktad r.

Cennet tasvirlerinde dikkati çeken birinci husus, özellikle ilk hitap çevresinin be3eni ve süslenme al )kanl klar dikkate al narak, burada a3 rlanacak kimselerin )atafat ve saltanat simgeleyen tak lar ve giydikleri görkemli elbiseleridir. Konuyla ilgili verece3imiz birkaç ayet mealinin, ne demek istedi3imizi daha net bir )ekilde ortaya koyaca3 n dü)ünüyoruz.

Kehf sûresinde cennet sakinlerinin, dünya hayat nda ortaya koyduklar fedâ- karca davran )lara kar) l k kendilerine bah)edilen ebedi hayat nimetleri bütün görkem ve canl l 3 ile ortaya konulmaktad r. “… Orada onlara alt n bilezikler tak lacak; ye)il ipekli ve i)lemeli giysiler giyinecekler ve orada (yumu)ak) divanlarda yaslan p oturacaklar. Bu ne güzel bir kar) l k, bu ne güzel bir dinlenme yeri”99. Yine Hac sûresinde benzer bir tablonun farkl baz motiflerle yer ald 3 n görürüz. “…

Orada onlar alt n bilezikler ve inciler tak nacaklar ve onlar n giyim ku)amlar da ipekten olacak”100. :nsân sûresinde ise söz konusu uhrevi ya)am n, daha zengin motif ve enstrümanlarla bezendi3i görülmektedir: “Onlar gümü)ten kaplar ve kristal(e benzeyen) kadehlerle kar) lanacaklar”101. “(O cennet ehli)nin üzerinde ye)il ipekten ve atlastan giysiler olacak: onlar gümü) bilezikler ile süslenecekler …”102.

Ayet meallerinde de görüldü3ü üzere, Kur’an’ n cennet tasvirlerinde kulland - 3 alt n ve gümü) bilezikler, ye)il ipekli ve i)lemeli giysiler, inciler, gümü) kaplar, kristal kadehler gibi sanat eseri estetik objeler dikkati çeken bir zenginlik ve çe)itlilik ortaya koymaktad r. Bu tespiti, söz konusu süs e)yas sanat objelerini Kur’an’ n dünyevi/fiziki planda bu derece fazla kullanmamas na k yasla yap yoruz.

Bunun izah n yapmak pek de zor gözükmemektedir. Çünkü Kur’an burada insanlar n ya)ad klar realiteye de3inmemekte, aksine onlar n zihin dünyalar nda ya)att klar ve bir gün ula)may hayal ettikleri arzu ve heveslerine hitap etmektedir.

Ba)ka bir anlat mla onlar n zarâfet anlay ) ve estetik muhayyilesini harekete geçirmeyi hedeflemektedir. Böylece bir anlamda Kur’an, insan n günlük hayat nda kulland 3 araç ve gereçlerin faydal olmas yan nda estetik aç dan güzel olmas n da

kelimesinin “cennet” )eklindeki tefsiri için bk. ez-Zeccâc, III, 15; el-Kurtubî, IV, 3256; el-Âlûsî, VII, 149.

97 Âl-i :mrân, 3/14; Ayr ca bk. er-Ra’d, 13/29; Sâd, 38/25, 40, 49.

98 en-Nahl, 16/30. Ayr ca bk. Al-i :mrân, 3/136; er-Ra’d, 13/24.

99 el-Kehf, 18/31.

100 el-Hacc, 22/23.

101 el-:nsân, 76/15.

102 el-:nsân, 76/21.

(13)

muhataplar na i)aret etmektedir103. Bu ba3lamda )unu da belirtmek gerekir ki, Kur’an’ n cennet tasvirlerinde güzellik motiflerinin dikkate de3er bir a3 rl 3a sahip olmas , bu duygunun insan n manevi dünyas nda ne derece önemli ve varolu)sal bir boyuta sahip oldu3unu da göstermektedir. Çünkü Kur’an hedeflerine ula)abilmek için muhatab olan insanlar n mü)terek f trî de3erlerine hitap etmektedir.

Cennet tasvirlerinin zengin estetik ça3r ) mlar çerçevesinde temas edece3i- miz ikinci husus hûriler konusudur. Bütün manevi hazlar n tad laca3 cennetin söz konusu motifinde, bir yönüyle insan n cinsel arzular na hitap edildi3ini söylemek mümkündür. Ancak, burada kad nda tezahür eden görünüm ve yans malar yla, insandaki güzellik duygusu ve estetik be3eniye hitap edildi3i de gayet aç kt r.

