ESKİ TÜRK EDEBİYATI SUNUMLARI
-6-
XV. YÜZYIL
ANADOLU SAHASI
XV. YÜZYIL (ANADOLU)
•DÎVAN (TÜRKÇE), DÎVÂN (FARSÇA), ÇENGNÂME, UKÛDU’L-CEVÂHÎR, CAMASBNÂME, VASİYYET-İ NÛŞİREVÂN, MUTÂYEBÂT
AHMED-İ DÂÎ
• VESÎLETU’N-NECÂT
SÜLEYMÂN ÇELEBÎ
• HALÎLNÂME, Mİ‘RÂCNÂME
ABDULVASİ ÇELEBÎ
• DÎVÂN, HÜSREV Ü ŞÎRÎN, HÂRNÂME
ŞEYHÎ
• DÎVÂN
AHMED PAŞA
• DÎVÂN
NECATİ BEY
•DÎVÂN, HAMSE (YÛSUF U ZÜLEYHÂ, LEYLÂ VE MECNÛN, MEVLİD, KIYÂFETNÂME, TUHFETU’L-UŞŞÂK)
HAMDULLÂH HAMDÎ
XV. YÜZYIL (ANADOLU)
• DÎVÂN
AVNÎ (II. MEHMED)
• DÎVÂN
ADLÎ (II. BÂYEZÎD)
• DÎVÂN (TÜRKÇE), DÎVÂN (FARSÇA), CEMÎD Ü HURŞÎD ÇEVİRİSİ
CEM SULTÂN
• DÎVÂN
HARÎMÎ (ŞEHZÂDE KORKUD)
• DÎVÂN, MÜZEKKİ’N-NÜFÛS
EŞREFOĞLU RÛMÎ
• TAZARRÛNÂME, MA’ÂRİFNÂME, TEZKİRETÜ’L-EVLİYÂ
SİNAN PAŞA
AHMED-İ
DÂÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Hakkında bilgi veren kaynakların hepsi onun Germiyanlı olduğunu kabul ederlerse de doğum yeri ve tarihi üzerinde değişik bilgiler vermektedirler.
• Eserlerinden çıkan sonuç, onun Germiyan Beyi II. Yakup, Osmanlı sultanlarından Emir Süleyman (1402-1410), Mehmet Çelebi (1413-1421) devirlerinde yaşadığıdır.
• Germiyan'da iken kadılık yapmıştır.
• Germiyan'da II. Yakup'un idaresinde olan Ahmed-i Dâ'i, Germiyan topraklarının Osmanlı himayesine geçmesinden sonra Beyazid'in oğlu Emir Süleyman 'ın yanına gitmiş ve Çeng-name eserini ona sunmuştur.
• Mehmet Çelebi döneminde sultan adına Tezkiretü'l-Evliya adlı eserini kaleme alır. (tercüme?)
• Şairin bu tarihten sonra fazla yaşamadığı sanılmaktadır.
ESERLERİ
DÎVAN (TÜRKÇE)
• Bu dîvânın bir tek yazması vardır. Daha çok Osmanlı intisabı sonrası şiirlerin yer aldığı eksik bir neşri İ.
Hikmet Ertaylan tarafından yapılmıştır.
DÎVÂN (FARSÇA)
• Dâî’nin kendi el yazısı ile yazdığı bu dîvânın bilinen
tek nüshası Bursa Orhangâzî Kitaplığındadır.
ÇENGNÂME
• 14. yüzyılın ilk teliflerindendir ve Yıldırım Bayezid'in şehzâdelerinden Emir Süleyman'a sunulmuştur.
• Eser, bir tevhidle başlar, na't ve dört halifeye övgü ile devam eder, ardından da konuya girilir. Eser, bir ana hikâye ve onun etrafında oluşan dört kısa hikâyeden ibarettir. Çengin (çalgı âleti) başından geçenlerin anlatıldığı eser, tasavvufi ve sembolik bir eserdir.
UKÛDU’L-CEVÂHÎR
• Farsça manzûm bir sözlüktür. II. Murâd şehzâde iken ona Farsça öğretmek için yazılmıştır.
