• Sonuç bulunamadı

Hükümet mi, erken seçim mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Hükümet mi, erken seçim mi?"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her Çarşamba

Milletvekillerinin dün mecliste yemin törenlerini tamamlamaları ve Meclis Başkanlık Divanı’nın belirlenmesinin ardından koalisyon hükümeti kurulması için saat çalışmaya başladı. En erken 1 Temmuz’da, yapılacak ikinci ve gerekirse üçüncü tur Meclis Başkanlığı seçiminde AKP’li bir koalisyon hükümeti mi yoksa, HDP destekli bir CHP-MHP azınlık hükümeti mi, yoksa HDP destekli bir AKP azınlık hükümeti mi kurulacağının mesajını alabileceğiz.

Bu soruların doğru cevabını bulmak adına önümüzde 45 gün süre var.

Bu 45 gün sonunda hükümet kurulamaz ise, Cumhurbaşkanı’nın seçimleri yenilemek üzere YSK’yi göreve davet etme yetkisi devreye girecek. Öyle bir erken seçimin tarihi de şimdiden Kasım ortası olarak konuşulmaya başlanmış durumda.

Bu hafta yurtdışındaki en önemli konu Yunanistan. Görünen, Yunanistan ve AB-IMF kanadı 7,2 milyar euro kredi dilimi karşılığında mali sıkılaştırmayı derinleştirmek yolunda yeni reformlara imza atarlarken; borç yeniden yapılandırması çalışmalarının Temmuz’dan itibaren ön plana çıkmaya başlamasıyla, Yunanistan’ın yılın ikinci yarısında da gündemde kalmaya devam edeceği.

Keyifli okumalar dileriz.

Hükümet mi, erken seçim mi?

Taze milletvekillerinin dün mecliste yemin törenlerini tamamlamaları ve Meclis Başkanlık Divanı’nın belirlenmesinin ardından koalisyon hükümeti kurulması için saat çalışmaya başladı.

Keza, Anayasa’nın 116.

Maddesine göre,

milletvekillerinin yemini ve Meclis Başkanlık Divanı’nın kurulmasını izleyen 45 gün içinde bir hükümet kurulmak zorunda.

Bu 45 günlük süre içinde ilk etap, en fazla dört tur sonunda ve gizli oylamayla, seçimi

yapılacak olan Meclis Başkanlığı.

30 Haziran’da birinci ve ikinci tur seçimler, 1 Temmuz’da ise

üçüncü ve son tur seçimler yapılacak. İlk iki oylamada Meclis Başkanı’nın seçilmesi için

24 Haziran 2015

üye tamsayısının üçte ikisi (367) ve üçüncü oylamada üye

tamsayısının salt çoğunluğu (276) gerekiyor. Üçüncü oylamada 276 sağlanamazsa, dördüncü oylama, üçüncü oylamada en çok oyu alan iki isim arasında yapılıyor ve bu son oylamada en fazla oy alan üye, Başkan seçiliyor.

Burada önemli not,

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP lideri Davutoğlu’na hükümet kurma görevini, Meclis Başkanı seçiminden sonra vereceği kararını açıklamış olması. Gayrı resmi koalisyon pazarlıkları çoktan başlamışken, Erdoğan’ın bu kararı birden fazla anlama çekilebilir; ancak açık olan, Erdoğan’ın bu kararla bir kez daha Meclis süreçlerinde

mümkün olan en aktif katılımın peşinde olduğunu göstermesi.

7 Haziran sonrası meclisteki

Haftanın Ortası

(2)

sandalye dağılımının bir

koalisyon hükümetini dayatmış olması, Meclis Başkanı

seçiminde işbirliği yapacak partileri yeni dönemin

koalisyon hükümeti adayları olarak ön plana çıkaracak.

Meclisteki dört partinin öncelikli olarak kendi partilerinden birer aday belirlemeleri ve ilk turda her partinin kendi adayını desteklemesi bekleniyor.

