• Sonuç bulunamadı

16. yüzyılda Karadağ`da Osmanlı deniz üsleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "16. yüzyılda Karadağ`da Osmanlı deniz üsleri"

Copied!
157
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

16. YÜZYILDA KARADAĞ'DA OSMANLI DENİZ ÜSLERİ

ADMIR ADROVIĆ 2501121154

TEZ DANIŞMANI PROF. DR. İDRİS BOSTAN

İSTANBUL - 2017

(2)
(3)

iii

ÖZ

16. YÜZYILDA KARADAĞ’DA OSMANLI DENİZ ÜSLERİ Admir ADROVIĆ

Karadağ kıyıları Adriyatik'in güney kısmındaki 293 kilometrelik küçük bir bölgeyi kapsamaktadır. Karadağ sahilleri, Adriyatik'in çıkışında bulunduğu ve çevresinde yüksek ve sarp dağlarla sağlam bir korunma altında olduğu için tarihte stratejik olarak büyük önem taşımıştır. Bu yüzden de kendine "Adriyatik'in hakimi" demek isteyen buralara sahip olmak zorunda idi. 15. yüzyılın sonunda ve 16. yüzyıl boyunca bu bölge için Avrupa'nın iki gücü mücâdele etmiştir: Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti. Günümüzdeki Karadağ sahili, iki gücün sürekli savaşması ve ikisinin de geri çekilmek istememesi sebebiyle tarih boyunca hep bölünmüş olarak kaldı. 1482 senesinde Nova ve Risan'ın alınmasıyla Osmanlılar, Adriyatik'in Karadağ kıyılarında kendi varlığını teyit etmiş ve 1571 senesinde Ülgün ve Bar'ı alarak Karadağ kıyısının büyük kısmına sahip olmuşlardır. Venedik'in elinde Kotor, Perast ve Budva şehirleri kalmıştı. 16. yüzyıl boyunca süren Osmanlı-Venedik çatışmalarında Osmanlı deniz üslerinin önemi, sadece askeri değil aynı zamanda korsan üslerininde bulunmasından anlaşılabilir. Ayrıca Akdeniz'in bu bölümünde gerçekleşen ticaret büyük ölçüde Osmanlı, Venedik ve Dubrovnik arasındaki ilişkileri etkiledi. Osmanlı İmparatorluğu bu bölgelerde 1880’e kadar hakimiyetini sürdürdü ve bu tarihten sonra kesin olarak çekilmiş oldu.

Anahtar kelimeler: deniz üsleri, kaleler, korsanlar, Nova, Ülgün, Bar, Osmanlılar, Dubrovnik, Venedik, ticaret, levendler

(4)

iv

ABSTRACT

OTTOMAN NAVAL BASES OF MONTENEGRO IN THE 16

th

CENTURY

Admir ADROVIĆ

Montenegrin coast length of approximately 293 km occupies a small southern part of the Adriatic Sea. Due to its position relatively close to the exit of the Adriatic, as well as a good protection from the surrounding areas with steep and high mountains, in the past it was of immense strategic importance. It is not surprising that the one, who wanted to be called the master of the Adriatic, must have had it in his possession. At the end of the 15th and during the 16th century the two European and world powers were vying for this region: the Ottoman Empire and the Venetian Republic. In the case of today's Montenegrin coast and its long-standing division there is an evident intention of both forces not to give in to their enemy. Ever since 1482, as they had taken up Novi and Risan, Ottomans have confirmed their presence in this part of the Adriatic coast. Since the 1571, taking Ulcinj and Bar, they were the owners of most of the Montenegrin coast. The towns Kotor, Budva and Perast were left to the Venetians. During the 16th century and continued Ottoman-Venetian conflicts the military character of the Ottoman naval base could be concluded and not only marine but in the same time pirate bases.

Also the trade that took place in this part of the Mediterranean greatly affected the connection between the Ottomans, Venetians and Dubrovnik. The Ottoman Empire maintained in these areas until 1880, two years after the Berlin Congress when they definitively withdrew from here.

Keywords: naval bases, castles, corsairs, Ottomans, Herceg Novi, Ulcinj, Bar, Dubrovnik, Venice, trade, levends

(5)

v

ÖNSÖZ

Bu çalışma, danışmanım Prof. Dr. İdris Bostan’ın “16. Yüzyılda Karadağ’da Osmanlı Deniz Üsleri” konusunda ilk kez bir çalışma yapmaya yönelik fikir ve düşünceleri sonucunda ortaya çıkmıştır.

Ele alınan konu tamamen yenidir, çünkü bu alanda kullanılan veri ve olaylar düzensiz bir şekilde ele alınmıştır, sistemli hale getirilmemiş ve sentezlenmemiştir. Bu çalışma tarih biliminin bulunduğu konumu aydınlatma, 16. yüzyılda Karadağ kıyılarında olan olayları, Osmanlılar’ın bölgeye varışını, yönetimlerini ve yerel halka, bölge ekonomisine ve ticarete olan etkilerini incelemek amacı güder. İlgi odağımızın, dönemin Adriyatik Denizi de dahil olmak üzere tüm Akdeniz bölgesindeki Osmanlı tevessüü olduğu dikkate alınmalıdır.

Osmanlı Tarih araştırmaları arasında, bu konuyu ele alan tek çalışma, Prof. Dr.

İdris Bostan’ın “Adriyatik'te Korsanlık: Osmanlılar, Uskoklar, Venedikliler 1575-1620”

isimli kitabıdır. Bu araştırmada konuya bir nebze değinilmiş, ancak kitap daha çok korsanlık ile diğer Adriyatik kasabaları olan Avlonya, Draç ve Dalmaçya kasabaları üzerinde yoğunlaşmıştır. Özetle, Karadağ tarihi açısından 16. yüzyıl tarihi olaylarına ışık tutan yeterli çalışma bulunmamaktadır. Karadağ tarihçilerini ele almak gerekirse, bu tarihçiler genel olarak Venedik arşivleri ile yerel arşivleri kullandığından dönemi yalnızca tek bir açıdan ele almışlardır. Osmanlı İmparatorluğu neredeyse her zaman temas ettiği her yerde yıkıma yol açan olumsuz bir güç gibi gösterilmiştir. Yalnızca yakın zamanlarda Osmanlıların bölgedeki rolü ve yönetimleri üzerine gerçekçi bir açıdan bakmaya başlanmıştır.

Bu tezde yararlanılan yeni verilerin büyük bir bölümü iki arşiv kaynağından gelmektedir: Biri Başbakanlık Osmanlı Arşivi, diğeri ise Hırvatistan Devlet Arşivleri – Dubrovnik Devlet Arşivi (Državni Arhiv u Dubrovniku). Buna ek olarak, Kotor arşivindeki pek çok belgeden de yararlanılmıştır. Bu konuda araştırma yapacaklar için

(6)

vi Comissiones et Relatıones Venetae (Venedik Yönergeleri ve Raporları) daha önce yayınlanmış önemli kaynaklardır.

O dönemde bölgede etkili olan iki deniz kuvveti vardı: Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti. Belgeleri, iki tarafı da göz önünde bulundurarak incelediğimden, iki ülke arasındaki ilişki ile dönemin önemli olaylarını anlatırken gerçekçi bir bakış açısı yakalamaya çalıştım.

Karadağ sahilindeki Osmanlı hakimiyetini daha iyi aydınlatmak amacıyla özellikle üç kale (Nova, Bar ve Ülgün) örnek olarak alınıp, üç bölümde bu kalelerin askeri ve ticari önemi anlatılmaya çalışılmıştır.

İlk bölümde, 16. yüzyılın sonuna kadar Osmanlı egemenliğinde olan Nova şehrinin istihkamı ve askeri önemi incelenmiştir. Askeri öneminin yanında, 15. yüzyıl sonlarında ve 16. yüzyıl başlarında bu şehrin ticari önemi ve komşusu Dubrovnik Cumhuriyeti ile güçlü ticari ilişkileri vardı. Kaçınılmaz bir başka konu ise, Novalı leventlerin denizdeki sıkı maceraları ve 16 yüzyılın boyunca süren Osmanlı-Venedik çatışmalarıdır. Osmanlı Devleti bu şehri iki defa ele geçirmiştir. Şehir 1483 senesinde (1483-1538) ilk kez ele geçirilmiş fakat daha sonra on ay kadar kısa bir süreliğine İspanyollar'ın eline geçen şehir 1539 yılında (1539-1687) tekrar Osmanlı egemenliğine girmiştir. Kıbrıs savaşından sonra Osmanlı donanması, zafer ile güçlendirilmiş olarak, Adriyatik'teki önemli Venedik şehirlerini fethetmeye devam etti.

İkinci ve üçüncü bölümlerde ise Ülgün ve Bar şehirleri ele alınmıştır. Bu şehirler 1571 yılında İnebahtı Deniz Savaşı öncesinde fethedilmiş ve 1880’e kadar, yani Berlin kongresinden iki sene sonrasına kadar Osmanlı kontrolünde kalmıştır. Bu şehirlerin fethedilmesi, buralardaki Osmanlı devlet teşkilatlanması, ticari aktiviteler, Ülgün’deki korsan mücadeleleri, yeni devletin yerli halka karşı tutumu gibi başlıklar bu çalışmanın temel konularıdır. Dubrovnik Arşivi’ndeki belgelerin çevirileri, 16. ve 17. yüzyıllar arasında Karadağ'daki Osmanlı deniz üslerinin gravürleri, o zamana ait bölge coğrafyasını gösteren haritalar ile Bar ve Ülgün kalelerinin planları gibi eklere de çalışmanın sonunda yer verilmiştir.

