• Sonuç bulunamadı

Gary Smith Çeviri: Aslı Deşer

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Gary Smith Çeviri: Aslı Deşer"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gary Smith

Çeviri: Aslı Deşer

(2)
(3)
(4)

Genel Yayın Nu.: 292 ISBN: 978-605-2294-17-8 1. Basım, Haziran 2018

Standard Deviations: Flawed Assumptions, Tortured Data, and Other Ways to Lie with Statics Copyright © 2014 by Gary Smith

Türkçe yayın hakları Kalem Telif Hakları Ajansı aracılığıyla alınmıştır.

Her hakkı saklıdır. Bu yayının hiçbir kısmı, yayıncının yazılı izni olmaksızın herhangi bir biçimde veya herhangi bir yolla, elektronik veya mekanik, fotokopi, kayıt veya herhangi bir bilgi depolama dâhil olmak üzere bilinen ve daha sonra keşfedilecek yollar dâhil olmak üzere kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Bir dergi, gazete ya da radyo yayını için eleştirmenler tarafından eleştiri amaçlı alıntı yapılan kısa pasajlar istisnadır.

EFLATUN Basım Dağıtım Yayıncılık Danışmanlık Yatırım ve Tic. Ltd. Şti.©2018 Efil©2018

Bu kitabın tüm hakları saklıdır.

Herhangi bir şekil ya da yöntemle çoğaltılamaz.

Sertifika Nu.: 12131

Çeviri Editörü ve Son Okuma: Gözde Yılmaz Sayfa ve Kapak Tasarımı: Aysu Alagöz

Baskı ve Cilt: Sözkesen Matbaacılık Tic. Ltd. Şti.

İVOGSAN 1518. Sokak MAT-SİT İş Merkezi No. 2/40 Yenimahalle/ANKARA Tel: 0312 395 21 10

Sertifika Nu.: 13268

EFİL YAYINEVİ

EFLATUN Basım Dağıtım Yayıncılık Danışmanlık Yatırım ve Tic. Ltd. Şti.

Bağcılar Mahallesi Şemsettin Günaltay Caddesi 283. Sokak Ata Apartmanı No: 9/7 06670 Çankaya/Ankara Türkiye Tel : (+90) 312 442 52 10

GSM : (+90) 530 108 99 76 Faks : (+90) 312 442 52 12

GARY SMITH

STANDART SAPMALAR, HATALI VARSAYIMLAR, ÇARPITILMIŞ VERİLER VE İSTATİSTİKLERLE YALAN SÖYLEMENİN DİĞER YOLLARI

www.efilyayinevi.com www.facebook.com/efilyayinevi twitter.com/efilyayinevi instagram.com/efilyayinevi

(5)

İÇİNDEKİLER

Önsöz... 1

1. Kalıplar, Kalıplar, Kalıplar ... 5

2. Çöp Girerse, Hakikat Çıkar ... 21

3. Elmalar ve Armutlar ... 37

4. Aman! ... 47

5. Grafiksel Hatalar ... 61

6. Yaygın İnanışlar ... 79

7. Kolera Salgını ... 91

8. Sıcak Olmak ya da Olmamak ... 107

9. Regresyon ...119

10. Şanslı Steven ... 137

11. Teksas Keskin Nişancısı ... 141

12. Ölümü Erteleme ... 151

13. Ciddi Bir Hata ... 159

14. İnandırıcı Olmayan Teoriler ve Hatalı Veriler ... 173

15. Gerçeklerle Kafamı Karıştırmayın ... 183

16. Teori Olmadan Veri ... 199

17. Yatırımlarda Kazanmak ... 225

18. Veri Olmadan Teori ... 239

19. Ne Zaman İnanalım, Ne Zaman Şüpheci Olalım ... 245

Kaynaklar ... 253

Dizin ... 275

(6)
(7)

1

ÖNSÖZ

B

üyük bir veri çağında yaşıyoruz. Hızlı bilgisayarların güçlü bileşen- lerini ve dünya çapında bağlantıların sağlanmasını sürekli övüyoruz, bu övgü neredeyse tapılacak düzeyde. Sık sık veri yığınları arasında dolaşıp gerçeği bulmak şeklinde olan yeni yeteneğimizin devlet, iş dünyası, finans, tıp, hukuk ve günlük yaşamlarımızı çok etkilediği söyleniyor. Güçlü bilgisayarlar, verilere bakıp ışığı gördüğünde, bizler de akılcı kararlar ve- rebiliriz belki. Belki de veremeyiz. Bazen, bu her yerde her zaman var olan veriler ve muhteşem bilgisayarlar, oldukça garip keşiflere yol açıyorlar.

