• Sonuç bulunamadı

506 sayılı kanun 87. maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "506 sayılı kanun 87. maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur."

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

506 sayılı kanun 87.

maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur. Bu düzenleme gereğince, Kurum’un hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de sorumludur.

https://www.ihaledanismani.com 87. maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur. Bu düzenleme gereğince, Kurum’un hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de sorumludur. Taraflar arasındaki “idari para cezasının Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan istirdadı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Altıncı İş Hakimliği)nce, davanın reddine dair verilen 11/10/1989 gün ve 1126-637 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi’nin 15/5/1990 gün ve 8112-4602 sayılı ilamiyle; (… Davacı işveren şirket almış olduğu P…… İnşaat ve Kazı Makinaları Fabrikası yapım işinin bazı bölümlerini aracı (taşeron) Osman, Adnan, Agah ve Yusuf’a vermiş, Kurumca araç (taşeron) işverenlere yapılan kayıt ibraz tebligatına rağmen kayıtların ibraz edilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen idari para cezaları asıl işveren davacı E….. İnşaat ve İşletme A.Ş.nden

(2)

istenmiştir. İdari para cezalarının ödenmesi halinde teminatın serbest bırakılacağı aksi halde icraen tahsili cihetine gidileceği 24/7/1987 tarihli ve 74665 sayılı yazı ile ihtar edilmesi üzerine, davacı şirket aracı (taşeron) işverenler adına tahakkuk ettirilen idari para cezalarını yatırmış, yatırılan bu paranın geri verilmesi hakkındaki 31/8/1989 tarihli yazılı istemin Kurum’ca kabul edilmemesi üzerine açılan bu davada, haksız olarak kendilerinden alınan 2.140.000.- TL. para cezasının Kurum’dan istirdadına karar verilmesi talep ve dava olunmuştur. Osman, Adnan, Agah ve Yusuf’un aracı (taşeron) olduğu, bu aracılara yapılan kayıt ibraz tebligatına rağmen kayıt ibraz etmemeleri nedeniyle kendilerine cem’an 2.140.000.- lira idari para cezası tayin edildiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle çözümlenmesi gereken hukuksal sorun aracı (taşeron) işverenlere kayıtları ihtara rağmen ibraz etmemeleri nedeniyle tayin edilen idari para cezalarından asıl işverenin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İdari para cezalarının kimlerden ve ne şekilde tahsil edileceği 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 ve 140. maddelerinde gösterilmiştir. Anılan maddede yazılı işverenin idari para cezası tayin edilen işveren, yani olayımızdaki aracı (taşeron) işveren olduğu açıktır. Aracı (taşeron) işverenin cezai yönden idari para cezasından sorumluluğu kişisel olup bu cezadan asıl işverenin sorumlu tutulamayacağı ortadadır. Bu konuda açık bir yasa hükmü bulunmadıkça aracı (taşeron) işverenin suç teşkil eden fiili sonucu tayin edilen idari para cezasından onunla birlikte bir başkasının, örneğin, asıl işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Böyle bir durumun ceza hukuku ilkeleri ile bağdaşmazlığı açık-seçiktir. Aynı Kanunun 87.

maddesine dayanılarak idari para cezasının asıl işverenden istenip istenemeyeceği “ödev” sözcüğünün yorumu ile ilgilidir.

87. maddeyi sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, (Hangi ödevlerden dolayı? Bu konunun alınan sigortalı yönünden işverene yüklediği ödevlerden dolayı) aracı olan üçüncü kişi ile

(3)

birlikte asıl işveren de sorumludur, şeklinde anlamak gerekir.

Sigorta haklarının aracı ve vasıtasıyla işe girilmesi halinde kaybolması ihtimalini önlemek maksadı ile anılan maddenin getirdiği hükümet gerekçesinde belirgin biçimde vurgulanmış olması da bu sonucu doğrulamaktadır. 506 sayılı Yasanın 140.

maddesinde yazılı suçlar hakkında mahkemelerce hükmolunan para cezaları savcılık kanalı ile tahsil edilip Kurum’a verilmekte ve bu para cezaları kamu para cezası sayılmakta iken ve 87.

madde kapsamına girmediği tartışmasızken 81. ve 140.

