• Sonuç bulunamadı

ÇOBAN, Deniz Adnan-MÜZİKOTERAPİNİN BİYOLOJİK, PSİKOLOJİK VE SOSYAL ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇOBAN, Deniz Adnan-MÜZİKOTERAPİNİN BİYOLOJİK, PSİKOLOJİK VE SOSYAL ETKİLERİ"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MÜZİKOTERAPİNİN BİYOLOJİK, PSİKOLOJİK VE SOSYAL ETKİLERİ

ÇOBAN, Deniz Adnan TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET

Müzik biyopsikososyal etkilere sahiptir. Müziğin beynin biyokimyasal ve elektriksel işleyişine olumlu etkilerinin olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.

Erken yaşta müzik eğitimi beynin yapısının daha da gelişkin olmasına yol açmaktadır. Müzik ve müzikal etkinlikler kendilik algısını geliştirmekte, özgüveni artırmakta, savunma mekanizmaları güçlendirmekte, duygu ve düşünce dünyasını zenginleştirmekte, yaratıcılığı teşvik etmektedir. Bu biyolojik ve psikolojik etkilerinin yanında iletişim, uyum, paylaşım, eğlenme, konuşma ve çalışma gibi sosyal becerileri de artırmaktadır. Bildiride bu üç alandaki etkileri yapılan araştırmalarla ortaya konacaktır.

Anahtar Kelimeler: Müzik, beyin, psikoloji, sosyal.

---

“Müzikle Tedavi, uygun olan bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan bir uzmanlık dalıdır.”

Aktif Müzikal Etkinlikler . Çalgı çalma

. Şarkı söyleme

. Müzik eşliğinde hareket . Çalgıyla ve Sözle Doğaçlama . Kompozisyon

Pasif Müzikal Etkinlikler

. Müzikle kolaylaştırılmış ‘biofeedback’

. Stresi ve kaygıyı azaltmak için müzik dinleme (reseptif müzikoterapi) . Makam ve ritim tanımlama

Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi, Nöropsikiyatri İstanbul Hastanesi.

(2)

. ‘Vibrasyonal’ terapi

Tıbba göre müzik, dokunma ve işitme duyusu tarafından algılanan bir enerji biçimidir. Sesin algılanması işitme ve dokunma yoluyla, idrak edilmesiyse beyin vasıtasıyla olur (güzel, hüzünlü, hareketli, sıkıntı verici…)

Kişinin duygusal ihtiyaçları, kişisel tercihi, kültürel yapısı ve benzeri değerleri göz önünde tutularak oluşturulan ve ‘kişiye özel müzik’ diye adlandırılan formun depresyon tedavisinde daha etkili olduğu tespit edilmiştir (Mc Craty R. ve ark. –1998– Amerika).

En Etkili Müzikal Aktivite Nasıl Belirlenir?

Subjektif Kriterler

• Hoşlanma ve tercih etme

• Kültürel yapı

• Eğitim durumu

• Duygusal ihtiyaç durumu

• Meslek

• İnanç

• Yetenek seviyesi Objektif Kriterler

• Beynin elektriksel aktivitesi (QEEG)

• Bedensel tepkiler-neurobiofeedback (kan basıncı, kalp sayısı, solunum hızı, kas tonusu, deri direnci, deri ısısı)

• Kan değerleri (hormonlar)

• Beynin fonksiyonal ölçümleri-fonksiyonal MR (kan akımı ve oksijenlenme durumu)

Ruhsal hastalıkların tedavisinde en kabul gören yaklaşım biyolojik, psikolojik ve sosyal faydaları gözeten yaklaşımdır (=Bütüncül Model).

Müzikle Tedavide Biyolojik Hedefler A) Beyindeki Düzensizlikler

– Yapısal etki; beyin hücrelerinin sayısal ve hacimsel gelişimi.

– İşlevsel etki; kan akımı, oksijenlenme, hızlanma ve yavaşlama, kimyasalların seviyesi.

(3)

B) Stresteki Bedensel Değişimler – Kalp; hız ve kan basıncında artış.

– Solunum; kalitesinde azalma ve sayısında artma.

– Kas ve hareket sistemi; gerginlik artışı ve güçsüzlük.

– Deri; ısıda azalma ve dirençte artma.

– Strese bağlı hormonal dengesizlik.

