“İBN TEYMİYYE UYDURMA HADİSLERLE AMEL EDİYOR” MU? -Ali Hoşafçı
YAZIYI İNDİRMEK İÇİN:
https://skydrive.live.com/redir?resid=9CE202391A3078D9!168&authkey=!ALbERlD9d WcSu_8&ithint=file%2c.docx
Tavsiye Edilen Kitap: Seyyid Ali Hoşafçı,Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar,Yasin Yayınevi, IIstanbul
Ölüler işitir mi, Ölülere Kur’an Okumak, Tevessül, İstiğase, Teberrük, Şefaat, Rabıta, Tazim, Şirk, Bidat, Allah Allah diye zikir, Tesbihte Taş Kullanmak, Cihad ve bunlara benzer konularda bilgi sahibi olmak isteyenlere değerli Seyyid Ali Hoşafçı kardeşimizin Ehl-i Sünnet’e aykırı görüşler ileri süren Vehhabilere ve Selefi geçinenlere cevaplarla dolu bu kitabını tavsiye ederiz.
***
Yasin Yayınevi Sipariş Hattı: 0212 534 04 34 – www.yasinyayinevi.com – www.kitapkalbi.com Kargo ile eve Teslim.
Elbani İbn Teymiyye’nin Uydurma Hadislerle Amel Ettiğini Söylüyor
Utbe b. Gazvân (Radıyallahu anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
ﻢﻛﺪﺣأ ﻞﺿأ اذإ :لﺎﻗ ﻢﻠﺳو ﻪﻴﻠﻋ ﻪﻠﻟا ﻰﻠﺻ ﻰﺒﻨﻟا ﻦﻋ ﻪﻨﻋ ﻪﻠﻟا ﻰﺿر ناوﺰﻏ ﻦﺑ ﺔﺒﺘﻋ ﻦﻋ ﺎﻳ ،ﻲﻧﻮﺜﻴﻏأ ﻪﻠﻟا دﺎﺒﻋ ﺎﻳ :ﻞﻘﻴﻠﻓ ﺲﻴﻧأ ﺎﻬﺑ ﺲﻴﻟ ضرﺎﺑ ﻮﻫو ﺎﻧﻮﻋ ﻢﻛﺪﺣأ دارأ وأ ﺎﺌﻴﺷ ﻢﻫاﺮﻧ ﻻ ادﺎﺒﻋ ﻪﻠﻟ نﺈﻓ ﻰﻧﻮﺜﻴﻏا ﻪﻠﻟا دﺎﺒﻋ.
“Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse;
“Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdat edin!”
desin. Çünkü Allah’ın bizim görmediğimiz kulları vardır.”
İbn Teymiyye (istigâse) kabul etmezken bu hadisteki “Ey Allâh’ın kulları!”
diye seslenerek yardım istemeyi sünnete uygun görüp nerede nasıl sünnete uygun dua edileceğini öğretmek için yazdığı el-Kelimu’t Tayyib “Sünnete Uygun Duâ” adlı eserine aldığını biz önceki kitapta yazınca bize Medine de rediye yazanlar İbn Teymiyye’nin bu sözüne karşı savunma yapım derken büyük bir açıklarını ortaya koyup şöyle itiraz ediyorlar.
İTİRAZCI
Elbani İbn-i Teymiyye’nin adı geçen kitabında zikredip itiraz etmediği tek zayıf hadis de bu olmadığını kitabın tahkikinde, bununla beraber onlarca zayıf hadis olduğunu, dahası birkaç tane mevzu hadis bulunduğunu da ifade etmiştir. (Elbani, el-Kelimu’t-Tayyib, Tahkik, 49-57)
CEVAP
Selefi olduğunu idda edenler zayıf ve uydurma hadislerle amel etmediklerini hadis ehli olduklarını iddia ediyorlardı. Bakalım öylemi?
Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenlerin büyük muhaddis dedikleri Elbani, el-Kelimu’t-Tayyib, Tahkik, 49-57 adlı eserinde görüşlerinin en büyük
kaynaklarından biri olan İbn-i Teymiyyen’nin kitabında zikredip itiraz etmediği onlarca zayıf hadis olduğunu, dahası birkaç tane mevzu hadis bulunduğunu söylüyor.
