• Sonuç bulunamadı

Çiviyazısının Önemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çiviyazısının Önemi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çiviyazısının Önemi

Gerek ticari nedenler, gerekse yapılan askeri amaçlı seferlerle yayılım alanı genişleyen çivi yazısı, çeşitli kültürler arasındaki alışverişi sağlamakta en büyük etken olmuştur. Önemli merkezlerde oluşan arşivler bunu bize açıkça göstermektedir. Ebla’ya kadar yayılmasından sonra, Akkad’lı Sargon ve Naramsin’in seferleriyle alanı genişleyen ve Asur Ticaret Kolonileri ile de Anadolu'ya giren çivi yazısı, bu bölgeyi de çivi yazılı kültürün bir parçası haline getirerek, Anadolu’nun tarihi çağlarını başlatmıştır. Artık çivi yazısı maddi gereksinimleri karşılayan bir kullanımdan çıkarak, bir kültür aracı haline gelmiştir. Bunu en iyi gösteren örneklerden biri, Asur kralı Tukulti-Ninurta’nın yaklaşık M.Ö.

13. yy sonunda, 2000 yıllık bir devlet olan Babil’e son vermesiyle belirginleşmiştir. Oradaki kültür birikimini temsil eden Babil arşivlerini Asur'a taşıyarak burada büyük bir kitaplık oluşturmuş ve bir anlamda Güney'deki merkezin Kuzey'e kaymasına neden olmuştur. Ancak Babil'in siyaseten ortadan kalkmasıyla kültürün yok olmadığını ve yerinde kaldığını Babil’de Tukulti-Ninurta’nın fethinden sonra yazılan 12 tabletlik Gılgamış Destanı, açıkça göstermektedir.

Bu kültüre özellikle Anadolu'da son veren, Deniz Kavimleri olmuştur. Hitit Devleti'nin çöküşüyle, Anadolu bu kültürden kopmuş ve çiviyazısı büyük kültürler için etkisini kaybetmiştir. Geç Hitit Devletleri döneminde Hitit hiyeroglifleri önem kazanmış, aynı zamanda Arami ve Fenike alfabeleri kullanıma geçmiştir. Büyük limanlarda da çiviyazılı uygulamalar kalkmış ve yine alfabetik yazı sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Böylece çivi yazısı sonunda çıktığı yer olan Babil’e dönmüş ve önemini yitirmekle birlikte milada kadar yazılmaya devam etmiştir. Çivi yazısıyla yazılmış en son belge M.S. 75 yılına tarihlenmektedir.

(2)

YAZININ KULLANILDIĞI DİLLER

Sumerce:

Yazı ilk kez, ilk biçimiyle Sumercenin özelliklerine göre ortaya çıkmıştır. Sumerce Asianik (Asya kökenli) dillerden Ural-Altay dil ailesine yakınlık gösterir. Ancak hala bilim adamları Sumerceyi herhangi bir dil ailesiyle bağdaştıramamışlardır. Sumerce bitişken (aglutinatif) bir dildir;

belirli bir köke gelen iç, orta ya da son eklerle kelime çekime girer.

Akadca:

Sumerceden sonra bölgede geçerli dil olan Akkadca, bugünkü Arapça ve İbrancenin dâhil olduğu Semitik dil ailesinin en eski üyesidir. Bükülgen (flexable) bir dildir. Sargon döneminde kullanılan Eski Akkad lehçesinden sonra Akkadca, Asurca ve Babilce olmak üzere iki temel lehçeye ayrılmıştır. Bu lehçeler de zaman ve coğrafi alanları içinde geçirdikleri değişikliklere göre, Eski, Orta ve Yeni başlıkları altında incelenir. Akkadca fiiller, temel olarak alınan 3 konsonant (sessiz harf) ve bir kök vokaline (sesli harf), başka vokaller eklenmesi veya konsonantların çiftlenmesi ve sonra da bu kelimenin çatısına ön ve sonekler getirilmesiyle oluşturulurlar. (Örn. ṣbt (kök vokali a), mastar hali, ṣabatum “yakalamak”, iṣabbat “o yakalar”, iṣbat “o yakaladı”, ṣabat “yakala”. Yani, aslında her sesin bir hece ile ifade edildiği çivi yazısı, Akadca’nın dil yapısına uygun değildir. Bu nedenle, önemli ölçüde kelimelerin fonetik olarak ifade edilmesiyle birlikte, buna ek olarak Akadlı kâtipler, Akadca kelimeleri yazmak için, Sümerce logogramları da kullandılar. Örn. Akadca “koyunlar” anlamına gelen immeru kelimesini Sümerce şekliyle UDU.MEŠ olarak yazdılar; ya da iki dili karıştırarak, Sümerce

“büyük” anlamına gelen GAL= kelimesinin sonuna, aynı kelimenin Akadca telaffuzunundaki (rabu) son sesi (u) ekleyerek, bunu GALú = şeklinde ifade ettiler.

