• Sonuç bulunamadı

Doğal Babeziozis’li Koyunlarda Prokalsitonin Düzeylerinin Tedavi Öncesi Ve Tedavisi Sonrası Diagnostik Ve Prognostik Önemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Doğal Babeziozis’li Koyunlarda Prokalsitonin Düzeylerinin Tedavi Öncesi Ve Tedavisi Sonrası Diagnostik Ve Prognostik Önemi"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 T.C.

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON BİRİMİ (NKÜBAP)

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU

NKUBAP.10.GA.16.010

DOĞAL BABEZİOZİS’Lİ KOYUNLARDA PROKALSİTONİN DÜZEYLERİNİN TEDAVİ ÖNCESİ VE TEDAVİSİ SONRASI DİAGNOSTİK VE PROGNOSTİK

ÖNEMİ

Yürütücü:

Yrd. Doç. Dr. Sezai ARSLAN Araştırmacılar:

Prof. Dr. Nuri ALTUĞ Prof. Dr.Nazmi YÜKSEK Doç. Dr. Yıldıray BAŞBUĞAN Yrd. Doç. Dr. Özlem ORUNÇ KILINÇ

2017

(2)

2

1. ÖNSÖZ

İnsan ve veteriner hekimlikte biyomarkırlar biyolojik süreçlerin objektif ve ölçülebilir göstergeleri olarak kabul edilmektedir. Biyobelirteçler üzerine geçmişte çok çalışma yapılmış olup günümüzde de halen güncelliğini artırarak devam ettirmektedir.

Biyomarkırlar kan, vücut sıvıları ve dokularda bulunan normal veya anormal süreçleri veya hastalık durumlarının ortaya konulmasındaki ilk belirtiler olup hastalığın gelişimi, ilerlemesi veya tedavinin klinik sonuçlar üzerindeki etkilerini ortaya koymada önemli veriler sağlamaktadır.

Beşeri hekimlik alanında Prokalsitonin (PCT) ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmasına rağmen veteriner hekimlik alanında ise çok az sayıda çalışma yapılmıştır.

PCT klinik yönden bakteriyel enfeksiyonların ve sepsisin diyagnozunda önemli ve son derece özel bir biyomarkırdır. PCT doğru zamanda etkili bir sağaltımı yönlendirip, gereksiz zaman kaybını önleyerek erken teşhisin konulmasında yardımcı olmaktadır.

Ayrıca son yıllarda bakteriyel ve viral enfeksiyonları ayırmada serum PCT düzeyinin faydalı olabileceği ifade edilmektedir. Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Başkanlığı (NKÜ-BAP) tarafından desteklenen bu projenin amacı Ülkemizde yaygın bir biçimde görülen babesiosis hastalığının tanısında ve prognozunda PCT’nin önemini ortaya koymaktır.

Yrd. Doç. Dr. Sezai ARSLAN

(3)

3 2. TEŞEKKÜR

Projeye sağladıkları desteklerinden dolaysı Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman ŞİMŞEK’e ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İhsan SOYSAL’a teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Ayrıca istatistiki sonuçlarının değerlendirmesindeki yardımlarından dolayı Doç. Dr. Doğan NARİNÇ’e teşekkür ederiz.

(4)

4 3. ÖZET

Doğal Babeziozis’li Koyunlarda Prokalsitonin Düzeylerinin Tedavi Öncesi Ve Tedavisi Sonrası Diagnostik Ve Prognostik Önemi

Bu çalışma Babesia ovis ile doğal enfekte koyunlarda prokalsitonin (PCT), C reaktif protein (CRP), Nitrik oksit (NO) ve Adenozin deaminaz (ADA) düzeylerinin hastalığın diagnosunda ve prognosundaki önemini ortaya koymak amacıyla yapıldı.

Klinik ve parazitolojik olarak babesiosis teşhisi konulmuş 30 adet koyun iki gruba ayrılmış birinci gruba sadece imidokarp dipropionat ikinci gruba ise imidokarp dipropionat ve fluniksin meglumin ile tedavi edilmiştir. 15 adet sağlıklı koyunda kontrol grubunu oluşturmuştur. Tedaviden 7 gün sonra babesiosisli gruplardan tekrar kan örnekleri alınarak tedaviye yanıtlarına bakılmıştır. Tedavi sonucu tüm hayvanların tedaviye olumlu cevap vererek iyileştikleri tespit edildi. Babesiosisli koyunlarda serum PCT, CRP, NO ve ADA düzeylerinin sağlıklı koyunlara göre arttığı ve istatistiksel olarak önemli olduğu tespit edildi. Babesiosisli koyunlarda tedaviden önce (T.Ö) ve tedaviden sonra (T.S.) PCT, CRP, NO ve ADA düzeyleri karşılaştırıldığında tedaviden sonra bu parametrelerin düzeylerinin azaldığı tespit edilmiş ikinci grupta ADA hariç istatistiksel olarak önemli oldukları tespit edilmiştir. Sonuç olarak babesiosili koyunlarda PCT, CRP, NO ve ADA düzeylerinin ölçülmesinin hastalığın diagnozunda ve prognozunda klinik muayeneyle birlikte değerlendirildiğinde faydalı olabileceği kanaatine varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Babesia ovis, PCT, CRP, NO ve ADA

(5)

5 4. ABSTRACT

Diagnostic and Prognostic Value of Procalcitonin Levels in the Sheep with Natural Babesiosis Before and After Treatment

This study was carried out to reveal the importance of procalcitonin (PCT), C reactive protein (CRP), nitric oxide (NO) and adenosine deaminase (ADA) levels in the diagnosis and prognosis of the disease in natural infected sheep with Babesia ovis.

Thirty sheep diagnosised clinically and parasitologically as babesiosis was allocated to two groups and the first group was treated only with imidocarp dipropionate and the second group with imidocarp dipropionate and flunixine meglumin. Fifteen healthy sheep were also served as control group. Seven days after the treatment, blood samples were collected again from the babesiosis group sheep and the treatment responses were assessed. At the end of treatment, all animals were found to have responded positively to the treatment. Serum PCT, CRP, NO and ADA levels were higher in Babesiosis sheep compared to that in healthy sheep and the difference was found to be statistically significant. When PCT, CRP, NO and ADA levels before treatment (B.T.) and after treatment (A.T.) in Babesiosis sheep were compared, the levels of these parameters except for ADA in the second group was determined to decrease statistically after the treatment. As a result, it has been concluded that the measurements of PCT, CRP, NO and ADA levels in babesiosis sheep may be useful for the diagnosis and prognosis of the disease when assessed in association with the clinical examination.

