ISSN: 2146- 6386
T.C.
Erciyes Üniversitesi
Ilahiyat Fakültesi •
Dergisi
Erciyes University
Journal of Faculty of Theology
Yıl: 2011/2 Sayı: 13
KIRAAT İLMİ VE TARİKLER*
Doç. Dr. Yavuz FlRAT
Erciyes Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yavuzfırat24@gmail.coin
Öz
Kur'iin,-ı Kerim Hz. Muhammed (a.s)'a vahiy yoluyla indirilıniş son ilahi ' kitaptır. Arap toplumunun kullandığı dil dikkate alınarak, okunuşu kolaylaştırılınış ve bazı lafizlarının kendilerine özgün okunuşlarıyla bir hususiyet kazanmıştır.
Mutlak olarak Kur'an-ı Kerim okunıayı ifade eden kavramlar olduğu· gibi, okuma biçimlerinin isnad edildiği kimseler (iınamlar/raviler) ve onların okuyuş şekillerinlıı ifade edildiği kavramlar da vardır. Zaman içerisinde imanılar ve ravilerine isnad edilen bu okuma keyfiyetieriyle alakah yöntemler doğmuş olup nihayetinde İstanbul tariki, Mısır Tariki gibi ekoller, sözünü ettiğimiz okuma keyfiyetierinin takdim telıiri
ile ilgili usulleri ortaya koynıaktadırlar. Bir sistem içerisinde eda edilen tüm okuma biçimleri, sonuçta Hz. Peygamber (a.s)'a dayanmaktadır.
Anahtar l<elirneler: Kıraat, Rivayet, Tarik, Sened.
SCIENCE OF RECITA TION AND W AYS OF IT
Abstract
Tb e Qur'an is the fina! divine book sent down to the Prophet Muhammad (pbuh) through revelation. The language used by the Arab society was taken into consideration thus its recitation was rendered easy also it gained peculiarity by unique recitation of its certain wording. As !here are expressions which specifically denote recitation of the Qur'an, there are also expressions denoting persons
(inıanıs/narrators) to whoın certain way of recitation is attributed or denoting tlıe
style oftht;:ir recitation.Naturally in time new methOds came into existence vis a vis the manner of recitation of those inıaıns and narrators. At the end scholls such as Way of Istanbul, Way of Cairo put down rnethods related to taking forward or delaying (taqdim/ta'hir) of the recitation rnanners. All recitation forrus executed in this system at the en d goes back to tlıe Prophet Muhaıhınad (pbuh). · · Key words: Recitation, Narration, W ay, Ascription,
Ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 }i/; 201112
GİRİŞ
Allah Teiila son kitabı olan Kur'an-ı Kerim'i Hz. Muhammed (a.s)'a
indirmiştir. Allah tarafından insanlığa kitapların gönderilmesi büyük bir rahınettir.
Kitapların ne dediğinin/ne demek istediğinin aniaşılıp yaşanınası yanında bir de
okımuş keyfiyetieri vardır. Bu gerçeği en azından Kur'an-ı Kerim örneğine bakarak söylemek mümkündür. Kur'an-ı Kerim öncelikle kendisine öğretildiği iizeı·e Hz.
Peygamber (a.s) tarafından okunmuş ve bu keyfiyel O'nun arkadaşları olan sahabeye de öğretilıniştir. Varlığı itibariyle rahmet olan Kur' an, okunuşu itibariyle de böyle olsun diye Arap toplumunun kullandığı dil dikkate alınarak kolaylaştırılmıştır. Bu sebeple Kur'an, farklı Arap dili ve lehçeleriyle nazil olmuş
ve Hz. Peygamber (a.s)'de onlara bu şekilde okmnıış ve okutmuştur. Sonra bu okuyuşların çoğu "son arza/arza-i ahire" de kaldırılmıştır. ı Bu hususta Kur'an-ın
okunmasını kolaylaştırmayı tevatür derecesinde ifade eden "ahrufi seb'a"/ "yedi harf' hadisleri çok ıneşhurdur.2 Bu makalede kısaca biz, "ahrufi seb'a"dan biı·
ciiz/parça olan kıraatın ve bunların nakli anlamına gelen rivayet ve tarik terimlerinin kullanımına. ve daha sonra sistemleşerek ekoller oluşturduğuna değinıneye çalışacağız. Giriş kısmında özellikle bu üç kavram üzerinde
durulacaktır.
Kaynakların vurgııladığına göre Hz. Peygamber (a.s)'den kıraat ve rivayeliyle Kur'an-ı öğrenen sahabe, onda her hangi bir değişikliğe gitmemiş, her cümlesine, keliın.esine ve hatta harfine oldukça özen göstermiş ve kendilerinden sonraki tabifın nesiine o şekilde nakletmiştir.3
Tabifın ve onları takip edenlerden bir grup, hayatlarını adeta Kur'an-ın
zabt, öğretim ve nakline adamış ve bunlarm içinden kıraatiarına uyulan ve usulleri
*Bu makale, Osmanlı kıraat alimi Muhammed Emin Efendi'nin (vef: M.l858) Umdetu'l-HulHin fı İzilhi Zübdeti'l-İrffin isimli eserinin 4. sahifesinde geçen ve tarihi süreçte nihayet Istanbul tariki,
Mısıı· tariki adları ile anılan iki tarikin özellikleri ve birbirinden farkı ile alakah kısmın açılımından oluşmaktadır. Haliyle meseleyi bu iki tarlkin özelliklerine getirebilmek ve geçmiş süreçle
oluşabilecek kopuklugu önlemek amacıyla kır§at ilminin tarihi süreçteki gelişimine kısa da olsa yer
verilmiştir. Makale özellikle kıriiat ilmine ilgi duyan öğrencilerin isteği ve bir de İstanbul tariki ifadesinden İstanbul hafızlarının okuyuş tarzı, Mısır tarlkinden de Mısır hafızlarının okuyuş tarzını anlayan kimselerin yanlış kullanımı Uzerine kaleme alınmışlır. Dolayısıyla makale konuyla ilgili bir iddia ve ispatı ele almamaktadır. Sadece tarihi sOreçte oluşmuş İstanbul ve Mısır tarikleriyle ilgili
adı geçen kaynaktaki öz bilgileri açarak örnekle anlatımlardan ibarettir. Anlatım bir makale çerçevesinde gerçekleştiğinden tGm detaylara da girilcmcmiştir. ,
1 Nasr, Atiyye Kiibil, Giiyetu '1-lvfuridfl Ilmi 't-Tecvid, Kahire 2000, s. 28.
2 Buhôri, Muhammed b. Isınail b. İbrahrm b. Muğire Ebi Abdilliih. Salıihu"/- Bulıdr" Fedailu'l- Kur'§n, 5: M'aslim, Milsliın b. Hacciic el- Kuşeyr1, Salıihu Müs/im, K. Saliiti'l- Müsiitirin ve Kasriha 48; Nesiii, Alımed b. Şuayb b. Ali b. Sinii.n b. Bahr b. Dinii.r; Sünenu 'n-Nesal İftitiih 37.
"Ahrufı seb'a" ifadesinin kır§at_ve tefsir usulO kitaplarında pek çok yorumları yapılmıştır. Mesela, İbn Cezer1, Muhammed b. Muhammed ed- Dimeşk1, en~ Neşr fi '/- Kıriliıli '1-Aşr, (Tashih: Ali Muhammed ed-Dabba'), Kahire ts, 1/19 vd; Abdulınecid Okçu, Kur'dn ve Ku·dat, (lbn Cezeri'nin en- Neşrfi'/- Kırôiiti'I-Aşr isimli eserinin I. cildinin 1- 57. sahifeye kadar tercümesi), Erzurum 2001, s. 68 vd; Ayrıca bu ifadenin yeni bir değerlendirmesi için bak: Yusuf Alemdar, Kmiatlarm Ortaya Çıkış Meselesine Yeni Bir Baktş, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, ci lt Vlll/2, s. I 46. Aralık 2004.