(7)

vii Bu çalışmanın hazırlanma safhasında daima desteğini gördüğüm öncelikle danışmanım, hocam Prof. Dr. İdris Bostan'a şükranlarımı sunuyorum.

Türkiye’de yüksek lisans yapabilme ve İstanbul Üniversitesi’nde eğitim görebilme imkânı Prof. Dr. Şerbo Rastoder sayesinde mümkün olmuştur. Bunun için ona en içten teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca tez çalışmamı yaparken henüz yayımlanmamış arşiv kaynaklarına ulaşmamı sağlayan Karadağ Bilim ve Sanat Akademisi’nin (CANU) "Osmanlı Kaynaklarında Karadağ Tarihi" adlı projesinin üyelerine de desteklerinden dolayı teşekkürü bir borç bilirim.

Yüksek lisans öğrenimim sırasında tanıştığım genç meslektaşlarım Dilek Seniha Cenez ve Enes Depe, Türkçe ve Osmanlı Türkçesi’ni düzeltme görevine kendilerini adayarak daima destek veren her zaman hatırlayacağım kişilerdir.

Çalışma boyunca tezimin Türkçe bakımından okuyarak düzelten değerli dostlarım Amar Nurkoviç’e ve İbrahim Kutluay’a da gönülden teşekkür ediyorum.

Bana burs desteği sağladıkları için Türkiye Milli Kültür Vakfı'ndaki görevli yetkililere ve yardımları sebebiyle Özgür Oral’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

ADMİR ADROVİÇ İstanbul, 2017

.

(8)

viii

İÇİNDEKİLER

ÖZ ...

ii

ABSTRACT ...

iv

ÖNSÖZ ...

v

İÇİNDEKİLER ...

viii

GRAVÜRLER ...

x

HARİTALAR ...

xi

PLANLAR ...

xii

KISALTMALAR...

xiii

GİRİŞ...

1

BİRİNCİ BÖLÜM NOVA/HERSEK NOVA VEYA HERCEG NOVİ

1.1. NOVA’NIN KURULUŞU ... 14

1.2. HERSEK SANCAĞI VE NOVA KAZASI’NDA OSMANLI YÖNETİMİ ... 17

1.3. NOVA’DA İSTİHKÂMLAR ... 19

1.3.1. Aşağı Şehir – Kale-i Atik ... 20

1.3.2. Yukarı Şehir – Kale-i Cedîd ... 22

1.3.3. Kumbor Kalesi ... 25

1.3.4. Risan Kalesi ... 29

1.4. NOVA’NIN İSPANYOLLAR TARAFINDAN İŞGALİ ... 30

1.5. OSMANLI-VENEDİK MÜCADELELERİ ... 33

1.6. OSMANLI-DUBROVNİK İLİŞKİLERİ ... 41

1.7. NOVALI LEVENDLER ... 45

1.8. NOVA İSKELESİNDE TİCARET ... 50

(9)

ix

İKİNCİ BÖLÜM

ÜLGÜN (ULCINJ – DULÇİNİ)

2.1. ÜLGÜN TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ ... 56

2.2. ÜLGÜN’ÜN FETHİNDEN ÖNCE OSMANLI-VENEDİK İLİŞKİLERİ ... 58

2.3. ÜLGÜN FETHİ ... 64

2.4. KALENİN GÖRÜNÜMÜ ... 69

2.4.1. Ülgün Hisarı ... 70

2.4.2. Kilise – Cami ... 72

2.5. OSMANLI’NIN ÜLGÜN’DE NÜFUS YAPISININ DEĞİŞİMİ ... 73

2.6. ÜLGÜN KORSANLARI ... 74

2.7. DENİZCİLİK VE TİCARET ... 77

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BAR (ANTİBARİ– ANTİVAR)

3.1. OSMANLI DÖNEMİNDEN ÖNCE BAR ... 83

3.2. OSMANLI-VENEDİK SAVAŞLARINDA BAR ... 84

3.2.1. 1498'den 1503'e Kadar Osmanlı-Venedik Savaşı ... 84

3.2.2. 1537-1540 Osmanlı-Venedik Savaşı ... 87

3.3 BAR’IN FETHİ ... 88

3.4 BAR KALESİ’NİN MİMARİ YAPISI ... 93

3.5. BAR AHİDNAMESİ VE ŞEHİRDEKİ AHALİNİN DURUMU... 95

SONUÇ

... 98

BİBLİYOGRAFYA

... 101

EKLER

... 119

(10)

x

GRAVÜRLER

Gravür 1 – 1570 yılında Kotor ya da Boka Körfezi...16

Gravür 2 – Nova Kalesi...22

Gravür 3 – Nova kalesi ve Kala-i Cedîd;...25

Gravür 4 – 1573’te Venedik donanmasının Kumbor kalesine saldırısı....27

Gravür 5 – 1572’de Nova Kalesi’nin kuşatması...39

Gravür 6 – Drin körfezi Arnavutluk’un bir kısmı ile...61

Gravür 7 – Ülgün kalesi...65

Gravür 8 – Ülgün kalesi; Dulcigno, Giuseppe Rosaccio...73

Gravür 9 – Arnavud Iskenderiyesi ve Boyana nehri...80

Gravür 10 – Bar kalesi; Antivari, Giuseppe Rosaccio...90

Gravür 11 – Bar kalesi; Antibari cita, Giovanni Francesco Camocio...93

Gravür 12 – Budva kalesi ve civarı...149

Gravür 13 – Kotor kalesi...149

(11)

xi

HARİTALAR

Harita 1 – 1570’te Venedik Arnavutluk’u toprakları...10

Harita 2 – Draç ile Budva arasındaki kıyı...146

Harita 3 – Dubrovnik ile Budva arasındaki kıyı...147

Harita 4 – Dalmaçya kıyıları...148

(12)

xii

PLANLAR

Plan 1 – Ülgün kalesi planı...71 Plan 2 - Bar kalesi planı...95

(13)

xiii

KISALTMALAR

a.g.e.

a.g.m.

a.g.md.

a.y.

bkz.

BOA c.

çev.

DİA

HR-DADU haz.

hk.

CANU kıs.

k.

DACG-IAK M.Ö

MSHSM s.

S.

TTK vrk.

Vol.

Adı geçen eser Adı geçen makale Adı geçen madde Aynı yer

Bakınız

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Cilt

Çeviren

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Dubrovnik Devlet Arşivi

Hazırlayan Hüküm

Karadağ Bilim ve Sanat Akademisi Kısaca

Kitap

Kotor Devlet Arşivi Milattan Önce

Monumenta Spectantia Historiam Slavorum Meridionalium Sayfa

Sayı

Türk Tarih Kurumu Varak

Volume

(14)

1

GİRİŞ

Karadağ Adı, Coğrafi Konumu Ve Kimliği

Karadağ, Balkanlarda yer alan kuzey ve kuzeybatısından Bosna-Hersek, kuzeydoğusundan Sırbistan, doğusundan Kosova, güneyinden Arnavutluk ve batısından Hırvatistan ve Adriyatik Denizi ile çevrili bir ülkedir. Karadağ’da genel olarak Akdeniz iklimi görülmekle birlikte, ülkenin kuzeyinde karasal iklim de görülmektedir. Adından da anlaşılabildiği gibi Karadağ topraklarının önemli bir kısmı yüksek dağlar, derin vadiler ve nehir kanyonları oluşturmaktadır. Ovalar, güneyde sahile yakın yerlerde yer almaktadır.1

Karadağ’ın coğrafî sınırları, tarih boyunca değişiklik göstermiştir. İlk zamanlarda Zeta bölgesinin küçük bir parçası olarak Lovçen Dağı’nın alt kısmındaki dağlık bölgeyi kapsayan topraklar, Karadağ olarak adlandırılmaktaydı. Sonradan Zeta bölgesi, Karadağ olarak adlandırılmaya başlandı.2 17. yüzyılın başlarında Kotor’dan (Cattaro) doğuda Podgorica’ya (Podgoriçe) doğru ve güneydoğudaki İşkodra Gölü’nün kuzeybatı ucuna doğru uzanan hattın oluşturduğu üçgen şeklindeki alan, Karadağ coğrafyası olarak kabul edilmeye başlandı. Karadağ adı ile ifade edilen coğrafî bölgenin sınırları, 19. yüzyılda daha da genişledi. Artık İşkodra Gölü kıyılarının batı yakası ve Boyana Nehri’nin ağzı ile Kotor kıyıları arasında kalan Ülgün (Ulcinj, Dulcigno) ve Bar (Antivari) limanlarını kapsayan sahile de Karadağ denilmeye başlandı.3

Karadağ ismi Montenegro olarak tarihte ilk defa, Slav Krallığı ya da Duklja4 devleti içerisindeki bir bölgeyi tanımlamak için 9 Kasım 1053’te Papalığa ait Latince

1 Nenad Moačanin, “Karadağ”, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), c. 24, İstanbul, 2001, s. 384.

2 Osman Karatay, “Ortaçağ’da Karadağ Tarihi”, Balkanlar El Kitabı, c. 1, Ankara, 2006, s. 149-150.

3 Besim Darkot, “Karadağ”, İslam Ansiklopedisi, c. VI, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1967, s. 221- 222.

4 Dioklia yada Duklja: ilk Slav devletinin ortaya çıktığı ve sonradan Karadağ haline gelecek bölgedir.

Bölge, İşkodra Gölü’nün batısından başlayıp sınır hattı, Zeta Nehri ve doğuda Hersek’teki Piva Nehri’ne kadar olan alanı kapsamaktadır. Duklja bölgesi, XII. yüzyıldan itibaren Zeta olarak anılmaya başlanmıştır.

