• Sonuç bulunamadı

Gündüz Seyranlık, Gece Gerdanlık MARDİN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Gündüz Seyranlık, Gece Gerdanlık MARDİN"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gündüz Seyranlık, Gece Gerdanlık…

MARDİN…

Bugüne kadar çok sayıda kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmış ve halen çok kültürlü yaşam tarzı ile de dünya’ya örnek gösterilebilecek bir hoşgörü ve güven ortamına sahip Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Hem Paskalya’yı hem Ramazan Bayramı’nı birlikte kutlayan Süryaniler, Türkler, Araplar, Kürtler ve diğer birçok topluluk, hoşgörüye vurgu yapan, bu temeller üzerinde yükselen bir yaşayış tarzı benimsemişlerdir. Mardin, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne adaydır. Mardin merkez, Midyat merkez, Savur ilçe merkez ve Dara Ören yeri özgün yapılarıyla kentsel sit alanı olarak tescil edilmiştir. Mardin il merkezi ve ilçelerinde Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğünce tescil edilmiş 665 adet tarihi bina mevcuttur. İpek Yolu güzergâhında olması nedeniyle Mardin ili ve çevresinde 5 han ve kervansaray da mevcuttur. Zengin kültür envanterini zengin geçmişine borçlu olan mardin ülkemizin ve dünyanın yükselen turizm değerlerindendir.

Tarihçe

Fırat ve Dicle nehirleri arasında Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok medeniyet yerleşmiştir.

Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin, Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biridir.

M.Ö.4500'den başlayarak klasik anlamda yerleşim gören Mardin, Subari, Sümer, Akad, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu, Osmanlı Dönemi'ne ilişkin bir çok yapıyı bünyesinde harmanlayabilmiş önemli bir açık hava müzesidir.

Mardin'in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da kuruluşu Eski Yakın Doğu tarihine göre Subariler zamanına kadar dayanmaktadır. Alman Arkeologu Baron Marvan Oppenheim'in 1911-1929 yılları arasında yaptığı kazılardan elde edilen sonuçlara göre: Subariler'in Mezopotamya'da (MÖ.4500-3500) yaşadıklarını, bu tespite sebep olarak da Sümer ve Babil katları arasında buldukları kiremitleri göstermiştir. Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ.2850 yılında Akdeniz'e kadar uzandığı seferinde Mardin'i hükmü altına almıştır. Şehircilik, sulama ve tarım alanında ileri bir seviyeye ulaşan Sümerler, geniş fetihler sonucu güçlerini kaybedince 30 yıl sonra Mardin'i Akadlar'a bırakmışlardır(MÖ.282O). Akadlar, MÖ.2500 yıllarında Sümerler'le anlaşarak Akad-Sümer Devletini kurmuşlardır. Mardin, MÖ.2230Tu yıllarda Elam şehri oldu. Amuri ailesinin altıncı ferdi olan Hammurabi, Sümer topraklarını Babil'in idaresi altına alınca bu kez de Babil Devleti'ni kurmuş, ardından Yukarı Mezopotamya'ya saldırınca Mardin'i de istila ederek topraklarına katmıştır.(MÖ.2200-1925) MÖ.1925 yıllarında Mardin'i işgal eden Hititler, bir yıl sonra şehri terk etmişlerdir. İran dolaylarından gelen Ari Irkından Midiller, Mardin ve çevresini ele geçirmiştir. 500 yıl hüküm süren Midiller bilinmeyen bir sebepten Mısırhlar'a vergiye bağlanmışlar ve bir Midil Prensesini de Mısır Firavunu ile evlendirmişlerdir. MÖ. 1367 yılında Midiller arasında iç savaş çıkınca bu fırsatı bilen Asur Kralı Asurobalit, Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. MÖ. 1190'da Anadolu'dan gelen bazı Ari ırk kavimleri Mardin'i almışlardır. 60 yıl sonra I. Tıplatpalasır; Sincar, Nusaybin ve Mardin'den geçerek 20 bin

(2)