3 Hz. Peygamber (a.s)'dan kıraat rivayet ettikleri (yani Kur'§n öğretiminde bulundukları) tespit edilen ashab için bak; İbn Cezer1, age, l/6.
38
l!alıiyat Faktillesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
benimsenen "imam" kişiler ortaya çıkmıştır. Okuma· eylemini ifade eden "kıraat"
kelimesi bu kimselerin okuyuşuna nispet edilmeye başlamıştır. Falancanın kıraatı
böyle, falancanınki de şöyle denmiştir. Elbetteki kıraatın imaıniara nispet edilmesi ile, bunların kendilerinin uydurarak ibda' ettiği bir kıraat şekli değil, Hz.
Peygamber'den gelen kıraata bağlılık ve onun devaını mahiyetinde olan bir kıı·aat/
okuma biçimi anlaşılmaktadır.' .
A. KIRAAT İLMİ TEDVİN VE TASNİFİ
Kıraat ilmi tam olarak ortaya konulup bu ilıne dair eserler yazılıncaya
kadar hafızlar ve kıraat bilginleri bu kıraatları fasılasız olarak birbirinden
nakletmişler ve nihayet doğuda ve Endülüs'te bu ilim nesiller tarafından nakledilıniştir.5
Bu gelişme sonrasında Kur'an öğretim işi kıraatte imam kişilerin okuma biçimleriyle devam etmiştir. Böylece sözü edilen zevatın kıraatlarının zabtını ve sened silsilesini ele alan kitaplar telif edilmeye ve kıraat ilmi tedvin edilmeye
başlanmıştır. Bu iliinde ilk kitap telif eden kişi, hicri 3. asırda yaşamış Ebu Ubeyd el-Kasım b. Sellam (vef: H. i24)'dır. Yine Hafs b. Ömer ed-Dilrl (vef: H. 246)
kıraalla ilgili kitap telif edenler arasındadır. Müslümanlar bu büyük zatların kıraatlarının (okuyuşlarının) tevatüründe icma etmiş ve bunların kıraatıarını
gelecek nesillere aktarmışlardır. Sözünü ettiğimiz bu zevat, kıraatte imam olan ı O
kumi'dır.6 ·
Bunu biraz daha açabiliriz: Amirllerin azatlılarından olan İbn Mücahid (vef: H. 324), Diiniya ve Endülüs'ün doğusundaki adaların eıniri olunca, idaresindeki bu bölgede kıraat ilmi revaç bulmuştur. Kıraat bilgini olan Ebubekir b.
Mücahid el-Bağdadl lO kurra'nıh kıraatleri de dahil kıraatler içerisinden 7 kıraatı
seçen ve 'bunlar dışında kalanları şaz7 olarak gören zattır. Bu zatın kıraatları
topladığı "Kitabu's-Seb'a" isimli eseri çok meşhurdur. Ebu Aınr Osman· b. Said ed- Dan! (vef: H. 444) dahi İbn Mücahid'in emirliği çağında yetişmiş, 7 kıraatı seçim konusunda onu takip etmiş ve kıraat ilminde uzman olmuştur. Bu ilimdeki
üstünlüğünden dolayı, kıraat ilmi senet ve isnatlarla ondan rivayet edilmiştir. Zira bu zat "et-Teyslr" isimli kitabını yazmış ve yedi kurranın her biri için iki ravl
belirlemiştir. Kıraat konusunda bu iki alimin konumu büyüktür ve üınmet bu iki alimin seçiinini kabulde ittifak halindedir. Böylece ümınet bu yedi kişinin
kıraatının tevatürü konusunda ittifak olduğuna itibar etmiştir.'
4 el- Kadi, Abdullettah, Tdrihu '/- Kurrdi '/-Aşereh, (Talik eden, Seyyid Mansür Ahmed), Mısır 2002, s. 9.
5 İbn Haldun, Ebu Zeyd Abdun·ahman b. Muhammed, Mukaddi me, Beyrut ts, s. 783.
6 Abdulfettah el- Kadi, age, s. ı
o.
7 Şaz kırfiat dem'ek, lügat itibariyle bir okuma fomıu olarak tek başına kalan, aliınierin üzerinde
birleştikleri kıraat biçimlerinin dışında bir okuma biçimi demektir. Ya da, senedi sahih olmayan yahul Hz. Osman mushaflarının hattına uymayan veya Arapçada böyle bir şekli bulunmayan okuma biçimi demektir. Bkz: Sehavi, Alemurldin Ali b. Muhammed, Cenuilu '1- Kura ve Kemdlu '/- Ekrrrd, (Talıkik, Mervan el- Atiyye, Muhsin Ferabe), Beyrut 1997, s. 322: Alu İsmail, Nebll b. Muhammed
İbralıim.llmu'/-Kıradt, Riyad 2000, s. 44.
8 el- Muhtar, Muhammed, Ttiri/tu '1-Ku·datji'/-Meşrigve '/-Meğrib, 2001, s. 59.
Ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 til: 201112
Daha sonra Dan!' nin çağına yakın yine Endüllis'te Şatıbe ahalisinden Ebu
Kasım b. F!rruh b. Halef eş-Şatıb! (vef: H. 590) yetişıniştir. Dan!'nin kitabını
özedeyip ezberlemeyi temin için eserini 1173 beyithalinde nazım olarak "Hırzu'l
Eman! ve Vechu't- Tehiin!" ismi ile yazan hicri 6. asır kıraat alimlerinden eş
Şatıb!'de bu alanda önemli bir şahsiyettir. Eserinde kıraat ustadiarının adiarına
EBCED ( ~1) harfleriyle işaret ederek kıraat ilminin bütün kaidelerini bu manzumesinde toplamıştır. Afrika ve Endülüs başta olmak üzere bütün İslam aleminde kıraat meclislerinde bu eser çok meşhur olmuştur.'
Kıraat ilminde eser yazan bu son üç alim eserlerinde özellikle 7 kıri\at'e yer vermişlerdir. Hicri 9. asırda yaşamış ünlü bilgin İbn Cezer! ise, sanki bu ilmin
öğretim ve neşri için hizmete özel bir kimse gibidir. Kıraat ilminde pek çok eser veren bu zat, yedi kıraatı ona tamamlayan eserleriyle meşhurdur. Başlangıçtan İbn Cezer!'ye kadar pek çok alim gerek yedi ve gerekse on kıraale dair eser vermesine
rağmen, adını andığıınız bu zatlar kıraat ilminde özel isimler olmuşlar, kıraat ilmi daha çok bunların eserleriyle bilinmiş ve tedris edilmiştir. 10
İbn Cezer! gibi, karİ ve usuleiiierin cumhuru yedi kıraatın dışında kalan üç
kıraatın sılılıatı üzerinde de ittifak etmişlerdir. Çünkü bu üç kişinin diğer yedi kurra ile ilgileri vardır. Mesela Ebu Cafer, İmam Nafi'in şeylılerindendir. Şeyh Yakub, Ebü Amr b. el-Ala'nın tabilerindendir. Halef el- Aşir ise İmam Hamza'nın riiv!lerindendir. Bu sebeple Abdulvehhab es-Sübk! (vef: 771), on kıraattan her birinin kıraatının ınütevatir ve zarureten din itibariyle malum olduğu konusunda fetva vermiş, bunların Hz. Peygamber (as)'a indiğini bu konuda cahil olandan başkasının kibirlenıneyeceğini ifade etmiştir. Bu hükmü es-Slibk!, İbn Cezer!'nin kendisine yazdığı mektubuna cevabında vermiştir. 11
İmamlar "Kıraatın tabi olunan bir sünnet" olduğu konusunda ittifak
etmişlerdir. Yani bu sözün anlamı, kıraatı, sonraki öncekinden ya da halefi selefinden alır demektir. Bununla onlar, kıraatın teriın olarak (Kur'an lafızlarının
okunma keyfiyeti olarak) kullanıldığı anlamının dışında başka şeye delalet etmediğini söylemek istemişlerdir.12
"Kıraat" le okunan şey kastedilınektedir. Makru, /kıriiat olunan demektir.
