24 Ekim 1924'te Bitlis'te doğdu. İlkokulu
Doğubayazıt'ta, Ortaokul ve Lise'yi Erzurum'da tamamladıktan sonra, 19 yaşındayken İstanbul Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümüne (Şarkiyat Enstitüsü) girmiş ve burada dünyanın en büyük oryantalistlerinden kabul edilen
Alman Hellmut Ritter'in talebesi olmuştur.
Ritter'in matematikle meşgul olmasını ve modern matematiğin temelinde İslam
alimlerinin bulunduğunu söylemesi üzerine
Şarkiyat okumaya karar veren Sezgin, Ritter ile çalışmaya başlar
Harezmî, İbn-i Yunus, Ebû’l Vefâ Buzcânî, İbnu’l-Heysem ve el-Bîrûnî’ den överek
bahsetmesi, modern dünyanın gelişiminde İslam Dünyasının etkisi olduğunu belirtmesi
„Günde 13-14 saat çalişmayla alim
olamazsın, benim hocam Wiedemann günde 24 saat calışırdı“ diyerek Çalışma saatlerini artırarak 17 saate cıkarır
1942 tatilde günde 17 saat çalışmak suretiyle 6 ay da 30 ciltlik Taberi Tefsiri’ni okur
Ritter: „Hayatta bir lisanı bu kadar süratle bu kadar iyi öğrenen bir insan göremedim“der
İslam Uygarlığında
Astronomi Coğrafya Ve Denizcilik
İslam'da Bilim Ve Teknik
Buhari'nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar
33 dil Ritter, 27 dil Fuat Sezgin bilmektedir
Süleymaniye Kütübhanesin’de el yazmaları inceler
Carl Brockelmann ‘ın (1868-1956)
Geschichte der Arabischen Literatur (GAL) (Arap Edebiyat Tarihi) eserini tetkik
ederek, el yazmalara nadiren atıfta bulunduğundan zeyl yazmanın şart olduğuna karar verir ,1944
1954 doçent olduktan sonra 1956,
müstakil, dünyada bütün yazmaları ihtiva eden yeni bir eseri yazmayı hedefler.
1967 kitabın birinci cildini Ritter’e gönderir
„Tebrik ederim. Önceleri hiç inanmıyordum, ama görünce, sadece siz yaparsınız“
1960, ismi 147’liklerin listesine karışır ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi’ndeki görevine son verilir
Almanya’da devam etmek üzere karar alır ve tabiî ilimler sahasında ikinci doktora ve doçentlik çalışması yapar
Frankfurt’ta misafir doçentlikten sonra
1965’te Bilimler Tarihi Profesörü unvanını verirler
1966 (42) müslüman olan Ursula Hanım ile evelenir ve 1970 kızları Hilal Sezgin
dünyaya gelir
Frankfurt’a ilk geldiğinde milletlerarası bir heyetin İslam Bilimler Tarihi’ni yayma
faaliyetlerini görür ve 1967 Geschichte des Arabischen Schrifttums’un (Arap-İslam
İlimleri Mecmuası) birinci cildi yayınlanınca önce kurulan bilim heyeti kendisini
lağvederek bu sahayı Fuat Hoca’ya bırakırlar
„Bir müslüman veya bir Türk bu kitabı yazamaz. Kitabı gülünc olur.“
Arap Dünyası’ndan destek alarak, Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi
bünyesinde İnstitut für Geschichte der Arabisch- İslamischen Wissenschaften (Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü) ortaya çıkar 1982
Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) 16 olan, mevcut en sahih kaynaklarla yazılmış bir İslam Bilim Tarihi’dir
Müslüman bilim adamlarının bilimler tarihindeki yerini kronolojik olarak,
başlangıcından 16. yüzyıla kadar ilk defa bu eserde görebilmek mümkün
İslami İlimler Tarihin’deki çalışmalar:
19. yüzyılda başlatan öncelikle, baba- oğul iki Fransız ( J. J. Sedillot, L. A. Sedillot)
oryantalist, Paris’teki yazmalardan hareketle İslam Medeniyeti’nde astrominin ulaştığı
seviye ve keşifleri hakkında calışıyorlar.