(15)

2 bir mektupta kullanılmış, Kiril kaynaklarında ise ilk kez, 1276 yılında Crna Gora5 olarak kullanılmıştır.6

Balkanlarda haklarında bilgi sahibi olduğumuz ilk topluluklar, İlliryalılar ile Ege’den Tuna’nın kuzeyine doğru uzanan topraklara yerleşmiş olan Trakyalılardır.7 Eskiçağ’da İlliryalıların yaşadığı Karadağ’ın iç kesimlerinde sahil bölgesinde de Yunan kolonileri vardı.8 Karadağ, M.Ö. 168’de Roma İmparatorluğu tarafından ihlak edildi9

3. yüzyılın başlarından itibaren Roma İmparatorluğu, iç savaşların yaşandığı bir döneme girmiş ve çöküşün önlenmesi maksadıyla bir tedbir olarak İmparator Theodosius 395 yılında ülkeyi oğulları arasında bölmüştür. Bu bölünme, İmparatorluk’taki çöküşü önleyememiş, bununla birlikte Katolik-Latin ve Ortodoks- Bizans kültürünün ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Karadağ toprakları Katolik- Latin ve Ortodoks-Bizans kültürü bölüm hattının geçtiği sınır bölgesinde kalmıştır.10 Roma İmparatorluğu’nun Kavimler Göçü neticesinde ikiye ayrılmasından sonra bölgeyi 5. yüzyılda Gotlar, 6. yüzyılda da Avarlar istila etti11 ve Kotor, Budva, Bar ve Ülgün gibi sahil bölgeleri, Bizans İmparatorluğu’nun kontrolüne girdi.12 Bizans İmparatorluğu döneminde Karadağ’ın etnik yapısının değişmesine yol açan gelişmeler yaşandı.

Hunların Orta Avrupa’dan çekilmesinden sonra Balkanlar’a yönelik olarak ortaya çıkan Slav göçünden Karadağ da etkilendi. Slavlar, 602 yılından itibaren Karadağ’ın iç kesimlerine yerleşmeye başladılar. Balkanlar’a Slav göçlerinin başladığı bu dönemde, Karadağ ve çevresindeki Bizans hâkimiyeti zayıfladı.13 Ortaçağ ile birlikte slav göçmenler tarafından kurulan ilk devletlerden biri Bizanslılar’ın “Dioklia” dedikleri,

“Zeta” devleti olmuştur. Aslında Bizans’ın bir vasal devleti olan Zeta, bu statünün gerektirdiği sınırlar içerisinde güçlenerek bir iktidar odağı haline gelmiş, hatta

5 Karadağ’ın orijinal ismi “Crna Gora”, batı dünyasında “Montenegro” “siyah dağ” ya da “tepe” anlamına gelir.

6 Serbo Rastoder, A Short Review of the History of Montenegro, Montenegro in Transition – Problems of Statehood and Identity (ed. Florian Bieber), Baden Baden, 2003, s. 107.

7 Barbara Jelavich, Balkan Tarihi 18. ve 19. Yüzyıllar, c. I-II., Çev. İhsan Durdu, Haşim Koç, Gülçin Koç, Küre Yayınları, İstanbul, 2006, s. 4.

8 Osman Karatay, a.g.m., s. 140.

9 Besim Darkot, a.g.md., s. 221-222.

10 Thomas Fleming, Montenegro: The Divided Land, Chronicles Press, Rockford-İlinois, 2002, s. 11.

11 Uğur Özcan, II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı-Karadağ Siyasi İlişkileri, TTK Yayınları, Ankara 2012, s. 3.

12 Besim Darkot, a.g.md., s. 223.

13 Osman Karatay, a.g.m., s. 141.

(16)

3 Bizanslılar’a karşı direnişin bir merkezi olmuştur. 11. yüzyılda Zeta’da hâkimiyeti Karadağ’ın ilk hanedanlığı olarak nitelendirilen Voyislavlyeviçi (1016-1189) kurmuştur.14 Sırplar, 12. yüzyılda Karadağ’da hâkimiyet kurdular. Sırp Nemaniç Hanedanlığı, Zeta’nın 173 yıl süren bağımsızlık dönemini sona erdirmiş, Karadağ’ı Nemaniç Hanedanlığı (1189–1360)’nın yönetimi altına sokmuştur. Sırp Nemaniç Hanedanlığı’nın egemenliği süresince Zeta kendine özgü bir statüye (özerk devlet) sahip olmuştur.15 1331 yılında Nemaniç Hanedanlığı’nın son varisi Stefan Duşan (1331- 1355) zamanında Sırp Krallığı’nın sınırları, Bizans İmparatorluğu’nun güçsüzlüğünden faydalanarak Makedonya, Arnavutluk, Epirus ve Teselya bölgelerini kapsayacak kadar genişlemiştir. Sırp Kralı Stefan Duşan’ın 1355 yılındaki ölümünden sonra Sırbistan parçalandı ve Karadağ’ın kontrolü, daha önce de bu bölgeyi yönetmiş olan Ulah asıllı Balşa’nın oğullarının kontrolüne girdi. Balşa’nın oğulları, Karadağ’da bir prenslik kurdular.16 “Balşiç ya da Balşa Hanedanlığı” 1360 yılından itibaren Zeta’da yönetimi ele almış ve Nemaniç’in Sırbistan’ından bağımsızlığını ilan etmiştir.17 Balşa Prensliği’nin Karadağ’daki hâkimiyeti, 2. Balşa döneminde zayıfladı.18 Bu dönemde ilk defa Osmanlı Devleti ile Balşa Prensliği karşı karşıya geldi. 2. Balşa, Arnavutluk ve Makedonya’yı ele geçirmek için uğraşan Çandarlı Halil Hayreddin Paşa’yı durdurmak amacıyla 1385 yılında Berat’ta Osmanlı kuvvetlerinin karşısına çıktı. 2. Balşa, yapılan savaşı kaybetti ve öldürüldü.19 2. Balşa’nın ölümünden sonra prensliğin başına 1385 yılında Strasimir’in oğlu 2. Curac (Đurađ) geçti.20 2. Curac, Osmanlı hakimiyetini kabul etti.21

Osmanlı Devleti, Balşa Prensliği ile 1. Bayezid döneminde ikinci savaşını yaşandı. 1. Bayezid, 1394 yılında düzenlediği sefer ile Balşa Prensliği’ni geçici olarak hâkimiyeti altına aldı. 2. Curac, bu sefer sırasında Osmanlı kuvvetlerine esir düştü ve

14 Kennet Morrıson, Montenegro A Modern History, I. B. Tauris, London, 2009, s. 15.

15 John V. A. Fine JR., The Late Medieval Balkans: A Critical Survey from the Late Twelfth Century to the Ottoman Conquest,The University of Michigan Press, 2009, s. 3.

16 Besim Darkot, a.g.md., s. 223-224.

17 Elizabeth Roberts, Realm of the Black Mountain: A History of Montenegro, London, 2007, s. 67- 68.

18 Osman Karatay, a.g.m., s. 146.

19 Adnan Pepiç, “Podgorica’nın Kısa Bir Tarihçesi”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, S. 18, Ekim 2005, s. 276-277.

20 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanli Tarihi, c. 1, İstanbul, 1988, s.182.

21 Adnan Pepiç, a.g.m., s. 277.

(17)

4 esaretten kurtulmak için İşkodra’yı, Drivast’ı ve Boyana Nehri’ndeki Sveti Sırc’i Osmanlı Devleti’ne verdi. Osmanlı Devleti, kısa bir süre sonra bu şehirleri kendisine geri iade etti.22 2. Curac’ın hayatını kaybettikten sonra prensliğin başına 1403 yılında oğlu 3. Balşa geçti.23 3. Balşa, Venedikliler ile 1419 yılında giriştiği savaşta, yardım istemek için Belgrad’a gittikten sonra bir daha geri dönmedi ve 1421 yılında ölmeden önce ülkesini Sırp Prensi Stefan Lazareviç’e bıraktı. Böylece Karadağ, ikinci defa Sırplar’ın yönetimine girmiş oldu.24

Karadağ’da ikinci kez Sırp hâkimiyetinin başlamasıyla bölgenin nüfuzlu hanedanından Çırnoyeviçler’in (Çırnoğlu) (1422–1496) çıkarttığı sorunlar, Sırp yönetimini zorlamaya başladı.25 Stefan Çırnoyeviç, 1427 yılında zayıf Sırp yönetimine karşı ayaklandı ve Karadağ Prensliği’ni ilan etti, Jabyak’ı (Žabljak) başkent yaptı ve Yukarı Zeta’daki dağlara yerleşti.26 Ancak kısa bir süre sonra Venedikliler, Bar ve Budva’yı aldı ve Stefan Çırnoyeviç’i kendilerine bağladı.27 Stefan Çırnoyeviç, bu olaydan sonra Osmanlı Devleti’ne karşı Venedikliler ile ittifak yaptı.28

Karadağ’ın Osmanlı Hâkimiyetine Girişi

15. yüzyılın itibarıyla Balkanlar’ın büyük bir kısmını kontrol altına alan Osmanlı Devleti, Karadağ topraklarını Fatih Sultan Mehmed döneminde fethetmeye başladı.

1456 yılında Medun’un29 ele geçirilmesinden sonra Osmanlılar’ın Zeta bölgesine saldırması kolaylaştı.30 Osmanlı kuvvetleri Nikşik’i (Niksić) 1465’de ele geçirdi.31 Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele eden Stefan Çırnoyeviç, 1465 yılında öldü. Onun

22 Adnan Pepiç, a.g.m., s. 278.

23 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 180.

