• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ COĞRAFYA ANABİLİM DALI ÇOKKÜLTÜRLÜ TOPLUMLARDA MEKÂN, KİMLİK VE AİDİYET DİNAMİKLERİ: NİĞDE ÖRNEĞİ Doktora Tezi Derya AĞBABA Ankara-2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ COĞRAFYA ANABİLİM DALI ÇOKKÜLTÜRLÜ TOPLUMLARDA MEKÂN, KİMLİK VE AİDİYET DİNAMİKLERİ: NİĞDE ÖRNEĞİ Doktora Tezi Derya AĞBABA Ankara-2020"

Copied!
313
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFYA ANABİLİM DALI

ÇOKKÜLTÜRLÜ TOPLUMLARDA MEKÂN, KİMLİK VE AİDİYET DİNAMİKLERİ: NİĞDE ÖRNEĞİ

Doktora Tezi

Derya AĞBABA

Ankara-2020

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFYA ANABİLİM DALI

ÇOKKÜLTÜRLÜ TOPLUMLARDA MEKÂN, KİMLİK VE AİDİYET DİNAMİKLERİ: NİĞDE ÖRNEĞİ

Doktora Tezi

Derya AĞBABA

Tez Danışmanı Doç. Dr. Nurettin ÖZGEN

Ankara-2020

(3)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFYA ANABİLİM DALI

Derya AĞBABA

ÇOKKÜLTÜRLÜ TOPLUMLARDA MEKÂN, KİMLİK VE AİDİYET DİNAMİKLERİ: NİĞDE ÖRNEĞİ

DOKTORA TEZİ

Tez Danışmanı Doç. Dr. Nurettin ÖZGEN

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

1- Doç. Dr. Nurettin ÖZGEN (Danışman) ………

2- Prof. Dr. Selver ÖZÖZEN KAHRAMAN ………

3- Doç. Dr. M. Murat YÜCEŞAHİN ………

4- Dr. Öğr. Üyesi Nilüfer KÖŞKER ………

5- Dr. Öğr. Üyesi Kerime KARABACAK ………

Tez Sınavı Tarihi 18.05.2020

(4)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Doç Dr. Nurettin ÖZGEN danışmanlığında hazırladığım “Çokkültürlü Toplumlarda Mekân, Kimlik ve Aidiyet Dinamikleri: Niğde Örneği (Ankara, 2020)” adlı doktora tezimdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu başka kaynaklardan aldığım bilgileri metinde ve kaynakçada eksiksiz olarak gösterdiğimi, çalışma sürecinde bilimsel araştırma ve etik kurallarına uygun olarak davrandığımı ve aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü yasal sonucu kabul edeceğimi beyan ederim. (18.05.2020)

Derya AĞBABA

(5)

ii ÖNSÖZ

Hayata müdahil olmak ve insanları/yaşadıkları yerleri gözlemlemek gayri ihtiyarı bir şekilde çoğu beşeri coğrafyacının karakterine işlemiştir. Yaşadığım şehrin ve bu lokasyondaki insanların doğrudan veya dolaylı ilişkiler yoluyla mekâna dayalı farklılaşma pratikleri olduğunu gözlemledim. Farklılaşma olgusu, bu bölgede yaşayanların farklı kültürlerden olması nedeniyle çok daha önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu farklılaşmaların zaman zaman toplumsal anlamda uçlarda seyretmesi yaşadığım şehrin sorunlarının temel dinamik ve örüntülerini akademik olarak anlamayı, gerekli analizlerle ortaya koymayı gerekli kıldı. Diğer yandan yaşamsal pratikleri anlama çabam, benim de dahil olduğum muhacir ve yerli aidiyet ilişkileriminin somut çıkarımlarından birisi oldu. Bu tezi hazırlarken, akademik ve insani olarak çok şey kazandığımı düşünerek çalışmamın Niğde’ye katkı sağlayacağını ümit ediyorum.

Bu çalışmada hem Niğde şehrinde hem de Kırkpınar, Yeşilburç ve Taşlıca Köylerinde yaşayan Niğdenin yerlileri ve mübadillerinin büyük kısmı ile tek tek görüşmeler yaptım. Farklı mekânlarda farklı dinamiklerle hayatını sürdüren bu kişilerin yer algıları, kimlik ve çokkültürlülük tutumlarının değişmez yaklaşımlardan ve alışkanlıklardan öte pek çok sosyo-demografik, ekonomik ve kültürel farklılıklardan kaynaklandığı sonucuna ulaştım.

Elbette bu çalışmayı tek başıma ve kolay bir şekilde yapmadım. Tezin ortaya çıkmasında büyük emekleri olan Danışman Hocam Doç. Dr. Nurettin Özgen’e çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu tezin her nüshasını bıkmadan okuyup değerli katkılarını sunan Dr. Öğr. Üyesi Nilüfer Köşker’e ve tez izleme toplantılarına katılarak önemli katkılar sunan Doç. Dr. M. Murat Yüceşahin’e çok teşekkür etmek isterim. Tez Jüri Üyesi olmayı kabul eden ve zamanı ayırarak değerli önerilerini paylaşan Prof. Dr. Selver

(6)

iii

Özözen Kahraman ve Dr. Öğr. Üyesi Kerime Karabacak hocalarıma da ayrıca teşekkür ederim.

Tezim için gereken analizlerin yapılmasındaki tüm istatistik bilgimi borçlu olduğum Dr. Öğr. Üyesi Devrim Erdem’e minnettar olduğumu belirtmek isterim. Ayrıca tüm akademik eğitim hayatımda payları olan Prof. Dr. Ali Özçağlar ve Öğr. Gör. Dr.

Rüya Bayar’a teşekkür ederim. Tezin veri toplama ve girişi aşamasında destekleri için ÖHÜ Coğrafya ve Sosyoloji Bölümü öğrencilerine, manevi destekleri ile yanımda olan ÖHÜ Coğrafya Bölümü hocalarım Prof. Dr. Türkan Bayer Altın, Doç. Dr. Bekir Necati Altın ve Dr. Öğr. Üyesi SukKyeong Kang’a teşekkür ederim. Ayrıca tezimi yeniden gözden geçirerek bana destek olan Sema Yıldız, Dr. Öğr. Üyesi Seda Selim, Dr. Öğr.

Üyesi Özlem Akay Dinç ve Doç Dr. Mustafa Kemal Coşkun’a da çok teşekkür ederim.

Bu çalışma bulgularının ortaya çıkmasını sağlayan, yeni tanışmış olmamıza rağmen içtenlikleri ile konuşmayı kabul eden ve evlerine misafir eden Niğde şehri, Yeşilburç, Kırkpınar ve Taşlıca köylerinde yaşayan herkese çok teşekkür ederim.

Niğde’de hemen hemen her anımı birlikte geçirdiğim hem akademik hem de manevi anlamda tüm bilgi ve deneyimini benimle paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Mina Furat’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Ayrıca tez süresi boyunca görüşmekten fedakârlık ettiğim annem, babam, kardeşlerim ve yeğenlerime manevi desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.

En önemlisi de beni her zaman, her konuda destekleyen sevgili eşim Ersin Ağbaba’ya ve tezimin başından sonuna kadar her safhasında çok büyük emekleri olan, pes etmeden devam edebilmemi sağlayan Prof. Dr. Bayram Ünal’a teşekkürü bir borç bilirim.

Derya AĞBABA

(7)

i İÇİNDEKİLER

Şekiller Listesi………..iv

Tablolar Listesi………..v

1. GİRİŞ 1.1. Araştırma Konusu ve Gerekçesi………6

1.2. Literatür Taraması ve Araştırmanın Literatüre Katkısı……….8

1.3. Araştırma Problemi…………...………...16

1.4. Araştırmanın Amacı ve Önemi……….17

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları………18

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. Mekân ve Yer………..………..…….20

2.1.1. Mekân………...…...…20

2.1.1.1. Mutlak Mekân ……….…….…22

2.1.1.2. Göreli Mekân ……….…..24

2.1.1.3. Soyut Mekân ………...…….…26

2.1.1.4. Toplumsal Mekân ………28

2.1.1.5. İnşa Edilen Mekân ………..……….…33

2.1.2. Yer………...…38

2.1.2.1. Yer Bağlılığı……….………39

2.1.2.2. Yer Duygusu……….…...………41

2.1.2.3. Yer Kimliği……….………….………42

2.2. Kimlik ………47

2.2.1. Bireysel Kimlik………....………53

2.2.2. Sosyal Kimlik ………..……54

2.2.3. Sembolik Etkileşim………...………...………58

2.2.4. Ötekinin İnşası……….………61

2.2.5. Kültür………...62

2.3. Çokkültürlülük………..……68

2.4. Aidiyet……….………73

2.4.1. Kimlik ve Aidiyet……….………73

2.4.2. Yer ve Aidiyet………..………77

(8)

ii 3. YÖNTEM

3.1. Araştırma Evreni ve Örneklemi……….…...80

3.2. Araştırmanın Metodolojisi ve Yöntemi……….………...88

3.3. Veri Toplama Araçları……….….89

3.3.1. Kişisel Bilgi Formu………..90

3.3.2. Yer Bağlılığı ve Yer Duygusu Anket Çalışması……….…..91

3.3.3. Yer Kimliği Ölçeği……….…..92

3.3.3.1. Geçerlilik…………..………92

3.3.3.2. Güvenirlik………….………95

3.3.3.3. Korelasyon ………..……….96

3.3.4. Kimlik Tanımı ve Kimlik İnşası Anket Çalışması………..….97

3.3.5. Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği………...….99

3.3.5.1. Geçerlilik………..…99

3.3.5.2. Güvenirlik………..….101

3.3.5.3. Korelasyon ………...102

3.4. Veri Analizi………..………...………..103

4. BULGULAR 4.1. Demografik Bulgular………..……….…….……...…107

4.1.1. Cinsiyet ve Yaş ……….……...……..…107

4.1.2. Doğum Yeri ve En Uzun Süre İkamet Edilen Yer………….…………113

4.1.3. Medeni Durum……….…..……115

4.1.4. Eğitim ……....………...…….……116

4.1.5. Meslek ………..………..………...……117

4.1.6. Gelir Düzeyi ………..…118

4.1.7. İkamet Süresi………...………..….………121

4.1.8. Ekonomik İlişki (Alışveriş) Tercihi……….……..…….……123

4.2. Yer Bağlılığı ……….……127

4.3. Yer Duygusu ……….………...…………133

4.4. Yer Kimliği ………..………...…….……141

4.4.1. Demografik Değişkenlere Göre Yer Kimliği……….……...144

4.4.1.1. Cinsiyet ………..…144

4.4.1.2. Yaş Grupları ………...……146

4.4.1.3. Doğum Yeri………150

(9)