Maşiki kuvvetinin koruduğu Kemecin'e saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini tekrar ele geçirmiştir.MÖ.1060'da LAsurnasırbal zamanında Hititler birleşerek Gılgamış yakınlarında Asurlular'ı yenmişlerdir. Asurlular'm tekrardan kuvvetlenmeleri üzerine, Mardin Asur hakimiyetine girmiştir. MÖ.800 yılma kadar Asurlular'm elinde kalan Mardin, daha sonra Urartu Krallığı egemenliğine geçmiştir. Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır. MÖ.612 yılma kadar Sityaniler, M.Ö.618 yılında ise İran'dan gelen Midiler buraları ele geçirmiştir. MÖ.335 yıllarında Büyük İskender Mısır'ı aldıktan sonra Mezopotamya'ya gelerek İran'a gitmek için Mardin'den geçer. Buraları da istila eden İskender'in MÖ.323 yılının 28 Mayıs'mda Babil'de ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Slevkos'un payına düşer(MÖ.311) MÖ.131'de Mardin ve çevresi Urfa Krallığı(Abgarlar) topraklarına katıldı. MS.249'da Roma hükümdarı Filibos saltanatının 5.yılında bir isyan başlatıp IX.Abgar'ı memleketten kovmuştur. Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir. Bu arada Mardin'de Urfa'ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir. MS.250 yılında Dakiyos, Pers ülkesini zaptedmiştir. Bu sırada tahribat gören Nusaybin'i de onarmıştır. Mardin'de Bizanslar 640 yılında Hz.Omer'in kumandanlarından İlyas Bin Ganem'in işgaline kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Mardin ve çevresi, 692'de Emeviler'in, 824'te Halife Memnun zamanında Abbasiler'in hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde İslamiyet hızla yayılmıştır. 885-978 yılları arasında buralarda hüküm süren Hamdaniler'in kaleyi kesin olarak zaptedişleri 895 yılma rastlar.

Doğal olan kalenin bazı yerlerine surlar yaptırarak bazı yerlerini de onararak günümüze kadar dimdik kalmasını sağladılar. 990 yılında ancak Musul'da tutunabilen Hamdaniler'in topraklarını birer birer ele geçiren Mervaniler, Mardin'i de zapt ederler.Mardin ve çevresinde çarşılar, camiler yaparak onarımlarla İpek yolu üzerinde bulunan bu önemli şehri ticari açıdan canlandırırlar. Mervaniler Devleti, Nusaybin'de 1089'da Selçuklular'a yenilerek onların hakimiyeti altına girer. Artuklular'dan İl Gazi Bey Mardin'i 1105'te ele geçirerek devletin başkenti yapar. Bu devletin 304 yıllık egemenliği sürecinde çok sayıda tarihi camii, medrese, hamam ve kervansaray yapılmış, birçok cami, medrese ve manastır onarılmıştır.Timur, Artuklular döneminde 1393'te Mardin Kalesini kuşatıp işgal etmeye çalışsa da başarılı olamaz.16.yüzyılın başında Akkoyunlular'ı egemenliğine alan Şah İsmail güçlü bir Şii devleti kurmayı başarır. Bu dönemde Anadolu'ya girip Şiiliği kabul etmeyenleri zalimce öldürmekten geri kalmaz. Bu durumu gören Mardin hakimi, şehri zulme ve yağmalamaya karşı, halkı korumak için kalenin anahtarını kan dökmeden Şah İsmail'e teslim eder.

Mardin kesin olarak Osmanlıların eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim zamanındadır.

(1517) 1923 yılında Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Mardin İl Statüsüne kavuşmuştur.

COĞRAFYA Coğrafi Konum

Mardin, Türkiye yüzölçümünün %1,13’ünü ve Türkiye nüfusunun %1,01’ini oluşturmaktadır. Koordinatları incelendiğinde 370 19.2’ enleminde – 400 45.0’

boylamında yer aldığını gördüğümüz mardin, batısında şanlıurfa ile, kuzeyinde diyarbakır ve batman ile, kuzeydoğusunda Siirt ile, doğusunda şırnak ile, ve güneyinde ise suriye ile komşudur.

(3)

Konumu itibariyle

Mardin’in Türkiye ve Dünya

açısından Önemi

Mardin, Türkiye’nin ticaret alanında Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya açılan kapısı konumundadır. Tarihte ilk uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan Mezopotamya bölgesinde yer almaktadır. Asırlar boyunca kıtalar arası ticarette en önemli güzergâhlardan biri olarak kullanılan İpek Yolu üzerinde kuruludur.

Bu stratejik konumunun yanında Mardin, özgün tarihi kentsel dokusuyla UNESCO kültürel miras listesine girmeye aday bir kent olması ve Hıristiyanlık dini ve özellikle Süryanilik açısından merkez (anavatan) kabul edilmesi ve Süryanilik tarihini oluşturan önemli yapıları barındırması nedeniyle inanç turizminde önemli bir yer edinmiş durumda.

