• Sonuç bulunamadı

HOMO HABİUS KOMSVNUA TARTIŞMALAR. Y*rd. Doç. Df. Eıkun GÜLEÇ *

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HOMO HABİUS KOMSVNUA TARTIŞMALAR. Y*rd. Doç. Df. Eıkun GÜLEÇ *"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r

HOMO HABİUS KOMSVNUA TARTIŞMALAR Y

*

rd. Doç. Df. Eıkun GÜLEÇ *

* DT.CF. PskMKKpcioil Aıutüm Palı Oûıeiim C>«ik t arRrn Mır, NuarıJ HMûry. 1490 ı. SS-4S.

bimmo. e. m. K 2 bvno*. V., 1*7*. & 77.

İMAtr. NM. leai. s. >*).

NkOffk n. 1*77.1. *. li. «}. 1^. iM-141.

J UAnr. usa. IMO s. 421'4SL

' Fo«a L«»k«y*« Iimu otapk ırt^enuys olomoOtı W ((■ aMsMuu Homo bıbilü, P^koaniropok-ji, )*â da dij^ bir ummU la&ia PakOQtok>jiû koaasuada ç:üı>an bilim admnhnrun baaUn unXtn>

dan ’^Honso” çenusu ioeriûnde eSc ahnmaku >c insan to>7|aa fdv* doinin alt ktsuoknoda ycraldıjb kabul edilmektedir.* Ancak Oldu* sai boğarında bulunan ilk habil» bineği ile ba^byun un^anhr tû>

rdn Australopitbeçus {xnuHina konulması fcrektiğini sasunatdara kar^^ lûrdûrûtm&^ûr

İlk habiin fosili, L.S.B Leokey tarafından 1962 >'üında Taon- oia'daki dünyaca aaesbur buluntu yeri olan Olduvai Görecede bulun* mu|tur.

* Lcakey bu boğarda 3 yıl Önce <1959) Zınpnıhropu» botsd.

di^r bir deyi})e Auurabptthecus boİKİ'yi bulmu> se bû)dk ılp çek* İlk zamanUr Homo tmusuna ait bir örnek olduğu zannedilen Zinjanthropus boisei. Dan*ın Taung fosilinden sonraki ilk dnetnli buluntudur se Hoeno geausuoa ait bir fosil olduğu zanncdıimtıtir.* Ancak daha sonralan fosilin bu genuu ait bir omek olnu>ıp. Ausin* lopitbceus eİnsifiİB iri formunun «Australopılheeus robmtusun bir fer* dı oMuğu antaydnuytır. Doğal olarak her ikisioin de ka|iftain L.S.B.

Leake>' oluşunun da etkisiyle, habilis buİUQiulannın*îÛa>aû(hrc^>us

yanılgısı nedeniyle*Homo genusuna kabulü kolay olmamıştır. Bunun bir nedeni de OMu^'&i'de ele geçirilen habilis ömekterinin hepsinin

• I

kdrd« MdTf L«AKrr u/*f«4w Wwaıın«twr.

4 UJL«y. L&B. IMO. % 4ÎI-4M.

(2)

M4 I RKStN CCLFÇ

çok parçalı oluşu >e rekoo&trûksûyonlannın çok gûçitikle yapıhnala- ndır. Dilindigi gibi kafa kapasitesinin doğru olarak besaplaoabilmeri için her bir parçanın tam yerine konmau se diğer parçalarla birkş- me açttıuın doğru olması çok önemlidir. OMuvai örnekleri bu bakım­

dan Ulihsi2xhr1er çeşitli eleştirilere konu olmuşlardır.’ En yoğun eleştiriler Afrika'da kazı yapan diğer bir gruptan gelmiştir. LeaUy'ler se Lucy'*nia kaşifleri olan bu Amerikalı grup arasındaki urtışaialar bilim dünyasınca ilgiyle izlenmektedir.

9 JotiAMcm. DC. E4ey. MA.. I9»l. t J7-IW

* Lucy; Flhiop«'43 nehri >«k»h<UMkı, Adil Ab*t«'aa ICO ad kıdM kur<>*4cgiMnâ>, Hadv ■r*UAjde tulunojut fotOdu. Ausirapûliıbeeut«fareesb«M- rak isttlcodifUmcicir. 9^ nlyoA yıU bir fatabı oba fMil «a rnı—*■ be- luotoltr&dAA Nri uy^sakcadtf.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Olduvai'den çıkarılan fosiller ba- a bilim adambruıca Australopitheçus cin&inc konulmuş Austra* lopilhceus habilis olarak adbndırılınıştır. Yazımızın bu bölümünde bu konudaki düşünceleri daha iyi tartışmak amacıyla habilis türü­

nün (Bduıai örneklerinin eleştirildiği "Lucy" The Beginning of thc llumankind" adb kitabın 97 se 104 sayfalan arasındaki "Eost Africa: Homo habilis-The earliest manT' başlıklı bölümünü özet Çevİmıyle inceleyelim:

**1959 da Zinj buluntulan (Zinjanthropus bolisei) yalnızca Louit Leakey'i meşhur etmekle kahnam^t paleoaniropoloji konusunu da gündeme getirmiştir. 1920 İcr sç 1930 lorda Taung bebeği i’C Pekin adamının keşfinden o güne kadar kamuoyunu bu çapta ilgilendiren ycoi bir hominid fosili bulunmamıştı. Jeoloji sv paleontoloji ÛQİ\^* sitelerde cansıkıcı konular sayılmaktaydı Konuyla ilgili kurumlar be­

lirsiz yerlerde kemik aramak için yapılacak kazılara harcanacak para iucklrrine sırt çcvı/mekteydikr. Gazeteler böyle bir konuyi) yok pyorlaidı.

la-

Ancak Zinj'in I eakey'in cime gcçmcuyle konu ihmal edilmekten kurtulmuş oldu. Uluuıl Coğrafya Kurumu (National Gcographic Sodety) Leakcy'in caUşmalanna fon uglamayâ kendiliyle ilgili mokakleri dergutnde yuyınlanuya başladı. Çalışmalarını sûrdOrco Leakey bu kez 1962'de Olduvui'de Australopithecine olmayıp gerçek bir iman oUn bir başka hominid foMİi olduğunu açıkladı. Leokey'in çehrece iyi bilinen bulgu «te mimlendirme- ehlimi berkesinkinden farklı olduğu için bu yeni bulgunun eninde sonunda neye dnnOşece^- nio merakla bektendi^ bir bekleme dönemine girildi. 1964'de Um bir rapor geldi. Leakcy> İngiltere'den John Napcer. Phillip Tobias

(3)

HOMO KABİLİS KONUSUNDA TARTl$MAI AR SM

(Güney Afriluı'<la Dart'ın ö^rciKisi) ve kendmnin <k katıldığı bir ekip olufiurdu. Bunu izlc>'cn iki yıl ivcrcsınde bu üç bşi Olduvai boğazında ortaya çıkantan bazı yeni r<nillenn titiz bir incekmesini yaptılar. Bua«

lann Au$trjlopılhc6nc'lcrdcn daha bûyûk beyinli olduklarmı di­

ğer baa y'ö&lerden de Ho«no cıMi »çine sokulmayı hak edecek dere­

cede ona benzediğini ileri sürdüler.

Hu bildirinin çarpKi tarafı bu yeni Homo'nun yayı idi. Hu da 1.75 milyon yık yani Zifij'k yavt idi. Leakey* arkadaşları Homo genusuAun bilinen yaşım bir çırpıda ûç katına çıkamarşUrdı.

Yeni buluntuya, Olduvai boğazında taş aletler y*apabilmesini uk- dir etmek amaayla (Raymond Dart'ın teklifiyle) Homo Habdis (be­

cerikli adam) adı venidı. Ifabilis hakkında en azıiKİan bu kadar bil^

doyurucu idi. Zinj'in alet yapüğı hiçbir zaman iyice karutUoanıamtş- 11. Böyle ilkel görünüşlü insanınkinc benzemeyen çok büyük azıdiş.

leri, küçük bir beyni ve kafatasının üzerinde kemikten bir ibiği ohn yaratığın alet y’apabileeeğini -dolayısıyla insanın au&ı olabilcceğini- hazmetmek zordu. Zinj'ı bir tarafa ilerek beyni daha büyük olan bu (İpi insanın atası olmaya ddba fazb b>*ık görmek bir düzeltme idi.

Ancak bundan sonra habilis konusu ağır gitmey'e başladı. Bunun temel nedeni kanıUann kötü durumuydu. Zira bulunan 4 örneğin hep* side iy i korunmamış bir durumdaydı. Genellikle fosillere yapıldığı gibi bunlara da adlar verildi. İlk bulunanlar bir mandibula ile 2 kafa ko­

miği parçasıydı. Bunlara, bulucusuna atfen “Johnny'nin çocuğu'* dendi. (Leakey'nin oğlunun adı obn Jonathan'a atfedilerek). İkinci olarak '*Cindy*'ye ait bir alt çene kemiği, ve dişleri, üst çene kemiği­