iii

4.4.1.4. İkamet Edilen Yer………...………..…….…….……154

4.4.1.5. İkamet Süresi………..………157

4.4.1.6. Eğitim…………..………...………164

4.4.1.7. Meslek………..……….…….……167

4.4.1.8. Medeni Durum………...………...……….……172

4.4.1.9. Gelir Düzeyi………...…………175

4.4.2. Örneklem Grubuna Göre Yer Kimliği………..………..………....177

4.5. Kimlik ve Kimlik İnşası………...…...….184

4.5.1. Tanımlama ……….………184

4.5.2. Tanımlanma ………...192

4.5.3. Ötekinin İnşası-Ötekileştirme Pratikleri ……….…..…….194

4.5.4. Farklılık-Kültür……….……….201

4.6. Çokkültürlülük Tutumları 4.6.1. Demografik Değişkenlere Göre Çokkültürlülük Tutumları…….…..…210

4.6.1.1. Cinsiyet ………..………210

4.6.1.2. Yaş Grupları………...………212

4.6.1.3. İkamet Edilen Yer ……….…….…215

4.6.1.4. İkamet Süresi ………..…...………..…..…218

4.6.1.5. Eğitim ………..………..…224

4.6.1.6. Meslek.………...………..…..…228

4.6.1.7. Medeni Durum ……….……….…233

4.6.1.8. Gelir Düzeyi ………...………..….…235

4.6.2. Örneklem Grubuna Göre Çokkültürlülük Tutumları…………..…...…236

4.7. Çokkültürlülük Tutumları ve Yer Kimliği İlişkisi ………..…249

5. SONUÇ………...258

KAYNAKÇA ………...…..267

Ekler……….…...……292

Özet………..296

(10)

iv ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Yer Bağlılığı Üçlü Modeli………...………40

Şekil 2: Sosyal Kimliğin Yapısal Elementleri………..…………49

Şekil 3: Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi………..………...………74

Şekil 4: Sosyo-Bölgesel Aidiyet ve İnsan Davranışları İle İlişkisi……….……..………78

Şekil 5: Çalışma Alanı Lokasyon Haritası………..……….…….82

Şekil 6: Çalışma Alanı Köylerinin Konumları……….………..………..83

Şekil 7: Niğde Şehri Mahallelere Göre Nüfus Büyüklüğü Haritası……….…….85

Şekil 8: Yer Kimliği Ölçeği Faktör Analizi Çizgi Grafiği (Scree Plot).………….…….93

Şekil 9: Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Faktör Analizi Çizgi Grafiği (Scree Plot) ……99

Şekil 10: Örneklem Gruplarına Göre Yaş Grubu Dağılımı Grafiği (%)……….….…....112

Şekil 11: Katılımcıların Doğum Yerine Göre Dağılışı………..…...113

Şekil 12: Katılımcıların Doğum Yerine Göre Dağılışı (Niğde)……….…....114

Şekil 13: Örneklem Gruplarına Göre Eğitim Düzeyi (%)………..….……...117

Şekil 14: Katılımcıların Gelir Düzeyi Grafiği (%)……….…..…..120

Şekil 15: Örneklem Gruplarına Göre İkamet Yılı (%)………...………122

Şekil 16: Örneklem Gruplarının Ekonomik İlişki Tercihleri (%)……….…….125

Şekil 17: Örneklem Gruplarına Göre Niğde’ye Bağlılık (%)………...…130

Şekil 18: Örneklem Gruplarına Göre Niğde Yer Duygusu (%)……….……137

Şekil 19: Örneklem Gruplarına Göre Kimlik Tanımlamaları (%)……….….191

Şekil 20: Örneklem Gruplarına Göre Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Alt Boyutları Aritmetik Ortalama Puanı……….………….…248

(11)

v TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Araştırma Evreni ve Örneklem Nüfusları……….…….86

Tablo 2: Örneklem Büyüklüğü ………...………….87

Tablo 3: Katılımcı Sayıları……….…..88

Tablo 4: KMO ve Bartlett's Test Sonucu………..……..…… 93

Tablo 5: Yer Kimliği Ölçeği Döndürülmüş Faktör Matrisi………...…..94

Tablo 6: Yer Kimliği Ölçeği Alt Boyutlar Arasındaki İlişki Düzeyi………..….96

Tablo 7: Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Döndürülmüş Faktör Matrisi…………...…100

Tablo 8: Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Alt Boyutlar Arasındaki İlişki Düzeyi……..103

Tablo 9: Aritmetik Ortalama Değerlendirme Aralığı…………...………..104

Tablo 10: Yer Kimliği Ölçeği Alt Boyutları Çarpıklık ve Basıklık Değeri………..….105

Tablo 11: Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Alt Boyutları Çarpıklık ve Basıklık Değeri..105

Tablo 12: Örneklem Grupları Cinsiyet Dağılımı…….…….……….………108

Tablo 13: Örneklem Grupları Yaş Grubu Dağılımı……..………...……109

Tablo 14: Örneklem Gruplarına Göre En Uzun Süre İkamet Edilen Yerleşim Yeri…...115

Tablo 15: Katılımcıların Medeni Durumu………...115

Tablo 16: Örneklem Grupları Eğitim Düzeyi……….…116

Tablo 17: Katılımcıların Meslek Kollarına ve Çalışma Durumuna Göre Dağılımı…...118

Tablo 18: Örneklem Grupları Aylık Ortalama Gelir Düzeyi (₺)………119

Tablo 19: Örneklem Grupları İkamet Süresi (Yıl)………..……..121

Tablo 20: Örneklem Grupları Niğde’den Ayrılma Süresi (Yıl)………123

Tablo 21: Katılımcıların Ekonomik İlişkide Tercih Ettikleri Gruplar ……..……....…124

Tablo 22: Örneklem Gruplarına Göre Yer Bağlılığı………....………..…...129

Tablo 23: Örneklem Gruplarına Göre Yer Duygusu……….……134

Tablo 24: Yer Kimliği Ölçeği Betimleyici Analiz ve Değerlendirme ..………....141

Tablo 25: Cinsiyete Göre Betimleyici İstatistik t test Analizi………145

(12)

vi

Tablo 26: Yaş Gruplarına Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi………..146 Tablo 27: Yaş Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)………..…...148 Tablo 28: Doğum Yerine Göre Betimleyici İstatistik ve Kruskal-Wallis H Analizi …..151 Tablo 29: Doğum Yerine Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)……….……153 Tablo 30: İkamet Edilen Yere Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi…………....155 Tablo 31: Oturulan Evin Mülkiyetine Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi…...157 Tablo 32: Niğde’den Ayrılma Durumuna Göre Betimleyici İst. ve t test Analizi...159 Tablo 33: İkamet Süresine (Yıl) Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi………161 Tablo 34: İkamet Süresine (Yıl) Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)…..…….….162 Tablo 35: Eğitim Düzeyine Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi…………....164 Tablo 36: Eğitim Düzeyine Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)……...166 Tablo 37: Meslek Gruplarına Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi..……..…..168 Tablo 38: Meslek Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)…...171 Tablo 39: Medeni Duruma Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi …...173 Tablo 40: Medeni Duruma Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)…….………174 Tablo 41: Gelir Düzeyine Göre Betimleyici İstatistik ve Tek Yönlü Varyans Analizi...175 Tablo 42: Gelir Düzeyine Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)………...176 Tablo 43: Kültür Grubuna Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi……..…………177 Tablo 44: Örneklem Grupları Betimleyici İstatistik ve Tek Yönlü Varyans Analizi ...179 Tablo 45: Örneklem Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05).……….182 Tablo 46: Örnek Grupları Kimlik Tanımlamaları………..186 Tablo 47: Şehirdeki Mübadil Katılımcıları Diğerinden Farklı Kılan Özellikler………203 Tablo 48: Yeşilburç Köyü Katılımcılarını Diğerinden Farklı Kılan Özellikler………..206 Tablo 49: Çokkültürlülük Tutumu Ölçeği Betimleyici Analiz ve Değerlendirme

……….………..209 Tablo 50: Cinsiyete Göre Betimleyici İstatistik t test Analizi……..……….……211

(13)

vii

Tablo 51: Yaş Gruplarına Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi……….…..….212 Tablo 52: Yaş Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)……...214 Tablo 53: İkamet Edilen Yere Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi…………....216 Tablo 54: Niğde’den Ayrılma Durumuna Göre Betimleyici İst. ve t test Analizi….….218 Tablo 55: İkamet Süresine (Yıl) Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi….……220 Tablo 56: İkamet Süresine (Yıl) Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)…………..…223 Tablo 57: Eğitim Düzeyine Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi………….…225 Tablo 58: Eğitim Düzeyine Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05).………....227 Tablo 59: Meslek Gruplarına Göre Betimleyici İstatistik ve Anova Analizi……….….229 Tablo 60: Meslek Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)………..231 Tablo 61: Medeni Duruma Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi..…………..….233 Tablo 62: Gelir Düzeyi Betimleyici İstatistik ve Tek Yönlü Varyans Analizi……..…235 Tablo 63: Kültür Grubuna Göre Betimleyici İstatistik ve t test Analizi………...237 Tablo 64: Örneklem Grupları Betimleyici İstatistik ve Tek Yönlü Varyans Analizi ...239 Tablo 65: Örneklem Gruplarına Göre Çoklu Karşılaştırma Testi (p<.05)..………..…246 Tablo 66: Çokkültürlülük Tutumu ve Yer Kimliği Arasındaki İlişki………..…249 Tablo 67: Örneklem Gruplarının Çokkültürlülük Tutumu ve Yer Kimliği ve İlişkisi….253

(14)

1

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

Coğrafya bir mekân bilimidir. Bu özelliğinden dolayı mekân ile yakından ilişkili kimlik, kültür ve çokkültürlülük kavramlarının da önemle üzerinde durmaktadır. Bu tez kapsamında söz konusu kavramlar merkeze alınmıştır. Ayrıca bu kavramlar dinamik ve pratik anlamlarıyla, çokkültürlü bir toplumun temel gösterenleri veya gösterilenleri olarak karşılıklı ilişkiler çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Bu tezin beşeri coğrafya anlamında iki ana çalışma ekseni vardır: Bunlardan birincisi katılımcıların yer kimliği düzeyi, diğeri ise çokkültürlülük tutumlarıdır. Öte yandan insanın, belirli bir mekân parçasında, sadece o yerde bulunma ve alan kaplamaktan çok, bir yaşam alanı inşa etmiş olması (Bilgin, 2011: 28), bu çalışmanın odağındaki yer kimliği ve çokkültürlülük tutumlarının tek bileşenli olmadığının göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda çalışmanın kuramsal alt yapısını da mekân, yer, kimlik, çokkültürlülük ve aidiyet kavramları oluşturmaktadır.