4 Dil, 3 Din. Mardin’in ve bölgenin hem Türkiye hem de dünya ölçeğinde önemli bir rol üstlenmesinin ana nedenlerinden biri olarak çok kültürlü toplumsal yapısı ile birlikte yaşama kültürünün en güzel örneğini sergilemesini gösterebiliriz. Bu açıdan Ortadoğu ve Dünya barışı adına da önemli bir örnek olarak gösterilmektedir. Hoşgörü ve Güven’in asırlardır

hakim olduğu bu topraklar aynı zamanda Süryaniler açısından anavatan kabul edilmekte ve merkez olarak kullanılmaktadır.

Bölge’de sosyo - ekonomik kalkınmanın sağlanmasının, hem birçok sosyal ve ekonomik göstergede Türkiye ortalamasının gerisinde olan Bölge’de yaşayan vatandaşların refah ve mutluluğunu arttıracağına, hem de birçok insanı mağdur eden ve ülke kaynaklarının kullanımı üzerinde büyük bir yük getiren

(4)

terör probleminin çözümünü kolaylaştıracağına inanılmaktadır. Ayrıca, AB üyelik süreci ve AB bölgesel politikalarından da etkilenen bölgesel gelişme yaklaşımı, TRC3 Bölgesi için önem arz etmektedir.

Ülke ihracatına her yıl artan bir katkı sağlayan Mardin, Türkiye’nin “iyi komşuluk ilişkileri”ne dayalı yeni dış politikasında başta Suriye olmak üzere komşu ülkeler ile ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır. Birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesiyle vizelerin kaldırılmış olması hem dış ticaret alanında hem de iyi ilişkiler açısından olumlu gelişmeler olarak değerlendirilmektedir.

Mardin, kültür ve inanç turizminde yükselen bir değer olarak, kendine özgü doğası, mimari yapısı ve kültürüyle yerli ve yabancı birçok turistin tercih ettiği yerler arasında yerini almıştır. Özellikle bahar aylarında turist akınına uğramaktadır.

GAP sulama kanallarının Bölge’ye ulaşması, mayınlı arazilerin temizlenerek tarım sektörüne kazandırılması ve devam eden arazi toplulaştırma çalışmalarının tamamlanmasıyla Bölge’nin tarım potansiyelini verimli ve etkin bir şekilde değerlendirebileceği ve ülke tarımına daha fazla katkı sağlayacağı beklenmektedir.

İklim, Bitki Örtüsü ve Yer Şekilleri

(5)

Mardin, Arap yarımadası ve Anadolu plakalarının birleştiği yerde bulunması sebebiyle yer şekilleri, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri anlamında çeşitliliğe sahiptir ve bu konum farklı iklim koşulları ve doğal bitki örtülerinin oluşmasını sağlamıştır.

İklim

İl genelinde karasal iklim özellikleri görülmekte birlikte Derik, Nusaybin ve Savur ilçelerinde Akdeniz iklimi özellikleri hakîmdir. Bir yandan güneydeki çöl ikliminin etkisi altında bulunması, bir yandan da kuzeydeki yüksek dağların serin hava kütlelerinin Bölge’ye girişini engellemesi nedeniyle ovalık kesimlerde yaz ayları çok sıcak ve kurak geçer. Kızıltepe ilçesi 48,8 derecelik sıcaklık ile Türkiye rekoru kırmıştır. Ayrıca mardin ve çevresi güney çöllerinden gelen toz taşınımı etkisinde kalır. Derik, Nusaybin ve Savur ilçelerinde pamuk, fındık ve zeytin gibi ürünlerin yetişmesi, yörede mikro iklim özelliklerinin mevcudiyetini göstermektedir.

Yıllık yağış miktarı kuzeyden güneye doğru azalmaktadır. Toros Dağları dış eteklerinde ve yüksek yerlerde yıllık ortalama yağış 1200–1300 mm. iken, alçak bölgelerde 300 mm.ye kadar düşmektedir. Bölgede ortalama buharlaşma 1500–2500 mm. arasında, yıllık ortalama sıcaklık 12º-18º arasında değişmektedir.

Nem oranı yaz ve kış ayları arasında büyük farklılık göstermektedir; yıllık ortalama nem oranı % 42’den (Şırnak) % 65’e (Savur) kadar değişmektedir.

