• Sonuç bulunamadı

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI NIN 2016 YILI KAMUOYU BİLGİLENDİRMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "MİLLÎ SAVUNMA BAKANI NIN 2016 YILI KAMUOYU BİLGİLENDİRMESİ"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI’NIN 2016 YILI KAMUOYU BİLGİLENDİRMESİ

1. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ AMACI

1325 sayılı Millî Savunma Bakanlığı Görev ve Teşkilatı Hakkındaki Kanuna göre Millî Savunma Bakanı’nın görevleri:

a. Millî Savunma görevlerinin siyasi, hukuki, sosyal, mali ve bütçe hizmetlerini,

b. Silahlı Kuvvetlerin, Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacak savunma politikası çerçevesinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından tespit olunacak ilke, öncelik ve ana programlarına göre:

(1) Barışta ve savaşta askeralma hizmetlerini,

(2) Silah, araç, gereç ve her çeşit lojistik ihtiyaç maddelerinin tedariki hizmetlerini, (3) Harp sanayi hizmetlerini,

(4) Sağlık ve veteriner hizmetlerini,

(5) İnşaat, emlak, iskân ve NATO altyapısı hizmetlerini, c. Mali ve mal hesap teftiş hizmetlerini, yürütmektir.

2. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ HEDEFLERİ

Türk Silahlı Kuvvetleri modernizasyon projelerini zamanında ve harekât ihtiyacını karşılayacak biçimde gerçekleştirmek,

Savunma sanayi tesis ve malzemelerinin, temin esas ve usullerini çağdaş metotlarla yürütmek ve yönetmek,

Genelkurmay Başkanlığının belirlediği ilke ve önceliklere uygun olarak, insan ve her türlü lojistik gereksinimlerini zamana, miktara ve niteliğe uygun olarak karşılamak,

Dünyadaki teknolojik gelişmeleri sürekli izleyerek, ülke koşullarına uyarlanmasını sağlamak, diğer ilgili devlet kurum ve kuruluşları ile koordineli çalışarak yerli savunma sanayinin payını artırmak için araştırma-geliştirme çalışmalarını teşvik etmek ve desteklemek,

Savunma ve kalkınma amaçlı temel haritaları üretmektir.

(2)

3. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ SAVUNMA STRATEJİSİ

Dünya ve bölgemiz çok hızlı bir değişimden geçmektedir. Mevcut küresel ve bölgesel düzenlerin sorgulandığı, siyasi ve iktisadi boyutta krizlerden etkilenen tarihsel bir döneme tanıklık etmekteyiz.

Krizler, ülkelerin sınırlarını aşmış, etki sahasını genişletmiştir. Sanayileşmeyle birlikte enerjiye olan ihtiyaç artmış, kaynakları elinde bulunduranlar enerjiyi stratejik bir silah olarak kullanmaya başlamışlardır. Küreselleşmenin de etkisiyle radikalizm ve terör, tüm dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Terör ve şiddet, salgın hastalık gibi yayılma eğilimi göstermektedir.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve fakirlik durumu söz konusu ülkelerle sınırlı kalmayıp, diğer bölge ve ülkelerin güvenliğini tehdit eden kitlesel göç hareketlerine yol açmaktadır.

Bu kapsamda; dünya üzerinde var olan 20’ye yakın çatışma bölgesinin yarısından fazlası, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yer almaktadır.

İsrail-Filistin arasında yarım asır geçmesine rağmen çözülemeyen sorun, Azerbaycan- Ermenistan çatışması, Balkan ülkelerinde yaşanan krizler, Rusya ile Ukrayna ve Gürcistan arasında tırmanan gerilim, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, Irak ve Suriye’de DEAŞ ve diğer radikal terör örgütleri, Yemen’de yaşanan iç çatışmalar, Arap Baharı sonrası bir türlü istikrar kazanamayan Kuzey Afrika ülkeleri, Orta Doğu’daki otorite boşlukları ve bundan beslenen radikal akımların yarattığı tehditler, ülke güvenliği yapılanmasında dikkate alınması gerekli unsurlar olmaktadır.

