Aralık ayında 3.210 milyon USD açık veren Cari İşlemler Hesabı ile 12 aylık birikimli Cari İşlemler Açığı 36.72 milyar USD seviyesine yükseldi
Cari Dengedeki açık sermaye hesabı ile finanse
edilemediğinden rezervlerde erimeye neden olmaktadır…
Ödemeler Dengesi – Aralık
Ödemeler dengesi istatistiklerine göre cari işlemler hesabı Aralık ayında 3.210 milyon USD açık vermiştir. Bu sonuçlarla 2020 yılı cari işlemler dengesi son dönemdeki bozulmanın da etkisiyle yılı 36,72 milyar USD açıkla kapatmıştır. Ticaret dengesindeki bozulmanın öncülüğünde, Şeker Yatırım olarak Aralık ayında 3,85 Milyar USD açık gerçekleşmesini bekliyorduk (piyasa beklentisi 3,56 milyar USD), bu veriler ışığında cari açık beklentilerden daha iyi gerçekleşmiştir. Veriye göre dış ticaret açığı önceki yılın aynı ayına göre 329 milyon USD azalarak 3.344 milyon USD seviyesine gerilemiştir. Hizmetler dengesindeki bozulma devam etmektedir, net girişler 1,163 milyar USD azalarak 644 milyon USD seviyesine gerilemiştir.
Altın ve enerji hariç cari işlemler dengesinde fazla vermekle birlikte gerileme trendi devam etmektedir. 2019 Aralık ayında 1,579 milyar USD fazla veren enerji ve altın hariç cari işlemler dengesi 2020 Aralık ayında 940 milyon USD fazla düzeyine gerilemiştir. Özellikle altın fiyatlarındaki sert yükselişe rağmen talebin canlı kalmasında tasarruf güdüsü ve kredi genişlemesiyle yaratılan bol likidite ortamının katkısı gözden kaçmamalıdır. Enerji fiyatlarında yukarı yönlü hareketin de belirli seviyelerden pozisyon almayı zorunlu kılması da düşüş eğilimine katkı sağlamıştır.
Grafik 1: Cari Açık; Enerji ve Altın Hariç Cari Denge, 12 ay birikimli Cari Açık (Milyar USD)
Kaynak: TCMB
Finans hesabındaki gelişmeler incelendiğinde, doğrudan yatırımlardaki net giriş 836 milyon USD seviyesine yükselmiştir (önceki ay 299 milyon USD). Portföy yatırımlarında ise önceki aya (1,3 milyar USD) kıyasla sert giriş yaşanmış ve portföy girişi Aralık ayında 5.209 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Yurtdışı yerleşikler hisse senedi tarafında 269 milyon USD net alış gerçekleştirirken, devlet iç borçlanma senetlerinde net 1.997 milyon USD net alıcı konumundadır. Yurtdışından sağlanan krediler hesabında bankalar 559 milyon USD, hükümet 129 milyon USD ve diğer sektörler net 604 milyon USD net kredi kullanımı gerçekleştirmiştir.
Cari açık seviyesindeki artış, kredi teşvikleri ve kur seviyesinin gerilemesiyle birlikte 2020 üçüncü çeyreğinden itibaren gelen toparlanma verileriyle daha da şiddetlenmişti. Son dönemde özellikle para politikasında alınan kararların ödemeler dengesi üzerindeki etkilerinin olumlu olacağını düşünüyoruz. Sıkı para politikası ile iç talebin sınırlanması ve yurtdışındaki toparlanma ile ticaret dengesinin düzelmesi, 2021 ilk çeyreğinden itibaren cari işlemler dengesine olumlu yansıyacaktır. Büyümedeki toparlanmaya rağmen cari işlemler açığını sınırlayacak temel etkinin kurdaki değer kaybı ve sıkı para politikasından kaynaklanacağını tahmin ediyoruz.
Cari işlemler açığının nasıl finanse edildiğine baktığımızda, özellikle artan riskler ve düşük getiri nedeniyle sıcak para da diyebileceğimiz portföy yatırımları 2020 son çeyreğine kadar sert çıkış yaşamıştır. Getiri oranındaki yükseliş (faiz artışı) ve küresel risk iştahındaki toparlanmayla birlikte özellikle hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde kayda değer giriş yaşanmıştır. Son dönemdeki faiz artırımının etkisiyle düşen risk ve yükselen getirinin portföy yatırımlarını kısa ve orta vadede pozitif etkileyeceğini tahmin ediyoruz.