Keywords: Babesia ovis, PCT, CRP, NO, ADA

(6)

6 İÇİNDEKİLER

1 ÖNSÖZ………. 2

2 TEŞEKKÜR..………. 3

3 ÖZET……… 4

4 ABSTRACT………. 5

5 GİRİŞ……… 8

5.1 GENEL BİLGİLER……….. 8

5.2. AMAÇ……… 9

6. GEREÇ VE YÖNTEM……… 9

7. BULGULAR………. 11

8. TARTIŞMA………... 16

9. SONUÇ………. 18

10. KAYNAKLAR……….... 18

(7)

7 TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunlarda PCT, CRP,

NO ve ADA düzeyleri……… 11

Tablo 2. Grup1 ve grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası PCT, CRP, NO ve

ADA düzeyleri……… 12

Tablo 3. Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunların hematolojik

bulguları……….. 13

Tablo 4. Grup1 ve grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası hematolojik bulgular 14 Tablo 5. Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunların

biyokimyasal bulguları……….. 15 Tablo 6. Grup1 ile grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası biyokimyasal bulguları 16

(8)

8 5. GİRİŞ

Procalcitonin (PCT) son yıllarda enfeksiyon belirteçlerine eklenen yeni bir parametredir. PCT ciddi enfeksiyonların tanısında, sepsisli hastaların prognoz ve tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılmaktadır. Ciddi bakteriyel enfeksiyonlarda plazma kalsitonini anlamlı düzeyde değişmezken, PCT plazma konsantrasyonları yüksek bulunmuştur. Bakteriyel enfeksiyonlarda artmış olarak üretilen PCT’nin kaynağının tiroid bezinin C hücreleri olmadığı düşünülmektedir. Tiroidektomi uygulanan hastalarda yüksek PCT seviyelerinin saptanması da bu görüşün doğruluğunu kanıtlamaktadır. İnflamatuar nedenli PCT’nin akciğer, karaciğer, bağırsak ve pankreasta bulunan nöroendokrin hücrelerden salındığı da bilinmektedir (Günal ve Barut, 2009). Sağlıklı kişilerde PCT’nin normal değeri <0,1 ng/ml’dir. İnfeksiyon sırasında bu değer 0,5 ng/ml’nin üzerine çıkmaktadır. Sistemik bulguları olan ciddi bakteriyel, paraziter veya fungal enfeksiyonlarda 1000 ng/ml’nin üzerinde serum PCT düzeyleri ölçülebilmektedir. Bakteriyel uyarıya verdiği yanıt, PCT’nin ağır bakteriyel infeksiyonun erken ve sensitif bir göstergesi haline getirmiştir (Ertuğrul ve Ertuğrul, 2005).

Koyun ve keçilerde babesiosis; B. ovis, B. motasi ve B. crassi’nin neden olduğu bir hastalıktır (Aydın ve ark. 2013). Babesiosis akut, subakut ve kronik seyirli olmakla beraber, pratik koşullarda ateş, anemi, ikterus, ödem ve hemoglobinuri ile karakterize klinik semptomlar görülür (Bilal ve Bilal 2005). Babesia cinsi protozoonlar, sıtma etkeni olan Plasmodium’lara benzemekle beraber, eritrositler içine girdiklerinde Plasmodium’lardan farklı görünümdedirler (Kalkan ve ark. 2010). İnsan hekimliğinde Plasmodium falciparum malaryasına yakalanan insanlarda tekrarlanan PCT ölçümlerinin prognostik açıdan fayda sağlayabileceği ifade edilmiştir (Chiwakata ve ark. 2001). Malaryalı insanlarda yapılan çalışmalarda PCT düzeylerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir (Al-Nawas 1997). Ayrıca köpekler üzerinde yapılan bir çalışmada da babeziozisli köpekler ile sağlıklı köpekler arasında tedaviden önce ve sonrasında PCT düzeylerinde önemli farklılıklar tespit edilmiştir (Brkljacic ve ark. 2014).

Doğal babesiozlu koyunlarda PCT'nin tedavi öncesi ve sonrasında hastalığın prognoz ve diagnozunda önemli bir biyomarkır olup olmadığını ortaya koyacak çalışmalara rastlanılmamış olması eksiklik olarak görülmüş bu eksikliğin doldurulması amaçlanmıştır.

5.1.GENEL BİLGİLER

Babesiosis, Babesia türlerinin sebep olduğu kenelerle nakledilen bir hastalıktır.

Plasmodium falciparum’un neden olduğu malarya gibi, babesiosis de ‘‘protozoal sepsis’’ olarak sınıflandırılabilmekte, klinik olarak sistemik enflamatuvar yanıt sendromu (SIRS) ve çoklu organ yetmezliği sendromu (MODS) ile karakterize edilen septik koşullara muhtemelen benzediği ifade edilmektedir (Matijatko ve ark. 2010).

Koyun ve keçilerde Babesia ovis, B. Motasi ve B. crassa türleri bulunmaktadır. Babesia ovis enfeksiyonunda ateş, anemi, sarılık ve hemoglobinüri gibi semptomlar görülmektedir (Radostits ve ark. 2006). Türkiye’de en fazla rastlanan tür B. ovis olup, endemik olarak görülmekte ve büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. (Karatepe ve Karatepe 2013).

(9)

9

Procalcitonin (PCT) son yıllarda enfeksiyon belirteçlerine eklenen yeni bir parametredir. PCT ciddi enfeksiyonların tanısında kullanılan daha hızlı ve daha iyi bir belirteç olduğu ifade edilmektedir (Günal ve Barut 2009). PCT, 116 aminoasitten oluşan hormonal aktiviteden yoksun calcitonin hormonunun prohormonudur (Karzai ve ark 1997, Lee 2013). Viral enfeksiyonlarda artmadığı (Uzzan ve ark. 2006), şiddetli sistemik bulgularla seyreden bakteriyel, paraziter ve fungal kökenli enfeksiyonlarda arttığı ifade edilmektedir (Assicot ve ark. 1993, Karzaive ark. 1997). Protozonlar üzerinde yapılan çalışmalarda insanlarda Plasmodium falciparum’da (Uzzan ve ark.

2006) ve köpeklerde Babesia canis’te (Brkljaacic ve ark 2014) PCT önemli düzeyde artmaktadır. PCT enfeksiyona verilen enflamatuvar yanıtın şiddetiyle arttığından diagnostik ve prognostik değeri ve ayrıca terapötik etkinliğin değerlendirilmesine yardımcı olabileceği ifade edilmektedir (Karzai ve ark. 1997). PCT düzeyi sürekli artan hastaların prognozunun kötü, PCT düzeyi hızlı düşen hastaların ise iyi prognozlu olduğu ifade edilmiştir (Harbarth ve ark 2001).

C-reaktif protein (CRP) karaciğerde sentezlenen bir akut faz proteini olup PCT’ye benzer şekilde enfeksiyonlarda yükselir ve hastalık seyrinin izlenmesinde de kullanılan bir biyomarkırdır. CRP düzeyi, PCT’den farklı olarak hafif enflamatuvar reaksiyonlarda ve viral enfeksiyonlarda da artabilmektedir. (Günal ve Barut, 2009).