Meclis Başkanı adayını açıklayan ilk parti HDP oldu:

AKP’nin eski ağır toplarından ancak daha sonra Erdoğan’la yolunu keskin biçimde ayıran köklü bir Kürt aşireti mensubu Dengir Mir Mehmet Fırat.

AKP adayının ise bu hafta içinde netleşmesi bekleniyor.

AKP kanadında dikkatle

izlenecek olan Meclis Başkanlığı koltuğunu 2. turdan sonra iddia edilen anlaşma gereği MHP’ye bırakıp bırakmayacağı. Eğer AKP desteği ile Meclis Başkanı MHP sıralarından seçilirse, bu durum AKP-MHP koalisyon hükümetinin kurulmak üzere olduğu anlamına gelecek.

MHP’den Ekmeleddin

İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi bekleniyor ki bu da aslında kulislere konu olan AKP-MHP anlaşması çerçevesinde MHP’nin Dış İşleri Bakanlığı’nı alacağı ve koltuğa İhsanoğlu’nu oturtmak üzere anlaştığı tezini başlı başına çürüten bir hamle olur.

CHP’de dün itibarıyla öne çıkan isim Deniz Baykal. Eski CHP liderinin seçimden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşme, CHP içinde sorun yaratmıştı hatırlarsanız.

AKP-MHP koalisyonu

kurulamayacak gibi algılandığı bu günlerde, aynı Baykal’ın,

Kılıçdaroğlu’nun da onayı ile CHP’nin Meclis Başkanı adayı olması, AKP-CHP koalisyonu beklentilerini güçlendirir nitelikte olarak yorumlanabilir.

Meclis Başkanı’nın seçimindeki oy dağılımını görmeden önce koalisyon hükümeti pazarlıkları konusunda kesin konuşmak doğru değil, çünkü geri sayımın başlaması ile koalisyon

çalışmalarının dinamizmi iyice artmış durumda.

AKP-MHP koalisyonuna yönelik çıkan haberler bakanlık sandalye

sayısından, çözüm sürecinin dondurulacağından; hatta Davutoğlu-Bahçeli ortaklığının yazılı olmayan koalisyon protokolüne göre Erdoğan’ın anayasal sınırları içinde tutulacağından bahsederken;

bir gün sonra MHP’den gelen açıklamaya göre çözüm sürecinin ancak PKK biterse ilerleyeceğinden bahsedilmesi, AKP-MHP koalisyonunu

gündemden düşürüyor.

CHP’nin, HDP destekli iki yıllık CHP-MHP misyon hükümeti önerisi bizzat Bahçeli tarafından sert bir dille reddedilirken, Kılıçdaroğlu bir anda

Davutoğlu’nın dikkatle dinlenmesi gereğinden ve CHP’nin AKP ile koalisyon şartlarından bahsederek AKP- CHP koalisyonuna kapıları açıveriyor. Bu arada da hem seçim vaatlerinin popülist adımlarını gerçekleştirmek hem de yolsuzluk iddialarının üzerine gitmek amaçlı bir erken seçim hükümeti teklifini de MHP’ye yenilemekten geri kalmıyor.

HDP’nin seçimden önceki aktif lideri Demirtaş etkin bir

muhalefet isteğini yenileyip

(3)

aynı zamada CHP-MHP hükümetine destek

verebileceğinden bahsederken, KCK kanadından koalisyon olasılıkları hakkında neredeyse her gün gelen açıklamalar gündemde daha fazla ses çıkarıyor. Bu durum seçim sonrası HDP içinde Türkiye partisi olma yolunda

sürtüşmelerin yaşanacağına işaret ediyor.

AKP cenaplarında ise, bir taraftan Davutoğlu liderliğinde koalisyon çalışmaları

yürütülürken, bir taraftan da azınlık AKP hükümetinin kurulabileceği hesapları duyuluyor. Eski

Cumhurbaşkanı Gül’ün AKP’li üç dönem eski milletvekilleriyle buluşması, Erdoğan’la yaptığı kısa toplantı, Gül’e yakınlığı ile bilinen Babacan’ın

danışmanından Ak Saray’a yönelen sert eleştiriler AKP içinde de kazanların

kaynadığının habercisi.