Uzun vadeli kredi kullanımında net düşüş yaşanırken, doğrudan yabancı yatırımlarda yataya yakın seyir devam etmektedir.
-60,00 -50,00 -40,00 -30,00 -20,00 -10,00 0,00 10,00 20,00
-8,00 -6,00 -4,00 -2,00 0,00 2,00 4,00 6,00 8,00
12.17 02.18 04.18 06.18 08.18 10.18 12.18 02.19 04.19 06.19 08.19 10.19 12.19 02.20 04.20 06.20 08.20 10.20 12.20 Thousands
12 Ay Birikimli Cari Açık (Sağ Eksen) Cari İşlemler Dengesi
Altın ve Enerji Hariç Cari İşlemler Dengesi
Kasım’da işsizlik oranı %12,9 ile geçen aya göre 0,2 puan artarken, genç işsizlik oranındaki bozulma devam ediyor
Sonuç olarak, 2020 yılını 36,72 milyar USD cari açıkla kapatan Türkiye ekonomisinde, ödemeler dengesi üzerindeki pandemi etkisi yavaşlamaya başladı diyebiliriz. Cari işlemler dengesindeki 2019 yılı sonu ve 2020 yılı başında ekonomideki yavaşlamanın etkisiyle cari fazla veren ekonomide, ekonomik toparlanma ile birlikte cari açık verisindeki bozulma bir süre devam edecek gibi görünüyor. Kredi genişlemesi ve kurlarda geri çekilme ile birlikte ithalat talebi artarken, ana ihracat pazarlarındaki toparlanmanın yavaşlığı da cari açığı arttıran temel nedenlerin başında geliyor. Cari açığın finansman kalitesinde kısa vadeli yatırımların ağırlığı devam ederken, uzun vadeli girişlerde hafif toparlanma başlamıştır (pozitife dönüldü). Son dönemde yaşanan Ortodoks politikalara dönüş ve risklerdeki azalışla birlikte, kısa vadeli portföy yatırımlarının 2021 boyunca net giriş yaşayacağını ve uzun vadeli girişlerde de kayda değer düzelmeler yaşanacağını tahmin ediyoruz. Ve 2021 yılı için 32 milyar USD olan cari açık tahminimizi koruyoruz.
Grafik 2: Cari Açığın Finansmanı, 12 ay birikimli, Milyar USD
Kaynak: TCMB
İşsizlik - Kasım
Kasım ayı temel işgücü göstergelerine göre işsizlik oranı geçen yılın aynı ayına göre 0,4 puan azalışla %12,9’a geriledi. Aynı dönemde istihdam oranı ise 2,7 puan azalarak %42,9 olarak gerçekleşti. İşsiz ve istihdam sayılarındaki gerileme sırasıyla 303k ve 1103kk. İş gücüne katılma oranı %49,3 (önceki yıl %52,5) seviyesine gerilerken, kayıt dışı çalışanların oranı %29,7 olarak gerçekleşti. İşsizlik ve istihdam oranındaki aynı anda gerçekleşen düşüş, işgücü katılım haddindeki gerilemeye işaret ediyor.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler, işsizlik oranında bir önceki aya göre %12,9 seviyesiyle sabit kalırken işsiz sayısı 8 bin azalmış durumda. Mevsimsel etkilerden arındırılmış istihdam oranında bir miktar bozulma mevcut, 0,1 puan azalışla %43,1 seviyesine gerileme var. Genç işsizlik oranındaki bozulma devam ediyor. 15-24 yaş arasındaki grubu kapsayan işsizlik oranı Kasım ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,9 puan artışla %25,4 seviyesine yükseldi. Genç nüfusta işgücüne katılım oranı ve istihdam edilenlerin oranı da kötüleşiyor. İş gücüne katılım oranı %39,6’ya gerilerken (önceki %43,2), istihdam edilenlerin oranı %29,6 (önceki %32,6) seviyelerinde kalmıştır.