Fizyolojik ve patofizyolojik olayların önemli bir mediatörü olan nitrik oksit (NO), en fazla makrofajlar, nötrofiller ve mast hücrelerinde üretilir (Ergönül ve Kontaş Aşkar 2009). Hücre içinde bulunmayan indüklenebilir nitrik oksit sentetaz (iNOS) özellikle makrofajlar ve damar endotel hücrelerinde sentez edilmekte, bu hücrelerin spesifik sitokinlerle aktivasyonu sonucunda nitrik oksit sentetaz (NOS) indüklenmekte ve sonuçta NO sentez edilmektedir. Lipopolisakkarit (LPS) ve interferon gama (IFN-γ) ile uyarılan makrofajlar çok miktarda NO üreterek bakteri, parazit ve tümör hücrelerine karşı sitostatik ve/veya sitotoksik etki meydana getirirler (Türköz ve Özerol 1997). Sığır babesiozis’inde yapılan bir çalışmada parazit tarafından uyarılan makrofajların TNF-α düzeylerini ve bu molekülün de NO salınımını arttırdığı, NO’ in sitotoksik etkisi nedeniyle bu mekanizmaların konakçı organizmanın parazite karşı geliştirdiği savunma mekanizması sonucu meydana geldiği ileri sürülmektedir (Kontas ve Salmanoğlu 2006).

İmmun sistemle yakın ilişkisi bulunan Adenozin deaminaz (ADA), lenfoid dokuda, lenfosit ve monositlerde çok yüksek konsantrasyonda bulunmakta ve esas işlevinin lenfosit ve monositlerin farklılasması ve proliferasyonuyla ilgili olduğu ifade edilmektedir (Altuğ, 2005).

5.2. AMAÇ

Doğal babesiozlu koyunlarda PCT düzeylerinin tedavi öncesi ve sonrasında hastalığın prognoz ve diagnozunda önemli bir biyomarkır olup olmadığını ortaya koyacak çalışmalara rastlanılmamış olması eksiklik olarak görülmüş bu eksikliğin doldurulması amaçlanmıştır.

6. GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalışmanın hayvan materyalini 2016 yılı haziran-temmuz aylarında Van yöresinde yaşayan, 30-40 kg ağırlığında, 3-4 yaşlarında klinik ve laboratuvar

(10)

10

bulgularıyla teşhis edilmiş doğal olarak enfekte 30 babesiozisli ve 15 sağlıklı koyun olmak üzere toplam 45 akkaraman ırkı koyun oluşturdu. Babesiozis’li koyunlar uygulanacak tedaviye göre 2 gruba ayrıldı. 1. Gruba imidocarb dipropiyonat (1.2 mg/kg c.a.) 2. gruba ise imidocarb dipropiyonat (1.2 mg/kg c.a.) ve fluniksin meglumin (2.2 mg/kg c.a. 24 saat arayla 2 kez) kombine tedavisi uygulandı. Hastalık tanısı konulan koyunlardan tedavi öncesi ve sonrası (7. Gün) laboratuvar analizleri için V.

jugularisden usulüne uygun olarak kan örnekleri alındı. Kontrol grubunu ise aynı bölge ve yetiştirme şartlarına tabi, babesiozis ve diğer hastalıklara özgü hastalık geçmişi ve klinik bulgusu gözlenmeyen, diğer kan parazitleri açısından da laboratuvar değerlendirmeleri ile negatif olduğu belirlenen sağlıklı koyunlar oluşturdu. Takip edilen tüm hayvanlar çalışma süresince kendi doğal ortamlarında tutuldular.

Babesiosisin mikroskopik teşhisi May-Grünwald/Giemsa boyamasıyla kan frotilerinde parazitin görülmesiyle konuldu. K2EDTA’lı plastik tüpler içerisinde laboratuvara getirilen kan örnekleri derhal 3000 rpm de 15 dk santrifüj edilerek plazma kısmı ayrıldıktan sonra –80°C de saklanmıştır. Nükleik asit eldesinden önceki aşamada kan örnekleri iki tekrar oda ısısına kadar çözdürülerek 1 dk süre ile yüksek devirde vortekslenmiş sonra tekrar –80°C de dondurulmuştur. Böylece eritrositlerin don-çöz esnasında hücre yapılarını hızla kaybetmeleri sağlanmıştır. Son eritmede (3.tur) tüpler vortekslendikten sonra içerik otomatik pipet yardımıyla birkaç defa pipete edilerek köpüksüz kısmından 100 µl kan alınmış ve nükleik asit eldesinde kullanılmıştır. Kan örneklerinden DNA eldesi Thermo marka GeneJet gDNA serisi ticari hazır kit kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Kit, proteinaz K enzimi içermesi nedeniyle tercih edilmiştir. Bu kit kullanım kılavuzuna uygun şekilde kullanılmıştır. Elde edilen gDNA örneklerine 200 µl miktarında moleküler biyoloji kalitede su eklenerek 2.0 µl lik nükleaz ari tüplerde +4 °C de saklanmıştır. B. ovis forward primer: 5′- ATGTTGGCCAAGTATCTTGCC-3′., B. ovis reverse primer: 5′- CTACGTCAATTTGGCCTTGAACTC-3′. kullanılarak PZR aşamasında BioRad marka T-100 Touch model ısı döngüsü cihazı kullanılmıştır. PZR sonucunda elde edilen ürünler (amplifikasyon ürünü) hedeflenen gen bölgesine ait olan 468 bp lik bölge açısında kontrol edilmek üzere ethidium bromide boyalı agaroz jel de yürütülerek elektroforez işlemi gerçekleştirilmiştir. Pozitif örnek olarak daha önce elimizde bulunan pozitif örnek, negatif örnek olarak ise nükleaz/pirojen ari su kullanılmıştır. Elektroforez Thermo OWL sistem, görüntüleme için Daihan WGD-30 marka cihaz kullanılmıştır.

Araştırmada kullanılan örnekler kan frotisi giemsa boyamaları pozitif değerlendirilen örnekler olup tamamının PZR testleri pozitif bulunmuştur. Kullanılan primer çifti B. ovis için özgün olup daha önce Erster ve ark( 2015)’nın yaptığı çalışmadan istifade edilmiştir.

Antikoagulanlı kan örneklerinde tam kan sayımı (MS4) aynı gün yapıldı.

Antikoagulansız kan örnekleri ise 3000 rpm, 10 dak. santrifüj (Rotofix 32, Hettich) edilerek serumları ayrıldı. Serum örnekleri -80 C’de derin dondurucuda muhafaza edildi. Tüm kan örnekleri toplandıktan sonra serum örneklerinde biyokimyasal analizör cihazıyla (BS-120, Mindray) BUN, kreatin, total protein, albumin, glukoz, bilurubin, ALP düzeylerine ve ELISA cihazıyla da (EPOCH, BioTek) prokalsitonin (MBS042885), total nitrik oksit (MBS743276), adenozin deaminaz (MBS2514300) ve C-reaktif protein (CSB-E15081Sh) düzeylerine firmaların uygulama talimatlarına göre bakıldı.

İstatistiksel analizler: İstatistiksel verilerin hazırlanmasında SPSS 24 paket programı kullanıldı. Bulgular ortalama±standart hata olarak verildi. Normalite testi Kolmogorov-

(11)

11

Smirnov testi ile yapıldı. Normal dağılım gösterenler Independent-Samples T testi ve Paired-Sample T testi, normal dağılım göstermeyenlerde ise Man-Whitney U testi ve Wilcoxon testi kullanıldı. Kontrol ile babesiosisli grup ve tedaviden sonra grup 1 ve grup 2 arasındaki farklılıkları karşılaştırmada Man-Whitney U ve Independent-Samples T testi kullanıldı. Grup 1 ile grup 2 tedaviden önce ve tedaviden sonra karşılaştırılmasında paired-sample t test ve Wilcoxon testi kullanıldı. P<0,05 değeri istatistiksel olarak önemli kabul edildi.