• Arapça kelimelerin Farsça karşılıklarını verir.
CAMASBNÂME
• Nâsır-ı Tûsî’nin aynı adla anılan mesnevîsinin tercümesidir.
• Danyal Peygamber’in oğlu Camasb’ın Şâh-ı Merân ile başından geçenleri anlatan mitolojik bir serdir.
VASİYYET-İ NÛŞİREVÂN TERCÜMESİ
• Sekiz sayfadan ibaret olan bu kısa mesnevîde İran
Hükümdârı Nûşirevân’ın ağzından oğlu Hürmüz’e
nasihat edilir.
MUTÂYEBÂT
•Müstakil bir eser olmayan Mutâyebât, Türkçe Dîvân’dan seçilen 12 mizâhî kıt’ayı içerir.
•Emîr Süleymân’a takdim edilmiş
olup içki ve eğlenceden söz eder.
SÜLEYMÂN
ÇELEBÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Orhan Gazi döneminde doğmuştur. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmaz. Süleyman Çelebi'nin 1346-1351 yılları arasında bir tarihte doğduğu, ölüm tarihinin ise 1422 olduğu sanılıyor.
• Gençliğinde Bursa'da iyi bir eğitim aldığı sanılmaktadır. O devirde, Çelebi ünvanı ilim adamlarına ve Mevlevi tarikatı büyüklerine verilmekteydi. Mevlevi olduğuna dair kanıt yoktur.
• Bilgili tavırlarıyla Padişah Yıldırım Bayezid’in dikkatini çekmiş ve yapımı 1399’da tamamlanan Ulu Cami’ye imam olarak atanmıştır. Ünlü eseri Vesiletü'n Necat'ı getirildiği bu görev esnasında yaşadığı bir olaydan etkilenerek kaleme aldığı bilinmektedir.
ESERİ
VESÎLETÜ’N-NECÂT (MEVLİD)
• Süleyman Çelebi tarafından 1409'ta yazılmıştır.
• 16 kısım ve 770 beyitten oluşur. Kaside şeklinde yazılan eserin içinde gazel formunda yazılan bölümler de vardır.
• Aruzun "failatun failatun failun" vezni kullanılmıştır; sadece "vilâdet”
bölümünün sonundaki on beyit “mef’ulü-fâilâtü-mefâilü-fâilün” kalıbı ile yazılmıştır.
• Süleyman Çelebi’nin, eserini yazarken, referans aldığı eserlerin, Âşık Paşa’nın «Garibnâme»si, Erzurumlu Darîr in «Siyerü’n-Nebî»si, Ebu’l-Hasan Bekrî’nin “Siyer”i ve Muhiddîn-i Arabî’nin «Füsûs-u Hîkem»i olduğu tespit edilmiştir.
• Halk arasında geleneksel olarak okunan mevlid Süleyman Çelebi'nin derlediği mevliddir.
ABDULVASİ
ÇELEBÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
•
Mesnevi şâiridir.
•
Hayâtı hakkında bilgi yoktur. Sultan 1. Mehmed’e yakın olan şâirlerdendir.
•
Mesnevî edebiyatımızın önemli şairlerindendir.
•
Ahmedî’nin Farsçadan Türkçeye çevirirken öldüğü Veys ü
Ramin mesnevisinin tamamlanması bu şâire teklif edilmiş
(1412), fakat Abdülvâsi Çelebi bu eseri beğenmeyerek
Halilnâme adlı mesnevisini yazmış ve Sultan I. Mehmed’e
sunmuştur (1414).
HALÎLNÂME
• Türk edebiyatında Hz. İbrâhîm’in hayatını anlatan bilinen tek mesnevîdir.
• 3693 beyitten müteşekkildir.
• Arûzun mefâîlün/mefâîlün/feûlün kalıbıyla yazılmıştır.
Mİ’RÂCNÂME
• Halîlnâme’nin sonunda 548 beyitten müteşekkil bir mesnevîdir.