Cennet tasvirlerinde kad n figürünü ifade eden hûri sözcü3ü, sözlük itibariyle, iri gözlerinin beyaz saf, siyah koyu gümü) berrakl 3 nda beyaz tenli k zlar anlam na gelmektedir104. Kur’an’da dört ayette geçmektedir. Bunlar n üçünde, ‘ yn nitelemesiyle hûr ‘ yn (“iri gözlü hûriler”) )eklinde ifade edilir105. Ayr ca hûrilerin, Nebe’ sûresinde kevâ’ib etrâb (“gö3üsleri yeni olu)mu) ya) t k zlar”)106 )eklinde tavsif edildikleri görülmektedir. Kur’an’da hurilerin tasviriyle ilgili ba)ka niteleme- ler de bulunmaktad r. Bir ayette hûriler, de3erlerinden ötürü kabuklar içinde saklanan ve bir anlamda k skan lan “inci”lere benzetilirken107; bir ba)ka ayette gün yüzü görmemi) ve el de3memi) “yumurta”lara108 benzetilmektedir. Ayr ca, Rahmân sûresinde “yakut” ve “mercan”a benzetildikleri de görülmektedir109.

K saca ifade etmek gerekirse, isimlerinden birisi de el-hüsnâ (“en güzel”) olan cennet tasvirlerinde geçen hûri kavram , bütün göz al c ve çarp c nitelemeleriyle oraya ait güzellik olgusunun göz ard edemeyece3imiz yans malar n içermektedir.

Yine daha önce temas etti3imiz, cennet tasvirlerine ait son derece lüks bir ortam ça3r )t ran, gerek ev e)yas türünden gümü) kaplar, kristal kadehler, gerekse burada a3 rlananlar n giyim ku)amlar ndaki cazibe ve çekicili3i ifade eden alt n ve gümü) bilezikler, inciler, ipek ve atlas giysiler; uhrevi âleme ait estetik motiflerden di3er baz lar n olu)turmaktad r. Bu aç dan bak ld 3 nda, cennetle ilgili estetik tasvirlerin, onun iyi ve faydal olma özelliklerine k yasla biraz daha öne ç kt 3 n söylemek de mümkündür110.

Güzellik temas n n, özellikle cennet tasvirleri ba3lam nda dikkati çeken bir özelli3e sahip olmas , bu duygunun temel insanî bir boyut oldu3una i)aret etmekte- dir. Zira, ebedi âlemde söz verilen nimet ve güzelliklere ula)man n yolu, insan n bu dünyada nefsani arzu ve dürtülere kar) gö3üs germesini gerekli hale getirmektedir.

u halde insan n kamil mümin olma yolundaki bu yorucu mücadelesinde, güzellik motiflerini ön plana ç karan bir cennet yurdunun daha fazla öne ç kar lmas , bu

103 Ramazan Alt nta), %slam DüHüncesinde Tevhid ve Estetik %liHkisi, :stanbul 2002, 228.

104 Mütercim As m, II, 277.

105 ed-Duhân, 44/54; “hûr ‘ yn” tabirinin tefsiriyle ilgili olarak bk. el-Beydâvî, II, 385; Ebussuûd,

%rHâdu’l-akli’s-selîm, Beyrût 1419/1999, VI, 54. Ayr ca bk. et-Tûr, 52/20; el-Vâk ’a, 56/22.

106 en-Nebe’, 78/33. bk. Mütercim As m, I, 472; el-Beydâvî, II, 563; Ebussuûd, VI, 360.

107 el-Vâk ’a, 56/23. Yani el de3memi), kir bula)mam ), bütünüyle tertemiz; her yönüyle vücut güzelli3ine sahip olan. bk. el-Kurtubî, IX, 6606; temizli3ine ve ar nm )l 3 na halel getirecek her )eyden korunmu) olan. bk. el-Beydâvî, II, 460.

108 es-Sâffât, 37/49. Onlar n renkleri, sanki deve ku)unun ba) yla korudu3u kendi yumurtas n n rengine benzemektedir. bk. ez-Zeccâc, IV, 304. Burada onlar n rengi deveku)unun yumurtas n n rengine benzetilmektedir. Çünkü bu, beden renklerinin en güzelidir (bk. el-Beydâvî, II, 294); veya en güzel kad n rengidir. bk. el-Kurtubî, VIII, 5719.