Ciddi insanların ciddi iddiaları arasında şunlar bile var:

• Dağınık odalar, insanları ırkçı yapar.

• Doğmamış tavuk embriyoları, bilgisayar jeneratörlerini etkileyebi- lirler.

• Devlet borçlarının GSYH’ye oranı yüzde doksanın üzerine çıktığın- da, ülkelerde daima durgunluk başlar.

• Amerika’daki suç oranlarında, 20 yılda yüzde elliden fazla düşüş olmasının nedeni kürtajın serbestleşmesidir.

• Günde iki fincan kahve içmek pankreas kanseri riskini arttırır.

• En başarılı şirketler daha az başarılı olma eğilimindedir. Aynı za- manda en az başarılı olanlar da daha başarılı olmaya eğilimlidir.

Böylece en kısa sürede her şey ortalamaya ulaşır.

• Sports Illustrated’de ya da Madden NFL’de kapak olan sporcular daha az başarılı olur ya da sakatlanırlar.

• Yüksek gerilim hatlarına yakın yaşamak çocuklarda kanser yapar.

• İnsanlar önemli kutlamaların günlerine kadar ölümü erteleyebilirler.

(8)

2 S T A N D A R T S A P M A L A R

• Amerika’daki Asyalılar, ayın dördüncü gününde kalp krizi geçirme- ye daha eğilimlidir.

• İnsanların isimlerinin kısaltması olumlu bir anlama geliyorsa, üç ila beş yıl daha uzun yaşarlar.

• Baş harfleri D olan beyzbol oyuncuları, baş harfleri E-Z arasında olanlara göre ortalama iki yıl daha erken ölür.

• Son dönem hastalıklar, binlerce mil uzaktan pozitif zihinsel enerji yollanarak tedavi edilebilir.

• Bir NFC takımı Süper Kupa’yı kazandığında, borsa daima yükselir.

• En yüksek kâr payı ve en düşük ikinci fiyatı olan Dow Jones hissele- rini alarak borsada kazanabilirsin.

Bu iddialar ve bunlar gibi binlercesi, yanlış olmalarına rağmen, her gün gazetelerde ve dergilerde karşımıza çıkar. Günümüzün bilgi çağında, inançlarımız ve davranışlarımız anlamsız veri yığınları ile yönlendiriliyor.

Neden sürekli yanlış çıkarımlar yapıp, hatalı kararlar verdiğimizi anlamak zor değil. Mantıklı bir şekilde iyi bilgilendirilsek bile, hangi verinin yanlı ya da alakasız olduğunu, hangi bilimsel araştırmanın çarpıtılmış ya da yanıltıcı olduğunu anlama konusunda sürekli uyanık değilizdir. Bilgisayar- ların hatasız olduğunu farz ederiz. Ona ne kadar hatalı bilgi vermiş olduğu- muzun önemi yokmuş gibi, bilgisayarların doğruyu vereceğini düşünürüz.

Bu sadece günlük yaşamdaki kişilere değil, işin içindeki profesyonellere de olabilir. Bunu popüler basında, televizyonda, internette, siyasi kampan- yalarda, akademik dergilerde, iş toplantılarında, mahkemelerde ve tabii ki hükümetin seçim vaatlerinde görebiliyoruz.

On yıllar önce, elimizde veriler daha azken ve bilgisayarlar mevcut değilken, araştırmacılar iyi veriler toplamak için çok çalışırdı ve titiz hesaplamalarda saatler, hatta günler harcamadan önce çok dikkatlice dü- şünürlerdi. Şimdi bu kadar çok veri varken, araştırmacılar gerçek veri ve atıl durumda olanı ayırmak için bile çok az zaman harcıyorlar. En kötüsü, bu dağlar kadar verinin hepsinin doğru olduğunu çok çabuk varsayıyoruz.

