• Sonuç bulunamadı

Hayati ÇELEBİ(l) genellikle kireçce fakir karakterde olduklarmı gij"stermektedir. Bu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Hayati ÇELEBİ(l) genellikle kireçce fakir karakterde olduklarmı gij"stermektedir. Bu"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ATATÜRK ÜNIVERSİTESİ ERZURUM çİFTLtGi TOPRAKLARINDA KiREÇ MİKTARI İLE AGREGAT STABİLİTESİ ARASINDAKİ İLGi ÜZERİNE BİR

ARAŞTIRMA

Hayati ÇELEBİ(l)

ÖZET

Bu araştırma, Atatürk Universiıesi Erzurum Çiftliği toprak-

larında kireç (CaCO3) miktarı ile agregat stabiiitesi arasındaki

ilginin tesbiti gayesi ile yapılmıştır. Çiftlik arazisini temsil edecek

şekilde üst topraktan (0-30 cm) on iki adet toprak iJ"rneği alınmıştır.

Toprakların üst katlarında kireç miktarı

%

0,02-5,] 1 ara-

sında değişmekte olup ortalama değer

%

2,16 dır.Bu durum, bunların genellikle kireçce fakir karakterde olduklarmıgiJ"stermektedir. Bu

değerin daha fazla olması hususunda faaliyetlere iJ"nem verilmelidir.

Topraklann agregasyon değerleri

%

35,7·84,6 arasında fark-

lılık göstermekte olup ortalama değer

%

56,6 olarak tespit edil-

miştir. Bunun vasat olmakla beraber daha da arttırılması gerekir.

Bu toprakların kireç miktarları ile agregasyon yüzdeleri ara-

sında hiçbir korelasyon buluna'71amı§tlr.

GiRİŞ Çeşitli oranlarda toprağın yapısın­

da yer alan kireç, toprağın fiziksel ve kimya.sal özellikleri üzerinde mühim bir etkiye sahiptir. Bu gibi topraklar fiziksel özellikler bakımından iyi olup, besin maddeleri bakımından da zen- gindirler. Su geçirgenlikleri uygun olan bu topraklar sıcak toprakları has)l ederler ve organik maddeyi kolaylıkla

ayrıştmrlar. Dolayısiyle, kireç de top-

rağın yapısı ile beraber düşünülmelidir.

Çok önceleri, belli şartlar altmda, kirecin toprağa ilavesi ile toprakta fiziksel özelliklerin düzeldiği ve kal- siyum tuzlarının etkisiyle kil süspan-

siyonlarındaki killerin floküle olduğu

biliniyordu. Alkali topraklara kireç WL- ve etmek suretiyle toprak strüktürünü

(1) Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ilmi Bölümü (Doç. Dr.) Dergi komisyonunageliştarihi: 30.9.1971

44

(2)

ıslah etmek mümkündür. Bu olayalkali topraklarda mevcut sodyumlarm yerine

kalsiyumların geçmesi jle izah edile- bilir. Bu durumda kireç, bizzat toprak kolloidlerini' f10küle ermez. Aslında flokilleolayı kirece bağlı kalsiyum iyon-

larının etkisi ile vuku bulmaktadır.

Genellikle, alkali toprakların ıs­

lahında kalsiyumun müsbet etkisi, k&lsiyum ve sodyum iyonlarınıntoprak kolloidlerine muhtelif şekilde tesirine atfedilmektedir. Kalsiyum iyonları,top- rak kolloidleri ile sodyum iyonlarına

göre dı:,-ha müsait reaksiyonlar hasıl etmektedir. Sodyum iyonları ile doy-

muş toprakların kalsiyum iyonları ile

doymuş topraklara nazaran daha çok hidrate ve dispers oldukları bilinmek- tedir (Baver, 1935).

Asit topraklarda, kalsiyumun, sta- bil agregatların oluşumuna hizmet e- den esas bir faktör olmadığıbu hususta

yapılan araştırmalarla ortaya konul-

muştur. Alderfer (1946), tarla şart­

larında, kireçlemenin iyi bir biyoaktif organik madde kaynağım temin eden bir amenajman sistemine göre yapıl­

madığı takdirde; toprak strüktüründe bir gelişmenin kaydedi1mediğini veya pek az bir gelişmenin mevcudiyetini tespit etmiştir.