Grafik 3: İşsizlik oranı, Genel ve Tarım Dışı
Kaynak: TCMB
-40 -20 0 20 40 60 80
12.13 04.14 08.14 12.14 04.15 08.15 12.15 04.16 08.16 12.16 04.17 08.17 12.17 04.18 08.18 12.18 04.19 08.19 12.19 04.20 08.20 12.20
Doğrudan Yatırım ve Uzun Vadeli Portföy ve Kısa Vadeli Cari Açık
12,9 14,80
9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
11.17 02.18 05.18 08.18 11.18 02.19 05.19 08.19 11.19 02.20 05.20 08.20 11.20
% İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik
Sanayi Üretim Endeksi Aralık’ta yıllık %9 ve aylık
%1,3 arttı ve 2020 son çeyrek büyüme verisinde pozitif beklentileri güçlendirdi
İstihdam edilenlerin sektörlerdeki dağılımına baktığımızda sanayi sektörü Kasım ayında istihdam artışı yaşayan tek sektör oldu diyebiliriz. İstihdam sayılarındaki değişim sırasıyla sanayi +83k, tarım -62k, inşaat -6k ve hizmetler -38k. İstihdam edilenlerin %17, 6’sı tarım,
%20, 3’ü sanayi, %6, 4’ü inşaat, %55, 7’si ise hizmet sektöründedir. İstihdam piyasasında küçük iyileşmeler yaşansa da hizmet sektörünün istihdam piyasası içindeki ağırlığı, toplam istihdam iyileşmesine gölge düşürüyor. Pandemi sürecinde en sert daralan sektör olması nedeniyle, diğer sektörlerdeki iyileşmenin toplamından daha fazla desteğe ihtiyacı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Salgının istihdam piyasası üzerindeki olumsuz etkilerini minimize etmek için uygulanan hükümet politikalarının, istihdam sayısındaki sert daralmanın önüne geçtiğini söyleyebiliriz.
İşgücüne katılım oranındaki bir önceki yılın aynı dönemine göre yaşanan değişim dikkat çekici. Önceki yılın aynı dönemine göre işgücüne dâhil olmayanlara 2,605 milyon kişi eklenmiş durumda. Bununla birlikte, geleceğe yönelik beklentilerin temel göstergelerinden olan “iş bulma ümidini kaybetmiş” kesimde önceki yıla oranla 959k kişi (%134 artış) gibi yüksek bir seyir mevcut. Buradan, istihdam piyasasındaki toparlanmanın zamana yayılacağı sinyalini almak mümkündür. İş aramayıp çalışmaya hazır olan nüfus ise 2,606 milyon kişi (%117) artmış durumda. Bu kesim istihdam piyasasındaki iyileşme ile birlikte en kısa sürede iş gücüne dâhil olacaktır.
Sonuç olarak, işsizlik oranında hafif bozulma yaşanmakla birlikte özellikle genç işsizlik sorunu şiddetini arttırarak devam ediyor. Bununla birlikte ötelenen işten çıkarma faaliyetleri tedbirlerden sonra piyasada beklenildiği düzeyde iyileşme yaşanmazsa, işsizlik oranı üzerinde baskı yaratmaya devam edecektir. Özellikle genç işsizlik oranında yapısallık oluşmuş, işgücüne dâhil olmayanların sayısında da kayda değer artışlar yaşanmıştır.
Büyümenin sağlıklı ve istihdam yaratıcı etkisi nispeten zayıflamış, beklentiler aşağı yönlü güncellenmiştir. Gelecek dönemde büyüme verilerinde yaşanacak pozitif hava, istihdam piyasasında ötelenen işten çıkarma faaliyetlerinin gölgesinde kalabilir
Sanayi Üretim Endeksi - Aralık
Aralık ayı Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre takvim etkisinden arındırılmış üretim yıllık
%9 ve aylık %1,3 artış kaydetti. Aralık ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %6, imalat sanayi sektörü endeksi %9,5 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %4,9 arttı. Aynı serideki aylık değişim düzeyleri madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe %3,5 ve imalat sanayi sektöründe %1,4 artarken; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,4 azaldı. Kasım ayına göre yıllık artış hızı yavaşlamasına rağmen 2020 son çeyrek Sanayi Üretimi artışı ortalaması %10’un üzerine çıktı ve hâsıla büyüme beklentilerini güçlendirdi.
Sanayi endeksinin alt bileşenlerine baktığımızda sermaye malları %7,8, dayanıklı tüketim malları %8,2 ve ara malı %12,9 yıllık artış kaydetmiştir. Dayanıklı tüketim mallarındaki sanayi üretimi iç talebin canlılığına işaret ederken, sermaye ve imalat üretimi son çeyrek büyüme verileri açısından ümit vericidir. Yüksek teknoloji ürünlerindeki yıllık yükseliş %15 seviyelerine yaklaşırken, teknolojik entegrasyon konusundaki iyileşmeye işaret etmektedir.