Meteorolojik verilere göre Mardin’de yağışlar en fazla mart ayında düşmektedir; en yüksek sıcaklık ortalama 42,5 ºC ile temmuz ayında, en düşük sıcaklığın ortalama-14,0ºC ile şubat ayında olduğu tespit edilmiştir. En yüksek nem oranı % 76,1 ile ocak ayında ölçülmüştür. Mardin’de yıllık ortalama güneşlenme süresi 3000 saatten fazla olup 3250 saate yaklaşan alanlar bulunmaktadır; yıl boyunca günde 8-9 saat güneşlenme süresi devam etmektedir. Fotosentez için gerekli olan (en az +5 ºC) sıcaklık Mardin’de 294-332 gün arasında değişmektedir; bu durum yılda 2–3 ürün almayı mümkün kılmaktadır.

Bitki Örtüsü

Mardin, orman ve bitki örtüsü açısından fakirdir. Nusaybin, Savur ve Mardin dağlarının vadi boylarında kavak, badem, bıttım, ceviz, sumak, kiraz ve mahlep gibi bitkiler yetişir. Bunlar dışındaki alanlar ise bozkır görünümündedir.

Dağlar

Karabaş Dağı, Dilek Dağı, Ziyaret tepe, Kalınca Tepe, Âlem Dağı, Mazıdağı, Abdülaziz Dağları, Midyat Dağları.

Ovalar, Yaylalar, Vadiler

Kızıltepe Ovası, Mardin Ovası, Nusaybin Ovası, Derik Ovası, Büyük dere Vadisi, Gümüş çayı Vadisi.

Akarsular

Çağ Çağ, Savur Çayı, Beyaz su, Buğur Çayı, Gurs Suyu, Büyük dere, Cehennem Deresi, Gümüş Çayı, Zergan Deresi, Şeyhan Deresi.

NÜFUS

Yüzölçümü Mardin/TRC3/TR: 8891 km2 (%1,13) / 26.090 km2 (%3,32) / 783,562 km2 (%100) Nüfus ve Oranları - Mardin/TRC3/TR: 744.606 (%1,01) / 1.985.610 (%2,69) / 73.722.988 (%100)

NÜFUS İl-İlçe Merkezleri Belde-Köyler Toplam

Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Merkez 40.680 39.267 79.947 24.200 24.330 48.530 64.880 63.697 128.477 Derik İlçesi 10.184 10.082 20.266 18.426 19.521 37.947 28.610 29.603 58.213 Kızıltepe İlçesi 67.648 67.497 135.145 77.760 38.152 39.608 105.800 107.105 212.905 Mazıdağı İlçesi 5.384 5.052 10.436 11.355 11.393 22.748 16.739 16.445 33.184

(6)

1

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak çok kısa bir süre içerisinde (1961) stafilokoklarda metisilin direnci tanımlanmış ve 1970’li yıllardan itibaren de metisiline dirençli Staphylococcus aureus

Jayanegara (23) fenolik asitlerin (5 mM) (benzoik, sinnamik, fenilasetik, kafeik, p-kumarik ve ferulik asit) in vitro gaz ve metan üretimini organik madde sindirimi, kısa

Yeryüzünün oluşumundan bu yana devam eden volkanik etkinlikler yerkabuğu üzerinde değişik yapıların oluşmasına neden olduğu gibi değişik tipte maddelerin ortaya

“ Edebi Kahveler Sergisi” üç bölümden oluşuyor, ilk iki sek­ siyon “ P a ris’teki Edebi Kahveler” ve “ Doğu Kahvele- ri” ni konu edinen iki fotoğraf

Pek az bestesinin bu­ lunduğunu söyleyen sanatçı bu eserlerinden birkaçını jübile gecesi okutacağını söylüyor veE llerim tutana kadar Türk müziğini icra

Yalnız şu var ki yazacağım teceddiid edebiyatları, edebiyat teceddütleri ta­ rihinde, okumadığım ve okumak muta­ dım olmıyan eserleri tenkid ve tahlil

Lokum, nedense Türki- mun kaynağını ise Hacı Lokumun meraklıları a- ye'nin simgesi haline gel- Bekir'de buluyoruz.. Loku- rasında kimler

Bu metinden de anlaşılacağı üzere Spartalılar, Ionia ve Karia bölgelerindeki kentleri ayaklandırırken Atinalılar boş durmamış, yine gerekli hububat ve erzak