ne ait puıçalar ve kafatasının bir parçası bulundu, üçûncıhû olan George'un sadece dişleri ve çok küçük kafatası parçaları vardı. Dör­

düncüsü olan Tvviggy ıse parçalanmış bir kafatası ile yedi dış tarafın­

dan temsil edilmekteydi. Gcorgc’un hikayesi ümitsizlik vericiydi. Fo­

sil. akşamın geç saatlcrirKİc bulunduğu için kayanın içerisinden dikkat­

le çıkarılması gibi ince hir iş ertesi güne bırakılmıştı. Gece vakti Ma«i’

lerin sığır sürüsü üzerinden geçip, buluntuyu parçalayarak ezdi ve unufak etti. Parçaların büyük bir kısmı da bulunamadı. Twiğgy ise sığırlar tarafından değil, insafsız bir kay*a parçasının basına ile düzleş- mişti.

Kafataslarının parçalaomtş olmasına lağmen ilk gözlemler bun­

ların muhtemelen G. Afrika'daki ufak yapılı kafataslanndan daha büyük olduğunu düşündürüyordu. Bu kadan da Lcakey için yeterhy-

(4)

LRKSİS uOl

dı. Lcakey, fosılterin h<xno cimine att olduğunu böyk Kimkndinb mc$i grfvk(t|tAde ıvır c((i. Arkada^Un fosttkn daha >)*i umdıkça v'C Homo'yb il^li di^r malzemeyi de buldukça onun >aunda >wd- dilar. Tobias kendim kafautının rekofutrûkuıyonuna se bundan bc**

yin kapasitai hakbnda fikir edinmeye adadı. Bu um derecede zor bir i} haline döndü. Zira kuûtau kemikkn o kadar küçüklü ki rckooj.tnik’

sûyon sırasında hanp kenarından yerle^drilmetı cerekti|İDe karar

^enlemiyordu. Açı hafifçe arttıkça beyin bûyü)*or. açı daralnlıoca kû«

kSçûlûyordu. Bu zorluca rağmen Tobûs 3 kafataum birbiriylc kıyas* Uyarak bıuılann beyin kapaMtelerinin yaklaşık 642 em* (41 ineh) olduğunu hesaplanuy'i başardı. Lcakey için 642 cm* çok fazb idi. Bu hacim ince yapılı Ausiralopithccinc'krin ortabma beyin hacmindcfl 200 cm* fazb idi %e ona $ore bu ûç Olduvai hominidi daha gdrjrntş bir tOr içine (irmekteydi.

Fakat bu türlere Homo denebilir miydi? Niye Aıntralopitbecuı* un başka bir tûrû dmastndt? Bir homidin beyni ne kadar kdçûk ok malı ki mun olarak nitelendirikbilundi? Ve gerçeklen insanı naul tarif edebilirdi?

Bilim adına yüzyıldan fazla bir sûrede prehumanbrdan bahıedc* rek insanın ne olduğunu iyice belirtmemek insaru gSlûnç pekbitir.

Cûltoç olsun olmasın durum bodur. Bugün bile insanlığın ne olduğu üzerinde yeryüzünde yaşayan antropolojisti **Bu insandır, bu da de* ğitdir.'

* dcdtrtebileçek, özetinde fikir birliğine stnlacak açık bir bzd* İlkler serisi yoktur. Ancak insanlığın ne olduğunu belirtecek hiçbir staiKbrtın daha önceden de olmadığını söylemek doğru değildir.

Çûnkû Keith \< \Voodviard PıkdosMi adamının kafatası kapasitesini ölçtükleri gûnladc bu soruna geçici bir çdzûm getirilmişti. Burada sorun *'bir beyin ne kadar küçükse hala insan beyni nyıbbilir? dir.

Bunun ccsabı da elimizdeki en küçük insan beynidir. Bu bir kısır dön* gOdûr. Ancak elde daha fazla sayıda se daha iyi fosil olmadığından Keith se çoğdayUrınm ynpabikeeklcn ancak buydu. Keith'in hacim ölçüsü ohn 750 cm* geniş ölçüde kabul pördû.

Le Cros Clark en küçük insan beyni hacmini 700 cm''e indirdi.

Bu da yine gelişigüzel kabul edilmiş bir sayıdır se insanın elinde obn eo küçük insan fosil kafa kapasitesini ifade eder. Fakat LeGros Clark kendisi yeni bir standart koyduysa da. yeni bir bulgunun kofa kapası* tnini azaltabileceğini kabul etmiştir. Clark, diğer birçok kimseyi de zor duruma düşüren diğer bir sonub karşi'karşıya kalmıştır. O. tür* lerio bir tek özelliğiyle uygun bir tariflenAm yapıUmayaeagını bili*

(5)

iti CMKSİN OCUÇ

İskeletin geri>'e kabn kısmı hakkında Leake>-*in eleştirilerinin daş’andığı belli bir iK4(n v*ardı. Habila'te birlikte bulunan kafatau dışındaki malzeme o kadar azdı ki bazıbnna bunbnn habilts'i yeni bir tür olarak tarif etmek için kulbnıltşt ioıafsızlık gibi görünmüştü.