maddelerin 3395 sayılı Kanunla değiştirilip cezaların idari para cezasına dönüştürülmesi ve tahsil şeklinin değiştirilmesi üzerine para cezalarının da 87. madde kapsamına girdiği ve yorum şeklinin Yasa koyucunun bidayetteki amacına uygun olduğu söylenemez. Asıl işverenin yerine getirmesi olanaksız bulunan ve aracıya ait olan bir ödevden dolayı asıl işveren sorumlu tutulamaz. Yasa koyucunun, bir kimseye kendi gücü dışında kalan ve istese de yapması olanaksız bulunan hususlardan ötürü s o r u m l u t u t u l m a s ı d a d ü ş ü n ü l e m e z . Y a s a y a a y k ı r ı https://www.ihaledanismani.com hükmünün ise hukuki sonuç doğuracağı söylenemez. Mahkemece, “bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden istemin kabulü yerine reddi yolunda hüküm kurulmuş olması usule ve yasaya aykırıdır” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden avacı Vekili Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı, işveren E….. İnşaat ve İşletme A.Ş. Genel Müdürlüğünün P….

İnşaat ve Kazı Makinaları Fabrikası yapımı işini üstlendiği, işin bazı bölüm ve eklentilerinde Osman, Adnan, Ağah, Yusuf isimli üçüncü kişilere (taşeronlara) iş verdiği, bu kişilerin, asıl işverenden aldıkları bu işleri yapabilmek için işçi çalıştırdıkları Sosyal Sigortalar Kurumu’nun bu tali işverenlere kayıt ve belge ibrazı için tebligat yaptığı bunların kayıt ve belge ibraz etmedikleri ve bu nedenle 506 sayılı Kanunun 79/3. maddesi uyarınca Kurum tarafından idari

(4)

p a r a c e z a s ı n a ç a r p t ı r ı l d ı k l a r ı i d a r i p a r a c e z a s ı yükümlülüklerinin kesinleştiği, Kurumun bu para cezalarını, anılan Kanunun 87. maddesine dayanarak asıl işverenden istediği, ihale makamından iş alan asıl işveren durumundaki E……. İnşaat ve İşletme A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün bu cezaları Sosyal Sigortalar Kurumu’na ödediği, sonradan söz konusu paraların yanlış ve haksız alındığını ileri sürerek faiziyle birlikte Kurum’dan geri alınması için işbu davayı açtığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan, Kurumun 24/7/1989 tarihli yazısı ile, para cezalarını ödemedikçe teminatları serbest bırakmayacağını bildirmesi üzerine, 28/8/1989 tarih 1039-1042 nolu makbuzlarla hiç bir kaydı ihtirazı dahi dermeyan edilmeden ve taşeronların yatırdığı şeklinde düzenlenen makbuzlarla paraların ödendiği 31/8/1989 tarihinde davacı işverenin Kurum’a dilekçe ile başvurup, paraları geri istediği görülmektedir. Kurum’un 24/7/1989 tarihli yazısını, manevi cebir olarak yorumlamak olanaksızdır. Çünkü, 506 sayılı https://www.ihaledanismani.com m. 83 hükmünce, Kurum teminat ve hakedişleri idari para cezasına karşılık tutamaz. Sadece prim borcu için karşılık tutabilir. Bu nedenle Kurum yazısı geçersizdir. Kurum bu yola gittiğinde, ihale makamından iş alan asıl işverenin, teminat ve hakedişlerin serbest bırakılmasını 83. maddeye dayanarak sağlamasına yasal olanak bulunduğundan, ödemelerin cebri olduğu düşünülemez. Söz konusu paraların hiç bir kaydı ihtirazı dahi dermeyan edilmeden ve rızaen ödendiği ortadadır. Çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, söz konusu paraları, asıl işverenin, Kurum’dan geri istemek hakkına sahip olup olmadığı, Kurum’un tali işverenlerin kayıt ve belge ibraz etme yükümlülüklerine aykırı davranmalarından dolayı kendilerine uygulanan idari para cezalarının ödenmesinden, 506 sayılı Kanunun m. 87 çevresinde ihale makamından iş alan asıl işverenlerin de müteselsilen sorumlu olup olmadıkları ve müteselsil sorumluluk çevresinde ö d e m e v a k i o l m u ş s a , g e r i a l m a h a k k ı n ı n k i m e k a r ş ı kullanılabileceği konularını açıklığa kavuşturmaktan ibarettir. 3395 sayılı Yasa ile 506 sayılı Kanunun m. 79 değiştirilmiştir. 79/1. maddeye göre işveren bir ay içerisinde

