• Sonuç bulunamadı

Yehova Şahidi 2 Olguda Kan Transfüzyonu Yapılmadan Kardiyak Cerrahi ve Anestezi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yehova Şahidi 2 Olguda Kan Transfüzyonu Yapılmadan Kardiyak Cerrahi ve Anestezi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yehova Şahidi 2 Olguda Kan Transfüzyonu Yapılmadan Kardiyak Cerrahi ve Anestezi

Muharrem KOçYiğiT*, Elif AKpEK**, Ahmet Ümit GÜllÜ***, Şahin ŞEnAY***, Cem AlhAn***

ÖZET

Kardiyak cerrahi; majör bir cerrahi olması, kardiyo- pulmoner baypas kullanımı ve yönetimi, postoperatif zorlu bakım süreci, cerrahi revizyon olasılığı düşünül- düğünde kan kaybı ve kan transfüzyon oranlarının yüksek olduğu bir uygulamadır. Amerika’da kardiyak ameliyatların, ulusal kan desteğinin % 10-15’ini tüket- tiği gösterilmiştir. Bu durum günümüzde kompleks ame- liyatların çoğalması ile daha da artış göstermektedir.

Yehova Şahitleri inançları gereği hiçbir koşulda kan ve kan ürünleri verilmesini kabul etmemektedir. Bu ne- denle Yehova Şahidi olan hastaların kardiyak cerrahi dâhil majör cerrahi girişimlerinde anestezi yönetimi, kan korunması ve sıvı tedavisinin planı önem kazan- maktadır.

Bu olgu sunumunda, aort kapak replasmanı ve redo koroner arter baypas greft cerrahisi geçirmiş olan 2 Yehova Şahidi hastadaki anestezi yönetimi aracılığıyla kliniğimizde uyguladığımız kan koruma stratejilerimizi gözden geçirmeyi ve sunmayı istedik.

Anahtar kelimeler: Yehova Şahidi, kardiyak cerrahi, anestezi

SUMMARY

Cardiac Surgery and Anaesthesia Without Blood Transfusion in 2 Jehovah’s Witness Patients

Cardiac surgery is commonly associated with heavy blood loss and high transfusion requirements on the ba- sis of varieties in surgical types, their being major sur- geries, use of cardiopulmonary bypass and institutional differences in the technique, high risk intensive care management and the probability of surgical revision. It has been demonstrated that in the USA, cardiac opera- tions consume as much as 10 % to 15 % of the nation’s blood supply, and evidence suggests that this fraction is increasing, largely because of increasing complexity of cardiac surgical procedures.

Jehovah’s Witnesses do not accept blood or blood pro- ducts under any circumstances on the basis of their be- liefs. Therefore, blood conversation strategies are im- portant in Jehovah’s Witnesses who are scheduled for cardiac surgery.

In this report, we present our experiences in two Jehovah’s Witnesses who underwent aortic valve repla- cement and redo coronary artery bypass greft surgery, and we wanted to review the blood conversation strate- gies in our center.

Key words: Jehovah’s Witness, cardiac surgery, anaesthesia

Olgu Sunumu

GiRiŞ

Kardiyak cerrahilerde cerrahinin büyüklüğü, hasta özellikleri, kardiyopulmoner baypasın (KPB) neden olduğu hemodilüsyon, antikoagülan kullanımı ve pe- rioperatif kanama olasılığı gibi nedenlerle kan rep-

lasmanını sıklıkla gerektirebilmektedir. Amerika’da kardiyak ameliyatların, ulusal kan desteğinin % 10- 15’ini tükettiği gösterilmiştir. Bu durum günümüzde kompleks ameliyatların çoğalması ile daha da artış göstermektedir. Torasik Cerrahlar Derneği Erişkin Kardiyak Cerrahi veritabanı bilgileri kardiyak ame- liyat geçiren hastaların % 50’sine kan transfüzyonu uygulandığını göstermektedir [1].