Bu makinelerin ürettiği saçma verilere de inanma ve bu saçmalıklar teme- linde karar verme konusunda acele ediyoruz. Durgunluğun ortasında vergi yükseltmek, mali açıdan güvenli bulmamız nedeniyle yatırımlarımızı, onları anlamadığımız için bizi etkileyen yatırım danışmanları olan finans analistlerine göre yapmak, son hesap yönetim modalarına uyup yatırım yapmak, sağlık sahtekârlarına güvenip sağlığımızı tehlikeye atmak ve en kötüsü, kahveyi bırakmak…

(9)

3 Ö N S Ö Z

Ronald Coase alaycı bir şekilde “Yeterince işkence yaparsanız, veriler konuşacaktır.” demiştir. Standart sapmalar, düzinelerce dolambaçlı iddianın araştırılmasında keşfedilen sadece bir anın yansımasıdır ve aslında testleri geçemezler. Bazen kasıtlı olarak bizi yanıltmaya çalışırlar. Bazen de bunu iyi niyetle, farkına varmadan yaparlar. Bu kitabı yazma amacım, sizleri hem dış hem de kendi kendimize yaptığımız iç hatalara karşı korumak. Bu saçmalıkları gördüğünüzde tanımak için basit yöntemler öğreneceksiniz.

Verileri sadece başkaları bizi kandırmak için kullanmaz, biz de sık sık kendimizi kandırırız.

(10)
(11)

5

1

KALIPLAR, KALIPLAR, KALIPLAR

Y

aşadığım yer olan Güney Kaliforniya’da genç bir futbolcu olmak mühim bir işti. Futbol, pahalı olmayan, her yaş ve boydaki kız ve erkekler tarafından oynanabilen, eğlenceli bir spor dalıdır. Aslında başlangıçta futbol ile ilgili pek bir şey bildiğim yoktu. Tüm bildi- ğim, her hafta sonu, şehir parkları ve okul sahalarında parlak üniformalı çocukların anne babaların tezahüratları eşliğinde top peşinden koştuğuydu.

Oğlum büyüdüğünde ise, biz de artık onlardan biriydik.

2010 Dünya Kupası başladığında, oğlum Güney Kaliforniya’daki en üst futbol takımlarından birinde oynuyordu. Ben onun menajeriydim ve tam bir futbol hayranıydım. Doğal olarak oğlumla birlikte tüm dünya kupası maçlarını elimizden geldiğince izlemeye çalışıyorduk. 2010 şampiyonluk maçında taraflar Hollanda ve İspanya idi. Taraftarlarını genelde hayal kı- rıklığına uğratan ve başarısı düşmeye başlayan ülkelerin, olağanüstü yete- nekli iki takımıydı. Sonunda hangisi kupayı alacaktı? Ben diğer altı maçta dünya kupası kazanan, sadece beş gol yiyip, on iki gol atan, güçlü Brezilya ve Uruguay’ı yere seren Hollanda’yı tutuyordum; fakat sonra, üzerinde ülkelerin bayrakları olan yemek kaplarından yemek için hangisini seçerse şampiyon o olan ve yedi Dünya Kupası maçını doğru tahmin eden Ahtapot Paul’u duydum. Kâhin Paul; İspanya’yı seçti ve tüm dünya İspanya’nın zaferine kesin gözüyle bakıyordu.

Bu nasıl bir saçmalıktı? Nasıl olur da sümüklü, bezelye beyinli bir omur- gasız, futbol hakkında benden fazla şey bilebilir? Güldüm ve bu çokbilmiş Paul’un ağzının payını almasını bekledim. Ama olmadı. Hollandalılar her zamanki yaratıcı ve yetenekli oyunlarını sergilemediler. Acımasızca, sanki

(12)

6 S T A N D A R T S A P M A L A R

alay eder gibi bir maçtı; on dört sarı kart gösterildi ve bunların dokuzu Hol- landalılaraydı ve maçın bitimine son dört dakika kala İspanya’nın galibiyet golü geldi.

Akvaryumda yaşayan bir ahtapot bunu nasıl bilebilirdi? Paul hiç futbol maçı görmüş müydü ki? Paul’un hiç beyni var mıydı ki?