109 er-Rahmân, 55/58. Hurilerin yakut ve mercana benzetilmesi, yana3 n güle benzetilmesinde oldu3u gibi, yanaklar n n k rm z l 3 aç s ndand r. bk. :bn ‘Â)ûr, XXVIII, 270. Veya yakutun berrakl 3 , mercan n ise k rm z l 3 aç s ndan bir te)bih söz konusudur. bk. el-Âlûsî, XV, 184.

110 Nusret Çam, %slâm’da Sanat, 2.bs. Ankara 1997, 16.

(14)

duygunun insanda ne derece köklü bir boyuta sahip oldu3una i)aret etmektedir.

2.3. GÜZEL-EVREN L 'K S

Kur’an Allah’ n mutlak gerçekli3ini anlatma ba3lam nda insan akl na hitap etti3i gibi, onun estetik duygu ve sezgilerine de hitap etmi)tir. Ba)ka bir anlat mla, estetik boyut, insan n varolu)sal bir yönünü olu)turdu3undan, Allah’ n yüceli3i, mutlak kudret ve kuvveti ba3lam nda bir delil olarak kullan lm )t r. Böylece insan n inanc na ve ya)ay ) na yön ve )ekil verilmeye çal )m )t r. üphesiz ki, Kur’an’ n imana giderken kulland 3 tek yol bu de3ildir. Ancak, tabiat kanunlar ndaki ölçü ve ahenk, e)yan n birbiriyle ili)kisinde hâkim olan nizam ve uyum ba3lam nda ifadesini bulan “estetik delil”in, :lâhî Kudret’in varl 3 n ve birli3ini ortaya koyma aç s ndan önemli bir delil olu)turdu3u da muhakkakt r.

Kur’an’a göre, istisnas z bir )ekilde, canl , cans z evrende var olan her )eyin yarat l ) nda bir güzellik bulunmaktad r. “O yaratt 3 her )eyi güzel yaratand r”111. Ayette geçen “ DE=” fiilinin türedi3i “ihsân” kelimesi, bir )eyi güzel yapmak, yani hiç bir kusuru olmaks z n be3enilecek bir surette yapmak manas na gelmektedir112. Varl k âleminde olan her )ey, hikmetin gerektirdi3i ve maslahat n icap ettirdi3i )ekilde düzenlenmi)tir; farkl seviyelerde olsa da, her nesne bir güzelli3e sahiptir113. Allah yaratt 3 evrenin bütün ayr nt lar n , onun için öngörülen fonksiyonlara uygun biçimde yaratm ); ve bizim bu fonksiyonlar anlay p anlamad 3 m za ve kavray ) - m z n ötesinde olup olmad 3 na bakmaks z n düzenlemi)tir. Ayette geçen fiil geçmi) zaman kipindedir. Fakat kesintisiz bir )ekilde devam eden yaratma eylemi ile ilgili oldu3undan, hem geçmi) zaman hem de )imdiki ve gelecek zaman ifade etmekte- dir114.

Di3er taraftan Mülk suresinde kozmik yap tasvir edilirken insan hayrete dü- )üren mükemmellik, çarp c ifadelerle dile getirilir. “Yedi gö3ü birbiriyle tam bir uyum içinde yaratan (Allah), (ne yüce)dir: Rahmân’ n yarat ) nda hiçbir aksakl k göremezsin. Gözünü bir kez daha (ona) çevir: Hiç kusur görüyor musun? Evet gözünü tekrar tekrar (ona) çevir: (her seferinde) bak ) n, )a)k n ve bezgin bir )ekilde önüne geri dönecektir”115. Ayette geçen “tefâvut” kelimesinin gerçek manas , e)yadaki uyumsuzluk ve ahenksizliktir. Z dd , uyum ve düzen içerisinde olmay ifade eden “mütenâsib” kelimesidir. Müfessir Süddî, bu kelimeyi “‘ay p/kusur”

)eklinde yorumlam )t r. Yani Rahman’ n yarat ) nda “)öyle olsayd daha güzel olurdu” kabilinden söylenebilecek hiçbir kusur yoktur116. Yap lan bu yorumdan da anla) ld 3 üzere, kâinatta i)leyen kanunlarda hiç bir uyumsuzluk ve düzensizlik söz konusu de3ildir; aksine bu kanunlar, tam bir ahenk içerisinde e)siz mükemmelli3i ve nihayetsiz bir güzelli3i ortaya koymaktad rlar.

