• Sonuç bulunamadı

PROJE KABUL VE DESTEK MAZBATASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "PROJE KABUL VE DESTEK MAZBATASI"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

genelmerkez@iksad.org.tr www.iksad.org.tr İKSAD +90 216 6063275 +90 342 606 06 75

PROJE KABUL VE DESTEK MAZBATASI

Kayıt no : 2020/512

Projenin Adı AFETE MÜDAHALE ORGANİZASYONUNDA KADIN

GÖNÜLLÜLERİN ROLÜ: ELAZIĞ DEPREMİ ÖRNEĞİ Proje Yürütücüsü (varsa kurumu) Doç. Dr. Ali EKŞİ

Araştırmacılar Öğr. Gör. Sinem UTANIR ALTAY

Dr. Öğr. Üyesi Süreyya GÜMÜŞSOY Bursiyerler

Başvuru Tarihi 24.04.2020

Kabul Karar Tarihi ve Sayısı 01.06.2020/5

Proje Süresi 9 Ay

Ara Raporlar En az 3

Başlama Tarihi – Ön Görülen Bitiş Tarihi 15.07.2020 – 16.04.2021

Yukarıda detayları yazılı olan proje önerisi Derneğimiz Yönetim Kurulunun 01.06.2020 tarihli toplantısında görüşülmüş ve (5 sayılı kararla) projenin kabul edilerek desteklenmesine karar verilmiştir. 30.06.2020

Kaldygul Adilbekova Prof. Dr. Salih ÖZTÜRK

Proje Birimi Koordinatörü Bilim Kurulu Başkanı

Mustafa Latif EMEK

Genel Başkan

İKTİSADİ KALKINMA VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İçişleri Bakanlığı Kütük No: 02.006.106

(2)
(3)

1

İKTİSADİ KALINMA VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ Tüzel Kişilik Kodu: 02.006.106

www.iksad.org.tr

PROJE SONUÇ RAPORU

PROJE EKİBİ

Proje Yürütücüsü Doç.Dr. Ali EKŞİ

Tarih:16/04/2021

Proje Numarası 2020/512

Bilim Dalı Sosyal Bilimler

Araştırmacılar Öğr. Gör. Sinem UTANIR ALTAY Dr. Öğr. Üyesi Süreyya GÜMÜŞSOY

Bursiyerler -

PROJENİN

Başlığı AFETE MÜDAHALE ORGANİZASYONUNDA

KADIN GÖNÜLLÜLERİN ROLÜ: ELAZIĞ DEPREMİ ÖRNEĞİ

Başlama Tarihi 15 Temmuz 2020

Süresi (Ay) 9

AFETE MÜDAHALE ORGANİZASYONLARINDA KADIN GÖNÜLLÜLERİN ROLÜ: ELAZIĞ DEPREMİ ÖRNEĞİ

ÖZ

İnsanların afet gönüllülüğüne katılım talebinin yüksek olmasına rağmen afetlere müdahale organizasyonlarında, özellikle kadın gönüllülerden yeterli katkının alınıp-alınamadığı önemli bir tartışma konusudur. 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen Elazığ Depremi’nde, bir kadın gönüllünün enkaz altındaki bir kadın afetzedenin kurtarılmasında aldığı rol, afet risklerine karşı oluşturulacak olan müdahale kapasitelerinde kadın gönüllülerin önemini bir kez daha göstermiştir. Bu nitel araştırma, afetlere müdahale organizasyonlarında aktif rol alan kadın gönüllülerin üstlendikleri rollerin değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Kadınlar, afet hasarları ile mücadele etme ve afetlere karşı toplumsal direnci arttırma konusunda anahtar aktörler durumundadır. Kadınlar, sosyo-kültürel olarak tanımlanmış ve öğretilmiş olan annelik gibi özel durumları toplumun ortak yararına avantaj olarak kullanabilmektedir.

Bununla birlikte afet müdahale organizasyonlarında kadına yüklenen sorumluluklarda “süper kadın” imgesi gibi özel durumların, cinsiyet eşitliğini kadının aleyhine bozması, kadının zarar görmesine neden olabilecek faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: afet, gönüllülük, toplumsal cinsiyet algısı, kadın

(4)

2 Abstract

Despite the high demand for people to participate in disaster volunteering, the extent of contribution received from women volunteers in disaster response organisations is an important debate. In the Elazığ Earthquake of 24 January 2020, the role of female volunteers in rescuing a female victim from the wreckage has once again demonstrated the importance of female volunteers in response capacities to be created against disaster risks. This qualitative research aims to evaluate the roles of female volunteers who play an active part in disaster response organisations. Women are key actors in tackling disaster damage and increasing available social resilience to disasters. Women can use special attributes such as motherhood status, which are socio-culturally defined and taught, as an advantage for the common good of society. Moreover, special elements such as the image of ‘superwoman’ in the responsibilities imposed on women in disaster response organisations, distorting gender equality against women, appear as factors that may cause women to be harmed.

Keywords: disaster, volunteering, social gender perception, female volunteers

Giriş

Afetler, “beklenmedik bir anda, beklenmedik bir yıkıcı etkiyle meydana gelen, oluşturdukları kitlesel hasar ile toplumlarda derin izler bırakan olaylar” olarak tanımlanabilir. Afetlerin en belirgin özelliklerinden birisi, ortaya çıkardığı zarar ile başa çıkmada resmi müdahale kapasitesinin yetersiz kalmasıdır. Gelişmiş ülkelerde bile büyük afetlerin ilk saatlerinde tüm afetzedelere resmi müdahale ekipleri tarafından ulaşılması mümkün olamayabilmektedir.

Afetlerin bu özelliği etkin yönetim için yapılacak organizasyonlarda gönüllülerin katkısını önemli kılmaktadır. Afetlerde zor durumda olan birine yardım etme ve yaşam kurtarmaya katkı sağlama gibi durumlar, insanlara afet gönüllüsü olması adına önemli motivasyon sağlamaktadır. Bununla birlikte, gönüllülerin afete müdahale kapasitesinin arttırılmasında yeterince etkin kullanılıp-kullanılamadığı üzerine önemli tartışmalar sürdürülmektedir (Ekşi, 2016).

Türkiye yüksek deprem riski ile karşı karşıya olan bir ülke olmakla birlikte ülkede sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en önemli sorunlardan birisi ülkede yaşanan yıkıcı depremler olarak görülmektedir. Türkiye’de meydana gelen depremlerde, üç önemli fay hattı belirleyici olmaktadır. Bu faylar, Doğu Anadolu Fay Zonu, Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Ege Graben Sistemi’dir. Bu fay hatlarında meydana gelen kırılmalarda son 100 yılda Türkiye’de şiddeti 4.9 Mw'un üzerinde olan 130 deprem meydana gelmiş, bu depremlerde 85 bin kişi hayatını kaybetmiş ve on binlerce kişi yaralanmıştır. Türkiye’de son yıllarda afetlere müdahale organizasyonlarında bir gönüllü yapılanması olarak Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi

(5)

3

(UMKE) dikkat çekmektedir. UMKE, farklı disiplinlerden gelen profesyonel sağlık çalışanlarından oluşan, Türkiye’nin 81 ilinin tamamında örgütlenmiş ve yaklaşık 5 bin gönüllüden oluşan bir gönüllü organizasyonudur (UMKEDER, 2020; Kıyan and Ekşi, 2020).

Türkiye’de afet koşullarının oluşturduğu kısıtlılıklar ve oluşturduğu ek riskler, kadınların afetlerde gönüllü olarak daha az rol almalarına neden olmaktaydı. Ancak son yıllarda yaşanan afetlerde kadın gönüllülerin aldığı sorumluluklar, kadınların afetlere müdahale organizasyonunda birçok hayatın kurtarılmasında etkili olabileceğini gösterdi. 24 Ocak 2020 tarihinde Türkiye’nin doğusunda yer alan Elazığ Kentinde meydana gelen depremde bir kadın UMKE gönüllüsünün enkaz altından bir kadın afetzedenin kurtarılmasında aldığı rol, medyada uzun süre yer bulmuştur. Enkaz altında bulunan ve sadece yerel dil konuşabilen bir afetzede ile yerel dili bilen kadın gönüllü, mobil telefon ile iletişim kurmuş, afetzede ile kurtarma personelleri arasında iletişimi sağlamış, afetzedeye enkaz altında yapması gereken doğru davranışları anlatmış, arama-kurtarma personeline de enkaz altındaki afetzedenin yerinin tespit edilmesinde yardımcı olmuştur (Hürriyet Gazetesi, 2020).