Ahtapotlar dünyanın en zeki omurgasızları olarak düşünülmeye başlan- dı ki bu pratikte dünyanın en uzun cücesi olmakla aynı anlama geliyordu.

Paul, devamında sekiz Dünya Kupası tahmini yaptı ve her biri doğruydu.

Sadece bu da değil, 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yaptığı altı tahminden de dördü doğruydu. Bununla birlikte bu on dört tanenin on iki tanesini bilmesi, çoğu insanın gözünde istatistiksel olarak Paul’un psişik gücünün olduğu şeklinde değerlendirilebilirdi. Peki, ama gerçekten yeterli veri var mıydı?

Bir bozuk para on dört defa fırlatıldığında aynı yüzünün on iki defa ya da daha fazla gelme olasılığı yüzde birden daha azdır. Aynı şekilde, eğer Paul sadece yüzde elli doğru tahmin şansı olan bir tahminci olsaydı, bu kadar doğru bilme olasılığı yüzde birden azdı. Bu kadar düşük olasılık da istatistiksel anlamlılık olarak tanımlanır. Paul’un doğru tahminlerinin şans olma ihtimali o kadar düşük ki, mantıken, şansı bu olayın açıklaması olarak göremeyiz. Sürekli tutarlı tahminler yapması Paul’un sadece şanslı bir tahminci olmadığını kanıtlıyordu. O gerçekten Psişik Ahtapot Paul’du!

Henüz, bazı şeyler hâlâ açığa kavuşmamıştı. Bir ahtapotun geleceği bilmesi gerçekten olası mıdır? Paul’un performansı konusu, istatistiksel çalışmalarda gündemde olmaya devam ediyor. Paul bir psişik değildi (Sürpriz!); ama bir dahaki sefere fantastik bir iddia duyduğunuzda dikkat etmeniz için bir uyarıydı.

■ EŞLİK EDEN FAKTÖRLER

Öncelikle, hadi Paul’un nasıl tahmin yaptığına bakalım. Beslenme zamanında Paul’a, rakip takımlara ait ülkelerin bayraklarının resmi yapıştı- rılmış olan iki plastik kutu gösteriliyor. Kutuların içinde midye ve istiridye gibi belirli lezzetli ikramlar var. Paul hangi kutuyu açarsa, o ülke kazanan oluyor.

(13)

7 K A L I P L A R , K A L I P L A R , K A L I P L A R

Ahtapotlar futbol hakkında çok şey bilmese de iyi bir görme yetenekleri ve hafızaları var. Bir defasında New England akvaryumunda bir ahtapot, gönüllülerden birini sevmediğine karar verdi ve onu her gördüğünde tuzlu su fırlattı. Kız, üniversiteye gitmek için akvaryumdan ayrıldı fakat aylar sonra geri döndüğünde ahtapot hatırladı ve hemen onu tuzlu suyla sırıl- sıklam etti. Seattle akvaryumunda yapılan deneyde bir gönüllü, ahtapotu beslerken diğeri belirli bir kıyafet giyip onu bir sopayla rahatsız etti. Bir hafta sonra ahtapotların çoğu, hangisinin kim olduğunu söyleyebilecek durumdaydı. İyi olanı gördüklerinde yakınına geldiler, kötü olanı gördük- lerinde ise uzaklaştılar (ya da bazen üzerine bolca su attılar).

Psişik Ahtapot Paul, Almanya’da bir akvaryumda yaşıyordu ve İspan- ya-Hollanda Dünya Kupası final maçı dışında Paul sadece Almanya’daki maçları tahmin ediyordu. Almanya’daki on üç maçın on birinde, Paul Almanya’yı seçti. Bu on bir oyunun dokuzunu da Almanya kazandı. Paul Almanya’yı, rakipleri dikkatlice analiz ettiği için mi seçiyordu yoksa Al- man bayrağına daha fazla yakınlığı mı vardı? Paul neredeyse renk körüydü ama çalışmalar gösteriyordu ki; ahtapotlar parlaklığı severdi ve yatay şekiller onlara cazip geliyordu. Alman bayrağında üç parlak yatay çizgi vardı. Paul’un seçtiği diğer ülkeler olan Sırbistan ve İspanya bayrağı da öyle. Ayrıca, İspanyol ve Alman bayrakları çok benzerdir. Bu da Almanya ile yaptıkları iki maçtan birinde ve Dünya Kupası maçında Hollanda’ya karşı neden İspanya’yı seçtiğini açıklar. Paul’un Almanya ya da İspanya bayraklarından birini seçmediği tek maç, Almanya ve Sırbistan arasında olandı.