Tablo 1: Sanayi Üretimi Değişim Oranları (%)
Kaynak: TCMB
12,9 8,2 6,2 2,5
7,8 5,8
12,1 13,2 5,5
9,0
1,2 1,6 0,0
0,4 3,8 0,5
1,0 1,5
14,1 1,3
-5 0 5 10 15
Ara malı Dayanıklı tüketim malı Dayanıksız tüketim malı Enerji Sermaye malı Düşük teknoloji Orta-düşük teknoloji Orta-yüksek teknoloji Yüksek teknoloji Toplam Sanayi
Aylık Yıllık
Ocak ayında merkezi yönetim bütçesi 24,2 milyar TL açık vermiş, faiz dışı denge -2,2 milyar TL olarak
gerçekleşmiştir
Sanayi endeksinde 2020 son çeyreğinde yaşanan ivmelenme, sanayi üretiminin büyümeyi destekleyici etkisinin artarak devam edeceğine işaret ediyor. Güncellenen büyüme tahminleri %1 seviyelerinde pozitif büyümeye işaret ederken, son gelen verilerle bu beklentiler güçlenmiştir. Özellikle yatırım harcamalarındaki toparlanma, üretimin istihdam yaratıcı etkisini beraberinde getirirken, sağlıklı bir büyüme patikasına geçilmesini de kolaylaştıracaktır. İkinci çeyrekte sert şekilde daralan imalat sanayi ve yatırım harcamalarındaki toparlanma da firmaların 2021 beklentisine pozitif katkı yapmaktadır.
Ertelenen yatırım harcamaları, risk algısındaki düşüş ve salgındaki azalma ile birlikte hayata geçirilmeye devam etmektedir.
Sanayi üretimindeki toparlanma özellikle katma değer yaratan segmentlerde yoğunlaşarak büyümenin kalitesine de pozitif katkı sağlayacaktır. Dış ticaret verilerindeki toparlanma ile büyümeyi aşağı çeken net ihracatın etkisi de azalmaya başlamıştır. Tüketim harcamalarındaki pozitif seyir devam ederken, üretim yanlı göstergeler de Türkiye’nin 2020 yılını en az hasarla atlatan ekonomilerden birisi olacağına işaret etmektedir.
Özetle, sanayi üretim endeksinde son çeyrek ortalamasının %10 seviyesinin üzerine çıkması, üretim yanlı toparlanmanın devam ettiğini göstermektedir. Pandemi etkisiyle özellikle ikinci çeyrekte sert daralma yaşayan Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekten itibaren toparlanmaya başlamış ve son çeyrekte de bu ivmelenmesini devam ettirmektedir. Mevcut göstergeler ışığında üretim davranışlarının yıllık artış hızı, 2020 son çeyreğinde ekonomik görünüm açısından pozitif bir atmosferin hâkim olacağını göstermektedir. Eş güdümlü para ve maliye politikalarıyla desteklenen finansal ekonomideki oynaklığın azalmasının, reel ekonomik görünüme de kademeli olarak yansıyacağını tahmin ediyoruz. Özellikle beklentiler kanalındaki pozitif hava, ertelenen yatırım ve üretim davranışlarının kademeli olarak hayata geçirilmesini ve reel ekonomik göstergelerde 2021 yılı boyunca pozitif bir iklimin hâkim olmasını beraberinde getirecektir. Bu veriler ışığında 2021 yılı için %5,6 olan ekonomik büyüme beklentimizi koruyoruz.
Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi – Ocak
Hazine ve Maliye Bakanlığının yayımladığı Ocak ayı merkezi yönetim bütçe verilerine göre bütçe gelirleri 89,6 milyar TL, bütçe giderleri 113,8 milyar TL olmuştur. Bu veriler eşliğinde bütçe açığı 24,2 milyar TL olurken faiz dışı denge (birincil bütçe dengesi) 2,2 milyar TL açık vermiştir. Yılın ilk ayında bütçe açığı önceki yılın aynı ayına göre yıllık % 212 artarken, bu oran faiz dışı dengede %106,5 olarak gerçekleşmiştir.