Diş konusunda Leakey'io ekibi daha güçlü bir durumda idi. Ha* bilis'in molar v« pcetnobrUnnda intana bas özellikler görülmüştü.

Z>işler yanak*dil doğrultusunda enine ölçüldüğünde daha dar. Önden arkaya doğru ise daha uzun idiler. Broom tarafından yetiştirilmiş obn Güney Afrikalı genç paleontolog J. T. RobİASOo bu biçim deği* Şİkhklerinin önem (aşunadığını belimi. Modem bir insan toptulu- ğondaki kt}iler arasında Habilts v’e Australopiibecine'ler arasmda- kindcA )*ada gerçeklen habilhile Hoenoercetusaraundakindendaha farla biçimsel farklar bubıubiieccğini ileri sürdü. Robinson'on görü* şflne göre şılnızca dişle ilgili kanıtlar, Austrabpithceus ik Homo ereetus arasında diğer bir türe yer tanımayacak kadar dar btr alan bırakmakta idi.

Tırtifnu bir yvp)*! v^nlmadan >9<u cMi. Zirt habtIts scıuou.

bir McOm sonucu oruya çıkıştan. A>T>ca dahi derin sorunUr. örn<«

tüllerin nasıl sıpundı^. han^ ölçütlerin kullanıldı^ ve törlenn bdirletunainde rarkİann en olmau perekti^ »oıunUrı orta>ı çıktı. Tek bir örnek almıru; buj^Ün beynin büyüklü^ ileri derecek fvkhhk gösterdiğinden, türlerin taıumUnmaunda kuşkulu bir göster* gedir. OünOmOz inummn be)*in hacmi 1000 ib 1900 cm^ arasında dup. alt sının, hacmi 750 ib 1250 em^ ara&nda oUn Homo ereetu* sunki üe kunfir. Be>-xu en bOyûk olan eıectmun en kûçök beyinli m* piens ile kıyasbnnuu gibi ereetıu beyio hacmi 500 ıb W cm* aıaun* da degifeo habilis be)!!! hacmi ile kanfir.

Sırf beynin böyûklflğû ile sonuca varmaya çalıvnamn ki}iyi >*aQh}

yola götürebileceği açıktır. Aynca kendi türümüzde beynin farkhhkbn- nm sahibinin abl dûze)*i ile büyüklüğündeki önemli derecede ilifkib görülmc^'ifi durumu daha da aokfağa kavuşturmaktadır. Re>’nic büyük* lüğü daha çok v*ücudun iriligiai yansıtmaktadır. İri adatnbna beyin* leri de iridir, ancak zekabn ufak'tefek adambnnkinden fazb değil* dır. Erkekler kadınlardan daha iri olup, be>ın)cri de onbnnfandeo büyüktür, ancak beriki cinsin zeka dûre>*teri eşittir. Homioidkfde her zaman ileri derecede seksüel ditnorfüm görüldüğünden fosil kafa- taslannda da bü)*üklük farkı obbiteeetini kabul etmek gerekir. Bü­

yük vv küçük iki kafatass Ölçüleri dtşaoda ber bakımdan birbcrlenae

l

(6)

HOMO HABİUS KOSVStîNOA TABTIŞUAtAR >ÎJ

beahyorhrtı kOçOğOAÛo dhi bûyv^&n erkek olma oU$ıh^ \-c bü* r&UiUL farkirtâ rajmeft ik»intn d« b)*b> (ûk ait obna» serden ırak r»«hmxg.