Özellikle Suriye krizi, bölge dışı aktörlerin de katılımı ile Doğu Akdeniz ve güney bölgemizde önemli gelişmelere yol açmıştır. Bu bağlamda, Rusya Federasyonu’nun 2014’ten itibaren bölgedeki donanma varlığını ve askerî gücünü artırması, bölgedeki bozulmuş olan dengeyi daha da karmaşık hale getirmiş, bu gelişmeler, enerji güvenliği de dâhil bölge güvenliğine ilişkin değerlendirmelerimizin çok yönlü ve daha hassas yapılmasını gerektirmiştir.

Tüm bunlar dikkate alındığında, ülkemiz; küresel rekabetin yoğun olarak yaşandığı Afro- Avrasya Bölgesinin merkezinde, kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerindeki jeostratejik etkileşimlerin tesirlerine açık kritik bir coğrafyada bulunmaktadır. Stratejik olduğu kadar istikrarsız da olan bu bölge, güvenlik ihtiyaçlarımızın sürekli gözden geçirilerek güncel tutulmasını gerekli kılmaktadır.

Bulunduğu coğrafyada güçlü bir Türkiye’nin, güçlü bir Silahlı Kuvvetlere sahip olması barış için esastır.

(3)

Bölgemizdeki istikrarsızlık ve belirsizlik ortamında, risk ve tehdit odakları üzerinde caydırıcı etki sağlayarak, ülke güvenliğinin sağlanması, aynı zamanda bölgemizdeki anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümü, gerginliğin azaltılması, bunların silahlı çatışmaya dönüşmesinin önlenmesi veya mütecavizin sınırlanmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin her zaman hazır olması, güvenlik stratejimizin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Bu kapsamda, konjonktürel gelişmeler, değişen güvenlik algılamaları ve bulunduğu jeopolitik konumu dikkate alındığında Türkiye; bekasının ve ulusal menfaatlerinin temini için, etkin güvenlik politikaları üretmek, kararlı ve duyarlı davranmak, muhtemel risk ve tehditleri zamanında ve doğru algılayarak gerekli önlemleri almak, maruz bulunduğu risk ve tehditler ile orantılı, caydırıcı ve etkili silahlı bir güce sahip olmak zorundadır.

Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin; muharebe gücü ve beka kabiliyeti yüksek, azami ölçüde millî sanayiye dayanan, ileri teknoloji silah sistemleri ile teçhiz edilmiş, bilgi ve eğitim üstünlüğüne sahip, modüler, esnek ve her türlü ortamda gece ve gündüz kesintisiz görev yapabilecek bir kuvvet yapısına sahip olması gerekir. Ayrıca, dünyada barışın tesisi ve idamesine yönelik ulusal ve uluslararası harekâtlarda kendisine verilen görevleri etkin bir şekilde yerine getirmesi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Gün geçtikçe karmaşıklaşan ve belirsizleşen güvenlik ortamında tek bir devlet ya da organizasyonun tüm güvenlik sorunlarının üstesinden gelmesi mümkün değildir. Bu yüzden ülkeler ve uluslararası organizasyonlar arası iş birliği önem arz etmektedir.

Bu kapsamda, ülkemizin, ulusal güvenliği açısından, NATO’nun askerî ve siyasi etkinliğinin muhafazasına büyük önem verilmektedir. Yeniden şekillenmekte olan güvenlik ortamında, özellikle NATO üyesi ülkelerin askerî yeteneklerini geliştirmeleri ve buna yönelik olarak savunma harcamalarını artırmaları yönünde iradeler mevcuttur.

Nitekim, 2014 yılı Eylül ayında Galler’de icra edilen NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nde bu görüş kabul görmüş ve üye ülkeler tarafından 10 yıl içerisinde, Gayrisafi Yurt İçi Hâsılalarının en az %2'sini savunma harcamalarına; savunma harcamalarının ise en az %20'sini ana silah sistemlerinin tedarikine ayırmaya yönelik bir bildiri kabul edilmiştir.