Anlaşılan o ki bayrak, Paul’un en iyi futbol takımını seçmediği konu- sunda kafa karıştırıcı bir faktördü. O en sevdiği bayrağı seçiyordu. Yani Çokbilmiş Paul, alt tarafı bezelye beyinli bir ahtapottu.

Şekil 1.1 Paul’un En Sevdiği Bayraklar

Almanya (11 defa) İspanya (2 defa) Sırbistan (1 defa)

(14)

8 S T A N D A R T S A P M A L A R

■ SEÇİCİ RAPORLAMA YA DA YANLIŞ RAPORLAMA

Paul’un başarısının bir açıklaması da; hayvanlarla oyunlar hazırlayan ve hayvanları kullanarak maç sonucu, piyango ve borsa tahminleri yapan, çok fazla boş vakte sahip birçok insan olmasıydı.

Elbette ki bazıları başarılı oluyor, tıpkı yazı tura atan binlerce insan ara- sında bazılarının üst üste on kez tura getirmeyi başarabilmesi gibi. Sizce hangisi raporlanır? Kazananı bilen ahtapot mu? Bilemeyen devekuşu mu?

Uzun yıllar önce, Dallas Morning News için yazan bir spor köşe yazarı, Ulusal Futbol Ligi kazananlarını tutturma açısından çok kötü bir hafta yaşadı. On dört maçın bir tanesini doğru bildi, on iki tanesi yanlış ve bir tanesi berabereydi. Köşesinde şunu yazdı: “Teorik olarak, Dallas Hayvanat Bahçesi’ndeki bir babun da (habeş maymunu) 14 karşılaşmalı ulusal futbol ligi listesine bakabilir ve hatta 7 doğru tutturabilir.” Ertesi hafta, Dallas Hayvanat Bahçesi’nde bir goril olan Büyük Kanda, eğitmeninin elinden kâğıtlar seçmek yoluyla tahminlerde bulundu. Kanda dokuz doğru ve dört yanlış yaptı. Yani saat altı Sabah Haberleri (Morning News) spor yazarından daha iyiydi. Medya, olayın üzerine aç kurtlar gibi saldırdı ancak, Kanda’nın performansı, altı doğru yedi yanlış olsaydı da değerlendirilecek miydi?

Altta kalmak istemeyen Apple Vadisi’ndeki Minnesota Hayvanat Bahçesi çalışanları da her biri başka bir takımın ismini içeren plastik lev- halardan her defasında kazanan takımı doğru tahmin eden Mindy isimli bir yunustan bahsettiler. Tarafların isminin yazdığı plastik levhalar Mindy’nin olduğu havuza atılıyor ve terbiyecisine getirdiği isim onun tahmini olarak not ediliyordu. Eğitmenleri Mindy’nin, 53 oyundan 32’sini doğru tespit ettiğini söylediler. Eğer bu doğruysa %60, futbol maçında üzerinde bahse girmek için iyi bir orandı.

Kaç tane kuş, arı, yaratık bu tahminler için denendi ve başaramadığı için rapor edilmedi bilmiyoruz. Bilmiyoruz ve sorun tam olarak da bu.

Eğer yüzlerce hayvan anlamsız seçimler yapmaya zorlanırsa, sadece ba- şarılı olanlar rapor edilmiş olduğundan yanıltılmış olacağız, çünkü rapor edilmemiş yüzlerce başarısız hayvanın olduğunu hesaba katmıyoruz.

Bu sadece futbol maçlarında olmuyor. Minneapolisli bir borsa komis- yoncusu hisse senetlerini; Wall Street Journal’ı yere yayıp, golden retriever cinsi köpeğinin sağ patisinin ilk tırnağının değdiği hisseleri alarak seçtiğini söyledi. Gerçek şu ki; bunu, yatırımcılar arasında kendisinden bahsedilme- si için düşünmüştür, özellikle de müşterilerinin.