Ocak ayı bütçe giderleri kaleminde önceki yıla göre en çok artış gösteren faiz giderleri (%72,2) olmuştur. Bütçe giderlerinde önceki yılın aynı dönemine göre ortalama %13 artış yaşanmıştır. Ocak ayı bütçe gelirlerinde en yüksek artış ithalde alınan katma değer vergisi kaleminde gerçekleşirken (%43,1), önceki yılın aynı ayına göre gelir kalemlerindeki azalış oranı %26,7 seviyesindedir. 2020 Ocak ayında bütçe fazlasına neden olan temel etken vergi dışı gelirler kalemi olmuştu. 2021 Ocak ayında vergi dışı gelirler kalemi 53,3 milyar TL’den 8,9 milyar seviyesine gerilemiştir (%83,3 azalış). Vergi dışı gelir kaleminin büyük oranda önceki yılki Merkez Bankası kar rakamının (40,5 milyar) hazineye aktarılmasından kaynaklandığı düşünülürse, Ocak ayı bütçe açığının bu aktarımın henüz gerçekleşmemesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Grafik 4: Bütçe Dengesi ve Faiz Dışı Denge (12 ay birikimli, milyar TL)
Kaynak: TCMB
-218,40 -75,24
-250 -200 -150 -100 -50 0 50 100
01.12 07.12 01.13 07.13 01.14 07.14 01.15 07.15 01.16 07.16 01.17 07.17 01.18 07.18 01.19 07.19 01.20 07.20 01.21
Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge
TCMB politika faizini
%17 seviyesinde sabit tuttu ve para politikasındaki sıkı duruşun uzun bir müddet
sürdürüleceği vurgusunu yineledi
Grafikte bütçe açığının son on yıl ortalamasının oldukça üzerinde olduğu ve faiz dışı dengedeki bozulmanın da devam ettiği grafikte görülmektedir. Özellikle 2020 yılının ilk yarısında verilen teşvikler sonucu bütçe açığındaki artış hızı yükselmiş, genişleyici maliye politikası adımları para politikasıyla desteklenmişti. Son dönemde para politikasında alınan sıkılaştırıcı kararların, maliye politikası tarafında da desteklenmesi hem bütçe disiplininin eski performansına dönmesini sağlayacak, hem de bütçe gerçekleşmeleri performansını olumlu yönde etkileyecektir.
Para ve maliye politikasındaki eşgüdüm hem fiyat istikrarına katkı sağlayacak hem de bütçe disiplinin sağlanmasını kolaylaştıracaktır.
Gelir vergisi 2020 boyunca özellikle istihdam piyasasındaki sorunlar ve pandemi etkisiyle henüz 2019 yılsonu seviyesinin üzerine çıkamamıştır. Büyümenin istihdam ve gelir yaratıcı etkisinin bütçe üzerindeki etkisi de 2020 yılı boyunca daraltıcı yönde gerçekleşmiştir.
Büyümenin istihdam piyasasındaki olumlu etkilerinin görülmesiyle birlikte gelir vergisindeki toparlanma başlayacaktır. Özellikle 2020 son çeyrek verilerinden gelen öncü göstergeler ekonomik büyümenin beklenenden daha iyi düzeyde olduğuna işaret etmektedir. Katma değer vergisindeki yataya yakın seyir, 2020 yılı ikinci yarısından itibaren ekonomik toparlanmaya paralel artış eğilimine girmiştir. Harcamalardaki toparlanmayla birlikte KDV gelirlerinde de toparlanma devam edecektir. Özel tüketim vergisi gelirlerindeki artış hız kesmekle birlikte bütçe gelirlerine en yüksek katkıyı sağlamaya devam etmektedir.
Özet olarak 2021’in ilk ayında bütçe açığı önceki yılın aynı dönemine göre sert yükselmiştir.
Bütçe açığındaki bu yükselişin temel nedeni tek seferlik gelir kalemi de diyebileceğimiz vergi dışı gelir kalemindeki düşüşten kaynaklanmıştır (Merkez Bankası kar rakamlarının henüz hazineye aktarılmamış olması). Mali disiplin çıpasındaki bozulma, bütçe açıklarını daha maliyetli hale getirmeye başlamış ve finansal istikrar üzerinde baskı yaratır hale gelmiştir. Uzun yıllar faiz dışı fazla veren ekonomide, bu avantaj kaybedilmiştir. Bütçedeki bozulmanın ve kamu harcamalarındaki artışın faizler üzerinde baskı yaratması, para ve maliye politikaları arasındaki eşgüdümü de sekteye uğratmaktadır. Para politikasındaki sıkı duruşun 2021 yılı boyunca maliye politikasıyla destekleneceği beklentimiz devam ediyor.