24 Osman Karatay, a.g.m., s. 147.

25 Besim Darkot, a.g.md., s. 223-224.

26 Donald Edgar Pitcher, Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihsel Coğrafyası, Çev. Bahar Tırnakcı, 1.

Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1999, s. 136.

27 Besim Darkot, a.g.md., s. 224.

28 İ. Halil Sedes, 1875-1878 Osmanlı Ordusu Seferleri, 1876-1877 Osmanlı-Karadağ Seferi, Askeri Matbaa, İstanbul. 1936, s. 5.

29 Medun İskenderiye livasında, Podgoriçe kazasında bulunan bir kaledir. Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Tahrir Defterleri (TD) 476, 88-89. Bu bir icmāl 976/1568 tarihli defteridir.

30 Adnan Pepiç, a.g.m., s. 278.

31 Aleksandre Popovic, Balkanlar’da İslâm, (Çev. Komisyon), İnsan Yayınları, İstanbul, 1995, s. 185.

(18)

5 yerine Zeta Beyi (Gospodar Zetski) olan oğlu Ivan Çırnoyeviç, iktidara geldi.32 Kara Ivan olarak da bilinen Ivan Çırnoyeviç, babasının yaptığı gibi Venedik hâkimiyetini tanıdı.33 Çırnoyeviçler’in Venedikliler ile ittifakının sürdüğü 1459 yılında Sırbistan’ı ve 1463 yılında da Bosna’yı fetheden Osmanlı Devleti’nin, 1466 yılında da Hersek’i ele geçirmesiyle Karadağ coğrafyasının kuzeyi ve doğusu kuşatılmış oldu ve Osmanlı Karadağ’a hâkim olan Venedik ile komşu olmuş oldu.34 Osmanlı, Venedik ile komşu olduktan sonra 1466 yılından itibaren Podgoriçe’ye yerleşti ve 1474 yılında Podgoriçe Kalesi’ni onarmaya başladılar. İvan Çırnoyeviç, 1478 yılı başlarında Osmanlı kuvvetlerine karşı büyük bir yenildi aldı ve 1478 yılı baharında İvan Çırnoyeviç’in yönetim merkezi olan Jabyak ve İşkodra, Osmanlı askerler tarafından fethedildi.35 Osmanlı Devleti İşkodra Kalesi’nin fethi sırasında İvan Çırnoyeviç’in Venediklilere yardım etmesinden dolayı Jabyak’ı tahrip etti.36 İvan Çırnoyeviç, Osmanlı saldırıları karşısında Jabyak’taki tahtını bırakmak ve yardım almak için İtalya’ya sığınmak zorunda kaldı.37 Böylece, 1479 yılında Karadağ Osmanlı hâkimiyetine girdi.38

İvan Çırnoyeviç, Karadağ’dan ayrıldı fakat mücadeleden vazgeçmedi. Fatih Sultan Mehmed 1481 yılında hayatını kaybettikten sonra tekrar Karadağ’a geldi ve Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele etmeye çalıştı. Ancak amacına ulaşamadı39 Sultan 2.

Bayezid ile İvan Çırnoyeviç arasında 1482 yılında yapılan bir anlaşma ile Sultan 2.

Bayezid, İvan Çırnoyeviç’i Osmanlı Devleti’ne haraç vermesi şartıyla Karadağ hâkimi olarak kabul etti.40

32 Besim Darkot, a.g.md., s. 224.

33 Donald Edgar Pitcher, a.g.e., s. 136.

34 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c.6, 4. Baskı, TTK Yayınları, Ankara, 1988, s. 70.

35 Adnan Pepiç, a.g.m., s. 279-280.

36 Mehmed Subhi, Karadağ ve Ordusu, Karadağ’ın Ahvâl-i Târihiyye ve Coğrafiyyesiyle Kuvve-i Askeriyyesinden Bâhisdir, 1. Baskı, Kitâbhâne-i İslâm ve Askerî-Tüccârzâde İbrâhim Hilmî, Kostantiniyye,h. 1317, s. 11.

37 Ivan Božić, Obnova vlasti Crnojevića, Istorija Crne Gore, k. 2, c. 2, Titograd, 1970, s. 322.

38 Besim Darkot, a.g.md., s. 224; Karadağ 890/1485 tarihli mücmel defterinde “Vilayet-i Çırn-İli“ olarak, Çırnoyeviç “Çırnoğlu“ olarak geçmektedir. - Branislav Đurđev, Postanak i razvitak brdskih, crnogorskih i hercegovačkih plemena, Titograd, 1984, s. 12. 31.

39 Besim Darkot, a.g.md., s. 224.

40 Osman Karatay, a.g.m., s. 149.

(19)

6 İvan Çırnoyeviç ölümünden sonra yerine önce oğlu 4. Curac sonra da yılında 2.

Stefan (1496) geçti. 2. Stefan’dan sonra iktidara gelen 2. İvan ise, 1516 yılına kadar iktidarda kaldı.41 Çırnoyeviç hanedanının iktidarı 1516 yılından sonra son buldu.42

Karadağ, Osmanlı hâkimiyeti altında iken kimi zaman müstakil bir sancak olarak yönetildi kimi zaman da İskenderiye Sancağı’na bağlandı. Osmanlı’nın kesin hâkimiyet yılı olan 1496 yılından sonra Karadağ, İskender Bey’in ve Sancak yönetiminin kontrolünde ayrı bir bölge olarak Osmanlı Devleti içerisindeki yerini almış ve diğer Osmanlı toprakları gibi Karadağ da, tımar, zeamet ve has bölgelerine ayrılmıştır.43 Karadağ’ın askeri faaliyetleri zorlaştırıcı coğrafi konumu ve Karadağlılar’ın asi karakterleri, burada mutlak bir Osmanlı hâkimiyeti kurulmasını engellemiş, kontrol altına alınamayan bölgelerde kendine özgü toplumsal yapı ve kültür oluşmuştur.

16. yüzyılda Karadağ Sahilleri

Karadağ'ın deniz kıyısında bulunan şehirleri, hem birçok ticaret yolunun kavşağında olduğu hem de savunma için uygun yüksek dağlarla çevrili olduğundan her zaman işgalcilerin ilgisini çekiyordu. Adriyatik Denizi denizciler ve çeşitli gemiler ile dolu idi, bu gemiler tüccarlara ve çeşitli pazarlara mal götürmek için kullanılmaktaydı.

Birçok tüccar Karadağ'ın, Bosna'nın, Sırbistan'ın hatta uzak yerlerin pazarlarından çeşitli mallar almak için Adriyatik Denizi üzerinden gidiyordu. Satın alınan malları en yakın limana kadar götürüp oradan gemileriyle Adriyatik'in diğer bölgelerine yada Avrupa'nın diğer ülkelerine götürüyorlardı. O gemiler Adriyatik'in çeşitli limanlarında malları yükledikleri gibi, Karadağ sahillerinde de mal yüklüyordu. Bu deniz ticareti her zaman güvenli olmuyordu. Çoğu zaman ya kıyı şehirlerinin etrafında ya da şehir içerisinde, denizde korsanlık yapan ve ticaretin güvenliğini bozan insanlar yaşıyordu.

Bu yüzden de denizde ticareti kontrol etmek için ya kıyı şehirleriyle iyi ilişkiye sahip olmak yada bu şehirlere sahip olmak gerekiyordu. Bu sebeplerden dolayı deniz gücüne sahip olanlar bu şehirleri fethetmeye çalışmaktaydı. O zamanın en güçlü ve en önemli

41 P. Coquelle, Histoire du Monténégro et de la Bosnie depuis les Origines, Éditeur Ernest Leroux, Paris, 1895, s. 57 ve 65.

42 Mehmed Suphî, a.g.e., s. 12.

43 Enver Ziya Karal, a.g.e., s. 70.

(20)

7 gücü olarak Venedik Cumhuriyeti; Korfu'nun (1386) fethinden sonra Ulcinj (Ülgün), Bar, Budva, Kotor ve Herceg Novi (Nova) gibi Karadağ'ın önemli liman şehirlerinin fethi için çeşitli planlar yapıyordu. Aynı zamanda Karadağ toprakları yakınlarında güçlü ve iyi organize edilen bir ülke ortaya çıkmıştı. Karada durdurulmaz bir yükselişte idi, batıya ve Zeta beylerinin44 sahip oldukları topraklara doğru genişliyordu. Bu güç Osmanlı İmparatorluğu idi. Bu iki güç (Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti) Karadağ topraklarına komşu olmuştu. Osmanlılar'ın 16.yüzyılın ikinci yarısında güneydoğu Avrupa topraklarına gelişi orada yeni Osmanlı kültür ve medeniyetinin oluşumu demekti. Sonraki yüzyıllarda olduğu gibi, Osmanlı hakimiyeti genişlerken hakimiyetle beraber fethedilen yerlerde büyük sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim ve değişim olmuştur. Bu durum da hem bireylerin günlük yaşamında, hem de Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı milletlerin genel yapısında kendini göstermekteydi.