Yehova Şahitleri ise inançları gereği tıbbi girişimlerde kendilerine kan ve kan ürünleri kullanımını isteme- mektedir. Bundan dolayı bu hasta grubunda kardiyak cerrahi gibi major cerrahilerde kan koruması büyük

Alındığı tarih: 15.06.2014 Kabul tarihi: 25.09.2014

* Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı

** Acıbadem Maslak Hastanesi, Anestezi Bölümü

*** Acıbadem Üniversitesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Yazışma adresi: Yard. Doç. Dr. Muharrem Koçyiğit, Maslak Acı- badem Hastanesi Büyükdere Cad No.40, Sarıyer-İstanbul e-mail: muharremkocyigit@hotmail.com

(2)

önem kazanmaktadır. Günümüzde kan koruması için kullanılan perioperatif destekleyici stratejiler ve perfüz- yon tekniğindeki gelişmeler ile Yehova Şahitleri daha güvenli şekilde kardiyak cerrahi olabilmektedirler.

Bu olgu sunumunda ülkemizde daha ender karşılaş- tığımız Yehova Şahidi olan 2 hastada kardiyak cer- rahi sırasındaki kan koruma stratejilerimizi sunmayı ve bu sayede kendi uygulamamızı gözden geçirmeyi amaçladık.

OlGU SUnUMlARI

Olgu 1: Aort stenozu nedeniyle aort kapak replas- manı planlanan 58 yaşında, 160 cm boyunda ve 90 kg ağırlığında kadın hastanın, özgeçmişinde tonsil- lektomi ve apendektomi ameliyatları ile hipertansi- yon öyküsü mevcuttu. Metaprolol 50 mg ve warfarin 5 mg PO kullanıyordu. Warfarin ameliyattan 7 gün önce kesildi. Laboratuvar tetkiklerinde hemoglobin (Hb) 14.3 g dL-1, hematokrit (Htc) % 44.3, trombo- sit 154 K mL-1, aPTT % 77.1 ve INR 1.23 idi. Diğer laboratuvar değerleri de normal sınırlar içerisinde idi.

Ekokardiyografisinde ileri kalsifik aort darlığı, orta aort yetersizliği, aort kapak üzerinde maksimal 103 mmHg gradient, hafif mitral yetersizliği vardı ve EF

% 65 olarak belirtilmişti. Euroskor % 3 idi. Dengeli intravöz (IV) anestezi indüksiyonunu takiben 2 g tra- neksamik asit IV yapıldı. Başlangıç ACT değeri 107 sn olan hastaya 300 U/kg heparin IV yapıldı. ACT 679 sn olması üzerine standart aorta arteryel kanü- lasyonu ve sağ atrium venöz kanülasyonu uygulan- dı. Antegrad kan kardiyoplejisi kullanılan ve 32°C dereceye soğutulan hastaya 21 numara mekanik aort kapak replasmanı yapıldı. KPB sırasında en düşük hematokrit değeri % 27 oldu. Normotansiyon ve normotermi sağlanmasıyla KPB sonlandırıldı. Kros klemp süresi 48 dk. ve KPB süresi 54 dk. idi. Hasta heparin dozunun 1.3 katı protamin ile nötralize edil- di. ACT değeri 93 sn ölçüldü. 220 dk. süren ameli- yat sonunda kanama miktarı 600 mL olarak ölçüldü.

Ameliyat sonu hematokrit değeri % 34 idi. Ameliyat sonrası yoğun bakıma alınan hastaya 9 saat mekanik ventilasyon desteği uygulandı. Yoğun bakım taki- binde hemodinamisi stabil idi, inotropik ilaç desteği gerekmedi ve 150 mL drenajı oldu. Hasta 23. saat servise alındı. Postoperatif laboratuvar değerlerinden Hb 9,5 g dL-1 ve hematokrit % 30.9 olan hasta 6. gün taburcu edildi.