Biyolojik etki için üç parameter vardır:

– Makam (= mod ); majör (rast, mahur vs.)

minör (nihavend)

pentatonik – Usûl (ritim ): hızlı

yavaş

– Aktif müzik eğitimi ve icra (şan, çalma, dans)

Müzikle Tedavi beynin yapısal gelişimine katkı sağlayabilmektedir. Erken yaşlarda müzik eğitimi alanlarda hareket becerileri ile ilgili beyin bölgelerinde ve sinir damar sayısında artma tespit edilmiştir (‘The brain of musicians. A model for functional and structural adaptation’. Schlaug G, Ann N Y Acad Sci.

2001 Haziran’).

İki beyin yarım küresi arasındaki bilgi aktarımını sağlayan ve köprü görevi gören bölgeye Korpus Kallosum denir. 7 yaş öncesi piyano eğitimi alanlarda, 7 yaş sonrası eğitim alanlara ve eğitim almayanlara göre daha fazla gelişmiştir.

Beyincik volümünde artış saptanmıştır. (‘The brain of musicians. A model for functional and structural adaptation’. Schlaug G, Ann N Y Acad Sci. 2001 Haziran’)

Müzik eğitimi matematik, zaman ve mekân kavramlarıyla ilgili beyin alanlarında gelişme sağlamaktadır (Graziano AB ve arkadaşları, USA, 1999 Mart).

Müzikle tedavi beynin elektriksel aktivitesini düzenlemekte etkili olabilmektedir. Çalgı çalma sırasında beynin ön bölgelerinde etkinlik artışı olmaktadır (Kristeva R ve arkadaşları, 2003, Almanya). Bir sanatçının viyolonsel çalarken oluşan beyin ön bölgesindeki uyarılma, çaldığını hayal ettiği durumdan daha fazla olarak gözlenmiştir (Petsche H, 1996 Mart, Avusturya).

(4)

Beynin ön bölgesinin işlevleri

• Motivasyon

• Planlama

• Programlama

• Problem Çözme

• Anlama-Kavrama

• Sıralama

• Dürtü Kontrolü

• Zevk Alma

• Muhakeme

• İnisiyasyon (=ilk adım)

Müzik eğitimi beyin ön bölgesi ve işitme merkezindeki aktivasyonu artırarak işitme-hareket ve bilginin işlenmesi süreçlerinin daha kısa sürede oluşmasına katkıda bulunur.

• Dikkat, muhakeme, ölçme, değerlendirme, anlama, kavrama, tanımada artış meydana gelir (Bangert M. ve arkadaşları, 2003, Almanya).

• Bir araştırmaya gore hızlı ritimler ve majör makamlar (rast, mahur gibi) sol ön bölgede uyarılma (alfa azalması) yaparak mutluluk duygusunda artış ve depresyonda pozitif etki sağlarlar. Yavaş ritimler ve minör makamlar (nihavend, buselik) sağ ön bölgede uyarılma (alfa azalmas), hüzün duygusunda artış ve depresyonda şiddetlenme yapmaktadır (Tsang ve arkadaşları, 2001, Kanada).

Müzikle Tedavi beyin kan akımını artırabilmektedir

• Hiperaktif çocuklarda bir fMRI çalışmasında müzikle istirahatte beyin kabuğunun ön ve yan bölgelerindeki kan akımında artış olduğu ve sonuçta;

– Davranış problemlerinde azalma, dikkat, hafıza, anlamlandırma ve hedefe yönelme fonksiyonlarında artma gözlenmiştir (Janata P. ve arkadaşları – USA – 2002).

Müzikle Tedavi beyin biyokimyasına ve hormonlara olumlu etkide bulunabilir.

Hızlı tempolar mutluluk kimyasallarını artırabilir (Hirokawa E. ve arkadaşları –2003– Japonya).

Gevşetici müzik Kortizol gibi stres hormonlarını azaltmaktadır (Khalfa S ve arkadaşları 2003 – Fransa).

(5)

Bir çalışmada Mozart dinletilen hastalarda dopamin artışı sonrası sistolik kan basıncında azalma saptanmıştır (Sutoo D ve arkadaşları, 2004 Ağustos, Japonya).

Egzersiz esnasında kullanılan yavaş ritimler Nörepinefrin adlı mutluluk hormonunu azaltırken, hızlı tempolar artırmıştır (Yamamoto T, Arch Physiol Biochem. 2003 Haziran, Japonya).