Yeni durum kendisini en iyi kentsel bölgelerde hissetiriyordu. Osmanlı'nın bugünkü Karadağ topraklarını fethi 15. yüzyılda başlamış ve 16. yüzyılın ikinci yarısında bitmiştir. O zamanlarda Osmanlılar farklı boyutlarda yerleşim yerleri ile karşılaşmışlardır. Kentsel şehir olarak belgelerde Bar ve Ülgün geçmektedir. Diğer küçük yerleşim yerleri olarak da Nova, Risan, Medun, Žabljak (Jabyak), Spuž (İşbozı), Nikšić (Nikşik), Podgorica ve diğer yerler geçiyordu. Osmanlılar tarafından Karadağ sahilinde 1481 senesinde ilk olarak Risan fethedilmişti. Sadece bir sene sonra Osmanlılar'ın eline önemli kıyı şehri olan Nova da geçmiştir. Karadağ'ın deniz kıyısındaki fetihler; Ülgün'ün ve Bar'ın fethiyle 1571 senesinde tamamlanmıştır. Bu bölgelerde yeni bir sancak kurulmadığı için fethedilen şehirler en yakın olan sancaklara bağlanıyordu, bu yüzden Risan ve Nova Hersek Sancağı’na, Ülgün ve Bar İskenderiye Sancağı’na bağlanmıştır.

Daha Orhan Gazi'nin döneminde Osmanlılar denizciliği geliştirmeye başlamışlardı. 14. yüzyılda Akdeniz'in hakimi Venedik olduğu söylenebilir. Fakat iki yüzyıl boyunca Osmanlı denizciliği sürekli gelişiyordu.45 Gelibolu ilk deniz üssünden beri Osmanlılar Akdeniz'de her yeni fethettikleri limanı deniz üssüne dönüştürüyorlardı.

Böylece 16. yüzyılın sonuna kadar Osmanlılar Akdeniz'deki üstünlüğü alarak güçlü

44 Zeta beyler hakkında bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanli Tarihi, c. 1, İstanbul, 1988, s. 181-183.

45 Halil İnalcık, Osmanlı Deniz Egemenliği, Türk Denizcilik Tarihi, Ankara, 2002, s. 59.

(21)

8 Venedik Cumhuriyeti'nin hakimiyetini elinden almışlardı. Prof. Dr. İdris Bostan'a göre 16. yüzyılda Osmanlılar'ın deniz üsleri ve limanları şunlardır:

1. İstanbul'da Kasımpaşa'da büyük donanma;

2. Gelibolu donanması;

3. Arnavutluk'ta Avlonya'da, Adriyatik Denizi'nde faal donanma ve korsanlar;

4. Mısır'da İskenderiye donanması (Mısır ve Suriye'yi korur);

5. Kızıldeniz'de Süveyş donanması (Hint Okyanusu'nda faal);

6. Basra donanması;

7. Batı Akdeniz'de Tunus, Cezayir ve Trablusgarb Beylerbeyiliklerinde korsan donanmaları;

8. Ege Denizi’nde derya beylerinin yönetimindeki Rodos, Sakız, Midilli gibi adaların gemileri;

9. Kıbrıs beylerbeyinin emrindeki filo.46

Bunlar Osmanlı Akdenizi’nde güç getiren deniz üsleri ve tersaneleridir. Bu listede görüldüğü gibi bunlardan biri de Akdeniz'deki Avlonya üssüdür. Diğer önemli üsler; Draç, Ülgün, Bar ve Nova olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda bunlar korsan üsleri idi. Bunlar söz konusu olunca Adriyatik'te en ünlüleri Ülgün ve Nova idi.

Nova'dan Ülgün’e kadar olan sahil bölgesinin 16-17. yüzyıllarda sabit sınırları veya bütün bölgeyi kapsayan bir ismi yoktu. Aslında bu bölge Nova, Kotor, Budva, Bar ve Ülgün’den oluşan beş istihkâma sahip büyük ve küçük şehir bölgelerinden oluşuyordu. Bu şehirlerde Venedik ve Osmanlı hakimiyeti altında askerî oluşumlar bulunuyordu. Büyük şehirlerin dışında küçük istihkâmlar da vardı. Venedik hakimiyeti zamanında en önemli şehirlerinden biri Kotor idi. Çünkü Kotor Körfezi dışında Gırbal, Budva ve Paştrovik'i kapsamakta, coğrafî bakımdan homojen bir bölge olmasıyla beraber Osmanlıların sahip oldukları bölgelerle de kesişmekteydi. Bu sebeple olağandışı ve çapraz sınırlar Venedik ve Osmanlı bölgelerini birbirinden ayrı tutuyordu.

Venedik kaynaklarında “Venedik Arnavutluk’u” olarak geçen bu bölge,47 aynı zamanda Adriyatik’in Venedik hakimiyeti altındaki bölgelerinin resmi ismi olarak ve

46 Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. İdris Bostan, Osmanlı Deniz Politikaları, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, İstanbul, 2006, s. 11-32.

(22)

9 Venedik dogelarının ünvanı olarak da kullanılmaktaydı. Bu bölgenin bu isimle anılmasının sebebi Venedik’in burada hak iddia etmesinden ileri gelmekteydi.48 Ülgün'de 31 Ekim 1499 tarihinde olduğu gibi senato tarafından eski prens ve kaptan olan A. Mikael'e Osmanlıların aldığı şehirleri geri alma ve Arnavutluk sorunlarına çözüm bulması için "Arnavutluk Prensi" ünvanı verilmişti.49 Venedik'in bu arzusu hiç bir zaman gerçekleşmediği gibi bu isim anakronik olarak tebaruz etmiştir. Venedik Arnavutluk’u ismi bütün tarihî kaynaklarda aynı bölgeyi kapsamamış, bölge sınırları devamlı olarak değişiklik göstermiştir.

Osmanlı arşivlerinde en eski defterler Arnavutluk’a ait bilgiler içerir. Bunlardan birisi de 1431-1432 yıllarına ait, bilinen en eski defterlerden biri olan “Hicrî 835 Tarihli: Sûret-i Defter-i Sancak-i Arvanid”dir. Defterde Arnavutlar, Arvanitas olarak adlandırılmıştır. Bu deftere göre Arnavud Sancağının merkezinin Argirikasrı (Ergirikasrı) olduğu belirtilmiştir. Sancağın vilayetleri şu şekildedir: 1. Vilayet-i Argirikasri; 2. Nâhiyet-i Sopot; 3. Vilâyet-i Klisura; 4. Vilâyet-i Kanina; 5. Vilâyet-i Belgrad; 6. Vilâyet-i Tomorince; 7. Vilâyet-i İskarapar; 8. Vilâyet-i Pavlo Kurtik; 9.

Vilâyet-i Çartolos; 10. Vilâyet-i Akçahisar.50

1490-1491 (896) yılında, Arnavud toprakları tamamen Osmanlı Devletinin yönetimine girdiğinde, Rumeli Eyaleti 26 sancaktan ibaretti. Arnavud toprakları 9 sancak (Vulçıtrın, Prizren, İskenderiye, Dukagin, Ohri, Ilbasan, Avlonya, Yanya ve Preveze) içermekteydi.51

1527 yılına ait Osmanlı belgelerine göre, Arnavut toprakları on sancağa tahsis edilmiştir. Sancak ayrımı, genel olarak, 15. yüzyıla ait ayrıma benziyor, ancak, Orta

47 Venedik Arnavutluk'u (İtalyanca: Albania Veneta), 1420-1797 yılları arasında Venedik Cumhuriyeti’nin Güney Dalmaçya'da bulunan topraklarının adıydı. Bölge Kotor Körfezi ile Karadağ ve Kuzey Arnavutluk'un kıyılarını kapsamaktaydı. Venedik Arnavutluk'un ismi öncellikle Venedik'in sahip olduğu Arnavutluk bölgesini yani Venedik Arnavuluk'u Osmanlılar'ın sahip olduğu yani Osmanlı Arnavutluk bölgesini birbirinden ayırmak için kullanılmakta idi. 1573 senesinden sonra güney sınırı Budva'nın yakınındaki Kufin köyüne kadar yani Paştrovik'e kadar çekilmişti çünkü Osmanlılar Bar ve Ülgün'ü fethetmişti. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. Noel Malcolm, Agents of Empire - Knights, Corsairs, Jesuits and Spies in the Sixteenth Century Mediterranean World, New York, 2015, s. 6

48 Luigi Paulucci, Le Bocche di Cattaro nel 1810, Edizioni Italo Svevo, Trieste, 2005, s. 24.

49 I diarii di Marino Sanuto, teme III /MCCXCVI-MDCCIII/, Auspice La R. Deputazione Veneta di storia patria, Venezia 1879-1903, s. 595.

50 Halil İnalcık, Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-i Arvanid, Ankara, 1987, s. 6.

51 Skender Rizaj, Kosova gjatë shekujve XV, XVI dhe XVII : administrimi, ekonomia, shoqëria dhe lëvizja popullore, Prishtinë, 1982, s.38.

(23)

10 Arnavutluk’ta Karlili Sancağı ve kuzeyde Karadağ Sancağı kuruldu. Aynı zamanda, güneydeki Preveze Sancağı ortadan kaldırıldı.52

Rumeli beylerbeyliğinde, 1577-78 yılları arasında da idari değişiklikler görüyorüz. Arnavutluk’un güney kısmında, Avlonya ve Yanya sancaklarından alınan topraklarla Delvine sancağı kuruldu.53 16. yüzyılın başlarında kurulmuş olan Karadağ Sancağı kaldırılıp, toprakları İskenderiye, Hersek ve Dukagin sancaklarına ilave edildi.54

Harita 1: 1570 senesinde Venedik Arnavutluk’u (Noel Malcolm, Agents of Empire - Knights, Corsairs, Jesuits and Spies in the Sixteenth Century Mediterranean World, New York, 2015, s. 2.)