De3erlendirmesini yapt 3 m z bu ayetlerin devam nda, yeryüzüne en yak n gö3ün, y ld zlar n güzellikleri ile süslendi3i ifade edilir. “Biz yeryüzüne en yak n olan gökleri, öbek öbek kandillerle/ ) klarla süsledik”117. Görüldü3ü üzere burada geçen kandil/ ) klar, estetik objeler olarak dikkati çekmektedir. Bu ayet bir yönüyle Allah’ n mutlak kudret sahibi olu)unu, di3er yönüyle de mutlak ilim sahibi olu)unu ortaya koymaktad r. öyle ki, burada geçen kevâkib (“y ld zlar”), yarat lm )

111 es-Secde, 32/7.

112 :bn ‘Â)ûr, XXI, 215.

113 el-Âlûsî, XII, 186.

114 Esed, II, 843.

115 el-Mülk, 67/3-4.

116 er-Râzî, XXX, 51.

117 el-Mülk, 67/5.

(15)

olmalar , belirli bir ölçüye, belirli bir yere ve belirli bir seyre sahip olmalar dolay s yla yaratan n mutlak kudretine i)aret etmektedirler. Yine estetik bir unsur olarak insanlar n menfaatlerine vesile olmalar ; ayr ca sa3lam ve muhkem bir yap ortaya koymalar sebebiyle de, O’nun mutlak ilmini göstermektedirler118. Hicr suresinde ise ayn tabloya, gökyüzündeki y ld z kümelerinin, estetik bir bak ) aç s yla “seyredenler” için süslenip bezendikleri ilave edilir119. Ayette geçen

“bakanlar/seyredenler” ifadelerden hareketle, burada güzelli3i alg layan insandaki etkilenmeye veya “zevk” haline i)aret edildi3ini söylemek mümkündür. Dolay s yla güzellik nesnesi, di3er nitelikleri yan nda, ayn zamanda alg layan kimsede bir etkilenme meydana getiren veya ona zevk veren bir özellik ortaya koymaktad r.

Burada görüldü3ü üzere, gökyüzünün estetik boyutuna temas edildi3i gibi, bazen de temsili bir anlat mla, yeryüzünde sergilenen tabii güzellik tezahürlerine i)aret edilir.

“…tâ ki yeryüzü göz al c görkemine kavu)up süslenip bezendi3i…zaman”120. :)te bütün bu ayetler )unu ortaya koymaktad r: Dünya nimetleri insan aç s ndan sadece iyi ve faydal de3il, ayn zamanda güzel, ba)ka bir ifadeyle estetik bir de3ere sahiptir121.

Kur’an incelendi3inde, Tanr ’n n varl 3 n ispatlama, O’nun kudret, ilim ve iradesini ortaya koyma ba3lam nda, evrenin yarat l ) ndaki mükemmellik ile tabii kanunlar n i)leyi)indeki fevkaladeliklere s k s k at fta bulunuldu3u görülür. Bu çerçevede insan n yarat l ) , di3er canl lar n var olu)u, ya3murlar n ya3mas , bitkilerin ye)ermesi vb. konulara tekrar tekrar i)aret edilir. Asl nda bu tür konular- dan bahseden ayetleri de, bir yönüyle Kur’an’ n esteti3e yakla) m çerçevesinde de3erlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü bu tür konular n anlat ld 3 pasajlarda, de3i)ik vesilelerle i)levsellik, faydal l k, ölçü, oran, düzen, tertip ve uyum gibi estetik de3er ifade eden kavramlara s kça i)aret edilmektedir. Bu ayetlerde kastedilen ve verilmek istenen mesaj estetik bak )t r. :nsan kozmik sistemdeki güzellikleri temâ)a ettikten sonra, bir iman tepkisi ortaya koyar ve )öyle der: “Rabbimiz! Sen bunu bo)una yaratmad n”(Al-i :mrân, 3/191). Bu bir hayret ifadesi olarak do3rudan insan teleolojiye, yani gayelili3e geçiriyor. :)te estetik bak ) n as l sebebi, Allah- insan ve Allah-alem münasebetini insana kurdurmakt r122. Bu ba3lamda bütün varl 3a serpi)tirilmi) “güzellik” örnekleri, Allah’ n varl 3 n kan tlamaya götüren estetik delillerdir. Çünkü âlemde görülen sonsuz güzellik, tertip, nizam ve ahenk, onun yarat c s olan Allah’ n engin ve sonsuz ilminin en aç k göstergeleridir. Nas l ki, gördü3ümüz güzel bir yaz , güzel bir resim onlar n yap c s ve yaz c s n n bu sanata ne kadar vâk f oldu3unu gösteriyor ve bilgisine i)aret ediyorsa, )üphesiz en güzel ve en mükemmel bir sûrette yarat lm ) olan âlem de onu yaratan n ilim ve kudretinin sonsuz oldu3una delalet eder123.