• Hz. Muhammed’in mi’râcını anlatır.
• Arûzun mefâîlün/mefâîlün/feûlün kalıbıyla yazılmıştır.
ŞEYHÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
•
Asıl adı Yusuf Sinan'dır. Hekim Sinan olarak da bilinir.
•
Şeyhi'nin doğum tarihi bilinmese de, Kütahya'da doğduğu ve çocukluğunu burada geçirdiği bilinmektedir.
•
Mezarı Kütahya'da Dumlupınar mahallesinde Erenlerbaşı olarak tanınan bir ziyaret yeridir.
•
Şeyhi, bilime olan merakı ile İran'a gitmiş; burada başta tıp ve tasavvuf olmak üzere yoğun bir eğitim görmüştür.
•
Hacı Bayram Veli'den fazlasıyla etkilenmiş ve onun dervişi olmuştur.
•
II. Murat zamanında saraya çok yakın olan Şeyhi, padişahın
hekimlerindendir.
DÎVÂN
• Bu eserin başında tevhid, na’t ve kasideler bulunur.
• En çok II. Murad’ın övüldüğü kasidelere yer verilmiştir.
HÜSREV Ü ŞÎRÎN
• II. Murat'ın ricası üzerine, onun adına Şeyhî tarafından yazılmış bir mesnevidir.
• 6400 beyitten oluşan Hüsrev-ü Şirin'de Sasani hükümdarlarından Hürmüz'ün oğlu Hüsrev-i Perviz, Azerbaycan'da Berde kentinin prensesi olan Şirin ve Ferhat arasında geçen olaylar konu edilmiştir. Dram ve aşk temalıdır. Bazı tarihçilere göre eserin kaynağı gerçek bir olaya dayanmaktadır.
• Şeyhi bu önemli eserinin yaklaşık 2000 beyitten oluşan baş kısmını Nizamî'den değiştirerek tercüme etmiş, kalan bölümünü ise kendisi yazmıştır. Fakat Şeyhi bu eserini bitiremeden vefat etmiştir.
HARNÂME
• 126 beyitten oluşan bir mesnevîdir.
• Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi; Çelebi Mehmed'i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye eder. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkiyalar tarafından soyulur ve dövülür. Bunun üzerine Harnâme'yi kaleme alır.
• Şeyhî, eserde toplumun kötü yönlerini hicvetmekte;
fakat bunu mizahi bir üslub ile yapmaktadır. Har eşek
demektir ve eser, Türk edebiyatının ilk Fabl örneği
olarak kabul edilir.
AHMED
PAŞA
HAYATI HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Kendisi Fatih Sultan Mehmet'in hocasıdır.
• Sultan II. Murat’ın saltanat dönemi kazaskerlerinden Veliyüddin bin İlyas Efendi’nin oğludur.
• Ahmet Paşa eğitimini II. Murat döneminde Edirne’de tamamlamış ve o dönemde geçerli bilgiler yanında Arapça ve Farsça da öğrenmiştir.
• Eğitimini bitirdikten sonra, önce Bursa’da Muradiye Medresesi’ne müderris olarak tayin edilmiş ve sonra 1451 (hicri 855)de Edirne Kadısı olmuştur.
• Fatih Sultan Mehmed'in tahta geçmesinden sonra kazasker olmuş ve onun muhasipliği ve öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur. Sonra vezirlik rütbesine yükselmiştir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ VE DÎVÂN
• Bilinen tek eseri Dîvân’dır.
• Şiirlerini temiz, açık ve akıcı bir Türkçe ile yazmıştır.
• Mazmunları çok ustaca kullanmıştır.
• Sadece Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler söylemekle kalmamış ayrıca Rumca gazel de yazmıştır.
• Nazîre geleneğinin öncülerindendir.
• Meşhûr kasidesi olan Kerem Kasîdesi, Şeyhî’ye bir
naziredir.
NECÂTÎ
BEY
HAKKINDA KISA BİLGİLER
•
Hayatı hakkında az bilgi bulunan Necati Bey'in doğum tarihi de bilinmemektedir. Genel kanıya göre gerçek ismi "İsa"dır.
