Fukushima'da radyasyon seviyesinin yükselmesinden dolayı radyasyonlu suyu temizleme çalışmalarına ara veren santral işletmecisi TEPCO, 2'nci reaktörün de kapısının açılacağını açıkladı.
Tokyo Electrik Enerjisi Şirketi (TEPCO), yaşanan depren ve tsunaminin ardından nükleer felaketlerin yaşandığı Fukushima Nükleer Enerji Santralinde 2'nci reaktörün de kapılarını açacağını duyurdu. Şirket daha önce reaktöre onarım ekibi göndermişti.
TEPCO'nun nükleer sorumlusu Junichi Matsumoto, 2 numaralı reaktörün kapısının yavaş yavaş açılacağını kaydetti. Reaktörün akşam saatlerinde açılacağını ifade eden sorumlu, bu uygulamanın reaktör içindeki zararlı maddelerin uçmamasını garanti altına almak için yapıldığını savundu.
Reaktör içinde nem oranının yüzde 99,9'un altına indiğini belirten Matsumoto, “İnanıyoruz ki bu uygulama çevreye zararla sonuçlanmayacak” dedi.
Kapı açılmadan önce işçiler binanın içerisine girerek ölçüm yapacağı, ardından reaktörün patlamasını önlemek için soğutma sistemine sıvı nitrojen basılacağı belirtildi. Öte yandan Fukushima nükleer enerji santralindeki radyasyonlu suyu temizleme çalışmaları askıya alındı. Dün santraldeki radyasyonlu suyun temizlenmesine başlayan santrali işleten TEPCO, Fukushima'daki radyasyon seviyesinin arttığını belirtti.
Yüksek radyasyon seviyesi yüzünden, radyoaktif sezyumu emen sistemin bazı parçalarının öngörülenden daha önce değiştirileceğini ifade eden TEPCO yetkilileri, temizlenme işleminin yeniden ne zaman başlanacağını açıklamadı. 6 reaktröre sahip olan Fukushima'nın 1'den 4'e kadar olan reaktörelerinde 9 şiddetinde depremin ardından patlamalar ve sızıntılar yaşanmıştı.
Geçtiğimiz ay santralin birinci reaktörünü açan TEPCO, hala sistemi soğutmaya ve reaktörü kontrol altına almaya çalışıyor. Fukushima'nın reaktörünün soğutma sisteminde sorunlar yaşanmış, soğutmaya yönelik operasyonlar nedeniyle de tesiste 110 bin ton su birikmişti.
Çernobil'le birlikte dünyanın en büyük nükleer felaketi sayılan Fukushima nükleer felaketi, 80 bin kişinin bölgede uzaklaştırılmasına ve santralin 20 km çevresinde canlı hayatın neredeyse bitmesine neden oldu.