Olgu 2: Koroner arter baypas (KABG) cerrahisi planlanan 67 yaşında, 163 cm boyunda ve 90 kg ağırlığında erkek hastanın özgeçmişinde hipertan- siyon, diyabet ve 14 yıl önce geçirilmiş miyokard enfarktüsünü takiben 4 damar KABG ameliyatı olduğu öğrenildi. Euroskoru 8 olarak değerlendiri- len hastanın laboratuvar değerlerinde Hb 14 g dL-1, hematokrit % 42 idi. Diğer laboratuvar değerleri de normal sınırlar içerisindeydi. Ekokardiyografisinde EF

% 45 olarak belirtilmişti. Dengeli intravenöz aneste- zi indüksiyonunu takiben 2 gr traneksamik asit IV yapıldı. Başlangıç ACT değeri 104 sn olan hastaya 300 U kg-1 heparin IV yapıldı. ACT 559 sn olması üzerine standart aorta arteryel kanülasyonu ve sağ atrium venöz kanülasyonu uygulandı. Ameliyat sü- resince cell-saver kullanıldı. Hastadan aspire edilen kan hasta ile bağlantısı kesilmeyecek şekilde cell- saverda toplanarak santral venöz kateter aracılığıy- la doğrudan hastaya geri verildi. Hastada antegrad kan kardiyoplejisi kullanıldı, hasta 28°C dereceye soğutuldu ve 3 damar koroner baypas yapıldı. KPB sırasında en düşük hematokrit değeri % 25.2 oldu.

Kros klemp süresi 58 dk. ve KPB süresi 68 dk. idi.

Hasta heparin dozunun 1.3 katı protamin ile nötrali- ze edildi. ACT değeri 122 sn ölçüldü. Sternum kapa- tılması ile pompa rezervuarında kalan kan cell-saver yoluyla kesintisiz bir şekilde yine hastaya verildi.

İki yüz on dk. süren ameliyat sonunda cell-saverdan toplam 500 mL kan hastaya verildi. Ameliyat sonu hematokrit değeri % 34 idi. Ameliyat sonu yoğun bakıma alınan hastaya 8 saat mekanik ventilasyon desteği uygulandı. Yoğun bakım takibinde hemodi- namisi stabil idi, inotropik ilaç desteği gerekmedi ve 250 mL drenajı oldu. Hasta 21. saat servise alın- dı. Postoperatif laboratuvar değerlerinden Hb 8.4 g dL-1 ve hematokrit % 25,5 olan hasta 6. gün taburcu edildi.

Ameliyat öncesi her 2 hastanın kan transfüzyonu is- temediklerine dair yazılı onamları alındı. Ameliyatın başlangıcından itibaren çok dikkatli hemostaz uygu- landı. Kullanılan kare gazlar kuvvetli sıkıldı ve kanın uzaklaştırılması engellendi. KPB sonrası normotermi idamesi hasta altındaki ısıtıcı ve oda sıcaklığının ar- tırılması ile sağlandı. Yine KPB sonunda oksijenatör ve pompa hattında kalan kan hastalar ile kesintisi bo- zulmadan santral venöz kateter yoluyla hastalara geri verildi.

(3)

TARTIŞMA

Yehova Şahitleri, Eski Ahit’te Deuteronomy (12:24),

“Kan yememelisiniz; kanı su gibi toprağa akıtacaksı- nız” söylemi ile otolog kan transfüzyonunu isteme- mektedir [2]. Kan vücuttan çıktıktan sonra kanın vücut ile bağlantısının kesilmemesi gerektiğine inanmakta- dırlar. Minör cerrahilerde ve/ veya kanama olasılığı düşük olan ameliyatlarda bu durum dikkate alınma- yabilirken, kalp cerrahisi gibi major ve kanama riski yüksek ameliyat geçirecek Yehova Şahidi hastalarda kan kaybının azaltılması ve kan korunması stratejileri önem kazanmaktadır. Güncel ve gelişen teknolojiler ile birlikte sunulan kılavuzlar bu hasta grubunda daha güvenli sonuçları ortaya koymaktadır.

Kan korunmasına yönelik temel yaklaşımlar; dikkatli cerrahi teknik, antifibrinolitikler, minimum hemo- dilüsyon, biyouyumlu-kaplı perfüzyon hatları, cell- saver kullanımı, preoperatif ve postoperatif dikkatli yaklaşım sayılmaktadır.