Türkiye’nin ataerkil bir yapıda olan ve kadınlar ile iletişim kurmada bir takım kısıtlılıkların olduğu bir bölgede yaşanan bu örnek olayda, gönüllü kurtarma personelinin kadın olması ile birlikte yerelde konuşulan dili de bilmesi, afetzede ile iletişim kurmayı kolaylaştırmış ve afetzedenin kurtarılmasında belirleyici olmuştur. Bu olaydan hareketle bu araştırmada, afetlere müdahale organizasyonlarında aktif görev alan kadın gönüllülerin müdahale organizasyonlarında aldıkları rolün değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Son yıllarda özellikle çevresel bozulmalar ve küresel iklim değişikliğinin etkisi ile afet risklerinin büyüklüğünün ve olasılığının artması, afetlere karşı oluşturulacak müdahale kapasitesini önemli kılmaktadır.

Bugünün afet risklerine karşı oluşturulacak olan müdahale kapasitelerinde gönüllülerin ve özellikle kadın gönüllülerin alacağı sorumluluklar afetlerin yönetilebilirliğinde büyük önem taşımaktadır. Afet yönetimi müdahale kapasiteleri içerisinde kadın gönüllülerin rolünün her geçen gün daha da artması, çalışmayı önemli kılmaktadır.

Literatür Özeti Gönüllülük

Gönüllülük, birey ya da kurumsal kimliklerin, herhangi bir zorunluluk ya da tanımlanmış görev bulunmaksızın sorumluluk alarak, toplumsal ortak iyiye katkı sunma ve sorunlara çözüm üretme çabasıdır. Gönüllü ise toplumun iyiliği için çalışan kişi olarak tanımlanmaktadır (Ghodsi, Sohrabizadeh, Khani Jazani and Kavousi, 2020). Gönüllülük için bir eğitim ve gelir birikimi ya da geniş zamanların ayrılması, bir meslek sahibi olunması veya deneyim gerekmemekte, yaş ya da cinsiyet sınırlaması bulunmamaktadır (Akatay and

(6)

4

Harman, 2014). Gönüllülük, barış ve kalkınma için bilgi ve beceri birikimi sağlamakta ve enerji oluşturmaktadır. Gönüllük her toplum için bir can damarı olup, gönüllülüğün yaygın olduğu toplumlarda sosyal bağlılık ve güven canlanmaktadır. Bir ülkede gönüllülük doğru yönlendirilebilir ve organize edilebilirse, sosyal sermayenin oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlanmaktadır (UNV, 2011a).

Gönüllülerin yaptıkları iş karşılığı para almıyor olmaları, yaptıkları işlerde profesyonellere göre daha fazla tatmin olmalarını sağlamakla birlikte, gönüllerin yaptıkları ya da yapacakları işler için bir motivasyona ihtiyaçları bulunmaktadır (Drucker, 2014). Bu motivasyonun oluşmasına katkı sağlayacak faktörler içerisinde, her hangi bir konuda bir şeyler öğrenmek, ekip çalışmalarında yer almak, kendini kanıtlamak gibi bireysel faktörlerle birlikte, toplumsal ağ alanını genişletmek, başkalarına yardım etmek, bilgi ve deneyimini paylaşmak, toplumsal rol ve sorumluluklarını yerine getirmek, toplumsal ortak iyiye hizmet etmek gibi sosyal faktörler de yer almaktadır (Güntert, Strubel, Kals and Wehner, 2016).

Türkiye’de Gönüllülük

Türkiye toplumunda gönüllü faaliyetlere katılma oranı %5’in altında olup, toplumun üçte birinden daha azı yabancı bir kişiye gönüllü olarak yardım edebileceğini belirtmektedir.

Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) programı verilerine göre, Türkiye 145 ülkenin bulunduğu gönüllülük indeksinde 137. sırada yer almaktadır (UNV, 2013). Türkiye’de Şubat 2021 itibari ile 122.151 faal dernek bulunmaktadır. Ülke genelindeki derneklerin yaklaşık

%30’u mesleki dayanışma, %20’si spor faaliyetleri ve yaklaşık %16’sı da dini hizmetlerle ilgilidir (TC İçişleri Bakanlığı, 2021). Sivil toplum ve gönüllülük ile ilgili araştırmalarda, sivil toplum yapılanması açısından motivasyonu en yüksek ve en eğitimli olan gençlerde, bir sivil toplum kuruluşuna üye olanların oranı yüzde beşin altındadır (Ekşi and Özer, 2015).

Türkiye’de sivil toplum, eskiye göre çok daha hareketlidir. Özellikle gelişmiş demokrasilerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının nitelik ve nicelik bakımından yetersiz olduğu ve sivil toplum kuruluşlarının, kurumsallaşma sorunlarının olduğu görülmektedir. İnsanların özellikle toplumsal sorunların çözümüne yönelik sorumluluk alma ve görev yapma bilinçlerinde eksiklikler bulunmaktadır. İnsanlar gönüllülüğü, sadece maddi yardım yapma olarak anlamaktadır. Genel olarak insanların gönüllü olarak görev yapmaları adına, ciddi bir motivasyon eksikliği söz konusudur (Ekşi, 2017).

Afetlerde Gönüllülük

Gönüllüğün motivasyonunda yer alan bir şey öğrenmek, ekip çalışmasına katılmak, kendini kanıtlamak gibi bireysel faktörlerle birlikte, sosyal ağ alanını genişletmek, başkalarına yardım

(7)

5

etmek, bilgi ve deneyimini paylaşmak, toplumsal rol ve sorumluluklarını yerine getirmek ve bunlarla birlikte toplumsal ortak iyiye hizmet etmek gibi sosyal faktörlerin tamamı afet çalışmalarına gönüllü olma ile sağlanabilmektedir (Jannat, Khorasani-Zavareh, Mir- Aghazadeh-Attari, Allahbakhshi and Mohebbi, 2020; Akatay and Harman, 2014). Dünya örneklerine bakıldığında, afetlerle ilgili çalışmalara katılım konusunda halkın motivasyonu genellikle yüksek olmaktadır. Afetlerde alınan görevler, insanlara ve toplumlara yardım yapmanın en basit ve en görünen yolu olabilmekte, alınan görevler ile hem deneyimler paylaşılabilmekte hem de alınan rol ve sorumluluklarla kişisel tatmin gerçekleştirilebilmektedir. Gönüllülükle afet yönetiminde en önemli sorunlardan birisi olan kıt kaynak sorununda, formel devlet kaynaklarının dışında yeni kaynakların oluşturulmasına olanak sağlanabilmektedir (Jung and Ha, 2021; Ekşi, 2017; Iizuka and Aldrich, 2021).

Afetlerde gönüllülük çalışmaları rutinden yani olağan dönemde gerçekleştirilen faaliyetlerden farklıdır. Büyük afetlerde, gönüllülük faaliyetleri spontane olarak, örgütsüz bir şekilde gelişir, bireysel faaliyetlerin birleşiminden önemli bir kapasite oluşturulabilir. Afetlerde gönüllülük, zor durumda olan başka insanlara yardım etme güdüsünü en fazla harekete geçiren ve insani değerlerin ön plana çıktığı durumlardan biridir. Bununla birlikte gönüllü kişinin emeklerinin en gözle görünür olduğu ve katılımcının verdiği emeğin reaksiyonunu hemen alabildiği bir durumdur. Afet sırasında yardım etme, zor durumda olan insanlara yardımcı olma, başka birçok önyargının yerine de geçebilen bir durum olup, toplumsal kutuplaşmanın önüne geçebilen bir faktöre dönüşebilmektedir (Rahman, Barua, Khatun, Islam and Rafiq, 2018;

UNV, 2011a).

Afetlerden sonra, afetin büyüklüğü ile de ilişkili olarak bir kurumsal boşluk oluşmaktadır Bu boşluğun oluşması çoğu zaman ülkenin imkan ve kaynaklarından da bağımsız olup, ekonomisi ve idari yapılanması çok güçlü olan ülkelerde de kurumsal yetersizlikler oluşabilmektedir. Toplumun en fazla ihtiyacı olduğu zamanda, arama-kurtarma çalışmaları başta olmak üzere, koruyucu sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi, güvenli su ve gıdanın sağlanması gibi temel hizmetler aksayabilmektedir (Van Niekerk, Nemakonde, Kruger and Forbes-Genade 2018; Whittaker, McLennan and Handmer, 2015). Bugüne kadar olmuş afet deneyimleri, hasarın etkisiyle bozulmuş bir yönetim kapasitesinin tekrar işlevsel hale getirilmesi, güçlü devlet yapılarının olduğu ülkelerde bile 48 ile 72 saatlik bir zamanı gerektirmektedir. Genellikle büyük afetlerin ilk saatlerinde olaya müdahale edenler, profesyonel ekiplerden ziyade olay bölgesinde yaşayan yerel gönüllü halk olmaktadır.