Sonuç olarak )unu söyleyebilir: Kur’an’ n güzel nesnelere de3inmesindeki amac , sadece insandaki estetik be3eniye cevap vermek hedefine yönelik de3ildir.

Bu vesileyle Kur’an Yüce Kudret’in insana olan nihayetsiz lütuf ve ihsan n ona tekrar tekrar hat rlatmak istemektedir.

2.4. GÜZEL- NSAN L 'K S

Kur’an’da insan fizyolojisiyle ilgili estetik de3erlere de temas edildi3i görülür.

118 er-Râzî, XXX, 52.

119 el-Hicr, 15/16.

120 Yûnus, 10/24.

121 Çam, 11.

122 Alt nta), 48-49.

123 A.e., 214.

(16)

Ayetlerde genel olarak insan n en güzel k vamda yarat ld 3 ve en güzel suretin kendisine verildi3i ifade edilir124. Daha önce i)aret edildi3i üzre, cennet tasvirlerinde geçen huri figürü ba3lam nda kad n n güzelli3i bütün görkem ve cazibesiyle ortaya konulur. Ayr ca fiziki güzellikleri bak m ndan kad nlar hakk nda Hz. Peygambere hitaben: “Onlar n güzellikleri seni taaccübe sürüklese de …”125 ifadelerinin ayette yer ald 3 görülür. Burada “hüsn” ve “taaccüb” kelimeleri geçmektedir. Taaccüb ki)inin güzellik kar) s nda hayranl 3 n ve etkilenmesini ifade eden estetik kavramlardan birisidir. Sözlükte harika, mükemmel, büyüleyici, ho)a gitme gibi anlamlara gelen aceb ve taaccüb, sebebi bilinmeyen bir durum kar) s nda insan n kar) la)t 3 ani psikolojik durum sebebiyle etkilenmeden kaynaklanan bir tepki verme biçimidir126.

Güzel-insan ili)kisi ba3lam nda k ssalar n en güzeli127 olan Hz. Yusuf k ssas - n n baz bölümleri dikkati çeker. Bu çerçevede Hz. Yusuf’un çarp c güzelli3i dile getirilir. Konu mealen )öyle aktar l r: “Ve )ehirde kad nlar (birbirleriyle): “Vezir’in kar s genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkm )!” diye dedikodu etmeye ba)lad lar.

“Sevgisi ba3r n yakm ) kad n n; do3rusu, aç kça yoldan ç km ) biri olarak görüyo- ruz onu!” Kad nlar n bu kötü konu)malar kula3 na ula) nca, vezirin kar s , onlar davet edip kendileri için mükellef bir ziyafet haz rlad , ve her birinin eline bir b çak tutu)turdu. Sonra (Yusuf’a) : “Ç k ()imdi) onlar n kar) s na!” dedi. Kad nlar onu görünce güzelli3i kar) s nda )a) r p kald lar ve )a)k nl klar ndan ellerini kestiler:

“Aman Allah’ m!” dediler, “Bu bir be)er olamaz; olsa olsa gözde bir melek bu!”128. Görüldü3ü üzere M s rl kad nlar, Hz. Yusuf’u be)er ötesi bir varl k olarak görmektedirler. Çünkü onun )ahs nda gözlemledikleri güzelli3in bir benzerini hiçbir insanda görmemi)lerdi129. Hz. Yusuf onlar n huzuruna ç kt 3 nda, gözlerinde onu çok büyüttüler; öyle ki, kar) la)t klar bu e)siz güzellik ve parlakl k kar) s nda )a)k na döndüler. Tefsirlerde güzellik aç s ndan Hz. Yusuf’un di3er insanlara göre üstünlü3ü, dolunay halindeki ay n di3er y ld zlara olan üstünlü3üne benzetilir130.