Kıraat olunan ise Kur'an'dır. Bu ınanadaki kıraat ise, her öğrencinin öğretmeninden Kur'an'dan öğrendiği şeyler demektir. Bu duruın sahabenin Hz.
Peygamber'den, birbirlerinden, tabiinin sahabeden ve onlarııı (tabiinin) da birbirlerinden öğrendiklerini ifade eder. Hz. Peygamber (a.s)'den Kur'an konusunda birinin öğrendiği diğerinin öğrendiğinden farklı olduğunda, ona falanca sahabenin kıraatı denirdi. Bunlar Kur'an-m tümünli ezberleınemiş olsalar bile,
9 lbn Haldun, age, s. 783-784.
10 el~Endültis'i, Eb1 Abdillah Muhammed b. Şureyh el- Endi.ilüsi, el- K4fi fi Kıradti's- Seb ', (tah, Ahmed Mahmud Abdussemi' eş- Şafii'), Beyrut ts, s. 16; el-Hafeyan, Ahmed Mahmud Abdusseıni',
Eş!ıeru'/-Mustalehôt, Beyrut 2001, s. 35-36. ·
11 es-Subki, Abdulvehh§b b. Ali b. Abdulk§fi es- Subki, Men 'ul-Jıfevdni' an Cem 'il- Cevdnd ', (tah:
Dr. Said b. Ali Muhammed el- Humeyr1). Beyrut 1990, s. 350 vd; İbn Cezeri, age, l/44-45; el- Muhtar, age, s. 61.
12 Ca'beri, İbrahim b. Ömer, Kenzu'/-Meimf fi Şerlıi Hırzi'l-Emtini ve Veclıi 't-Tehôn~ (tah: Ahmed el-Yezidi, S. Arabistan 1998, l/241.
40
lialıiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yil: 201112
böyle denirdi. Kıraat kavramı sahabeden sonra gelen kimselere nispetle Kur'an-m tümünü ezberleyen kimseler hakkında yayılıp kullanılınaya başlamasıyla onlara da nispet edilir olınuştur.13 Buna göre kıra'at, vahiy lafızlarının farklı vecihlerini (okuma şekillerini), Kur'an kelimelerinin şeddeli şerldesiz eda keyfiyetierinin tümünü nakledenlerine dayandıran ilim olarak tarif edilmiştir. ı•
Dolayısıyla kıraat ilminde imam olan zatın okuyuşuna nispetle "kıraat", imaının okuyuşunu gerek kendisinden öğrenerek, gerekse onu görmeden nakletme anlamında ravlye nispetle "rivayet", ravlnin. okuyuşunu da ona ra vi olan kimsenin rivayet etmesi anlamında "tarik'' terimleri kullanılan önemli ıstılahlar olmuşlardır.
Rivayet konusunda kurra olan zata düşen görev onu nakletmekten başka birşey
değildir. Menşei itibariyle gerek rivayet ve gerekse tarikierin kaynağı vahiydir. ıs Ancak okuyuşları (kıraatı) farklı tabakadaki kimselere nispet açısından zamanla böyle bir aymına gidilmiş, imam, rav!si ve ravlnin ravisine nispetle; kıraat, rivay,et ve tarık kavramları kullanılmıştır.
On kıraat imaınından her birinin ikişer ravlsi bulunmaktadır. ı' Yirmi ravl için de pek çok tank mevcuttur. Bunların kuvvet dereceleri farklıdır. İbn Cezerl,
13 Ca'beri, age, I/242.
14 el- Endülüsl, age, s. 9; Muhaysın, Muhammed Salim, el-Muğni ji Tevcilzi '1-Kmi '6ti '1- Aşri '1- Mütevdtireh, Beyrut 1993, I/45; ·
15 Alu İsmail, age, s. 29.
16 İmam ve r§.vilerinin rumuzlandınlması farklı biçimlerde olmakla birlikte, meşhur şekliyle Ebced Alfabesi'nin harflerine göre yapılmıştır. İmam Şatıbi, yedi kurra ve her birinin iki r§.visini bu alfabenin harflerine göre ve bir sıra ile şu şekilde iııınuzlandırmıştır. Alfabenin başından sonuna
doğru önce 3 harf alınarak ilk harf imam kişiyi diğer iki harf ise riivilerini göstermektedir. Buna göre; (IO:'ı) harflerinden
I. (ı) İmam Nafi' cl- Medeni'yi (vef: H.l69),
!. (<,>)harfi ilk rii.vl Kii.IOn'u (vef: H. 220),
2. (ı;:) harfi ise ikinci nlv! Verş'i (vef: H. 1 97) göstermektedir.
(~J) Burada alfabeye göre He harfinden sonra gelen V av harfi değerlendirilmeııliştir. Buna göre, 11. (')harfi İmam İbn Kes!r el-Mekkl'yi (vef: H. 120),
1. (•) harfi birinci riiv! Bezzl'yi (vef: H. 250),
2. (J) harfi ise ikinci riiv! Kiınbul'U (vef: H.280) göstermektedir.
(~) Bu harllerden ilk harf,
III. (C) İmam Ebu Amr el- Basri'yi (vef: 154), ı. (lo) birinci riiv! Dur!' yi (vef: 248),
2. (tS) ise ikinci ravt Sfıst'yi (vcf: H. 202) göstermektedir.
(;-lS) Bunlardan ilk harf,
IV. (.ıl) İmam İbn Amir eş-Şiiml'yi (vet: 218),
!. (J) harfi birinci nlv! Hişam'ı (vef: H. 245),
2. (r) harfi ise İbn Zekvan'ı (vef: H. 242) göstermektedir.
(F) Bunlardan ilk harf,
V. (Cı) İmam Asım el-Kufi'yi (vef: H. 127),
!. (<-"')harfi birinciravi Ebu Bekir Şube'yi (vef: H. 194), 2. (e) harli ise ikinci riivi Hats'ı (vef: H. 190) göstermektedir.
(~) Bunlardan ilk harf.
VI. (u) İmam Hamzael-KOfi'yi (vef: H. 156),
li alıiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
şiir şeklinde yazdığı "Tayyibetu'n-Neşr fı'l-Kıraiiti'l- Aşr" isimli eserinde bunların
kuvvetli ve zayıf olanını seçmiş ve neticede her ravı için iki tarık, her tarık için de yine iki tarik belirlemiştir.17 Bu belirleme bir anlamda "eda" konusunda kıraat veeibierinin uygulanış sistemini de göstermektedir. Zira ravilere göre kıraat
veeibierinin uygulanıası farklı olabilmektedir. Şimdi bu hususlara temas etmek istiyoruz.
