• Sonuç bulunamadı

Tarih köşesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarih köşesi "

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tarih köşesi

Ç i n i l i K ö ş k

Y a z a n : Zarif O r g u n

Çinili köşltün planı.

Fatih devrinin bir yadigârı olan Ç i n l i k ö ş k , Türk mimarisi ve tezyini sanatları bakımından eşsiz bir varlıktır. Bu bina İstanbulun fethinin beş yüzün- cü yılının kutlanması düşünüldüğü, kararlaştırıldığı şu sralarda başlı başına bir hususiyet ve ayrı bir kıymet arzeder. Bahusus, vaktile bu sahada bulunan, tarif ve tavsiflerini ancak tarih kitablarında, ecnebi seyahat- namelerinde okuduğumuz ve bazılarının resimlerini gördüğümüz, Ishakiye köşkü, Mermer köşk, Üçüncü Mehmet köşkü, Mahbubiye kasrı, Hasan paşa köşkü, İncilikögk, Yalıköşkü, Sinanpaşa köşkü, Bostancıbaşı köşkü, Topkapı Sarayı gibi bir çok eserlerden hiç birinin bugün mevcut bulunmadığını düşünür isek hiç şüphesiz kıymeti bir kat daha artar. Devrinin hususi- yetlerini canlandıran, Türk sivil mimarisinin en güzel bir nümunesi olan, iç ve dış tezyin sanatını nefsinde toplayan Ç i n i l i k ö ş k ' ü n saydıklarımızın hepsim- den daha evvel inşa olunmuş bir bina olarak bugüne kadar gelebilmesi itibarile de bir kat daha ehemmiyet kazandığım anlarız.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbulun fethini mütea- kip inşa ettirdiği Eski Saraydan ( 1 4 5 4 ) sonra Ahır- kapıdan Demirkapıya kadar Sultaniye suru namije maruf kara surlarını ve bir takızafer olarak.yaptırdığı sarayın sur üzerindeki esas giriş kapısını (Babıhüma- yun - Saltanat kapısı) bina ile, zeytin ağaçlarile kap- lı bir koruluk olan ve Boğaziçi ile Halice fevkalâde nezareti bulunan Sarayburnunu şehirden bu suretle

ayırmış ve Yenisarayı (Topkapı sarayı) inşaya baş- latmıştı. Tarihler surlar ile sarayın yapılmasının ( 1 475-1 478)seneleri arasında sona erdirildiğini kay- dederler. Yenisarayin müştemilâtından bir köşk ola- rak inşa olunan Ç i n i 1 i k ö ş k'ün de, kitabesinden anlaşıldığı üzere Hicri 877 ( 1 4 7 2 ) de bina olun- duğu, surlar ve saray ile aşağı yukarı aynı zamanda yapıldığı anlaşılır.

Fatih devrini anlatan tarihler bu bina hakkında çok az malûmat verirler. Arşivlerimizde buna ait ka- yıtlara rastlanmamaktadır. Mimarı meçhuldür. Yapı- da kullanılan malzemenin nereden getirildiği bilin- memektedir. Mamafih, o devrin Başmimarı olan Atik Sinan'ın bu binalarda bir emeği olduğunu kabul et- mek lâzımdır. Her halde, ileride bu noksanları gi- derecek malûmatı elde edeceğimizi ümit etmekteyiz.

Eski kayıtlara göre bu bina Sırçasaray ( 1 ) diye ma- ruf idi. Sırçaköşk ismi binanın dışını ve içini süsle- yen mozayik ve firuze rengi çinilerden gelmektedir.

Nitekim, o devirde nakışlı çinilere (Süruc-ı münak- kaşe) denildiği de malûmdur. Fakat ne yazık ki bu çinilerden çoğu vaktinde gerekli tedbirler alınmadı- ğından bugün mevcut değildir. Bu eksiklik bilhassa

(1) Silihdar tarihi C: I. S: 179; istanbul Devlet mat.

baası 1928.

(2)

binanın dışında daha fazla göze çarpmaktadır. Mu- allim Cevdet Romanyalı bir mimarın altmış sene ka- dar evvel binayı tamir ettiği sırada çinilerin çoğunun kaybolduğunu söyler. Bu gibi tamir bahanelerile bir çok cami ve türbelerimizdeki sanat kıymeti çok yük- sek çinilerimizden müteşekkil panoların tamamile a- lınmış olduğunu da bu vesile ile kaydedelim.