Abdullah Gül’e yakın

isimlerden Fehmi Koru’nun naif bir edayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Saray’ını kendiliğinden terk etmesi önerisi de AKP içinde

hareketlenmenin seçim gecesinden bu yana ivme kazandığını gösteriyor. Üstelik, Yeni Şafak’ta Abdülkadir

Selvi’nin Erdoğan’ın gönlündeki AKP-MHP koalisyonu yerine, AKP MKYK’sında ve Bakanlar Kurulu’nda AKP-CHP’nin tercih edildiğini; MUSİAD’ın da bunu destekler yönde ifadeleri AKP’de suların nasıl ısınmakta olduğunu anlatıyor.

Dün Meclis açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişinde ne MHP, ne CHP ne de HDP milletvekillerinin ayağa kalkmamaları, söz konusu muhalefet partilerinden birinin AKP ile koalisyon yapmayacağı anlamına gelmiyor. Keza, öncelikli adı geçen MHP ve CHP yanında HDP de olası AKP ile koalisyonun ön şartları olarak Erdoğan’ın anayasal sınırlarda bir cumhurbaşkanlığı rolüne yönlendirilmesi gereğini koymuşlardı. Gül’ün resme girdiği yerde dolaylı da olsa Davutoğlu’na desteğinin hissedilmesi, diğer parti liderlerinin de AKP li bir koalisyona daha sıcak

bakmaları ile sonuçlanabilir.

En erken 1 Temmuz’da, yapılacak ikinci ve gerekirse üçüncü tur Meclis Başkanlığı seçiminde AKP’li bir koalisyon hükümeti mi yoksa, HDP destekli bir CHP-MHP azınlık hükümeti mi, yoksa HDP destekli bir AKP azınlık hükümeti mi kurulacağının mesajını alabileceğiz.

Bu soruların doğru cevabını bulmak adına önümüzde 45 gün süre var. Bu 45 gün sonunda hükümet kurulamaz ise, Cumhurbaşkanı’nın seçimleri yenilemek üzere YSK’yi göreve davet etme yetkisi devreye girecek. Öyle bir erken seçimin tarihi de şimdiden Kasım ortası olarak konuşulmaya başlanmış durumda.

Yunanistan’la anlaşma yaklaşırken, yeni bir hikaye başlıyor…

Rakamlar üzerinden gitmek Yunanistan’daki resmin daha kestirmeden anlaşılmasını sağlıyor. Öyle bir ekonomi düşünün ki, son beş yılda GSMH %26 daralmış, gıda tüketimi %29 azalmış, emekli

(4)

maaşı %61 gerilemiş, açlık sınırı altında yaşayan emeklilerin oranı %45’e yükselmiş, genel işsizlik oranı

%26, genç işsizlik oranı ise % 50 ye yükselmiş olsun. Ve bu ülke bir ekonomik refah ve barış projesi olan Avrupa Birliği’nin de içinde olsun.

2009’daki ekonomik çöküşün ardından IMF ve AB fonlarıyla iflastan kurtarılan ve o günden bu yana piyasaların dışında tutulan Yunanistan’da karar anı

artık çok yakın. Hatta gelen açıklamalara göre, sıkı maliye politikasını değiştirmeyi vaat ederek Ocak ayında iktidara gelen Yunanistan’ın solcu Başbakanı Tsipras’ın reform listesinde yaptığı son dakika değişikliklerle birlikte, bu hafta bitmeden bir imza atılması mümkün. Çünkü artık

Yunanistan’ın kasasında para kalmadığı gibi, borç

verenlerde de sabır kalmamış durumda.

Yapılan sert pazarlıklar

sonrasında AB-IMF kanadı için Yunanistan sorusu aslında çok temel bir noktada. Kamu

maliyesinin sürdürülebilirliği için son birkaç önemli adım

karşılığında, Yunanistan AB ve Euro içinde tutulacak mı, tutulmayacak mı?