Ayrıca Elbani İbn-i Teymiyye’nin sahih bir hadise zayıf bir kısmına uydurma dediğini halbuki hadisin sahih olduğunu söylüyor. Elbani kendisinin “Silsietu
Hadis sahiha” adli kitabinin 4 ciltinin 344 sayfasinda diyor ki:
“Ben Şeyhülislam İbni Teymiyyenin hadisin (Ben kimin Mevlas’ıysam Ali de onun Mevla’sıdır) birinci kismini zayif ikinci kismini ise yalan ve uydurma
adlandırdığini görünce bu konu üzerine uzun bir yazi yazmak zorunda kaldim.
Benim fikrimce böyle abartisinin (İbni teymiyyenin) arkasindaki sebeb onun (İbni Teymiyyenin) bazi hadisleri uygun şekilde görmeden önce onlarin asilsizliği yönünde aceleci karar vermiş olmasidir” (Silsiletu Hadis sahiha,cilt 4,sayfa 344)
Elbani nin “Silsiletu hadis sahiha” adli kitabinin 4 ciltinin 331-344 sayfasında.:
“Ben kimin Mevlası’ysam Alide onun Mevlasidir.Allah’ım ona dost olana dost ol, ona düşman olana düşman ol…
Bunu Ahmed ibni Hanbel (4/370),Ibni Hibban “Sahihinde (2205)” Ibn Ebu Asim (1367,1368),Taberani (4968)
(Elbani) hadisin senedi hakkinda dedi ki:”Hadisin isnadi Buhari kriterine göre sahihtir”. Heytemi kendi mecmuasinda (9/104) Ahmed (bin Hanbel)
tarafindan bütün raviler sahih, Fatir bin Halife ise sikadir (güvenilirdir)…
Ayni zamanda ben kimin Mevla’sıysam Alide onun Mevla’sıdır Tirmizi tarafindan nakledilmiş (2/298) ve hadis hasen sahihtir demiştir. Elbani sonraki sayfada
“Hadisin isnadi Sahiheyn kriterlerine göre sahihtir” diyor.(Silsiletu Hads Sahiha, cilt 4,sayfa 331-344)
Burada da görüleceği gibi elbani İbn-i Teymiyye’nin zayıf hadislerle uydurma hadislerle amel ettiğini itiraz etmediğini söylemişti şimdi ibn teymiyyenin sahih bir hadise zayıf ve uydurma olduğunu söylüyo.
Ayrıca İbn-i Teymiyye’nin talebesi İbnü’l Kayyim el-Cevziyye’nin Kitâbu’r-Ruh adlı eserini tercüme eden Selefi görüşü üzere olduğunu iddia eden hoca dip notlarda Elbani’nin görüşünü ve kitabını refarans göstererek İbnü’l Kayyim el-Cevziyye’nın Kitâbu’r-Ruh adlı eserinde ölülerin işittiğini, ölülere Kur’an okunabileceğini, ruhların yardım edebileceğini, ruhların rüyalarda insanlara yardım ettiği gibi birçok mesele için delil getirdiği hadislerin bir çoğunun Elbani’ye göre zayıf bazılarında uydurma olduğunu söylüyor.
Elbani İbn-i Teymiyye ve İbnü’l Kayyim’ın kitaplarında itiraz etmeyeyip zayıf ve uydurma hadisleri delil getirerek amel ettiklerini ortaya çıkarıyor.
İTİRAZ
Başka bir itirazcı şöyle dedi: İbn Teymiyye, zayıf hadis ile amel edilmesini caiz görmeyen âlimlerden biridir. Mezkûr hadisi delil getirmesi, onun indinde bu hadisin sahih olduğuna kanaat etmesine işaret eder. Lakin o da, her beşer gibi hatadan masun değildir.
CEVAP
İbn Teymiyye, sorulan bir soruya: “Ölünün, (kendisi için arkasından okunan) Kur’ân, zikir ve duâ seslerini işitebildiği doğrudur.” demektedir.