2021 yılından itibaren mali disiplin çıpasının daha etkin kullanılacağı ve bütçe açıklarının kademeli olarak son on yıl düzeyine yakınsayacağı beklentimizi koruyoruz. Bu beklentiler eşliğinde 2021 yılsonu bütçe açığının hasılaya oranında %2,7 olan tahminimiz devam ediyor.
TCMB Faiz Kararı - Ocak
TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alınan kararda politika faizini (1 hafta vadeli repo faizi) %17 seviyesinde sabit bıraktı. Hem piyasa beklentisi hem de bizim beklentimiz bu ay kurulun faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmeyeceği yönünde oluşmuştu. Yayımlanan karar metni önceki ay yayımlanan metinle hemen hemen aynı içeriğe sahipken, gerçekleşen enflasyon hedeflenen enflasyon düzeyine (%5) yakınsayana kadar uygulanacak sıkı duruş vurgusu yinelendi.
Geçtiğimiz yıl başlayan ve etkisi devam eden salgına rağmen, Kurul iktisadi faaliyetin güçlü bir seyir izlediğinin altını çizmiştir. Covid-19 nedeniyle yaşanan ekonomik yavaşlamanın 2020 ikinci çeyreğine kıyasla toparlandığını; fakat özellikle hizmet ve bağlantılı sektörlerindeki görünüme dair belirsizliklerin devam ettiğine işaret edilmiştir. Salgın dönemindeki teşviklerin iç talebi canlı tuttuğu ve bunun da cari işlemler dengesindeki bozulmayı tetiklediği ifade edilmiştir.
Buna ek olarak; iç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ile enflasyon beklentilerindeki bozulmanın, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam edeceğinin altı çizilmiştir. Kasım ve Aralık aylarındaki güçlü parasal sıkılaştırmanın enflasyon görünümünü kademeli olarak pozitif yönde etkilemesinin beklendiği, böylece enflasyon üzerindeki talep ve maliyet unsurlarının zayıflayacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde emtia fiyatlarındaki yükseliş ve bazı sektörlerdeki arz kısıntılarının da önemini koruduğu eklenmiştir. Bu doğrultuda kurul enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşuncaya kadar para politikasındaki sıkı duruşun uzun bir müddet devam edeceği vurgusunu
Son çeyrekte %5,9 büyüme kaydeden Türkiye
ekonomisinde, 2020 yılsonu büyüme oranı %1,8 olarak gerçekleşti
yinelemiştir. Enflasyonu etkileyen tüm unsurların yakından takip edildiği ve gerekli durumlarda ek parasal sıkılaştırma yapılacağı ifade edilmiştir.
Kurul özet kararda, düşük enflasyon ortamının makro finansal göstergelere yapacağı katkıya da vurgu yapmıştır. Risk primindeki düşüş, dolarizasyon sürecinin tersine dönmesi, finansman maliyetlerinin gerilemesi ve döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi, fiyat istikrarının piyasa göstergelerine yapacağı temel katkılar olarak sıralanmıştır. Açıklanacak her türlü veri ve makro göstergelerde yaşanacak gelişmelerin Kurul’un politika duruşunu değiştirebileceği ifade edilmiştir.
Enflasyon beklentilerinin düşüşe geçmesiyle birlikte reel mevduat getirisinin pozitife geçmesi ve kademeli olarak iyileşmesi kurulun faizlerde değişikliğe gitmeme gerekçesini güçlendiren temel etkenlerden biri olmuştur. Reel ve finansal göstergelerde yaşanan göreceli iyileşme ek faiz artırımları konusunda kurula hareket sahası bırakmıştır. Fakat özellikle küresel risklerin devam etmesi faiz indirimleri konusunda acele edilmeyeceğine dair beklentileri güçlendirmiştir.