Şimdiye kadar Ç i n i 1 i k ö ş k hakkında ya- zı yazanlar «Yedigünün neşriyatından olan İstanbul Abideleri adlı eser ile, Çığır mecmuasının 1941 se- nesi 1 08 inci sayısında çıkan Topkapı sarayı müzesi müdürü Tahsin Öz'ün müzelerimize ait bir hatıra baş- lıklı yazısı müstesna» köşkün kitabesini lâyıkile oku-

Muhdes merdivenin, yarısının yıktırı- larak cephenin aslî vaziyetini iadeye doğru yapılan ilk ameliye. Bu ameliyat tamamlanarak bu muhdes merdiven tamamen ortadan kalkınca arkasında binanın alt katma inmek üzere merdi-

ven yapıldığı sırada açılmış olan bir kapı gelmektedir. Halbuki vaktile bu.

rasının bir pencere olduğunu (2) No.

lu resim göstermektedir. Bus^ı da asli şekline konacak ve köşkün alt katma inen esas merdiven ihya ciunacaktır.

Merdiven ilâve olunduktan sor.ra alınmış resmi.

(Bu merdiven Hicri 1294 senesinde yapılmıştır.)

yamadıklarından ve (Tevekkeli alâ hâliki) deki (a- l â ) kelimesini ( A l i ) gibi okuduklarından binayı I- ranlı ustaların yaptığını ve çinilerin de İranlıların e- seri olduğu zehabına varmışlardır. Yalnız Muallim Cevdet merhum doğrudan doğruya İranlı demek iste- memiş, Türk-Azerî sanatkârları demiştir.

Fakat, İstanbul Arkeoloji müzeleri neşriyatı a- rasında bulunan şaheserler serisinin üçüncü cildi ki Ç i n i l i k ö ş k ' e tahssi olunmuştur ( 1 ) , mukadde- mede şu satırlar şayanı dikkattir : Cephenin bir çok yerlerinde Ali ismi yazılı olduğundan burada İran sanatı tesiri altında bazı işçilerin de çalışmış olmaları melhuzdur. Kıvrımlı çinî yazıların bu derece fevka- lâde terkibi için lâzım olan işçilik hünerine ancak İranlı ustalar mâlik idiler, ve bu hünerlerini on beşin- ci asırda Timur tarafından yaptırılan binalarda te- kâmülün son derecesine erdirmişlerdir ( 2 ) .

Bir kaç satır aşağıda aynı kalem sahibi binanın içindeki çinileri anlatırken de çinilerin Türk tekniğin- de yeknasak olarak kullanıldığını zikretmekte ve Bursadaki Türk âbidelerindeki çiniler ile benzerlik görerek ilk faraziyesi ile tenakusa düşmektedir. Haki- kat ise Osmanlıların ilk devirlerinde görüldüğü gibi yapıda ve tezyinde Selçuk ekolünün devamıdır.

Çinî meselesini yanlış okuma üzerine kurulmuş bir faraziye diye kıymet vermeden geçmek doğru de- ğildir. Ecnebilerin Türk sanatına vukufsuzluğu veya mahdut bir sahadaki tekiklerile edindikleri kanaatleri neşrile yaptıkları hatalar resmî neşriyat ile önlenmez ise ileride bu sahalarda çalışanlar için yanlış me'haz-

(1) İstanbul Arkeoloji müzelerinde şaheserler; Neşreden Aziz Oğan; cüt III. Çiniliköşkte Türk ve islâm eserleri kolek-

siyonu; Yazan Ernest Kühnel; 1938.

(2) Timur; Yıldırım Bayazıda karşı kazandığı zaferden sonra Türkiyeden bir çc<k sanatkârlarla birlikte Türk mimar- larını da alıp götürmüştür. Semerkanttaki bir çok binaları bu Türk mimarlar inşa etmiştir.

(Timur nezdine giden ispanya elçisi Klavio'nun sefaret-

namesinden).

(3)

Cephedeki revaklı sahanlık altından binaya çıkan asıl merdivenin ihyası.

Burası yukarıda iki merdiven basa- mağı bırakılarak iistü molozla dol.

durulmuş ve önüne de bir fiivar çe- kilmiş ve cephe kısmı üa büyük bir mermer plâkla kapatılmıştı ki sen za- manlarda kömürlük olarak kullanıl-

makta idi.

Cephede revaklı sahanlığın altına ge- len mermer ayaklar çizgili yeı e ki dar toprağa gömülü vaziyette idi. Burası açtırılarak sütunlar ve kaideleri mey- dana çıkarılmış bina cephesinin aslî hüviyeti iade olunmuş ve önüne yağ- mur sularının temele nüfuzunu gider- mek için dışarı doğru meyilli kaldırım yapılmıştır. Binanm cephesi gömülü olduğu topraktan çıkarılmış ise de iki yanı iki metreye yakın toprak için.

dedir. Bu yüzden köşkün alt katı ru- tubet ve su sızıntıları ile harap ol- maktadır. Buraları da temizlettirile- rek köşk meydana çıkarılacaktı.

ar bırakıhnış olacaktır. Burada alâkadarlara Türk çi- nileri adlı almanca eseri de hatırlatırım (1 ) .

Ç i n i l i k ö ş k ve civarındaki binalar : Hünernamede Ç i n i 1 i k ö ş k'ün eski bir res- mini bulmaktayız. Köşk burada bir havuz içindedir.

