• Sonuç bulunamadı

11.YUNUS EMRE ŞİİR BULUŞMASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "11.YUNUS EMRE ŞİİR BULUŞMASI"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

143 1 Kasım 2019

11.YUNUS EMRE

ŞİİR BULUŞMASI

(2)

ESKİŞEHİR SANAT

Onbeş günde bir sanal ortamda yayınlanan e-dergidir

1 Kasım 2019 / Sayı: 143 ESKİŞEHİR SANAT DERNEĞİ Adına Sahibi: Şehabeddin Tosuner Yazı İşleri Müdürü: GüngörKibaroğ-

lu

Genel Sanat ve Yayın Yönetmeni:

Yayın Kurulu: Şehabeddin Tosuner, Ay- han Oskaylar, Nilüfer Sezer,

Yayın Hazırlama:Eskişehir Sanat Derneği Yönetim Yeri: İstiklal Mah. Şair Fuzuli Cad. No:28/2 Odunpazarı—/Eskişehir Tel: 0 222 2302557 GSM: 05353238363

e-posta:

esk.sanatdernegi@gmail.com www.eskisehirsanatdernegi.org www.eskisehirsanatdergisi.com

* Eskişehir Sanat dergisi Basın-Yayın yasalarına uyar

*Yayınlanan yazı ve eserlerden sahip- leri sorumludur.

*Kaynak gösterilerek yazılardan alıntı yapılabilinir.

Yunus Emre Heykeli Tartışması

Şehabeddin Tosuner

3

Yunus Emre Şiir Buluşması 16 Yaşında

6 5

22

11.Yunus Emre Şiir Yarışması

(3)

3

Yunus Emre Heykeli Tartışması Şehabeddin Tosuner

Sanat yazarlığına başladığım 1975 yılından beri, hep “Biz Eskişehir’de niçin tartışmıyoruz?” diye yazılar yazdım. Sanat tartışmadan olmaz. Çünkü sanat çevremiz tartışmıyorsa orada durağanlık var- dır. Durağanlığın olduğu yerde, gelişme olmaz. Es- kiden yılda bir kaç serginin açıldığı etkinliklerden başka pek bir şey olmadığı için o kadar önemli ol- mayabilirdi ama bilhassa 2000’li yıllarda sanatın her alanında yoğun etkinlikler yaşanırken sanat çev- remizde genişledi. Gerçi herkes bilir bilmez konu- şuyor olsa da artık tartışmalıyız. Bence bugün ciddi ciddi tartışmadığımız için gelişemiyoruz. Sık sık akademik sanat eğitimi almışların suskunluğu Eski- şehir’de sanatın heveslilerin sanat diye ortaya koy- dukları eserlerde, konuşmalarda kalıyor. Örneğin Büyükşehir Senfoni Orkerstrası kurulurken Senfoni Orkestrası nedir, gereksinimi üzerine konuşan tartı- şan olmayınca ortalıkta gezen sözüm ona eski sanat- çılar senfonik müzik burjiva sanatı diye konuşmaya başlamıştı. O günler yılların karikatürcüsü gazetede- ki 15 cm lik yerinde karnı gark gurk eden senfoni orkestrasını çizdi. Kahvehaneye hitabeden siyasi kimlikli kişiler gazetelere manşet manset konuştu.

Gazeteler onlara geniş yer verdi.

Televizyondaki “Kim Milyoner Olmak İster”

yarışmasında üniversite öğrencisi “Ben edebiyat eserlerini okumuyorum, sanatla falan ilgilenmiyo- rum” diyor. Yarın bu karşımıza büyük adam olarak çıktığında sanat eserleri için konuşup “Ucube” de- miyecek mi? Kendisini sanat için söz sahibi sayma- yacak mı? Kulaktan adını duyduğu, tanımadığı Yu- nus Emre için söyle yapın böyle yapın diyerek ken- disini yetkin saymayacak mı?