Zaten bu hafta da anlaşma sağlanamazsa, Yunanistan’ın 30 Hazirandaki 1,6 milyar euroluk IMF borcundan başlayarak Haziran’ın ötesinde bekleyen borçlarını ödemesinin imkanı yok. Anlaşma haricinde geriye kalan seçeneklerin ilki sermaye kontrollerinin başlaması,

ardından Grexit, yani Yunanistan’ın eurodan

çıkarılarak iflas yolunu seçmesi.

Neden Yunanistan’da

tartışmalar emeklilik sistemi reformlarında tıkanıyor?

Yunanistan’da geçen sene yapılan bir çalışmaya göre, Yunanlı ailelerin %36’sı aldıkları maaşla geçinirken, %49’unun temel ve çoğunlukla tek geçim kaynağı emekli maaşları.

İşsizlik oranı 2009’dan bu yana

%6’dan %26’ya yükselirken Grafik 1: Yunanistan Borç Krizi

Kaynak: WSJ, Egeli&Co.

(5)

özellikle genç işsizlik oranının

%50’de olması, Yunanistan’da emekli maaşı alabilen aile büyüklerini geniş ailenin geçimini sağlamak zorunda bırakıyor.

Hatırlanacağı üzere,

Yunanistan’a kredi veren AB- IMF ile yeni SYRIZA hükümeti

arasında son beş aydır ağırlıklı olarak emeklilik sistemi

reformlarında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle kurtarma paketinin son 7,2 milyar eurosu serbest

bırakılmıyor. Her iki taraf da emeklilik sisteminin revize edilmesi konusunda fikir birliğinde olmalarına rağmen,

öncelikli değişim alanları konusunda ortak bir zemin yakalayamadılar.

2012 itibarıyla Yunanistan’ın emeklilik sistemine akan

ödemeler GSMH’lerinin %17,5’i ile AB içinde en yüksek orandı.

Tabi oransal olarak bu kadar yüksek bir kaynak aktarımının en önemli nedeni depresyon içine sıkışmış, büyüyemeyen ekonomi.

Yunanistan’da son 40 yıldır kapsamlı bir revizyondan geçmeden politikacılar için popülizmin öncelikli aracı haline bürünen emeklilik sisteminde ödemeler, reformlar öncesinde 130 ayrı fon üzerinden

gerçekleştirilmekteydi. Sistem bu kadar karışık olunca da kötü niyete karşı savunmasız bir haldeydi. Öyle ki, 2012 yılında emeklilik sistemindeki gerçek emekli sayısının belirlenmesi için yapılan bir sayımda, toplam 2,6 milyon emeklinin içinde hiç olmayan ancak emekli maaşı alan 90 bin civarında kişi ve 350 bin kadar da tutarsız kayıt elde edilmişti. Sistem içinde yıllar içinde “tehlikeli meslek”

kategorisine sokularak erken emeklilik hakkına sahip 580 meslek tanımlanmıştı. 2010’da Grafik 2: Emeklilik Yaşı-2010

Kaynak: OECD, Egeli&Co.

(6)

yükseltilmiş durumda. Bu reformlar kapsamında 2010’dan bu yana da en düşük emekli maaşı (500 euro altı) %15 ve en yüksek emekli maaşı (3.000 euro üzeri) %50 kesilmiş aynı

zamanda. Sonuçta gelinen noktada ortalama emekli maaşı 2009’da 1.350 euro iken şu anda Yunanistan’da 713 euroya-destek reform çalışmaları sırasında,

itfaiyeciler ve inşaat işçileri gibi tehlikeli mesleklerin arasına – şaka değil- saç boyalarındaki kimyasalların yaratacağı riskler nedeniyle kuaförler, reflü riski nedeniyle nefesli çalgı

sanatçıları ve mikrofonlardaki bakterilerin yarattığı riskler nedeniyle radyo spikerlerinin de eklenmiş olduğu belirlendi.