Torasik Cerrahlar Birliği’nin 2007 yılında geniş bir literatür taramasına bağlı olarak sunduğu kan koruma kılavuzunda perioperatif kanama veya transfüzyon için yüksek risk kategorisi belirlenmiştir: (i) ileri yaş, (ii) preopeartif düşük eritrosit hacmi ve (iii) acil veya kompleks ameliyatlar (redo girişimler, KABG dışı ameliyatlar, aortik cerrahi, vb.) [3]. Yehova Şahidi her iki olgumuzda kanama ve transfüzyon için yüksek risk grubunda yer almaktadır.

2011 güncellenmiş kılavuzda ise bu konudaki ma- jör revizyon alanları olarak; 1) ameliyat öncesi 2’li anti-platelet tedavinin idaresi 2) eritrosit volümünü artıran veya kan kaybını sınırlayan ilaçların kulla- nılması 3) taze donmuş plazma, faktör XIII, lökosit azaltılmış eritrosit süspansiyonu, platelet plazmafe- rez, rekombinant faktör VII, antitrombin III ve faktör IX konsantresi gibi kan türevlerinin kullanılması 4) kan korunmasındaki değişikliklerin uygulanması 5) perioperatif kanama ve kan transfüzyonunu azaltmak için minimal invaziv tekniklerin kullanılması 6) eks- trakorporeal membran oksijenasyon ve kardiyopul- moner perfüzyona ilişkin kan korunması önerileri 7) topikal hemostatik ajanların kullanılması 8) kan ida- resinde ekip yaklaşımının önemine yönelik görüşler sunulmuştur [4].

Kanın korunmasında temel prensipler olarak, has- talarımızda ciltten itibaren koter ile çok dikkatli he- mostaz uygulandı. Anestezi indüksiyonu ile birlikte kalp cerrahisi olan tüm hastalarımıza uyguladığımız traneksamik asit uygulandı. KPB için kullanılan pri- me solüsyonunun fazla olması KPB sırasında hemo- dilüsyona neden olmakta ve KPB sonrası hematokrit düşüklüğüne ve kanamaya eğilime neden olabilmek- tedir. Her iki olgumuzda da prime solüsyonu olarak kalp cerrahisi olan tüm hastalarımızda olduğu gibi 1200 mL kristaloid kullanılarak hemodilüsyonun minimum olmasına çaba gösterildi. Hemodilüsyon- dan kaçınma amaçlı diüretik uygulanabilmektedir.

Biz de düşük prime solüsyonu kullanmış olmamızın yanında, KPB sırasında hematokrit düzeylerinde aşı- rı bir düşme olmamasına rağmen, her iki hastamıza da 20 mg furasemid IV uyguladık. Daha önce kalp cerrahisi geçiren hastamızda ise ameliyatının başın- dan itibaren cell saver sistemi kullanılarak kan kaybı azaltıldı. Cerrahi sırasında kanama kontrolü amaçlı sentetik yapıştırıcılar kullanılmadı, ancak “surgicell”

ve “bonewax” kullanımı kanamayı azaltmaya yar- dımcı oldu. KPB sonrası kan kaybının fazla olmasını engellemek amacı ile gerektiğinde anestezi derinliği artırılarak hipertansiyondan korunuldu, beta bloker veya iv vazodilatatör kullanılmadı.

Merkezimizde kan korunması amaçlı olarak kalp cer- rahisi olan tüm hastalara uyguladığımız bir diğer yön- tem ise KPB sonunda oksijenatör ve pompa hattında kalan kanın hastaya yine verilmesidir. Bu yöntemin basit ve maliyetsiz olduğu ve hasta kanını korumada etkili olduğu bildirilmiştir [4]. Cell-saver sistemi sant- ral venöz katetere bağlandı ve hastalarımızın inançla- rına dikkat edilerek kanın vücut ile bağlantısı kesil- meden tekrar hastaya verilmesi sağlandı.