Yunus Emre için elimizde bir şiirleri var, bir de rivayet denilen sözlü ağızdan ağza, kulaktan kulağa taşınarak gelmiş efsanesi var. Şiirlerinde bulama- dıklarımızı bu anlatılanlarda buluruz. Sadece Yunus

Emre için mi bu, Dante’den Goethe’ye kadar gel- miş geçmiş, hatta peygamberler de dahil bütün bü- yük insanlarda bu görünür. Bir de Yunus Emre ken- disini gizlediği ortadadır. Onun için rivayet deyip geçemeyiz. Yunus Emre önce bir dergah şairidir ve dönemin bilim yuvası da olan dergaha hiç eğri odun taşımadığı anlatılır. Yani insanın doğruya, akla, gü- zele yöneltir. Sanatçılar da bunu Yunus’u yorumla- makta kullanıyorlar. 1984 yılında Eskişehirli, Ana- dolu Üniversitesi’nde Heykel Bölümünün de kuru- cusu ünlü heykeltıraş Şahin Özyüksel Anadolu Üni- versitesinin Yunus Emre Kampüsünün girişindeki heykeli yapmıştır. Bir başka ünlü heykeltıraşımız Tankut Öktem de 1997 yılında yaptığı Mihalıççık

‘ın Çarçı köyündeki heykelinde de Yunus’u odun taşıyan olarak yapmıştır. Bende heykelin yapıldığı dönemde çağdaş estetik kurallarında heykel beklen- tisiyle eleştirdim bu eleştirilerimde Tolstoy, Leopar

(4)

di, Puşkin için yapılanların fotoğraflarını gösterdim.

Bu gün Anadolu Üniversitesi’nde Heykeltraş Prof.Dr.Şahin Özyüksel’in bu güzel anlamlı heyke- linin dibine kötü, çirkin bir baraka konulmuş ger- çekten üzücü, Yunus’a değer vcrmemek anlamında bir olay. Buna hak ettiği tepkiler yapılıyor. Basın

Tankut Öktem’in Odun taşıyan Yunus Emre heykeli

aracılığı ile Rektör’de çevre düzenlemesi yaparak konuyu takip edeceğini açıklıyor. Buraya kadar her şey tamam, sorun halledilecek gibi...

Bu kez bir sanatçı dostumuz bu heykelin alınıp yerine elinde kitaplı bir Yunus heykeli yapılıp ko- nulmasını istiyor. İşte buna karşı çıkıyorum. Önce Anadolu Üniversitesi’nin heykel bölümünü kuran, ölmüş, Yunus Emre ile büyümüş Eskişehirli bir heykeltıraşa saygısızlık ve çirkin bir düşünce. İkin- cisi heykel heykeltıraşa şurada dikilecek diye alınır ve oradan o heykel alınamaz ancak ailesi ile görüş- me sonucu olabilir. İşin yasal yönleri vardır. Burada üniversiteye yeni gelmiş rektöre halk ya da sanat çevresi böyle istiyor dedirtecek bir yönlendirme gö- rünüyor.

Bunu hem yapan heykeltıraş Şahin Özyüksel’e hem de o heykeli oraya diken dönemin rektörü Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen’e hem de adına doğru dürüst bir şey yapamadığımız Yunus Emre’ye hak- sızlık ve adını üniversiteden silme olarak görüyo- rum.Konular bu kadar basit değildir demek istedim

(5)

5

Yunus Emre Şiir Buluşması 16 Yaşında

Eskişehir Sanat Derneği’nin başlattığı ve sür- dürdüğü “Yunus Emre Şiir Buluşması” esasında 16 yılında. Arada parasal nedenle yapamadığı yıllar oldu. 11. Denilmesinin nedeni ulusal düzeyde yapı- lan “Yunus Emre Şiir Yarışması”dır.

2002 yılında Eskişehir Sanat Derneği’ni kurar- ken önceliklerinin başında Yunus Emre’yi sanat or- tamına taşımayı alınmıştı. Çünkü bulunduğu şehrin değerlerinden habersiz, değerlerine sahip çıkmayan sanatın sivil kurumu bir sanat derneği olunamazdı.

Eskişehir Sanat Derneği de bu bilinçi taşımaktadır.

Eskişehir Sanat Derneği’nden önceki Eskişehir Sanatçılar Birliği döneminde, 1978 yılında Eskişe- hir’e Yunus Emre heykeli kazandırmak amacıyla yarışma düzenlemiş ve birinci olan Mustafa Özde- mir’in heykelini 1979 yılında Yediler semtine dik- mişti. Yine o yıl (1978)düzenlediği ilk resim yarış- masının konusu Yunus Emre olmuştu.