Fakat bazı kaynaklarda ismi "Nuh" olarak geçmektedir.
•
Doğum yerinin Kastamonu olduğu düşünülmektedir.
•
Diğer birçok divan edebiyatçısından farklı olarak özel bir eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmiştir.
•
Fatih’e şitâiyye ve bahariyye kasideleri sunmuş ve beğenisini kazanmıştır.
•
Üne kavuştuktan sonra Şehzade Abdullah'ın divan kâtipliğini yapmış, bir süre de sarayda çeşitli görevlerde çalışmıştır.
•
1509 yılında öldüğü düşünülse de bu tarih kesin değildir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ VE DÎVÂN
•Bilinen tek eseri Dîvân’dır.
•Bilindiğine göre dîvânına ilk «dîbâce» yazan şair Necâtî’dir.
•Dîvân’daki ilk kaside Fatih’e yazılmıştır.
•Kasideleri ilki Mersiye-i Ester (Katır Mersiyesi) olan mersiyeler yer alır.
•Necâtî, Gazel nazım biçiminde oldukça başarılıdır.
HAMDULLÂH
HAMDÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Akşemseddin’in en küçük oğludur. Asıl adı Mehmed Hamdullah olmakla birlikte daha çok Hamdi Çelebi adıyla anılmıştır.
• On iki yaşında babasını kaybeden Hamdi Çelebi, Yûsuf u Züleyhâ mesnevisinin
“sebeb-i te’lîf” bölümünde ağabeylerinden himaye görmediğini, çok eziyet çektiğini, bu yüzden Hz. Yûsuf’un sıkıntılarını daha iyi anladığını ve kendisini birçok yönden ona benzettiğini söyler.
• Bursa’da Çelebi Sultan Mehmed Medresesi’nde müderrislik yaptığı, devrin tanınmış âlimlerinden Molla Hayâlî ile ilmî tartışmalarda bulunduğu, rüyasında babasının, zâhirî ilimleri bırakarak halifelerinden İbrâhim Tennûrî’den mânen faydalanmasını tavsiye etmesi üzerine Kayseri’ye gidip İbrâhim Tennûrî’ye intisap ettiği ve hilâfet aldıktan sonra Göynük’e döndüğü söylenir.
• Anadolu sahasında hamse sahibi ilk şairdir.
• Kıyâfetnâme türünün ilk örneğini vermiştir.
DÎVÂN
• Bilinen iki nüshasından biri Süleymaniye Kütüphanesinde, diğeri Millet Kütüphanesindedir. Süleymaniye nüshasında 2 münâcât, 6 na‘t, bazıları Farsça 182 gazel, 18 kıta, 1 tarih ve 3 beyit vardır.
HAMSE
• Yûsuf u Züleyhâ
• Leylâ ve Mecnûn
• Mevlid: Asıl adı Ahmediyye olan bu eser ayrıca Muhammediyye olarak da bilinir.
• Kıyâfetnâme: Aruzun “fâilâtün mefâilün fa‘lün” kalıbıyla yazılmıştır. Kâtib Çelebi, Hamdullah Hamdi’nin bu eseri İmam Şâfiî’den tercüme ettiğini söylemektedir.
• Tuhfetu’l-Uşşâk: Şairin en orijinal mesnevisi kabul edilen eserin konusunu, Hristiyan bir kıza âşık olup onunla evlenebilmek için dinini terk eden bir tüccarın oğlu ile bu kız arasında geçen olaylar oluşturmaktadır. Eserin sonunda hikâyenin kahramanı eşi ve çocuklarıyla birlikte tekrar İslâm’a döner.
AVNÎ (II.
MEHMED)
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• II. Mehmed veya Fatih Sultan Mehmed, yedinci Osmanlı padişahıdır.
• Sultan II. Murad ve Hüma Hatun’un oğludur.
• Divan edebiyatında Avnî mahlasını kullanmıştır.