Avrupa’ya ilk dönem ne kadar bilgi varsa hep müslümanlardan gelmiş : Hasan el-
Merrâkuşî’nin Câmi’ul-mebâdî ve’l-ğayat fî ilmi’l-mîkât adlı eserini fr tercüme ediyorlar
Herşeyi Yunanlara nispet etmeyi yahut İslam Medeniyeyini görmezden gelip
atlıyarak, her şeyi Avrupa’dan başlamayı yanlış buluyorlar
J. Reinaud coğrafya sahasında, Aleksandr von Humboldt (Almanya), Woepcke
İslam İlim Aletleri Müzesinde 800’ü aşkın aleti yeniden imal ederek Enstitü içersine kurar
Enstitüde bulunan tüm eserleri kataloglar halinde yayımlayarak, 5 ciltlik
Wissenschaft und Technick im İslam ( İslam’da Bilim ve Teknoloji) İslam
Medeniyetinin gasp edilmiş hakknı teslim alma adına insanlığa tekadim eder: 1
ciltte çok mutevalı bir giriş ve genel bilim tarihi anlatıldıktan sonra, 2. ciltte
astronomi, 3. ciltte coğrafya,
denizcilik,saatler,optik ve geometri,
4.ciltte tıp, kimya ve mineraloji, 5. ciltte ise fizik, mekanik,mimari ve harp
aletlerinden bahsedilmektedir
Modern bilimin kuruluşunda İslam
Medeniyetin payı: „Batı medeniyeti İslam medeniyetin çoçuğudur.Bilimler eski Mısır, Babil, Yunan, İslam ve Avrupa yolunu takip etmiştir. Batı bilimi adına ortaya
konulanlar, İslam bilimlerinin bir devamıdır“
Rönesans’ın Eski Yunan medeniyetinden
kaynaklandığını söyleyen ve bütün bir bilim dünyasını Eski Yunan’la irtibatlandırarak
bundan ibaret sayan teoriyi delillerle reddediyor:
Sicilya, Güney İtalya ve Endülüs’teki İslam medeniyeti ile kurulan temaslar
11. yüzyılda, Constantinus Africanus, meşhur italyan tüccarın İslam alimlerine ait 25 tıp kitabını İtalya’ya götürüp,
Salerno’da bir manastırda kapmak
suretiyle latinceye cevirip bir kısmını Eski Yunan felsefecilerinin isimleriyle, bir
kısmını da kendi adıyla yayımlandığını delil olarak öne sürmekte
İlimleri alırken düşmanlık içersinde
alıyorlardı ( Aristo, Muallim-i Evvel/ İbn-i Sina, Gavur Avicenna)
18. yüzyılda ortaya cıkışını Mösyö Etienne Gilson şöyle ifade etmekte: Bu tabir
profesörlerin bir kuliste düşünüp taşınıp uydurdukları bir kelimedir. Katiyen
hakikatle ilgisi olmayan, fakat hakikatı bastırmak için zorla aranmış suni bir tabirdir
Arapça yazılmış eserleden yunan ilimlerini okuyorlar ( İbn-i Sina/
Aristoteles)
Üç ayrı yoldan gerçekleşmiştir:
1. Endülüs üzerinden
2. Sicilya
3. Tebriz, Erzurum, Trabzon ve İstanbul üzerinden yapılan tercümeler yoluyla
Haclı Seferleri’nden sonra tanışma ve temas :
İtalyanların Suriye ve Anadolu Selçukluları ile
örnek: büyük bir matematikçi ve optik alimi olan İbnu’l Heysem’ iki büyü kitabı ispanyolcaya tercüme edilmiş, 50 sene evvel ise Leonardo da Vinci’in italyanca tercümesi oraya çıkmırştır : Heysem’den alıntı yaptığı aşikar, krokileri var, fakat hiçbir alet yapmadı
Matematik sahasında :
Ömer Hayyam: ilk defa üçünçü derece
denklemlerin geometrik çözümlerini ortaya konulmuştur, 11 asır
Benzeri Avrupa’da 17. asırda Rene
Descartes, Frans van Schooten ve Edmund Halley yazılabildi, Johannes Tropfke
1920’lerde Hayyamın cok önceden yazdığını ve Avrupalıların boşuna çaba gösterdiklerini ifade etmektedir
950 yılında Ebu Cafer el Hâzinî adlı matematikçi ve astronom, parabol
konstrüksiyonu kullanmak suretiyle üçüncü dereceden bir denklemi çözdü
11. asrın ilk yarısında optik alanında İbnü’l Heysem, bir optik problemini 4 dereceden bir denklemle çözdü ( Avrupa 13. asırdan 19. asıra kadar çözümünde uğraştı)
Trigonometri ilminin kurucusu olarak taktim edilen (15. asırda) Johannes
Regiomontanus’ dan iki asır önce (13.) yaşayan Nasirüddin et Tûsî gerçek
kurucusu olduğu Alman matematikçi Anton von Braunmühl tarafından orya çıkarılmıştır
13. yüzyılda yaşayan ve Orta Çağ
Avrupa’sının en büyük matematikçisi
Pizalı Leonardo + Leonardo da Vinci bizim alimlerimizden alıntı yapmışlardır
İstanbul İslâm Bilim ve
Teknoloji müzesi
Ödülleri
Kral Faysal Ödülü (1978)
Frankfurt am Main Goethe Plaketi (1980)
Almanya 1. Derece Federal Hizmet Madalyası (1982)
Almanya Üstün Hizmet Madalyası (2001) İran İslami Bilimler Kitap Ödülü (2004) Hessen Kültür Ödülü [1][2] (2009)
Üyelikleri
Arap Dili Akademisi (Kahire) Arap Dili Akademisi (Şam)
Fas Kraliyet Akademisi (Rabat) Arap Dili Akademisi (Bağdat)
TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) şeref üyeliğ