Özellikle gelişmiş ve demokrasi kültürünün olgunlaştığı ülkelerde organizasyon ve yönetim açığı sosyal sermaye ile kapatılmakta yani toplumun içerisinden çıkan gönüllüler, açığın kapatılması için büyük katkı sağlamaktadır (Ekşi, 2017).

(8)

6 Toplumsal Cinsiyet: Afetlerde Kadın Olmak

Bireyleri kategorilere ayırmak ve farklılaştırmak için kullanılan ölçütlerden birisi cinsiyet değişkenidir. Cinsiyet kavramı, biyolojik ve toplumsal cinsiyet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Çuhadaroğlu and Akfırat, 2017). Biyolojik cinsiyet (sex), canlıların cinsiyet kromozomları tarafından belirlenen yapısal, işlevsel ve davranışsal özelliklerini içeren bireyin kadın ya da erkek olarak gösterdiği genetik, biyolojik, fizyolojik özellikler ve farklılıkları belirtirken; toplumsal cinsiyet (gender) ise kadın ve erkek olarak yaşadığımız toplumun bizi nasıl gördüğü, nasıl algıladığı, nasıl düşündüğü ve bizden nasıl davranmamızı beklediğiyle ilgili bir kavramdır (Altınova and Duyan, 2013). Özellikle geleneksel ve ataerkil toplumlarda kadınlara ve erkeklere atfedilen toplumsal cinsiyet kalıp yargıları incelendiğinde erkeksi özelliklerin atılgan, korkusuz, akılcı, güvenli, bağımsız, soğukkanlı, güçlü, katı, saldırgan, aktif; kadınsı özelliklerin ise sevecen, duygusal, hassas, ılımlı, bağımlı, şefkatli, boyun eğen mütevazı, narin, bakım veren, pasif gibi sıfatlarla tanımlandığı belirlenmiştir (Powell and Greenhaus, 2010). Sonuç olarak toplumsal cinsiyet algısı, kadın ve erkekler arasında eşitsizlik yaratmaktadır.

Toplumda mevcut olan sosyal zarar görebilirlikler (kırılganlıklar) bir afet durumunda müdahaleyi daha karmaşık hale getirmekte, iyileştirmeyi daha da zorlaştırmaktadır. Toplumun bireylere kadın veya erkek olarak yüklediği sosyo-kültürel roller ve sorumluluklar (toplumsal cinsiyet) bu kırılganlıkları arttırmakta afet risklerini daha da yönetilemez hale getirmektedir. Kadınları afetlerde mağdur ve riskli gruplardan kabul eden genel bir yaklaşım bulunmaktadır. Buna karşılık, toplumsal cinsiyete dayalı kapasite ve yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan yaklaşımların daha başarılı olduğu da yapılan çalışmalarla saptanmıştır (Okay and İlkkaracan, 2018). Toplumun bütün kesimleri afetlerden olumsuz etkilenmekte ancak kadın ve çocukların afetler karşısındaki korunmasızlığı daha fazla öne çıkmaktadır. Kadın, bir ülkenin ekonomisinin gelişmesi açısından önemli aktörlerden birisidir. Kadın, yetiştirdiği birey dışında, kendisi de işgücüne katılım ve sosyal organizasyonlara dâhil olması sonucunda ülke ekonomisinin gelişimine katkıda bulunabileceği gibi afetlere karşı daha etkili bir müdehale kapasitesi oluşturulmasında da rol alabilir.

Sürdürülebilir kalkınmanın önündeki önemli engellerden biri afetlerdir. Sahip olunan kaynakların gelecek nesillere aktarılması doğrultusunda, afetlerle mücadele etmek ve afet sonrası zararları minimize etmek önem arz etmektedir. Dolayısıyla afet riskini azaltabilmek için kadınların afet yönetim süreçlerine dahil edilmesi ve etkin bir şekilde katılımının sağlanması gerekmektedir (Çelebi Boz and Şengün, 2017). Kadının afet yönetimi sürecine

(9)

7

aktif olarak katılması kalkınma planlarında da yer almakta ve kalkınma ve afet arasında var olan çift yönlü ilişki, kadınların zarar görebilirliğinin azaltılmasını gerekli kılmaktadır.

Bununla birlikte, yine aynı afetlerin, hassasiyetleri üzerinden topluluk üyelerinin güçlenmesine neden olduğu, diğer bir deyişle ‘fırsatlar penceresi’ sağladığını söylemek de mümkündür. Buna ek olarak, kadının geleneksel rolleri olarak da ifade edilen pratik rolleri (aile üyelerinin bakımı, hane içi kaynakların dağılımı) ve ilişki ağlarının afet yönetimi için önemli bir kaynak olduğu ileri sürülmektedir (Thurairajah, 2011).

Kadını özel alan ile erkeği ise kamusal alan ile sınırlandıran toplumsal cinsiyet kalıpları, hayatın her alanında açık ya da örtük bir biçimde kendisini göstermektedir (Bhadra, 2017).

Kadının kırılgan, hassas olması yönünde yeniden üretilen toplumsal cinsiyet kalıpları kadını kamusal alanda ikincil plana koymaktadır. Kadınlar toplum içinde ikincil konumda olmalarına ve ayrımcılıktan muzdarip olmalarına rağmen, zorluklarla daha iyi başa çıkmalarını sağlayan belirli bir potansiyele sahiptir. Kadınların katkısı, potansiyel üretken ve yaratıcı kapasiteleri açısından değerli bir sermayedir. Kadınlar tüm toplumu afetlere karşı harekete geçirme konusunda yetkindir. Afetzedelerin ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışan sosyal aktör gruplarını ve ağlarını oluştururlar. Bu tür bir topluluk organizasyonu afet yönetimi döngüsünde hayati öneme sahiptir (Danielsson and Eriksson, 2021). Bununla birlikte, afetler gibi zor koşullarda müdahale organizasyonlarına katılmak, yaşam kurtarmaya katkı sunmak, kadının kendisini gereçekleştirmesine ve toplum içerisinde konumunu güçlendirmesine katkı sunmakta, dolayısıyla toplumun sürdürülebilir kalkınmada en önemli sorun alanlarından olan afetlere karşı toplumsal mukavemet sağlamasına olanak sunmaktadır (Sohrabiadez, 2016).

Afetlerde Gönüllü Kadın Olmak

Her yıl milyonlarca insanın hayatını etkileyen afetlerin boyutunu, ülkelerin afeti nasıl yönettikleri ve yaşayan halkın afete karşı mukavemeti belirlemektedir (Salmani, Seyedin, Ardalan and Farajkhoda, 2019). Afetten etkilenen topluluklarda halihazırda var olan organizasyonların, topluluğun temel ihtiyaçlarını gideremediği durumlarda kadınlar ve sosyal ilişki ağları, anahtar aktörler olarak değerlendirilebilir. Çünkü erkeklere nazaran afet riskini azaltma konusunda topluluk düzeyinde etkinliklere daha fazla katılma eğilimi içindedirler.

Ayrıca, kadınların içinde bulundukları ilişki ağları –aile içi, akraba, komşu ve geleneksel rollerden –hane içi kaynakların kullanımının hesaplanması, hane içi üyelerin bakımını gerçekleştirmesi-, bilgi ve becerileri diğer bir deyişle sahip oldukları bu sosyal ve kültürel sermaye, afet yönetimi tartışmalarında önemli bir yer tutmaktadır (Işık et al., 2015; ).

Afetten etkilenen topluluklarda, halihazırda var olan organizasyonların topluluğun temel ihtiyaçlarını gideremediği durumlarda, kadınlar anahtar aktörler olarak değerlendirilmektedir

(10)

8

(Bhadra, 2017). Bütün bu sahip olunan avantajlara rağmen kadınların afet yönetimi ile ilgili ulusal ve yerel düzeyde yapılan hemen hemen tüm plan ve politikalarda ve örgütlenmelerde, özellikle de formel organizasyonlarda yeterince yer almadığı gözlenmektedir. Kalkınma ve sürdürülebilirlik ve bununla ilgili olarak afet yönetimi tartışmalarında, tabandan hareketle hassasiyetleri yüksek olan grupların katılımı ile gerçekleştirilen topluluk temelli afet yönetimine ve bu yaklaşım içinde özellikle toplumsal cinsiyet ve kadının güçlendirilmesine vurgu yapılmaktadır. Buna rağmen uygulamada, plan ve politikaların, bunu göz ardı etme eğilimi içerisinde oldukları gözlenmektedir (Niaz, 2009).