Mekân, “toplumsal edimleri kendine katan” bir algılanışa ve tasarlanışa konu olur (Lefebvre, 2014: 63). Bu algılanma ve tasarlanma, fiziki bir yer olarak nesnel olan alanın öznel imgeye dönüştürülmesi, dolayısıyla nesnel olanın toplumsalla örtüşerek onun sosyal, kültürel, psikolojik ve ekonomik olarak temsil edilmesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda yerin ve kültürün bir ürünü olarak algı ortaya çıkar. Algılama olayının ve bunun sonucunda beliren zihinsel modelin özellikle iki ana yorumdan etkilendiği ileri sürülür:

İlki, kişinin çevre ile ilişkisini kendisinin değerlendirmesi ve ikincisi, bu görüş üzerinde kültürün etkisi (Tümertekin ve Özgüç, 2011). Tümertekin ve Özgüç’e (2011) göre birinci yorum, ikincisinin etkisine bağlı olmak zorundadır. Bu algılama sürecini kültürel formlarda tasarlanan ile doğrudan ilintili olarak veya tasarlananın sonucu olarak ele almak gerekmektedir. Çünkü sosyomekânsal farklılıklar bu sayede meydana gelmektedir.

(15)

2

Mekânın sosyal özellikleri ve fiziksel çevre ile etkileşim, yere atfedilen anlamları etkiler. Yerin anlamlı hale gelmesinde de aidiyetlerin çok önemli bir rolü bulunmaktadır.

Ayrıca, araştırmalara göre (Gustafson, 2001; Korpela, 1995; Rowles, 1983), yerin anlamlarının, bireyin kimliğine entegre edilebildiği durumlarda yer kimliği ortaya çıkmaktadır. Nitekim yer ve kimlik kavramlarının bütünleşmesi ile meydana gelen yer kimliği, bireyin kendini tanımlamada kullandığı bir özelliğe bürünür.

Aidiyetin hem mekânsal hem de sosyal anlamda önemi vardır. Sosyal grubun ve demografik özelliklerin yer kimliğine etkisi araştırılırken, aidiyetin belirleyici olduğu düşünülmektedir. Ayrıca belli bir topluluğa ait olmanın verdiği sosyal aidiyet de, kimliğin inşasındaki boyutlardan biri olacaktır. Zira kimlik inşasının da esasında birden fazla boyutu olduğu görülmektedir.

Parekh’e (2014: 54) göre, eğer bir kişi kimliğini araştırmak istiyorsa, onu “o”

yapan özellikleri, dünyayı nasıl algıladığı, dünya ile kendini ilişkilendirme biçimi ve neden başka biri değil de kendi olmayı seçtiğini incelemesi gerekmektedir. Bu durumda, bireyin kendini ve diğerlerini fark etmesi, tanımlaması ile kimlik ortaya çıkacaktır.

Bauman (2015: 92-93), Jeffrey Weeks’in tekrar ettiği gibi insanların nereden geldik, nereye gidiyoruz, şimdi biz kimiz ve ne olacağız gibi kendilerine anlatacakları kimlik hikâyelerine ihtiyaç duyduklarını belirtmektedir. Bu bakımdan kimlik sadece sorgulama ile ortaya çıkan bir kavram değil, aynı zamanda ihtiyaçtır. Maslow da özellikle ergenlik dönemi ile birlikte, kimlik ve kimliğe bağlı olarak statü, bağlılık, aidiyet ve yüksek benlik gibi kavramların en önemli ihtiyaçların başında geldiğini ifade etmektedir (Kuşat, 2003:

49). Castells’e (2006: 12) göre, kimliği insanın anlam ve tecrübe kaynağı olarak düşünmek gerekmektedir. Öyleyse kimliğin inşası, hayatı anlamlandırma süreci ile başlar ve sürekli olarak devam eder.

(16)

3

Kimlik inşasının tanıma, tanınma ve aidiyetlerle birlikte, üyesi olunan topluluğun ritüellerinden de etkilenmesi beklenebilir. Kültür olarak genelleştirilebilecek ritüeller, nesnel gerçeklik olarak bireyin öznel anlamının oluşturulma süreci ile eşzamanlı bir ilişki içerisindedir. Bu eşzamanlı ilişki, sosyal ilişkilerdeki farklılıkların konusunu oluşturmaktadır.

Bu tezin ana eksenlerinden biri olan çokkültürlülük kavramı, aynı devlet çatısı altında yaşamakta olan farklı kültürel grupların var olduğuna dikkat çeker (Yanık, 2012:

38). Bu özelliği sayesinde çokkültürlülük, var olduğu ülkeye, müzikten eğlenceye, inançlardan yemeklere, tarihten edebiyata, düşünce biçimlerinden mimari tarzlarına kadar geniş bir kültürel zenginlik sağlar (Zencirkıran, 2016: 76). Kymlicka’ya göre (2015: 193) aynı ülkede birden fazla kültürün yarattığı kültürel çeşitlilik, kültür içi çeşitlilikte olduğu gibi insan hayatını ve toplumu zenginleştiricidir. Ancak farklı mekânsal ölçeklerde, farklı toplulukların birarada yaşamını sürdürmesi sırasında tutum ve davranışlarda farklılıklar görülebilir.

Çalışmada, Niğde’nin Yeşilburç (Niğde şehrine 6 km mesafede), Taşlıca (Niğde şehrine 10 km mesafede) ve Kırkpınar (Niğde şehrine 11 km mesafede) Köylerinde ikamet eden katılımcıların yanı sıra Niğde şehrindeki mübadil ve yerliler örneklem olarak seçilmiştir. Katılımcıların yer duygusu, yer bağlılığı ve kimlikleri örneklem grubuna göre sosyomekânsal dinamikler baz alınarak analiz edilmektedir. Bunun yanı sıra katılımcıların yer kimliği ve çokkültürlülük tutumları demografik değişkenler ve ikamet edilen yere göre belirlenmiş örneklem grupları bağlamında açıklanmaktadır.

Çalışmalarda yapılan karşılaştırmalar benlik ve öteki, yakın ve uzak, siyah ve beyaz, doğa ve kültür, vb. gibi (Hubbard ve Kitchin, 2018: 32-33) söz konusu araştırmayı daha anlaşılır hale getirmektedir. Bu çalışmada da şehir ve köy olarak iki farklı mekânsal ölçek

(17)

4

belirlenmiştir. Ayrıca yerli ve mübadil örneklemlerine demografik etkiler de dâhil edilerek ikili ve çoklu karşılaştırmalar yapılmıştır.

Bu araştırmada farklı mekânlarda ikamet eden iki farklı kültürel grup tespiti yapılmıştır. Bunlardan biri “Niğde yerlisi” grubudur. Niğde yerlilerini, aile büyükleri ve kendileri Niğde’de doğan, büyüyen, yaşayan, “mübadil olmayan” ve köken olarak Niğdeli kişiler oluşturmaktadır. Bir diğeri mübadil gruptur. Mübadil gruptaki katılımcılardan şehir merkezinde ikamet edenler, kendilerini “muhacir” olarak nitelendirmektedirler. Şehirde yaşayan katılımcıların kendilerini mübadil yerine muhacir olarak tanımlamaları literatüre uygun bir durum değildir. Bu durum, şehirde yaşayan katılımcıların kendilerini topluluk olarak bir ötekilik algısının (mübadil) dışına çıkarması ve bireysel olarak öteki konumuna getirmeleri ile ilgilidir. Köyde yaşayan katılımcılar mübadil tanımlamasını bilinçli bir şekilde tercih etmişlerdir. Yanlışlıkla “muhacir”

kelimesinin telaffuz edilmesinde bile, kendilerinin muhacir değil “mübadil” olduklarını, gönüllü olmayan bir göçe tabi tutuldukları için tüm göçmen ve muhacirlerden farklı özelliğe sahip olduklarını belirtmektedirler.

Bu grubu mübadil yapan süreç, Kurtuluş Savaşı Sonrası yapılan Lozan Barış Anlaşması’na eklenen bir anlaşma ile ilişkilidir. 1923 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan antlaşma gereği mübadele, dini aynı olan kişilerin aynı ülkede yaşamasını gerektiren bir nüfus değiş tokuşudur ve 1900’lerin başında coğrafyaların yeniden kurulmasına neden olan milliyetçilik akımının ortaya çıkardığı sosyal bir sorundur. Osmanlı Devleti’nde etnik kökenin din esasına göre belirlenmesi nedeni ile mübadelenin uygulanması da benimsenen “din” üzerinden yapılmıştır. Mübadele, bireylerin tercihlerini göz önüne almaktan ziyade siyasi bir metine dayandırıldığından zorunlu bir göç hareketi olarak tanımlanır. Günümüzdeki anlamıyla yerinden edilme sürecidir. Anlaşmadan bir yıl sonra 1924 yılında gerçekleşen bu göç ile Türkiye’deki

(18)

5

Hristiyan Rumlar ile Yunanistan’daki Müslüman Türkler yer değiştirmişlerdir. İki topluluk da yurtları saydıkları, doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmış ve sınırları yeniden çizilmiş olan anavatanlarına göç etmek zorunda bırakılmıştır. Bu göçe tabi olan kişilere “mübadil” denilmektedir.