İşin magazinsel yanı bir yana, emeklilik sisteminin daha detaya inerek elden

geçirilmesi, her kademede israfın önlemesi ve İtalya ve Almanya’dan sonra en çok 65 yaş üzeri nüfusa sahip

Yunanistan’da emeklilik

ödemelerinin sürdürülebilmesi için reform yapılması

konusunda hem borç verenler hem de borcu alan Yunanistan hükümeti arasında fikir birliği devam etmekte. Üstelik, bu konuda 2010 ve 2012’de atılan adımlar sonucunda, 130

emeklilik fonu 13’e indirilmiş;

emekli maaş ikramiyeleri kesilirken, emekli maaşının emeklilik öncesi maaşa oranı

%94’ten %54’e geriletilmiş ve en önemlisi emeklilik yaşı kadın ve erkek için 67’ye

gelirlerle birlikte 833 euroya inmiş oluyor. Emeklilerin % 80’inin maaşı 800 euronun altında ve bu grubun %45’i 665 euro olarak kabul edilen

yoksulluk sınırının altında maaş alıyorlar. 2009 krizinden bu yana Yunanistan ekonomisindeki gelişmeler ülkeyi Eurostat verilerine göre AB içinde en

Grafik 3: Avrupa’da Emeklilik Sistemi Harcamaları

Kaynak: Reuters, Egeli&Co.

(7)

yüksek yoksulluk ve dışlanma riskine sahip beş ülke arasına sokmakta: Macaristan (%34), Letonya (%35), Yunanistan(%

36), Romanya (%40) ve Bulgaristan (%48).

Yunanistan’daki emeklilik sisteminde bu noktaya kadar atılan adımlar konusunda fikir birliği zaten mevcut.

Anlaşmazlık, son 7,2 milyar Euro yardım diliminin serbest bırakılması öncesinde, başta Almanya’nın ısrarı neticesinde emeklilik maaşlarında bir tur daha indirim talebinden kaynaklanıyor. Keza,

Yunanistan’da ağır ekonomik krize tepki olarak göreve gelen Tsipras hükümeti, emeklilik maaşlarında yapılacak yeni bir tur indirimin, bu noktadan sonra yüksek işsizlikle birleştiğinde Yunanistan’da sürdürülmez bir ekonomik döngü yaratacağını anlatmaya çalışıyor. Daha detaylıca söylemek gerekirse, yüksek işsizlik nedeniyle emekli maaşları nüfusun neredeyse yarısının ana geçim kaynağı iken, emeklilik maaşlarında yeni indirimleri ve beraber kabul edilmesi beklenen vergi

artışlarını; Syriza, Yunanistan’ın ekonomik büyüme ve vergi geliri yaratılması önünde engel olarak kabul ediyor.

AB-IMF fonları ve

yönergesinde son beş yıldır Yunanistan’da uygulanan ekonomi politikası, derin bir krizi, daha da derin bir depresyon haline getirmiş durumda. Büyüyemeyen bir ekonomide, GSMH’nin

artmayışıyla yapılan bunca acılı reforma rağmen emeklilik sistemine giden harcamalar son üç yılda ancak GSMH’nin

%17,5’inden %16’sına kadar düzelebildi. Üstelik,

reformlarla kamuda çalışan sayısı azaltılmak istenirken erken emekli edilenlerin de sisteme eklenmesi, sistemi zorlayan konulardan bir tanesi haline gelmiş oldu.

Şu noktadan sonra Yunanistan ve AB-IMF arasındaki

pazarlıklar çok somut rakamlar üzerinden ilerliyor. AB-IMF tarafının SYRIZA

hükümetinden istediği, emeklilik sisteminde 2016 sonuna kadar GSMH’nin % 1’ine ulaşacak şekilde tasarruf

yapması. Bu tasarrufun yapılması için de, en düşük emekli maaşı alanlara yapılan ek ödemelerin sonlandırılması, emeklilerin sağlık katkı primlerinin yükseltilmesi, 67 yaşından önce emekli olanların emekli maaşlarının üzerine verilen örtülü desteklerin düşürülmesi ve elbette tüm emekli maaşlarında yapılacak yeni tur indirimler.

