3. konu
Büyü, Bilim ve Din
5. hafta
• İki hafta boyunca antropolojiye damga vurmuş Büyü, Bilim ve Din tartışmasına odaklanacağız.
Konunun antropolojiye damga vurması, bir
yandan, 19. yüzyıl boyunca yazan Frazer, Tylor ve Spencer gibi antropologların ilk antropolojik
kuramı onun etrafında kurmuş olmasından ve diğer yandan büyü ve din gibi otantik malzeme sunan fenomenler etrafında bilimin, o zaman için tartışmasız kabul edilen üstünlüğüne meydan
okuyan bir disiplinel ontolojiye kaynaklık etmesinden gelir.
5. hafta
• Malinowski, büyüyü işlevsel bir anlama ve eyleme biçimi olarak tanımlar. Ona göre, öncelikle, dünya üzerinde
doğa olaylarının gözlemine dayanmayan ve
gözlemlerinden doğaya ilişkin neden-sonuç ilişkileri üretmeyen bir topluluk yoktur. Bu durum, bilimsel
yaklaşımın, mevzunun hafifletilmiş haliyle, “ilkellerde” de bulunduğunu gösterir ona göre. İnsanlar hangi ürünün ne zaman ekileceğini veya hangi suyun kanoları için güvenli olduğunu bilirler. Büyü bu “bilimsel” bilme biçiminin
sınırlarının dışına çıkıldığında, sözgelimi balık avlamak için açık denize gidildiğinde, değerli hale gelmektedir.
Sonucun garanti altına alınması yani eylemin güvenilir bir çizgi içerisine çekilmesi büyü sayesindedir.
5. hafta
• Malinowski, bu görüşü ile “faydacı ilkel” görüşünün tohumlarını atar: Kendi yaşam çevresini, kendi
çıkarına göre anlamlandıran “ilkel” görüşü. Sonradan bu görüş Evans-Pritchard’ın Azande etnografisi ile tam manasıyla serpilecektir. Azandeler başlarına gelen
talihsizliği büyü ile açıklar ve onunla büyü vasıtasıyla mücadele eder. Bir kişinin başına gelen talihsizliğin nedenlerini ortaya koymada Batılı zihin, Evans-
Pritchard’a göre mahirken neden özellikle o an o mekanda o belirli kişinin başına o talihsizliğin
geldiğini açıklamada suskun kalmaktadır. Oysa Azande büyüsü daha bütüncül bir açıklama
getirebilmektedir talihsizlik karşısında.
5. hafta
• Sonradan Robin Horton bu görüşü daha da ileri götürecek ve tüm prosedürleri ile bilimin bir dolu veri ile çok sınırlı bir gerçekliğe açıklama
getirebildiğini oysa büyünün fevkalade sınırlı bir veri ile çok geniş bir alana ilişkin açıklama
üretebildiğini iddia etmiştir.
• Tüm bu tartışma bir yana, 20. yüzyıl antropolojik araştırma geleneği büyü, bilim ve dine dair bir önceki yüzyılın hiyerarşik altlık üstlük ilişkilerini kırmıştır. Bugün hayatın içerisinde olmadık
toplumsal alanlarda bunların içiçe geçmişliği üzerinde düşünmek antropoloji için olağandır.
5. hafta
• Zorunlu okuma:
• Bronislaw Malinowski. Büyü, Bilim ve Din.
İstanbul: Kabalcı Yayınları. (3., 4. ve 5. Bölüm (s.30-91)).
• Evans-Pritchard. Witchcraft, Oracles and Magic among the Azande. Oxford: Clarendon Press.