Kardiyak cerrahinin kendisinden ve KPB uygulama- sından kaynaklanan kan kaybı ve kan transfüzyon sıklığı yüksektir. Dolayısıyla daha az invasiv girişim düşünülerek kan kaybı azaltılabilmektedir. Koroner cerrahi için off-pump KABG veya kapak cerrahileri için minimal invasiv yaklaşımlı kapak cerrahilerinin uygulanması kan kaybını azaltabilmektedir. KABG yapılan hastamızın daha önce opere olduğu ve 3 damar KABG planlandığı için off-pump KABG ya- pılması düşünülmedi. Aort kapak replasmanında ise mini sternotomi veya transfemoral aort kapak imp- lantasyonu uygulanabilecek diğer seçeneklerdi.

(4)

Ülkemizde daha ender karşılaşılıyor olmakla beraber, Yehova Şahidi olup, kardiyak cerrahi uygulanan has- talara ait literatürde değişik büyüklükte çok sayıda seri rapor edilmiştir [5-11]. Özellikle 1990’ların ortasın- dan itibaren temel prensipler göz önünde bulunduru- larak gerçekleştirilen başarılı sonuçlar bildirilmiştir.

Hatta bu hastaların sonuçları kardiyak hastalarda kan- sız cerrahi uygulamalara destekleyici olmuştur.

Yehova Şahitleri’nde kan korunması amaçlı preope- ratif eritropoetin ve demir ilaçlarının uygulanması, laboratuvar testleri için kan kullanımının azaltılması, insizyondan itibaren dikkatli hemostaz uygulama- sı, kullanılan kare gazların azaltılması, çok kuvvetli sıkılması ve aspire edilmesi, cell-saver sistemininin kullanılması gibi öneriler bildirilmiştir [5,6]. Anemik olan Yehova Şahidi hastalarında preoperatif eritropo- etin, vitamin B12 ve demir ilaçlarının kullanılması ile hemoglobin seviyeleri yükseltilerek yapılan başarılı kardiyak cerrahi olguları bildirilmiştir [7]. Olguları- mızda hemoglobin seviyeleri normal sınırlarda olma- sından dolayı preoperatif dönemde eritropoetin ve de- mir ilaçları kullanılmadı, ancak cerrahi sırasında kan kaybına ve kanın pompaya alınmasına azami dikkat edildi, redo olan vakada cell-saver kullanıldı.

El Azab ve ark.’nın [8] Yehova Şahidi olan 123 hasta- yı Yehova şahidi olmayan 4219 hasta ile karşılaştır- dıkları retrospektif bir çalışmada yoğun bakım kalış süreleri, hastaneye yine başvuru oranları ve mortalite arasında fark bulunmamıştır. Elmistekawy ve ark. [11]

ise yineleyen kardiyak cerrahi uygulanacak kronik trombositopenik bir hastada başarılı kansız uygula- mayı rapor etmiştir.

Yeni kılavuzda Yehova Şahitleri açısından dikkatimi- zi çeken en önemli nokta bu hastaların kan reddi poli- tikalarındaki değişiklik gereği faktör konsantresi veya kriyopresipitat gibi kan fraksiyonlarının kullanımını bireysel tercihe bırakmasıdır [12,13]. Fraksiyone faktör konsantreleri veya bunların değişik formları (Berip- lex veya faktör VIII inhibitör baypaslayan aktivite)

“sekonder komponentler” olarak düşünülmekte ve bazı Yehova şahidi hastalarda kabul edilmektedir [14]. Faktör IX konsantresinin eklenmesi yüksek risk has- talarda daha da faydalı olacaktır. Dolayısıyla Yehova Şahidi hastalarda kan korunması için bu bilgilerin te- mel uygulamalar ile birleştirilmesi ve multimodal bir yaklaşım önemli ve mantıklı görünmektedir [15].

Bollinger ve ark. [14] arkus aorta cerrahisinde uzamış derin hipotermik KPB sonrası profilaktik faktör IX konsantresi uygulamaları ile major kanamadan ve koagülopatiden korunduklarını bildirmişlerdir. Olgu- larımızda KPB sürelerinin kısa olması, KPB sonrası normoterminin idamesi ve cerrahi alanda kanamanın olmaması sonucu faktör preparatlarına gerek duyul- madı.

