• Sonuç bulunamadı

Agro. Güncel. 20 Temmuz Tarımda alarm zilleri: yeni Bakan ın acil. gündemi. İstanbul u sel aldı. Ve altyapı sorunlarının ötesinde kendini belli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Agro. Güncel. 20 Temmuz Tarımda alarm zilleri: yeni Bakan ın acil. gündemi. İstanbul u sel aldı. Ve altyapı sorunlarının ötesinde kendini belli"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

27 Haziran günü Resmi Gazete’de çıkan bir Bakanlar Kurulu kararıyla canlı hayvan, karkas et, buğday, arpa ve mısır

ithalatında gümrük vergisinin düşürüldüğü açıklandı. 2017 yeni destek programı açıklaması beklerken, ithalat vergisinin canlı hayvanda %135’ten %26’ya; karkas ette %100’den %40’a ve hububatta % 130’dan %25-40 aralığına indirilmesi üreticide şok etkisi yarattı. Kararın yaratıcısı Gıda Komitesi ise, yeni vergi seviyelerini çiftçiyi ithalattan koruyan mekanizmanın kaldırılması olarak değil;

“ihracat bacağı olan yeni bir dış ticaret modeline geçiş” olarak görmekte.

Siz şimdi üretici ya da yatırımcı olsanız, Ekim 2016’da açıklanan kapsamlı Milli Tarım Reformu/Milli Hayvancılık Politikası’ndan güç alarak var gücünüzle bin bir emekle hayvan üretmeye mi çalışırsınız? Yoksa hayvan/karkas et ithal edip yüksek fiyatlar hazır pazardayken hemen kestirme yolda cebinizi doldurmaya mı çalışırsınız?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı oluşunu

“sürpriz” olarak değerlendiren Sayın Fakıbaba’nın Gıda Komitesi’nin aldığı bu son kararları nasıl değerlendirdiğini ve daha da önemlisi tarım sektörünün kemikleşen problemlerinin çözümüne nasıl yaklaşacağını merak etmemek mümkün değil.

Nasıl faiz enflasyona göre değişmekteyse;

tarım fiyatlarında yükseklik de tarımsal üretim modelinin hatalarından

kaynaklanıyor. Enflasyonu indirmeden faizi indirmek ne kadar gerçeklikten kopuksa;

gıda fiyatlarını düşürmek için de üretim yerine çözümü ithalatta aramak da bir o kadar hayalî bir yaklaşım çünkü.

Tarımda alarm zilleri: yeni Bakan’ın acil

gündemi

İstanbul’u sel aldı. Ve altyapı sorunlarının ötesinde kendini belli eden küresel ısınma, belki de ilk kez popüler bir konu olarak Türkiye’de geniş kitlelerin gündeminde yer alabildi. Hâlbuki mevsimlerde kaymalar ve ani hava değişiklikleri uzun zamandır;

özellikle son birkaç yılda hızlanan bir tempoda tarım sektörünü tehdit ediyor. Üstelik Türkiye’de tarım sektöründe yaşanan, giderek darboğaz haline gelen problemler de tüm ağırlığıyla devam ederken.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koltuğunu dün itibarıyla Ahmet Eşref Fakıbaba’ya devreden Faruk Çelik, göreve geldiğinin ilk senesinin neredeyse tamamını sektör sektör dert dinleyerek;

konu hakkında bilgi ve görüş toplayarak geçirmişti. Ardından da geçtiğimiz Ekim ayında hükümetten gelen bir müjde ile kapsamlı bir “Milli Tarım Reformu” açıklanmıştı. 2017 başında “devreye sokulan” Milli Tarım Reformunda, aradan geçen yarım yıllık sürede, teşviklerde “reform” kelimesinin altını dolduramayacak şekilde yapılan birkaç değişiklik sonrasında kayda değer adımlar

20 Temmuz 2017

Agro

Güncel

(2)

atıldığını söylemek kolay değil.

Tarımda özellikle son 20 yılda ağırlaşan sorunların yüksek gıda enflasyonu ve özellikle et fiyatları ile elle tutulur haline gelmesi herkesin malumu. Fakat günü kurtaracak çözümler için artık çok geç olduğundan, gerçekten sorunun köküne inmeden iktidarı rahatsız eden yüksek gıda

fiyatlarına çare bulmak da mümkün değil. Aranan mucize belki de bakanın koltuğuna mal olacak şekilde, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin (Gıda Komitesi) aldığı palyatif önlemlerle doğal olarak gelmeyince de, şimdi bir kez daha oyunun ortasında tarım sektöründe “takımın” değiştiğini görüyoruz.