Bu noktada çalışmanın temel problemini, yukarıda dile getirilen tüm gerekçelere rağmen kadının afet yönetimi sürecine aktif olarak katılımının yeterince gerçekleşememesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, Elazığ Depremi örnek olayı üzerinden afetlere müdahalede aktif görev alan kadın gönüllülerin afete müdahale organizasyonundaki rollerinin değerlendirilmesidir.

Bu çalışmanın araştırma soruları:

1) Afete müdahale organizasyonlarında kadının rolü genişledi mi?

2) Afete müdahale organizasyonlarında kadın gönüllülerden yeterince etkin yararlanılmakta mıdır?

3) Afetlerde kadınların gönüllü olarak görev alması kendilerini gerçekleştirme imkanı sağlamakta mıdır?

YÖNTEM

Bu araştırmanın metodolojik yaklaşımı, yorumsamacı sosyal bilimdir. “Toplumsal olarak inşa edilen anlam ve değer göreceliğini vurgulayan” yorumsamacı sosyal bilim metinlerin derinlikli okumasını önerdiği gibi okuyucuların metnin anlamını kendi bakış açısına göre keşfettiğini/yorumladığını varsayar. Bu bağlamda çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden olan yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme analizine dayandırılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinde araştırmacı önceden sormayı planladığı soruları içeren görüşme protokolünü hazırlar. Buna karşın araştırmacı görüşmenin akışına bağlı olarak değişik yan ya da alt sorularla görüşmenin akışını etkileyebilir ve kişinin yanıtlarını açmasını ve ayrıntılandırmasını sağlayabilir. Çalışma ayrıca fenomenolojik yaklaşıma dayanmaktadır.

Fenomenoloji, insanların belirli bir fenomen veya kavramla ilgili anlayışlarını, duygularını, bakış açıları ve algılarını ifade etmelerini sağlayan ve bu fenomeni nasıl deneyimlediklerini tanımlamak için kullanılan nitel bir araştırma yöntemidir (Tekindal, and Uğuz Arsu, 2020).

Bu çalışmada, Elazığ Depremi’nde Türkiye’nin faklı illerinden afet bölgesine gelip görev alan

(11)

9

kadın gönüllülerle yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği uygulanmıştır. Elazığ Depremi’nde gönüllü olarak görev alan kadınların, deprem esnasında ve sonrasında yaptıkları gönüllülük faaliyetleri ile afet müdahale organizasyonuna sağladığı katkılar, yardım bekleyen, enkaz altında kalan insanlara bir kadın gözüyle müdahalenin afet yönetimine sağladığı etkinlik, afete müdahale organizasyonlarındaki gönüllülük faaliyetlerinin kadınların hayatlarına dair sağladığı değişimler görüşme sorularında yer almıştır.

Elazığ Depremi, Türkiye’nin Doğusunda yer alan Elazığ’da, 24 Ocak 2020 tarihinde yerel saatle 20.55'te meydana gelmiş ve 22 saniye sürmüştür. Depremin büyüklüğü United States Geological Survey (USGS) tarafından 6.7 Mw, olarak açıklanmıştır.

Depremde 41 kişi hayatını kaybetmiş, 1.607 kişi ise yaralanmıştır. Deprem sonrası yapılan kurtarma çalışmaları ile 45 kişi enkazdan sağ kurtarılmıştır. Kurtarma çalışmalarında çok sayıda resmi görevli personel ile birlikte gönüllüler de yer almıştır (KRDAE, 2020; AFAD, 2020; EMS, 2020; USGS, 2020).

Çalışmanın evrenini Elazığ Depremi’nde müdahale ve kurtarma çalışmalarında görev almış kadın gönüllüler oluşturmuştur. Örneklem ise Türkiye’nin en büyük gönüllü kurtarma ekibi olan UMKE bünyesindeki kadın gönüllülerden seçilmiştir. Örnekleme ulaşma konusunda, UMKE gönüllülerini temsil eden tek sivil toplum kuruluşu olan UMKE Derneği (UMKEDER) ile işbirliği yapılmıştır. Elazığ Depremi müdahale çalışmalarında Türkiye’nin 81 kentinden 738 UMKE gönüllüsü görev yapmış olup, bunların 73 tanesi kadındır (UMKEDER, 2020). Kadın gönüllülerle yapılan görüşmeler, gönüllülük konusunda bir genelleme yapmaktan ziyade 15 kadın gönüllünün deneyimleriyle veri doygunluğuna ulaşılmıştır. Bu amaç doğrultusunda kurumsal izin ve kişisel onay ile UMKEDER vasıtasıyla kadın gönüllülere ulaşılmış, çalışmaya katılmayı kabul eden kişilerle görüşme yapılmıştır. 15 kadın gönüllü ile yapılan görüşmeler, kişisel izinler dahilinde ses kayıt cihazıyla kayıt altına alınmış, kayıt altına alınan görüşmeler deşifre edilerek kategorize ile analiz edilmiştir.

Bulgular ve Tartışma

15 UMKE gönüllüsü ile yarı-yapılandırılmış görüşmeye dayanan çalışmadaki katılımcıların sosyo-demografik özelliklerine bakıldığında; her birinin farklı şehirlerden katıldığı, mesleklerinin acil tıp teknisyeni, hemşire, paramedik olarak farklılık gösterdiği, yaşlarının 20- 40 arasında olduğu görülmüştür. Gönüllülerle yapılan derinlemesine görüşmelerin sonucunda 5 kategorinin ön plana çıktığı görülmüştür. Bu kategoriler ışığında çalışma tematik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir.

(12)

10 Gönüllülük

Afetlerin en belirgin özelliklerinden birisi, ortaya çıkardığı hasar ile başa çıkmada yerel ve resmi müdahale kapasitesinin yetersiz kalmasıdır. Bu nedenle afet yönetimi organizasyonlarında özellikle müdahalede gönüllülerin katkısına büyük önem verilmektedir.

Zor durumda olan birine yardım etme ve yaşam kurtarma gibi motivasyonlar, insanların afet müdahale organizasyonlarında gönüllü olma isteklerini arttırmaktadır. Gönülülük, bireyin özgür iradesi ile herhangi bir maddi çıkar beklentisi olmaksızın, başka bireylere de katkısı olan; toplumun kendi kendine yetme ve sivil katılım sağlama, ulaşılamayan kesimlere kamusal hizmet götürme, toplum içerisinde karşılıklı yardımlaşma gibi faaliyetlere destek olmaktır (UNV, 2011b). Daha da özelinde afetlerde gönüllülük, zor durumda olan başka insanlara yardım etme güdüsünü en fazla harekete geçiren ve insani değerlerin ön plana çıktığı durumlardan biridir. Çalışmada görüşmeci 11, 4 ve 12 gönüllülük kavramını aşağıdaki gibi tanımlamaktadır:

Öyle hani beni orada tutan hiçbir sebep yok, hiçbir zorunluluk yok. Sen burada duracaksın, bunlara bakmak zorundasın diyen kimse yok ama oradaki insanlar hani kurtarılmaya muhtaç ve ben onlara yardım etmek istiyorum. İnsana güç veren tek şey bu, bence gönüllülük bu (Görüşme 11).

Gönüllülük, manevi doygunluğa ulaşmak diyebilirim (Görüşme 4).

Hiç tanımadığın insanlara yardım edebilmek, umut olabilmek herhalde benim için gönüllü olmak (Görüşme 12 ).

Afetlerde Gönüllü Olmak

Afet yönetimi ve gönüllülük konusunda önemli ve başarılı bir örnek olan UMKE ile ülkenin dört bir yanından binlerce sağlık profesyoneli hiçbir maddi beklenti içerisinde olmadan, afetlerle ilgili günlerce zor eğitimden geçmektedir. Bununla birlikte çalışma koşulları çok zor olan afetlerde günlerce hiçbir beklenti içerisinde olmadan görev yapabilmektedir. Afetlerde gönüllü olmanın sağladığı manevi tatmin, insanların afetler gibi zor bir alanda bir beklenti içerisinde olmadan günlerce çalışmalarına motivasyon sağlayabilmektedir (Ekşi, 2018).

Neden afet gönüllüsü olduğunu, Görüşmeci 2 aşağıdaki gibi anlatmaktadır:

Acil Tıp Teknisyeni olarak göreve başladığımda, hiç tanımadığım insanların gözündeki umut ışığını gördükten sonra mesleğimde daha fazla ne yapabilirim düşüncesindeydim.