Bu minvalde, diğer üye ülkelerle birlikte ülkemiz de, savunma harcamalarını Gayrisafi Yurt İçi Hâsılamızın %2’sine çıkaracağını taahhüt etmiştir. NATO hesaplama yöntemlerine göre Türkiye’nin savunma harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hâsılasına oranı 2014 yılında %1,70 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türkiye bu oran ile NATO üyesi ülkeler içinde 7’nci sırada yer almaktadır.

(4)

Cumhuriyetimizin kurucusu ATATÜRK’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünden hareketle, küresel ve bölgesel tüm meselelerde barışa katkıda bulunmak öncelikli amacımızdır. Bu çerçevede Türkiye, birçok uluslararası iş birliği mekanizmasında yer almakta ve barışı destekleme görevlerine, uluslararası yükümlülükleri, millî menfaatleri, imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde azami oranda iştirak etmektedir.

Hedefimiz; oluşan yeni şartlar ile uyumlu şekilde, ülkemizin küresel ve bölgesel tüm meselelere katkıda bulunabilecek bir aktör olarak temayüz etmesini sağlamaktır.

Ülkemiz, gerek tek başına bir güç olarak ve gerekse üyesi olduğu uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla geniş bir yelpazede, barışçı, ilkeli ve etkin bir güvenlik politikası izlemektedir.

Bu doğrultuda, bir yandan, kolektif savunma ve kriz yönetim operasyonlarına katkıda bulunurken (barışı koruma, insani yardım ve polis görevleri vb.), diğer taraftan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, silahsızlanmanın teşvik edilmesi gibi girişimlerde ülkemiz de yer almaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Birleşmiş Milletler çatısı altında; Lübnan’da, Afganistan’da, Kosova’da ve Somali’de, NATO kapsamında; Afganistan’da, Kosova’da ve Akdeniz’de, Avrupa Birliği şemsiyesi altında; Bosna-Hersek’te yürütülen barışı destekleme görevlerine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Ayrıca, Aden Körfezi ve Somali açıklarında yoğunlaşan deniz haydutluğu faaliyetlerine karşı yürütülen deniz operasyonlarına da Birleşmiş Milletler ve NATO çatısı altında katkı verilmektedir.

Söz konusu katkıların yanı sıra, Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması maksadıyla, Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları süreci ve Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı kapsamında icra edilen faaliyetlere, ayrıca Karadeniz’de deniz güvenliğini temin amacıyla Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu ve Karadeniz Uyumu Harekâtı çerçevesinde ülkemize düşen görevler yerine getirilmeye devam edilmektedir.

Bölgesel ve küresel önceliklerin yanı sıra, askerî anlamda ikili ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar, 72 ülke ile Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşması, 65 ülke ile Savunma Sanayii İş Birliği Anlaşması, 56 ülke ile de Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması imzalamış durumdayız.

Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Afrika’da tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarımız bulunan birçok ülkeye 1992 yılından itibaren askerî yardım faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.

(5)

Bu kapsamda, 2015 yılında 13 ülke ile Askerî Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdî Yardım Uygulama Protokolü imzalamış durumdayız.

4. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ VARLIKLARI

Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içi ve yurt dışında, çeşitli kışla ve ordugâhlarda konuşlanmış olup, kendisine tahsis edilmiş olan her türlü arazi, bina, tesis, silah, araç, gereç ve personel ile verilen görevleri en iyi yapabilecek şekilde donatılmış ve bu husus Teşkilat Malzeme ve Kadrolarında (TMK) belirtilmiştir.

5. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ SAVUNMA SANAYİ FAALİYETLERİ

Ulusal güvenlik kaygısı devletleri, modern savunma sistemleri tedarik etmeye mecbur kılarken;

bu ihtiyaçlarını kendi sanayisinden karşılayamayan her ülke kullanım kısıtları ve dışa bağımlılık problemi ile yüzleşmek durumunda kalmaktadır. Bu itibarla, jeopolitik açıdan, dünyanın en kritik bölgelerinden birinde bulunan Türkiye'nin, karşı karşıya bulunduğu tehditler dikkate alındığında, yüksek teknoloji içeren savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında yurt içi kaynakların kullanılması önem arz etmektedir.

Bu bağlamda, savunma sanayimiz son dönemde stratejik bir dönüşüm yaşamıştır. Bundan 13 yıl önce %80 oranında dış teknolojiye bağımlı olan savunma sanayimiz, yürütülen yüksek teknolojiye haiz ulusal, çok uluslu ve ortak girişim savunma sanayi projeleri sayesinde, günümüzde, yüksek yetenekli ulusal ana yükleniciler, çok sayıda alt sistem üreticisi, KOBİ, yüksek teknoloji ve niş alanlarda çalışan Ar-Ge firmaları, araştırma enstitüleri ve üniversitelerden oluşan geniş bir endüstri alanı haline dönüşmüş olup, dış teknolojiye bağımlılık oranı %40’ların altında inmiştir. Bu anlayış savunma sanayini teknolojik, sınai ve ticari hedeflere hizmet eder bir sektör haline getirmiştir.

Savunma sanayimiz, 2015 yılında yıllık 5 Milyar Doları aşan üretim gücüne ve 1,6 Milyar Dolar ihracat kapasitesine ulaşmıştır. 2002 yılında ihracat rakamının sadece 60 Milyon Dolar olması bugün gelinen noktanın önemini gözler önüne sermektedir.

Diğer taraftan savunma sanayi sektörümüz, yıllık 1 Milyar Dolar seviyesinde Ar-Ge harcaması ile Türkiye’nin en fazla Ar-Ge ve teknoloji yatırımı yapan sektörü konumuna gelmiştir.

Savunma programlarımızda kaydettiğimiz başarılarla beraber, savunma ve güvenlik alanında emniyet güçlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik kabiliyetleri artırılmıştır.

(6)

6. MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞININ BÜTÇESİ

23 Aralık 2015 tarihinde yayımlanan ve 01 Ocak 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6654 sayılı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Geçici Bütçe Kanunu ile Millî Savunma Bakanlığına 01 Ocak- 31 Mart 2016 tarihleri arasındaki dönemde, 6 Milyar 988 Milyon 574 Bin 440 TL kadar ödenek kullanım yetkisi verilmiştir. Bu ödenek kullanım yetkisinin; %53,7’sini Personel Giderleri, %9,9’unu Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri, %34’ünü Mal ve Hizmet Alım Giderleri, %2’sini Cari Transferler ve yaklaşık %0,4’ünü ise Sermaye Giderleri oluşturmaktadır.

2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin kanunlaşarak yürürlüğe girmesiyle, 2016 Yılı Geçici Bütçe Uygulaması sona erecek ve 01 Nisan 2016 tarihine kadar yapılan harcamalar ile girişilen yüklenmeler ve elde edilen gelirler 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesine dâhil edilecektir.

Bu kapsamda, 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesinin kanunlaşma süreci devam etmekte olup, Millî Savunma Bakanlığı 2016 Yılı Bütçe Teklifi azami tasarruf anlayışı ve kaynakların etkin kullanımı ilkeleri çerçevesinde 26 Milyar 451 Milyon 504 Bin TL olarak planlanmıştır. Millî Savunma Bakanlığı 2016 Yılı Bütçe Teklifinin; %51,2’sini Personel Giderleri, %9,1’ini Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri, %37,4’ünü Mal ve Hizmet Alım Giderleri, %1,6’sını Cari Transferler ve yaklaşık %0,8’ini ise Sermaye Giderleri oluşturmaktadır.