Buaraştırmalar,flokülasyonun gra- nülasyonolayıileaynı olmadığınıortaya

koymuştur. Granülasyonun olabilmesi için floküIe olmuş zerrelerin çimento-

lanması gerekir. Peterson (1947), kal- siyum iyonlarının, kil kolloidleri ve poliüronitlerin bir araya gelmesinde

bağlayıcı bir rol oynamasıve böylece suya mukavİm bir çimento maddesi ödevini görmesi ihtimali fikrini ileri

sürmüştür. Neticede,bir kısım araştı­

ncılar, kaısiyumun granülasyon olayı

üzerinde doğrudan doğruya bir tesire sahip olmadığına,yani kalsiyumun sa- dece meydana gelen organik maddenin tabiat ve miktarına etki yaptığına inanmaktadırlar (Stallings, ı962).

Bu araştırmada, söz konusu top-

rakların kireç miktarları ile agregat stabiliteleri arasında bir münasebetin tesbiti esas alınmıştır. Bu gaye ile eserin giriş kısmında kireç üzerinde kitayetli bilgi verildikten sonra şimdi

de agregatlar, suya mukavim agregat- lar ve agregat stabilitesi ile ilgili lite- ratür gözden geçirilecektir.

Topraklarda agregat oluşumu ve

stabilizasyonı! bahsi toprak ilminde en az açıklığa kavuşmuş bir konudur.

Agregatlar, primer toprak zerrelerinin birbirleri ile birleşmesi sonucu hasıl

olan sekonderoluşumlardır.Bu hususta en önemli faktör, toprağın koHoidal fraksiyonudur. Topraklarda agregat

oluşumunu açıklayanpek çok teariler

vardır. Fakat bunların hiçbirisi de konuyu tam manaSİyle aydınlatacak

nitelikte değildir. Bu teoriler arasında

Russell (1956)tarafından ileri sürüleni daha fazla tutulmuştur. Russeıı'e göre, kil zerreleri, toprak çözeltisinde dissosiye olup katyonlar ile kil zerrelerinin yüze- yindeki negatif yük arasına yerleşmiş

olan su molekülleri ile birbirine bağ­

lanm~şlardır. Burada su molekülleri, negatif yüklü kil kolloidleri ile pozitif yüklü katyonlar arasmda dipoIler hasıl

ederek zerreleri birbirine bağlarlar.

Fakat bu izah tarzı ki! zerrelerinden

müteşekkilünitelerin bir kere kuruduk- tan sonra neden su içinde stabil olduk-

larını açıklamaktan uzaktır.Bu şekilde, toprak zerrelerine kuvvetle bağlı bulu- nan su miktar itibariyle azalınca kil

zerrelerİ birbirlerine yaklaşmaya baş-

(3)

lar ve kümeler hasıl olur. Bu duruma göre, agregatların oluşumundadehidra- tasyon olayı esastır.Agn::gasyonun kuv- veti, parçacıkların temas yüzeylerinin

büyüklüğüne bağlıdır.

Agregat oluşumu için [loküle ol-

muş zerrelerin birbirlerine yapışık ol-

ması şarttır. Yapıştırıcı maddelerin

çoğu da inorganik ve organik ıabiatlı

kolloidierden ibarettir. Suya mukavim agregatlar ancak bunların yapıştırıcı

etkisiyle oluşabilirler. Toprakta agre-

gatların oluşumuna yardım eden kol- loidlerden kolloidal kil, kolloidal demir oksitler ve aluminyum oksitler ve kol- loidal organik madde önemlidir. Top-

rağın 5 mikrondan küçük fraksiyonu ile 50 mikrondan büyük agregatları arasındayüksek bir korelasyonun mev- eudiyeti, kolloİdal kiiin agregat olu-

şumu üzerindeki rolüne işareteder (Er- gene, 1966). Kil kolloidlerinin yapış­

tırıcı etkisi küçük toprak zerreleri için daha ehemmiyetlidir. Demır ve alü- minyum oksit gibi kolloidal mahiyetteki

bileşikJel' de toprak zerrelerinin bir- birlerine yapışmasına hizmet ederler.

Kolloidal organik maddenin agregat

oluşumunda önemli olduğu bilinmek- tedir. Organik karbon miktarı ilc 50

mıkrondan büyük agregatlar arasında

bulunmuş olan korelasyon bu durumu teyit etmektedir (Ergene, 1966). Orga- nik maddenin agregat oluşumundaki

rolü bugüne kadar tam olarak anla-

şılamamıştır. Fakat kil zerreleri ile organik moleküllerin karışık bir zincİr

meydana getirerek bilahare dehıdra­

tasyon olayı ile stabilize olmalarından

ileri geldiği izah edilmektedir.