Sağında, yani şimdiki eski şark eserleri müzesinin bu- lunduğu yerde (Sanayii nefise mektebi) başka bir köşk daha görülmektedir. Burası Sarayın eczahanesi idi. Havuz ise iki köşkün önünde uzanmaktadır. Ç i - n i 1 i k ö ş k'ün Kanunî Süleyman devrinde yapılmış diğer bir resmini L'Horis'in ( 2 ) İstanbul panaroma- sında bulmaktayız. Köşk burada Hünernamedeki gi- bi çatı ile örtülü görülmektedir. Bu eski resimlerden binanın ihya tamirinde istifade olunacağı gibi havuz

Alttürkische Keramik; Alexander Faymund; Mün- ehen 1922.

(2) Alman Arkeoloji enstitüsü Kütüphanesi B. II; 504.

ve istinad dıvarları da araştıralacaktır. Halen köşkün Halice bakan cephesinin önünde, Hünernamedeki resme göre havuz bu kısma tesadüf eder, Gülhane parkında havuz aksamından bir yer belki de havu- zun fıskiye yerinin mevcut olduğu yapılan tetkikler ile anlaşılmıştır. Bu belki de Fatihten sonra yapılan tamir ve tadillerde, galip bir ihtimal ile büyük havuz doldurularak inşa edilen küçük bir havıız da olabilir.

Bütün bunarı tesbit için bu sahada gereken araştırma-

lar yapılacaktır. '

Ç i n i l i k ö ş k'ün şimalinde Üçüncü Mehmet

köşkü namile maruf başka bir köşk daha vardı. Bu-

nun civarına Ağa vekili bahçesi derlerdi,. Yine bu sa-

haya kalfa yeri ve Kum meydanı d a denildiği vaki-

dir. Kalfa yerinde Şehremini köşkü ve mimar daire-

leri bulunuyordu. Hünernamede burası için şu kayıda

rastlanmaktadır : (.... Bir köşede Şehremini yeri ve

bir canibinde Mimarbaşının nişimeni). İşte fetihden

sonra şehrimizde ve yurdumuzun her köşesinde eşsiz

(4)

varlıklar, âbideler bırakan Başmimar, halifeleri ile bu- rada çalışmakta idi.

Üçüncü Mehmet köşkü önünde Sürre alayları yapılır, Ç i n i l i k ö ş k önündeki meydan ise bir çok spor hareketlerine sahne olurdu. Burada cirit, tomak gibi millî oyunlar oynandığını tesbit ediyo- ruz. Ç i n i l i k ö ş k ' ü n on dört mermer sütunlu re- vakının altındaki sahanlığı, cidden âlî ve muhteşem bir tribün halindedir ki, spor hareketlerini seyre ge- len saray erkânına mahsus bir mahal olarak da kabul edebiliriz. Her hâlde bu köşkü yaptıran ve Önünde bir spor sahası tesis etmiş olan Fatih Sultan Mehmet de Endeıûnîuların, saray cündîlerinin müsabakalarını bu- radan seyretmiştir. Binaenaleyh, Çiniliköşk sanat ta- rihimiz kadar spor tarihimizde de önde yer alacak bir âbidedir.

Ç i n i l i k ö ş k'ün müze olması :

İstanbul Asârıâtika müzeleri neşriyatından resimli rehber adlı ( 1 ) ve Yunan, Roma, Bizans heykeltraşî eserlerinden bahis kitabın mukaddimesinde Türk mü- zelerinin tarihçesi yapılırken (.... Nihayet 1874 sene- sinde tarih ve âsârıâtikada derin bir vukuf sahibi o- lan Suphi F'aşa Maarif nezaretine tayin edilince ciddî surette bir müze teşkili ile gerek harbiye aııbarında bulunan ve gerek başkaca elde edilen âsârıâtikanın hüsnühalde muhafaza ve teşhirleri lüzumu takdir e- dilmiş olmakla 1875 de Topkapı sarayı müştemilâ- tından Ç i n i l i k ö ş k binası müze ittihaz oluna- rak mevcut eserler oraya naklolunmuş ve böylece İstanbulun fethinden yirmi sene sonra inşa edilmiş olan, gerek tarz ve üslubu mimarisindeki ahenk ve tenasübü ve gerek zerafeti itibarile Türk sanatının ( 7 ) bir incisi olan bu güzel ve tarihî âbide de ilk e- saslı müze kurulmuş oldu. Yeni müzenin resmi küşadı

19 Ağustos 1 880 de o zaman Maarif nazırı Miinif pa- şanın huzuru ile icra edildi.) denmektedir. Burada bir zühul olduğu görülüyor, çünkü Suphi paşanın bi- rinci defaki Maarif nazırlığı 23 Rebiülahır 1284-12 Zilkaade 1284 tarihine ve ikinci defaki nazırlığı da

1 Safer 1295-1 Rebiülahır 1295 tarihine tesadüf et- mektedir ki 1867 ve 1878 senelerine tekabül eder.

Halbuki aşağıda yazdığımız veçhile Ç i n i l i k ö ş k 25 Ramazan 1290 ( 1 8 7 3 ) tarihli tezkere ile Babıâli- den istenildiğine nazaran bu teşebbüsün Cevdet pa- şanın Maarif Nazırlığı zamanında yapıldığı tahakkuk etmektedir.