Bu torum <k ohnUc Mkodun detn*^ kıurahnAdae\*nmin de^t* 9* küda olu^u \e hayvan tenlerini turkoe bOÜDC konutundaki zorluk diha bdirgir^eımijtir. EvtİbhcI cizjtıain {ckfimindc hiçbir zaman bcitfb bir ke&inti yoktur. Bir AuıiraJoprthcemc ana hiç txr zaman bir aufl doyurmaz. Anne ve okulun iyi beliıkruncnaıi bzdlikkrin btr kanıınuna uhip olduktan \e kendilerinin heyhanp bir türe sokulma* hnun olanakau obca^ bir devve oUcalcbr. bir milyon yıllık bir iâreyi kaplayan ana^cok nkekUcrinta tam btr serilini toplamak

I ■sakûn olsaydı tartıynuu/ olarak inwû drnadıj:! bıUnen bir varlık* Ba. tartifmasu olarak irtsan ddutn bdmen bir varh^ ^oçil nokta*

I

I

tam tesbit cdibaeıi bir yana ortalama bir f^eçiy ıvokuunın hle tesbiti

«imkûn oUmıyacaktı. Habdes içinde lontn b« idi. Auttralopithceuı ie Homo creetut araunda dar bir c^çiy alanı »çeriıine dû$ûyx>rdu w bdkide kendisi için orada yeterince yer yoktu. Lcakey habiln'm btf insan ve tûrtmûrvde en eskili ddu^ûnda ıtrara devum etti. Kar*

«cUrı ite onun ince yaptb bir auttralopiıbeçine 'e Cûrtey Afrika’daki inee y*apılı lûrûn dam de^jjık btr tipi oldutona iddia etliler ve yatadıklan yer arasında ikibin nil maafe bulunan iki tûnWc ban CarkhIıkUr okıbikee^ni ileri tûrdûkr.

Herkesin ortak dûjûnceti d.üıa farb sayıda \e daha eski fosillerle dıha iyi kamilann elde edilmesinin terrkli oldu^ idi. Fakat ellerinde Olduvaı’dekilerden daha eskisi yoklu. Orada kazılar arteak “i milyon yd kadar olanıtu aydınlatabrlmıyü. Şimdi ıkı milyon yd olarak belirle* nen Pleistosen devrinin baslan^tcımn belirtenmesi ile bu ianh aniro* polo(lann giderek artan bir merakla araytırdıklan bir ara yol olmuy* âs Bu yolun arkasında 5 nilyoo yıllık pbosen devri vardır. Bu dev- na derinbklennde bir yerde AusiraJopılhccınc’lenn kayna^ru ve on* br» bir biriyle ilişkisine lyık tutacak ve Homo habtlis'e daha iyi bir fOrdı açısı ve onun ne olduğuna dair bir ipucu taslayacak daha eski bomioidler muhtemelea vardır. Belki de daha eski tx>minidlcr içinde 3 Bilyon yıl veya daha eski bir tanesi var >dı. Bunlar büyük düyün* kr ohıp insanın tepeyi görmedi^ istediği kadar büyük dOyl^

sesine benzer."

D. Johanson ve M. Edey haklı oUrak elde nhmkrde soru lyare* b bırakacnk. eksik benekler olduğu zaman ne gibi yanılgılara dOyüle* bdecegini vurguluyorlardı. Herkesin Homo habilis'in gerçek bir in* 1

I

(7)

»;ı IftKSİN OÜILÇ

ua türü olarak kabul cdıkbUadCk için daha fazla dcfal beklediği bir ddnemdc yeni buluntu OMuxaj*deo değil, 1000 km, kuze^ASen. Tur*

kana (eski adıyla Ruddf) g^önûn doğusundan geldi.* KNM-ER 1470 adıyla tanınan (Kenya Nattonal Mu$eum*Eaı4Rodc4run ba^

harfleri) fo$il buluntudan sonra habılh’m yeni bir tOr olduğu kamu küsmedendi. Endi 1972 yıhnda L.S.B. Leakey'in oğlu Rtchard Lea>

key'tn kazı ekibi ûjvknnden Denurd Ngcneo larefiftdan kOçûk bir (epenin yamaemda bulundu.^ Parçalannııı bir haldeki u* mamlayabilnmek için arazideki kum se toprağın uzun sûre elenerek apkUnmuM gerekti. ParçaUnn birle^ltrilmemi göresi RKhard l.eake>' in karuı .Meas'e'e serilmişi- Daha sonra Alan Walker*ıo da yardımıy* la birle^tirnse iylemı taırsamlanarak kaüUu kapmitesi OİçdIdâ. SCO cm’ lök bu haçım habtl» türünün Homo genuuına eokuhnau konusun* daki lereddûtlerin gidenlmcUndc son derece yararlı oldu. OMusaı örneklerinin Aussralopnheati cinsine dahil edilmesi konusunda ağır basan görüşler,, yerini habilrt'm Homo genusuna ait bir lûr ohnau gerektiği görüşünü ustınanlann artan sayısına bıraktı.*

Homo habilis Poğu Afrika’da bulunmuş diğer hominsdlerte *Aus(«

ralopithecınelertc-çağdaslt. Ancak bu takdirde ortaya karmayık bir tablo çıkıyordu; O güne kadar bulunan en eski sc iyi korunmuş fosil, tikel bir Australopilhocine değd. Homo genusunun gelilmiş bir beyin hacmine sahip *800 cm’ dsannda* bir Örneği oluyordu. İlk inceleıne- lere göre Homo habılis'm ûttûodo olduğu zannedilen KB$ töfünOn yaşı Pousyum*Argon metoduna göre 2,6 milyon yıl olarak belirlen* miştî.