Metzger ve Hide (1938) de, kireç- lemenin muhtelif tırfıl ekili toprak- larda agregat oluşumuna müspet bir

şekildec,lci ettiğini, fakat nadasa terk- edilen topraklarda bu hususta bir tesire sahip olmadığını müşahade etmişlerdir.

Puri ve Rai (1944) toprak agregat

oluşumunda kil fraksiyonun önemini ortaya koymuşlardır.

Toprak agregat stabilitesinin tayi- ninde Yoder'in ıslak eleme metodunu kullanan Robinson ve Page (1950);

agr~gatların suda dağılmaları üzerinde

katyonların, organik maddenin, kil mineral tiplerinin, agregat büyüklügü- nün ve toprağın ıslamnaya karşı mukavemet derecesinin etkilerini mün- feriden incelemişlerdir.

Çelebi (1967), "Atatürk Üniver- sitesi Erı.Llnıın Çiftliği Topraklarının

Agregat Stabiliteleri ve Erozyona Mu.ka- vemelleri Üzerinde Araştırmalar" adlı eserinde; söz konusu toprakların suya

ıntıkavim agregatlar nispetlerini, sta- bilite indekslerini ve toprakların eroz- yona mukavemet derecelerini ayrı, ayn tayin etmiştir.

Aksoy (1968), "Mikroorganizma- malarlaAşılamave Fümigasyonun Muh- telif Rutubet Seviyelerinde İnkübas­

yona Tabi Tutulan Bazı Doğu Kara- deniz; Doğu Anadolu ve Güney-Doğu

Anadolu Topraklarının Agregatlaşma­

larına olan Etkileri" adlıeserinde; söz konusu bölge topraklarında mikrobi- yolojik metodlarla husule getir;len ag- regasyonlardak i artış miktarını tespit

etmiştlr.

(4)

MATERYAL ve METOT

Toprak Örneklerinin Alınması ve Ana- lize Hazırlanması

Söz konusuaraştırmaAtatürkÜni- versitesi Çiftliği arazisi üzerinde yapıl­

dığıiçinadıgeçen sahada çeşitli toprak tiplerini karakterize edecek şekilde

yüzeyden «()..30 cm.) on iki adet toprak

örneği alınarak bez torbalara konup, bilahare bunlar iki milimetre çapın­

daki elekle elenerek laboratuvarda a- nalize hazır duruma getirilmişlerdir.

AnalizMetotları

Mekanik analiz: Mekanik analiz

"Pipet metodu" na göre yapılmıştır

(Baver, 1956).

-Suya Mukavim agregatlar: Bu maksatla elli mikrondan küçük suya mukavim agregatların analizi yapıl­

mıştır. Suya mukavim agregatlar ana·

lizinde Amerikan Tuzluluk ve Alka- lilik Laboratuvarı'nın uygulamakta 01-

duğu esas dikkate alınmıştır(U.S. Sa- Jinity Lab. Staff, 1954).

Agregasyon yüzdesi: Agregasyon yüzdesi önceden tayin eclilmiş olan mekanik analiz sonuçlarıve suya mu- kavim agregatlarınyüzde değerleriesas

alınarak hesap yolu ile bulunmuştur.

Bu hususta, Amerikan Tuzluluk ve Alkalilik Laboratuvarının tatbik et- mekte olduğu aşağıdaki formül kulIa-

nılnuştır, (U.S. Salinity Lab. Staff, 1954).

a -b

Agregasyon,

%

= - - - -x 100 a

Burada ; a= Mekanik analiz değeri, ~~

b= Suya mukavim agregatlar

miktarı,

%

Kireç: Kireç tayini titrasyon me- todu ile yapılmıştır (U.S. Salinity Lab. Staff, 1954).

SONUÇLAR ve TARTIŞMA

Cetvel (1) de; araştırma sahasına

ait toprakların numaraları, derinlik- leri, agregasyon yüzdeleri ve kireç muhtevasıverilmiştir.