Dalmaçya’daki, Bon ve Erico adlı Venedik elçileri 1559 yılında senatoya;

Arnavud İskenderiyesi (İşkodra), Kroya (Akçahisar), Draç ve diğer şehirler

52 Metin Kunt, The Sultan’s Servants: The transformation of Ottoman Provincial Government 1550- 1650, New York, 1983, s. 104.

53 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kânûnnâmeleri ve Hukûkî Tahlilleri, c. 8, İstanbul, 1994, s. 475.

Delvina Sancağı Kanunnamesi bkz.

54 Branislav Đurđev, Dva deftera iz vremena Skender-bega Crnojevića, Sarajevo, 1968, s. 23.

(24)

11 Osmanlılar’ın elinde olduğu için Ülgün`ün stratejik öneminin daha da arttiğını anlatıp Venedik Arnavutluk’u ünvanının bir tek bu şehire verilebileceğini bildirmişlerdi.55 Nitekim Venedik elçisi Antonio Diedo da Ülgün`ü “Arnavutluk’un başındaki ve Dalmaçya`nın sonundaki şehir” olarak senatoya tanıtmıştı. Ayrıca Ülgün’ün yalnız Venedik için değil Venedik doçunun mevkisi için de önemli olduğunu tekrar vurgulamıştı. Bununla beraber Ülgün’un Venedik hakimiyeti altında kaldığı surece Arnavutlar’ın Venedik’e tabi kalacaklarını düşünüyordu. Diedo Arnavutluk’un askerî ve siyasî önemi yanında sahip olduğu iktisadi refah ile başka ülkelerden yardım almalarına gerek kalmayacağını da belirtmişti. 16. yüzyılın ortasında Guistiniani seyahatnamesinde Arnavutlar’ın tamamen Osmanlı hakimiyeti altında olmadıklarını, Osmanlı ile savaş halinde olurlar ise Venedik tarafına geçeceklerini ve böylece Venedik ekonomisinin rahatlayacağını söyleyerek Ülgün’ün Venedik için ehemmiyetini o da hatırlatmıştı.

Venedikliler heterojen yapıda bir topluma sahip olan Ülgün`ü değerli bir bağlantı ve sınır olarak görüyorlardı. 1571 yılında Venedik’in Bar ve Ülgün`ü kaybetmesiyle bu belirtilmiş olan faydalar geçerliliğini kaybetmiş oldu. Fakat Venedik hiç bir zaman Arnavutluk’un sahibi olma hayalinden vazgeçmedi. Bu sebeple Ülgün ve Bar güncelliğini korumuş ve daha sonraları Kotor’a kadar olan kuzeydoğu bölgesini kapsamaya başlamış ve 1684 yılında bu terim Provveditore estraordinario di Cattaro et Albania olarak Kotor genel hükümdarının ünvanına bağlanmıştı.56

16. ve 17. yüzyıllarda Körfezin kuzeybatı - Nova kıyısının girişindeki Grbal bölgesindeki tuz kaynakları ile tahıl ambarları Venedik sınırlarının dışında idi.57 Grbal gibi Nova`dan Risan’a kadar olan kıyı bölgesi Türk hakimiyeti altında iki asır kalmıştı.

Kotor ve Kotor`dan kıyı boyunca Prcanj, Stoliv, Verige, Tivat üzerinden girişine kadar, doğu tarafında da Dobrota üzerinden Ljute`ye kadar olan bölgeler Venedik hakimiyeti altındaydı. Orahovaç, Drazinvrt, Risan, Morin Osmanlıların, Perast, Strp ve Lipçe ise Venedik’in elindeydi. Venedik’e ait olan Curiçi ve Kostaniçe toprakları arasında da Türklerin egemen oldukları Verige boğazı vardı. Nova kıyısının tamamı ve Nova şehri

55 Commissiones et relationes Venetae, Haz. Šime Ljubić , MSHSM, Vol. 11, Tomus 3, Zagreb, 1880, s.

116.

56 Miloš Milošević, Boka kotorska, Bar i Ulcinj od XV do XVIII vijeka, Podgorica, 2008, s. 12.

57 Grbal'ın Osmanlı hakimiyeti altında hakkında Hamit Hacibegiç'in makalesine bkz., Karadağ Sahilinde Grbaly Nahiyesi Hakkında Resmi Türk Vesikalar, İsmail Hakki Uzunçarşılı’ya Armağan, Ankara, 1988, s. 67-90.

(25)

12 Osmanlının elinde idi, diğer taraftan da Budva ve Paştrovik Venedik hakimiyeti altında iken Grbal Türklerin hakimiyeti altında idi. Coğrafi olarak küçük bir bölgede bulunan Karadağ kıyılarının ve özellikle Kotor Körfezi’nin58 siyasî sınırlarının Venedik ve Osmanlılar arasında devamlı el değiştirip, birbirleriyle kesişmesi gerçekten benzersiz bir örnektir.59

Bazı yerlerde sınırların nasıl belirleneceği herhangi bir savaş olmadan hemen orada kararlaştırılıyordu. Kasım 1503`te İskenderiye sancakbeyi ve Venedik elçisi Antun Pasquali’nin yaptıkları gibi Bar’ın sınır bölgesi belirlenmişti. Pasquali Bar toprağından, daha sonra 929/1523 ve 978/1570 tarihli tahrir defterlerinde belirtildiği gibi 40-50 kamp60 İskenderiye sancağına dahil etti. Fakat Budva’yı Venedik sınırlarına dahil ederek İşkodra’ya verdiğinden daha fazlasını almış oldu.61

Tuz kaynakları bakımından zengin bir başka bölge olan Paştrovik sınırı yüzünden 1580-1590`larda sorunlar yaşanmıştı. Paştrovik62 Osmanlıların vasalı halindeydi ve bu yuzden Osmanlı Devleti’ne karşı sorumlulukları bulunmaktaydı. Fakat Paştrovik halkı bu durumu kabul etmemekte idi. İskenderiye sancakbeyi de kendilerinin Osmanlılar aleyhinde yapacakları herhangi bir hareket sonucunda Karadağ`dan ve Arnavutluk`tan Osmanlıların asker toplayıp Paştrovik’e doğru hareket edebileceklerini söylemekteydi. Ayrıca buranın yerel idaresinden ve İsveti Stefan kalesinden bizzat kendisinin sorumlu olduğunuda hatırlatmıştı. Venedik’in elindeki Kotor’un sorumlusu Cerolimo Pisani ise Paştrovik’i serbest bırakmalarını ve tımar kayıtlarından silmeleri

58 Kotor körfezi Boka Körfezi olarak ta bilinir. İsmi büyük ihtimalle ital. bocca'dan ağız,giriş'ten ilk başta girişi, daha sonra da körfezin tamamını ve etrafındaki arazileri kapsıyor. Roma çağında Risan'ın düşmesiyle eski "Risan Körfezi" ismini kaybetmişti. Körfezin kıyısında Nova, Risan, Perast, Kotor, Tivat ve diğer şehirler bulunmaktadır.

59 Predrag Kovačević, Pomorstvo Herceg Novog, Boka, S. 1, Herceg Novi, 1969, s. 137.

60 Bir Padova campo 3656 m2 etmekteydi. Bu ölçüye göre ise 40 campo 146.240 m2 yani 54 donum idi.Witold Kula, Le misure e gli uomini dall'antichità a oggi, Bari, 1987, s. 48.

61 I diarii di Marino Sanuto, teme V /MCCXCVI-MDCCIII/, Auspice La R. Deputazione Veneta di storia patria, Venezia, 1879-1903, s. 274.

62 Paştrovik, Bar ile Budva arasındaki topraklarda yaşayan bir Karadağ kabilesi olup merkezleri de İsveti Stefan kasabası idi. 1355 yılında Sırp kralı Duşan, elçi olarak Nikolica Paştrovik'i Dubrovnik'e gönderdiği zaman ilk defa kaynaklarda ismi geçmiştir. Bu kabile denizci ve korsan oldukları için de bilinmektedir.

Bkz. Jovan Vukmanović, Paštrovići: antropogeografsko-etnološka ispitivanja, Cetinje, 1960, s. 126.

(26)

13 için Sancakbey`e hediyeler gönderdi ve Osmanlılara peşkeşleri göndermeye devam edeceklerini de söyledi.63

1504`te Osmanlı Devleti’nin belirlemiş olduğu Ülgün sınırlarından Venedik memnun değildi. Osmanlı Devleti ise tahrir kayıtlarına dayanarak Venedik’in bu iddiasını kabul etmemişti. Çünkü tahrirlere göre Ülgün etrafındaki bütün köyler Osmanlılara ait idi. İlerleyen dönemlerde de söz konusu olan bu sınır tedrici olarak Venedik’in istediği hali aldı.64 Bunda Venedik’in Osmanlı Devleti’ne verdiği peşkeşlerin etkisinin olduğu düşünülebilir. 1571 senesinden sonra ise Bar ve Ülgün`ün tamamen Osmanlı sınırlarına dahil oldu.

63 Commissiones et relationes Venetae, Haz. Grga Novak, MSHSM, Vol. 47, Tomus 4, annorum 1572- 1590, Zagreb, 1964, s. 471-472.

64 I diarii di Marino Sanuto, teme V /MCCXCVI-MDCCIII/, s. 1006-1007.

(27)

14

BİRİNCİ BÖLÜM

NOVA/HERSEK NOVA VEYA HERCEG NOVİ

1.1. NOVA’NIN KURULUŞU

Nova veya Hersek Nova (Slavca: Herceg Novi) Karadağ’da, Adriyatik kıyısında Kotor Körfezi’nin girişinde bir şehirdir. Oryen Dağı’nın eteğinde, çok iyi bir coğrafi konuma sahiptir. Yılın çoğu güneşlidir ve bu yüzden de tam bir Akdeniz şehridir.