* HubtİB daha alttaki tabakadan çıkarıldığı için daha da eski olnuM gerekiyordu. Fakat buluntu yerinde stratigrafi son derece kar* malikti. Dcposilkrin uğ oluşu kolayca erozyona uğraraalanûa ve birbirlerine karışmaUnna rseden oluyordu. Daha da kötüsü votkanik (ûflertn devamlı olmayıp, yer >ce kesintiye uğramayıydı. Bunun $o nvcueda da birbirkriyle karplaıtuılabilmekn son derece güçtS. An* cak gerek fosilin bulunduğu tabakada, gerekse KBS tûf tabakasında bulurun fauna bu Ubakabruı daha genç olduğu ızJentmini veriyordu.

Nitekim daha sonra yapıhn tarihleme araftırmalanyb 2 railyoA yıl cısarında bir maziye sahip olduğu kabul edildi.’* Böylece Homo ha*

s LrUcy. R., tMX s. >1 J l.rUcy, R.. IWX «t

S Muom*. D.C.. C4t>. MA. IWI. v l}a*t«*. 4 MhiMOO. DC. tdez. ma. IW1. s 141.

tC L«U*). M. 1*?>. I U-M

(8)

HOMO HABILb KONV$VWDA rARTI^UAlAft

hdam AuUnUoptüıcdne'krdcn «bha eski eİnust f^ucu ortaya çv kıa probkmier cönSImû} oloyordu.

Ilorno habibs ana kadar ya(Hlan am^ürma UMuçlanaa göre A alet yapma ıcrdioc ulûptir. Oldu>ai Bo^aooda bulunmu) olan X Oldo*an tipi olarak adUndtnUn 2 milyon yılU çakıl U51 kûUOrO*

*6 Hocao hâbilin’in yap(>|? kabul edilmektedir.”

Bufûoe kadar bulunmı» habilis foulkri ba tû/On yayılma ala>

«■ua AuUralopithecuı gefitno gibi Afrika kıtattyb sınırlı kuldıibnı fStermektedir.

Buluntu yerleri 0ylcdîr:

t- Tanzania'da Oldusai Bo|azı'nda.

2> Kenya'da Turkana gdlûoOn doğusunda.

' Ethıopia'da Omo Vadisinde.

Ban bitim adamları Ethıopia'da Hodar moknnde x Güney Af* nfca Cumhuriyelinde Autfralopitheeuı buluntu >'cri olan S*artkranv* dan çtkanhnıi boa fosilleri de habiln tdrûne ah olarak nitelendir*

■ektedirler.»

H. creetus'daki kabn kas kemerleri habilis'de çok fazla gelişme* mgir. kafa damı daha yınarUkUr. yfla nisbeten unmdur. beyin ka«

ptMteridaha azdır. (Homoercetus’da kofa kapasitesi TOOetn^-lİSOem^

«auoda degı>jrkco.” habild'de 4d<M00 cm* dOr. Homo ercctın'da

«rtaUau 1000 cm* iken, habtbt'dc SOO cm* tOrK”

Homo habiln'in diylcvmdeki enaınel dokusu, tcnıpanzelerdeki öpdt dûz enamel dokusuna benzer. Bilindi^ gibi şempanzeler daha çok BDey>aya dayanan bir beslenme recimi ukibederier. Ancak >'iye- oek çeşitlerinin amunda karıncalar, kanatlı karmeabr (atermitesK brtki drû, kus yumurtalın se köçük hapanlar bulunur.»

Homo hâbitia'in hangi türe dahil edilmesi \t esrim çizgisinde ne>

reye konulması gerektiği konusunda çeşitli gdröşlee sardır. Bunların

II LoUr, R.. tMX K ».

I2 J«a*MOA, D.C..E^. UA. H«l. *. İifi.

OOky. ICP., lfW. «, tl.

tS AsaMnun, DjC, E4e>. MA. I«l. ». 101 Leı&o. R,. 197*. K K.

H U*U>. R.£. Lcw«. K. İ9>}K s. 121 15 uuo. RE. mı.». tll.

