Eskiden Cuma namazım
kılmak için atlarla arabalarla
İstanbul'un her yerinden
gelirlermiş Eyüp'e. Ama Eyüp'ü
meşhur eden sadece türbesi değil
aynı zamanda kebabı, kaymağı,
kuş lokumu, reçellik
gülleri, can erikleri ve
fulya tarlaları imiş.
İSTANBUL'UN
KUTSAL
SEMTİ
Cî-1'mm
By A Y Ş E P E K İNAt Eyüp, the entire sweep o f
o f the Golden Horn spreads
out at your feet. At the fam ous
shrine here one can fin d bereaved
mothers asking fo r consolation,
young girls looking
fo r a husband, a nd parents
asking fo r blessing on their sons
before circumcision.
» H i
ana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!"
| ' demiş ya Yahya Kemal, İstanbul'un ne ka
dar güzel olduğunu hatırlamak, iman tazele-
ı J mek için arada bir şairin sözünü dinlemek
gerekiyor galiba, içinizde böyle bir istek duyduğunuzda Eyüp'ün yolunu tutun bu sefer. Her biri birer anıt niteliği taşıyan taşlarla süslü mezarların arasından tırmanan daracık yol dan çıkın tepeye, varın seyreyleyin İstanbul'u... "... Bir eşyasını kaybedenler, bir hasretinden uzun zaman haber alamayanlar, bir arzularının olup ol mayacağını merak edenler Eyüp Sultan'daki niyet kutusuna giderlerdi. Evlerinden niyetli ve abdestli çıkarlar, Eyüp Sultan'a ayak basar basmaz doğru türbeyi ziyaret ederler, Hacet Penceresi önünde gözlerine, kalblerine basiret dilerler, sonra iki tarafı mezarlık olan dar ve dik bir yokuştan çıkarak niyet kuyusuna ulaşır
lardı.
N iyet k u y u su nun olduğu sa haya çık an lar
d ü n y ad a bir
benzeri daha ol mayan manzara ların en güzeli, en şahanesiy le k a rşıla şırla rd ı. K ağıthane'den, Silahtarağa'dan, Üsküdar önleri ne, Ç engelköy sırtlarına kadar b ü tü n Haliç, Marmara, Boğaz
ayaklarının altına serilmiş nadide bir halı gibi sey redilirdi..." Eski bir İstanbullu olan Münevver Alp, 19ö3'de böyle tasvir etmiş manzarayı. İstanbul'la il gili başka yazılarının da yer aldığı "Eski İstanbul'da Gündelik Hayat" adlı derlemede eski Eyüp Sultan adetlerini çok hoş bir dille anlatmış.
Eyüp, her şeyiyle İstanbul'un kendine özgü semt lerinden biri. İlk bakıldığında pek bir şey anlaşıl mayan, ama aslında sürprizlerle dolu olan bu "kut sal" yerin tarihi çok eskilere, ta yedinci yüzyıla da yanıyor. Bundan ondört yüzyıl önce, İslamiyet'i ilk
kabul edenlerden biri olan ve 668-669 yıllarında
yapılan İstanbul kuşatması sırasında ölen Eyyub El-Ensarî'den alıyor adını. Fatih Sultan Mehmet
İs-T
he steep ascent through the ornately car ved Ottoman tombstones o f Eyup Ceme tery brings you to a vantage p o in t from which the poet Yahya Kemal watched his beloved Istanbul. Here the entire sweep o f the Golden Horn spreads out at yo u r feet. The French novelist Pierre Loti was enam oured o f this spot a n d the coffee house which he frequen ted on the hilltop is now know n nam ed after him. Although building development has swallo wed up the landscape o f woods a n d meadows which Pierre Loti used to muse over, the panora ma is still one o f the finest in a city remarkable fo r marvellous views.Eyup, a district on the upper reaches o f the Gol den Horn, is nam ed after Eyyub El-Ensari, the standard-bearer o f the Prophet M uhammed and
one o f the first to profess fa ith in Islam . He lost his life a t the siege o f Is tanbul in 668 6 6 9 a n d the tomb where he was buried be cam e a sh rin e which is regar ded with a ve n e ra tio n se c o n d o n ly to Mecca by M us lim pilgrims. A 1 3th c e n tu r y A ra b tra veller recorded that the Byzantines, too, used to visit the tomb to pray fo r rain.