• İstanbul'u fethetmesinden sonra Ebuʾl-Feth ve daha sonraki asırlarda Fâtih lakabıyla anılmıştır. Ayrıca döneminde Avrupa'da Büyük Türk (Grand Turco) olarak da zikredilmiştir.
• İstanbul'un fethi, Orta Çağ’ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olmuştur.
Bundan dolayı Fatih, "çağ açan hükümdar" olarak da tanınır.
İstanbul'un fethinden sonra Kayser-i Rûm unvanını da kullanmaya başlamıştır.
• İstanbul'un fethiyle 1000 yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu son bulmuştur. Fatih, çıkardığı yasalarla devleti önemli ölçüde yeniden biçimlendirmiştir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ VE DÎVÂN
•Bilinen tek nüshası, Millet Kütüphanesindedir.
•Fatih, şiirlerinde Şeyhî ve Ahmed Paşa’dan etkilenmiştir.
•Melîhî ve Ahmed Paşa gibi şairlere nazîreler yazmıştır.
•Dîvân; ilk kez G. Jacob tarafından 1904’te,
Berlin’de basılmıştır.
ADLÎ (II.
BÂYEZÎD)
HAKKINDA KISA BİLGİLER
•
II. Beyazıt veya Bâyezîd-i Velî, Sofu Bâyezîd sekizinci Osmanlı padişahıdır.
•
Babası Fatih Sultan Mehmed annesi Sitti Mükrime Hatun ya da Emîne Gül-Bahar Vâlide Hatûn'dur.
•
Yavuz Sultan Selim'in de babasıdır.
•
II. Bayezid oğlu Selim namına tahtan feragat etmiştir.
Böylece babasının vefatından sonra yeniçerilerin desteği ile
tahta çıkan II. Bayezid uzun bir saltanatın sonunda yine
yeniçerilerin baskısıyla tahttan çekilmiştir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ VE DÎVÂN
•Dîvân’ının bilinen 2 nüshası, günümüzde, Millet Kütüphanesindedir.
•Adlî mahlasıyla şiirler söylemiştir.
•Kardeşi Cem Sultan’la karşılıklı
söyledikleri beyitler meşhurdur.
SULTÂN CEM
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Sultan Cem ya da Cem Sultan, Fatih Sultan Mehmed'in en küçük oğlu ve II.
Bayezid'in küçük kardeşidir. Ağabeyi II. Bayezid ile girdiği taht mücadelesiyle bilinir.
• Dört yaşına geldiğinde çeşitli hocalardan dersler almaya başladı. Bu eğitim 10 yaşına kadar sarayda devam etti. Rumca dâhil bazı dilleri öğrendi.
• Babasının meşhur Kanunnâme'sine koydurttuğu "Her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola karındaşlarını nizâm-ı âlem için katletmek münasiptir.
Ekser ulemâ dahi bunu tecviz etmişlerdir." hükmü gereği öldürüleceğinden emin olduğundan, Konya civarında topladığı bir miktar askerle Bursa'ya doğru ilerledi.
• Cem Sultan'ın bakım masrafları için Papa, Sultan II. Bayezid'den yılda 40.000 altından fazla para kopartmayı başarmış, Cem Sultan'ı serbest bırakma tehditleriyle de Osmanlı fetihlerini durdurmuştu. Bu olay ileride Şehzade katli için de önemli bir mesnet teşkil etmiştir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
• Sultan şâirler arasında şiirlerinde şahsî duygularını ifade etmede en başarılı sayılanı, Cem Sultan'dır.
• Şiir ve edebiyatla çok küçük yaşlardan beri meşgul olmuş bir şehzâde olan Cem'in çevresinde, adına "Cem şâirleri"
denen bir grup şâir bulunmuştur.
• Cem Sultan, şiirlerinde yaşadığı sıkıntıları, oldukça duygulu bir anlatımla dile getirir.
• Cem'in Fal-i Reyhan adlı 48 beyitlik manzum bir çiçek falı
bulunmaktadır. Cem Sultan'ın biri Farsça diğeri Türkçe
olmak üzere iki divanı vardır. Ayrıca ve Hüsrev ü Şirin adlı
mesnevisi vardır. Dîvân’ı baştan sona neredeyse hüzünle
doludur.