7. BULGULAR

Kan örneklerinin mikroskobik ve PZR incelemesiyle babesiosis etkenin B. ovis olduğu doğrulanmıştır.

Çalışmaya dahil edilen babesiosis'li koyunlar aşağıdaki klinik bulguların bir veya daha fazlasını göstermekteydi: depresyon (30/30), anoreksi (30/30), soluk müköz membranlar (18/30), ateş (25/30) ve hematuri (25/30). İncelenen koyunlarda ölen olmayıp tümü tedaviye olumlu cevap vermiştir.

Tedaviden önce babesiosisli koyunlarda PCT, NO, CRP ve ADA düzeyi sağlıklı koyunlara göre yüksek olduğu ve istatistiksel olarak önemli olduğu tespit edilmiştir (tablo1). Grup 1 ve grup 2’ deki hayvanların tedavi öncesi (T.Ö.) PCT, NO, CRP ve ADA değerleri tedavi sonrasında düşmüş, grup 1’deki tüm parametreler grup 2’de ise ADA hariç diğer parametreler istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur. T.S.’sı grup 1 ve grup 2 karşılaştırmalarında PCT, NO, CRP ve ADA arasında istatistiksel açıdan bir önem tespit edilmedi (tablo 2).

Tablo 1: Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunlarda PCT, CRP, NO ve ADA düzeyleri

Kontrol grubu ile tedavi öncesi tüm babesiosisli koyunlar karşılaştırılmıştır. İstatistiksel önem p<0.05 olarak kabul edilmiştir. X±Sx (Ortalama değer±Standart hata). PCT:

Prokalsitonin, CRP: C-Reaktif Protein NO: Total Nitrik Oksit, ADA: Adenozin Deaminaz Parametreler Kontrol

(n=15) X±Sx

T.Ö Babesiosisli Koyunlar (n=30)

X±Sx

P

PCT (ng/ml) 0,49±0,04 1,72±0,34 P<0,01 CRP (µg/ml) 49,46±4,57 101,42±11,73 P<0,001 NO(µmol/L) 8,15±0,63 15,77±2,75 P<0,01 ADA(IU/L) 9,34±1,19 13,92±0,88 P<0,01

(12)

12

Tablo 2: Grup1 ve grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası PCT, CRP, NO ve ADA düzeyleri

Parametreler

Grup 1 Grup 2 T.S

Grup 1-2 T.Ö.

(n=15) (X ±Sx)

T.S.

(n=15) X±Sx

T.Ö.

(n=15) X±Sx

T.S.

(n=15) X±Sx

p

PCT (ng/ml) 1,98±0,55 0,53±0,08* 1,45±0,42 0,57±0,11* p>0,05 CRP (µg/ml) 101,91±17,72 54,01±6,48* 100,92±16,01 53,66±3,37** p>0,05 NO(µmol/L) 17,58±4,45 4,28±0,89** 13,97±3,31 2,19±0,20** p>0,05 ADA(IU/L) 16,01±1,10 9,95±1,40** 11,84±1,16 8,16±1,47 p>0,05

Grup 1 ve grup 2 kendi içinde tedaviden önce (T.Ö.) ve tedaviden sonra(T.S.) olarak karşılaştırılmış istatistiksel olarak *: p<0.05, **: p<0.01 önemi belirtmektedir. Ayrıca Grup 1 ve grup 2’nin T.S. değerlerinin karşılaştırılmasındaki p değerleri tablonun en sağındaki sütunda verilmiştir. PCT: Prokalsitonin, CRP: C-Reaktif Protein NO: Total Nitrik Oksit, ADA: Adenozin Deaminaz

(13)

13

Kan parametreleri incelendiğinde tedaviden önce babesiosisli koyunlarda WBC, LYM, RBC, HGB ve PCV sağlıklı koyunlarla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak önemli olduğu WBC ve LYM’nin yüksek RBC, HGB ve PCV’nin düşük olduğu tespit edilmiştir (tablo3). T.Ö. ve T.S. kan parametrelerinin karşılaştırılmalarında grup 1’deki hayvanlarda sadece MCH’da grup 2’de ise Monosit, Nötrofil, RBC, PCV ve HGB düzeylerinde istatistiksel önem tespit edilmiştir. Tedavi sonrası grup1 ve grup 2 karşılaştırıldığında hiçbir kan parametresinde istatistiksel önem tespit edilmedi (tablo4).

Tablo 3: Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunların hematolojik bulguları

Kontrol ile tedavi öncesi (T.Ö) babesiosisli koyunlar tabloda karşılaştırılmıştır. X±Sx (Ortalama değer±Standart hata). İstatistiksel önem p<0.05 olarak kabul edilmiştir WBC:Akyuvar, LYM: Lenfosit, MON: Monosit, NEU: Nötrofil, EOS: Eozinofil, RBC:

Alyuvar, MCV: Ortalama Eritrosit Hacmi, PCV: Hematokrit, MCHC: Ortalama Eritrosit Hemoglobin Konsantrasyonu, RDW Eritrosit Dağılım Genişliği, HGB: Hemoglobin

Parametreler Kontrol (n=15) X±Sx

T.Ö.Babesiosisli Koyunlar (n=30)

X±Sx

P

WBC (X103/µL) 11,07±0,62 18,54±1,97 P<0,01 LYM (X103/µL) 3,46±0,53 11,10±2,15 P<0,05 MON (X103/µL) 0,63±0,10 0,44±0,07 p>0,05 NEU (X103/µL) 6,68±0,65 6,60±0,77 p>0,05 EOS (X103/µL) 0,27±0,07 0,39±0,08 p>0,05 RBC (106/ µL) 9,95±0,17 8,87±0,32 P<0,05 MCV (fl) 28,96±0,43 28,39±0,45 p>0,05 PCV (%) 28,50±0,42 24,86±0,83 P<0,01 MCH (pg) 10,24±0,16 10,07±0,14 p>0,05 MCHC (g/dL) 35,56±0,82 35,81±0,54 p>0,05 RDW (%) 14,79±1,00 14,15±0,67 p>0,05 HGB (g/dL) 10,22±0,21 8,91±0,31 P<0,01

(14)

14

Tablo 4: Grup1 ve grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası hematolojik bulguları

Parametreler

Grup 1 Grup 2

T.S.

Grup1-2 T.Ö.

(n=15) X±Sx

T.S.

(n=15 X±Sx

T.Ö.

(n=15) X±Sx

T.S.