Bahsedilen tüm kavramları içeren araştırma modeline göre oluşturalan bu çalışmanın ilk bölümünde tez hakkında genel bilgi verilmektedir ve tezin konusu, problemi, amacı, önemi de bu bölümde açıklanmaktadır. İkinci bölümde kuramsal ve kavramsal bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Beşeri coğrafya kapsamında ele alınan bu toplumsal konunun kavramları, aslında sosyal bilimlerin çalışma konusu olduğu için interdisipliner bir yaklaşımla ele alınmıştır. Mekân, yer, kimlik, aidiyet ve çokkültürlülük kavramları kuramsal temelleriyle açıklanmıştır. Üçüncü bölümde araştırmanın yöntemi açıklanmaktadır. Yöntem olarak neden-sonuç ilişkisi ile sınırlı pozitivist bir yaklaşımdan ziyade etkileşimsel bir ilişkiye odaklanan nicel bir metod tercih edilmiştir. Veri toplama tekniği olarak yer kimliği ve çokkültürlülük tutumunu çeşitli yönlerden ölçen iki ölçek kullanılmıştır: İlki Yer Kimliği, diğeri Çokkültürlülük Tutumu ölçekleridir. Ayrıca yer duygusu, yer bağlılığı, aidiyet, kimlik ve kültür hakkında tamamlayıcı anket soruları bulunmaktadır. Dördüncü bölümde çalışmadan elde edilen bulgular, farklılıklar ve ilişkisellikler ortaya konularak açıklanmaktadır. Bu bölümdeki bulgularla özellikle köy ve şehirde yaşayanlar arasında algı ve tutum farkları odak noktası haline getirilmiştir.

Sosyal, demografik ve ekonomik değişkenlerin yer kimliği ve çokkültürlülük tutumları üzerinde etkileri bu bölümde ele alınmaktadır. Daha sonra da yer kimliği ve çokkültürlülük tutumunun negatif yönlü ilişkisi yine aynı şekilde dördüncü bölüm içinde tartışılmıştır. Beşinci bölüm ise sonuç kısmıdır. Çalışmada elde edilen en önemli sonuç, çokkültürlü bir toplumda yer, kimlik ve çokkültürlülük tutumlarının şekillenmesinde çoklu inşa süreci söz konusu olduğudur.

(19)

6 1.1.Araştırma Konusu ve Gerekçesi

Niğde, farklı kültürel kimlik ve aidiyetlere sahip bir yöredir. Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkeleri ile Doğu Türkistan, Suriye gibi doğudan ve batıdan gerçekleşen göçlerle çokkültürlü bir demografik yapıya sahip olmuştur. Göç hareketlerinin tarihleri ve büyüklükleri de birbirinden farklıdır. Bu çalışmanın konusu kapsamına giren Yunanistan’dan gerçekleştirilen göç, mübadeledir ve 1924’te meydana gelmiştir. Doğu Türkistan’dan kaçan Kazak Türkleri, 1954 yılında Niğde’ye göç etmişlerdir. Ayrıca Niğde; Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya ve Bosna-Hersek gibi Balkan ülkelerinden hem cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda hem de 1930’lu yıllarda göç alan bir yerleşim yeridir. Tüm bu göçler gerçekleşirken ev sahibi toplum olarak varlığını sürdüren Niğde yerlileri de, kültürel kimliklerini mübadillerin veya göçmenlerin varlığı ile yeniden tanımlamak durumunda kalabilirler.

Niğde şehir merkezi ile birlikte Yeşilburç, Kırkpınar, Taşlıca Köyleri’nde gerçekleştirilmiş olan bu çalışma, dört farklı yerleşim birimi ve iki farklı sosyokültürel alanı kapsamaktadır.

Çalışma alanı olarak seçilen Yeşilburç, Cumhuriyet kurulmadan önce Rumların yaşadığı, Lozan Anlaşması sonrası bir süre boş kalan ve sonra mübadele ile Krifçe Köyü’nden gelenlerin yerleştirildiği bir köydür. Dolayısıyla Yeşilburç Köyü homojen kültür hâkim olması -önce Rum, sonra mübadil Türk- ve kültürel kimliğin güçlü bir sosyal hafızayla sürdürülmesinden dolayı önem arz etmektedir. Yeşilburç Köyü Yunanistan’dan gelen mübadillerin karışımsız olarak yaşadıkları bir yer olduğundan, diğerlerine göre farklı bir kültür aksında bulunmaktadır. Yeşilburç Köyü yerleşim yerinde yaşayanların, kendi yaşam alanlarını hangi referanslara göre oluşturdukları, bu yaşam alanlarının kimlik, yer kimliği ve kültür üretiminde ne kadar etkili olduğu, Niğde ilinde hakim toplumsal değerlerle ne tür bir ilişki içerisinde oldukları ve beklenilen entegrasyon

(20)

7

sürecinin hangi seviyelerde sürdürülebildiği bu tezin konusunu oluşturmaktadır. Daha açık bir ifadeyle bu çalışmanın konusu, bir taraftan pratik ve dinamik özellikleriyle öne çıkan yaşam alanı ile süreğen olduğu varsayılan yer kimliği ve çokkültürlülük tutumları arasındaki aktif ilişkidir.

Çalışma alanı içerisinde yer alan Kırkpınar, Rum izlerinin görüldüğü bir köydür.

Bu köyün kuzey yamaçlarında Kaya oyma mekânların var olduğu ve bu mekânları mübadele öncesinde Rumların kullandığı, söylenmektedir. Ancak bu köy doğrudan Rum evlerinin bulunduğu bir Rum yerleşmesi de değildir. Kırkpınar Köyü’nün günümüzdeki yerleşim alanı köy sakinleri tarafından inşa edilmiştir. Ayrıca nüfusunun tamamını, şehir merkezine daha kolay ulaşabilmek amacı ile Niğde merkeze uzak köylerden gelen Niğde yerlileri oluşturmaktadır. Dolayısıyla Kırkpınar Köyü’nde, Niğde yerlisi olarak tek kültürlü bir yapı hâkimdir. Kırkpınar Köyü’nün çalışma alanı içerisine dâhil edilmiş olmasının sebebi kimlik, yer kimliği ve kültürel farklılıklar konusunda, ev sahibi topluluğun gözünden bir değerlendirme verisine sahip olmak ve bu suretle bir karşılaştırma yapma olanağı elde etmektir.

Coğrafi konum olarak Yeşilburç ve Kırkpınar Köyleri arasında bulunan Taşlıca Köyü de çalışmanın sağlam temeller üzerine kurulması açısından oldukça önemlidir.

Taşlıca Köyü, kurulduğu günden beri Rum ve Türk nüfusun bir arada yaşadığı iki kültürlü bir köy iken Lozan Anlaşması ile Rumlar’ın boşalttığı evlere mübadillerin yerleştirilmesi ile yine farklı iki kültür grubunun yaşamını birarada sürdürdüğü bir yerleşim olmaya devam etmiştir. Bu köyde yaşayan nüfus, sayıca az olmakla ile birlikte, köyün yarısı Selanik mübadilleri, diğer yarısı ise Niğde yerlilerinden müteşekkildir. Bu köyün karma yapısı, iki kültürün aynı yerleşim yeri içinde nasıl farklılaştığının ve bu farklılaşmanın yer kimliği ve çokkültürlülük tutumunu nasıl etkilediğinin görülmesine imkân verecektir.

(21)

8

Niğde şehrinde yaşayan yerli ve mübadil kökenli topluluklara da bu çalışma konusu içinde yer verilmiştir. Nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı şehir alanında iki farklı örneklem grubunun ilişkisinin köydekilerden farklılaşacağı beklenmektedir. Yaşam alanı, sosyal mekândaki toplumsal pratiklerin maddi ve manevi olarak tamamını kapsamaktadır. Toplulukların birbirinden farklılaşması, karşılaştırma yapılmasına olanak tanımaktadır. Tüm bu karşılaştırmaların alt yapısını, demografik özellikler ve beş farklı örneklem grubundaki yansımalar meydana getirmektedir. Aynı zamanda bu faktörlerin kavramlarımıza etkileri, çalışmanın çerçevesi ve ana konusunu oluşturmaktadır.

1.2.Literatür Taraması ve Araştırmanın Literatüre Katkısı

Tez çalışması, beşeri coğrafyanın yanısıra sosyoloji, psikoloji (sosyal psikoloji- çevre psikolojisi) ve antropolojinin de ilgi alanına girdiğinden dolayı disiplinlerarası araştırmayı gerekli kılmıştır. Kuramsal altyapının ana kurgusu için kapsamlı bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Ancak bu bölümde, tezin kavramlarını içeren daha önce yapılan çalışmalar değerlendirilmiştir. Öncelikle mübadele ile ilgili çalışmalarda; tarihi, demografik ve kültürel yönlerinin tek taraflı bakış açısı ile ele alındığı tespit edilmiştir.

Daha sonra sırası ile aidiyet, kimlik, çokkültürlülük, mekân algısı, yer duygusu, yer bağlılığı ve yer kimliği ile ilgili çalışmalar incelenmiştir. Ayrıca araştırma sahasını içeren kaynaklar araştırılmış, özellikle Niğde ve Yeşilburç Köyü ile ilgili çalışmalar olduğu tespit edilmiş ve literatürdeki boşluk bu sayede belirlenmiştir.