Adı geçen cetvelde görüleceği gibi, bu topraklarınkireç miktarları

%

0,02

-5,11 arasında değişmekte olup orta- lama değer

%

2,16dır. Bu durumaraş­

tırma sahası topraklarının genellikle kireçce fakir olduklarını göstermek- tedir.Bunu normal bir seviyeye çıkar­

mak için kireçleme ameliyesine .önem verilmelidi r.

47

(5)

Cetvel ı. Araştırma konusu toprak-

ların derinlikleri, yüzde iti·

bariyle agregasyon ve kireç

değerleri.

Toprakların agrcgasyon değerleri

%

35,7 - 84,6 arasında değişmektedir.

Ortalama değer

%

56,6 dır (Cetveıı).

Bunun daha yüksek olması ıcap et- mektedir. Toprakların mühiın bir kıs­

mında bu değer ~{ 50 nin üzerinde

bulunmuştur.

Şekil (1) de görüleceği üzere, kireç

miktarı ile agregasyon yüzdeleri ara-

sında önemsiz bir korelasyon katsayı­

(r= +0,251) bulunmuştur. Bu hal, bu topraklarda kirecin agregasyon üze- rinde önemli bir role sahip olmadığına işaretetmektedir.

Aksoy (1968); bazı Doğu Kara- deniz, Doğu Anadolu ve Güney-Doğu

Anadolu Toprakları üzerinde yapmış olduğu bir araştırma sonıında toprak- lann kireç miktarları ile agregasyon yüzdeleri arasında önemsiz bir kore- lasyon katsayısı (r= +0,4869) buL-

muştur. (Cm.)

Toprak Örnek No:

Derinlik Agregasyon Kireç CaC03

(%) (%)

---_._--- ..- ---

---_.

- -

i O - 30 cm. 84,6 5,00

II « 71,0 0,50

2 « 67,0 5,11

5 « 67,0 2,32

10 « 65,1 0,02

7 « 58,7 0,63

12 « 55,0 1,70

9 « 49,4 1,39

8

a

43,9 2,27

-3 « 43,1 3,22

6 « 38,6 1,54

4 « 35,7 2,24

Toplam: 679,i 25,94

Ortalama: 56,6 - 2,16

••• ..

,. e

~

..

..

ı

i ..

~

i,

o

e e

e

'f.l J'•. " "

e

e e

..

+---r----...---.---...---.-~

Şekil ı. Kireç (CaC0 3) ile agregasyon arasındaki rnüruısebet.

48

(6)

Alderfer ve Merkle (1941) tarla

şartlarında yapmış olduklan deneme- lerden, organik maddeyi temin eden uygun bir amenajman plant tatbik edil- medjkçe yalnız kireçlemenin strüktür

ıslahında çok az müessir olduğunu

ortaya koymuştur. Chepil (1953) de, Kanada şartlarmdaçok miktarda kireç

ve organik maddeyi havi topraklarda rüzgar erozyonu bakımından araştır­

malar yapmış olan Hopkins'e atfen;

bunların gevşek ve ince bir strüktür

hasıl etmeleri sebebiyle rüzgar erozyo- nundan ciddi bir şekildezarar gördük- lerini yazmaktadır.

SUMMARY

ARESEARCH ON THE RELATION- SHIP BETWEEN THE AMOUNT OF LlME AND AGGREGATION STABILlTY OF THE SOJLS ON ATATURK UNIVERSITY FARM iN ERZURUM, TURKEY

This research has been done to . find out the re!ationship between the quantity of Hme and aggregation sta- bility of the soils on Atatürk University FEll"m in Erzurum, Turkey, The research area extends from the base of Palan- döken Mountains in the south to canal of Karasu in the north. it consists of young alluvial materiaI formed by deposit carried by the Paşalar and

Kırkdeğirmenler streams.

For this aim, twelfe soil samples taken from the topsoil (0-12 in.) have been taken into consideration, in order to characterizc the farm area. In con- sequence, the results are as foHows : i. The hme quantity in tlıe topsoil is between 0.02-5.11

% ,

and the mean value is 2.16 %' This shows that these soils are generally poor in time.

it must be increased more than this amount.

2. The values of the sod aggre- gation differ from 35.7% to 84.6 %, and the mean value is 56.6 %'Although these are normal, they must be increa- ased.