Sümer hece sistemini benimseyen Akadlar, kendi dillerine uygun yeni hece değerleri de yaratarak, “çok seslilik” (polyphonie) ve “çok işaretlilik” sistemlerini geliştirdiler. Örn. Sümerce ŠU

“el” işareti Akadca okunuşu qātum ile birlikte, šu’nun yanısıra, “qad, qat” hece değerlerini de yazıya kazandırmıştır.

(3)

Elamca:

Başkenti Susa olan Elam, Pers körfezinin kuzeyi ve aşağı Dicle arasında kalan, kabaca bugünkü İran’la sınırlayabileceğimiz bölgedir. Proto-Elam olarak adlandırdığımız, Susa’da ortaya çıkan yerli resim yazısının tarihi Uruk tabletleri kadar eskidir. Metinler, Uruk'taki çağdaşları ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda kısmen okunabilmiş, ancak dilin özellikleri ve resim yazısından hece yazısına doğru bir geçiş, tam olarak saptanamamıştır.

Elam dilinin akrabaları da saptanamamıştır. Hem dil, hem de kullandıkları çivi yazısı sistemi hakkındaki bilgilerimiz, Babilce ve Eski Persçe ile birlikte yazılmış üç dilli Akhamenid sülalesi yazıtlarıyla belli ölçüde artmaktadır. Bu dillerin yardımıyla, kabaca bir gramer ve kelime haznesi oluşturulabilmesine karşılık, linguistik (dilbilimsel) değeri diğer dillere oranla çok daha az bilinir. Batı İran bölgesi dışında fazla önem ve yaygınlık kazanmayan bu dille günümüzde uğraşan bilim adamlarının sayısı da oldukça azdır.

Eblaca : Sami dillerdendir. Ebla Suriye’nin güneyinde bir kent devletidir. Burada büyük bir arşiv bulunmuştur. Bu dilin bir Proto-İbrani dili ve Batı-Semitik dillerinin öncüsü olduğu kabul edilmektedir. Abu Salabih tabletlerinden anlaşıldığına göre, Sumer’le çağdaş olan ve ticari ilişkilerinin yanısıra Sümerlerin edebi geleneklerini de önemli ölçüde benimseyen Eblalılar, kendi ekonomik kayıtlarını tutmak için de Sumer hece işaretlerini kullanmışlardır. Tabletlerin % 80'inin Sumerce, sadece % 20'sinin Ebla dilinde yazılmış olması, metinleri kolayca anlamamızı sağlamakta, ancak bu dil hakkında yeterince bilgi sahibi olabilmemizi önlemektedir. Metinlerde karma bir sistem izlenerek, çoğu isim, fiil ve sıfatlar Sumerce, edat, zamir, bağlaç ve özel isimler ise Ebla dilinde verilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bahtiyar Vahapzade’nin edebiyatta “Sabir yolu” adlandırdığı yol - esas yönleri büyük Mirze Celil Memmetkuluzade tarafından belirlenen “Molla Nasrettin” yolu idi

Her ne kadar romanlar bu tarihî kişiler üzerine bina edilmiyorsa da metinde adlarının geçmesi veya birkaç küçük pasajda kendilerinden söz edilmesi belli bir tarihî

MedMüz Anad-Dok-Bes Kalıp Doga Tanrısı Taş Y 7 2 Kültepe- Kaneş 18 yy AMD 41.. Anad-Dok-Bes Kalıp Kanatlı Tanrı Kultepe Tas 18 yy

İmzasının yalnız (Nuri) sini oku­ yabildiğim bu dosta iptida teşekkür ederim. Sonra şu noktayı anlatm ak düerim ki kötü huylarım arasında «hakaikten

2010 y ılında, Ulster Üniversitesi, Felluce'de yaşanan doğum kusurlarındaki artışın, lösemi vakalarının ve bebek ölümlerinin, 1945 y ılında Hiroşima ve

Çolakoğlu Kız Meslek Lisesi’ne kurulan trafonun Bank Asya Gebze Şubesi’nin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru sonrası, elektrik

Öğretmenlerin okul müdürlerinin kullandıkları güç merkezi oluşturma oyunları ve alt boyutlarına ilişkin algıları kıdem değişkenine göre incelendiğinde; kıdemi

Considering the potential for negative findings caused by fear, and the likelihood of requesting a caesarean section, it is important for health professionals who provide