Maarif nezareti evrakı üzerinde yaptığımız in- celemeler sonunda Çiniliköşk'ün ne suretle ve hangi tarihten itibaren müze olarak kullanıldığını gösterir kayıtlar bulduk ki bu kayıtlar Ç i n i i k ö ş k hak- kında resimli rehber adlı eserin tarihçesinde verilen malûmattan daha ziyade bizi tenvir etmektedir.

(1) Devlet matbaası; İstanbul 1934.

(2) Halbuki a y

m

idarenin neşrettiği Şaheserler serisin- den üçüncüsü Çiniliköşkte bina ve tezyinat iranlılara mal edilmişti.

Giriş kapısının önü ve revaklı sa- hanlık zemini mermer levhalarla dö- şeli idi. Bu döşemenin asıldan kalma olamıyacağı göz önünda tutularak son, dajlar yapılmış böylleihle altı köşeli tuğla döşeli esas zemin buunmuştur.

Revaklı sahanlıkta çatıya çıkan mer- diven kapısının önünde zemin döşeme, sini bulmak için açılan yer. Böylelikle sahanlığın 45 santim kadar toprak ve molozla doldurulduğu 'neydana çık- mıştır. Burası temizlettirilerek asıl zemin meydana çıkarılacak icabına

göre kapı eşik ve merdivenleri

•yapılacaktır.

(5)

Çatıya açılan ve (vert a-.ıtkjue) alm.

lığı bulunan asıldan kalma mermer kapı süvesi. Buraya da devrinin hu- susiyeti göz önünde tutularak şimdiki düz tahta kapı yeine tahtadan geçme

bir kapı konulacaktır.

Köşkün Halice bakan sağdaki edasın- da mozaik çinilerle yıldız göbekli nişi.

Bu nişe hâlâ izleri görülen ve çinileri sakatlayan çivilerle tahta raflar tuttu, rularak eşya konmuş ve vitrin olarak kullanılmıştır. Devrinin en güzel eserle rinden olan bu çinî işçiliği vitrin ve raflar sökülerek meydana çıkarılmış., fakat çinileri sakatlayan çivileri sök.

mek epice güç bir ameliye olmuştur.

Şimdi bu vesikaları gözden geçirelim :

«Vesika : I» 25 Ramazan 1290 tarihli ile Maa- rif nezaretinden Babıâliye yazılmıştır. Maarif nazırı Cebehanenin boşaltılmasının Serasker tarafından is- tenildiğini, eşyanın müteferrik mahallerde ve sandık- ları içinde saklandığını, halbuki kıymeti iki yüz bin lira raddesinde olan asarın öyle nazargâhı itibar ve iştihar da bulunmayacak bir halde kalması maksada muhalif ve cayı teessüf olduğunu âsârıâtikanm Avru- palılar indinde ziyade kıymet ve ehemmiyeti olmak cihetile ve Avrupanın her tarafından gelenlerin mü- zehaneyi daima temaşa ettiklerini, bittabi intizamı hali şanı hükümeti seniyeye muvafık derecede bulun- mak lâzımgeleceğini kaydile yeni bir bina yapılması- nın çok vakite muhtaç olduğunu ve müze müdürünün ifadesine göre sarayı hümayun müştemilâtından Ç i - n i 1 i k ö ş k'ün bu işe elverişli olduğunu ve müsaa- de buyrulursa sayei şahanede mükemmel ve munta- zam bir müze vücuda getiirlerek mahfuzatı dahi bu defa Kıbrıs ceziresinde zuhur eden Herkül heykeli cesimi gibi memaliki mahrusanm her cihetinde mek- nuz olan âsârı nefise ile az vakitte bir kat daha teza- yüt ederek kıymet ve ehemmiyeti her tarafta takdir olunacağı ve zatı mülûkânenin bir eseri mücessemi denmeye lâyık olacağını bildirerek icrayı muktezasını istemektedir.

ikinci tezkere (Vesika : II) 28 Şevval 1290 tarihlidir. Maarif nezaretinden Babıâliye yazılmıştır.

Evvelki tezkerenin te'kidi mahiyetinde olup Cebeha- nenin boşaltılmasının Serasker tarafından tekrar is- tenildiğini kaydetmektedir.

Üçüncü tezkere (Vesika : III) 12 Zilkaade 1290 tarihlidir. Maarif nezaretinden Babıâliye yazılmıştır.

Evvelki tezkerenin te'kidi mahiyetinde olup Cebeha- nenin boşaltılmasının Serasker tarafından tekrar is- tenildiğini kaydetmektedir.