B. KIRAAT İLMİNDE TARİKLERİN ORTAYA ÇIKIŞI
Tarık, liigatte yol manasma gelmektedir, Kıraat ilminde ise, zaman itibariyle her ne kadar aşağı sıralarda yer alsa da, "ravı" adı ile anılan kişi ya da
kişilerden rivayette bulunan kimselere nispet edilen okuyuşlara tarik adı
verilmektedir. Bu ifadeyedikkat edilirse burada raviden rivayet eden ikinci, üçüncü vs. durumundaki ri\viler ve bunların rivayet ettikleri (okunan) şey de tarik olarak kabul edilmektedir. Kıraat, rivayet ve tarikieri belirleme anlamında bir örnek verecek olursak, mesela iki sı1re arasındaki besmelen in okunması hususu İma ın İbn Kesir'in kıraatıdır. İmam Nafı'den onun birinci ravisi Killun'un rivayetidir. İmam Nafı'in ikinci ravısi Verş'ten rivayetle Ezrak'ın tarıkidir. Buna göre iki sfıre arasında besınele okumanın aslı İbn Kes ır' e göre direkt olarak ondan gelen bir kıraatttır. imam Nafi' in birinci ravısine göre ravıden gelen bir rivayettir. İmam
Nafı'in ikinci ravisi Verş'e göre ise onun ravisi Eznak'ten gelen bir tariktir. Burada
1. (w'>) harfi birinci riivl Halefi (vef: H. 229),
2. (L;) harti ise ikinci r8.vi Hall8.d'ı (vcf: H. 289) göstermektedir.
("""'") Bunlardan ilk harf,
VII. (") İmam Kisiil el- Kfifi'yi (vet: H.l89),
1. (U"I) harfi ise birinci riivi Ebu'l-H§ris'i (vef: H. 240),
2. (c:,) harfise ikinci rftvi 1-Iafs ed-Dfır'i' yi (vef: H. 250) göstermektedir.
(Bak: Abdulfettiih el- Kiidl. e/-VCififi Şerlıi "ş-Şdtıbiyyetifi "/- Kl!"ddti "s-Seb ·• Cidde 1999. s. 397).
Yedi kıraatı 10 kıraata tamamlayan üç imarnın rumuz1arı ise, Hamdullah Hayreddin Efendi'nin (vef:
H. 960/1552'den sonra) "Fuyfizu'l-İtlcln" isimli eserinin nımuzlarına göre verilmektedir.
Buna göre,
VIIJ. (1:!') ruınuzuyla, Ebu Cafer el- Medeni (vef: H. 130), ı. (u") ruıııuzuyla, birinci rı\vl lsa b. Verdan (vet: H. 160).
2. (ı*) rumuzuyla ikinci rıivi Süleyman b. Cemmdz (vef: H. 1 70) gösterilmiştir.
·IX. (ı;) rumuzuyla Şeyh Yakub el- Basri (vef: H. 205), I. (0":1) nıınuzuyla birinci rıivi' Ruveys (vef: H. 238),
2. (<o.) ruınuzuyla ikinci riivi Ravh (vef: H. 235) gösterilmektedir.
X. (Ji) ruınuzuyla Halefu'l- Aşir el-Bağdadl (vef: H. 229), ı. (t:"') ruınuzuyla birinci riivi İshak (vef: H. 286),
2. (.ı....) ruınuzuyla ikinci rıivi İdris (\•ef: H. 292) gösterilmektedir.
(Bak: Piiluvi, Harııid b. Abdultettiilı, Zübdetu"lhfdnfi Vucıilıi"I-Kur"dn. İstanbul ts, s. 5).
17 İbn Cezeri. Tayyibetu'n-Neşrfi'!-Kmidti'!-Aşr, (tah: Muhammed Temiın ez- Zu'bi). Medine 1414, s. 32-33.
42
li alıiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
şahıs olarak Verş'in riivisi Ezrak tarik olduğu gibi bu kanalla iki si'ıre arasında
bes m ele okumak da bir tarik veya tarik ürünüdür denilebilir. ıs
Kastaliini (vef: H. 923/ 1517) bu hususu izahla ilgili şu bilgileri vermektedir.
"Kıriiattaki ihtilaf/hilaf, ya inıanıa ya riivisiiıe yahut da ra viierin ra visine ait olur. İhtilaf tamamen iınanıa ait olursa (yani bütün rivayet ve tarikler imanıda nihayet bulursa) bu kıriiattır. Eğer ihtilaf imanım ravisine ait olursa buna da rivayet denmektedir. Şayet ihtilaf ra viierden sonra aşağıya doğru daha sonraki şahıslardan
birine ait olursa buna da tarik denmektedir". ı•
Bütün bunlar kıraat ilminde bir sistem ve usi'ılün varlığını ortaya koyniaktadır. Kıraat ilminde imamların elbette öğrenerek aldıkları ve yine
öğreterek naklettikleri usulleri mevcuttur. Bu usuller imamların ravileri veya ravilerin ravileri yoluyla nakledilmiş ve nihayet tedvin döneminde telif edilen kitaplarda kayıtlı hale getirilmiştir. Herkes öğrendiğini rivayet ettiğinden dolayı
rivayetler birbirinin aynı olmamış ve rivayet edenlere göre· farklılık arzetıniştir.
Bütün bu farklılıklar kıraatte bir tariki yani bir yöntemi ve eda usulünü beraberinde
getirmiştir. Mesela kıraatı eda ederken birinin öne aldığı bir vechi (şekiVokuma
keyfiyeti) ni diğeri sonraya b ırakab ilmiştir.' Bu· da zamanla şu tarikin veya bu tarikin özellikleri olarak anılmaya başlamıştır. Kıraat ilminde her ne kadar tarikler;
tarz, sayı, kitap/ şahıs ve beldeler bakımından çeşitlendirilmiş olsa da, biz daha çok
sayı ve belde adlarını kullanıp bunların sistemlerinden bahsedeceğiz.
I. SAYILARI BAKIMINDAN KIRAATLAR a. Kıraatı Seb'a! Seb'a Tariki
Kıraat ehline göre, seb'a tarikı denildiği zaman, İmam Ebu Aınr ed- Dani'nin "Kitabu't-Teys!r" isimli eseri ile, İmam Şatıbi'nin "Hırzu'l-Eınani'' ismi ile bilinen Kaslde-i Lanıiye'sinin içerikleri anlaşılmaktadır.20 Yedi kıraat olarak bilinen meşhur yedi kurrii'nın. kıraatları pek çok kitabın yanısıra bu iki yazarın aııılan kitaplarında toplanmış, birbirinin devaını sayılan bu iki kitap diğer kilapiara göre daha ınuteber kabul edilip meşhur olmuştur. Haliyle yedi kıraatın okululmasında bu iki kitap tedris kaynağı olmuştur.
b. Kıraatı Aşere/ Aşere Tariki
Aşere taı·ikı ise yedi inıamın kıraatı ile birlikte, Ebi'ı Cafer, Şeyh Yakub ve Halefin kıraatiarını içeren İbh Cezeri'nin "Tahbir" isimli eseriyle "Dürre" diye
18 el- Hafeyan, age, s. 156.
19 KastaHini', Lnam Şihabuddln, Let8.ifu'l- İş§r§t li Funfmi'l- Kır§'§t, (tah: Amir Seyyid Osman, Abdussabı1r Şahin), Kahiı·e 1972, s. 338; Tetik, Necati, Kırdal flminin Ta/imi, İstanbul 1990, s. 126;
Temel, Nihat, Kırdal ve Tecvid Istılah/arı, İstanbul 1997, s. 128.