Yunan halkının SYRIZA’yı sene başında iktidara getirme nedeni AB-IMF fonlarına karşılık beş yıldır sertleşerek uygulanan kemer sıkma politikalarının sona erdirilmesiydi. Yunanistan’da daha fazla kemer sıkma olanağının kalmadığını, ancak yeni hükümet olarak kamu maliyesinde disiplini

güçlendirecek reformlara devam edeceklerini, faiz dışlı fazlayı azaltsalar da sıfırlamayacaklarını son beş aydır anlatmaya çalışan Başbakan Tsipras ve Maliye Bakanı Varoufakis, Almanya ve diğer AB ülkelerini bu işe ikna etmeyi başaramadı. Önlerinde şimdi iki seçenek var: Ya kemer sıkma politikalarına

derinleştirerek AB-IMF fonlarını almaya devam edecekler; ya da

(8)

iflas ilanı ile beraber eurodan çıkmaya zorlanarak Pandora’nın Kutusu’nu sonuna kadar açmış olacaklar.

Ancak, bir sorun var. O da daha fazla kemer sıkacak gücü gerçekten kalmamış aynı Yunan halkının, %70’lerin üzerinde bir oranla eurodan çıkmak da istemiyor olması. Bu resim içinde, fon sahiplerinin dediği olacak gibi görünüyor. AB kanadının emeklilik maaşlarında indirim ve vergi oranı artışında ısrarcı olması sonucunda;

Başbakan Tsipras söz konusu demir bilyeleri halkına

yutturmak üzere Yunan Meclis’ini bir kez daha zorlayacak.

Tarafların temelde emeklilik sistemi üzerinden Grexit’e varacak şekilde güç savaşına girmiş olmaları tehlikeli bir durum. Yunanistan’da emekliler ise her durumda kaybeden olacak. SYRIZA hükümeti orta vadeli büyüme dinamikleri açısından emekli maaşlarında daha fazla kısıntıya gitmek istemezken, direnmeleri sonucunda Yunanistan eurodan çıkarılırsa fırlayacak enflasyon oranından en çok etkilenecekler

arasında emekliler olacak.

Yok, SYRIZA emeklilik sisteminde kemer sıkma yönünde ilerleyen üçüncü tur reformları kabul ederse, emekliler zaten bir kademe daha fakirleşmiş olacaklar.

25 Haziran’da AB liderlerini bir araya getirecek iki günlük Eurogrup toplantısı var. 25 Haziran tüm bu kararların beş aylık sinirleri gerici yoğun pazarlıklar sonrasında bir noktada netleşmesi için son tarih olarak öne çıkarılmakta.

Üstelik Yunanistan’ın 30 Haziran’da IMF ödemesini yapacak gücünün kalmayışı, son birbuçuk haftada

bankacılık sisteminden kaçan paranın 7 milyar euroya ulaşması, AMB’nin Yunan banka sistemine açtığı avans fonlama miktarının 90 milyar euroya dayanması gibi

faktörler birleştiğinde

Yunanistan hakkında alınacak karar noktasına ulaşıldığını gösteriyor.

Tsipras’ın son hamlesi, yeni tur reformlar konusunda boyun eğmek yönünde. Şimdiye

kadar AB-IMF tarafı sessiz kalırken, hep anlaşmaya yakın olunduğu “haberi” Varoufakis tarafından açıklanmaktaydı.

Tsipras’ın ek tedbirleri alma hamlesi sonrasında ise, bu sefer anlaşmanın yaklaştığı haberleri Almanya ve Fransa başta olmak üzere AB tarafından gelmeye başladı. Bunun anlamı da, gerçekten bir uzlaşmanın çok yakında olduğu.