Yehova Şahidi olan bu 2 hastamız nedeniyle, kalp cerrahisinde kan korunmasına yönelik bilinen temel ve güncel kılavuzlara paralel olarak merkezimizdeki uygulamaları gözden geçirdiğimizde dikkatli kanama kontrolü, kare gazların kuvvetli sıkılması, cell-saver kullanılması, KPB sonrası oksijenatör ve pompa hat- larında kalan kanın hastaya geri verilmesi, hipotermi- den kaçınılması, hipertansiyondan korunulması gibi uygulamalar göze çarpmaktadır. Bu hastalarımızın preoperatif genel sağlık ve kardiyak durumlarının iyi olması bir avantaj olmakla birlikte, ekip olarak kan korunması prensiplerine dikkat edilmesi başarılı so- nuçlar almamızı sağlamıştır düşüncesindeyiz.

Sonuç olarak, Yehova Şahidi olan hastalarda, kan koruma teknikleri kullanılarak kan ve kan ürünleri kullanmadan başarılı bir şekilde kardiyak cerrahi gibi majör cerrahiler gerçekleştirilebilmektedir. Dikkat- li cerrahi hemostaz, anestezi ve perfüzyon tekniği, güncel bilgilere hâkimiyet ve ekip uyumu bu konuda vurgulanması gereken noktalardır.

KAYnAKlAR

1. Mehta Rh, Sheng S, O’Brien SM, Grover Fl, Gam- mie JS, Ferguson TB et al. Reoperation for bleeding in patients undergoing coronary artery bypass surgery:

incidence, risk factors, time trends and outcomes. Circ Cardiovasc Qual Outcomes 2009;2:583-90.

http://dx.doi.org/10.1161/CIRCOUTCOMES.109.858811 2. Yamamoto h, Yamamoto F, Yamaura G, Motokawa

M, Tanaka F, Sato h, et al. Rupture of chronic type B aortic dissection in a Jehovah’s Witness: successful sur- gical repair without blood transfusion. Ann Vasc Surg 2012;26(4):571.e11-6.

3. Ferraris VA, Ferraris Sp, Saha Sp, hessel EA, haan CK, Royston D, et al. Perioperative blood transfusion and blood conservation in cardiac surgery: The Society of Thoracic Surgeons and the Society of Cardiovascular Anesthesiologists clinical practice guideline. Ann Tho- rac Surg 2007;83:27-86.

http://dx.doi.org/10.1016/j.athoracsur.2007.02.099 4. Society of Thoracic Surgeons Blood Conservation Gui-

deline Task Force, Ferraris VA, Brown JR, Despotis GJ, et al. Society of Cardiovascular Anesthesiologists Spe-

(5)

cial Task Force on Blood Transfusion, Shore-Lesserson LJ, Goodnough LT, Mazer CD, et al; International Consortium for Evidence Based Perfusion, Baker RA, Dickinson TA, FitzGerald DJ, et al. 2011 update to the Society of Thoracic Surgeons and the Society of Cardi- ovascular Anesthesiologists blood conservation clinical practice guidelines. Ann Thorac Surg 2011;91:944- http://dx.doi.org/10.1016/j.athoracsur.2010.11.078982.

5. Emmert MY, Salzberg Sp, Theusinger OM, Felix C, plass A, hoerstrup Sp, et al. How good patient blood management leads to excellent outcomes in Jehovah’s witness patients undergoing cardiac surgery. Interact Cardiovasc Thorac Surg 2011;12(2):183-8.

http://dx.doi.org/10.1510/icvts.2010.242552

6. Vaislic CD, Dalibon n, ponzio O, Ba M, Jugan E, lagneau F, et al. Outcomes in cardiac surgery in 500 consecutive Jehovah’s Witness patients: 21 year experi- ence. J Cardiothorac Surg 2012;7:95.

http://dx.doi.org/10.1186/1749-8090-7-95

7. Casati V, D’Angelo A, Barbato l, Turolla D, Villa F, Grasso MA, et al. Perioperative management of four anaemic female Jehovah’s Witnesses undergoing urgent complex cardiac surgery. Br J Anaesth 2007;99(3):349- http://dx.doi.org/10.1093/bja/aem17052.