Dernek, 2003 yılında ciddi çalışmalar yapmak için önce “Yunus Emre’yi Tanıma Tanıtma Biri- mi” ni, yönetmeliğini hazırlayarak oluşturdu. ve 2004 yılının Ekim ayına gelindiğinde, dünya Yunus Emre gibi büyük şairlerine ne yapıyoru araştırarak

“Yunus Emre Şiir Buluşması”nı başlattı. Örneğin İtalya’daki Leopardi’ye de, Rusya’da Puşkin’e de 3 günlük şiir festivali yapılıyordu. Dünyanın ilk hü- manisti, sevgiyi öne çıkaran şairi Yunus Emre’de festival yapmayı hedefliyerek ve Yunus Emre’ye daha yakışacı nedenle “Buluşma”yı daha güzel bul- du.

Yunus Emre’miz dünya şairleri arasında en az incelenmiş hakkında araştırma yayınlanmış şairdir. Bu nedenle de 2004 yılından beri her yıl araştırmaya önem veriyor ve Yunus Emre Araş- tırma Ödülü ile ülkemizde Yunus Emre araştır-

rmalarını derleyip toparlamaya, yeni araştırma- cılar kazanmaya ortam yaratmaya çalışıyor. Ki- tap olarak yayınlanmamış olanları yayınlıyor.

Ülkemizde her yıl 150 civarında şiir yarışması düzenleniyor bu yarışmalarının arasına Yunus Emre Şiir Yarışması’nı da kazandırdı ve bu ya- rışma ile şairlerimizi Eskişehir’de buluşturmayı, onlara Yunus Emre’yi anlatmayı, şairlerimizin Yunus Emre Ödülü onurunu taşımalarını sağla- dı. Ülkemizde Yunus Emre kitap ve döküman- tasyonu konusu da dağınık, hatta oluştururma- mış bu nedenle en zengin Yunus Emre kitap, makale ve tiyatro oyunlarından filmlerine, basıl- mış pullarına kadar görselleriyle önemli Yunus Emre arşivini oluşturdu. Osmanlıdan günümüze şairlerin Yunus Emre için yazdıkları şiirleri der- liyor. Bunların sergilerini açıyor ve tanıtıyor.

Eskişehir Sanat Derneği Yunus Emre konusu- na büyük önem veriyor ve çalışmalarını her gün büyütüyor.

(6)

11.Yunus Emre Şiir Yarışması

Şiir yarışmaları iyidir, kötüdür. Ne olursa olsun iyi şiire yöneltmek, şairler arasında heyecan yaratmak, bir kaç şairin tanıtımında bulunmak gibi işlevleri vardır. Eğer bu yarışmalar bir de bir şairi anmak, yeniden tanıtmak gibi amaçla da yapılıyorsa bu o yarışmayı daha da önemli kılar.

Ülkemizde çok sayıda şiir yarışması düzenliyor.

Zaman zaman bunu şiir yarışmaları enflasyonu ola- rak görenler olsa da şiir yarışmalarının genç şairlere bir ortam olduğu kanısını taşıyanlar çoktur. Yeter ki şiir yarışmasını sanat edebiyat kurumları düzenle- miş olsunlar…

Gerçekten şiir yarışmalarının çoğu şiirimize hiz- met etmiş, geliştirmiş şairlerimizin anısına yapıl- maktadır. O yıllar önce vefat etmiş şairimizi yaşat- mak, yeniden tanıtmak, yeniden anlamak anlamına gelmektedir.

2000’li yılların ilk yıllarında ülkemizde her yıl 150 civarında şiir yarışması düzenleniyordu ve bu- nun sadece 50 kadarı şairlerimizi anmak için yapılı-

yordu.Bunların arasında şiirimizin ilk büyük şairi Yunus Emre adına düzenlenen şiir yarışması yoktu.

Daha önceki yıllarda akla geldikçe arada bir yapıl- mış, daha doğrusu başlatılıp sürdürürmemiş yarış- malar vardı. 2004 yılında Eskişehir Sanat Derneği

“Yunus Emre Şiir Buluşması” etkinlikleriyle bera- ber bunun bilinçinde ulusal düzeyde, ülkemizin şi- irde önemli isimlerinin de seçici olduğu “Yunus Emre Şiir Yarışması”nı başlattı. O gün bu gün sür- dürüyor. Bu yıl 11.. yılına ulaştı. Önceleri sadece serbest konuda yapılıyordu. Yarışmaya gelen şiirler arasında Yunus Emre için yazılmış şiirlerin olması nedeniyle yarışmaya bir de “Yunus Emre için ya- zılmış şiirler” olarak 2 kategoride yapılmaya baş- landı.