İbn Teymiyye ölü işitir diyor. Siz işitmez diyorsunuz. Bu konuda İbn Teymiyye hata etmiş diyorsunuz. İbn Teymiyye, ölüye telkin vermekle ilgili zayıf hadis ile amel ettiklerini, başkalarının da ettiğini söyleyerek şöyle diyor: Ölüye öldükten sonra telkin verilir, biz ve arkadaşlarımız da bunu kabul ediyoruz diyor İbn Teymiyye. Siz İbn Teymiye için burada da hata etmiş olabilir diyecekmisiniz.
İbn Teymiyye: Vefat etmiş Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın veya ümmetine mensup salih bir şahsiyetten bir şey dilemeleri, ümmetinden olan salih bir şahsiyetin bu dilekleri karşılamış olmaları; söz konusu dileklerde bulunmanın mutlaka müstehap olduğunu göstermez. Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yani başında dua edilen mezarda yatan ölünün kerameti olarak sayılabilir… diyor İbn Teymiyye. Mezarda yatan ölünün kerameti olarak
sayılabilir diyor, şeytandandır demiyor. Siz ise şeytandandır diyordunuz. İbn Teymiyye’nin bu sözünde de hatalı olduğunu söyliyeceksiniz.
İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye, hocası İbn Teymiyye’nin çok feraset sahibi olduğunu anlatıyor.
İbn Teymiyye Tatarların kesinlikle mağlup olacaklarını, Müslümanların
muzaffer olacaklarını anlatıyor. Ve bu konuda 70’ten fazla yemin ediyor. Ona diyorlar ki: “İnşaallâh de! “O da cevap veriyor: “Tahkik için inşaallâh diyeyim, ama buna bağlamıyorum yani kesin olacağını biliyorum.”
Ve öğrencisi diyor ki: İbn Teymiyye sonra şöyle dedi:
“Beni zorladıklarında dedim ki: Çok konuşmayın! Allah Levh-i Mahfuz’da onların bu toprakta mağlup olacaklarını yazdı!” Ve dediği gibi oluyor.
İbn Teymiyye nin Levh-i Mahfuz’dan haberdar olmasına da hata etmiş olabilir diyormusunuz. Bunun gibi İbn Teymiyye’nin bu tür sözlerinin kitapta bir çok örnekleri var, bir kısmını buraya yazdık. Meğer size göre İbn Teymiyye’nin ne kadar çok hatası varmış, bunu siz itiraf ediyorsunuz. Görüşlerinizin kaynağı İbn Teymiyye, bu kadar çok hata edebiliyorsa, siz de onu takip ettiğiniz için sizin de çok hatanız olabilir. İbn Teymiyye’nin bunun gibi birçok görüşü bu kitapta var. Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenler işte böyle münazarada yenilmemek için “hatası” deyip işin içinden çıkarlar.
Aynı şekilde İbn Kayyım içinde aynı şeyi yaparlar. İbnu’l-Kayyım’ın er-Rûh eserinde ruhların yardım etmesi gibi ruhlarla ilgili konuları açıklamaları ona tabi olanları çok zor duruma düşürüyor.
Kitâbu’r-Ruh’u sayfa 248 de Yüzüncü delil İbnü’l Kayyim el-Cevziyye şöyle diyor: Yeryüzünde yaşayan bütün insanlar, ölülerin ruhlarına
kavuşabileceğine: onlara soru sorabileceğine; ölülerin, kendilerinin
bilmediği birşeyi haber verebileceklerine ve onları görebileceklerine dair bilginin doğru olduğundan birleşmişlerdir. Bununla ilgili misaller o kadar çoktur ki, inkarla bitirilemez.
İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye, Kitâbu’r-Ruh sayfa 46’da: Rüyasında tavsiye edilen ilaçları kullanarak şifa bulanların sayısı da gerçekten çoktur. Birçok
insanın bana anlattığına göre, İbni Teymiyye karşıtı birçok kişi, ölümünden
sonra onu rüyasında görüp feraiz ve başka konularda sorular sormuşlar. İbn Teymiyye onlara doğru cevaplar vermiştir. Velhasıl, bu gerçeği sadece ruhları hükümlerini ve durumlarını bilmeyen insanlar kabul etmezler. Başarı
Allah’tandır. İbn Kayyim’in sözü bitti.
Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenlerin düştükleri bu zor durumdan kurtulmak için ya İbn Kayyim’in hatası der, ya da İbnü’l-Kayyim el-Cevziyye, Kitâbu’r-Ruhu İbni Teymiyye’nin talebesi olmadan önce tasavvufcu olduğu zaman yazmış derler. Onun için şu bilgiyi burada açıklamak gerekiyor. Buradan da anlaşılacağı üzere, İbnü’l Kayyim el-Cevziyye İbni Teymiyye’nin talebesi olduktan sonra ve İbni Teymiyye’nin vefatından sonra Kitâbu’r-Ruh’u yazmış.
Ayrıca Kitâbu’r-Ruh’u sayfa 172 de hocam İbni Teymiyye demesinden de anlaşılacağı üzere Kitâbu’r-Ruh’u İbni Teymiyye talebesi olduktan sonra yazmıştır.
Bazen dört mezhepten birine yapışır, bazen dört mezhep dışında İbn Teymiyye’nin görüşüne yapışır. Bazen ayetin zahirine, bazende teviline
yapışıp, yorum yaparlar. Bazen sahih hadisten baskasını kabul etmezler. Bazen de zayıf hadisle amel ederler. Bu anlattıklarımızı bu kitabın birçok yerinde kaynaklarıyla görüyosunuz, göreceksiniz. Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenlerin sabit bir duruşları olmadığı için, münazarada haklı çıkmak
maksadıyla bir çok yolu denemelerinden dolayı, onlarla münazara etmek zordur.
Elbanî’nin Çelişkilerinden Bir Tanesi
Elbânî’nin Mâlik ed-Dâr hadisini zayıf göstermeye çalışırken yaptığı tahrif ve Mâlik ed-Dâr hakkında hadis âlimlerinin verdikleri bilgileri eksik ve çarpıtarak aktarması, okuyucularına bildirmemesi, Elbânî’nin güvenilmez olduğuna delâlet eden tek olay değildir. Meselâ, Prof. Dr. Zekeriya Güler, başka bir hadisi ele alırken şu tespitleri yapıyor: Ebû’l-Cevza Evs b.
Abdullah (Radıyallahu anh)’tan; “Medine halkı şiddetli bir kıtlığa maruz kalmıştı. Onlar Aişe (Radıyallahu anha)’ye gelerek durumdan yakındılar. Bunun üzerine Aişe radıyallahu anha:
“Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kabrine bakın, ondan semaya doğru bir delik açın. Onunla sema arasında bir engel bulunmasın!” dedi. Onlar da hemen dediğini yaptılar. Bunun üzerine, bize öyle bol yağmur yağdı ki, otlar yeşerdi, develer yağdan çatlarcasına semizleşti. Bundan dolayı o yıla:
“çatlama yılı” denildi.”
Bu hadisi zayıflatmaya çalışırken bakın ne yapıyor: Elbânî (“Râvîlerden Saîd b. Zeyd’de zayıflık vardır” iddiasına delil olarak), Saîd b. Zeyd’in zayıf bir râvî olduğu fikrinde olanları söz konusu ederken, onun sika olduğunu ifade eden (İbn Maîn, İbn Sa’d, Buhârî, İclî, Ebû Ca’fer ed-Dârimî, Ahmed b.
Hanbel ve İbn Hibbân gibi) otoriteleri âdeta görmezlikten gelmektedir.