Özetle, Şubat ayı faiz kararında Merkez Bankası son üç aydır alınan güçlü tedbirlerin etkisini görmeyi tercih etmiş ve faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmemiştir. Özellikle emtia piyasalarında yaşanan fiyat hareketleri ile bazı ürün ve sektörlerdeki arz kısıntılarının küresel tarafta enflasyon görünümüne negatif katkısı vurgulanmıştır. Yurtiçinde para politikasındaki sıkılaşmanın, hem iç talep hem de maliyet yönlü unsurları sınırlayarak enflasyon beklentilerini pozitif etkileyeceği tahmin edilmektedir. Kredi büyüme hızındaki yavaşlamanın hem cari denge hem de enflasyon görünümüne katkı sağlaması beklenmektedir. Kurul para politikası duruşunun enflasyon hedefli olduğu ve enflasyon görünümünde kalıcı iyileşme sağlanmadan para politikasındaki sıkı duruşun uzun bir müddet devam edeceğini tekrar vurgulamıştır. Bu kapsamda 2021 yılındaki faiz indirimlerinin enflasyon odaklı olacağını ve özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon görünümü iyileştikçe kademeli olarak başlayabileceği beklentimizi koruyoruz.
Grafik 5: Politika Faizi, Mevduat ve Ticari Kredi Faiz Oranları (%)
Kaynak: TCMB
2020- GSYİH Büyümesi
TUİK tarafından açıklanan büyüme verisine göre Türkiye ekonomisi 2020 yılı son çeyreğinde %5,9 büyüme kaydetti (Piyasa Beklentisi %7 ve Şeker Yatırım beklentisi %6,2).
Bu verilerle birlikte Türkiye, 2020 yılında bir önceki yıla göre ortalama %1,8 büyüme oranına ulaştı ( 2020 büyüme beklentisi / Piyasa : %2,3 ve Şeker Yatırım %1,87). Cari fiyatlarla hesaplanan Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla Düzeyi %16,8 artışla 5,48 trilyon Türk Lirası düzeyine ulaşırken, kişi başı milli gelir 60.537 Lira oldu (~8.600 USD)
GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; yıllık değişim oranları şu şekilde gerçekleşmiştir. Finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri %21,4, bilgi ve iletişim faaliyetleri %13,7, tarım sektörü %4,8, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %2,8, gayrimenkul faaliyetleri %2,6, diğer hizmet faaliyetleri %2,5 ve sanayi %2,0 arttı. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %5,2, hizmetler %4,3, inşaat sektörü ise %3,5 azaldı.
2020 yılı ikinci çeyreğinde salgın etkisi nedeniyle küresel ekonomilere paralel sert daralma yaşayan Türkiye’de, Haziran ayından itibaren alınan tedbirler üçüncü çeyrek büyüme
7,00 12,00 17,00 22,00 27,00 32,00 37,00
02.18 04.18 06.18 08.18 10.18 12.18 02.19 04.19 06.19 08.19 10.19 12.19 02.20 04.20 06.20 08.20 10.20 12.20 02.21
Ticari Kredi Faizi
Mevuat Faizi (3 aya kadar vadeli) Politika Faizi
verisinde etkisini göstermişti. Teşvikler ve küresel toparlanmaya paralel olarak üçüncü çeyrekte %6,7 büyüme kaydeden ekonomi, dördüncü çeyreğe de pozitif bir ivmeyle başlamıştı. Öncü göstergeler ışığında, son çeyrek reel ve finansal ekonomik göstergeleri pozitif seyreden Türkiye, beklentilerin hafif altında %1,8 büyüme ile 2020 yılını tamamlamış oldu. Tahminlerin gelen her veriyle güncellendiğini ve Ekim ayındaki beklentilerin %0,2-0,8 bandında olduğunu düşünürsek, son çeyrek büyümesi piyasa beklentilerini karşıladı diyebiliriz. Küresel ekonominin yaşayacağı daralma da hesaba katıldığında, Türkiye 2020 yılını pozitif ve güçlü büyüme oranıyla tamamlayan ender ülkelerden biri olacak gibi görünüyor
Grafik 6: Büyüme ve Sanayi Üretimi (Yıllık % değişim)
Kaynak: TCMB
Büyümenin alt bileşenlerine baktığımızda nihai tüketim harcamalarının üçüncü çeyreğe göre yavaşlamakla birlikte büyümeye %4,55 artışla en yüksek katkıyı yaptığını görüyoruz.