Dünyanın gelmiş geçmiş geride şiirlerini bırak- mış, daha doğrusu iz bırakan şairler için yazılmış şiirler vardır ve bunlar zaman zaman antolojiler olarak da yayınlanırlar. Yunus Emre için de böyle şairler şiirler yazıyorlar. Yunus Emre için yazılmış

(7)

7 şiirlerde antoloji olarak yayınlanıyor. Bu güne kadar böyle derlenmiş Yunus Emre için 3 antolojileri var.

Osmanlı döneminden beri şairler şiirlerinde Yunus Emre’yi yorumlamışlar, anlatmışlar. Eskişehir Sanat Derneği’de düzenlediği şiir yarışmalarından ve araştırmalarından antoloji olarak yayınlayabileceği önemli bir arşive de sahip olmuştur.

Bu yıl düzenlenen 11. Yunus Emre Şiir Yarış- masına 37 ilimizden 169 şiir katıldı Yarışmayı Cengiz Ersöz, Güngör Kibaroğlu, Erkan Kantarcı, Şehabeddin Tosuner, Rabia Barış, İsmail Gül’den oluşan seçici kurul değerlendirdi. Yarışma serbest ve Yunus Emre için yazılmış şiirler olarak 2 katego- ride yapıldı.. Konusu serbest olanda Birincilik Ödü- lünü Bursa’dan Halime Yıldız “İnsan Ne Ahlaksız Bir Mucize”şiiriyle. İkincilik Ödülünü Ankara’dan Nilüfer Uçar “‘Ben’ Sınavı” şiiriyle. Üçüncülük Ödülünü KKTC’den Şafak Yolcu “Rüveyda” şii- riyle. Mansiyonları Eskişehir’den Yalın Tunalı

“Adının Anlamları” ve Birgül Türkmen “Bir” şiir- leriyle aldılar. Yunus Emre için yazılmış şiirler ya- rışmasında; Birincilik Ödülünü Karaman’dan İbra- him Şaşma “Ben Sevdayı Aradım” şiiriyle.İkincilik Ödülünü Ankara’dan Mehmet Ali Eröksüz

“Yunus” şiiriyle Üçüncülük Ödülünü Eskişehir’den Kadriye Altıparmak “Yunus Olmak”şiiriyle ve Mansiyonnu Yalova’dan Fikret Kuşçuoğlu “Gönül Eri Yunus Emre” şiiriyle aldılar

(8)

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ ŞİİR ÖDÜLÜ: ZEHRA ÇAM

Zehra Çam 1989 yılından beri şiir yazıyor. Şiirleri ülkemizin önde gelen dergilerinde yayınlanıyor. “İkincikli Gece” adında yayınlanmış şiir kitabı var. Sanat yazarı da olan Zehra Çam’ın aldığı ödülleri de var.

Eskişehir Sanat Derneği’nde bir dönem Genel Sekreter olarak yönetim de görev yapan Zehra Çam 2004 yılında Yunus Emre Şiir Buluşması’nın başlamasında büyük emekleri de olmuş. Derneğin ilk yayınladığı Vecihi Ti- muroğlu’nun “Yunus Emre Üzerine Bir Deneme” kitabının yayınlanmasında da önemli çabaları olmuştur.

(9)

9

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ

RESİM ÖDÜLÜ: GÜLŞEN YUMRUKÇAĞLAR

(10)

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ

FOTOĞRAF ÖDÜLÜ: EYÜP SALACAK

(11)

11

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ ARAŞTIRMAÖDÜLÜ: Prof.Dr. HİLMİ ÖZDEN

Yunus Emre dünya şairleri arasında hakkında en az araştırma yapılmış, en az kitap, makale yazılmış şair- dir. Onu tanımak ve tanıt- mak için onun hakkında ciddi çalışmalar yapacak araştırmacılara ihtiyaçımız var. Yunus Emre’yi araştır- mak gönüllü çalışmalarla olası. Prof.Dr. Hilmi Özden bu gönül verenlerden biri.

(12)

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ

YUNUS EMRE’Yİ TANITIM ÖDÜLÜ: MEHMET SEMERCİ

Yunus’a hizmet etmek, onu tanıtmak en büyük onurdur. Bu onuru Avrupa’ya Yunus’u tanıtma projesi ile gerçekleştiren Sayın Mehmet Semerci’ye teşekkür ediyoruz.

Mehmet Semerci Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Karşılaştır- malı Edebiyat Bölümü öğretim üyesidir.

(13)

13

Bu yıl ilk kez genç araştırmacılar arasında Yunus Emre üzerine araştırma yapmalarına özendirmek ve onlara teşekkür etmek üzere ödül veriliyor. Bu ilk ödülü Osmangazi Üni- versitesi Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü öğrencisi Emine Acar alı- yor. Emine Acar’ın bu araştırması Eskişehir Sanat dergisinde yayınlanmıştır.