(9)

JH. FXKStX CGl FC

olan C. Loring Br^ ve onunla aynı payU}4oUr e\«

rim bauilcftirerek Australopıtbecus *H. e/ec(itt« K. tapkos'e indirgCRM^lcrdû Bu Auttralopiıhecm vc Homo habtIH'tn aynı grup­

la tapIaDiM$ı demekti. Ancak 1470 no. lu kafalavmın bulunuru Bn- ee'yi bu jenuda denklik )apma>*a zorbdı ve Au»tra}op<ÜKeu$ ro>

bttUus'u Australopithecus afıicunın ve Homo habilis'den ayırdı. Ya­

ni Au&tralopiıbecuv africanus vc Homo habiKs'ı yine aynı türe koyuyor, buna karjm Au^iralopitheeus robustus'uayn bir lûr olarak ele alıyordu.

Rkhard Uakey problemi de^k blf $ekilde çözmeye u|ra)U.

Son zamanlara kadar Do^u Afrika'da Australopilbeeus genuuınua narin yapılı tSrOniIn v*artı^oı kabul etmiyor, tum ufak«(efek yapılı örnekleri Homo. robuıt tipleri dc AuuraJopithccu^ olarak taaımb- yordu.'

* Adında her ikili dc Auitralopitbcouv africanuı v^ Homo habilidi aynı etme koyuyor. ar>cak dettik ilimler venyorUrdı.

Hominid evrim çizgisinde 2 milyon yıl eiv*annda yaladıkları ka­

bul edilen bu türlerin kcndılennden Onee y^mıy hommidlctle ne |h

bi ilifkileri oMujtu da ayrı bir tartıyma konusudur. Elimizdeki son amy- fırma sonuçlanna göre yayı en genç Ranapithccus fosilinin bulundu­

ğu S nulyon yıl ile bahsettiğimiz bu türler arasındaki 6 milyon yıllık prriyoda ait debiler yu şekilde uralanabihr: Bu denemin en eski fo- sillen Lothagam (S.5 milyon yıl) \e Kaoapoi'den (4.S mib’on yü)^^ gel- inekledir. 6 mily^ yıUtk bu döneme ait eo önemli fosiDer Tanzania* da Canni yakınlarında Loetolı'de ve Eihiopia'da Hadar'da bulun­

muştur. ^3.7 milyon yıllık’* bu bominidicr gelişmermı btr beyine -yaklaşık 4ÛÛ em* sahip dmalanna kar>ın. dik yûrtiytbttme özd- Itğine sahiptiler. Loetolfden bulunmuş bir alt çene kemiğinde bomi- nid ûzeltikleriyle birlikte yempanzedekine benzer bir kopek dişi (canine) birlikte bulunmaktay'dı. Laetoli ve Hadar'da yaşamış olan bu hofflinidler. Austmlopitheeus genusunda olduğu gibi nann ve iri ya* pth olan değişik iki firik yapıdaki formlara sahiptiler. Bu örnekler üzerinde çalışmış otan bilim adamları bu hominidlerio evrim çizgisin­

deki >xri konusunda değipk )*orum yapmaktadırlar. Bazılan bû ıb ayrı Mlgcdekı fosillerin -iri ve nann tipleri tür ayırımı yapmakuzın- tek bir türü: Australopitheeus afareasis'i meydana getirdiğini 'X ba türün 2 milyon yıllık tüm hominidlerin atası olduğunu kabul etmek-

ıs UUcz. RE. :«I. j. 7-41.V.

17 DC. C4cy. MA. IWI.

ıs Tuucf. KM. İMİ. s. 41.

19 KM. İMİ. >. 41.

(10)

HOMO HAHIİS ÎAKTtSUALAR

Udirlcf. Onlara ^rc narin pp»h lip bu lûrûn di>ılm. iri fipılı öroek»

nokkf ûc criccUcridir.* Bazı bitim adamUn m fuiktd ppıdaki bu fartblılj tcksûd dimorftzm olarak dc^kndİrmecKİctc Kadar ite Laetolfde iki ayn (ûrûn ^arti^mm &ö2konusu oMuğuntt dûıOnmck* tedirkf?

* Onlara |:öfe iri yapoh «knckler Homo genuıunun ilkel ti­

pidir S'C bu menusun ^Min> cUfBi örerinde salmaktadırlar. Buru karfin daha ufak yapıb fosiller Au*tralöpithe<us lûrkritK nrttirkf.