EŞREFOĞLU
RÛMÎ
HAKKINDA KISA BİLGİLER
• Türk şair ve mutasavvıftır. Eşref-i Rûmî veya Eşrefoğlu Rûmî olarak anılır.
• Asıl adı Abdullah'tır. Yine de babasının ismi dolayısıyla genellikle Eşrefoğlu, Eşrefzâde veya İbnü’l-Eşref olarak anılmıştır.
• İznik doğumlu olduğu için de sık sık İznikî olarak anılmış, yine de en sık kullanılan hitabı Eşref-i Rûmî olmuştur.
• Eşrefoğlu tasavvufa girmek istediğinde Bursa'nın ünlü velilerinden Emîr Sultan'a bağlanmak ister. Fakat Emir Sultan onu Ankara'ya, Hacı Bayram Veli'ye gönderir. Bir süre Hacı Bayram Veli'nin dergâhında kaldıktan sonra, öneri üzerine Hama'daki kâdirî şeyhi Şeyh Hüseyn-i Hamevî'ye gider. Buraya ailesi ile birlikte gider ve bir zaman burada kalır. Sonunda Hama'dan İznik'e geri döner. Burada Eşrefoğlu Rumi kurucusu olduğu ve Kâdirîliğin bir kolu olan Eşrefîliği yayar.
• 1469 yılında yine İznik'te vefat eder.
DÎVÂN
• Tasavvufî içeriklidir.
• Beyit ve dörtlüklerden oluşur.
MÜZEKKİ’N-NUFÛS
• Mensûr bir eserdir. Eser temel olarak dini ve tasavvufi nasihatler içerir. Eser bir anlamda halka tasavvufu anlatmak için yazılmıştır ve bu sebeple zaman zaman Eşrefoğlu'nun Divan'ından daha çok ilgi çekmiştir.
• Mensûr bir eser olsa da, eserde beyit, kıta ve ilahiler de bulunur. Ayrıca eserde zaman zaman konuyu anlatmak için çeşitli hikâyelere de yer verilmiştir.
• 1448 yılında yazılmış olan eserde iki bâb bulunur. Birinci babda nefis incelenir ve dörde ayrılır: Emmâre, Levvâme, Mülhime ve Mutmainne. Bu babın konusu nefistir. İkinci babın konusu ise nefsi terbiye etmenin yollarıdır. Eserin bu kısmında Eşrefoğlu; az yemek, az söylemek ve az uyumayı nefsin temizlenmesinin üç temel şartı olarak gösterir.
SİNAN
PAŞA
HAKKINDA KISA BİLGİLER
•
Asıl adı Yusuf Sinaüddin olan Sinan Paşa, Nasreddin Hoca'nın soyundan gelir.
•
Zekî, kültürlü bir yazardır ve sanatlı nesrin kurucusu sayılır.
•
Önce Edirne'de müderrislik yapan Sinan Paşa daha sonra Fatih'in teveccühünü kazanmış, onun hocaları arasında yer almış, vezir olmuştur.
•
Fakat daha önce Fatih, Sinan Paşa'nın Ali Kuşçu'dan ders
almasını da sağlamış, kültürünün gelişmesine böylece
yardımcı olmuştur.
TAZARRÛNÂME
•Sanatlı Türk nesrinin ilk büyük örneği budur. Bu tasavvufî eserinde Sinan Paşa aşk konusunu ele alır ve 'varlık'ın aslını bulmaya çalışır.
Allah'a hitap ederek O nun büyüklüğüne sığınır. Bu eserde 7 büyük peygamber (Hz. Adem, Hz. İdris, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz.
Mûsa, Hz. İsâ ve Hz. Muhammed) de anlatılır.
MA’ÂRİFNÂME
•Birçok konuya yer verilen bu eserde genel olarak din ve ahlâk gibi konular üzerinde durulur.
TEZKİRETÜ’L-EVLİYÂ
•Bir evliyâlar ansiklopedisidir.