2019 YUNUS EMRE SANAT ÖDÜLLERİ

GENÇ ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ: EMİNE ACAR

(14)

11.YUNUS EMRE ŞİİR YARIŞMASI (Serbest konu) BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ: HALİME YILDIZ

İNSAN NE AHLAKSIZ BİR MUCİZE

satın alınan kitapları

okumadan kitaplığa koymaya tsund/oku diyormuş japonlar

ömrü bir yalancı aynaya teslim edip nice insanı okumadan koyduk toprağa ne çok şizofren âhımız var, ne çok âh gökyüzü âhlar cehennemi, kuşlar affetsin

okunmamış anne babalar, okunmamış aşklar morla karışık sevmeler, akla zarar ar ar ar…

serseri bir sarkaç gibi sallanıyoruz pazartesiye pazartesi ki sendromlar sadrazamı

âh! pardon! padişahım çok yaşa!

keşke okumayı da icat etseydi sümerler geceyi güneşe tercüme etseydi

desem mi demesem mi desem desem

yatır var kimi eylemlerin altında

tanrı’nın yoluna bu kadar han fazla mı fazla ikra, ikra, ikra…

bazı sendromlar uçurum bazı uçurumlar sendrom Halime Yıldız Bulgaristan’ın Şumnu

kentinde doğdu. Orta ve lise öğrenimini Eskişehir’de yapmış Marmara Üniversi- tesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü mezunu Yayınlanmış

“Sensizlik Yüreğimin Deprem Kuşağı

”şiir, “Kadın Suretleri”şiir, “Yorgun At- lar Tekkesi”gezi-deneme, “Uçurtmayla Balık Tutmak”deneme,Udumbara”şiir,

“Venovella; Kertenkelime”deneme,

“Sudanya Gezegeni”masal,” Şehzadenin

(15)

15

11.YUNUS EMRE ŞİİR YARIŞMASI (Serbest konu)

İKİNCİLİK ÖDÜLÜ:

NİLÜFER UÇAR

"BEN " SINAVI

"ben" dostunda uzaklaş sevgiliye kırılmışçasına korkmadan adımla kızgın akışın sulak kıyısını

dilsiz yanılgıların dinamik ucunda yakala korkusuzca sözün bittiği yerde dur, umursamadığın avuntuların gibi sırtta militan cesaretin onursal sevdasını taşırken

binleri esir alan erkli' ye dayan zaman direnciyle

"özben" in kusurlu ritmine pirim veren güç sonsuzluğa açılan avlunun zavallı kapısı

kökle barbar girdabı, yalnızlık serzenişlerine aldırmadan yunus ol, albatros ol ak deryanın direşken kollarında ışıltısında yıkanan yakamoz ol sevgili can

korkusuz dal yaşamın derin dip sularına

Nilüfer Uçar 27 yıl sınıf öğretmenliği yapmış emekli öğretmen Şiirleri ülke- mizin önemli dergilerinde yayınlanı- yor

(16)

ayrıştıran rüzgarın delifişek kanat sızısını umursama yurt belle ilmeğinde boy verdiğin "öz" ünü

gönül köprüsü sevda durağı, ötesi sıla hasreti

sun istifayı vebal' in başkentine, uykusuz kalsın sadakatsiz geceler yakma kozmik cennetin yırtık perdesini

yaya yürü kentin sarı benizli düş yorgunu sokaklarında

kimliği kayıp kaldırımda usulca sız sersebil yaşamın koynuna affına talip un ufak günlerin yanaşmalı suçunu bağışla

dokun alçak gönül ırmağın bitek kıyısına sevdan olsun üleştir "an" sevincini

el etek çekilmeden söyle şarkını sokak kedilerine

unut enkazına mahkum dünü, çal ıslığını dağılsın efkarın soylu birkaç zeytin ağacı mirasın olur genç nesle

bedel öder gibi tara selvi ağacın sırma saçlarını biten kaçıncı yaz "öz" ün tütsülenen sevdası ah sevgili iliştir aşkın inci çiçeğini ak gerdana ateşiyle yansa da övgünün zarif elleri

sırdaşın değil midir ki yârin olan "ben" canavarı o ki beslenir toplardamarın delişmen sütüyle ilikle gül desenli öpücüğü yaşamın dudak uçlarına saklı kalsın usul gelen solgun yorgunluğun ayak sesleri unut çilekeş gam yüklü heybeyi sınayan yürek yangısını ateşin sınavıdır günbatımına koşan güneşin telaşı

yaşamla eşgüdümlü çalış bilek bileğe sevgili yaren yırt bulutun ağlamaklı yüzünü iç suyunu kana kana dene kendini ele güne karşı "ben" sınavında