Mübadele, mekân üzerinde kurulan kültürel kimlik inşaları açısından büyük sosyal sonuçları olan bir meseledir. Ancak öncelikle bu konuda yapılan çalışmalar, coğrafyanın kimliksel ve kültürel olarak homojenleştirilmesine odaklandığından mübadelenin tarihi önemini ön plana çıkarmaktadır. Ağanoğlu (2001) “Osmanlı’dan Cumhuriyete Balkanların Makûs Talihi, Göç” isimli çalışmasında belgelere dayanarak göç sürecini ve etkilerini ortaya koymuştur. Arı da (2000) “Büyük Mübadele, Türkiye’ye

(22)

9

Zorunlu Göç (1923-1925)” çalışmasında mübadelenin ülke genelinde gerçekleştirilme prosedürlerini ve aşamalarını açıklamıştır.

Özgen (2014) “Zorunlu güç” ve “Zorla Göç” kavramlarının birbiri yerine kullanıldığını, ancak aralarında anlam ayrımı olduğunu belirtmektedir. Zorunlu göç durumunda, kuraklık, toprak kayması, deprem gibi doğal afetlerden veya işsizlik, aile arasındaki anlaşmazlıklar gibi diğer sorunlardan kaynaklanan yer değiştirme hareketi meydana gelmektedir. Zorla göç’te ise siyasi baskı veya silahlı zorlamadan dolayı, bu harekete katılan bireylerin hiçbir tercih hakkı bulunmamaktadır. Hatta eğer göç gerçekleşmezse bireyler hayatlarını kaybedebilir ve bu da insan kaynaklı felaket olarak düşünülebilir. Özgen’in (2014) tanımına göre bu çalışma kapsamındaki mübadele “zorla göç”e bir örnektir.

Ekonomik etkiler ve iskân politikalarının uygulanması ile ilgili ülkenin tamamını kapsayan veya bölgesel olarak yapılan mübadele çalışmalarının varlığından söz edilebilir.

Niğde’ye yapılan iskânı konu edinen bir çalışmada da (Özkan, 2010) öncelikle mübadelenin nüfusa etkileri, genel uygulama ve sonuçları ele alınmaktadır. Çalışmanın bulgularında ise Niğde’nin mahalle ve köylerine yerleştirilen mübadil nüfus miktarı arşiv kaynakları incelenerek açıklanmıştır. Özkan’ın (2007) “1923 Tarihli Türk-Rum Nüfus Mübadelesinin Niğde’nin Demografik Yapısına Etkisi” isimli makalesinde mübadele öncesi Niğde sınırları içinde kalan yerleşim yerlerindeki gayrimüslimlerin oranı %30 iken göç sonrasında Rumların boşalttığı yerlere mübadillerin yerleştirilmesiyle Niğde’nin tümüyle Türk şehri haline geldiğinden bahsedilmektedir. Aynı yazarın bir önceki çalışmasının alt yapısını oluşturan bu makalede, mübadillerin çoğunlukla Yunanistan’ın Selanik şehrine yakın konumdaki köylerden geldikleri ve Niğde’de yerleştirildikleri köylerin/ mahallelerin nüfus yapısında artışa sebep oldukları sayısal değerleri ile birlikte açıklanmaktadır.

(23)

10

Sarı’nın (2011) hazırladığı “Atatürk Dönemi İç Anadolu Bölgesi’nde İmar İskân Faaliyetleri (1923-1938)” isimli doktora tezinde ise mübadillerin yerleştirildiği tüm bölgeler, buralarda karşılaşılan zorluklar, aksaklıklar, imar faaliyetleri vs.

açıklanmaktadır. Sarı’nın (2011) çalışmasında verilen istatistiklere göre Niğde’de mübadeleye tabi olan Rum sayısı 17.941’dir. Bu bakımdan Niğde, İç Anadolu’da en fazla Rum nüfusun yaşadığı yer olarak karşımıza çıkmaktadır. Niğde’ye yerleştirilen mübadil sayısı 15.671’dir. Aslında göç eden ve göç ile gelen kişi sayısı birbirine yakın sayılabilir.

Ancak yine de göç süreci bir noktadan diğer bir noktaya gidenlerin sayılarının gelenlere eşit olması ile tanımlanabilecek teknik bir detaydan ibaret değildir. Veri toplama aşamasında yapılan görüşmelerden anladığımız, sorunsalın en başında mübadeleye konu olan grupların mekân ile kurdukları ilişkilerinin göç öncesinde ve sonrasında farklı olmasıdır. Örneğin, giden Rumların zanaat ve ticaretle ilgilenmeleri, gittikleri yerde toplumsal uyumsuzluk yaşamalarını beraberinde getirmiştir. Aynı şekilde, tarımla uğraşan müslüman Türklerin de tarıma uygun olmayan yerlere göç ettirilmeleri söz konusudur.

Mübadelenin ortaya çıkardığı sorunları ele alan çalışmalar da mevcuttur. Sosyal yönlerin konu edildiği çalışmalardan Goularas’ın (2012) “1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Günümüzde Mübadil Kimlik ve Kültürlerinin Yaşatılması” isimli makalesi öne çıkmaktadır. Yazar bu çalışmada mübadelenin kimlik ve kültürel unsurlarını incelemiştir. Farklı mekânlarda, mübadil kimlik ve kültürünün, aradan geçen 90 yıla rağmen hala yaşatılmaya çalışıldığı, ancak genç kuşakların çeşitli nedenlerle mübadil kimlik ve kültürünün sürdürülmesine daha az istekli olduğunu ortaya koymuştur.

Mübadele ile ilgili çalışmalarda tek yönlü olarak, sadece mübadil bakış açısının değerlendirildiği görülmektedir. Ancak yer ile ilgili olarak karşılaştırmalı yapılan araştırmalardan biri Karakuş’un (2014) çalışmasıdır. İzmir’de yaşayan göçmenlerin ve

(24)

11

yerlilerin yer kimliği, yerin anlamları ve kültürlenme süreçlerini konu alan çalışmanın sonuçları şu şekilde özetlenebilir: Göçmenlerin göç sonrası dâhil oldukları kültürel ve mekânsal uyum süreçlerinin birbirleriyle ilişkili olduğu; yerli grup üyelerinin ise kentle kurdukları ilişkinin, kentin kültürel çeşitliliğini destekleme düzeyleri ve kentte yaşayan göçmen gruplarına yönelik tutumlarıyla ilişkili olduğu ifade edilmiştir.

Kültürel deneyimler ve gündelik hayattaki pratikler, aidiyetleri ve yer algısını da etkilemektedir. Bu açıdan düşünüldüğünde aidiyetin temel bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Mekân ve kimlik ile ilgili yapılan çalışmalarda aidiyetin ön planda olması da bundan dolayıdır. Aidiyet ve kent kimliği ilişkisinin ele alındığı çalışmalarda aidiyetin kimliği pekiştirdiği ve bir yerde yaşanılan sürenin buna etki ettiği ortaya konulmuştur (Şentürk, 2018; Şentürk ve Gülersoy, 2019). Aidiyet ve mekân ilişkisini ele alan Uysal (2014), “Londra’da Türk Varlığı Mekân ve Aidiyet” isimli doktora tezinde nitel bir yöntemle, Londra’da Türklerin aidiyetlerinin sürekli şekillendiği ve yeniden üretildiği sonucuna ulaşmıştır. Mekân, aidiyet ve kimlik/mekân ve kimlik kavramlarının ayrıca incelendiği tez çalışmaları da bulunmaktadır (Kantemur, 2018; Solak, 2017; Solak, 2014). Aidiyetin toplumsal yönü ve sosyal kimlik ile bağlantısını öne çıkaran diğer çalışmalar da söz konusudur (Dadak, 2018; Alptekin, 2011). Aynı şekilde kimlik, kültür/kültürel bellek ve aidiyetin birbirlerinden beslenerek yeniden şekillenme süreçleri incelenmiştir (Özdil, 2017; Yörgüç, 2016; Yazgan, 2010, Depeli, 2009). Etnik kimlikte olmasa da kimliğin yeniden inşası sürecinin, aidiyetler ile ilişkisini inceleyen çalışmalar da mevcuttur (Çağırkan, 2017; Yalçıner, 2014; Erkal, 2001). Bununla bağlantılı olarak da etnik kimlik ve dini kimliğin ilişkili olduğu belirtilmektedir (Akıncı, 2014). Ayrıca sadece kimlik kavramının değerlendirildiği betimsel çalışmalar da mevcuttur (Yazgan, 2016;

Bilgin, 2014; Karakaş, 2013).

(25)

12

Kimlik tanımındaki farklılıklar, yaşanılan yerin özelliğine göre mekâna atfedilen farklı anlamlar ile ilintili olduğundan, çokkültürlü bir toplum yapısını kaçınılmaz olarak inşa etmektedir. Bu farklılık, kültürel olarak farklı örüntülere sahip topluluklarda çok daha belirgin ve karmaşık olabilmektedir. Böyle bir ilişkinin konusunu oluşturan kimlik ve çokkültürlülük ile ilgili çalışmalardan söz etmek mümkündür (Aslan, 2018; Duman, 2007; Baumann, 2006; Amin, 2002). Ancak çükkültürlülüğü sadece kuramsal olarak ele alan ya da çokkültürlülüğü dil, küreselleşme ya da Avrupa Birliği uygulamaları açısından değerlendiren tezler de yazılmıştır (Karaca, 2018; Tıkır, 2016; Tunç, 2016; Keleş, 2014;

Türk, 2013; Barın, 2011; Koçak, 2010, Çelik, 2008). Ayrıca çokkültürlülük ile ilgili öğrencilerin, öğretmen veya öğretmen adaylarının değerlendirildiği çalışmalar da bulunmaktadır (Bilge, 2019; Özgen ve Köşker, 2019; Köşker ve Özgen, 2018; Ateş, 2017;

Başbay ve Bektaş, 2009).

Mekânsal tartışmayı odak noktasına alan Tümtaş (2011), “Kentsel Mekânda Ayrışma Dinamikleri: Mersin, Diyarbakır ve İzmir Örnekleri” isimli tezinde üç farklı coğrafi bölgede bulunan büyükşehirde, çokkültürlü bir yapı görülse de kentsel alanların sınıfsal farklılıklar üzerinden şekillendiğini ifade etmektedir. Mekânsal dönüşüm, mekân algısı, kent mekânlarının sosyo-kültürel coğrafyası, mekân pratikleri ile ilgili çalışmaların yapıldığına dikkat çekmek gerekmektedir (Aktaş, 2017; Alptekin, 2014; Yıldız ve Alaeddinoğlu, 2007; Aytaç, 2007; Demirkaya, 1999).