(n=15) X±Sx

P

WBC(X103/µL) 15,55±2,21 14,66±1,92 21,53±3,14 17,33±1,98 p>0,05 LYM (X103/µL) 8,04±2,52 5,32±1,25 14,16±3,38 5,48±1,16 p>0,05 MON(X103/µL) 0,59±0,11 0,58±0,08 0,28±0,05 0,48±0,08* p>0,05 NEU (X103/µL) 6,62±0,89 8,16±1,62 6,57±1,30 10,96±2,00* p>0,05 EOS (X103/µL) 0,30±0,082 0,54±0,15 0,49±0,13 0,36±0,066 p>0,05 RBC (106/ µL) 8,35±0,49 8,41±0,42 9,38±0,39 7,90±0,46* p>0,05 MCV (fl) 29,13±0,73 26,97±1,87 27,65±0,47 29,02±0,61 p>0,05 PCV (%) 23,92±1,33 24,10±1,21 25,81±0,99 22,54±1,18* p>0,05 MCH (pg) 10,41±0,13 10,01±0,18* 9,73±0,22 9,87±0,21 p>0,05 MCHC (g/dL) 36,16±0,80 35,12±0,57 35,45±0,75 34,33±0,72 p>0,05 RDW (%) 15,06±1,27 15,63±1,32 13,25±0,33 13,39±0,45 p>0,05 HGB (g/dL) 8,68±0,52 8,45±0,44 9,13±0,35 7,79±0,49* p>0,05

Grup 1 ve grup 2 kendi içinde tedaviden önce (T.Ö.) ve tedaviden sonra(T.S) olarak karşılaştırılmış istatistiksel olarak *: p<0.05, **: p<0.01 önemi belirtmektedir. Ayrıca Grup 1 ve grup 2’nin T.S. değerlerinin karşılaştırılmasındaki p değerleri tablonun en sağındaki sütunda verilmiştir.

WBC:Akyuvar, LYM: Lenfosit, MON: Monosit, NEU: Nötrofil, EOS: Eozinofil, RBC:

Alyuvar, MCV: Ortalama Eritrosit Hacmi, PCV: Hematokrit, MCHC: Ortalama Eritrosit Hemoglobin Konsantrasyonu, RDW Eritrosit Dağılım Genişliği, HGB: Hemoglobin

(15)

15

Biyokimyasal veriler değerlendirildiğinde T.Ö. babesiosisli ve sağlıklı koyunlar karşılaştırıldığında ALP, total billurubin, albumin ve glikoz düzeylerinde istatistiksel açıdan önemli fark tespit edildi (tablo 5). Babesiosisli koyunların T.Ö ve T.S.

karşılaştırmalarında grup 1 de Albumin, grup 2 ‘de ise BUN düzeyinde istatistiksel önem tespit edildi. T.S.’sı grup 1 ve grup 2 karşılaştırıldığında total bilurubin, direk bilurubin ve total protein düzeylerinde istatistiksel önem tespit edildi (tablo 6).

Tablo5: Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunların biyokimyasal bulguları

Kontrol grubu ile tedavi öncesi babesiosisli koyunlar karşılaştırılmıştır. İstatistiksel önem p<0.05 olarak kabul edilmiştir. X±Sx (Ortalama değer±Standart hata).

ALP:Alkalen fosfataz, BUN: Kan Üre Nitrojen, T.bilurubin: Total bilurubin, D. Bilurubin:

Direkt bilurubin,CK: Kreatin fosfokinaz, Kontrol

(n=15) X±Sx

T.Ö.Babesiosisli Koyunlar(n=30)

X±Sx

p

ALP (U/L) 82,59±5,64 74,00±9,48 P<0,05 BUN (mg/dL) 30,29±7,12 30,22±4,03 p>0,05 T.bilurubin (mg/dL) 0,03±0,01 0,16±0,04 P≤0,01 D. bilurubin (mg/dL) 0,02±0,01 0,1±0,03 p>0,05 Total Protein (g/dL) 7,61±0,17 7,20±0,22 p>0,05 Albumin (g/dL) 2,48±0,07 2,20±0,05 P<0,01 CK (U/L) 159,18±43,66 268,92±73,17 p>0,05 Glikoz (mg/dL) 55,69±3,60 45,19±2,45 P≤0,01 Creatin (mg/dL) 1,26±0,12 1,11±0,06 p>0,05

(16)

16

Tablo 6: Grup1 ile grup 2’nin tedavi öncesi ve sonrası biyokimyasal bulguları

Grup 1 ve grup 2 kendi içinde tedaviden önce (T.Ö.) ve tedaviden sonra(T.S) olarak karşılaştırılmış istatistiksel olarak *: p<0.05, **: p<0.01 önemi belirtmektedir. Ayrıca Grup 1 ve grup 2’nin T.S. değerlerinin karşılaştırılmasındaki p değerleri tablonun en sağındaki sütunda verilmiştir.

ALP:Alkalen fosfataz, BUN: Kan Üre Nitrojen, T.bilurubin: Total bilurubin, D. Bilurubin:

Direkt bilurubin,CK: Kreatin fosfokinaz, 8. TARTIŞMA

Türkiye’de yaygın olarak bulunan B. ovis koyunlarda oldukça patojenik olup ateş, anemi, ikterus ve hemoglobinuri ile karakterizedir. Çalışmamızda babesiosisli koyunlarda görülen yüksek ateş, iştahsızlık, ikterus ve hemoglobinurinin görülmesi daha önce yapılan çalışmalardaki klinik bulgulara (Sevinç ve ark.2013, Kozat ve ark 2003) benzerlik göstermektedir.

Enfekte hayvanlarda RBC, PCV ve HGB düzeylerinin sağlıklı hayvanlara göre önemli derecede azalmış olması daha önce yapılmış olan çalışmalarla (Esmaeilnejad ve ark. 2012, Rahbari ve ark.2008, Hadadazadeh ve ark. 2002, Voyvoda ve ark. 1997) uyumluluk arz etmektedir. Bu parametrelerin azalması aneminin varlığını ortaya koymakta ve parazitin RBC’ye invazyonu ve tahribatı sonucu oluşmaktadır.

Babesiosisli hayvanlarda WBC sayısı artışı Esmaeilnejad ve ark.’nın (2012) yaptıkları çalışmayla uyumlu Rahbari ve arkadaşlarının (2008) yaptığı çalışmadan farklılık göstermektedir. WBC artışı lenfositosize bağlı bağışıklık artışına bağlanabilir.

Babesiosisli koyunlarda T.bilurubin artışı Sevinç ve arkadaşlarının (2013) yaptığı çalışmaya ALP ve Albumin miktarındaki düşüş ise Yeruham ve arkadaşlarının (1998) yaptığı çalışmadaki sonuçlara benzerlik göstermektedir. Çalışmamızda enfekte

Parametreler

Grup 1 Grup 2

T.S.

Grp1-2 T.Ö

(n=15) X±Sx

T.S (n=15)

X±Sx

T.Ö.

(n=15) X±Sx

T.S.