En son hata: Haziran’da ithalat vergisini indirmek!

Türkiye’de tarımsal üretimin değeri 60-65 milyar dolara arasında değişiyor. İstihdam verilerine göre sektörde çalışan sayısı 5,5 milyon civarında ve bunun 1 milyon kadarı da buğday üreticisi konumda. Buğdayın üretim değeri senede 5,5 milyar doları buluyor. Buğday hasadı ise Mayıs- Temmuz döneminde %70 oranda tamamlanıyor.

Derken, 27 Haziran günü Resmi Gazete’de çıkan bir Bakanlar Kurulu kararıyla canlı hayvan, karkas et, buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisinin düşürüldüğü açıklandı. 2017 yeni destek programı açıklaması beklerken, ithalat vergisinin canlı hayvanda %135’ten %26’ya;

karkas ette %100’den %40’a ve hububatta %130’dan %25-40 aralığına indirilmesi üreticide şok etkisi yarattı. Bu kararlar, yükselen gıda enflasyonunu kontrol altına almak için kurulan Gıda Komitesi’nin birkaç toplantısının ilk meyvesi olarak açıklandı. Basından yansıyan da, kararın zamanlaması ve içeriği olarak Tarım Bakanlığı’ndan çok Ekonomi Bakanlığı’nın borusunun ötmüş olduğu.

Üretici açısından; hatta tüccar ve sanayici açısından da ithalat vergisinin indirilmesi kararının Haziran sonu gibi tam hasat döneminin en ateşli yerinde açıklanması şok etkisi yarattı.

Yoksa Türkiye’de arz-talep dengesini gözetmek; makarna-unlu mamul gibi artan ihracat talebini de düşürmek adına hububatta ithalat vergisinin indirilmesi ilk defa olmuyor. Bu tip kararlar

(3)

buğday hasadına birkaç kala, stokların da dip seviyelere indiği Şubat-Mayıs aylarında alınıyor genelde.

Et konusunu şimdilik bir kenara ayırarak, önce buğday özelinde konuşalım.

Sanayicinin tüccarın stokladığı buğdayı mı alacağı yoksa ithalata mı yöneleceği belli olmadığından, tüccar-üretici bağı aniden zayıflayınca buğday fiyatında ani düşüşler yaşandı. İthalat daha

gerçekleşmeye bile yakın değilken, vergilerin

indirilmesiyle yolun açılmış olması piyasayı darmadağın etti.

Ortaya çıkan durumu

“toparlamak” adına da hemen ardından “ithalatta gözetim” uygulaması

devreye sokuldu. Şimdi buğday, mısır ve arpa için belirlenen gözetim fiyatı ton başına 200 dolar. Bunun anlamı da söz konusu ürünleri ithal edecek firmanın satın

Şekil 1: Düşürülen İthalat Vergi Oranları

Kaynak: Ali E. Yıldırım-Dünya Gazetesi, TUİK, Egeli & Co. , Egeli & Co.

(4)

alma maliyeti ne olursa olsun, tonunu 200 dolardan fatura etmek ve bu rakam üzerinden de vergi ödemek zorunda olması. Mevcut dolar kuruyla ithal buğday maliyetinin TL1030 civarında olması aslında iç piyasa fiyatını daha cazip kılarken, ani bir ithalat patlaması beklemenin çok anlamlı olmadığını gösteriyor.

Fakat alınan bu iki kararın eş zamanlı açıklanmaması; bin bir zorlukla üretim yapan çiftçiyi çok dezavantajlı bir konuma sokmuş olmaktan öteye bir anlam ifade etmiş değil. Üstelik artık eski diyeceğimiz Tarım Bakanı Çelik de gerekirse ithalat vergisi oranlarının yeniden yükseltileceğini söylemiş bulundu.

Bu tip kararları alanların sorumluluk bilinçlerinin çok daha yüksek olması gerekiyor.