Dördüncü tezkere (Vesika : I V ) 23 Zilkaade 1290 tarihlidir. Maarif nezaretinden Hazinei hassaya yazılmıştır. Köşkün tahliyesi hususu te'kid edilmek- tedir.

Beşinci vesika (Vesika : V ) 12 Mart 1294 tari- hinde yine Maarif nezaretinden Babıâliye yazılmıştır.

Ç i n i l i k ö ş k ' ü n müze ittihaz ohınması için vuku- bulan masraflara dairdir. Bunda tamiratı icra oluna- rak asarı mevcudesinin çend gündenberi mahali mez- kûre nakline devam olunmuş ise de bazı nevakısının ikmâlile henüz yaptırılamiyan taş merdiven (1 ) ve binanın içine konulamıyacak büyük heykeller ile bah- çede yapılacak tesisat için lâzım olan elli beş bin yüz seksen sekiz buçuk kuruşun Maliyeden istenmesi hakkındadır.

Bu vesikalardan anlaşılacağı üzere Resimli reh- berde yazıldığı veçhile Ç i n i l i k ö ş k'ün müze o-

(1) Şaheserler adlı eserde merdivenin 187-5 senesinde inşa

edilmiş olduğu yazılıdır. Bu vsikaya gör bu tarih de yan-

lıştır. Merdiven 187 de inşa olunmuştur.

(6)

Köşkün Halice bakan sağ ve sol yan- daki iki odasında ocak yerleri bulun, maktadır. Bu ocakların yaşmakları ve her türlü aksamı çıkartılarak sağır- laştırılmış ve üst kısmında dıvarda yağlı boya ile çiniler taklit edilerek niş haline konmuştur. Ocakların; ça.

tıda yapılacak araştırmalarla baca yerleri bulunacak bacaları yapılacak ve kendileri de restorasyon esasına ve devrinin hususiyetlerine göre ihya c<-

Iunacaktır.

larak kullanılması istenildiği tarih 1874 değil 1873 dür. Yine eserlerin köşke uzun zamandanberi nakle- dilmesine devam olunduğunu tezkere göstermektedir.

Halbuki sözü geçen rehberde âsârın nakledilme işi- nin 1875 esnesinde yapılmış olduğu yazılıdır. Bu ve- sikaları köşkün müze olarak kullanılmasını gösterir kıymetlli malûmatı ihtiva ettiği için yazının sonunda aynen neşrini faydalı bulduk.

Müzenin ilk hali ve geçirdiği istihaleler : Bünye ve karakterine tamamen aykırı olarak heykel müzesi haline sokulan Ç i n i l i k ö ş k aynı zamanda o vakitler devlet idaresine geçmiş olan bü- tün âsârıâtikayı da karışık bir halde ihtiva etmekte idi. Bereket versin bu vaziyet çok sürmemiş heykeller köşkün önüne gelen yere ki - burası evvelce bahset- tiğimiz veçhile Topkapı sarayına ait bir saha, bir spor meydanı, Sürre alayının icra olunduğu yer, ayrıca Topkapı sarayının Baltacılar koğuşu altındaki Perde kapısından Sultanların Kılıç alayına gidiş ve dönüş- lerinde geçtikleri yoldur - yabancı bir stilde inşa olu- nan yeni müze binasına naklolunmuş ( 1 8 9 2 - ( 9 0 8 ) ve köşke de Türk-lslâm eserleri Konmaya başlamıştır.

Ç i n i l i k ö ş k bu son halile, yâni Türk - İs- lâm eserleri ile de tam bir müze vasfını hiç bir zaman

mmı v |. js^ •

• I

Harem dairesi ve Çinili Köşkü gös.

teren minyatür (XVI. ıncı Asır) (Hünernameden)

iktisap edememiştir. Çünkü burada teşhir olunan eserler Cumhuriyet hükümetimizin müze telâkkilerin- den ayrı bir şekilde kolleksiyon halinde olmayıp mün- ferit parçalardan mürekkep idi. Nitekim müzeleri bu dağınık vaziyetten kurtarmak için Maarif vekilliği mütehassısını Istanbula yollamış ( 1 9 3 9 ) müzelerdeki eserlerin ilmî tasnifi, bazı eser gruplarının dağınık- lıktan kurtarılıp tam ve mütemerkiz koleksiyonlar ha- linde toplanmasını tetkik ettirmiştir. Senelerdenberi tutulan istatistikler de göstermiştir ki Topkapı Sarayı müzesine gelen yerli ve yabancı geziciler Ç i n i l i - k ö ş k'e uğramamaktadırlar. Buna sebep de Topkapı sarayının ihtiva ettiği zengin kolleksiyonlar yanında

Ç i n i 1 i k ö ş k'te zayıf bir iki örnek bulunmasıdır.

Esasen Topkapı sarayı müze haline konulduktan son- ra ( 1 9 2 4 ) Çiniliköşk müze olarak büsbütün ehemmi- yetini kaybetmişti.