Söz konusu vergi artışları ve emeklilik maaşlarında indirim önlemlerinin Yunanistan hükümeti tarafından kabul edilmesi, ancak 7,2 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılmasına yarayacak. Bu da Yunanistan’a belki bir üç ay belki de bir altı ay kazandıracak. AB ile anlaşması Haziran sonunda biten Yunanistan’ın, IMF ile anlaşması Mart 2016’da sona eriyor mevcut plana göre.

Oysaki Yunanistan

ekonomisindeki esas sorun, ekonomik büyüme elde edilemeyişi. Büyümenin olmadığı, ya da anemik kaldığı yıllar boyunca borç dinamiklerinin yeniden sürdürülemez noktaya

(9)

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.”) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir.

(Yetki belgeleri: 03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli & Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli & Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun

sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir.

Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

ulaşarak yeni bir krizin ilerde mutlaka yeniden Yunanistan’ın kapısını çalacak oluşu. Ve tabi AB-IMF politikalarının büyümeye öncelik vererek borç oranını küçültmek yerine borç oranı küçüldükten sonra büyüme

konusunu ele almak konusundaki manasız katılığı.

Özetle, bu hafta Grexit’e ulaşmadan atlatılırsa- ki öyle olacak gibi görünüyor-

Yunanistan ile ona borç veren

İletişim: Güldem Atabay Şanlı

Direktör, Araştırma ve Strateji +90 530 016 98 69

guldem.atabaysanli@egelico.com birimler yeni tur pazarlıklara

başlayacaklar.

Keza asıl sorun daha büyük:

Almanya ikna edilerek AB-IMF tarafından Yunanistan’da

ekonomik büyümeye alan açacak şekilde büyük miktarlı bir borç yeniden yapılandırması yapılacak mı, yapılmayacak mı?

Tabi söylemeye gerek bile yok aslında ama borç yeniden yapılandırması ile

tamamlanmaması halinde

Tsipras’ın meclisten geçirmeye çalışacağı bu son tur reformlar, Yunanistan’da SYRIZA

önderliğindeki koalisyon

hükümetinin de sonu olabilir.

Başka bir ifadeyle, 7,2 milyar euroluk kredi dilimin serbest bırakılmasının ardından, yılın geri kalan kısmında Yunanistan bu sefer de borcun

yapılandırılması konularıyla gündemimizde kalmaya devam edecek.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yassı Hücreli Karsinom ve Keratoakantom Ayırıcı Tanısında GLUT-1, COX-2, MMP-19 ve p53’ün Değeri Values of GLUT-1, COX-2, MMP-19 and p53 in.. the Differential Diagnosis

Photo: 1 - The shallow and reedbed Seciions at the south-west of Marmara Lake and the Fish Production Center near Tekelioğlu Village.. (Taken

Aynı dilin iki değişkesi hangi koşullar altında dil ya da lehçe olarak belirlenebilir?. Dil lehçe arasındaki ayrımı belirleyen ölçüt: karşılıklı anlaşabilirlik

Biz bu bilgiler ýþýðýnda daha basit, ucuz bilgisayar veya telefon ortamý gerektirmeyen ve temel prensibi ayný olan epikardiyal pace maker teli üzerinden EKG kaydý alarak

In an effort to head off a m ilitary conflict, Egyptian President Hosnf Mubarak held talks yesterday with Syrian President Hafez Assad in Damascus, the Syrian, capital,

Giriş: Erektil disfonksiyon (ED) nedeni ile başvuran ve öyküsünde herhangi bir kardiyovasküler hastalığı olmadığı ve/veya ASKH nedeniyle medikal ya da cerrahi tedavi

The growth rate, temperature, and humidity level ratio measurement is a necessary activity for underwater agriculture.Physically monitoring these factors in every

Arbour (2012) çalışmasında ise irrasyonel sayılarının tamamının gerçek sayı olup olmadığı sorulmuş katılımcıların yaklaşık yarısının doğru