Jeostratejik konumundan dolayı çok zengin bir tarihe sahiptir.

Bosna kralı 1.Tvrtko Kotromaniç döneminde 1382 yılında kurulan Hersek Nova’nın ilk ismi İsveti Stefan idi.65 1378’de denize çıkmak amacıyla, 1. Tvrtko Kotromaniç, Draçeviçe’yi fethetti. Tvrtko’nun en büyük isteği, Dubrovnik’ten bağımsız olarak ticaret yapabilmek için Bosna Kralığı’nın kendine ait bir limanının olmasıydı. Bu nedenle Dubrovnikliler şehri bloke ettiler ve Tvrtko, tuz ticaretinin tekelinde kalmasını kabul etmeye mecbur kaldı.66 Tvrtko’nun ölümünden sonra, voyvoda Sandaly Hraniç Kosaça başa geçti. Onun zamanından itibaren, şehir başarılı bir şekilde tuz ticareti yapmaktaydı.67 Adriyatik’teki en genç şehir olduğundan, buraya Novi, Castrum Nova, Castel Nuovo denilmekteydi.68 Fakat Osmanlı kaynaklarında daha çok “Nova” olarak görülmektedir. Hersek Nova ismini ise, günümüzde kullanılan ismi, Sandaly’nın kuzeni, Hersek69 Styepan Vukçiç Kosaça zamanında kazanmıştır.70

Osmanlı filosu, 1480 yılında Otranto’yu fethettikten ve bununla güney Adriyatik’te denizciliği kontrol altına aldıktan sonra Tvrtko’nun şehri tehlikeye düşmüştü.71 Bosna’da hüküm süren Osmanlılar için, Hersek Nova sadece bir şehir ve

65 Konstantin Jireček, Istorija Srba, c. 1, Beograd, 1952, s. 153.

66 Bogumil Hrabak, Herceg Novi u doba bosansko-hercegovačke vlasti (1382-1482), Boka, S. 10, Herceg Novi, 1978, s. 8-9.

67 Bogumil Hrabak, a.g.m., s. 10.

68 Novi yada Nova Slavca’da “yeni” anlamına gelmektedir.

69 „Hersek” kelimesi unvan olarak “dük” anlamına geliyor. Bu kontekste özel ismin bir kısmı sayıldığı için düke çevirmeyip orijinal halini kullanmaktayız. Salmir Kaplan, Hersekzâde Ahmed Paşa: Hayatı ve Eserleri, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s. 4.

70 Bosna feodal efendilerinden Hersek bölgesini yöneten Hersek Styepan Vukçiç Kosaça, Hersekzâde Ahmed Paşa’nın babasıdır. Bütün tarihçiler tarafından Hersekzâde’nın doğum yeri olarak Nova şehri kabul edilmektedir. Salmir Kaplan, a.g.e., s. 10.

71 John H. Pryor, Akdeniz’de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş – Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler, Çev. F. Tayanç, T. Tayanç, İstanbul, 2004, s. 182.

(28)

15 sahil limanı olarak değil aynı zamanda Kotor Körfezi’nin girişi olması bakımından da önem taşmaktaydı. Akdeniz sularında artık rahatça gezen Osmanlı gemileri bazen Adriyatik’e de giriyorlardı. Denizcilerin Nova’da güvende olmaları ve burada bütün tamirat işlerini yapmaları ve büyük deniz harekâtlarında kullanılacak techizatı sağlayacakları bir liman olmasından dolayı bu şehri almak istemişlerdir. 1467 yılında Hersek Vlatko'nun Osmanlılarla savaşlarına tam manasıyla savaş denilemez. Aslında mücadeleler daha çok çatışma şeklinde idi. Fakat sonunda mecbur kaldığında, Vlatko 1469’da Sultan 2. Mehmed'e boyun eğdi, sultan ona Nova, Risan ve başka iki şehrini bıraktı.72 Bahar 1470'te Nova'da yine Vlatko ve Osmanlılar müzakere ettiler.73 Kotor Körfezi girişinde bulunan Nova şehri alınarak Hersek sancakbeyi Ayas Bey'e emanet edildi. Ayas Kasım 1481'de Nova'yı kuşattı. Onun yukarıdaki kısmında 400 Macar askeri vardı, aşağıdaki, sahile daha yakın olan kısımda Hersek Vlatko'nun kuvvetleri vardı.

Napoli kralı Ferdinando d' Aragona, kuşatmadan haberi olduğundan iki kadırgayı ve erzakla dolu bir gemiyi yardım olarak gönderdi, Macar kralı ise 1000 Macar ve Hırvatı gönderdi.

Şehir kuşatmaya uzun zaman dayanabildi, fakat Hersek Vlatko 14 Aralık 1481’den kısa bir süre önce savaştan vazgeçti. Nova'ya yakınlarında Macar yardımı bulduğunda, Vlatko Ayas Bey ile yapılan anlaşmaya göre, kendi kulelerini Osmanlılara vermeye ve ailesiyle Osmanlı topraklarına geçmeye karar verdi. Aşağıdaki şehri 2000 Osmanlı asker aldı, Ayas ise Dubrovnikliler’den kuşatma için gemilerini istedi. Napoli, kadırgalarını Ocak ayı ortalarında geri çekti. Nova'daki savaşlar 27 veya 28 Ocak 1482’de sona erdi. Bu tarihte de yukarıdaki şehir fethedildi.74

Nihayet Osmanlılar Nova ve Risan’ı 1482’de fethetti. Daha sonra da Grbal 1497’da teslim olmuştu.75 Böylece 15. yüzyılın sonlarında Boka’yı Osmanlı ve Venedikliler paylaşıyorlardı.

72 Stare srpske povelje i pisma, 1-1, haz. Ljubomir Stojanović,Beograd, 1934, s. 275-277.

73 Ivan Božić, Dubrovnik i Turska u XIV i XV veku, SAN- posebna izdanja, k. 3, Beograd, 1952, s.183.

74 Ivan Božić, a.g.e., s. 213-215; Jorjo Tadić, Nove vesti o padu Hercegovine pod tursku vlast, Zbornik Filozofskog fakulteta, VI-2, Beograd, 1962, s. 131, 134-7, 139.

75 Hamit Hacibegiç, Karadağ Sahilinde Grbaly Nahiyesi Hakkında Resmi Türk Vesikaları, İsmail Hakku Uzunçarşılı’ya Armağan, Ankara, 1988. s. 68.

(29)

16 1482-1667 yılları arasında Kotor Körfezi’nin büyük kısmı Osmanlı İmparatorluğu’nun elindeydi. Bosna hükümdarı Vlatko Hercegoviç (Hersekli) Kosaça, Boka’nin kuzeybatısında, Nova ve Risan arasında yer alan son iki istihkâmı ve topraklarını Osmanlılara vermeye mecbur kaldı. Bundan sonra, iki yüzyıldan daha uzun süre Boka, Venedik (güneydoğu kısmında) ile Osmanlı İmparatorluğu (kuzeybatı kısmında) arasında bölünmüş kalacaktı. Türkler daha sonra Morin ve Risan, Perast’ın etrafını (fakat Perast değil) da alarak hemen hemen Boka’nın bütün kuzey kısmına, Orahovaç ve Grbal karyelerine, Kotor’un güneybatısına doğru genişledi.76

Gravür 1 – 1570’te Kotor yada Boka Körfezi, Bocche di Cattaro, Giovanni Francesco Camocio, Isole famose, porti, fortezze, e terre maritime sottoposte alla Serenissima Signoria di Venetia, ad altri Principi Christiani, et al Signor Turco : nouamente poste in luce, Venetia 1572, s.19.

Boka’da Venedik ve Osmanlı topraklarının sınırlaması körfezin ortasından yapıldı. Yani Kobila Burnu’ndan, Verige Boğazı’ndan geçerek, Orahovaç karyesine doğru bir çizgi çizildi.77 Bu çizginin kuzeybatındaki alan, Osmanlı kontrolü altındaydı,

76 Predrag Kovačević, Pomorstvo Herceg Novog, Boka, S.1, Herceg Novi, 1969, s. 137.

77 H. 939 (1533) tarihli Tahrir Defteri’ne göre Draçeviçe Nahiyesi’ndeki Kobila Burnu bölgesinde

“Kotobile” olarak kaydedilen bir köy mevcuttu. (BOA, TD 174, 27). Aynı defterde Orahovaç (Orahoviçe

(30)

17 güneydoğudaki alan ise Venedik’in elindeydi. Boka’nın kontrolü çok zordu, çünkü Nova’da Osmanlı denizcileri, bu şehrinin güney Adriyatik’teki stratejik konumunun farkına vardıktan sonra çok tehlikeli oldular. Bunlar askeri bakımdan Adriyatik’e giren ve Akdeniz’e açılan Osmanlı gemileriyle sürekli ilişki içindeydiler. Hersek Nova, Osmanlı filosu için çok önemli bir deniz üssü oldu.78 Bunun yanında korsanlık yapan diğer Tunus, Cezayir ve Ülgün gemileri için de önem taşıyordu. Osmanlılar sürekli hıristiyan gemilerine saldırdılar ve onları tehlikeye soktular. Bu nedenle Venedik deniz güçleri, güney Adriyatik’te sürekli kendi kadırgalarıyla devriye gezmeye ve bu sularda gerçekleşen ticareti korumaya mecbur kaldılar. Venedikliler, birkaç defa ani ve güçlü baskınlarla, Hersek Nova’yı fethetmeyi denedilerse de başarılı olamadılar. Lakin 1538 yılında Preveze’de Barbaros Hayreddin Paşa’nın donanması karşısında yenilen İspanyollar, buna karşılık olmak üzere kısa bir süreliğine de olsa, Nova’yı almayı başardılar.79

1.2. HERSEK SANCAĞI VE NOVA KAZASI’NDA OSMANLI YÖNETİMİ 1470 senesinde kurulan Hersek Sancağı, Kilis Sancağı'nın 943/1537'deki kuruluşuna kadar bir sınır sancağı idi. Buranın sancakbeylerinin sadece askeri ve siyasi alanda değil iç yönetimde de geniş ölçüde yetkileri vardı.80

Hersek Sancağı toprakları günümüzde Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek ve Hırvatistan arasında bölünmüştür. 16. yüzyılın ilk yarısında Hersek livası Split’ten başlayarak Nova’ya kadar Adriyatik Denizi kıyıları ile bu bölgenin iç kısımlarında bulunan Nikşik, Prepolye, Foça, Nevesin, İmoçka ve Mostar’ı içine almaktaydı. Halkı Slav kökenli kabileler olan Sırp, Boşnak ve Eflaklardan (Rumen) meydana gelmekteydi.81

olarak.: BOA, TD 174, 31), Morin (Morine olarak.: BOA, TD 174, 30, 166) Risan (Risan kal‘ası Varoş:

BOA, TD 174, 10, 167) gibi yerler listelenmiştir.