Mekân çalışmalarına ek olarak yer ile ilgili araştırmalardan da söz etmek mümkündür. Hay (1998), yer duygusunu ölçen, tek boyutlu bir ölçek kullanmıştır.

Ataların yaşadığı yer olarak düşünüldüğünde birey için yerin önemini, içerde olma hissini ve gelecekte de o yerde kalma motivasyonu anlamaya çalışan bir yer bağlılığı ölçeğidir.

Shamai (1991), tek boyutlu olarak kavramsallaştırılmış bir yer hissi ölçeği kullanmıştır.

Yere aidiyet, yere bağlılık, yer hedefleri ile kimlik boyutlarını ölçmeye çalışmıştır.

(26)

13

Yer bağlılığının daha anlaşılır olması için nicel ve nitel yöntemlerin birlikte olduğu, çoklu araştırma teknikleri kullanan araştırmaların gerçekleştirilmesi gereklidir.

Ancak araştırmalarda sıklıkla tek bir teknik tercih edilmektedir. Örneğin Milligan (1998) insanların anılarının geçtiği yerlere bağlılıkları hakkındaki araştırmasında, bireylerin kahve evine bağlılıklarını nitel araştırma yaklaşımı kullanarak incelemiştir. Yer bağlılığını, pozitivist yaklaşımlarla açıklamaya çalışan araştırmalar mevcuttur. Bu tür çalışmalarda yer bağlılığının çoklu yönüne dikkat etmeden tek boyutlu ölçekler kullanılmıştır (Kaltenborn ve Bjerke, 2002; Vorkinn ve Riese, 2001). Kaltenborn ve Bjerke (2002), yer bağlılığının kimlik, katılım ve memnuniyet boyutlarını kapsayan bir araştırma yapmış olsalar da bu boyutların birbirinden ayrılmasının mümkün olmadığına dikkat çekmişlerdir. Çalışmalarının analiz sonuçlarını, yer bağlılığı ölçek maddelerinin ortalama puanlarına dayanarak elde etmişlerdir.

Yer kimliği ile ilgili farklı mekânsal ölçeklerde araştırmalar yapılmıştır. Bonaiuto vd. (1996), İngiltere’de bölgesel ve ulusal ölçeklerde, Cuba ve Hummon (1993) ise konut, topluluk ve bölge ölçeklerinde yer kimliği çalışmaları yapmışlardır. Bu çalışmalarda, öncelikle kavramsal tartışmalar yapılmış ve emprik test yöntemleri ile nitel ve nicel yaklaşımlar ile değerlendirmeler yapılmıştır.

Nitel verilere dayanan araştırmalar, öncelikle yer kimliğini çok boyutlu bir yapı olarak tanımlamıştır. Hull, Lam ve Vigo (1994), bireysel kimliğe katkı sağlayan yer kimliğinde altı nitelikten bahsetmişlerdir: Kişisel değerler, kişisel ve kültürel tarih, duygular, yerlerin kendine has karakterleri, insan-çevre uyumu ve bir gruba referans.

Buradan anlaşıldığı kadarıyla yer kimliğinde çevrenin, çevreye atfedilen bireysel anlamların da ötesinde, kültür ve sosyal faktörlerin de etkisi bulunmaktadır.

Twigger-Ross ve Uzzell (1996) tarafından, Breakwell'in (1986) kimlik süreci teorisine dayanan çok boyutlu bir yer kimliği kavramı önerilmiştir. Twigger-Ross ve

(27)

14

Uzzell, yerin anlamlarının bireysel kimlikle neden özdeşleştirildiğini belirlemek için dört ilke önermiştir: Ayırt edilebilirlik, süreklilik, özgüven ve öz yeterlilik. Bahsedilen ilkeler aynı zamanda sosyal kimlik ve kimlik inşa sürecinin bileşenleridir.

Yer kimliği araştırmaları için nicel yöntemler de kullanılmıştır. Bonaiuto, Breakwell ve Cano (1996), yer kimliğini bireysel kimliğe entegre olan çevresel anlamların bir parçası olarak kavramsallaştırmıştır. Yer kimliğinin karmaşık ve çok boyutlu olduğunu kabul etmişler, fakat yine de öğrencilerin yerel kimliklerini ve ulusal kimliklerini tek boyutlu bir ölçekle değerlendiren bir çalışma yapmışlardır. Bu tür çalışmalarda yer kimliği; yer duygusu ve yer bağlılığının tek boyutlu bir bileşeni olarak algılanmıştır (Jorgensen ve Stedman, 2001).

Lalli (1992) de yer kimliğini çok boyutlu olarak nicel yöntemle ölçmeyi amaçlamıştır. Çalışmada, yer kimliği kent ölçeğinde çalışılmış ve beş boyutlu olarak uygulanmıştır. Hernandez, Hidalgo ve Ruiz (2014: 24) yer bağlılığının teorik ve metodolojik yönlerine dair yaptıkları çalışmalarında, tek boyutlu modelde yer bağlılığı ve yer kimliğini birbirleri ile ilişkili olarak, çok boyutlu modellerin ikisinde yer kimliğini yer bağlılığının alt bileşeni olarak değerlendirmişlerdir.

Niğde ile ilgili coğrafya alanındaki en kapsamlı çalışmayı Toroğlu (2006) yapmıştır. Bu çalışma il genelindeki tüm yerleşim alanlarını ve lokasyon planlamasını kapsıyor olsa da doğrudan bu tez sahasını ve konusunu kapsamamaktadır. Bu tezin çalışma sahası içinde yer alan Kırkpınar ve Taşlıca Köylerini mekân açısından konu alan herhangi bir araştırma bulunmamaktadır. Ancak kültürel ve sosyal alanda Yeşilburç Köyü sakinlerinin yayımlanmış ve yayımlanmamış kendi çalışmaları söz konusudur. Bu çalışmalar genellikle sosyal ve kültürel belleğin yazılı hale getirilmesinden öteye gitmemektedir. Çalışmaların temel odağı, kültürlerinin kayıt altına alınmasıdır. Ancak sadece tarihsel ve sosyal alanları kapsayan yazılı araştırmalar ile de sınırlı değildir.

(28)

15

Aidiyet bağlarını, kökleri olarak hissettikleri, kültürel değerlerini sürdürerek pekiştirme çalışmaları da söz konusudur. Bu sebeple Helva Şenliği veya akraba buluşması gibi organizasyonlar düzenlenmekte ve bu etkinler sosyal hafıza olarak resimleştirilmektedir.

Ek olarak bu köyde doğup büyüyen iki kişi Yeşilburç Köyü ve kültürü ile ilgili kitap yazmıştır. Kuzucu (2008), “Krifçe’den Yeşilburç’a Mübadil Yaşamlar” isimli eserinde, tüm göç sürecini kaleme almıştır. Krifçe’nin (Yunanistan’dan göç edilen Köy) tanıtılması ve oradaki sosyo-ekonomik durumun açıklanmasından sonra köyde göçü yaşamış olan kişilerin anılarına yer verilmiştir. Yılmaz ise (2017), “Mübadillerin Kültürel Mirası”

isimli kitabında Batı Makedonya bölgesinden göç etmiş Rumca konuşan Müslüman mübadillerin gündelik hayatta ve özel günlerde benimsedikleri ritüellerin yanı sıra şarkılar, atasözleri, deyimler, tekerlemeler gibi sözlü kültürün Yunan alfabesi, Türkçe telaffuz ve Türkçe anlamları içerecek şekilde kayda geçmesini sağlamıştır. Ayrıca Yılmaz (2013) kendi ailesinin göç hikâyesini, babaannesinden ve yakın çevresindeki kişilerden dinlediği anıları içeren kitabını da yayınlamıştır. Bu çalışmalar fotoğraflarla desteklenmiştir ve yemek tarifinden, özel günlerin nasıl geçirildiğine kadar pek çok kültürel öğeyi kapsamaktadır.

Bu bölgeye dair mekân, yer, kimlik, çokkültürlülük ve aidiyet üzerine pek çok bağımsız araştırma olmasına rağmen şimdiye kadar ayrı ayrı başlıklar olarak ele alınan kavramlar, bu tez çalışmasında bir bütünlük içerisinde değerlendirilmiştir. Yapılan literatür taramasında; yer ile kurulan ilişkide (yer duygusu, yer bağlılığı, yer kimliği) kültürel ve mekânsal faktörlerin araştırılmadığı veya verili kabul edildiği, çokkültürlülük tutumlarının kültürel, mekânsal ve sosyo-demografik/ekonomik açıdan incelenmediği, yer kimliği ve çokkültürlülük arasındaki bağlantının değerlendirmeye alınmadığı görülmektedir. Tüm bu ilişki örüntüsü dinamik bir yapıya sahiptir ve bu tez literatürdeki bu boşluğu bir miktar da olsa doldurma yönünde bir çabadır.

(29)

16 1.3.Araştırma Problemi

Bu çalışmada Niğde şehrinde ikamet etmekte olan mübadiller ve yerliler olmak üzere iki, Niğde’nin bir mübadil (Yeşilburç), bir yerli (Kırkpınar), bir de her iki topluluğun bir arada olduğu (Taşlıca), toplamda üç köy örneklem grubu seçilerek; bu toplulukların kimlik ve çokkültürlülük tutumları, yer kimlikleri ve yer bağlılıkları karşılaştırmalı bir şekilde ölçülmeye çalışılmıştır. Bu kavramların hepsi bireysel ve toplumsal yaşantıda iç içe bulunduklarından dolayı tanımlanmaları ve ölçülmeleri oldukça güçtür. Bu güçlüğün üstesinden gelmek için “kimlik” ve “çokkültürlülük”

kavramsallaştırmaları birbiriyle ilişkisel olarak ele alınmıştır. Aynı şekilde, yer kimliği ve yer bağlılığı da birbiriyle ilişkisel olarak ele alınmıştır.