Ayette geçen 6 3P \] ifadeleri, Hz. Yusuf’un güzelli3inin, be)eri güzellikleri a)- t 3 konusunda bir mübala3a ifade etmektedir. Buna ilave olarak kad nlar, peki)tiri- ci bir te)bîhi beli3le melâike cinsine hasretmek suretiyle onu bir mele3e de benzettiler. K ptîler, yüce varl klar n, kutsal ruhlar cinsinden oldu3una inan rlar; ve onlar n güzel kimseler olduklar n kabul ederlerdi131.

Bu k ssa, sûfi çevrelerde geli)en a)k edebiyat nda önemli bir tema olarak i)- lenmi)tir. Görüldü3ü üzere k ssada, Yusuf Peygamber’in melekvâri güzelli3i kar) s nda delicesine a) k olan, ve Melik’in han m ile Yusuf’un yak ) kl l 3 ndan )a)k na dönen di3er kad nlardan söz edilir. üphesiz ki bu k ssada, cinsel arzular konusunda zaaf gösteren ve iffetini koruyamayan olumsuz bir kad n figürüne kar) l k, bu yöndeki dürtülerini frenleyen iffet timsali Yusuf örne3inden söz edilmektedir. Fakat k ssan n bu boyutu, estetik yönünü göz ard etmemizi gerektir- memektedir. Çünkü k ssadaki ifadelere bakt 3 m zda, bir estetik olay n/tecrübenin ya)and 3 hususunda itiraza mahal b rakmayacak )ekilde birçok unsura rastlamak mümkün olabilmektedir. Ayr ca buradaki estetik tecrübenin s ra d ) bir özellik ortaya koydu3unu da belirtmemiz gerekmektedir. Çünkü Hz. Yusuf’u ilk defa gören

124 el-Gâfir, 40/ 64; et-Te3âbun, 64/3.

125 el-Ahzâb, 33/55.

126 Alt nta), 154.

127 Yûsuf, 12/3.

128 Yûsuf, 12/30-31.

129 el-Âlûsî, VII, 348.

130 ez-Zemah)erî, II, 317.

131 :bn ‘Â)ûr, XII, 264.

(17)

kad nlar, gördükleri güzellik ve parlakl k kar) s nda adeta büyüleniyor; içerisine dü)tükleri )a)k nl k sebebiyle, beklenmedik bir )ekilde b çaklarla ellerini kesiyor- lar132. Dolay s yla genel manada cinsler aras nda ya)anan estetik tecrübelerin, s radan estetik olaylardan farkl bir )ekilde, daha ileri seviyede bir cazibeye ve duygu yo3unla)mas na sebep oldu3unu söylemek mümkündür.

2.5. GÜZEL -AHLÂK ( Y ) L 'K S

Ahlâk gibi, estetik de be)eri tecrübenin boyutlar ndan birini olu)turmaktad r.

Fakat ahlâk pratik hayatla irtibatl , hüküm koyucu bir boyutu olu)tururken, estetik daha çok duygu ve hayal dünyam zla ilgili bir mahiyet ortaya koymaktad r. Yine ahlâkî de3erler, dinlerin “olmazsa olmaz” yönlerinden birini olu)turmaktad r. Bu durum, tabii olarak Kur’an aç s ndan da geçerli olan bir tespiti gündeme getirir ki, o da, ahlâkî de3erleri prati3e aktaran bir toplumun olu)turulmas hedefidir. Esteti3e gelince, o da, Kur’an’ n görmezden gelmedi3i, aksine, insan n f trî/varolu)sal boyutlar ndan birisi olarak kabul etti3i; keza kendi dinî ve ahlâkî hedeflerine ula)mada yararland 3 bir gerçeklik alan n olu)turmaktad r. Estetik tecrübenin, anlatt 3 m z bu çerçevede, di3er be)eri tecrübe alanlar ndan farkl , otonom bir niteli3e sahip oldu3unu söylemek mümkündür. Fakat onun otonomlu3undan söz etmek, ahlâkî de3erler alan yla irtibat olmad 3 anlam na gelmemektedir.

Kur’an’ inceledi3imizde, öncelikle belirtmek gerekir ki, insan n ameli hayat - n n temelini olu)turan “iman” konusu bir “sevgi” meselesi olarak ele al nmaktad r.