Buğday özelinde her iki adımın neden beraber atılarak ani fiyat düşüşlerinin önüne geçilmediği, zaten finansman zorlukları nedeniyle ürününü tüccara satmak zorunda

Şekil 2: İşlenmemiş Kırmızı Et İthalatı

Kaynak: Ali E. Yıldırım-Dünya Gazetesi, TUİK, Egeli & Co..

(5)

olan çiftçinin ani fiyat düşüşlerinden koca bir yılını ve hatta belki gelecek yılını da kaybedebileceğini hesaplayamamak kabul edilebilir bir durum değil.

İşin et kısmına gelince.

Türkiye zaten uzun zamandır ister yem hammaddesi ister canlı hayvan ithalatı olsun; uzunca bir süredir hayvancılıkta dışa bağımlı. 2010’dan bu yana besilik ve kasaplık hayvan ithalatı

yapılıyor. ESK’nın raporlarından ortaya çıkan 2016 yılında sadece canlı besi ve kasaplık hayvan ithalatının büyükbaşta %125, küçükbaşta %60 düzeyinde arttığı. İhracat ise aynı kalemlerde geçen yıl, sıfır. Sığır ithalatında Avrupa lideri, dünyada ise ikincisi olmak utanç verici. Türkiye gibi esasında küçükbaş yetiştirmeye son derece elverişli bir arazide hayvancılığın kendi kendine yetersiz hale gelmesi gerçekten çok acı bir durum. Milli Tarım reformu kapsamında amaç yerli hayvan varlığının, üretimin artırılması olarak belirlenmişken; oluşturulan hayvancılık bölgelerine göre üretim planlanma aşamasındayken ithalat “korumasının” indirilmesinin elle tutulur pek bir yanı görünmüyor. Üstelik yeni kararnameyle besi hayvanı ile kasaplık hayvanın ithalat vergisinin eşitlenmesi, iki farklı tipte hayvanın bakım sürelerinin büyük farkın nedeniyle karar alıcılar

tarafında sektör bilgisinin ne kadar eksik olduğunu da yansıtıyor.

Ali Ekber Yıldırım’dan öğrendiğimize göre bu sene içinde yeniden karkas et ithalatının

başlamasının yanında yakın zamanda küçükbaş hayvan ithalatı için de hazırlık yapılmakta.

Siz şimdi üretici ya da yatırımcı olsanız, Milli Tarım Reformu/Milli Hayvancılık Politikası’ndan güç alarak var gücünüzle bin bir emekle hayvan üretmeye mi çalışırsınız; yoksa hayvan/karkas et ithal edip yüksek fiyatlar hazır pazardayken hemen kestirme yolda cebinizi doldurmaya mı çalışırsınız?

Yeni Tarım Bakanı’nın tüm bu konular hakkında düşündüklerini öğrenmek zaman alacak. Eski Bakan Çelik, tarımın temel sorunu düşük verimlilik ve tutarsız kalite yanında arz-talep

dengesizliği ve yüksek maliyetler sorunlarını idrak etmiş bir görüntüde; son kararnameyi pek hazzetmediğini yansıtan açıklamalar yapmıştı son zamanlarda.

(6)

Şekil 3: Canlı Küçük ve Büyükbaş İthalatı-2016

Kaynak: Ali E. Yıldırım-Dünya Gazetesi, TUİK, Egeli & Co..

(7)

Kararname hakkında son sözü söylemiş olan Gıda Komitesi’nin düşüncelerini ise sevgili İrfan Donat’ın yazısından öğrendik. İrfan Donat’a yapılan açıklamalardan Merkez Bankası koordinasyonundaki Gıda Komitesi’nin yeni vergi seviyelerini çiftçiyi ithalattan koruyan

mekanizmanın kaldırılması olarak değil; “ihracat bacağı olan yeni bir dış ticaret modeline geçiş”

olarak gördüğü. Bu da ne demek derseniz, amacı üretici ve tüketiciyi üzmeyecek bir fiyat

seviyesini yakalamak. Bunun için de %130 gibi “aşırı” bir seviye yerine kar marjı-enflasyon-fiyat dengesi yakalamak. Bazen yüksek-bazen düşük vergilerle fiyatlarda oynaklık ortadan kalktıkça stokçu ve aracıların aradan kalkacağını ve üreticinin de zarar görmeden üretmeye devam

edeceğine inanıyorlar.