Hane halkı nihai tüketim harcamaları 2020 yılı dördüncü çeyreğinde %8,2 arttı. Nihai tüketim harcamalarının ivmesinde ertelenen talepler ve verilen teşviklerin bileşik etkisini göz ardı etmemeliyiz. Hükümet harcamalarından büyümeye gelen katkı son çeyrekte %1,1 olmuştur. Son dönemde izlenen para politikasını destekleyici maliye politikasının gelecek dönemde etkili olacağını varsayarsak, büyüme tarafına hükümet harcamalarından gelen katkı yavaşlayacaktır. Büyüme verisinde yakından takip edilen ve sağlıklı büyüme göstergesi de diyebileceğimiz yatırımların büyümeye katkısı %2,69 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu oran hem tüketim yanlı ekonomiden yatırım yanlı ekonomiye geçişi hem de istihdam yaratıcı etkiyi göstermesi açısından son çeyrekte oldukça olumlu katkı sağlamıştır. Mal ve hizmet ithalatı 2020 yılında %7,4 arttı, ihracatı ise %15,4 azaldı.
Büyümeye ihracat son çeyrekte herhangi bir katkı yapmazken, ithalat büyümeyi %0,97 aşağı çekti. Net ihracatın büyümeyi aşağı çekici etkisinin 2021 birinci çeyreğinden itibaren yavaşlayacağını tahmin ediyoruz.
Grafik 7: Büyüme ve Kaynakları
Kaynak: TCMB -25 -20 -15 -10 -5 0 5 10 15 20 25
12.06 12.07 12.08 12.09 12.10 12.11 12.12 12.13 12.14 12.15 12.16 12.17 12.18 12.19 12.20
Büyüme Sanayi Üretimi
-15 -10 -5 0 5 10 15
Nihai Tüketim Hükümet Harcamaları
Sabit Sermaye Oluşumu İhracat
İthalat Büyüme
Büyüme rakamlarındaki pozitif atmosfer, finansal göstergelerle de desteklenmektedir. Son dönemde uygulanan para politikasının pozitif etkileri görülmeye başlanmış, finansal piyasalardaki olumlu havanın kademeli olarak reel sektöre de yansıması beklenmektedir.
2021 yılında özellikle ticaret ortaklarımızın bulunduğu ekonomilerde toparlanma beklentileri hem büyüme hem de cari denge üzerine olumlu katkı sağlayacaktır. Küresel ekonomik göstergelerde risk ve oynaklık yüksek olmakla birlikte, politika yapıcıların salgın öncesi döneme yumuşak geçiş için gösterdiği hassasiyet özellikle gelişmekte olan ekonomilerde pozitif beklentileri canlı tutmaktadır.
Özet olarak, 2020 yılında salgının hem yerel hem de küresel ekonomi üzerindeki daraltıcı etkisi, alınan tedbirlerle birlikte Türkiye’de büyüme verisini salgın dönemindeki tahminler kadar negatif etkilememiştir. Ekonomik teşvikler daraltıcı etkileri nispeten telafi etmiş ve Türkiye ekonomisi %1,8 seviyesinde pozitif bir büyüme yakalamıştır. Özellikle tüketim ve talep tarafında ekonomik canlılık korunurken, yatırımlardaki gecikmeli ivmelenme de devam etmektedir. Reel ekonomik göstergelerdeki toparlanmaya paralel olarak finansal piyasalarda alınan makro tedbirler de, gelecek döneme ilişkin pozitif beklentilerin artışını beraberinde getirmektedir. Risk pirimi ve döviz kurlarındaki düşüş, doğrudan yabancı yatırımlardaki toparlanma ve cari dengede iyileşme beklentisi 2021 yılına da pozitif bir başlangıç yapmamızı beraberinde getirmiştir. Mevcut veriler ve yürütülen para/maliye politikası eşliğinde 2021 yılının ikinci çeyreğinde büyümede kayda değer bir ivmelenme bekliyoruz. Para politikasındaki sıkılaşmanın enflasyon görünümünde iyileşme sonrası gevşeyeceğini ve 2021 üçüncü çeyrekte de pozitif havanın devam edeceğini öngörüyoruz.
Bu kapsamda 2021 yılsonu %5,6 büyüme tahminimizi koruyoruz.
ÇEKİNCE: Bu raporda yer alan bilgi ve yorumlar Şeker Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Araştırma Bölümü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan yararlanarak hazırlanmıştır. Bu kaynaklardaki hata ve eksiklilerden ve bu bilgilerin ticari amaçlı operasyonlarda kullanılmasından doğabilecek zararlardan Şeker Yatırım Menkul Değerler A.Ş. hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.