(15)

9 K A L I P L A R , K A L I P L A R , K A L I P L A R

Bir başka neden de on beş dakikalık şöhret meraklısı insanların, dikkat çekmek için verileri abartmasıdır. Ne de olsa Minneapolisli borsacı- yı ve köpeğini her sabah izleyen bir tarafsız gözlemci yok. Geçmişte briç, Amerika’nın en meşhur oyunlarından biriyken, matematiğe ilgili bir briç oyuncusu şunu hesapladı: Çok sayıda kişi, yerel gazetelerine, kendilerine dağıtılan kâğıtların on üçünün de aynı seriden olduğunu bildirmişti. Böyle bir el gelmesi şansı göz önüne alındığında, bu oranda çılgın seri dağıtıl- masına yetecek kadar el oynanmıyordur bile. Söylenene göre, belirtilen seri her zaman maçaydı. Yani insanlar isimleri gazetede çıksın diye alenen yalan söylüyordu.

Ahtapot Paul tüm dünyanın ilgisini çektikten sonra, daha önceden tanınmayan Singapurlu medyum, asistanı olan muhabbet kuşu Mani’nin Dünya Kupası çeyrek final maçlarındaki dört galip takımı da bildiğini söyledi. Mani tüm dünyada ünlü oldu ve yarı finalde Uruguay’ın Hollan- da’yı, İspanya’nın da Almanya’yı yeneceğini söyledi. Ve şampiyonluk maçında da İspanya, Uruguay’ı yenecekti. Hollanda Uruguay’ı yendikten sonra Mani, final için tahminini değiştirdi ve Hollanda’yı seçti ama bunun da yanlış olduğu ortaya çıktı. Yine de medyumun günlük müşteri sayısı günde on kişiden saatte on kişiye yükseldi. Tabii bu da insanı iki konuda düşündürüyor. Medyumun amacı sadece spor muydu acaba? Ve eğer bir de çeyrek final tahminleri doğru çıksaydı, o zaman ne olurdu?

Neden Paul ve Mani futbol taraftarlarınca tahminleri konusunda kutlana- cak ya da yuhalanacak kadar ciddiye alınıp ünlü oldular? Neden hak ettikleri gibi bilinmezlikte gizli kalmadılar? Bunun sebebi onlar değil, biziz.

■ KANDIRILMAYA MAHKÛM OLMAK

Yüz yıldan fazla bir zaman önce, Sherlock Holmes, vefakâr arkadaşı Watson’a haykırdı: “Veri, veri, veri! Harç olmadan tuğlaları öremiyorum.”

Bugün Holmes’un dileği fazlasıyla gerçekleşti. Güçlü bilgisayarlar bilgi, bilgi ve daha çok bilgi arasında dolaşıp eleme yapabiliyorlar. Artık so- run veriye ulaşamamak değil, önümüzdeki çok fazla veri ile yanıltılıyor olmak. Bu tam olarak bizim hatamız değil. Bunun için atalarımızı suçla- yabilirsiniz.

Belirli özelliklerin evrimi nispeten daha basittir. Hayatta kalmalarına ve çoğalmalarına yardımcı olan kalıtsal genleri taşıyan canlıların bu özellik- lerini sonraki nesillere aktarma şansı, bu özelliklere sahip olmayanlardan daha fazladır! Nesilden nesle aktarılan bu kalıtsal özellikler baskın hale gelir.

(16)

10 S T A N D A R T S A P M A L A R

Güve kelebeğinin tarihteki bilinen öyküsü buna açık ve basit bir örnek- tir. Bu kelebekler açık renklidir ve günlerinin çoğunu, kendilerini av seç- miş kuşlardan gizlemek için ağaçların üzerinde geçirirler. İngiltere’de ilk koyu renkli güve kelebeği 1848’de bildirildi ve 1895’te Manchester’deki kelebeklerin %98’i koyu renkliydi. 1950’lerde durum tersine döndü. Koyu renkli güve kelebekleri o kadar seyrekti ki neredeyse soyu tükenecekti.