İstanbul müzelerinin yeni esaslara göre tanzimi- nin zarurî olduğuna kanaat getiren Maarif vekiliği

çok isabetli bir kararla yukarıda anlatıldığı üzere

Topkapı sarayından ayrılmış bulunan Çiniliköşkü

tekrar adı geçen müze idaresine vermiş ve burasının

binaya en yakışacak bir şekilde tanzimini de emret-

miştir ki bir Fatih müzesi olarak tanzimi karar altına

alınmış ve hazırlıklara başlanmıştır.

(7)

I — Bina Fatih Sultan Mehmed'in köşküdür.

Binaenaleyh burada bir köşk hüviyeti ve hususiyetleri tebarüz ettirilecektir.

II — İçine de;

a ) Fatihin portreleri b ) Kaftan ve elbiseleri

c ) Silâhları konulacak,

III — İkinci seriyi teşkil edecek eşya ise Fatih devrinin fikir ve sanat hareketlerini canlandıracak eserler olacaktır.

a ) Fatihin te'lif ve terceme ettirdiği ve üzerin- de kendi temellük kitabesi bulunan yazma- lar, Sultanî kaydı bulunan kitapları.

b ) Fatih devrinin tezhîp örnekleri c) Fatih devrinin cilt örnekleri d ) Kumaş örnekleri

e ) Deri işleri f ) Tahta işleri g ) Alçı işleri h ) Çiniler i ) Demir işleri

j ) Fatihin vakfiyeleri, Fermanları.

Hiç şüphesiz, köşkün içine eşya konmadan esaslı bir surette restorasyonu yapılacaktır. Topkapı sarayı müzesi idaresinin eski eserlerin tamirinde tuttuğu yol binayı gelişi güzel ve bugünkü durumunu kurtaracak tamir işinden ziyade son devirlerde yapılmış olan eklemeleri kaldırarak binayı kendi aslî bünyesine irca edecek şekilde tamir etmektir. Nitekim Topkapı sa- rayında yapılan tamirler bu esaslar üzerine icra olun- duğundan Mutfaklar dairesi, Baltacılar koğuşu ihya o- lunmuş bu sene de yine Fatih devrinden kalma di- ğer bir köşk olan Sarayın Hazine dairesinin ihya ta- mirine sıra gelmiştir.

Yukarıda saydığımız esaslara göre Ç i n i l i - k ö ş k'ün tamirine de rölövesi yapıldıktan, bina esas- lı surette etüd edildikten sonra yakında başlanacak- tır. Şimdilik burada resimlerin yanında verilen izahat veçhile binanın aslî bünyesini bulmaya yarayacak

araştırmalar yapılmaktadır. Bu iş için minyatürlerden, eski gravürlerden, tarih kitaplarından, arşiv malze- mesinden de azamî surette istifadeye çalışmaktadır.

Ç i n i l i k ö ş k Maarif Vekilimizin çok yük- sek ve yerinde bir buluş ve kararı ile, kitabesinde yazılı olduğu gibi «Köşkün önü kerem ve ihsanlarla dolu olduğundan hükümdarların kıblesi, eşiğinin kut- lu oluşundan din ehlinin kıblegâhı, yücelik güneşinin doğduğu ve murad sahibinin parladığı yer, gökün nu- ru. yer yüzünün ziyneti» denmey ve bu binayı yaptı- ran ve yine kitabenin diğer bir yerinde «Yapılar dai- ma yapanın himmetini hikâye eder» diyen büyük a- damın hatırasına lâyık bir şekilde tamir olunacak, ve yukarıda anlatılan prensiplere göre burada - İstan-

bulun fethinin beş yüzüncü yılından evvel- en mühim ve en orijinal Türk müzelerinden birisi vücut bulmuş olacaktır.

Vesika : I

Babıâliye

Malûm-ı âli-i vekâletpenahileri olduğu üzere âsâr-ı âtikanın malûmat-ı tarihiyece derkâr olan fai- de-i âzimesine mebni hükûmet-i seniye maaıif-i umumiyenin bu kısmı mühimmini dahi ııazar-ı itinaya alarak bundan akdem Topkapı saray-ı hümayunu civarında vaki Cebehanenin bir cihetini müzehane ol- mak üzere tahsis buyurmuş olduğundan şimdiye ka- dar ele geçirilen âsâr orada cem ve hıfzedilmekte ise de burası esliha muhafazasına mahsus daire dahilinde bulunmak hasebile mühimmat-ı askeriyece lüzumu

olduğu canib-i valâyı sipehsâlariden iş'ar kılındığı gi- bi zaten ne mevki-i teşhir olmağa kabiliyeti ve ne de vüs'ati olduğundan mevcut olan âsâr-ı nefisenin bir suret-i muntazamada vaz'ı kabil olamamakta ve mes- kukâta müteallik olanları dahi müteferrik mahallerde ve sandıkları içinde saklamakda olup halbuki edilen tahmine göre eldeki antika lâakal iki yüz bin liralık kıymette şeyler iken öyle nazargâh-ı itibar ve iştihar-