Elbânî’nin, senedinde Saîd b. Zeyd’in bulunduğu başka bir hadis için şu
değerlendirmeyi yaptığını da görmekteyiz: “Hadisin isnadı hasendir. Râvîlerin hepsi de sikadır. Saîd b. Zeyd hakkında söz söylenmiştir. Ama bu, onun
hadisini hasen derecesinden aşağı düşürmez…
Elbânî Hişam Ibn Saad-El Albani (“silsiletu’l-ehadisi’s-sahiha, 1/325″) kitabinda: Hişam İbn Saad güçlü ravidir diyor,ama (İrvau’l-galil fi tahrici ehadisi Menari’s-sebil, 1/283)-de Elbânî kendisiyle çelişerek diyor ki:”Hişam İbn Saadin zihni zayif idi”
Ali Ibn Said El-Razi-El Albani onu (“İrvau’l-galil fi tahrici ehadisi
Menari’s-sebil, 7/13″) kitabinda zayif,( silsiletu’l-ehadisi’s-sahiha, 4/25)- da ise güçlü ravi saymiştir
Elbani kendinin (“silsiletu’l-ehadisi’s-sahiha, 1/638 no. 365, “) kitabinda Yahya bin Malikin 6 esas hadis alimi tarafindan redd edildiğini ve
tehdib,tekrib veya tehdib kitablarinda kayd edilmediyini söylüyor
Bu Elbânî’nin açik bir hatasıdır. İmam Hacer El Askalani Yahya bin Maliki kendi kitabında,”Ebu Eyyub El Meraaci ” lakabi ile kaydetmişdir. ( Tahdib el- Tahdib 12/19)
Hz. Aişe (r.a): Kim söylese ki, Resulallah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayak üste abdest bozuyor inanmayin, o oturmadikca abdestini bozmazdi
(Tirmizi,Nesai) Elbani (Mişkat el-Masabih cilt 1/sayfa 117) adli kitabinda bu hadisi zayif saydiği halde (Mişkat el-Masabih ,cilt 1 sayfa 345 no 201) -da kendiyle çelişerek sahih saymişdir.
Bu kitaptaki ikinci hadisin tahriçinde geçen Hz. Osman (radıyellâhu anhu)’a bir ihtiyâcını anlatamayan adama Osman İbnu Huneyf radıyellâhu anhu ama
hadisindeki gibi tevessülü öğrettiği hadisi zayıflatmaya çalışan Elbânî bakın ne yapıyor.
Tenbîh: İbârelerdeki garib kafa karıştıma ve söz makaslamalardan biri de Elbânî’nin -Allah bizi de onu da affetsin- Tevessül adlı eserinin (sh:86) da Elbânî nin şöyle yapmasıdır:
Alî İbnu’l-Medînî şöyle dedi: “Ticaret için Mısır’a gider gelirdi….” de Elbânî’nin Ali İbnu’l-Medînî’nin ibaresinden Şebîb İbnu Saîd’in ezberinin zayıf olduğuna delil getirmiştir. Halbuki Elbânî İbnu’l-Medînî’nin sözünden başında söylediği en mühim kelimeyi kesmiştir ki o da Alî İbnu’l-Medînî Şebîb İbnu Saîd’in “sikadır…” sözüdür.
İlmî emanet işte böyle olur(!) Allah’tır kendinden yardım istenen…
Elbânî, (ilimden, doğrudan ve haktan) uzaklaşıp kendinden önce hiçbir kimsenin gitmediği garîb bir yola girdi ve Şebîb’i sika gören hafızların sözlerini ihmal etti, zikretmedi. ( Detaylı bilgi için bu kitaptaki ikinci hadisin tahriçine bakabilirsiniz).
Elbânî’nin Saîd b. Zeyd’ bu çelişkili durumunu Hasan b. Alî es-Sekkâf,
Tenâkuzât-ı Elbânî isimli birkaç ciltlik eserinde, bu ve başka misallerle bu tezatlıkları açıklamıştır. Ayrıca Mahmud Saîd Memduh Naktu’s-Sahih
Haşiyesi’nde, birçok örnekler ortaya koymuştu. Mahmud Said Memduh Albânî’nin İmam Müslim’in sahihi’nde rivayet ettiği bazı hadislere zayıf demesinden dolayı Tenbîhü’l-müslim ilâ te’addi’l-Albânî alâ Sahihi Müslim adlı küçük hacimli kitabını kaleme almış, bilahare Albânî’nin değerlendirmelerini tenkit ettiği et-Ta’rîf bi evhâmi men kassame’s-sünen ilâ sahihin ve zaîf adıyla
(İbadât kısmı) altı cilt halinde Dubai’de tabedilmistir.