Bir ekonomist olarak uzun vadede böyle bir “modelin” neyi hedeflediğini anlamak mümkün. Ancak aynı zamanda bir üretici/çiftçi olarak bakınca masa başında

modellemeler yoluyla alınan bu kararların neden hiçbir geçiş dönemi düşünülmeden, üreticiye en zayıf olduğu hasat zamanında yumuşatılmadan empoze edildiğini

kavramak kolay değil. “Hesapladık, üretici bu vergi oranıyla enflasyona ezilmeyecek; kar edecek” ya da “ithalat zaten izne bağlı hala hemen yapılmayacak ki” demek; çift hanelerde

dolaşan tarımsal ÜFE karşında açıklanan 2017 taban fiyatlarının hiç dikkate alınmadığını ve bir de vergi indirimi haberinin piyasada yaratacağı etkiden bihaber olmak demek aynı zamanda.

Konunun bir diğer önemli boyutu daha var. İthalat vergi indirimleriyle hedef oynaklığı

engellemek ise, kararname ile açıklanan vergi oranlarının da uzunca bir süre değiştirilmemesi gerekiyor. Bakliyattan sonra hububat/et ithalatında verginin sürekli düşük olması hali ithalatın Türkiye’nin tarım sektöründe hızla “kurumsallaştırılması” anlamına da geliyor.

Tarım sektörüne verilen önemin dünya ölçeğinde arttığı ve hem küresel ısınma hem de hızla artan nüfus eşliğinde tarımın bir kez daha stratejik sektörler arasına girerek yüksek şekilde korunduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’de ise tarım sektöründeki uygulamalar bu gerçeklikten kopuk bir yolda görünüyor.

(8)

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı oluşunu “sürpriz” olarak değerlendiren Sayın

Fakıbaba’nın Gıda Komitesi’nin aldığı bu son kararları nasıl değerlendirdiğini ve daha da önemlisi tarım sektörünün kemikleşen problemlerinin çözümüne nasıl yaklaşacağını merak etmemek mümkün değil.

Nasıl faiz enflasyona göre değişmekteyse; tarım fiyatlarında yükseklik de tarımsal üretim modelinin hatalarından kaynaklanıyor. Enflasyonu indirmeden faizi indirmek ne kadar gerçeklikten kopuksa; gıda fiyatlarını düşürmek için de üretim yerine çözümü ithalatta aramak da bir o kadar hayalî bir yaklaşım çünkü.

İletişim:

Güldem Atabay Şanlı

Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06

guldem.atabaysanli@egelico.com

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.“ Mersis No: 0-3254-1422-0400018) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri: 10.07.2015 PYŞ /PY.34 –YD.14/638). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli &

Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli & Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI: İşbu araştırma raporu, ticari iletişim ve ticari elektronik ileti olmayıp sadece ekonomik konjonktür ile ilgili bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin

uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/

veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tavsiye kararının amacı, Roman Soykırımının hatırlanması da dahil olmak üzere, Roman ve/veya Gezginlerin tarihinin, okulda bir hoşgörü ve saygı kültürünün

Milas Güney Ege Uluslara- rası Gıda, Tarım ve Hayvan- cılık Fuarı; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Muğla Vali- si Esengül Civelek, AK Par-

Saraylı Köyü geleneksel konut cephelerinin özgün kimliğini kaybetmesine neden olan bir başka değişim ise yapımda kullanılan malzemelerin fizik- sel olarak yıpranması

Bu anlamda tüm çalışanlar için SÖK üç ayrı olasılığa dayalı grev yasakları olabileceğini kabul etmektedir: Bunlar ulusal düzeyde çok ağır kriz halleri, temel

Enerji verimliliğinde 2023 hedeflerimize ulaşmak için artık seferberlik ilan etmemiz gerekliliği apaçık ortadayken, Ekonomi Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji

Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi'nde yapılan törene, Türkiye'nin Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosluğu Geçici Maslahatgüzarı Aykut Renda, Kudüs Yunus

 Tüketicileri yeşil geçiş için güçlendirmek amacıyla ürünlerin sürdürülebilirliği ve belirli uygulamalara karşı daha iyi koruma sağlamak amacıyla 2021'de

15.07.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7183 sayılı Kanun ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurularak, ajansın faaliyetlerinin finansmanı için Turizm