Although Sultan Mehmet the Conqueror is popu larly believed to have rediscovered the site o f the tomb, which was marked by a gravestone be aring the words “Kabr-i Eba Eyyub”, in fa c t the m any references to the tomb over the interve ning centuries suggest that it was never lost at all. Whatever the truth o f the matter, Sultan Mehmet had a new tomb a n d mosque erected over the holy place immediately after the conqu est o f Istanbul in
1453-The Eyup Mosque complex, which also includes a medrese (college), hospice, a n d public baths,
Münevver Alp describes bow worshippers from
the most distant districts of Istanbul would flock to
the Friday noon prayers at Eyup by carriage, caique or on horseback.
92
tan bu l'u fethettikten sonra burada, üzerinde "Kabr-i Eba Eyyub" yazılı bir taş bulunuyor. Bu nun üzerine Fatih aynı yere bir türbe ve bir cami yaptırmaya karar veriyor.
Bu kompleks, Fatih'in İstanbul'u aldıktan sonra yaptırdığı ilk yapı topluluğu olması açısından da önem taşımakta. Ancak günümüze ulaşan cami bu yapı değil, 1798-1800 yıllarında III. Selim zama nında yapılmış olanı. 1724'de III. Murat dönemin de yapılan minareler de korunmuş.
Külliye, cami ve türbe dışında medrese, imaret ve çifte hamamdan oluşuyor. Medrese odaları cami avlusunun yanlarında yer alıyor. Güneydoğusun daki imaret ise kubbeli iki mekandan oluşuyor.
Türbe, caminin karşısında. Küfeki taşından 8 kö şeli, kubbeli bir yapı. Iç duvarlarını süsleyen mavi beyaz çiniler ile vitraylı pencereler XVI. yüzyıla ait. Çinilerin üzerinde ise bir yazı kuşağı yer alı yor. Eyüp Sultan türbesi müslümanlar için yarı Ka be sayılır desek pek yalan olmaz.
Eskiden Anadolu'dan, Rumeli'den, Türkistan'dan Hicaz'a gitmek üzere İstanbul'a gelen bütün hacı adayları mutlaka Eyüp Sultan'ı ziyaret ederlermiş. Türbenin içindeki kuyuya zemzem kuyusu denir miş, hâlâ da deniyor. Türbenin dışında yer alan Hacet Penceresi kimlerin dualarını, dileklerini din lememiş ki! Hâlâ da dinliyor. Sünnet olacak
ço-w as the fir s t construction project u n d e rta k e n by S u lta n M eh m et in Istanbul. However, the m os q u e w a s s u b s e q u e n tly r e b u ilt by S elim III in
1800, a n d th e m in a r e ts d a te fr o m 1724. The cells o f the m edrese are rang ed a r o u n d the mos q u e courtyard, a n d E y u p ’s to m b fa c e s the m os que. The tom b is a n octagonal d o m e d build ing m a d e o f s a n d s to n e . The b lu e a n d w h ite tiles w hich sw a the the interio r walls, the b a n d o f ti ling inscription a n d the sta in e d glass w ind ow s d a te fr o m the 16th century.
In the p a s t M uslim pilgrim s fro m T u rkey’s Euro p e a n provinces, A n a to lia a n d Turkestan w ou ld g a th er in Ista n b u l a n d visit the sh rin e o f Eyup
S u lta n before m a k in g the jo u r n e y to the He- j a z . So s a c re d is the shrin e th a t the well in the to m b is k n o w n as the Z e m ze m Well a fter th a t in th e c o u r ty a r d o f th e K a a b a in M ec ca. O utside the tom b is a w i n d o w k n o w n a s the H acet W indow , a t w h ic h v is ito r s m a k e t h e i r p r a y e r s a n d s u p p li c a ti o n s . W h a t w oes a n d a s p ir a tio n s h a s th is w in d o w w it nessed! Parents asking f o r b le s s in g o n th e ir sons before circu m cisi on, b erea ved m o thers asking fo r consolation, u n m a r r ie d girls hoping f o r a husband, despera te stu d e n ts h a vin g d iffic u lty w ith their lessons, m o th e rs o f la te ta lkers p r a y in g fo r help, a n d m a n y m a n y more. All h ave m a d e tbeir w a y to the tom b o f Eyup. A t the tom b o f Eyup the Otto m a n s u lta n s g ird e d the sw o rd o f O sm an fo r ty d ays a fter their accession.