78 İdris Bostan, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, İstanbul, 2006, s. 113.

79 Colin Imber, The Costs of Naval Warfare: The Accounts of Hayreddin Barbarossa’s Herceg Novi Campaign in 1539, Archivum Ottomanicum, IV, 1972, s. 203.

80 Toma Popović, Upravna organizacija hercegovačkog sandžaka u XVI veku, Prilozi za orijentalnu filologiju, S. 12-13, Sarajevo, 1963, s. 75.

81 174 Numaralı Hersek Livası İcmal Eflakan ve Voynuğan Tahrir Defteri (939/1533), Ankara, 2009, s. 1.

(31)

18 16. yüzyıl boyunca hıristiyanlar ile Osmanlı arasındaki deniz mücadeleleri yüzünden Adriyatik Denizi sürekli savaş alanı idi. Bu nedenler Hersek'i önemli bir merkez haline getiriyordu. Buradaki sancakbeyi büyük savaşları, siyasi ve diplomatik faaliyetleri yönetiyordu. Bu nedenle 1580 senesine kadar Hersek Sancağı’nın yönetimi sık sık önde gelen kişilere emanet ediliyordu. 25 Receb 988 (5 Eylül 1580) tarihli bir beratla Bosna Eyaleti kurulmuştu.82 Böylece Bosna, Hersek, Klis, Pojega, Orahoviçe, Kırka ve İzvornik sancaklarından meydana gelen yeni bir eyalet teşkil olunarak Bosna Eyaleti meydana geldi.83 Önceden Rumeli Eyaleti'nin bir parçası iken (1470-1580) Rumeli Beylerbeyi'nin nüfuzu özellikle Sancak'taki içyönetimin üzrerinde hemen hemen hiç hissedilmiyordu. Bu nedenle örneğin Osmanlı ile Dubrovnik arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin yürütülmesi Hersek Sancakbeyi'ne emanet edilmişti fakat anlaşmazlık olduğunda kararı Divân-ı Hümâyûn veriyordu. Bosna Eyaleti'nin kuruluşundan sonra Hersek Sancakbeyi’lerinin nüfuzu azalmıştı. Dubrovnik üzerinde olan yetkileri, küçük sorunları çözmekten ibaret kalmıştı. Osmanlılar, bütüne bakılındığında İmparatorluğun diğer yerlerindeki gibi taşra sistemini Hersek'te de uygulamıştı. Sancağın başında sancakbeyi vardı ve mahkemesi kadılar tarafından yönetilmekteydi. En geniş anlamda devlet maliyesinin alanına giren işler büyük ölçüde Divân-ı Hümâyûn'un eline kalmıştı ki böylece Divân-ı Hümâyûn kendi ihtiyaçlarına göre işleri yürütebilirdi. Sınır sancağı olması ve coğrafi konumundan dolayı Hersek Sancağı'ndaki idari teşkilatın ayrıcalıkları vardı. Bunlar sancağın askeri teşkilatını, sosyal ve ekonomik yapısını etkiledi. Özellikle de Dubrovnik ile komşuluğu, ortak ekonomik ve siyasi ilişkilerini etkilemiştir. Bu yüzden Hersek'teki Osmanlı yetkililerine, başka bölgelerdeki yetkililere verilmeyen özel yetki ve görevler Divân-ı Hümâyûn tarafından veriliyordu. Hersek'teki Osmanlı yönetimi ve özel işleri hakkında Dubrovnik'te zengin bir arşiv mevcuttur. Bu arşivden yola çıkarak Hersek yönetiminin ve bütün kurumlarının kuruluşu ve yükselişi görülebilir. Özellikle 16. yüzyılda merkez otoritesinin alt idari birimlerin çalışmalarını kontrol etmeye gücü yetiyordu.84

82 Hatice Oruç, "15. Yüzyılda Bosna Sancağı ve İdari Dağılımı", Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, S. 18, Ankara, 2005, s. 5.

83 Feridun Emecen, “Bosna Eyaleti”, DİA, c. VI, İstanbul, 1992, s. 296-297.

84 Toma Popović, a.g. m., s. 76.

(32)

19 Nova 887/1482'de fethedildiğinde Hersek Sancağı'nın bir parçası olmuştu. 91, 167 ve 174 numaralı tahrir defterlere göre Nova Hersek Sancağı'nın dört kazasından biri idi. Nova kazasının 14 nahiyesi vardı:

1. Nova nahiyesi 2. Gaçka nahiyesi 3. Popova nahiyesi 4. Trebine nahiyesi

5. Draçeviçe nahiyesi (Eflak nahiyesi) 6. Banya-Rudine nahiyesi (Eflak nahiyesi) 7. Lyubomir nahiyesi (Eflak nahiyesi) 8. Onogoşta nahiyesi (Eflak nahiyesi)

9. Nikşik nam-ı diğer Gradçaniçe nahiyesi (Eflak nahiyesi) 10. Zubce nahiyesi (Eflak nahiyesi)

11. Dolna Rudine nahiyesi (Eflak nahiyesi) 12. Gorna Rudine nahiyesi (Eflak nahiyesi) 13. Piva-Bana nahiyesi (Eflak nahiyesi)

14. Riyekan nam-ı diğer Grahova nahiyesi (Eflak nahiyesi)

Nova kazasında yukarıda belirtilen defterlerde üç kalenin de isimleri yazılmıştı: Gaçka nahiyesinde bulunan Kluç kalesi, Draçeviçe nahiyesindeki Risan ve Nova kaleleri.85 1.3. NOVA’DA İSTİHKÂMLAR

16. yüzyılın ortasından itibaren, Nova'nın birbirine bağlı iki parçadan oluşan, çok güçlü bir istihkam sistemi vardı: Aşağı (Eski) ve Yukarı (Yeni) şehir. Bu nedenle Evliya Çelebi “Novateyn”den, yani iki Nova`dan bahsetmektedir.86 Bu iki bölgede (kuşakta) çeşitli yapılar vardı. O yapılar da mustahfızların ve kale görevlilerinin barınma yerleri olarak kullanılmakta idi. Duvarları ve kuleleri ya da binaları onarmak ve genişletmek,

85 174 Numaralı Hersek Livası İcmal Eflakan ve Voynugan Tahrir Defteri (939/1533), Ankara, 2009, s. 4.

86 Günümüz Turkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Podgoriçe, İştib, Vidin, Peçoy, Budin, Üstürgön [Estergon], Ciğerdelen, Macaristan, Öziçe, Taşlıca, Dobra-Venedik, Mostar, Kanije, Haz.

Seyit Ali Kahraman, k. VI, c.2, İstanbul, 2010, s. 587.

Referanslar

Benzer Belgeler

- 2016-2018 döneminde toplam doğrudan yabancı yatırım miktarı 2 milyar dolar olan Karadağ, 2018 yılında 6 milyar dolarlık toplam yabancı sermaye stoğu ile dünyada

olan Barbaros’a yönelik memnuniyetleriyle onun idaresi altında Osmanlı İmparatorluğuna tabi olmak istedikleri vurgulanmaktaydı. Yavuz Sultan Selim bu teklifi

efsanelerinde Meleklerin ‘Allahın kızları’ olduklarına inanılır. Arnavutluk, Hıristi- yanların iddia ettiği gibi Hz. İsa’nın vefatından hemen sonra Hıristiyanlaşmadı,

Verilen bilgilere göre tarihi sürece baktığımızda KızılbaĢ isminin ve oniki dilimli kızıl tacın ortaya çıkıĢının kaynağının ġeyh Haydar ve ġah

Usturlabın Avrupa’ya girişi ve denizci usturlabının doğuşu. Ramond Lull’un belirttiğine göre Mayorka denizcileri 1295 gibi erken bir tarihte usturlap

考科藍臺灣舉辦實證徵文比賽,「解熱鎮痛藥不會縮短感冒病程」主題獲金獎

Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Deniz Taşımacılığı: Navlun ve İskerçe Sözleşmeleri.. Shipping in the Ottoman Empire in the Sixteenth Century: Freight and Charter

* Balikesir Üniversitesi. 1 2008 yılında yapılan sayımlara göre belirtilen nüfustur.. Araba yolu olmadığından özellikle askeri harekatlar her tülü nakliyat mekkâre 2