20 Alzheimer hastasına 4 hafta, haftada 5 defa, 30-40 dakikalık müzikle tedavi seansları uygulanmış. Mutluluk kimyasalları ve melatonin hormonunda artış tespit edilmiştir. Gevşeme, rahatlama ve mutluluk seviyesi yükselmiştir (Kumar AM ve arkadaşları, Altern Ther Health Med. 1999 Kasım).

Hoşa gitmeyen müzik en önemli mutluluk kimyasalı olan ‘Serotonini’

azaltmıştır (Evers S ve arkadaşları, Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci. 2000).

Sağlıklı kişilerde yapılan kısa süreli bir müzikle tedavi çalışmasının streste yükselen ‘kortizol hormonu’ seviyesini düşürdüğü tespit edilmiştir. Koruyucu ruh sağlığı ve stresle mücadele konusunda önemli bir çalışmadır (McKinney CH ve arkadaşları, Health Psychol. 1997 Temmuz, Amerika).

Müzikle Tedavi strese bağlı bedensel tepkileri azaltabilir. Sıkıntıyı azaltır, streste yükselen kalp hızı ve kan basıncını normalleştirir (Smolen D. ve arkadaşları, Appl Nurs Res. 2002 Ağustos).

Lokal anestezi ile ameliyat edilen kişilerde tercih ettikleri müziğin dinletilmesi sonrasında daha az sıkıntı, daha iyi bir kalp hızı ve kan basıncı saptanmıştır. Müzik dinletilmeyenlerde aynı etki elde edilememiştir (Mok E. ve arkadaşları, AORN J. 2003 Şubat, Hong Kong Polytechnic University).

Müzik kas gevşemesine, düzgün ve etkili solunuma katkıda bulunur (Bernardi L. ve arkadaşları, 2006 Nisan, İtalya).

Stresteki deri ısısını ve deri direncini düzenler.

Formal müzik eğitimi müzikal olmayan becerilerde de pozitif etki yaratır (Glenn Schellenberg, Kanada, ‘Music and Nonmusical abilities).

Psikolojik Etki Alanları

• Kendilik algısı (=self awareness)

• Özgüven (=self esteem)

• Savunma mekanizmaları

• Bilişsel durum (kendini, çevreyi, hayatı algılama)

• Duygulanım (mutluluk, hüzünlülük, korku, kaygı)

• Düşünce içeriği ve şekli

(6)

• Düşünceyi ifade (konuşma şekli, anlatım tarzı)

• Davranış (kızgınlık, saldırganlık, çekingenlik, dışadönüklük…)

• İçgörü (durumunun farkında olma)

• Yaratıcılık ve verimlilik Sosyal Etki Alanları

• İletişim

• Uyum

• Paylaşım (işbirliği)

• Eğlenme

• Konuşma

• Çalışma

I. Müzikal aktiviteler kendine güven duygusunu artırır.

• İşe yaradığını ve değerli olduğunu hissetme (depresyonda çalgı çalma, şarkı söyleme)

• Başarma isteğinde artma

• Cesaret duygusunda artma (konuşma bozuklukları ve çekingenlikte şan ve dans etkinlikleri).

II. Kendini bilme kavramını geliştirir.

Bedenin farkına varılması.

Olumsuz yönlerin, uygunsuz davranışların, olumlu yönlerin ve benlik sınırlarının farkına varılmasını sağlayabilir.

III. Savunma mekanizmalarını güçlendirebilir.

– Süblimasyon (=Yüceleştirme) Mekanizması; olumsuz duyguların ve dürtülerin müzikal etkinlikler yoluyla etkisizleştirilmesidir. Doğaçlama (=improvisation), beste yapma, çalgı çalma (ritim gibi) ve şarkı söyleme duyguların yüceleştirilmesinde etkili aktivitelerdir.

– Duyguları güzelleştirir

– Yaşama sevincini artırır (depresyonda)

– Korkuları ve kaygıları azaltır (panik bozukluğu, kaygı bozukları) – Zevk alma duygusunu artırır (depresyon, şizofreni)

IV. Bilişsel fonksiyonları güçlendirir ve öğrenmeyi kolaylaştırır.

(7)

– Dikkati artırır (nota veya şarkı okuma, çalgı çalma, dinleme

‘discrimination’). Konsantrasyonu ve takip yeteneğini artırır (grup etkinliğinde görevlendirme, folklor ve dans eğitimi).