Araştırmanın temel problemi, örneklem içindeki sosyal grupların yer bağlılığı/kimliği ve çokkültürlülük tutumları arasında ilişki olup olmadığını anlamaktır.

Bu kapsamda, çokkültürlülük tutumu ve yer kimliği konusunda daha önce geliştirilmiş ölçekler kullanılmıştır. Ayrıca yer duygusu, yer bağlılığı ve kimlik inşa dinamikleri ölçülmeye çalışılmıştır. Ana araştırma problemi çerçevesine ek olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranacaktır.

1) Örneklem gruplarının yer bağlılığı ve yer duygusu dinamikleri nelerdir?

2) Katılımcıların yer kimliğinde farklılaşmaya neden olan demografik değişkenler nelerdir? Bu kapsamda karşılaştırma, aidiyet ve gelecek alt boyutlarında farklılığın türü ve derecesi nasıldır?

3) Örneklem gruplarının kimlik inşa sürecine ilişkin dinamikler nelerdir ve bu dinamikler arasında ne tür bağlantılar vardır?

4) Katılımcıların çokkülürlülük tutumlarında farklılaşmaya neden olan demografik değişkenler nelerdir? Bu kapsamda kaygı, zenginlik, tahammül, tehdit ve ayrımcılık alt boyutlarında farklılığın türü ve derecesi nasıldır?

(30)

17

5) Katılımcıların yer kimliği ve çokkültürlülük tutumları arasında ne tür ilişki bulunmaktadır?

1.4.Araştırmanın Amacı ve Önemi

Çalışmanın amacı, en genel anlamda çokkültürlü bir toplumda kimlik, aidiyet, yer duygusu, yer bağlılığı, yer kimliği ve çokkültürlülük tutumunu etkileyen dinamik ve pratiklerin neler olduğunu araştırmaktır. Farklı kültür grupları ve farklı yerleşim yerleri seçilerek, sosyo-mekânsal dinamiklerin etkisi ölçülmek istenmiştir. Ayrıca sosyokültürel ve demografik faktörlerin yer kimliği ve çokkültürlülük tutumları üzerinde ne tür etkiye sahip olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Seçilen örneklem sahaları, toplulukların kültürel sınırlarını şekillendiren sosyal özelliklerin anlaşılmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla, çalışma alanında sosyal ilişkinin nasıl kurulduğu, temel dinamiklerinin ve örüntülerinin neler olduğu kıyaslamalı olarak anlaşılmış olacaktır.

Mübadele sonrası ortaya çıkan etkileşim sürecine bağlı olarak kimliğin yeniden üretimi ile çokkültürlülük yapılarının nasıl oluştuğunu anlamak da çalışmanın amaçları dâhilindedir. Ancak bu süreç, salt neden-sonuç ilişkisine indirgenemez.

Fiziksel ve sosyal mekânlar, ilişkiler üzerinden bireyi dönüştürürken kendisini de yeniden üretmektedir. Dolayısıyla, Yeşilburç, Taşlıca ve Kırkpınar Köyleri ile Niğde şehri salt fiziki bir alan olarak ele alınamaz. Mekân hem egemen değerler çerçevesindeki ilişkilerin taşıyıcısı, hem de toplulukların sosyokültürel özelliklerinin ve sınırlarının (boundaries) belirleyicisi olarak ele alınmaktadır. Toplumsal yapının bağıntısal ve iç içe geçmiş yapısından dolayı, farklı fiziksel mekânlar üzerinde yer alan toplulukların kendiliğinden bir bütün olarak ele alınması yeterli değildir. Bu bakımdan coğrafyada da mekân ve yerin toplumsal önemiyle ilgilenilmektedir. Türkçe literatürde yer, kimlik ve çokkültürlülük kavramları arasındaki bağlantıyı ele alan ve yer kimliği ile çokkültürlülük

(31)

18

tutumunu karşılaştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma, bahsedilen kavramların farklı mekân ve kültürdeki yansımalarının ortaya konulması bakımından büyük önem arz etmektedir.

1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları

Bu çalışma Niğde şehir merkezi ve Niğde Merkez İlçesine bağlı; Kırkpınar, Yeşilburç ve Taşlıca Köylerini kapsamaktadır. Ayrıca çalışma grubu sadece Niğdeli olan ve en az bir yıldır belirtilen bu yerleşim yerlerinde ikamet eden mübadil ve yerli katılımcılardan (n=559) oluşmaktadır.

Veri toplama aracı, görüşmeye gönüllü olan kişilere uygulanmıştır. Çalışmada karşılaşılan en önemli sınırlılık gönüllü katılımcılara ulaşmadaki zorluktur. Özellikle Niğde şehrinde yaşayan yerliler, araştırmaya katılım talebini sıklıkla reddetmişlerdir. Bu sebeple tanıdıklar üzerinden bağlantı kurarak katılımcı sayısı artırılmaya çalışılmıştır.

Kartopu yöntemi ile ortaya çıkan önyargı sorunu aşılmıştır.

Çalışma alanındaki örneklem gruplarından şehirde yaşayan mübadil kökenli katılımcılar ile ilişkiler çok daha rahat geliştirilmiştir. Bu farklılık, çalışmamızın temelinde incelenen konular göz önüne alındığında bir bulgu olarak değerlendirilebilir.

Bu anlamda şehirde ikamet eden mübadiller dışarıya daha açık bir tutum sergileseler de, sayıca az oldukları için onlara ulaşmak güç olmuştur. Çeşitli akraba veya kadın günleri aracılığıyla da katılımcı sayısı artırılmıştır.

Çalışma alanında kolaylıkla görüşmeyi kabul eden katılımcılar, köyde ikamet edenler olmuştur. Ancak köylerdeki saha çalışmasında, TÜİK nüfus verileri üzerinden hedeflenen katılımcı sayısına (ayrıntı için bkz. Bölüm 3.1, Tablo 1 ve Tablo 2) ulaşmada güçlük yaşanmıştır. Yeşilburç ve Taşlıca Köylerindeki nüfusun bir bölümü sadece tatil dönemlerinde burada yaşamaktadır. Ancak bu kişilerin, çalışma bulgularına olası etkileri

(32)

19

göz önünde bulundurulduğundan dolayı kapsam dışında bırakılması uygun görülmüştür.

Bu yüzden en fazla sayıya ulaşabilmek için bu iki köyde yaşayan ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan nüfusun tamamı ile görüşülmüştür.

(33)

20

İKİNCİ BÖLÜM

KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. MEKÂN VE YER 2.1.1. MEKÂN

Mekân, üzerinde yaşadığımız yeryüzü parçasıdır. Varoluşumuzun temel parçalarından biridir. Ancak yine de insan hayatında, üzerinde çok fazla düşünülen bir kavram olmamıştır. Harvey’in de (1997: 227) söylediği gibi mekân, anlamını pek az tartıştığımız ve hatta sadece olduğu gibi kabul etme eğilimi gösterdiğimiz bir varlık olarak hayatımızda bulunur.

Mekânı anlamak için öncelikle kelime anlamından yola çıkılmalıdır. Mekân kelimesi, Latincede mesafe ya da uzatma/yayılma anlamına gelen spatium kelimesinden türetilmiştir (Elden, 2009: 262; Kaya, 2013: 35). İngilizce karşılığı “space”dir. Türkçede kullandığımız “mekân” kelimesi ise Arapça kökenlidir. TDK’ya göre de; yer, ev, yurt, uzay anlamlarına gelmektedir (Türk Dil Kurumu, 2011).

Mekân, üzerinde insan faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ve insanın bütün deneyimlerinin yaşandığı yerdir (Tümertekin ve Özgüç, 2011: 60). Bireyin tüm hayatının mekân üzerinde geçmesinden dolayı bu kavram son derece önemlidir. Günlük faaliyetlerin yanı sıra özel zamanlar da mekân üzerinde geçtiği için mekânın anlamı çok geniştir. Tümertekin ve Özgüç de (2011: 59) insanın yerde, yerin derinliğinde ve uzaya doğru tüm çevresini üç boyutlu olarak kaplamakta olduğunu ve bu sebeple mekânın fiziksel anlamı ile birlikte psikolojik, toplumsal, ekonomik anlamları da içine aldığını, belirtmektedir.

(34)

21

Mekân kapsamlı anlamları içerdiği için kullanım biçimleri de oldukça geniştir. 19.

ve 20. yüzyıllarda sosyal bilimlerde geçerli paradigma olarak pozitivizmin etkisi görülmekte ve bu bakış açısı ile mekân da sosyal mühendislik aracı olarak kullanılmaktaydı (Alptekin, 2014: 39). Fiziksel planlamacılık insan hayatını etkilemiş ve toplumsal düzeni geliştirmeye/değiştirmeye yönelik uygulamaları içermiştir. Bu bakımdan, insana ve topluma etkilerini anlamak için mekânın kavranması gereklidir.

Mekân, bilimsel tartışmalar içinde daima önemini korumuştur. Tarihsel süreçte de bilim ve felsefe içindeki tartışmalarda daima önemli bir konumda bulunmuştur (Kaya, 2013: 35). Mekân, özellikle kendini mekân bilimi olarak tanımlayan Coğrafyanın merkezinde yer almıştır. Coğrafyada mekân tartışmalarında öncelikle mekânın boş bir konteyner ya da alan olarak, daha sonra ise ilişkiler ağı ya da bu ilişkileri şekillendiren bir güç olarak görüldüğü bilinmektedir (Kaya, 2013: 35). Bu alana çok önemli katkılar sağlayan Tümertekin ve Özgüç de (2011:47) çağdaş toplumsal coğrafyanın mekân ve yerin toplumsal önemiyle ilgilendiğini ifade etmiştir. Bu alandaki bilimsel çalışmalar, insanların mekân üzerinde, mekânın da insanlar üzerinde etkilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaya yöneliktir. Ancak, mekâna dair geniş ve farklı yaklaşımların varlığı, aslında mekân üzerinde uzlaşılmış bir tanımın geliştirilemediğinin işaretidir. Bu sebeple sonraki bölümlerdeki kavram ve kuramlar, saha gözlemleri ve bulgular ile bağlantılı olarak açıklanmaktadır.