3. There is no correlation belween the lime quantity and the aggregation percentages.

LİTERATÜRLtSTESt Aksoy, N. (1968) Mikroorganizma-

larla Aşılama ve Fümigasyonun Muhtelif Rutubet Seviyelerinde İnkübasyona Tabi Tutulan Bazı Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Toprak-

larının Agregatlaşmalanna Olan Etkileri, Atatürk Üniversitesi Zira-

at Fakültesi, Habiltasyon Tezi.

basılmamış sa: 104 ..

Aldeffer, R.R (1946) Seasonal Yaria- bility in the Aggregation of Ha- gerstown Silt Loam. Soil Sci.

62(2): 151-168.

Alderfer, R.R and Merkle, F.G. (1941) The Measurement of Structural

49

(7)

Stability and Permeability and the Influence of Soil Treatments Upon These Properties. Soi! ScL 51:201-212.

Baver, L.D. (1935) Factor Contri- buting to the Genesis of Soil Microstructure. Amer. Soil Sur- vey Assoc., Bulletin, 16: 55-56.

Baver, L.0.((956) Soi! Physics.Third edi- tion. John Wiley and Soo5, Sa.48-80 Chepil, W.S. (1953) Factors That In- fluence Clod Structure and Erodi- bility of SoiI By Wind: III. Cal- eium Carhonate and Dccomposed

Organıc Matter. U.S.D.A., sa:

473-480.

Cole, R.C and EdJefson, N.E. (1935) A Sedimentation Tube for Analy- sing Water Stable Soil Aggregates.

Soil Sci., 40: 473-479.

Çelebi, H. (1967) Atatürk Üniversitesi Erzurum Çiftliği TopraklarınınAg- regat Stabiliteleri ve Erozyona Mukavemetleri Üzerinde Araştır­

malar. Habiltasyon te2.i, basılrna­

mış_ A.Ü. Ziraat Fakültesi, Erzu- rum.

Ergene, A. (1966) Toprak Biliminin

Esasları, Ziraat Fakiiltesi Ders Kitabı, Atatürk Üniversitesi Ya-

50

yınları: 42. A:Ü. Basımevi,Ankara.

sa. 123.

Metzger, W.H. and Hide, J.C (l938) Effect of Certain Crops and Soil Treatments on Sod Aggregation and the Distribution of Organic Carbon in Relation to Aggregate Size, Jour. Arner. Soc. Agron., 30: 833-843.

Peterson, J.B. (1947) Calcium Linicage, A Mechanism in soil Aggregation.

Soil Sci. Amer. Proc., 12: 29-34.

Puri, A.N. and Rai, B. (1944) Studies in Soit Dispersion: ]1. Indian J.

Agr. SeL 14: 210-215,.

Robinson, 0.0. and Pagc, J.B (1950) So il Aggregate Stabdity. Soil Sci.

Sac. Amer. Proc., 15: 25-29.

Russel, E.W. (1956) Soil Condition and Plant Growth. Eight Edition Green and Co. Longmans, Lon- don, sa: 413-414.

Stallings, J.H. (1962) Soil Conserva- tion, Prantice-Hall, Inc. Engle- wood Cliffs, N.J., sa: 87-88.

U.S.Salinity Laboratory Staff (1954) Diagnosis and lmprovement of Saline and Alkali SoiJs, AgT.

Handbook No. 60, sa: 125-126.

Referanslar

Benzer Belgeler

Böylece tarımsal üretim azalmakta ve artan nüfusun tarım ürünleri ihtiyacı ithalat yoluyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Erozyona maruz kalan topraklar, akarsular

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Toprakların Mineralize Olan Azot Miktarları (MA) Ġle Mineralizasyon Kapasiteleri (MK) : AraĢtırma topraklarına ait, 14 günlük inkübasyon süresince elde edilen

Ege Göçleri’nin birinci aĢaması Mısır firavunu Merneptah zamanında (MÖ. Bu firavun tarafından yazdırılan Karnak Kitabesi ve Ġsrail Steli, söz konusu

The phytochemical analysis of eggplant shows that it is the rich source of various essential compounds aspartic acid, tropane, flavonoids, lanosterol, gramisterol,

Bu açıklama- dan çok kısa bir süre sonra da detaylarını yukarıda verdiğimiz ve yüksek miktarda palm yağı içeren diyetin farelerde kanserin metastazlarını

Günümüzde Anadolu Uygarlıkları konusunda yazılan yapıtlar okunuyorsa, arkeoloji tutkunları çoğaldıysa bu gelişmede Halikarnas Balıkçısının payı