– Belleği güçlendirir (şarkı sözlerinin ve melodilerin ezberlenmesi).

– Eğitimi eğlenceli hâle getirir (uzuvların, sayıların, kavramların müzikal parçalar hâline getirilmesi).

V. Olumsuz düşüncelerden kurtarır.

• Dikkati müzikal etkinlikle meşgul edip saplantılı ve rahatsız edici düşüncelerden kurtulma.

• ‘Müzikal şartlanma’ modeli.

VI. Müzikal eğitim müzikal anlayışın olgunlaşmasına katkı sağlar.

Küçük yaşlarda temel müzik eğitiminden geçen kişiler erişkin çağda kaliteli bir popüler müzik seviyesine sahip olabilirler.

VII. Davranış kontrolü ve uyum yeteneğini artırır.

• Grup etkinlikleri olumsuz davranışların farkına varılmasını ve bireyin disipline edilmesini kolaylaştırır (hiperaktivite ve dürtü kontrol bozukluğu, davranış bozuklukları, zekâ geriliklerinde)

Şarkı söyleme, çalgı çalma, dans etme, alkışlama gibi grup etkinlikleri kombine edilebilir.

VIII. İletişim becerisini artırabilir.

• Grup bireyleriyle ve terapistle diyalog (göz teması ve dokunma)

• Beden dilinde gelişme (otistiklerde)

• Dil becerilerinde gelişme (nefesli enstrümanlar vs)

• Ses kalitesinde artma (sosyal fobide şan eğitimi)

• İşitme becerilerini geliştirme ve çevreyi algılamada artış (makamların ve seslerin tanınması ‘discrimination’)

• Düşünce ve konuşma hızında düzelme (parkinson hastalarında ve kekemelerde ritim terapisi)

IX. Paylaşım becerisini artırır.

• Doğaçlamaların ve bestelerin paylaşımı, birlikte şarkı söyleme ve beraber çalgı çalma gibi etkinlikler paylaşım yeteneğini geliştirir (zihinsel özürlülerde)

• Çevreye bir şeyler sunma, verme, alma becerilerini geliştirir

• Duygusal ifade gücünü artırır (=‘expressive’ ve ‘projective’ etkinlikler)

(8)

• Müzikal etkinlikler kişinin duygularını ifade etmesine imkân tanır.

• Müzikoterapist kullanılan tonların, perdelerin, seçilen parçaların ve çalgıların, yapılan doğaçlamaların aracılığıyla duyguları keşfetmeye çalışır.

• Eğlenme ve boş zamanı değerlendirme becerisini artırır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat Broca bölgesinin dil ile ilgili tek alan olduğu veya sadece konuşma işlevini karşıladığı gibi hipotezlerin doğru olmadığını, bu bölgenin dilin belirli

Kliniği'ne yatırılarak izlenen 720 olgu, erken dönemde görülen epileptik nöbetler açısından retrospektif olarak incelendi.. Geçici iskemik atak (GiA), reversibi

Kalp hızı, sindirim, solunum, tükrük salgılanması, terleme, işeme fonksiyonu, cinsel uyarılma gibi. durumlarda istem

Zira beyin göçü ile ilgili Türkiye’de yapılan ilk çalışmalarda (Başaran, 1972) daha çok ekonomik etkenler ön planda tutulurken, bu araştırmada

Klini¤imizde beyin damar hastal›¤› nedeniyle takip edilen 23-85 yafl aras› hastalarda saptanan erken dönem nöbet ve status epileptikus (SE) prevalans›,

Benim gibi materyalist biri için “zihin” diye bir şey yoktur.. Her şey sonuçta ateşlemeye geçen nöronlara ve nöronlar arasındaki sinaptik aralıklar boyunca

Lyrik tenor: Rengi daha aydmlık ve daha yumuşak olan (lirik tenor hemen bütün İtalyan operalarının baş erkek rollerini elinde tutar ve tizlerinin parlaklığı ile belirir.

Bu bakış açısıyla ortaya çıkan çalışmada ilgili alan yazın incelendiğinde gastronomi ve müzik ilişkisini beyin bağlamında açıklamanın mümkün olduğu ve bu