(5)

çalıştırdığı sigortalının, sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün ve sayıları ile sigorta primlerini gösteren ve örneği yönetmelikte belirtilen prim belgelerini, ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar Kurum’a vermekle ve bu belgelerin muhteviyatını doğrulayacak muteber iş yeri kayıtlarının Kurum’ca istenilmesi halinde ibraz etmekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde bu hususu yazılı olarak önceden Kurum’a bildirmekle yükümlüdür. Buradaki işveren deyiminin bu olayda olduğu gibi, ihale makamından iş yükümlenen asıl işverenlerden işin bir bölümü ve eklentisinde iş kabul eden taşeronlar-tali işverenleri de kapsadığı, bunların kendi adlarına çalıştırdıkları sigortalılar için 79/1. maddedeki yükümlülükleri yerine getirmek zorunda oldukları kuşkusuzdur. 506 sayılı Kanunun ortak hükümleri bölümünde yer alan ve 79/1. maddedeki yükümlülüklere de şamil olan, 87. maddesi, “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığıyla işe girmiş, ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı aracı olan ücüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya işin bölüm ve eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir”

kurallarını içermektedir. Yukarıda açıklandığı gibi bu aracılar nitelikçe, tali işveren taşerondurlar. Zira kendi adlarına, işin bir bölümü ve eklentisinde işin ikmali için, 506 sayılıhttps://www.ihaledanismani.com m.4/1’deki tanıma uygun biçimde sigortalı çalışmaktadırlar. Bu nedenle de 79/1’deki yükümlülüklere muhataptırlar. 79/1. maddedeki yükümlülüğe aykırı davranmanın yaptırımı ise, 79/3 ve 79/5’de gösterilmiştir. 79/5. maddeye göre Kurum re’sen belge düzenleme ve prim tespiti yapabildiği gibi bunlara etkileyici bir yaptırım olarak 79/3. fıkradaki “Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen işverenler hakkında 140. madde hükümleri uygulanır”

kuralı gereğince idari para cezası uygulayabilir. Böylece 3395 sayılı Kanundan önceki ölçümleme sistemi kaldırılıp, resen düzenleme ve tespit ve idari para cezası sistemleri getirilerek yaptırım belirlenmiş ve sistem güçlendirilmiştir.

Aynı şekilde, mahkemelerce ilamla uygulanan ve Ceza

(6)

Mahkemeleri Usulü Kanununa göre Cumhuriyet Savcılıklarınca tahsil edilen ve ceza hukuku alanına giren ağır para cezaları yerine, Kurum’ca verilen, idari para cezası vasfında ve 81.

maddede yaptırımlar getirilmiştir. Geri alınması istenilen idari para cezalarının yasal biçimde oluşturduğu ve kesinleştiği tartışmasızdır. Bu paraların yasal alacaklı Kurum veznesine yatırıldığı ve Kurum’un idari para cezası alacağını böylece tahsil ettiği de ortadadır. Bu idari para cezalarının, asıl borçluların ihale makamından iş alan asıl işveren davacıdan, işin kimi bölüm ve eklentilerinde iş yükümlenen tali işverenler olduğu ve 79/1. maddedeki yükümlülüklerine aykırı davranmaları nedeniyle sadece tali işverenler hakkında uygulandığı da meydandadır. O halde, bu idari para cezalarının

“Bu Kanunun işverene yüklediği ödevler”e uyulmamasının sonucu v e y a p t ı r ı m ı o l d u ğ u b e l i r g i n d i r . 5 0 6 s a y ı l ı https://www.ihaledanismani.com 87. maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur. Zira, tali işverenler hayat deneyimleriyle ortadadır ki ekonomik bakımdan asıl işverenlere göre güçsüz kişilerdir. Bunların kişisel olarak sorumlu tutulmaları, gerek sigortalıların, gerek sigortalılara verilecek sosyal güvenlik haklarını uygulayan Sosyal Sigortalar Kurumu’nun hak ve alacaklarını güvenceye almakta yetersiz olabilir. Bu nedenle, yasa koyucu ortak yükümlerde madde 86 ile tali işverenlerin ödevlerine uymamalarının yaptırımlarından güçlü asıl işverenleri de müteselsil sorumlu tutan, sosyal güvenlik hukukunun isteklerine uygun düşen, bir düzenleme yapmıştır. Bu düzenleme gereğince, Kurumun parasal hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de sorumludur. İşte, asıl işveren bu müteselsil sorumluluk gereğince tali işverenin idari para cezasından sorumludur. Bunu kuruma ödemiş ise Kurumdan geri isteyemez.