Elbânî’nin bu yaptığına ne denir?! Bir yerde haklı çıkmak, hadisi zayıflatmak için Saîd b. Zeyd’i zayıf ravi deyip kabul etmiyor. Başka bir yerde aynı raviyi kabul ediyor. Böyle bir hadisçinin sözlerine ne kadar güvenilir. Ciddi hadis çalışmaları olan Elbanî’nin, hadislerden yola çıkarak kadına altını haram etmesi, gibi ehli sünnet dışı bir görüş ortaya atması başka konularda da hatalı olabileceğini gösterir. Elbanî, bazı erkekler nişan yüzüğü adı altında, parmaklarına altın yüzük takarlar. Bu âdet bize Hıristiyanlardan geldiği için, evvelâ onlara benzemek olur. Sonra da, İslâm prensiplerine göre, altın takmak erkeklere zaten harâmdır. İleriki sayfalarda
zikrettiğimiz, altını kadınlara bile yasak eden naslara muhalefet etmektir.
Elbânî, erkeklere altın yüzük takmanın harâm olduğuna dair altı tane hadîs-i şerîf zikrettikten sonra, kadınlara da altın yüzüğün harâm olduğuna dair şu hadis-i şerîfi zikretmektedir:
“Dostuna ateşten bir halka giydirmek isteyen, parmağına altın bir yüzük taksın. Mahbûbunun boynuna ateşten bir tasma takmak isteyen, altından bir gerdanlık taksın. Dostunun koluna ateşten bir çember takmak isteyen, altından bir bilezik taksın.” Kitabın mütercimi Ali Aslan, bu hadîs-i şerîfin altına şöyle bir not ilâve etmiş: “Bu fetva, dört mezhebe muhalif bir fetvadır. Dört mezhebe göre de, altın kadınlara helâldir, bilinsin.” demektedir.
Görüldüğü gibi, Elbanî bilerek veya bilmeden büyük hatalar yapıyor. Böyle hatalar yapan birisinin tahriçlerine güven olur mu? Selefi görüşü üzere olduğunu idda edenler, Elbânî’ye “Asrın Muhaddisi” diyorlardı. Elbanî’nin durumunu gördükten sonra, Elbanî’nin bir hadise zayıf veya uydurma dediği zaman, o hadisin öyle olmayabileceği bilincinde olmaları lazım.
İTİRAZ
Dost düşman herkesin şehadetiyle konunun uzmanı olan bir âlimin, ulaştığı yeni bilgilerle ictihadını değiştirip hatasından dönmesinin neresinde bir çelişki vardır? İmam Ebu Hanife, “Ey Ebu Yusuf! Benden her duyduğunu yazma!
Çünkü ben bir beşerim. Bugün bir şey söyler, yarın ondan dönebilirim.” Derken size göre “Ben tenakuzları olan çelişkili birisiyim.” mi demek istemiştir?
İmameyn söylendiğine göre mezhebin üçte birinden geri dönerken size göre çelişkiye mi düşmüştür? Elbani’nin çelişki ve tenakuzatına değil, hatadan dönme erdemini göstermiştir.
CEVAP
Evet, bir âlimin, ulaştığı yeni bilgilerle ictihadını değiştirip hatasından dönmesi gayet normaldir. Fakat Elbânî’nin çelişkili ifadeleri hataları birkaç tane değil. Elbanî’nin bir otorite olup olmadığını, Mahmud Saîd Memduhun Ref’u’l-Menare’sini, et-Ta’rîf isimli eserini, ondaki Elbani’nin Kütüb-i Sittedeki bin civarındaki rivayet üzerinde cahilce yaptığı “zayıftır”
damgalamaları ve verdiği yersiz hükümleri, en-Nakdu’s-sahîh’ini, Hasan Sekkaf’ın “Tenakuzatü’l-Elbânî” isimli üç ciltlik kitabında yüzlerce zikrettiği çelişkileri okuyanlar çok güzel anlar. Abdulaziz el-Ğumarî’nin eseri baştan sona onun hatlarını çelişkilerini, Abdullah el-Ğumarî’nin bu kıssa ile alakalı olarak kaleme aldığı risalesinde onun, işine geldiği yerde
bir raviyi nasıl güvenilir, gelmeyen yerde ise Buhari’nin ravilerini nasıl yerden yere vurduğunu anlatır.