(13)

11

UMKE gönüllüsü olabileceğimi, daha fazla insanlara daha fazla yardıomcı olabileceğimi düşündüm. Bu sebeple UMKE’ye katıldım (Görüşme 2 )

Gönüllülükte temel motivasyon araçlarından birisi toplumun ortak iyiliğine hizmet edebilmektir (Başkaya, 2010). Afetlerde gönüllü olmak ise toplumun ortak iyiliğine hizmet etmenin en önemli yollarından biridir. Afetlerde gönüllü olarak yapılan tüm hizmetler karşılığında gönüllülerin elde edeceği en büyük çıktı manevi doyumdur (Jung and Ha, 2021).

Bu doyumu işlerinde elde edemeyen, daha fazlasını talep eden görüşmeci 5, afet gönüllüsü olma sebebini aşağıdaki gibi aktarmaktadır:

UMKE’ye gönüllü olarak başvurdum çünkü çocukluktan beri afetlerde yardım edenleri gördüğümde bu istediğim bir şeydi. Afet gönüllüsü olup bunun manevi hazzını tadınca o insanlara yardım etmenin önemini anlayınca, bu alanda kendimi daha da geliştirmek istedim (Görüşme 5 ).

Afetlerde gönüllü olmanın, insanların kendisini gerçekleştirmesine katkı sağladığı, özgüveni arttırdığı, iş ya da sosyal hayatta alamadığı tatmini afet gönüllüsü olarak yaptığı eylemlerle alabildiği bilinmektedir (Whittaker, McLennan, and Handmer, 2015). Bu durumu görüşmeci 11 aşağıdaki gibi anlatmaktadır:

Afet gönüllülüğünde şöyle bir şey var, gönüllü olarak müdahalede görev aldığımda, normal görevimi yürüttüğüm zamanlardan daha motive hissediyorum kendimi. Gönüllü olarak görev yaptığımda daha fazla sorumluluk almak istiyorum. Gönüllü olarak görev yaparken rol ve sorumluluklarım daha esnek olabiliyor. Bu durum sorumluluk duygumu daha da arttırıyor. Afet gönüllüsü olmak için çok önemli ve zor şartlarda eğitim almanız gerekiyor. Müdahaleler sırasında yaptığınız başarılı uygulamalar, hayat kurtarmaya katkı sağlama insanın kendine güvenini arttırıyor. İnsanların doğrudan ya da dolaylı olarak kurtarılmasına yardımcı olmak, kendi mesleğimi yaparken doğrudan yapabileceğim şeyler değil, gönüllü olarak bunları yapabilmek kendimi önemli hissettiriyor (Görüşme 11).

Afetlerde gönüllülerin etkin kullanımı afet yönetimi kapasitesine esneklik katmakta, müdahale kapasitesini güçlendirmektedir. Özellikle afet müdahale kapasitesine yerel halktan gönüllülerin katılması, afetlerin oluşturduğu hasarlar ile başa çıkmada, yerel hassasiyetleri dikkate alan ve yerelin kendi dinamiklerine uygun çözüm önerilerinin bulunmasını kolaylaştırmaktadır (Ekşi, 2017; Kinoshita, Dollery, and Yamazaki, 2020). Bu bağlamda

(14)

12

görüşmeci 2, iki kadın afetzedenin kurtarılması sırasında konuşulan yerel dili de (Kürtçe) bilmesinin avantajı ile nasıl etkin rol aldığını aşağıdaki gibi anlatmaktadır.

Şimdi şöyle bir durum oldu. Enkaz üstündeydim ve Azize’nin (enkaz altında bulunan afetzede) annesi telefonu bana getirdiğinde Azize’nin benimle görüşmek istediğini söyledi yani ben Azize ile iletişime geçmedim. Azize enkaz altında bir komşularının sesini duyduğunu ama onun hiç Türkçe bilmediğini sadece Kürtçe konuşabildiğini söyledi. Ama azizede Kürtçe bilmiyordu. Benim kurtarma ekibi içerisinde hem Türkçe hem de Kürtçe biliyor olmam avantaj sağladı. Ayrıca bu bölgede yaşayan bir insan olmam ve kadın olmam Azize ile iletişimimi kolaylaştırdı. Ben Azize’ye; Azize sen bunu yapabilirsin, sadece benim söylediklerimi dinle ve Kürtçe olarak söylediklerimi de sesini duyduğun komşuna benim söylediğim gibi aktar dedim. Kurtarma ekibi olarak Azize ile doğrudan Türkçe konuşarak, Azizenin komşusu ile de Azizenin aktarması ile Kürtçe konuşarak enkaz altındaki afetzedeleri yönlendirebildik ve onların kurtarılmasını sağlayabildik (Görüşme 2).

Gönüllülüğün Sosyal Hayata Etkisi

Ekşi (2017), gönüllülüğün motivasyonunda bir şey öğrenmek, ekip çalışmasına katılmak, kendini kanıtlamak gibi bireysel faktörlerle birlikte toplumsal ağ alanını genişletmek, başkalarına yardım etmek, bilgi ve deneyimi paylaşmak, toplumsal rol ve sorumluluklarını yerine getirmek ve bunlarla birlikte toplumsal iyiye hizmet etmek gibi sosyal faktörlerin tamamının afet gönüllülüğü ile sağlanabileceğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda görüşmeci 9, 2 ve 10 afetlerde gönüllülüğün kendisini ve sosyal yaşamını nasıl değiştirdiğini, kendilerine neler kattığını aşağıda ki gibi açıklamaktadır:

Gönüllülük kesinlikle insanı değiştiriyor. Elazığ Depreminden önce hiçbir depremde görev almadım. Bundan önceki hayatımda çoğu şeyden memnun olmayan biriydim, deprem bölgesinde gönüllü olarak görev yaparken gördüklerim, hayatımdaki olumsuzluklara bakışımı inanılmaz değiştirdi (Görüşme 9).

…ben görev yaptığım kurumda görev ve sorumluluklar almak için çok çırpındım ancak hep bastırıldım ve kendimi gerçekleştirebileceğim görevler verilmedi. Ben 12-13 yıldır resmi olarak görev yaptığım kurumda özenle çalışıyordum ama Elazığ Depreminde gönüllü olarak katıldığım kurtarma operasyonlarının medyaya yansıması ve görünür olmam, yapabileceklerimin hem kendim hem de resmi olarak görev yaptığım kurumdakiler tarafından görünür olmasını sağladı ve tanınır oldum, adımın birçok insan tarafından

(15)

13

bilinmesine neden oldu. Ben aslında hep böyleydim ama hiç kimse beni fark etmiyordu, gönüllü olarak katıldığım kurtarma operasyonları sayesinde fark edilen oldum. Bu çalıştığım kurum ve sosyal yaşamımda birçok yeni insan ile tanışmama vesile oldu (Görüşme, 2).

Afet gönüllüsü olarak aldığım eğitimler sırasında hayata bakış açım değişti. Zor koşullarda değişik çözümler üretmek, kış koşullarında kamplar yapmak, mesela dağ başında soğukta hayatımızı idame ettirirken aynı zamanda kurtarma operasyonlarının simülasyonlarını yapmak, daha dayanıklı ve güçlü bir hale getiriyor. Afet gönüllüsü olmak kişisel gelişimime de katkı sağladı. Artık daha dayanıklı bir hale geldim, önceliklerimin değiştiğini fark ettim (Görüşme 10).

Afetlerde Kadın Olmak

Toplumun yarısını oluşturan kadınların afet yönetimine katılımı, zararı en aza indirgeme, plan yapma ve karar alıp uygulama süreçlerinde var olması yasal bir haktır. Bu katılım uygulandığında kadın yoksulluğunun ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin azaltılmasını sağlayacak ve beraberinde sosyal değişim olanağı sunacaktır. Kadınların toplumdaki cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sosyoekonomik kırılganlıklarının azaltılmasıyla riskler de azaltacaktır. Kadınların afetlerle mücadelede kapasitelerini kullanılabilmeleri, aynı zamanda toplumların afet risklerine karşı direncini de arttıracaktır (Dolce and Ricciardi, 2007; Okay and İlkkaracan, 2018:3). Toplumsal cinsiyet rolleri her alanda olduğu gibi afet yönetimi ve gönüllülük çerçevesinde de kendisini göstermektedir. Bu bağlamda Görüşmeci 9 aşağıdakileri söylemektedir:

İnsanlar deprem alanında kadın görevli görünce çok farklı gözle bakıyorlar. Verilen görevi yapabilir mi, başarabilir mi diye? Afet alanlarının zor koşullarında ne kadar güçlü kalabilir diye? Mesela biz kadınlar erkeklere göre biraz daha duygusalız. Evet empati kuruyoruz. Yani erkeklere göre biraz daha empati yeteneğimiz güçlü. Erkekler biraz daha soğukkanlı oluyor. Biz biraz daha duygusalız. Afetlere müdahale sırasında, vatandaşlar da genellikle kadın gönüllülerin güçsüz kalacağını düşünüyor (Görüşme 9).