Ödemekle yükümlü olduğu bir borcu ödemiştir. Fakat asıl yükümlü tali işverenlere rücu edebilir. Ne var ki, tali i ş v e r e n l e r h a k k ı n d a y ö n t e m i n c e a ç ı l m ı ş b i r d a v a bulunmadığından yasal alacaklı Kurum aleyhine açılan davanın reddi gerekir. Bu itibarla mahkemece mevcut delillerin

(7)

değerlendirilmesi suretiyle davanın reddedilmesi doğrudur. O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (2700) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12/6/1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY YAZISI Davacı işveren şirket almış olduğu P….. İnşaat ve Kazı Makinaları Fabrikası Yapım işinin bazım bölümlerini aracı (taşaron) Osman, Adnan, Agah, ve Yusuf’a vermiş, Kurum’ca aracı (taşeron) işvrenlere yapılan kayıt ibraz tebligatına rağmen kayıtların ibraz edilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen idari para cezaları asıl işveren davacı E…… İnşaat ve İşletme A.Ş.’nden istenmiştir. İdari para cezalarının ödenmesi halinde teminatın serbest bırakılacağı, aksi halde icraen tahsili cihetine gidileceği 24.7.1987 tarihli ve 74665 sayılı yazı ile ihtar edilmesi üzerine, davacı şirket aracı (taşeron) işverenler adına tahakkuk ettirilen idari para cezalarını yatırmış, yatırılan bu paranın geri verilmesi hakkındaki 31.8.1989 tarihli yazılı istemin kurumca kabul edilmemesi üzerine açılan bu davada, haksız olarak kendilerinden alınan 2.140.000 TL. para cezasının Kurum’dan istirdadına karar verilmesi talep ve dava olunmuştur. Osman, Adnan, Agah ve Yusuf’un aracı (taşeron) işveren olduğu, bu aracılara yapılan kayıt ibraz tebligatına rağmen kayıt ibraz etmemeleri nedeniyle kendilerine cem’an 2.140.000.- TL. idari para cezası tayin edildiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle çözümlenmesi gereken hukuksal sorun aracı (taşeron) işverenlere, kayıtları ihtara rağmen ibraz etmemeleri nedeniyle tayin edilen idari para cezalarından asıl işverenin sorumlu olup olmadığı bu para cezasının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 87. maddesine dayanılarak işverenden istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Anılan Kanunun 87. maddesine dayanılarak idari para cezasının asıl işverenden istenip istenemeyceği maddedeki

“ödev” sözcüğünün yorumu ile ilgilidir. 87. maddeyi

“sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığıyla işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile bu Kanunun işverene

(8)