Onu Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenler, Elbânî’ye “Asrın Muhaddisi”
diyorlar. Elbânî bir hadise zayıf veya uydurma demişse artık o hadis zayıf veya uydurma olarak görürler. Diğer eski meşhur muhaddislerin dedikleri
ikinci planda kalır. Önemli olan bunca hataları olan Elbânî’nin Müslümanların yaptıklarına dair getirdikleri hadislere zayıf veya uydurma demesiyle o
Müslümanların yaptıklarına bidat veya şirk denmesine sebep olmasıdır. Siz madem Elbani’ nin hataları olabileceğini hatasından dönmesini bir erdem
olarak kabul ediyorsunuz o zaman onun bir hadise zayıf dediği zaman o hadisin zayıf olmayabileceğinide düşünmeniz lazım kayıtsız şartsız onun görüşlerine teslim olmamanız lazım. Hadisleri kolayca zayi etmemeniz lazım.
Böyle olunca dört durum ortaya çıkıyor.
1.Elbani nin dediği doğruysa İbn-i Teymiyye ve İbnü’l Kayyim’ın kitaplarında itiraz etmeyip zayıf ve uydurma hadisleri delil getirerek amel ettikleri gibi bir durum ortaya çıkıyor.
2. Biz demiyoruz sizin hadis aliminiz olan Elbani sizin diğer aliminiz olan İbn-i Teymiyye’nin sahih hadise zayıf uydurma dediğini dolayısıyla
Resulullah’ın bir sözünü bilerek veya bilmeden iptal ediyor, yok sayıyor.
Kim bilir böyle kaç hadisi zayi etti . Onun için İbn-i Teymiyye’nin bir hadise zayıf veya uydurma dediğinde ihtiyatlı davranıp hemen kabul etmemek lazım.
3. İbn-i Teymiyye ve İbnü’l Kayyim’ın bu hadislerin zayıf ve uydurma olduğunu anlıyamadıkları için mi, yoksa zayıf hadislerle amel edileceğini düşündükleri için mi kitaplarına aldılar.
4. Bu kitaptaki ikinci hadisin tahriçinde geçen Hz. Osman (radıyellâhu
anhu)’a bir ihtiyâcını anlatamayan adama Osman İbnu Huneyf (radıyellâhu anhu) âmâ hadisinde olduğu gibi Elbânî, Şebîb’i sika gören hafızların sözlerini ihmal etip, zikretmeyip bahsetmemesi
Elbânî’nin bir raviye bir yerde zayıf başka bir yerde sika demesi, bir hadise bir yerde zayıf aynı hadise başka bir yerde sahih demesi gibi hata ve
çelişkilerini 6 cilt başka bir muhaddis de 2 cilt kitap halinde açıklamıştır.
Aşağıda örneklerle izah edilecektir. Elbani’nin bu durumunu bildikten sonra İbn-i Teymiyye ve İbnü’l Kayyim’ın kitaplarındaki Elbani’nin zayıf ve uydurma dediği o hadislerin zayıf ve uydurma olmayabileceği ihtimalini de düşünmemiz gerekiyor. Onun için Elbani’nin bir hadise zayıf veya uydurma dediğinde ihtiyatlı davranıp hemen kabul etmemek lazım.
Elbânî’ye asrın muhaddisi demelerinin isabetli olmadığı onun tahriçlerine kayıtsız şartsız teslim olmalarının doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Her dört durumdan hangisi doğru olursa olsun Selefi görüşü üzere olduğunu iddia
edenler için pek iyi bir durum değildir. Bütün bunlardan sonra selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenlerin görüşlerinin kaynaklarından olan ibn
Teymiyye’nin uydurma hadisle amel etmesi sahih hadise uydurma demesi, İbn Kayyım’ın uydurma hadislerle amel etmesi ve muhaddisleri olan Elbânî’nin yukarda anlattığımız çelişkileri ve hatalarından sonra Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenlerin biz hadis ehliyiz demeleri tartışılır bir hal almış oluyor.