M u n ev v e r A lp describes b o w w orshippers fro m the m ost d ista n t districts o f Ista n b u l w o u ld flo c k to the F riday n oo n prayers a t Eyup by carriage, c a iq u e or on horseback. A n d h a vin g p a id their respects a t Eyup S u lta n ’s tom b there w as p le n ty to occupy the re m a in d er o f the day. Those w ho
"Kağıthane'den, Silahtar ağa’dan, Üsküdar önlerine, Çengelköy
sırtlarına kadar bütün Haliç, Marmara, Boğaz ayaklarının altına
*
serilmiş nadide bir halı gibi seyredilirdi... "Eski bir İstanbullu olan
Münevver Alp, 1963 de böyle tasvir etmiş manzarayı...
94
Eyüp Camii'nin hemen arkasında taşlı bir yo l sizi tepeye ulaştırır.
Eh, burada bir soluk alıp Pierre Loti'nin ruhunu şad etmeden Eyüp'ü
terk etmek, İstanbul sevdalısı yazara haksızlık olur.
cuklara selamet dilemek isteyenler, evlat acısı çe ken annelere sabır dileyenler, tahta çıkışlarının kır kıncı günü kılıç kuşanan padişahlar, kısmeti çıkma yan kızlar, okumayı sökemeyenler, geç konuşan ve geç yürüyen çocuklar için dilekte bulunmak iste yenler ve daha niceleri Eyüp Sultan'ın yollarını aşındırmışlar yüzyıllardır. "Halk, cuma namazını Eyüp Sultan Camii'nde kılmak için İstanbul'un en uzak semtlerinden atlarla, arabalarla deniz aşırı olanlar Üsküdar, Boğaziçi'nden pazar kayıkları ile sel gibi akardı." diye yazıyor Münevver Alp. Aslın da Eyüp'e gelen ziyaretç
ilerin tavafı, dini vecibe lerini yerine getirdikten sonra sona erm ezm iş. Zaten Eyüp'ü de Eyüp yapan yalnızca türbesi değilmiş. Eyüp'ün keba bı, kaymağı, kuş loku mu, hacı lokumu, reçel lik gülleri ve can erikleri ayrıca fulya tarlaları ve lale, süm bül bahçeleri çok ünlüymüş. Ve bir de tabii Eyüp oyuncakları. Eskiden Eyüp Sultan türbesine giden caddede oy u ncakçı d ü k kanları bulunurmuş. Evliya Çele bi onyedinci. yüzyılda
100 k ad ar d ükkandan bahsediyor Seyahatna
mesinde. Neler yokmuş ki bunların arasında; kay nana zırıltısı, hacıyatmaz, cambaz, şeytan minaresi, aynalı beşik, düdük, küçük toprak testiler, dönme dolaplar, tefler, trampetler... Genellikle ahşaptan yapılırlar, sonra da rengarenk boyanırlarmış. İstan bul Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzesi'nde güzel bir koleksiyon var. Ama Eyüp'te artık oyuncakçı yok!
Eyüp Camii'nin hemen arkasında küçük, taşlı bir yol sizi tepeye ulaştırır. Eh, burada bir soluk alıp Pierre Loti'nin ruhunu şad etmeden Eyüp'ü terk et mek, İstanbul sevdalısı yazara haksızlık olur. Eyüp'ün bugünkü ününün bir parçasıdır Pierre Lo ti'nin kahvesi. Bütün Haliç'i, Eyüp'ün o güzelim mezarlıklarını ve İstanbul'un uzaklarda şekillenen siluetini seyretmek bu noktada bir başka keyif ve
rir insana. #
bad lost a precious possession, or received no news from a loved one would proceed to climb up the steep hill through the cemetery to the wis hing well.
Eyup used to be fa m o u s fo r its kebabs, clotted cream, sweetmeats, fragrant roses fo r making jam , a n d the small green plum s known as can erigi. After a meal day trippers could then visit Eyup’s gardens, renowned fo r their tulips a n d hyacinths, or the jonquil fields. Children looked forw ard to the toy shops which once lined the
road to the tomb. The 1 7th century writer Evliya Celebi records nearly a hundred o f them in his “Travels".
The painted wooden toys included rattles, tum b lers, acrobats, cradles, whistles, miniature jugs, ferris wheels, tambourines a n d drums. There is a lovely collection o f these toys in Istanbul City Museum at Yildiz Palace, but no longer are the re any toy craftsmen in Eyup.
Time has swept less away in Eyup than in m any other districts o f Istanbul a n d it still retains much o f its form er charm. As well as the tomb a n d complex o f Eyup Sultan there are m any lo vely monuments, such as the mosque complex o f Mihrisab Valide Sultan, the tomb o f Sokullu Mehmet Pasha, a n d the imposing mosque o f Zal Mahmut Pasha designed by Mimar Sinan.. •
97