(17)

17

11.YUNUS EMRE ŞİİR YARIŞMASI (Serbest konu)

ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ:

ŞAFAK YOLCU Rüveyda

hoş geldin Rüveyda nicedir özledim sesini ki ne çok talan birikti içimde asırlar dolusu bir yağma…

bu gece ney artığı yüreğim bu gece gözüm kara, ha taştım, ha taşacağım…

sabret,

hepsini bir bir anlatacağım hele bir iyileşsin

gırtlağımdaki neşter kesiği şu yara…

yara dedim de

sahi hangisiydi beni öldüren?

o küçük kız mıydı henüz on yedisinde gül uzatan eli özlerken, döl tutan rahim,

çocuk yaşta ana,

düşüp bir zamansızın peşine darağacında sallanmaya giden?

yoksa,

yoksa dönüp dolaşıp

vurur mu insanı namaz vakitlerinde hep aynı silahla

aynı el, aynı yerden?

sen bakma benim dumanlı başıma, giyotin suratlı duvarlara da aldırma, sesim gitti gideli

şöyle ağız dolusu küfredemiyorum şu rezil,

şu kepaze yaşama…

dışarıda çisil çisil bir yağmur sırtımızda hançer-kemik bir veda birazdan vurur saatini kederler birazdan şafak söker

Şafak Yolcu, İstanbul’da doğdu, büyüdü. Birkaç yıl Almanya’da yaşadı. İletişim Fakültesi Radya ve Televizyon Bölüm mezunu. 1991 yılından beri K.K.T.C. ‘de yaşıyor.

2009 yılında iki ödül aldı. Ödülle- rinden birisi Hollanda’da yayınla- nan Platform dergisinin düzenledi- ği şiir yarışmasında ikincilik ödü- lü. Diğeri Türkiye’de yayınlanan Ortanca dergisinin düzenlediği Can Akengin şiir yarışmasında- mansiyon ödülü. Bunların dışında kısa film senaryo ödülü, kısa film yönetmen ödülü gibi ödülleri de var.

(18)

beni boşver,

hâlâ duruyor mu kitaplarım raflarda?

hâlâ beş para etmiyor mu vefa?

desene,

kallavi bir hiç bırakacağım ardımda…

of Rüveyda!

bak yine ikircikli ümitler yine büyüdü içimdeki kavga gitme, dur;

ışığı da söndür;

arayan, soran yok nasılsa…

nasılsa yollara eskimiş yüzüm, sevmelere sus,

vedalara kuvvet!

her yöne yorgunum her düşe boş

herkese hiç!

ki bundandır

öksüz çocuk telaşım,

buz soğuğu musalla taşına…

demem o ki

sayma artık izmaritleri

küf kokan nefesimi de boşver!

nasılsa yeni bir kurban bulur bu şehir hem, ne demişti şair;

“ölümdür yaşanan tek başına”

bu da senden son dileğim olsun anlat onlara de ki soylu bir isyandı bu içimde kalanlara!

yorgunum Rüveyda

bu gece tekbir tekbir sızılar,

takvim takvim yalnızlık var odamda yalnızlığın kuytusunda boranlar,

(19)

19

11.YUNUS EMRE ŞİİR YARIŞMASI (Serbest konu)

MANSİYON ÖDÜLÜ:

YALIN TUNALI

~

Adının anlamları~

Güneş bir ölüm temsilidir Çöller ayrı Yaz-ılır

Neşeli şiir olabilir Delik ceplere inat Veli öyle yapmıştır Göğe bakmayı bırak Göğe durak

Kur bak Masada bir numara yok Antikalığı at

Tüm şairler yanılmıştır Periler ölürken

Gazoz içer

Yalın Tunalı 1983 Eskişehir doğum-

lu, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu.İlk şiirini 9 ya- şında yazdı.Yayınlanmış

“Yağmurhane” adlı şiir kitabı ve yayına hazır bir de öykü kitabı var.

(20)

Birgül Türkmen, 1980 yı- lında Avusturya’da doğdu.