da bulunmayacak bir halde kalması maksada muha- lif ve binaenaleyh cayı teessüftür. Âsâr-ı âtikanın av- rupalılar indinde ziyade kıymet ve ehemmiyet olmak cihetile Avrupanm her tarafından gelen misafirin ve seyyahin ile süferayı ecnebiye Müzehaneyi daima te- maşa etmekte olmalarile bittabi intizam-ı hâli şan-ı hükûmet-i seniyeye muvafık derecede bulunmak lâ- zım geleceğinden bu cihet dahi başkaca cayı mülâha- zadır. Bunun için bir tedbir taharri olunduğu sırada müze müdürü tarafından eldeki âsâr karşılık tutularak yirmi, otuz bin lira istikrazile bir müzehane yaptırıl- ması ve bu istikrazın reisülmal ve faizinin mükerrer

antikalardan fazlası satılarak ve her yerde olduğu gibi Müzehaneyi temaşa edenlerden duhuliye resmi alına-

rak tesviye edilmesi yolunda bazı tasavvur arzolun- muş ise de yeniden bina yapıldığı halde rutubetten müteessir olacak eşya için bir çok vakit geçirmek icap edip bu dahi husul-ı matlabın tehirini intaç edeceğin- den ebniye-i mevcude içinde bir mahallin Müzehane ittihazı iâzime-i hâlden görülmüş ve müdir-i mumai- leyhin ifadesine göre Saray-ı hümayun-ı mezkûr müş- temilâtından Ç i n i 1 i k ö ş k'ün bu işe gayet elve- rişli olduğunu ve buna müsaade buyurulursa saye-i terakkiyatvaye-i hazret-i mülûkânede dar-ül-hilâfet- üs-seniyede mükemmel ve muntazam bir Müzehane vücuda gelerek ve mahfuzatı dahi bu defa Kıbrıs ce- ziresinde zuhur eden H e r k ü 1 heykel-i cesimi gi- bi memalik-i mahrusenin her cihetinde meknuz olan nefais-i âsâr ile az vakitte bir kat daha tezayüd ede- rek kıymet ve ehemmiyette bilâd-ı garbiyenin o ne- vi tesisat-ı medeniyesine fayık ve bu haysiyette mu- hassanatı asriye-i hazret-i mülûkânenin enzar-ı yar-ı ağyarda bir eser-i mücessemi denmeye lâyık olacağı derkâr bulunmuş ise de icrayı muktezası mütevakkıf-ı irade-i âliye-i cenab-ı sadaretpenahileri olmağin bu babda ve her halde....

25 Ramazan 1 2 9 0 3 teşrini sani 1 8 8 9

(8)

Vesika : II

Babıâliye

Topkapı saray-ı hümayunu civarında vaki' har- biye anbarının bir ciheti müzehane olamak üzere tah- sis buyrulmuş ise de burası esliha muhafazasına mah- sus daire dahilinde bulunmak hasebile lüzumu iş'ar kılındığına ve müstakil bir müzehaneye daima lüzum

dahi olduğuna mebni saray-ı hümayunu-ı mezkûr müştemilâtından Ç i n i 1 i k ö ş k'ün müzehane itti- hazına müsaade buyrulması 25 Ramazan 1290 ta- rihile takdim-i huzur-ı âli-i cenab-ı vekâletpenahileri kılman tezkere-i acizide arz ve istizan olunmuş idi.

Ehemmiyet-i maslahat iktizasınca taraf-ı sami-i se- raskeriden tekidi havi bu kere dahi tezkere irsal buyrulmuş olduğundan sureti leffen takdim edildi.

Icra-i icabı menut-ı emir ve irade-i âliye-i cenab-ı sadaretpenahî bulunmakla her halde

2 8 Şevval 1 2 9 0 6 Kânun-ı evvel 1 2 8 9 Vesika : III

Hazineihassa nezaret-i celilesine

Cebehane asakir-i şahane eslihasına mahsus bu- lunmasından naşi orada bulunan âsârıâtikanın Ç i - n i 1 i k ö ş k'e nakli lüzumu canib-i valâyı seraske- riden iş'ar kılınması üzerine keyfiyet Babıâliye aızo- lunarak kasr-ı mezkûrun Müzehane ittihazına bilisti- zan irade-i seniye-i cenab-ı padişahiye müteallik ve şerefsudur buyrulmasile suret-i hal taraf-ı âli-i nezaret- penahiye bildirildiği bu kere şerefbahş-ı vürud olan tezkere-i samiye-i vekâletpenahi meal-i âlisinden an- laşılmış ve peyderpey gelmekte olan esliha-i cedide- niıı mahalli hıfzı olduğu cihetle Cebehanedeki mü- ze dairesinin tahliyesi tacil edilmekde bulunmuş ol- duğundan ber mucib-i irade-i seniye oradaki âsâr-ı â- tika nakledilmek üzere kasrı mezkûrun bir ayak ev- vel tahliye ve teslimi hususuna himemi âliye-i cenab-ı nezaretpenahileri derkâr buyrulmak babında....