20 Emin Efendi, Muhammed, Umdetu'I-Hullanfi lzdhi Zübdeti'l-lıfan, İstanbul 1287 Hicri, s. 4;
Hilmi, Ahmed, Swatı Aliilekim Dergisi, sayı 148, VU275.
ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
bilinen el-Kasidetu'l-Lamiyye'sinin içeriklerinden kinayedir. Böylece bu iki kitapla kıraatler yedi'den on'a tamamlanmış olmaktadır." ·
Bunların dışında bir de Takrib Tarikı vardır. Bu tarikle on imaının
riiv!lerinin rav!leriyle onların ravileri arasında duyulnıuş olan farklı vecihler okunmaktadır.22
İslam beldelerinde gerek seb'a ve aşere ve gerekse takrib tarikinde kıraat
vecihlerinin ceın'i ve tertibi (toplanması ve düzeni) hakkında kabule şayan iki tarik
oluşmuştur. Şimdi bunlara temas etmek istiyoruz.
II. BELDELERE NİSPETİ BAKIMINDAN KIRAATLAR
Beldelere nispeti açısından iki tarik meşhur olmuş olup her iki tarikin de kar1lerce açıklanmış usulleri bulunmaktadır." Bunlardan ilki istanbul tarikidir.
a. İstanbul Tariki
Mütekaddiınun alimleri arasında İstanbul tariki takip edildiği kitaba nispetle ilk tarik olarak Teysir tariki diye meşhur olmuştur.
Teysir tarıkınde usule gelince, tedriste "Teysir" ve "Tahbir" isimli eserlerin
asıl kabul edilerek "Şatıbiyye" ve "Dürre" isimli eserler bunlara ilave edilmektedir.
Bu tarik hicri IOOO'li yıllardan sonra İstanbul tariki diye meşhur olmuştur.
Bu tarikin İstanbul tariki diye isimlenmesinin sebebi şudur:
Şeyh Nasıruddin Tabiavi'nin (vef: hicri 966) damadı ve en özel talebesi olan Şeyh Ahmed el- Mesyeri el- Mısri, Tavil Mehıned Paşa'nın emriyle 9. asır
ortalarında Mısır'dan hilafet merkezi İstanbul'a getirilip Eyüp Sultan Camiine imam tayin edilmiş, bu zat I 006 hicri tarihine kadar nıezkilr camide Teysir Tarikini,44Dürre, Tayyibe ve Takrib tariklerini okutnıuştur. I 006 hicri tarihinde vefat eden bu zat mezkilr vezirin türbesinin dışına defnedilıniştir. Ondan sonra bu tarik İstanbul ve Anadolu'da yayılmış ve İstanbul tariki diye meşhur olnıuştur.24
b. Mısır Tarikı
Tarikierin ikincisi ise önceleri İmanı Şatıbi'ye nispetle Şatıbıyye tariki diye
meşhur olmuştur.
Şatıbiyye tarıkınde usule gelince, tedriste "Şatıbiyye" ve "Dürre" isimli eserler asıl kabul edilir. "Teys!r" ve "Tahbir" isimli eserler ise bunlara ilave edilir.
Bu tarik ise, Mısır tariki diye yayılmıştır.
Mısır Tariki diye isinılenınesinin sebebi şudur:
İbn Cezeri'den Kur'an-ı !alim edenler Şatıbiyye tariki üzere öğrenir ve bu tarJki etrafa yayarlardı. Bunların bazıları Hareıneyni Şerifeyni, Yeıneni, Afrikayı,
21 Emin Efendi, age, s. 4.
22 Hilmi, Sıratl.Mii.tekim Dergisi, sayı 148, VY275.
23 Emin Efendi. age, s. 4.
24 Emin Efendi, age, s. 5; Hilmi, Su·atı Alütekim Dergisi, sayı 148, VV275.
44
Ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
Mısır ve Şam' ı vatan edindiler ve bu tar!k! yaydılar. Sonra Mısır kurrasından ve
aynı zamanda Şeyh Nasıruddin Tabiavi'nin ve, Şeyh Ahmed el-Mesyer!'nin talebesi Şeyh Şehiizetu'l- Yemen! bu tariki Mısırda okutınuştur. Bu yıllarda bu tar!k Mısır tar!k! diye meşhur olmaya başlamıştır. Sonra İstanbul tarikini öğrenmiş bazı kariler hacca giderken Mısır'a uğrar ve bu tariki de İbn Cezeri'den rivayet
isnadıyla alırlardı. Çünkü alışıla gelmiş tertip üzere olmaksızın telakkİsiz şekilde sırf mutlak rey ile kıraat kitaplarından meseleleri istinbat ederek kıı·aat ilmi !alim etmek haraındır. Mutlaka kesintisiz rivayet zinciri ile kiirilerin ağzından almak gereklidir. Bu sened Hz. Peygamber (a.s)'a kadar gitmelidir.
Sonra şeyh Ali el-Mansur!, hicri 1088 yılında İstanbul'a gelmesi ve orada
Mısır tarikini okulmasıyla bu tar!k Osmanlı topraklarında yayılınaya başlamış ve
Mısır tariki diye meşhur olmuştur. Şeyh Ali el- Mansuri, hicri 1134 senesinde vefat etmiştir."
III. EDA BAKIMINDAN İSTANBUL TARİKİNİN ÖZELLİKLERİ a) İbtida (başlangıç, yani sure başından okumaya başlama) halinde, isliaze ve besmelede vası1 veeibierinin takdiıni tercih edilmektedir. (İstiaze ve besmete ile Inraate başlangıçta eda esnasında şu usul takip edilir):
Vaslu'l-Küll: (İstiiize, besınele ve silreyi bitiştirerek okumaktır).
Kat'ul- Küll: (İstiiize okuyup durmak, besınele okuyup durmak, sonra sureye geçmektir).
Vaslu'l-E'vvel mea Kat'ıs-Sani: (İstiiize ve besmeleyi bitiştirerek okuyup durmak ve soma sureye geçmektir).
Kat'ul-Evvel mea Vasli's-Sani: (İstiiize okuyup durmak, sonra besmeleyi süreye bitiştirınektir). Bu dört veebin şema olarak şeklini şöyle gösterebiliriz:
••• .ı...li (J..o..ı) ~ (J..o..ı) j.J"I-1
••• .ı...ll (ebi)~ (ebi) j.J"I-2 ... .ı...ll (ebi)~ (J..o..ı) j.J"I-3
••• .ı...li (J..o..ı) ~ (ebi) j.J"I-4 b) İki sure arasında besınele okuyanlar için yine vasıl veeibieri tercih edilir.
Bunlar için 3 vecih vardır: Bunun açılımı şöyledir:
Vaslu't-Tarafcyn mea'l Besmele: (Önceki süre sonunu besıneleye onu da gelen sureye bitiştirınektir).
Kat'ut-Tarafeyn mea'l Besmele: (Önceki sure sonunda durmak, besınele okuyup durmak ve sonra gelen sureye başlaınaktır).