Mal ve Hizmet Alım Giderleri kapsamında, 9 Milyar 895 Milyon 637 Bin TL Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin barınma, beslenme, giyim gibi yasalarla belirlenmiş yasal istihkakları ile akaryakıt, yakacak, taşıma, ulaşım gibi tüketim mal ve hizmet alımlarına ve Stratejik Hedef Planı 2016 yılı programı modernizasyon ihtiyaçlarına planlanmıştır.

7. SONUÇ

Türkiye, bulunduğu jeopolitik konumu dikkate alındığında, bekasını ve ulusal menfaatlerini temin için, etkin güvenlik politikaları üretmek, kararlı ve duyarlı davranmak, muhtemel risk ve tehditleri zamanında ve doğru algılayarak gerekli önlemleri zamanında almak, maruz bulunduğu risk ve tehditler ile orantılı, caydırıcı ve etkili silahlı bir gücü elde bulundurmak zorundadır.

Millî Savunma Bakanlığı; bütçe planlamasını, ekonomik gücümüzün de bilincinde olarak, mevcut ekonomik ve sosyal politikalar ile Orta Vadeli Program çerçevesinde, zorunlu ihtiyaçlar için yapmaktadır. Kendisine tahsis edilen kaynakları ise; kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın temel ilkelerinden olan mali saydamlık ve hesap verebilirlik esasları doğrultusunda kullanmaktadır.

(7)

Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde bulunduğumuz dönemin, güvenlik ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir yapı içerisinde, kısa-orta-uzun vadeli tehdit/risk değerlendirmeleri ışığında, imkân ve kabiliyetleri nitelik bakımından daha da geliştirilerek, daha fazla etkinliğe ve yüksek teknolojiye sahip, daha modern, ateş gücü üstün ve manevra kabiliyeti yüksek bir güce kavuşması için gerekli çalışmalar devam etmektedir.

Büyük Türk Milleti, kendi bağımsızlığının ve egemenliğinin yanı sıra, evrensel değerlerin korunması maksadıyla; özverili, kararlı, disiplinli, eğitimli, yetenekli ve iyi teçhiz edilmiş bir Silahlı Kuvvetlere sahip olmanın gururunu yaşamaktadır.

(İMZALI) İsmet YILMAZ

Millî Savunma Bakanı

Referanslar

Benzer Belgeler

Avrupa Parlamentosu Medya Ofisi ve Sosyal Medya .... Ana hedef, Avrupa Parlamentosu'nun aktiviteleri ile sivil toplumu bilgilendirmek üzere geliştirildi. 2014 Avrupa Parlamentosu

Öğretim elemanlarının gelişen teknoloji ve yenilenen eğitim programları açısından formasyon eksiklikleri ve eğitim-öğretim ile ilgili problemleri hakkında

2015 yılında kamu idare, kurum ve kuruluşlarıyla ilgili kadro ve pozisyon işlemleri, 2015-2017 Dönemi Orta Vadeli Programı ve Orta Vadeli Mali Planı, 2015 Yılı Merkezi

2015 Yılı Denetim Programı kapsamında kamu idarelerinin performans denetimine ilişkin olarak düzenlenen 287 adet rapor, ilgili kamu idaresi raporu ile birleştirilmiştir.

Geleceğe yönelik tahminlerin daha sonra gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde, durum kamuya açıklanacak ve söz konusu bilgiler revize edilecektir; ancak, bilgilerin

bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan çevre alt yapı yatırımlarının envanterinin hazırlanması ve bölgelerin ihtiyaçlarının ortaya çıkartılması hedeflenmektedir. Tespit

Uluslararası İlişkiler Ofisi, Erasmus+, Farabi, Mevlana Değişim Programları ve Protokol Anlaşmaları Değişim Faaliyetlerini yürütmektedir. Her bir değişim

Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) tarafından, bölgedeki küme girişimlerinin birbirini tanıması, karşılıklı tecrübelerin aktarılması, kümelenme sürecine