İlkokulu, ortaokulu,liseyi Türkiye’de okudu. 2004 yılında Atatürk Üniversite- si Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Ede- biyatı Bölümünü ve Ana- dolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Eskişe- hir’de öğretmen

11.YUNUS EMRE ŞİİR YARIŞMASI (Serbest konu)

MANSİYON ÖDÜLÜ:

BİRGÜL TÜRKMEN

BİR

Buradayım, Işığın gölgesinde, Yaprağın dünyasında.

Dokundukça köprüler geçerdi üzerimizden, Aydınlık ve karanlık gecelerin sularında, Dalgalanırdı gözlerimiz.

Bir masal büyüsü ülkelerde, Açardık hayallerimizi, Söz verdiğimiz gibi, Tutuştu elleri ruhların.

Baktıkça baktıkça,

Büyüdü büyüdü yüreklerimiz.

Bizim kuşlarımızdı kanat çırpan, Bir yoldu uzak nehirleri buluşturan, Bir şarkıydı zamanlara sunulan.

Kuşak kuşak mermerdendi kuleler, Uzanıversek yakalayacağız,

Güneşi, yıldızları…

İnsan; insanlar kadar kalabalık, Ses; ses üstüne kör.

Fazalalıklarını atıver, Rengini, sesini giyin.

Bir sen gel, Bir beni bul, Öyle verildiği gibi, Öyle söz verdiğin gibi.

Sus ve anlat bildiğimiz dille, Dinlesin şahitler,

Yazsınlar…

Rengini rengime ver, Görsün nakkaşlar, İşlesinler öbek öbek,

Göğün tavanına bıraksınlar.

Sesini sesime ver, Fısıldasınlar yüreklere.

Sonsuzluğa ver bizi,

(21)

21

ESKİŞEHİR SANAT DERNEĞİ

Atamızı sergimizle anıyoruz

10 Kasım 2019

Yunus Emre Kültür Sanat Merkezi (Fuaye)

Fotoğraf:Bedrettin Yılmaz

(22)

Benim adım Minnoş, benim adım Miyu, be- nim adım Tırmık, benim adım kedicik.

Ben bir sokak kedisiyim. Kocaman bahçesi olan bir apartman önünde yaşadım. Herkes beni istediği isimle çağırdı. Ben de onlara çağrıldığım isimle ce- vap verdim. Önemli olan beni sevmeleriydi. Çünkü ben bir kediciktim. Bu dünyaya gelmiş minicik bir misafirdim. Yegâne İsteğim; sıcacık bir yuva, biraz- cık sevgi ve karnımın doymasıydı. Kimse bana kız- masın, kimse beni kovmasın.

Evet, ben bir kediyim. Hem de bir sokak kedi- siyim.

Bundan yıllar önce; belki on, belki de on üç yıl önce dünyaya geldim. Annem de, babam da bir sokak kedisiydi. Güzel bir sitede, güzel insanların olduğu bir sitede dünyaya geldim. Miniciktim. Ufacık, tefe- cik, mini minicik bir kediciktim.

Güzel insanların oturduğu, güzel bahçelerde büyüdüm. Derler ki; kediler ve köpekler anne ve babalarını bilmezler. Hayır, öyle değil. Bizler de anne ve babalarımızı biliriz. Ama şartlar bizi tek başımıza hayat mücadelesi içine atar.

Hayatta kalabilmek için oradan oraya atlar, zıplar ve hoplarız. Bir lokma yiyecek bulmak umuduyla çöp kutularını karıştırırız. Kimse bize kızmasın diye ara- ba altlarına ya da başka bir yerlere saklanırız. İşte böyle bir kaçış esnasında bana da bir araba çarptı.

Şanslıydım, kurtulmuştum ve beni Gül annem bul- muştu. Tedavimi üstlendi ki bu büyük bir gönül zenginliğidir.

İyileştim. Çok sevdiğim bahçeme geri döndüm.

Herkes beni sevdi ve korudu. Ama isterdim ki sıca-

tim. Benim hareketlerim hep içgüdüseldir. Ama ben çok acı çektim.

Yine yıllar geçti ve ben yine hastalandım. Kuş av- lamayı çok severdim. Arka bahçe de pusuya yatar ve kuş avlardım. Hayatta kalmak zordur. Mücadele etmek de lazım. Ben de onu yaptım. İstemeden, nasıl yaşayacağımı bilmeden kendime ve bağırsak- larıma zarar verdim.

Gül annem her zaman olduğu gibi yine yanımday- dı. Beni veterinere götürdü. Ameliyat oldum.