25 Emin Efendi, age, s. 5-6; Hilmi, Sıratı Mütekim Dergisi, sayı 148, VI/275.
Ilahiyat Fakiiites i Dergisi Sayı: 13 m: 201112
Kat'ut-Tarafi'l-Evvel, ve Vaslu't-Tarafi's-Sani mea'l-Besmele:
(Önceki sfıre sonunda durmak, besıneleyi gelen sureye bitiştirınektir).26 Bunları ise
şöyle şeınalandırabiliriz:
~ı (ı.k1) ..ı....; (J...o.J) w.ıı...:..ıı 'i.J -1
~ı (~) ..ı....; (~) w.ıı...:..ıı 'i.J -2
~ı (J...o.J) ..ı....;(~) w.ıı...:..ıı 'i.J -3
c) Eda' da iki sfıre arasında vasıl (yani birinci sureyi ikinciye bitiştiren) ve sekt (iki sfıre arasında sekte) yapanlara göre besıneleyi terk etmekle beraber vaslı
sekte tercih etmektir. Bunun açılımı şöyledir:
Bila Besmete V asıl: Besınele okumaksızın önceki sureyi sonrakine bitiştirınektir. Böyle okuyan lar; Verş, Ebfı Aınr, İbn Amir, Şeyh Yakup'tur.27
~ı (<k1) w.ıı...:..ıı 'i.J -1
Bila Besmete Sekit: Besınele okumaksızın önceki sure sonunda sekte yapmak, sonra diŞer sureye geçmektir. Böyle okuyanlar, Verş, Ebu Amr, İbn Amir, Şeyh Yakup'tur.2
~ı (.:.S..) w.ıı...:..ıı 'i.J -2
d) Sıla ile (yani
po
'r" gibi cemi mimlerini uzatarak_,.s,_,...
şeklindeokumayı, iskan (sakin şeklinde) okumaya takdim etmektir. Kalun'a göre bu şekil, ihtilafsız olarak meddi ınunfasılın kasır ile okunuşuna tahsis edilmektedir. Ki\lfın
bunu sadece cemi ınim'i geldiğinde önce sıla sonra iskan ile okur. Mesela: "~"
kelimesinde böyle yapar.
e) Nakledenlerin rivayetine göre, meddi ınunfasılın med edilerek
okunmasının Kalun'a tahsis (özel) edilmesiyle beraber, iskan ile okuma halinin tehir edilip (sonraya) bırakılınasıdır. Kallin bunu ayetin bir parçasının öncesinde ıneddi ınunfasıl, sonrasında cemi ınim'i bir araya geldiğinde yapar. Mesela: c...!=.ı ö} .. ~ e".J~.,!) ibaresinde önce kasır ile sıla, (yani meddi ınıınfasılı bir elifve zamiri de_,... şeklinde sıla ile okuyup), ardından med ile İskan (yani meddi munfasılı iki elif ve zamiri de r" şeklinde sakin) yaparak okıir. Cemi ınim'i önce ve ıneddi ınunfasıl sonra geldiğinde ise yine miın' in sılası ile kasr, ardından iskan ile med ederek okuınaktadır. Mesela: (,.S... Wi_!_,lli ~t,ı.: .,ııı_,ı.;.. ıjı..ı) ayetinde miın'in sılası
ile kasr eder, ardından miın'in iskanı ile ıneddi ınunfasılı med ederek okur.
1) Meddi bedel ve 11n'de tfıl vechinin, Verşe göre takdim edilmesi (öne
alınması) dir. Yani Verş ıneddi bedelde, önce tfıl vechini ardından tevassut ve kasr vecihlerini okuf. Mesela: (U.i) kelimesini İstanbul tarikine göre böyle okur. Meddi.
26 P<lluvi, age, s. 6-7.
27 P§luvi, age, s. 6-7.
28 Pfiluvi, age, s. 7.
46
İlalıiyat Fakültesi Dergisi Say1: 13 Yıl: 201112
Lin'de de böyle yapar. Mesela: (>1_,.,) keli;nesinde önce tül veebini ardından
diğerlerini okur.
g) Heınze-i münekkerede29 vakıf ve vasıl halinde (İmam Hamza'nın riiv!si Halef) sekte veebini öne alır. Mesela: (W.i W.) ibaresinde önce sekit ile ardından tahk!k ile okur.
h) İmam Hamza'ya göre vasıl değil de mutlak olarak vakıf halinde nakil vechinin tahk!k ve sekte veeibierinden sonraya bırakılmasıdır. Mesela: (,.;ll yik) ibaresinde vakıf halinde, önce sekit sonra talık!k ve en sonunda ise nakil yapılarak
okunur. ·
Aynı durum İmam Hamza'nın ikinci riiv!si Halliid'a göre İstanbul tarikinde önce tahk!k·soma ise nakil yapılarak okunur.30
Liim-ı tariili bir keliınede ise İmam Hamza'ya göre önce sekit sonra nakil yapılarak okunur. Mesela: (u<-}:11.)) kelimesinde vakıfhalinde böyle uygulanır."
ı) Medler· konusundaki Meriitibi erbe'ayı (dört mertebeyi) bilinen belli mertebelere göre yapmak ve diğer alışıla gelmiş usulleri uygulamaktır.32
VI. EDA BAKIMINDAN MISIR TARİKİNİN ÖZELLİKLERİ a) Kat' ı ve sekte veeibierini vasıl veebine takdim etmektir.
İbtida (başlangıç, yani süre başından okumaya başlama) halinde, isliaze ve·
besınelede kat' ı veeibierinin vasıl veeibierine takdinıi tercih edilmektedir. Bunun
açılımı şöyledir:
Kat'ul- Küll: (İstiaze okuyup durmak, besınele okuyup durmak, sonra süreye geçmektir). Sonra,
Kat'ni-Evvel mea Vaslu's-San'l: (Besmeleyi süreye bitiştirmektir). Sonra, Vaslu'l-Evvel mea Kat'ıs-Sani: (İstiaze ve besmeleyi bitiştirerek okuyup durmak v7 sonra süreye geçmektir). Sonra da,
Vaslu'l-Küll: (İstiaze, besnıele ve sOreyi bitiştirerek okumaktır) .
...
...ıı (~).u... (~) j~l-1...
...ıı (J...o-') .u... (~) j~l-2...
...ıı (~).u... (J...o-') j~l-3...
...ıı (J.<:ı-') .u... (J.<:ı-') j~l-429 Heınze~i Milnekkere. kelimenin başında hareketi olarak bulunan kat'ı hemzesidir. Öyle ki bu
heınzeııin öncesindeki kelimenin sonunda med harfi olmayan bir sakin harf bulunur. Bu sakin harfin, ister cemi (çoğul) mimi isterse onun dışında bir harf olması fark etmez. Mesela; ( ı)o cı)oi ıJ4 ,..,ı""'
•
..,ıı tt:ı. • ..,ııı,ı;. .ı_,..ı ,..ı .,_;ıı) gibi. (Emin Efendi, age, s. 26.)30 Akdemir, Mustafa Atilla, "Zübdetu '1-bfdn" Adil Eserin Metodo/0iik Tamm1 ve Ta/ı/ili, (Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstiti.isii, Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 1999, s. 34.
31 P<iluvi. age, s. 14.
32 Emin Efendi. age, s. 4.
47
Ilahiyat Fakiiliesi Dergisi Say1: 13 }i/: 201112
İki sfire arasında ise şu usul takip edilir:
Kat'ul- Küll: (İstiaze okuyup durmak, besınele okuyup durmak, sonra süreye geçmektir). Sonra,
Vaslu's-Sani: (Besıneleyi sureye bitiştirmektir). Sonra da, Vaslu'I-Küll: (İstiiize, besınele ve sfireyi bitiştirerek okuınaktır).