Bu çalışmanın veri toplama aracında mekân ile ilgili herhangi bir bölüm bulunmamaktadır. Yine de mekân ile ilgili kavramsal ve kuramsal çerçevenin eklenmesi, bu tezin beşeri coğrafya kapsamında mekânsal bir değerlendirmeyi merkezine almasından dolayı gerekli görülmüştür. Nitekim saha çalışmaları sırasında ve daha sonra gerçekleştirilen gezi-gözlemlerlerde, mekân ve topluluk etkileşimi tespit edilmiştir. Bu bağlamda mekân ve yer üzerine çalışma yapan önemli kişilerin mekânı hangi yönleri ile ele aldıkları da değerlendirilmiştir.

(35)

22 2.1.1.1. Mutlak Mekân

Mutlak mekân; yüzey, yükseklik ve derinlik boyutu, yani insanların çalıştığı ve yönettiği toprak, doruklar, yükseltiler; uçurumlar, çukurlar olarak tanımlanır. Lefebvre’ye göre (2014: 76) mutlak mekân, kendi nitelikleri nedeniyle seçilmiş olan (mağara ya da dağ zirvesi, su kaynağı ya da nehir), fakat kutsanmaları nedeniyle bu doğal nitelik ve özellikleri sosyal ve kültürel anlamlar bütününe evrilerek ortadan kalkan doğa parçalarından oluşmaktadır. Mutlak mekânın özelliği, insan yaşamıyla doğanın bir arada olduğu, doğallığını yitirmemiş mekân ile ilişkilerin yakın ve uyumlu bir şekilde sürmesidir (Ghulyan, 2017). Bu bakımdan mutlak mekân, mekân tanımının ilk akla gelen biçimidir.

Batıda mekân düşüncesinin ortaya çıktığı zamanlarda mutlak mekân anlayışı daha baskın olarak varlığını sürdürmekteydi (Kaya, 2013). Orta Çağ’ın sonlarında bazı düşünürler mekânı bir konteynere benzetmişler ve belirli bir yer ya da yer duygusunun eş anlamlısı olarak kullanmaya başlamışlardır (Elden, 2009: 262). Newton, Galileo ve Descartes’ın çalışmalarında da mekân, mutlak bir anlayışla ele alınmış ve üç boyutlu bir ızgara olarak temsil edilmiştir (Kaya, 2013; Elden, 2009). Bu yaklaşım tarzı mekânı adeta geometriye indirgeyen nokta, çizgi ve alandan oluşan bir varlık haline getirmiştir. Ancak bu özellikleri mutlak mekâna coğrafi olarak haritalandıralabilen bir nitelik kazandırmıştır.

Bölgeselci yaklaşımlarda mekân bu yönü ile ele alınmıştır. Bir diğer deyişle mekân, dar anlamı ile bilimsel branşlaşma içerisinde marjinalleştirilmiş ve ilk elden yapısal-fiziki bir olgu olarak kavramlaştırılmıştır (Ünal, 2016: 44).

Marksist kuramcılardan Henry Lefebvre mekânın kavramsallaştırılması ve kuramsallaştırılmasına öncülük etmiştir. Lefebvre’ye göre (2014) mutlak mekân, günlük yaşamdan üretilir ve yeniden üretilir. Bu süreçte insanın doğal ortam ile ilişkisi devam etmektedir ve mekânın fizikselliği ile ön planda olduğu görülmektedir.

(36)

23

Hubbard ve Kitchin (2018: 26) 1970’li yıllara kadar birçok beşeri coğrafyacının mekânı, insan eylemleri ile dolu olan tarafsız bir konteyner ve boş bir tuval olarak gördüğünden bahsetmektedir. Bu dönem öncesinde, mekânsal bilgiler kayıt altına alınmış ve özellikle de nicel yöntemler kullanılarak bilime katkı sunulmaya çalışılmıştır.

Neil Smith de “Eşitsiz Gelişim (Uneven Development)” adlı eserinde, geleneksel olarak mekânın mutlak biçimde ele alındığından, yani şeylerin ve süreçlerin konumlandığı boş bir alan olarak görüldüğünden bahsetmiştir (Castree, 2018b: 639).

Ayrıca mekânın bu mutlak algılanışının çok yakın dönemlere kadar akademik coğrafya anlayışı içerisinde -özellikle şeylerin mekân içerisindeki coğrafi örüntülerini tanımlamayı amaçlayan “mekân bilimcileri” arasında egemen olduğunu da eklemiştir (ör. Göç örüntüleri, hastalıkların yayılması, vs.) (Castree 2018b: 639). Bu tartışmalar ışığında mekân çalışmalarının ilk örneklerinde, mekânın mutlak yönü ile ele alındığı söylenebilir.

Mutlak mekân, bireylerin yaşamını sürdürdüğü fiziksel çevre olması bakımından önemlidir. Kendi yaşam alanını belirlemeye çalışan her insan, mekânın doğal özelliklerini göz önünde bulundurur. Çalışma sahamızda yer alan Yeşilburç Köyü, vadi yamacına kurulmuş olan ve -isminden de anlaşıldığı gibi- yeşil doğaya sahip bir yerleşim yeridir.

Saha çalışması sırasındaki anlatılardan öğrenildiği üzere burada yaşayan mübadiller, öncelikle Niğde’ye yakın bir başka yerleşim yeri olan Uluağaç Köyü’ne yerleştirilmişler, ancak Uluağaç’ın kendilerine uygun olmadığını belirterek ısrarla Yeşilburç’a yerleşmek istemişlerdir. Bunun sebebi, Yeşilburç Köyü’nün mutlak mekân özelliklerinin Yunanistan’dan ayrıldıkları Krifçe Köyü’ne benzerlik göstermesidir. Bu topululuğun sosyal kimliğinin kurulduğu çevre Uluağaç’ta kesintiye uğramış, Yeşilburç’ta ise sürekliliğini sağlamıştır. Bireyler, kültürel belleğin devamı için anımsama nesnesine ihtiyaç duyarlar. Bununla bağlantılı olarak da mekânı mutlaklaştırma eğilimi gösterirler.

(37)

24

Kırkpınar ve Taşlıca Köyleri’nin mutlak mekân özelliğinin avantajlı yönü ise ana yola olan konumlarıdır. Bu iki köy, Niğde’nin diğer köylerinden yola çıkan birinin şehir merkezine ulaşmak için kullandığı ana yol üzerinde değildir, ancak yine de şehre yakın bir konumdadır. Ayrıca, bir yerleşim yerinin kurulmaşartları için gereken eğim, bakı gibi uygun coğrafi özelliklere sahip ve dış tehditlere karşı korunaklıdırlar. Böylelikle, bu iki köyün, mutlak mekân özellikleri önemsenerek kurulduğu anlaşılmaktadır.

Mutlak mekân çalışmalarından sonra, araştırmacılar analitik metot arayışları içine girerek mekân ile ilgili alternatif arayışlarını geliştirmişlerdir (Uysal, 2014: 13). Göreli mekân, mutlak mekân anlayışı ile benzerlik gösterse de mutlak mekâna karşı ortaya çıkmış olan kavramdır.

2.1.1.2. Göreli Mekân

Göreli mekânın mutlak mekândan ayrıldığı nokta, mekânın ilişkilerle var olan yapısıdır. Mutlak mekân anlayışına göre mekân konteyner gibi boş bir alan olarak görülmekteydi. Göreli mekân anlayışında da geometrinin önemi vardır, fakat mutlak mekândan farkı geometrik anlayışın çoklu yapısıdır (Cloke, Philo, & Sadler, 1991; Elden, 2009; Massey, 1993; akt. Kaya, 2013).

Elden (2009) göreli mekânı açıklarken uyumluluğu ve tutarlılığı koruyarak bakış açısının kilit bir rol oynadığını belirtmektedir. Örneğin kuzeyden güneye doğru uzanan iki paralel çizgi kutuplarda buluşur. Yani meridyenler birbirine paralel olsa da kutuplarda birleşir. Buna göre mekân, deneyimlemenin biçimine göre anlaşılabilir. Tam da bu aşamada göreli mekân kavramının, açıklama gücü sayesinde değer kazandığı (Yüceşahin, 2016: 79) belirtilmelidir.

Einstein, mekânın zamanla ilgili olduğunu fark etmiş ve mekân ile deneyimlerimizin diğer şeylere göre (zaman, maliyet, ya da diğer ekonomik faktörler,

Referanslar

Benzer Belgeler

Görüldüğü üzere herkese ait genel insan hakları dışında çocuklara ilişkin haklara yer verilmesi, başlangıçta sosyal haklar mücadelesinin sonucu olarak “özel

Bu ilişkiye göre cana yakınlık düzeyi daha düşük olan gruplar hor görülmekte, bu da o gruplara daha fazla aktif zarar verici davranış eğilimlerine neden

Bulgulara göre, eleştirel düşünme eğilimi yüksek olan deneklerin, düşük olanlara kıyasla bütün karar verme problemlerinde olmasa bile, özellikle olasılık

Bu çalışma kentsel yaşamı da kapsayan bütün mekânsal pratikleri, insanla mekân arasındaki teritoryal ilişkiyi kimi zaman iç (özel) yaşamla dış (kamusal) yaşam

6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında 8.06.2011 tarihli ve 636 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman

Postmodernizmin ilk etapta çelişkili gibi algılansa da bütünleştirme yöntemlerine ilişkin topyekûn bir itiraz ortaya koyarak bir adalet teorisi oluşturmayı amaçlayan

İlgili yazında çocuk yetiştirme stilleri ve çocuklarının olumlu sosyal davranışları ya da özgeci eğilimleri sıklıkla anne çocuk ilişkisi üzeriden

“Bölgeye (Birinci derece kara askerî yasak bölge) buradaki görevlilerle, yetkili komutanlığın izin verdiği T.C. uyruğundaki diğer görevlilerden başkası