Benim adım Minnoş

Serpil Erdoğan

(23)

23 sevdim, o da beni çok sevdi.

Her ne kadar çok sevilsem de bazı insanlar benden hoşlanmadı. Ben de onların yanına gitme- dim hatta onlardan kaçıp saklandım. Bir süre sonra sevenlerimin uğraşmaları sonucu bir yatağım bile oldu. Kimi zaman yatağım, kim zaman da mama kaplarım yok oluyor, bir süre sonra da değişik şe- kilde yerlerine geliyorlardı. Ben akıllı bir kediydim.

Ama bu tip şeylerle ilgilenmiyordum. Beni seven- lerin üzülmesini hiç ama hiç istemiyordum.

Yaşadığım apartmanı hatta siteyi o kadar sa- hiplenmiştim ki herkesle sohbet ederdim. Çünkü ben hep kapı önünde onların gelmelerini, gitmeleri- ni, hayatlarını izlerdim. Onlarda geçip giderken ya- nımda oturur, beni sever ve sohbet ederlerdi. Soğuk ve karlı havalarda birinin gelmesini beklerdim.

Kim gelirse mırıl mırıl mırıldanır, kapıyı gösterir ve içeri girmek isterdim. Kapı açılınca zıplar ve kalorifer üstüne yatardım. Biraz ısındıktan sonra, saatim dolunca, Külkedisi misali hemen dışarı çı- kardım.

Çünkü ben yerimi bilirdim.

Bir süre sonra ben de girmek istemedim artık içeri.

Beni sevenler çok ısrar ettiler ama yine de girme-

dim. Artık kapı önünde bana ayrılan yerimde idim.

Ben minicik bir kediciktim. Sadece büyük insanlar- la hayat paylaştım. Yüreğinde sevgi olan herkesle hayatımı ve sevgimi paylaştım.

Hiç kimsenin fazlasını değil, herkesin azını yaşa- dım.

Ben minicik bir kediciktim. Sen de büyük heybetiy- le aklıyla insan. Hep birlikte nefes aldık ama birlik- te yaşamayı, paylaşmayı bilemeyen insanlarla da yaşadık. Anılarımı, hayatımı heybemde topladım ve ben melek oldum. Ölümsüz olan “ Ey insan” bu dünyayı sana bıraktım

MinnoşKedicik Hepimiz ölümlüyüz ve bunun farkındayız. Paylaşan ve canlıları koruyup sahip çıkan bir nesil olarak ör- nek davranışlar sergileyerek, geriye baktığımızda pişman olmayacağımız güzel anılarla dolu öyküleri- mizi gelecek nesillere bırakmalıyız.

“Bir can verilmiş ise yaratıcı tarafından, insan eli değildir ya da insanın gösterdiği lütuf değildir onun nefes almasını sağlayan. Toplum kurallarını düzen- leyebilirsiniz ama nefes alıp vermenin bir kuralı ve yasağı da yoktur.”

(24)

ESKİŞEHİR’DE SANATIN ADRESİ

Referanslar

Benzer Belgeler

Çocuklar›n›n -az veya çok oranda- fliddet içeren video ya da bilgisayar oyunlar› oynamalar›nda sak›nca görmeyen, etkileri tüm uzmanlarca tekrarlan›p durdu¤u

Ateşli periyotlar sırasında karın ağrısı olan dört çocuğun ikisinde aynı zamanda ailesel akdeniz ateşi [familial Mediterranean fever (FMF)] geni pozitifliğinin de

T hyroid hemiagenesis, absence of one lobe of the thyroid gland, is a rare variant of thyroid congenital abnormalities.. Most patients with this condition are

Saatlarca benim = küçük müzik stüdyo’suna kapanır, bir yandan sanat S konuşmaları yaparken, öte yandan plâklar dinler ve 5 zamanın nasıl geçdiğini

Görkemin ve sefaletin, yazların ve sonbaharlann içle­ rinden geçip altına gölgeye ve içinde İstanbul a dönüştüğüm bu hakir, pejmürde ve düzayak

Çeviride son derece önemli bir noktaya temas eden Elmalılı, mütercim tarafından çok uygun bulunsa ve anlamlı olsa da lafzın kaynak dilde ve metinde bu manada kullanılıyor

aegyptiaca dressing showed significant diffence in the enhancement healing when compared to cotton gauge. In histological observations, we could see

Yeni Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü ndeki tö­ renden sonra Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'u Başbakan atayarak merak konusu olan yeni hükümetin Jet hızıyla