21-22 Ekim tarihlerinde EMO- Diyarbakır tarafından Mezopotamya Enerji Forumu düzenlendi. Foruma katılan TMMOB yöneticisi küresel ısınmayı artıran etkenlerin başında yer alan termik santralleri ve kömürü savundu!İki gün süren forumda "Bölge Enerji Potansiyeli ve Bölgede Enerjiye Ulaşım", "Bölgenin Elektrik Altyapısı, İşletme ve Tüketici Sorunları" , "Ülke enerji Politikaları" ve "Mezopotamya'da Su ve Enerji Savaşları" konuları ele alındı. Foruma DTK Eşbaşkanı, Van Milletvekili Aysel Tuğluk ile AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de katıldı.
Forumun açılış konuşmasını yapan Baydemir, nükleer ve fosil enerjiyi "kirli ve hormonlu enerji" olarak tanımlarken. "Adalete de barışa da ancak istişare ederek, müzakere ederek, diyalog kurarak ulaşabiliriz" vurgusu yaptı. Enerji kaynağı olarak petrol ve kömürün de yoğun bir şekilde tüketildiğini vurgulayan Baydemir ekolojik felakete neden olan fosil yakıtlar yerine temiz ve sınırsız olan yenilenebilir enerjinin neden tercih edilmediğini sordu. "Bence bu bize dayatılıyor. Nasıl ki GDO'lu, hormonlu gıda dayatılıyorsa aynı şekilde kirli, insan ve doğa üzerinde büyük bir maliyeti bulunan deyim yerinde ise hormonlu enerji de dayatılıyor" dedi.
TMMOB termik santralları ve kömürü savunuyor
İkinci gün yapılan " Ülke Enerji Politikaları" oturumunda yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ihtiyacına yanıt verip veremeyeceği üzerine konuşmalar yapıldı. TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Musa Çeçen, enerji ihtiyacının karşılanması gerektiğini, bunun için yenilenebilir enerjilerin önem taşıdığını ama bu enerjilerin yeterli olmayacağını, bu nedenle yerli kaynaklar olan kömür ve linyit kullanmak gerektiğini söyledi.Çeçen, TMMOB'nin bütün HES'lere karşı olmadığını, çevresel etkileri açısından bazı HES'lere karşı olduklarını, rüzgâr ve güneşin ise enerji ihtiyacımızı karşılamakta yetersiz kalacağını ifade etti.
AKP hükümetinin de 2023 yılı hedefleri içinde Türkiye'nin yerli enerji kaynakları arasında yer alan kömür, linyit ve kömürü son damlasına kadar kullanma hedefi bulunmakta. Hükümeti bu hedefi belirlerken Türkiye'nin büyüyen, kalkınan bir ülke olmasına, bu bağlamda enerjiye ihtiyacımız olduğuna ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için tüm kaynakların değerlendirilmesi gerektiğini söylemekte. Bu hedeflere ulaşmak için Sinop Gerze'de kurmayı planladığı 1200 MW kapasiteli santral benzeri 47 termik santrali, nükleer santralları ve sayıları 2000'e yaklaşan HES'leri yapmakta çok agresif bir politika izlemekte. Bütün bu projelerin hayata geçmesi Türkiye'nin 2020'ye kalmadan sera gazları salımında Avrupa birincisi olması anlamına gelir. Enerjide bağımsızlığı sağlamış, kalkınmış, büyümüş ama dünyanın sonunu getiren çiviyi de çakmış bir ülke olunur.
Çevre sorunlarına ulusal sınırlar içinden bakılamaz
TMMOB, "rüzgar güneş bize yeter" argümanın teknik olarak yetersizliği üzerine çalışmalar yapacağına ve argüman üreteceğine dünyanın sonunu getirecek bu tür kirli enerjilere karşı daha net tavır alsa, enerji verimliliği üzerine daha etkili çalışmalar sürdürse hepimiz için, sadece Türkiye için değil, tüm dünya vatandaşları için hayırlı bir iş yapmış olur. Çevre meselelerine ulusal sınırlar içinden bakılamayacağı TMMOB'nin bu ikili tavrında da açığa çıkmakta. TMMOB açısından yetersiz ama yine de sevindirici bir gelişme, bundan önce Hidrolik yapıları savunurken şimdi toplumsal tepkilerle bu fikirlerini sorguladıklarını ve kısmen değiştirdiklerini ifade ettiler. Şimdi Gerze'de baş layan ve
devamı da gelecek olan termik santrallara karşı direnişlerle de kömür savunularında da değişiklik olmasını bekliyoruz.