Görüşmeci 8’de erkeklerle kadınları meslekleri çerçevesinde kıyaslamaktadır. Afetlerde erkeklerin kadınlara göre daha soğukkanlı olduğunu, bununla birlikte kadınların afetzedelerle daha iyi empati kurduğunu dile getirmektedir. Toplumda yetişen ve devamlılığını sürdüren

“kültür” etkeniyle açığa çıkan “kadınlar narindir”, “kadınlar erkeklere göre daha güçsüzdür”

(16)

14

basmakalıpları görüşmecilerin açık ve örtük söylemlerinde görülmektedir. Daha da özelinde

“sorumlulukların cinsiyetleştirilmesi” kapsamında görüşmeci 8 konuyu aşağıdaki gibi ifade etmiştir:

Afetlerde kurtarma operasyonlarında görev almak sanki daha çok erkeklerin işiymiş gibi bir izlenim oluşmaktadır. Aslında bu kadınlara göre bir iş değil, ya da müdahale sırasında neden erkek görevli yok, neden kadınlar müdahale ediyor tarzı eleştirilere çok maruz kaldık (Görüşme 8).

Görüşmeci 4 ise afet durumunda “kadın olmanın biyolojik ve psikolojik etkilerini” öne sürmektedir. Bunun yanı sıra mesleği kapsamında “güç” kavramını cinsiyetlere göre kıyaslayarak “erkeklerin kadınlara göre bir adım önde olduğunu” ileri sürmüştür. Bu ifadelerin aksi görüşme yapılan kişilerde dile getirilse de görüşmelerin genelinde desteklendiği görülmüştür. Bu durum toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında değerlendirildiğinde, kültürel basmakalıpların toplumdaki özne ve nesneler tarafından yeniden inşaa edildiği görülecektir. Bir özne olan Görüşmeci 4’ün ifadeleri şöyledir:

Afetlerde kadın olmak daha zor. Çünkü bazı şeylerden çok çabuk etkileniyoruz, afet ortamı tam bir kaos ortamı. İnanın güç gerektiriyor. İnanın her anlamda zor yani benim o dönem regl dönemimdi. Ben gece ağlıyorum gündüz çalışıyorum öyleydi. Kim ne derse desin kadın duygusallık ve güç anlamında bir tık daha geride, mesela bizim kurtarma operasyonlarında kullandığımız bir malzeme çantamız var, onu taşırken bile bir erkeğe göre daha çok zorlanıyorsun ( Görüşme 4).

Afetlerde Gönüllü Kadın Olmak: “Annelik Miti”

Badinter, annelik kavramının çift anlamlı kullanımı ile güçlendiğini ifade eder. Çift anlamın ilki hamilelik sürecine vurgu yaparken, diğer yandan uzun vadede şefkatle, tecrübeyle ve eğitimle ortaya çıkan annelik kavramı olduğunu ifade eder. Annelik toplumsal anlamda öğretilen bir olgudur. Asli görev alanı “özel alan” olması beklenilen kadınlara, bu alandaki rolleri küçük yaşlarda öğretilmektedir. Küçük yaşlardaki kızların kendisinden daha küçük yaşlarda olan kardeşlerinin bakımını üstlenmeleri, “bakım”, “ev işleri”, “şefkat” söz konusu olduğunda, mesleklerinin yanında ya da onların içerisinde bu görev ve sorumluluklar da yüklenmektedir (Clukey, 2010; Türkdoğan, 2013).

Toplumda fedakar olması beklenilen anne ve çocuğu arasında oluşan bağ, yüceleştirilerek

(17)

15

“kutsal bağ” haline getirilmektedir. Bu bağın yüceleştirilmesi ile babanın dışarıda bırakılması ve sorumluluğun anneye kalması durumu meşrulaşmaktadır. Bu bağlamda Görüşmeci 1, Elazığ Depreminde afetzede çocukları gördüğünde empati kurduğunu ve bu empati duygusunu sosyal hayatta bir statüsü olan “annelik” üzerinden yaptığını aşağıdaki gibi anlatmaktadır:

Ben daha önce Elazığ Depremi dışında hiçbir depremde görev almadım. Birçok afete gönüllü olarak gitmeyi çok istedim ama işim dolayısıyla mümkün olmadı. Keşke daha çok afete gönüllü olarak gidebilseydim ve daha çok kişiye yardım edebilseydim. Daha çok faydam olabilseydi. Elazığ Depreminde çocuklara bir kadın gözüyle, aslında empati kurarak bir anne gözüyle baktım. Gerçekten zor. Yani onların yerinde olmak zor, orada çalışan olmak da zor (Görüşme 1).

Diğer taraftan annelik statüsü olmayan gönüllü kadının, enkaz altında bebeğiyle birlikte kalan depremzede bir kadını nasıl yönlendirdiğini ve bunu “annelik miti” üzerinden nasıl kurguladığını aşağıdaki gibi ifade etmektedir:

Önemli olan orada Azize’yi (enkaz altındaki afetzede), ben nasıl normal bir insan haline getirip, çevresindeki insanların varlığının farkına vardırabilirim diye düşündüm. Azize’ye yardımcı olmaya çalıştım ve onu annelik dürtüsü ile dürttüm aslında, onun bir anne olduğunu ve güçlü bir kadın olduğunu ve bunu yapabileceğini söyledim (Görüşme 2).

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Kadını özel alanda sınırlandıran kültür faktörü, modern kadın algısında kadını kamusal alanda kabul ederken bir sözleşme imzalamaktadır. Bu sözleşme, kadının hem özel hem kamusal alanda var olması üzerinedir. Kamusal alanda var olmak için mücadele etmek zorunda olan kadın, toplumsal ve kültürel faktörler nedeniyle destek almaksızın özel alanda da kendisini göstermektedir. Hem özel hem kamusal alanda mükemmeliyeti yakalamaya çalışan kadının

“süper kadın” imgesini ortaya çıkardığını görmekteyiz. Dikkat çekense toplumun bu kapsamda kendileriyle gurur duymalarıdır. Zira bu durum toplumsal cinsiyet eşitliği ile örtüşmemektedir. Her alana yetmeye çalışan, her alanda mükemmeliyeti yakalamaya çalışan kadın için bir süre sonra psikolojik rahatsızlıkların açığa çıkacağı gerçeği hem toplum hem kadın tarafından unutulmakta ve günümüzde her alanda mükemmeliyete ulaşmaya çalışan kadına toplum, madalyon takıp alkışlamaktadır. Yaşadığı toplum içerisinde kadın, süper kadınlık konusunda takdir gördükçe bunu devam ettirmekte ve süper kadınlığı yeniden

(18)

16

ürettiğinin farkında olmayabilmektedir (Pas et all., 2013). Bu bağlamda görüşmeci 13, gönüllü olarak katıldığı organizasyonlarda kızının ondan ayrılmasını istemediğini, sonrasında takdir görmeye başladığında her iki alanda da olmaya devam ettiğini gerekçesiyle ifade etmektedir:

Şöyle söyleyeyim, benim de bir ailem var hani kızım var mesela on yaşında. İlk başlarda bana mesela çok kızıyordu gitmeme, afet gönüllülüğünü bırakmayı düşündüm ama sonra gördüm ki okulda arkadaşlarına diyormuş ki benim annem insan kurtarıcı. Böyle övünüyormuş. Bunu duyunca çok hoşuma gitmişti. Dedim ki hani bana naz yapıyor ama bak annesinin iyi bir şey yaptığının o da farkında. Kadın olmanıza rağmen afetlerde gönüllü görev almanız hem gönülleri fethediyor, hem de gerçekten nasıl söyleyeyim normal yaşantınızda da bir artı sağlıyor. Ben öyle görüyorum (Görüşme 13).