yüklediği ödevlerden dolayı, (hangi ödevlerden dolayı? Alınan sigortalı yönünden bu Kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı) aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur” şeklinde anlamak gerekir. Sigorta haklarının, aracı vasıtasıyla işe girilmesi halinde kaybolması ihtimalini önlemek maksadı ile anılan maddenin getirildiği hükümet gerekçesinde belirgin biçimde vurgulanmış olması da bu sonucu doğrulamaktadır. 3395 sayılı https://www.ihaledanismani.comile değiştirilmeden önce 506 sayılı Kanunun 140. maddesinde yazılı suçlar hakkında mahkemelerce hükmolunan para cezalarının savcılık kanalı ile tahsil edilir, Kurum’a verildiği ve bu para cezalarının Kamu para cezası sayıldığı, 87. madde kapsamına alınmak istenmesi giderek aracı işverene (taşeron) tayin edilen para cezalarından asıl işverenin de müteselsilen sorumlu tutulmasının amaçlanması halinde, 87. maddenin bu doğrultuda yeniden düzenlenmesi gerektiği ortadadır. 87. madde para cezalarını da kapsayacak biçimde yeniden düzenlenmedikçe, yasa koyucunun bidayette hükümet gerekçesinde yazılı olan amacının, 3395 sayılı Kanunla 140. maddede yapılan değişiklik üzerine değiştiği, para cezalarını da kapsar hale geldiği söylenemez. Başka bir anlatımla, 3395 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce 87. madde, 140. maddede yazılı para cezalarını kapsamadığına göre, 3395 sayılı Kanunla 87. maddede değişiklik yapılıp para cezaları da kapsama alınacak biçimde kapsamı genişletilmedikçe, 140. maddede yazılı amme para cezalarının idari para cezası olarak değiştirilmiş olması nedenine dayanılarak 87. maddenin idari para cezalarını da kapsadığı iddia olunamaz. Aksinin kabulü yasama belgelerinde vurgulanan yasa koyucunun amacına, yorum kurallarına açıkça aykırı olacağı gibi, yasal hukuksal ve mantıksal bir dayanakta gösterilemez. Asıl işverenin yerine getirmesi olanaksız bulunan ve aracıya ait olan bir ödevden dolayı asıl işveren sorumlu tutulamaz. Yasa koyucunun bir kimseyi kendi gücü dışında kalan ve istese de yapması olanaksız bulunan hususlardan ötürü sorumlu tutması da düşünülemez. Yasaya aykırı https://www.ihaledanismani.com hükmünün ise hukuki sonuç doğuracağı söylenemez. İdari para cezalarının kimlerden

(9)

ve ne şekilde tahsil edileceği 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 81 ve 140. maddelerinde gösterilmiştir. Anılan maddeler de yazılı işverenin idari para cezası tayin edilen işveren, yani olayımızdaki aracı (taşeron) işveren olduğu açıktır. Aracı (taşeron) işverenin cezai yönden idari para cezasından sorumluluğu kişisel olup, bu cezadan asıl işverenin sorumlu tutulamayacağı ortadadır. Bu konuda açık bir yasa hükmü bulunmadıkça aracı (taşeron) işyerinin suç teşkil eden fiili sonucu tayin edilen idari para cezasından onunla birlikte bir başkasının, örneğin asıl işveren sorumlu tutulması mümkün değildir. Böyle bir durumun ceza hukuku ilkeleri ile de bağdaşmazlığı açık-seçiktir. Doktrinde suçun çeşitli tanımları yapılmıştır. Yeni akıma göre suç, “bir i n s a n ı n k u s u r l u v e h u k u k a a y k ı r ı f i i l i ” ş e k l i n d e tanımlanmakta, “fiil” “Hukuka aykırılık” ve “kusurluluk” olmak üzere 3 unsur aranmaktadır. Geleneksel doktrinde ise 2 unsur yeterli bulunmaktadır. Bunlar objektif (maddi) unsur, subjektif (manevi) unsurdur. Hukuka aykırılık suçun dışındadır. Böyle olunca da “fiil” ve “kusurluluk” olarak suçta sadece 2 unsur kabulü daha doğrudur (Erem T.C.

Hukuku/1985, S:22). Suçta geleneksel doktrinde kabul edildiği gibi 2, yeni akımda kabul edildiği gibi 3 unsur aransa da 506 sayılı Kanunun 3395 sayılı Kanunla değiştirilen 140.

maddesinde yazılı fiillerin suç teşkil ettikleri “fiil”,

“hukuka aykırılık” ve “kusurluluk” unsurlarının bulunduğu tartışılamayacak kadar açıktır. Kaldı ki 3395 sayılı Kanunun 17. maddesiyle 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 1. maddesinde

“… mahkemelerin görev alanı dışına çıkarılan suçlarla ilgili olanlar hakkında görevsizlik kararı verilerek dosyalarındaki tutanak ve belgeler para cezası vermeye yetkili Sosyal Sigortalar Kurumu ilgili ünitelerine gönderilir. Kurum, gönderilen tutanakların ilgilileri hakkında tutanaklarında yazılı suçun https://www.ihaledanismani.comdeğişikliğinde önceki para cezasının asgari haddini uygulamak suretiyle para cezası tutanağı düzenler” hükmü ile yasa koyucunun, bu fiillerin suç olduğunu açık şekilde vurgulaması ve ceza hukukunun temel ilkelerini uygulaması da madde de yazılı