12 Zilka'de 1 2 9 0 2 0 Kânunuevvel 1 2 8 9 Vesika : IV

Hazineihassa nezaret-i celilesine

Cebehane asakir-i şahane eslihasına mahsus bu- lunmasından naşi orada bulunan âsârıâtikanın Ç i -

n i 1 i k ö ş k'e nakli irade-i seniye-i hazret-i padişahi iktizayı âlisinden bulunduğuna binaen kasrı mezkû-

run bir ayak evvel tahliye ve teslimi hakkında 3 nu- mara ve 12 Zilka'de 1290 tarihi ile takdim olunan tezkere-i acizinin henüz cevab-ı âlisi vürud eyleme- mesi ve mezkûr Cebehaneye peyderpey esliha-i as- keriye gönderilmekte olmasile beraber Müze daire- sinin sür-at-ı tahliyesi canib-i âli-i Seraskeriden tacil ve te'kid olunmakta bulunmuş olduğundan âsârı-ı âtikanın hemen nakline mübaderet olunmak üzere ber mucib-i irade-i seniye kasr-ı mezkûrun seıian tah- liye ve teslimi hususuna himem-i âliye-i cenab-ı neza- retpenahileri derkâr buyrulması babında....

2 3 Zilka'de 1 2 9 0 31 Kânunuevvel 1 8 8 9 Vesika : V

Ç i n i l i k ö ş k ' ü n Müze ittihaz olunmak üzere vukubulan masarife dair

Ç i n i l i k ö ş k ' ü n müze ittihaz olunmak üze- re vukubulan irade-i seniye-i cenab-ı padişahı iktiza-i âlisi üzere tamiratı icra olunarak âsârıâtika nıevcu- desinin çend gündenberi mahal-i mezkûre nakline devam olunmakta bulunmuş ise de bazı nevakısının ikmalile hen'iz yaptırılamayan taş merdiven ve de- run-ı müzehaneye konulması mümkün olamayan bü- yük antika taşların muhafazası zımnında harice yap- tırılacak demir plâka için haylıca akçeye lüzum görün- müş ve bunun için şu vakitte hazine-i celileye bar ol- mamak üzere vaktile bairade-i seniye işbu masrafa kar- şılık ittihaz olunmak üzere tedarik edilmiş olan müze hane-i mezkûr varidatı her nasıl ise veznenin darlığı cihetile bazı vukubulan mahallere sarf ve ita kılın- mış idi. Leffen takdim kılınan pusulada gösterildiği üzere altı kıt'a suret mucibince veznenin hazine-i ce- lilede olan dört yüz yetmiş yedi buçuk lira-i osmanî ve elli aded bir çeyrek sim mecidi ve bin yediyüz otuz üç kuruş on para beşlik ve ikilik ve iki bin otuz yedi kuruş nahas ki fiyat-ı muhtelife ile cem'an elli beş bin yüz seksen sekiz buçuk kuruşun hazine-i mer- kumeden serian celbi lâzımgelmiş olduğundan icabı- nın icrası zımmda mezkûr pusulanın leffile maliye nezaret-i celilesine bir karar ile tezkere-ı âliye-i ne- zaretpenahilerinin tastiri iktiza edüb olbabda....

1 2 Mart 1 2 9 4

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştır- macılar, bir şekilde sisteme sokacağınız zarar- lı yazılımla pervane dönüş hızını artırıp azalta- rak seste neden olacağınız değişimin yakınlar- daki

Thoreau yürümenin önemini flu sat›r- larla çok güzel belirtir: &#34;Sa¤l›¤›m› koru- yabilmem için, her gün en az 4 saat, çok kez daha uzun, koruluklarda,

Bu bölümde- ki güncel makale özetleri ise terminal dönem hastalıkta cinsellik ve cinsel ilişki deneyimleri, yine sık görülen bir durum olan polikistik over sendromlu

Bu bölümde- ki güncel makale özetlerinde ise Flibanserin ile ilgili bir maymun çalışması ile birlikte kadınlarda kronik obstruktif pulmoner hastalık ve cinsel

mikro RNA’ların erkek infertilitesindeki rolünü ele alırken yine varikoselle ilgili hem klinik hem de deneysel güncel makale özetleri bu bölümün konu başlıkları

Dergimizin hakemli dergi formatına dönüşümü ile ilgili çalışmalar- da sona yaklaştığımızı 2017 yılı itibariyle makale gönderimi ile ilgili bütün işlemlerin web

Güncel makale başlıkları arasında ise geç başlangıçlı hipogonadizm ve metabolik sendrom ile prostat kanser ilişkisi, topikal uygulanan NO serbestleştirici nano

[r]