BU:i Besınele Sekit: (Besmele okuınayıp iki sfire arasında sekte yapmak.
Böyle okuyaniara göre).
Bila Besınele Vas!: (Besmele okıınıayıp önceki sfireyi sonrakine
vasletınek. Böyle okuyaniara göre).
~1 (~) ~ (~) ü;lW>ll 'J.; -1
~1 ( J..o.J) ~ (~) Qı!W:JI 'J.; -2
~1 (J..o.J) ~ (J..o.J) Qı!W:JI 'J.; -3
~1 (.::.S..) ü;lW>ll 'J.; -4 .
~1 (J..o.J) Qı!W:JI 'J.; -5 a) Kal un' a göre hem kasr hem de med halinde iskan vechini s ıla vechine takdim etmektir. Bu durum önceki (İstanbul) tarlkin aksine fer' ve asıl hakkında böyle uygulaııır. Bunun açılımı şöyledir. Kiilfin cemi m imi geldiğinde bu tarik' e göre önce iskiin ile sonra dasıla ile okur. Mesela{~) vb. kelimelerde böyle yapar.
Meddi ınunfasıl ve cemi mimi bir araya geldiğinde, yine kasr ile iskan ve
sı la yapar. Ardından da med ile iskan ve sıla yapar. Mesela:
üfol eSlJ ;!Ji>
LJ.o ı).!:,ıi.J ~ ..s:,ııP-!.J
ı_.,., ı '-"lılllt,ıly
Bu ayette önce kasr ile İskan, ardından kasr ile s ıla, sonra da med ile iskan ve med ile sı la yapar.
Cemi mimi ve meddi ' munfasıl bir araya geldiğinde, mim'in iskanı ile kasr ve med yapar. Ardından da mim' in sılası ile kasr ve med yapar. Mesela,
~~j~ &"!ı...ı
üM
Bu ayette önce iskan ile kasr ve med, ardından da sıla kasr ve med yapar.
b) Verş'e göre ıneddi lin ve ıneddi bedellerde tu! vechini tavassut vechinden sonraya bırakmaktır.
tW; . ~ l)"'>' "1 Ll"" " .&..:; y t >.J
Verş bunun gibi yerlerde önce tavassut sdnra tfil ile okur. Önceki (İstanbul) tarikinin aksine meddi bedelde kasr vechini tavassut vechinden önce yapınakiır.
Mesela,
ı _,ı. i gibi ıneddi bedellerde sırasına göre kasr, tavassut ve tfıl ile okur.
48
llalıiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
c) İmam Hamza'nın 1. ravlsi Halefe göre hemze-i ınünekkeredeki tahkik vechini vasıl halinde sekit vechine takdim etmektir. Mesela,
gibi yerlerde Halef önce tahkik sonra sekit ile okur.
d) Aynı durumda İmam Hamza'ya göre vakıf halinde nakil vechini mutlak olarak (talıklk ve sekte) vechinden önce yapmaktır. Mesela, t.ı!l yl:ı.. örneğinde İmam Hamza vakıfhalinde önce nakil, sonra tahkik ve sekte ile okur. Aynı durumu İmam Hamza'nın 2. ravlsi Halliid'a göre ise önce nakil sonra tahkik ile okumaktır.
Lam-ı tarifli bir kelimede ise İmam Hamza'ya göre önce nakil sonra sekit yapılarak okunur. Mesela: (u<>.;YI..;) kelimesinde vakıfhalinde böyle uygulanır.33
Farklılıkların Tabloda Yer Alışı34 IhtilafKonusu Istanbul Tariki
istiaze ve Besmelede Yası! vecilılerinin
takdim i
Sure aralarında besnıele ile Yası! vecihlerinin takdim i
S fire aralarında besınele Yası!-Seki okumayanlara göre
Killun'un cemi ınımını
..
Sıla- İskan okuyuşunda (~)gibi(Kalun'a göre) Meddi Kasr ile S ıla nıunfasıl ve cemi ınimi bir . Med ile iskan araya geldiğinde,
(ô..ıWP ~.;~l.)c..ı) gibi (Kalun'a göre) Cemi ıniıni
·ve ıneddi ınunfasıl bir araya geldiğinde öncekinin aksi uygulanır.
(,.ı.Jiji ...; ~ı...,ı u).;.;) gibi
Yerş'in ıneddi l!n'inde (öl_,.,) gibi
Yerş'in ıneddi bedelinde (LJ.oi) gibi
Heınze-i ınünekkerelerde
(LJ.oi LJ.o) Ravl Halefe göre
33 Pfiluvi. age, s. 14 kenar kısmında.
34 Akdeınir, age,s. 34.
Mim'in sılası ile kasr Mim'in iskanı ile med
TO!- tevassut
TO!- tevassut- kasr
Sekt- tahkik
Mısır Tariki
Katı' vecihlerinin
takdimi
Katı' vecihlerinin takdimi
Sekt-Yası!
İskan-S ıla
Kasr ile iskan ve sıla
Med ile iskan ve sıla
Mim'in iskanı ile kasr ve med,
Mim'in sılası ile kasr ve med
Tevassut-tO!
Kasr- tevassut-till
Tahklk- sekt
Ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
Aynı durum İmam Sekt- tahklk- nakl Nakl- tahkik- sekt
Hamza'ya göre vakıf halinde
(,.ıli yi:,) gibi
Aynı durum (İmam Tahk1k- nakl Nakl- Tahkik
Hamza'nın 2. nlvisi Hallad'a göre)
İmam Hamza'ya göre Sekt- nakl Nakl- .sekt
laın'ı tarifli bir kelimede
vakıf halinde (u<>_;YI .)) gibi
e) Medlerde bir veche göre ınertebeteyn (iki mertebe) ve diğer bir veche göre de ıneratibi erbe'a (dört ınertebe) ve diğer zikrolunan hususlar uygulanır. Sözü edilen her iki tarik de eda ehline göre makbul görülmüş ve uygulanmıştır.35
İstanbul tarikinin usulünde son madde de belirtildiği üzere·med ınertebeleri
Mısır tarikinin usulünde ·de gözetilen bir durumdur. Kıraat tedrisinde meddi
muttasıl ve munfasılın meddinde meşhur iki ınertebenin benimsendİğİ
görülmektedir. Şimdi bu hususlara temas etmek istiyoruz.
V. TARİKLERDE UYGULANAN MED MERTEBELERİ
İstanbul ve Mısır tarikinde med miktarları konusunda meşhur iki mertebe
uygulanmıştır. Bunlar Merafibi Erbea (dört ınertebe) ve Mertebeteyn (iki mertebe) usulleridir.36 Şimdi bu iki kısmı ele alalım.
a) Meratibi Erbea.
Meralibi Erbea ifadesiyle imamların med miktarları konusundaki ihtilafları
ifade edilmektedir. Bu hususta ölçüt olarak dikkate alınan med ise ıneddi nuıttasıldır. Yani ınertebeler meddi muttasılın uzatılına miktarlarına göre belirlenir.