(10)

fiillerin suç teşkil eden fiiller olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır. Maddede yazılı 3.000.- liradan 75.000.- liraya kadar ağır para cezası 3395 sayılı Kanunla 10.000. liradan 500.000.- liraya kadar para cezası olarak değiştirilmiş, cezanın asgari ve azami haddi arttırılmıştır. Ağır para cezası olarak değiştirilmesi, hükmedilecek idari para cezasını ceza olmaktan çıkarmış değildir. Suçların çoğalması ve hakimlerin hepsine yetişememesi gibi pratik zorunluluklar bir kısım hafif suçların cezalarını, ilgilinin kabulü şartına bağlı olarak, idarenin (Maliye, Gümrük İdaresi, Belediye gibi) tayin etmesini gerektirmiş ve “İdarenin ceza kararnamesi” adlı Kurumu doğurmuştur. Bu suç ve cezalara çok defa “idari suç” ve

“idari para cezası” adı verilmiş, hatta bunların klasik anlamda ceza değil, “idari müeyyide”, klasik anlamda suç değil

“idari müeyyideyi gerektiren fiil” oldukları söylenmişse de idari suç denilen de suçtur. İdari ceza denilen de cezadır.

Mesele, hepsine hakim yetiştirememekten doğmuştur. Şu veya bu makamın karar vermesi onların niteliğine tesir etmez. Hepsi de suçtur ama kimisini hakim şu usulle, kimisini idare bu usulle cezalandırır (Kunter, Muhakeme Hukuk Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 1985, S.750-751). 140. madde de aracı (taşeron) işverenin fiilinden dolayı asıl işveren sorumlu tutulmadığına, asıl işveren açısından ceza tayin edilmediğine göre, aracı (taşeron) işverenin kesinleşen para cezasından asıl işverenin sorumlu tutulması, ceza hukukunun cezaların şahsiliği, kusursuz suç ve ceza olmayacağı temil ilkelerine de aykırıdır. Bu gerekçelerle yerel mahkeme kararının bozulması oyundayız. ÜYE ÜYE Cahit KADILAR Adnan HAMZAOĞULLARI KARŞI OY YAZISI S.S.K. K. 87. maddesi bu kanunda gösterilen para cezasına uygulanmaz. Ancak davacı vekaletsiz tasarruf hükümleri çerçevesinde taşeronun para cezasını davalı SSK.ya ödemiştir. Bu ödemeyi istirdat edemez. Ancak asıl borçlu taşaron rücu edebilir. Davanın reddi sonucu itibariyle doğrudur. ÜYE TAHİR ALP]]>

Referanslar

Benzer Belgeler

Başlangıçta İşçi Sosyal Sigortaları Genel Müdürlüğüne ait bir dispanserden başka çeşitli çarşı, banka şubesi, büro gibi ku- rulları içine alması ön görülmüş ve

6-İ’nin paketleme işini G’ye vermesini ve G’nin aynı fabrikada çalışmakta olan bazı işçileri işe almasını değerlendiriniz. 7-iplik fabrikasının boyam ünitesindeki

Aşağıdaki işlemleri sırası ile yaparsak kovalardaki su miktarları nasıl olur?.

In the single tuner IDTV application, a single hybrid tuner is used and the IF (intermediate frequency) output signals of the tuner are divided by two, as analog side (LCD-TV

(Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’ndan farklı olarak ismi Türk Borçlar Kanunu olarak değiştirilmiştir. Bundan sonra metinde.. Nitekim, bunların dışında,

İşveren işçin yazılı onayını alarak bir yılda en fazla iki yüz yetmiş (270) saat fazla çalışma yaptırabilir. İşçinin yazılı onayı alsa bile işveren yönetim

Daha açık bir ifade ile hisse se- netleri sektörel olarak gruplandırılmış ve bunlara ait günlük, haftalık ve aylık düzeltilmiş kapanış fi- yatları kullanılarak bu

Cui ve arkadafllar›n›n bulgular›na gö- re IGF2 etkisizleflmesiyle, insanlar›n kal›t›msal olarak kolon kanserine ya- kalanma riskleri ve kanser öncülleri olan