(n=15) X±Sx

p

ALP (U/L) 82,00±13,54 72,36±11,19 65,33±13,36 72,94±11,56 p>0,05 BUN (mg/dL) 34,22±6,12 36,65±9,06 25,88±5,12 47,66±8,63* p>0,05 T.bilurubin (mg/dL) 0,17±0,05 0,09±0,05 0,16±0,05 0,27±0,08 P<0,01 D.bilurubin (mg/dL) 0,14±,06 0,05±0,01 0,06±0,02 0,14±0,04 P<0,05 Total Protein (g/dL) 7,11±0,23 7,53±0,18 7,29±0,40 6,88±0,22 P<0,05 Albumin (g/dL) 2,13±0,07 2,05±0,09* 2,28±0,08 2,11±0,07 p>0,05 CK (U/L) 185,70±64,35 565,82±266,46 359,08±134,23 782,84±300,61 p>0,05 Glikoz (mg/dL) 48,00±2,18 45,06±4,51 42,15±4,47 57,46±4,38 p>0,05 Creatin (mg/dL) 1,02±0,10 0,88±0,08 1,20±0,07 0,99±0,08 p>0,05

(17)

17

hayvanlarda glikoz miktarındaki düşüş hastalığın neden olduğu iştahsızlığa bağlı olarak azalmış olabilir.

CRP travma, enflamasyon ve doku hasarı sonrası özellikle bakteriyel enfeksiyonlarda yükselmektedir(Povoa ve ark.1998). Enflamasyonda çok yararlı olmasına rağmen bir nonspesifik biyokimyasal belirteçtir (Pepys ve Hirschfield, 2003).

Köpek babesiosisi gibi protozoal sepsis olarak sınıflandırılabilen insan komplike olmayan Plasmodium falciparum malaria (Jacobson ve ark, 2002) da yapılan klinik çalışmalarda CRP konsantrasyonlarının arttığı (Graninger ve ark, 1992) CRP’nin ardışık ölçümlerinin hastalığın klinik seyrinin değerlendirilmesinde değerli bir biyomarkır olduğu (Gilespie ve ark., 1991) ifade edilmiştir. Yapılan çalışmalarda doğal olarak Babesia canis’le infekte köpeklerde CRP’nin arttığı ifade edilmiştir (Matijatko ve ark. 2007, Ulutaş ve ark, 2005). Çalışmamızda babesiosisli koyunlarda CRP seviyelerinin arttığı ve tedaviden sonra normale dönmesinin hastalığın izlenmesinde önemli olabileceği kanısındayız.

PCT insan hekimliğinde sepsisin teşhisinde kullanılmakta ve PCT’nin; vücut ısısı, CRP, lökosit sayısı gibi enflamatuvar yanıt parametrelerine göre daha iyi bir belirteç olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca enflamatuvar hastalıkların tanısında, prognozunda ve tedaviye yanıtın izlenmesinde kullanılmaktadır. PCT bakteriyel enfeksiyonların göstergesi olarak tanımlanmasına rağmen akut sıtma ve fungal enfeksiyonlarda da artmaktadır (Günal ve Barut 2009). Babesiosis sıtma benzeri ateş, anemi, sarılık, hemoglobinüri ile karakterizedir (Kuttler 1981). Plasmodium falciparum malaria’lı hastalarda artmış serum PCT konsantrasyonları rapor edilmiştir (Al- Nawas ve Shah 1997, Davis ve ark.1994, Hollenstein ve ark. 1998). Babesia canis ile enfekte köpekler üzerinde yapılan bir çalışmada PCT düzeyinin hastalıklı hayvanlarda sağlıklı hayvanlara göre önemli derecede arttığı ifade edilmiştir (Brkljacic ve ark. 2014).

Yaptığımız çalışmada da Babesiosis’li koyunlarda PCT düzeyinin sağlıklı koyunlara göre önemli derecede artmış olduğu tespit edilmiştir. Hem grup 1 hem de grup 2’de T.Ö. ve T.S. PCT düzeyleri arasında önemli fark bulunmakta iyileşen hayvanlarda PCT düzeyinin düştüğü görülmektedir. Bu da bize PCT’nin hastalığın prognozunun değerlendirilmesinde önemli bir veri sağlayabilir. PCT üretiminin steoridal ve non- stroidal antienflamatuvar ilaçlar tarafından önemli derecede zayıflatılmadığı bildirilmektedir (Lee, 2013). Yaptığımız çalışmada da PCT seviyesinin T.S. grup 1 ve grup 2 karşılaştırıldığında arada önemli bir farkın oluşmadığı görülmektedir.

Adenosin deaminaz, hücresel bağışıklığın situmulasyonuna bağlı olarak artan bir enzimdir. ADA, memelilerdeki tüm organlarda bulunur (Altuğ ve ark. 2008). Ancak en önemli fizyolojik rolü lenfositlerin farklılaşması ve çoğalmasıyla ilgilidir. ADA aktivitesi lenfositlerde eritrositlere oranla 10 kat daha fazla, T lenfositlerde ise B lenfositlere göre daha yüksek oranlarda bulunmaktadır. T hücrelerinin farklılaşması esnasında özellikle olgunlaşmamış ve farklılaşmamış hücrelerde belirgin artış olmaktadır (Baganha ve ark 1990). Artan hücresel bağışıklık yanıtı, lenforetiküler hücre aktivitesi ve ADA aktivitesi arasında pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, bazı araştırmacılar, makrofajların esas olarak mikroorganizmalar tarafından enfekte olduğu çeşitli enfeksiyöz hastalıklarda serum seviyesi arttığı için, ADA'yı hücre aracılı bağışıklığın bir işareti olarak görmektedir. Dahası, ADA aktivitesindeki eksiklik, lenfosit monosit çoğalmasının ve farklılaşmasının önlenmesi ile ilişkilendirilmiştir ve bu nedenle azalmış ADA aktivitesi, hücre aracılı bağışıklığın işlev bozukluğunu yansıtabilir (Altuğ ve ark 2008). Sığırlarda lökoz (Yasuda et al.,1996) hepatik

(18)

18

hastalıklar (Yasuda et al., 2001), theleria (Altuğ ve ark. 2008) ve babesiosis (Osman ve Gaadee 2012, Kontaş ve Salmanoğlu 2006) gibi çeşitli hastalıklarda serum ADA aktivitesinin arttığı rapor edilmiştir. Çalışmamızda tedaviden önce babesiosisli koyunlarda ADA aktivitesinin arttığı tedaviden sonra ise normale yakın düzeylere indiği tespit edilmiştir. Tedaviden önce Babesiosis’li koyunlardaki ADA artışı lenfosit aracılı bağışıklığın uyarılmasına, parazitin neden olduğu eritrositik tahribata ve/veya makrofajların fagositik aktivitesine atfedilebilir.