8. El Azab SR, Vrakking R, Verhage G, Rosseel pMJ.

Safety of cardiac surgery without blood transfusion: a retrospective study in Jehovah’s Witness patients. Ana- esthesia 2010;65(4):348-52.

http://dx.doi.org/10.1111/j.1365-2044.2009.06232.x 9. Stamou SC, White T, Barnett S, Boyce SW, Corso

pJ, lefrak EA. Comparison of cardiac surgery outco-

mes in Jehovah’s versus non-Jehovah’s Witnesses. Am J Cardiol 2006;98:1223-5.

http://dx.doi.org/10.1016/j.amjcard.2006.05.055 10. Marshall l, Krampl C, Vrtik M, haluska B, Griffin

R, Mundy J, et al. Short term outcomes after cardiac surgery in a Jehovah’s Witness population: an instituti- oanl experience. Heart Lung Circ 2012;21(2):101-4.

http://dx.doi.org/10.1016/j.hlc.2011.10.003

11. Elmistekawy E, lapierre h, Bourke M, Dennie C, labinaz M, Ruel M. Repeat cardiac surgery in a Jehovah’s Witness patient with thrombocytopenia. Can J Cardiol 2011;27:869.

http://dx.doi.org/10.1016/j.cjca.2011.07.632

12. Sniecinski R, levy Jh. What is blood and what is not?

Caring for the Jehovah’s Witness patient undergoing cardiac surgery. Anesth Analg 2007;104:753-4.

http://dx.doi.org/10.1213/01.ane.0000255644.73211.f2 13. Muramoto O. Bioethical aspects of the recent changes

in the policy of refusal of blood by Jehovah’s witnesses.

BMJ 2001;322:37-9.

http://dx.doi.org/10.1136/bmj.322.7277.37

14. Bolliger D, Sreeram G, Duncan A, Molinaro RJ, Szlam F, Chen Ep, et al. Prophylactic use of factor IX concentrate in a Jehovah’s Witness patient. Ann Thorac Surg 2009;88(5):1666-68.

http://dx.doi.org/10.1016/j.athoracsur.2009.03.095 15. Moskowitz DM, perelman SI, Cousineau KM, Klein

JJ, Shander A, Margolis EJ, et al. Multi- disciplinary management of a Jehovah’s Witness patient for the re- moval of a renal cell carcinoma extending into the right atrium. Can J Anaesth 2002;49:402-8.

http://dx.doi.org/10.1007/BF03017330

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle vaka sunumumuzda periferik vasküler cerrahi sonrası derin anemi gelişen ve Yehova Şahidi olan hastamızdaki deneyimimizden bahsedilmiştir.. Anahtar sözcükler:

Ocak 2000 ile Ocak 2002 arasýnda kliniðimizde kardiyopulmoner bypassa girilerek açýk kalp ameliyatý prosedürü uygulanan 3219 hasta ve çalýþan kalpte bypass uygulanan 403

Bu olgu serisi çalışmasının amacı, kanama bozukluğu olan hastalarda cerrahi olmayan periodontal tedaviyi takiben oluşan kanamayı kontrol altına almak için lokal

Bu çalışmada, amacımız hastanemizde açık kalp cerrahisi geçiren hastalarda, kanama nedenli reope- rasyonların oranını saptamak, reoperasyonların ne

[8] Yehova Şahidi 2 hastalarında kalp cerrahisinde kan korunmasına yönelik bilinen temel ve güncel kılavuzlara paralel olarak dikkatli kanama kontrolü, spançların kuvvetli

Asıl yönetim planı; uyanık entübasyon, video laringoskopi, rijid la- ringoskopi, fiberoptik bronkoskop, supraglottik hava yolu araçları gibi non-cerrahi teknikleri kullanarak ya

After cranial and spinal surgery we can see intracerebral and cerebellar or epidural and subdural hemorrhage (1,2,6).. Many authors have mentioned about

Ça- lışmalarda kalp cerrahisinden sonra gelişen böbrek yetmezliği için bağımsız risk faktörleri; preoperatif böbrek fonksiyon bozukluğu, hemodinamik instabi-