SONUÇ

Afetlerde gönüllülük insanın kendisini gerçekleştirme ve başka insanlara yardım etme yolu ile manevi olarak tatmin olmasının önemli bir aracı olarak görülmektedir. İnsanların afetlerde gönüllü olarak hiç tanımadığı insanlara da yardım edebiliyor olması ve afetlerde yaşam mücadelesi veren bir insana hayatta kalabilmesi için umut olabilmesi, insanoğluna manevi olarak önemli tatmin sağlamaktadır. Afetlerde görev yapmanın birçok zorluğu ile birlikte hayati iş risklerini içerisinde barındıran çalışma ortamları, profesyonel çalışanlarda bile yılma ve tükenmişliğe neden olabilirken, afet gönüllülüğünün getirdiği manevi duygular, gönüllülerde günlerce hiçbir beklenti içerisinde olmadan insanlara yardım etme motivasyonu sağlamaktadır.

Afet gönüllüsü olarak insanların yaşamının kurtarılmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak eylemleri yapabilmek, insanların özgüveninin artmasına da katkı sağlamaktadır.

İnsanların gönüllülüğün verdiği motivasyon ile alabildikleri sorumluluk sayesinde kendi yeteneklerinin ve yapabilirliklerinin farkına varmaları, özgüven de sağlamaktadır. Afet gönüllülüğü sayesinde aldığı sorumlulukların insanlar tarafından daha fazla görünür olması, insanların mesleki ve sosyal yaşamlarında yeni networkler oluşturmasına olanak sağlayabilmekte, insanların sosyal sermayeye ulaşımını da kolaylaştırmaktadır.

Afet bölgesine kolay ulaşım olanaklarından dolayı afete erken dönemde müdahale edebilmeleri adına yerelde örgütlenmiş gönüllülerin önemi çok büyüktür. Bununla birlikte afet gönüllülerinin afet yönetimi kapasitesinde esneklik oluşturması, afetlerin oluşturduğu hasarlar ile başa çıkmada yerel hassasiyetleri dikkate alan ve yerelin kendi dinamiklerine

(19)

17

uygun çözüm önerilerinin bulunması konusu, Elazığ Depreminde bir kez daha sınanmıştır. Bir kadın gönüllünün, resmi kurtarma kapasitesi içerisinde yer alan kurtarma görevlilerinin alamayacağı bir sorumluluğu alarak, enkaz altındaki afetzedeler ile yerel dil ile iletişim kurması, onların kurtarılmasını sağlaması ve o anların medyada canlı yayınlanmasının da katkısı ile Elazığ Depremi özelinde hafızalarda en fazla kalan olay olarak yerini almıştır.

Afetlere karşı toplumsal direncin oluşturulmasında toplumu oluşturan tüm bireylere sorumluluklar düşmektedir. Afetlerin beklenmedik bir anda beklenmedik bir yıkıcı hasar ile oluşabilme özelliği, toplumun içerisinde kadınlara da önemli sorumluluklar yüklemektedir.

Toplumun içerisinde ya da kültürel olarak görev ve sorumlulukların cinsiyetleştirilmesi, kadınların daha güçsüz ve kırılgan görülmesi gibi durumların afet hasarlarıyla başa çıkmada yüklenilmesi gereken sorumluluklara yansıtılması, genel olarak afetlere karşı toplumsal direnci olumsuz etkileyen faktörlerdir. Oysa özellikle deprem gibi büyük yapısal hasarlar oluşturan afetlerde kurtarma operasyonlarında kadınların aldıkları sorumluluklar, toplum içerisinde kadına konumlandırılan güçsüz ve kırılgan sıfatlarını da değiştirebilmekte ve genel olarak afetlere karşı toplumsal direnci arttırabilmektedir. Bu çoğu zaman toplumun içerisinde erkeğe karşı kendisini fiziksel olarak daha güçsüz hisseden kadınların, kendi güçlü özelliklerinin farkına varabilmeleri adına da gerekli bir durumdur.

Diğer taraftan bakıldığında, özellikle afetlerin oluşturduğu hasarlar ile başa çıkmada zorlanan toplumlarda, topluluğun temel ihtiyaçlarını gidermede kadınların daha etkin rol alabildiği ve sosyal ilişki ağları sayesinde daha fazla sorumluk alabildikleri bilinmektedir. Yine kadınlar, erkeklere göre afet riskleri ile mücadele etme konusunda topluluk düzeyinde etkinliklere daha fazla katılma eğilimi içindedirler. Kadınlar kuşkusuz ki afet hasarları ile mücadele etme ve afetlere karşı toplumsal direnci arttırma konusunda anahtar aktörler durumundadır. Bunu yaparken kendisine sosyo-kültürel olarak tanımlanmış ve öğretilmiş olan annelik gibi özel durumları toplumun ortak yararına avantaj olarak kullanabilmektedir. Ancak kadına yüklenen sorumluluklarda hem özel hem de kamusal alanda mükemmeliyet hedefli, “süper kadın”

imgesi gibi özel durumların cinsiyet eşitliğini kadının aleyhine bozması, kadının zarar görebilirliğini arttırabilir.

(20)

18 Kaynakça

Akatay, A., and Harman, S. (2014) Sivil Toplum Kuruluşları Yönetim, Yönetişim ve Gönüllülük. Ekin. Bursa.

Altınova, H.H. and Duyan, V. (2013) Toplumsal cinsiyet algısı ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Toplum ve Sosyal Hizmet, 24(2). pp. 9-22.

Başkaya, F. (2010) Sömürgecilik, Emperyalizm, Küreselleşme. Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı. Ankara

Bhadra, S. (2017) Women in disasters and conflicts in India: interventions in view of the millennium development goals. Int J Disaster Risk Sci 8. pp. 196–207.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştirma Enstitüsü (KRDAE) Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM).

http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/tr/ (last accessed on 26. 02. 2020.)

Clukey, L. (2010), Transformative experiences for Hurricanes Katrina and Rita disaster volunteers. Disasters, 34: 644-656. https://doi.org/10.1111/j.1467-7717.2010.01162.x

Çelebi Boz, F. and Şengün, H. (2017) Afet ve kalkınma ilişkisinde kadın. International Journal of Social Science. 59. pp. 359-374.

Çuhadaroğlu, A. and Akfırat, N. (2017) Examining the relationship between self-construal and gender perceptions of university students. Gaziantep University Journal of Social Sciences. 16 (4). pp. 1031-1046.

Danielsson, E. and Eriksson, K. (2021), Women's invisible work in disaster contexts: Gender norms in speech on women's work after a forest fire in Sweden. Disasters. Accepted Author Manuscript. https://doi.org/10.1111/disa.12464

Dolce, A. and Ricciardi, M. (2007), Impact of psychological risk factors on disaster rescue operations: the case of Italian volunteers. Disasters, 31: 91-103.

https://doi.org/10.1111/j.1467-7717.2007.00342.x

Drucker, P. F. (2014) 21. Yüzyıl için Yönetim Tartışmaları. Epsilon. İstanbul.

Ekşi, A. (2016) Kitlesel Olaylarda Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetleri Yönetimi.

Kitapana. İzmir.

Ekşi, A. (2017) Demokrasinin Temsil Sorunu Bütünleşik Afet Yönetimi Çözümleyici mi?

Kitapana. İzmir.

Ekşi, A. (2018).Afet Yönetimi Temelli Gönüllülük Uygulamalarının Yerel Demokrasiye Katkısının Değerlendirilmesi. İzmir Belediyesi’nin 150. Kuruluş Yıldönümünde Uluslararası Yerel Yönetimler, Demokrasi ve İzmir Sempozyumu. 15-17 Kasım 2018. İzmir.

Ekşi, A. and Özer, Y. E. (2015) Çevre ile ilgili kamusal kararlarda sosyal kabulü etkileyen durumların değerlendirilmesi. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 11(1). pp. 107-116.

(21)

19

European Mediterranean Seismological Centre (EMSC)

https://www.emsc.eu/Earthquake/earthquake.php?id=822667#summary (last accessed on 26.

02. 2020.)

Ghodsi, H., Sohrabizadeh, S., Khani Jazani, R. and Kavousi, A. (2020) Factors affecting resiliency among volunteers in disasters: A Systematic literature review. Disaster Medicine and Public Health Preparedness, pp. 1–7.

Güntert, S. T., Strubel, I. T., Kals, E. and Wehner, T. (2016) The quality of volunteers motives: Integrating the functional approach and self-determination theory. Journal of Social Psychology, 156(3). pp. 310–327.

Hürriyet Gazetesi (2020). UMKE görevlisi Emine Kuştepe enkaz altındaki kişiyle konuştu.

https://www.hurriyet.com.tr/video/elazigda-afad-gorevlisinin-enkaz-altindaki-bir-cocukla- konusmasi-41428208. (last accessed on 26. 02. 2020.)