Nitrik oksit infeksiyöz organizmalara karşı toksik bir savunma molekülü olarak önemlidir. Makrofajlar, T lenfositleri, antijen sunan hücreler, mast hücreleri, nötrofiller ve NK hücreleri de dahil olmak üzere birçok immün ve enflamatuar hücre tipinin fonksiyonel aktivitesini, gelişimini ve ölümünü düzenler (Tripathi 2007). In vitro deneylerde NO’in B. bovis’in yaşayabilirliğini azalttığını ve B. bovis merozoitlerinin IFN- γ ve TNF-α varlığında monosit/makrofajlar tarafından NO üretimini uyardığı ileri sürülmektedir (Goff ve ark 2002). Ayrıca amino guanidin ve iNOS inhibitörünün, B.

bovis enfeksiyonu sırasında sığırda anemi ve ateş belirtilerinde iyileşmeye, parazitemide de azalmaya yol açtığı bildirilmiştir (Gale ve ark 1998). Babesia ovis’in koyunlarda (Mert ve ark. 2009) ve keçilerde (Küçükkurt va ark 2014) Nitrit/Nitrat düzeyini arttırdığı ifade edilmiştir. Çalışmamızda tedaviden önce babesiosis’li koyunlarda NO düzeyinin arttığı tedaviden sonra ise düştüğü tespit edildi. Babesiosis’li koyunlarda görülen bu yükselme, Babesia etkenlerinin koyun makrofajlarında NO üretimini uyarmaları ve salınımını arttırmalarından kaynaklanabilir. Tedaviden sonra NO düzeylerinin düşmesi de Babesia ovis’e karşı tedavinin etkinliği sonucu nitrik oksidin parazit üzerindeki öldürücü etkisine atfedilebilir.

9. SONUÇ

Sonuç olarak babesiosisli koyunlarda PCT, CRP, NO ve ADA düzeylerinin ölçülmesinin hastalığın tanısında ve prognozunda klinik muayene ile birlikte değerlendirildiğinde faydalı parametreler olduğu kanaatine varılmıştır.

10. KAYNAKLAR

Al-Nawas B, Shah P. Procalcitonin in acute malaria, Eur J Med Res., 2(5) 206-8, 1997 Altuğ N, İmmunsupresif doz metil prednizolon uygulanan köpeklerde hematolojik bulgular, immunolojik parametreler, adenozin deaminaz ve izoenzim aktiviteleri arasındaki iliskilerin arastırılması, doktora tezi, Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Van, 2005.

Altuğ N, Yüksek N, Ağaoğlu ZT, Keleş İ. Determination of adenosine deaminase activity in cattle naturally infected with Theileria annulata. Trop Anim Health Prod 40:449-456, 2008

Assicot M, Gendrel D, Carsin H, Raymond J, Guilbaud J, Bohuon C..High serum procalcitonin concentrations in patients with sepsis and infection. Lancet. 341:515-8, 1993

Aydin MF Aktas M, Dumanli N. Molecular identification of Theileria and Babesia in sheep and goats in the Black Sea Region in Turkey. Parasitol Res 112:2817–2824 2013

(19)

19

Baganha MF, Pego A, Lima MA, Gaspar EU, Pharma B: Serum and pleural adenosine deaminase correlation with lymphocytic populations. Chest, 97 (3): 605-610, 1990 Bilal T, Bilal T. Koyun-Keçilerin İç Hastalıkları ve Beslenmesi. İstanbul Ü. Yayın No:4593, İstanbul 2005, 107-110

Brkljačić M, Torti M, Pleadin J, Mrljak V, Šmit I, Kiš I , Mayer I, Crnogaj M, Matijatko V The concentrations of the inflammatory markers the amino-terminal portion of C-type pronatriuretic peptide and procalcitonin in canine babesiosis caused by Babesia canis.

Veterınarskı Arhıv 84 (6), 575-589, 2014

Chiwakata CB, Manegold C, Bönicke L, Waase I, Jülch C, Dietrich M. Procalcitonin as a paramater of disease severity and risk of mortality in patients with plasmodium falciparum malaria. The Journal of Infectious Diseases 183:1161-4. 2001

Davis TM, Assicot M, Bohuon C, St John A, Li GQ, Anh TK. Serum procalcitonin concentrations in acute malaria, Trans R Soc Trop Med Hyg., 88(6):670-1, 1994 Ergönül S, Kontaş Aşkar T. The Investigation of Heat Shock Protein (HSP 27), Malondialdehyde (MDA), Nitric Oxide (NO) and Interleukin (IL-6, IL-10) Levels in Cattle with Anaplasmosis. Kafkas Univ Vet Fak Derg 15 (4): 575-579, 2009

Erster O, Roth A, Wolkomirsky R, Leibovich B, Savitzky I, Zamir S, Molad T, Shkap V.

Molecular detection of Babesia ovis in sheep and ticks using the gene encoding B. ovis surface protein D (BoSPD). Vet Parasitol.. 15;214(3-4), 282-8, 2015

Ertuğrul Ö, Ertuğrul MB Prokalsitonin ve İnfeksiyon. Klimik Dergisi 18(2) 59-62, 2005 Esmaeilnejad B, Tavassoli M, Asri-Rezaei S. Investigation of hematological and biochemical parameters in small ruminants naturally infected with Babesia ovis.

Veterinary Research Forum. 3(1)31–36, 2012

Gale KR, Waltisbuhl DJ, Bowden JM, Jorgensen WK, Matheson J, East IJ, Zakrzewski H, Leatch G. Amelioration of virulent Babesia bovis infection in calves by administration of the nitric oxide synthase inhibitor aminoguanidine, Parasite Immunology, 20: 441–

445, 1998

Gillespie, SH., Dow, C., Raynes, JG., Behrens, RH., Chiodini, PI., McAdam, KP.

Measurement of acute phase proteins for assessing severity of Plasmodium falciparum malaria. J. Clin.Pathol. 33:228–231, 1991

Goff WL, Johnson WC, Parish SM, Barrington GM, Elsasser TH, Davis WC, Valdez RA. IL-4 and IL-10 inhibition of IFN-gamma- and TNF-alpha-dependent nitric oxide production from bovine mononuclear phagocytes exposed to Babesia bovis merozoites, Veterinary Immunology and Immunopathology 84: 237–251, 2002

Graninger W., Thalhammer F., Hollenstein U., Zotter GM, Kremsner PG. Serum protein concentrations in Plasmodium falciparum malaria. Acta Trop. 52, 121–128, 1992

Günal Ö, Barut HŞ. Sepsis ve prokalsitonin Cumhuriyet Med J 31:502-512, 2009 Hadadazadeh H, Khazraiinia P, Rahbari S, et al. (2002) Study on haematological changes in experimentally infected lambs by Babesia ovis. J Fac Vet Med Tehran; 2:

57-59, 1997

(20)

20

Harbarth S, Holeckova K, Froidevaux C, Pittet D, Ricou B, Grau GE, Vadas L, Pugin J. Diagnostic value of procalcitonin, interleukin-6, and interleukin-8 in critically ill patients admitted with suspected sepsis. Am J Respir Crit Care Med;164:396–402, 2001

Hollenstein U, Looareesuwan S, Aichelburg A, Thalhammer F, Stoiser B, Amradee S.

Chullawichit S., El Menyawı I, Burgmann H. Serum procalcitonin levels in severe Plasmodium falciparum malaria, Am. J. Trop. Med. Hyg., 59(6):860-3, 1998

Jacobson LS, Lobetti RG, Becker P, Reyes F, Waughan-Scott T. Nitric oxid metabolites in naturally occuring canine babesiosis. Vet. Parasitol 104, 27–41, 2002 Kalkan K, Özçelik S, Malatyalı E. Sivas’ta Sığırlarda Babesiosis Seroprevalansı Türkiye Parazitoloji Dergisi, 34 (1): 11-16 2010

Karatepe M, Karatepe B. Babesiosis. Veteriner Hekimliğinde Parazit Hastalıkları Cilt:2, Edit Özcel MA, Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri, İzmir 2013, 796-803.