Bu gÖr«}le olan bilim adamları birinci tOrÛA Homo hab«ln*e dofTU giden oTim çtrgiti Azennde yer atdıj^ru kabul etmektedirler. Richard Leakey'e göre Hadar Laeıoli Örnekleri Homo \e Auaralopiıhccus genuUarıntn tam ayırım noktalında bulunmaktadrriar. ÇCnkO bu noku hominid evrim çizgili özerinde daha da eski *yakU|ik 5 mib'on yıllık- bir geçmiş sahiptir.*

Yıdunda lik buluatulannın nedra olduğu lartıgnaUn. evrim çizgilindeki yerini ve ban yapısal ûzelUkkrini kciaca anlatmaya çaİ4- tjgımız Homo babilis. etimizdeki son verikK gbre. alet yapabilme kri­

ter ahndtgında Homo genuuınun en eıki üyesi olma özeUıgmc »ahip- tir. Ancak dojal olarak bu özelliğini beklenmedik, yeni buluntu ile kaybetmek rhkini her an tajtmaktadır.

BİBUVOGRâRA

BanMam. V. 1979: /4fuAropo/os>'. The l>oney' Serin in Aothropotogy, The Dofiey Pre». Ho»e*öod. lUmois <OMO.

BoiUki, e l9?3:Cw»»*U*^yerût 50. Yıİnt Anma Kltain. D.T.C.F. Ya- )V)kn. Na t.

Britııh Muıeum Londoo (Natural History). l9t0. Canbridge Vnî- lerıity Preu. Greal Britaıo. Manı Pkıee in Evolutioo.

Ha««lh. W.. 196S: ManktmJ ut tJıt Makinfc, Mercury' Boı^. Londoo.

JobaaiMi, D. C, and Ede>. M. A., 1981: Luty fTkt bftinnitifct cf Itu- moKkind/ Granada Publtıhıng Limited. Loodoo.

lxakry, I- S. B.. 1960: Fındmg thc Wofldl Earliest Man. Satiottal C^agra/Mf Magarinf, s. 421-4)5.

11 LmU). ILf.. 1911. a. 90ı 12 UtU>. KF.. İMİ. 1. Ta 11 UOcy. R.F.. mı. A 70ı

(11)

sn

FRKSİN CCtF.Ç

Iz^ke). R. Km R.. 1977: Or||efA5. Mac lX>ruüd$ ând Jaoe'i Pubtishers Loadon.

I4akc), K. Em 1981: TTtr .yukûı^cf MtAinJ, Mkhael Joteph Limited.

Creal Briuin.

Leâkey, R. E., 1982: Z/umon Oftgmh IlıcniUı Ibmilton. London.

Napİcr, J., 1971: ZAp Tftf Sı<ffy of .\fan and Hh Atf GcorfC AHcn and Un*ın Ltd. Londoo

Oakk), K. P.. 1975: Man ihe Ta>t Maktr, Truslees of Britah Museum (Natural HiUory) London.

Oıbek, M.. 1979: tman tif M', Remzi Kitabemi. Ulânbul.

Pilbeamt D» 1972: 7Ae Man. The MacmilUn Seri» in Pby*

$icai Anthropolog)', Macmilhn Pubihhins Co.* İne. Ne«- York.

îtaBer, N. M.. 19SI: On Bftoming Human. Cambridfe Uni^eruty PrWi5.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mevcut veriler dikkate alındığında, sınıflandırma kriterlerinin sağlanmadığı anlaşılmaktadır Spesifik hedef organ toksisitesi

Ger, Güliz, (2009), “Tüketici Araştırmalarında Nitel Yöntemler Kullanmanın İncelikleri ve Zorlukları”, Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, 1/1,

Mimarlık talebelerimizin yur- dun muhtelif köşelerinden bilgi ve me- tndla hazırlıyacakları bu gibi özlü me- saiyi memleket enzarına zaman, zaman arzetmelerini gönül ne

«¿Y por qué no había de hacer lo que este hombre quiere -se decía Joaquín- si no vive más que para sufrir!. ¡Me

Distraído, dejas que la ceniza del cigarro caiga dentro de la taza de te que has estado bebiendo en este cafetín sucio y barato... • Se solicita

Bu sistemde do˘ gru y¨ onlendirme oldu˘ gunda da hasta kayıt ve resmi evraklarda 0.20 olasılıkla eksiklikler g¨ ozlenmekte bu da bekleme s¨ uresini 12 dk.. kısaltmak yerine sadece

Cesitli cahsma sartlan icin deneysel nominal omur degerleri ortaya konulmustur, Rulman seciminde bu deneysel degerlerden de faydalamlrnaktadtr.. Cizelge 2A'de bu

Hernekadar biitiin ~ah§malarda bir ili§ki bulun- masa da Kenya ve Zaire'de yap1lan 10 ~all§madan 6'sm- da §ankrroid'in neden oldugu genital iilserli ki§ilerde ge- nital