Iizuka, A. and Aldrich, D.P. (2021), Attracting altruists: Explaining volunteer turnout during natural hazards in Japan. Disasters. Accepted Author Manuscript.

https://doi.org/10.1111/disa.12477

Işık, Ö., Özer, N., Sayın, N., Mishal, A, Gündoğdu, O. and Özçep, F. (2015) Are women in Turkey both risks and resources in disaster management? International Journal of Environmental Research and Public Health. 12(6). pp. 5758-5774.

Jannat, F., Khorasani-Zavareh, D., Mir-Aghazadeh-Attari, J., Allahbakhshi, K. and Mohebbi, I. (2020) Designing a model for organizing volunteer personnel in disasters and emergencies in Tehran’s hospitals: an integrated approach of Fuzzy Delphi and interpretative structure modeling (ISM). Natural Hazards, 103. pp. 1807–1821.

Jung, D.-Y. and Ha, K.-M. (2021) A Comparison of the Role of Voluntary Organizations in Disaster Management. Sustainability, 13(4). Pp. 1669.

Kıyan, G. S. and Ekşi, A. (2020) Ülkemiz Coğrafyasında Yaşanan Büyük Afetler. Afet Yönetimi ve Tıbbi Uygulamalar. In Dursun, R., Yılmaz, S., Karakayalı O. (ed.) EMA Tıp Yayınevi. İstanbul

Kinoshita, Y., Dollery, B. and Yamazaki, K. (2020) Creating institutional advantage: local government co-production with community groups. Asia Pacific Journal of Public Administration, 42(3). pp. 170-187.

Niaz, U. (2009). Women and Disasters. In Contemporary Topics in Women's Mental Health (eds H. Herrman, P.S. Chandra, H. Herrman, J. Fisher, M. Kastrup, U. Niaz, M.B. Rondón and A. Okasha). https://doi.org/10.1002/9780470746738.ch17

Okay, N. and İlkkaracan, İ. (2018) Toplumsal cinsiyete duyarlı afet risk yönetimi. Resilience, pp. 1-12.

(22)

20

Pas, B., Peters, P., Doorewaard, J., Eisinga, R., Lagro-Janssen, A. (2013). Supporting 'superwomen'? Conflicting role prescriptions, gender-equality arrangements and career motivation among Dutch women physicians. Human Relations. 67. 175-204.

10.1177/0018726713489998.

Powell, G.N. and Greenhaus J.H. (2010) Sex, gender, and decisions at the family- work interface. Journal of Managemen. 364. pp. 1011-1039.

Rahman, M. M., Barua, U., Khatun, F., Islam, I. and Rafiq, R. (2018) Participatory Vulnerability Reduction (PVR): an urban community-based approach for earthquake management. Natural Hazards, 93(3). pp. 1479–1505.

Salmani, I., Seyedin, H., Ardalan, A. and Farajkhoda, T. (2019) Conceptual model of managing health care volunteers in disasters: A mixed method study. BMC Health Services Research, 19(1). pp. 1–10.

Sohrabizadeh, S. (2016) The Neglect of Women’s Capacities in Disaster Management Systems in Iran: A Qualitative Study, Indian Journal of Gender Studies, Centre for Women's Development Studies, 23(3). pp. 467-480.

TC İçişleri Bakanlığı Sivil Toplum İlişkileri Genel Müdürlüğü (2021). Dernek Sayıları https://www.siviltoplum.gov.tr/dernek-sayilari. (last accessed on 26. 02. 2020)

Tekindal, M. and Uğuz Arsu, Ş. (2020). Nitel araştırma yöntemi olarak fenomenolojik yaklaşımın kapsamı ve sürecine yönelik bir derleme. Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, 20 (1). pp.

153- 182.

Thurairajah, N. (2011). Empowerment in Disaster Response and Reconstruction: Role of Women. In Post‐Disaster Reconstruction of the Built Environment (eds D. Amaratunga and R. Haigh). https://doi.org/10.1002/9781444344943.ch5

Türkdoğan, Ö. (2013) Ana akım medyada annelik miti, Kadın Araştırmaları Dergisi, 13(2).

pp. 35-59

TC İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı https://deprem.afad.gov.tr/depremdetay?eventID=457758 (last accessed on 26. 02. 2020) UMKEDER (2020). UMKE Tarihçesi. https://www.umke.org/umke-tarihcesi-s14.html, (last accessed on 26. 02. 2020)

United States Geological Survey.https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/eventpage/us60007 ewc/executive (last accessed on 26. 02. 2020)

UNV (2011a) Dünyada Gönüllülüğün Durumu Raporu 2011, Küresel Refah için Evrensel Değerler. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri.

UNV (2011b). Volunteerism and Disasters An extract from the 2011 State of the World’s Volunteerism Report. United Nations Development Programme.

(23)

21

https://www.preventionweb.net/files/33033_33033bookletswvrvolunteerismanddisa.pdf, (last accessed on 15. 03. 2020)

UNV (2013) Türkiye’de Gönüllülük

http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/Publications/mdgs/Turkiyedegonulluluk.pdf, (last accessed on 26. 02. 2020)

Van Niekerk, D., Nemakonde, L. D., Kruger, L. and Forbes-Genade, K. (2018) Community- Based Disaster Risk Management. In Handbook of Disaster Research. H. Rodriguez, W.

Donner ve J. Trainor (Ed.), (2. Baskı., pp. 411–429). Springer International Publishing.

Whittaker, J., McLennan, B. and Handmer, J. (2015) A review of informal volunteerism in emergencies and disasters: Definition, opportunities and challenges. International Journal of Disaster Risk Reduction, 13. pp. 358–368.

Proje Yürütücüsünün Unvanı, Adı ve Soyadı, İmzası

Doç.Dr. Ali EKŞİ

(24)

genelmerkez@iksad.org.tr www.iksad.org.tr İKSAD +90 216 6063275 +90 342 606 06 75

PROJE TAMAMLAMA BELGESİ

Kayıt no : 2021/SA05

Projenin Adı AFETE MÜDAHALE ORGANİZASYONLARINDA KADIN

GÖNÜLLÜLERİN ROLÜ: ELAZIĞ DEPREMİ ÖRNEĞİ

Proje Yürütücüsü (varsa kurumu) Doç.Dr. Ali EKŞİ Proje No

Araştırmacılar

Başvuru Tarihi 24.04.2020

Kabul Karar Tarihi ve Sayısı 01.06.2020/5

Proje Süresi 9 ay

Ara Raporlar En az 3

Başlama Tarihi – Ön Görülen Bitiş Tarihi 15.07.2020 – 16.04.2021

Yukarıda detayları yazılı olan SA sosyal araştırma projesi, Proje Yürütücüsü Dr. Ali EKŞİ tarafından başarıyla tamamlanmıştır. Yürütücü proje sonucunu dilediği uluslararası dergi/yayınevinde yayınlama hakkına sahiptir.

Bilgi edinilmesi rica olunur 04.05.2021

Kaldygul Adilbekova

Proje Birimi Başkanı Prof. Dr. Salih ÖZTÜRK

Bilim Kurulu Başkanı

Dr. Mustafa Latif EMEK Genel Başkan

İKTİSADİ KALKINMA VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İçişleri Bakanlığı Kütük No: 02.006.106

2020/512

Sinem UTANIR ALTAY, Dr. Süreyya GÜMÜŞSOY

Referanslar

Benzer Belgeler

Sekil 3.3 den artan t de¼ gerleri için istenilen gerçek çözümden(y = sin(t)) uzakla¸ san kom¸ su çözüm e¼ grilerinin, yöntem ile elde edilen yakla¸ s¬mlar¬ da olumsuz

Eğer bölgesel farklılıkların analitik olarak hastane performansları ile arasındaki ilişki ortaya konulabilirse, performans değerlendirme kapsamında yapılan

Dokuz Eylül Üniversitesi Ulusal Klinik Araştırma Altyapı Ağı (TUCRIN) Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü.. 1 30-31

beyaz eşya sektörüne yönelİk kapı ve gövde polİüretan fİkstürü , hİdrolİk pnömatİk özel makİneler, hİdrolİk pres ve özel otomasyon sİstem İmallerİ

Araştırmada örgütsel destek algısı, üst desteği, iş arkadaşı desteği, üst-'işgören iletişimi ve işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki korelasyon analiziyle;

Petek Kirişler sıcak haddelenmiş H ve I tipi profillerin gövdeleri boyunca zig-zaglı olarak kesilmesi ile elde edilen iki parçanın kaydırılıp şekildeki gibi kaynakla

Proje Sonuç Dokümanları: Proje bitiminden sonra destek alan tarafından hazırlanan ve harcama belgeleri, nihai faaliyet raporu, ilgili form ve beyanların yer

 Geç likidite penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasasında gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0 düzeyinde