Uygulama ise zaten meddi muttasıl ile meddi munfasıl üzerinde gerçekleşmekte ve
ıneddi muttasıl mertebeleri ölçüt alınmaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki, meddi
muttasılın kasr (! elif olarak kısa okunduğu) miktarı söz konusu değildir. İbn
Cezeri "meddi muttasılm kasr (1 elif miktarı) okunuşunu araştırdım. Ancak ne sahih ne de şaz kıraatlarde böyle okunduğuna rastlaınadım" demektedir. 37
Dolayısıyla merafibi erbea'nın meddi muttasılda,
1. mertebesini oluşturanlar, meddi muttasılı iki elif uzatanlardır. Bunlar;
Kalun, İbn Kesir, Ebu Amr, Ebu Cafer, ve Şeyh Yakub'tur. Ebced harfleri itibariyle ruınuzları şöyledir. (e,ı ~C • ":')
2. mertebesini ise 3 elif miktarı uzatanlar oluşturur. Bunlar; İbn Amir, Kisaive Halefu'l Aşir'dir. (Jö..ı .!1)
35 Emin Efendi, age, s. 4.
36 Yusuf Etendiz§.de, Abdullah b. Muhammed, Risdletu'/-Afeddilt, İstanbul ts. s. 177. (Bu eser P§luvi'nin Zübdetu '/IIfdn isimli eseriyle birlikte basılmıştır).
" Ib n Cezeri, age, 1/315-316.
50
llalıiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 Yıl: 201112
3. mertchesini pluşturan ise 4 e lif miktarı uzatan Asım'dır. (6)
4. mertchesini ise meddi muttasılı 5 elif miktarı uzatan Verş ve Hamza oluşturur. (u [)38 İşte bu mertebelere meratibi erbea denir ki bu usul İmam Dan!
tarafından benimsenmiştir.39.
Meralibi Erbea usulü meddi munfasılda ise şöyle tertip edilmiştir:
1. mertche meddi munfasılı I elif uzatanlardır. Bunlar; Kiililn, İbn Kesir,
Ebfı Amr, Ebfı Cafer, ve Şeyh Yakub'tur. (~~ı: .ı..,.)
2. mertebe meddi munfasılı 2 elifuzatanlardır. Bunlar, Killun ve Dilrl'dir.
3. mertebe meddi munfasılı 3 elifuzatanlardır. Bunlar; İbn Amir, Kisiil ve Halefu'l Aşir'dir. (J>. J .ıl)
4. mertebe meddi ınunfasılı 4 elifuzatandır. Bu ise Asım'dır. (6)
5. mertebe meddi munfasılı 5 elif uzatanlardır. Bunlar ise, Verş ve
Hamza'dır. (u [). Her ne kadar meriitibi erbeada meddi munfasıl 5 mertebeye
ayrılsa da, daha önce zikrettiğimiz üzere bu hususta meddi muttasıl esas alındığı
için mertebe 4 kabul edilmektedir.40
b) Mertebeteyn
İki ınertebe demek, yine birim med olarak meddi muttasıl esas alındığından bu meddin iki meıtebe ile okunması demektir. Buna göre meddi muttasıl;
1. mertebede 3 elif miktarı uzatılarak okunmaktadır. Böyle okuyanlar;
Kiililn, İbn Kesir, Ebil Aım, İbn Amir, Asım, Kisiil, Ebu Cafer, Şeyh Yakub ve Haleftir. (J>. ~ ~ J 6 .ıl ı: .ı..,.)
2. mertebede ise meddi muttasıl 5 elif miktarı uzatılarak okunmaktadır.
Böyle okuyanlar ise Verş ve Haınza'dır. (u[)
Med di Munfasılda bu mertebeye bir de kasr (yani ı e lif miktarı uzatarak okuma) vechi ilave edilmektedir. Buna göre;
ı. mertebede meddi munfasıl ı elif miktarı uzatılarak okunmaktadır.
Böyle okuyan lar; Kiilun, İbn Kesir, Ebu Amr, Ebu Cafer, ve Şeyh Yakub'tur. (.ı..,.
~~ı:)
2. mertebede meddi munfasıl 3 elif uzatılarak okunmaktadır. Böyle okuyanlar, Kiililn, Dfırl, İbn Amir, Asım, Kisiil ve Halef'tir. (J>. J 6 .ıl .b ..,.)_
38 El-Benna, Ahmed b. Muhammed, ltluifu Fudaldi '1-Beşer bi'l-Kırddti '/ Erbeati Aşer, (tahkik, Dr.
Şaban Muhammed İsmail), Beyrut ts, 1/158-159.
"YusufEfendi Zade. age, s. 178; Tetik age, s. 137.
40 Tetik, age, s. 137-138.
Ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 13 YI/: 201112
3. mertebede ise 5 elif miktarı uzatılarak okunmaktadır. Böyle okuyan lar;
Verş ve Hamza'dır. (u~)
r Bunların Bir Şema Halinde Gösterimi
MEDÇEŞIDI MERATİBİ ERBEA MERTEBETEYN
(İstanbul ve Mısır Tarikinde) (İstanbul ve :rarikiude)
Mısır
Med di Muttasıl 2 (Kiilun, İbn Kesir, Ebu Aınr, 3 (Kiilun, İbn Kesir, Ebu (•4-) gibi Ebu Cafer, Şeyh Yakub)-
(c:
J..,. Aınr, İbn Amir, Asım,~&o) Kisii1, Ebu Cafer, Şeyh
3 (İbn Amir, Kisaı, Halefu'l Yakub, Halefıı'l Aşir)- Aş ir)-(<li-J .ıl) (Ji ~ &oJ 6 .ıl
c:
J ... )4 (Asım)-(6) 5 (Verş, Hamza)- (u~)
5 (Verş, Hamza)-(u t)
Meddi Munfasıl ( l; 1 (Kiilfin, İbn Kesir, Ebu Aınr, 1 (Kiililn, İbn Kesir, Ebu 4;1) gibi Ebu Cafer, Şeyh Yakub)-
(c:
J..,. Amr, Eb il Cafer, Şeyh~&o) Yakub)-
2 (Kiilfin, Duri)- (.lo ..,.) (~&-C: .... )
3 (İbn Amir, Kisa ı, Halefıı'l 3 (Kiililn, Dilr1, İbn Amir,
Aş ir)- (Ji. J .ıl) Asım, Kisil1, Halefu'l- 4 (Asım)-(6) Aş ir)-(Ji J 6 .ıl .lo..,.) 5 (Verş, Hamza)- (u ı;:) 5 (Verş, Hamza)- (u~)
Her ne kadar meddi munfasılda 3 mertebe göriilse de, yukarıda sözü
edildiği üzere bu konuda birim med olarak nıeddi ınuttasıl esas alındığı için mertebeler iki olarak kabul edilmektedir. Mertebeteyn usulünü İnıanı Şatıb1 benimsemiş ve bu usul İbn Mücahid yoluyla ona gelıniştir.41
Gerek meriitibi erbea gerekse mertebeteyn usulii, hem İstanbul hem de
Mısır tariklerinde uygulamasını bulmuştur. Bu hususta ınemleketiınizde adet haline
gelmiş olan ise, Kur'an-ın başından Meryem Suresine kadar meriitibi erbea;
Meryem Silresinden Kur'an-ın sonuna kadar ise mertebeteyn usulünlin uygulamasıdır.42
Medlerin kasr üzeri, tevassut ve tevassiıt üzeri ve til! miktarlarında da ihtilaf edilmiştir. Kurra'nın medleri farklı miktarlarda uzatarak okuyuşıı söz konusudur. Gerek ıneriitibi erbea ve gerekse mertebeteyn usulünde medler ve diğer
hususlarda uyulan usul, ilgili konuların senedierine dayanmaktadır. Mesela medlerin miktarları ve nispet edildikleri kaynakları itibariyle Abdullah b.
Muhammed (ö.l 167/1753) (Yusuf Efendiziide)'in kaleme aldığı "Risiiletu'l-
41 YusufEfendiz§de, age, s. 183.
42 Tetik, age, s. 139.
52