Karzai W, Oberhoffer M, Meier-Hellmann A, Reinhart K. Procalcitonin- A New Indicator of the Systemic Response to Severe Infections. Infection 25 (6) 329-334, 1997

Kontaş T ve Salmanoğlu B. Tumour necrosis factor-α, adenosine deaminase and nitric oxide levels in cattle babesiosis before and after treatment Bull Vet Inst Pulawy 50, 485-487, 2006

Kozat S, Yüksek N, Altuğ N, Ağaoğlu ZT, Erçin F. Studies on the Effect of Iron (Fe) Preparations in Addition to Babesiosis Treatment on the Haematological and Some Mineral Levels in Sheep Naturally Infected with Babesia ovis. YYÜ Vet Fak Derg, 14 (2): 18-21, 2003

Kuttler KL. Chemotherapy of babesiosis In Babesiosis. Ed.:Ristic M, Kreier JP, New York, Academic Press, 65- 85 1981

Küçükkurt I, Cigerci İH, İnce S, Kozan E, Aytekin İ, Eryavuz A, Fidan AF. The Effects of Babesiosis on Oxidative Stress and DNA Damage in Anatolian Black Goats Naturally Infected with Babesia ovis. Iran J Parasitol. 9(1): 90–98, 2014

Lee H. Procalcitonin as a biomarker of infectious diseases. Korean J Intern Med 28:285-291, 2013

Matijatko V, Kiš I, Torti M, Brkljačić M, Rafaj RB, Žvorc Z, and Mrljak V. Systemic inflammatory response syndrome and multiple organ dysfunction syndrome in canine babesiosis. Veterinarski Arhiv 80 (5): 611-626, 2010

Matijatko V, Mrljak V, Kiš I, Kučer N, Foršek J, Živičnjak T, Romić Ž, Šimec Z, Ceron J.J Evidence of an acute phase response in dogs naturally infected with Babesia canis Vet. Parasitol., 144:242-250, 2007

Mert H, Yörük İ, Değer Y, Mert N, Dede S, Yur F. Concentration of Products of Nitric Oxide Oxidation and Some Vitamins in Sheep with Naturally Acquired Babesiosis.

Turk. J. Vet. Anim. Sci., 33(2):131-135, 2009

Osman FA, Gaadee HIM. Evaluation of serum sialic acid level and adenosine deaminase activity as a diagnostic significal test in cattle naturally infected by babesia.

Spp. Assiut Vet. Med. J. Vol. 58 (133), 2012

(21)

21

Pepys MB, Hirschfield GM. C-reactive protein: a critical update. J Clin Invest;

111(12):1805-12, 2003

Póvoa P, Almeida E, Moreira P, Fernandes A, Mealha R, Aragão A, et al. C-reactive protein as an indicator of sepsis. Intensive Care Med 1998; 24(10): 1052-6. 5.

Radostits OM, Gay CC, Hinchcliff KW, Constable PD. Veterinary Medicine, 10.th edit.

WB Saunders Co. London; New York, Philadelphia: 2006, 1483–1498

Rahbari S, Nabian S, Khaki Z, Alidadi N, Ashrafihelan J. Clinical, hematologic aspects of experimental ovine babesiosis in Iran. Iranian J Vet Res Shiraz Univ; 22: 59-64, 2008

Sevinç F, Sevinç M, Derinbay Ekici Ö, Yıldız R, Işık N, Aydoğdu U. Babesia ovis infections: Detailed clinical and laboratory observations in the pre- and post-treatment periods of 97 field cases. Veterinary Parasitology 191:35– 43, 2013

Tripathi P. Nitric oxide and immune response Indian J Biochem Biophys. 44(5):310-9.

2007

Türköz Y, Özerol E. Nitrik Oksit’in Etkileri ve Patolojik Rolleri. Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 4(4):1997

Ulutas B, Bayramli G, Alkim Ulutas P, Karagenc T. Serum concentration of some acute phase proteins in naturally occurring canine babesiosis: a preliminary study. Vet Clin Pathol.;34:144–147, 2005

Uzzan B, Cohen R, Nicolas P, Cucherat M, Perret GY. Procalcitonin as a diagnostic test for sepsis in critically ill adults and after surgery or trauma: a systematic review and meta-analysis. Crit Care Med. 34(7):1996-2003, 2006

Voyvoda H, Sekin S, Kaya A, Bildik A. Modifications of serum, copper concentration (SI, Cu), total and latent iron binding capacity (TIBC, LIBC), and transferrin saturation (TS) in natural Babesia ovis infection of ewes. Turk. J. Vet. Anim. Sci, 21:31-37, 1997 Yasuda J, Chikuma, S, Takiguchi M, Okada K, Hashimoto A. Bovine serum adenosine deaminase activity and inflammatory change of the liver. Veterinary Biochemistry, 38, 33-37, 2001

Yasuda J, Tanabe T, Hashimoto A, Too K. Adenosine deaminase (ADA) activity in tissues and sera from normal and leukaemic cattle. British Veterinary Journal, 152, 485-488, 1996

Yeruham I, Hadani A, Galker F, Avidar Y, Bogin E. Clinical, Clinico-Pathological and Serological Studies of Babesia ovis in Experimentally Infected Sheep J. Vet. Med. B 45, 385-394, 1998

Referanslar

Benzer Belgeler

Serum mineral madde ve iz element düzeyleri incelendiğinde, çalışma grubunda kontrol grubuna göre; Zn, (tüm günlerde), Cu (0. günde) ve Mg (tüm

Bu araştırmada, Kıvırcık ve Karacabey Merinosu koyunlarda kızgınlığın oluşturulması ve gebelik oranının artırılması amacıyla hem çiftleşme mevsiminde hem

O sıralarda Avrupa’dan me- zunen İstanbul’a gelmiş olan Âbdülhak Hâmid Bey’in Sirkeci tarafından Ahmed İhsan Matbaası binasına yani mecmuanın

Bir çok bilim adamı, plütonyumun suda erimediği için yeraltındaki kaya- lara yapışıp kaldığını ve patlamalar- dan bu yana 1 cm bile yer değiştirme- diğine

Cumhurbaşkanı vilâyette vali ve. belediye başkanı

Türkiye Kriminoloji Cemiyeti kuruculanndan, idare kurulu üyesi, şimdi üyesi, Milletle­ rarası Kriminoloji Kongresi Türkiye temsilcisi, New York İlim Aka­ demisi ve

Domates çorbası, hafif mi hafif roka salatası ve çeşit çeşit şinitzelleriyle sizi vuran Schnitzel Restoran son noktayı da çikolatalı suflesiyle koyuyor.. Y emek yemek

Klinik muayeneler sonucunda ateş, anemi ve hemoglobinüri gözlenen ve yapılan kan frotilerinde Babesia parazitleri olduğu tespit edilen 2’si erkek, 23’ü dişi ve yaşları