“Allah iman size sevdirdi, onu kalplerinizde güzelle)tirdi …”133. Ayette geçen

“habbebe” ve “zeyyene” fiilleri Kur’an’ n ortaya koydu3u güzellik olgusunun iki temel terimidir. “Hubb” kökünden gelen kelimenin gene iman ba3lam nda Hz.

:brahim k ssas nda geçti3i görülmektedir134. Dolay s yla bu ayetler, ahlâkî eylemle- rin zeminini olu)turan iman n estetikle olan ili)kisini izhar etmektedirler. :man sevgi, ba3lanma ve adanma üzerine kurulunca, bu imandan kaynaklanan ahlâkî eylemler de, do3al olarak manevi-estetik hayat n benzer özelliklerini gösterecektir.

Nitekim )u temsilde, tevhitle, tevhidin bir semeresi olan ahlâki eylemler aras nda böyle bir ili)kinin var oldu3una i)aret edilmektedir. “Allah’ n, güzel, do3ru bir söz için nas l bir misal verdi3ini görmüyor musun(uz)? Kökü sapsa3lam, dallar gö3e do3ru uzanan güzel-diri bir a3aç gibi(dir o); ki Rabbinin izniyle her mevsim meyvesini verip durur …”135. Yine insan n giydi3i süslü güzel elbiselerle “takva”

aras nda ili)kinin kurulmas örne3inde, takvan n estetikle olan ili)kisine bir ima oldu3u anla) lmaktad r. “Ey Ademo3ullar ! Size yücelerden, hem ç plakl 3 n z örtesiniz diye, hem de bir görkem-güzellik nesnesi olarak giyim ku)am (yapma bilgisini) bah)ettik; ama Allah’a kar) sorumluluk bilinci örtüsü her )eyin üstünde- dir…”136

Güzellik-ahlâk ili)kisi çerçevesinde anahtar terimin, daha önce i)aret edildi3i gibi, “hüsn” sözcü3ü oldu3u görülmektedir. Sözcük de3i)ik ba3lamlarda Kur’an’da kullan lmaktad r. Hayat n ve ölümün gerçek amac n n, “en güzel amel” oldu3u temel bir ilke olarak beyan edilmektedir. “O, ölümü ve hayat hanginiz “en güzel ameli” yap yor diye denemek için yaratm )t r”137. Ayr ca insanlar n dünya hayat n-

132 Alt nta), Yusuf’taki güzellik ve etkileyicili3i sadece onun fiziki güzelli3ine hasretmemek gerekti3i, onun ahlâki tutumunun da burada belirleyici oldu3unu ifade etmektedir. Alt nta), 182.

133 el-Hucurât, 49/7.

134 el-En’âm, 6/76.

135 :brahim, 14/24-25.

136 el-A’raf, 7/26.

137 el-Mülk, 67/2.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu üçüncü tipte yer alan kelime gruplannda öğeler, grubun anlam yükünü, vurguyu ve görevi eşit olarak paylaşırlar. Bu türden kelime gruplarında yardımcı ve

Bu düşünceleri Tanrısal Varlığa uygularsak, Tanrısal düşüncenin zorunlu olarak bir Çokluk, düşünen ve düşünce, varlık ve etkinlik ikiliği içerdiğini görürüz..

Su yosunları denizlerde veya tatlı sularda yaşayan, bir veya çok hücreli ototrof bitkilerdir.. Hücrelerinde çekirdek (nukleus) ve klorofil bulunur.Üreme eşeysiz (sporla) veya

Geçirdiği bir kalp krizi sonunda 10 Ocak 1968 çarşam­ ba günü vefat eden İstiklâl Savaşının ünlü kumandanla­ rından, Atatürk’ün sınıf arkadaşı

Hastaların hane başı gelir seviyelerini 2.000/2.000- 10.000/10.000 üstü TL./ay kazancı kötü/orta/iyi ola- rak 3 gruba ayırdığımızda, kötü ve orta düzey ekono- mik

a- Lig.falciforme, b- Lobus hepatis sinister medialis c- Lobus hepatis dexter, d- Processus caudalis, e- Lobus hepatis sinister lateralis, f- Lien, g- Colon descendens,

Askusları çift çeperli ve askokarp tipi ascostroma olan türler çilek yaprak lekesi hastalığını oluşturan Mycosphaerella fragariae, hububatta yaprak lekesi oluşturan

Three parameters, including percentage of differentiated cell, average neurite length and choline acetyltransferase (ChAT) activity, will be used to evaluate the extend of neuronal