Koyu renkli güve kelebeklerin artışının evrimsel açıklaması, Sanayi Devrimi’nin yol açtığı kirliliktir. Ağaç gövdelerinde kurum ve sis nedeniy- le oluşan kararma, koyu renkli güve kelebeklerinin daha iyi gizlenmelerini sağladı ve avcılar tarafından görülmesinin önüne geçti. Koyu renkli güve kelebekleri, üremeye daha fazla yetecek kadar hayatta kaldılar ve genetik faktörlere egemen oldular. İngiltere’nin temiz havası, açık renkli güve kelebeklerinin, kirlilikten etkilenmemiş olan açık renkli ağaçlarda daha iyi kamufle olmasıyla durumu tersine çevirdi. Hayatta kalmalarının getirdiği avantaj, üstelik bir de onları daha da güzelleştirmişti.

Doğal seleksiyonun diğer örnekleri daha inceliklidir. Örneğin; araş- tırmalarda sürekli bulunan şu: Daha simetrik yüz ve bedene sahip olan kadın ve erkekler, daha çekici bulunuyor. Bu kültürel bir durum değil;

farklı kültürlerde, bebeklerde hatta hayvanlarda bile böyle. Bir deneyde, araştırmacılar bazı erkek kır kırlangıçlarının kuyruklarının belli kısımla- rını kırparak onları asimetrik hale getirdiler. Diğer erkekler ise simetrik olarak bırakıldı. Dişi kırlangıçlar bu havuza salındıklarında, eşleşmek için simetrik olanları seçtiler. Simetriye yönelik bu davranış, sadece yüzeysel bir tutum değil. Simetri net olarak karşı cinste potansiyel genetik hatanın yokluğunun, sağlık ve üremenin işareti. Simetriyi tercih edenler sonunda gen havuzuna hâkim olur, çünkü tercih etmeyenlerde daha güçlü, sağlıklı ve üretken yavrulara sahip olma olasılığı daha düşüktür.

İnanın ya da inanmayın; evrim, çoğu insanın Mani ve Paul’u ciddiye almalarının sebebidir. Simetri konusunda yerleşmiş olan tercihlerimizin bu acımasız dünyada, belirleyici kalıpların hayatta kalmak ve çoğalmak için atalarımıza nasıl yardımcı olduğunun bir örneğidir. Kara bulutlar çoğunlukla yağmur getirirler. Çalılıklardaki sesler avcıya ait olabilir. Saç kalitesi üretkenliğin bir belirtisidir. Bu işaret kalıplar, onları tanıyan uzak atalarımıza yiyecek ve su bulmalarında yardımcı oldular, tehlikelere karşı onları uyardılar ve doğurgan eşlere doğru çektiler. Böylece bu yeteneği gelecek kuşaklara aktardılar. Hayatta kalma ve üreme ile ilgili konulardaki bu işaretleri daha az tanıyanlar ise genlerini gelecek kuşaklara aktarma konusunda daha az şansa sahipti. Doğal seleksiyon yaşayan sayısız nesil

Referanslar

Benzer Belgeler

راﻌشا لقن هدش رد رثا قلﻌتم هب مادک نارعاش تسا و رد ینتم هک رشتنم ميدرک زين ناشن هداد یم دوش.. Adres Kırklareli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk

頒贈儀式在弦樂團演奏下展開序幕,由本校蘇慶華代理校長、董事會張文昌董事分

1998 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Resim Yarışması 1998 Hollanda Enschede Galerie A Türk Sanatçıları Karması 1999 İzmir Resim Heykel Müzesi Yarışmalı Sergisi

Dondurulmuş embriyo transferleri sonrası ölçülen β-hCG değerleri taze embriyo transferi sikluslarına göre daha yüksek olmaktadır.. Yüksek β-hCG değeri tedavi

[r]

Böylece Germiyanl~lar ile Ankara aras~ndaki bir ili~kiden söz edebilece- ~imiz gibi, daha çok, K~z~ l Be~'in köprüyü yapt~rd~~~~ U~ak dolaylar~n~n Germiyan ülkesi olmas~na

1970 yılındaki Dünya Kupası’ndan beri kupadaki maçlarda kullanılan futbol topunu üreten Adidas, üç yıl gibi bir sürede 2014 Dünya Kupası için Brazuca ismini verdikleri

Her yıl düzenlenen RoboCup, dünyada yapay zeka ve robotbilim üzerine çalışan 3000 dolayında uzman için bulunmaz bir fırsat.. Bu sayede araştırmacılar hem